Sayı: 2012-28 / 22 Ekim 2012 EKONOMİ NOTLARI. Rezerv Opsiyonu Mekanizması 1. Koray Alper Hakan Kara Mehmet Yörükoğlu

Benzer belgeler
Küresel kriz sonrası gelişmiş ülkelerde süregelen niceliksel

Merkez in 2016 Para ve Kur Politikası..! Kararlı para politikası duruşu enflasyonu düşürmekte temel belirleyici olmuştur..!

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Çıkış Stratejisi Genel Çerçevesi

7. Orta Vadeli Öngörüler

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

Bülten. Rezerv Opsiyonu Mekanizması. Bunları Biliyor musunuz? TCMB Yayınları. TCMB Faiz Oranları % ( )

PARA POLİTİKASINI ANLAMAK

7. Orta Vadeli Öngörüler

8. Finansal Piyasalar. 8.1 Finansal Koşullar ve Para Politikası

REZERV OPSİYONU MEKANİZMASININ SAĞLADIĞI MALİYET AVANTAJI: YEDİ TÜRK BANKASI ÖRNEĞİ

Sayı: Mayıs Toplantı Tarihi: 25 Mayıs 2006

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Mart Toplantı Tarihi: 24 Şubat 2015

2016 Ocak Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı. Erdem BAŞÇI Başkan. 26 Ocak 2016 Ankara

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Aralık Toplantı Tarihi: 22 Aralık 2015

BASIN DUYURUSU 30 Nisan 2015

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Mayıs Toplantı Tarihi: 24 Mayıs 2016

Sayı: / 10 Ekim 2012 EKONOMİ NOTLARI. Türkiye nin Net Döviz Pozisyonu 1. Doruk Küçüksaraç Özgür Özel Sinem Uçarkaya

Para Politikası ve Bankacılık Sektöründe Faiz Oranları. Türkiye İş Bankası İktisadi Araştırmalar Bölümü Haziran 2016

SON DÖNEM TCMB LİKİDİTE POLİTİKASI

2011 Yılında Enflasyonu Belirleyen Unsurlar

1- Ekonominin Genel durumu

PARA POLİTİKASI AMAÇLARI VE ARAÇLARI TÜRKİYE UYGULAMASI

1. Genel Değerlendirme

2015 Yılında Para ve Kur Politikası. Erdem BAŞÇI Başkan. 10 Aralık 2014 Ankara

İDARE MERKEZİ ANKARA, 28 Ocak 2014

MERKEZ BANKASI VE FİNANSAL İSTİKRAR

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Ekim Toplantı Tarihi: 21 Ekim 2015

İDARE MERKEZİ ANKARA, 26 Ocak Sayın Mehmet ŞİMŞEK BAŞBAKAN YARDIMCISI ANKARA

İDARE MERKEZİ ANKARA, 27 Ocak 2015

Groupama Emeklilik Fonları

7. Orta Vadeli Öngörüler

TCMB Rezerv Opsiyon Mekanizmasını etkin hale getirirken, faiz koridorunun üst bandını indirdi

BEH - Groupama Emeklilik Büyüme Amaçlı Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu

PARA POLİTİKASI KURULU DEĞERLENDİRMELERİ ÖZETİ

Sayı: Mayıs PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ Toplantı Tarihi: 18 Mayıs 2010

Zorunlu Karşılıklar ve Diğer Makro-İhtiyati Tedbirler: Gelişmekte olan Ülkeler Deneyimleri Konferansı Açılış Konuşması

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

2013 Yılı Değerlendirmesi

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2011, No:1

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME PARA VE BANKA SORULAR

Türkiye Bankalar Birliği Sunumu

Bölgesel Ekonomik Görünüm: AVRUPA Ekonomideki Düzelmenin Desteklenmesi Ekim Yönetici Özeti

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 71

2015 Nisan Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı. Erdem BAŞÇI Başkan. 30 Nisan 2015 İstanbul

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ekim 2011, No:8

M2 Para Tanımı: M1+Vadeli ticari ve tasarruf mevduatları (resmi mevduatlar hariç)

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sayı: /10 Haziran 2010 EKONOMİ NOTLARI

Takasbank- MKT Stres Testi Uygulamaları

ZİRAAT HAYAT VE EMEKLİLİK A.Ş. ALTERNATİF KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU FAALİYET RAPORU

ING EMEKLİLİK A.Ş. KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI STANDART EMEKLİLİK YATIRIM FONU 6 AYLIK RAPOR

BAŞLANGIÇ TEMİNATI VE GARANTİ FONU HESAPLAMASI

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Eylül 2015 Ankara

Bölüm 5 ARZ VE TALEP UYGULAMALARI

ZİRAAT HAYAT ve EMEKLİLİK A.Ş. LİKİT ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU 6 AYLIK RAPOR

31 Aralık 2012 Tarihinde Sona Eren Hesap Dönemine Ait Finansal Tablolar ve Bağımsız Denetim Raporu

TÜRKĐYE CUMHURĐYET MERKEZ BANKASI

Küreselleşme ve Para Politikası

Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara

Sayı: / 13 Aralık 2012 EKONOMİ NOTLARI. Akım Verilerle Tüketici Kredileri Defne Mutluer Kurul

NUROLBANK 2011 YILI ÜÇÜNCÜ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Küresel Kriz ve Yükselen Piyasa Ekonomileri

SERMAYE AKIMI OYNAKLIĞI VE KREDĐ BÜYÜMESĐNDE YENĐ PARA POLĐTĐKASININ ÖNEMĐ

5. Finansal Piyasalar ve Finansal Aracılık

haftalık bülten 31 Aralık 2012 Geçen haftanın özeti haftalık bülten İnan Demir +(90)

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

Para Politikaları ve Finansal İstikrar

YAPISAL POZİSYON UYGULAMASINA İLİŞKİN GENELGE ( tarih ve 698 sayılı Kurul Kararı ile kabul edilmiştir.)

Sayı: / 31 Ocak 2013 EKONOMİ NOTLARI. Rezerv Opsiyonu Mekanizması ve Kur Oynaklığı. Ergun Ermişoğlu Arif Oduncu Yasin Akçelik

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ağustos 2012, No: 38

ZİRAAT HAYAT VE EMEKLİLİK A.Ş. ALTIN EMEKLİLİK YATIRIM FONU FAALİYET RAPORU

8. DERS: IS/LM MODELİ

Sayı: / 19 Ağustos 2015 EKONOMİ NOTLARI. Faiz Koridoru ve Para Politikası Duruşu 1. Hakan Kara

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

PORTFÖY PERFORMANS ENDEKSLERİ

Sayı: / 04 Temmuz 2013 EKONOMİ NOTLARI. TCMB Likiditesi Endeksleri * Gürsu Keleş Özgür Kasapoğlu Halil Kocagöz

Para Politikası Tercihleri : Türkiye Güney Afrika Karşılaştırması

VII PARA, BANKA VE MALÝ PÝYASALAR

31 Aralık 2011 Tarihinde Sona Eren Hesap Dönemine Ait Finansal Tablolar ve Bağımsız Denetim Raporu

1998 YILI PARA POLİTİKASI UYGULAMASI

Allianz Hayat ve Emeklilik A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU FAALİYET RAPORU ( DÖNEMİ)

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN


ASYA EMEKLİLİK ve HAYAT A.Ş. ALTERNATİF KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 6 AYLIK RAPOR

Dış Kırılganlık Göstergelerinde Bozulma Riski

Ekonomi II. 20.Para Teorisi ve Politikası. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2010 YILI 9 AYLIK FAALİYET RAPORU

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

2015 MAYIS ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

BANKA KREDİLERİ EĞİLİM ANKETİ

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Temmuz 2013, No: 65

21 HAZİRAN 2016 PPK TOPLANTISI ÖNCESİ PARA POLİTİKASI DURUŞU AÇISINDAN MAKROEKONOMİK GÖRÜNÜMÜN ANALİZİ

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mart 2012, No: 28

Günlük Bülten 27 Mart 2013

Ekonomi Bülteni. 24 Ağustos 2015, Sayı: 24. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2016 YILI I.DÖNEM AKTÜERLİK SINAVLARI EKONOMİ

BAKANLAR KURULU SUNUMU

OPSİYONLARDAN KAYNAKLANAN PİYASA RİSKİ İÇİN STANDART METODA GÖRE SERMAYE YÜKÜMLÜLÜĞÜ HESAPLANMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ

Transkript:

EKONOMİ NOTLARI Rezerv Opsiyonu Mekanizması 1 Koray Alper Hakan Kara Mehmet Yörükoğlu Özet: Bu çalışma, sermaye hareketlerindeki aşırı oynaklığın makroekonomik ve finansal istikrar üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlamak amacıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nın (TCMB) geliştirdiği araçlardan biri olan Rezerv Opsiyonu Mekanizmasını (ROM) tanıtmaktadır. Çalışmada, ROM un öngörülen işleyiş biçimi ele alınmakta ve olası etkileri diğer alternatif araçlarla karşılaştırılmaktadır. Değerlendirmeler, ROM un makroekonomik ve finansal istikrara yönelik faydalı bir araç olarak kullanılabileceğine işaret etmektedir. Abstract: The aim of this study is to introduce a monetary policy instrument recently designed by the Central Bank of Turkey, Reserve Option Mechanism (ROM), which aims at reducing the adverse impact of volatile capital flows on the macroeconomic and financial stability. We describe the transmission channels of the ROM and compare them with other alternative instruments. Our analysis concludes that ROM has the potential to be a useful policy tool for macroeconomic and financial stability. Giriş Küresel kriz sonrası gerek risk iştahının ve sermaye akımlarının oynaklığındaki yükseliş gerekse finansal istikrara yönelik farkındalığın artması merkez bankalarını alternatif politika araçları kullanmaya yönlendirmiştir. Bu çerçevede Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) da 2010 yılının sonlarından itibaren finansal istikrarı destekleyici bir amaç olarak benimseyerek dış finansal şoklara karşı ekonominin dayanıklılığını artırmak amacıyla yeni araçlar kullanmaya başlamıştır. 2 Bu çalışmada TCMB nin zorunlu karşılıklar kapsamında geliştirdiği yeni bir araç olan rezerv opsiyon mekanizması tanıtılmakta ve sistemin öngörülen işleyişi örneklerle 1 Değerli katkı ve önerilerinden dolayı Sayın Erdem Başçı, Mustafa Kılınç, Özgür Özel ve Doruk Küçüksaraç a teşekkür ederiz. 2 Başçı ve Kara (2011) TCMB nin yeni politika çerçevesine dair kapsamlı bir değerlendirme sunmaktadır. Ekonomi Notları 1

açıklanmaktadır. Ayrıca, kamuoyunda konuyla ilişkili olarak dile getirilen bazı hususlara da bu not aracılığıyla açıklık getirilmesi amaçlanmaktadır. Rezerv Opsiyon Mekanizmasının Genel Çerçevesi Rezerv Opsiyonu Mekanizması (ROM), bankaların Türk lirası (TL) zorunlu karşılıklarının belirli bir yüzdesini yabancı para (YP) ve altın cinsinden tesis edebilmelerine imkân tanıyan bir uygulamadır. Bu imkânın hangi ölçüde kullanılabileceği rezerv opsiyonu oranı ile belirlenmektedir. Birim TL zorunlu karşılık başına tesis edilebilecek YP veya altın karşılığını belirleyen katsayılar ise rezerv opsiyonu katsayısı (ROK) olarak tanımlanmıştır. ROM un işleyişini daha iyi anlamak için basit bir örnekle başlamak faydalı olacaktır. Bankaların TL yükümlülükleri için tesis etmeleri gereken zorunlu karşılıkların (ZK) tutarının 100 TL olduğunu, YP için rezerv opsiyonu oranının yüzde 90 olduğunu (diğer bir ifadeyle TL zorunlu karşılıkların istenirse yüzde 90 a kadar YP olarak tutulabildiğini) ve ROK un 1 olduğunu (1 TL zorunlu karşılık yerine 1 TL ye karşılık gelen tutarda YP tutulabildiğini) varsayalım. ABD doları/tl kuru ise 1,80 olsun. Bu durumda 90 TL lik imkânın tamamını kullanmak isteyen bankalar buna karşılık gelen tutarda ABD doları, yani 90/1,8 = 50 ABD doları zorunlu karşılık tutmak durumunda olacaktır. Diğer bir ifadeyle, bankalar arzu ederlerse 90 TL lik ZK yükümlülüklerini 50 ABD doları ile karşılayabilecektir. Yukarıdaki örnekte ROK un 1 değil de 2 olması halinde ise bankalar, imkândan yararlanmak istemeleri durumunda, her 1 TL için 2 TL karşılığı döviz tutmak zorunda kalacaktır. Böyle bir durumda, bankalar TCMB hesaplarında tutmakla yükümlü oldukları 90 TL zorunlu karşılık için 180 TL değerinde ABD doları, yani 180/1,8= 100 ABD doları tutacaktır. Kuşkusuz, opsiyon oranının her dilimi için ROK un sabit olması bir zorunluluk değildir. Sonraki bölümlerde de değineceğimiz gibi, rezerv opsiyonu oranına bağlı olarak artan ROK belirli koşullar altında daha etkin bir sistem sunabilmektedir. Aşağıdaki grafikler ROK un nasıl belirlenebileceğine dair alternatif örnekler vermektedir. Grafik 1: ROM Kullanımına Dair Örnek Uygulamalar a) Sabit ROK b) Doğrusal Artan ROK c) Mevcut Uygulama (Döviz İçin) ROK ROK ROK 2,3 2,2 2,0 1,7 1,4 Rezerv Opsiyonu Oranı (ROO, %) ROO(%) 40 45 50 55 60 ROO(%) Ekonomi Notları 2

Grafik 1 de yer alan ilk şekil, ilk bölümde verilen rakamsal örnekte olduğu gibi ROK un sabit olduğu, diğer bir ifadeyle rezerv opsiyonu oranına göre değişmediği bir uygulamayı göstermektedir. Grafikte yer alan ikinci şekil ise ROK un rezerv opsiyonu oranına göre doğrusal olarak arttığı durumu göstermektedir. Bu durum, bankaların TL zorunlu karşılık yerine yabancı para tutmak istemeleri durumunda giderek artan oranlarda döviz tutmalarını gerektirmektedir. Grafikte yer alan son şekil ise ROK un mevcut uygulamadaki halini göstermektedir. Mevcut uygulamada da ROK, rezerv imkânının kullanımına bağlı olarak artan bir yapı göstermekte, ancak rezerv opsiyonu oranı ve katsayılar, uygulamada kolaylık sağlaması bakımından yüzde 5 lik dilimler halinde tanımlanmaktadır. Rezerv opsiyonu imkânının tamamının kullanılması halinde ROM aracılığıyla çekilen dövizin TL değeri, Grafik 1 de yer alan katsayı eğrilerinin altında kalan alanın toplam TL ZK yükümlülükleriyle çarpılmasıyla bulunabilir. Örneğin, Grafik 1-c de gösterilen mevcut uygulamada, yüzde 60 lık imkânın tamamının kullanılması halinde çekilen döviz miktarının TL karşılığı, [ZK ya tabi Toplam TL Yükümlülük]*[0,4*1,4+0,05*1,7+0,05*2,0+0,05*2,2+0,05*2,3] formülüyle hesaplanabilir. Bulunan rakamın döviz kuruna bölünmesiyle ise çekilen toplam döviz miktarı elde edilebilir. Kuşkusuz, bankalar döviz ve TL kaynakların maliyet durumuna göre imkânın tamamını kullanmayı tercih etmeyebilirler. Örneğin Grafik 1-c deki son 5 puanlık dilim kullanılmıyorsa, bu durumda hesap yapılırken yukarıdaki terimde yer alan son toplam (0,05*2,3) sıfır kabul edilecektir. ROM Çerçevesinde Bankaların Kullanım Oranını Belirleyen Faktörler Bankaların ROM sisteminin sağladığı imkânı ne ölçüde kullanmayı tercih edecekleri, esas olarak YP ve TL kaynakların maliyetine göre değişebilecektir. Örneğin ROK un 1 olduğu ve bankaların YP veya TL kaynak bulmaya ilişkin bir engelle karşılaşmadıkları durumda YP kaynaklar TL kaynaklara göre daha ucuz ise bankalar imkânın tamamını kullanacaklardır. Kullanım oranına göre artan ROK yapısında ise, eğer üst dilimlerdeki katsayılar yeterince büyük belirlenmişse, bankalar imkânın tamamını kullanmamayı tercih edecektir. Bankaların bu imkândan hangi oranda yararlandıkları (optimal kullanım oranı) ve imkânı kullanma konusunda bankaları kayıtsız bırakan marjinal ROK değeri (eşik ROK) YP ve TL kaynakların göreli maliyetine bağlı olacaktır. Bir banka için eşik ROK temelde TL kaynakların maliyetinin YP kaynakların maliyetine oranına eşittir. Sözgelimi TL kaynakların maliyeti yüzde 6, yabancı kaynakların maliyeti (beklenen kur değişimi dahil) yüzde 3 ise eşik ROK 2 olmaktadır; diğer bir ifadeyle bu durumda bankaların rezerv opsiyonunu ROK un 2 ye eşit olduğu noktaya kadar kullanmaları beklenir. Matematiksel olarak eşik ROK kabaca aşağıdaki gibi ifade edilebilir: Ekonomi Notları 3

Sayı: 2012-28 / 22 Ekim 2012 ( Denklemde, eşik ROK değerini, edilmiş YP borçlanma maliyetini, ) ( ) TL kaynakların maliyetini, döviz cinsinden ifade tesisi dönemi başlangıcındaki kur değerini dönemi sonunda beklenen kur değerini göstermektedir. Yukarıdaki denklemde ( ) ise tesis bankanın TL yükümlülükler için ZK tesisini TL kaynaklarla gerçekleştirmesi durumunda katlanacağı maliyeti ( ifade etmektedir. Paydadaki terim ( ) ) ise zorunlu karşılığın tesisi için YP kaynakların kullanılması durumunda dönem sonu itibarıyla oluşması beklenen maliyeti TL cinsinden göstermektedir. Kuşkusuz, yukarıdaki denklem basitleştirilmiş bir gösterim olup, mevcut durumda bankaların göreli TL ve YP borçlanma maliyetleri faizlerin yanı sıra zorunlu karşılık gibi diğer maliyet unsurlarını da kapsamaktadır.3 Otomatik Dengeleyici Olarak ROM ROM çerçevesinde bankalar değişen koşullara göre (1) no lu denklemde ifade edilen göreli maliyetlere bağlı olarak optimal ROK u ve ilgili kullanım oranını belirleyebilmektedir. Bu da belirli koşullar altında sistemin otomatik dengeleyici olarak çalışabilmesini sağlamaktadır. Otomatik dengeleyici mekanizmanın anlaşılması açısından, öncelikle bankaların TL ve YP göreli maliyetlerindeki farklılaşmanın eşik ROK değerini nasıl değiştirebileceğini basit bir şekil aracılığıyla açıklamak faydalı olacaktır. Grafik 2: TL-YP Kaynakların Göreli Maliyetinin Değişimi ve ROK ROK A X ROO 3 Optimal ROK ile ilgili ayrıntılı hesaplamalar için bakınız Küçüksaraç ve Özel 2012. Ekonomi Notları 4

ROK un Grafik 2 deki gibi kullanım oranına göre lineer olarak artacak şekilde belirlendiğini ve A noktasının herhangi bir dönemde bankaların bu imkândan yararlanma oranını gösterdiğini varsayalım. Böyle bir durumda otomatik dengeleyicinin şu şekilde işlemesi beklenebilir: Sermaye girişlerinin hızlandığı dönemlerde: Böyle dönemlerde genelde YP kaynakların maliyeti TL kaynakların maliyetine göre düştüğünden, eşik ROK artacak ve bankalar TL zorunlu karşılıkların daha yüksek bir oranını YP cinsinden tutma eğiliminde olacaktır. Diğer bir ifadeyle, yurt dışı borçlanma maliyetlerinin düşmesi, kâr azamileştirme güdüsüyle hareket eden bankaların rezerv opsiyonundan daha çok yararlanmalarını beraberinde getirecektir. Dolayısıyla kullanım çizgi üzerinde A noktasının sağında yer alan bir noktaya kayacak, bu durumda hem eşik ROK hem de optimal kullanım oranı artacaktır. Dolayısıyla, yurt içine giren dövizin bir kısmı, bankalarca zorunlu karşılıkların tesisinde kullanılmak üzere TCMB nezdinde bulunan hesaplara aktarılarak piyasadan çekilmiş olacaktır. Böylece TL üzerindeki değerlenme baskısı sınırlanmış olacağı gibi giren dövizin krediye dönüşme oranı da azalacaktır. Bankaların rezerv opsiyonu kullanımlarını sınırlayan unsurun borçlanma maliyetleri yerine borçlanma tutarına ilişkin kısıtlar olması durumunda ise borçlanma kısıtlarının gevşemesine bağlı olarak artan sermaye akımları imkânın daha fazla kullanılmasına, dolayısıyla artan döviz arzının belirli bir kısmının yine mekanizma aracılığıyla çekilmesine neden olacaktır. Bankaların TL zorunlu karşılıkların daha büyük bir oranını YP olarak tesis etmeleri sonucunda bir miktar TL likidite ortaya çıkacak olsa da, sterilize edilmesi gereken TL likidite miktarı aynı miktarda dövizin merkez bankasınca satın alındığı duruma göre daha az olacaktır. Sermaye girişlerinin yavaşladığı dönemlerde: Böyle bir dönemde genelde YP kaynakların maliyeti TL kaynakların maliyetine göre artmakta ve yurt dışı fonlara erişim zorlaşmaktadır. Bankalar ihtiyaç duydukları döviz likiditesinin en azından bir kısmını rezerv opsiyonu kullanımlarını azaltmak suretiyle elde etme yoluna gidebileceklerdir. Bu durumda imkânın kullanımı azaltılacak, yani A noktası ile belirtilen eşik ROK ve kullanım oranı Grafik 2 deki çizginin üzerinde sola doğru kayacaktır. Rezerv opsiyonunun kullanımını borçlanma kısıtlarının belirlemesi durumunda ise, sermaye girişlerinin yavaşlaması durumunda söz konusu kısıtlar daha da bağlayıcı olabileceğinden, bankalar yine rezerv opsiyonu kullanımlarını azaltacaklardır. Bu durumda TL üzerindeki değer kaybetme yönlü baskı kısmen hafifletilmiş olacaktır. Rezerv opsiyonunun kullanımının azaltılması bankaların zorunlu karşılıkların daha büyük bir kısmını TL kaynaklarla tesis etmeleri anlamına geleceğinden TL likidite talebini artıracaktır. Ancak, ortaya çıkacak TL likidite ihtiyacı aynı tutarda dövizin merkez bankasınca doğrudan piyasaya satıldığı duruma göre daha az olacaktır. Sonuç olarak ROM, hem döviz kurunun hem de piyasa likiditesinin oynaklığını sınırlama potansiyeli taşımaktadır. Ekonomi Notları 5

0% 5% 10% 15% 20% 25% 30% 35% 40% 45% 50% 55% 60% Sayı: 2012-28 / 22 Ekim 2012 Otomatik dengeleyici mekanizmanın her iki yönde de (döviz bolluğu zamanında piyasadan döviz çekme, döviz darlığı zamanında piyasaya döviz sağlama) işlemesi için normal zamanlarda bankaların rezerv opsiyonu imkânının tamamını kullanmaması, diğer bir ifadeyle eşik ROK un en son dilim için belirlenmiş ROK tan daha düşük olması gerektiği belirtilmelidir. TCMB, mevcut durumda kullanılabilecek azami imkân olan yüzde 60 lık rezerv opsiyonu oranı için katsayıları belirlerken bu hususu göz önüne almaktadır. ROM un İnşa Edilme Aşaması ROM yeni bir tasarım olduğundan, uygulamaya geçişin yumuşak olması amacıyla, aşamalı bir inşa stratejisi benimsenmiştir. İlk aşamada bankaların TL zorunlu karşılıklarının bir kısmını o dönemki döviz kuru çerçevesinde birebir döviz ve altın karşılığı olarak tutmasına imkân verilmiştir. Zaman içinde ise bu sistem kademeli olarak geliştirilerek nihai aşamada otomatik dengeleyici olarak çalışabilecek bir mekanizma tasarlanmıştır. Bu doğrultuda TCMB, TL zorunlu karşılıklar yerine tesis edilebilecek YP tutarının birden farklı katsayılarla çarpılarak belirlenebildiği bir çerçeveye geçmiştir. Grafik 3: ROM un Oluşturulma Süreci 2,5 VII 2 1,5 VIII V VI IV 1 I II III 0,5 0 Grafik 3, ROM un oluşturulma sürecini sekiz aşamada özetlemektedir. ROM un inşa aşaması, Eylül 2011 de başlamıştır. Rezerv opsiyonu oranının yüzde 10 olarak belirlendiği bu kararın (I) ardından Ekim ayında anılan oran yüzde 20 ye (II), takip eden ayda da yüzde 40 a (III) yükseltilmiştir. Rezerv opsiyon kullanımında katsayıların farklılaştırılması 2012 Haziran döneminde yüzde 40 lık rezerv opsiyonuna yüzde 5 lik bir dilimin eklenip, anılan dilim için ROK un 1,4 olarak ilan edilmesiyle başlamıştır (IV). Sonrasında, katsayıları sırasıyla 1,7 ve 1,9 olarak Ekonomi Notları 6

belirlenen iki yüzde 5 lik dilim daha ilave edilerek rezerv opsiyonu oranı yüzde 55 e genişletilmiştir (V,VI). Rezerv opsiyonu oranının yüzde 60 a ulaştığı ve eklenen son yüzde 5 lik dilim için katsayının 2 olarak belirlendiği kararda ise ilk yüzde 40 lık dilimin rezerv opsiyonu katsayısı da 1 den 1,1 e yükseltilmiştir (VII). Son olarak Eylül ve Ekim aylarında tüm rezerv dilimler için katsayılar sırasıyla 0,2 ve 0,1puan artırılmıştır (VIII). Gerek sermaye çıkışlarında gerekse sermaye girişlerinde sistemin otomatik dengeleyici olarak işleyebilmesi için normal şartlarda bankaların imkânın tamamını kullanmaması gerekmektedir. Bu da üst dilimlerde ROK un yeterince büyük olması anlamına gelmektedir. Bu çerçevede TCMB, ROK u kullanım dilimlerine göre artacak şekilde belirlemiş ve ROM un inşa aşamasında ROK u kademeli olarak yükseltmiştir (Grafik 3). Eylül 2012 sonu itibarıyla bazı bankaların en üst dilimdeki rezerv opsiyonunun tamamını kullanmadıkları dikkat çekmektedir (Grafik 4). Bu dilimdeki kullanımın sınırlı olmasının eşik ROK değerinin aşılmasından ziyade bankaların kısa vadedeki borçlanma olanaklarıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Grafik 4: ROM un Dilimlere Göre Kullanım Oranları (28 Eylül 2012 İtibarıyla) 100% 90% 80% 70% 60% 50% 40% 30% 20% 10% 0% 0-40% 40-45% 45-50% 50-55% 55-60% Rezerv Opsiyonu Dilimleri ROM un Aktif ve Pasif Kullanımı: Örnekler ROM, sermaye akımlarındaki değişimlere bağlı olarak döviz arz ve talebi arasında oluşabilecek dengesizliklerin azaltılmasını ve bu yolla sermaye akımlarındaki aşırı oynaklığın yurt içi piyasalar üzerinde oluşturduğu olumsuz etkilerin giderilmesini amaçlamaktadır. Sistemin inşa süreci tamamlandıktan sonra esas olarak otomatik dengeleyici olarak işlemesi amaçlanmaktadır. Bununla birlikte, sisteme ilişkin parametrelerin değişen koşullara göre uyarlanması da söz konusu olabilecektir. Grafik 5, sistemin otomatik olarak çalıştığı (pasif) durum ile TCMB nin katsayıları değiştirdiği (aktif) durum altında sistemin nasıl işlediğini basit şematik örneklerle göstermektedir. Ekonomi Notları 7

Grafik 5: ROM un Aktif ve Pasif Kullanımı a) Otomatik İşleyiş (pasif) b) Değişen ROK (aktif)-i c) Değişen ROK (aktif)-ii ROK ROK ROK A A A A A A ROO ROO ROO Grafik 5-a, bankaların rezerv opsiyonunu sadece kısmi olarak kullandığı ve sistemin otomatik dengeleyici olarak işlediği bir çerçeveyi göstermektedir. Bu durumda (Grafik 2 de açıklandığı gibi) yurtdışı borçlanma maliyetlerindeki bir düşüş bankaların kararlarına bağlı olarak imkânın daha çok kullanılmasına neden olacaktır. Grafik 5-b ve 5-c ise bankaların imkânın tamamını kullandığı bir durumda TCMB nin ROK u aktif olarak değiştirmesini göstermektedir. Grafik 5-b de en üst dilimlerdeki ROK yükseltilmektedir. Eğer söz konusu değişikliği takiben rezerv opsiyonu tümüyle kullanılmaya devam ediyorsa, çekilen döviz tutarı Grafik 5-b deki taralı alanla orantılı olarak artarken bankaların TL likiditesi etkilenmeyecektir. Ancak ROK katsayısının yükseltilmesi eşik ROK un aşılmasına neden olarak (veya döviz cinsi borçlanma kısıtları yüzünden) optimal kullanım oranını azaltırsa, çekilen toplam döviz likiditesinin ne yönde değişeceği ROK taki artırımın oranı ile TL ve YP kaynakların göreli maliyetlerine bağlı olacaktır. İmkanın kullanımının azaltılması her hâlükârda TL likidite ihtiyacını artıracaktır. Grafik 5-c ise ROK un daha düşük olduğu bölgelerdeki katsayıların artırıldığı bir durumu göstermektedir. Yurt dışı borçlanma olanaklarının rahat olduğu ve bankaların verili bir faiz oranından arzu ettikleri kadar borçlanabildikleri bir ortamda merkez bankası bu hamle ile taralı alanla orantılı miktarda döviz likiditesi çekebilecektir. Üstelik, bu operasyon piyasadaki TL likidite koşullarını değiştirmeyecektir. Diğer bir ifadeyle, ROK ta Grafik 5-c deki gibi yapılacak bir değişiklik, dilimlerin ne kadarının TL ne kadarının YP olarak tutulacağını etkilemezken, çekilen döviz miktarını etkileyecektir. Öte yandan, bankaların döviz cinsi borçlanma maliyetleri borçlanma tutarının bir fonksiyonu ise (örneğin borçlanmanın maliyeti borçlanılan tutarla yükseliyorsa) veya yurt dışından borçlanma konusunda bir takım miktarsal kısıtlar söz konusu olabiliyorsa ROK taki artış TL zorunlu karşılığın YP olarak tutulan kısmını azaltıp piyasadaki TL likiditesi ihtiyacını artırabilecektir. Grafik 5-c de A noktasından A noktasına kayma böyle bir durumu ifade etmektedir. Ekonomi Notları 8

ROM ve Alternatif Araçlar: Bilanço Analizi ROM un otomatik dengeleyici olarak işleyişini ve diğer alternatif araçlara kıyasla farklılıklarını ortaya koymak amacıyla Tablo 1, ROM ve alternatif araçların işleyiş ve etkilerini temsili bankacılık sistemi bilançoları üzerinden göstermektedir. Tabloda yer alan dört örnekte de bankaların yurt dışından borçlanarak yurt içine 100 birim döviz getirdiği varsayılmaktadır (gösterimi basitleştirmek için, YP/TL döviz kuru 1 olarak alınmış, ayrıca YP yükümlülüklerin zorunlu karşılığa tabi olmadığı varsayılmıştır). Tablo 1: Sermaye Girişinin Bankacılık Sistemi Bilançosu Üzerindeki Etkileri a) Baz Senaryo b) Sterilize Müdahale Varlıklar Krediler +100 Yükümlülükler Y. Dışı B lara Borçlar +100 V Krediler +50 Y Y. Dışı B lara Borçlar +100 Repo ile Sağ. Fonlar -50 c) ROK=1 d) ROK=2 V Krediler +50 TL ZK (ROM) +50 MB den Alacaklar -50 Y Y. Dışı B lara Borçlar +100 Repo ile Sağ. Fonlar -50 V Krediler +0 TL ZK (ROM) +100 MB den Alacaklar -50 Y Y. Dışı B lara Borçlar +100 Repo ile Sağ. Fonlar -50 İlk panel, sermaye girişleri karşısında merkez bankasının müdahil olmadığı (ROM un olmadığı ve TCMB nin döviz satın almadığı) durumu göstermektedir. Bu senaryo altında ek sermaye girişi doğrudan YP kredilere yönlenmektedir. Sermaye girişi doğrudan yurt içi piyasadaki döviz arzını arttırdığından TL üzerinde değerlenme yönlü bir baskı oluşturacaktır. Tablodaki (b) paneli, merkez bankasının giren 100 TL değerindeki dövizin yarısını satın aldığı ve buna bağlı olarak ortaya çıkan 50 TL likiditeyi açık piyasa işlemleriyle sterilize ettiği durumu göstermektedir. Bu durumda merkez bankası döviz satın alarak döviz girişinin TL üzerindeki değerleme baskısını azaltırken müdahale sonucu ortaya çıkan likiditeyi sterilize ederek fazla likiditenin TL faizler üzerindeki düşürücü etkisini engellemektedir. Böylece, (a) panelindeki duruma göre sermaye girişine kıyasla daha az kredi artışı olacak, bankacılık sisteminin merkez bankasına olan yükümlülükleri ise aynı miktarda azalacaktır. 4 4 Bankaların açık pozisyonla ilgili sınırlamalara tabi oldukları bir ortamda, merkez bankasının sterilize edilmiş müdahalesi sonucunda açık pozisyon asıl olarak banka dışı yerleşik kesim bilançosunda oluşacaktır. Bilançolara yansıması farklı olsa da kurun üzerindeki değerleme baskısının azalması TL faizlerinin sabit kalması ve net APİ nin daralması anlamında sonuçlar aynı olduğundan gösterimdeki basitliği sağlamak açısından bu yol tercih edilmiştir. Ekonomi Notları 9

TCMB nin sermaye girişine doğrudan müdahil olmadığı ve ROM un otomatik dengeleyici bir işlev gördüğü durum altında sermaye girişlerinin etkileri ise alttaki iki panelde incelenmektedir. Bunlardan ilkinde ROK un efektif olarak 1 e eşit olduğu, ikincisinde ise ROK un efektif olarak 2 olduğu durum incelenmiştir. Panel c de 100 TL lik ek sermaye girişinin 50 TL lik kısmının ROM dan yararlanmak üzere merkez bankasına yatırıldığı, bunun karşılığı (ROK un bir olması nedeniyle) serbest kalan 50 TL nin açık piyasa işlemleri yoluyla piyasadan çekildiği durum gösterilmektedir. Süreç sonucunda bilançolara bakıldığında sermaye girişinin daha az bir kısmının YP krediye dönüştüğü, ortaya çıkan TL likiditenin sterilize edilmesiyle ise bankaların merkez bankasına olan yükümlülüklerinin 50 TL azaldığı görülmektedir. Bilançolar esas alındığında, bu senaryonun sonuçlarının sterilize edilmiş müdahalenin sonuçlarıyla benzer olduğu gözükmektedir. 5 Tablo daki son panelde ek sermaye girişinin panel (c) de olduğu gibi bankaları yine rezerv opsiyonunu kullanmaya yönelttiği, kullanımın bir önceki senaryodaki gibi 50 birim olduğu ancak bu defa ROK un 2 olduğu varsayılmaktadır. Bu senaryo altında ROK un 1 e eşit olduğu durum olan panel (c) ye göre bilançolarda aynı kalemlerin değiştiği görülmektedir. Ancak, ROK un 2 ye eşit olduğu durumda sistemden çekilen döviz likiditesi, tanım gereği, ROK un 1 e eşit olduğu duruma göre iki katı daha fazladır. 6 Özetle, ROK 1 den büyük olduğunda sterilize edilmiş müdahaleye veya ROK un 1 e eşit olduğu duruma göre döviz arzında oluşabilecek dalgalanmalara karşı daha etkin bir araç olabilecektir. Öte yandan, ROM un, döviz kurundaki oynaklıkları azaltmak bağlamında sterilize edilmiş müdahale veya standart YP zorunlu karşılık uygulaması gibi alternatif araçlara göre, salt bilanço etkilerinin dışında başka önemli avantajları da bulunmaktadır. Takip eden bölümde ROM un alternatif uygulamalara göre getirdiği diğer avantajlar tartışılmaktadır. ROM ve Sterilize Edilmiş Döviz Müdahalesi ROM un en önemli niteliği kendiliğinden işleyen bir dengeleyici mekanizma olmasıdır. Diğer bir ifadeyle, müdahaleden farklı olarak, ROM yoluyla döviz likiditesinin çekilmesi merkez bankasının ihtiyari kararının değil bankaların bireysel kar azamileştirme davranışlarının bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Her bankaya, kendi maliyet analizini yaparak bu imkândan ne ölçüde faydalanacağını belirleme olanağı sunulması, daha verimli ve etkin bir sistem anlamına gelmektedir. ROM un, piyasadaki doğrudan döviz alımı veya müdahale gibi ihtiyari araçlara kıyasla önemli bir avantajı daha bulunmaktadır. Aktif müdahale araçlarının kullanılması, döviz kuru rejimine dair 5 Ancak aşağıda daha detaylı değinildiği üzere pratikte iki aracın etkileri hem döviz kuruna dair verilen sinyaller hem de bankaların bireysel kar azamileştirme davranışları bakımından önemli farklılıklar taşımaktadır. 6 Çekilen döviz likiditesini bir önceki senaryo ile eşit kılacak bir varsayım yapmış olsaydık bu defa sterilize edilmek durumunda kalınan TL miktarı yarı yarıya az olacaktı. Ekonomi Notları 10

dönem dönem arzu edilmeyen algılamalar oluşmasına neden olabilmekte ve iletişimi zorlaştırabilmektedir. Söz gelimi, kurda oynaklığı azaltmayı hedefleyen bir döviz müdahalesinin kurların seviyesine ilişkin sinyal olarak algılanması söz konusu olabilmektedir. ROM da ise ROK veri iken imkânın ne kadar kullanılacağı ve bunun sonucunda dövizde oluşacak hareketler tamamen bankaların optimizasyon kararları sonucu oluşacağından, döviz kurunun seviyesine veya para politikasının duruşuna dair yanlış algılama riski çok daha sınırlı olacaktır. Döviz müdahalelerindeki bir diğer husus merkez bankasınca yapılan döviz alım ve satımların spekülatif amaçlı taleplere muhatap olma ihtimalidir. Oysa rezerv opsiyonunun kullanımı bankaların kendi olanaklarını değerlendirmeleri sonucu ihtiyaçları doğrultusunda belirleneceğinden, ROM un benzer bir sakınca doğurması beklenmemektedir. Bu noktada ROM un döviz müdahalesine olan ihtiyacı azaltacağı, ancak müdahale olasılığını tamamen ortadan kaldırmayacağı belirtilmelidir. Sermaye hareketlerinde sert ve ani değişimlerin olduğu ve/veya piyasada sağlıksız fiyat oluşumları gözlenmesi halinde döviz müdahaleleri de gerektiğinde destekleyici bir araç olarak kullanılabilecektir. Öte yandan, ROM un bir başka avantajı da bankaların bu mekanizma çerçevesinde merkez bankasında tuttukları döviz rezervlerinin bankacılık sektörünün pasiflerinin büyüme hızına yakın oranda büyüyecek olmasıdır. Bu hız önümüzdeki dönemde merkez bankasının toplam rezervlerini artırma hızından büyük olma potansiyeline sahiptir. ROM ve YP Zorunlu Karşılıklar Döviz likiditesini etkilemek için kullanılabilecek bir diğer araç YP zorunlu karşılıklardır. Bu aracın kullanımı piyasadaki TL likidite koşullarını değiştirmeyeceğinden, sterilizasyonla ilişkili olumsuz etkileri içermemektedir. Ancak, zorunlu karşılığın döviz olarak kullanılacak kısmını bankaların kendi kararına bırakan ROM un aksine, YP zorunlu karşılıklarda yapılacak değişiklikler tüm bankaları aynı oranda ve aynı zamanda YP likiditelerini ayarlamaya zorlayacağından dövize erişimi geçici olarak kısıtlanmış bankalar ciddi YP likidite problemleriyle karşı karşıya gelebileceklerdir. Dolayısıyla ROM bu uygulamaya göre finansal istikrar açısından daha faydalı sonuçlar verebilecektir. Ayrıca, YP zorunlu karşılıklardaki değişikliklerin, döviz müdahalesinde olduğu gibi, para politikası duruşuna veya döviz kurunun seviyesine dair arzu edilmeyen sinyaller oluşturma olasılığı da bulunmaktadır. ROM ve Faiz Koridoru: İkame mi Tamamlayıcı mı? ROM bankacılık sisteminin döviz likiditesi şoklarına karşı dayanıklılığını artırmak ve dolayısıyla döviz kurunun oynaklığını bir ölçüde sınırlamak amacıyla uygulamaya konulmuştur. Öte yandan, TCMB nin yeni politika çerçevesinde kullandığı bir diğer araç olan faiz koridoru ve etkin likidite yönetimi de kısmen bu doğrultuda kullanılabilmektedir. Bu bağlamda kamuoyunda iki aracın Ekonomi Notları 11

birbirinin ikamesi olup olmadığı sorusu öne çıkmaktadır. Her ne kadar nihai itibarla iki aracın döviz kurundaki dalgalanmalara yönelik sonuçları benzeşse de işleyiş mekanizmaları açısından önemli farklılıkları bulunmaktadır. Faiz koridoru doğrudan portföy davranışları kanalıyla döviz kuru oynaklığını etkilerken, ROM giren sermayenin kullanımını değiştirmek suretiyle etkili olmaktadır. Dolayısıyla ROM, sermaye akımlarının yurt içi piyasalar üzerinde oluşturduğu oynaklığın azaltılması bakımından faiz koridoruna olan ihtiyacı kısmen azaltmaktadır. Bununla birlikte, faiz koridorunun hem kredi aktarım mekanizması hem de etkin likidite yönetimi açısından farklı işlevleri bulunmaktadır. Faiz koridoru kredi mevduat faiz farkını etkilediğinden, ROM dan farklı olarak, doğrudan TL kredi koşulları üzerinde etkili olabilecek bir araç olarak da kullanılabilmektedir. TCMB nin uyguladığı likidite politikalarına bağlı olarak bankaların kredi fiyatlamalarında koridorun üst bandının önemli bir ağırlığa sahip olması nedeniyle, faiz koridoru gerektiğinde kredi kanalını etkilemek amacıyla kullanılabilecek önemli bir araç olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca, faiz koridoru sermaye akımlarındaki hareketlere bağlı olarak TCMB nin duruşunu yüksek frekansta ayarlayabildiği bir esneklik sağlaması bakımından da ROM dan farklı bir nitelik taşımaktadır. Özetle, ROM döviz kurundaki oynaklığın azaltılması açısından geniş bir faiz koridoruna olan ihtiyacı azaltmakta, ancak tamamen ortadan kaldırmamaktadır. Öte yandan faiz koridoru ile ROM tamamlayıcı mekanizmalar olarak da çalışabilmektedir. Şöyle ki, faiz koridorunun varlığı merkez bankasına ROM uygulaması neticesinde ortaya çıkan TL likidite hareketlerinin sterilizasyonu konusunda bir esneklik sağlamaktadır. Merkez bankasının kısa vadeli faizi sadece aylık frekanslarda değiştirdiği standart enflasyon hedeflemesinde, piyasadan çekilen döviz neticesinde artan TL likiditesi ilan edilen faiz doğrultusunda sterilize edilmek durumundadır. Öte yandan, TCMB nin para piyasası faizlerini ay boyunca sabit değil de sadece faiz koridoru içerisinde tutmayı taahhüt ettiği mevcut çerçeve, ortaya çıkan likiditeyi çekme hususunda önemli bir esneklik sağlamaktadır. Örneğin, sermaye girişlerinin hızlandığı bir dönemde, TCMB ROM ile çekilen döviz sonucu ortaya çıkabilecek likiditeyi gerektiğinde tam sterilize etmeme olanağına sahip olacaktır. Böyle bir durumda kısa vadeli TL piyasa faizlerinin düşmesine izin verilebilmesi, kısa vadeli sermaye girişlerini sınırlayıcı ek bir etki yapabilecektir. ROM un Bankaların Portföy Davranışı ve Rezervler Üzerindeki Etkisi ROM un inşa aşamasındaki dolaylı etkilerinden biri bankaların para takası pozisyonlarını azaltması olmuştur. Bankaların TL zorunlu karşılıklarının bir bölümünü döviz cinsinden tutabilmesi daha önce para takası yoluyla sağlanan TL fonlamasının bir kısmının ROM yoluyla ikame edilmesini sağlamıştır. Nitekim, döviz ve altın rezerv opsiyonu imkânlarının bankalar tarafından aktif olarak kullanılmaya başlanmasıyla beraber özellikle yılın üçüncü çeyreğinden itibaren bankaların kısa vadeli kur takası işlemlerinin azaldığı dikkat çekmektedir (Grafik 6). Diğer bir Ekonomi Notları 12

1110 0111 0311 0511 0711 0911 1111 0112 0312 0512 0712 0912 0811 0911 1011 1111 1211 0112 0212 0312 0412 0512 0612 0712 0812 0912 Sayı: 2012-28 / 22 Ekim 2012 ifadeyle, bu dönemde kur takası yoluyla gerçekleşen ve oynaklığı yüksek olan kısa vadeli pozisyonlar azalmıştır. Dolayısıyla, ROM bu kanaldan da finansal istikrarı desteklemekte ve risk iştahındaki ani hareketlere karşı döviz kuru oynaklığının düşük kalmasına katkıda bulunmaktadır. Bütün bu süreçte ROM un kullanımı TCMB brüt rezervlerini artırmakta, ancak net rezervleri değiştirmemektedir. Nitekim, ROM un kademeli olarak devreye girdiği 2011 yılının sonlarından itibaren brüt rezervlerin belirgin şekilde arttığı, net rezervlerin ise görece yatay seyrettiği gözlenmektedir (Grafik 7). Ancak bu durum ROM un faydasının sınırlı olduğu şeklinde yorumlanmamalıdır. Brüt rezervin özel sektör lehine artması rezervlerin daha etkin kullanımına yol açarak bir bütün olarak finansal sistemin dayanıklılığını ve verimliliğini artıran bir unsur olmaktadır. ROM aracılığıyla rezervi TCMB den ziyade daha çok özel sektörün biriktirmesi sağlanmaktadır. Sermaye hareketlerindeki oynaklık asıl olarak özel sektörün borç ödeme kapasitesini ve bilançolarını olumsuz etkileyeceğinden, rezervi de büyük oranda özel sektörün tutması ve şokların niteliğine göre optimal olarak kullanabilmesi sistemin etkinliğini artırmaktadır. Grafik 6: Kısa Vadeli Kur Takası İşlemleri (Milyar TL) Grafik 7: TCMB Rezervleri (Milyar ABD Doları) 80 70 1 Aydan Uzun Vadeli Kur Takası İşlemleri 1 Aydan Kısa Vadeli Kur Takası İşlemleri 110 Merkez Bankası Altın Rezervleri Merkez Bankası Brüt Döviz Rezervleri Merkez Bankası Net Döviz Rezervi (sağ eksen) 70 60 100 60 50 40 90 50 30 20 80 40 10 0 70 30 Kaynak: TCMB. Kaynak:TCMB. SONUÇ VE GENEL DEĞERLENDİRME Bu notta TCMB nin yeni geliştirdiği araçlardan biri olan Rezerv Opsiyonu Mekanizması (ROM) tanıtılmış ve işleyiş kanalları incelenmiştir. TCMB, ROM u temelde otomatik dengeleyici olarak (bankaların rezerv opsiyonunun kullanım oranını dış şoklar karşısında içsel olarak ayarlayacağı şekilde) kullanmak üzere tasarlamıştır. Bu çerçevenin her bankaya kendi optimizasyonunu yapabilme olanağı tanıması, sistemi diğer araçlara kıyasla göreli olarak daha verimli kılmaktadır. Bununla birlikte, gerekli görüldüğünde sistemin parametrelerinin değiştirilebileceği de vurgulanmalıdır. Örneğin, iç ve dış maliyetleri belirleyen koşullarda ve sermaye akımlarının Ekonomi Notları 13

hızında kalıcı veya yapısal bir değişiklik olduğunda katsayıların yeniden belirlenmesi söz konusu olabilecektir. Sonuç olarak, bu çalışmada yapılan değerlendirmeler ROM un makroekonomik ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda faydalı bir mekanizma olarak kullanılabileceğine işaret etmektedir. ROM özellikle sermaye girişlerinin döviz kuru ve YP cinsi krediler üzerindeki olumsuz yansımalarını TL faizleri sınırlı ölçüde veya hiç etkilemeden azaltabilmesi bakımından benzer diğer araçlara göre öne çıkmaktadır. Bununla birlikte, kesin bir değerlendirme yapmak için henüz erken olduğu, her yeni araç gibi ROM un da zaman içinde çeşitli şoklara karşı sınanması gerektiği vurgulanmalıdır. Kaynakça Başçı, E., ve Hakan Kara, 2011, Finansal İstikrar ve Para Politikası, TCMB Çalışma Tebliği, No:11/08. Küçüksaraç, D. ve Özgür Özel (2012) " Rezerv Opsiyonu Mekanizması ve Optimal Rezerv Opsiyonu Katsayılarının Hesaplanması", TCMB Çalışma Tebliği No:12/32. Ekonomi Notları, ekonomik gelişmelere dair tartışmalara zamanlı bir katkıda bulunmak ve TCMB bünyesinde Türkiye ekonomisi ve para politikası üzerine yapılan çalışmaların sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmak amacıyla hazırlanan bir yayındır. Burada sunulan görüşler tamamıyla yazarlara aittir, dolayısıyla TCMB nin ya da çalışanlarının görüşlerini temsil etmeyebilir. Bu seri Yusuf Soner Başkaya nın editörlüğünde yayımlanmaktadır. Burada yer alan metnin tamamının başka bir yerde yayımlanabilmesi için TCMB den yazılı izin alınması gerekmektedir. Görüş ve öneriler için: Editör, Ekonomi Notları, TCMB İdare Merkezi, İstiklal Cad, No: 10, Kat:15, 06100, Ulus/Ankara/Türkiye. E-mail: ekonomi.notlari@tcmb.gov.tr Ekonomi Notları 14