YENİ YÜZYIL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE ĞÜVENLİĞİ KANUNUNUN: DEVLET, İŞVEREN VE ÇALIŞAN AÇISINDAN DEĞERLENDİRİMESİ



Benzer belgeler
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ MESLEKİ TEHLİKE ve RİSKLERİ. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL

7.Hafta: Risk ve Risk Analizi. DYA 114 Çevre Koruma. BÜRO YÖNETİMİ ve YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI PROGRAMI Yrd.Doç.Dr. Sefa KOCABAŞ

Doç.Dr.Gülbiye Y. YAŞAR, Dr.Emirali KARADOĞAN

GENEL RİSK DEĞERLENDİRMESİ ÖRNEK FORMU

Prof.Dr. Nadi Bakırcı Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı A.D.

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

Sağlık Çalışanı Güvenliği Konusunda Türkiye deki Çalışmalardan Örnekler

DERS BİLGİ FORMU İnsan Sağlığı ve İş Güvenliği Tüm Alanlar Tüm Dallar

İş Sağlığı ve Güvenliği

DÜNYADA VE TÜRKİYEDE MESLEK HASTALIKLARI

Travmalı hastaya müdahale eden sağlık çalışanları, hasta kanı ve diğer vücut salgıları ile çalışma ortamında karşılaşma riski bulunan diğer sağlık

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS

Biyolojik Risk Etmenleri

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN GENEL PRENSİPLERİ

DELİCİ KESİCİ ALET YARALANMALARI VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

AB de İşyeri Sağlığı ve Güvenliği

ÇALIŞAN GÜVENLİĞİ. Hanifi AKTAŞ T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI PERFORMANS YÖNETİMİ VE KALİTE GELİŞTİRE DAİRE BAŞKANLIĞI 14 AGUSTOS 2009/ANKARA

Tarım Sektöründe İş Hijyeninin Önemi

Sorular biyolojik ve psikolojik etmenler

İş Güvenliği Çalışmalarının Faaliyet Alanları. Tehlikeler, Riskler, Sağlıksız Koşullar, Güvensiz Koşullar,

TÜRKİYE VE DÜNYADA İSG

İş Sağlığı ve Güvenliği

ENFEKSİYON KONTROL KOMİTELERİNİN GÖREVLERİ VE SAĞLIK ÇALIŞANLARINDA ENFEKSİYON KONTROLÜ ve ÖNLENMESİ

Doç.Dr.Gülbiye Y. YAŞAR, Dr.Emirali KARADOĞAN

DOĞUMHANE RİSK DEĞERLENDİRME PLANI ANALİZ RAPORU

T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Burhanettin KURT, İSG Uzmanı

ÖZEL UNCALI MEYDAN HASTANESİ ÇALIŞAN GÜVENLİĞİ PLANI

AVUKAT BÜROSU RİSK DEĞERLENDİRME FORMU

Öğr. Gör. Halil YAMAK

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TEMEL EĞİTİMİ SIKÇA SORULAN SORULAR. 1 İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitiminin Temel Amacı Nedir? CEVAP:

ECZANE ÇALIŞANLARININ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ AÇISINDAN GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLARI

Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Çalıştayı: Nazmi Bilir

SAĞLIK KURUMLARINDA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ RİSK DEĞERLENDİRMESİ

Dokuz Eylül Üniversite Hastanesi Çalışan Sağlığı Birimi Risk Değerlendirme Formu / 1

BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİNDE WEB TABANLI İŞ KAZASI BİLDİRİM SİSTEMİ PİLOT ÇALIŞMA SONUÇLARI

İSG PLANLAMA RİSK DEĞERLENDİRME PROSEDÜRÜ

İSG 5003 İş ve Sağlık İlişkisinde Temel Kavramlar

RİSK DEĞERLENDİRMESİ ve ÇALIŞANLARIN İSG EĞİTİMLERİ. Ali Kaan ÇOKTU

TEHLİKELİ KİMYASAL MADDELERİN OLUŞTURDUĞU RİSKLER İÇİN GENEL ve ÖZEL ÖNLEME YÖNTEMLERİ

SAĞLIK ÇALIŞANLARINDA MESLEKİ RİSKLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

ORMANCILIK İŞ BİLGİSİ. Hazırlayan Doç. Dr. Habip EROĞLU Karadeniz Teknik Üniversitesi, Orman Fakültesi

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU Artvin İli Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Artvin Devlet Hastanesi

Hem. Songül GÜNEŞ Akdeniz Üniversitesi Hastanesi

TÜRKİYE DE VE DÜNYA DA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Serkan HACIOSMANOĞLU, İSG Uzmanı. Mayıs, 2015

167 SAYILI İNŞAAT İŞLERİNDE GÜVENLİK VE SAĞLIK HAKKINDA ILO SÖZLEŞMESİ NİN İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN VERİMLİLİĞİ ÜZERİNE ETKİSİ

İSG KÜLTÜRÜ VE EĞİTİM

İSG PLANLAMA RİSK DEĞERLENDİRME PROSEDÜRÜ

İşyeri Risk Değerlendirmesi için Prosedürler ve Araçlar

Elektrik İş Güvenliği ve Mevzuatı

TÜRKİYE DE SAĞLIK KURUMLARINDA İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ HİZMETLERİ. Doç Dr Meral Türk Ege Üni Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD

HEMŞİRELERDE ÇALIŞMA ORTAMI UZM. HEM. HANDAN ALAN HEMŞİRELİKTE YÖNETİM AD DOKTORA ÖĞRENCİSİ

TRAVMADAN KORUNMA. Doç Dr. Onur POLAT Acil Tıp Anabilim Dalı

1. AMAÇ: 4. KISALTMALAR: EKK : Enfeksiyon Kontrol Komitesi SHKS : Sağlıkta Hizmet Kalite Standartları 5. UYGULAMA:

İSG NİN TÜRKİYE DEKİ TARİHSEL GELİŞİMİ

TEMEL İSG Kaynakça.

Erkan KÜÇÜKKILINÇ SAĞLIK HİZMETLERİNDE ÇALIŞAN GÜVENLİĞİ NİN SAĞLANMASINDA, KESİCİ DELİCİ ALET YARALANMASINA KARŞI ÖNLEM ALMANIN ÖNEMİ

HASTANE ENFEKSİYONLARININ EPİDEMİYOLOJİSİ. Yrd. Doç. Dr. Müjde ERYILMAZ

İŞYERİ HEKİMİ GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI

HİJYEN VE SANİTASYON

Click to add subtitle. Kaynak: Forum Media Yayıncılık; İş Sağlığı ve Güvenliği için eğitim Seti

Dr. Rana GÜVEN Genel Md. Yrd. 4 Mayıs 2010, Konya

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

İSG 5003 İş ve Sağlık İlişkisinde Temel Kavramlar

Prof. Dr. Yıldız PEKŞEN İş Sağlığı ve Meslek Hastalıkları Uzmanı Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD

Doç.Dr.Gülbiye Y. YAŞAR, Dr.Emirali KARADOĞAN

RİSK DEĞERLENDİRMEDE YENİ YAKLAŞIMLAR

HAZİRAN 2013 MEVZUAT BÜLTENİ. Çevre & İş Güvenliği

ÇALIŞAN GÜVENLİĞİ PLANI

Sağlıkta Kalite Standartları Kapsamında Hastanelerde Risk Yönetimi

TEMEL İSG Elle Kaldırma ve Taşıma İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği

Halk Sağlığı. YDÜ Tıp Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Aslı AYKAÇ

İşyeri Hekimleri İçin Yenileme Eğitim Programı

T.C ÇANAKKALE ONSEKİZMART ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA HASTANESİ ÇALIŞAN GÜVENLİĞİ PROSEDÜRÜ

Elektrik İş Güvenliği ve Mevzuatı

Güvenli Enjeksiyon Donanımı. Dr. Süda TEKİN KORUK Koç Üniversitesi Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü

HAS İş Sağlığı ve Güvenliği II 01- UYGULAMA İLKELERİ

ULUSAL KURULUŞLARIN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UYGULAMALARI VE ULUSLARARASI KURULUŞLARLA KARŞILAŞTIRILMASI

RİSK DEĞERLENDİRMESİ. Necati İLHAN Makina Mühendisi A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı

İŞ GÜVENLİĞİ MÜHENDİSİ. Yrd. Doç. Dr. Fuat YILMAZ Gaziantep Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü

AHMET DEMİR ÖRTÜN GENEL RİSK DEĞERLENDİRME RAPORU FULYA MAH.MEVLUT PEHLİVAN.SOK.NO8/1 D.10 ŞİŞLİ-İSTANBUL

6331 sayılı İş Kanunu kapsamında iş sağlığı ve güvenliği konusunda çalışmalar yaparak, Şifa Ortak Sağlık Güvenlik Birimi tarafından ;

İŞ KAZASI ILO YA GÖRE İŞ KAZASI ÖNCEDEN PLANLANMAMIŞ, BİLİNMEYEN VE KONTROL ALTINA ALINAMAMIŞ OLAN ETRAFA ZARAR VEREBİLECEK NİTELİKTEKİ OLAYDIR.

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU BİLGİLENDİRME TOPLANTISI 8 OCAK 2013 ÖNDER KAHVECİ

Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda. İşveren Yükümlülükleri -I-

MTS301 İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ. İŞ SAĞLIĞI, GÜVENLİĞİ ve İNSAN KAYNAKLARI

2014 YILLIK EĞİTİM PLANI. Ocak. Eğitim Alan Grup / Bölüm ZORUNLU EĞİTİM. Laboratuar Çalışanları. Psikiyatri Servis.

2006 Yılı SSK Đstatistikleri

NAZİLLİ DEVLET HASTANESİ RİSK ANALİZİ PROSEDÜRÜ

Cuma, 04 Şubat :27 - Son Güncelleme Cumartesi, 15 Ağustos :40

ÇALIŞMA MEVZUATI İLE İLGİLİ BİLGİLER

Tempo OSGB Tanıtım. Nilay KEMERTAŞ. Tempo Tanıtım2018 İstanbul

DIŞ KAYNAKLI DOKÜMAN LİSTESİ

İş Sağlığı Ve Güvenliği Yasası (35/2008 sayılı Yasa) 44 üncü Madde Altında Yapılan Tüzük

YILLIK EĞİTİM PLANI-2017

İŞ GÜVENLİĞİ VE İNSAN SAĞLIĞI LEVENT SONĞUR Kalite Yönetim Direktörü

LİMAN İŞLETMELERİ İÇİN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ DÜZENLEMELERİ VE ÖNEMİ GÜLER ALKAN İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ALİ UMUT ÜNAL KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ

PERİYODİK MUAYENE. - Dosyası olan toplam kişi sayısı 3170

Radyasyon Güvenliği. Komitesi İSMAİL YURDAKURBAN (BAŞKAN)

Transkript:

YENİ YÜZYIL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YENİ YÜZYIL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE ĞÜVENLİĞİ KANUNUNUN: DEVLET, İŞVEREN VE ÇALIŞAN AÇISINDAN DEĞERLENDİRİMESİ Bitirme Projesi MELEK GÜRGEN 131101106 İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YÜKSEK LİSANS BÖLÜMÜ DANIŞMAN PROF.DR.Yıldız TÜMERDAM ŞUBAT 2014 1

Özgünlük Bildirisi 1. Bu çalışmada, başka kaynaklardan yapılan tüm alıntıların, ilgili kaynaklar referans gösterilerek açıkça belirtildiğini, 2. Alıntılar dışındaki bölümlerin, özellikle projenin ana konusunu oluşturan teorik çalışmaların ve yazılım/donanımın benim tarafımdan yapıldığını İstanbul, 2014 Melek GÜRGEN 2

YENİ YÜZYIL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE ĞÜVENLİĞİ KANUNUNUN: DEVLET, İŞVEREN VE ÇALIŞAN AÇISINDAN DEĞERLENDİRİMESİ ÖZET Günümüzün üretim teknolojilerinde meydana gelen köklü değişiklikler bir taraftan üretim araçlarını artırmış, diğer taraftan sağlık ve güvenlikle ilgili farklı sorunların oluşmasına yol açmıştır. İş kazaları ve meslek hastalıklarının ve güvensiz çalışma ortamının neden olduğu ekonomik ve sosyal kayıpları bertaraf etme gayreti, çalışan ve bakmakla yükümlü oldukları açısından ne kadar insani bir yaklaşım ise, kıyasıya bir rekabetin yaşandığı çalışma yaşamındaki işveren için de o kadar ekonomik bir yaklaşımdır. Çalışanların sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmasının önündeki engeller, günümüzün modern insan kaynakları yönetiminin en önemli sorunlarından birisi olmaya devam etmektedir. İş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesinde İSG önlemlerinin büyük etkisi bulunmaktadır. Gerçekten de iş sağlığı ve güvenliği kavramı günümüzde dar anlamda işçi sağlığının korunmasının ötesine geçmiştir. Sağlık çalışanları bir taraftan sağlığını kaybetmiş ya da sağlığından şüphe edenlere hizmet verirken, bir taraftan da hizmetin özelliğinden kaynaklanan birçok risk ve tehlikeye maruz kalmaktadır. Bu yönü ile tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sağlık işletmeleri sağlık ve güvenlik açısından en riskli işletmeler kategorisinde sıralanmaktadır. Başka bir ifade ile sağlık işletmelerinde meydana gelen iş kazaları ve meslek hastalıkları sonuçları itibariyle diğer sektörlerdeki iş kazası ve meslek hastalıklarına göre daha ölümcül sonuçlar doğurmaktadır. Genel olarak çalışma yaşamının tüm alanlarında, özelde de sağlık işletmelerinde çalışanların iş sağlığı ve güvenliğinin (İSG) sağlanmasında Devletin, işverenin ve çalışanların yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu nedenle araştırmada, sağlık işletmelerinde çalışanlar devletin, işverenin ve kendilerinin İSG konusundaki yükümlülükleri ne ölçüde yerine getirmektedir sorusuna yanıt aranmıştır. Anahtar Kelimeler: 1)Sağlık, 2)Sağlık İşletmeleri, 3)Güvenlik, 4) İş Sağlığı, 5) İş Sağlığı ve Güvenliği 3

ABSTRACT Radical changes in production technologies have increased the number of means of production, while on the other hand they have given rise to various problems on health and security. While efforts to eliminate the economic and social losses caused by work- related accidents, occupational diseases and insecure working environment imply a human approach for working people, on the other hand they imply an economic approach for the employer, who works in a highly competitive environment. Barriers preventing the working people to work in a healthy and safe environment continue to be the most important problems faced in Human Resources management. Occupational health and safety measures have an important impact on prevention of workrelated accidents and occupational diseases. As a matter of fact, occupational health and safety (OHS) measures have now become more important than the basic health care of workers in narrow sense. While healthcare employees provide service to patients, they are exposed to a series of risks and dangers originating from the very nature of the service they provide. In this respect, like those all over the world, also in Turkey, healthcare organizations range among the most risky organizations in terms of health and safety. In other words, work accidents and Professional diseases occurring in this field bring about more serious and even lethal consequences than those occurring in other sectors. Generally in all fields of working life, particularly in field of healthcare, OHS brings responsibilities to the state, employer and the employees themselves. Thus, the main question tackled throughout the study is to what extent do the employees working in field of healthcare, their employers and the state meet the requirements of their responsibilities? Key Worlds: 1)Health, 2)Health Care Organizations, 3)Safety, 4) Occupational Health, 5) Occupational Health and Safety 4

İçindekiler Özgünlük Bildirisi... 2 ÖZET... 3 1.GİRİŞ... 6 2. İŞLETMELERDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İŞLEVİNİN GELİŞİMİ VE YASAL DÜZENLEMELER... 7 2.1. SAĞLIK SEKTÖRÜ GENEL PROFİLİ... 9 2.2. SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI... 10 2.2.1. Dünyada Durum... 10 2.2.2. Türkiye de Durum... 11 2.3. SAĞLIK SEKTÖRÜNDE KAZALAR, HASTALIKLAR VE TEHLİKELER... 12 2.3.1. Biyolojik Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar... 12 2.3.2. Kimyasal Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar... 13 2.3.3. Fiziksel Tehlikeler ve Kapalı Ortam Risklerinden Kaynaklanan Hastalıktır... 13 2.3.4. Sağlık Personelinin Maruz Kaldığı İş Kazaları... 13 2.4. İŞ KAZALARININ SONUÇLARI VE ÖNEMİ... 17 2.4.1. İş Kazalarının Önlemi... 19 2.5. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TARAFLARI... 20 2.5.1. Devletin Rolü... 20 2.5.2. İşletmelerin Rolü... 21 2.5.3. Çalışanların Rolü... 21 2.6. SAĞLIK SEKTÖRÜNDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HİZMETLERİ... 22 2.6.1. Hastane Sağlık Çalışanlarına Yönelik İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Hizmetleri... 24 2.7. SAĞLIK İŞÇİLERİ İÇİN SAĞLIK VE GÜVENLİK ÖNLEMLERİ... 26 2.7.1. Çalışma ortamı ile üretim sürecinden kaynaklı tehlike ve risklerin belirlenmesi... 28 2.7.2. Sağlık çalışanlarının sağlığının değerlendirilmesi... 29 2.7.3. Sağlık eğitimi... 29 2.7.4. Danışmanlık hizmeti... 30 2.7.5. Hizmetlerin kayıt edilmesi:... 30 2.7.6. Araştırma yapmak:... 30 3. SONUÇ... 30 KAYNAKLAR... 32 5

1.GİRİŞ İş güvenliği, işin yapılması ve yürütülmesi sırasında oluşan tehlikelerden ve sağlığa zarar verebilecek koşullardan çalışanları korumak ve daha iyi bir çalışma ortamı sağlamak için yapılan sistemli çalışmalardır. İş güvenliği ile çalışanların korunması, verilen hizmetin ve kurum güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Bununla birlikte iş güvenliğinin ana ve asıl amacı, çalışanların korunması olarak belirtilmektedir. Çalışanları iş yerinin olumsuz etkilerinden korumak, rahat ve güvenli ortamlarda çalışmalarını sağlamak, iş kazası ve meslek hastalıklarına karşı onları koruyarak ruh ve beden bütünlüğünü ve sağlıklarını sürdürmeleri amaçlanmaktadır. Ayrıca çalışanların moral yönden güvenli ve sağlıklı olması, böylece uyumlu ve verimli çalışması, psikolojik ve ruhsal yönden sağlıklı ve tatmin olması arzulanmaktadır. Küreselleşmenin yaşandığı günümüz koşullarında sürekli gelişen teknoloji ve sanayileşme ile birlikte işyerlerindeki olumsuz çalışma koşulları çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehdit etmektedir. Bunu önleyebilmek amacıyla, uzun yıllardan beri iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çeşitli uygulamaların gerçekleştirildiğini, bu uygulamaların ülkelere ve sektörlere göre farklılık gösterdiğini söylemek mümkündür. Sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmak, günümüzde her çalışanın sahip olması gereken bir insanlık hakkı olup, işletmelerin bu konuda belirlenmiş yasalara uyması gerekmektedir. İnsan kaynakları yönetimi açısından bakıldığında, insan kaynakları yönetiminin temel amaçlarından birinin bu kaynağın etkin kullanımı ile verimliliğin ve niteliğin yükseltilmesi olduğunu söylemek mümkündür. İşgücü verimliliği ile ilgili önemli kriterlerden biri de sağlıktır. İş sağlığı ve güvenliği konularını içeren koruma işlevi; işletmelerde güvenli bir çalışma ortamının yaratılması için gerekli insan davranışının sağlanmasını, iş kazaları ve meslek hastalıklarını doğuran nedenlerin saptanarak ortadan kaldırılmasını ve bunların sebep olduğu kayıp zamanın azaltılarak verimliliğin yükseltilmesini amaçlar. İşyerlerinde böylesi bir ortamı sağlayabilmek için, yasalara ve konuya ilişkin mevzuata uyumun yanı sıra gerek çalışanların gerekse işverenlerin, sağlık ve güvenliğe öncelik veren rollerini benimsemeleri, güvenlik kültürünün kurumda yerleşmesini sağlayacak inanca sahip olmaları, bu konuda gerekli tutumu sergilemeleri ve ayrıca sosyal sorumluluk göstermeleri gerekmektedir. Güvenlik kültürünün önemli öğelerinden birisi olan güvenlik iklimi özellikle işletmeler açısından değerlendirilmesi gereken bir konudur. Güvenlik iklimi çalışanların, örgütsel güvenlik performansına ve potansiyel sistem hatalarının erken ölçülmesine verilen öneme ne derece inandıklarını ifade etmektedir. Güvenlik kültürü oluşturma konusunda özellikle tepe yönetimin sorumluluk alması gerekmektedir. Son yirmi yıldır iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının giderek önem kazandığı sağlık sektöründe; iş kazalarını, meslek hastalıklarını, işe bağlı sağlık sorunlarını ve istenmeyen durumları ortadan kaldırmak amacıyla çeşitli çözümler geliştirildiği görülmektedir. İşletmelerde güvenli olmayan davranışların iş kazalarına neden olmasının ortaya çıkardığı beşeri ve mali kayıpları azaltmak amacıyla, iş sağlığı ve güvenliği konularına verilen önemin son yıllarda giderek arttığı görülmektedir. Bu sebeple işletmeler, iş güvenliği düzeyini yükseltebilmek için iş sağlığı ve güvenliği yönetim sistemlerini oluşturma 6

konularına ağırlık vermeye başlamışlardır. Sağlıklı, üretken ve motivasyon düzeyi yüksek işgücünün, bir ülkenin sosyal ve ekonomik geleceği açısından temel unsur olması sebebiyle, işyerindeki tehlikelerin önlenmesi ya da işçilerin bu tehlikelere karşı korunmaları hususunda, işletmeler gerekli önlemleri almaya başlamışlardır. Tüm bunların yanında çalışanların mevcut sağlık durumlarının iyileştirilmesi için gerekli adımların atılması, iş sağlığı ve güvenliğini öne çıkaran bir anlayış ve bilincin oluşturulması da gerekmektedir. İş güvenliğini etkili bir şekilde yönetebilmek amacıyla işletmelerde iş güvenliği kültürünün gelişimi sağlanmalıdır. 6331 sayılı İş sağlığı ve güvenliği kanunu iş güvenliği kültürünü geliştirebilmek için gerekli maddelerle sağlık sektöründe devlet, işveren ve çalışan yönünden yükümlülükleri belirtilmiştir. 2. İŞLETMELERDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İŞLEVİNİN GELİŞİMİ VE YASAL DÜZENLEMELER Çalışanların iş ortamında bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla, insan kaynakları yönetimi kapsamında iş güvenliği ve iş gören sağlığı ile ilgili çalışmalara da yer verilmektedir. Koruma işlevi ile amaçlanan; güvenli bir çalışma ortamı yaratabilmek için gerekli insan davranışını sağlamak, iş kazaları ve meslek hastalıklarını yaratan nedenleri saptayarak ortadan kaldırmak, bunların neden olduğu kayıp işgünlerini azaltarak verimliliği yükseltmektir. İşletmeler açısından bakıldığında, dar anlamda iş sağlığı ve güvenliği işçinin sağlık ve emniyetinin işyeri sınırları ve iş dolayısıyla doğan tehlikelere karşı korunmalarını ifade ederken, geniş anlamda iş sağlığı ve güvenliği ise, sadece işyerinden değil, işyeri dışından da olsa işçinin sağlık ve güvenliğini olumsuz etkileyebilecek risklere karşı önlem almayı ifade etmektedir. Günümüzde birçok çalışan, işyeri kaynaklı tehlikelerden dolayı yaralanmakta, sakat kalmakta veya ölmektedir. İşletmelerde ortaya çıkan iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarını ihmal etmenin ekonomik maliyeti, ülkelerin çok istediği sürdürülebilir ekonomik ve sosyal gelişmeye de engel olmaktadır. İşçiden en üst düzeyde faydanın sağlanması ve verimliliğin arttırılması için, ücretin çalışana düzenli olarak ödenmesi gerekli, ancak yeterli koşul değildir. İnsan hayatının ve sağlığının korunması toplumdaki en yüksek değer olduğundan, iş sağlığı ve güvenliğinin tüm ülkelerde en üst düzeyde sağlanması kaçınılmazdır. Bunun için de işletmelerin bu konuda üzerine düşen sorumlulukları eksiksiz olarak yerine getirmeleri gerekmektedir. Bu doğrultuda işletmeler, iş kazaları ve meslek hastalıklarının yarattığı maddi ve manevi zararları en aza indirmek için iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini daha kapsamlı ve sistematik olarak ele almak durumundadırlar. Bu kapsamda, işletmelerin iş sağlığı ve güvenliği politikalarını oluşturmaları, işletme içinde risk analizi yapmaları, organizasyon yapısını gözden geçirmeleri, her düzeyde çalışanların ihtiyaçlarını saptamaları, işletmede iş sağlığı ve güvenliği planını oluşturmaları, bu plan doğrultusunda hedefler ve yöntemler belirlemeleri gerekmektedir. İş sağlığı ve güvenliği konusunun farklı evrelerden geçerek günümüzdeki bilimsel anlamını kazanması çok uzun tarihsel süreç içinde olmuştur. İnsanlığın doğa ile savaşımı ile başlayan ve değişik aşamalardan geçen çalışma yaşamındaki gelişmeler, iş sağlığı ve güvenliği sorunlarının da gündeme gelmesine yol açmıştır. Üretim araçlarında ve üretim yöntemlerindeki değişim ve dönüşümler sonucunda çalışanların sağlık ve güvenlik sorunları da çoğalmış ve giderek önem kazanmaya başlamıştır. Tarih boyunca çalışma yaşamındaki gelişmeler, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki gelişmelere de kaynaklık etmiştir. 7

İş sağlığı ve güvenliğinin ciddi biçimde ele alınması ve yasal düzenlemelere gidilmesi, 19. yüzyıldan sonradır. İngiltere deki sanayi devrimi; fabrikalaşmaya, şehirleşmeye, gazetelerin gelişmesine ve sosyal konulara ağırlık veren grupların oluşmasına yol açmıştır. Böylece sorunların ele alınmasını sağlayacak politik baskı grupları ortaya çıkmıştır. Endüstriyel gelişmeler (kömür madenleri, buhar, tekstil, seri üretim) iş sağlığı ve güvenliğini ortaya çıkaran temel nedenlerden birisidir. Endüstriyel gelişmeler sonucunda iş kazaları, yangınlar, patlamalar ve yeni tür zehirlenmeler gündeme gelmiş ve iş sağlığı ve güvenliği konusu dikkat çekmeye başlamıştır. Amerikan ve Fransız ihtilali ve sendikal etkinlikler, basının da yardımı ile, sosyal konuların İngiltere de daha etkili bir şekilde ele alınmasını sağlamıştır. Nitekim 1802 de çıkartılan Çıraklık Sağlık ve Ahlak Yasası ile çırakların horlanmasına ve emeklerinin kötüye kullanılmasına engel olunmaya çalışılmıştır. 1824 e kadar yasak olan sendikal etkinlikler yasallaşmış ve kölelik kaldırılmıştır. Endüstri devrimi ve Rusya daki Bolşevik ihtilali, gelişmiş ülkelerin çalışanların sorunlarına eğilmelerinin bir diğer nedenidir. International Labour Organization (ILO) Anayasasının hazırlanmasında iki temel neden söz konusudur. Bunlardan ilki insancıl olmak, diğeri ise ekonomik nedenlerdir. Bolşevik İhtilali nin yarattığı sosyal çalkantılardan kaçınma endişesi ILO Anayasası nın hazırlanmasında insancıl olma nedenine altyapı hazırlamıştır. Sömürgeciliğin kalkması, sosyal devlet anlayışının ön plana çıkması, kazanılan işçi hakları, iş kazaları ve meslek hastalıklarına ilişkin çalışmalar özellikle 1960 lı yıllardan sonra hızla artmıştır. 1970 li yıllarda işyeri sağlığı ve güvenliğini temel alan yasal düzenlemelerle hızlanan gelişmeler; ürün güvenliğinin ve zararlı maddelerin kullanımının yanı sıra, binaların ve endüstriyel süreçlerin tasarım ve kullanım güvenliği gibi konuların da bu kavram içinde ele alınmasına neden olmuştur. ILO çalışmalarına göre, ileri ülkelerde çalışanların hemen tümü ilgili mevzuatın koruyucu şemsiyesi altındadır. Az gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde on düzeyine kadar inmekte ve üstelik mevzuat, en riskli alanları kapsamamaktadır. Buradan da anlaşılacağı gibi, bir ülkenin uygar ülkeler arasındaki yeri, bu konularda gösterdiği duyarlılık ve özen ile orantılıdır. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasal mevzuatın altyapısını 1923 yılında İzmir de gerçekleştirilen 1. İktisat Kongresi oluşturmaktadır. Cumhuriyetin ilanından sonra ilk yasal düzenleme 2 Ocak 1924 tarih ve 394 sayılı Hafta Tatili Yasası olmuştur. Ayrıca 1926 yılında yürürlüğe giren Borçlar Yasası ile işverene iş kazaları ve meslek hastalıklarından doğan hukuki sorumluluk getirilmiştir. Bu dönemde iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yasal altyapısının yetersizliği nedeniyle iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili hükümler içeren Umumi Hıfzısıhha Yasası 1930 yılında yürürlüğe konulmuştur. Günümüzde halen iş sağlığı ve güvenliği açısından önemli hükümler içeren 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Yasası, endüstriyel kuruluşlarda çocuk ve kadınların çalıştırılma koşulları, işçiler için gece hizmetleri, gebe kadınların doğumdan önce ve sonraki çalıştırılma koşulları, işyerlerindeki işçi yasağı konularını hükme bağlamıştır. Daha sonra 1936 yılında yürürlüğe giren ve çalışma yaşamının birçok sorunlarını kapsayan 3008 sayılı İş Yasası ile ülkemizde ilk kez işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda ayrıntılı ve sistemli bir düzenlemeye gidilmiştir. İşletmelerde iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin alınacak önlemlerin arttırılması amacıyla 1950 yılında ILO nun 81 sayılı Uluslararası Çalışma Sözleşmesinin 9.uncu maddesinin gereği olarak 5690 sayılı yasa yürürlüğe girmiştir. Bu yasayı takiben işyerlerinin işçi sağlığı ve iş 8

güvenliği yönünden denetimini yapmak, çalışma yaşamını düzene koymak, yol gösterici uyarılarda bulunmak üzere hekim, kimyager ve mühendis gibi teknik elemanların görevlendirilmesi ile ilgili 174 sayılı Yasa çıkarılmıştır. Günün gereksinimlerine yanıt veremez duruma gelen 3008 sayılı İş Yasanın yerine 1967 yılında 931 sayılı İş Yasası çıkarılmıştır. Çağdaş ve geniş anlamda ayrıntılı düzenlemeler içeren 1475 sayılı İş Yasası 1971 yılında yürürlüğe konulmuştur. Türk iş hukukunda iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin temel ve ayrı bir kanun bulunmamakta, kanunlar düzeyindeki temel normlarını İş Kanunu nun 5. Bölümünde yer alan iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili hükümler oluşturmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği açısından günümüzde yasal mevzuatın giderek daha ayrıntılı düzenlemeler içerdiği, sektörler düzeyinde de farklı düzenlemelere yer verildiği görülmektedir. Bu anlamda, içerdikleri tehlike düzeyi bakımından sektörlerin sınıflandırıldığı dikkat çekmektedir. Bu amaçla, çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 25 Kasım 2009 tarihli Resmi Gazete de yayınlanan İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Tehlike Sınıfları Listesi Tebliği yayınlanmıştır. Bu tebliğ uyarınca; ayakta ve/veya yataklı teşhis ve tedavi yapılan sağlık kuruluşlarındaki faaliyetler, araştırma laboratuarları işleri, radar, X ışınları ve diğer zararlı radyasyon yayan ışınlarla çalışma yapılan işler ve tıbbi tedavi laboratuarları çok tehlikeli işler sınıfında sayılmıştır. Yine, Ağır Ve Tehlikeli İşler Yönetmeliğine bakıldığında; radyoloji işleri ile radyum ve radyoaktif maddelerle ve radyasyon yayan her türlü cihazla (çeşitli röntgen, magnetik rezonans ve benzeri elektronik cihazlar) çalışılan işler, hastane, bakteriyoloji ve kimya laboratuarları, eczacılık (ilaç imali, ham maddesi imali ve benzeri) işleri ağır ve tehlikeli iş olarak kabul edilmiştir. İş sağlığı ve güvenliğinin ülkemizdeki tarihsel gelişimi çerçevesinde konuya ilişkin çeşitli yasaların ve yönetmeliklerin çıkartıldığı ancak iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin ayrı bir yasanın şimdiye kadar oluşturulmadığı dikkat çekmektedir. Dünyada ve ülkemizde son yıllarda üzerinde sıkça durulan iş sağlığı ve güvenliği konusu 20 Haziran 2012 tarihinde 6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanunu çıkarılacak ülkemizin iş sağlığı ve güvenliğinde aşama kaydetmesi beklenmektedir. 2.1. SAĞLIK SEKTÖRÜ GENEL PROFİLİ Sağlık sektörü hizmet sektörlerinin arasında en yoğun sektörlerden birisidir. Çalışanlarının içinde doktorlar, eczacılar, diş hekimleri, veterinerler, mühendisler, işletmeciler, temizlik ve bakım işçileri, sosyal hizmet uzmanları, diyet ve beslenme uzmanları, hemşireler, ebeler, şoförler ve hatta aşçılar vardır. Bunların yaptıkları işleri bir tabloda toplamak gerekirse: Hizmet Kategorileri İş Kategorileri Spesifik Meslekler Doğrudan hasta ile ilgilenenler Hastalık teşhisi yapanlar Sağlık değerlendirmesi ve bakımı Danışmanlık ve destek 9 Doktorlar Diş Hekimleri Hemşireler Eczacılar Asistan Doktorlar Terapistler Optometristler Beslenme ve Diyet Uzmanları Sosyal Hizmetler Teknik Destek Sağlık Teknisyenleri Klinik Laboratuar

Hizmetler Sağlık Hizmetleri Yemek Hizmetleri Kişisel Hizmetler Çamaşır Hizmetleri Yapı Hizmetleri Güvenlik Hizmetleri Taşıma Hizmetleri Teknisyenleri Diş Hijyencileri Sağlık Kayıt Teknisyenleri Radyoloji Teknisyenleri Hemşireler Acil Servis Teknisyeleri Dişçilik Asistanları Hemşireler dışındaki yardımcılar Aşçılar Mutfak Çalışanları Berberler Çamaşırhane Çalışanları Tesisatçılar, elektrikçiler, Boyacılar, kapıcılar, temizlikçiler, Bahçıvanlar Güvenlik Görevlileri Ambulans Şoförleri Yönetim İşleri İdari Hizmetler Muhasebe Kayıt İşleri Bilgisayar İşlemcileri Doktor Sekreterleri Telefon Operatörleri Araştırma Bilimsel Kadrolar Laboratuar İşçileri Bilim Adamları ve Doktorlar Laboratuar Teknisyenleri Hayvan Bakıcıları Yukarıdaki tablodan da görülebileceği gibi, Sağlık Hizmetleri verilirken değişik meslek gruplarından birçok insan bir arada çalışmaktadır. Bu yoğun ve yorucu çalışmalar sırasında elbette sağlık çalışanları pek çok hastalık ve kaza riskleri ile karşı karşıya kalmaktadırlar. 2.2. SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI 2.2.1. Dünyada Durum Sağlık çalışanları için mesleksel sağlık kavramı 1990 yılında Montreal de toplanan Uluslararası İş Sağlığı Komisyonu (UİSK) tarafından kurulan Sağlık Çalışanları İçin Sağlık Bilimsel Komitesi tarafından yerleştirilmiştir. ABD deki Sağlık Kurumları Akreditasyon Komisyonu 1990 lı yılların başında hastanelerde sağlık ve güvenlik komitesinin bulunması koşulunu getirmiştir. Hastanede sağlık çalışanlarına yönelik sağlık ve güvenlik hizmetlerini yerine getiren birim OSHA ve NIOSH nin de tercih ettiği gibi Hastane Sağlık ve Güvenlik Komitesi olarak kullanılmıştır. NIOSH ve OSHA Hastane Sağlık ve Güvenlik Komitesi ni, öncelikli olarak sağlık çalışanlarının sağlığını geliştiren, koruyan, hastalıklarını önleyen ve ayaktan tedavi edici sağlık hizmetlerini yerine getiren birinci basamak sağlık hizmeti olarak tanımlamıştır. Hizmetin temel amacı sağlık çalışanlarının sağlığı ve güvenliğinin geliştirilmesi, olumsuz sağlık sonuçlarının önlenmesidir. Başka bir ifadeyle çalışma ortamı, üretim 10

süreci ve çalışma ilişkileri sonucunda oluşan ve sağlığa zarar veren fiziksel, kimyasal, biyolojik, psikolojik, ergonomik tehlike ve risklerin, meslek hastalıkları ve iş kazalarının bulunmadığı sağlıklı ve güvenli hastane ortamının sağlanmasıdır. Komitenin sağlık ve güvenlik hizmetleri, tüm işçi sağlığında olduğu gibi, sağlık çalışanları, hastane ortamı ile üretim süreci ve diğer hizmetler olmak üzere üç temel alanda yürütülmektedir. Sağlık kuruluşları en fazla teknolojik çeşitliliğin kullanıldığı ve çok çeşitli meslek grubunun bir arada çalıştığı işletmelerdir. Sağlık çalışanları her tür risk etmenine karşı herkes kadar açık ve bu risk etmenlerinden korunma şansı ise diğer insanlardan daha fazla değildir. Sağlık çalışanlarının sağlığı iş sağlığını etkileyen tüm etmenler göz önünde bulundurularak bütüncül bir şekilde değerlendirilmelidir. Çalışma ortamından kaynaklanan tehlikeler tek tek sıralanamayacağı kadar çok ve çeşitli olmasına rağmen genel olarak fiziksel, kimyasal, biyolojik, ergonomik ve psikososyal riskler şeklinde beş grupta sınıflandırılmaktadır. Çalışma ortamında anestezik ajanlar, etilen oksit, dezenfektanlar, kimyasal sterilizanlar, sitotoksik ve fetotoksik ilaçlar, formaldehit, lateksli ürünler gibi çok sayıda kimyasal ajana, radyasyon, gürültü, yetersiz ya da fazla ışık, ısı, vibrasyon, toz, nem, kaygan-nemli zemin, yangın, havalandırmanın %50 nin altında olması, mekanın ve dinlenme odalarının yetersizliği, patlayıcı-yanıcı maddeler, kişisel koruyucuların bulunmaması ya da yetersizliği, atıklar, elektrik ve manyetik alanlar gibi fiziksel tehlikelere, beden duruşu ve hareketleri, sabit oturma, pozisyonel zorlanma, tekrarlayıcı hareketler, titreşim, ayakta çalışma, itme-çekme hareketleri, ağır kaldırma, tekrarlayıcı hareketler ve uygun olmayan postürde çalışma gibi ergonomik tehlikeler ve risklere maruz kalmaktadırlar. Ergonomik tehlike ve riskler sağlık personelinin çok sık kas ve iskelet sistemi yaralanmalarına maruz kalmasına neden olmaktadır. Ayrıca sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının ağırlığı, ücretlerdeki düşüklükler, çalışma saatlerinin fazlalığı, nöbet ve gece çalışmaları, iş tanımlarındaki ve iş kontrolündeki belirsizlikler, stres, iş yerinde şiddete maruziyet, sürekli değişen teknolojiye uyum, hata yapmamak baskısı, ekip çalışmasının dinamiklerindeki eksiklikler ve bozulmalar vb. çok sayıda psikososyal tehlikelerle karşı karşıya kaldıkları düşünülmektedir. 2.2.2. Türkiye de Durum Ülkemizde 2821 sayılı Sendikalar Kanunu na göre çıkarılan İş Kolları Tüzüğü nde kamuya ait ve özel hastaneler, sanatoryumlar, bakım ve dinlenme evleri, doğum ve çocuk bakım evleri, kreşler, diş sağlığı, radyolojik ve veterinerlik vb. hizmet sektörüne ait muayenehanelerle ilintili her türlü sağlık işleri sağlık iş kolu kapsamında sıralanmıştır. Bilindiği üzere sağlık işletmeleri sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı açısından en riskli grupta yer almaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hazırlanan ve Resmi Gazetede yayınlanan İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Risk Grupları Listesi Tebliği nde riskli iş kollarına ait bilgiler sıralanmaktadır. Ayrıca hastaneler, medikal, cerrahi, diş hekimliği hizmet sektörü kapsamındaki sağlık hizmetleri, sanatoryumlar, klinikler ve sağlık yurtları ile birlikte 5 inci risk grubu kapsamındaki hizmetler belirtilmiştir. 2005 yılında yayımlanan aynı isimli risk grupları tebliğinde sağlık işletmeleri açısından kapsam daraltılmış ve ayakta ve/veya yataklı teşhis ve tedavi kurum ve işletmeleri benzer şekilde 5. risk grubunda sıralanmıştır. Tebliğde risk grupları 1 den (en az tehlikeli) 5 e kadar (en çok tehlikeli) kademeli 11

sınıflandırmaya tabi tutulmuştur. Türkiye de 1980 lerin ikinci yarısından itibaren sağlık çalışanlarının sağlığı ile ilgili araştırmalar yapılmış olmakla beraber bu alan oldukça ihmal edilmiştir. Ülkemizde hastane sağlık çalışanlarına yönelik ilk olarak 1999-2001 yılları arasında Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği, Türk Hemşireler Derneği, Türk Tabipleri Birliği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği vb. toplam 15 sağlık meslek örgütü ve sendikanın desteği ile Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Ulusal Kongreleri nde bu komitenin işlevleri ile ilgili tartışmalar yürütülmüştür. Komite hazırlığı için kamu hastanelerinde pilot çalışmalara başlanmış olmasına rağmen çeşitli nedenlerle uygulamaya devam edilememiştir. Geçmişten bugüne değin ülkemiz kamu ve özel sağlık hizmeti veren hastanelerde sağlık ve güvenlik komitesi hiç oluşturulmamıştır. Enfeksiyon kontrol komiteleri ise hastane sağlık ve güvenlik komitesinin işlevlerine göre oldukça dar kapsamlı hizmetleri içermektedir. Yasal olarak zorunlu olmasına rağmen iş kazaları ve meslek hastalıkları ile ilgili kayıt tutulmamaktadır. Bu nedenle ulusal düzeydeki iş kazası ve meslek hastalıkları istatistiklerine sağlık çalışanlarına ait yaralanma ve hastalık bilgileri yansımamakta ya da sadece iş sağlığı birimi olan ve düzenli kayıt tutan oldukça az sayıdaki hastaneden bildirilenler yansımaktadır. Sağlık hizmetlerinde çalışanların mesleki nedenlerle hastalanabileceği ya da risk altına girebileceği düşünülmemiştir. Sağlık personelinin bir mesleki sağlık profili oluşturulmamıştır. Hastalık ya da iş görmezlik durumunda sağlık personelinin hiçbir güvencesi yoktur. 657 sayılı kanunda sadece malulen emeklilik söz konusudur. Bu nedenle sağlık alanında hazırlayıcı etmenleri ortaya koyan, kurumsal ve ulusal düzeyde kayıt sistemlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizde özellikle 4857 sayılı İş Kanunu ile ve ilgili kanununun bazı maddelerine dayanılarak çıkartılan İSG yönetmeliklerinin ulusal mevzuatımızda yerini alması yaklaşık 4 yıllık bir süreci kapsamaktadır. Dolayısıyla ülkemizde İSG alanı ile ilgili düzenlemeler zaten yeni iken, özel olarak sağlık işletmelerinde İSG ile doğrudan ilgili düzenlemelerin olmaması, Sağlık Çalışanlarının Sağlığı ya da Sağlık Çalışanlarının İş Sağlığı ve Güvenliği başlıklı bir düzenleme bulunmaması doğal bir sonuç olarak görülmektedir. 2.3. SAĞLIK SEKTÖRÜNDE KAZALAR, HASTALIKLAR VE TEHLİKELER 2.3.1. Biyolojik Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar HBV, Hepatit B Virüsü*, tüm dünyada bütün sağlık çalışanları için en önemli risklerden birisidir. Özellikle Asya ve Afrika da bazı bölgelere özgü hastalıklardan biri olduğundan, bu bölgedeki çalışanlar için daha da tehlikelidir. HBV yüzey antijen pozitif kanla deriden temas etmek, hastalığı kapmak konusunda aynı şekilde HIV* -Human Immunodeficiency Virus- pozitif kanla temas etmekten tam 100 kat daha tehlikelidir. Doktorlar ve hemşireler için kullanılan iğnelerin batması ya da keskin obje kesikleri oldukça önemli riskleri beraberinde getirmektedir. Genel olarak kana bulaşmış bütün maddeler, risk taşımaktadır. Bunun için kan bulaşmış materyallerle karşılaşma ve dokunma ihtimali olan bütün çalışanlar, risk altındadır. Bu riskin azaltılması için kan alırken ya da damar içi müdahalelerde, iğnesiz sistemler kullanılmalı ve/veya iğneler ve keskin objeler için özel olarak yapılmış atık kutuları kullanılmalıdır. 12

Tüberküloz* da aynı şekilde Nozokomiyal Enfeksiyonlardan (Hastanede Bulaşan) biri olarak sağlık çalışanları için önemli tehditlerden birisidir. Özellikle hastanede karşılaşılan türlerin ilaçlara karşı dayanaklı olması riski daha da arttırmaktadır. 2.3.2. Kimyasal Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar Sağlık çalışanları; dezenfektanlar, sterilizanlar, laboratuar malzemeleri, ilaçlar ve anestezikler gibi çeşitli kimysallarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu kimyasallar iritan(vücudun allerjik reaksiyon göstermesine neden olan) ve sensitize(vücudun reaksiyon vermesi) edici olabilmektedirler. Ayrıca bazı dezenfektanlar ve antiseptikler toksik(zehirli) olmakta ve deri ya da solunum yolu rahtsızlanmalarına yol açmaktadırlar. Formaldehit ve etilen dioksit gibi, bazıları mutajen(organizmanın genetik yapısını değiştiren), bazıları teratojen( fonksiyon bozukluklarına neden olan) ve bazıları da karsinojen dir (kanser yapan). 2.3.3. Fiziksel Tehlikeler ve Kapalı Ortam Risklerinden Kaynaklanan Hastalıktır Binalar inşa edilirken bazı önemli hususlar göz önünde bulundurulmalıdır. Bunların en başında havalandırma sistemlerigelmektedir. Laboratuarlarda ya da diğer odalarda kullanılan kimyasalların yaydığı kokular, gazlar ve dumanlar özel olarak yerel cebri çekişli havalandırma sistemleri ile ortamdan çekilmeli ve genel havalandırma sistemine asla karışmamalıdır. Tersi durumda kimyasallarla ilgili yukarıda sayılan risklerle, genel ortamdan hava soluyan herkes karşı karşıya kalcaktır. Ayrıca enfeksiyon risklerine karşı uygun filtreler ve UV lambaların kullanılması gerekmektedir. Hastaneler ve sağlık merkezlerinde yoğun olarak elektrik kullanılmaktadır. Bunun için binaların içinden pek çok elektrik hattı ve kablosu geçmektedir. Bunların iyi bir şekilde bağlanmaması ve topraklanmaması sonucunda elektrik çarpmaları meydana gelmektedir. Radyasyon, radyoloji(x ışınları, anjiyografi, tomografi) çalışanları için önemli riskler oluşturur. Ancak konusunda bilgili teknisyenlerin çalıştığı, ekipmanların yaydığı radyasyonun kamufle edildiği ortamlarda elbette risk faktörü en aza inmektedir. Ne var ki, yoğun bakım üniteleri, acil servis odaları ve ameliyathanelerde kullanılırken radyasyona sunuk kalmayı önleyemeyebilmektedir. Bu ünitelere temizlik amacıyla girip çıkan çalışanlar da risklere karşı çoğunlukla korunmasız olmaktadırlar. 2.3.4. Sağlık Personelinin Maruz Kaldığı İş Kazaları Sağlık hizmetleri iş kazaları açısından riskli bir sektördür. ABD Ulusal İşçi İstatistikleri 2001 yılı sonuçlarında sağlık sektörü öldürücü olmayan mesleki kaza ve hastalıklar açısından tüm sektörler arasında ikinci sırada yer almaktadır. ABD de yılda 262.700, İngiltere de 16.548, Kanada da ise 35.491 öldürücü olmayan iş kazası meydana geldiği bildirilmektedir. İngiltere de kaza çeşitleri ve meslekler 2002/2003 yılında değerlendirildiğinde hemşireler, hastabakıcılar ve yardımcı hemşirelerdeki büyük ölçekli yaralanmalar kayma/takılma ve saldırı/şiddeti içermektedir. Ontario İş Sağlığı ve Güvenliği Sigorta Bölümü nün yaptığı araştırmada 1996-2000 yılları arasında 36.103 çalışan iş günü kayıplı iş kazası nedeniyle başvuruda bulunduğu ve bunların 11 tanesinin ölümle sonuçlandığı saptanmıştır. ABD de sağlık çalışanlarının sigorta tazminatlarının başvurularının incelendiği araştırmada en sık başvuru nedenleri arasında burkulma ve kas zorlamaları, ezilme, berelenmeler, kesik ve batık, kırık olduğu saptaması belirtilmektedir. Sağlık çalışanlarında görülen yaygın iş kazaları kesici-delici aletle meydana gelen yaralanmalar, kan-vücut sıvılarıyla bulaş, hastaları ve objeleri kaldırma, ağır kaldırmaya 13

bağlı sırt yaralanmaları, düşme, çarpma, takılma, kayma vb. nedenlere bağlı kas-iskelet sistemi yaralanmaları, şiddet, alerjik reaksiyon ve yanıklardır. Ayrıca çalışma ortamında meydana gelen zehirlenme, trafik kazası vb. kazaları da içermektedir. 2.3.4.1. Kesici-Delici Alet Yaralanması Sağlık kuruluşlarında hasta tedavi hizmetlerinde kullanılan enjektörler, sutür iğneleri, bistüri uçları, damar içi kateterleri, kesici enstrümanlar, jiletler vb. malzemelerle yaralanmalar kesici-delici alet yaralanmalarıdır. Kesici-delici alet yaralanmaları hastane ortamında işle ilgili yaralanmaların yaklaşık üçte birinden sorumludur. Kesicidelici cisimlerle oluşan yaralanmalar parenteral yolla enfeksiyon bulaşma riskini arttırmaları nedeniyle, sağlık çalışanları için önemli bir bulaşma yoludur. Günümüzde özellikle kan yoluyla bulaşan bazı hastalıklar sağlık çalışanlarının meslek hastalığı haline gelmiştir. Sağlık çalışanları kesici-delici aletlerle yaralanmalar sonucu kan veya kontamine vücut sıvıları ile Hepatit B, Hepatit C, Hepatit D ve HIV başta olmak üzere 20 kadar patojen bulaşması açısından sürekli risk altındadırlar. 2.3.4.2. Kan-Vücut Sıvıları ile Maruziyet Sağlık çalışanları açısından tehdit oluşturan enfeksiyon etkenleri kan ve vücut sıvılarıyla temas yoluyla, sıyrık, kesik, yara nedeniyle sağlamlığı ve bütünlüğü bozulmuş deriden (açık yaradan, mukozalardan, ciltten) bulaşan etkenler, damlacık ve damlacık çekirdeği olarak hastalar tarafından salınan solunum salgılarıyla ve mukozaya sıçraması, temas sonucu bulaşan etkenlerdir. Hastaların kan ve vücut sıvıları ile temas halinde en önemlileri; HIV, hepatit A (HAV), HBV, HCV, HDV, sitomegalovirus (CMV) gibi otuz civarında mikroorganizma bu yolla bulaşmaktadır. Bu viral enfeksiyonlar dışında sağlık personelinden hastaya, hastadan sağlık personeline birçok viral ve bakteriyel enfeksiyonların bulaşabileceğini göz önünde bulundurmak gerekir. Bunlar; herpes virüs infeksiyonları, influenza, salmonella, şigella, tüberküloz, rubella, rubeola, herpes simpleks, SARS (Severe Acute Respiratory Syndrome), Neisseria meningitidis, Adenovirüs, mumps, parvovirüs gibi viral ve bakteriyel hastalıklardır. Bu hastalıkların genellikle doğrudan temas veya solunum yolları ile bulaştıkları bildirilmektedir. 2.3.4.3. Şiddet Maruziyeti Günümüz koşullarında insanın kendisi ve çevresi arasındaki ilişkilerinde ortaya çıkan şiddet, giderek artış göstermesi ile toplumsal hayatta mücadele edilmesi gereken küresel bir halk sağlığı sorunudur. DSÖ şiddeti kişinin kendisine ya da başka birine, bir gruba ya da topluma karşı fiziksel gücünü istemli olarak kullanması ya da tehdit etmesi ve bunun sonucunda yaralanma, ölüm, psikolojik zarar görme, gelişiminin olumsuz etkilenmesi ya da tükenme durumunun ortaya çıkabilmesidir şeklinde tanımlamaktadır. İşyerinde şiddet iş kazaları içinde değerlendirilmekte olup son yıllarda artış gösterdiği yapılan çalışmalarda ortaya konmaktadır. İşyerinde şiddet ve şiddet tehdidi, hem işyeri personelinin memnuniyetsizliğini, hem de organizasyonların yapısını etkileyen önemli bir etkiye sahiptir. Sağlık kurumlarında şiddet giderek büyüyen ve yeni olmayan psikososyal bir sorundur. Sağlık kurumlarında şiddet hasta, hasta yakınları ya da diğer herhangi bir bireyden gelen, sağlık çalışanı için risk oluşturan, tehdit davranışı, sözel tehdit, fiziksel saldırı ve cinsel saldırıdan oluşan durum olarak tanımlanmıştır. Sağlık personeli şiddetin giderilmesi ile direkt ilgilenen bir meslek grubu olmakla 14

beraber işyerinde şiddet açısından da kurban olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapılan çalışmalarda, şiddetin diğer işyerlerine göre en çok sağlık alanında ortaya çıktığı, sağlık alanındaki işyeri şiddetinin, diğer sektörlerdeki şiddetten doğası gereği farklılıklar gösterdiği ifade edilmektedir. Sağlık çalışanlarında şiddete uğrama riski diğer hizmet sektörü meslek gruplarına göre 16 kat fazladır. NIOSH a göre sağlık işletmelerinin her yerinde şiddete maruz kalınma ihtimali olmakla beraber psikiyatri servisi, acil servis, bekleme odaları ve yaşlı bakım servislerinde bu eylem sıklıkla tekrarlanmakta ve işyerinde şiddet basit veya ciddi fiziksel yaralanmalar, geçici veya sürekli iş görmezlik, psikolojik travma ve ölüm gibi sonuçlara neden olduğu ortaya konmaktadır. Sağlık sektöründe doktorlar ve hemşireler başta olmak üzere tüm sağlık çalışanları şiddete uğrama açısından risk altındadır. Sağlık sektöründe meydana gelen şiddet vakaları, genel olarak işyerlerinde meydana gelen tüm şiddet olaylarının yaklaşık %25 ini oluşturduğu görülmektedir. ABD de yapılan ulusal araştırmada, ortalama şiddet tehdidi, tüm meslekler için %1,5 oranında iken hemşireler için %5 ve diğer sağlık profesyonelleri için %4 olarak bulunmuştur. Sağlık profesyonellerine yönelik şiddet ziyaretçiler, hasta ve hasta yakınları, çalışma arkadaşları ve yöneticilerden kaynaklandığı ifade edilmektedir. Yapılan çalışmalara göre sağlık çalışanlarının maruz kaldıkları şiddet uzun vadede düşük moral, sakatlık, personel devir hızının yükselmesi, işe devamsızlık, iş değiştirme ve güven kaybı gibi olumsuz sonuçlara neden olmaktadır. Tüm bunlara rağmen sağlık sektöründe bildirimi yapılan şiddet maruziyeti oldukça yetersiz olduğu yapılan araştırmalarda ortaya konmaktadır. 2.3.4.4. Kimyasal Madde ve İlaçla Maruziyet Sağlık kurumlarında insan sağlığına zararlı toz, buhar, gaz, sıvı şeklinde 299 değişik kimyasal bileşenin kullanıldığı yapılan araştırmalarda saptanmıştır. Sağlık çalışanlarının sıklıkla karşılaştığı kimyasal tehlike ve riskler, deterjan, dezenfektanlar, anestezik gazlar, sterilizanlar, kimyasal strerilize ajanlar ve ilaçlar olarak belirtilmektedir. Gerekli önlemler alınmadığında sağlık açısından olumsuz etkilere neden olan bu kimyasal maddeler özellikle ameliyathane ve laboratuvarlarda daha fazla risk oluşturur. Kimyasal tehlike ile cilt teması ya da inhalasyonu çalışanın bu etkene maruz kalmasına yol açmaktadır. Kimyasal tehlikelerin etkisi, maddenin yoğunluğuna, maruz kalma süresine, maruziyet yoluna ve kimyasalların özelliklerine bağlıdır. Sağlık çalışanlarının kimyasal tehlikelere maruz kalması akut ve kronik sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Antibiyotiklerin ve diğer kimyasal ajanların astım, dermatit yapıcı etkilerinin dışında sitotoksik maddelerin, mutajenik etkileri vardır. Sağlık çalışanlarında anti-neoplastik ilaçlara maruziyette, ilaçların hazırlanmasında, hastaya verilmesinde, ilaç ve anti-neoplastik ilaç uygulanmış hastaların atığı ile bulaşmış her türlü malzeme önemli kontaminasyon kaynaklarıdır. Bu nedenle anti-neoplastiklere maruziyet ilaç tozları ya da sıvı damlacıkların solunum yolu ile ya da deri teması sonucu olabileceği gibi, ilacın sağlık çalışanlarının gıdalarıyla teması nedeniyle istenmeden ağız yolu ile alımı şeklinde olabilmektedir. Kimyasallardan formaldehite bağlı alerjik reaksiyonlar sık görülür ve deri ile temas ve soluma, ürtiker, alerjik kontak dermatit, atopik reaksiyonlar veya göze sıçraması durumunda kalıcı hasar yapabilir. Literatürde Xylene tipi maddelerin 15

göze kaçtığı durumlarda körlüğe neden olabildiği bildirilmiştir. 2.3.4.5. Alerjik Reaksiyon Alerjik reaksiyon, vücudun bağışıklık sistemi aracılığıyla yabancı maddelere karşı gösterdiği tepkidir. Alerjik reaksiyonlar sonucunda kişide burunda tıkanıklık, dolgunluk, astım, nadir olarak da şok ve ölüm izlenebilir. Alerjik reaksiyonlar akut, subakut veya kronik olabilir. Alerjik reaksiyonlar polen, toz, lateks proteini, hayvan tüyü, besin, ilaç, kimyasal madde gibi çeşitli maddelere karşı gelişebilir. Son 10-15 yıldır önemi gittikçe artan lateks alerjisi sağlık çalışanlarında bir sağlık sorunu ve hatta meslek hastalığı haline gelmiştir. Sağlık çalışanları pudralı eldivenler yoluyla alerjene maruz kalmaktadır. Özellikle cerrahi klinik çalışanlarında en sık karşılaşılan alerjik problem olarak lateks alerjisinin sorgulaması büyük önem arz ettiği yapılan çalışmalarda ortaya konmuştur. Bulguları ise subklinik seyirden ağır sistemik reaksiyona kadar çok değişik klinik tablolar içermektedir. Eldiven kullanımı ile latekse karşı en sık görülen immünolojik yanıt ise alerjik kontakt dermatittir. Kaşıntı, gözlerde sulanma, dudak ve dilin terlemesi, kısa nefes alma, hırıltılı solunum, baygınlık, abdominal ağrı, bulantı, taşikardi, hipotansiyon ve şok/ölüm görülebilir. Lateks alerjenlerine karşı tip I alerjik reaksiyon daha ciddi olup anafilaktik reaksiyona kadar ilerleyebilmektedir. Ayrıca ameliyathanelerde kullanılan kimyasallardan klorheksidin glukonatın alerjik kontakt dermatitten, dispne ve anafilaktik şoka kadar ilerleyebilen ciddi alerjik reaksiyonlara da neden olabildiği bildirilmiştir. 2.3.4.6. Kas-İskelet Sistemi Yaralanmaları Çalışma hayatında insan vücudu, postürü zorlayan hareketler, tekrarlayıcı hareketlerin oluşturduğu travmalar, ağır fiziksel iş, vücut bölümlerinin orantısız veya uygunsuz kullanımı gibi birçok zorlayıcı faktör ile karşı karşıyadır. Sağlık çalışanları, diğer endüstri çalışanları gibi fiziksel travma riski altındadır. Diğer iş kolları ile yapılan karşılaştırmalarda sağlık iş kolunda tarım ve inşaat sektöründen daha fazla kaza ve yaralanma olduğu bildirilmektedir. Kas iskelet sistemi yaralanmalarının en sık ve ciddi yaralanmalar içinde olduğu belirtilmiştir. Kas-iskelet sistemi yaralanmaları açısından sağlık çalışanlarında en fazla risk taşıyan gruplar doktor, hemşire, fizyoterapist, laboratuvar çalışanları ve hastabakıcılardır. Sağlık çalışanlarının kas-iskelet sistemi sorunlarının en önemli nedeni hasta ile yakın temas gerektiren aktivitelerdir. Sağlık çalışanları günlük rutin çalışmaları sırasında sürdürdükleri aktiviteler nedeni ile sürekli olarak kas-iskelet sistemini ilgilendiren yaralanmalara ve hastalıklara maruz kalmaktadır. Uzun süre ayakta durma, ağır fiziksel iş yükü, uygun vücut mekanikleri ve taşıma teknikleri kullanmama, bireyin gücünü aşan şekilde ağırlık kaldırması, uygun taşıma gereçlerinin olmaması, personel eksikliğine bağlı olarak fiziksel yükün artması, vücut mekaniklerinin doğru kullanılmaması, çalışma ortamının ergonomik olmayan tasarımı, kayma, düşme, çarpma, zorlayıcı ve tekrarlayıcı hareketlere bağlı olarak kas iskelet sistemi yaralanmaları görülmektedir. 2.3.4.7. Zehirlenme Zehirlenme, organizmaya çeşitli yollarla (sindirim yolu, inhalasyon yolu, deriden absorbsiyonla veya enjeksiyonla) dışarıdan alınan maddelerin vücuda girmesi ile normal fizyolojik homeostasisi tehdit etmesi veya bozukluğa uğratması şeklinde tanımlanmaktadır. Zehirlenmeler bütün yaş gruplarında görülen önemli bir morbidite ve 16

mortalite nedeni olarak görülmektedir. Zehirlenmeler besinler, biyolojik ajanlar, tozlar, aerosoller vb., metaller, mineraller, kimyasallar (aldehitler, alkaliler, siklik hidrokarbonlar, organik asitler, peroksitler, fenoller, fosfor bileşikleri, sülfitler, polisiklik aromatik hidrokarbonlar, anestetik gazlar) pestisidler, solventler, toksik gaz ve dumanlara bağlı olarak oluşabilmektedir. 2.3.4.8. Trafik Kazası Trafik kazası karayolunda hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olay olarak tanımlanmıştır. Trafik kazaları tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de morbidite ve mortalite açısından oldukça ağır seyreden, her yıl on binlerce kişinin yaralandığı, binlerce kişinin de öldüğü en önemli sosyal sorunlardan biri olarak görülmektedir. Trafik kazalarına bağlı her yıl dünyada 1,2 milyon kişinin hayatını kaybettiği, 50 milyon kişinin de yaralandığı bildirilmiştir. İstatistiki bilgilere göre sürücü, yaya ve yolcu olarak insan faktörü %98 leri aşan oranlarda kazalara neden olan kusurların başında yer aldığı ortaya konmuştur. Uykusuzluk, dikkatsizlik, aşırı yorgunluk, trafik kurallarına uymama kaza nedenleri arasındadır. Ulusal ve uluslararası önemli bir sorun olan trafik kazaları toplumun tüm bireylerini etkilediği gibi sağlık çalışanları içinde önemli bir sorun olduğu görülmektedir. 2.3.4.9. Diğer Kazalar İş kazası tanımında meydana gelen her tür kazanın iş kazası olarak nitelenebileceği görülmektedir. Yanık, cisim çarpması, takılma düşme, patlama, elektrik kazaları, gaz kaçakları, yangın, radyasyon maruziyeti vb. kazalar diğer kazalar kapsamında değerlendirilmektedir. 2.4. İŞ KAZALARININ SONUÇLARI VE ÖNEMİ Dünyada her yıl azımsanmayacak sayıda insanın çok rahatlıkla engellenebilecek ve hukuken de engellenmesi zorunlu olan iş kazaları ve meslek hastalıklarından dolayı yaşamını kaybettiği veya engelli hale geldiği yapılan istatistiki çalışmalarda bildirilmektedir. Tüm dünyada ILO rakamlarına göre; her gün yaklaşık 6.000 kişi iş kazası veya meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirmekte, yıllık toplamda 350.000 kişi iş kazası, 1.700.000 kişi ise meslek hastalıklarından dolayı yaşamını kaybettiği belirtilmektedir. İş kazaları, üretim sürecini ve toplumun önemli bir unsuru olan çalışan nüfusun yaşamını ve sağlığını doğrudan etkilemekte, başta çalışan ve çalışanın ailesi olmak üzere, işverenler, sosyal güvenlik kuruluşları ve devlet yapısı üzerinde ciddi etkiler yarattığı görülmektedir. İş kazası ve meslek hastalıkları nedeniyle ortaya çıkan psikolojik, sosyolojik, tıbbi ve ekonomik sorunlar, işçi ve işvereni etkilediği gibi, ülke ekonomisini ve ulusal refahı da etkilemektedir. İş kazalarının sonuçlarından en önemlisi çalışan insanın yaşamını yitirmesidir. İş kazaları ve meslek hastalıklarından ilk ve en çok zarar gören çalışan ve ailesi olduğu, özellikle aile reisi konumundaki çalışanın yaşamını kaybetmesi aile üzerinde maddi ve manevi çok daha olumsuz ve ciddi etkiler yarattığı görülmektedir. İş kazaları sakatlıkla sonuçlanmış ise, kişi çalışma gücünü kısmen veya tamamen kaybedebileceği gibi, meslekte kazanma gücünü kaybederek asıl mesleğini yapamayacak duruma da gelebilmektedir. İş kazalarının sonuçlarından ekonomik olarak en çok çalışan ve ailesi etkilenmektedir. Ayrıca yaşam tarzında oluşan değişiklikler nedeniyle birey, statü, çevre ve arkadaş kaybına uğramaktadır. İş kazası 17

geçiren bireyin psikolojik yapısında düzensizlikler, çalışma ortamı ve aile içindeki ilişkilerinin bozulma olasılığının da yüksek olduğu ifade edilmektedir. İş kazalarının işveren bakımından maliyeti ise, iş koluna ve olayın niteliğine göre değişmekle birlikte, işletmeler bakımından doğrudan ve dolaylı maliyetlere yol açtığı belirtilmektedir. Çalışanın iş kazası neticesinde sakat kalması veya ölmesi, işveren için manevi üzüntü kaynağı olmasının yanı sıra maddi açıdan da önemli bir biçimde maliyetlere neden olduğu ortaya konmuştur. Tıbbi tedavi masrafları, ödenen tazminatlar, mahkeme giderleri, geçici ve sürekli iş göremezlik ödenek ve aylıkları, kanuni ceza ve ödemeler dolaysız maliyetler, işgücü ve işgünü kayıpları, üretim kayıpları, hasar gören araç ve gerecin tamiri, bakımı, yeniden hammadde temini için yapılan harcamalar ve diğerleri dolaylı maliyetler olarak adlandırılmaktadır. İşletmeler açısından toplam maliyet, iş kazalarını önlemek için yapılan harcamalar ile olay meydana geldikten sonra yapılan her türlü harcama ve neden olduğu kayıpların toplamından oluşmaktadır. Yaralanma ve hastalık maliyetleri toplam maliyetin küçük bir parçasıdır. İş kazası ve meslek hastalığı sonucu meydana gelen toplam maliyeti buzdağı örneğinde inceleyecek olursak asıl önemli maliyetin buz dağının üzerinde görünen kısımda değil suyun altında kalan kayalık kısımda olduğu görülmektedir. Suyun yüzünde kalan kısmı yani görünen kısmı direkt (görünür) maliyeti, suyun altında kalan yani görünmeyen ve buz dağının 2/3 ünü oluşturan büyük kısmı indirekt (görünmez) maliyetleri ifade etmektedir. İndirekt maliyetler, genellikle iş kazası sonucunda hemen ve önceden hesaplanamayan, uzun zaman içerisinde oluşan maliyetler olduğu açıklanmaktadır. Küresel rekabetin yaşandığı günümüzde işletmelerin geleceği bakımından işgücü ve işgünü kayıplarının önüne geçmek gerektiği görüşü savunulmaktadır. Uluslararası kuruluşlarca yapılan araştırmalar iş güvenliği ile iş gücü verimliliği arasında karşılıklı etkileşim olduğunu, sağlıklı ve güvenli işyerlerinde verimliliğin arttığını ortaya koymaktadır. İş kazalarının, işin akışını durdurarak üretimin kesintiye uğramasına, maliyetlerin artmasına ve rekabet gücünün azalmasına neden olduğu belirtilmektedir. Kazanın Sonucu Kazanın Sebebi Efor Kanama Kesik Morarma Burkulma Kırık çıkık Yanma Isırma Kırık cam Baş ağrısı ve İş Diğer UK Toplam Solunum semptomları Hasta Taşıma 105 105 Hasta Kaldırma Hastaya Yardım Hasta Döndürme Düşmeyi Önleme 83 83 4 4 27 27 28 28 18

Ekipmanı İtme Ekipmanı Kaldırma Ekipmanı Çekme Ekipman ve Hasta 1 25 26 1 52 1 54 14 14 38 38 Diğer 74 74 Düşme 3 45 67 3 1 119 Çarpma 66 76 5 2 2 1 152 Sıkışma 13 68 8 1 1 91 Tehlikeli Maddeler 3 1 4 19 16 12 55 Ziyaretçi 16 11 51 28 8 3 1 2 120 Kan dökülmesi İlaç Reaksiyonu Enfekyionlara maruziyet 80 1 81 2 2 5 5 10 İğne batması 159 22 181 Bıçak kesmesi 34 14 48 Diğer 3 1 29 1 6 40 Bilinmeyen 8 8 Toplam 289 136 243 558 5 33 8 7 19 25 29 8 1,360 Yukarıdaki tabloda ABD de 1 büyük hastanede 1 yıl içinde meydana gelen kazaların nedeni ve sonucu gösterilmiştir. Bu gerçekten de oldukça faydalı bilgiler içermektedir. İğne batması sonucu 181 kaza meydana gelmiştir. Bunlardan 159 tanesi kanamaya, 22 tanesi kesilmeye neden olmuştur. En çok görülen kaza sonucu, 558 görülme sayısı ile burkulmadır. Kanama 289, morarma 243, ve kesilme 136 sayı ile en çok görülen diğer kaza sonuçlarıdır. Hasta taşıma, ziyaretçi, iğne batması, çarpma ve düşme ise en çok görülen kaza nedenleridir. 2.4.1. İş Kazalarının Önlemi İş kazalarının önlenebilir ve iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmamasından kaynaklandığı yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur. İş sağlığı ve güvenliği, işyerinde işin yürütülmesi sırasında çeşitli nedenlerden kaynaklanan, sağlığa zarar verebilecek koşullardan korunmak amacıyla yapılan sistemli ve bilimsel çalışmalar olarak tanımlanmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği çalışmalarının temel amacı; bireylerin mesleki alandaki tehlikelerden uzak bir ortamda çalışmaları, onların daha sağlıklı gelişmeleri için olumlu ortamların oluşturulması olarak görülmektedir. İş sağlığı ve iş güvenliği alanındaki faaliyetler; çalışanın sağlığının, güvenliğinin ve çalışma kapasitesinin 19

korunması, işin ve çalışma ortamının sağlıklı ve güvenli çalışmaya uygun hale getirilmesi, sağlığın ve güvenliğin korunması olarak vurgulanmaktadır. İş kazalarının önlenmesinde devlet, işveren, çalışanlar, sendikalar, üniversiteler ve basının değişik ölçülerde sorumluluk sahibi olduğu belirtilmektedir. 2.5. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TARAFLARI 2.5.1. Devletin Rolü İş sağlığı ve güvenliği konusunda devletin rolünün gözlemci, aydınlatıcı, teşvik edici nitelikte olduğu yasalarla ortaya konmuştur. Devletin bu konudaki en önemli etkinliği ve çabası iş sağlığı ve güvenliği bakımından gerekli mevzuatların düzenlenmesi olarak belirtilmiştir. İkinci önemli fonksiyonu denetim olarak açıklanmıştır. Yasal tedbirler ne kadar mükemmel olursa olsun uygulanmamaları halinde yarar sağlamaları beklenemez. Yasal tedbirlerin uygulanmasını denetimlerle izlemek geleneksel bir devlet fonksiyonu olarak değerlendirilmektedir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda araştırma ve eğitim yapan birimler oluşturmak devletin diğer bir faaliyeti olarak görülmektedir. Yine bağımsız mahkemeler aracılığıyla yasal düzenlere uymayan ve kuralları ihlal edenlere müeyyide uygulamakta bir diğer görevi olarak belirtilmektedir. Devletin, koruyucu malzemenin temini ve kullanılması konusunda mevzuatı daha etkin hale getirmesi, bu araç ve gereçlerin kullanılmasını sıkı şekilde denetlemesi, kişisel koruyucu malzemelerin standardını saptaması gerektiğide vurgulanmaktadır. 2.5.1.1. 6331 Sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının oluşturulması, çalışma hayatının öncelikli şartı ve tüm sosyal tarafların ortak sorumluluklarıdır. Sosyal Güvenlik Kurumu nun 2010 yılı istatistikleri değerlendirildiğinde, Türkiye de 1.325.749 işyeri faaliyet göstermiş ve bu işyerlerinde 10.030.810 işçi istihdam edilmiştir. İş sağlığı ve güvenliği açısından ele alındığında, bu işyerlerinde 62.903 iş kazası ve 533 meslek hastalığı vakası meydana gelmiş, toplam 1.454 çalışanımız hayatını kaybetmiştir. 2010 yılında iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu kaybedilen iş günü sayısı 1.516.024, sürekli iş göremez hale gelen çalışan sayısı ise 2.085 dir. İstatiksel veriler sonucunda iş sağlığı ve güvenliği müstakil bir kanun olarak çıkartılmıştır. Kanun çalışan sayısı gözetmeksizin her sektöre ayrı sorumluluklar getirmektedir. Bu nedenle iş sağlığı ve güvenliği için alınacak tedbirler, bir maliyet olarak değil, işyerlerinin daha huzurlu, çalışanların daha mutlu ve işletmelerin daha verimli olabilmesi için bir öncelik olarak görülmesi gerekmektedir. Devletin iş sağlığı ve güvenliği konusunda yaptımı olan bir kanunu çıkarması Türkiye de artan iş kazalarının sonucu olarak 20 Haziran 2012 tarihinde 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çıkarılmıştır. 2.5.1.2. 6331 Sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanununun Kapsamı Kamu ve özel sektör ayrımı gözetmeksizin tüm çalışanlar kanun kapsamına alındı ve kişinin bulunduğu işyerindeki çalışan sayısı ve işyeri türü kanundan yararlanmasına engel olmayacaktır. Kanun aynı zamanda çırak ve stajyerler için de geçerli olacak ve her çalışan, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili uygulamalardan faydalanması sağlanacaktır. Bütün işyerlerinde sağlıklı ve güvenli çalışma ortamları oluşturulması Kanunla işyerlerine, risk değerlendirmesinde tespit edilen hususları da göz önünde bulundurarak, genel bir önleme yaklaşımı getirildi. Tüm sorumluluk işverene ait olmakla birlikte; iş sağlığı ve güvenliğinin işyerinin bütününde benimsenmesi ve uygulanması sağlanabilmesi için risk 20