TÜRKİYE KİMYA SANAYİCİLERİ DERNEĞİ



Benzer belgeler
MADENİ YAĞ BİLGİ SİSTEMİ (MYBS) 2011 ATIK YÖNETİMİ SEMPOZYUMU

ATIK YAĞLARIN KONTROLÜ YÖNETMELİĞİ UYGULAMALARI VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR

ÇEV 455 Tehlikeli Atık Yönetimi

GİTES KİMYA EYLEM PLANI

Minamata Sözleşmesi Türkiye de Ön Değerlendirme Projesi. Bursev DOĞAN ARTUKOĞLU Ankara

PETDER ATIK YAĞLARIN YÖNETİMİ PROJESİ SONUÇLARI IWES Volkan SİĞİNÇ

Çevre İçin Tehlikeler

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI TÜRKİYE'DE ÇEVRE SORUNLARI DOÇ. DR.

EK 4 AVRUPA BĐRLĐĞĐ MÜKTESEBATININ ÜSTLENĐLMESĐNE ĐLĐŞKĐN TÜRKĐYE ULUSAL PROGRAMI KAPSAMINDA TEMĐZ (SÜRDÜRÜLEBĐLĐR) ÜRETĐM ĐLE ĐLGĐLĐ UYUM ÇALIŞMALARI

E-Posta 2 Petrol Sanayi Derneği İktisadi İşlemesi- İSTANBUL, Metalürji ve Malzeme Mühendisi

ATIK YAĞLARIN KONTROLÜ YÖNETMELĠĞĠ VE UYGULAMALARI

ÇEV 455 Tehlikeli Atık Yönetimi

TÜRKİYE ÇEVRE POLİTİKASINA ÖNEMLİ BİR DESTEK: AVRUPA BİRLİĞİ DESTEKLİ PROJELER

TÜRKİYE DE ÜRETİLEN TEHLİKELİ ATIKLAR VE UYGUN BERTARAF YÖNTEMLERİ

TR 2008 IB EN 04 MADEN ATIKLARININ YÖNETİMİ PROJESİ

AVRUPA BİRLİĞİ ÇEVRE FASLI MÜZAKERE SÜRECİ

Atık Yönetimi Mevzuatı ve Yeni Uygulamalar. Oğuzhan AKINÇ Kimya Yüksek Mühendisi

İLAÇTA AR-GE SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAKIŞI

ENDÜSTRİYEL ATIK YÖNETİM PLANI

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ TÜRKİYE KİMYA SANAYİ MECLİSİ 2015 YILI FAALİYET RAPORU

Temiz teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanılması. Atıkların geri dönüşüm ve geri kazanım olanaklarının değerlendirilmesi

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

0% *İ)%*İ #0() $%3#, /İ/0%+İ!0#$/"

Öğretim Üyeleri İçin Ön Söz Öğrenciler İçin Ön Söz Teşekkürler Yazar Hakkında Çevirenler Çeviri Editöründen

EKONOMİ BAKANLIĞI GİRDİ TEDARİK STRATEJİSİ

İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası Seminerleri

SANAYİ TESİSLERİNDE KASITSIZ ÜRETİM SONUCU OLUŞAN KOK LARIN ATMOSFERE VERİLMESİNİN KONTROLÜNE İLİŞKİN MEVZUAT VE ÇALIŞMALAR

Mustafa BARAN Ankara Sanayi Odası Genel Sekreter Yardımcısı

10 Mart 2015 SALI Resmî Gazete Sayı : TEBLİĞ

Öncelikli Kimyasallar Yönetimi Şube Müdürlüğü Faaliyetler ve KOK Projesi

YATIRIM TEŞVİK SİSTEMİ VE ATIK YÖNETİMİ DESTEKLERİ

SÜRDÜRÜLEBİLİR KİMYA VE TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ İÇİN UL ÇEVRE KORUMA HİZMETLERİ

Temiz Üretim Süreçlerine Geçişte Hibe Programlarının KOBİ lere Katkısı. Ertuğrul Ayrancı Doğu Marmara Kalkınma Ajansı

TÜRKİYEDE KİMYA ENDÜSTRİSİ

ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ NDE DANIŞMANLIK SEKTÖRÜ İLE ÇED SÜREÇ VE PROSEDÜRLERİ Çağla ÇELİKLİ Çevre Yüksek Mühendisi

Kimya Sektöründe Sürdürülebilirlik Çalışmaları. 3 Mayıs 2016

Minamata Sözleşmesi Türkiye de Ön Değerlendirme Projesi Envanter Çalıştayı. Bursev DOĞAN ARTUKOĞLU Ankara

ABECE GRUP ÇEVRE VE İŞGÜVENLİĞİ MÜHENDİSLİK HİZMETLERİ A.Ş. TANITIM SUNUMU

GAZİANTEP BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı Atıklar Şube Müdürlüğü ATIK PİLLER

MADDELERE SOLUNUM İLE MARUZİYETTE RİSK DERECESİ BELİRLENMESİ

GÜNEY EGE BÖLGE PLANI

TTGV Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Destekleri

MET KARŞILAŞTIRMA TABLOLARI ANALİZ VE GRAFİKLER. Prof. Dr. AYHAN ŞENGİL /09 /2016 ANKARA

İçme Sularının Dezenfeksiyonunda Çinko Oksit Nanomateryalinin Kullanımı

ÇEVRE DANIŞMANLIK HİZMETLERİ

GİRİŞ VE EÇİ PROJESİ TANITIM (EÇİ AB MEVZUATI VE ÜLKEMİZDEKİ DURUM) Yrd. Doç. Dr. AHMET AYGÜN /09 /2016 ANKARA

KAUÇUK VE KAUÇUK ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜ

Türkiye de Ulusal Politikalar ve Endüstriyel Simbiyoz

HAKKIMIZDA yılında Ankara da kurulmuştur. 15 kişi çalışmaktadır.

Tehlikeli Atıkların Yönetimi. Betül DOĞRU Şube Müdürü

BELEDİYELERCE BİLGİ SAĞLANACAK İDEP EYLEMLERİ

ULUS METAL ÇEVRE RAPORU 2017

HAVA YÖNETİMİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Emisyon Kontrolünün Geliştirilmesi Projesi

ÇİMENTO FABRİKALARINDA ALTERNATİF YAKIT OLARAK KULLANILACAK ATIK KODLARI

ÖTA Ekonomik Operatör AB ve Geri Dönüşüm


6.WEEK BİYOMATERYALLER

UNIDO Eko-Verimlilik Programı nda Öncelikli Sektörler

İlaç Sektöründe Ar-Ge ve İnovasyon

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

Prof. Dr. Serdar S. Çelebi TOBB- T. Kimya Sanayi Meclisi Danışmanı 17 Temmuz 2012, İSTANBUL

MESLEK KOMİTELERİ ORTAK TOPLANTISI

ATIK KODLARI VE LİSANS L

Yalova Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Polimer Mühendisliği Bölümü. Polimer Nedir?

İnegöl OSB Müdürlüğü Atıksu Arıtma, Çamur Kurutma ve Kojenerasyon Tesisleri 6/3/2016 1

ATIK YÖNETİM PLANI. Hazırlayan: Büşra SAĞLIK

ŞEKİL LİSTESİ... ix TABLO LİSTESİ... xxxi MEVCUT TESİSLERİN İNCELENMESİ (İP 1)... 1

TEBLİĞ. b) 31/12/2004 tarihli ve sayılı Resmî Gazete de yayımlanan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 4 ve 38 inci maddeleri,

ENDÜSTRİYEL SİMBİYOZ Acaba Atığınız Kimin Hammaddesi? Yeni Nesil Çevreci Yaklaşımlar Paneli 1 Mart 2018,Bursa

ATIK İLAÇLARIN İMHASI

İçindekiler VII. Ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür XV XIX XXI. I. Kısım Su teminine giriş

BİTKİSEL YAĞ SEKTÖRÜNDE İTHALATA BAĞIMLILIK SÜRÜYOR

ENFEKSİYON KONTROLÜNDE TIBBİ ATIK YÖNETİMİ

TÜRKİYE İLAÇ SEKTÖRÜ NDE AR-GE


Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ

ATIK BİTKİSEL YAĞLARIN YÖNETİMİNDE YASAL SORUNLAR

Çevreyi Tehdit Eden Tehlike: Atıklar

Doğalgaz Kullanımı ve Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi

Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyalar Yönetmeliği (AEEE) ile ilgili. hakkında TÜBİSAD üyelerine yönelik Bilgi Notu

Ekolojik Yerleşimlerde Atık Yönetiminin Temel İlkeleri

YATIRIM TEŞVİK SİSTEMİ

LIFE Programme 2006 LIFE06 TCY/TR/ HaWaMan

SAĞLIK TURİZMİNİN GELİŞTİRİLMESİ PROGRAMI VE POLİTİKALAR. Dr. H. Ömer Tontuş Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü

Döngüsel Ekonomi ve Sıfır Atık Yaklaşımı

ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ POLİTİKA, STRATEJİ VE HEDEFLER

İSTANBUL SANAYİ FORUMU

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ (2012) YATIRIMLARDA DEVLET YARDIMLARI

ATIK YÖNETİM PLANI. Hazırlayan: Büşra SAĞLIK

Daha Yeşil ve Daha Akıllı: Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Çevre ve İklim Değişimi

Elektroflokülasyon Elektrokoagülasyon tekniği 1940 yılından bu yana bilinen ve sanayide kullanılan bir teknolojidir.

Tehlikeli Atık Beyan Sistemi (TABS) Gülşah REİS Atık Yönetimi Karar Destek Şube Müdürlüğü Çevre ve Şehircilik Uzmanı

TEHLİKELİ KİMYASAL MADDELERİN OLUŞTURDUĞU RİSKLER İÇİN GENEL ve ÖZEL ÖNLEME YÖNTEMLERİ

MALZEME GÜVENLİK BİLGİ FORMU

Su Şartlandırma Ürünleri

Sağlıkta Ar-Ge Faaliyetleri ve Sağlık Ekonomisi Açısından Önemi. Dr. Nejla CAN GÜLER, AB Uzmanı Aralık 2014, Ankara

Araştırma ve Teknolojik Geliştirme Başkanlığı Bilim ve Teknoloji Merkezi. Şişecam Kurumsal Araştırma ve Teknolojik Geliştirme

BİYOKÜTLE SİSTEMLERİ VE TÜRKİYE KAZAN SEKTÖRÜ

BEYAZ EŞYA ÜRETİM SEKTÖRÜNDEN KAYNAKLANAN TEHLİKELİ ATIKLARIN YÖNETİMİ

Transkript:

TÜRKİYE KİMYA SANAYİCİLERİ DERNEĞİ 26.cı Yıl KİMYASAL FORUM E-BÜLTEN Eylül 2012 Editörden Değerli okurlarımız, Bu Sayıdaki Konularımız Konu Yazar Sayfa No. 2023 Hedefleri konusunda düşünceler Timur ERK 3 Türkiye deki şirketlerin Özalp ERKEY 5 çevre ye bakışı Türkiye de atık madeni yağ izleme sistemi Antibakteriyel Polimerler Türkiye kalkınmasınının sürdürülebilirliği açısından doğal kaynaklardan yararlanma sorunları Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve İdari Cezalar Proses sektöründeki üst düzey liderler için Kendini değerlendirme soruları CEFIC Başkanının Derneğimizi ziyareti H. Jülide KÖROĞLU, Enver ERPEK, Haydar GÖKGÜN Doç. Dr., Kimyager TarıkEREN 6 15 Dr. CanEr ZANBAK 24 Mustafa BAĞAN 33 Dr. Caner Zanbak 39 Kimyasal Forum 46 Ocak ayında çıkarmış olduğumuz bülten den bu yana, özellikle mevzuat alanında bir hayli değişiklikler oldu. Örneğin Yeni Teşvik Kuralları, İş Sağlığı Güvenliği Kanunu, yeni Türk Ticaret Kanunu nun yürürlüğe girmesi gibi. Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, REACH Tüzüğünün Türkiye de uygulanması için, AB destekli bir proje başlattı. Gün geçmiyor ki yeni bir Yönetmelik çıkmasın. Artık akşam yatarken acaba yarın hangi konuda değişiklik olacak diye kendi kendimize (ben şahsen!) sormaya başladık. AB uyumlaştırması çerçevesinde kurallar yayınlanıyor ancak uygulama için alt yapı ne alemde. ADR örneği gözümüzün önünde! Alt yapı yetersizliğinden bir türlü uygulamaya giremedi. Böyle giderse sadece kağıt üstünde yürürlüğe girer. Saygılarımızla,

Sahibi: Yönetim Kurulu Adına Timur Erk Yazı İşleri Müdürü: Mustafa Bağan Yazı Kurulu Prof.Dr. Hasancan Okutan Prof. Dr. Ersan Kalafatoğlu Timur Erk Özalp Erkey Mustafa Bağan Dr. Caner Zanbak Erkan Baykut KÜNYE Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği E- Bülteni İdare yeri: Değirmen Sok. Şaşmaz Sitesi No:19 Duranbey Apt. D.9 Kozyatağı / Erenköy 34742 İstanbul Tel : (0216)416 76 44-94 39 http://www.tksd.org.tr E-Bültenimizde yayınlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Bu görüşler Derneğimizi bağlamaz. Buradaki bilgiler, referans gösterilmek kaydıyla, kısmen veya tamamen kullanılabilir. E-Bültenimiz tüm okuyucularımızın yazılarına açıktır. Gönderilecek yazıların elektronik ortamda, varsa referanslarını içeren ve iki dosya kağıdını geçmeyecek şekilde olması tercih edilir. E-Bülten yönetimi, gönderilen yazının yayınlanıp yayınlanmaması hakkında karar verme yetkisine sahiptir. 2

2023 HEDEFLERİ KONUSUNDA DÜŞÜNCELER Timur ERK, Y.Kurulu Başkanı Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Yılında konulan hedefleri artık tüm kamuoyu biliyor. Oldukça iddialı olarak kabul edilen bu hedefleri yakalamak için neler yapılmalı? Sorusuna gelince hedef koyanlar dahil kamuoyuna çok fazla bilgi, bilimsel açıklama, araştırma sonuçları pek verilmiyor. BAŞYAZI Türkiye gibi hızlı gelişen BRIC ülkelerinde yapıldığı gibi ülkemizde de bu tür iddialı hedeflerin konulması toplum motivasyonu açısından tabi ki gereklidir. Tıpkı büyük şirketlerde olduğu gibi yapılan uzun vadeli tahmini bütçeler ve içerdiği büyüme oranları mutlaka tutturulması istenen hedefleri vurgular. Bu girişten sonra 38 yıllık kimya sanayiciliği yaptıktan sonra son 12 senedir TKSD (Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği) Başkanı ve 6 senedir (kurulduğundan bu yana) TOBB Kimya Sanayi Meclis Başkanlığı yapan bir kişi olarak konulan 2023 yılı hedeflerini KİMYA SANAYİ SEKTÖRÜ bağlamında irdelemek isterim. İhracatta 2011 de 13 Milyar $, 2012 de büyük bir ihtimal ile 17-18 Milyar $ ı yakalayacak olan sektörümüzün 2023 yılında hedeflenen 50 Milyar$ ıiçin; Yıllık büyüme hızı ortalamasının%8-9 aralığı olması. AB kimyevi madde ihracat payının %35 lerin altına düşmemesi. (yani mevcut krizin durağan hale geçmesi ve %60 lardan %38 lere düşen payın buralarda kalması) Azalan AB payının yani hedef ülkelerle (bölgelerle) kompanse edilmesi. İhracatta halen kg başına düşen 1,50 $ lık valörün 2.5 3.0 $ seviyesine çıkması için katma değeri yüksek teknoloji içeren kimyasalların üretilmesine yönelinmesi. Ara girdi olarak ithal edilen kimyasalların ülkemizde üretilmesinin temini. Kıyılarımızda Stratejik ve Büyük Ölçekli Yatırımlar için arsa tahsisi. 3

BAŞYAZI (Devamı) Timur ERK, Y.Kurulu Başkanı Yatırım ortamının iyileştirilmesi ile ilgili nihai kararın Ekonomi Bakanlığınca ivedilikle çıkarılması. Kimya Sanayi Strateji Belgesinin ivedilikle EKK tarafından onaylanması ve YPK tarafından eylem planlarına geçişin hızlandırılması. Nitelikli ara insan gücü (kimya teknikeri) yetiştirilmesi. Sektörümüze halen 7-8 olan AR-GE MERKEZ lerinin artırılması. (2023 hedefi 15 olmalı) Sektördeki mevzuat yükünün azaltılması (Halen yatırım kararı alan büyük ölçekli bir kimya sanayi yatırımı için yapılması gereken işlemler asgari 24 ay gerektirmektedir.) Yeni Teşvik Sisteminden yararlanmak isteyen büyük ölçekli bölgesel yatırım yapmak isteyen sanayicimiz en iyi bonusları içeren promosyon dönemi için 31.12.2013 kadar 16 aylık süresi kalmış bulunmaktadır. (Bu nedenle bu promosyon döneminin aynı şartlarla 31.12.2014 e kadar uzatılmasını talep etmiş durumdayız.). Yatırım süresi aşamaları için en zor ve süre gerektiren hususlar bilindiği gibi ÇED ve Yatırım Yeri Tahsisi dir. 2023 hedeflerini yakalamak için mutlaka yeni yatırımlara ihtiyaç vardır. Saygılarımla, Derneğimizin kurucu üyelerinden Sn. Müfit Kanuni ve Sn. Şinasi Asna ziyaret edildi Derneğimizin 25. Kuruluş yıldönümü geçtiğimiz yıl kutlanmıştı. Kurucu üyelerimizden Sn. Müfit Kanuni ve Sn. Şinasi Asna, kutlamaya sağlık nedenleri ile katılamamışlardı. Y.Kurulu üyemiz Sn. Şahit Kanuni, Eski Y.Kurulu üyelerimizden Sn. Ayhan Suskun un da bulunduğu ortamda kurucu üyelerimizi evlerinde ziyaret ederek, 25.yıl adına birer plaket sunmuştur.

TÜRKİYE dekişirketlerin ÇEVRE yebakişi Özalp ERKEY, TKSD Y.Kurulu Başkan Vekili Hepimiz biliyoruz ki, Doğanın dengesini bozmadan bir üretim yapmak mümkün değildir. Az veya çok her üretimin sonucunda oluşan ATIK lar her gün dünyamızın biraz daha kirlenmesi, birçoğumuzun günlük tartışma konusudur. Ancak hiçbir tartışmanın sonucunda daha rahat, daha modern yaşamamız için gereksinimlerin karşılanmasını durduralım, çevre korunmuş olur, kararını veremiyoruz. Evet, bu bir denge meselesi ve refah seviyemizi yükseltmek için daha çok üreteceğiz, daha çok kazanacağız, ancak bu noktada yaşayacak başka dünya yok gerçeğini de hiçbir zaman unutmayacağız. İşte bu noktada sanayicinin doğayı sahiplenmesi, ona minimum zarar vererek üretimini yapması için ÇEVRE POLİTİKASI nı tüm çalışanların lehine nakşetmesi şarttır. Olay, yönetiminin bu konuya ne kadar önem verdiğini yazılı olarak beyan etmesi ve tüm çalışanların bu politikaya uymak için düşünmesi ve aksiyon alması ve yöneticinin bu aksiyonları destekleyici mali desteği vermesi ile gerçekleşebilir. Şirketlerin düşünceleri bu safhaya geldiği zaman, diyebilir ki, Çevre hepimizin, saygılı olmaksa vatandaşlık görevi kabul edilen politikası gereği çevreye minimum zararla üretim yapmak için hiçbir harcamadan kaçınmayarak örnek bir işyeri olmalıdır, diyerek o mutluluğu yaşarlar. Şirketler artık, Sağlıklı bir yaşamın, öncelikle temiz ve dengeli bir çevre ile mümkün olabileceğini kabul etmektedir. Kimya Sanayinde bu gelişmelerden uzak kalamayacağı gibi, çevre konusunda da en önemli tedbirlerin alınması gereken bu konuda çok daha duyarlı ve aktif olmak durumundadır. Kimyasal maddelerin üretimlerinde çıkan diğer yan ürünler, doğaya verilen atıkta da bu sanayi dalının çevre korunması açısından özellikle dikkat edilmesi gereğini oluşturmaktadır. Türkiye deki Sanayicinin amacı, diğer ülkelere erişebilmek olan ve gelişmiş ülkelerle birlikte olmak ise Türkiye de Kimya Sanayi olarak hedeflerimizin ve tedbirlerimizin, bilhassa ÇEVRE POLİTİKASI yönünden diğer ülkelere paralel olması gereğini ortaya koyar. Ancak burada mühim olan husus, bunun bilinçli bir şekilde yapılmasıdır. Bilinçli demek te teknolojik bilgilere haiz olmak demektir. Yatırımlarda kısa vadeli çözümlere gitmek yerine bunun uzun vadeli faydalı olacakmış gibi düşünerek yapılması şarttır ve bu bütün şirketlerin politikalarına da girmelidir. Bunun bilincine giren ülkemiz sanayicileri, dünyada alınan ve alınacak kararları dikkate almalı ve buna göre de tedbirler düşünmelidirler. Türkiye de Kimya Sanayinde ilerleyebilmek, rekabet edebilecek bir hale gelebilmek için SANAYİ ye ÇEVRE ye, KALİTE ye ve VERİMLİLİĞE önem verilmelidir. 5

TÜRKİYE DE ATIK MADENİ YAĞ İZLEME SİSTEMİ H. Jülide KÖROĞLU, Enver ERPEK, Haydar GÖKGÜN TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Kimya Enstitüsü ÖZET Endüstrinin, özellikle otomotiv sanayinin gelişimi ile birlikte ülkemizde madeni yağ kullanımı da hızla artmıştır. Yağlar kullanılırken çevreye zarar verilmeden uygun yönetim sistemlerinin oluşturularak çevreyle uyumlu olarak yönetilmesi esastır. Atık yağ oluşumunun kaynağında en aza indirilmesi, üretiminin kaçınılmaz olduğu durumlarda atık yağların yakılarak enerji olarak geri kazanımı, rafinasyonu ve rejenasyonu esas alınmıştır. Atık Madeni Yağların Kontrol ve İzleme Sisteminin Oluşturulması konu başlıklı proje çalışması kapsamında hazırlanan Madeni Yağ Bilgi Sistemi (MYBS) ile madeni yağların üretim aşamasından bertaraf aşamasına kadar kayıt altına alınmasını sağlayacak çalışma alanına özel veri tabanı destekli bilgisayar programı ile etkin bir kontrol, denetim ve izleme sistemi oluşturulmuştur. ABSTRACT The amount of mineral oil use in Turkey has increased rapidly with the development of the industry in general and the automotive industry in particular. It is essential to create appropriate management systems for the usage of mineral oils in order to avoid harming the environment. Minimization of the amount of waste oil at its source is mostly desired. However, if the generation of waste oil is inevitable, the management procedure dictates to burn the waste oils for energy recovery or to re-refine them. Within the scope of the project titled Control of Waste Mineral Oils and Setup of Monitoring System, a computer program (Mineral Oil Information System) has been developed with the connection to the mineral oil database, which is generated for this project. Hence, an effective control and tracking system for mineral oils from their production stage to their disposal phase hasbeensetup. GİRİŞ 1985-1990 sürecinde Türkiye de hızla endüstriyel ekonomiye geçiş dönemi başlamıştır. Bu süreçte önceliğin üretime verilmesi nedeni ile hızlı bir şekilde artan üretim miktar ve çeşitliliğine paralel olarak endüstriyel atıklarda da büyük ölçüde artış olmuştur. Endüstrinin, özellikle otomotiv sanayinin gelişimi ile birlikte ülkemizde madeni yağ kullanımı da hızla artmıştır. Yağ, endüstrimizin ve günlük hayatımızın bir parçasıdır. Dolayısıyla yağlar kullanılırken çevreye zarar verilmeden uygun yönetim sistemlerinin oluşturularak çevreyle uyumlu olarak yönetilmesi esastır. Önceleri toplum tarafından kabul edilebilir düzeyde ve sadece rahatsızlık verici sorunlar olarak görülen çevre kirliliği, toplumun artan duyarlılığı ve görünür yaşam ihtiyaçlarını da etkilemesinden dolayı 1990 lı yılların başında göz ardı edilemeyecek düzeylere ulaşmıştır. Ham petrolden damıtılarak elde edilen veya sentetik olarak üretilmiş yağların kullanımı sonucunda fiziksel veya kimyasal safsızlıklar ile ortaya çıkan yağlar kullanılmış(atık) yağlar olarak isimlendirilmektedir(epa-united States Enviromental Production Agency). 6

Atık yağın genel tanımı: kullanılmış taşıt yağları (benzinli motor, dizel motor, şanzıman ve diferansiyel, transmisyon, iki zamanlı motor, hidrolik fren, antifiriz, gres ve diğer özel taşıt yağları); endüstriyel yağları (hidrolik sistem, türbin ve kompresör, kızak, açık-kapalı dişli, sirkülasyon, metal kesme ve işleme, metal çekme, tekstil, ısıl işlem, ısı transfer, izolasyon ve koruyucu, pas ve korozyon, trafo, kalıp, buhar, silindir, pnömatik sistem koruyucu, gıda ve ilaç, genel amaçlı, kağıt makinesi, yatak ve diğer endüstriyel yağları ve endüstriyel gresleri); özel müstahzarları (kalınlaştırıcı, koruyucu, temizleyici vb.) ve kontamine olmuş yağ ürünlerini ifade etmektedir. Tanımından da anlaşılacağı gibi, normal kullanım süresince kir, metal tozları, su ve çeşitli kimyasallar yağ içerisine karışarak yağı kullanılmaz hale getirirler. Kullanılmaz duruma gelen yağlar yenisi ile değiştirilir. Türkiye de madeni yağ tüketimi, yağlama yağları (mineral ve sentetik) sektöründeki pazar gelişmeleri, PETDER koordinasyonunda sağlanan veriler kullanılarak yapılan hesaplamalara göre 2011 yılının ilk dokuz ayında toplam yağlama ürünleri ülke tüketimi geçen yılın aynı dönemine göre %1.0 oranında artarak 313.2 bin ton olmuştur. Yağlama yağları pazarındaki bu önemli tüketim artışı, araç sayısındaki artışın yanı sıra diğer sınai ve ekonomik göstergeler ile de uyumludur. 2011 yılının ilk dokuz aylık döneminde madeni yağ tüketiminin %53 ünü taşıt yağları, %37 sini endüstriyel yağlar, %5 ni deniz yağları, %5 ni ise gresler oluşturmaktadır. Türkiye toplam taşıt yağları tüketimi 2011 yılının ilk dokuz aylık döneminde 166 bin ton olarak gerçekleştiği hesaplanmaktadır. 2010 yılının ilk dokuz ayında tüketilen taşıt yağlarının 26 bin tonu dişli ve transmisyon yağları, 148 bin tonu motor yağları iken, 2011 yılının aynı döneminde tüketilen taşıt yağlarının 27 bin tonunu dişli ve transmisyon yağları, 139 bin tonunu ise motor yağları oluşturmuştur. 2011 yılının ilk dokuz ayında toplam motor yağları tüketiminin geçen yılın aynı dönemine göre %5.7 oranında azalarak 139 bin ton olarak gerçekleştiği hesaplanmaktadır. Bu dönemde motor yağlarının toplam yağlama ürünleri içerisindeki payı yaklaşık %44 olarak gerçekleşmiştir. Toplam endüstriyel yağlarının tüketimi 2011 yılının ilk dokuz aylık döneminde %11 oranında artarak yaklaşık 115 bin ton olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde endüstriyel yağlar, toplam yağlama ürünleri içerisinde yaklaşık %37 lik pay teşkil etmiştir (trafo yağları %7, dişli yağları %5, metal işleme yağları %7, proses yağları %15, hidrolik yağlar %47, diğer %19). Özel ürünler olarak tanımlanan antifriz ve hidrolik fren sıvısı üretimi toplamı ise bir önceki yılın aynı dönemine oranla %2.6 oranında azalarak 34 bin ton olarak gerçekleşmiştir. ATIK YAĞLARIN ÇEVRESEL ETKİLERİ Atık yağ, ham yağ içerisindeki olası organik kirleticiler; çeşitli özellikler vermek üzere yağa eklenen katkı maddelerinin zamanla bozunması, yağın temas ettiği metal ekipmanda zamanla meydana gelen aşınmalar, korozyon vb. etkenler sonucunda tehlikeli hale gelmektedir. Motor yağlarının %65-68 i, endüstriyel yağların ise %30-57 si atık yağ olarak ortaya çıkmaktadır. Atık yağlar; deterjanlar, fosfatların yanı sıra kurşun, çinko, baryum, kadmiyum, civa, krom, arsenik ve vanadyum gibi ağır metaller içerirler. Atık yağları biyolojik arıtma tekniği ile faaliyet gösteren evsel atıksu arıtma tesislerinde arıtmak zordur. Bu tip atıklar için kimyasal arıtmanın yanı sıra biyolojik arıtma teknikleri kullanılmalıdır. Atık yağların toprağa, havaya ve suya verebileceği zararlar Şekil 1 de gösterilmiştir. 7

Atık yağlar; Tam yanmama sonucu benzin(buna bağlı olarak kurşun), Ekipmanların aşınması sonucu metal partiküller, Ek yerlerinin kırılarak sızması sonucu korozif asitler, Kimyasal reaksiyonlar sonucu çözücüler ve poliklorlu bifenil(pcb) gibi kirleticiler içerebilir. Şekil 1. Atık yağların çevresel etkileri. T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı 21/01/2004 tarih ve 25353 sayılı Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği ile 75/439/EEC sayılı Atık Yağların Bertarafı AB Direktifi doğrultusunda atık yağların toplanması ve işlenmesi konusunda önemli düzenlemeler getirmiştir. Yönetmelik, atık madeni yağlar ile bu yağların işlenmesi sonucu çıkan atıkların çevreye zarar verecek şekilde sahada boşaltılması, yenisi ile değiştirilmesi, depolanması, doğrudan veya dolaylı bir biçimde yüzeysel sular ile yeraltı suyuna, denizlere, drenaj sistemleri ile toprağa verilmesi ve mevcut düzenlemeler ile belirlenen limitleri aşarak hava kirliliğine neden olacak şekilde işlenmesini yasaklamıştır. Yönetmelikte; atık yağların geri kazanımı için kategoriler belirlenmiştir. Atık yağlarda; su, çözücüler, PCB/PCT, toksik ve tehlikeli maddeler bulunması ile diğer maddelerin ve farklı kategorilerdeki atık yağların birbiri ile karıştırılması, atık yağların geri kazanım kategorilerinin belirlenmesi ve yönetmeliğin uygulanmasında çok ciddi zorluklara ve sıkıntılara yol açmaktadır. Bu bağlamda madeni yağların çok geniş kapsamlı kullanım alanlarına bağlı olarak (taşıtlarda kullanılan motor yağları, transmisyon yağları, buzdolabı yağı, türbin ve makine yağları, metal işleme, haddehane, hidrolik yağlar, elektriksel yalıtım yağları gibi) farklı fiziksel ve kimyasal özelliklerde atık madeni yağ yelpazesi oluşmaktadır. Mevcut mevzuat düzenlemeleri gereğince atık yağlar, üreticileri tarafından kategori analizi yapılarak kategorisine göre yönetmelikle belirlenen işleme tabi tutulacak lisanslı bertaraf tesislerine gönderilmelidir. Bu gün itibariyle bir numunenin kategori analizinin maliyeti yaklaşık olarak 800 ABD Doları civarında olduğundan, az miktardaki her atık yağ için kategori analizinin yapılması mali bir yük getirmektedir. Bu durum ise atık yağların kayıt dışına çıkması, analizi daha önce yapılmış farklı kategorilerdeki atık yağın birbiri ile karıştırılması, ilave yakıt olarak kullanımında emisyon sorunlarının yaşanması ve illegal kullanımı gibi sonuçları doğurmaktadır. 8

Atık yağ oluşumunun kaynağında en aza indirilmesi, üretiminin kaçınılmaz olduğu durumlarda öncelikle atık yağların yakılarak enerji olarak geri kazanımı, rafinasyonu ve rejenasyonu esas alınmıştır. Geri kazanım prosesleri sayesinde farklı özelliklere sahip baz yağların elde edilmesi mümkün olmaktadır. Rejenere edilmiş olan yağlar ilgili standartlara göre test edilmeli ve kullanım alanlarına göre gerekli katkılar eklenmelidir. Atık yağların enerji amaçlı ve/veya rafinasyon edilerek geri kazanımının çevre etkileri Avrupa komisyonunca detaylı olarak çalışılmaktadır. Yaşam Döngüsü analizleri yapılarak atık madeni yağların bertaraf/geri kazanımına yönelik öncelikli politikalar belirlenmeye çalışılmaktadır. MADENİ YAĞ İZLEME SİSTEMİNİN (MYBS) OLUŞTURULMASI PROJE ÇALIŞMALARI TÜBİTAK Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projelerini Destekleme Programı çerçevesinde desteklenen, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı nın müşterisi olduğu ve TÜBİTAK MAM Kimya Enstitüsü tarafından yürütülen Atık Madeni Yağların Kontrol ve İzleme Sisteminin Oluşturulması başlık ve 3 yıl süreli proje kapsamında MYBS oluşturulmasına yönelik çalışmalar yapılmış olup, proje çalışmaları Mart 2011 tarihinde tamamlanmıştır. Proje çalışması ile ülkemizde tahmini olarak yılda yaklaşık 400.000 ton civarında oluşan atık madeni yağlar için sürdürülebilir bir yöntem izlenerek; Atık madeni yağların toplama ve kullanım kapasitesinin sağlıklı çevre, ekonomik ve sosyal yararlar temel alınarak artırılması, Madeni yağlar konusunda çok kapsamlı ve detaylı bir envanter çıkarılması ile yıllık öngörülerin yapılması ve sektörün kontrol altına alınarak izlenmesinin sağlanması, Madeni yağların kullanımı sonrasında oluşacak atık miktarlarının belirlenmesi için model oluşturulması, böylece yıllık öngörülerin yapılması ve sektörün kontrol altına alınarak izlenmesinin sağlanması, Mevcut atık yağ geri kazanım tesislerinin teknik ve ekonomik çerçevede değerlendirilmesi ve uygun geri kazanım teknolojilerin belirlenmesi, Çalışma alanına özel veri tabanı destekli bilgisayar programı ile etkin bir kontrol, denetim ve izleme sistemi oluşturulması, Hazırlanacak veritabanı ile madeni yağların üretim aşamasından bertaraf aşamasına kadar kayıt altına alınmasının sağlaması, Kategori belirleme çalışmaları ile atık yağların uygun koşullarda bertarafı konusunda iyileştirmeler yapılarak katma değer sağlanması, Kategorisi belirlenerek sınıflandırılmış yağların uygun proseslerle geri kazanımı için proses iyileştirme/geliştirme çalışmaları, atık minimizasyonu ve katma değeri yüksek ve ulusal/uluslararası spesifikasyonlara uygun ürünlerin üretiminin gerçekleştirilmesi, Atık motor yağlarının yükümlülük verilen üreticiler tarafından toplanarak lisanslı çimento tesislerine teslimi işlemlerinde kategori tespit sürecini en aza indirerek, daha etkin bir lojistik yönetimine olanak sağlanacaktır. 9

Projeyle; Çevre dostu gelişmelere uygun olarak atık yağların çevreye zarar verecek şekilde doğrudan veya dolaylı bir biçimde alıcı ortama verilmesinin önlenmesi, Madeni yağların ve atık madeni yağların çevre ve insan sağlığına zarar vermeden geçici depolanması, taşınması ve bertaraf edilmesi için atık yağların yönetiminde gerekli teknik ve idari standartların hazırlanması, Geçici depolama alanları ve geri kazanım tesislerinin kurulması ve bu tesislerin çevreyle uyumlu yönetiminde prensip, politika ve programların belirlenmesi için etkin bir kontrol ve izleme sistemi oluşturulması, Atık yağların akaryakıt kaçakçılığında kullanılmasının engellemesi, kaynak ve vergi kaybının önlenmesi, Atık yağların değerlendirilmesi ve sürdürülebilir atık yönetimi oluşturulması konusunda işbirliği olanaklarının geliştirilmesi, Veri tabanı destekli bilgisayar programının yaygın olarak kullanımı ile projeden elde edilecek bilgi birikiminin yüksek katma değer sağlayacak şekilde kullanılmasının sağlanması, Proje çıktıları ile birlikte madeni yağ konusunda tüm güncel bilgileri içeren web sayfasının oluşturulması, İş sağlığı ve iş güvenliği bilincinin oluşturması ve uygulanması, Doğal kaynakların koruması, Avrupa Birliğine uyum çalışmaları kapsamında yapılacak çalışmalara katkı/katkılar sağlaması, amaçlanmıştır. Proje özetle; 1. İş Paketi: Madeni yağ sektörü durum analizi, Türkiye de madeni yağ konusunda mevcut durum analizi yapılarak üretim/ithalat ve tüketim miktarları hakkında kesin ve sağlıklı verilere ulaşılacak, bu verilerin değerlendirilmesi ve irdelenmesi ile 5 yıllık öngörüm ve planlamalar yapılacaktır. Madeni yağların kullanımı sonrasında oluşacak atık miktarlarının belirlenmesi için model oluşturulacak böylece yıllık öngörüler yapılması ve sektörün kontrol altına alınarak izlenmesi sağlanacaktır. 2.İş Paketi: Kullanım alanlarına göre atık yağların kategorilerinin belirlenmesi, Atık yağın kategorisinin kullanım alanlarına göre belirlenmesinde ihtiyaç duyulan tüm parametrelerin analizinde ulusal/uluslararası kabul görmüş analiz yöntemleri kullanılarak, atık yağların kullanım alanlarına ve sektörlere göre dağılımı istatistikî yöntemlerle belirlenecektir. 3.İş Paketi: Atık yağ geri kazanımı tesisleri ile ek yakıt tesisleri proses yeterliliğinin belirlenmesi, Bu kapsamda yapılacak olan çalışmalarda öncelikle dünyada bu amaçla faaliyet gösteren tesisler incelenecek, Türkiye de faaliyet gösteren lisanslı geri kazanım tesisleri incelenecek, alınan numunelerin analiz sonuçları değerlendirilerek geri kazanım tesisleri için en uygun ve en ekonomik proses belirlenecektir. 4. İş Paketi: Alt yapı ihtiyaçlarının belirlenmesi ve eğitimlerin verilmesi, Avrupa Birliği ve Türkiye deki yönetmeliklere uyum çerçevesinde yapılacak Ar-Ge çalışmalarına hazırlık kapsamında T.C. Çevre Orman Bakanlığı ve geri kazanım tesisleri altyapı ihtiyaçlarının belirlenmesi, laboratuar oluşturulması, ilgili eğitimlerin verilmesi ve teknik donanımın artırılması sağlanacaktır. 10

5.İş Paketi: Veri tabanı destekli iletişim, izleme ve kontrol sisteminin oluşturulması, Proje çalışmaları iş paketleri kapsamında yapılan tüm faaliyetleri kapsayacak şekilde bir veri tabanı ve/veya bilgisayar programı ile etkin bir kontrol, denetim ve izleme sistemi oluşturulacaktır. 6.İş Paketi: Rapor hazırlama ve diğer etkinlikler Proje yönetimi, çalıştay, seminer, toplantı vb. faaliyetlerini kapsamakta ve 6 iş paketinden oluşmaktadır. Proje kapsamında iş paketleri bazında yapılan çalışmalar dikkate alınarak oluşturulan Madeni Yağ Bilgi Sistemi (MYBS) ile çalışma alanına özel veri tabanı destekli bilgisayar programı ile etkin bir kontrol, denetim ve izleme sistemi oluşturulması amaçlanmıştır. Bu sistem kapsamında madeni yağların üretimi ya da ithal edilmesinden başlayarak, kullanıldıktan sonra geri kazanılmasına kadar olan sürecin çevrim içi çalışacak web tabanlı bir yazılım kullanılarak otomasyona geçirilmesi hedeflenmektedir. Bu nedenle madeni yağların hareketlerine ilişkin formları ve iş süreçlerini içeren bir yazılım geliştirilecek ve işletime alınacaktır. Geliştirilen yazılımların T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde çalıştırılması hedeflenmektedir. Bununla birlikte, protokoller kapsamında yazılımın bazı modüllerinin madeni yağların izleme ve denetleme yükümlülüğü olan başka kamu kurumlarında çalıştırılması da mümkün olabilecektir. İzleme sistemi, dönemsel (aylık, üç aylık, altı aylık ve yıllık) olarak çalıştırılabilecektir. Veritabanı temel bilgi akım şeması Şekil 2 de verilmiştir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Gümrük Müsteşarlığı & TÜİK EPDK Yetkilendirilmiş Laboratuvarlar Geri kazanım Baz Yağ / Madeni yağ ihracat Baz Yağ / Madeni yağ ithalat Baz Yağ / Madeni yağ üretim Atık yağ üreticisi (Endüstriyel tesis veya otomobil) Yetkilendirilmiş Toplayıcı Ek yakıt Bertaraf Madeni Yağ Atık Yağ Şekil 2. Veritabanı bilgi akışı. 11

Sistem, temel olarak madeni yağların ülkemiz sınırları içinde elde edilmesinden (ithalat ya da üretim), geri kazanımına ya da bertaraf edilmesine kadar olan süreçteki temel adımların çevrimiçi formlar kullanılarak kayıt altına alınması ve bu şekilde ülkedeki madeni yağ envanterinin güncel olarak tutulabilmesi amacı ile kullanılacaktır. Oluşturulacak kayıtların, bilginin oluştuğu yerde girilmesi hedeflenmiş, bu şekilde bilginin sağlıklı ve güncel olarak elde edilebilmesi amaçlanmıştır. Sistem en genel tanımı ile aşağıdaki işlevleri görecektir. Ülke sınırları içinde madeni yağlar, üç farklı şekilde oluşmaktadır. Bunlar; üretim, ithalat ve geri kazanım olarak sınıflandırılır. Bu kapsamda; Lisanslı madeni yağ, baz yağ üreticileri ve ithalatçıları, Madeni yağ bertaraf eden, ek yakıt olarak değerlendiren ve ürün geri kazanımı yapan tesisleri, Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş akredite laboratuarlar sistemde tanımlanacaktır. Bu sayılan firma, tesis ve laboratuarlar MYBS nin Bakanlık dışındaki kullanıcılarıdır. MYBS nin çalışması için gerekli olan aşağıdaki sözlük ve parametre bilgileri tanımlanacaktır: Madeni yağ sektörleri ve bu sektörlerle bağlantılı atık yağ kaynakları, Hangi kaynaktan ne kadar miktarda atık yağ oluşacağı öngörüsü, Atık yağ geri kazanım prosesleri, Laboratuarda yapılacak analizlere ait standartlar, Bakanlık tarafından ilgili yönetmelik gereği istenen analizler için kullanılabilecek standartlar, Kaynağına göre oluşan atık madeni yağlar (kirleticiler, fiziksel ve kimyasal özellikler). Madeni yağların üretimi, ithalat ve ihracatı, yurtiçinde dağıtımı ve tüketimi ile bertaraf edilmesi ya da geri kazanılması sürecinin takip edilmesi kapsamında MYBS aşağıdaki işlevleri yerine getirecektir; Madeni yağ ve baz yağ üreticilerinin, üretim, ithalat ve stok durumlarının beyan edilmesi, Atık yağ laboratuar ölçüm sonuçlarının girilebilmesi, Geri kazanım işlemi için kullanılan proses ve prosesin adımlarına ait bilgilerin girilebilmesi, Geri kazanım, ek yakıt ve bertaraf tesisleri tarafından kütle denge formlarının girilebilmesi. Bu işlevler için içerik ve biçimi T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı TÜBİTAK MAM tarafından netleştirilecek olan aşağıdaki elektronik formlar geliştirilecektir (formların muhtemel kullanıcıları verilmiştir): 1. Baz yağ beyan formu (baz yağ rafinerisi, Gümrük/TÜİK), 2. Madeni yağ beyan formu (EPDK, madeni yağ üreticileri, Gümrük/TÜİK) 3. Atık madeni yağ (endüstriyel ve taşıt kaynaklı) beyan formu(atık yağ üreticisi) 4. Atık madeni yağ taşıma formu(taşıyıcılar), 5. Akredite laboratuar tarafından yapılacak atık madeni yağ analiz formu (yetkilendirilmiş laboratuarlar), 6. Atık madeni yağ geri kazanım tesisi bilgi formu(geri kazanım tesisleri), 7. Atık madeni yağ geri kazanım tesisi kütle denge formu(geri kazanım tesisleri), 8. Ek yakıt tesisi beyan formu (ek yakıt tesisleri), 9. Bertaraf tesisi beyan formu (bertaraf tesisleri). 12

Formların kullanımı ile ilgili örnek bir senaryo Şekil 3 te verilmiştir. Şekil 3. Örnek form kullanım senaryosu. Sistemin kullanıcıları; 1. T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2. İl Çevre ve Şehircilik Müdürlükleri, 3. Baz Yağ Üreticileri(Ham Petrol Kullanıcıları), 4. Madeni Yağ Üreticileri(Baz Yağ Kullanıcıları), 5. Atık Yağ Üreticileri(Madeni Yağ Kullanıcıları), 6. Yetkilendirilmiş Toplayıcılar, 7. Geri Kazanım Tesisleri, 8. Ek Yakıt Tesisleri, 9. Bertaraf Tesisleri, 10. Analiz Laboratuarları olarak belirlenmiştir. Sistem, üzerinde toplanan bilgileri raporlamak ve istatistikler oluşturmak amacı ile kullanılacaktır. Arayüz iki temel bölümden oluşacaktır. İlk bölümde statik raporlar yer alacak, ikinci bölüm ise dinamik raporlama ihtiyaçları için kullanılacaktır. Statik raporlama bölümünde önceden tanımlanmış, yapısı ve arama kriterleri belli raporlar yer alacaktır. Kullanıcılar, almak istedikleri raporu bu bölümde seçecek, parametrelerini girecek ve çalıştıracaktır. 13

İkinci bölüm olan dinamik raporlama arayüzünde ise kullanıcıların liste yapısını oluşturabilecekleri ve sistemdeki kullanılabilir bilgileri yapısal olarak gösteren bir ağaç yapısı yer alacaktır. Bunun dışında seçim kriterleri aynı arayüz üzerinde filtre tanımlama şeklinde kullanılabilecektir. Bu formatta hazırlanacak raporlar, statik rapor listesine ilave edilebilecektir. KAYNAKÇA [1]. Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği, T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, Sayı: 26952, 2008. [2]. Bahar, T., Kullanılmış Endüstriyel/Motor Yağlarının Geri Kazanılması TÜBİTAK MAM MKTAE, Rapor No: MKTAE.1.02.0010, 2002. [3]. CONCAWE, Collection and Disposal of Used Lubricating Oil, Report No: 5/96, November 1996. [4]. Fueteres, C. G., Subirats, M. B., Used Mineral Motor Oil Ecological Recycling Procedure, US Patent No: 5636383, 1997. [5]. Taylor, N. S., Consulting, European Commission DG Environment A2-Sustainable Resources- Consumption and Waste, Critical Review of Existing Studies and Life Cycle Analysis on the Regeneration and Incineration of Waste Oils Final Report, December 2001, http://ec.europa.eu/environment/waste/studies/oil/waste_oil.pdf. [6]. DPT, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Petrol Ürünleri Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Madeni Yağ Sektörü, DPT:2535-ÖİK:551, 48-55, 2000. [7]. Klaman, D., Lubricants and Related Products, in: Ullmann s Encyclopedia of Industrial Chemistry, Vol A15, 423-518, VCH Verlagsgesllschaft mbh, Weinheim, 1989. [8]. Öztürk, M., Kullanılmış Motor Yağı ve Bertarafı, T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2005, http.://www.cevreorman.gov.tr/moz_12.htlm, [9]. Petrol Sanayi Derneği(PETDER), 2011 Sektör Raporu, http://www.petder.org.tr/atik_yag/dokumanlar.htm, [10]. Sader, G., Process for Treating and Regenerating Used Oils, US Patent No: 4233140, 1983. [11]. EPA, Management of Waste Motor Oil Report, 2004. [12]. Köroğlu, H.J., Erpek, E., Pelitl, V., Doğan, Ö, Öz, P.H., Gökgün, H., Atık Madeni Yağların Kontrol ve İzleme Sisteminin Oluşturulması Proje Sonuç Raporu, Haziran 2011. 14

Antibakteriyel Polimerler Doç. Dr., KimyagerTarıkEREN Yıldız Teknik Üniversitesi, Kimya Bölümü Enfeksiyon kapma riski 21. yüzyılın önemli bir problemidir. [1] II. Dünya savaşından sonra aşı ve ilaç çalışmalarının yeterli olmasından dolayı dünya genelinde enfeksiyon hastalıklarına karşı iyimser bir yaklaşım vardı. Fakat yıllar geçtikçe elde edilen raporlar değerlendirildiğinde iyimser havanın yerini kaygılar almaya başladı. Bunun asıl sebebi özellikle bakterilerin kullanılan antibiyotiklere karşı direnç kazanmasıdır. Örneğin, MRSA nın (Metisiline dirençli staphylococcus aureus) direnç oranı 1975 ve 1999 yılları arasında % 3 den % 52 ye çıktığı görülüyor. Sadece Amerika da yılda iki milyon insan MRSA yüzünden enfeksiyona maruz kalmakta ve sonuç itibarı ile yılda 5 milyar dolarlık bir sağlık masrafına sebep olmaktadır. Enfeksiyon kapmadan dolayı dünyada yılda 12 milyon ölüm olayı ve milyarlarca dolar sağlık masrafı gerçekleşmesi sebebiyle bakterilere karşı olan bu savaş önem teşkil ediyor. Bu rakamlara bakıldığında acil olarak yeni antibakteriyel ürün ve malzemeler geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Enfeksiyon hastalıklarında özellikle hastaneler önemli bir rol oynar. Bunun üzerine; söz konusu enfeksiyonların kontrol altında tutulması ve hastane ortamında yayılmasının en aza indirilmesine yönelik olarak yoğun çalışmalar sürdürülmektedir. Bugün bir çok hastanede bu amaçla; hastanenin işlev ve özelliklerine uygun olarak, hastaların izolasyonu da dahil olmak üzere her türlü önleme başvurulmakla birlikte özgün korunma politikaları geliştirilmeye çalışılıyor. Hastane odasının boyası, kullanılan tekstil malzemeleri, tıbbi cihazların, implant malzemelerin antibakteriyel hale getirilmesi üzerine çeşitli yöntem ve çalışmalar yapılıyor. Son bir kaç yıl içinde antibakteriyel özellik gösteren yeni molekül veya polimerlerin sentezlenmesi ve kullanılması konusunda önemli gelişmeler oluyor. Genelde, bu kimyasalların bakterileri etkin bir şekilde öldürdüğü ancak bunun yanında toksik özelliklerinin olduğu görülüyor. Bu kimyasallar yüksek etkinliğe sahip olmalarına rağmen özellikle uzun zaman ökaryotik hücreler ile etkileşim halinde olan örneğin medikal aletlerde, implant malzemelerde veya sargı bezlerinde kullanılmaz. Son yapılan çalışmalar doğal antibakteriyel peptit türevlerinin sentezini (Magainin gibi) ve bunların benzerlerinin sentetik yollar ile üretilmesini kapsar. Bu moleküller geniş spektrum aktivite göstermekle birlikte insan hücrelerine karşı toksik özellik göstermezler. Bakterilerin direnç kazanması ve hastane enfeksiyonu. Bakterilerin özellikle kullanılan antibiyotiklere karşı direnç kazanması ve sonucunda enfeksiyon kapmadan dolayı ölüm oranlarının artması uluslarası boyutta bir problemdir. Bakterilerin biyofilm oluşturması kullanılan ilaçlara karşı direnci arttırır. Biyofilm; bakteriler tarafından oluşturulan, herhangi bir yüzeye, ara yüzeye veya birbirlerine yapışmalarını sağlayan ekstraselüler polimerik maddeden oluşmuş matriksdir. 15

Biyofilm oluşturma ve direnç kazanma mekanizması halen üzerine çalışılan konuların başında gelir. Şekil 1 de MRSA (Metisiline dirençli staphylococcus aureus) enfeksiyonuna maruz kalmış bir hastanın ayağındaki etki görülüyor. Şekil 1. MRSA infeksiyonuna maruz kalmış bir hasta (home.messiah.edu/~ez1154/mrsapictures.htm) Özellikle hastaneler, enfeksiyon kapma ve bakterinin direnç kazanmasında birinci derecede rol oynar. Hastane enfeksiyonu havadan veya fiziksel temas yolu ile bulaşır. Örnek verirsek tüberküloz hava yolu ile, kan dolaşımını etkileyen enfeksiyon ise fiziksel temas yolu ile oluşur. Fiziksel bulaşma kişiden kişiye veya kişi-eşya-kişi şeklinde olur. Aracı yüzey cansız bir nesne üzerinde veya bir kişiden diğerine bulaşıcı organizmaların verici kapasitesine göre özellik gösterir. Aracı yüzeyler mikroorganizmaların büyümesini ve hastalığın yayılmasını destekler. Ortak kullanım malzemelerinden olan çocuk oyuncakları, telefonlar, kalemler gibi malzemeler kendiliğinden antibakteriyel özellik göstermezler. Bu yüzeyler aktif veya pasif katılımcı olarak karşımızı çıkar. Hemşirenin giydiği tekstil eşyaları, hasta yatağı, kullanılan eldivenler, musluklar, yer kaplamaları ve duvarların yanısıra implant (vücud içinde kullanılan) malzemelerden kateterler bakteri kolonilerinin yüzeylerinde oluşmasında ve enfeksiyon kapmada rol oynarlar. Hastane ortamında ikinci derece enfeksiyonların ana kaynağı olarak kullanılan kateter tüpler ve tekstil malzemeleri görülür. Hastanalerde sıkça karşılaşılan mikroorganizmaların tekstil malzemeleri ve plastik yüzeylerde yaşama şartları incelendiğinde bakterilerin pamuk ve pamuk tipi kumaşlarda 2-3 hafta, pamuk/polyester karışımında 1-3 hafta arasında yaşadığı gözleniyor. Bu arada, bakterilerin %100 polyester yüzeylerde 2 hafta ile 3 ay arasında yaşayabildiği, polipropilen tipi plastik yüzeylerde de 8 hafta kadar kaldığı görülüyor. 16

Normal yıkama enfeksiyonları önlemede etkili bir yöntemdir ancak yüksek bakteri konsantrasyonunun bulunduğu hastane ortamında etkisini yitirebilir. Örneğin direnç kazanmış olan MRSA nın 9 hafta kadar kuru bir yüzeyde canlı olarak kaldığı görülür. Ayrıca hastanede (özellikle yoğun bakım ünitelerinde) yatmakta olan kişi bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle enfeksiyonlara karşı çok daha duyarlı hale gelir. Özellikle medikal malzemelerin bakteri enfeksiyonunu kontrol edecek şekilde tasarımının yapılması gerekir. Sadece Amerika da yılda 2 milyon kişi hastane enfeksiyonuna maruz kalmaktadır. Bunun yarısının kaynağı medikal malzemelerdir. Dünyada yılda yaklaşık 500 milyon medikal malzeme kullanılır ve bunların 400 milyonunu kateterler oluşturur. Amerika da 50.000 hastanın ölümüne sebep olan kateter enfeksiyonundan dolayı bakterilerin koloni oluşturmasını önleyecek çalışmalar önem kazanıyor. Tablo 1 de gösterilen malzemelerin antibakteriyel yüzey uygulamasında toksik olmayan antibakteriyel madde kullanmak önemlidir. Kateter tüpler polivinilklorür (PVC), poliüretan gibi polimerlerden yapılır. Bu tip polimerler antibakteriyel etki göstermezler, üretim sırasında ya da sonrasında antibakteriyel polimer katkı maddesi olarak (örneğin %1) eklenebilir veya poliüretan yapımı sırasında sisteme eklenerek ana zincir üzerinde kovalent olarak bağlanmış antibakteriyel polimer elde edilmiş olur. Tablo 1. Medikal malzeme ve tipleri. Materyel Göz içi lens Kontak lens Vasküler greft Kalça ve diz protezleri Kataterler Kalp kapakçıkları Stentler Göğüs implantları Diş implantları Kalp pili Böbrek dializleri Sol ventriküler yardımcı cihazları Implant elektrotlar Malzeme Cinsi Polimetakrilat, silikon Polimetakrilat, silikon Polyester, flor içeren polimerler Yüksek molekül ağırlıklı polietilen, polimetakrilat, titanium, paslanmaz çelik Silikon, PVC, poliuretanlar, flor içeren polimerler Polyester, polioksimetilen, karbon, paslanmaz çelik Paslanmaz çelik Silikon Titanium Titanium, poliuretan Selüloz, poliakrilonitril Poliuretan, polikarbonat Platin, iridium 17

Medikal cihazların bakteri kolonilerinin oluşmasını önlemede yardımcı olması, bakteri enfeksiyonlarını kontrol etmede önemli rol oynar. Alınacak ilk önlem, genel kullanım malzemelerin antibakteriyel özelliğe sahip olmasını sağlamaktır. Bu sebepten dolayı, özellikle hastanelerde kullanılan tekstil malzemelerine, kateter tüplere, boyalara çeşitli antibakteriyel ürünlerin katılması gerekir. Antibakteriyel ürünler örnek olarak gümüş iyonları, kuarterner amonyum bileşikleri, fenol ve antibiyotikler karşımıza çıkar. Amaç olarak antibakteriyel malzemelerin uzun süre özelliğini göstererek etkili bir şekilde bakterileri öldürmesi beklenir. Antibakteriyel polimerlerin kullanım alanına göre, örneğin vücud içerisinde kullanılan implant malzemeler, seçici özellik göstermesi beklenir. Seçicilikten anlaşılan bakterileri hızlı ve etkin bir şekilde öldürmesi bunun yanında kan hücrelerine az zarar vermesi veya zarar vermemesidir. Antibakteryel polimerlerin sentezinde dikkat edilmesi gereken hususlar Antibakteriyel maddelerin en önemli problemi zamanla uygulanan yüzeyden akması, uzun süreli antibakteriyel özellik gösterememesi ve ayrıca yüzeye kontrollü bir şekilde dağıtılamamasıdır. Günümüzde özellikle kullanılan katkı maddeleri yüzeyden salınım yaparak etki gösterir. Örnek olarak gümüş iyonlarının kullanılması verilebilir. Fakat, yüzeyden salınım yaparak antibakteriyel etki gösteren malzemelerin önemli dezavantajı çevreyi kontamine etmesi ve çabuk salınım yapmasından dolayı uzun süre antibakteriyel aktiflik özelliği gösteremezler. Bu kapsamda, yüzeyden salınım yapmayan ve uzun süre etkinlik gösterecek tasarımlar üzerine çalışmalar yapılıyor. Bakteri çeşitlerinin bir çoğunda etkili, düşük miktarlarda bakteri kolonilerini % 99.99 oranında azaltabilecek, uygulama alanına göre toksik özellik göstermeyen yeni antibakteriyel tasarımların yapılması gerekir. Antibakteriyel malzemelerin tasarlanması ve uygulamasında başlıca üç kategori görmekteyiz. Bunlar, sentetik makromoleküller veya polimerler; bakterilerin malzemenin üzerine yapışmasını (biyofilm oluşmasını) önleyen malzemeler ve organikinorganik malzemelerin bakteri öldürücü metalleri (örneğin gümüş iyonları, titanium dioksit gibi) salıvermesidir. Yapılan araştırmalara bakıldığında çok çeşitli antibakteriyel polimerlerin sentezlendiği görülüyor. Kuarterner amonyum polimerler, fosfor içeren polimerler, gümüş nanopartiküllerin bulunduğu polimerler gibi örneklerde görüldüğü üzere farklı yapılar karşımıza çıkıyor. Antibakteriyel moleküllerin sentezi ve uygulaması birbirinden bağımsız başlıca iki ana kısımdan oluşur. Bunlardan ilk grupta özellikle doğal antibakteriyel peptitlerin incelenmesidir. Bu kapsamda peptitlerin bakterileri nasıl etkisiz hale getirdiğine dair mekanizmalar incelenmekte ve ayrıca peptit yapılarının aktiviteye etkileri detaylı bir şekilde araştırılmaktadır. İkinci grupta ise polimerlerin sentezlenmesi hedeflenir. Burada asıl amaç özellikle doğal peptit türevlerinin taklit edilmesidir. Son yıllarda bilim adamları bakterilerin karşı direnç göstermesinden dolayı yeni alternatif ilaç geliştirme çalışmalarını doğal antibakteriyel peptitlerin üzerine yapıyorlar. Özellikle, seçici özellik gösteren polimerlerin sentezlenmesi ve tasarımında doğal peptitlerin incelenmesi bilim dünyasına önemli bilgiler veriyor. Doğal peptitler seçici özellik gösterir. Seçicilik tanımlaması ve değerihc 50 /MICoranışeklindetarifedilir. 18

MIC (Minimum inhibitör konsantrasyon) ve HC 50 (Hemolitik konsantrasyon) değerleri bakteriye vekanhücrelerinekarşılıkgelendeğerlerigösterir.budeğer(hc 50 /MICoranı)nekadarbüyükise sentezlenen molekül o kadar seçicilik özelliği gösterir. Yapılan bilimsel çalışmalarda özellikle Defensin, Magainin gibi doğal peptitlerin benzerleri sentezlenmekte ve çeşitli bakteri üreme riski olan yüzeylere antibakteryel katkı maddesi olarak kullanımının yanı sıra yeni nesil anitibiyotik olarak çalışmalar da yapılıyor. Şekil 1 de Afrika kurbağasında bulunan seçici bir özellik gösteren antibakteriyel peptitlerden Magainin in yapısı görülüyor. Hidrofilik (suyu seven) ve hidrofobik (suyu sevmeyen) kısımlar peptit yapısına belli bir özellik katar. Suyu seven ve sevmeyen grupların aynı zincirde bulunması sonucu peptit molekülü suyun içerisinde farklı mimarı yapılarda bulunur. Bunun sonucunda Magainin in seçici bir özellik kazanmasına sebep olur. Magainin in seçiciliği 12 dir. Şekil 1. Antibakteriyel doğal peptitlerden Magainin in yapısı. (http://www.pse.umass.edu/gtew/index.html) Magainin in yapısı incelendiği zaman hidrofobik (yeşil kısımlar) ve hidrofilik yapıların (mavi kısımlar) belli oranda ve düzende olduğu görülüyor. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi HC 50 oranının MIC oranına oranı seçiciliği belli eder ve kan hücrelerine etkisinin yanında bakterilere olan aktiflik hakkında da bilgi kazanılır. Bu kapsamda yeni çalışmalarda genelde katyonik (+ yüklü) gruplar içeren yapıların sentezlenmesini kapsamaktadır. Hedef moleküllerin toksik özelliğinin düşük fakat bakterileri etkili bir şekilde öldürmesi amaçlanır. Doğal peptitler ile karşılaştırdığımızda, polimerlerin en önemli avantajı daha kolay bir şekilde sentezlenmesi, çevre şartlarına daha dayanıklı olması ve ayrıca daha ucuz olmasıdır. Kontrollü ve iyi karakterize edilmiş olan polimerik yapıların ileride klinik çalışmalarda antibiotik olarak da kullanılabileceği düşünülüyor. Kontrollü polimerizasyondan anlaşılan polimerlerin sentez sırasında molekül ağırlığı ve zincir dağılımının kontrol edilmesidir. İlaç olarak FDA kabulu alabilmek için özellikle sentezlenen malzemenin yapısı, tekrarlanabilirliği, en önemlisi aktivite ve toksisitesinin değerleri önem kazanıyor. Kontrollü polimerizasyon teknikleri ile tasarlanmış molekül ağırlığı ve zincir dağılımı kontrol edilebilen yapılar özellikle doğayı taklit etmekte faydalı olacaktır. Son zamanlarda doğal peptitler gibi seçici dediğimiz yani bakteri hücrelerini hızlı ve etkili bir şekilde yok eden ve bunun yanında kan hücrelerine zarar vermeyen polimerlerin sentezi ve mekanizmalarının incelenmesi önem kazanmaktadır. Bununla beraber aynı oranda aktiflik yani düşük miktar ile etkili bir şekilde zararlı mikroorganizmaları yok etmek ve seçicilik elde etmek hedeflenen amaçlar arasında olmakla beraber şu ana kadar seçici bir tasarım yapmak zor olmuştur. Sentezlenen antibakteriyel polimerlerin büyük bir çoğunluğu da toksik özellik göstermektedir. Şekil 2 de antibakteriyel polimerlerin bazı örnekleri görülebilir. 19

Şekil 2. Antibakteriyel polimerlere ilişkin örnek yapılar. [2] Antibakteryel yüzey hazırlanması. Sentezlenen polimerler yüzeylere ince film tabakası halinde, kovalent (kimyasal bir bağ) olarak bağlanarak veya katkı maddesi olarak eklenir. Örnek olarak dezenfektan üretiminde sentezlenen polimer belli miktarda çözücü (örn. su) içerisinde çözüldükten sonra ilgili yüzeye sürülebilir. Şekil 3 de sentezlenen polimerlerin yüzeye eklenmesinin metotları görülüyor. Her metodun kendine özgün avantaj ve dezavantajları bulunur. Kovalent olarak bağlanmayan yüzeyde (Şekil 3c) genelde salınım olur ve zamanla antibakteriyel etki kaybolur. Polimerlerin yüzeyde düzgün bir dağılım sağlaması önemlidir. Yüzeyde boşluklar olması durumunda bakteri kolonileri bu boşluklarda çoğalarak biyofilm oluştururlar. 20