KAYNAK HATALARI ( I II III )



Benzer belgeler
V KAYNAKLARIN GAZ ABSORPSYONU

XI AUSTENTK MANGANEZL ÇELKLER

IX KROMLU ÇELKLER GENEL ÖZELLKLER

2-C- BAKIR VE ALAŞIMLARININ ISIL İŞLEMLERİ 2-C-3 MARTENSİTİK SU VERME(*)

Bir cismin içinde mevcut olan veya sonradan oluşan bir çatlağın, cisme uygulanan gerilmelerin etkisi altında, ilerleyerek cismi iki veya daha çok

KAYNAK UYGULAMASI DİFÜZYON KAYNAĞI

Pik (Ham) Demir Üretimi

BÖLÜM II. KAYNAKLI BRLEME YERLERNN ÇYAPISI

TOKLUK VE KIRILMA. Doç.Dr.Salim ŞAHĠN

X AUSTENTK KROM-NKEL PASLANMAZ ÇELKLER

ÇELİK YAPILAR (2+1) Yrd. Doç. Dr. Ali SARIBIYIK

XXXI BETONARME ARMATÜRLERNN KAYNAI

KAYNAĞIN UYGULAMA TEKNİK VE METOTLARI

MMT310 Malzemelerin Mekanik Davranışı 1 Deformasyon ve kırılma mekanizmalarına giriş

BASMA DENEYİ MALZEME MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ. 1. Basma Deneyinin Amacı

Malzeme Bilgisi ve Gemi Yapı Malzemeleri

MALZEMELERİN MUKAVEMETİNİ ARTIRICI İŞLEMLER

YAPI MALZEMELERİ DERS NOTLARI

XXVIII DÖKME DEMRN KAYNAI

MALZEME SEÇİMİ ve PRENSİPLERİ

XXIV NKEL VE YÜKSEK NKELL ALAIMLARIN KAYNAI

DARBE DENEYİ MALZEME MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ. 1. Metalik Malzemelerin Darbe Deneyi

Metallerde Özel Kırılganlıklar HASAR ANALİZİ

VII ALAIM ELEMENTLERNN ÇELKLERN KAYNAK KABLYETNE ETKS

BA KENT ÜNİVERSİTESİ. Malzemeler genel olarak 4 ana sınıfa ayrılabilirler: 1. Metaller, 2. Seramikler, 3. Polimerler 4. Kompozitler.

Kırılma nedir? Bir malzemenin yük altında iki veya daha fazla parçaya ayrılması demektir. Her malzemede kırılma karakteri aynı mıdır? Hayır.

BARTIN ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ METALURJİ ve MALZEME MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ METALİK MALZEMELERİN DARBE DENEY FÖYÜ. Arş. Gör.

XII ÇELKLERN KAYNAK KABLYET

Prof. Dr. HÜSEYİN UZUN KAYNAK KABİLİYETİ

Malzeme yavaşça artan yükler altında denendiği zaman, belirli bir sınır gerilmede dayanımı sona erip kopmaktadır.

KIRIK YÜZEYLERİN İNCELENMESİ

Paslanmaz Çeliklerin. kaynak edilmesi. Özlem Karaman Metalurji ve Malzeme Mühendisi Kaynak Mühendisi

MalzemelerinMekanik Özellikleri II

2009 Kasım. MUKAVEMET DEĞERLERİ KONU İNDEKSİ M. Güven KUTAY

VI KAYNAKLARIN ÇATLAMASI

Mühendislik Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü

ALAIM ELEMENTLERNN ÇELE ETKS

NİKEL ESASLI REZİSTANS ELEMENTLERİ

PLASTİK ŞEKİLLENDİRME YÖNTEMLERİ

VIII ALÇAK ALAIMLI ÇELKLER

MALZEMENİN MUAYENESİ

FZM 220. Malzeme Bilimine Giriş

TİTANİUM VE ALAŞIMLARININ KAYNAĞI KAYNAK SÜREÇLERİ GERİLİM GİDERME

MAKİNA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ HASAR ANALİZİ YÜKSEK LİSANS - DOKTORA DERS NOTLARI. Doç.Dr.İrfan AY BALIKESİR

KAYNAK HATALARI (IV) Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 2,

2.2 DÖKME DEMİRLER. MALZEME BİLGİSİNE GİRİŞ, Burhan Oğuz, OERLIKON Yayını,

GAZALTI ÖZLÜ TELLER LE MAG ORBTAL KAYNAI

TEKNOLOJİNİN BİLİMSEL İLKELERİ. Bölüm-4 MALZEMELERDE ÇEKME-BASMA - KESME GERİLMELERİ VE YOUNG MODÜLÜ Malzemelerde Zorlanma ve Gerilme Şekilleri

XVI YÜKSEK ALAIMLI ÇELKLERN KAYNAI

VİSKOZİTE SIVILARIN VİSKOZİTESİ

TEKNOLOJİNİN BİLİMSEL İLKELERİ. Öğr. Gör. Adem ÇALIŞKAN

ALÜMİNYUM ALAŞIMLARININ KAYNAĞI İÇİN İLÂVE METALLAR

YORULMA HASARLARI Y r o u r l u m a ne n dir i?

FRACTURE ÜZERİNE. 1. Giriş

(p = osmotik basınç)

METALİK MALZEMELERİN ÇEKME DENEYİ

MMT407 Plastik Şekillendirme Yöntemleri


BARTIN ÜNĠVERSĠTESĠ MÜHENDĠSLĠK FAKÜLTESĠ METALURJĠ VE MALZEME MÜHENDĠSLĠĞĠ

ALÜMİNYUM ALAŞIMLARININ KATI HAL KAYNAĞI

KOROZYON DERS NOTU. Doç. Dr. A. Fatih YETİM 2015

Plastik Şekil Verme

TANE BÜYÜMESİ. Şek Bir saat süreyle değişik sıcaklıklara ısıtılmış ince taneli ve kaba taneli çeliklerin tipik tane büyüme davranışı

METALURJİ VE MALZEME MÜH. LAB VE UYG. DERSİ FÖYÜ

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ MAK 402 MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ LABORATUVARI DENEY 9B - BURULMA DENEYİ

DENEY RAPORU. Fotometrik Yöntemle Karıım Tayini (11 No lu deney)

1. Giriş 2. Yayınma Mekanizmaları 3. Kararlı Karasız Yayınma 4. Yayınmayı etkileyen faktörler 5. Yarı iletkenlerde yayınma 6. Diğer yayınma yolları

MALZEMELERİN MEKANİK ÖZELLİKLERİ

Kaynaklı Birleştirmelere Uygulanan Tahribatlı Deneyler

Kaynak yöntemleri ile birleştirilen bir malzemenin kaynak bölgesinin mikroyapısı incelendiğinde iki ana bölgenin var olduğu görülecektir:

Bu deneyler, makine elemanlarının kalite kontrolü için çok önemlidir

MUKAVEMET DERSİ. (Temel Kavramlar) Prof. Dr. Berna KENDİRLİ

MALZEME BİLGİSİ DERS 8 DR. FATİH AY. fatihay@fatihay.net

BURULMA DENEYİ 2. TANIMLAMALAR:

FZM 220. Malzeme Bilimine Giriş

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ MAKİNA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ MAK 402 MAKİNA MÜHENDİSLİĞİ LABORATUVARI DENEY - 3 ÜÇ NOKTALI EĞİLME DENEYİ

Tablo 1 Deney esnasında kullanacağımız numunelere ait elastisite modülleri tablosu

İmal Usulleri. Fatih ALİBEYOĞLU -7-

Şekil 1. Sarkaçlı darbe deney düzeneği

İÇİNDEKİLER. Çizelgelerin ele alınışı. Uygulamalı Örnekler. Birim metre dikiş başına standart-elektrod miktarının hesabı için çizelgeler

MMT209 Çeliklerde Malzeme Bilimi ve Son Gelişmeler 10 Yüksek mukavemetli yapı çelikleri. Yrd. Doç. Dr. Ersoy Erişir Güz Yarıyılı

ZnS (zincblende) NaCl (sodium chloride) CsCl (cesium chloride)

7. KAYNAKTA ORTAYA ÇIKAN PROBLEMLER ve KAYNAK HATALARI

Elastisite Teorisi Hooke Yasası Normal Gerilme-Şekil değiştirme

Kaynak nedir? Aynı veya benzer alaşımlı maddelerin ısı tesiri altında birleştirilmelerine Kaynak adı verilir.

Mukavemet 1. Fatih ALİBEYOĞLU. -Çalışma Soruları-

Deneyin Amacı Çekme deneyinin incelenmesi ve metalik bir malzemeye ait çekme deneyinin yapılması.

XXI NKEL VE YÜKSEK NKELL ALAIMLAR

Malzeme Bilimi Ve Labaratuvarı MEKANİK ÖZELLİKLER


MAK 305 MAKİNE ELEMANLARI-1

Q - ELEKTRON TÜBÜ VE VAKUM DONANIMININ SERTLEHİMLENMESİ

MMU 420 FINAL PROJESİ

IX NİKEL VE ALAŞIMLARININ KAYNAĞI

BURSA TEKNİK ÜNİVERSİTESİ DOĞA BİLİMLERİ, MİMARLIK VE MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ 3 NOKTA EĞME DENEYİ FÖYÜ

TAHRİBATLI MALZEME MUAYENESİ DENEYİ

BURULMA (TORSİON) Dairesel Kesitli Çubukların (Millerin) Burulması MUKAVEMET - Ders Notları - Prof.Dr. Mehmet Zor

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ MAK MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ LABORATUVARI DENEY 4

GEMİ VE AÇIKDENİZ YAPILARI ELEMANLARI Hafta 3

İNŞAAT MALZEME BİLGİSİ

Transkript:

KAYNAK HATALARI ( I II III ) Makina imalâtında olduu kadar bayındırlık ilerinde de kaynaın ba vurulan balıca imal yöntemleri arasında yer alması, bunun hata ve kusurlarının asgariye indirilmesi için youn çalımaların her tarafta yürütülmesine neden olmutur. Gerçekten köprüler, gemiler, hazneler, kazanlar ve benzeri ilerde kaynaın, perçin tekniini teknikler tarihinin sahifeleri arasına gömmü olduu bir vakıadır. Hal böyle olunca da, kaynaktan beklenen "malzemede devamlılık" koulunun imkân nispetinde eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Bunu temin etmek için çeitli "hastalıkların önce açımlaması yapılır, sonra bunların tehisi, önlenmesi ve, olanak bulunursa, tedavisi için yöntemler gelitirilir. Biz bu yazımızda "hastalıkların açımlamasını yapıp nedenlerini sıralamakla yetineceiz. Tahribatlı ve tahribatsız muayene ile tehis ilemi, önlenmesinin ve bozuk bir kaynaın tamiri konularının ayrıntılarına imdilik deinilmeyecektir. Kaynak hatalarını genel olarak üç sınıfa ayırmak mümkündür: 1 ekil ve ölçü hataları 2 Kaynaklı birlemelerde hatalar 3 Dokusal hatalar. Her ne kadar imdiden hata ve kusurlardan söz ediyorsak da önce bunları douran faktörleri sırasıyla ele alacaız. Ancak bundan sonra kaynaklarda görülen "hastalıkların ayrıntılarına girip ibu faktörlerin bu kusurların meydana gelmesindeki rollerini inceleyeceiz, yani her türlü çatlak, gevrek kırılma, lameler yırtılma vs. gibi kusur ve hatalarla bu faktörlerin ilikilerini göstereceiz. EKL VE ÖLÇÜ HATALARI Bunlara OERLIKON neriyatından "Ark Kaynaı El Kitabı'nda ayrıntıları ile deinildiinden burada sadece bunları saymakla yetineceiz. a) Dikilerde fazla yükseklik, baka deyimle aırı ergimi metal yıılması. Bu fazla yükseklik, birlemenin statik zorlamalara mukavemetini genellikle azaltmamakla birlikte onun dinamik yüklere dayanma kabiliyetine oldukça zarar verir öyleki dikiin saçın yüzeyine bir keskin a açısı ya da bir b bindirmesi ile balanması çentik etkisi meydana getirir (ek. 1). b) Metal eksiklii. Bu da çukur dikiler, çok yassı açı kaynakları, iyice dolmamı krater, keskin köeleri ergimi birlemeler eklinde belirir. Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 1

Yassı açı dikilerinde uzayan kısımda kaynama yerine çou kez souk metal üzerine yapıma olayına tanık olunur. yi dolmamı bir krater de, ilerde göreceimiz gibi, çatlaklara yol açabilir. c) Birleen parçalar arasında seviye tutmaması, baka bir deyile parçaların (saçların) nötr hatlarının aynı seviyede olmaması. Bu takdirde konstrüksiyonun yüzeyinde, çalıma esnasında zorlamalara mukavemeti azaltan çıkıntılar hasıl olur (ek. 2). Bu çıkıntı gerçekten tali eilme zorlamaları meydana getirir. d) Çirkin görünülü dikiler. Bunlar estetik bakımdan mahzurlu olmakla kalmayıp korozyon ve yorulma nedeniyle kopma tehlikelerini artırırlar. Pürüzler arasına fazla miktarda biriken korozif malzeme, ana malzemenin korozyona mukavemetini yenebilir. Kazancılıkta bu türden müsaade edilen seviye farkı 0,2 mm olup fark bundan fazla olduunda kaynak dikii tralanıp saçlar batan ayarlanarak kaynak yeni batan uygulanır. KAYNAKLI BRLEMELERDE HATALAR Bazı hallerde kaynak, kaynaklı konstrüksiyonların kalitesinde bir düüklük yaratıp bunların çalıma koullarına cevap veremez hale gelmelerini sonuçlandırabilir. Bu itibarla bir kaynaklı konstrüksiyonun, hizmete alınmadan önce, kaynakla beraber gelebilecek kusurlardan yana emniyette olduundan, yani bu sonuncuların belli bir sınırı amadıklarından emin olunması gerekir. Tahkik ilemi ekil deitirmeler - çarpılmalar, mekanik karakteristikler, korozyona mukavemet bakımından yapılır. Genleme ve çekmelerden hasıl olan ekil deitirmeler çarpılmalar sonucu konstrüksiyon, resimlere tam olarak uymayabilir. Standart ve artnamelerin büyük çounluu, çeitli tipte kaynaklı konstrüksiyonlar için birleme katsayıdan saptamılardır. Çekmeye çalıan bir kaynakta birleme katsayısı, kaynaklı birleme mukavemetinin kaynaksız, devamlı farzedilen ana metalin mukavemetine oranıdır. Bu katsayılar gerekli emniyet derecesiyle kaynak dikilerinin kontrol olanaklarına göre deiirler, örnein tersten kaynak imkânı arzeden bir birlemede bu katsayı, altına eriilemeyen birlemeye nazaran daha yüksek olacaktır. Gerek ergimi bölge, gerekse buna komu bölgelerde ark sıcaklıının meydana getirdii doku deimeleri bir kaynaklı birlemenin korozyona mukavemetini azaltabilir. Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 2

ekil deitirme - çarpılmaların malzemenin bünyesinde hasıl olan iç gerilmelerden meydana geldii bilinir. imdi bu gerilmelerin nasıl olduklarını kısaca görelim. 1 Parçanın serbest ve tespit edilmi durumlarında yeknasak (üniform) ısıtma Kolaylık bakımından çevre sıcaklıını 0 C farzediyoruz. Dıtan tespit edilmemi bir çubuu yeknasak olarak ısıttıımızda, çevre sıcaklıında l o olan uzunluu T sıcaklıında I T = l o (1 + T) olur. Burada,, lineer termik uzama katsayısıdır (adi çelikte = 0,000011/ C). Olay geri dönülüdür. imdi çubuu, uzamasına engel olan iki rijid parça arasına sıkımı farzedelim. Isıtıldıında çubuk bu sabit mesnetleri itecek olup kendisi bir basınca tabi olur. Hook kanunu gereince T =E T T olur ki burada T, T sıcaklıında basınç zorlaması, E T de yine bu sıcaklıkta malzemenin elastikiyet modülüdür (adi çelikte, çevre sıcaklıında E = 21000hbar). T artınca T malzemenin S, elastikiyet sınırı deerine kadar az çok lineer bir kanun gereince artar (yumuak çelikte S = 24 hbar). ek.3'teki diyagram, T'nin fonksiyonu olarak T ve S 'in gidiini gösterir. T s sıcaklıında (A noktası) T, s deerine varır. T s 'e kadar basma elastik ve geri dönülüdür. T'nin bundan büyük deerlerinde T, s = f(t) nin deerleriyle orantılı olarak deiir, çubuk da AB boyunca bir plastik ezilmeye urar. T B sıcaklıına varıldıında (B noktasında) çubuk soumaya terk edilecek olursa basma zorlaması OA'ya paralel olan BC boyunca lineer olarak azalır ve T c >0 C sıcaklıında sıfır olur. Bundan sonra çubuk T c 'den 0 C'a soutulacak olursa mesnetlere artık dayanmaz ve l =l 0 T e kadar büzülür ki bu da A ve B arasında plastik ezilme safhası sırasında meydana gelen geri dönüsüz kısalmayı ifade eder. Bu kere çubuu uzamaya olduu kadar kısalmaya karı da tespit edilmi, yani ekil deitirmez iki çene arasına sıkıtırılmı farz edelim. Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 3

T B 'ye kadar ısıtıldıında her ey evvelce olduu gibi C noktasına kadar OABC boyunca vaki olur; bundan sonra çubuk, serbestçe büzülebilmek için çenelerden kurtulamadıından CD boyunca bir elastik çekme gösterir (ek. 4). Devirin sonunda elastikiyet sınırının altında bir çekme hali kalmıtır. Isıtma T H >T B 'ye kadar yükseltildiinde ankastre çubuk, sonraki souma sırasında, K noktasında çekme elastikiyet sınırına varacak ve son safhada KF boyunca malzeme yourulması ile birlikte bir plastik çekmeye maruz kalacaktır. 2 Yeknasak olmayan ısıtma Kendi kendini tespit hali Dıtan tespit edilmemi serbest bir saç alıp merkezi civarında bir bölgeyi mevzii olarak ısıtalım ve bunu d çapında küçük bir dairesel bölgede yaptıımızı farzedelim. Isının etkisiyle bu yüzey, çapını d den d'ne çıkararak genlemeye meyledecektir. Onu çevreleyen souk kitle bu deimeye karı koyup bir r radyal basınç icra edecektir. Bu basınç, sıcaklıın artı oranında yüksek olacaktır. Elastikiyet sınırına varıldıında ısıtılmı daire, radyal yönde liflerin geri dönüsüz kısalmasıyla birlikte bir plastik ezilmeye uramaya balar. Bunu izleyen souma sırasında dairesel bölge büzülür, ancak liflerin kısalması kalır ve devir sonunda ısıtılmı kısım gerilmi bulunur. Burada bir kıyaslamaya gidebiliriz: metalik dairesel bölge iki ucundan ankastre çubukla aynı durumda olup aradaki fark, buradaki dı tespitlerin (çenelerin) yerini çevredeki souk malzemenin zatî tespiti almı olmasındadır. Bir hususa daha dikkat edilmesi gerekir: ankastre çubuk üzerinde mütalaa yürütürken ideal ekil deitirmez dı tespitleri varsaymıtık. Burada ise dairesel metal kısmını çevreleyen malzemenin, genleirken icra ettii itme etkisine elastik olarak boyun ediini kabul etmemiz gerekir. tmeler eit ve karıt olup dairesel kısmın çapı, termik genlemenin serbest olması halinde görülecei gibi d den d'ne geçmeye ya da çevresinin rijit olması halindeki gibi d deerini koruması yerine tam ortalama deeri alacaktır: (d + d') /2. Böylece Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 4

EαT σ r = 2 olup basmada varılan elastikiyet sınırının sıcaklıı olan T, bu halde, 200 C civarındadır. 200 O C'a kadar ısıtmalarda hadise elastik çerçevede geri dönülü olarak vaki olur, 200 O Cin üstünde ise devir sonunda arkalarında radyal çekme iç gerilemeleri bırakan plastik ekil deitirmeler hasıl olur. Bütün bunlardan çıkan ve akılda tutulması gereken sonuç, bir parçanın sınırlı bir kesiminin ısıtılması (yeknasak olmayan ısıtma) halinde, plastik ekil deitirme ve iç gerilmelerin meydana çıkmasını hasıl eden zati (kendi kendini) tespit etkisinin kendini gösterdiidir. Bütün kaynak ilemleri termik bakımdan yeknasak olmayan bir ısıtma sürecine benzetilebileceinden tüm kaynaklı birlemelerin kaçınılmaz ekilde iç gerilme içerecei söylenebilir. Örnek olarak uç uca kaynak edilmi iki saçı alalım. Uzunlamasına zorlamalar Isı menbaı yer deitirirken ısınan metal da uzamaya meyleder; ancak bitiiindeki souk metal zati tespit yoluyla uzamalara karı koyar. Sıcak erit önce elastik, sonra da plastik bir basmaya urar. Uzunlamasına lifler sıcakta ezilmi olup souma sırasında bitiik metal üzerine bir çekme icra eder. Böylece bitirilmi birleme uzunlamasına tamamen gerilmi bulunacak, gerilmeler sadece uçlarda sıfır olacaktır. Bahis konusu ısıların yüksek olması nedeniyle bakiye çekme zorlamasının elastikiyet sınırına vardıı ve tıpkı yukardaki ankastre çubukta olduu gibi soumanın son safhalarını bir yourulma olayının izledii düünülebilir. Bunları dengelemek üzere de ana metalda bir basma zorlaması meydana gelecek olup bu zorlama bu kere çok daha geni bir kesiti ilgilendirdiinden gerilmeler daha zayıf olacaktır. ek. 5, bakiye uzunlamasına gerilmelerin gelimesini gösterir. Genilemesine zorlamalar Tek pasoda uç uca bir birletirmeyi gözönüne alıp sıcaklık menbaının bir P ara noktada bulunması halinde neler olabileceini görelim. Kaynak ilemi ilerledikçe P'deki kaynak banyosu katılaır ve büzülmeye meyleder; buna, Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 5

artık soumu olup çekmesine karı koyan bir önceki banyo mani olur. Böylece P'yi çevreleyen metalde bir genilemesine çekme hali doar. Kaynaın ilerlemesi öne doru, P'de görülen olayın yakından yakına tekrarını meydana getirir; bununla birlikte daha önlerde tedricen yerleen çekme nedeniyle P'de basma kuvvetlerinin etkisi kesindir. Bu itibarla kaynaın ilerlemesi sırasında genileme yönünde birbirlerini "kovalayan" bir çekme haliyle bir basma hali görülecektir. Basma, çekmeyi sıfıra getirecek kadar, hatta onu tamamen ters çevirecek kadar etki yapar. Paso adedi, puntalama, kullanılan kaynak yöntemi, saçların kalınlıı, ilerleme hızı vs. gibi faktörler hadiseyi geni ölçüde etkilediklerinden son eklin ne durum arzedeceini peinen bilmek pratikte olanak dııdır. Yapılmı ölçüler uzun birlemelerde gayri muntazam görünülü ve azami 10 ilâ 20 hbar arasında kalan gerilmeli basınç ve çekme bölgelerinin varlıını ortaya koymutur. ek. 6, genilemesine bakiye gerilmelerin mümkün görülen bir daılıını verir. Birlemenin gerçekletirilmesiyle, ancak saçların serbest olmaları halinde hasıl olabilecek bir genilemesine büzülme meydana gelir. Saçlar dıtan tesbit edilmilerse bu büzülme meydana gelemez, tespit noktalarındaki reaksiyon zorlamaya eklenir ve toplam bakiye gerilme çok yüksek seviyelere çıkabilir. DOKUSAL HATALAR Aslında "Kaynaklı Birlemelerde Hatalar" geni ölçüde kaynak sırasında hasıl olan dokusal deimelerden ileri gelir. Bu itibarla "Dokusal Hata-lar"la evvelkileri kesin sınırlarla ayırmak güçtür. Yourulma ve yalanma Yourulma, baka bir deyimle soukta plastik ekil deitirme, plastiklii azaltır, kaymalara mukavemeti pekletirir. lk zamanlarında sünek olan bir malzeme soukta mekanik ekil verme ilemleri sırasında ekil deitirme kabiliyetinin bir kısmını kaybeder; silindirleme, derin çekme, makaslama, zımbalama vs., malzemeyi kırılgan kılan ilemlerdir. Konstrüksiyon çeliklerinde 450 ile 550 C arasında bulunan sıcaklıklara ısıtıldıklarında çarpılmı olan taneler tekrardan kristallaır ve ilk plastik özelliklerine yeniden kavuurlar. Bu ileme rekristalizasyon tavlaması adı verilir. Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 6

Yourulmu halde malzemeler, yeni kaymalara mukavemet artıı nedeniyle mukavemet özelliklerini ifade eden deerlerde (elastikiyet sınırı, kopma mukavemeti, sertlik) artı, buna karılık da plastik özelliklerde (uzama ve rezilians darbeye mukavemet) düü arzederler. Yourulmanın fena bir sonucu olarak yalanma adı verilen bir baka olay zikredilebilir; yourulmu malzemeler zamanla ve bir nedene balanmadan sünekliklerinden kaybederler. Bu yalanma, ekil deitirmi (çarpılmı) tanelerin dı çevresine yürüyen ve kaymaları kısıtlayan mikrobilekenlerin (oksitler, nitrürler, doymu halde karbürler gibi) bir çökelmesine balanır. Bir malzemenin dokusunun kabalıı oranında yalanmanın daha hissedilir mertebede olduunu tecrübe göstermitir. Bu nedenle "ince taneli" çelikler "yalanmaya dayanıklı" olarak vasıflandırılırlar. Yourulmayı yok edebilen rekristalizasyon ısıl ilemi aynı zamanda yalanmayı da ortadan kaldırır. Büyük kalınlıkta kaynaklı birlemelerde mekanik özellik heterogenlii (homogensizlii)'nin nedenlerinin bilinmesi,gerek bu özelliklerin mümkün olan en iyi homogenliini salamak üzere optimal kaynak uygulama artlarının tayini, gerekse kaynaklı birlemelerin, üzerinde aaıda uzunca duracaımız gevrek kırılma'ya hassasiyeti bakımından, önemli olmaktadır. Konuya daha fazla eilmeden önce yine bazı tarifleri vermeye devam edelim. Çekme deneyinde kopmanın görünümleri Bir çubua ekseni yönünde çekme tatbik edildiinde, aynı yönde ve çubuun dikey kesitlerine tam dik gelen x = F/s birim gerilmesi hasıl olur. Burada F, uygulanan çekme kuvveti, s'de çubuun dikey kesit alanıdır. Bu dikey kesitle bir açısı yapan bir yatık kesitin alanı S/cosa olur (ek.7). Bu yatık kesit üzerinde, yine çubuk ekseni yönünde olmak üzere ρ X 2 F cos α = S gerilmeleri daılır. Bu da yatık kesite dikey n ile ona teet T gerilmelerine ayrıtırılabilir. Bunların deerleri; 2 F cos α 2 σ n = ρ x cosα = = σ x cos α S F sinα cosα τ = ρ x sinα = = σ x sinα cosα S α = 0 için n azami olurken τ sıfır olur. α = 45 için n = x /2 olup τ da, yine x /2'ye eit olan azami deerine varır. Tecrübe, ekil deitirmelerin kristal ebekelerinde atomik Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 7

düzlemlerin bir kaymasının belirtileri olup bunu gerçek sorumlusunun ibu τ bilekeni olduunu göstermitir. Kırılgan denen malzemeler (örnein su almı çelikler) kaymalara ciddi bir mukavemetle karakterize olurlar öyleki uygulanan yük arttıında ekil deitirmeler x in çok yüksek bir deerinden (yani τ = x /2 deerinden) itibaren balar ve kopma, önemli olmayan bir kaymadan sonra meydana gelir. Gerçekten kırılgan malzemeler çok az bir uzama arzederler. Fevkalâde kırılgan bir malzeme plastik kaymalara, hiç bir ekil deitirmesine müsaade etmeyecek kadar yüksek bir mukavemet arzeder ve yük arttıında kopma, doruca dikey gerilmelerinin etkisiyle ve kısımların "ayrılmaları" suretiyle vaki olur. Bu durumda elastikiyet sınırı ile kopma yükü birbirlerine eit olurlar. Buna karılık fevkalâde sünek bir malzeme sadece τ 'nin etkisiyle, çok belirli ekil deitirmeleriyle kopmaya varabilir. En genel hal olan orta süneklikte bir malzemede kopmada her iki gerilme ekli, önce τ, sonra da olmak üzere sorumluluu paylaırlar. Kırılma yüzeyi 45 meyilli, pürüzlü ve τ tarafından hasıl edilmi kaymalara delâlet eden bölgelerle, malzemenin 'nin etkisine boyun edii düz ve kristalin (billûrî) bölgeler arzeder. Bu mülâhazalardan u sonuç çıkar: ekil deitirmeler önlenebilirse, çok daha yüksek kopma yüklerine eriilinebilir. Bununla birlikte bu ekil deitirmeleri vaz geçilmez faydalar da salamaktadırlar. Gerçekten her konstrüksiyonda kuvvet hatlarının bir araya toplandıkları noktalar kaçınılmaz ekilde mevcuttur. Malzeme sünekse en fazla zorlanan noktalar, elastikiyet sınırına vardıklarında, plastik olarak boyun eerler ve böylece de gerilmelerin mukavemet eden kesitin her tarafına yeknesak olarak yayılmalarını salarlar. Malzeme sünek deilse en büyük gerilmelere maruz noktalar, ekil deitirme suretiyle bundan kurtulma yoluna gitme yerine, komu kesitler yardıma gelmeden önce kopmaya varırlar. Düük sıcaklıın süneklik üzerine etkisi Sıcaklık dütükçe bir sünek çeliin plastik özelliklerinin de tedricen dütüü görülür. Alçak sıcaklık büzülme suretiyle kristal ebekelerinin rijidlemesini sonuçlandırıp plastik kaymaların balamasını önler; yani ekil deitirmelerin harekete geçmeleri için gerekli makaslama gerilmesi deerini artırıp bunun sonucu olarak da elastikiyet sınırı ile kopma gerilmesini yükseltir. Fevkalade düük sıcaklıklarda kopma doruca "ayrılma" suretiyle vaki olur. Artık kopma gerilmesi gerçekten "ayrılma"ya mukavemeti temsil eder; yumuak çeliklerde bunun deeri, çevre sıcaklıında adi çekme deneyinin verdii deerin yaklaık iki mislidir. Sıfırın altında 200 C civarında fevkalâde düük sıcaklıkta elastikiyet sınır gerilmesiyle kopma gerilmesi eitleir ve kopma doruca "ayrılma" suretiyle olur. Çentik etkisi Her konstrüksiyonun bünyesinde çok eksenli (polyaxial) gerilmeler bulunup bunların Mohr Dairesi ile tayin edildikleri bilinir. Çentikler bir üç eksenli (triaxial) zorlamanın pratikte çok rastlanan örneini temsil ederler. Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 8

Çentik, genel anlamı ile, kuvvet hattı toplanmalarını sonuçlandıran bütün nedenlere verilen addır. Bunlardan bazı örnekler verelim; anî kesit ya da rijitlik deimeleri; ekil deitirebilen bölgeler içinde sert noktalar; kaynak kusurları ve genellikle süreksizlikler. Çentiklerle üç eksenli gerilmeler arasındaki ilikiye en basit örnek olarak V eklinde dairesel bir boaz açılmı silindrik bir çubuu nazarı itibare alalım (ek.8). Buna dıtan tek eksenli bir çekme yükü tatbik edildiinde unlar görülür; 1) Uzunluk yönünde, kuvvet hatları yeknasak olmayan bir daalıla çentiin dibinde özellikle yüksek bir younluk arzeder. Uzunlamasına l gerilmesi,çentikli s kesitinde ortalama F/s deerini haiz olmakla beraber çentiin dibindeki kf/s maksimum deerine eriir, "k younluk katsayısı", çentiin keskinlik ve derinlii oranında yüksek olup 10 veya daha yüksek deerlere varabilir. 2) Uzunlamasına gerilmeye maruz çentikli kesit genilemesine büzülmeye meylederse de kuvvet hatlarının kaçındıkları çentiin kenarları buna karı koyup l 'e dikey bir radyal r gerilmesini dourur. 3) r 'in sonucu olarak"çevresel"diye adlandıracaımız ve her ikisine dikey yönde bir p gerilmesi meydana çıkar. Bu üçüncü gerilmeyi canlandırmak üzere içten basınca maruz bir kap düünülecektir. Bunda içten basınç, bilindii gibi, kabın kalınlıına dikey bir çekme hali yaratır. ek. 9, birbirlerine dikey üç gerilme ile bunların sonucu olan τ makaslama zorlamasının eklini gösterir. Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 9

Netice itibariyle çentikler her zorlama halini, hatta tek eksenli olanını bile, üç eksenli bir zorlama haline mevzii olarak deitirme etkisine sahiptirler. Üç eksenli hal ile, ekil deitirmelerin esas nedeni olan makaslama gerilmesinin deerinde bir azalma olur öyleki malzeme "ayrılma" suretiyle kopmaya daha yatkın hale gelir. Maksimum τ gerilmesinin tekabül ettii en eit üç eksenlilik, r 'in sıfır olduu çentik dibinde deil de bundan birkaç milimetre içerde gerçekleir. Düük sıcaklık, çentikler ve sair gayrı müsait faktörlerin beraberce etkisi Pratikte çentikler tarafından meydana getirilen üç eksenlilik, çentikler ne kadar sivri ve derin olurlarsa olsunlar, hiçbir zaman eit olmaz öyleki makaslama kuvveti, sünek malzemelerde, plastik ekil deitirmeyi balatmaya yeterli deeri mutlaka muhafaza eder. Artan derinliklerde çentikleri haiz bir seri silindrik deney çubuu çekme suretiyle koparılacak olursa çentikli kesite irca edilmi kopma yükünün tedricen arttıı, uzamanın ise azaldıı görülür. Bununla birlikte sadece çentik etkisiyle ayrılma suretiyle kopmaya varmak olanak dııdır. Buna karılık çentik etkisine düük sıcaklıınki eklenecek olursa, gevrek kırılmayı deneysel olarak elde etmek mümkün olur. Sadece souun etkisiyle bu sonuca ancak eksi 200 C civarında varıldıından söz etmitik. Çentikli deney çubuklarında ise çentiin sertlii oranında ılımlı bir souk buna yeterlidir. Malzemenin sünekliini bozan doku tanelerinin büyümesi, su verme, yourulma ve yalanma gibi olgular da gevrek kırılmaya meylettirecek faktörlerdir. Geçi fasılası ve geçi sıcaklıı Birbirine tamamen e bir seri çentikli deney çubuu gittikçe azalan sıcaklıklarda koparılacak olursa, kırılmanın sünek görünüten gevrek görünüe doru gelitii görülür ki bu durum, yukarda söylenenlerin bir doal sonucu olmaktadır. Daha doru bir ifade ile sünek halden gevrek hale geçi, geçi fasılası adı verilen bir sıcaklık aralıı içinde tedrici olarak vaki olur. Kırılma kesitinde f gevrek kısmı, d de sünek kısmı göstersin. Absise T sıcaklıkları, ordonata da d sünek kısmın kırıın toplam d+f alanına oranı götürülecek olursa ek. 10'da görülene benzer bir geçi diyagramı elde edilir. Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 10

T i 'nin üstünde kopma sünek olup, T f,'in altında da gevrektir. T i, T f, aralıında kırık kısmen sünek, kısmen gevrek görünülüdür. Bütün çentikli deney çubukları bu geçi olayını arzederler ancak, deney ekli (çekme, eme, rezilians vs.), deney çubuunun ölçü ve çentik ekli gibi faktörlerin deimesiyle aynı çelikte sınır sıcaklıkları deiir. Bu olgu, pratik yönden bir zorluu ortaya çıkarıyor: geçi fasılası deney çubuuna balı ise bu fasıla gemiler, köprüler, depolar vs. gibi büyük kontrüksiyonlarda nerede bulunur? Bunun tayini için düük sıcaklıklarda çok pahalı deneylere ba vurulmutur. Örnein Robertson deneyinde büyük boyutlu kalın bir saça bir ısı gradieni uygulanır, yani bir kenarı çok düük sıcaklıa indirilir, bu kenardan uzaklaıldıkça sıcaklık tedrici olarak artar. En souk kenara da bir çentik açılır. Buraya vurulan bir darbe saçta, çatlama meydana getirir. Çatlak, souk bölgeden sıcak bölgeye doru ilerler ve bir yerde durur. Çatlaın durduu bu sıcaklıa Robertson durma sıcaklıı adı verilir. Çentikli büyük strüktüral elementlerle Izod çentikli Charpy V rezilians deney çubukları arasında oldukça iyi bir münasebet kurulabilecei sanılmaktadır. Yani Charpy V reziliansının geçi fasılası, büyük konstrüksiyonlar için bir referans olarak alınabilir. Geçi sıcaklıı, altına düüldüünde belli bir çeliin gevrek kırılmaya gittii, üstüne çıkıldıında da sünekletii sıcaklık olarak tarif edilir. Böylece tarif edilmi geçi sıcaklıının ancak itibari olabilecei derhal anlaılır. Bu itibarla büyük çounluu Charpy V esasına dayalı bir çok tarif teklif edilmi olup bunlar arasında en çok kullanılanı udur: bir çelik için geçi sıcaklıı Charpy V reziliansının 3,5 daj/cm 2 deerinden geçtii sıcaklıktır. Gelelim imdi yukarda deindiimiz bir baka konuya. Kaynaklı birlemelerde heterogenlik faktörleri Özellik heterogenliinden sorumlu faktörlerin tümü tetkik edildiinde bunların pratik olarak dokusal kökenli oldukları görülür. Bu itibarla bunlar metalürjik kökenli dokusal faktörler, tensotermik (gerilme-ısıl) kökenli ikinci derecede dokusal faktörler olmak üzere sınıflandırılabilir. Bu heterogenlikler, tümüyle ele alınan kaynaklı birlemenin stabilitesi üzerinde çou kez önemli etkide bulunabilirler. Bu nedenle bunlar üzerinde biraz duracaız. Hadise global olarak ele alındıında bir dördüncü heterogenlik menbaının dikkat nazara alınması gerekir. Bu kere heterogenlik dokusal kökenli olmayıp bakiye gerilme alanlarının varlıından ileri gelen bir heterogen davranı bahis konusudur. Metalurjik kökenli heterogenlikler esas itibariyle ikiye ayrılır; bunlardan ilki her kaynaklı birlemede, aynı zamanda, ana metalde hadde dokularıyla kaynak metalinde, kaynakla tavlanmı brüt döküm dokularının bulunmasından ileri gelir. Dieri kaynak ileminin ısıdan etkiledii bölgelerde hasıl olan deimelerden doar. Kaynak malzemesinin hassas ekilde imali suretiyle bunlardan ilkinin önüne geni ölçüde geçilebilir. kincisi ise her özel çelik tipinin kaynaklanabilirliine (kaynak kabiliyetine) doruca balıdır. Tensotermik gevrekleme ve bunun düzeltilmesinin balıca karakterleri öyle Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 11

özetlenebilir: Aaıda bileim ve mekanik karakteristikleri verilmi çelikler, bunların deney kaynaında kullanılmı bazik elektrodlar ve uygulanan çekme hızları için tensotermik gevrekleme derecesi, yaklaık 250 ilâ 350 C sıcaklık fasılasında tabi tutulan plastik ekil deitirme oranına balıdır. Bu gevrekleme optik ya da yansımalı elektronik mikroskopta herhangi bir doku deiiklii göstermez. Bu gevrekleme ısıl ilemle yok edilebilir. Kaynakta tensotermik gevrekleme Kaynak ilemi, birleme yeri ile civarlarını az çok aır termik ve mekanik zorlamalara maruz bırakmakla tensotermik kökenli bir heterogenlik menbaı olabilir. Varılan gevrekleme derecesi ve bunların yerlerinin tayini bakımından iki uç hal arasında bir ayırım yapmak gerekir. Bunlardan ilki aslında en aırı olup gevreklemenin, ya önceden mevcut bir kusur, ya da kaynak sırasında meydana getirilen bir kusurun varlıına balı olması halidir. Bu taktirde kusur, ekil deitirmelerin younlamasının bir faktörü oluyor ve bunun sonucunda da onu çevreleyen metal iyice gevrekleme arzediyor. Bu durum, sadece mevziî özellikler bakımından deil, aynı zamanda çekmeye maruz kaynaklı birlemelerin tüm özellikleri bakımından önem arzetmektedir. kinci halde ekil deitirmeleri younlatıracak kusur bulunmayıp hasıl olan gevreklemenin derecesi pratikte doruca kaynak ileminin yükledii faktörlere balıdır. Gerçekten, yukarda söylenenlerin bir sonucu olarak, terk edilen kaynak metaline en iyi rezilians özelliklerini veren çok sayıda küçük hacimli dikiin aynı zamanda ana metalde önemli bir tensotermik gevrekleme hasıl edebilecei düünülmektedir. ek. 11 'de 30 mm saç üzerinde biri 8 tabaka halinde, dieri 15 tabaka ve 52 paso halinde iki kaynaın bahis konusu ettiimiz gevrekleme tipinin sonucu olan heterogenlikleri görülür. Grafikte ordonatta Charpy V reziliansları, absiste de birleme bölgesinden itibaren mesafeler gösterilmitir. Etüd edilen heterogenliin deimi metalürjik bölgelerin dıında olduu, en aır kaynak uygulama eklinin gerçekten biraz daha belirli ve aynı zamanda daha yaygın bir gevrekleme Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 12

hasıl ettii hemen farkedilir. KAYNAKLARIN GAZ ABSORPSYONU Burada yine kaynaın önemli problemlerinden biri olan ergimi metal tarafından gazların, ezcümle havanın oksijen ve azotunun, örtü malzemesinin hidrojeninin absorpsiyonu konusunu özetleyeceiz. Oksijen absorpsiyonu Oksijen ya erimi halde, ya da tek veya baka oksitlerle bileik halde demir oksidi eklinde bulunur. Erimi halde, bazı mekanik karakteristikleri etkiler; oksit eklinde, metalin bünyesine dahil olup "tok" luunu ve birlemenin ekil deitirme kabiliyetini (kırılganlık, büzülme) etkiler. Demir-oksijen sistemi etüd edilecek olursa üç çeit demir oksitinin mevcudiyeti görülür: ferrrö oksit, % 22,2 oksijenli FeO fenik oksit, % 30,0 oksijenli Fe 2 O 3 (hematit de denir) magnetikoksit, % 27,6 oksijenli Fe 3 O 4 FeO, 579 C'nın altında stabildir. Buna karılık Fe 2 O 3 ferrik oksit 1000 Cin üstünde hızla ayrıır. Keza 1000 C civarında Fe 3 O 4 magnetik oksit de ayrııp hematit hasıl eder. a) Oksi-asetilen kaynaında: O 2 Bir "normal alev" ( C H 2 2 = 1,1 ilâ 1,3) ile yapılan oksiasetilen kaynaklarındaki oksijen nispetleri % 0,03 ilâ 0,05, yani ortalama % 0,20 FeO olup bu miktar 900 C'ta oksijenin saf demir içindeki doymuluuna tekabül eder. Sıvı halde ise absorbe edilen (massedilen) oksijen miktarının çok daha fazla olacaı muhakkaktır. "Normal" alevin yanma ürünleri, redükleme bölgesinde 3100 C sıcaklıkta aaı yukarı öyledir: CO = % 60; H 2 = % 20; H = % 20 Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 13

Oksi-asetilen alevinin tesiri iki türlüdür: redükleyici bir atmosferle katılamakta olan metalin korunması; FeO + CO Fe + CO 2 (1) FeO + H 2 Fe + H 2 O (2) reaksiyonlarıyla oksitlerin redüklenmesi. (1) reaksiyonuna göre alevin redükleyici bölgesinde eser miktarda CO 2 bulunur; bu itibarla C, % 0,80'den bariz ekilde fazladır. CO C = CO + CO 2 0,80 (2) reaksiyonuna gelince, sıcaklık artıında hidrojenle redükleme çok daha etkilidir. Atomik hidrojenin mevcudiyeti (% 20) oksi-asetilen alevinin redükleme kabiliyetini daha da artırır. Bilindii gibi oksi - asetilen alevinin 2 a = oksijen-asetilen oranının 1,1 ilâ 1,3 arasında olması halinde redükleyici alev elde edilir; a > 1,5 olursa alev oksitleyici olur; a < 1 ise alev karbürleyicidir. a oranının artmasıyla oksijen, azot gibi mekanik özellikleri azaltan zararlı elementlerin tespiti ile kalınmayıp ergimi metalin dokusu da deiir. a, 1 'den 0,80'e dütüünde ergimi metal iyice karbürlenir, sertlikle kırılganlık önemli ekilde deiir. Örnein % 0,155 karbonlu bir çeliin "nötr" (a = 1) bir alevle karbür kaybı kabili ihmaldir (C = % 0,15), oksijen oranının % 14 artması (a = 1,14) karbonu % 0,055'e düürür. Buna karılık, karbürleyici bir alev (a = 0,82), alevin serbest karbonunu çelie % 1,56'lık bir younlua kadar tespit eder. b) Ark kaynaında Ark kaynaında oksijen oranlarına aaıdaki faktörler etki yapar: örtünün cins ve kalınlıı, uygulanan akım iddeti, arkın uzunluu. Çıplak elektrodla ergitme % 0,30'a kadar oksijen tespit eder ki 1620 C'ta demir içinde eriyebilmenin sınırını temsil eden yaklaık % 1,4 FeO demektir. Oksitleyici örtülerle ince örtüler için kaynaın oksijen nispeti yine çok yüksek, % 0,20 mertebesinde kalır. Redükleyici elementli asit örtüler (SiO 2 -FeO-MnO sistemi) ve aynı ekilde titan oksit (rutil) esaslı örtüler oksijen younluunu bariz ekilde düürürler; bu younluk, örtünün cinsine göre, % 0,05 ilâ 0,10 arasında deiebilir. Bazik örtülerle oksijen oranı daha da azalır, % 0,05'in altına düer. En çok oksijen içeren kaynaklar manganez younluu en az olanlardır. Azot absorpsiyonu Demir ve alaımlarının kaynaını takibeden en önemli kimyasal olaylardan biri ergimi metalin, Fe 4 N demir nitrürü hasıl etmek üzere, azotu tespit etmesidir. C O 2 H 2 Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 14

Bu absorpsiyon hem mekanik özellikler (kırılganlık artıı), hem çeliin su alma kabiliyeti, hem de doku sertlemesine (yalanma) tesir eder. Bu itibarla absorpsiyonun mekanizmasıyla faktörlerinin ve bunun birlemelerin özelliklerine yansıma eklinin bilinmesi önemlidir. Azot, nitrürler hasıl ederek demire tesir eder. Bu hadise ya alçak sıcaklıkta ve uzun (70 ilâ 100 saat) ilemlerle amonyaksın dolaylı tesiriyle veya azotun çok yüksek sıcaklıkta doruca metale etkisiyle vaki olur. Böylece, çeliklerin nitrürlenme ileminde (N 2 > % 3) hasıl olan nitrürler (Fe 2 N) çok yüksek sertlikte yüzeyler verirler; bu takdirde azot faydalı bir element olmaktadır. Buna karılık, çeliin elde edilmesinde veya, kaynakta olduu gibi, ergime sırasında vaki deimelerde meydana gelen çok düük azot oranları çeliin ekil deitirme kabiliyetini (uzamasını, kırılmaya mukavemetini, büzülmesini) azalttıından, azot bu durumda arzu edilmeyen bir element olarak görülür. Adi sıcaklıkta azot demir içinde çok az erir (N 2 <%0,001). Erime sonra hızla artar ve 590 C'ta % 0,13 olur. Bu sıcaklıkta braunit adı verilen demiri-fe 4 N ötektoidi teekkül eder. Bu braunit, perlit gibi lamelli bir dokuyu haiz olup lameller perlitinkilerden daha incedir. Demir gamma haline geçtiinde azotun erime kabiliyeti anî olarak artar, fakat bu alanda, sıcaklık 900 C'tan 1400 C'a çıktıında bu erime kabiliyeti azalır. 1600 C'ta sıvı demir % 0,04'e kadar azot massedebilir. a) Oksi-asetilen kaynaında Deney sonuçları yumuak çeliklerin oksi - asetilen kaynaında çok az azot (N 2 = % 0,020) massettiini göstermitir. Bu itibarla bu usulle yapılan kaynaklarda bu gazın etkisi kabili ihmaldir. Mamafih bu oranın doku sertlemesini etkilemesi mümkündür. b) Ark kaynaında Ark kaynaında azot absorpsiyonu üzerinde u faktörler etkilidir: 1) akımın cins ve karakteristikleri, 2) örtünün kalınlıı, 3) çıplak elektrodlar için dı çevrenin tabiatı, 4) elektrod çekirdeinin cinsi, 5) örtünün cinsi. Alternatif akım azot absorpsiyonunu tevik eder gibi görünmektedir. Akım iddetinin etkisi çok az olmakla beraber geriliminki açıktır: ark gerilimi yükselince azot absorpsiyonu artar. Gerilim yükselmesi ark boyunun büyümesi neticesi olabilir. Dier faktörler sabit kalarak arkla ergimi demirin azot absorpsiyonu örtü kalınlıının artmasıyla azalır. Bildiimiz gibi örtü, çeitli metalürjik görevleri arasında ergimi metalin desoksidasyon ve denitrürasyonunu da temin eder. Bu sonuncu ilem öyle elde edilir: a) elektrod telinde bulunan ilâve elementlerle, b) ya bir gaz atmosferi neretmek suretiyle veya bir metalürjik cüruf hasıl ederek örtü ergimi metali korur. Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 15

c) örtünün kalınlıı ile. Mo, Zr, Cr, Al, V oranları arttıkça azot absorpsiyonu da artar (bu artı sırasıyla azalarak gider). Si, Mn, Ti, C oranları arttıkça azot absorpsiyonu azalır (bu azalma sırasıyla artarak gider). Örtüde denitrüran elementlerin varlıı ergimi metalin azot oranını düürür, metalik nitrür büyük ölçüde cürufa geçer. FeO-SiO 2 tipinde oksit örtüler ergimi metali kimyasal reaksiyon olmadan korurlar, denitrürasyon bu taktirde sadece koruyucu cürufun kalınlıına, yani örtü kalınlıına balı kalır. Hidrojen absorpsiyonu Oksijen ve azot gibi hidrojen de, kaynak esnasında massedirilir. Oksi-asetilen kaynaı pratik olarak çok az hidrojen kapar (100 gr metalde 2 ilâ 3 cm 2 ); buna karılık ark kaynaında hidrojen younluu çok daha önemli olup örtünün cinsine göre bu gazın sıvı halde eriyebilme sınırına (100 gr metalde 28 cm 3 ) varabilir. Hidrojen, alt tabakalarda kıl çatlakları gibi kaynaın reddini mucip olabilecek kusurlara götüren bir çok hadisenin kökenini tekil eder. Aynı zamanda ergimi metalda gaz gözenekleri ve, aaıda ayrıntılarını vereceimiz balık gözü (fish eyes) denilen kusurları da hasıl eder. Demir ve çelik içinde hidrojenin üç ekilde bulunduu kabul edilir: taneler arasında, H 2 moleküler gaz girileri halinde; muhtemelen de gaz bolukları içinde CH 4 ve H 2 O bileii halinde; mozaik dokunun ebeke düzlemleri içine gir^ mi H 2 moleküler veya H atomik halde; demirin ebekesi arasına girmi H + hidrojen iyonu veya proton halinde. Hidrojenin ilk görüntüsü, adi sıcaklıkta dahi demirin ebekesi arasında kolay difüze olması (yayılması)dır. "Yayılabilen" hidrojen, ek. 12'de görülen sabit sıcaklıkta, zamanın fonksiyonu olarak çelik içinde erimi hidrojenin yayılmasını veren erinin Hy ile sınırlanmı kısmına tekabül eder. Hidrojenin, demirin ebekesi içinde sadece H atomik veya H + proton halinde yürüyebilecei açıktır, zira ancak bu hallerde ölçüleri, demirin atomik ebekesininkilerden küçük olur. Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 16

Martensitik dokuda hidrojenin yayılması perlitik doku içindekinden daha yava olur. Saf demir içinde ilâve elementlerin bulunması hidrojenin havaya çıkmasını geciktirir; ferrit içinde kolaylıkla eriyik haline gelen krom ve silisyumun varlıı ile demirin hidrojeni geçirgenlii azalır. Gamma demiri alpha veya delta demirlerinden bariz ekilde fazla hidrojen eritir. 1530 C'ta katı halde hidrojenin eriyebilme sınırı 100 gr demirde 8 cm 3, yani % 0,0007 olarak bulunmutur. Katı halden sıvı hale geçite bu oran birden artıp 28 cm 3 'ü, yani % 0,0025'i buluyor (ek. 13). Ark kaynaklarında hidrojen younluu zamanın fonksiyonu olarak deitiinden bu gazın dozajı güçleir. Gerçekten hidrojen bütün katılama süresi içinde ve aynı zamanda adi sıcaklıkta açıa çıkar ve ancak uzun bir zaman sonra denge halini alır. Sıcaklık ne kadar düükse hidrojenin yayılması da o kadar yava olur. 20 C'ta bakiye hidrojenin % 20'sinin açıa çıkması için 4000 saat beklemek gerekir. Buna karılık 620 C'ta bu açıa çıkma birkaç saatta vaki olur. Kaynakta, adi sıcaklıkta açıa çıkan hidrojenin bilinmesi ilginçtir. Bu nedenle 20 veya 45 C sıcaklıında hidrojenin dozajına geçilir, sonra toplam hidrojen 600 C'ta vakum altında ekstraksiyonla ölçülür. Bu yolda ASTM ve ISO Standard metotlar gelitirmilerdir. Deneylerden aaıdaki genel mülâhazalar çıkar: 1) Hidrojenin azamisini tespit eden Selülozik elektrodlarda sıvı halde hidrojen doymuluuna, yani 100 gr metalde 27 cm 3' e varılır. Oksit ve rutil örtülerde, toplam hidrojenin nispeti doymuluk nispetinin yarısı mertebesinde, yani 100 gr'da 12 ilâ 15 cm 3 'dür. Bazik örtülerde toplam hidrojen 100 gr'da 8 Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 17

cm 3 'ü geçmez. 2) "Yayılabilen" hidrojenin toplam hidrojene nazaran yüzdesi Selülozik ve rutil elektrodlarda yaklaık % 50, oksitlerde % 10, baziklerde % 20-25 mertebesindedir. Kaynak sırasında hidrojenin ergimi bölgeden geçi (ısıdan etkilenmi) bölgesine yayılması ancak ergimi bölgenin ana metaldan daha yumuak olması halinde mümkündür. Gamma-alpha deimesinin önce ana metalda, sonra ergimi bölgede vaki olması halinde ise hidrojen "yürümesi" olanaksızdır, örnein su alan çeliklerin austenitik elektrodlarla kaynaında ergimi bölge hep gamma halinde kalır ve böylece de bütün hidrojeni tutar, onun ana metal yönünde istenmeyen "yürümesini" engeller. Böylece kaynak kusurlarına neden olan faktörleri kısaca gözden geçirmi olduk. imdi de bu hata ve kusurların ayrıntılarına girip gerek sözü edilen faktörlerin gerekse sairlerinin bunlardaki paylarını göstermeye çalıacaız. KAYNAK HATALARI (2) Hata ve kusurlar eninde sonunda kırılmaya götürür. Bu itibarla yukarda sözü edilmi olan faktörlerin etkilerinin daha iyi anlaılması için metallerin "kırılma" olayının biraz derince incelenmesi gerekir. Biz bunu imdi uzun ayrıntılara girmeden özetlemeye çalıacaız. Kırılma üzerine yapılmı çalımaların tarihçesi de bu olaya ıık tutacak mahiyette görünmektedir. Hook'un 1676'daki "zorlama, hasıl ettii ekil deitirme ile orantılıdır"sözünden birbuçuk yüzyıl sonra, 1822 de Londra'da Tredgold, "Dökme Demir ve Sair Metallerin Kuvveti" adlı ünlü yapıtını yayınlıyordu. Bunun giri kısmında "bir konstrüksiyonun stabilitesi, imalcisinin bilimi ile ters orantılıdır" demekte duraksamıyordu : bilim sahibi imalci, "ince hesaplar" sonucu makinasını ince yapıyor, o da kırılıyor! Bu söz etkisini gösteriyor. Herkes kendini emniyete alma yoluna gidiyor, u kadar ki 1830'da ina edilmi Sphinx vapur (vapour) unun makinasının aırlıı beygir baına 800 kiloyu buluyor... Young daha evvel, Hook kanunundan hareket ederek, elastikiyet modülünü tarif etmiti ve adı da keyfiyete yapıık kalmıtı. Bundan baka da zorlamanın muayyen bir deerinden itibaren deney çubuunun, zorlamaya son verildikten sonra, ilk ekline dönmediini kaydetmiti Ortada bir sürekli bozulma vardır. Tredgold bunu öyle yorumlamıtı: "bir sürekli bozulma kısmî bir kırılmadır, bu itibarla bunun meydana çıkması gerçek sınır mukavemetini ifade eder". Aslında Tredgold zorlamanın bu deerini, tekrarlanarak uygulandıında kırılmaya götüren zorlamanınki ile, yani yorulma sınırı ile bir tutmakta idi. Bütün bunlar bugün bize hayli safdil görünüyor: yorulma sınırı ile elastikiyet sınırının ayrı eyler olduunu biliyoruz. Bütün bunların yanısıra da 1822'de Cauchy, Fransız Bilimler Akademisine bir bildiri sunuyordu. Bunda elastikiyet teorisinin temelini koruyor, ekli deitirmeleri, problemi lineer olarak irdelemek olanaını salayacak kadar küçük kabul etme; malzemenin devamlılıı, homogenlii, isotropi ve elastikiyeti; sadece yakından yakına" birbirlerine karı etkilerini gösteren malzeme elemanları kavramlarını devreye sokuyordu. Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 18

Bizim bugünkü çekme mukavemeti, büyük dedelerimizin metalin kuvveti, her geçen gün daha çok gözden uzak tutulur oldu, etüd bürolarında. Müsaade edilen çalıma gerilmelerini bir taraftan tedricen yükseltirken imalatçılar baka baka problemlerle karılamakta gecikmediler: yorulma nedeniyle tedrici çatlama, gözle görünür ekil deitirme olmadan ani kırılma, gerilim altında korozyon, yüksek sıcaklıklarda gevrekleme ve kırılma vs... Tredgold'a göre, yukarda söylediimiz gibi, bozulmaya mukavemet, metalin kuvveti ibu bozulmaya mukavemet i çok asa dahi, neticede kırılma vaki olmadan tekrarlanabilir ekilde aılamayan sınır zorlamayı ifade ediyordu. Gerçekten, bugün yorulma dediimiz olay o devrin mühendislerini hayli megul etmi, tekerrür eden zorlamalar altında yorulma kırılmaları gözle görülür ekil deitirme hasıl etmeden vaki olup kırılma kesitinin genellikle parlak ve ince taneli bir görünüm arzetmesi bunların tecessüslerini kamçılamıtır. Ve aralarından birçou mükerrer zorlamaların etkisiyle malzemede deime olduu varsayımını ileri sürmülerdir. Bu varsayım haylıca yaygınlamı, 1850'de ngiltere'de Institution of Mechanical Engineers'in toplantılarında bahis konusu edildiinde, o sırada bakan bulunan Robert Stephenson (The Rocket lokomotifinin ünlü imalcisi Georges'un olu) bu fikre karı çıkmıtı. Buna ramen beyinlerden sökülüp atılamadı, u kadar ki 1926'da Amerikan National Bureau of Standards LC 204 No.lu genelgesiyle "metaller titreimlerin etkisiyle kristallemezler" bildirisinde bulunmak zorunluunu duyuyordu. Pein hükümle hareket etmeyen gözlemciler yorulma kırılmalarının önce hasıl olan kıl çatlaklarının ilerlemesi sonucunda meydana geldiini görmüler, bu kırılmaların makroskopik karakterini daha geçen yüzyılın ortalarında saptamılardı: bir genel ekil deitirmenin yokluu; çatlaın, parçanın ömrünün sonuna kadar görünür hale gelmesi; çatlaın tedricen gelimesi; burada kırık yüzeyinin ince taneli ve bölgelemi olması ve nihaî kırılma bölgesinin görünümünden kesin olarak farklı bir görünüm arzetmesi. Bunun dıında yorulma suretiyle kırılmalar üzerinde bir yandan çalıma yüklemelerinin, dier yandan da ekil kusurlarının etkileri meydana çıkarılmıtı. Ancak o devirlerde elastikiyet teorisi henüz yeterli derecede gelimemi olduundan gerilme younlaması katsayısı aracılıı ile bu iki faktörün birbirleriyle ilikileri saptanamamıtı. Daha 70 sene kadar, Darmstadt'ta Thum ve arkadalarının çalımalarını beklemek gerekmi, form (ekil) mukavemeti (Gestaltfestigheit) kavramının yorulma'nın sahasına kesin olarak yerleebilmesi için : malzeme cinsinin tabiatı düz deney çubuu üzerinde sadece yorulmaya mukavemet deeri ile deil, aynı zamanda bir çentie hassasiyet katsayısı ile etkisini gösterir. Bu katsayı, ekil kusuru nedeniyle yorulmaya mukavemet azalmasının, tekabül eden gerilme younluu katsayısının altında kalması keyfiyetini hesaba katar. Bu itibarla daha 1840'lardan itibaren yorulma suretiyle kırılma, kâfi derecede sistematik bir karaktere bürünmütü ve mühendisler mekanik faktörlerini aratırılmasına koyulmulardı. Aynı devirlerde, belirli ekil deitirme arzetmeden ani kırılmalara da arasıra rastlanıyordu : 30 Austos 1857'de Dormans (Fransa) da "La Turquie" lokomotifinin kazanı patladı. Bu münferit kazalar üzerine yapılan aratırmalar bunların ekil hatalarıyla, bununla birlikte de makinanın Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 19

yapıldıı metalin sınırlı bir ekil deitirebilme kabiliyeti ile ilikili olduklarını çou kez gösteriyordu. Ortaya 1884'de Tetmajer tarafından düünülen çentikli deney çubuu üzerine eilme deneyleri çıktı. Bu deneyler, metalin kırılganlıını daha emin ekilde meydana çıkarma olanaını salıyordu. Ve gelindi Charpy aletine ve ilk standardlaması 1936'da yapılan kırılganlık deneyi'ne. Fakat kırılganlık deney çubuunun deney sırasındaki mekanik davranılarının etüdü henüz tam olarak bilimsel yoldan yapılmamıtı. Bu etüd ancak son senelerde gerçekleebildi ve kırılganlık deney çubuunun sırasıyla birçok olayın yuvası olduunun ve bu çubuk için genellikle kabul edilen boyutların bu olayları ayrı ayrı belirtmeye yetmediinin farkına varıldı : bu karılıklı çapraık durum nedeniyle kırılganlıın arzettii global sonucun yorumu kaçınılmaz ekilde ihtiyatla ele alınacaktır. Bu itibarla kırılganlık deneyinin tek baına, imalat uygulamalarında, gözle görülür ekil deitirme olmadan ani kırılmaları ortadan kaldırmayı baaramadıına amamak gerekir. Bunun tam aksine, son onyıllar içinde, bununla ilgili kazalar giderek artmıtır. Buna neden olarak, hergün daha yüksek elastikiyet sınırlı malzemenin kullanılmasına balı olarak emniyet gerilmelerinin yükseltilmesinin etkisinin yanısıra kaynaın kullanılmasıyla önemli bakiye gerilmelerin yuvalandıı bölgelerin genilemesi, ya da tek parça kaynaklı konstrüksiyonların boyutlarının büyümesi gösterilir. Esasen metalürji yönünden makroskopik ölçüde ani kırılma aynı ve tek bir mikroskopik mekanizmaya tekabül etmez. Çok yüksek elastikiyet sınırını haiz çeliklerde mikrofraktografik görünüm, sünek kırılmanın tipik yüksüünü arzedebilir. Bu görünüm, geri dönülü tavlama kırılganlıı bahis konusu olduunda ya da bazı yourulmu austenitik çeliklerde taneler arası duruma girer. Bu sonuncusuna örnek olarak 1954'te, Toronto santralında patlayan alternatörün rotor sıkma çemberi gösterilebilir. Fakat en çok görülen (ve de konstrüktörler arasında en çok akınlık yaratan) hal, nispeten yumuak tipte çeliklerde gözlenen hâkim kırılgan klivajlı (teflik düzlemli) kırılmalara tekabül eder: bu tip kırılma 1936'da Berlin hayvanat bahçesinin köprüsünün, 1938'de Rudersdorf köprüsünün, Hasselt (1938) köprüsünden balamak üzere Belçika'da Albert kanalının köprülerinin, Kanada'da Trois Rivieres'de batı köprüsünün (1951) ve daha nicelerinin çökmesine neden olmu, kinci Dünya Savaı sırasında Amerika'da ina edilmi yük gemilerinin önemi bir miktarının sulara gömülmesi sonucuna götürmütür. Bunlardan en ünlüsü, demirli bulunduu mahalde 1943 Ocak'ında ikiye bölünen Schenectedy gemisi olmutu. Bunu aynı yıl içinde yine birçok hasar izledi. Amerikan National Bureau of Standard'ın raporuna göre, Nisan 1946'ya kadar 127 aır, 739 tehlikeli hasar tespit edilmitir. Aralık 1949'a kadar aır hasar adedi 197'ye varıp 11 gemi tamamen kırılmıtır. Bu arada baka yerlerde de gevrek kırılma olayları yaanmaktaydı. Washington Mail gemisinin de Mart 1956'da ikiye bölünmesinden sonra on bin tonluk Liberty tipinde talyan Fides kargosu da 1962'de kırılıyordu, karaya oturduktan sonra. Kanada Department of Mines and Technical Surveys'in 1957 tarihli bir raporu kullanılma süresi içinde gevrek kırılmı 85 palplan olayı kaydediyor. 22 ubat 1953 gecesi bir gaz tankı aynı ekilde kırılıyor, 1959'da da bir baka tank Danimarka'da parçalanıyordu. Burhan Ouz, KAYNAK BLM, OERLIKON Yayını, Sayı : 1, 1984 20