AiLE SiRKETLERiNi BÜYÜTEN. , YENi NESi LLER: OGLUM SAG OLSUN. Sadi ÖZDEMİR. YAYlN NO: 2010-49



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

DOĞRUDAN YABANCI YATIRIM

Kahramanmaraş Uluslararası Tekstil Makineleri Fuarı Açıldı

SERAMİK SANAYİİ. Hazırlayan Birsen YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

CAM SANAYİİ. Hazırlayan Birsen YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

KALİTE BELGELERİMİZ GOST LPCB BAŞOĞLU KABLO

Şişecam, Yenişehir de dünya genelinde tek lokasyonda kurulu en büyük Cam Kompleksi nin yeni yatırımlarını açtı.

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k


"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ


2- Takside. Türk kadınla Alman kadın aynı yerden taksiye bindiler aynı mesafeyi gidip aynı yerde indiler.

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

Kahramanmaraş mutlaka devler liginde olacak

TEMİZLİK MADDELERİ SEKTÖRÜ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Menümüzü incelediniz mi?

İTO Başkanı İbrahim Çağlar: İstanbul yerli ve yabancı yatırımcıya muazzam fırsatlar sunuyor

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

DÜNYA Tarih : HAFTADA 6 GÜN ULUS... Sayfa : 9 İSTANBUL Tiraj : EKONOMİ StxCm : 122 1/1

Eşsiz bir manzarada doyumsuz lezzetler

MATBAACILIK OYUNCAĞI

MÜSİAD MÜSİAD KÜRESEL GÜÇ

Cam Sektörü 2013 Yılı Değerlendirmesi

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

I İlk 1000 İhracatçı Araştırması II Değerlendirme III İlk Yarı Yıl Faaliyetleri

2013 TE ÇİMEN HALI BÜYÜMEYİ HEDEFLİYOR!

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ

SEKTÖRÜN TANIMI TÜRKİYE TEMİZLİK MADDELERİ SEKTÖRÜ

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

İstanbul Denizcilik AR-GE ve Danışmanlık A.Ş. Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Semineri, 6-7 Kasım 2012, GİSBİR, TUZLA

LİBERTY SİGORTA TÜRKİYE DE BİRLİKTE BÜYÜYELİM

Murat Değirmenci: Çelik servis merkezlerine fason üretim yapacağız

YAPI FUARI TURKEYBUILD İSTANBUL FUARI ZİYARET ORGANİZASYONU SONUÇLARI

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

Tahir BÜYÜKHELVACIGİL Yönetim Kurulu Başkanı

OTOMOBİLİ HENRY FORD MU İCAT ETTİ?

Sevgi evlerinde kalan kardeşlerimize konser düzenledik. Huzurevi ziyaretlerimiz ara sıra oluyor,gönül Köprüsü diye bir proje de yer alıyoruz.

TÜRKİYE NİN İHTİYAÇ DUYDUĞU FUAR 3.ELECTRONIST FUARI

plastik sanayi PLASTİK SEKTÖR TÜRKİYE DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

MELTAŞ MALATYA KURABİYESİ

ÜCRET SİSTEMLERİ VE VERİMLİLİK PROF.DR.MUSTAFA YAŞAR TINAR

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

hekzan 30 ON TESİS FABRİKA AYAKKABI TÜRKİYE GENELİNDE ARIYOR!!! BİN DEV BAY ÇOCUK BAYAN SERMAYE BİZDEN İŞLETME SİZDEN LERCE KENDİ İŞİNİN PATRONLARINI

GÜZ DANIŞMANLIK'ı sizlerle tanıştırmak ve faaliyetlerini sizlerle paylaşmaktan onur duyuyorum.

ULUSLARARASI AYDINLATMA & ELEKTRİK MALZEMELERİ FUARI VE KONGRESİ İSTANBUL FUAR MERKEZİ

Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma ve Büyüme 7 Aralık 2010

İşletmelerin Özel Hedefleri Müşteri/Çalışan memnuniyeti - eğitimi ve kariyer gelişimi

AVRUPA'DA OTOMOBİL SATIŞLARINA BREXIT FRENİ

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

TÜRK İNŞAAT VE YAPI MALZEMELERİ SEKTÖRÜ

Technology. and. Machine

TEKSTİL MAKİNALARI. Hazırlayan Hasan KÖSE T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

YAPI MALZEMELERİ SEKTÖRÜ

Dünyada ve Türkiye de Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları

MOBİLYA SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM

AVRUPA BİRLİĞİ İŞ GELİŞTİRME MERKEZLERİ (ABİGEM)

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

AR-GE VE İNOVASYONDA KOBİLERİN KATMA DEĞER ENDEKSİ

gffsad

EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI

TEB KOBİ AKADEMİ Tarım Buluşmaları. 13 Aralık 2012 İZMİR

SAMSUN BÜYÜKŞEHIR BELEDİYE BAŞKANI YUSUF ZİYA YILMAZ & SAM-DER Avusturyada yaşayan Samsunlular Derneğinin

YAPI MALZEMELERİ SEKTÖRÜ

ACP Yapı Elemanları Şirket Müdürü Erhan Karabağ

PROMOSYON SHOW 2018 DEĞERLENDİRMESİ

Ben İş Geliştirmeciyim

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos :42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos :20

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

İNŞAAT MALZEMELERİ SEKTÖRÜ. Hazırlayan İhracat Genel Müdürlüğü Maden, Metal ve Orman Ürünleri Daire Başkanlığı 1 / 16

Eğitimde en pahalı ülke ABD en ucuz Kazakistan

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ


Halil Kurt'tan Esnafı Sevindirecek Talep

İhaleye Davet Mektubu

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor?

BÜTÜNSEL DÖNÜŞÜM PROGRAMI BÖLGELERDE ANLATILDI

HAYAT BİLGİSİ HAFTA SONU ÖDEVİ ADI SOYADI:

LOGO. Özel Dedektiflik Eğitimi Kocaeli Üniversitesi Hereke Ö.İ.U. MYO İsmail Yetimoğlu w w w. d e d e k t i f. o r g. t r

Antak Enerji KW lık yani 40MW/ Yıl Üretim kapasitesine sahiptir.

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

ALBARAKA TÜRK KATILIM BANKASI A.Ş.

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

ETİYOPYA ÜLKE RAPORU [Type the document subtitle]

7. ULUSLARARASI LED SİSTEMLERİ, TEKNOLOJİLERİ, UYGULAMALARI VE AYDINLATMA FUARI

Yeni üretim hattı ile kapasite artısı aylık ve yıllık ciromuzda en az %20'lik artış sağlanmıştır.

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz.

İSRAİL ÜLKE RAPORU [Type the document subtitle]

Transkript:

AiLE SiRKETLERiNi BÜYÜTEN, YENi NESi LLER: OGLUM SAG OLSUN Sadi ÖZDEMİR YAYlN NO: 2010-49 İstanbul, 2011

Copyright İTO (İstanbul Ticaret Odası) Tüm haklar saklıdır. Bu yayının hiç bir bölümü, yazann ve İTO'nun önceden yazılı izni olmaksızın mekanik olarak, fotokopi yoluyla veya herhangi bir şekilde çoğaltılamaz. Eserin bazı bölümleri veya paragraflan, sadece araştırma veya özel çalışmalar amacıyla, yazarın adı ve İTO belirtilmek suretiyle kullanılabilir. ISBN 978-9944-60-845-9 (Basılı) ISBN 978-9944-60-846-6 (Elektronik) İTO ÇAÖRI MERKEZi Tel: (212) 444 O 486 İTO yayınlan için ayrıntılı bilgi Bilgi ve Doküman Yönetimi Şubesi Dokümantasyon Servisi'nden alınabilir. Tel : (212) 455 63 29 Faks : (212) 512 06 41 E-posta : ito.yayin@ito.org.tr İnternet : www.ito.org.tr Odamız yayınianna tam metin ve ücretsiz olarak internetten ulaşabilirsiniz. YAYINA HAZIRLIK, BASK!, CİLT. İnter Basım, Yayın, Ambalaj San. ve Tic. Ltd. Şti. IOSB, Eskoop Sanayi Sitesi B 1 Blok No:63 Başakşehir/İstanbul Tel: (212) 671 70 92 Faks: (212) 671 70 93 www.interbasim.com.tr

AilE SiRKETlERINi BÜYÜTEN, YENI NESi ller: OGlUM SAG OLSUN

Sadi ÖZDEMiR Sadi Özdemir, 1967'de Tokat'ın Sulusaray İlçesi'ne bağlı llıcak Köyü'nde doğdu. Özdemir Ailesi 1977'de İstanbul'a göç etti ve Kadıköy Yenisalıra Mahallesi'ne yerleşti. Sadi Özdemir, ilk ve ortaokulu Yenisahra'da okudu. 1986'da Haydarpaşa Lisesi 'ni, 1993 'te Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi 'ni bitirdi. Aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Gazetecilik Anabilim Dalı'nda Yüksek Lisans yaptı. Halen de İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecelik Anabilim Dalı'nda Doktora öğrencisi olarak akademik kariyeri için eğitimini sürdürüyor. Sadi Özdemir evli ve iki kız babası. MESLEKi TECRÜBESİ S adi Özdemir kesintisiz devam eden yaklaşık 20 yıllık gazetecilik hayatının tamamına yakınını günlük gazetelerde mesleğini İcra ederek geçirdi. Bu sürede bulunduğu farklı kurumlarda daima çalıştığı servisierin sorumluluğuna ve editörlüğe çok kısa sürelerde konumlandırıldı. Mesleğinin ilk 5 yılı istihbarat muhabirliği olduğu için; adli ye, polis, bölge, belediye ve hastane muhabirlikleri tecrübesi kazandı. 1995'ten itibaren ekonomi haberciliğinde karar kıldı ve ekonomide ana sektörlerin tamamında muhabir ve editör olarak çalıştı. Yaklaşık 5 yıl borsa muhabirliği de yaptı. 2001 yılı Şubatından beri de Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi'nde müdür yardımcısı ve editör olarak çalışıyor.

içindekiler Sunuş... 7 Önsöz... 9 Aile Şirketi Olmak... lo Yanlış Kişilikler Yanlış İş ler....20 İşi Büyüten İkinci Kuşak... 23 Baba Tek Otobüsünü Satıp Sanayici Oldu....29 Balıkçı Kemal'in Oğlu Fransa'ya Kurbağa Bacağı Japonya'ya Orkinos Satıyor... 31 Baba Mesleğinde Karar Kıldı 'Yalıtım' da 6 Fabrikaya Ulaştı.... 34 Esnaf Babadan Ticaret Öğrendi Nükleer Tıptan 89 Milyon Lira Çıkardı... 37 Babası Gibi Tomacı Olmamak İçin Spor Okudu Ayakkabıyla 221 Mağazaya Yürüdü... 40 Üsküplü Saraç'ın Torunları Okul Çantasında 30 Milyon Dolara Ulaştı... 43 Berber Dedenin Bıyık Boyasından 50 Milyon Liralık 'Hobi' Çıktı....46 Sanayi işçisi Babayla Sanayiciliğe Isındı Ayakkabilara 'Mekanik Klima' Koydu... 49 Aydınlatmayla Başladı, Korkuluk ve Ku b be 23 Milyon Dolar Getirdi... 55 Üzüm, Kabak ve Nar Çiçeğinden Yağ Çıkıyor, 150 Milyon Ciro Yapıyor... 57 Yedek parça Tüccarının Oğlu İzmir'den 45 Kente Yılda 7 Milyon Pizza Satıyor... 60 Tüccar Babadan Borç Kaldı Kızı Teknik Tekstille Yolunu Açtı... 63 Gurbetçi Baba İşçi Şirketi Kurdu Oğullar, Ofis Mobilyasıyla Büyüdü... 67 Köfteci Ramiz'in Oğulları, ll İlde 30 Şubeye Ulaştı, 400 Kişiye İş Kapısı Oldu... 70 Mardinli Otobüsçünün Oğlu İzmir' de Otel Yaptı Fast Food Zinciri Kurdu... 72 Dudullu'dan Dünyaya 100 Milyon Güvenlik Mühürü Satıyor... 74 İhracatı ve Tasarımı Öğrendi Babasının işine Çağ Atlattı... 76

İflas Eden Baba Kalınndan Öldü, Oğul Yalova'da Başka İş Kurdu... 79 Baba Lahmacunu İstanbul'a Taşıdı Oğullan Kebap, Tatlı ve Pastadan 12 Milyon Lira Çıkardı.... 82 Baba Krizde Battı, Oğullar 'Sandalyeyle'12 Milyon Dolar Ciro Yakaladı..... 85 Lüks Lokanta ve Otelierin 'Etçii'si oldu, 20 Milyon TL Ciro Yakaladı... 88 İşi Babadan Öğrendi, PVC Pencereye Vasİstaslı Giyotin Yapmayı Başardı... 91 Mücellit Babanın Matbaacı Oğlu Dünyaya Ajanda ihraç Ediyor... 94 Kuruyemişçi Babanın Oğullan Alüminyunı Cephede İddialı... 97 Babası Esnaf, Ağabeyi Modelistti Nakış İşinde Büyüdü Batmayan Maya Yaptı... 99 İplik Komisyoncusunun Oğlu Fermuar Sanayicisi Oldu... 101 Bin Otelin Yatağına Girdi 'Kişiye Özel'le Fark Yarattı... 103 Türkiye'yle Körfez Arasında Köprü Kurdu, Dubai'de Türk Hamarnı Satıyor... 105

SUNUŞ Hiç kuşkusuz ekonomilerin lokomotif gücü, küçük ve orta ölçekli firrnalardır. Çünkü bu firmalar, hem sayısal olarak hem de gelişime ve değişime uygun yapılarıyla ekonominin en dinamik yönünü temsil ederler. Aslında, küresel rekabetin derinleştiği, ülke ekonomilerin yeni çıkış noktaları aradığı kriz dönemlerinde bile, daha istikrarlı bir görünüm sergilemektedirler. Çünkü, esnek yapıları sebebiyle sıkıntılı dönemleri en az zarar la atlatabilirler. Türkiye' deki firmaların da yüzde 90 'dan fazlasını bu tür şirketler oluşturur. Küçük ve orta ölçekli şirketlerin bir başka özelliği daha vardır. O da aile şirketleri olmalarıdır. Aile şirketleri, bir anlamda başarıyı daha çabuk yakalayan şirketlerdir. Ne var ki başarıyı yakaladıklan ölçüde onları bekleyen kurumsallaşamama gibi tehlikeler de vardır. Bu tehlikelerin tamamını hertaraf eden unsur ise, tıpkı kuruculan gibi ikinci nesil takipçilerinin de başanya odaldanıp şirketlerini küresel ekonominin bir parçası yapma vizyonudur. Baba şirketi kuran kişi olarak vazifesini yerine getirirken, oğul şirketi kurumsal bir yapıya kavuşturup bayrağı daha da yukanya çıkarmaktadır. Peld bunu sağlayan nedir? Onları başandan başanya ulaştıran, yıllara meydan okuyan bir güce kavuşturan nedir? Aile şirketlerini, ülkenin ve ekonominin kalıcı şirketi haline nasıl bir yönetim tarzı getirmektedir? İşte deneyimli bir gazeteci, başarılı bir araştırmacı olan Sadi Özdemir de bu soruların cevaplannın peşine düştü. Onlarca aile şirketinin üzerinde yaptığı araştırmasını, bu araştırmadan elde ettiği sonuçları, kalıcı hale getirip kitaplaştırdı. "Babalarının işlerini büyüten yeni neslin" son derece önemli hikayelerini, sistematik bir bakış açısıyla ama sade bir dille kaleme aldı. Bu çalışmanın sonucu olarak, "Aile Şirketlerini Büyüten Yeni Nesiller: Oğlum Sağolsun" ortaya çıktı. Tıpkı ismi gibi yeni bir bakış açısı getiren bu kitap sebebiyle Sayın Özdemir'e teşekkür ediyor, bu eserin ikinci nesil genç girişimiere rehber olmasını diliyorum. Dr. Cengiz ERSUN Genel Sekreter

ÖN SÖZ Türkiye' de biraz argo, biraz alaysı bir sözümüz vardır; "Babam sağ olsun" diye. 1970'lerde arabaların arkasına yazılırdı. Genellikle babasından iyi bir miras kalanların söylediği ya da onlar için söylenen bir sözdü ve içinde 'mirasyedi' imasını da taşırdı. Toplumumuzda gerçek mirasyedi öyküleri de tabii ki çoktur. "Babasından şu kadar servet kalmıştı ama o yedi bitirdi" ya da "Adam fabrikalar bıraktı yediler bitirdiler" gibi cümlelerle biter bu öyküler. Birileri çalışmış, didinmiş ortaya bir değer, bir zenginlik çıkarmış ama onların çocukları ya da mirasçıları bu zenginliğin sorumluluğunu taşıyamamıştır. Aslında işin derininde başarılı bir büyümeden sonra kurumsaliaşamamış 'aile şirketleri' sorunu var. Anadolu'nun her yerinde her sektörden işletmelerde hatta bu ölçekleri de aşmışlarda gözlemlediğimiz temel problem kurucunun ikinci ya da üçüncü kuşakta karşılaştığı 'gelinler, damatlar, kardeşler, kuzenler' uyuşmazlığıdır. Birinci kuşak, genellikle esnaf ya da esnaflığı aşmış mikro işletme olabiliyor, küçük ve orta boy işletme olmayı da başarıyor ama ardından yetişenler, artık bayrağı devir alması gerekenler, işi yönetmeyi başaramıyor. Sonuç olarak da uluslararası araştırmalarda da ortaya çıktığı gibi ikinci kuşakta zorluklar başlıyor ve bu işletmelerin büyük bölümü üçüncü kuşakta yok olup gidiyor. Bu konuda çok şey söylendi, yazıldı. Biz yazılanları tekrarlamaktan ziyade, gerçek öykülerde, başarının nasıl sürdürülebileceğini ortaya koymak istiyoruz. Bu kitaptaki kısa girişimci öyküleri, babasından kalan bir değeri ya da zenginliği küçültmeyen, tersine büyüten, çoğaltan evlatları anlatıyor. Bir bakıma "babam sağ olsun" söyleminden "oğlum sağ olsun" söylemine geçişin 'kazandıran' bir eylem süreci olduğunu da göstermeye çalışıyoruz. Sadi ÖZDEMİR

Aile Sirkefi Olmak, ir ailenin veya ailelerin kontrolünde olan şirketler aile şirketidir. Zaten B özel mülkiyetin temeli aile olduğu için de aslında şirketlerin yüzde 90'ı aile şirketidir. Bugün artık aile şirketi denilmeyen, çok hissedarlı ya da tam halka açık kurumsallaşmış şirketlerin büyük bölümü de bir zamanlar aile şirketiydi. Bu tür (şimdi yapısı itibariyle farklılaşmış eski aile şirketleri) dışında aile şirketi olmayan şirketler aslında ya baştan itibaren çok hissedarlı kurulan ya da devlet şirketi niteliğinde olan şirketlerdir ki, onların oranı küresel ekonomi dikkate alındığında çok azdır. Yani dünyadaki bütün şirketlerin yüzde 90'ına yakınının aile şirketi olması çok doğal bir sonuçtur. Aile şirketlerinde genellikle şirketin sahibi olan aile işin başında olur; bu ailenin fertleri çok çalışırlar, hızlı karar alırlar ve aslında belli bir ölçeğe kadar en doğru model de şirketi ailelerin yönetmesidir. Büyüklük sorunu da ailelerin niteliğine göre değişir. Belli büyüklük aşıldığında bazı aile şirketlerinde yönetim ve organizasyon, insan kaynakları, verimlilik, kalite, maliyet muhasebesi, dış ilişkiler gibi başlıkların altında soruıı1ar ortaya çıkmaya başlar. Zaten böyle bir yapıya gelmek demek; büyümüş ve karmaşık olmak, o aile şirketinin kuruluşundan beri en azından iki kuşaklık zaman geçti demektir. Bu süreç hayatın doğallığı içinde hem aileye hem de şirkete çok gizenıli bir riski de ekler ki, o da 'kuzenlerin, gelin ve damatların çoğalması'dır. Bu, çoğu zaman yönetirnde çatlakların, çatışmaların da çoğalması aıı1amına gelir. Ailelerin yönetim sorununu kalıcı ve kurumsal olarak çözebildiği şirketler, başarılı aile şirketleri olarak yollarına devam ederler. Büyürler, güçlenitler ve küreselleşirler. Bunu başaramayaıı1ar ise ikinci ya da üçüncü kuşakta miras paylaşımına konu olurlar ve bu kapsamda ya satılırlar ya da parçalanırlar. Dünyada ve Türkiye'de devleşmiş çok sayıda küresel şirket aslında aile şirketidir. Örneğin Türkiye' de Koç, Sabancı, Eczacıbaşı gibi büyükler de aile şirketleridir. Ya da dünyada Wall Mart, Ford, Hilton, Schweppes de aile şirketleridir. Sorunlar Türkiye'de aile şirketlerindeki temel soruruarın başında kurumsaliaşamamak gelir. Bu yüzden de üçüncü kuşağa ulaşabilen aile şirketlerinin oranı yüzde

AİLE ŞİRKE1LERİNİ BÜYÜTEN YENİ NESİLLER: OGLUM SAÖ OLSUN ll 20'nin altında. Kurumsallaşamamanın temel nedeni ise aile ile şirket işlerinin aynştırılamamasıdır. Şirket yeterlilik, yetenek ve performans ister. Aile ise kan bağını esas alır. N ormal şartlarda bir şirkete işe girmek için müracaat eden birinde aranan nitelikler genellikle aile fertlerinde aranmaz. Sadece kan bağı olması yeterli görülür. Hatta bir aşamadan sonra hemşehrilik gibi daha geniş çerçeveh özellikler bile etken olmaya başlar. Aile fertleri, akrabalar ya da hemşehriler işe alınır, yakınlık durumuna göre yükselirler ve şirketin üst yönetimi objektif olmayan bir yöntemle kötüleştirilmiş olur. Çoğu zaman adama göre işler bile yaratılır ki, bu son derece tehlikelidir. Zaten ikinci kuşak genellikle birinci kuşak gibi işin içinden gelmediği için şirket giderek zayıflar. Bu sorunu önceden çözmek isteyen bazı birinci kuşak patranlar ikinci kuşağı iyi yetiştirmek için farklı yöntemler denerler. Örneğin iyi eğitim aldınrlar, şirket içinde uzun süre çalıştımlar ve her birimde bulunmalarmı sağlarlar. Ancak bu noktada da dikkat edilmesi gereken şey, 'patron mu, yönetici mi' yetiştirilmek isteniyor, iyi düşünülmelidir. Merhum Üzeyir Garih, bu konuda, "Bizler aslında servetin bekçi köpelderiyiz; çocuklanrnıza da o nedenle patranluk mesleğini öğretmeliyiz. Bunun yerine onlan yönetici yetiştirirsek şirketlerimizin geleceği kötü olabilir" derdi. Bir yönetici ya da bir meslek erbabı gibi yetiştirilmek yerine inisiyatif alabilen, dış ilişkilerde ve piyasadaki yeni gelişmeleri izlernede başanlı olabilen ikinci kuşak bu açıdan çok daha değerlidir. Çünkü aslında patronun temel görevi gelip şirkette, üretimde ya da finanstaçalışmak değil, denetim ve vizyon vermek olmalıdır. Bu noktada da bir şey sıklıkla kanştınhyor. Kurumsallaşma, sanki patronların ya da ailenin işi bırakıp kenara çekilmesi sanılıyor. Böyle bir olay yani patronun ya da ailenin kenara çekilmesi bir şirketi sahipsiz, güçsüz, enerjisiz de bırakabilir ki, sadece bu nedenle yani işin sahibi aile tarafından ilgisizliğe mahkum edildiği için batan çok sayıda şirket de vardır. Patronun girişimcilik ruhuna kurumsallaşma adına eklenmesi gerekenler, doğru yöneticileri bulma ve atama, etkin denetimi sağlama ve sağlıklı dış ilişkileri yürütmedir. Her şeyi profesyonellere terk etme çoğu zaman felakete zemin hazırlayabilir. Türkiye' de de doğal olarak aile şirketi olarale kurulmamış iki tip şirket ya da şirketler var. Bunlardan da bahsetmek gerekiyor. Bu şirketler merkezi hükümetin yönetim ve hizmet birimlerindeki Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT)

12 İSTANBUL TİCARET ODASI ve yerel yönetimlerin (daha çok belediyelerin) Belediye İktisadi Teşekkülleri (BİT) ile bir de yan kamu kurumu niteliğindeki Oda ve Borsa'lann kurduğu şirketlerdir. Bun1an bir grup olarak algılarsak ikinci aile olmayan şirketler grubu da 1960'lardan itibaren gündemimize giren işçi ortaklığı şeklinde kurulmuş çok ortaklı şirketlerdir. Bir de bu iki tip şirketlerden birinci gruptakilerin özeneştirilmesinden sonra ortaya çıkan bölgesel çok ortaklı yapıdakilerle, işçi şirketlerinin başansız olmasıyla küçülmüş ve nispeten daha küçük hissedar tabanlı hale gelmiş bazı şirketler sayılabilir. KİT ve BİT şirketlerimiz genellikle hükümetlerin ve belediyelerdeki seçimle gelen yönetimlerin siyasi ve ahlaki an1ayışına göre yönetimleri sürekli değişken1ik gösteren, karlılıklan ve hatta varlıklan bu kadere bağlı olan şirketlerdir. KİT şirketlerinin büyük bölümü liberal ekonomi politikalan gereği özelleştirilmiştir. BİT şirketler ise genellikle hizmet ihtiyacına göre halen yenileri çok sıklıkla kurulabilen ve başanlı örnekleri olan şirketlerdir. Türkiye'nin özel sermaye taban1ı çok ortaklı şirket girişimlerine gelince; oruann büyük bölümü haya1 kınklığı olmuştur. Özellikle Orta Anadolu' da ve büyük bölümü de Konya'da Avrupa'daki gurbetçi birikimleriyle kurulup sonra diğer bazı kentlerde de taklit edilen çok ortaklı holdinglerin büyük bölümü ne yazık ki batmış durumda. Bu da aslında bir sermaye grubunda mülkiyet sahipliğinin yönetirnde ne kadar zaafiyet doğurabileceğine iyi örnektir. Genellikle siyasi tartışma1arın konusu olarak kamuoyunda gündeme gelen bu çok ortaklı işçi şirketlerini batıran, aslında sermayeyi toplama becerisi kadar yönetim ve piyasa bilgisinin bulunmamasıdır. Zor olan kaynak bulma aşamasını kolaylıkla aşabilen birçok örnekte, ne yazık ki, eldeki kaynaklar haya1i, piyasa gerçeklerinden çok uzak projelere harcamış ve heba edilmiştir. İçlerinde başanlı olanlar da elbette olmuştur. Ancak geneline bakıldığında, ne yazık ki, Türkiye için çok önemli olan tabandan sermaye temini problemi de bu başansızlıklar nedeniyle tamamen çözümsüz ve umutsuz hale gelmiştir. Çok Ortokiıda Bir Boşarı Öyküsü: işbir Holding Gurbetçi işçilerin ortaklığı ile kurulmuş ve kurumsallaşmayı başarmış en iyi örneklerden biri olarakişbir Holding'i gösterebiliriz. Bu şirketle ilk karşılaştığımda, 'işçi ortaklığı vurgusundan' bile çekingen bir an1ayış görmüştüm. Hak-

AİLE ŞİRKETLERİNİ BÜYÜTEN YENİ NESİLLER: OÖLUM SAÖ OLSUN 13 lıydılar, çünkü başansız örnekler o kadar öne çıkmıştı ki, 'çok ortaklı işçi şirketi' olarale tanımlanmak bile güvenilirlik açısından sorunlu gibi görünüyordu. Ancak, bu ortaklıkta izlenen strateji aslında başansız örneklerin nedenini de göstenyor. İşbir Holding, başlangıçta Avrupa'daki 700 işçinin ortaklığıyla 1968'de kurulmuş ve en baştan itibaren profesyonel yöneticilerle, Sermaye Piyasası Kanunu'na uygun çalışan bir holding olarak yol almış. Güneelde ortak sayısı 3.500'e ulaşmış grubun çalışan sayısı da 3.000'e yaklaşmış durumda. İşbir'in bu kurumsal stratejisine ek olarak başarıyı getiren en önemli özelliği ise bir sanayici grup olarak 'inovasyon-yenilikçilik' konusunda çok isteldi ve başarılı oluşudur. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Atay Kuzucuoğlu, şeffaf bir yönetim ve ortaklık yapısıyla yoluna başarıyla devam eden İşbir'de 1968'den itibaren hem bürokrasiden hem de Türk özel sektöründen birçok profesyonelin görev aldığını söylüyor. 1984'ten beri başkanlık görevini yürüten Kuzucuoğlu, 'profesyonellerle, bilimsel ve kanunlara uyarak çalışmanın' çok ortaklıda başarıyı getirdiğini belirtiyor. Kuzucuoğlu, şöyle devam ediyor: "Ben 1966'da Hollanda'daydım. Almanya'da bulunan arkadaşlanrnız da vardı. Ben tercümanlık yapıyordum. Böyle bir girişim talebi işçilerden geldi. Almanya'daki işçilerimiz genellikle bir he im' da kahyorlardı ve içlerinde memleket özlemi hep vardı. Çalıştıklan tesislerin benzerlerinin Türkiye'de de olmasını istiyorlardı. Bu özlemle 1968'de İşbir doğdu. Ortak sayımız başlangıçta 700'dü, sonra 4-5 senede 3 bine yükseldi. 1972'de de ilk fabrikamızı Balıkesir'de açtık." Başlangıç sermayelerinin 2.7 milyon lira olduğunu belirten Kuzucuoğlu, ilk fabrikanın fizibilitesini (proje olarak) Türkiye Kalkınma Bankası'ndan aldıklannı söylüyor. Kuzucuoğlu, "İşbir Sentetik Dokuma Sanayi'ni kurduk Bu fabrika çok büyüdü. O zaman 50 kişi çalışıyordu, bugün 2.000'e yakın ldşi çalışıyor ve 200 dönüm kapalı sahada üretim yapıyoruz. 500 büyük sanayi şirketi içine de girdik" diyor ve ekliyor; "1977'de de sünger fabrikasını Ankara'da kurduk. O zaman yıllık sünger üretim kapasitemiz 350 tondu. Şu anda ayda 1000 ton üretiyoruz. Bu sektörün lideri olduk." İşbir'in üçüncü büyük girişiminin de yine Ankara'da optik fabrikası olduğunu anlatan Osman Kuzucuoğlu, "Gözlük camma girdik bu da tamamen

14 İSTANBUL TİCARET ODASI farklı bir iş kolu oldu bizim için. Türkiye'deki gözlük camının yüzde 60'ını biz yapıyoruz" diyor. İşbir Sünger'in araştırma-geliştirme bölümü de son yıllarda çok konuşulan ve yatakçıların viscoelastik dedikleri açık hücre li özel bir maddeden daha önce Türkiye'de üretilmeyen bir sünger üretti. Dünyada ilk kez ABD Uzay Araştırma Dairesi (NASA) tarafından kullanılan ve astronotların uzay yolculuklarında hızdan kaynaklanan basınca dayanmalarını, dolayısıyla hayatta kalmalarını sağlayan bu ürünün farklı bir formülle yerli üretilmesi çok önemli bir olaydı. İşbir, bu üründen yaptığı yataklan Viscostar markasıyla piyasaya sundu ve 'yatak işi' de grubun son yıllarda en hızlı büyüyen iş alanı haline geldi. İşbir Holding Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kuzucuoğlu, "İşbir'i, yalnızca bir şirket gibi düşünmeyiniz. İşbir, büyük bir birlikteliğin adıdır. Personelimiz, sadece kendisinin değil eş ve çocuklarının da sevinçlerini, sorun ve heyecanlarını diğer çalışanlarla paylaşma konusunda güvence verdiği sanal bir sözleşme imzalamıştır. Kendine özgü çok ortaklı yapısıyla, Türkiye'de fazla örneği olmayan İşbir, kararlarını uzlaşmayla hızlı ve dikkatli bir biçimde sonuca bağlayabilme yeteneği sayesinde uzun yıllar gelişimini devam ettirmeyi başarmış bir kuruluştur" diyor. İşbir, 2007 sonu itibariyle 260 milyon lira konsolide ciro bekliyordu ve 4 ilde, 4 ayrı faaliyet kolunda (Sentetik, optik, sünger ve yatak) 6 ayrı fabrikada üretim yapıyordu. Tüm ürüıılerde ihracat hacmi de 100 milyon doları aşmıştı. Bizim Aile Şirketleri Türk aile şirketleri duygusal refleksierin ağır bastığı şirketlerdir. Bunu sahada çok daha yakından keşfetme olanağım oldu. Randevulaştığım birçok şirketin sahipleri (ortaklar) arasındaki gerilimi, daha onlarla aynı odaya girdiğirnde hissettim. Önceleri uzunca sohbet edip aynidıktan soııra ortaklardan birinin telefonla arayıp, "Bana niye sormadınız" diye benden hesap sormasına ya da kan-koca ortaklar arasındaki gerilimi hissettiğirnde şaşınyordum. Ya da bir röportaj yayınlandıktan sonra amcası aleyhine bir sürü şey anlatmaya kalkışan bir yeğenle karşılaştığımda, çoğu kez ne diyeceğimi bilmeden kalakalıyordum. Sonradan bunların çok yaygın olduğunu anlayınca ben de doğal olarakhepsine birden "bizim aile şirketleri" demeye başladım ve asıl felaketin aile içindeki bu kıskançlıklarla baş edememek olduğunu aniatmayı denedim.

AİLE ŞİRKETLERİNİ BÜYÜTEN YENİ NESİLLER: OGLUM SAÖ OLSUN 15 Boşı:ınırlarsa Ne Olacak Bir elektronik şirketinin basın danışmanı aradı ve kankoca olarak birlikte iş kuran çok başarılı bir büyüme yakalayan iki girişimciden bahsetti. Randevulaştık ve İstanbul'un uzak bir noktasında zorlukla fabrikayı buldum. Fabrika, prefabrik yapılar dizisi içine yayılmış, henüz otunnamış, 'kalk gidelim' havasındaydı. İdare bölümüne gittiğimde danışmadaki sorumlu önce kadın ortağı aradı ve geldiğimi bildirdi. Yukarı çıkarken merdivende karşılandım. Hanımefendi kendini tanıttı ve bir süre ofisinde oturup ön görüşme yapmayı önerdi. Oturup çaylan söylediğimizde meseleyi anlamaya da başlamıştım. - Sadi Bey; biliyorum kan-koca birlikte bir sohbet için geldiniz. Aslında biz de böyle olmasının çok iyi olacağını düşünmüştük, ancak sizden rica etsek sadece eşimle röportaj yapsanız olmaz mı? - Neden, siz bu şirketi birlikte kurmadınız mı? - Evet, tabii ki ama eşim birlikte röportaj vermek istemedi. Biraz da kızdı bana. - Ama bu çok yanlış bir davranış. Bakın ben sizi tanımıyorum ve siz bir şirketin ortaldan olarak çok kötü algılanabilirsiniz. - Çok rica ediyorum, anlayışlı olun. - Peki siz bilirsiniz ama bu durumda size bakışım değişir. - Olsun, önemli değil. Hanımefendi beni eşinin ofisine götürdü ve kocasıyla tamştırdıktan sonra "Bana izin verirseniz biraz işim var" deyip odadan çıktı. Şaşkın bir şekilde 'agresif koca' ile baş başa kaldım. Bir saate yakın sohbet ettikten sonra fabrikayı gezme karan aldık. Şirketin son 3 yılda gösterdiği büyüme başarısı, çalışan onlarca işçi yabancılardan gelen ortaklık teklifleri vs. Bu işletmeden çıktığırnda bunlara ek olarak aldımda 'kıskanç bir koca ve giderek tehlikeli bir hal alacak ortaklığın geleceği' aldımda kaldı. Aramızda Sorurı Yok Bir başka gün tasanmlanyla adından çok söz ettirmeye başlayan bir mobilya şirketi için düştüm yola ve Çağlayan'da arayıp buldum. Yine kan-koca

16 İSTANBUL TİCARET ODASI ortaklığının başarı öyküsünü yakalamaya çalışıyordum. Kapıdan girdiğirnde her şey yerli yerinde görünüyordu. Sonra hatırladım ki, 5-6 yıl önce bir kez daha gelmiştim bu fabrikaya. Ancak silinmiş gitmişti hafızamdan. Burada da önce hanımefendi ile müşerref oldum ve bir süre sonra kocası geldi. İkiliyi bir arada daha güzel bir masa ve oturma grubuna alıp röportaja başlayınca aralannda bir problem olduğunu hemen anladım. Anlayınca da aslında neden iki haftadır "kan-koca bir araya gelmelisiniz, birlikte röportaj yapacağız" önerime soğuk yaklaştıklarını hemen anlayıverdim. Sonra da üzerime vazife olmamasına rağmen "Bakın size bir şey olursa bir sürü insanın işi riske girer" dedim. Aradan birkaç yıl geçti ve ben bu iki güzel insanın evliliğinin sansasyonel halini magazin basınında görünce hiç şaşırmadım. Amccım Bizi Dolandırdı Bir gün bir otel grubunun artık duayenler arasına girmiş patronu ile randevulaştım. Güzel bir sohbet oldu. Oğlu da katıldı ve öykü yayınlandı. Birkaç gün sonra masamda bu konuda benimle mutlaka konuşmak isteyen aynı soy ismine sahip bir not buldum. Aradım, karşıma çıkan kişi kendisini ve ailesini tanıttı. Aslında işleri amcasının değil babasının kurduğunu, sonra da babası vefat edince amcasının kendilerinin haklarını yiyerek ayırdığını söyledi. Paylaşımdan sonra kendilerine kalan otellerden birine davet etti ve daha çok şey anlatacağını söyledi. Ben bunu önemsernedim ve "Hiç uzatmaya gerek yok, isterseniz siz amcanızın ne kadar şerefsiz, namussuz olduğunu anlatın, ben de yazayım ve tüm Türkiye öğrensin. Ama bir düşünün bunun size ve ailenize bir yararı olacak mı?" diye sordum. Bu soru üzerine aslında bir markanın itibarının korunmasının aile içi husumetlerden çok daha önemli olduğunu kavradı ve sustu. Babasıyla Kavga Etti, Bir Konuşsanız Bir PR şirketinin sahibi aradı ve "Sadi Bey, A ile B kavga ettiler. Şirketin durumu kötüleşti. İkisi de kendi dediğinin doğru olduğunu düşünüyor. Birlikte bir yemek yesek" dedi. Buluştuk. Oğul ABD'de eğitim görmüş, hızlı büyümekten yana ve bunun için de kredi kullanmaktan çekinmeyen bir anlayışa sahipti ve çok şube açarak daha güçlü bir ciro yakalamanın peşindeydi. Baba ise Türkiye'nin geleneksel 'krizli' halini bildiği için bu anlayışa hep direnmiş; "Yavaş olsun ama kendi kaynaklarımızia olsun, sağlam büyüyelim" tezinden

AiLE ŞİRKETLERİNİ BÜYÜTEN YENİ NESİLLER: OGLUM SAG OLSUN 17 taviz vermiyor. İkisine de geri adım atması gerektiğini söyledim. Çünkü ikisi de haklıydı ama ikisinden biri baskın olursa sonucun pek de iyi olmayacağı açıktı. Kardeşim Yalı:ın Söylüyor Gıda sektöründe çok büyük bir firmanın pazarlama müdürü aradı ve patronuyla röportaj için ikna etti. İMKB' de de kotasyonu olan şirketin fabrikası başka bir şehirdeydi, İstanbul'daki ofiste buluştuk. Sohbetimiz uzun sürdü. Can alıcı noktası, bir de ağabeyin olmasıydı. Ben tecrübelerime dayanarak, "Keşke ağabeyiniz de olsaydı. Aslında ben bunu daha önce söylemiştim. Çünkü sonradan bazı problemler çıkabiliyor" dedim. Kendinden ve ailesinden emin olan patron, "Bizde öyle şeyler olmaz. Çok iyi arılaşınz, kurumsallaşma yolunda da epeyce yol aldık. Malum borsadayız ayrıca" dedi. Ayrıldık ve röportaj yayınlandı. Birkaç gün sonra ağabeyden 'kallavi' bir e-mail geldi. Beklediğim olmuştu. Kardeşinin anlattıklarının büyük bölümünün yalan olduğunu, hatta kardeşini bunamış olmakla itharn ediyordu. E-mail'in adresler bölümüne baktığımda benim gibi yaklaşık 120 kişiye daha bu mesajın gittiğini anladım ve önce e-mail'i bana gönderene bir cevap yazdım, sonra da şirketi yöneten kardeşe durumu bildirdim. İkisini de uyardım ve "Koskoca şirketsiniz, markalaşma yolunda bunca çaba harcamışsmız ama hepsi boş. Eğer kendi içinizde bu kadar kıskançlık ve yönetim çatlağı varsa vahim durumdasınız. Bu durumu aşmahsımz" dedim. Sonunda iki kardeşten de özür ve teşeklcür e-maili geldi. O Değil Ben Kurdum Biri müzisyen iki kardeşin hikayesi için işin başındaki ikinci kuşakla buluşuyoruz. Her şeyi anlatıyor. Amcasımn aslında bir müzisyen olduğunu ve onun fikriyle gıda sanayicisi olduldannı, şimdi farklı ürünlere de gireceklerini vs. Amcasının hakkını teslim etmek için gayret ediyor ve hatta onun da fotoğraflarını gönderiyor. Çok pozitif bir yeğen olarak amcasım ihmal etmiyor. Ancak yayın olduktan sonra amca beni öflceyle aradı ve "Sana anlatılanlarm çoğu yanlış. Benimle de röportaj yapacaksınız, aksi takdirde kamuoyunu yanıltmış olursunuz" dedi. Ben yine "İyi de beyefendi, Türkiye'de bütün insanlar oturmuşlar da sizin (Anadolu'da orta çapta bir şirketin) aile kavgamzı mı bekliyorlar ki böyle yapıyorsunuz. Bence yanlış olur ama ısrar ediyorsanız

18 İSTANBUL TİCARET ODASI buyurun ben açığım" diyorum. Anlattıkları yeğeninin anlattıklarıyla çelişmiyor. Dert sadece sonradan işin liderliğini kaybetmiş olmak. Çünkü sanatçı ruhu amcayı başka bir hayata çağırmış. Amca düşünüp taşınıyor ve bir süre sonra 'teşekkürlerini' bildirip müzik dünyasına dönüyor. Büyürnek Bize Yakışır Mı? Bir gazeteci dost aradı ve eğer istersem çok köklü bir markanın ilk kuşak temsilcisiyle röportaj yapabileceğimi söyledi. Ben de uzun zamandır "Bu ailenin hangi oğluyla ne yapsam" diye düşünüyordum; kurucuyla röportaj can simidi gibi yetişti. Kurucu babayla, bir oğlunun dükkanında buluştuk. Sohbet uzadıkça uzadı. Markanın tarihi, gücü, kimlerin temsil ettiği vs. konuşuldu. Kurucu bir an oğluna döndü ve: - Ben buna hep söylüyorum, oğlum niye bu kadar büyüyorsun, yavaş git diyorum. - Baba, bizim markamız çok güçlü, daha çok insana ekmek kapısı açalım istiyorum. - İyi de oğlum Allah korusun ya başımıza bir iş gelirse, bu memlekette sık sık krizler olur biliyorsun. - Baba biz onu da düşünüyoruz merak etme. - Oğlum, bak seni sürekli şikayet ediyorlar. Başkalarının ekmeğine de mani oluyornıuşsun. - Yok baba öyle şey, biz bir yerde düldan açacağız deyince aynı hafta içinde o caddeye gelip dükkan açıyorlar. Asıl onlar bizimle oynuyor. - Ben bilmem falanca yerde öyle yapmışsın. - Yapmadım baba. - Bırak başkaları da ekmek yesin, bize yakışmaz. Bak, ben Ankara'ya gitmedim; çünkü orada falancalar var onlara ayıp olurdu. - Baba merak etme biz bu konulara dikkat ediyoruz. Baktım muhabbet böyle sürecek, müdahale ettim. "Aslında oğlunuz da siz de haklısınız. Oğlunuz işleri birkaç senede sizin 50 yılda büyüttüğünüzden daha çok büyüttü. Çok daha fazla insan çalışıyor, ihracat da yapıyor. Bunlar güzel

AİLE ŞİRKETLERİNİ BÜYÜTEN YENİ NESİLLER: OGLUM SAG OLSUN 19 şeyler. Ama siz de uyanlannızı sürdürün bence. Sizin gelenekleriniz bugünkü rekabet ahlakına çok olumlu katkı sağlar." Bobanın Bıraktığı işte Kadmm Adı Yok Çok sayıda işletmede "Biz 5 kardeşiz, 4 kız bir de abimiz var" ya da sayılar değişerek kızlar hikayenin başında olaya dahil oluyor. Soma ailenin işinde kızlar mirasçı bile olarmyor. Çünkü baba, işi oğuhanna aktarıyor, kızlar evlenip kocalarının dünyasına göç ediyor. Ege bölgesinden çok güzel bir gıda markasının 5 kardeşiyle görüşüyorum. Bir de kız kardeşten bahsediliyor. - Kız kardeş de ortak mı? - Evet tabii ki. Aradan zaman geçıyor ve kız kardeş beni arıyor. Erkek kardeşlerle mahkemelik olduklannı, kendisinin uzun zaman önce aile şirketinin marka mirasından dışlandığını anlatıyor.

Kisilikler Yonlıs isler Yonlıs Değerimi Bilmediler,,,, slında geçmişte çok iyi işler başarmış bir girişimci aradı ve kendini A hatırlattı. Son zamanlarda başka bir işle uğraşıyormuş. Çok da cazip bir işmiş ama bir türlü değeri ortaya çıkmıyormuş. Gittim. Daha önce hiç ilgilenmediği ve bilgi sahibi olmadığı bir iş için ciddi paralar yatırmış ve lisans almış. Hesaplayamadığı şey, bu işin pazarının neredeyse yüzde loo'ünün kamu kurumlarının inisiyatifinde bir pazar oluşuydu. Yani genellikle asıl sermayenin sadece 'ilişki' olabildiği bir iş süreci için 'niş' bir ürün ortaya çıkarmış. Karşısında hem değişime direnen hem de değişimle ciddi gelir kayıplarına uğrayacak olan bürokrasi duruyordu. Ayrıca bu bürokrasiyle yıllardır gelenekselleşmiş iş süreçlerini yürüten uygulama firmaları da kendilerini tehlikede görüyordu. Bu yüzden de niş ürün ve iş bir türlü harekete geçemiyordu. Bence de bir an önce iyi bir fiyatla satıp kurtulmaktan başka çaresi yoktu. Çünkü o ilişkileri kurabilecek ruh ve ahlak yapısından yoksun bir girişimci vardı karşımda. Dünycıyı Ben Kurtanrım Eski bir tekstil sanayicisi olduğunu söylüyordu ve anlattığına göre (somadan araştırdığıma göre de) çok büyük bir üretim tesisi varmış. 1990'larda gerçekten de çok büyük işler başarmış bir tekstilciydi. Şimdilerde yeni bir iş yakaladığını anlatıyordu. Çin'i keşfetmişti ve Çin'in tekstil başta olmak üzere birçok ürün grubunda müthiş ilerlemeler kaydettiğini, bu dönernde de Çinli firmalada en yakın ilişkileri kuran kişinin kendisi olduğunu anlatıyordu. Distribütörü olduğunu söylediği 20'den fazla ürünün Türkiye'de üretimde ve tüketirnde devrim yapacağını, bunları anlatmak gerektiğini söylüyordu. Birkaç ürünü test ederek anlattı, etkileyiciydi. Mesela bahçe toprağına karıştınldığında sularnayı yüzde 80 azaltan bir toz, mısır elyafından 'plastik gibi' sert durabilen kaplar ve torbalar, spot ışıklandırmaya gerek duymadan TV görüntü hareketliliğinde ve aydınlığında outdoor reklam pano zerninleri vs. Bunları keşfetrniş olmak kendisini ahi yapmış sanıyordu ve "Beni aniayacak bu Türkiye ve o zaman kral olacağım" diyordu. Önce Atatürk' e atfederek katı bir ulusalcılık, özelleştirme, AB ve ABD karşıtı fikirlerini biraz da faşistçe sıralayıp soma da Türkiye'nin geleceğinin ancak Çin