MEVLANA ÖZEL SAYISI. TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ AKADEMiK ARAŞTIRMALAR DERGİSİ 2007/3 KONYA



Benzer belgeler
BAVYERA BUNU YAPABİLİYOR!

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

Tablo 5 Hukuk Temel Alanı

-Bursa nın ciroları itibariyle büyük firmalarını belirlemek amacıyla düzenlenen bu çalışma onuncu kez gerçekleştirilmiştir.

CSD-OS İşletim Sistemi Projesi - Fonksiyon Açıklama Standardı

KATEGORİSEL VERİ ANALİZİ (χ 2 testi)

HİZMET ALIMINA İLİŞKİN BASINDA ÇIKAN SON HABERLER

Tablo 2 Fen Bilimleri ve Matematik Temel Alanı

SANAYİNİN KÂRLILIK ORANLARI ÖNEMLİ ÖLÇÜDE AZALDI

İşverenler, işyerinde işçi çalışmaya başladığı anda tarih, sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6331 Sayılı İş

Bülent Gündağ Mert ile Söyleşi

Takip Hukukunda Zamanaşımı

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu

için Oslo Standartları

Emeklilik Taahhütlerinin Aktüeryal Değerlemesi BP Petrolleri A.Ş.

2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi :

SORU- Neden sosyal hizmetler? Neden Sivas? Bu okulu yazmadan önce ve su an duygularınız arasında ne farklar var?

a) Birim sorumluları: Merkez çalışmalarının programlanmasından ve uygulanmasından sorumlu öğretim elemanlarını,

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

Ders içeriği (10. Hafta)

İlçemizde görev yapan İlkokul, Ortaokul, İmam Hatip Ortaokulu ve Ortaöğretimde çalışan tüm Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenleri

KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL DERGİLER YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

uzman yaklaşımı Branş Analizi öğretim teknolojileri ve materyal tasarımı Dr. Levent VEZNEDAROĞLU

Kursların Genel Görünümü

Soma Belediye Başkanlığı. Birleşme Raporu

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ BURS YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

T.C. ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI EGO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 2012 YILI MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

YETİŞKİNLER DİN EĞİTİMİ Akdeniz Müftülüğü

T.C AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK YÜKSEKOKULU HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ DÖNEM İÇİ UYGULAMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Geleceğin Mimarları MKÜ de Buluştu

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BİR ÜLKE BİR BAYRAK TESTİ

ĐHRACAT AÇISINDAN ĐLK 250 Prof. Dr. Metin Taş

İNOVASYON GÖSTERGELERİ VE KAYSERİ:KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZ. Prof. Dr. Hayriye ATİK 16 Haziran 2015

VII. VELİLER İÇİN ANKET GİRİŞİ

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu.

KİTAP İNCELEMESİ. Matematiksel Kavram Yanılgıları ve Çözüm Önerileri. Tamer KUTLUCA 1. Editörler. Mehmet Fatih ÖZMANTAR Erhan BİNGÖLBALİ Hatice AKKOÇ

İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2

Dünya Turizm Organizasyonu 2011 Turizminin Öne Çıkanları

SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ

Dünya Hububat Pazarında Neredeyiz?

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ

Editöre not: Radyo Televizyon Üst Kurulu Önemli Olaylar Listesinin Futbol Yönünden Değerlendirilmesi

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ

EK 2 ORTA DOĞU TEKNĐK ÜNĐVERSĐTESĐ SENATOSU 2011 YILI ÖSYS KONTENJANLARI DEĞERLENDĐRME RAPORU

Rusya'da Erken Çocukluk Bakımı ve Eğitimi (EÇBE)

REHBERLĠK HĠZMETLERĠ NEDĠR?

İşletme Biliminin Temel İlkeleri

E-OKUL TASDİKNAME GİRİŞİ

Almanca da Sıfatlar (Adjektive) ve Sıfat Tamlamaları - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

BİREYSEL SES EĞİTİMİ ALAN ÖĞRENCİLERİN GELENEKSEL MÜZİKLERİMİZİN DERSTEKİ KULLANIMINA İLİŞKİN GÖRÜŞ VE BEKLENTİLERİ

MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ AKADEMİK DEĞERLENDİRME VE TEŞVİK ESASLARI

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Öğretmeni

İLÇEMİZ İLKOKULLARINDA GÖREVLİ SINIF VE OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MESLEKİ ÇALIŞMA PROGRAMI

ERENLER BELEDİYE MECLİSİNİN 07/12/2015 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU TOPLANTISINA AİT TUTANAK ÖZETİ

KÜLTÜR, TURİZM VE TANITIM DAİRESİ BAŞKANLIĞI İDARİ İŞLER ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ TEŞKİLAT YAPISI VE ÇALIŞMA ESASLARINA DAİR YÖNERGE

BAŞARI İÇİN HEDEFE ODAKLANMAK ŞART!

MEGEP (MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ)

6- ODA MERKEZ BÜRO İŞLEYİŞİ

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler

EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları. Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA

ELLE SÜT SAĞIM FAALİYETİNİN KADINLARIN HAYATINDAKİ YERİ ARAŞTIRMA SONUÇLARI ANALİZ RAPORU

Halkla İlişkiler ve Organizasyon

ADIM GAYRĠMENKUL DEĞERLEME A.ġ Yılı Kalite Güvence Sistemi Gözden Geçirme Raporu

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

HAYALi ihracatln BOYUTLARI

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ÖNLİSANS VE LİSANS PROGRAMLARI ARASINDA YATAY GEÇİŞ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

HALK EĞİTİMİ MERKEZLERİ ETKİNLİKLERİNİN YÖNETİMİ *

İSEDAK SERMAYE PİYASASI DÜZENLEYİCİ KURULUŞLARI FORUMU

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder.

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI PERSONEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NE

SELÇUK EZCA DEPOSU TİCARET VE SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ. 1 Ocak- 30 Eylül 2014 FAALİYET RAPORU

Barış ÇORUH. Tablo 1 Devlet Üniversitelerinde Mühendislik Fakülteler Kapsamında Öğrenci Alan Biyomedikal ve Tıp Mühendislikleri Programları

M i m e d ö ğ r e n c i p r o j e l e r i y a r ı ş m a s ı soru ve cevapları

Başkan Acar Bursa da Sosyal Güvenlik Reformunu Anlattı

KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA DAYALI HİZMET ALIMLARI KAPSAMINDA İSTİHDAM EDİLEN İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATLARININ

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU

ASHOKA VAKFI 1 OCAK - 31 ARALIK 2014 HESAP DÖNEMİNE AİT FİNANSAL TABLOLAR VE BAĞIMSIZ DENETÇİ RAPORU

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Yazma Becerileri 2 YDA

Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler,

YÜKSEK ÖĞRENĐM KREDĐ VE YURTLAR KURUMU (YURTKUR) HAKKINDA GENEL BĐLGĐLER

DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

Başarılı bir yöneticide bulunan özellikler ve bunları kazanma yolları Yöneticiler, görev yaptıkları örgütlerin amaçlarını etkin ve verimli olarak gerç

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

Yapı ve Deprem Yönetmelikleri, alan kullanım yönetmeliklerinin gözden geçirilmesi ve gerekiyorsa yeniden düzenlenmesi

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Genel Başkanı olarak şahsım ve kuruluşum adına hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

25 Nisan 2016 (Saat 17:00 a kadar) Pazartesi de, postaya veya kargoya o gün verilmiş olan ya da online yapılan başvurular kabul edilecektir.

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Tarih Celal Bayar Üniversitesi 2007 Y. Lisans Tarih - Ortaçağ Celal Bayar Üniversitesi

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

Türk Dili I (TURK 101) Ders Detayları

REW İSTANBUL 2016 FUAR SONUÇ RAPORU

T.C. BİLECİK İL GENEL MECLİSİ Araştırma ve Geliştirme Komisyonu

Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Odabaş

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

ÖĞRETMEN OLMAK, FARK YARATMAKTIR!

Transkript:

TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ AKADEMiK ARAŞTIRMALAR DERGİSİ Yılda iki kez yayınlanan ulusal ve uluslar arası hakemli bir dergidir. MEVLANA ÖZEL SAYISI 2007/3 KONYA

DERVİŞLER TARİKATI, MEVLEVİLİK 1 Eva de Vitray- Meyerovitch Çev: Yrd. Doç. Dr. Ahmet ARAS' Abstract MevZevi understand ing is of a dervish order formed out of Turkish-IsZamic cuztur e in AnataZia in the thirteenth century. It needed three centuries to spread all over the MiddZe East. The reason fort he fact that this order was so popuzar and pubzic owned resulted from i ts impzementation. This article deazs with the short history of this dervish order and i ts impzementation process. "Gidilen yön veya yol" anlamlarını içeren Arapça tarikat kelimesi, dilbilim açısından incelendiğinde, İslam tasavvufunda birbiriyle alakah iki teknik anlama sahiptir. İlahi Gerçeği (hakikat) elde edinceye kadar, vahye dayalı kanunun (şeriat) harfiyen uygulanışında farklı aşamalardan geçilir. Bu yolda ilerleme arzusunda olan her ferdin ahlaki olgunluğu elde etmesinde rehberlik eden psikolojik metod, tarikat kelimesinin ilk tercih edilen anlamını oluşturur. M.S. 9 ve 10 ncu yüzyıllarda bu şekilde tasavvufi yolda ilerleyen örnek şahsiyetler Cüneyd, Hallac, Sarac, Kuşeyri ve Kudiri 'dir. Tarikat kelimesinin ikinci anlamı ise, ll nci yüzyıldan itibaren görülen farklı İslami guruplar arasındaki ortak yaşam tarzını oluşturan, Tanrı'yı övgüye yönelik ruhani uygulamaların tümüdür. Daha geniş anlamıyla dergah ile eşanlamlı olup, bizzat bir şeyhin idaresinde özel kuralları olan bir topluluktur. Dergahlardan birisine bağlılık demek, çoğu evli olan müritlerin hayatlarında nadirende olsa genellikle bir süreliğine tekkede (manastırda) kalmasını gerektirir. Bu durum bir Hıristiyan tarikati olan Tiers Ordres'larla benzerlik göstermektedir. Mevlevi tarikati Türkiye'de Celaleddin Rumi tarafından kurulmuştur. Fakat onun en büyük oğlu Sultan Veled, bu tarikatin asıl düzenleyicisidir. En orijinal yanı daha ileride ayrıntısıyla işleyeceğimiz, meşhur sema ayinidir. Katılaniarına "dönen dervişler" (semazen) adını verdiren Tarikate bağlı müritlerden herbiri bazı zikir ve dua ayinlerine, aynı zamanda tarikatin düzenli olarak gerçekleşen toplantılarına da katılmak zorundadır. Her tekkede Tasavvufi kitaplar, salik'in bu uzun dertini yolun her aşamasında uygulayacağı kaideleri aynntısıyla açıklar. Onu yönlendirecek ve ',... ~,' "Selçuk O niversitesi ilahiyat Fakültesi Dinler Tariili Öğretim Üyesi. 1 Bu çeviri Eva de Vitray- Meyerovitch"in Rumi ct le Soufisıne (Paris-1977) adlı kitabının 29-39 ncu sayfaları arasındaki metinden yapılmıştır. 105

mutlak itaat edilmesi gereken şeyhin veya mürşidin vazifesi, yapılacak egzersizleri uygun bir şekilde veya müridierin manevi ihtiyaçları doğrultusunda d üzenlemektir. Fakat, şeyh ile tilmiz arası ilişki, tarikatteki ifadesiyle gönlünü bir mürşide bağlamaktan daha ötedir. Burada sadece manevi hayatı sorgulayanların kabiliyetlerine göre bir metodun uygulanması değil, öğretme ve öğrenme esnasındaki intikal, ruhani bir tesirin iletilişi ve sadece, bizzat Peygambere kadar giden bir yolun (silsile'nin) temsilcisi tarafından verilebilecek ilahi nüfuz söz konusudur. Uygulamada bu durum (müridin) cübbe ve hırka giymesi ve bu şekilde tarikate kabulüyle sembolize edilmiştir. Mürid'e şeyhin oğlu denilir. Ayrıca, Müridier Allah aşkı ile birbir lerini seven kardeşler olarak bilinir! er. Onlar kan bağından daha öte, manevi bir bağla birbirlerine bağlıdırlar. Her sufi cemaat, öylesine bir kardeşlik bağıyla bağlanmıştır ki, en alt seviyedeki mürid, en üstteki şeyhe ayrılmaz bir duyguyla bağlıdır; aralarındaki bağ asla koparılamaz, zira bu, gökte gerçekleşen bir ruh birlikteliğidir. Bu husustcı tanınmış İran'lı sufi Ebu Said İbn Ebu'l Hayr şöyle der: "Biri doğuda öteki ise batıda olmasına rağmen yinede birinin diğeriyle görüşmesinde neş'e ve güç vardır. Ve Allah dostunun halefi olan kişi, dostunun sözlerinden ders alır ve teselli bulur." Mevlevi tarikatinin kuruluşundan yaklaşık iki asır önce olmasına rağmen konunun daha iyi anlaşılabilmesi için, Ebu Said İbn Ebu'l Hayr'ın tekesinde kalanların titizlikle uymaları için yazdırdığı kendine has "tekke kuralları", şöyledir: '* 1-2- 3- Her zaman elbiseleri ve kendileri temiz olmalı, Camide veya başka bir mukaddes mekanda gevezelik etmemeli, Namazlarını cemaatle kılmalı, 4- Gece narnazına daha çok zaman ayırmalı, 5- Şafakta Allah'tan af dilemeli, 6- Güneş doğmadan önce konuşulmamalı ve sabahleyin mümkün olduğunca Kur'an okunmalı, 7- Akşam namazıyla yatsı namazı arası biraz uzunca dualar okunarak geçirilmeli, 8- Fakirler ve ihtiyaç sahiplerine karşı iyi davranılmalı ve onlar için sabırla çalışılmalı, 9- Birbirleriyle paylaşmadan hiçbir şey yenilmemeli 10- Biri diğerinden izin almadan orayı terk etmemeli. Bunlar dışında, boş saatler şu meşguliyetlerden birine aynlmalıdır:dini öğrenime, fazladan ibadete, veya birinin sıkıntısını gidermeye.!06

---------------------' MEVLEVİ TARİKA TI'NDA ÇİLEKEŞ UYGULAMALAR İnziva (çile) 2 : Genellikle İslam'da inziva kırk gün sürer. Fakat Mevlevi dergahlarında inzivaya çekilmeyi arzu eden dervişin tekkede kalışı binbir gündür. İzin almadan orayı terk edemez ve buna muhalif her hareket onun inzivadaki süresini uzatır, tekrar baştan başlamalıdır. Yaklaşık üç yıl boyunca Mevlevi müridi çok zor bir hayat geçirir. Başka "tarikatlerde" şeyh, zikir esnasında müridin yoğunlaşmasını sağlayacak Allah'ın isimlerinden birini müridin manevi seviyesine göre öğretir. Fakat Mevlana Celaleddin Rumi'nin dergahında müridlere, gururu kırmak için, yer süpürmek, tuvaletleri temizlemek, dervişlerin ayakkabılarını onarmak gibi yorucu ve usanç verici işler verilmiştir. Mürid verilen bu görevleri itaatle, sadakat ve neşeyle yapmak ve istese de, istemese de "Allah'ım şükürler olsun" demek ve dergahtaki selefierine büyük bir saygı göstermek zorundadır. Çilekeş te denilen bu münzevi tüm gün çalışır, sadece akşam namazı sonrası dinlenirdi. Kendine ait yataksız küçük hücresinde, örtü de olmadan uyurdu; çok soğuk olsa dahi giymernek kaydıyla sadece cübbesini örtebilirdi. Dervişler arasında, kendisine meydancı denilen bir yaşlı, güneş doğmadan bir saat önce dervişleri uyandırır, hücrelerin temizlik ve toparlanmasıyla ilgilenirdi. Caminin kandillerini yakar ve sonra cemaatle kılınan sabah narnazına çağrı için ezan okurdu. Mürid, bir hata veya üstlerine bir saygısızlık yaptığında şeyh, tüm diğer dervişlerin huzurunda, onu ineitmeden fakat gururunu kırmak için bacaklarına 10,20 kere vurarak cezalandırırdı. Birlikte, dikişsiz, deriden bir örtü etrafında toplanılarak sade yiyecekler yenilirdi. Dervişler aynı tabaktan, çok rahat etmeyecekleri bir tarzda oturarak oldukça az yeme düşüncesiyle yemeklerini yerlerdi. Birçok başka şeyhin aksine, Rumi, müridierinin dilencilik yapmalarını yasaklamıştı. Onlara Peygamberin birgün şöyle dediğini hatırlatıyor: "Saf gönüllerinizi muhafaza edin, (dilenmek yerine) çalışabilirsiniz." Ve Mevlana şunu da ilave eder: "Herkes, çalışarak, az veya çok, hayatını kazanabilir, bazısı ticaretle, kimi hattatlıkla, veya başka işlerle uğraşabilir. Kim ki bu (helal kazanç) yoldan saparsa onun bir metelik değeri yoktur." (Eflaki, op. cit.,i, p.219). bir Mevlevi dervişinin en az üç gün boyunca aç kalması (yemek yememesi) halinde ancak kendisine verilen yardımları kabul etmesi bir kaidedir. ' İtıziva (=halvet. çile): Arapça bir tcrim olan inziva. tekkclerde denişlerin dış dünya ile bütün bağlarını kopararak. yalnızca ibadet ederek ve çile doldurarak Tanrı ile bütünleşmck amacıyla kendi içine kapanmasıdır. (Çeviren) 107

Namaz Ve Oruç Dünyevi arzulardan uzak ve miskince bir hayat tarz~~ d~i.~ygulan:al~~ içerisinde görmeyen Mevlana, kesin uyulması gereken dmı hukumlerle ılgılı şunları açıklar: "Peygamberler ve velilerin yaptıkları her şey, emirler ve yasaklar, yaptıkları tüm uygulamalar, kurmuş oldukları düzen ve koydukları kurallar bizi de bunları yapmaya teşvik etmelidir. Bizim vazifemiz onların gittiği yolda gitmek, onların yaptıklarını yapmaktır." (Eflaki, op. cit., I, p. 150) üstad, müezzinin okuduğu ezanı duyduğu zaman büyük bir saygıyla kalkar ve şöyle derdi: "Ya Rab, adın ebediyete kadar anılsın, ruhlarımızı aydınlatan yalnız sensin." Dergahın hizmet er lerinden birisi şöyle anlatır: "Gençlerin kalın abalarını giydikleri, ocak ve fırın yanında bile üşünüldüğü şiddetli bir kışta Üstad, dergahın çatısına çıkmıştı ve orada binlerce kez yalvarmış ve yakarmış, sabaha kadar ibadet etmişti. Çatıdan indiğinde sabah namazını da kılmıştı ve ayakkabılarını çıkardığında topuğundaki çatlaklardan kan akardı. Müridieri de buna ağlardı. (Eflaki, p.cit., I. p.l51) Üstad, oruçtan dolayı halsizleşince şöyle demişti: "Gönül dostlarının dinlenişi yorgunlukta olur; onlar ıçın hazine zorluktadır, huzur aranarak elde edilir." Anlatıldığına göre birgün Üstad halk hamamma gider ve kendine bakarken vücudunun zayıfladığını fark eder; ve şöyle der: "Hayatımda kimseden utanmadım, fakat bugün vücudumu zayıf gödnekten, onun kendi lisan-ı hali ile 'Ben senin yükünü taşıdım, sen beni tek bir gün bile dinlendirmedin, en azından bir gün ve bir gece biraz gücümü yeniden kazanınam için dinlendirmeliydin.' dedidiğini duyar gibiyim. Fakat ne yapabilirim ki, benim istirahatim onu yarmarndan geçer, şayet ben bir an dinlenecek olsam, ruhum kendini asla dinlendirmez." Sufiler nezdinde namazın derin anlamı nedir? Mevlana'ya birgün şu soru yöneltilir: Bizi Allah'a yaklaştıracak daha kolay bir yol var mıdır? Üstadın cevabı şöyledir: "Naınazdan başkası yok. Fakat namaz sadece şekli bir ibadet değildir. Şekli yönü namazın vücududur; yani namazın şekli yönünün bir başlangıcı ve bir sonu olur, ve başlayıp biten her şey bir bütünü oluşturur. Bunu şöyle izah edebiliriztekbir ( Allah'a en yüce övgünün açılış sözü ) namazın başlayışıdır, ve selam ( dünyaya selam) sondur. Aynı şekilde, iman itirafı (şehadet) dudakların kıpırdatılmasıyla söylenen bir şey değildir. Zira bu formüle göre onun da bir başlangıcı ve bir sonu vardır, harflerle ve sözle ifade edilen şey bir başlangıcı ve bir sonu olan bir şekil ve bir vücuddur. Fakat namazın ruhu, bağımsız ve sonsuzdur.o'nun başlangıcı ve sonu yoktur. Netice olarak yalnızca Peygamberler (salat ve selam onların üzerine olsun) namazı emretmişlerdir; ve bize onu (namazı) bildiren Hz. Peygamber'de şöyle demiştir: 108

"Allah'a en yakın olduğum an namaz anıdır. O anda ne gönderilmiş bir Peygamber, ne de Allah'a yakın bir meleğim." O halde namazın ruhu sadece uygulanışmda değildir, O insanı, şuurunu kayba ve Allah'ta yokoluşa hazırlar. Böyle bir anda diğer tüm şekli davranışlar bir yana itilmiştir. Artık hiçbir şeye, saf bir ruh olan Cebrail' e bile insanın ruhunda yer yoktur.( Fihi-ma-fih, bölüm 3) TARİHTE MEVLEVİ TARİKATI Mevleviler ancak Sultan Veled idaresinde gerçek bir tarikat olabildiler. Konya'daki, ilk ev, diğer kurulan tekkelerin çıkışmda merkez durumundadır. Mevlevi Tarikatı şeyhi, Sultanlarm tacı giyindiği zaman kılıç kuşanına töreninde bulunurdu. Fatih Sultan Mehmet de Sultan Veled'in halefi olan Çelebi Amir Adil'den kılıcını almış ve O'nun müridi olmuştu. 16ncı yüzyıldan itibaren belli başlı Tekkeler, Emirler ve Sultanlar tarafından kuruldu. Müzisyen ve şair olan padişah III.Selim ( 18 nci y.yıl) Şeyh Galib'e büyük bir hayranlık besierdi ve ney'le söylenmiş birçok şiir onun eseriydi. Mevlevi Tarikatının en yaygın olduğu dönemin bu padişah zamanmda olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz. Tekkeler yeniden onarılmış, oralara ayrılan tahsisat artırılmıştır. O halde Tarikate katılma Padişah'ı memnun etmek içindi. Onların arasmda birçoğu tarikatteki dini uygulamaları kolaylaştırıyordu. Bunların başmda özellikle Bektaşi Tekkelerini kapatmayla ilgili düzenleme yapan ve onları ciddi olarak takibe alan padişah II. Mahmut (19 ncu yüzyılda) gelir. Bu durumda Bektaşiler de kendilerine sığınma imkanı veren Mevlevi Tekkelerine sığınmışlardır. Başlangıçta ve esas itibariyle bizzat Rumi'nin zamanında, tarikat tamamiyle merkezden yönetilmişti. Tarikat merkezi Konya'ydı fakat birçok küçük köyde tarikatin uzantısı tekkeler vardı. Üstad, kimin ne diyeceği kaygısını taşımadan ve yöneticilerin saygısını kazanma düşüncesinde olmaksızın, halkla iç içe yaşıyordu. Az zamanda Üstad'm çevresinde sanatkarlar, işçiler ve el işçiliğiyle geçimini sağlayanlar toplanmıştı. Mevlana, müridierine her zaman, hertür işi yapmaları noktasında tavsiyelerde bulunurdu. O bize Mevlevilerin, mutaassıp duygulardan uzakta, ve dinler arasmda hiçbir ayrım gözetmediklerini ve bu tutumlarıyla halkı etkilediklerini söyler. Dervişler guruplar halinde seyahat ediyorlar, ve oldukça sakin köylerde kalıyorlar, halka yardımcı olurken kendi imkanlarıyla yaşamlarını sürdürüyorlar, sema yaparak fakiriere sefilliklerini unutturuyorlardı. Zaman zaman mesnevideki bilgileri içeren dersler veriyorlardı. Kadınlar bile bazen, bu olağandışı töreniere iştirak ederlerdi. Kadınların tekkesi yoktu, fakat aralarından bazıları erkek olsun kadın olsun birçok müridi vardı. Eflaki, Sultan Veled'in kızı Şerife Hatun'un birçok müridi olduğunu ve Konya'lı Arife Hoşlika hatunun da çok seçkin erkek müridieri olduğunu anlatır. 16 ncı yüzyıldan sonra, tarikat yapısında değişiklik oldu. Merkezileşti ve akarları sayesinde varlığını sürdürdü. Evkaf idaresine bağlandı ve kurucusunun düşüncesinin aksine, gitgide seçkinlerin katıldığı bir hale gelmiş, temel yapısını!09

da kaybetmişti. Osmanlı idaresinin başında, Sultan II. Murat (15 nci yüzyıl) ve Fatih Mevlevilerin kendilerine karşı kurulmuş bir hareket olduğunu düşü~memişlerdi. Bedreddin isyanında, isyanı gerçekleştiren müridier asılmışlardı, fakat bununla birlikte Mevlevilere dokunulmamıştı. Bunlar Sünni tasavvufi bir yol izliyorlardı, ve siyasetle ilgilenmiyorlardı. Dahası, 16 ncı yüzyıl boyuınca padişahlar sapık ve isyankar hareketlere karşı Mevlevileri bir kalkan gibi görmüşlerdir. Gitgide artan desteklerle 18 nci yüzyılda artık tarikatler birer devlet kurumu oldular. Öte yandan, imparatorluğun küçülüşüyle birlikte Belgrad' da, Bosna' da ve orta Asya'nın diğer dış bölgelerinde, daha sonraları, Anadolu'nun civarlarında Mevlevi tekkeleri yavaş yavaş kapandı. Tarikatların artan merkezi yapısı ile kendilerini toplumdan farklı görenlerin yönetimine geçmesi aynı ölçüde onlara güveni de sarsmıştı. 1925 yılında Atatürk'ün emriyle Türkiye'de tüm tarikatler kaldırıldı. Halep tekkesi, diğer tüm Mevlevi tekkelerinin merkezi oldu; Orası dervişlerin toplandığı, şeyhlerin seçildiği ve diğer işlerin gerçekleştirildiği yer oldu. Fransız yönetimindeyken de olduğu gibi bırakılmış ve karışılmamıştı. 1944 yılında Suriye hükümeti, tekkelerin bakımının Türkiye Vakıflar Müdürlüğü'ne bağlı oluşunu reddetmiş ve kendi himayesine almıştır. Bugün, eski tekkeler müzeye dönüşmüştür, ve müzeye giriş ücretleri, ölümlerine kadar huzur evlerinde kalan eski şeyhlere hizmet için ayrılmaktadır. Bugün hala Mısır'da, Kıbrıs'ta ve Libya'da Mevlevi merkezleri bulunmaktadır. MEVLEVİ TARiKATI'NIN TESİRİ Türk devleti çok geniş bir alana hakimdi; Mevlevi müziğt sema ayini ve Mevlevi şiiri tesirini Azerbaycan'dan Viyana'ya kadar göstermiştir. Celaleddin Rumi'nin torunu, Emir Arif Çelebi, seyahat ettiği birçok ülkede dedesinin ortaya koyduğu düşünceleri yaymaya çalışmıştır. Yüzyıllar boyunca birçok uzak şehirlerde tekkeler kurulmuş ve oralarda, birçok dile çevirisi yapılan mesnevi ve Türkçe şerhleri okutulmuştur. Bu sebeple O'nun anlaşılması için Farsça bilme zorunluluğu yoktu. Sultanlar ve aileleri Mevlevi şiirlerinden zevk alıyorlardı.kendisi de bir şair olan, Sivas Emiri Kadı Burhaneddin, Rumi'ye methiyeler yazmıştı. 16 ncı yüzyıldan itibaren bir Mevlevi Edebiyatı, Klasik Türk Edebiyatı'nda farklı bir tür olarak kendini göstermişti. İbrahim Bey, Sultan Divan!, Yusuf Sineçak, Arzi Dede, Şeyh Galip, Esrar Dede, Nevşehirli Avni Bey gibi şairler, Mevlevi Edebiyatı etkisinde kalan önemli şairlerdendir. 16 ncı yüzyılda şairler, Mevlevi terimlerini de kullanmaya başlamışlardır. 15 nci yüzyıldan itibaren, Kemaleddin el Harizmi el Kubrevi, iki ciltlik bir Mesnevi Tefsiri yazmıştır. Bunun Türkçe, Arapça ve İngilizce çevirileri vardır. Hatta İran ve Hindistan'da da bu tefsire rastlanılır. Mevlevi Musikisi hakkında 17 nci yüzyıl öncesine ait fazla bir şey bilemiyoruz. Yine de 16 ncı yüzyıla ait üç kompozisyon günümüze kadar 110

ulaşmiştır. Ayrıca 17 nci yüzyıla ait iki kompozisyon, 18 nci yüzyıla ait dokuz, 19 ncu yüzyıla ait yirmialtı ve 20 nci yüzyıla ait yirmi beste günümüze ulaşmıştır. Mevlevi Edebiyatı gibi, Mevlevi Musikisi de tamamen klasik tarzda oluşumunu gerçekleştirmiştir. Tarikatın geleneksel sanatları, tamamen resim ve hat san'atına dayalı bir te'sir oluşturmuştur. Konya Müzesi bu hususta gerçek bir hazinedi~, öyle ki altın işlemeli, olağanüstü bir hat san' atı ile yazılmış ilk mesnevi el yazma nüsha ile, Üstad ve yakınlarının mezar taşlarını örten altın simlerle süslü örtüler bu müzede korunrrıaktadır. lll