TÜRKİYE DE VE YÜKSELEN EKONOMİLERDE PARA POLİTİKASI UYGULAMALARI VE ENFLASYON HEDEFLEMESİ MESLEKİ YETERLİK TEZİ



Benzer belgeler
ENFLASYON HEDEFLEMESİ

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

Bilgi Raporu. KONYA TİCARET ODASI Etüd - Araştırma Servisi. Tarih:

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

İÇİNDEKİLER III. Önsöz

İçindekiler kısa tablosu

DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

İktisat Politikası ve Toplam Talep Toplam Arz Analizi. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

Sayı: Mayıs Toplantı Tarihi: 25 Mayıs 2006

2017 YILI İLK ÇEYREK GSYH BÜYÜMESİNİN ANALİZİ. Zafer YÜKSELER. (19 Haziran 2017)

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ

Giriş İktisat Politikası. İktisat Politikası. Bilgin Bari. 28.Eylül.2015

8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI. Dr. Süleyman BOLAT

Rasyonel Beklentiler Teorisinin Politika Yansımaları ve Enflasyonla Mücadele

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

Ders Notları Dr. Murat ASLAN. Bu notlar; Prof. Dr. ABUZER PINAR ın MALĠYE POLĠTĠKASI ders kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır.

YEDİNCİ BÖLÜM MAKROEKONOMİ: TANIM, KAPSAM VE GELİŞİM

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu?

Ödemeler Bilançosunda Denge: BP Eğrisi

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA)

tepav Mart2011 N POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu Aslı Kazdağlı

DÜNYADA ENFLASYON HEDEFLEMESİ POLİTİKASININ UYGULANIŞI VE TÜRKİYE DE UYGULANABİLİRLİĞİ

REEL DÖVİZ KURU TEORİ VE UYGULAMA, KUR-ENFLASYON İLİŞKİSİ VE CARİ AÇIK

MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ. Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir.

TÜRKİYE DE ENFLASYON VE PARA POLİTİKASI

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ

GSYH (Milyar TL, Cari Fiyatlarla) GSYH (Milyar $, Cari Fiyatlarla)

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ekim 2014

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ

Grafik-6.1: Konut Fiyat Endekslerinde Büyüme (Türkiye ve İstanbul)

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 25 Mayıs 2016 Ankara

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara

EKONOMİ POLİTİKALARI VE

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 08 Haziran 2015, Sayı: 14. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 29 Haziran 2015, Sayı: 17. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 20 Şubat 2017, Sayı: 8. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI

Ekonomi Bülteni. 29 Ağustos 2016, Sayı: 34. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

I. Uluslararası Parasal Ortam 1

Mali Kural, Keşke Sadece Denklem Olsaydı. Doç. Dr. Ümit Özlale TEPAV Kamu Politikaları Eğitim ve Araştırma Enstitüsü Direktörü

2001 YILI PARA POLİTİKASI HEDEFLER VE UYGULAMA T.C. MERKEZ BANKASI TEMMUZ 2001

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME PARA VE BANKA SORULAR

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

ORTA VADELİ PROGRAM HEDEFLERİ VE UYGULAMA SONUÇLARI (13 Ekim 2017) Zafer YÜKSELER

İDARE MERKEZİ ANKARA, 27 Ocak 2015

BASIN DUYURUSU ENFLASYONDAKİ GELİŞMELER VE 2001 YILI NA BAKIŞ

İDARE MERKEZİ ANKARA, 28 Ocak 2014

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ MAYIS 2018

PARA POLİTİKASI AMAÇLARI VE ARAÇLARI TÜRKİYE UYGULAMASI

Ekonomi Bülteni. 24 Ağustos 2015, Sayı: 24. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

2016 Temmuz Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı. Murat ÇETİNKAYA Başkan. 26 Temmuz 2016 Ankara

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

MALİYE POLİTİKASI KISA ÖZET KOLAYAOF

2017 Yılı Enflasyon Beklentisi

Ekonomi Bülteni. 19 Aralık 2016, Sayı: 49. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

8.1 KLASİK (NEOKLASİK) MODEL Temel Varsayımlar: Rasyonellik; Para hayali yoktur; Piyasalar sürekli temizlenir.

BAKANLAR KURULU SUNUMU

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

BASIN DUYURUSU ŞUBAT AYI ENFLASYONU, İLERİYE YÖNELİK BEKLEYİŞLER VE FAİZ ORANLARI

Ekonomi Bülteni. 28 Aralık 2015, Sayı: 41. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Enflasyon hedeflemesi rejiminde, merkez bankalarının doğrudan kontrolünde olmayan enflasyon oranı hedef değişken olarak seçilmektedir.

2016 Ocak Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı. Erdem BAŞÇI Başkan. 26 Ocak 2016 Ankara

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici

Ayrım I. Genel Çerçeve 1

Ekonomi Bülteni. 22 Ağustos 2016, Sayı: 33. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı.

M2 Para Tanımı: M1+Vadeli ticari ve tasarruf mevduatları (resmi mevduatlar hariç)

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

Ulusal Finans Sempozyumu Dr. İbrahim M. Turhan Başkan Yardımcısı

7. Orta Vadeli Öngörüler


HAFTALIK RAPOR 23 Şubat 2015

Güncel Ekonomik Yorum

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Bakanlar Medya A.Ş. Halka Arz Fiyat Tespit Raporuna İlişkin 2. Değerlendirme Raporu

16.Bölüm:Gelir ve Fiyat Düzeyinin Belirlenmesi: Toplam Talep-Toplam Arz Modeli. Doç.Dr.Tufan BAL

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

BÖLÜM 9. Ekonomik Dalgalanmalara Giriş

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Türkiye Ekonomisi 2014 Bütçe Büyüklükleri ve Bütçe Performansı Raporu

IS-LM-BP Grafikleri. A. Sabit kur rejimi ve tam (sınırsız) sermaye hareketliliği altında politikaların etkinliği:

Transkript:

TÜRKİYE DE VE YÜKSELEN EKONOMİLERDE PARA POLİTİKASI UYGULAMALARI VE ENFLASYON HEDEFLEMESİ MESLEKİ YETERLİK TEZİ Hazırlayan Nazan YİĞİT Maliye Uzman Yardımcısı Danışman Nural KARACA Daire Başkanı Ankara-2009

ÖNSÖZ Para politikalarının ekonomi politikaları içinde gün geçtikçe daha önemli bir hale gelmesiyle, uygulanan para politikası stratejileri ile bu stratejiler çerçevesinde kullanılan para politikası araçlarının tarihsel değişimi ve gelişimi gereği daha da artmıştır. Bu çalışmada Türkiye de ve yükselen ekonomilerde para politikası uygulamaları ele alınmış, tarihsel bir süreç içinde para politikası amaçlarının, stratejilerinin ve araçlarının gelişimi ve değişimi ortaya konulmuştur. Bununla birlikte, fiyat istikrarını sağlamaya yönelik para politikası tercihleri incelenmiş ve özellikle enflasyon hedeflemesi politikasına yer verilmiştir. Çalışmanın hazırlanmasında tecrübesi ve bilgi birikimiyle bana yol gösteren, yorumlarını ve yardımlarını esirgemeyen tez danışmanım Sayın Nural KARACA ya ve katkılarından dolayı Sayın Ömer GÜNDÜZ e teşekkürü bir borç bilirim. Nazan YİĞİT Ankara-2009 ii

ÖZET TÜRKİYE DE VE YÜKSELEN EKONOMİLERDE PARA POLİTİKASI UYGULAMALARI VE ENFLASYON HEDEFLEMESİ YİĞİT, Nazan Maliye Uzman Yardımcısı Mesleki Yeterlik Tezi Nisan 2009, 77 sayfa Bu çalışmanın temel amacı, Türkiye de ve yükselen ekonomilerde uygulanan para politikası stratejileri ile bu stratejiler çerçevesinde kullanılan para politikası araçlarının tarihsel gelişimini ve değişimini genel hatlarıyla açıklarken ve enflasyon hedeflemesi politikasını incelemektir. Bu kapsamda ilk bölümde para politikası uygulamaları ve değişken hedefleme politikaları ele alınmıştır. İkinci bölümde enflasyon hedeflemesi sisteminin temellerinin anlaşılması açısından sistemin teorik çerçevesi çizilmiş daha sonra söz konusu sisteme geçişin önkoşulları, uygulama özellikleri ve teknik özellikleri üzerinde durulmuştur. Çalışmanın üçüncü bölümünde Meksika, Endonezya ve Brezilya da uygulanan para politikaları ve enflasyon hedeflemesi deneyimleri araştırılmıştır. Son bölümde ise Türkiye de uygulanan para politikası uygulamaları ile bu politikaların sonuçları irdelenmiş ve enflasyon hedeflemesi uygulaması detaylarıyla anlatılmıştır. Anahtar Kelimeler: Enflasyon, Enflasyon Hedeflemesi, Para Politikası, Yükselen Ekonomiler iii

ABSTRACT THE IMPLEMENTATION OF MONETARY POLICY IN TURKEY AND EMERGING MARKETS AND INFLATION TARGETING YİĞİT, Nazan Assistant Finance Expert Proficiency Thesis April 2009, 77 pages The main purpose of this study is to present generally the monetary policy strategies implemented in the emerging markets and in Turkey and the historical development of monetary policy instruments used within the framework of these strategies and to analyse inflation targeting policy. Therefore, in the first chapter monetary policy strategies and variable targeting has been analyzed. In the second chapter, theoretical aspect of the system has been analyzed in brief and then preconditions, implementation and technical properties of the system are presented. Monetary policy strategies and inflation targeting policy experiences in Mexico, Indonesia and Brazil are investigated in the third chapter. Then in the last chapter, the implementation and the impacts of monetary policies and also the details of inflation targeting in Turkey are analyzed. Key Words: Inflation, Inflation Targeting, Monetary Policy, Emerging Markets iv

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... ii ÖZET... iii ABSTRACT... iv İÇİNDEKİLER... v KISALTMALAR... vii TABLOLAR DİZİNİ... viii GRAFİKLER DİZİNİ... ix GİRİŞ... 1 1. PARA POLİTİKASI UYGULAMASI VE DEĞİŞKEN HEDEFLEME POLİTİKALARI... 3 1.1. PARASAL BÜYÜKLÜK HEDEFLEMESİ... 3 1.2. DÖVİZ KURU HEDEFLEMESİ... 5 1.3. FAİZ ORANI HEDEFLEMESİ... 7 1.4. GSYH HEDEFLEMESİ... 8 2. ENFLASYON HEDEFLEMESİ STRATEJİSİNİN KURAMSAL ÇERÇEVESİ... 10 2.1. ENFLASYON HEDEFLEMESİNİN GEREKÇELERİ... 10 2.2. ENFLASYON HEDEFLEMESİ: TANIM VE KAPSAM... 12 2.2.1. Enflasyonun Tanımı... 12 2.2.1.1. Parasalcı Yaklaşıma Göre Enflasyonun Nedenleri... 12 2.2.1.2. Keynezyen Yaklaşımda Enflasyon... 12 2.2.1.3. Parasalcı ve Keynezyen Yaklaşımların Karşılaştırılması... 13 2.2.1.4. Rasyonel Bekleyişler Teorisi ve Enflasyon... 14 2.2.2. Enflasyon Hedeflemesi... 15 2.2.3. Enflasyon Hedeflemesinin Diğer Teorilerle İlişkilendirilmesi... 19 2.3. ENFLASYON HEDEFLEMESİNİN STRATEJİK GEREKLİLİK VE ÖZELLİKLERİ... 21 2.3.1. Enflasyon Hedeflemesi Rejiminin Önkoşulları... 21 2.3.1.1. Para Politikasının Fiyat İstikrarı Hedefine Odaklanması... 21 2.3.1.2. Merkez Bankası Bağımsızlığı... 22 2.3.1.3. Gelişmiş Mali Piyasalar... 23 2.3.1.4. Mali Baskınlığın Olmaması... 23 2.3.2. Stratejik Özellikler... 24 v

2.3.2.1. Hesap Verilebilirlik ve Şeffaflık... 24 2.3.2.2. Güvenilirlik... 25 2.3.2.3. Esneklik... 25 2.3.2.4. İleriye Dönük Bir Yaklaşım Benimsenmesi... 25 2.4. ENFLASYON HEDEFLEMESİNİN UYGULANMASI... 26 2.4.1. Fiyat Endeksinin Seçimi... 26 2.4.2. Hedef Enflasyon Oranı... 27 2.4.3. Hedefleme Süresi... 28 3. YÜKSELEN EKONOMİLERDE PARA POLİTİKASI VE ENFLASYON HEDEFLEMESİ... 30 3.1. GENEL DEĞERLENDİRME... 30 3.2. ÜLKE ÖRNEKLERİ... 33 3.2.1. Meksika... 33 3.2.2. Endonezya... 38 3.2.3. Brezilya... 41 4. TÜRKİYE DE PARA POLİTİKASI VE ENFLASYON HEDEFLEMESİ... 46 4.1. GENEL DEĞERLENDİRME... 46 4.2. TÜRKİYE DEKİ ENFLASYONİST SÜREÇ VE UYGULANAN PARA POLİTİKALARI... 47 4.3. TÜRKİYE DE ENFLASYON HEDEFLEMESİNİN GENEL ÇERÇEVESİ... 58 4.3.1. Hedefler ve Belirsizlik Aralığı... 58 4.3.2. Temel Politika Aracı... 58 4.3.3. Hedeflerin Değiştirilme Koşulları... 59 4.3.4. Karar Alma Mekanizması... 59 4.3.5. İletişim Araçları... 60 4.4. TÜRKİYE DE ENFLASYON HEDEFLEMESİNİN UYGULANMASI... 61 SONUÇ... 71 KAYNAKÇA... 75 vi

KISALTMALAR TCMB GSYH TÜİK vd. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Gayrisafi Yurtiçi Hâsıla Türkiye İstatistik Kurumu Ve diğerleri vii

TABLOLAR DİZİNİ Sayfa No Tablo 3.1. Meksika da Enflasyon Hedeflemesi... 37 Tablo 3.2. Endonezya da Enflasyon Hedeflemesi... 40 Tablo 3.3. Brezilya da Enflasyon Hedeflemesi... 44 Tablo 4.1. Türkiye de Örtük Enflasyon Hedeflemesi... 56 Tablo 4.2. Enflasyon Hedeflemesi Döneminde Belirsizlik Aralığı, Enflasyon Hedefi ve Enflasyon Gerçekleşmeleri... 63 Tablo 4.3. Para Politikası Kurulu Faiz Kararları... 68 Tablo 4.4. 2009 Yılında Hedefle Uyumlu Patika ve Belirsizlik Aralığı... 70 viii

GRAFİKLER DİZİNİ Sayfa No Grafik 4.1. Türkiye deki Enflasyonist Süreç (1989-2005)... 54 Grafik 4.2. Örtük Enflasyon Hedeflemesi Döneminde Enflasyon Hedefleri ve Beklentiler... 57 Grafik 4.3. Enflasyon Hedeflemesi Döneminde Enflasyon Beklentileri... 62 Grafik 4.4. Enflasyon Patikası, Belirsizlik Aralığı ve Enflasyon Gerçekleşmeleri (2006-2008)... 65 Grafik 4.5. 2008-2009 Dönemi Enflasyon Beklentileri... 67 Grafik 4.6. TCMB Gecelik Faiz Oranları... 69 ix

GİRİŞ Dünyada, toplumlardaki iktisadi ve sosyal yapının şartlarına göre farklı dönemlerde farklı ekonomik hedeflerin ön plana çıktığı ve bu hedefleri gerçekleştirmeye yönelik olarak da farklı ve yeni yaklaşımların oluşturulmaya çalışıldığı görülmektedir. Yenilik arayışları bugün de devam etmektedir. 1990 lı yıllardan sonra yıldızı parlamaya başlayan enflasyon hedeflemesi yaklaşımı da bu arayışların sonucunda ortaya çıkan yeni bir kavramdır. Enflasyonun geleceğe yönelik olarak belirli bir zamanda bir nokta yada bant şeklinde ilan edilerek bu düzeyin gerçekleştirilmesi ve sürdürülmesine yönelik para politikası yaklaşımı olarak tanımlayabileceğimiz bu yaklaşım, 1970-1990 yılları arasında ülkelerin fiyat istikrarını gerçekleştirme konusunda yeterli başarıyı sağlayamamaları sonrasındaki arayışlar doğrultusunda ortaya çıkmıştır. 1970 ve 80 li yıllarda uygulanan parasal büyüklük, döviz kuru hedeflemesi gibi politikalardan fiyat istikrarının sağlanması ve sürdürülmesi açısından yeterli başarının elde edilememesi sonucu ortaya çıkan arayışlar, 90 lı yılların başından itibaren enflasyon hedeflemesini genel kabul gören bir yöntem haline getirmiştir. 1990 yılından itibaren günden güne artan bir taraftar kitlesi bulmuş ve uygulandığı ülkelerde göstermiş olduğu başarılı performansla da kendine sağlam bir yer edinmiştir. Para politikalarının uygulanmasında varılmaya çalışılan ana hedef fiyat istikrarını sağlamaktadır. Bu durum uzun vadede finansal istikrarın sağlanması açısından da göz ardı edilemez bir öneme sahiptir. Bundan hareketle bu çalışmada, yükselen ekonomilerde ve Türkiye de fiyat istikrarı hedefine ilişkin para politikası tercihleri ortaya konulmakta ve özellikle enflasyon hedeflemesi politikasına değinilerek, bu politikanın uygulama sonuçları ele alınmaktadır. Çalışma giriş ve sonuç bölümü hariç olmak üzere dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde para politikası uygulamaları ve değişken hedefleme politikaları incelenmiştir. Bu çerçevede parasal büyüklük hedeflemesi, döviz kuru hedeflemesi, faiz oranı hedeflemesi ve gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) hedeflemesi konuları açıklanmıştır. İkinci bölümde enflasyon hedeflemesi stratejisinin teorik çerçevesi ele alınmıştır. Bu kapsamda enflasyon hedeflemesinin gerekçeleri, tanımı ve kapsamı, 1

diğer teorilerle ilişkilendirilmesi, stratejik gereklilik ve özellikleri ile teknik uygulama özellikleri incelenmiştir. Üçüncü bölümde yükselen ekonomilerde para politikası uygulamaları ve enflasyon hedeflemesi deneyimlerine yer verilmiştir. Bu çerçevede öncelikle genel bir değerlendirme yapılmış; daha sonra ise enflasyon hedeflemesi uygulayan üç ülke seçilerek bu ülkelerin yakın geçmişte uyguladıkları para politikalarına değinilmiş ve enflasyon hedeflemesi süreçleri analiz edilmiştir. Son bölümde ise Türkiye de geçmişten günümüze kadar uygulanan para politikaları ve son dönemde uygulanan enflasyon hedeflemesi politikası incelenmiştir. Burada genel bir değerlendirme yapıldıktan sonra Türkiye için temel sorun olarak nitelendirilen enflasyonun kazandığı özellikler, etkileri ve dinamikleri ayrıntılı olarak ele alınmış; enflasyon hedeflemesinin uygulamasına kadar geçen süreçte uygulanan para politikaları değerlendirilmiştir. Daha sonra ise 2006 yılında uygulamaya konulan enflasyon hedeflemesi rejiminin genel çerçevesi açıklanmış ve enflasyon hedeflemesi politikasının uygulama sonuçlarına yer verilmiştir. 2

1. PARA POLİTİKASI UYGULAMASI VE DEĞİŞKEN HEDEFLEME POLİTİKALARI Para politikası uygulaması, makroekonomik hedeflerin saptanmasını, bu hedeflere ulaşmayı sağlayacak bir ara hedef değişkenin seçilmesini ve bu değişkenin belli bir değerinin belirlenmesini; bu ara hedefe götürecek bir faaliyet hedef değişkeninin seçilmesini ve bu değişkenin belirli bir değerinin belirlenmesini ve para politikası araçlarını kullanarak bu saptanan hedeflere ulaşmayı kapsamaktadır. Uygulama prosedüründe yer alan faaliyet hedef değişkeni, para otoritesinin başka bir hedef değişkende dolaylı olarak bir kontrol sağlamak amacıyla nispeten doğrudan manipülasyon yapabileceği bir değişkendir. Ekonomideki gelişmelerden bağımsız olarak bu hedeflerin değiştirilmesi para politikasında bir değişikliği ifade eder. Dolayısıyla, bu hedef değişkenler, hem makroekonomik hedef değişkendeki gelişmeleri önceden görebilen bir gösterge değişken ve hem de onları etkilemek için kullanılan bir araç değişkendir (Oğuz, 1997). Merkez bankaları fiyat istikrarını sağlamak için çeşitli politikalar gündeme getirmişlerdir. Para politikaları ülkenin sosyo-ekonomik durumu ve merkez bankasının konumuna göre ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Uygulanacak para politikasını sadece günün gereklerine uygun olmak yerine, önceden belirlenen bir politika uyarınca yürütmek için belli bir değişkeni hedeflemek yada bir değişkeni nominal çıpa kabul ederek bunun yardımıyla hedefe ulaşmaya çalışmak merkez bankaları açısından sık görülen bir uygulamadır (Malatyalı, 1998). Nominal çıpa, fiyatlar üzerinde belirleyici etkisi olan ve gelecekte alacağı / alabileceği değerler politika uygulayıcısı tarafından önceden açıklanan bir nominal değişkendir. Para büyüklüğü, faiz oranı, döviz kuru, enflasyon, fiyat endeksi, ücret ve hatta nominal GSYH çıpa olabilen değişkenlerdir (Uygur, 2000). 1.1. PARASAL BÜYÜKLÜK HEDEFLEMESİ Para arzı, merkez bankalarının doğrudan kontrolü altında bulunan, para politikası araçlarıyla kolaylıkla etkilenebilen ve yönlendirilebilen bir değişkendir. Bu özellikleri nedeniyle 1980 li yılların başına kadar çok sayıda merkez bankası para arzı hedefini kullanmıştır. Parasal büyüklüklerin hedeflenmesine ilişkin politikalarda 3

bu amaç için, parasal tabandan başlayarak değişik para stokları veya kredilerle ilgili büyüklükler kullanılabilir. Para arzı değişkeninin başarısı büyük ölçüde para talebinin istikrarına yada en azından tahmin edilebilirliğine bağlıdır. Eğer, paranın dolaşım hızı nispeten sabit bir seyir izliyorsa veya önceden belirlenebilir ise, parasal büyüklüğün artış oranı şeklindeki hedef, nominal gelirin istikrarlı bir büyüme oranı seyri içinde kalmasını sağlayabilir ve bu da uzun dönemde fiyat istikrarını beraberinde getirir. Bu tür bir ortamda parasal büyüklüğün nominal çıpa olarak kullanılmasının bazı avantajları vardır. Öncelikle bazı parasal büyüklükler (özellikle dar tanımlılar) merkez bankası tarafından çabuk ve etkin bir şekilde kontrol edilebilmektedir. İkinci olarak, parasal büyüklükler kısa gecikmelerle doğruluk payı yüksek bir şekilde ölçülebilmektedir. Üçüncü olarak, parasal büyüklük kısa sürede bilinir hale geldiği için nominal çıpa olarak kullanılması para politikasının şeffaflığını artırır ve para politikasının bu özelliğe sahip olmasının önemli avantajları söz konusudur. Parasal bir büyüklük, para politikasının içinde bulunduğu durumla ve karar alıcıların niyetleriyle ilgili olarak kamuoyuna ve piyasalara anında sinyal verir ve böylece enflasyonist bekleyişlerin sabitlenmesine yardımcı olur. Ayrıca, parasal büyüklük hedefinin şeffaflığı, merkez bankasının enflasyonu düşük tutma konusunda kamuoyu nezdinde hesap vermesini gerektirdiği için, genişlemeci para politikası izlenmesi konusunda merkez bankası üzerindeki baskıların azalmasına neden olur (Şıklar, 1999). Bu avantajlarından dolayı 1970 lerde enflasyonla mücadelede yaygın olarak para stoku hedeflemesi kullanılmıştır. Para stoku hedeflemesinin başarısı istikrara yada en azından para talebinin tahmin edilebilirliğine bağlı olduğu için, 1980 lerde finansal piyasalardaki yeniliğe bağlı olarak para talebindeki zayıflamalar ve değişmeler, bu yaklaşımın başarısız olmasına neden olmuştur (Doğan, 1998). Yapısal değişim ve finansal liberalizasyon programları uygulayan birçok ülkede paranın dolaşım hızındaki istikrarın kaybolması, yeni finansal araçların ortaya çıkması ve finans sektöründeki hızlı büyüme sonucu para talebindeki istikrar bozulmuş ve gelişmeler parasal büyüklüklerin ara hedef olarak seçilmesini güçleştirmiştir. Para stokunun en önemli belirleyicisi olan para tabanının hedef değişken seçilmesi de pek uygun değildir. Çünkü, para tabanı ile genel fiyat düzeyi arasında her zaman yüksek bir korelasyon da yoktur. Para arzı tanımlarını veren M1, M2, M3 gibi büyüklüklerin 4

her birinde ölçüm hataları söz konusudur (Oktar, 1998b). Ara hedef olarak seçilen parasal büyüklüğün enflasyon ve cari gelir için nominal çıpa olma özelliğini yitirmesi, ekonomistleri alternatif politika araçlarına yöneltmiştir. 1.2. DÖVİZ KURU HEDEFLEMESİ Nominal olarak hedeflenen bir diğer ara değişken, döviz kurudur. Döviz kuru çıpası ülke merkez bankasının ön taahhüdü olduğu için zaman tutarsızlığı sorunundan kurtulma avantajını getirmekte, böylece merkez bankası döviz kurunun devalüe edilmesine yol açacak aşırı genişlemeci politikalar izleyememektedir. Öte yandan döviz kurunun çıpa olarak kullanılması, yerli ülkedeki enflasyonun takip edilen ülkenin enflasyon düzeyine yaklaşacağı konusundaki bekleyişlere uyarak, ülkedeki enflasyonist bekleyişleri düşürmek gibi bir avantaja da sahiptir. Parasal genişlemenin ara hedef olarak konulduğu durumlarda paranın dolaşım hızının tahmin edilmesi yönünde güçlükleri olan ülkeler veya dış ticaret hacmi büyük ama küçük ölçekli bazı ülkeler (Hollanda gibi), parasal büyüklüklerin yerine döviz kurunu ara hedef olarak seçmişlerdir. Döviz kuru hedefleri para politikalarının baz alınan ülkenin para politikasına göre ayarlanmasını gerektirmektedir. Döviz kurunun ara hedef olarak kullanılması, gelişmiş ekonomiler için söz konusu olabildiği gibi, aynı zamanda dışa açık küçük ekonomilerde yada para otoritesinin kredibilitesinin kaybolduğu ve onun yeniden kazanılmasına ihtiyaç duyulduğu ülkelerde yarar sağlayabilir. Kronik enflasyon yaşanan ülkelerde uygulanan istikrar programlarının çoğunda kur temel nominal çıpa olarak kullanılır. Sabit kur sisteminde kur düzeyi sabit tutulurken; kontrollü kur, dalgalı kur ve kur bandı uygulamalarında kurun düzeyi değil, artış hızı kontrol edilir. Kura dayalı programlarda kurun kısa dönemde nasıl hareket edeceği önceden açıklandığı için programın başında devalüasyon yapılmakta ve devalüasyondan sonra kur sabit tutulmaktadır. Programın işleyişine göre, ilerleyen dönemlerde yeniden nominal kur ayarlaması yapılmaktadır. Kurun reel olarak değerlenmesi sonucu dış ticaret dengesi bozulmakta ve dış açık artmaktadır. Yerli paranın değerlenmesi sonucu göreli mal fiyatları değiştiği için ihracat azalmakta, ithalat artmaktadır. Dış yardım sağlanabildiği sürece cari açık büyük bir sorun haline gelmemektedir. Kura 5

dayalı programlarda, ekonomik faaliyet (özel tüketim ve reel GSYH) genellikle ilk anda patlamakta ve sonra kredibilitenin azalmasıyla bunu daralma takip etmektedir. Devalüasyon oranının sabit tutulduğu bir ortamda enflasyonun düşme hızı değişmektedir. Kur artış hızı enflasyonun altında tutulduğu için enflasyon yavaş düşmektedir. İstikrar programlarında kurun çıpa olarak kullanılması, çok yüksek enflasyon yada hiperenflasyon durumunda ve mali önlemlerin de uygulamaya konduğu güvenilir programlarda başarılı olmaktadır. Kur çıpası, enflasyonist baskı ve süregelen enflasyon yüzünden kronik enflasyonu düşürmede daha az başarılıdır. Sıkı mali tedbirlerle desteklense de kurun sabit tutulması enflasyon üzerinde az etkili olmaktadır. Sabit kur, finansal disiplini sağlama ve enflasyonu kontrol altına alma konusunda başarılı olmasına rağmen, rekabetin korunması ve ödemeler dengesinin düzeltilmesi konusunda yetersiz kalmaktadır. Kur çıpasının stabilizasyon sürecindeki sonuçları, çıpaya duyulan güven ile yakından ilgilidir. Kur çıpasına tam güven duyulduğu ve bu politikadan vazgeçilmeyeceğine inanılan bir ortamda, devalüasyonun azalmasıyla birlikte enflasyon da düşecektir. Eğer kronik enflasyon sürecinde pek çok başarısız istikrar girişimi yaşanmışsa, yeni istikrar girişimlerine güven duyulmamakta ve programın başarı şansı azalmaktadır. Eğer kur politikası güvenilir değilse, halk devalüasyonun ve ardından gelen sabit kur uygulamasının geçici olduğuna ve gelecek dönemde daha yüksek devalüasyonların yapılacağına inanacaktır. Bu durumda, programın başında sabit kura bağlı olarak nominal faizlerin düşmesi sonucu, tüketim maliyeti düşecek ve gelecek döneme göre bu dönemki tüketim talebi artacaktır. Programın başında yaratılan suni canlılığın nedeni budur. Fazla talep olduğundan yurtiçi mal fiyatları devalüasyon oranından daha az düşecektir. Bu yüzden eğer başlangıçta programın kredibilitesi yoksa enflasyonda kalıcı bir düşüş sağlanamamaktadır. Yurtiçi mal fiyatlarında oluşan enflasyonist baskı, para biriminin değerlenmesine yol açmaktadır. Yurtiçi fiyatların yüksek olması bir süre sonra talebi azaltır. Böylece ekonomi daralma sürecine girmiş olur. İstikrar sürecinin sonuçları üzerinde kredibilite eksikliği önemli rol oynamaktadır. Kurun nominal çıpa olarak kullanılması tam kredibilitenin olduğu durumda enflasyonun düşmesinde etkili olmakta ve reel maliyetler az olmaktadır. 6

Tam kredibilitenin sağlanamadığı durumda enflasyonda istenen düşüş gerçekleşmemekte ve reel maliyetler yüksek olmaktadır. Finansal liberalleşme gerçekleştirilirken sabit kur sistemini korumak daha da zorlaşır. Özellikle sabit kuru yada kur aralığını korumaya çalışan ülkeler, dış faiz oranları ve iç piyasa bakış açısıyla tercih edilebilecek faiz oranı arasındaki tutarsızlıkla mücadele etmek zorundadır. Bir ülke yüksek enflasyonla mücadelede sıkı para politikası uyguladığı zaman, ülke içindeki faiz oranları dış faiz oranlarını aşacak ve yüksek faiz oranları ülkeye sermaye akışını sağlayacak, bu da sıkı para politikasının etkilerini dengeleme eğiliminde olacaktır. 1.3. FAİZ ORANI HEDEFLEMESİ Faiz oranı siyasi müdahalelere en açık bulunan değişken olma özelliğini taşır. Merkez bankaları bağımsız değilse faiz oranlarının ara hedef olarak etkin biçimde yönlendirilebilmesi güçleşecektir. Bu bakımdan, bu hedef değişkenin enflasyon için iyi bir gösterge olabilmesi, bağımsız bir merkez bankasının varlığıyla gerçekleşebilir. Çünkü para politikasının siyasi iradenin çıkarları yönünde kullanılması amacıyla gelebilecek taleplere ancak bağımsız bir merkez bankası karşı koyabilir. Aksi takdirde baskılara açık bir faiz politikası, hedef değişken olma özelliğini ve gücünü yitirir. Monetarist iktisatçıların savunduğu gibi, faizin değişken bir parametre olması ve dışsal faktörlerin etkisi altında bulunması, faiz oranının ara hedef olarak belirlenmesine ciddi bir engel oluşturmaktadır. Çünkü böyle bir durumda iktisadi birimlere yanlış bilgi akışı söz konusu olacaktır. Kaldı ki faiz oranlarının istikrara kavuşması, parasal hedefin istikrara kavuşması anlamına gelmez. Nominal faizler istikrar içindeyken fiyat bekleyişlerinin değişmesi sonucu reel faizler değişebilir ve dengeler bozulabilir. Bu nedenle, faiz oranının bir ara değişken olarak değeri sınırlıdır ve pek de anlamlı değildir. Nitekim birçok ülkede para politikasının ara hedefi olarak seçilen faiz oranları beklenen sonuçları vermemiştir. Faizler ara hedef olarak kullanıldığında kısa dönemli faizlerin nihai hedefle ilişkisinin zayıf olması, uzun dönemli faizlerin nihai hedefle ilişkisi olmasına rağmen merkez bankasının kontrolünde olmaması, faizlerin ara hedef olarak alınmasını güçleştirmiştir (Melo ve Denizer, 1997). 7

1.4. GSYH HEDEFLEMESİ Cari milli gelirin hedeflendiği uygulamalarda reel büyüme ve istenen enflasyon oranı ile tutarlı bir cari milli gelir hedefi belirlenmektedir. Enflasyon hedeflemesi, üretim düzeyinin istikrarını göz ardı eden bir kural olarak değerlendirilebilir. Bir enflasyon hedefi, enflasyon üzerinde daha sıkı bir kontrol olanağı tanımasına karşın, üretimde daha büyük ölçüde değişkenliğe neden olabilir. Örneğin enflasyon oranını artıran ve üretimi azaltan negatif bir arz şoku, sayısal olarak tespit edilmiş olan enflasyon hedefinin tutturulması için sıkı para politikası uygulanmasını gündeme getirir. Oysa bu tür bir politika, üretimi daha da düşüreceği için zarar görenlerin sayısı artacaktır. Aksine, dolaşım hızı şoklarının olmadığı bir ortamda parasal büyüklük hedefi, nominal gelirin artışını hedeflemekle aynı şeydir. Çünkü, nominal gelir artışı, reel üretim artışı ile enflasyonun toplamına eşit olmaktadır. Negatif arz şoku, fiyatları yükseltip üretimi düşürdüğü için nominal gelir üzerindeki etkisi, enflasyon üzerindeki etkisinden daha küçük olacaktır; bu da para politikasında daha az bir sıkılaşmaya neden olacaktır. Nominal gelir artışı hedefi, enflasyon hedefinin sahip olduğu birçok özelliğe sahiptir. Öte yandan, bu strateji de aynı avantaj ve dezavantajlara konu olmaktadır. Pozitif cepheden bakıldığında, dolaşım hızı şoklarının neden olduğu sorunlardan biri olan zaman tutarsızlığı sorunundan kurtulma olanağı vermekte ve ülkenin kendi koşullarına göre bağımsız bir para politikası yürütmesine imkan sağlamaktadır. Negatif cepheden konu ele alındığında ise, nominal gelirin para otoriteleri tarafından kontrolünün kolay olmadığını söylemek mümkündür ve nominal gelir hedefine ulaşmadaki başarılarının değerlendirilebilmesi için çok uzun bir süre gereklidir. Ancak nominal gelir artışının hedeflenmesi, somut olarak reel üretim cephesine de ağırlık verdiği ve bu nedenle reel gelirde daha küçük dalgalanmalara yol açtığı için avantajlı görünmektedir. Mevcut avantajlarına karşın nominal gelir hedeflemesi, enflasyon hedeflemesine göre iki önemli dezavantaja sahiptir. İlk olarak, nominal bir GSYH hedefi merkez bankasını veya hükümeti bir dizi potansiyel GSYH büyüme oranı açıklamak zorunda bırakabilir. Potansiyel GSYH tahminleri tam bir doğruluk taşımayacağı ve zaman içerisinde değişiklik gösterebileceği için bu tür açıklamalar oldukça önemli sorunlar doğurmaktadır. Potansiyel GSYH artışı için belirli bir rakam 8

açıklanması, karar alıcıların aslında mevcut olmayan bir kesinliğe işaret ettikleri şeklinde yorumlanabilir ve kamuoyu tarafından bu hedefin sabit bir hedef olarak yorumlanması gibi hatalı bir duruma yol açabilir. Bu nedenle potansiyel GSYH artışına ilişkin spesifik bir büyüklüğün hedef olarak açıklanması, siyasi tartışmalara yol açabilir ve politika kararlarını alanlarla siyasiler arasında bir çelişkinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Öte yandan potansiyel GSYH artış oranına ilişkin tahmin oldukça yüksekse ve toplum tarafından bu değerin hedef olarak kullanıldığı inancı yaygınlaşırsa geleneksel zaman tutarsızlığı sorunu ve buna bağlı olarak enflasyonist bir yanlılık ortaya çıkabilir. İkinci dezavantaj, nominal GSYH kavramının kamuoyu tarafından tam olarak anlaşılamamasıdır. Bu da enflasyon hedeflemesine göre daha az bir şeffaflık yaratır. Örneğin toplu sözleşmeler imzalanırken hiç kimse nominal GSYH artışından söz etmez. Ayrıca nominal ve reel GSYH kolayca karıştırılabileceği için nominal GSYH hedefi kamuoyu tarafından merkez bankası reel GSYH artışını hedefliyormuş gibi değerlendirilebilir ve dolayısıyla yukarıda ortaya konan sorunların doğmasına yol açabilir (Oktar, 1998a). 9

2. ENFLASYON HEDEFLEMESİ STRATEJİSİNİN KURAMSAL ÇERÇEVESİ 2.1. ENFLASYON HEDEFLEMESİNİN GEREKÇELERİ Merkez bankaları fiyat istikrarını sağlamak için çeşitli politikalar gündeme getirmişlerdir. Para politikaları ülkenin sosyo-ekonomik durumu ve merkez bankasının konumuna göre ülkeden ülkeye farklılık göstermiştir. Merkez bankaları uyguladıkları para politikalarıyla uzun vadede fiyat istikrarını sağlamayı amaçlarken, kısa vadede büyüme, işsizlik, gibi reel değişkenler ile faiz oranları ve kurları izler ve bunlarla ilgili politikalarla tutarlı kalmaya çalışırlar. Enflasyonun yüksek düzeylere ulaştığı ülkelerde enflasyonu düşürmeye yönelik politikalar gelir dağılımını etkilediği gibi maliyetli olmaktadır. Böyle durumlarda, politikaların merkez bankalarından daha çok hükümetler tarafından yönlendirilmesi gerekmektedir. Para politikası oluşturulurken ve uygulanırken merkez bankasının bağımsızlığının başarıyı artırdığı son yıllarda sık sık vurgulanmaya başlanmıştır. Merkez bankasının amacı fiyat istikrarını sağlamaksa, hedef ve yaklaşımını uzun vadeli bir bakış açısı çerçevesinde kamuoyuna açıkça duyurabilmenin para politikasının başarısını artırdığı ileri sürülmektedir. 1930'larda altın standardının kaldırılmasına kadar, enflasyon sorun olarak ekonominin gündeminde yer almamıştır. Bu dönemde enflasyon oranındaki istikrarın ötesinde fiyat seviyesinde istikrar yaklaşımı öne çıkmıştır. 1930'lara gelindiğinde yoğun olarak karşılaşılan sorun, enflasyon değil işsizlik ve durgunluk olmuştur. Keynezyen politikalar bu ortam içerisinde şekillenmeye başlamış ve efektif talebin canlı tutulması önerileri gündeme gelmiştir. Enflasyon sorun olarak dünya gündemine 1970'lerde girmiştir. Bu dönemde, Keynezyen politikaların ekonominin tam istihdam seviyesinin çok altında olduğu durumda etkili olduğu, diğer koşullarda çözüm sunamadığı vurgulanmıştır. Enflasyonun ciddi sorun olarak görülmeye başlandığı 1970'lerde politikaların ve araçların değiştirilmesi gereği ortaya çıkmıştır. Ekonomide oluşan kısa dönemli şoklara müdahale etmenin ekonomideki dengeleri bozduğu görüşü de bu dönemde sık sık vurgulanmaya başlanmıştır. Vurgulanan bir diğer görüş, uzun dönemde Phillips Eğrisi nin geçersizliği ve genişlemeci politikaların uzun dönemde enflasyona yol açtığıdır. Para politikasının temel hedefinin fiyat istikrarı olması gerektiğini savunanların diğer bir görüşü ise ücretler 10

ile fiyatların ileriye dönük enflasyon beklentilerine göre şekillendiğidir. Büyümeyi hedefleyen aktif para politikasıyla, ekonomik birimlerin beklentilerinin değişmeyeceği varsayılarak enflasyon artırılmadan, üretimin artırılacağı ve işsizliğin azaltılacağı görüşü bu dönemde kabul edilmiştir. Ancak, bu politika ekonomik birimlerin beklentilerini veri kabul ederek (firma ve işçilerin ücret ve fiyatlarda, dolayısıyla enflasyonda artış olmayacağını varsayarak), zaman tutarsızlığı sorununu göz ardı etmiştir. Başka bir deyişle, akılcı davranan ekonomik birimler üretim artışını hedef alan merkez bankasının gelecekteki politikasının genişlemeci olacağını öngörerek, ücret ve fiyatlarda artış yaparak, enflasyon beklentisine neden olurlar. Sonuç olarak üretim artışı sağlanmadan yüksek bir enflasyon düzeyinde denge sağlanmış olur. Müdahaleci politikalar bu bağlamda üretimi değil enflasyonu artırmaktadır. Fiyat istikrarının büyümeyi olumlu etkilediği savunulmaktadır. Fiyat istikrarının sağlanması, piyasa ekonomisinin beklentilerini olumsuz etkileyen enflasyon belirsizliğini azaltmakta ve sistemin daha etkin çalışmasını sağlamaktadır. Bu tartışmalar, 1970'lerde gündemi işgal etmeye başlamış ve fiyat istikrarının sağlanması öncelikli politika hedefi haline gelmiştir. 1970 ve 1980'li yıllarda birçok ülke para politikası çerçevesinde para talebinin istikrarlı olduğu varsayımıyla parasal büyüklükleri ara hedef olarak seçmişlerdir. Bu hedef değişkenler ile gelir, fiyat ve paranın dolaşım hızı arasında istikrarlı bir ilişkinin varolduğu görüşünden kaynaklanmıştır. Ancak, yapısal değişim ve finansal liberalizasyon programları uygulayan birçok ülkede paranın dolaşım hızındaki istikrarın kaybolması, yeni finansal araçların ortaya çıkması ve finans sektöründeki hızlı büyüme sonucu para talebindeki istikrar bozulmuş ve gelişmeler parasal büyüklüklerin ara hedef olarak seçilmesini güçleştirmiştir. Ara hedef olarak seçilen parasal büyüklüğün, enflasyon ve cari gelir için nominal çıpa olma özelliğini yitirmesi, ekonomistleri alternatif politika arayışlarına yöneltmiştir. Ara hedefler kullanılmasını gerektirmediğinden enflasyonun doğrudan hedeflenmesi politikası alternatif bir para politikası olarak ortaya çıkmıştır. Enflasyonun doğrudan hedeflenmesi politikası uygulamasında, merkez bankası (hükümet ile birlikte veya ayrı olarak) enflasyona ilişkin belirli bir süreç için rakamsal hedef veya hedef aralığı belirler. Hedefe ulaşabilmek için ara hedef veya hedefler seçme zorunluluğu yoktur. Merkez bankası bu amaçla tek başına bazen de bütçe yönetimini üstlenen kurumla birlikte sorumluluk alır. 11