Rockefeller açık sözlü adamdır. En sevdiğim Laflarından biri:çok çalıģmayın, para kazanacak vaktiniz kalmaz... Atatürk yüzünden, planlarımızı yarım yüzyıl ertelemek zorunda kaldık. diyen ABD li bankacı iģ adamı David Rockefeller, baģka neler demiģ? Biraz uzun Daha uzundu ama ben sadece bizim için önemli olan bölümlerini aldım. Oldukça düģündürücü ĠĢte David Rockefeller in söyledikleri: TÜRKĠYE'YE ADNAN MENDERES ZAMANINDA "MARSHALL YARDIMI" ĠLE EL ATTIK Mesela Türkiye yi ele alalım. Türkler de yıllar boyu komünizme karģı savaģmıģtır. 1950 lerde ülke yönetimine bize desteğimizle Adnan Menderes gelmiģti. Aslında Menderes bizimle baģta gayet güzel bir diyalog kurmuģtu. Bizden seçimde aldığı destek karģılığında, Marshall yardımı adı altında devamlı borç alıyor ve ülkesinde yatırımlar yaparak sanayi yapısını geliģtiriyordu. Fakat o kadar plansız ve programsız harcama yapıyordu ki ödeme günleri geldiğinde, bizden, borç ödemek için tekrar tekrar borç istemeye baģladı. Biz de kendisinden ülkesini yabancı sermayeye açmasını ve bizim Ģirketlerimize özel imtiyazlar tanımasını, diğer bir deyiģle Osmanlı Ġmparatorluğu na dayatılan kapitülasyonlar benzeri Ģeyler talep ettik Menderes bize bunu hiçbir zaman kabul etmeyeceğini söyledi ve bizden uzaklaģamaya baģladı. Ülke insanı ilk defa asfalt yollarla tanıģıyor, fabrikalar arka arkaya dikiliyordu. Ülkenin çoğunluğu Müslüman olduğu için ülkenin her yerine camiler yaptırıyordu. Menderes bu Ģartlarda iktidarda ki yerini uzunca bir süre için, sağlamlaģtırdığını sanıyordu. Bir darbe ile bu iģe bir son verildi ve sonunun öyle bitmesini istemediğimiz halde, çalıģma arkadaģlarıyla beraber idam edildi. Sadece CELAL BAYAR kurtuldu, çünkü bir MASONDU ve yakın arkadaģı Papa Roncalli ya da diğer adıyla 23. John, Vatikan ın baskısıyla onu idamdan kurtardı. 1980 DARBESĠ BĠZĠM ĠSTEKLERĠMĠZ DOĞRULTUSUNDA YAPILDI Aynı ülkede gerçekleģen 1980 darbesi de bizim isteklerimiz doğrultusunda yapıldı. O zamanlar ülkede bir solcular, bir sağcılar iktidara geliyor ve bizim isteklerimiz doğrultusunda ülke ekonomisini yönlendiriyorlardı. Fakat Amerika ve Avrupa da geliģmiģ ülkelerin piyasaları doyuma ulaģmıģlar ve biz yeteri kadar mal satamaz olmuģtuk. Bunun üzerine diğer az geliģmiģ ülkelere uyguladığımız planı onları da uygulamak istedik ve serbest piyasa ekonomisine geçmelerini ve ithalatın serbest bırakılmasını talep ettik. Bu istediğimizi kabul etmiģ görünüyorlar, fakat iģi uzatıyorlardı. BĠNLERCE TÜRK GENCĠ UYDURMA ĠDEOJĠLER UĞRUNA CAN VERDĠ En sonunda bu ikilem yine bildiğimiz yollarla, Ordo Ab Chaos ile çözüldü. Yani önce kaos, sonra düzen. Provokatörlerimiz aracılığıyla sağ ve sol ideoloji kavgaları baģlatıldı. Aslında baģında onay vermiģ gibi göründüğümüz Kıbrıs SavaĢı ndan sonra ülkeye uygulanan ambargo sayesinde halk canından bezmiģ, ülkede yağ ve tuz bile bulunamaz olmuģtu. Karaborsacılar zenginleģirken halk iyice sefalete düģmüģtü. Ülkeye gönderilen provokatörlerimiz için bu halkı kıģkırtmak hiç zor olmadı. Ülke halkı
sağcı ve solcu olarak iyiye bölündü ve çatıģmaya baģladılar. Olaylar öyle bir dereceye geldi ki, hergün elli-altmıģ kiģi sokak çatıģmalarında ölmeye baģlamıģtı. Bütün ülke terör korkusu altında eziliyordu. Ġnsanlar akģamları sokağa çıkamaz olmuģtu. Her an bir serseri kurģuna hedef olmak vardı. Binlerce Türk genci uydurma ideolojiler uğruna can vermiģti. Hükümetler birbiri arkasına iktidara geliyor fakat olayları önleyemiyorlardı. Sonra darbe geldi ve bütün olaylar bıçak gibi kesiliverdi. Zavallı ülke halkı bu sözde baģarıyı darbenin bir neticesi olarak gördüler. Çünkü nihayet terörizm sona ermiģ, ülkeye huzur gelmiģti. Aslında provokatörlerin görevi bitmiģ, sahneden çekilmiģlerdi. Burada oynanan oyun, halkı umutsuz ve çaresiz bir duruma düģürmek ve onlara bir kurtarıcı sunmaktır; ondan sonra bu kurtarıcı ne yaparsan yapsın hemen kabullenecektir. ÖZAL, ĠSTEKLERĠMĠZ DOĞRULTUSUNDA KAPILARI SONUNA KADAR AÇTI Askeri hükümet bir süre devlet yöneticiliği yaptı ve bizim belirlediğimiz bir kiģiye yönetimi devretti. Bu Turgut Özal dı. Özal, tam da bizim isteklerimiz doğrultusunda ülkenin kapılarını bize sonuna kadar açtı. Bizim Ģirketlerimiz bu bakir piyasaya kurtlar gibi saldırdılar. Ġlk önceleri fiyatları çok düģük tutarak yerli sanayinin rekabet gücünü düģürdüler. Ülke artık Amerikan ve Avrupa yapımı mallarla dolmuģtu. Sanayi Ģirketlerimiz stoklarını eritirken finans Ģirketlerimiz de ülkeyi artan ithalatı karģılayabilmeleri için yüksek faizlerle borç yatağına sürüklüyorlardı. Böylece, geliģmekte olan ülkeler olarak adlandırdığımız bu ülkelerin hemen hemen hepsinde uygulanan ve 80 li yıllarda baģlatılan bu proje ile, bütün ülkeler, hem bizlerden aldıkları mallarla sanayi Ģirketlerimizi zenginleģtirmeye devam ediyorlar, hem de bu malların karģılığı olan ödemelerini yapabilmek için bizim finans Ģirketlerimizden aldıkları yüksek faizli kredilerle, her sene artan bir borç batağına sürükleniyorlar. TÜRKĠYE'DE PARA ĠTĠBAR GÖRDÜ, ARKADAġ, DOST, AĠLE GĠBĠ KAVRAMLAR UNUTULDU Bu arada, Özal bütün bunların yapılabilmesi için gereken kanunları yavaģ yavaģ çıkarmıģtı. Bu ülke vahģi kapitalist sistemle o kadar çabuk uyum sağladı ki, bizim bile düģünemediğimiz hayali ihracat gibi vurgun yöntemleri keģfettiler. Ġnsanlar artık en kısa ve en kolay yönden servet yapmanın peģine düģtüler. RüĢvet, devlet bankalarının çeģitli entrikalarla soyulmaları, banker skandalları birkaç örnek. ArkadaĢ, dost, aile gibi kavramlar unutuldu ve sadece parası olanlar itibar görmeye baģladı. Bu arada, yerli sanayi can çekiģiyor, küçük iģletmelerden baģlayarak yavaģ yavaģ büyük iģletmelere doğru bir iflas dalgası yayılıyordu. Devlet iģletmeleri ise bizim istediğimiz yöneticilerin atanmaları sağlanarak zarar ettiriliyordu. Sonunda bu iģletmeler ya kapatılıyor, ya da özelleģtirme hikayesiyle, ucuz fiyatlarla Ģirketlerimiz tarafından ele geçiriliyordu. "KÜRT DEVLETĠ PROJESĠNĠ" HAYATA GEÇĠRMEK ĠÇĠN ÖNCE ÖRGÜT YARATTIK Beyni yıkandığı için temiz hayallerle iģe baģlayan Özal, sonunda bu sistemin gerçeklerini görerek kendisini de kapitalizmin çarklarına kaptırdı. Ailesini ve yakın çevresini zengin etmeye baģladı. Öyle bir duruma geldiler ki Özal ın çevresinde prens ve prensesler ortaya çıkmaya baģlamıģ, biz ülke monarģizme dönüyor diyerek kaygılanmaya baģlamıģtık. Aslında tam bir komedi oynanıyormuģ. Her neyse, ülke insanının tepkisini ölçmek için kendisinden Kürt devleti fikirlerinden bahsetmesini
istedik. Fakat bu düģünceler kendisine pahalıya maloldu. Biz de Kürt devleti projemizi hayata geçirmek için *** denilen bir örgüt yaratıldı. Bu örgütle uğraģmak ülke ekonomisine çok büyük zarar verdi ve Ģu anda koskoca Osmanlı Ġmparatorluğu'ndan geriye kalan bir avuç toprakta varlığını sürdüren Türkiye, bizim hiçbir istediğimiz geri çevirecek durumda değil. Sanırım yakın gelecekte topraklarından biraz daha, bir süre sonra da bizim için hala geçerli olan Sevr AntlaĢması uyarınca hemen hemen tamamından fedakarlık etmek zorunda kalacak. TÜRKĠYE BĠZĠM ĠÇĠN ÇOK ÖNEMLĠ... SU KAYNAKLARININ ÖNEMLĠ BĠR KISMI BURADA Rockefeller de sözü devralarak baģlıyor; Türkiye hakkında biraz daha durmak istiyorum; çünkü dünyadaki en stratejik konumdaki ülkedir ve bizim için çok önemlidir. Nedenlerine gelince: Bir kere Büyük Ġsrail Devleti topraklarının su kaynaklarının önemli bir kısmı Ģu anda Türkiye ye aittir. Ġkincisi, Müslüman ve demokratik bir ülke olarak bu konuda öncü bir ülkedir. Ġslamiyeti yıkmak istiyorsak önce Türkiye den baģlamalıyız. Üçüncüsü, Avrupa ve Asya arasında bir köprü durumdadır. Maden, petrol, doğalgaz gibi zengin yer altı kaynaklarına sahip Ortadoğu ve Kafkasya ya hakim olmak istiyorsak bu ülke elimizin içinde olmalıdır. Ortadoğu hemen hemen elimizde sayılır. Kafkasya ve Orta Asya daki diğer Türk devletleri de yakında darbelerle kargaģaya boğulacaklar ve avucumuzun içine düģecekler. Bu Türkler aslında birleģip bir araya gelseler karģılarında hiçbir güç duramaz. Bu yüzden böyle bir olasılığa karģı, ajanlarımız her an tetikte bekliyorlar. Türk devletlerinde kilit mevkilerdeki adamlarımız, aralarında en ufak bir yakınlaģma sezdiklerinde hemen istikrarı bozacak olaylar ve darbelerle bunu önlüyorlar. EN ÖNEMLĠSĠ, TÜRKLER MEDENĠYETĠN BEġĠĞĠDĠR VE KÖKENLERĠ SÜMERLERE KADAR DAYANIR Dördüncüsü, ülke bor madenleri bakımından dünyanın en zengin ülkesidir ve bu maden dünyada yakın bir gelecekte, petrolden bile daha önemli bir hale gelecek. BeĢincisi ve belki de en önemli olanı Türkler medeniyetin beģiğidir. Türkler, Milattan Önce 4.000 lerde Orta Asya da yaģayan büyük bir felaketten sonra yaģadıkları yerleri terk edip, Mezopotamya ya ve Rusya üzerinden Avrupa ya gelen Aryanlar, yani dünyadaki en medeni olarak kabul ettiğimiz Ari Irk tandırlar ve Avrupa daki Finliler, Macarlar gibi bazı uluslar Türk kökenlidir. Ayrıca Anadolu da büyük uygarlıklar kuran Hititler ve Asurlular ın da Türk kökenli olma ihtimali yüksektir. Milattan Önce 3.500 yıllarında Mezopotamya da yaģamıģ olan Sümerler ilk yazıyı bulan, toplumda adaleti sağlamak için ilk yasaları çıkaran ve mahkemeleri kuran, ilk para kullanan ve vergi toplaya, ilk okul açan ve tekerleği bulan ulustur: yani dünya medeniyetinin baģlangıç noktasıdır ve soyları tarihçilerimizin araģtırmalarına göre Türk kökenli insanlardır. Çünkü Sümerler o bölgenin yerli halkı değildirler; yani göçebedirler ve tarihçilerimizin araģtırmalarına göre kız manasına gelen kır
kelimesi, öküz manasına gelen ökür kelimesi gibi bugüne kadar çözülebilen 1000 civarında Sümerce kelime ve Ayağını yere sıkı bas, Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır, Sel gibi silip süpürmek, Yağ gibi erimek gibi yüzlerce atasözü bugün Türkçe de kullanılmaktadır. Sümerlerin Ay Tanrısı nın simgesi olan Yarımay, bugün Türk bayrağında kullanılmaktadır. Roma ve Yunan medeniyetleri Sümerlerden oldukça fazla faydalanmıģlardır; mesela yapılarındaki süslemeleri ve Tanrıları Sümer tapınaklarından gelir. Fakat biz bunu örtbas etmek için, Milattan Önce 2.000 yıllarında, yani Sümerlerden 1.500 yıl sonra baģlamıģ olmasına ve Yunan medeniyetini, dünyadaki ilk medeniyet olarak dünyaya tanıttık. Daha da ilginç olanı, Yunanlılardan önce Mısır Medeniyeti baģlamıģtır; ama onlar da ancak Sümerlerden 1000 sene sonra piramitlerini yapabilecek uygarlık düzeyine gelebilmiģlerdir. Mayalar ve Ġknalar; Sümerlerden 2000 sene sonra ziguratlarını aynı biçimde yapmıģlardır. MEDENĠYETĠN BEġĠĞĠ OLARAK TÜRKLERĠ KABUL EDEMEZDĠK, BU MĠRASA EL KOYMALIYDIK Medeniyetin beģiği olarak Türkleri kabul edemezdik; tam aksine binbir entrika ile bu kültür miraslarına el koyarak biz onları bütün dünyaya barbar, hak hukuk tanımayan bir toplum olarak tanıttık ve bunda da oldukça baģarılı olduk. Sümer Kralları Urukagina ve Urnammu, çok tanrılı bir toplum kurarak, insanlar arasında adaleti sağlamak ve haksızlıkları önlemek için yasalar çıkararak, çağımız toplumlarına öncü olurlarken, bugün tek tanrılı bir toplum olan Türkiye de bizim çalıģmalarımız sonucu, fuhuģ, rüģvet, hırsızlık, haksız kazanç ve gelir dağılımı aģırı düzeylerdir. Aslında insanlar tarih kitaplarını açıp okusalar, bütün gerçeği görecekler ama insanoğlu için duyduğuna inanmak yeterlidir, okumak çok zor gelir. Ben de o ana kadar en medeni ulus olarak Ġngilizleri görüyordum. Duydukları hiç hoģuma gitmeyince konuyu değiģtirmek istedim. OSMANLI'YI YIKMAK ZOR OLMADI Dünya ülkelerini nasıl ele geçirmeyi düģünüyorsunuz? diye sordum. Rothschild kendimden emin bir tavırla konuģmayı sürdürdü. Rothschild: Sana tarihten örnekler vererek gücümüzü göstermek istiyorum; Birinci Dünya SavaĢı, Avrupa da bize karģı olan imparatorlukları dağıtmak ve en önemlisi Osmanlı Ġmparatorluğu nu parçalayarak Ortadoğu daki petrol yataklarını ele geçirmek ve Ġsrail devletinin yolunu açmak için çıkarılmıģtı. Ġsrail devletinin kurucusu sayılan Theodor Herlz, o zamanki Osmanlı PadiĢahı II. Abdülhamit e giderek, bizim ailemizin desteğiyle Filistin topraklarını satın almak istedi. Fakat padiģah bize karģı çıktı. Bizim için Osmanlı Ġmparatorluğu nu yıkmak çok zor olmadı. Çünkü padiģahlar genellikle Türk kadınları yerine, fethettikleri ülkelerden köle olarak getirdikleri baģka din ve ırklara mensup kadınlarla evleniyorlardı. Tabii Hürem Sultan gibi bu kadınlar zamanla ülke yönetiminde söz sahibi oldular ve kendileri gibi yabancı kökenli adamlarıyla bizim istediğimiz gibi, ülkeyi yıkıma götüren bir Ģekilde yönetmeye baģladılar. PadiĢahlar ise devlet yönetiminin emin ellerde olduğu düģüncesiyle zevk ve sefaya dalmıģlardı. Bu da Osmanlı nın çöküģ devrini baģlattı. Mason örgütleri tarafından kıģkırtılan insanların çıkardıkları isyanlarla topraklar kaybedilmeye baģlandı. Hazine
plansız harcamalarla tüketildi. SavaĢ sonunda hedefimize ulaģmamıza az kalmıģtı; ama Atatürk adında bir lider ortaya çıkarak planlarımızı bir süreliğine ertelememize neden oldu. Tabii ki sonuçta bizim finans ve silah sanayi Ģirketlerimiz servetlerini onlarca kez katladılar. I. Dünya SavaĢı sonunda MonarĢizm tez olarak, Demokrasi antitez olarak, Komünizm i yani sentezi oluģturdu. HĠTLER, BĠZĠM TARAFIMIZDAN GETĠRĠLDĠ, ÇÜNKÜ BURADAKĠ YAHUDĠLER ĠSRAĠL DEVLETĠNĠ KURMAYA YARDIMCI OLMADILAR Ġkinci Dünya SavaĢı nın asıl sebebi Ģu an olduğu gibi dünyada baģlayan ekonomik krizlerdi; diğer bir önemli neden ise Diaspora nın yani kutsal topraklar dıģında yaģayan Yahudilerin, yeni Ġsrail devletini kurmaya yardımcı olmamaları ve bu ülkeye dönmeyi kabul etmemeleriydi. Hitler in bulunduğu mevkiye gelmesi ve Alman ulusunu büyülemesi, yine bizim tarafımızdan aldığı mali yardımlar sayesinde olmuģtur. Harriman, Guaranty tröstü gibi Amerikan finans devleri, Alman çelik kralı Thyssen ın mali yardımları ve Thule Örgütü nün desteğiyle Hitler, dünya savaģı baģlatacak güce eriģiyordu. Bu iģ için Hitler seçilmiģti; çünkü Yahudilerden nefret ediyordu. Sebebi ise, babaannesi o zamanlar zengin bir Yahudinin yanında hizmetçi olarak çalıģıyordu ve babaannesi bu Yahudi patronu tarafından hamile bırakılmıģ, durumdan haberdar olan evin hanımı tarafından evden kovulmuģtu. Babaanne kucağında bir bebek ile, yani Hitler in babasıyla, baģka bir iģ bulamayınca koyu Katolik olan baba evine geri dönmüģtü. Hitler zamanla bu gerçeği öğrenmiģ, Yahudilere kin duymaya baģlamıģtı. Ġsrail topraklarına dönmemekte ısrar eden Yahudileri korkutmak amacıyla birkaç katliama izin verildi ve söylenenden çok daha az kiģinin öldüğü bu katliamlar kullanılarak sözde milyonların yok edildiği Yahudi katliamı senaryoları üretildi. ġimdi aynı katliam senaryosu Ermeni Soykırımı adı altında Türklere uygulanmaktadır. Bu saçma soykırım masalı Türklere yüklenecek ve böylece Türkiye yüz milyarlarca dolar tazminat ödemek zorunda kalacak. Bu da Türk ekonomisi için büyük bir darbe olacaktır. ATOM BOMBASI, YAHUDĠLERĠN YAġADIĞI ALMANYA'YA ATILAMAZDI, BU NEDENLE JAPONYA KIġKIRTILDI Almanlar dan nefret eden o zaman ki Siyonist baģkanımız Einstein ın Amerikan BaĢkanı Roosevelt e bir öneri mektubu göndermesiyle atom bombası çalıģmaları Manhattan Projesi altında baģlatılmıģ ve kısa sürede sonuç alınmıģtı. Ama bir sorun vardı, bu bomba çok güçlüydü ve deneme yapılabilmesi için Amerika nın halkın desteğiyle savaģa girmesi gerekiyordu. Ayrıca Alman Ģehirlerinde çok sayıda Yahudi yaģıyordu; bu ülkeye atom bombası atılamazdı. Japonlar kıģkırtıldı ve daha önceden haber alınmasına rağmen, halkın duygularıyla oynanarak desteğinin kazanabilmesi için yüzlerce Amerikan askerinin ölmesiyle sonuçlanan Pearl Harbor baskınına göz yumulmuģ ve bu sorun da aģılmıģ oluyordu.