HALKLARIN KARDEŞLİĞİ İÇİN OYLAR HDP YE!

Benzer belgeler
İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

Direnişteki Trakya Otocam işçileriyle söyleşi

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

TKP-1920 nin 1 Mayıs 2015 Mitinglerine ve 7 Haziran Seçimlerine Çağrısı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi

Hava-İş: İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız!

Asgari ücret 1900 net! DİSK ten basın açıklaması

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

Koç Üniversitesi nde neler oluyor?

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

10SORUDA AİLE SİGORTASI

DİNÇEROĞLU AVUKATLIK BÜROSU A V U K A T HÜSEYİN ENİS DİNÇEROĞLU & ESRA AKKOÇ YAREN AHMET ŞEREF UYANIK & ELİFCAN TEKELİ STJ. AV.

SEÇİM SİSTEMLERİ SUNUŞU

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

AYŞEGÜL ARSLAN IN KATİL ZANLISI MÜEBBET YEDİ

SİYASET ÜSTÜ DÜŞÜNMEK Pazar, 30 Kasım :00

ANAYASA DERSĐ ( ) ( GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI

Devrim Öncesinde Yemen

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

İ Ç İ N D E K İ L E R

Birleşik Metal İş Sendikası üyesi işçilerin % 92,4 ü erkek, % 7,6 sı kadındır.

KASIM 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Kapitalist Sömürü Sistemini Yıkmak için Örgütlenme ve Mücadelenin adıdır!

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

MİLAS TA, BELEDİYE İŞÇİLERİNE YÜZDE ZAM

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

2. Haber Listesi. 17:19 son güncelleme Bianet Bültene Abone Ol. facebook twitter rss youtube BĐANET. Haber Listesi. 5. Özel Dosyalar BĐAMAG

Gezi Parkı Araştırması. GEZİ PARKI ARAŞTIRMASI Kimler, neden oradalar ve ne istiyorlar?

Sonucu ekonomik kriz değil, politik kaygılar şekillendirdi

Onlar konuşur, AK Parti yapar

Cumhuriyet Halk Partisi

OTELCİLER, BOOKING.COM UN HİZMETİNİN DURDURULMASINA TEPKİ GÖSTERDİ

SÖYLEŞİ H /PROF.DR. SEZA REİSOĞLU**

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

DALKARA'DAN PAZARCIK TA GÖVDE GÖSTERİSİ

Genel Başkanımız Haydar Arslan ın okuduğu basın açıklaması metni aşağıdadır. KGM Önünde Basın Açıklaması Yaptık

Ocak / January Temmuz / July 1985

Merakla Beklenen Anket Sonuçları Açıklandı

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler...

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

Şimdi fazla ileri gitmiş bu gerici diktatörlüğü terbiye etmek, mümkünse biraz değiştirip halka kabul ettirmek istiyorlar.

MART 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Cumhuriyet Halk Partisi

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

MART 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

"Kentsel Dönüşümün Anahtarı Kooperatiflerde"

Ocak / January Temmuz / July , ,992 24,009 25,142 26,003 32,581 41,462 46,587

MAYIS 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Ocak / January Temmuz / July 1985

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Eylül 2016

KRİZ ÜÇ KOLDAN SARSIYOR ENFLASYON-KÜÇÜLME-İŞSİZLİK

EYLÜL 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ NEDİR? GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN

YOL, YAPI, ALTYAPI, BAYINDIRLIK VE TAPU KADASTRO KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKASI

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Karacan Düzce'de

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

İşyeri Temsilcileri Rehberi

Uygulanacak ekonomik politikalar, istihdam ve üretime öncelik tanımalı, politikaların temelini insan oluşturmalıdır.

Cumhuriyet Halk Partisi

Türkiye de Kutuplaşmanın Boyutları Araştırması. 1 Şubat 2016

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

DİŞ HEKİMLERİ İSYAN BAYRAĞINI ÇEKTİ

Muğla OBM de Yeni Atamalar

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DEKİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VE STK LARIN DURUMUNU TARTIŞTI!

Bu araştırma, 24 Haziran 2018 de yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde seçmenin oy tercihlerini tahmin etmenin yanı sıra seçmenin

frekans araştırma

İsviçreli siyasetçi ve örgütler: Diktatörlüğe karşı Kürtlerle dayanışma büyütmeli

Çarşamba İzmir Gündemi

MESLEK ÖRGÜTÜNÜN GöREV ÇAĞRISINA KATILMAK SUÇ MUDUR? BU NEDENLE HUKUKİ BİR YAPTIRIM UYGULANABİLİR Mİ?

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

TARİHİ REKOR İŞSİZ SAYISI 7 MİLYONU AŞTI! HALKIN DERDİ BAŞKANLIK DEĞİL İŞSİZLİK!

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

Sendikalaşma ve Toplu İş Sözleşmesi Raporu Ağustos 2016

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

ANAYASA GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI 5 OCAK 2015 SAAT 09:00

24 Haziran Seçimlerine İlişkin Kamuoyu Eğilimleri

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM de eski ve yeni milletvekilleri ile iftar yemeğinde bir araya geldi

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

İşsizlik Dikiş Tutmuyor İşsizlikte Kriz Günlerine Dönüş

İslam Dünyasından Darbe Girişimine Tepkiler

Ocak / January Temmuz / July 1985

BODRUM DA SAĞLIK ÇALIŞANLARI GREVDE

E-SENDİKA HAKKINDA MERAK ETTİKLERİNİZ

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

Transkript:

Yeni Dünya İçin ÇAĞRI Özel Sayı Mayıs 2015 Fiyatı: 1,00 TL HALKLARIN KARDEŞLİĞİ İÇİN OYLAR HDP YE! SOMA KATLİAMI DAVASI BAŞLADI... METAL İŞÇİSİ DİRENİŞE GEÇTİ Tunus Dersleri Güvercin Anıldı DANIŞTAY GREV YASAĞINI ONAYLADI! BARAJLARI YIKALIM! Emekçiler Torba'ya Girmeyecek!

7 HAZİRAN DA SEÇİM VAR: HALKLARIN KARDEŞLİĞİ İÇİN, SAVAŞIN SON BULMASI İÇİN, BARIŞ İÇİN OYLAR HDP YE! 2 7 Haziran da 25. dönem Milletvekili Genel Seçimleri yapılacak. Partiler adaylarını belirledi ve seçim çalışması başladı. DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK! Sermaye partilerinin, düzen partilerinin hiç biri bizim yaşadığımız temel sorunları çözemez. Hiçbiri gerçekte bizim dostumuz değil. AKP, CHP, MHP, BBP, SP, DP, DYP, DSP, VP vb. arasında tercih yapmak, veba ile kolera arasında; kırk katır mı, kırk satır mı, arasında tercih yapmaya benzer. Al birini vur ötekine! Egemen sınıf partileri arasında tercih yapmak; burjuvazinin hangi siyasi temsilcisinin/temsilcilerinin kuracağı hükümetler üzerinden bizim ezilip soyulacağımıza karar vermek demektir. 7 Haziran seçimleri bir bütün olarak ele alındığında iktidar partisi olan AKP ile AKP karşıtlığını siyasetlerinin merkezine koyan güçler arasında; AKP ile anti AKP cephe arasında geçecektir. Egemenler arasındaki iktidar kavgasında taraf olmamalıyız. Yalnızca AKP iktidarına değil bir bütün olarak egemen sisteme, işbirlikçi burjuvazinin faşist iktidarına karşı olmalıyız. AKP iktidarının alternatifi olarak ortaya çıkan CHP ve MHP, AKP ne karşı olma adına bir adım bile birlikte yürünecek partiler değildir. CHP, MHP sermaye, düzen partisidir. AKP ile temelde bir farkları yoktur. BARAJ ÇÖPE! Dünyada çok yüksek seçim barajı sadece Kuzey Kürdistan Türkiye de var. % 10 seçim barajı 12 Eylül askeri faşist darbesi tarafından getirilmiştir. Amaçları sivil siyasi İslam ın, Kürt milli hareketinin meclis dışında tutulması ve siyasi istikrar sağlamaktı. Düzen partileri darbecilerin koyduğu seçim barajını tepe tepe kullandı. Barajın kaldırılması yönünde ciddi hiçbir girişimde b u l u n m a d ı. Te k başına ele alındığında bu boyuttaki yüksek seçim barajı, Türkiye de y a p ı l a n seçimlerin gerici b u r j u v a demokrasileriyle kıyaslandığında demok rasiden ne kadar uzak olduğunu gösteriyor. HDP seçimlere parti olarak giriyor. Egemenlerin koyduğu yüksek seçim barajını parçalamak, çöpe atmak, işlevsiz kılmak, HDP nin barajı geçmesi ile mümkündür. Tüm güçlerimizle seçimlerde HDP ye destek verelim! HDP nin barajı geçmesini sağlayalım! HDP ye oy verelim! NEDEN HDP YE OY VERMELİYİZ? Kuzey Kürdistan/Türkiye nin en önemli sorunu burjuva anlamda da olsa demokratikleşme sorunudur. TC devleti hala faşist bir devlettir. 30 yılı aşkın süredir PKK önderliğindeki Kürt ulusal müca delesi, ülkelerimizde demokratikleşme sürecinin en önemli itici güçlerinden biri olmuştur. Bu mücadelenin de zorlamasıyla burjuvazi Kürt sorunun da b e l l i a d ı m l a r atmak zorunda kalmıştır. G e l i n e n a ş a m a d a, Kuzey Kürdistan da yaşanan savaşın sonlandırılması, Kuzey Kürdistan/Türkiye de faşizmin çözülmesi ve demokratikleşme sürecinin ilerletilmesi en önemli gerekliliklerden biridir. Kuzey Kürdistan da savaşın sonlandırılması, hem Kuzey Kürdistan da hem de Türkiye nin diğer alanlarında, işçi sınıfının kendi sorunları ile yüzleşmesinin yolunu açacaktır. Sınıf mücadelesi için şartları olgun laştıracaktır. Biz bu nedenle Kuzey Kürdistan da yürü yen ve gelinen yerde artık halklara hiçbir yararı olma yan savaşın sonlandırılmasından yanayız. Kürt ulusal Hareketinin HDP üzerinden parlamento içinde yer alması öncelikli olarak bu açıdan yararlı ve gereklidir. HDP yalnızca ulusal sorunda değil, işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin birçok başka sorununda da burjuva demokratik hakları savunmaktadır. HDP nin parlamentoda temsili, burjuva demokratik görüşlerin parlamentoya taşınması, Kuzey Kürdistan/ Türkiye de faşizmin çözülme sürecinin ilerletilmesi açısından da yararlı ve gereklidir. HDP ye bu seçimlerde destek vermemiz, ona eleştirilerimizin olmadığı anlamına gelmiyor. HDP burjuva sistemi, burjuva demokratik açıdan değiştirmeye çalışan reformist bir partidir. Bu değişime destek vermeliyiz. K U R T U L U Ş U M U Z DEVRİMDE! Seçimler egemenler için çok önemlidir. Çünkü burjuvazi sömürü düzenini sürdürmek istiyor. Seçimler yoluyla sömürü düzenine demokratik meşruiyet kazandırmak istiyor. Burjuvazinin, sermayenin egemenliği şartlarında, seçimler biz işçilerin, emekçilerin temel sorunlarını çözemez. Seçimler yoluyla sömürü düzeninin özünde bir değişiklik yapmak mümkün değildir. Eğer böyle olsaydı burjuvazi seçimleri yapmazdı. Seçimler kurtuluşumuz değil. Kurtuluşumuz işçi sınıfı önderliğinde, sosyalizmin yolunu açacak olan işçi sınıfı önderliğinde demokratik halk devrimindedir. Gerçek kurtuluş için, gerçek barış için, halkların eşit liği özgürlüğü için: Demokratik halk devrimi mücade lesini yükseltelim örgütlenelim! 7 Haziran da sandık başına, HDP ye oy vermeye! Nisan 2015

İŞÇİ ARKADAŞ! Yeni İşçi Dünyası gazetesi senin sesin, senin gazetendir. O nu sahiplen. O nu yazılarınla, haberlerinle destekle! Çevrende dağıt! Gönüllü muhabiri ol! Çalıştığın işyerinde yaşadığın sorunları, gelişmeleri bize bildir. Çevrende duyduğun işçi sınıfını ilgilendiren haberleri bizimle paylaş! İnternet kullanmıyorsan bize telefon et. Herhangi bir olay, gelişme olduğunda gazetemizden muhabir iste. Bizi ziyaret et! Yeni İşçi Dünyasını yaşatmak hepimizin görevidir. Zira Yeni İşçi Dünyası işçi sınıfının sesidir. YİD senin sesin, senin mücadelendir! Gazetene sahip çık! Adresimiz: Fatih Mah. Bahçeyolu Cad. No: 11 Kat: 4 Esenyurt/İstanbul Eposta adresimiz: iscikosesi@gmail.com Tel: 0212/620 67 57 0535 484 13 44 SOMA KATLİAMI DAVASI BAŞLADI. ADALET YERİNİ BULACAK MI? 13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa nın Soma ilçesinde Soma Holding AŞ ye ait Eynez Maden Ocağında 301 maden işçisi hayatını kaybetti. Bu katliamın üzerinden 11 ay geçtikten sonra 8 kişinin tutuklu yargılandığı toplam 45 sanıklı dava, 13 Nisan Pazartesi günü başladı. Oldukça gergin başlayan davanın görüleceği Bülent Ciğeroğlu Kültür Merkezi nin önü sabahın erken saatlerinden itibaren polis ablukasına alındı. TOMAlar yerleştirildi. Yaklaşık bin polisin görevlendirildiği bölgede adeta kuş uçurtulmadı. Duruşma salonu önünde yapılmak istenen çeşitli destek eylemleri polisin saldırı ve engellemeleriyle karşılaştı. Aralarında Soma A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Genel Müdür Ramazan Doğru ve İşletme Müdürü Akın Çelik in de bulunduğu 8 sanık, tutuklu bulundukları İzmir Aliağa Şakran Cezaevi nden duruşma salonuna getirilmedi. Çünkü Adalet Bakanlığı 19 Mart 2015 tarihinde davanın görüleceği Akhisar Ağır Ceza Mahkemesine bir yazı gönderdi. Yazıda tutuklu 8 sanığın can güvenliklerinin olmadığı gerekçesiyle ifadelerinin Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile alınmasını talep etmişti. Bunun üzerine mahkeme 24 Mart ta aldığı kararla bu talebi kabul etti. Böylelikle takım elbiseleri ve kravatlarıyla cezaevinden sağlanan görüntülü sistem ile sanıklar ifade vermeye başladılar. Fakat hem avukatlar hem de ölen maden işçilerinin yakınları bu duruma itiraz edip protesto edince, mahkeme heyeti tutuklu sanıkların mahkemeye getirilmesine karar vermek zorunda kaldı. Duruşma 15 Nisan 2014 tarihine ertelendi. Yıllarca yerin yedi kat altında hiçbir can güvenliği tedbiri alınmadan 301 işçinin bile bile ölüme gönderilmesinde suç ortağı olanların, söz konusu olan holding sahipleri olunca kişinin can güvenliği konusunda ne kadar da hassasmışlar meğer! Kaldı ki davanın görüleceği bölgede adeta sıkıyönetimin ilan edildiği yerde can güvenliği tehlikesinden söz etmek insanların zekâsı ile alay etmekten başka bir anlam ifade etmiyor! 15 Nisan da yine polis müdahalesi nedeniyle gergin başlayan ikinci duruşmaya, tutuklu sanıklar getirildi. Fakat ne getirilme! Can güvenliklerine bir şey olacak diye o kadar çok korktular ki gece gizlice cezaevinden alıp, değişik güzergâhlardan dolaştırıp duruşma saatine kadar çelikten yapılmış özel bir nezarethanede tutup duruşma salonuna sıkı bir jandarma kordonu altında getirildiler! İkinci duruşmadan itibaren sekizi tutuklu 37 si tutuksuz olmak üzere toplam 45 sanığın iddianamede yer alan savcılık ifadeleri okunmaya başlandı. Dava dosyasının bir numaralı sanığı Soma A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, ifadesinde suçu Genel Müdür Ramazan Doğru nun üzerine atıyor. Gürkan iş güvenliği konusunda azami dikkati gösterdiklerini belirterek şunları söylüyor: Biz şirket olarak iş güvenliği tedbirlerinin alınmasında elimizden ne geliyorsa yapıyoruz. Biz bu işe gerek ben gerekse babam olsun bütün sermayemizi verdik, emeğimizi ortaya koyduk. 6 bin 400 kişiye ekmek kapısı açtık. Meydana gelen kazada en çok biz mağdur olduk. Bütün yatırımlarımızı güvenlik önlemlerine harcadık. Biz bütün işçilerimize, üst düzey amir ve mühendislerimize gerekli eğitimleri verdik. Her biri de belgelenmiştir. Söz konusu iş yeri devletin güzide maden ocaklarından bir tanesidir. Hatta bu maden ocağında profesörler olsun öğrenciler olsun madenle ilgili olarak bilgi amacıyla örnek madenlerden gösterilerek ziyaret edilmektedir. Biz iş güvenliği ile ilgili olarak emniyet iş güvenliği başmühendisimiz, iş güvenliği üç vardiya amirimiz iş güvenliğinden sorumlu vardiya amirleri, mühendisleri ve teknikerleri olsun yeterli sayılarda insan çalışmaktadır. Suçlamaları kabul etmeyen Genel Müdür Ramazan Doğru ise şunları söylüyor: Ben bu işletmede 25 yıldan beri Soma Havzasında çalışıyorum. Ölenlerin çoğunu tanıyorum. Hepsi benim canımdan çok sevdiğim çalışanlarımdı. Böyle bir elim kaza yaşadık ve çok üzgünüm. Bu üzüntümü tarif edemem. Keşke bu kazada ben de ölseydim. Bu olaydan dolayı vicdani olarak bana gelebilecek her türlü cezaya razıyım. Burada kesinlikle kendimi kurtarmak adına savunma yapmıyorum. Ben vicdan muhasebesi içerisindeyim. Bu olayda bir kusurum olduğunu düşünmüyorum. Ve suçsuzum. Üzerime isnat edilen suçlamaları kabul etmiyorum. Savunma ve beyanlarım şu aşamada bundan ibarettir. Tutuklu diğer sanıklar işletme müdürü Akın Çelik, mühendis Ertan Ersoy, vardiya amirleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık, Mehmet Ali Günay Çelik ve İsmail Adalı nın da iddianamede yer alan savcılık ifadelerinde, bu katliamın yaşanmasına ilişkin ihmallerinin olmadığını savunuyorlar. Bu yazıyı hazırladığımız 20 Nisan tarihinde duruşmanın beşinci oturumu yapılıyordu. Tutuksuz yargılanan 37 sanığın ifadelerinin alınmasına devam ediliyor. 230 sayfalık iddianamede tutuklu bulunan 8 kişi hakkında olası kastla öldürme suçundan 301 kez 20 yıldan 25 yıla, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan artarak 162 kez 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor. Bugünkü duruşmada sanık avukatlarının güvenlik gerekçesiyle 3

duruşmanın ya kapalı yapılması ya da başka bir ile taşınması talebinde bulundukları ortaya çıktı. Bununla amaçlanan, ölen maden işçilerinin ailelerinin ve duyarlı çevrelerin mümkün olduğunca bu davaya katılımını engellemek ve mahkeme üzerindeki haklı baskıları bertaraf ederek istedikleri yönde kararlar vermektir. Bu davanın nasıl sonuçlanacağını hep birlikte göreceğiz. Fakat bizim adil bir yargılamanın yapılacağı konusunda hiçbir beklentimiz yok. Çünkü şimdiye kadar iş cinayetleri konusunda yargının aldığı kararlar, hükümet kanadının takındığı tavırlar vs. bunun açık kanıtlarıdır. Büyük ihtimalle göstermelik cezalarla bu işin içinden sıyrılacaklar. Çünkü zaten ölüm bu işin fıtratında vardır! Kaderdir! Alın yazısıdır! Bu alın yazısını silecek olan ise işçi sınıfının kendisinden başkası değildir! 13 Mayıs 2014 Soma katliamı işçi sınıfının kara günüdür. Kapitalizmin genel kuralı daha fazla kârdır. Soma katliamının temelinde yatan gerçekte budur. 20.04.2015 METAL İŞÇİSİ DİRENİŞE GEÇTİ 4 Türk Metal Sendikası nın MESS ile imzaladığı 3 yıllık satış sözleşmesine karşı metal işçilerinin öfkesi gün geçtikçe büyüyor. Oldukça ağır koşullarda çalışan, sürekli mesai yapmak zorunda bırakılan, son derece düşük ücretlerle çalışmaya mahkum edilen ve işverenin fabrikalardaki bekçiliğini yapan Türk Metal in baskısı ile karşı karşıya olan işçiler yaklaşık 2 haftadır düzenledikleri eylemlerle tepkilerini dile getiriyorlar. Esas olarak Bursa bölgesinde Türk Metal e bağlı işyerlerinde ve başta Renault ta olmak üzere Tofaş, Çoşkunöz, Mako, Ototirim gibi ana sanayideki fabrikalarda işçiler artık yeter diyerek Türk Metal e karşı harekete geçtiler. Bu hareketliliği kamçılayan iki tane önemli gelişme yaşandı. Birincisi; 2012 yılında Bursa Bosch işçilerinin büyük bir çoğunluğu Türk Metal den istifa ederek Birleşik Metal İş Sendikasına üye oldu. Bosch işçisinin Birleşik Metal İş Sendikasında örgütlenmesi hem MESS, hem Türk Metal, hem de hükümetin saldırıları ve müdahaleleri nedeniyle başarısızlıkla sonuçlandı. İşçiler baskı altına alınıp tehdit edildiler, öncü işçiler işten atıldı vs. Uzun bir süre yetki tespiti yapılamadığı için işçiler yetkisiz kaldı. Sonuçta bir dizi ayak oyunuyla yetkiyi tekrar Türk Metal kazandı. Fakat her ne kadar Bosch işçisinin bu mücadelesi, Birleşik Metal İş Sendikasını fabrikaya sokmaya yetmemiş olsa da Türk Metal in MESS ile imzaladığı sözleşmenin çok üzerinde bir ücret zammı elde etmesini sağlamış oldu. Türk Metal, işçilerin haklı tepkisini daha fazla büyütmemek ve olası kopuşları engellemek için bu sözleşmeyi yapmak zorunda kaldı. Bosch işçisinin bu kazanımı Türk Metal e bağlı diğer fabrikalardaki işçileri cesaretlendirici bir rol oynadı. Bu hareketliliği tetikleyen bir diğer önemli etken, Birleşik Metal İş Sendikasında yaşanan süreç idi. Birleşik Metal İş Sendikasının, MESS in dayattığı sözleşmeyi kabul etmeyerek greve çıkması, grev yasaklanmasına rağmen bir dizi işyerinin MESS den kopuşunu sağlayarak daha iyi sözleşmeler yapması, MESS den ayrılmayanlar ile ek protokollerin imzalanması vb. Türk Metal e bağlı işçilere, mücadele edildiğinde belli başarıların elde edilebileceğini gösterdi. İşçiler Bursa Meydanında yaptıkları kitlesel eylemliliklerinin yanı sıra fabrikalarda da vardiya giriş ve çıkışlarında, yemekhanelerde protestolar gerçekleştirip Türk Metal i teşhir ediyorlar. Satılık sendika istemiyoruz. Sloganıyla yola çıkan işçilerin üç tane temel talebi var. Eylemlere katılan veya destek veren hiçbir işçinin işten atılmaması. Temsilci seçimlerinin sandık kurularak noter huzurunda yapılması. Bosch fabrikasında yapılan sözleşmede alınan zamlar dikkate alınarak sözleşmenin yenilenmesi. İşçiler bu talepler kabul edilmediği takdirde 5 Mayıs ta Türk Metal den istifa edeceklerini ilan ettiler. Eylemlilikler başladığından bu yana işçiler hem Türk Metal hem de patronlar tarafından tehdit ediliyorlar. Bu nedenle taleplerin en başına eyleme destek veren işçilerin işten atılmamasının konulması gayet anlaşılırdır. Şimdiye kadarki tecrübeler göstermiştir ki işçiler ne zaman hakları için mücadeleye kalkışsalar Türk Metal ve patron işbirliğiyle ya korkutulup sindirilmiş ya da işten atılmışlardır. Eyleme katılan işçilerin kameralarla kaydedildiği, akşam saatlerinde fabrika önlerinde yapılan eylemlere katılan işçileri tespit etmek amacıyla spot ışıkların yerleştirildiği bilgisini veriyor işçiler. Eylemlerin artarak devam etmesi üzerine Renault ve Çoşkunöz patronları fabrikalara uyarı yazısı astı. 24 Nisan tarihinde Çoşkunöz patronlarının uyarı yazısı nda şunlar ifade ediliyor: Son günlerde işyerimizde topluca ve çeşitli şekillerde yapmakta olduğunuz eylemler, Çoşkunöz Metal Form A.Ş. yönetimi tarafından izlenmekte ve değerlendirilmektedir. Bu süreçte, Çoşkunöz Metal Form A.Ş. olarak ilk ve en önemli önceliğimiz işyerindeki huzurun bozulmaması, iş sağlığı ve güvenliği açısından da tehlike yaratılmamasıdır. Bu ancak bağlı bulunulan sendikaya geribildirimlerinizi uygun yöntemlerle dile getirmeniz sayesinde mümkün olur. Bildiğiniz gibi işletmemizin birden fazla üretim yeri bulunmaktadır. Bu açıdan baktığımızda, işyerinin vardiya çıkışlarında servis araçlarına zamanında ve kendi işletmelerinizin önünden binmeniz ve böylelikle iş güvenliği açısından sanayi bölgesi içinde diğer birimlere geçerek bir güvenlik riski çıkarmamanız önemlidir. Bugün 15:30 vardiya çıkışında KMF ye yürümek suretiyle yapılan eylem, Şirket yönetimince değerlendirilmiş, yukarıda belirtilen iş güvenliği riskine ilaveten kurum itibarının zedelenmesi noktasına da gelindiği tespit edilerek bu duyurunun yapılma zorunluluğu doğmuştur. Bu itibarla, Coşkunöz Metal Form A.Ş. yönetimince, bir haftadan fazla bir zamandır çeşitli şekillerde devam eden eylemlerinizin mevcut şekliyle sürdürülmesi halinde kurumun menfaatleri açısından gerekli tedbirleri almak durumunda kalınacağı ve sorumlular hakkında yasal yollara başvurulacağı ihtaren duyurulur. Bu yazı ile amaçlanan açıktır. İşçilerin artarak devam eden mücadelesini engellemek ve tehdit ve gözdağı ile boğmaya çalışmaktır. İşçilerin en ufak hak talebini bile baskı altına alanların işçilerin eylemlerinin iş sağlığı ve iş güvenliği açısından tehlike yarattığını iddia etmeleri sahtekârlıktır. Bu mücadelenin yarattığı bir tek tehlike vardır. O da patronların çıkarlarıdır! Eylemlikler devam ediyor. Biz bu yazıyı hazırladığımız 27 Nisan da yüzlerce işçi Bursa Kent Meydanında bir araya gelerek, satılık sendika istemiyoruz, Türk Metal şaşırma sabrımızı taşırma, Türk Metal gidecek bu iş bitecek, direne direne kazanacağız sloganları eşliğinde taleplerini haykırıyorlardı. Harekete geçen fabrikalarda düzenli toplantıların yapıldığı, komitelerin oluşturulduğu ve ortak kararların alındığı bilgisi veriliyor. Bu mücadelenin nasıl bir seyir izleyeceğini hep birlikte göreceğiz. Bu mücadelenin başarıya ulaşmasının en önemli önkoşulu işçilerin birlikte, örgütlü ve kararlı bir şekilde hareket etmesidir. Metal işçilerinin bu onurlu mücadelesi bizim de mücadelemizdir. Bu eylemleri desteklemek ve bu mücadeleyi sahiplenmek bizim de görevimizdir. Yaşasın metal işçilerin direnişi! Yaşasın işçilerin birliği! 27.04.2015

DANIŞTAY GREV YASAĞINI ONAYLADI! Birleşik Metal İşçileri Sendikası nın toplam 38 işyeri için ilkinin 29 Ocak, ikincisinin ise 19 Şubat ta uygulanmasına karar verdiği grevleri, bilindiği gibi 30 Ocak ta Bakanlar Kurulu tarafından milli güvenliği bozduğu gerekçesiyle yasaklandı. Bunun üzerine sendika 2 Şubat ta yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştay 10. Dairesine dava açmış, Danıştay ise 9 Şubat ta Bakanlar Kurulundan milli güvenliği bozucu hususların neler olduğunun açık ve tereddütte yer bırakmayacak şekilde açıklanması nı talep etmişti. Danıştay, Bakanlığın savunmasını 10 gün içerisinde vermesini isteyerek Bakanlığın ek süre talebini reddetmişti. Yaşanan bu gelişmeler Danıştay ın belki 60 günlük yasal süre dolmadan yürütmenin durdurulmasına ve böylelikle grevin devam etmesine karar verebileceği beklentilerini doğurmuştu. Fakat bu beklentiler boşa çıktı. Danıştay Bakanlar Kurulunun aldığı grev yasağını onayladı! Grev yasağının onaylanması Danıştay ın 5 üyesinden üçünün çoğunluk oyu ile gerçekleşti. Birleşik Metal İşçileri Sendikası 6 Nisan da Danıştay ın kararının Adalet Bakanlığının bilgi sistemi Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) ta yayınlanmasının ardından bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada Danıştay Tetkik Hakiminin (dosyayı inceleyip rapor sunan ve Danıştay üyesi olmayan hakim) detaylı bir rapor sunmasına ve sendikanın talebinin kabul edilmesi yönünde görüş belirtmesine rağmen bunun Danıştay ın çoğunluğu tarafından kabul edilmediği belirtiliyor. Danıştay ın çoğunluğunu oluşturan hakimlerin bürokratik geçmişlerine vurgu yapılarak, hakimlerden birinin, dönemin Cumhurbaşkanı A. Gül, diğer ikisinin de R.T. Erdoğan tarafından atandıkları dile getiriliyor. Açıklamanın devamında; Danıştay 10. Dairesinin 5 Mart 2015 tarihinde kararını vermiş olmasına rağmen bu kararını, 60 günlük grev erteleme süresinin bitiminden sonra ve sendikanın Yüksek Hakem Kuruluna (YHK) başvurduğu günden sonra açıklamasının bilinçli olarak yapıldığı, bununla bir yandan grevi bir bütün olarak ortadan kaldırma çabası içinde oldukları, diğer yandan ise verdikleri kararı savunamadıklarının açık göstergesi olduğu vurgulanıyor. Verilen bu kararın tamamen idari ve siyasi bir karar olduğu, Anayasa Mahkemesi ve AİHM dahil olmak üzere tüm hukuki yolların kullanılacağı belirtilen açıklamada son olarak şunlar dile getiriliyor: Metal işçileri, grev haklarından hiçbir zaman vazgeçmediler ve vazgeçmeyecekler. Ama Türkiye Cumhuriyeti nin hukuk devleti olduğu, yargının bağımsız olduğuna artık onları kimse inandıramayacak. Onlar, sermayedarlar ile işçilerin kanunlar önünde eşit yurttaşlar oldukları masalına da artık kanmayacaklar. Onlar, kağıt üzerine yazılmış grev hakkının egemenler tarafından bir kalem oynatması ile yok edildiğini gördüler. Onlar, siyasal iktidarın, Bakanlar Kurulu nun sermayenin bir ofisi olarak çalıştığını gördüler. Onlar, mağdur, inanmış edebiyatı yapanların, sermayenin çıkarlarını her şeyin üstünde tuttuklarını gördüler. Onlar, yasama, yürütme ve yargının bütünleştiğini, sermayedar sınıfın çıkarları ve özel mülkiyetin savunulmasını temel görev bellediklerini yaşayarak öğrendiler. Onlar, sermayenin iktidarının sadece iktisadi bir iktidar olmayıp, siyasal bir iktidar olduğunu gerçeğini gördüler. Onlar, gerçek grev hakkı için grev yapılması gerektiğini de gördüler. Metal işçileri bundan böyle işçilerin ihtiyacından daha büyük yasa yoktur şiarıyla hareket etme hakkı kazandılar. Aslında bu gelişme burjuva sermaye iktidarının özüne uygun bir gelişme olmuştur. Bu gelişme burjuvazinin devleti, polisi, bakanı, yargısıyla ezilenlerin değil ezenlerin iktidarı olduğunu göstermiştir. Görev bunu işçi ve emekçi yığınlara göstermek, kavratmaktır. 07.04.2015 5

SINIF DAYANIŞMASI GÜÇLENİYOR! 6 Dora Otel İşçileriyle Dayanışma Platformu 30. Pazar eylemini gerçekleştirdi. Eyleme 23 gündür grevde olan Bakırköy Belediyesi BYUAŞ taşeron işçileri, geçtiğimiz günlerde sendikalı oldukları için işten atılan Grand Hyatt Otel işçileri destek verirken, yürüyüş yolu üzerinde bulunan belediye işçileri de eyleme katılarak sınıf dayanışmasını güçlendirdi. Basın açıklamasını Tüm Emek Sen Genel Sekreteri İbrahim Akseloğlu okudu. Dora Otel işçilerinin 3.duruşmasının 9 Nisan Perşembe günü görüldüğünü, Dora Otel yönetiminin otel kamera kayıtlarının bilirkişi kontrolünden geçmesini talep ettiğini ve davanın 24 Haziran tarihine ertelendiğini belirten Akseloğlu, otel yönetiminin duruşmaları uzatma taktiğinin hiçbir işe yaramayacağını, Dora otel işçilerinin sendikal örgütlenmelerini koruyacaklarını ve işlerine geri dönünceye kadar mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi. Tüm Emek Sen de örgütlenen Grand Hyatt Otel taşeron işçilerinin, otel yönetimi ile taşeron firma arasında yapılan anlaşmanın feshi iddiasıyla işten çıkarıldıklarını, bunun tam da bir ayak oyunu olduğunu söyleyen Akseloğlu, Grand Hyatt işçilerinin kadrolu işçilerle aynı işi yaptıklarını ve aynı işi yapmaktan doğan haklarını kullandıklarını belirterek otel yönetiminin bu anti demokratik hukuk dışı tavrını kabul etmeyeceklerini ve 13 Nisan Pazartesi 09.30 da Grand Hyatt Otel İstanbul yönetiminin bu tavrını kamuoyu ile paylaşacaklarını belirtti. Bursa Bosch işçilerinin Türk Metal İş Sendikası na grev kararı aldırdıklarını hatırlatan Akseloğlu TİS in 3 yıllık olarak imzalanmasına karşı çıkan Bosch işçileri, sendikanın uzlaşma yanlısı tutumunu da işlemez hale getirdiklerini, AKP hükümetinin buna karşı tavrının ne olacağını merakla beklediklerini söyledi. Bakırköy Belediyesi BYUAŞ işçilerinin de taşeron çalışma sistemine karşı grevde olduklarını taşeronu tarihin çöplüğüne gömene dek onlarla birlikte mücadeleyi sürdüreceklerini belirten Akseloğlu, Küçükçekmece de İşçilerin Birliği Derneği nin kapatılmaya çalışılmasına da tepkilerini dile getirdi. 15 Nisan Çarşamba günü saat 10.00 da Küçükçekmece Adliyesi nde kapatılma davasının görüleceğini söyleyen Akseloğlu emek dostlarının destek vermelerini istedi. Eylemde 23 gündür grevde olan Bakırköy Belediyesi BYUAŞ işçileri, Tüm Emek Sen üyesi olmalarının ardından işten atılan Grand Hyatt Otel işçileri, İş Dayanışma Koordinasyonu destek verdi. Yürüyüş sırasında yol üzerinde çalışmakta olan Genel İş üyesi Belediye işçileri de katılarak sınıf dayanışmasında bulundu. Eylemde grevdeki BYUAŞ işçilerinden Erman Berk Çelik, Bakırköy Belediyesi nde Atatürk Spor ve Yaşam Köyü nde Bakırköy halkına hizmet veren taşeron işçiler olduklarını Belediye İş Sendikası nda örgütlenerek toplu iş sözleşmesi talebi ile 23 gündür grevde olduklarını bu süre içinde gerek Dora Otel, gerekse Grand Hyatt işçilerinin desteğini aldıklarını belirtti. Çelik, Dora Otel ve Grant Hyatt işçilerinin mücadelesini kendi mücadeleleri olarak gördüklerini ve kazanacaklarına olan inançla her zaman sınıf dayanışması içinde olacaklarını ifade etti. Basın açıklamasında Dora Otel işçilerinin 14 Nisan da Çağlayan Adliyesi nde mahkemesi olduğu hatırlatılırken, 13 Nisan da işten atılan Grand Hyatt Otel işçilerinin 08.30 da Harbiye deki TRT Radyosu önünde buluşularak Grand Hyatt önüne yürünerek burada basın açıklaması yapılacağı belirtilerek emek dostlarına destek çağrısında bulunuldu. Eylemde sık sık Yaşasın Sınıf Dayanışması, Taşeron İşçisi Köle Değildir, Dora İşçisi Yalnız Değildir, Divan İşçisi Yalnız Değildir, Direne Direne Direnişe Zafere, BYUAŞ İşçisi Yalnız Değildir, Sendika Haktır Engellenemez, Taşeron Çalışma Yasaklansın, Direne Direne Kazanacağız, İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek sloganları atıldı. Eylem Birleşe Birleşe Kazanacağız, Zafer Örgütlü Emekçinin Olacak sloganlarıyla bitirildi. 12.04.2015

MART AYI İŞ CİNAYETLERİ Soma da 13 Mayıs 2014 tarihinde yaşanan işçi katliamının ardından açılan davanın duruşmalarının yapıldığı şu günlerde işçiler ölmeye devam ediyor. İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisinin verilerine göre bu yılın Mart ayında en az 139, yılın ilk üç ayında ise en az 351 işçi hayatını kaybetti. Havaların ısınması ile birlikte tarım ve ormancılık işkolunda çalışanların sayısının artması ve mevsimlik işçiliğin başlaması bu işkollarındaki ölümlerin de artmasına sebep oluyor. Mart ayında bu işkollarında çalışan 41 işçi ve emekçi hayatını kaybetti. Havaların ısınması inşaat sektöründe çalışanların da sayısının artmasını beraberinde getirirken, buna paralel olarak işçi ölümleri de arttı. Mart ayında yaşamını yitiren 139 kişiden 35 i inşaat işçisiydi. Mart ayında yaşamını yitiren 139 emekçinin 121 i işçi, memur statüsünde çalışan ücretlilerden; 12 si çiftçilerden/küçük toprak sahiplerinden ve 6 sı esnaflardan olmak üzere 18 i kendi nam ve hesabına çalışanlardan oluşuyor. Mart ayında işçiler en çok trafik/servis kazaları, ezilme/göçük, düşme, boğulma/zehirlenme ve diğer nedenlerden dolayı hayatını kaybetti. İSİG Meclisi, diğer nedenler olarak işçilerin çalışırken yıldırım düşmesi, silahla vurulma, kalp krizi ve intihar sonucu ölümlerin kastedildiğini, hava koşullarına dikkat edilmediği için işçilerin üzerine yıldırım, çığ düştüğünü, ayrıca işçilerin çok çalışmaya bağlı olarak kalp krizi ya da beyin kanaması geçirdiklerini belirtiyor. Ulaşımda yaşanan iş cinayetlerinin birçoğunun trafik kazası ve bireysel hata olarak değerlendirildiği belirtilen raporda araç kontrollerinin yeterince yapılmadığı, yapılsa da maliyet olarak görüldüğü vurgulanıyor. Örneğin servis minibüsü şoförü Ali Pirli ölümünden iki gün önce ailesine fren sistemi bozuk olduğu için sanayiye gittiğini ve firmanın borcu olduğu için yaptıramadığını belirtiyor. Sonra el frenini çekmesine rağmen araç üzerinden geçiyor ve can veriyor. İş cinayetlerinin önemli bir nedeninin de yüksekten düşme olduğu belirtilirken düşmelere en sık inşaatlarda rastlandığı bilgisi veriliyor. Oysa alınacak basit önlemlerle, örneğin düşme sonucu hayatını kaybeden 14 inşaat işçisinin ölmeyebileceği, standart bir iskele, uygun bir emniyet kemeri, kenar korumaları ya da en basitinden bir ağ gerilmesi bile düşmeleri önemli bir oranda engelleyebileceği fakat bu önlemlerin hep maliyet olarak değerlendirildiği vurgulanıyor. Mart ayında hayatını kaybedenlerin 126 sının erkek 13 ünün de kadın olduğuna dikkat çekilirken iş cinayetleri konusunda en az kadın iş cinayetlerinden haberdar olunduğu dile getiriliyor. Yaşamını yitiren 13 kadın işçi; tarım, tekstil, sağlık ve belediye işkollarında çalışıyor. Toplam 139 işçinin 4 tanesi çocuk, 47 tanesi yaşlı, 16 tanesi ise göçmen işçilerden oluşuyor. Ölen göçmen işçilerin büyük çoğunluğu Suriyeli işçiler. İşçilerin 16 tanesinin Urfa da, 10 tanesinin Adana da, 7 şer işçinin Bursa ve İstanbul da, 6 şar işçinin Aydın Kocaeli ve Konya da, 81 işçinin ise diğer illerde can verdiği belirtiliyor. Rapordaki verilere baktığımızda son dört yılın Mart aylarında işçi ölümleri artan bir seyir izliyor. 2012 yılında 59 işçi, 2013 de 73, 2014 te 122, 2015 yılının Mart ayında ise 139 işçi yaşamını yitiriyor. İşçi cinayetlerinin hız kesmeden devam etmesi devletin ve patronların ekonomik politikalarının bir sonucu olmasının yanı sıra, işçi ve emekçilerin örgütsüzlügünün boyutlarını da ortaya koyuyor. Yasal alanda var olan kimi önlemlerin alınmamasında bile bu alanda baskı yapacak ve zorlayıcı olabilecek bir örgütlü gücün yokluğu önemli rol oynuyor. Bu örgütlülüğü yaratma görevi ise işçi sınıfının öncülerinin omuzlarında duruyor. Nisan 2015 İŞSİZLİĞİN ARTACAĞI PATATESE GELEN ZAMDAN BELLİYDİ! Seçimler yaklaşıyor. Meydanlar burjuva siyasetçileriyle dolup taşacak, taşmaya da başladı. Her gün kavga her gün gürültü kopuyor. Meydanlar yalanlarla dolmaya başlayacak, dolmaya başladı bile! Burjuva siyasetçiler halka vaat(yalan) üzerine vaat vermeye başlayacak, kimileri başladı bile! Hepsinin ortak vaadi ise işsizliği bitireceğiz kimileri ise biraz daha dürüst davranarak işsizliği azaltacağız diyor! Peki, bu mümkün mü hayır! Kapitalizm var olduğu sürece işsizlik devam edecektir. Çünkü kapitalistler işçi sınıfını korkutmak için sürekli bir işsizler ordusunu elinde koz olarak kullanır. Seçimler yaklaşırken işsizlik raporları açıklandı. Hem TUİK hem de DİSK-AR işsizlik raporlarını açıkladı. TUİK 2015 Ocak ayı verilerine göre işsizlik oranları şu şekilde: *Ocak 2014 verilerine göre 454 bin kişi artarak 3 milyon 259 bin kişiye yükselmiştir. *Yüzde olarak 1 puan artışla işsizlik oranı yüzde 11,3 e çıkmıştır. *İş gücüne katılma oranı 1 milyon 452 bin artarak 28 milyon 713 bin kişi olmuştur. *Kayıt dışı çalışan sayısı yüzde 0.4 azalarak yüzde 32.4 e gerilemiştir! ( Büyük Başarı!) TUİK verileri bu şekilde açıklandı. Peki, gerçek işsizlik oranları bunlar mıdır? Bir de DİSK-AR ın açıklamalarına göz atalım. DİSK AR verilerine Ocak 2015 verilerine göre işsizlik oranı şu şekilde: *İşsizlik oranı yüzde 18.5 *İşsiz sayısı 5 milyon 794 bin *İşsizlik verilerine kısa vadeli çalışanlar eklendiğinde işsiz sayısı 6 milyon 885 bin, bunun iş gücü içinde oranı ise yüzde 22.02 *15-24 yaş arası işsizlik oranı yüzde 30, işsizlikte artışın yüzde 35 bu yaş grubundan kaynaklı! İki kurumun verilerine baktığımızda ortada büyük bir uçurum söz konusudur. Verilerin doğruluğunda kullanılan yöntemlerde temel farklılık TUİK gerçek anlamda işsizlik verilerine odaklanmıyor. Bir işçi diyelim iki yıldır işsiz. Bu işçi geçici işler bulup çalışıyor ve buna da mecbur. İşte TUİK bu işçileri işsiz olarak saymıyor. Hangi veriler olursa olsun sonuç olarak ortada milyonlarca işsiz var! Patatesin dahi beş lira olduğu ülkelerimiz de (KK/T) işsizliğin bu kadar fazla olması ve artması anormal bir durum değildir. Ülke ekonomisi siyasi iktidarın iki dudağının ucunda bir laf söylese dolar fırlıyor! Elbette bunun ardında yatan nedenler farklı, ama ne olursa olsun ekonomide yer alan en ufak sorunlar işçinin emekçinin sırtına bir yük olduğu olgudur. Seçime giderken zamların bu derece artması normal mi veya seçimden sonra zamların geri alınacağı kesin mi? Hayır, işsizlik azalacak mı veya ortadan kalkacak mı? İşsizlik sayısal anlamda düşebilir, ama bir bütün içinde ortadan kalkmayacaktır. Çünkü burjuvazinin buna hep ihtiyacı vardır. İşsizlik verilerinin gösterdiği bir diğer sonuçta giderek artan genç nüfusun işsizliğe dâhil olmasıdır. Kapitalizm şartlarında işsizlik hep vardı, var olmaya da devam edecek. Sermaye ülkelerimiz de varlığını güçlendirdikçe işçiler emekçiler daha fazla sömürülüyor. Geleceksizlik, esnek çalışma, taşeronlaşma, iş cinayetleri ve en önemlisi de işsizlik gün geçtikçe artıyor ve artmaya da devam edecek. Artmaya devam edecek çünkü son ayların verileri henüz yayınlanmadı. Ocak tan bu yana doların artış seviyesi ortada! İşsizliğin artacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok, patatesin fiyatına bakmak yeterli! 19.04.2015 Yeni İşçi Dünyası okuru işçi. 7