TRAKYA ÜN VERS TES TIP FAKÜLTES DERG S 2002;19(3-4):189-194 DERLEME Okaliptüs (Eucalyptus Globulus): S tma A ac Eucalyptus (Eucalyptus Globulus): Malaria Tree Nilüfer GÖKÇE, Esin KARLIKAYA Mersingiller familyas ndan olan okaliptüsün (Eucalyptus) anayurdu Avustralya d r. Yetiflmesi çok kolay olan bu a ac n yüksekli i 60-70 metreyi bulmaktad r. Kökleri yay larak suyu çok fazla emdi i için a aç batakl klar n kurutulmas nda yararl d r. Bu özelli inden dolay, s tman n yayg n oldu u bölgelerde batakl klar n kurutulmas nda kullan ld - için bu a aca s tma a ac ad da verilmifltir. So uk alg nl nda nefes açmak için emilen baz pastillerin bilefliminde mentolün yan s ra genellikle okaliptüs ya da bulunmaktad r. Bu a aç Osmanl mparatorlu u döneminde Avrupa dan ülkemize ithal edilmifltir. S tman n çok yayg n oldu u Edirne de batakl klar kurutmak ve s tmay önlemek için bu a ac n yetifltirilmesi istenmifl; halk teflvik için o dönemde vilayetin resmi yay n organ Edirne Gazetesi nde okaliptüsün yararlar n anlatan makaleler yay nlanm flt r. Anahtar Sözcükler: Okaliptüs; s tma/önleme ve kontrol; Edirne. Eucalyptus belongs to the Myrtles family and its homeland is Australia and Tazmania. It is very easy to grow this tree, and some species can reach heights over 60-70 meters. As its roots widely spread, large quantities of water can be absorbed, which is of great help in drying swaps, particularly in malaria-struck countries; hence the name, malaria tree. In addition, eucalyptus oil together with menthol is used as an ingredient of pastilles to relieve cold-related complaints. Eucalyptus was first imported from Europe to Turkey during the Ottoman empire. Attempts were made to grow this tree for the drying of swaps and prevention of malaria in Edirne, where malaria had been a serious problem. People were enlightened about the benefits of Eucalyptus via articles published in an official newspaper of the city. Key Words: Eucalyptus; malaria/prevention & control; Edirne. Mersingiller familyas ndan bir a aç olan okaliptüsün (eucalyptus) anayurdu Avustralya d r. Yetiflmesi çok kolay olan ve yüksekli i 60-70 metreyi bulan bu a aç, 19. yüzy ldan sonra Güney Avrupa, Cezayir, M s r, Tahiti, Natal, Hindistan, Amerika Birleflik Devletleri (özellikle Kaliforniya eyaleti), Türkiye gibi dünyan n sulak ve l man birçok bölgesinde baflar yla yetifltirilmifltir. [1-4] Okaliptüs, Kaptan Cook un arkadafl Tobian Fourneaux taraf ndan 1774 te Avustralya dan ngiltere ye getirilmifltir. [1,2] 1792 y l nda Frans z hükümeti, iki gemiyle dünyay gezerek incelemelerde bulunmas ve gördüklerini kaleme almas amac yla ünlü gezgin La Piruzi yi görevlendirmifltir. La Piruzi, gemilerin komutan La Piladir ile birlikte Tazmanya sahillerini dolafl rken çok etkileyici ormanlar görmüfl, bunlar ya- Trakya Üniversitesi T p Fakültesi T p Tarihi ve Deontoloji Anabilim Dal (Gökçe, Ö r. Gör.; Karl kaya, Araflt. Gör.) letiflim adresi: Dr. Nilüfer Gökçe. Trakya Üniversitesi T p Fakültesi T p Tarihi ve Deontoloji Anabilim Dal, 22030 Edirne. Tel: 0284-235 76 42 / 558 Faks: 0284-235 76 42 e-posta: niliser@lycos.com 189
k ndan inceleyebilmek ve daha iyi tan mak için karaya ç km flt r. Bu a açlar n zeminden 60 metre yüksekli e uzanabildi ini görmek onlar hayrete düflürmüfltür. Dünyay dolaflan pek çok gezgin bu a açlar n yüksekli inden bahsetmifltir. [3] 1800-1840 y llar aras nda Paris Botanik Bahçesi çal flanlar ndan Antuan Gayflnev, Avustralya ya yapt gezi sonras nda bu a açlar n çeflitli türlerini Fransa ya getirmifltir. [3] Daha sonra Avustralya ya seyahat eden baflkalar da bu a açlar Avrupa ya tafl maya devam etmifltir. Türkiye nin özellikle güney k y lar nda yo- un olarak yetiflen bu a aç, ülkemize ilk kez 1885 y l nda Adana-Mersin demiryolu üzerindeki istasyonlara dikilmek üzere, yolun yap mc s olan Frans z flirketi taraf ndan getirilmifltir. Orman a ac olarak ilk kez 1939 da, Tarsus yak - n ndaki Karabucak Batakl n kurutmada kullan lm flt r. [1,2] Yüz yetmiflten fazla türü bulunan okaliptüsün gövdesinden haz rlanan özel keresteler inflaat sektöründe, marangozluk ve do ramac l kta; kabuklar endüstride mukavva, kâ t, halat yap m nda kullan lmaktad r. Ayr ca bu a açtan elde edilen odun kömüründen de, dayan kl l nedeniyle alt n iflleyicileri ve dökücüleri yararlanmaktad r. Bunlar n yan s ra daha birçok farkl endüstri alan nda da kullan m söz konusudur. Okaliptüs a ac ndan elde edilen ve ilaç endüstrisinde kullan lan reçinenin rengi, a ac n türüne göre de iflmektedir. Örne in E. lugsilun dan elde edilen reçinenin rengi aç k limonidir; yak ld nda da aç k limoni rengindedir ve etrafa çok kuvvetli s verir. So uk alg nl nda nefes açmak için emilen baz pastillerin birlefliminde mentolün yan s ra okaliptüs ya da bulunmaktad r. [1-3] Okaliptüs ülkemizde özellikle E. globulus alt türü ile tan nmaktad r (fiekil 1). E. globulus, dallar gökyüzüne do ru uzanan ve çok yüksek olabilen bir a açt r. Kabu u ç nar nki gibi suludur. Derimsi ve düz kenarl yapraklar ilk iki-üç y l beyaz oldu u halde, yaflland kça bu rengini kaybederek orak biçimini al r. Bu a aç Avustralya da oldu u gibi ülkemizde de Eylül ay nda çiçek açmaktad r. Beyaz ya da sar renkli küçük çiçekleri vard r. Çiçekler döllendikten sonra içinde çok say da çekirdek bulunan, rengi siyaha yak n kapsül fleklinde meyvelere dönüflür. [2,4,5] Okaliptüs a ac n n yapraklar nda sar renkli, hofl tatta, biraz ac mt rak, keskin kokulu, okaliptol (eucalyptol) ad verilen uçucu bir madde vard r. Bu madde okaliptüs yapraklar ndan elde edilen ya n özünü oluflturmaktad r. [4,6] Bu ya n hofl kokusu lavantaya benziyorsa da, ondan daha keskin ve farkl d r. A za al nd nda baharata benzer bir tat verse de, biraz zaman geçince hem ac l k hem de burukluk hissedilir. Al nan miktar ne kadar az olursa olsun, merkezi sinir sistemi üzerine etki etmesini engellememektedir. 1870 y l nda Gluz isminde bir Frans z bilgin, Fenin Akademisi nde sundu u bir makalede okaliptüs yapraklar nda etkin bir madde bulundu unu bildirmifl, 10 kg taze okaliptüs yapra- nda 675 gr, 8 kg kuru okaliptüs yapra ndan da 489 gr etkin madde elde edildi ini aç klam flt r. Gluz bu etkin maddeyi, yapraklar n 170 C s t - lmas yla elde etmifltir. Bu madde okaliptoldür. 10 m Mavi okaliptüs (E. globulus) Çiçek tomurcu u Çiçek fiekil 1. Okaliptüs a ac, yapra, çiçe i ve çiçek tomurcu u. 190
Okaliptüs yapraklar ndan elde edilen bu ya, ilk defa ngiltere de parfüm endüstrisinde kullan lm flt r. [6] TEDAV ED C ÖZELL KLER VE HEK ML KTE KULLANILMASI Yapraklar hekimlikte kullan lan okaliptüstan, ilk defa Avustralya yerlileri tedavi edici olarak yararlanm flt r. Yerliler susuzlu a karfl okaliptüs köklerini çi nerken, yüksek ateflin tedavisi için de (yani atefl düflürücü olarak) yapraklar n kullanm flt r. 1800 y l nda Avustralyal gemicilerin yakaland klar yüksek ateflle seyreden bir hastal n, okaliptüs yapraklar ndan haz rlanan bir çayla baflar l flekilde tedavi edilmesi üzerine a ac n ünü Avrupa ve Akdeniz ülkelerine yay lm flt r. [7] On dokuzuncu yüzy l n bafllar nda Amerikal hekimler, okaliptüs ya n aletlerini sterilize etmede ve ya n buhar n da ast m, bronflit, geçmeyen öksürük ve amfizem gibi solunum yolu hastal klar n n tedavisinde kullanmaya bafllam fllard r. [7] Napolyon un da bu a ac n yapraklar n suda kaynatarak içti i bildirilmifltir. [1] Okaliptüsün fizyolojik etkilerini inceleyen Dr. Kubler ve Dr. Zembert, yapraklar ndan elde edilen ya n psikiyatride de kullan ld n, uçucu olan bu ya n etkisinin terementine benzedi- ini bildirmifllerdir. [4] Hafif bir antiseptik olan bu ya suda hiç erimez; alkol, eter, petrol eteri, kloroform, karbon sülfür, ya lar ve esanslar ile her oranda berrak olarak kar flabilir. Okaliptüs ya, kafur kokusunda olmas nedeniyle sinir sistemini etkileyerek rahatlama sa lar. Bunun yan nda lokal olarak kanamalar n durdurulmas nda, masaj yoluyla migren ve bafl a r s n gidermede, solunum yollar n n t kan kl nda, kronik bronflitte, öksürükte, tüberkülozda, yapraklar çi nenmesi yoluyla difleti ve a z hastal klar nda, pansuman maddesi olarak yaralanma ve iltihaplarda ve losyon ya da lavman biçiminde de kullan lm flt r. [8,9] E. globulus un yapraklar ishali durdurdu- u, atefl ve s tman n etkisini yok etti i için, bu bitkiden ilaç yap m nda da yararlan lm flt r. ki ile dört damla aras nda okaliptüs ya bir parça flekerin üzerine damlat larak verildi inde uyar c etki oluflmaktad r. [4] 1895 tarihli (H: 1312) Edirne Gazetesi nde okaliptüsün hekimlikte kullan lmas hakk nda flunlar yaz lm flt r. [5] Okaliptüs ün gerek Cezayir ve gerekse spanya ya ithalinden pek az zaman sonra, herkes bunun s tmaya karfl ne derece önemli bir deva (ilaç) oldu unu anlam fl oldu undan, hemen çabucac k yönetmelikler ç kart lm flt r. Bu a aç spanya da S tma A ac ad yla an lmaya bafllanm flt r. Okaliptüsün uzmanlar ndan Mösyö Malniar der ki: K na k na ve buna benzer ilaçlar s tmaya tesir etmedi i zaman okaliptüs a açlar n n yapraklar ndan, hakikaten hayret edilecek derecede güzel tesir görülmektedir. S tmaya tutulanlar n birçoklar nda hastal k, zaman zaman tekrar ederek ki bunlar hiçbir zaman düzeltmediklerinden, hayatlar tehlike içinde bulunuyordu. flte onlar okaliptüsün yapraklar sayesinde s tmadan kurtulup, eski sa l klar n buldular. Özellikle Cezayir in k na k na ile tedavi edilemeyen s tma hastal klar ndan okaliptüs sayesinde eser kalmad. Almanya da da okaliptüs yapraklar tedavide denenerek birçok hasta iyi olmufltur. Avusturya ve Romanya n n s tmal bölgelerinde yap lan deneyimler sonucunda hastalar n iyi olduklar görülmüfltür. S tman n çok görüldü ü Korsika Adas nda Doktor Karluti taraf ndan yap lan araflt rma sonucunda art k okaliptüsün s tmaya karfl ilaç olarak kullan lmas nda bir flüphe kalmam flt r. [5] Mekteb-i T bbiye de farmakoloji ders kitab olarak okutulan, Tabib Binbafl Münir Bey taraf ndan haz rlanarak 1888 y l nda Dersaadet Mahmut Bey Matbaas nda bas lan Müfredat- T p, Fenni Deva adl kitapta s tman n tedavisinde E. globulus un yapraklar 90 derecelik alkolde 10 gün bekletilip süzüldükten sonra, her gün miktar art rarak, 4-10 gr aras nda hastaya verilmekte oldu u, ayr ca yapraklar n ezilip toz haline getirilerek günde 4-16 gr aras nda artan miktarlarla tedavide kullan lmakta oldu unu ö reniyoruz. [4] 191
Kaynat larak, ufalanarak, toz haline getirilerek veya alkolde bekletilmek suretiyle tedavide kullan lan okaliptüs yapraklar, her ne kadar s tma tedavisinde baflar ile kullan lm flsa da, hiçbir zaman kininin yerini alamam flt r. Daha sonra yap lan araflt rmalar ve uygulamalarla küçük dozlarda kullan m nda bile öldürücü oldu unun görülmesi, s tmay tedavi edici olmad n n, yaln zca semptomlar n geriletti inin saptanmas gibi nedenlerle üst solunum yollar enfeksiyonlar na ba l oluflan öksürü ün tedavisinde kullan lmaya bafllanm flt r. Okaliptüs a ac n n yapraklar ndan elde edilen okaliptol, ilaç kodeksine girmifltir ve günümüzde de kullan lmaktad r. Her ne kadar s tman n klinik tedavisinde iki yüzy l önceki yayg nl n yitirmifl olsa da, batakl klar n kurutulmas n sa lamas ile en etkin ve ucuz bir korunma yöntemi olmay sürdürmekte, bu yolla do al yaflam n korunmas da sa lanmaktad r. BATAKLIKLARIN KURUTULMASINDAK ROLÜ Çok h zl büyüyerek olgunlaflan bu a aç, köklerinin h zla yay larak fazla suyu emmesi nedeniyle batakl klar n kurutulmas nda kullan lmaktad r. [3,4,6] Bu nedenle S tma A ac ad n da alm flt r. Okaliptüs, yapraklar, kabuklar ve kökleri içindeki su miktar azald kça topraktaki suyu devaml kendi bünyesine almakta ve böylece bulunduklar arazideki batakl klar kurutmaktad r. Bunun yan nda, havadaki nemi h zl bir flekilde alarak yapraklar ile etraf serinletmekte; su basm fl arazileri yapraklar ile güçlendirerek topra sivrisine in üremesine uygun olan günefl fl ndan da korumaktad r. A ac n yapraklar n n güzel kokusu sayesinde batakl n kötü kokusu yok olmakta ve böylece hava da temizlenmektedir. Okaliptüsün çiçe i ve meyvesi de kokuludur. [4,6] Okaliptüs hakk nda araflt rmalar yapan bilim adamlar ndan Gubler, notlar na flunlar yazm flt r: Okaliptüsün yetiflti i ülkeler hofl olmayan kokulardan muaft r. Ancak, bu ayr cal n a açlar n gövdelerindeki güzel kokulardan geldi i muhakkakt r. Bu bak mdan bu a açlar sanayi için ne kadar önemli ise, h fz ss hha için de o derece önemlidir. Bir an önce batakl k bölgelerde bu a ac n yetifltirilmesi gereklidir. [5] ED RNE DE OKAL PTÜS A ACI Gubler in bu sözlerine de yer verilen 14 Zilkade 1312 (9 May s 1895) tarihli ve 708 no lu Edirne Gazetesi nde okaliptüsün Edirne de yetifltirilmesi ile ilgili olarak flunlar yazmaktad r (fiekil 2). [3] Edirne flehrinden geçmekte olan Tunca, Meriç ve Arda nehirleri ara s ra taflarak, genifl düzlüklere yay l rlar. Yay ld klar yerde b rakt klar sular, çok zaman çekilmeyerek göl halinde kalmakta ve sular çekildikten sonra da, meydana gelen batakl k yaz n en s cak zamanlar na kadar devam ederek güzel havay kirletmektedir. Okaliptüs denilen a açlar n, batakl ktan yükselen ve s tma hastal n n fazlas ile hüküm sürmesine neden olan kötü kokunun fiil ve tesirini yok etti i gibi rüzgar n etkisini de önlemektedir. Suyu içine alarak süratli bir flekilde büyüyüp geliflti i anlat lmaktad r. klim müsait olursa bu a açlardan (Edirne de) burada da istifade edilmesini; zaman geçirmeden gerekli kadar fi- fiekil 2. Okaliptüsün Edirne'de yetiflmesi ile ilgili yaz n n yay nland 14 Zilkâde 1312 (9 May s 1895) tarihli Edirne Gazetesi. 192
de veya tohumun talimat yla birlikte (Edirne ye) gönderilmesini Cenab- Sami taraf ndan (Yüce Padiflah) Vilayet-i Celile den ( stanbul dan) Orman, Maden, Ziraat Nezareti ne (bakanl na) emir verilmifltir. Ad geçen bakanl klardan gelen cevapta, k - fl n buralarda bilinen fliddetinin okaliptüs a açlar n n yetiflmesine engel olacak ise de, bir deneyim edilmek üzere çeflitli cinslerinden birer miktar tohum ile birlikte okaliptüs a açlar n n yetiflmesi ile ilgili bilgilerin de (Edirne ye) gönderildi i bildirilmifltir. Vilayet-i Celile den ( stanbul dan) gelen tohumlar n bir miktar Gelibolu ya, Tekfur Da- na (Tekirda ), Dedea aç a gönderildikten sonra, burada da (Edirne de) denenmesi için Belediye Baflkanl na gönderilmifltir. Bu a açlar n tarihi, çeflitleri ve faydalar hakk ndaki bilgiler, ad geçen bakanl klar taraf ndan haz rlanm fl olup bu makaleler gazetemizde yay nlanmaya bafllanm flt r. Edirne Vilayeti nin ilk resmi yay n organ olarak haftada bir gün, sadece Perflembeleri yay nlanmakta olan Edirne Gazetesi, okaliptüs a açlar hakk nda çeflitli bilgiler vermeye bafllam fl; tarihçesi, nas l yetifltirilece i ve bu a açlar n faydalar anlat lm flt r. Bu makaleler gazetenin sadece belli bir say s nda verilmeyip, bölümler halinde genifl bir biçimde yay nlanm flt r. Nisan ay nda yay nlanmaya bafllanan makaleler, A ustos ay na kadar düzenli olarak sürmüfltür. Bu makalelerde, bir yandan Edirne halk na okaliptüs a açlar hakk nda bilgi verilirken, di er yandan bu a açlar n Edirne de de yetifltirilmesi teflvik edilmeye çal fl lm flt r. Makalelerin son bölümünde ise, Osmanl Devleti nin bu a açlarla ilgili ç - kartm fl oldu u nizamname (yönetmelik) yay nlanm flt r. Okaliptüsün Edirne de yetifltirilmek istenmesindeki ana amaç, sivrisine in üremesine neden olan batakl klar n kurutulmas d r. Edirne de ça lar boyunca en s k görülen salg nlardan biri olan s tma, halka kolera ve vebadan bile daha fazla zarar vermifltir. Edirneliler s tmaya neden olan sivrisine i yok etmek için atefl yakma ve tütsü yapma gibi çeflitli yollara baflvurmufllard r. Bu hastal a sadece Meriç, Tunca ve Arda nehirleri kenar nda oturanlar de il, tüm flehir halk ile Edirne Saray nda yaflayan saltanat ailesi dahi yakalanm flt r. 1659 y l nda IV. Mehmet Edirne Saray nda k fllarken sarayda dört yüzden fazla cariye oldu u, bunlar n k rk tanesinin s tmadan öldü ü bilinmektedir. [10] IV. Mehmet Edirne den stanbul a döndü ünde kendisiyle birlikte Valide Sultan ve harem halk da s tmaya yakalanm flt. [10,11] Osmanl Devleti, halk bu hastal ktan kurtarmak için çal flmalar yapmaktayd. Bunun için de öncelikle s tman n kayna olan batakl klar n kurutulmas gerekti i iyi biliniyordu ve bunun için halk n yard m na, deste ine ihtiyaç vard. Okaliptüs gibi topra n nemini ve suyunu çeken a açlar n yetifltirilmesi için halk teflvik edilmeye çal fl ld. Bu nedenle, di er s tma bölgelerinde oldu u gibi Edirne de de yerel bas n arac l yla okaliptüs a ac tan t ld ; bu a açlar n sanayide ve ticarette de kullan labilece i bildirildi. Böylece, halk n da yard m yla hem durgun sular n bulundu u batakl klar kurutulacak, hem de sivrisine in üremesi önlenmifl olacakt. Halka, okaliptüs yetifltirerek batakl klar n kurutulmas n n hem ucuz, hem de (bu a aç çok kolay yetiflti i için) fazla zahmet gerektirmeyen bir ifl oldu u aktar ld. S tma ile savafl m için batakl klar n kurutulmas n n, durgun sular n ak - t lmas n n, yer sular n n çekilmesinin gerekli oldu u vurguland. Suyu fazlas yla çeken okaliptüs a ac ve papatya gibi bitkilerin yetifltirilmesi istendi. Makalelerde bu bitkilerin, suyun çekilmesini sa lamakla birlikte sivrisineklerin üremesine de engel olacaklar yaz ld. [12] Bütün bu özendirici çal flmalara ra men, okaliptüs a açlar n n Edirne de ra bet görmedi ini söyleyebiliriz. stanbul dan gönderilen ve l man iklimde yetiflmeye uygun, nazik okaliptüs fidanlar Edirne nin sert k fl na dayanamam fl olabilir. Edirne nin s tma ile savafl Cumhuriyet döneminde de sürmüfl, halk bas n yoluyla sürekli ayd nlat lmaya çal fl lm fl, Edirne Halk E itim Merkezi nin yay n organ olan 6 Ok dergisinde s tmay insan kan na bulaflt ranlar n sivrisinek oldu u, bununla mücadele için de batakl k- 193
lar n ve pis su birikintilerinin kurutulmas gerekti ine dair makalelere yer verilmifltir. [13] Edirne, s tma hastal ndan 1930 lu y llardan sonra kurtulabilmifltir. Cumhuriyet döneminde Köy Kanunu haz rlan rken köyün zorunlu iflleri aras na köy s n rlar içindeki su birikintilerinin kurutulmas na dair maddeler konularak, halk n batakl klar n kurutulmas için giriflimlerde bulunmas zorunlu tutulmufl; okaliptüs a ac n n yapamad n köylünün kendisinin yapmas gerekli görülmüfltür. KAYNAKLAR 1. Büyük Larousse. Cilt 14. stanbul: Geliflim Yay nlar ; 1996. s. 8799-880. 2. Temel Britannica. Cilt 13. stanbul: Ana Yay nc l k; 1992. s. 135. 3. Edirne Gazetesi. No: 758, Sene: 16, 14 Zilkade 1312 (9 May s 1895). 4. Tabib Binbafl Minür. Müfredat- t p, fenni tedavi. Dersaadet ( stanbul): Mahmut Bey Matbaas ; 1888. s. 271-6. 5. Edirne Gazetesi. No: 759, Sene: 16, 21 Zilkade 1312 (16 May s 1895). 6. Edirne Gazetesi. No: 770, Sene: 16, 17 Safer 1313, (8 A ustos 1895). 7. Available from: URL: http://www.healthwell.com/ healthnotes/healthnotes.cfm?contentid=2086009. 8. Becarano SJ, Emden C. Pratik t bbi formüller. stanbul: smail Akgün Matbaas ; 1946. s. 268-9. 9. Mességué M. Hayat veren flifal otlar. 2. baskı. stanbul: AD Kitapç l k; 1998. s. 150. 10. Ünver AS, Dr. R fat Osman. Edirne Saray. Ankara: Türk Tarih Kurumu Bas mevi; 1989. s. 93. 11. Sakao lu N. Bu mülkün sultanlar. 2. baskı. stanbul: O lak Yay nc l k ve Reklamc l k; 2000. s. 281. 12. Atademir S. Modern pratik tedavi ve kullan lan ilaçlar. (I. k s m) Ankara: 1944. s. 677-80. 13. S tma. 6 Ok. Edirne Halk E itim Merkezi Dergisi; 1933;1(3):20. 194