Alman Anayasa Mahkemesi'nin 7 Şubat 1990 tarihli karan* Çeviren: Yeşim M. ATAMER**



Benzer belgeler
İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

Dr. Şeyda DURSUN KARAAHMETOĞLU NAKDİ KREDİ SÖZLEŞMESİNİN BANKA TARAFINDAN HAKLI SEBEPLE FESHİ VE SONUÇLARI

Yrd. Doç. Dr. MELİHA SERMİN PAKSOY SÖZLEŞMEYİ İHLALE YÖNELTME

SEZİN EZGİ SARIAKÇALI ALKAÇ AKARYAKIT İSTASYONU BAYİLİK SÖZLEŞMESİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

Alman Federal Mahkeme Kararları. Belirli süreli bir hizmet sözleşmesinin fiilen başlamasından önce yazılı olarak düzenlenmesi gerekir.

TÜRK İŞ HUKUKUNDA İŞÇİNİN SADAKAT BORCU

ALMANYA DA 2012 MAYIS AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

Dr. Ayşe KÖME AKPULAT İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı İŞ MAHKEMELERİNDE YARGILAMANIN ÖZELLİKLERİ

İŞÇİNİN BAŞKA BİR İŞYERİNDE ÇALIŞTIRILMASI DÜRÜSTLÜK KURALI

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI)

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21,25

1 Tarihimizdeki tek yumuşak anayasa aşağıdakilerden hangisidir? 1961 Cevap Aşağıdakilerden hangisi uyarınca tüm idari

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

Yrd. Doç. Dr. Safiye Nur BAĞRIAÇIK. ÜRETİM VE İŞ SIRLARININ KORUNMASI (Özellikle Haksız Rekabet Hukuku Açısından)

Çev.: Alpay HEKİMLER*

ADİL YARGILANMA HAKKININ TÜRK MİLLETLERARASI USÛL HUKUKU ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGININ GÖREV ALANI

ÖNSÖZ... vii KISALTMALAR LİSTESİ... xv GİRİŞ...1

Alman Federal Mahkeme Kararları

İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1

İŞ HUKUKUNDA YAŞ AYIRIMCILIĞI

Kira Sözleşmesinin Genel Hükümlere Göre Sona Ermesi (TBK m )

Alman Federal Mahkeme Kararları

İlgili Kanun / Madde 1475 S.İşK/14

EBRU ERENER TÜRK İŞ HUKUKUNDA ASGARİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİ

PAZARLAMACILIK SÖZLEŞMELERİ

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STK/25

Yrd. Doç. Dr. Ali DEMİRBAŞ. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu nda ESER SAHİBİNİN MALİ HAKLARINA TECAVÜZ HALİNDE HAK SAHİBİNE SAĞLANAN HUKUKİ KORUMA

ÖĞRETİDE VE UYGULAMADA ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ BAĞLAYICILIĞI VE İCRASI

ADİ VE TİCARİ İŞLERDE FAİZE İLİŞKİN YENİLİKLER

Alman Federal Mahkeme Kararları

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/17

Dr. Hediye BAHAR SAYIN. Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı

Arabuluculukta Gizliliğin Korunması

ANONİM ORTAKLIKTA ESAS SÖZLEŞMESEL BAĞLAM

ALMANYA DA 2013 MAYIS AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER

SİGORTA ARACILARI HUKUKU I

GÜLŞAH VARDAR HAMAMCIOĞLU Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi TÜRK MEDENİ KANUNU NA GÖRE YERLEŞİM YERİ

TÜRK SÖZLEŞME HUKUKUNDA KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI

Alman Federal Mahkeme Kararları. Hessen Eyalet Sosyal Mahkemesi

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/17, 18-21, 24

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/18-21

İşçinin Kişisel Verilerinin Korunması Hakkı

TÜRK SÖZLEŞME HUKUKUNDA KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI

Geçici Hukukî Korumanın Temelleri ve İhtiyatî Tedbir Türleri

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI

Federal İdare İş Mahkemesi

İlgili Kanun / Madde 6098 S. TBK/396

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STK. /25

Federal İdare İş Mahkemesi

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/27

İlgili Kanun / Madde 6098 S. TBK/ S. İşK/14

Alman Federal Mahkeme Kararları

Noktalama İşaretleri ve harf büyütme.

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/18-21

İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161

İlgili Kanun / Madde 4847 S. İşK/22

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI

İlgili Kanun / Madde 6762 S. TTK. /4

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

Çev.: Alpay HEKİMLER *

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

Yeni İş Mahkemeleri Kanununun Getirdiği Değişiklikler

TÜRK SÖZLEŞME HUKUKUNDA KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, 18-21

Yıllık İzindeki İşçi İşten Çıkartılabilir mi?

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

Federal İş Mahkemesi *

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/18-21 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2008/4545 Karar No. 2008/411 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş K/18-21

ALMANYA DA 2012 ŞUBAT AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

M. Gözde ATASAYAN. Kamu Hizmetlerinin Süreklilik ve Düzenlilik İlkesi

Avrupa Adalet Divanı Kararı

ALMANYA DA 2012 EYLÜL AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER

İsviçre Federal Temyiz Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi nin Tarihli Kararı

YENİ TTK YA GÖRE LİMİTED ŞİRKETLERDE ORTAKLARIN BAĞLILIK (SADAKAT) YÜKÜMLÜLÜĞÜ

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/18-21

ALMANYA DA 2013 OCAK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği PERSONEL MÜDÜRLÜĞÜ

İçindekiler Önsöz 5 Kısaltmalar 19 Giriş 21 Birinci Bölüm İDARÎ YARGININ GELİŞİMİ VE TÜRK YARGI TEŞKİLATININ GENEL GÖRÜNÜMÜ I. YARGISAL DENETİMİNDE

İşçinin Sadakat Yükümlülüğü ve Rekabet Etmeme Borcu

Alman Federal Mahkeme Kararları

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/17

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /6, S. İşK/14 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/1888 Karar No. 2015/6201 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 1475 S. İşK/14

KİŞİLİK HAKKI İHLALİ KAPSAMINDA İNSAN ÜZERİNDE YAPILAN DENEYLER VE HUKUKİ SONUÇLARI

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku EKO422 Bahar Ön Koşul Dersin Dili

ELAZIĞ VALİLİĞİNE (Defterdarlık) tarihli ve /12154 sayılı yazınız

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/ S. BİşK/ek-1

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /26, 53 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/11497 Karar No. 2015/15217 Tarihi:

Türk Borçlar Kanunu nda Hizmet Sözleşmesi. Doç. Dr. Kübra Doğan Yenisey İstanbul Bilgi Üniversitesi, Hukuk Fakültesi

ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU MÜRACAAT SÜRECİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR:

Avrupa Adalet Divanı

Transkript:

ACENTELERİN REKABET ETME YASAĞI - SÖZLEŞME TARAFLARI ARASINDA GÜÇ DENGESİNİN BULUNMADIĞI HALLERDE MESLEK SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SÖZLEŞMESEL SINIRLAMALARA KARŞI KORUNMASI Alman Anayasa Mahkemesi'nin 7 Şubat 1990 tarihli karan* Çeviren: Yeşim M. ATAMER** OLAY VE ALT DERECE MAHKEMELERİNİN KARARLARI: Şikayetçi 1 Temmuz 1977-31 Aralık 1979 tarihleri arasında şarap ve şampanya üreticisi olan ve ilk derece mahkemesinin davacısı konumundaki işletme sahibi için acente olarak faaliyet göstermiştir. Matbu acente sözleşmesi uyarınca ve işletmenin "dış hizmetlerde görevli olanlara ilişkin talimatları" çerçevesinde kendisi, yalnızca davacı için faaliyet göstermeyi ve müşteri adresleri dahil her türlü işletme sırrını gizlemeyi yükümlenmişti. Ayrıca sözleşmenin 13. maddesi aşağıdaki rekabet yasağını içeriyordu: "Sözleşme ilişkisinin çalışanın kusurlu davranışı sonucu haklı nedenle sona ermesi hali için taraflar aşağıdakileri kararlaştırmışlardır: Sözleşmenin sona ermesinden itibaren iki yıllık bir süre içinde çalışanın, her türlü rakip işletme için, bir tabiyet ilişkisi içinde veya bağımsız olarak veya bir aracı vasıtasıyla faaliyet göstermesi yasaktır. * BVerfGE 81,242 = NJW 1990, 1469 (Karardan sadece önemli görülen bölümler çevrilmiştir) ** İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi

356 YEŞİM M. ATAMER IHFMC.LV-S 4(1997) Çalışanın belirtilen bu süre içinde böyle bir işletmeye doğrudan veya dolaylı olarak ortak olması veya herhangi bir şekilde bu işletmeyi desteklemesi yasaktır. Taraflar çalışanın kusuru sonucu sözleşmenin sona ermesi hali için kararlaştırılmış rekabet yasağının getirdiği kısıtlamalar nedeniyle işletmenin bir tazminat ödemeyeceği konusunda mutabıktır." Şikayetçi, 11 Kasım 1979 tarihinde bildirim önellerine uyarak akdi feshetmiş ve davacının rakibi olan bir işletme ile 21 Kasım 1979'da bir sözleşme akdetmiştir. Daha sonra davacının bir dizi terfi vaadi sonucu şikayetçi fesih bildirimini geri almış ancak buna rağmen rakip işletme ile akdedilmiş sözleşmeyi feshetmeyerek 2 Ocak 1980 tarihinde burada da göreve başlamıştır. Bu gelişme karşısında davacı, 7 Ocak 1980 tarihinde, acente sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini bildirmiş ve şikayetçinin Ocak 1982 tarihirre kadar Federal Almanya ve Batı Berlin'de şarap satımı ile uğraşmaktan men edilmesi için dava açmıştır. Alt dere- 1 ce Mahkemesi bu davayı reddetmiştir. Buna karşılık istinaf Mahkemesi haklı nedenle feshin şikayetçinin kusurlu davranışları sebebiyle, gerçekleştiğini tespit etmiş ve rekabet etmeme yükümünün ön şartlarının gerçekleştiğine karar vermiştir. Ayrıca Mahkeme bir mahrumiyet tazminatının ödenmeyeceğinin kararlaştırılmasını Alman Ticaret Kanunu m.90a/ii, c.2 uyarınca geçerli saymıştır. Alman Federal Mahkemesi aynı yönde karar vererek 6 Ekim 1983 tarihinde şikayetçinin temyiz talebini reddetmiştir. Mahkeme acente sözleşmesinin 13. maddesi uyarınca şikayetçinin iki yıl süreyle herhangi bir mahrumiyet tazminatı talep etmeksizin rekabet etmeme yükümünün bulunduğunu ve tartışmalı olan bu klozun hem şeklen hem de içerik olarak hukuka uygun olduğunu tespit etmiştir. Mahkeme bu klozun hukuki dayanağı olan Alman Ticaret Kanunu m.90a/ii,2nin Anayasaya aykırı olduğu yönünde doktrinde hakim görüşün ise bu dava açısından önem taşımadığına karar vermiştir. Zira bu maddenin kapsadığı haller için mahrumiyet tazminatı ödenmemesi Anayasaya aykırılık teşkil etse dahi tarafların iradi olarak kararlaştırdıkları rekabet yasağı geçerliliğini koruyacaktır. Alman Federal Mahkemesine göre davacıdan mesleki ve ekonomik açıdan bağımsız olan şikayetçinin, sözleşmenin akdi anında içerdiği risk ve menfaaatleri tartarak karar vermesi mümkün olduğundan, kendisinin acente sözleşmesinde kararlaştırılmış olan rekabet yasağına uyması gerekir. Şikayetçi, Anayasanın 1, 2, 3, 12 ve 14. maddelerinde yer alan temel haklarının ihlal edildiği gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştur. Dava dilekçesinde istinaf Mahkemesinin ve Alman Federal Mahkemesinin, kendisinin iktisadi ve mesleki açıdan bağımsız bir tacir olduğu yönündeki görüşlerinin, sözleşme akdedildiği tarihte kendisinin henüz 25 yaşında olması ve o tarihe kadar yalnızca bağımlı olarak faaliyet gös-

İHFM C. LV - S 4(1997) ACENTELERİN REKABET ETME YASAĞI 357 termiş olması nedeniyle dayanaksız olduğunu ileri sürmüştür. Şikayetçi ayrıca kendisine matbu bir sözleşme metninin imzalanmak üzere verilmesi nedeniyle kendisi için her türlü pazarlık olanağının ortadan kalktığını ve o tarihte rekabet yasağının etkisini ölçemediğini belirtmiştir. Var olma olanağının elinden alınması anlamına gelebilecek olan bu yasak ise şikayetçiye göre Alman Medeni Kanunu 138 doğrultusunda ahlaka aykırı bir cendere hükmü olarak nitelendirilmek gerekir. Dava dilekçesinde ayrıca mesleki faaliyetlerin icrasını engellemek amacını güden bu yaptırımın şikayetçinin kişilik haklarına, çalışma özgürlüğüne ve sınai müessesesi üzerindeki haklarına (Alman Anayasası m. 14/1, 1) aykırı olduğu ve sosyal devlet ilkesinin ihlal edildiği görüşüne yer verilmiştir (...) KARAR: Şikayetçinin rekabetten içtinap etmeye mahkumiyetinin Anayasaya aykırılık oluşturduğu yönündeki iddia yerindedir. Temyiz edilen kararlar şikayetçinin, Anayasanın 12. maddesinden doğan haklarını ihlal etmektedir. Bu kararlar bir mahrumiyet tazminatının ödenmesi olanağını bertaraf eden sözleşmesel bir rekabet klozuna dayanmaktadır. Ancak Alman Ticaret Kanunu m.90a/ii,2'nin sınırsız bir rekabet yasağına olanak vermesi nedeniyle Anayasa m.12/1 ile bağdaştırılması mümkün değildir. Bu sorunu İstinaf Mahkemesi yanlış yorumlamış, Alman Federal Mahkemesi ise haksız yere çözümsüz bırakmıştır. X İtiraz edilen kararlar şikayetçinin meslek özgürlüğünü kısıtlamaktadır (GG m. 12/1). Bu kararlar anayasal denetime tabidir zira yargı da. bütün devlet erkleri gibi temel haklarla bağlıdır (GG m.l/iii). Ancak Anayasa Mahkemesi hukukun uzman mahkemelerce uygulanması ve yorumlanmasını sadece sınırlı ölçüde denetime tabi tutabilir. Görevi, genel ve kapsamlı bir hukuk denetimi yapmak değil, sadece mahkemelerin Anayasa Hukukunu ihlal edip etmediklerini denetlemektir. Hukuk mahkemelerinin bir temel hakkın anlamı ve özellikle koruma alanının kapsamı konusunda yanlış bir kanaate sahip olması nedeniyle yorum hatası yapmaları ve bunun somut olayda önemli sonuçlar doğurması halinde Anayasa Mahkemesi tarafından düzeltilmesi gereken bir anayasa ihlali söz konusudur 3. İstinaf Mahkemesi ve Alman Federal Mahkemesinin kararları, şikayetçinin çalışma özgürlüğünü, meslek seçimini zedeleyecek şekilde kısıtlamaktadır. Şikayetçinin rekabet etmemeye mahkum edilmesiyle mesleki faaliyetlerine, var olma olanaklarını etkileyecek şekilde sınır çekilmektedir. Rekabet etmeme yükümü mekan ve konu itibariyle o kadar geniş tutulmuştur ki, şikayetçinin iki yıl süresince kendi dalında çalışma olanağı ortadan kaldırılmaktadır. Bir acente olarak yalnızca üzüm ticareti alanında faaliyet gös- 3 karş. BVerfGE 18,85

358 YEŞİM M. ATAMER İHFMC. LV-S 4(1997) terrniş ve bu konuda uzmanlaşmış olduğundan kendisinin buna denk bir temsilcilik faali yeti bulması beklenemez. Rekabet yasağının kapsamına bakılacak olursa bir meslek değiştirme zorunluluğu en azından olanak dahilindedir. Buna rağmen bu kısıtlamalardan doğan mesleki mahzurların giderilmesi olanağı sözleşmede bertaraf edilmiştir. Ancak bu geniş kapsamlı sınırlamanın hukuki temelini bir devlet tasarrufu oluşturmamaktadır. Aksine şikayetçinin kendisi bir sözleşme ile böyle bir yüküm üstlenmiştir. Bir hukuki işlemle kendi kendini sınırlama, belki mesleki devingenliği azaltır; ancak aynı zamanda bireysel özgürlüklerin kullanılması anlamını da taşır. (...) Özgürlükçü bir toplum düzeninin yapı taşlarından olan irade özerkliği ilkesi uyarınca taraflar hukuki ilişkilerini bizzat düzenleyip biçimlendirir ve bunun sorumluluklarını taşırlar. Karşılıklı çıkarlarının en iyi nasıl tatmin edileceğine kendileri karar verir ve bu yolla anayasal koruma altında olan statüleri üzerinde devlet zoru olmaksızın tasarruf ederler. Devletin kural olarak irade özerkliği ilkesi çerçevesinde alınmış kararlara saygı göstermesi gerekir. Tartışma konusu kararlar haklı olarak bu ilkeden hareket etmektedir. Ancak sözleşme içeriğinin tespit edilmesi ve yalnızca bunun dikkate alınması re- kabet etmemeye mahkumiyeti gerekçelendirmeye yetmez, irade özerkliği yalnızca, dayanaklarını temel haklarda bulan, yürürlükteki yasalar çerçevesinde mevcuttur. Anayasamız ise değerlere yabancı bir düzen oluşturmak istememiştir, aksine temel haklar başlığı altında hukukun bütün dallan için ve bu nedenle özel hukuk için de geçerli olan temel ilkeler tespit etmiştir. Bu açıdan hiçbir Medeni Hukuk kuralı temel haklarda ifadesini bulan genel ilkelere aykırı olamaz. Bu herşeyden önce sözleşme serbestisinin sınırlarını tespit eden emredici hükümler açısından geçerlidir 4. Bu tür sınırlar vazgeçilmezdir, zira irade özerkliği kendi geleceğini bizzat belirleme ilkesi üzerine kurulmuştur ve bunun için gerekli ön koşulların varlığı irade özerkliğinin varlığı için de zaruridir. Sözleşme taraflarından birinin fiilen tek taraflı olarak sözleşme şartlarını tespit edecek üstünlüğe sahip olması halinde bu diğer taraf için irade özerkliğinin ön koşulunun ortadan kalktığı anlamına gelir. Taraflar arasında tahminî bir güç dengesinin mevcut olmadığı hallerde yalnızca sözleşme hukukunun vasıtaları ile menfaatler arasında bir denge oluşturmak mümkün olmayacaktır. Anayasal güvence altına alınmış statüler üzerinde tasarruf edilmesi halinde devlet temel hakların korunmasını temin amacıyla çeşitli düzenlemelerde bulunmalıdır 5. Sosyal ve ekonomik eşitsizlikleri dengelemeyi amaç edinen bu yasal düzenlemeler temel haklar bölümünde yer alan objektif temel ilkelerin ve aynı zamanda anayasal sosyal devlet ilkesinin gerçekleştirilmesine hizmet etmektedirler (GG m.20/1, m.28/1). 4 karş. BVerfGE 7,198 5 karş. Hesse, Verfassungsrecht und Privatrecht 1988, 37vd.; Badura, Arbeit als Beruf - Art. 12/1 GG-, in: Festschrift für Wilhelm Herschel, 1982, 21

İHFMC. LV -S 4(1997) ACENTELERİN REKABET ETME YASAĞI 359 Anayasa metninden, eşitsizliklerin ne zaman sözleşme serbestisinin emredici hukuk kuralları ile sınırlandırılmasını veya tamamlanmasını gerektirecek kadar önemli olduğunu anlamak mümkün değildir. Yasakoyucu bu alanda geniş bir takdir ve düzenleme yetkisine sahiptir. Ancak bu durumda bir tarafı korumak amacıyla sözleşme serbestisine getirilen kısıtlamaların diğer tarafın özgürlüğüne bir müdahale teşkil ettiğini her zaman göz önünde bulundurmak gerekir. İşte yasakoyucu çatışan bu menfaatleri en uygun şe- I kilde dengelemek zorundadır. Yasakoyucunun belli hayat alanları veya belli sözleşme tipleri için emredici sözleşme hukuku yaratmaktan kaçınması, hiçbir şekilde, sözleşme tatbikatının tamamıyla güçlerin sınırsız çatışmasına terkedildiği anlamına gelmez. Aksine böyle durumlarda özellikle BGB 138, 242, 315 gibi, ölçüsüzlükleri engelleme işlevine sahip özel huku kun çerçeve kuralları müdahale etmektedir. Özellikle bu çerçeve kuralların somutlaştırılması ve uygulanmasında temel haklar dikkate alınmalıdır. Anayasanın ilgili koruma ödevi, burada, temel hakların içerdiği temel ilkeleri, sözleşme eşitliğinin zedelenmiş olduğu durumlarda özel hukukun araçları ile hayata geçirmeye çalışan hakime yüklenmiştir. Bu temel esaslar uyarınca hukuk mahkemelerinin, tartışmalı olan rekabet yasağı klozunun somut olayda kararlaştırılmasının mümkün olup olmadığını incelemeleri zorunluydu. Bu özel hukuk sorunu, bir temel hak teşkil eden meslek seçme özgürlüğünün ışığında değerlendirilmek gerekirdi..11. Yasakoyucu işletmeler ve onlar için faaliyet gösteren acenteler arasındaki hukuki ilişkilerin yalnızca sözleşmelerle düzenlenmesine izin vermemiştir. (...) Özellikle sözleşme sonrası rekabet yasakları hakkında Alman Ticaret Kanunu m.90a bir dizi emredici hüküm içermektedir. (...) Acentelerin korunma ihtiyacı özellikle, daha sözleşme ilişkisi kurulmadan veya devamı süresince, acentalık sözleşmesinin sona ermesi durumu için kendilerini bağlamaları halinde ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde çoğunlukla, sözleşmesel işbirliğinin nasıl gelişeceğini ve gelecekteki mesleki olanaklarının neler olacağını değerlendirmek acenteler açısından mümkün olmadığından, rekabet yasağı klozunun etkileri de ölçülememektedir. Bu durumlarda işletme, acente sözleşmesinin geçerliliğini veya devamını böyle bir rekabet yasağı klozunun kabul edilmesine bağlarsa acentenin çokluk pazarlık olanağı kalmayacaktır. Bu, özellikle tek işletme acenteleri olarak adlandın * ı lan, işgücünü yalnızca bir işletmenin hizmetine sunan acenteler için geçerlidir. Ote yandan işletmenin de, sözleşme ilişkisinin sona ermesi halinde acentesinin, işletme sırlarını açıklamasını engellemek konusunda haklı bir menfaati vardır. Bu çıkar çatışmasını çözümlemek amacıyla Alman Ticaret Kanunu m.90a/i sözleşme özgürlüğünü üç şekilde sınırlandırmıştır: Öncelikle sözleşme sonrası rekabet yasaklan yalnızca yazılı şekil şartına uyulması ve işletme tarafından imzalanacak bir bel-

360 YEŞIM M. ATAMER ıhfmc.lv-s 4(1997) genin acenteye teslim edilmesi ile geçerlilik kazanabilir (cümle 1). Rekabet yasağı, sözleşmenin sona ermesinden itibaren en fazla iki yıl için kararlaştırılabilir (cümle 2). Ve herşeyden önce, işletme sahibi acenteye bu dönem için uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür (cümle 3). Acenteyi mağdur edecek farklı düzenlemelerin kabulü mümkün değildir (m.90a/iv). (...) Ancak yasanın kendisi m.90a/ii,2'de bu kurala bir istisna getirmiştir: İşletme sahibi acentenin kusurlu davranışı yüzünden sözleşmeyi haklı nedenle feshederse tazminat talebi düşecektir. (...) Tarafların kararlaştırmış oldukları rekabet yasağı Alman Ticaret Kanunu m.90a/ii,2'de düzenlenmiş istisna hükmü olmaksızın anlaşılamayacak iki husus içermektedir. Bir yandan rekabet yasağının sadece Alman Ticaret Kanunu m.90/ii,2'nin şartları gerçekleştiğinde işlerlik kazanacağı, yani sözleşmenin normal yollardan sona ermesi halinde uygulanmayacağı kararlaştırılmış; diğer yandan da yine Alman Ticaret Kanununun bu hükmüne paralel olarak tazminat yükümü açıkça kaldırılmıştır. Bu iki özellik de birbiriyle bağlantılıdır ve itiraz edilen mahkeme kararına göre, rekabet yasağının sadece tazminat yükümünün kaldırılması hükmü ile birlikte geçerli olduğundan yola çıkılabilecektir (Alman Medeni Kanunu m. 139). Bu nedenle rekabet yasağının geçerliliği doğrudan Alman Ticaret Kanunu m.90a/ii,2'nin anayasaya uygunluğu ile bağlantılıdır. Sadece bu hüküm m.90a/i,3'de yer alan ve acentenin rekabet etmemesi halinde uygun bir tazminata hak kazanacağı şeklindeki düzenlemeye bir istisna getirmektedir. Bu talebin bertaraf edilmesi acenteyi mağdur eden bir düzenlemedir ve bu nedenle, m.90a/ii,2'deki düzenleme olmasaydı, m.90a/iv uyarınca yasak ve Alman Medeni Kanunu m. 134 uyarınca da batıl olacaktı. Tartışma konusu olan mahkeme kararları bu tür bir anayasallık denetimine yer vermemiştir. Alman Federal Mahkemesi bu denetime ihtiyaç olmadığı görüşünü savun muş, istinaf Mahkemesi ise işçiler ve acenteler arasındaki farklılığı vurgulayarak acentelerde irade özerkliği ilkesinin sosyal koruma ihtiyacı karşısında öncelik sahibi olduğu sonucuna varmıştır. Oysa bu şekilde temel haklar çerçevesinde teminat altına alınmış olan meslek özgürlüğü ile bağlantılı olarak Alman Ticaret Kanunu m.90a'nın koruma amacı göz ardı edilmiştir. Yukarıda da belirtildiği gibi söz konusu olan yalnızca bağımlı bir statüde çalışanların korunması değildir. Sözleşme eşitliğinin farklı şekillerde bozulduğu hallerde de temel hakların korunması amacıyla irade özerkliğine yasal sınırlamalar getirilebilir..iii. «işletme sahibinin haklı nedenle feshi hali için tazminat talebinin kural olarak bertaraf edilmesi, Anayasa m. 12/1 ile bağdaştınlamaz. Bu konuda yasakoyucunun, acentelerin büyük çoğunluğunun iktisaden bağımlı ve hak ve yükümlerini işletmecilerle özgürce

r İHFMC. LV-S 4(1997) ACENTELERİN REKABET ETME YASAĞI 361 pazarlık ederek belirleme konusunda pazalık gücüne sahip olmadığı yönündeki değerlendirmesinden yola çıkılmalıdır. (...) Bu durumda yasakoyucunun acentelerin sözleşme sonrası rekabet etmeme yükümünü düzenlerken hem işletmeler tarafında yeterli bir hareket alanı bırakmaya hem de acenteler açısından kısıtlı pazarlık gücünü dengelemeye dikkat etmesi gerekecektir. (...) Buna karşılık m.90a/ll,2'deki istisna hüküm, söz konusu olabilecek birçok farklı olayda meslek seçme özgürlüğünün icaplarına cevap vermekten uzaktır. (...) Somut olaylardan herbiri için, hiçbir ayırım yapılmaksızın ve azami mahrumiyet süresinin tümünü kapsayacak şekilde tazminat yükümünü bertaraf etmenin dayanağını, sözleşmenin süresinden önce ve kusurlu olarak sona erdirilmesi olgusunda bulmak mümkün değildir. Sözleşmeyi fesheden işletmenin haksız rekabet nedeniyle mağdur duruma düşmesini önlemek için bu tür bir yaptırıma ihtiyaç yoktur. Acente açısından da bu yaptırımın, doğuracağı çok esaslı sonuçlar nedeniyle, bu bağlamda ölçüsüz olduğu kabul edilmek gerekir. (...) Bu nedenle Alman Ticaret Kanunu m.90a/ii,2'nin anayasaya aykırılığının tespitine ve itiraz edilen kararların bu maddeye dayandıkları ölçüde kaldırılmasına karar verilmiştir.