ANTİALLERJİK İLAÇLARIN KULLANIMI



Benzer belgeler
İlaç Allerjisi İle Oluşan Klinik Sendromlar

DİŞHEKİMLİĞİNDE ALERJİ. Prof. Dr. Ahmet Saraçoğlu

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI

ALLERJİK SORUNLU HASTALARDA CERRAHİ OPERASYON ÖNCESİ VE SONRASI ALINACAK ÖNLEMLER

Hipersensitivite, Alevlenme Reaksiyonları ve Anaflaksi. Hem. Okan Duran Medikana internatinational. Ankara Hastanesi 19 Nisan 2014

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Alerji-İmmünoloji BD Olgu Sunumu 03 Ekim 2017 Salı

Otakoidler ve ergot alkaloidleri

İMMÜN SİSTEM HASTALIKLARI VE BAKIMI. Öğr. Gör. Dr. Ayşegül Öztürk Birge ARALIK 2016

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Alerji-İmmünoloji BD Olgu Sunumu 27 Mart 2017 Salı

Solunum sistemi farmakolojisi. Prof. Dr. Öner Süzer

Anafilaksi İle Başvuran Olgu

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 09 Nisan :25 - Son Güncelleme Perşembe, 09 Nisan :59

ALLERJİNİN NEDENİ NEDİR?

DERİ PRICK TESTİ (SPT) HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAY FORMU

Anafilaksi de ANAFİLAKSİ

WAO/EAACI Allerji Tanımlamaları

Yrd. Doç. Dr. İlyas Yolbaş Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

Allerji ve Anaflaksi

ÜRÜN BİLGİSİ. CLAVOMED FORTE 250 mg / 62,5 mg Oral Süspansiyon Hazırlamak İçin Kuru Toz

KULLANMA TALİMATI. Etkin Madde: Mepiramin maleat, lidokain hidroklorür, dekspantenol.

SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI

Uygun antibiyotik seçeneği ile ilaç yükleme testi nedir? Antibiyotiklere ve bazen de diğer ilaçlara allerji tanımlayan olgularda allerjileri olan

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

Astım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum

ÜRÜN BİLGİSİ. ETACİD, erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir.

%5 Her iki ebeveyn atopik

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

5 Pratik Dermatoloji Notları

KULLANMA TALİMATI. SİSTRAL Krem. Cilt üzerine, haricen uygulanır.

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

BURUNDAN (NAZAL) UYGULANAN YÜKLEME (PROVOKASYON) TESTLERİ İÇİN AYDINLANMIŞ ONAM (RIZA) BELGESİ

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

ALLERJİK RİNİT ve EŞLİK EDEN HASTALIKLAR

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

AŞI ve ALERJİ. Prof Dr Zeynep Tamay Istanbul Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD, Çocuk İmmunolojisi ve Alerji BD

YAYGIN, KAŞINTILI, PAPÜLLÜ DÖKÜNTÜ. Araş. Gör. Dr. Nahide Gökçe ÇAKIR KTÜ AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

BİRLİKTE ÇÖZELİM Mİ? NSAii. Dr Gözde KÖYCÜ BUHARİ Dr Ferda ÖNER ERKEKOL

Hazırlayan: Fadime Kaya Acıbadem Adana Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Hazırlanma Tarihi:

İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

KULLANMA TAL MATI MAXTH O 4 mg/2 ml M Enjeksiyon çin Çözelti çeren Ampul Kas içine uygulanır. Etkin madde Yardımcı maddeler : Bu ilacı kullanmaya ba

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI T Ü R K İY E HALK SAĞLIĞI KURUM U Van Halk Sağlığı Müdürlüğü

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor.

Astım Tedavisinde Kullanılan İlaçların

Konu 7-9: Yaşlılığa Bağlı İmmün Sistem Değişiklikleri ve Yaşlılarda Sık Görülen İnfeksiyon Hastalıkları ve Bulaşıcı Hastalıklar

KULLANMA TALĐMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALĐMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Anafilaksi olgu senaryoları

KULLANMA TALĐMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALĐMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Lokal Anestetikler ve Lokal Anestezi

%20 En sık neden cilt kuruluğu Gebeliğe özgü cilt hastalıkları İntrahepatik kolestaz İlaç ve diğer allerjik reaksiyonlar Sistemik hastalıklara bağlı

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI

KULLANMA TALİMATI. RUPAFİN 10 mg tablet Ağızdan alınır.

Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit

KULLANMA TALİMATI. Etkin madde: Her bir film tablette 5 mg Levosetirizin dihidroklorür

KULLANMA TALİMATI. OXXA ŞURUP ( %4 Asetilsistein içeren Şurup hazırlamak için Granül ) Ağız yoluyla uygulanır.

Yardımcı maddeler: Sodyum klorür, hidroklorik asit, enjeksiyonluk su

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

ALLERJİ HAKKINDA BİLMEK İSTEDİKLERİNİZ

1.2)) İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİSİ

KULLANMA TALİMATI. VİROSİL %5 krem Haricen kullanılır.

KULLANMA TALİMATI. DİYACURE 250 mg liyofilize toz içeren saşe Ağızdan alınır.

KULLANMA TALİMATI. Etkin madde: 1 ml oral çözeltide 0.5 mg levosetirizin dihidroklorür

GIDA İNTOLERANSI NEDENLERİ, SEMPTOMLARI VE TANISI

Su Çiçeği. Suçiçeği Nedir?

KULLANMA TALĐMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALĐMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Hemşire Sevgi YATARKALKMAZ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Allerji ve İmmünoloji BD

KULLANMA TALİMATI. OCERAL % 1 krem Haricen uygulanır.

Lokal anestetik preparatları

Zehirlenmelerde İlkyardım. Zehirlenmeler. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın Acil Tıp AD

KULLANMA TALİMATI. STİLEX jel Cilde uygulanır.

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler.

LOKAL ANESTEZİK MADDELERLE DERİ TESTLERİ İÇİN AYDINLANMIŞ ONAM (RIZA) BELGESİ

ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI. Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın

ALLERJİ AŞILARI. Prof. Dr. Ömer KALAYCI Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Allerji ve astım Ünitesi

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

TİP I HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONU. Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Cebemyxine Göz Damlası

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

KORUMA AŞISI İÇİN MUVAFAKATNAME. Priorix Enjeksiyonluk solüsyon hazırlamak için toz ve çözücü Canlı kızamık, kabakulak ve kızamıkçık aşısı

Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

KORUMA AŞISI İÇİN MUVAFAKATNAME

ALLERJİ DERİ TESTLERİ İÇİN AYDINLANMIŞ ONAM (RIZA) BELGESİ

KULLANMA TALİMATI FUCİDİN H

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Bakteriler, virüsler, parazitler, mantarlar gibi pek çok patojen hastalığın oluşmasına neden olur.

KULLANMA TALİMATI. Etkin madde: Her bir ml sinde (=20 damla) 1 mg ketotifene eşdeğer bazda mg ketotifen hidrojen fumarat içerir.

* Madde bilgisi elektromanyetik sinyaller aracılığı ile hücre çekirdeğindeki DNA sarmalına taşınır ve hafızalanır.

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

VEGAFERON FORT Film Tablet

Transkript:

T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FARMAKOLOJİ ANABİLİM DALI ANTİALLERJİK İLAÇLARIN KULLANIMI BİTİRME TEZİ Stj. Dişhekimi Şirin SALİF Danışman Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehtap Çınar İZMİR-2007

İÇİNDEKİLER: I- KONU İLE KAYNAK BİLGİLER...2 1. ALLERJİ.2 2.ALLERJİ TİPLERİ..3 2.1 Tip I: Anafilaktik tipte aşırı duyarlılık reaksiyonu...3 2.1.1 Klinik belirtileri. 5 2.1.2 Ayırıcı tanı..6 2.1.3 Tedavi..... 7 2.1.4 Korunma.... 7 2.2 Tip II: Sitotoksik tipte aşırı duyarlılık reaksiyonu 8 2.3 Tip III: İmmün kompleks tipi aşırı duyarlılık reaksiyonu.9 2.4 Tip IV: Gecikmiş tipte aşırı duyarlılık reaksiyonu.10 3. ALLERJİK HASTALIKLARIN OLUŞ MEKANİZMASI......11 II- ALLERJİK HASTALIKLAR......12 1. BRONŞİAL ASTMA....12 2. ALLERJİK RİNİT 13 3. ATOPİK DERMATİT..14 4. TEMAS EGZEMASI 15 5. ÜRTİKER.15 6. ALLERJİK KONJUKTİVİT.15 7. BÖCEKLERE KARŞI GELİŞEN ALLERJİ 16 8. GASTROİNTESTİNAL ALLERJİ...16 8.1 Besin (Gıda) allerjisi... 16 8.2 İlaç allerjisi..17 9. LATEKS ALLERJİSİ...17 III- ALLERJEN DENTAL MATERYELLER.18 1. AKRİLİK REZİN.18 2. KOMPOZİT REZİN.18 3. ÖJENÖL İÇEREN ÜRÜNLER 19 4. METALLER.19 IV- DİŞ HEKİMLİĞİNDE KULLANILAN İLAÇLARA KARŞI OLUŞAN ALLERJİLER...22 1. ÇAPRAZ REAKSİYONLAR...22 2. BAŞLICA İLAÇ ALLERJİSİ BELİRTİLERİ..23 2.1 Anafilaktik şok...23 2.2 Serum hastalığı tipi sendromlar..23 2.3 Deri reaksiyonları 23 2.4 Oral belirtileri.....25 2.5 Solunum belirtileri..26 2.6 Renal belirtiler.26 3. ANTİBİOTİKLERE KARŞI OLUŞAN ALLERJİK REAKSİYONLAR... 27 4. LOKAL ANESTEZİKLERE KARŞI ALLERJİK REAKSİYONLAR... 27 5. ALLERJİ TESTİ..28

V- HİSTAMİN VE ANTİHİSTAMİNİKLER..28 1. GENEL BİLGİ..28 1.1 Antihistaminik.28 1.2 Histamin..28 1.3 Antihistaminik türleri..29 1.4 Kullanımı 29 1.5 Yan etkileri.29 2. ANTİHİSTAMİNİKLERİN SINIFLANDIRMASI.29 2.1 Birinci kuşak antihistaminikler...29 2.2 İkinci kuşak antihistaminikler.30 2.3 Üçücü kuşak antihistaminikler 30 VI- KAYNAKLAR...31

ÖNSÖZ: Bu tezin hazırlanmasında değerli katkılarını esirgemeyen, beni yönlendiren ve yardımcı olan hocam Sayın Doç. Dr. Mehtap Çınar a çok teşekkür ederim. Ayrıca tezimin yazım aşamasında bana yardımcı olan kardeşime, hayatım boyunca yardımı ve desteğini hiç esirgemeyen aileme ve de her zaman yanımda olan nişanlıma da sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Saygılarımla: Stj. Dişhekimi Şirin Salif

I- KONU İLE KAYNAK BİLGİLER 1. ALLERJİ Antijen niteliğindeki maddelere karşı organizmada oluşan bağışık yanıt, organizmanın yararına olur ve organizmaya o antijen maddelerine(özellikle antijen olarak mikrop antijenleri söz konusu olduğunda o mikroplara) karşı direnç kazandırıyorsa o tepkimeye bağışıklık diyoruz. Bunun aksine organizmaya giren antijen niteliğindeki maddelere karşı oluşan bağışıklık yanıt, yarar yerine bazı doku incinmelerinin ve hastalıkların ortaya çıkması ile organizmaya zarar verecek nitelikte olursa bu tür tepkimelere aşırı duyarlılık=allerjik tepkimeler ya da kısaca allerji denmektedir. Allerji deyimini ilk kullanan Von Pirquet olmuştur. Alos=değişik, ergos=iş-eylem anlamından da anlaşılacağı gibi antijen karşısında organizmanın bağışıklık yerine değişik bir tepkime vermesini kastetmiştir. Allerji de bağışıklık tepkimeleri gibi ya antikorlar aracılığı ile ve onlara bağımlı olarak veya doğrudan duyarlı hücrelere bağlı olarak yani hücresel tepkimeler şeklinde oluşurlar. Antikorlara bağımlı aşırı duyarlılık tepkimelerine halen kullanıldığı şekilde erken aşırı duyarlılık tepkimeleri, hücresel aşırı duyarlılık tepkimelerine de geç aşırı duyarlılık tepkimeleri adı verilmektedir. Buradaki bu erken ve geç sözcükleri antijenin organizmaya girmesiyle tepkimenin ortaya çıkması arasındaki zamanı kastetmektedir. Aşırı duyarlılık tepkimelerinin hepsi antijen niteliğindeki maddelere karşı oluşur. Bu antijenler çoğu kez doğal çevrede bulunurlar. Çoğu enfeksiyon etkenleri de aşırı duyarlılığa yol açan iyi antijenlerdir. Aşırı duyarlılık yapan antijenler, nadiren ve özel koşullarda endojen yani organizmanın kendi yapısından kaynak bulur. Genel kurala bağlı olarak antijenler organizmaya yabancı maddelerdir. Aşırı duyarlılık oluşturmaya yeteneğindeki antijenlere allerjen adı verilir.

AŞIRI DUYARLILIK TEPKİMELERİ A)TİP I - Anafilaktik tipte aşırı duyarlılık reaksiyonu B)TİP II - Sitotoksik tipte aşırı duyarlılık reaksiyonu C)TİP III - İmmün kompleks tipi aşırı duyarlılık reaksiyonu D)TİP IV Gecikmiş tipte aşırı duyarlılık reaksiyonu Tip I, II ve III aşırı duyarlılık reaksiyonları hümoral antikorlarla antijenin etkileşimine bağlıdır. Bu tip reaksiyonların, Ani oluşturma bakımından farklılıklar göstermelerine rağmen Ani tip reaksiyonlar olarak isimlendirilirler. Tip IV reaksiyonda, lenfozis yüzeyine bağlı reseptörler rol oynar ve daha uzun süreli bir seyri olduğu içinde Gecikmiş tip reaksiyonlar denmiştir. 2. ALLERJİ TİPLERİ 2.1 TİPI: ANAFİLAKTİK TİPTE AŞIRI DUYARLILIK REAKSİYONU Anafilaksi, sistemik bir aşırı duyarlılık (hipersensitivite) reaksiyonu sonucu immünolojik mekanizma ile meydana gelen ağır dolaşım bozukluğu olarak tarif edilir. Bu olay, spesifik bir antijenle antikorun dokularda birdenbire birleşmesi sonucu meydana gelmekte ve ölüme kadar giden ağır tablolara sebep olabilmektedir. Anafilaktik şok canlının serumunda bulunan hümoral maddelere yani antikorlarla ilgili olup, daha önce bir antijene hassaslaşmış bir canlıya aynı antijenin ikinci defa karşılaştığında hemen kendini gösterir. Anafilaksinin oluşması için şu safhaların geçmesi gerekmektedir: a) Hassaslaşma (sensitizasyon) : bu ilk safhadı canlının bir antijenle temasa geçmiş bulunması ve hassaslaşmasına yetecek derecede onu absorbe etmesi gerekmektedir. b) Bekleme devri: anafilaksi oluşması için deneye tabi tutulan hayvanlarda 2-3 haftalık bir bekleme devrinin geçmesinin gerekli olduğu ve bu esnada serumda spesifik antikorların meydana geldiği ve zamanla yükseldikleri tespit edilmiştir. c) İkinci enjeksion veya şok dozu: daha önce hassaslaştırmada kullanılan antijenin masif bir dozu örneğin; 0,1-10mg miktarında proteini hayvana intravenöz veya intrakardiak yoldan enjekte edilmesi tipik anafilaksi belirtilerinin anında ortaya çıktığı görülür. Anafilaksi meydana getiren maddeler kimyasal yapılarına göre şu şekilde sınıflandırılabilir: 2

PROTEİNLER POLİSAKKARİDLER HAPTENLER - Heterolog serumlar - Dekstran - Penisilin - Hormonlar - Demirli dekstran - Salisilatlar - Enzimler - İyotlu kontrast maddeler - Polenler - Dimetilklortetrasiklin - Sokan böcek zehirleri - Nitrofuran - Besinler - Aminopirin Yukarıda da görüldüğü gibi, başlıca antijen etkisi gösterenlerin proteinler olduğu dikkati çekmektedir. Ancak bazen polisakkaridler de antijenik etki gösterebilmektedir. Çeşitli ilaçlarda olduğu gibi haptenlerin ancak vücut proteinleri ile birleştikten sonra anafilaktik reaksiyon oluşturdukları kaydedilmektedir. Anafilaksi meydana getiren maddeler immünolojik mekanizmalarına göre de ayrılabilir: 1. IgE antikor aracılığı ile 2. İmmün kompleks ve kompleman aracılığı ile 3. Araşidonik asit metabolizmasının etkilenmesi 4. Direkt olarak mast hücreleriden histamin liberasyonu Anafilaksi meydana getiren etiyolojik faktörler anafilaksi oluş sıklığına göre ayrı bir sınıflandırmaya sokulabilir. Buna göre; 1. Penisilin, sefalosporinler, tetrasiklin, streptomisin, sulfonamidler başta olmak üzere çeşitli antibiotikler 2. Aspirin 3. Vitaminler 4. İyotlu kontrast maddeler 5. Lokal anestezikler 6. Miyorölaksanlar 7. Allerjen ekstreleri 8. Tedavi amacıyla kullanılan anti-serumlar 9. Hormonlar 3

10. Dekstran gibi polisakkaridler 11. Böcek zehirleri 12. Çeşitli enzimler 13. Kan ürünleri 14. Çeşitli gıdalar 2.1.1 Klinik belirtileri Anafilaksinin en önemli özelliği organizmanın antijene maruz kalmasından sonra hemen başlayıp hızla ilerleyerek bazen ölümle bitebilecek şiddette reaksiyonlara sebep olabilmesidir. A- REAKSİYON ŞEKLİ 1. Lokal reaksiyonlar: Antijen vücuda giriş yerinde meydana gelen ürtiker ve anjiyoödemdir. Belirtiler nadiren ölümcül olabilir. 2. Sistemik reaksiyonlar: Hedef organa yönelik belirtilerdir. Genellikle antijen ile temastan 30 dakika içinde ortaya çıkar. B- SİSTEMİK BELİRTİLER 1. Erken belirtiler: korku ve huzursuzluk halsizlik ve terleme 2. Hafif sistematik belirtiler: İlk 24 saat içinde ortaya çıkar; 1-2 gün sürebilir. Bunlar; ekstremitelerde uyuşukluk ve sıcaklık hissi dudak etrafında karıncalanma ağızda ve larinkste dolgunluk hissi burun tıkanıklığı ve ağız çevresinde şişlik deri ve mukozalarda kaşıntı, aksırık ve gözlerde yaşlanma 4

3. Orta derecede ağır sistemik belirtiler: Hafif sistematik belirtilere ilaveten; bronkospazm larinks ödemi nefes darlığı, öksürük, hırıltılı solunum generalize anjiyoödem ve ürtiler bulantı-kusma deride şiddetli kaşıntı sıkıntı ve boğulma hissi 4. Ağır sistematik reaksiyonlar: Belirtiler dakikalar ve saniyeler içinde gelişir. Ağır bronkospazm ile birlikte siyanoz ve bazen solunum durması olur. Yutma güçlüğü, karında kramp tarzında şiddetli ağrılar, ishal ve kusma ortaya çıkar. Hipoksi, kardio-vasküler kollaps, hipotansiyon, aritmiler ve koma meydana gelir. 2.1.2 Ayırıcı tanı İnsanlarda gelişen anafilaktik şokun teşhisi genelde zor değildir. Çünkü çoğu kez semptomlar antijene maruz kalmasından hemen sonra başlar. Ancak başta şok tablosu içerisinde getirildiği zaman hastalığın diğer şok tablolarından ayrılması gerekir. Bazı özellikler anafilaktik şokun tanınmasında yardımcı olabilir: 1. Kısa bir süre önce hastanın değişik bir yemek yemesi, ilaç veya bir böcek (örneğin; arı sokması) 2. Deri belirtilerinin, larinks ödeminin veya bronşial astma semptomlarının bulunması 3. Yine de vazo-vagal reaksiyon veya senkop ataklarından, miyokard enfarktüsünden, insülin reaksiyonlarından ayrılması gerekir 4. Anafilaksi ve anafilaktoid reaksiyon aynı klinik belirtileri göstermektedir. Fakat anafilaktoid reaksiyon non immünolojik mekanizmalarla meydana gelir ve reaksiyonu meydana getiren ilaç veya madde ile hasta ilk kez karşılaşmıştır 2.1.3 Tedavi Anafilaktik şokta enerjik ve etkin tedavi şarttır. Ancak vakanın ağırlığına göre tedavi değişebilir.şu şekilde özetlenebilir: 5

1. Reaksiyon, ekstremitelere yapılan bir enjeksiyona bağlı ise proksimal kısma turnike tatbik edilir ve hastaya serum takılarak bir damar yolu açılır 2. Kalp ve solunum durması varsa acil olarak kardio-pulmoner resitüasyona başlanır 3. Adrenalin (epinefrin): 1/1000 lik solüsyondan 0.3-0.5 ml cilt altına ve ayrıca enjeksiyon tekrarlanabilir. Şok ileri derecede ise 0.25 ml Adrenalin 10 ml Serum fizyolojik ile sulandırılarak damar yolundan verilir 4. Oksijen inhalasyonu gereklidir 5. Bir Antihistaminik parenteral yoldan verilir 6. Bronko-spazm varsa veya devam ediyorsa Aminofilin 500 mg IV olarak verilir 7. Sıvı infüzyonu damar basıncını arttırmaya yetmiyorsa veya hipotansiyon devam ediyorsa Vazopressör ilaçlardan Aramine, Levaphed ve Dopamin kullanılabilir 8. Ağır vakalarda entübasyon ve trakeotomi endikedir 9. Kortikosteroidlerin acil tedavide yeri yoktur. Ancak geç ortaya çıkan tekrarlayan semptomların tedavisinde yararlı olabilir 10. Hastanın muhakkak tam teşekküllü bir hastaneye sevki şarttır 2.1.4 Korunma 1. Bilinen antijenlerden korunma: en basit yöntemdir( örneğin; tehlikeli olabilecek ilaç, besi vs. sakınılmalıdır) 2. Hekim tarafından dikkatli bir anamnez alınmalıdır ve hasta bu konuda yeterli derecede aydınlatılmalıdır 3. Gerekirse her türlü önlem almak şartı ile kişinin o ilacı kullanması zorunlu ise deri testleri yapılabilir 4. Bir ilaç kullanılacağı zaman kesinlikle medikal endikasyon bulunmalıdır 5. Mümkün olan durumlarda ilaçlar parenteral yol yerine ağız yolu ile verilmelidir 6. Aşırı duyarlılık olan ilaç yerine çapraz reaksiyon vermeyen başka bir ilaç verilmelidir 7. Duyarlı olduğu ilaçlar hastaya yazılı olarak verilmelidir. Verilen bu ilaç listesinin hekime gittiğinde yanında bulunması gerektiği hastaya anlatılmalıdır 2.2 TİP II: SİTOTOKSİK TİPTE AŞIRI DUYARLILIK REAKSİYONU Hedef hücrelerin lizis e uğraması ile sonuclanan bu reaksiyonda antijenenin kaynağı: 6

a) Kendi vücut hücrelerin membranındaki endojen determinantların antijenik etki göstermesi yada b) Eksojen kaynaklı antijenin vücuda girerek hücre membranına bağlanması şeklinde olabilir Sitotoksik aşırı duyarlılık reaksiyonları başlıca iki değişik mekanizma ile meydana gelmektedir. 1) Antikora bağımlı sitotoksisite: Hedef hücrelerinin yüzey antijenlerine karşı oluşan genellikle IgG ve IgM grubu antikorlar kendilerine uyan reseptörlere yapışarak onları duyarlı hale getirirler. Bu reaksiyonda hedef hücreleri genellikle eritrosit, trombosit, lökosit gibi dolaşan kan hücrelerdir. Daha sonra K lenfosit ismi de verilen hücresel antikorlar, IgG ve IgM antikorların bir köprü görevi yapan Fc bölümüne bağlanarak bir seri biyokimyasal olay sonucu hedef hücresinin lizis ine yol acarlar. Tip II de K lenfositleri, Tip IV ten farklı olarak hedef hücresine sadece bir antikor köprüsü ile bağlanmaktadır. 2) Komplemana bağımlı sitotoksisite: Hedef hücresinin yüzey antijenlerinde dolaşan antikorların bağlanmasını takiben serumda mevcut kompleman devreye girmektedir. C8-9 un sonucu hücre lizisi meydana gelmektedir Tip II reaksiyonla gelişen klinik tablolar: 1. Transfüzyon reaksiyonları 2. Rh uyuşmazlığı Yeni doğanın hemolitik anemisi 3. Otoimmün hastalıklar - otoimmün hemolitik anemi - sistemik hastalıklarda gelişen (sekonder) anemi SLE - Hashimoto tiroidi - Goodpasture sendromu 4. Transplantasyon reaksiyonu Greft atılması 5. Bazı ilaç reaksiyonları (Haptenik etki) 2.3 TİP III: İMMÜN KOMPLEKS TİPİ AŞIRI DUYARLILIK REAKSİYONU Antijen-antikor birleşmesiyle oluşan immün kompleksler Tip III aşırı duyarlılık reaksiyonuna yol açarlar. Antijen-antikor kompleksi: a) Komplemanı aktive edecek aşırı duyarlılık reaksiyonu başlatır 7

Komplemanı C3a ve C5a ürünleri (anafilatoksin): - Endotel hücre çekilmesi - Mast hücre degranülasyonu - Polimorf nüveli lökositlerin lizozomal enzimler salgılaması ve kemotaksisine yol açarlar Histamin, lökotrienler gibi mast hücre mediyatörleri kapiller permeabilite ve kan akımı artışına sebep olurlar. b) Trombosit ve makrofaj aktivasyonu meydana getirerek enflematuar reaksiyonun ilerlemesini sağlamaktadır. Aktive olmuş trombositler: - Vazoaktif aminlerin salgılanması - Trombosit agregasyonu - Mikrotrombüs oluşumuna sebep olurlar Bu enflematuar reaksiyonlar sonucu immün kompleksler kan damarı ve endotel bazal membranına depolanmaktadır. Tip III aşırı duyarlılık reaksiyonları: 1. Arthus tipi 2. Serum hastalığı şeklindedir. 2.4 TİP IV: GECİKMİŞ TİPTE AŞIRI DUYARLILIK REAKSİYONU Duyarlı T lenfozitleri yüzeyindeki endojen reseptörlerle antijenin etkileşimi sonucu meydana gelmektedir. Tip IV reaksiyonlarda: a) Direkt sitotoksisite b) Lenfoniklerin salınması yada her iki mekanizmanın kombine etkisi söz konusudur. Tip IV aşırı duyarlılık reaksiyonu diğer immün reaksiyonlardan farklılık gösterir. Hücresel antikorların etkili olduğu gecikmiş tipte aşırı duyarlılık reaksiyonunda, dolaşan antikorların hiçbir rolü yoktur. Gecikmiş tip aşırı duyarlılığın duyarlı organizmadan normallere transferi T lemfositleri veya bu hücrelerin ekstresi (= transfer faktör) ile mümkün olabilir. Serumla transfer söz konusu değildir. 8

Tip IV aşırı duyarlılık reaksiyon tipleri: I. Reaksiyonun ortaya çıkış zamanı 1. Jones-Mote Tipi ( bazofil infiltrasyonu ) 24 saat 2. Kontakt Tip.48-72 saat 3. Tüberkülin Tipi...48-72 saat 4. Granülömatöz Tip..En az 14 gün Tip IV aşırı duyarlılık ile gelişen tablolar: Kontakt dermatit ( Nikel, lastik, sarmaşık zehiri ) Transplantasyon reaksiyonları ( Greft atılması ) Otoimmün hastalıklar İlaç alerjileri Böcek sokmaları Granülomatöz hastalıklar 3. ALLERJİK HASTALIKLARIN OLUŞ MEKANİZMASI Allerjenler vücudumuza girdikten sonra kana geçerler, orada IgE ( allerji yapıcı tip antikor ) sentezlenmesine neden olurlar. Bu IgE ler bazofil ve mast hücresi adı verilen bağışıklık hücresi yüzeyine yapışırlar. IgE ler kana giren ve kendilerini meydana getiren allerjenler ile bazofil yüzeyinde birleştiğinde histamin, lökotrien ve kinin gibi kimyasal maddeler salgılanmasına neden olurlar. Kanal karışan bu kimyasal maddelerin en belirgin fiziyolojik özellikleri damarları genişletmek, bronş salgı bezlerinin uyararak sekresyonu arttırmak, bronş kaslarında kasılma meydana getirmektir. 9

Sonuçta solunum yollarında allerjik nezle, bronşiyal astma, deride atopik dermatit, ürtiker, sindirim sisteminde gastrointestinal şikayetler başlamaktadır. Bazı hallerde allerjik reaksiyon tüm dolaşım sistemini etkileyerek anafilaktik şok oluşabilir. Kalıtım faktörü allerjik bünyeli kimselerin farklı bağışıklık cevap oluşturması, bu kimselerin IgE proteinlerini sentezlemelerinin temel etkenidir. Normal bünyeli şahıslar IgE antikoru hiç yapmazken allerjik bünyeli şahıslar bu zararlı IgE tipi antikorlara meydana getirebilmektedir. Burada diğer bir ilginç durum da allerjenler solunum yolu aracılığı ile vücuda girdiğinde bu zararlı IgE antikoru meydana getirirken aynı allerjenler aşı haline getirilip bu kimselerinin deri altına enjekte edildiğinde hastalıktan koruyan farklı bir immünglobülin olan IgG tipi antikor yapmaktadır. Bu IgG tipi antikorlar IgE nin aksine bazofil hücrelerin yüzeyine bağlanmaz, kan serum sıvısı içinde dolaşarak kana gelen allerjenleri yakalayarak adeta bir bekçi görevi yapmaktadırlar. Yakalanan bu allerjenler bazofil hücrelerin yüzeyindeki IgE ler ile birleşemediği için allerjik reaksiyonlar, kökten yok edilmektedir. Bu durum allerjik hastalarda uygulanan immünoterapi (aşı tedavisi ) tedavisinin temel ilkesini oluşturmaktadır. Allerjik hastalıkların oluşmasında rol oynayan IgE sentezi halen araştırma konusudur. Son senelerde araştırmacılar IgE sentezine mani olarak allerjik hastalıkların oluşmasını önlemenin üzerinde çalışmaktadır. II- ALLERJİK HASTALIKLAR Sık görülmeleri, süreklilik göstermeleri, kişinin performansını yakından etkileyerek normal yaşamını kısıtlamaları, iş gücü kaybı ve devamsızlığına yol açmaları ve ayrıca anafilaksi, anjiyonörotik ödem gibi bazen ölümcül olabilen formlarının da bulunması nedeniyle allerjik hastalıklar önemli sağlık sorunlar arasında yer almaktadır. 1. BRONŞİAL ASTMA: Bronşiyal astma, hipersensitivite reaksiyonunun bronşlarda meydana getirdiği öksürük, balgam çıkarma, nefes darlığı ile kendini gösteren periyodik ve paroksizmal bir sendromdur. Bu tariften de anlaşıldığı üzere, tamamen normal klinik bulgular arasında hastalığın zaman zaman nöbetler halinde seyretmesi ve paroksizm göstermesi, hastalığın en önemli özelliklerindendir. Nöbetlerin başında hastada öksürük veya sadece göğüs üstünde ağırlık hissi olur. Bu safhada göğüsün dinlenmesi ile hafif wheezing den başka bir bulgu tespit edilemez. 10

Son yıllarda tüm dünyada astma prevalansının, %1.4-11.4 arasında değiştiği gösterilmiştir. Türkiye de ise astma prevalansının % 1.2-2.3 olduğu bildirilmektedir. Bronşiyal astmanın klinik şekilleri çok değişiktir. Her astmalı hastanın kendine göre bir klinik şekli ve şiddeti olduğu söylenebilir. Oskültasyonla muayenede ancak steteskop ile duyulabilen bir wheezing den ağır siyanozla birlikte olan nefes darlığına kadar değişebilir. Astmanın klinik şekillerinin değişikliği, bu hastalığın etiyolojisinde rol oynayan allerjen ve diğer yardımcı faktörlerin farklılığından ve hasta bünyesinin bunlara karşı gösterdiği reaksiyonun çeşitli olmasından ileri gelmektedir. İmmünopatolojisi yönünden astma bronşiyali ekstrensek ve intrensek olmak üzere ikiye ayrılır. İmmünolojisinde TipI hipersensitivitenin rol oynadığı, IgE reaginik antikorlar ile oluşan pozitif deri testleri gösteren ekstrensek astma şeklidir. Bu tip astma daha çok 2-50 yaş arasında sık görülür. Tanı, semptomların meydana çıktığı mevsimlere ait polen ve mantar sporları ile pozitif deri testlerinin gösterilmesiyle kanıtlanır. Bu tip astmaya sebep olan allerjenler polen, mantar sporları, ev tozu, hayvan tüy ve deri döküntüleridir. Besinleri rolü, çok az veya yoktur. İntrensek bronşiyal astmada İgE ler rol oynamaz. Genellikle bu tipte, bakteriyel allerjinin rol oynadığı kabul edilmektedir. Ancak, EAACI tarafından, allerjik ve allerjik olmayan astma alt gruplarını ayırt etmek için ekstrensek, intrensek, eksojen ve endojen gibi eski terimlerin artık kullanılmaması önerilir. EAACI tarafından Alerji için Yenilenmiş bir Adlandırma adı altında yapılan yeni bir yayında önerilen terminolojiye göre, Allerjik Astma ; Immünolojik mekanizmalarla olan astmayı tanımlamak için kullanılan temel terimdir. Astmada IgE aracılıklı mekanizmalar gösterildiğinde IgE aracılıklı astma deyiminin kullanılması önerilir. IgE antikorları hem ani hem de geç astma reaksiyonunu başlatabilir. Bununla beraber, diğer allerjik hastalıklarda olduğu gibi, T hücre bağlantılı tepkimelerin geç ve gecikmiş reaksiyonlarda önemli rolü olduğu görünmektedir. Semptomların süresine göre astma intermittan (aralıklı) veya persistan (sürekli) olarak isimlendirilebilir. Astma kliniği, haftada birden seyrek ataklara 24-28 saat içinde yanıt alındığı ve ataklar arası patoloji göstermeyen hafif şiddette astma, haftada birden sık olan ve ataklar arası hafif öksürük ve wheezing görülen orta şiddette astma, günlük sık ve ağır wheezing olup hastaneye yatan, teroid bağımlılığı olabilen ağır şiddette astma şeklinde de sınıflandırılabilir. 11

2. ALLERJİK RİNİT: Allerjik nezle, burun mukozasında meydana gelen allerjik bir reaksiyondur. Aksırık, burun doluluğu ve burun akıntısı ile kendini belli eder. Çoğu zaman kaşıntısı ve öksürükle birlikte olur. Allerjik nezlenin belirgin klinik belirtileri arasında aksırma, nazal kaşıntı, burun akıntısı, tıkanıklığı, postnazal akıntı, allerjik selam, infraorbital ödem ve infraorbital mor allerji halkaları, adenoid yüz görünümü, kronik ağız solunumu, nazone ses, dar ve yüksek damak sayılabilir %60 ında atopik aile öyküsü vardır. Burun akıntısı su gibi olup, çok bol miktarda ve devamlıdır. Ancak sekonder olarak enfeksiyon eklenirse, koyu renkli ve iltihaplı özellik kazanır. Nazal doluluk, mukozanın şişmesi, ödemi nedeniyle ortaya çıkar. Göz sulanması, burun ve göz kaşıntısı çok defa allerjik nezle semptomları ile birlikte görülür. ALLERJİK RİNİT BELİRTİLERİ NASIL OLUŞUR? Allerjenler solunumla burun mukozası içine girer... Burada allerjiden sorumlu mast hücreleri, damarlar ve salgı Allerjenler mast hücreleri üzerindeki IgE antikorları ile birleşir. bezleri vardır... Bu birleşme mast hücrelerinin dağılmasına ve başta histamin Bu maddelerin etkisiyle mukoza damarlarında genişleme, olmak üzere bazı maddelerin salınmasına neden olur. dokuda ödem ve salgılarda artışa neden olur. 12

Allerjik şikayetlerin en önemli özelliği, periodik, yani senenin muayyen zaman ve mevsimlerde tekrarlaması, mevsimsel olmasıdır. Semptomların şiddeti ve uzunluğu, havadaki allerjen konsantrasyonunun çokluğuna ve müddetine bağlı olmaktadır. Hava şartlarının ani değişimi non spesifik olarak nezleyi arttırır. 3. ATOPİK DERMATİT: Atopik dermatit allerjik astım ve rinit ile birlikte atopik hastalık grubuna dahil olan non enflematuar bir cilt hastalığıdır. Bebeklik çağının en sık görülen deri hastalığıdır. Hastalığın belirgin özelliği spontan iyileşmeler ve nüksler göstermesidir. Genellikle mevsim, yüksek rutubet, derecesi, ısının çabuk değişmesi, yorgunluk, emosyonel bozukluklar ve yünle temas gibi faktörler, hastalığın nüksüne veya artmasına neden olur. Buğday, süt ve yumurta gibi besinler, polen, mantar sporları, ev tozu, atopik dermatit için allerjen kabul edilmektedir. Atopik dermatit, genellikle süt çocuğu döneminde, 3-6 aylar arasında, yanaklarda eritamatöz, kaşıntılı, kuru deri lezyonları olarak başlar. Buradan dirsek önü bölgelerine ve popliteal bölgelere yayılır. Bazen lezyonlar daha da genişleyerek alın ve boyuna yayılır ve daha belirgin bir hal alır. Eritamatöz yanaklar kalınlaşır, pullanmaya başlar. Kaşıntı çok olduğundan, üzerinde travmatik ülserasyon, bunların üzerinde de sekonder enfeksiyonlar teşekkül eder. Bu halde lezyon akıntılı ve kabuklu bir hal alır. 4. TEMAS EGZEMASI: Cildin herhangi bir madde ile genellikle uzun süreli ve tekrarlayan temasları sonrası ciltte allerjik tabiatlı bir hastalığın gelişmesidir. Buna neden olan maddeler arasında öncelikle sabun ve deterjanlar, lastik eldivenler, kemer, kolye ve aksesuarlar, gömlek, kaşkol gibi giysiler sayılabilir. Temas edilen cilt alanında kızarıklık, kabarıklıklar, kalınlaşma, çatlaklar, soyulma, kaşıntı, sulanma ve kabuklanmalar görülebilir. 5. ÜRTİKER: Ürtiker derinin yüzeyel katlarını tutan, genellikle kaşıntılı, ortası soluk, kenarları ödemli ve eritemli plaklardır. 6-8 haftadan uzun sürenleri kronik ürtiker olarak tanımlanmaktadır. 13

Kronik ürtiker etiyolojisine ilaçlar, yiyecek, inhalanlar, enfeksiyonlar, paraziter hastalıklar, böcek ısırmaları, fizik ajanlar, emosyonel faktörler ve sistemik hastalıklar rol oynamaktadır. 6. ALLERJİK KONJUKTİVİT: Allerjik konjuktivitler mevsimsel ve yıl boyu olabilirler. Klinik bulguları arasında gözlerde kaşıntı, konjuktivalarda kızarıklık ve ödem, sulanma yer alır. Fotofobi yoktur. Alt göz kapaklarında ödem ve mor halkalar bulunabilir. Konjuktiva yüzeyinden alınan materyalde eosinofil saptanması tanı koydurucudur. Allerjik rinitin eşlik etmediği allerjik konjuktivitlerde immunoterapi iyi sonuç vermemektedir. EAACI nın rinokonjuktivit tanımlaması ise, burun ve konjuktivada immunolojik bir mekanizmaya bağlı aşırı duyarlılık reaksiyonlarının yol açtığı semptomlar allerjik rinokonjuktivit olarak isimlendirir. Vakaların çoğu IgE aracılıklıdır. Semptomların süresine göre intermittan (aralıklı) ve persistan (sürekli) alerjik rinokonjuktivit şeklinde ayrım yapılması yararlı olabilir. 7. BÖCEKLERE KARŞI HELİŞEN ALLERJİ: Böcek sokmalarına karşı gelişen allerjiler, böcekle ilgili bir maddenin inhalasyonu ile oluşan solunumsal allerjiler, lokal deri reaksiyonları ve anafilaktik reaksiyonlar şeklindedir. ABD de %0.4-0.8 kişide böcek sokmalarına karşın reaksiyon bildirilmiştir. Lokal reaksiyonlar dışındakilerde IgE nin rolü olduğu düşünülmektedir. Hamam böcekleri, kalorifer böcekleri, tahta kurusu, sivri sinek, at sineği ve pire gibi haşerelerin ısırmasıyla, tükrük ve dışkılarının solunum veya cilt yoluyla vücuda girmesine, yabani veya bal arılarının sokmaları sırasında zerk ettiği zehirlerine karşı bazı kişilerde allerjik reaksiyonlar gelişebilmektedir. Böcek allerjenleri allerjik burun nezlesi ve astıma neden olabilmekte; arı sokmalarını takiben ise 10-15 dakika içinde sokma yerinde sınırlı veya tüm vücutta hafif veya ağır bir reaksiyon gelişebilmektedir. Bu olay tehlikeli olabilir. 14

8. GASTRO-İNTESTİNAL ALLERJİ: Şok organ olarak gastro-intestinal sistemin sentizasyonu neticesi meydana gelen allerjik reaksiyonlardır. Bu sistemin allerjik belirtileri dudaklardan anüse kadar herhangi bir bölgede olabilir. Sebep olan allerjenler daha çok besinler ve ilaçlardır. 8.1 Besin (Gıda) Alerjisi: Toplumda yaşayan kişilerin %15-20 si bazı gıdalara karşı allerjisi olduğunu söylerken yapılan araştırmalarda bu onarın %1-2 den fazla olmadığı gösterilmiştir. Besin allerjilerine çocuklarda daha sık rastlanır. Yaş ilerledikçe bu durum çoğunlukla ortadan kalkmaktadır. Gıdalar allrejik olaylar dışında da besin besin zehirlenmeleri, besin intoleransı gibi önemli sorunlara yol açabilirler ve bunların allerjik olaylardan ayrımı zor olabilir. En sıklıkla allerjiye yol açan besinler inek sütü, tavuk yumurtası, soya fasülyesi, ceviz, fındık, balık ile buğday ve diğer tahıllılardır. Allerjiye neden olan besin alınmasından sonraki dakikalar veya saatler içerisinde allerjinin yerleştiği lokalizasyona bağlı olarak değişik şikayetler görülmeye başlar. Dudaklarda, dilde, boğazda şişme, yanma, kaşıntı, yüzde kızarıklık, seste kabalık görülebilir. Kramp şeklinde karın ağrıları,bulantı, kusma ve ishal görülebilir. Bebeklerde gelişme geriliği dikkati çeker. Hapşırma, burunda kaşıntı, akıntı, tıkanıklık,göz yaşarması, gözlerde kaşıntı olabilir. Astım tablosu gelişebilir. Bunların besinlere bağlı olup olmadığı ve hangisine bağlı olduğu testlerle anlaşıldıktan sonra o besin hastanın diyetinden çıkarılır. Bir süre bu gıdayı almayan kişide zamanla duyarlılık kaybolabilmektedir. 8.2 İlaç Alerjisi: Birçok ilacın tedavi edici etkisi yanında istenmeyen bazı etkileri de vardır. Bu yan etkilerden bazıları ise allerjik reaksiyonlara bağlıdır. Kullanılan ilaca; kullanan kişinin yaşına, cinsiyetine, genetik özelliklerine ve diğer hastalıklarına; daha önce aynı ilacı kullanıp kullanmadığına; ilacın veriliş yoluna bağlı olarak bu tür reaksiyonların görülme olasılığı değişmektedir. Hemen her ilaç allerjiye neden olabilirse de bazı ilaçların kullanımı sırasında buna daha sık rastlanmaktadır. İlaca bağlı allerjik olaylar ciltte görülen kurdeşen, egzemadan kan hücrelerinin sayı ve fonksiyon bozulmalarına, anafilaksi, ateş, serum hastalığı gibi sistemik tablolardan ani nefes darlığı, sarılık, karında su toplaması gibi belirti organ lokalizasyonu gösteren patolojilere kadar çok farklı görünümlere sahiptir. İlaç alımıyla olayların başlaması arasında geçen süre birkaç dakikadan bir iki haftaya kadar değişmektedir. Bu ilaç kullanırken ortaya çıkan yeni sağlık sorunu ilaçla ilişkili veya ilişkisiz olduğuna karar verilemese bile o ilacı reçete eden hekime bildirilmelidir. Eğer hasta herhangi bir ilaca karşı geçirilmiş bir allerji öyküsüne sahipse başka ilaçları kullanması gerektiğinde de bunu hekimine bildirmelidir. Çünkü bazı ilaçlar arasında çapraz reaksiyonlar olabilmektedir. Penisilin alerjisi, çeşitli röntgen filmlerinin görüntülenmesi sırasında kullanılan boyar maddelere karşı ortaya çıkan reaksiyonlar ve astımlılarda aspirine karşı duyarlılık ilaç allerjileri arasında özellikle belirtilmesi gereken durumlardır. 9. LATEKS ALLERJİSİ: Lateks %99 oranında Brezilyada yetişen tropikal kauçuk ağacının öz suyundan üretilir. Kauçuk içeren ürünler allerjik reaksiyona neden olabilmektedir. Bilhassa hekimlerin bizar olduğu bu durumda cerrahide kullanılan lateksten mamül eldivenler, bu eldivenlerin giyip çıkartılması sırasında ortama yayılan toz, elastik yapışkan bantlar, çeşitli sonda ve kateterler, 15

lastik ayakkabılar, plastik halı arkaları, spor malzemeleri, yolda aşınan oto lastiklerinden ortama dağılan kısımlar ya cilt ile temas veya solunum yoluyla vücuda girmekte ve takiben kurdeşen, burun nezlesi, göz akıntısı, nefes darlığı, dilde boğazda şişme gibi değişik reaksiyonlar ortaya çıkmaktadır. III- ALLERJEN DENTAL MATERYELLER Allerjen dental materyaller içerisinde: 1. Akrilik rezin 2. Kompozit rezin 3. Ölçü maddeleri 4. Öjenol içeren ürünler 5. Metalleri sayabiliriz. 1.AKRİLİK REZİN: Protez kaidesi, restoratif materyal veya geçici sabit protezde kullanıldığında allerjik reaksiyonlar oluşturabilmektedir. Protez kaide materyali olarak kullanılan rezinlerin biyolojik uyumlarını üç faktör kontrol etmektedir. Bunlar; - Kullanılan rezinin saflığı - Polimer zincirinin uzunluğu 16