25 KASIM: kadına yönelik şiddete karşı uluslararası dayanışma günü KADINA YÖNELİK ŞİDDET, ERKEK EGEMEN SİSTEMİN SONUCUDUR! 25 Kasım 1960 da Trojillo Diktatörlüğüne karşı mücadele ettikleri için katledilen Mirabel kardeşlerin mücadelesi Dominik Cumhuriyetindeki erkek egemen sisteme karşı bir başkaldırının parçasıydı. Bugün dünyanın tüm kapitalist ülkelerinde kadınlara karşı şiddet farklı tonlarda devam etmektedir. Bu konuda uluslararası alanda birçok araştırma vardır ve bu araştırma sonuçları bu düşüncelerimizi güçlendirmektedir. Buna göre, Amerika Birleşik Devletlerinde her yıl yaklaşık dört milyon kadın eşleri tarafından tecavüze uğradığı, bu tecavüz olaylarının yaklaşık 4000 inin kadının ölümü ile sonuçlandığı, yaklaşık üçte birinin acil servislere başvurduğu veya yardım aradığı belirtilmektedir. Birleşmiş Milletlerin verilerine göre tüm dünyada kadınların şiddete uğrama oranı % 17-75 arasında değişmektedir. Bu oran Kanada da % 25, Japonya da % 59, Hindistan da % 75 e varmaktadır. Avrupa Konseyinin 2002 yılı raporunda da 16 ile 44 yaşları arasındaki kadınlar için en sık ölüm ve sakat kalma nedeninin şiddet olduğu belirtilmiştir. "AB de Üç Kadından Biri Şiddet Mağduru ***) Nitekim Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı nın üye ülkelerde kadına yönelik şiddetle ilgili araştırma raporu şiddetin çarpıcı boyutlarını gözler önüne serdi. Rapora göre, Avrupa Birliği üyesi 28 ülkede her üç kadından biri şiddet görüyor, bu oran göz önünde bulundurularak AB çapında 62 milyon kadının şiddet mağduru olduğu tahmin ediliyor. Yaşasın Devrim ve sosyalizm, BİJÎ ŞOREŞ Û SOSYALÎZM! Skidas genomtskinu do sosyalizmi! *) 1
42 bin kadının katılımıyla yapılan araştırma sonuçlarına göre kadınların en çok fiziksel veya cinsel şiddet gördüğü ülkelerin başında yüzde 52 ile Danimarka geliyor. Danimarka yı sırasıyla liberal politikaları ile tanınan Finlandiya, İsveç ve Hollanda gibi ülkelerle Fransa takip ederken, Almanya da ise dört kadından biri eşinin şiddetine maruz kalıyor ya da daha önceki birlikteliklerinin birinde şiddete maruz kaldığını ifade ediyor. Kadınlara yönelik şiddet vurma, dövme, tekmeleme gibi fiziksel şiddet, aşağılama, hakaret etme gibi psikolojik şiddet ya da cinsel birlikteliğe zorlama ve ırza geçme gibi cinsel şiddet şeklinde kendini gösteriyor. Almanya da her yıl partnerlerinin şiddetine dayanamayan en az 45.000 kadın kadın sığınma evlerine kaçıyor. Yaşadığımız coğrafyada da durum hiç farklı değildir, tersine daha da vahim olarak nitelendirilebilir. 2005-2011 YILLARI ARASINDA KADIN CİNAYETLERİ 2005-2011'in ilk sekiz ayını kapsayan dönemde 2009 yılı en çok kadın cinayetinin işlendiği yıl olmakla beraber, toplam 4190 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü, 3074 kadının tecavüze uğradığı, 3320 kadının tacize uğradığı tespit edilmiştir. En çarpıcı yanlarından birisi ise şiddet gören kadınların %88 inin korku, namus, ayıplanma endişesi, dedikodu gibi toplumsal birçok nedenden dolayı en yakınlarından bile yardım istemeyi tercih etmemesi olan raporda; toplumsal olarak duyarsızlaşmanın ve çeşitli kanallarla şiddetin meşrulaştırılmasının da vurgulandığını görmekteyiz. Zira bu raporun oluşum aşamasında devlet elinde buna yönelik bir verinin bulunmadığının öğrenilmiş olmasıyla, siyasi makam ve otoritelerin konuya gereken ilgi ve alaka ile yaklaşmadıklarını ve maalesef caydırıcı önlemlerin alınmamasıyla beraber ataerkil sistem kodlarının da bu sorunun çözümsüz kalmasında etkili olduklarını görmekteyiz. **) Bianet in çetelesine göre 2012 de 165 kadın öldürüldü. Ama bu sadece haber olabilen cinayetlerin sayısı. Yine Ekim 2012 de gazetelerde yer alan haberlerde İçişleri Bakanlığı'nın hazırladığı rapora göre 2012 nin ilk 7 ayında 140 kadın öldürüldü. Fatma Şahin, 21 Mayıs 2013 te gazetelere yansıyan haberlerde ise İçişleri Bakanlığı'nın verilerine göre 2012 yılında 155 kadının öldürüldüğünü açıkladı. İçişleri Bakanı Muammer Güler, 6 Mayıs 2013 te yanıtladığı soru önergesinde, polis sorumluluk alanında 2012 de 268 kadının öldürüldüğünü açıkladı. Yaşasın Devrim ve sosyalizm, BİJÎ ŞOREŞ Û SOSYALÎZM! Skidas genomtskinu do sosyalizmi! *) 2
Bu verilerde ayrıntıda farklar olsa bile gerçekte kadın katili bir erkek egemen sistemle karşı karşıya olduğumuz açıkça ortaya çıkmaktadır. Devlet bu katliamların sorumlusudur. Birleşmiş Milletlerin 1999 da 25 Kasım tarihini kadına yönelik şiddete karşı uluslararası dayanışma günü olarak ilan etmesi sadece kadınlara yapılan bu şiddetin gerçek sorumlusu olan bu erkek egemen sistemi temize çıkarmaya yaramaktadır. Bizler biliyoruz ki kadınların çocuk doğurma ve bakmakla yükümlendirilerek eve ve mutfağa kilitlenmesi, kadının gerçekten özgür kılınmasının önünde en büyük engeldir. Ev işlerinin ve çocuk bakımının toplumsal bir iş olarak kabul edilip buna uygun adımlar atılamadığı sürece kadının özgürleşmesi ve erkek egemen bir anlayışın sonucu olarak da şiddetten korunması mümkün olmayacaktır. İşsizliğin tüm dünyada her geçen gün arttığı bir ortamda işlerini ilk kaybedenler kadınlar olmaktadır. Ekonomik bağımsızlığını kazanamayan kadınların erkeklerin baskısından, farklı şekilde şiddetinden kurtulması mümkün değildir. Bu erkek egemen sistemde burjuva kadınlarla işçi ve emekçi kadınlar aynı sorunlarla karşı karşıya değillerdir. Fabrikada, tarlada çalışan kadın arkadaşlarımızla Tansu Çillerler, Güler Sabancılar, Fatma Şahinler, Thaetcherler, Angela Merkeller aynı sorunları yaşamamaktadırlar. Birileri her gün emek sömürüsünün ağır yükünü omuzlarında taşırlarken, diğerleri bu sömürü düzenine hizmet eden, bu sömürü sisteminin devamını sağlamak için hizmet vermektedirler. Dolayısıyla kadının şiddet görmesinin en temel sebebi olan kapitalist sömürü düzeninin devamı için çalışan burjuva kadınlar da kadına şiddetin uygulayıcısıdırlar. Kapitalist sömürü düzeninde kadının fabrikada, tarlada, evde cinsel taciz yaşaması, tecavüze uğramasının yanı sıra her gün genel evlerinde erkeklerin fiziksel, cinsel şiddetine yüz binlerce kadın maruz kalmaktadır. Yine adına randevuevi denilen fuhuş yuvalarında da kadınlar her gün istemedikleri erkeklerle cinsel ilişkiye zorlanmakta ve en ağır şiddete, tecavüze maruz kalmaktadırlar. Kadınların yaşadığı bu zulmün pek lafı edilmemektedir. Kapitalist sömürü düzeninin savunucuları bir başka deyimle pezevenklik yapmaktadırlar. Kadınları fuhuş yuvalarına doldurup erkeklerin para karşılığı satın alabilecekleri bir meta haline dönüştürmüşlerdir. Evet, şiddetin en ağır biçimlerinden birisi de bu fuhuş yuvalarında yaşanmaktadır ve bu kapitalist devletlerin örgütlediği bir durumdur. Yaşasın Devrim ve sosyalizm, BİJÎ ŞOREŞ Û SOSYALÎZM! Skidas genomtskinu do sosyalizmi! *) 3
Bu sebeple burjuva kadın hareketi ve yine burjuva ideolojisinden gıdasını alan feminizm ve feminist akımlar, kapitalist sistemi yıkmayı hedeflemedikleri sürece bu durumun devamına en hafif eleştiriyle göz yummaktadırlar. Emekçi işçi ve kadınlar meta değildirler ve onların cinselliği para karşılığı alınıp satılamaz. Buna neden olan bu iğren kapitalist sömürü düzenidir. Ve bu bozuk düzen yıkılmayı her geçen dün daha fazla hak etmektedir. KAPİTALİZM SAVAŞTIR VE SAVAŞLARDA EN FAZLA KADINLAR VE ÇOCUKLAR ŞİDDETE UĞRAMAKTADIRLAR Bizler Orta-Doğu da olduğu gibi dünyanın her yerinde yürütülen haksız ve gerici savaşlarda en fazla Kadınların ve Çocukların şiddete maruz kaldıklarını tespit ediyoruz. Adalet ve özgürlükten yana olan her insanın bu savaşlara karşı mücadele etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yine bu sebeple sömürünün olmadığı, bu haksız savaşların son bulduğu, insanın insana kölelik yapmak zorunda olmadığı, herkesin insani koşullarda çalışarak iyi yaşadığı, sömürünün son bulduğu bir dünya için mücadele ediyoruz. KADINLAR SOSYALİZMLE ÖZGÜRLEŞİRLER..! Son dönemlerde Güney-Batı Kürdistan ın bir bölgesinde, KOBANİ de emperyalistler tarafından beslenen, bugünkü Türk devletini temsil eden hükümet tarafından her türlü olanakla desteklenen katiller sürüsü IŞİD tarafından düzenlenen saldırılara karşı Kürdistanlıların yiğitçe bir mücadelesi sürmektedir. Bu mücadelede Kürdistanlı Kadınlar kendi silahlı birlikleri ile ön saflarda can bedeli mücadele etmektedirler. Bu mücadele örnek alınacak bir mücadeledir. Çünkü saldırıya uğrayan bir halk teslimiyet yerine kahramanca direnerek savaşmaktadır. Bu mücadeleyi değerlendiren kimi siyasetler Kobanili kadınların özgürleştiğini iddia etmektedirler. Bu büyük bir yanılgıdır. Yaşasın Devrim ve sosyalizm, BİJÎ ŞOREŞ Û SOSYALÎZM! Skidas genomtskinu do sosyalizmi! *) 4
Çünkü kadının özgürleşmesi ekonomik özgürlüğünden geçmektedir. Ekonomik özgürlük toplumsal bir meseledir. Yani bir fabrikada ya da tarlada çalışan kadın özgür değildir. Ya da cephede savaşan kadın da o an özgür gibi görülebilir ve fakat gerçekte özgür değildir. Tarihte çok örnekleri vardır bu tür mücadelelerde yer alan kadınların savaş bittikten sonra erkek egemen sistem tarafından yeniden mutfağa hapsedildiklerini, siyasetin bir dizi alanından uzaklaştırıldıklarını. Hele Kobani de ABD ve batılı emperyalist devletlerin petrol için yaptıkları yardımı dikkate aldığımızda Kobanili kadınları ciddi bir tehlikenin beklediğini söylemek için büyük bir kahin olmaya gerek yok. Yine Kobani li kadınlara siyasi ve örgütsel olarak öncülük eden siyasi hareketin, PKK nin ya da PYD nin siyaseti bilindiğinde, o zaman tehlike daha da büyüktür. Sonuçta PKK bugün içerisinde yaşadığımız kapitalist devletin sömürü çarkına karşı bir duruşu yok. Yine PYD Suriye devletinden kopma, ondan ayrılma, sömürüye neden olan özel mülkü toplumsal mülke dönüştürme şeklinde bir siyaseti yok. Yani her iki yapı da birbirine çok yakın durmakta ve var olan sömürücü devletlerle uzlaşı içerisinde daha fazla burjuva demokratik haklar talep etmektedirler. Bu demokratik talepleri haklıdır ve desteklenmesi gerekmektedir. Fakat bu Kürdistanlı kadınların ve işçi sınıfının özgürlüğünü getirmez. ÖZGÜRLÜK SINIFSAL KURTULUŞLA GELİR...! Kadının ekonomik bağımsızlığının sağlanabilmesinin yolu, çalışabilir nüfusun tamamının çalışma olanaklarına sahip olması ve aldığı ücretle insani koşullarda yaşayabilme olanaklarını elde etmesine bağlıdır ve bu ancak başka bir toplumsal düzende, yani sosyalizmde mümkündür. Kapitalist toplumda iş olanaklarına kavuşan kadınlar çifte baskı altında kalmaktadırlar. İşyerinde erkeklerle eşit sömürülme hakkını elde ederken, evde ev işlerini ve çocuk bakımını neredeyse tek başına omuzlayan kadın daha da bir kölece baskı altına alınmaktadır. Etnik kökene sahip olan kadınlar bu çifte baskının üstüne bir de ulusal baskıyı yaşamakta ve böylece üçlü baskı altında yaşamak zorunda kalmaktadır. Bu sebeple Kapitalizm Kadın işçiler için cinsel, ulusal ve sınıfsal baskı demektir. Bu baskı altındaki emekçi kadınların kapitalizm koşullarında sözde dayanışma ile şiddetten kurtulması genel itibarıyla olanaksızdır. Yaşasın Devrim ve sosyalizm, BİJÎ ŞOREŞ Û SOSYALÎZM! Skidas genomtskinu do sosyalizmi! *) 5
Emperyalistlerin, kapitalist düzeninin bir kurumu olan Birleşmiş Milletlerin almış olduğu bu karar gerçekleri ters yüz etmeye yaramaktadır. Zaten yukarıda da verdiğimiz bilgiler, bu kararın alındığı 1999 yılından bu yana kadına karşı şiddet azalmamış, tersine her geçen yıl artış göstermiştir. Dolayısıyla işçi ve emekçi kadınlar kapitalist sömürü sistemine karşı, erkek işçi ve emekçilerle sınıfsal örgütleri içerisinde örgütlenerek mücadele etmelidirler. Özgürleşme temelli hedeflerine var olan bugünkü burjuva devletlerin bir parçası olarak değil, onu şiddete dayalı devrimle yıkıp işçi sınıfının ve emekçi yığınların iktidarını kurduklarında varabilirler. Bu sebeple sorunun kaynağı cinsel, ya da ulusal değil, sınıfsaldır. İşçi sınıfı fabrikalarda örgütlenmeli, üretimden gelen güce sahip olmalı ve sahip olduğu bu güçle iktidarını kurmak için savaşmalıdır. İşçi sınıfı kendisi ile birlikte tüm diğer emekçi sınıfları ve ezilenleri de özgürleştirecektir. Başka türlü sömürüden, baskıdan, ezilmekten kurtuluş mümkün değildir. Kadın ve Erkek işçilerin birlikte kuracakları İŞÇİ SINIFININ İKTİDARI KOŞULLARINDA KADINLAR ÖZGÜRLEŞİRLER! KADINLAR BUGÜNDEN BAĞIMSIZ KADIN ÖRGÜTLERİNİ DE KURMALIDIRLAR Biz işçi ve emekçi kadınların kendi özgül sorunları için örgütlenmelerini gerekli buluyoruz. Bugünden işyerlerinde kendi temsilcilerini seçme, sendika yönetimlerine kendilerini temsil eden adaylarla mücadele verme, kendi partimiz içerisinde de KADIN KOMİSYONLARI kurmanın doğru olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bugün hem işyerlerinde, sendikalarda ve komünist örgütümüzde de erkek egemen anlayışlar belli bir şekilde vardır. İşyerlerinde ve sendikalarda bu anlayışlar egemendir. Kendi sınıf örgütümüzde de erkek egemen anlayışların öyle ya da böyle yansımaları olmaktadır. Kadınların bu anlayışlara karşı kendi haklarını savunmaları ve güçlü bir şekilde mücadele edebilmeleri için kendi temsiliyetlerini, kendi örgütlerini kurmaları gerekir. Böylesi bir çalışma ile hem erkek egemen anlayışa karşı güçlü bir duruş sergilemek ve hem de örgütsüz kadınları bu kadın çalışmaları içerisine çekebilmek için gerekli bir çalışma tarzıdır. Yaşasın Devrim ve sosyalizm, BİJÎ ŞOREŞ Û SOSYALÎZM! Skidas genomtskinu do sosyalizmi! *) 6
KADININ KURTULUŞU SOSYALİZMDE Evet, kadının kurtuluşu sosyalizmde gerçekleşecektir. Sosyalizmde toplumun her bireyi gibi kadınlar da çalışacakları bir işe sahip olacaklardır. Ev işleri olarak geçen tüm işler toplumsal bir karakter taşıdığı için toplumsal olarak çözülecektir. Yemek yapma, çamaşır yıkama, çocuk bakma-büyütme, ev temizliği vb. işler toplumsal planlama ve görevlendirme ile çözülecek, işçi kadın da işçi erkek gibi özgür olacaktır. İşçi kadınlar toplumun yeniden örgütlenmesinde, kadın sorunun çözümünde söz sahibi olacak ve gerekli önlemlerin alınmasında birlikte karar verme hakkına sahip olacaktır. Sosyalist devlette insanın insan tarafından sömürülmesine son verileceği için, bu son verme çalışmalarının karar alma aşamasından uygulanmasına karşı kadınlar karar verme organları olan halk meclislerinde (Sovyetler) eşit söz hakkına sahip olacaklardır. KISMİ TALEPLER İÇİN DE MÜCADELE ETMELİYİZ! Biz sorunun var olan ekonomik sistemin devrimle kökten değiştirilmesiyle gerçek anlamda çözüleceğini düşünüyoruz. Fakat buna rağmen bu günkü sömürü düzeni içerisinde verilecek mücadele ile bazı hakların sökülüp alınabileceğini düşünüyoruz. Bazı hakları almak, burjuva demokratik hakları büyütmek için sosyalist devrime kadar beklememiz gerekmiyor. Bu sebeple de şunları talep ediyoruz; -Eşit işe eşit ücret talep ediyoruz! -Taciz ve tecavüzde Kadının beyanı esastır! -Kadınlar için yeterince güvenli koruma evleri yapılmalıdır! Koruma evlerindeki kadınlara iş verilmeli, çocuklarına kreş açılmalıdır! - Evde, İşyerinde, Sokakta Cinsel Şiddete Son! Kadına yönelik olarak evde, sokakta, işyerinde, gözaltında, cezaevlerinde yaşanan şiddetin sorumluları yargılanmalı ve caydırıcı yasal tedbirler alınmalıdır! -İşyerlerine işçi alımlarında kadınlara eşit olanaklar sağlanmalıdır. Belirli kotalarla kadın çalışan sayıları arttırılmalıdır. -Kadınlara pozitif ayrımcılık ilkesi uygulanmalıdır. Yaşasın Devrim ve sosyalizm, BİJÎ ŞOREŞ Û SOSYALÎZM! Skidas genomtskinu do sosyalizmi! *) 7
-Kadınlar sendikalarda kadın üyeler oranında yönetim, denetim ve disiplin kurullarında temsil edilmelidir. Bunun için tüzük ve yönetmelikler yeniden düzenlenmelidir. -İşyerlerindeki kurullarda ve sendika temsilciliği görevlerinde kadınların oranları düzeyinde temsil edilmeleri sağlanmalı, bunun için özel önlemler alınmalıdır. *Cinsel, Ulusal, Sınıfsal Sömürüye Hayır! *KAHROLSUN ERKEK EGEMEN KAPİTALSİT SÖMÜRÜ DÜZENİ! BİMRE SAZÜMANA KAPÎTALÎST YA KEDXWARÎ! *YAŞASIN DEVRİM VE SOSYALİZM! BİJÎ ŞOREŞ Û SOSYALÎZM! SKİDAS GENOMTSKİNU DO SOSYALİZMİ! *SOSYALİST DEVRİM İÇİN ÖRGÜTLEN! JI BONA ŞOREŞA SOSYALÎST BIRÊXISTIN! *Ya kapitalist barbarlık, ya sosyalizm, Qapitalisthuri barbaroba, varna sosyalizmi! MARKSİST-LENİNİST PARTİ(BOLŞEVİK)-ÖK PARTİYA MARKSİST-LENİNİST(BOLŞEWİK)-KR 22 Ciriya paşin / Kasım 2014 *)Biz ilk defa bir yayınımızda Lazca yazıyoruz. Lazca yazıyoruz demek aslında biraz abartılı; fakat Halkların Kardeşliğinin bir ifadesi olarak farklı etnik kimliklere sahip Halklarımızın dillerine sahip çıkmak, egemen şoven Türk milliyetçiliğine karşı olduğumuzu belirtmek için Lazistan dan bir dostumuzun yardımı ile bazı şiarlarımızı bundan böyle Lazca yazacağız. **)-http://bianet.org/bianet/insan-haklari/142383-alti-yilda-dort-bin-kadin-olduruldu ***)http://www.amerikaninsesi.com/content/abde-%c3%bc%c3%a7-kad%c4%b1ndan-biri-%c5%9fiddetma%c4%9fduru/1866772.html Yaşasın Devrim ve sosyalizm, BİJÎ ŞOREŞ Û SOSYALÎZM! Skidas genomtskinu do sosyalizmi! *) 8