KİTABİYAT İmam Muhammed b. el-hasen eş-şeybânî nin Kitâbü l-asl İsimli Eserinin Tanıtımı ve Fıkıh Usulü Açısından Tahlili Dr. Mehmet BOYNUKALIN Ocak Yayıncılık, Eylül, 2009, 288 s. Kitap Tanıtım: Abdülkadir YILMAZ İmam Muhammed b. el-hasen eş- Şeybânî, genelde fıkıh ilmi, özelde de Hanefî fıkhı açısından müstesna bir yere sahiptir. Öndört yaşında iken İmam Ebu Hanife nin fıkıh meclisine katılan İmam Muhammed, bizzat İmam ın kendisinden 4-5 yıl kadar fıkıh tahsil etmiştir. (el-kevseri, Bulûğu l-emânî, s. 5-6.) Ayrıca İmam Muhammed, hocası İmam Ebu Hanife nin vefatından sonra İmam Ebu Yusuf tan da ilim almıştır. Kendisinden hadis aldığı hocalarından biri de Medine fakihi İmam Malik tir. Üç yıla yakın bir süre İmam Malik in yanında kalan İmam Muhammed, burada kendisinden el-muvattâ isimli eserini dinlemiş ve onun bu rivayeti, el-muvattâ rivayetlerinin en meşhurlarından olmuştur. Kendisinden ilim tahsil edenler arasında, İmam Şafii, Ebu Süleyman el-cüzcânî, İsâ b. Ebân, Yahyâ b. Ma în, Ebu Ubeyd Kasım b. Sellâm gibi meşhur isimleri sayabiliriz. Ancak onu bu kadar müstesna bir şahsiyet yapan, fıkıh ilmine dair kaleme aldığı eserlerdir. Yaşadığı dönem nazar-ı itibara alındığında, en fazla fıkıh eseri bizlere ulaşan fakih, İmam Muhammed dir. (el-kevseri, s. 60.) Sadece Hanefî mezhebinin değil, diğer fıkıh mezheplerinin tedvininde de onun fıkhî eserleri başat rol oynamıştır. Onun bu niteliğe sahip eserlerinden günümüze ulaşan en hacimli ve en önemli eseri ( el-mebsut diye de bilinen) el-asl dır. Zahiru r-rivâye eserlerinin en önemlisi olan bu eserin tamamı ne yazık ki günümüze değin neşredilmemiştir. İmam Şafiî nin eseri el-ümm ve İmam Mâlik ten rivayet edilen el-müdevvene, muhtasarlarıyla birlikte defalarca neşredilmiş olmasına rağmen, Hanefî mezhebinin ve fıkıh ilminin bu güzîde eseri, yıllarca yazma eser kütüphanelerinin raflarında himmet beklemiştir. Hindistan âlimlerinden ve Hanefî mezhebinin temel eserlerini, özellikle de İmam Muhammmed in fıkhî çalışmalarını neşir noktasında çok büyük hizmetlerde bulunmuş olan Ebü l-vefâ el-afgânî, el-asl ın tamamını neşretmek maksadıyla kolları sıvamış ve bir bölümünü neşre muvaffak olmuştur. (Haydarâbâd, 1966 1973) el-afgânî nin bu eksik neşri dışında Şefîk Şehhâte, Joseph Schacht ve Mecîd Haddûrî gibi isimler el-asl ın kimi bölümlerini neşretmişlerdir. (Boynukalın, s. 127 8) Eserin bu kısmî neşirleri, onun ancak ¼ üne tekabül etmektedir. İşin ilginç tarafı da birçok araştırmacı, matbu olan kısmı eserin tamamı zannetmekte olup geri kalan ¾ lük kısımdan ne yazık ki habersizdir. (Boynukalın, s. 15.) İslâm ilim dünyasının kendi özgün kaynaklarına yönelik ilgisizliğinin derecesini gösteren bu duruma haklı olarak daha fazla kayıtsız kalamayan Mehmet Boynukalın Hoca, kahir ekseriyeti Türkiye/İstanbul menşeli 13 nüshadan ve diğer ilgili eserlerden istifade ile İmam Muhammed in el- Asl isimli eserinin tamamını tahkik etmiştir. Bununla birlikte bu önemli eserin çeşitli yönleriyle tanıtımı ve fıkıh usulü açısından incelenmesini içe- RIHLE Temmuz-Eylül 2010 139
ren İmam Muhammed b. el-hasen eş- Şeybânî nin Kitâbü l-asl İsimli Eserinin Tanıtımı ve Fıkıh Usulü Açısından Tahlili isimli bir çalışmayı 2009 Eylül ünde yayınlamıştır. Yazar kitabının çalışma plânını şöyle anlatıyor: Çalışmamız giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Girişte konunun mahiyeti, önemi, kaynakları ve Şeybânî nin kısa bir biyografisi yer almaktadır. Birinci bölümde el-asl ın fıkıh tarihindeki yeri, etkisi, orijinalliği, otantikliği, telifinde takip edilen yöntem ve üslûp, ne kadarının günümüze ulaştığı ve el yazmalarının tanıtımı ele alınmıştır. İkinci bölümde el-asl da içkin olan fıkıh usûlü düşüncesi ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. el-asl tahkikinin mukaddimesinden ibaret olan Boynukalın hocanın bu eseri, (Bkz. Boynukalın, s. 150) el-asl üzerine şu ana kadar yapılan en önemli etüttür. el-asl ın mahiyeti hakkında içerdiği çok önemli analizlerin yanında, bir bölümü de bu temel fıkıh kaynağını usul ilmi açısından inceleyen eser, ileride bu alanda yapılacak çalışmalara da büyük oranda kaynaklık ve rehberlik edecektir. Ortaya koyduğu bu mühim eserden ve el-asl a yaptığı tahkikten dolayı ilim ve ilim ehli adına Mehmet Boynukalın hocaya teşekkürü bir borç telâkki ediyor ve taliplilerinin, el-asl ın orijinal neşrini sabırsızlıkla beklediklerini buradan kendisine duyurmak istiyoruz. İslam Hukuku Penceresinden Faizsiz Bankacılık Dr. Servet Bayındır Rağbet Yayınları, İstanbul-2005, 272 s. Kitap Tanıtım: Orhan Ençakar Üretimin en önemli unsurlarından biri olan sermaye ihtiyacının karşılanması için oluşturulan sektörlerden biri de bankacılıktır. Bankaların faizli olanları yaklaşık dokuz asır evveline dayanırken faizsiz bankacılık İslam dünyasında 50, Türkiye de ise 30 yıla yakın bir süredir hizmet vermektedir. Faizli bankalara alternatif olarak ortaya çıkan faizsiz/islamî bankacılık sektörü, faizli bankalara nispetle oldukça yeni sayılsa bile, kuruluşundan bu yana üzerinden geçen yaklaşık yarım asırlık süreye rağmen faizsiz bankacılık işlemlerinin fıkhî yönü, İslam dünyasında ve özellikle de Türkiye de henüz tam olarak açıklığa kavuşturulabilmiş değildir. Faizsiz bankacılığın siyasi, iktisadi ve tarihi yönü üzerine Türkçe olarak birçok çalışma yapılmış olmasına rağmen, konunun fıkhî yönünü ele alan çalışmalar hemen hemen yok gibidir. Dr. Servet BAYINDIR ın doktora tezi olarak hazırladığı ve Rağbet Yayınları tarafından 2005 yılında basılan İslam Hukuku Penceresinden Faizsiz Bankacılık isimli eser, faizsiz bankacılık işlemlerinin ana hatlarıyla tespiti ve bunların fıkhî açıdan değerlendirilmesine ağırlık veren ilk Türkçe eser olarak kabul edilebilir. Bayındır bu eserinde faizsiz bankacılık işlemlerini, bu işlemlerin klasik fıkıhtaki ıstılahî karşılıklarını da vererek, bu konulara az çok vakıf olan herkesin 140 Temmuz-Eylül 2010 RIHLE
kolayca anlayabileceği bir dille anlatma başarısını göstermiştir. Bankanın yaptığı işlemleri tek tek ele alıp tanıtımını yaptıktan sonra o işlemlerle ilgili çağdaş İslam hukukçularının görüş ve tekliflerine yer veren Bayındır ardından da ilgili görüşlerin değerlendirmesini yaparak kendi görüş ve tekliflerini sunmuştur. Faizsiz bankacılık işlemlerini ve bu işlemler hakkında çağdaş İslam hukukçularının görüşlerini kolay bir anlatım tarzıyla görmek isteyenler için tavsiye edebileceğimiz bu kitap bir giriş, üç bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Giriş bölümünde iki ana başlık bulunmakta ve bunlardan ilkinde, amaç, yöntem ve kaynaklardan bahsedilmektedir. Türkiye de faizsiz bankacılık üzerine yapılmış çalışmalar olmasına rağmen bunların konuya daha çok siyasi, iktisadi ve tarihi yönden yaklaştıklarını söyleyen Bayındır, kitabın amacını Faizsiz bankacılık işlemlerini ana hatlarıyla tespit ederek, İslam fıkhındaki durumunu ortaya koymak olarak açıklamaktadır. Giriş bölümünün ikinci kısmında ise, banka kavramı, bankacılık tarihi ve bankacılık işlemlerinden özetle bahsedilmektedir. Birinci bölümde, bankaların sermaye toplama yöntemleri ele alınmıştır. Öncelikle faizli bankalardaki mevduatın çeşitleri ve hukuktaki yeri kısaca anlatılmıştır. İkinci olarak faizsiz bankalarda mevduat/fon toplama aracı olan cari ve katılım hesap uygulamalarına, bu hesapların fıkhî durumu hakkında günümüz İslam hukukçularının görüşlerine yer verilmiş ve bu görüşlerin değerlendirilmesi yapılmıştır. İkinci bölümde, faizsiz bankaların sermayeyi işletme yöntemleri üzerinde durulmuş ve bu yöntemlerden murâbaha, mudârabe, müşâreke ve finansal kiralama dan herbirinin ortaya çıkışı, klasik kaynaklardaki ele alınış şekli, çağdaş faizsiz bankalardaki uygulama biçimi ve bu uygulamaların fıkıhtaki yeri belirlenmeye çalışılmıştır. Üçüncü bölümde ise, bütün bankalarca belli bir ücret veya komisyon karşılığı yapılan bankacılık hizmetleri ele alınmıştır. Bu hizmetlerden teminat mektubu, akreditif, banka kartı ve banka havalesi ayrıntılı bir şekilde işlenmiştir. Ayrıca çek, senet ve kıymetli evrak kabulü, döviz alım-satımı ve diğer bir kısım bankacılık hizmetleri, fıkhî yönden değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Bayındır, kitabın bir özeti mahiyetinde olan sonuç bölümünde ise bankaların yaptığı işlemler ve verdikleri hizmetler hakkında ulaştığı sonuçları açıklamaktadır. Bayındır ın bankacılık işlemlerinin fıkhî açıdan problemli olan meselelerinde çağdaş İslam hukukçularından naklettiği veya kendisinin sunduğu kanaat ve teklifler bu konulardaki nihai kararlar olmayıp konuyla ilgili ortaya konulan ilk görüşler olması ve bundan sonra yapılacak çalışmalara öncülük etmesi açısından değerlendirilmelidir. Nitekim kendisinin de ifade ettiği gibi, bu sistemin kuruluş ilkelerinden sapmadan doğru ve verimli bir şekilde gelişip yaygınlaşması için, faizsiz bankacılık düşüncesi eğitiminin verildiği kurumlara ve bu alanda yapılacak daha fazla bilimsel çalışmalara ihtiyaç vardır. Son olarak, faizsiz bankalar hakkında kuruluş amaçlarından uzaklaşarak birer faizli banka haline gelmekte oldukları şeklinde somut delillere dayanan çeşitli eleştirilerin bulunduğunu dile getiren Bayındır, bunun sebebini toplanan sermayeyi kullandırmakla görevli banka yöneticilerinin önemli bir kısmının, tasarrufları faizli yöntemlerle kullandırma dışında bir deneyimi olmayan kişiler olmasına bağlamakta ve bu yöneticelerin bir bankacı gibi değil de iş adamı anlayışıyla hareket etmelerinin, faizsiz bankalara yöneltilen eleştirilerin bertaraf edilmesinin olmazsa olmaz şartı olarak görmektedir. Böyle yapılmaması durumunda çok büyük umutlarla kurulan ve insanlık tarihi açısından çok önemli bir deneyim olan bu kurumların fonksiyonunu icra etmekten uzaklaşıp Allah adına insanları kandırmanın aracı haline gelebileceğini ve bunun sorumluluğunun da bu kurumların kurucuları, yöneticileri, danışmanları ve ilim adamlarına ait olacağını hatırlatarak kitabını bu önemli uyarıyla bitirmektedir. RIHLE Temmuz-Eylül 2010 141
İmâm Muhammed in Kitâbü l-âsâr ı Muhammed b. Hasen eş-şeybânî (132-189) Halîd el-avvâd tahkikiyle, Dâru n-nevâdir, Kuveyt, 1469/2008. Kitap Tanıtım: Abdullah Küskü İmam Muhammed (rh. a) Ebû Hanife (rh. a) nin hâssa meclisinden olmakla birlikte elde ettiği ilim hasebiyle mezbebin kurucularından olmuştur. Hanefi fıkıh kitaplarında İmam Ebû Yusuf (rh. a) ile kullanıldığında İmameyn ; Hocası İmam-ı Âzam ile kullanıldığında ise tarafeyn olarak anılır. Babası Şam ın Haresta adındaki yerleşim yerinden olması hasebiyle İmâm, aslen Harestalıdır. Aile Emevilerin son dönemlerine doğru Irak a yerleşmiştir. Hicri 132 yılında Vâsıt ta dünyaya gelen Muhammed b. Hasen Eş-Şeybâni Kûfe de büyümüştür. Temel eğitimine Kur ân-ı Kerim i hıfzederek başlayan İmâm Muhammed daha sonra İmam Ebû Hanife nin ders meclisine katılmış sekiz senelik bir zaman zarfında hocası, mezhep kurucusu İmâm Azâm dan istifade etmiş ve İmâm ın vefatı üzerine eğitimine mezhebin ikinci büyük imâmı Ebu Yusûf un meclislerine katılmak suretiyle kaldığı yerden devam etmiştir. Medine ye gidip İmâm Mâlik ten Muvattâ ı dinleyen Muhammed b. Hasen Eş-Şeybânî, Evzai, Sevri, Amr ibn Dinâr (rh. aleyhim) gibi zamanın hadis üstatlarından da rivayette bulunmuştur. Harun Reşid döneminde kâdı l-kudât makamına getirilmiş ve Irak ta fıkhın zirve ismi kabul edilmiştir. 1 Hanefi mezhebi içerisinde gerek hocası Ebû Hanife ve gerekse Ebû Yusuf tan aldığı fıkıh ve hadis ilmini yazıya geçirmesi ve derin fıkhî birikimi disipline eden kişi olması hasebiyle mezhep içerisinde mühim bir yeri haizdir. İmam Muhammed, Zâhirü r-rivâye olarak adlandırılan: Kitâbü l-asl, Câmiü l-kebir, Câmiü s-sağir, Siyerü l- Kebir, Siyerü s-sağir, Ziyâdât ın yanı sıra; nevâdir diye adlandırılan: Keysâniyyât, Hâruniyyât, Cürcâniyyât gibi eserlerin sahibidir. Kitâbü l-hucce alâ Ehli Medine ve Muvatta adlı eserleri de bir hayli önem arzetmekle birlikte bu yazıda konu edeceğimiz muhalled eseri Kitâbü l-âsâr dır. Kitâbü l-âsâr da her ne kadar âsâr (sahabe ve tabiin kavilleri) çoğunluğu oluştursa da merfuata (Peygamberimiz s.a.v. in hadislerine) da yer verilmiştir. Kitap incelendiğinde görülecektir ki kitapta hadis ve âsâr kadar İmam Ebû Hanife ve İmam Muhammed b. Hasen eş-şeybâni nin fıkhi görüşleri de hemen hemen her hadis ya da âsârın akabinde yerini almıştır. Bu vecihten bakıldığında gerek işbu iki imâmın ve gerekse diğer imâmların fikhi görüşlerinin kitaba kazandırdığı hüviyet dolayısıyla pekâlâ bir fıkıh kitabıdır diyebiliriz Kitabü l-âsâr a. Fıkhü l-hadis üzerinde çalışacakların İmam Muhammed in bu muhalled eserinden müstağni kalması düşünülemez. Zira bu kitap görüşleri delillendirmesi bakımından tam bir şaheserdir. Hanefi mezhebine atfedilen hadisle değil de re y ile amele daha fazla önem vermesi gibi iddiaları da tam anlamıyla çürütmektedir. Hanefi mezhebinde sahabe kavline verilen önemi, İmam Muhammed in diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da görmekteyiz. İmam ın bu kitabında rivayetler arasında yaptığı tercihlerindeki sebepleri inceleyen uzun soluklu bir çalışmanın da yapılması ehemmiyet arz eden çabalardandır. Çünkü İmâm birçok yerde merviyat arasında tercihde bulunmaktadır Üstelik İmâm Muhammed in genel olarak tüm kitapları özel olarak da Kitâbü l-âsâr ı bazı imâmların görüşlerini muhtevi olması sebebiyle araştırmacıya mukâren fıkıh imkânı da sunmaktadır. İmâm Muhammed in kitapta takip 142 Temmuz-Eylül 2010 RIHLE
ettiği metot öncelikle hocası Ebû Hanife den hadis ve âsârı aktarmak, ardından ve bihi ne hüzü ve hüve kavli Ebi Hanife/ bu aktarılanı alırız ve İmâm Ebû Hanife nin görüşü de budur. şeklinde hocasının ve kendisinin konuyla ilgili fıkhî görüşünü belirtmektir. Bu eseri ve Muvatta ında özellikle İmam Ebû Yusuf un görüşlerine yer vermeksizin kendi görüşleri ve İmam Ebû Hanife nin görüşleriyle yetinir. Allame Abdulhay el-leknevi (H.1264-1304) de: İmam Muhammed (rh. a) in, bu iki kitabında Ebu Yusuf (rh. a) un görüşlerini ne müspet ne de menfi anlamda sunmadığı gibi, sadece Ebu Hanife (rh. a) ile kendisinin görüşlerini vermesi, Ebu Yusuf un (rh. a) onlara muhalefet ettiğine delalet etmez. der. 2 Malum olduğu üzere İmâm Muhammed mezhepte mukallit bir imâm değil bilakis mutlak müçtehittir. Bu sebeple yer yer hocası İmam Ebû Hanife ye muhalefet etmiş, bu muhalefetini hadislerin akabinde yer verdiği fikhî ibarede belirtmiştir. Bazen muhalefetine sebeb teşkil eden hadis ya da eseri (121 ve 127. eserlerde olduğu gibi) fıkhi görüşüne mesnet olması bakımından hocasından olmasa da diğer üstatlarından rivayet etmekten de geri durmamıştır. İmam Ebû Hanife nin dışındaki hocalarından rivayet ettiği bu eserler ise ya İmam-ı Azam ın rivayetinde olmayan ek bir bilgiyi beyan eder (133, 134, 135) veya İmamın bu rivayetinde bulunmayan noktaya temas eder (175) mahiyette olmasıdır. Bunların yanı sıra İmam Ebû Hanife nin rivayetine muhalefet eden rivayet de vardır (210). Asıl olarak bu âsârı Ebû Hanife den rivayet eden İmâm Muhammed 22 yerde aralarında Süfyân es-sevri (236/617), Abdullah b. Mübârek (135,136), İbrahim b. Yezid el-mekki (134,421), Süfyân b. Uyeyne (181,301), Said b. Arûbe (129,427) ve Şube ibnü l Haccâc (181,275) gibi medârü l-isnad olan muhaddislerin yanı sıra Eyyüb b. Akabe (50), Mâlik b. Enes (98), Rabi b. Sabih (121), Mübârek b. Fadileh (127), Mâlik b. Miğvel (175), Said b. Ubeyd et-tai (192), Amr b. Zerri l- Hemedâni (210) Mis ar b. Kidâm (607), Abdurrahmân el-evzai (772), Alâ b. Zübeyr (882) (Allah hepsinden razı olsun) gibi hadis ravilerinden de rivayette bulunmuştur. Hanefi mezhebi içerisinde mutâlaa edilen fıkhî görüşlerin İbrahim en- Neha î nin görüşleriyle olan irtibatının bir hayli kuvvetli olduğunu göstermesi ise Kitâbü l-âsâr ın okuyucuya sağladığı avantajlardan bir diğeri Kitâbü l-âsâr Muhammed b. Hasen eş-şeybânî (132-189) Ebu l-vefâ el-afgânî tahkik ve notlarıyla Daru l-kütübi l-ilmiyye, Beyrut-1413/1993. olarak sayılmalıdır. Zira İmâm Ebû Hanife nin merviyatının birçoğu hocası Hammad ın üstâdı, tabiinden İbrahim en-neha î ye istinat eder. İbrahim en- Neha î nin fıkıh ve hadisteki mevkii ise gerek Hanefi imâmların gerekse de diğer mezheplerdeki imâmların ittifakla kabulüne mazhar olan üstün bir yerdir. Değil sadece merfû hadislerde, özellikle mevkûf ve maktû eserlerde de İbrahim en-neha î siz fıkıhla iştigal etmenin zorluğu ve hiçbir fakihin ondan müstağni kalamayacağı da üstat Zâhid el-kevseri nin belirttiği bir gerçektir. Üstad Allâme Zâhid el-kevseri (rh. a) Kitâbü l-âsâr adlı makalesinde şöyle der: Fakihin, İbrahim en-neha î den aktarılan mürsellerden ya da onun fetvalarından müstağni kalmasına imkân yoktur. Çünkü ondan rivayet edilenler ya sahih mesur eser ya mürsel hadis ya da Şa bi gibi birinin övdüğü 3 âlim bir kişinin (İbrahim en- Neha î) fetvalarıdır. Ebû Yusuf ve İmâm Muhammed in Kitâbü l-âsâr larında, Ebû Bekir b. Ebi Şeybe nin ise Musannef inde İbrahim en-neha î nin âsârını tahric etme çabalarının nedeni bununla anlaşılır. 4 Her hadis kitabı musannifinin ara ara belağ ifadesiyle hadis aktarması olduğu gibi, İmâm Muhammed b. Hasen eş-şeybânî de bu eserinde az da olsa belağ ifadesiyle hadis rivayet etmektedir. Tesbit edebildiğimiz kadarıyla belağ ifadesi Kitâbü l- Âsâr da 11 yerde kullanılmıştır. Bu belağ hadislerinin bazısını Hz. Ebû Bekir (223), Hz. Ömer (228), Hz. Ali (444, 560) gibi tek bir sahabiden bazısını da bir gurup sahabiden (Allah hepsinden razı olsun.) ( 340, 456, 461 ve 555. eserlerde olduğu gibi) rivayet etmiştir. Kitâbü l-âsâr da, İbn Kays, Esved b. Yezid ve Hasen Basri gibi tabiîlerden de belağlara (129, 461) yer verilmiştir. Mühim bir nokta da şudur ki, Kitabü l- Âsâr da belağ ifadeleriyle yer alan merviyyat, musannifin Kitâbü l-hucce Alâ Ehli Medine sinde, Ebû Yusuf un Kitâbü l-âsâr ında, İbn Ebi Şeybe ve Abdurrezzak ın Musannef lerinde ya da diğer hadis kitaplarında mevsul olarak aktarılmıştır. RIHLE Temmuz-Eylül 2010 143
Kitabü l-âsâr daki eserlerin sayısı ve belağ ifadelerinin elimizde bulunan nushalarda müstakil olarak numaralandırılmasının, Dârü n- Nevâdir den Halid el-avvad tahkikiyle kâmil bir nusha olarak tab edilen Kitâbü l-âsâr baskısı ile Ebu l-vefa el-afgâni nin mühim tahkikat ve ta likatını Bâbü Ziyâreti l-kubur a kadar yapmaya muvaffak olduğu Kitâbü l-âsâr baskıları arasında farklılık arz ettiğini belirtelim. Ahmed İsâ el-mi sarâvi nin baskısında ise belağ ifadelerinin biri hariç her birine müstakil numara verilmiş bu sebeple Hâlid Avvâd baskısındaki 913 olan hadis sayısı bu baskıda 926 ya ulaşmıştır. Özelde yazımıza söz konusu ettiğimiz kitap, genel de hadis/eser kitaplarının tahkiki konusunda son söz kabilinden şu hususun altını çizelim: Hanefi mezhebi içerisinde başta İmâm Muhammed ve İmam Ebû Yusuf un âsârları olmak üzere hadis ve eserleri cem adına yapılmış çalışmaların ricâli üzerinde, muhaddislerin usulündeki rical ve tabakat kitaplarına bakmak süretiyle cerh-ta dil ya da tashihtad if de bulunmak isabetli bir davranış değildir. Zira bu rical ve tabakat kitaplarının birçoğu İbrahim en-neha î, Hammad, Ebû Hanife ve Kitâbü l-âsâr Muhammed b. Hasen eş-şeybânî (132-189) Tahkik: Hadîce Muhammed Kâmil; Gözden Geçirme: Dr. İffet eş-şerkâvî, Dâru l-kütüb vel-vesîki l- Kavmiyye, Kâhire, 1426/2005. Sahibeyn den (rh. aleyhim) sonra yaşamış olan cerh ta dil imâmlarının sözlerini hâvidir. Hanefi mezhebinde huccet kabilinde kullanılan hadis ya da âsârın ricali hakkında, bu hadis ve âsârı rivayet edenler silsilesindeki imamların red ve kabul usullerini en azından cerh-ta dilde otorite imâmların sözleri kadar dikkate almanın gerekliliği bizce bu eserleri tahkikte esas alınması gereken en mühim kuraldır. Söz konusu ettiğimiz bu tenkit sened tenkitidir. Bu hadis/eserlerin metin tenkidi ise fıkıh ve hadiste söz sahibi olmadan yapılmamalıdır. Bu nedenden ötürü Hanefi mezhebinde huccet olarak getirilen hadis/eserler üzerinde tashih ve tad îf işlemi muhaddislerin usulüyle hadis kitaplarının ricali üzerine yapılan ve tad îf işleminden çok daha zor olduğu da bilinmesi ve kabul edilmesi gereken bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu ve benzeri eserlerin ricali hakkında değerlendirme yapmak herkesin hakkı olmadığı gibi bu tür çabaları modern illetlerden hadis ilimlerine müteallik bir hastalık olarak okumak yanlış olmasa gerektir!.. Dipnotlar 1 Kitâbü l-âsâr, (thk. Ebu l-vefa el-afgani) giriş, Kitâbü l-âsâr, (nşr. Halid el-avvâd) neşredenin girişi, İmâm Zehebi, Menâkıbü l-imâm Ebi Hanife ve Sâhibeyhi Ebi Yusuf ve Muhammed bin el- Hasen, (thk. Zâhid el-kevseri ve Ebu l-vefa el- Afgâni), 79,80. 2 Abdulhay el-leknevi, et-ta lîku l-mümecced, I, 464. 3 Allâme Kevseri bu sözlerinden evvel Şa bî nin İbrahim en-neha î hakkındaki şu övgüsünü nakleder: İbrahim kendisinden sonra arkasında, ehl-i Basra dan, ehl-i Kûfe den, ehl-i Hicaz dan ve ehl-i Şam dan ne İbn Sirin ve ne de Hasen kendisinden daha âlim birini bırakmadı. 4 Zâhid el-kevseri, İmâm, Kâdı Ebû Yusuf un Kitabü l-âsârı adlı makalesi. 144 Temmuz-Eylül 2010 RIHLE