anısına; kızı, yeğenim Bedra ya sevgilerim ve en iyi dileklerimle. İÇİNDEKİLER



Benzer belgeler
OSMANLI İMPARATORLUĞU GERİLEME DÖNEMİ ISLAHATLARI XVIII. YÜZYIL

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

II. MAHMUT ( ) DÖNEMİ TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

Takvim-i Vekayi Gazetesi (1831)

İNKILAP TARİHİ VİZE BÖLÜMÜ ALTIN SORULAR. 1- Osmanlı da ilk kez yabancı ülkeye seyahat eden padişah kimdir? CEVAP: Abdülaziz.

UNI 201 MODERN TÜRKİYE NİN OLUŞUMU I

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

OSMANLI EĞİTİM SİSTEMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

İBRAHİM ŞİNASİ

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak Üçlü İtilaf...

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

A. Sırp İsyanları B. Yunan İsyanları

EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR

Doç. Dr. Tolga BOZKURT SAN CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK MİMARİSİ BATILILAŞMA DÖNEMİ OSMANLI MİMARİSİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Koca Mustafa Reşid Paşa

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine,

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

TÜRK ANAYASA DÜZENİ Bahar dönemi Ara sınavı

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME TÜRK İDARE TARİHİ SORULAR

KANUNLAŞTIRMA KANUNLAŞTIRMA. Kanunlaş'rma: Toplumda mevcut kuralların yazılı haline Kanunlaş'rma hareketleri:

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL TARİH VE GENEL TÜRK TARİHİ I. TARİH BİLİMİNE GİRİŞ...3

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ

HABER YAZISI ALP AKIS VE ARI BARAHYA

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

13. Aşağıdakilerden hangisi yeni Türk alfabesinin kabul edilme nedenlerinden biri değildir?

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER YILLIK PLANI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

TARİH DENEME GENEL KÜLTÜR. kpss ÖSYM. Osmanlı Siyasî Tarihi Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi. Serkan Aksoy. Gerçek Sınav Tadında...

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

En İyisi İçin. Cevap 1: "II. Meşrutiyet Dönemi"

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

TEOG Tutarlılık. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ATATÜRK Ü ETKİLEYEN OLAYLAR VE FİKİRLER

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ Siyaset, Toplum, Ekonomi. Neslihan Erkan

TÜRK EĞİTİM TARİHİ 10

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

HALİDE EDİB ADIVAR VURUN KAHPEYE ROMAN

II. BÖLÜM LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK

ÜNİTE:1. Osmanlı Devleti nde Yenileşme Çabaları ÜNİTE:2. Türkiye de Reform Arayışları ( ) ÜNİTE:3. Türkiye de Meşrutiyet Dönemleri ÜNİTE:4

OSMANLI İMPARATORLUĞUNU SARSAN SON SAVAŞLAR HANGİLERİDİR?

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ A-İNKILÂP KAVRAMI 1-İnkılâp Türk İnkılâbının Özellikleri Atatürk ün İnkılâp Anlayışı...

3. 18.yy da Grek ve Dakya projesi ile Osmanlıyı paylaşmayı planlayan Avrupalı iki devlet aşağıdakilerden hangisidir? I. Rusya. II.

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

Yrd.Doç.Dr. AYTEN CAN

Olga Untila Kaplan, Osmanlı Dönemi nde Romence Basın ( ), Gece Kitaplığı, Ankara 2016, 409 s., ISBN:

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

SAINT BENOIT FRANSIZ LİSESİ

Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I (HIST 101) Ders Detayları

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

ve AHLAK BÝLGÝSÝ TESTÝ

Fevzi Karamw;o TARIH 10 SHTEPIA BOTUESE

Napolyon un kendisini imparator ilan etmesi diğer Avrupa devletlerini kaygılandırdı (1804).İngiltere ve Rusya nın da dahil olduğu devletler Fransa ya

Atilla NALBANT ÜNİTER DEVLET. Bölgeselleşmeden Küreselleşmeye

İktisat Tarihi I. 5/6 Ocak 2017

Orta Asya Türkleriyle ilgili yukarıdaki kavramlardan hangisi varlığı sürekli olmayan toplumsal ve siyasal birimi ifade eder?

Lozan Barış Antlaşması

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

DEĞERLENDİRME SORULARI

NECİP FAZIL KISAKÜREK

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI VE KAZANIM TESTLERİ

İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ. Neslihan Erkan

Transkript:

17 Ağustos 1999 Depremi nde, Gölcük-Donanma da yitirdiğim kardeşim Bülent Girgin in anısına; kızı, yeğenim Bedra ya sevgilerim ve en iyi dileklerimle. Prof. Dr. Atilla Girgin Göztepe, Ocak 2009 İÇİNDEKİLER 1. Basımevi ve Gazete... 1.1. İlk Basımevleri... 1.2. Avrupa da Basımevi... 1.3. Avrupa da Gazete... * Sömürge Gazeteleri... 2. Osmanlı da Batılılaşma... 2.1. Osmanlı da Basımevi...

2.2. Padişah 3. Ahmet... * Pasarofça Antlaşması... 2.3. Lale Devri... 2.4. Mehmet Çelebi nin Raporu... * Yirmisekiz Mehmet Çelebi... 2.5. İbrahim Müteferrika... 2.6. Yirmisekiz Çelebizade Sait Efendi... 2.7. Vesiletü t-tıbaa... 2.8. Dar üt-tıba at-ül-amire (Basmahane)... 2.9. Kitab-ı Lügat-ı Vankulu... 2.10. Basılan Öteki Kitaplar... 2.11. Matbaa-i Amire... 2.12. Bulak Basımevi... * Kavalalı Mehmet Ali Paşa... * Cezayir de Fransız İşgali... * Kütahya Antlaşması (Mayıs 1833)... * Hünkar İskelesi Antlaşması (Temmuz 1833)... * Nizip Yenilgisi (1839)... * Sultan Abdülmecit in Fermanı (1841)... 3. Osmanlı da Basın... 3.1. Osmanlı da Fransızca Yayımlanan İlk Gazeteler... 3.1.1. Bulletins Des Nouvelles (1795)... 3.1.2. Gazette Française de Constantinople (1796)... 3.1.3. Le Spectateur Oriental (1821)... 3.1.4. Le Smyrnéen (1824)... 3.1.5. Le Courrier de Smyrne (1828)... 3.1.6. Le Moniteur Ottoman (1831)... 3.1.7. Courrier de Constantinople (1846)... 3.1.8. Fransızca Yayımlanan Öteki Gazeteler... 3.1.9. Stamboul... 3. 2. Osmanlı da Öteki Dillerde Yayımlanan Gazeteler... 3.2.1. Rumca... 3.2.2. Ermenice... 3.2.3. Arapça... 3.2.4. Bulgarca... 3.2.5. Farsça... 3.2.6. İngilizce... 3.2.7. Ladino Dili... 3.2.8. Öteki Diller... 3.3. Osmanlı da Türkçe Yayımlanan İlk Gazeteler (1828-1840)... 3.3.1. Vakayi-i Mısriye (1828)... 3.3.2. Takvim-i Vakayi (1831)... * Edirne Antlaşması (14 Eylül 1829)... 3.3.3. Ceride-i Havadis (1840)... 3.3.4. İlk Dergiler... 3.4. Resmi Basının İşlevleri...

3.4.1. Değişme Gereği (Islahatı =Tanzimat ı Savunma)... 3.4.2. Laikleşme Yolunda İlk Adımlar... 3.4.3. Merkeziyetçiliğin Pekiştirilmesi... 3.4.4. Avrupa Merkezli Dünya Görüşü... 3.4.5. Avrupa Kaynaklarına Bağımlılık... 3.4.6. Dinamik Kamuoyuna Doğru İlk Adım... 3.4.7. Dilde Sadeleşme... 3.4.8. Dilde Batı Sözcüklerinin Artması... 3.4.9. Dile Bağlı Ulusçuluk... 3.4.10. Haberin Eğitim Aracı Sayılması... 4. Osmanlı da Tanzimat Dönemi Basını... 4.1. Gülhane Hatt-ı Hümayun u (Tanzimat Fermanı)... 4.1.1. Yenilikler... 4.1.2. Yasal Düzenlemeler... 4.2. Islahat Fermanı (1856)... 4.3. Tercüman-ı Ahval (1860)... * Boğazlar Sorunu ve 1841 Londra Sözleşmesi... 4.3.1. Özellikleri... 4.3.2. Şinasi nin Rolü... 4.3.3. Türk Basınında İlk Rekabet, İlk Tartışma... 4.3.4. İlk Gazete Kapatılması... 4.3.5. İlk Profesyonel Gazeteci: Agah Efendi... * Agah Efendi nin Paris Yılları... 4. 4. Tasvir-i Efkar (1862)... 4.4.1. Özellikleri... 4.4.2. Edebi Tartışmalar... 4.4.3. Şinasi ye Göre Gazete... 4.4.4. Namık Kemal Yönetimi... 4.4.5. İbrahim Şinasi... 4.5. Ruzname-i Ceride-i Havadis (1864)... 4.6. Tanzimat Dönemi Basınının Özellikleri... * Ariza... 5. Osmanlı da Taşra Basını... 5.1. Vilayet Nizamnamesi... 5.2. Taşrada Resmi Basın: Vilayet Gazeteleri... 5.3. Vilayet Gazetelerinin Adları, Kuruluş Tarihleri, Yayın Dilleri 5.4. Vilayet Gazetelerinin İçerikleri... 5.5. Vilayet Gazetelerinin Özellikleri... * Hak Söz Acıdır... 6. Meşrutiyet Öncesinin Öteki Gazeteleri... 6.1. Muhbir (1866)... * Filip Efendi... 6.1.1. Ali Suavi nin Gençliği ve İlk Gazeteciliği... 6.1.2. Ali Suavi nin Kaçışı ve Yurt Dışı Gazeteciliği... 6.1.3. Ali Suavi nin Dönüşü ve İstanbul daki Gazeteciliği... 6.2. Basiret (1869)

6.3. İbret (1870)... 6.4. Namık Kemal in Basın Konusunda Görüşleri... 6.5. Öteki Gazeteler... * Sultan Aziz Devri... 7. Avrupa da Türkçe Yayımlanan Gazeteler... 7.1. Muhbir (1867)... 7.2. Hürriyet (1868)... 7.3. Ulum (1869)... 7.4. Yurt Dışında Yayımlanan Öteki Gazeteler... * Meşveret... 8. Basına Yönelik Sınırlama ve YasaklaR... 8.1. Matbaalar Nizamnamesi (Basım Tüzüğü) (1857)... 8.2. Ceza Kanunu (1858)... 8.3. Matbuat Nizamnamesi (1864)... 8.4. Pul Resmi (1864)... * Türk Basınında İlk Grev... 8.5. Ali Kararname (1867)... 8.6. Sansür Hakkında Ali Kararname (1876)... 9. Birinci Meşrutiyet (1876)... 9.1. Tersane Konferansı (1876)... 9.2. Seçim Hazırlıkları... 9.3. Anayasa Kavramı... * Sened-i İttifak (29 Eylül 1808)... 9.4. İlk Anayasanın Hazırlanışı... * Kanun-u Esasi Belçika Kökenli Değil... 9.5. Kanun-u Esasi (Anayasa) (1876)... 9.6. Çift Meclisli Parlamento... 9.7. 1877 Seçimleri nin Özellikleri... 9.8. Anayasa ve Basın... 9.9. Matbuat (Basın) Kanun Tasarısı (1877)... 9.10. 1877 İkinci Seçimleri... 10. İkinci Abdülhamit Dönemi (1876-1909)... * Ermeni Olayları... * Berlin Antlaşması (1878)... 10.1. İkinci Abdülhamit in Basın Politikası... 10.2. İslami Basın... 10.3. Sıkıyönetim Nizamnamesi (1877)... * Ahmed Şefik Mithat Paşa... 10.4. Tercüman-ı Hakikat (1878)... 10.5. Matbuat-ı Hariciye Umum Müdürlüğü (1878)... 10.6. Encümen-i Teftiş ve Muayene (1881)... 10.7. Kitapçılar Nizamnamesi (1894)... 10.8. Nizamnameler (1888), (1895)... 10.9. İradeler (1898), (1900), (1901)... 10.10. Denetim, Sansür ve Baskı Yöntemleri...

10.11. Sabah (1875), (1882)... 10.12. İkdam (1896)... 10.13. Servet-i Fünun Dergisi (1891)... 10.14. Jön Türk Gazeteleri... 11. İkinci Meşrutiyet (1908)... 11.1. İttihat ve Terakki Cemiyeti... * Tek Parti Rejimi... 11.2. İkinci Meşrutiyet Öncesi Basın... 11.3. İttihat ve Terakki Bildirisi... 11.4. Sansürün Kaldırılışı (24 Temmuz 1908)... 11.5. Yeni Seçimler (1908)... 11.6. İkinci Meşrutiyet Gazeteleri... 11.7. 31 Mart Olayı... 11.8. 1909 Basın Yasası... 11. 8. 1. Temel Hükümler... 11. 8. 2. Değişiklikler... 11.9. Matbaalar Kanunu... 11.10. Basın Kanunu ndan Sonraki Gelişmeler... 11.11. Yeni Sansür Uygulamaları... 11.12. Öldürülen Gazeteciler... 11.13. Yeni Osmanlılar (Jön Türkler) ile İttihat ve Terakki nin Katkıları * Türk Milliyetçiliği... * Osmanlı Matbuat Cemiyeti (1908)... * Tiyatro Sansürü... 12. Osmanlı da Haber Ajansları... 12.1. Osmanlı Telgraf Ajansı (1911-1914)... 12.2. Osmanlı Milli Telgraf Ajansı (1914-1918)... 12.3. Türkiye-Havas-Reuter Ajansı (1920-1922)... * Florence Nightingale... 13- Öncesi ve Cumhuriyet in İlk Yılları Basını... * Bizim İmparatorluk... 13.1. Mütareke ve Kurtuluş Savaşı Döneminde Basın... * Mondros Mütarekesi... 13.1.1. İrade-i Milliye... * Gazeteci Atatürk... 13.1.2. Hakimiyet-i Milliye... * Hakimiyet-i Milliye ile İlgili Bir Anı... * Minber... 13.1.3. Hukuk-u Beşer... 13.1.4. Öğüt... 13.1.5. Yeni Gün... 13.1.6. Anadolu Ajansı... 13.1.6.1. Anadolu Ajansı nın Kurucuları... 13.1.6.2. Anadolu Ajansı nın İlk Haber Bültenleri...

13.1.7. Matbuat Umum Müdürlüğü... 13.1.8. İki Cepheli Basın ve Ankara Sansürü... 13.1.8.1. İstanbul Basını nın tutumu... * Toplattırılacak Gazeteler... 13.1.8.2. Anadolu Basını nın Tutumu... 13.1.8.2.1. Milli Mücadele ye Öncülük Eden Gazeteler * Yeni Dünya... 13.1.8.2.2. Milli Mücadeleyi Destekleyen Gazeteler * Söz Sarayın Değil... 13.1.8.2.3. Milli Mücadele Karşıtı Gazeteler... * Ferda... 13.1.9. Tek Dilli, Tek Sesli Basın... 13.1.10. Yerel Gazeteler (1919-1938)... 13.1.11. İzmit Basın Toplantısı (1923)... 13.1.12. Cumhuriyet (29 Ekim 1923)... * İlk Cumhuriyet Hükümeti... 13.1.13. Basın ve İstiklal Mahkemeleri... 13.1.14. İzmir Basın Toplantısı (1924)... 14. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu (1921)... 14.1. 1923 Seçimleri... 14.2. 1924 Anayasası... 14.3. Takrir-i Sükun Kanunu (1925)... * Recep Peker in Sözleri... * Takrir-i Sükun un 1. Maddesi... 14.4. Basın Rejimi (1923-1945)... 14.5. Harf Devrimi (1928)... * Atatürk İlke ve İnkılapları... 14.6. Tek Parti Döneminde Basın... *** Halk Fırkası - Cumhuriyet Halk Fırkası... * Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası... ** Serbest Cumhuriyet Fırkası... 14.6.1. Matbuat Kanunu (1931)... 14.6.2. Birinci Basın Kongresi (1935)... 14.7. Ceza Kanunu nda Değişiklik (1936)... * 9. Şube... 14.8. Matbuat Kanunu nda Değişiklik (1938)... 14.9. Basın Birliği Kanunu (1938)... * Gazete Yayın Politikaları... 14.10. Matbuat Kanunu na Eklenen İki Madde (1940)... 14.11. Sıkıyönetim Dönemi (1940-1947)... 14.12. Matbuat Umum Müdürlüğü Kanunu (1940)... 14.13. Anadolu Ajansı nın Yeni Statüsü (1942)... 14.14. Basın-Yayın Umum Müdürlüğü (1943)... 14.15. Matbuat Kanunu nda 1946 Değişikliği...

14.16. Çok Partili Dönemde Basın... 14.16.1. Basın Kanunu (1950)... 14.16.2. Basın İş Kanunu (1952)... 15. Basının İşlevi... 15.1. Basının Görevleri... 15.2. Basının Sorumluluğu... 15.3. Kamuoyunun Oluşmasına Katkı... 15.4. Okurun Sorumluluğu... 15.5. Ulusal Basın... 15.6. Türk Gazeteciliğinde 5 Önemli Gelişme... 15.6.1. Latin Harflerinin Kabulü... 15.6.2. Dizgi Makinelerinin Kullanılması... 15.6.3. Gazetelerin İçeriğinde Değişiklik... Hürriyet... * Sedat Simavi ve Fotoğraf... 15.6.4. Ofsete Geçiş... Günaydın... * Haldun Simavi Yöntemi... 15.6.5. Bilgisayar Teknolojisi... 15. 7. Gazetelerde Basın Dışı Sermayenin Tarihçesi... 15.7.1. Yeni Sabah... 15.7.2. Yeni İstanbul... 15.7.3. Akşam... 15.7.4. Milliyet... 15.7.5. Tercüman... 15.7.6. Günaydın-Tan... 15.7.7. Güneş... 15.7.8. Dünya... 16. Yerel Basın... 16.1. Yerel Basının İşlevi... 16.2. Yerel Basının Temel Özelliği... 16.3. Yerel Basının Öteki Özellikleri... 16.3.1. Ulusal Özellik... 16.3.2. Yapısal Özellik... 16.3.3. Siyasal Özellik... 16.4. Yerel e Yöneliş... 16.5. Yerel Basını Teşvik Eden Etkenler... 16.5.1. Coğrafya... 16.5.2. Ekonomi... 16.5.3. Siyaset... 16.5.4. Bölgecilik... 16.5.5. Kültürel Farklılık... 16.5.6. Etnik Farklılık... 16.5.7. Okuma Alışkanlığı... 16.5.8. Teknolojik Gelişme... 16.6. Yerel Basının Temel Sorunları...

16.6.1. İlgi Yetersizliği... 16.6.2. İstanbul Gazetelerinin Bölge Sayfaları... 16.6.3. Aksaklıklar... 16.6.4. Naylon Kadrolar... 16.6.5. Yetersiz Altyapı... 16.6.6. Resmi İlan Pastası... 16.6.7. Eski Makine Parkı... 16.6.8. Teknoloji Yetersizliği... 16.6.9. Profesyonel Kadro ve Eğitim Eksikliği... * Güçsüz Sermaye Yapısı... 16.7. Temel Öneriler... 16.7.1. Sayısal Sınırlamadan Kaçınılmalıdır... 16.7.2. Öze Dönülmelidir... 16.7.3. Nitelikli Gazeteciler Çalıştırılmalıdır... 16.7.4. Haber Türü ve İçerikleri Değiştirilmelidir... 16.7.5. Ulusal Basınla Rekabete Girilmemelidir...... Butik Gazete... 16.7.6. Basının da Ticari İşletme Olduğu Unutulmamalıdır 16.8. Anadolu da Gazeteci... 16.9. Yerel Gazetelerin Görünümü... * Türkiye de Yerel Basının Önemi... 17. Gazete ve Dergiler... 17.1. BİK Şubesi Bulunan Kentlerde Yayımlanan Gazete ve Dergiler 17.1.1. Gazeteler... 17.1.2. Dergiler... 17.2. BİK Şubesi Bulunmayan Yerlerde Yayımlanan Gazete ve Dergiler 17.2.1. Gazete Sayıları... 17.2.2. Gazetelerin Yüzölçümlerine Göre Dağılımı... 17.2.3. Gazetelerin Yayın Zamanına Göre Dağılımı... 17.3. İlan ve Reklam Bedelleri... 17.3.1. Resmi İlanlar... 17.3.2. Kurum Aracılığından Geçirilmesi Zorunlu Reklamlar 17.3.3. Hususi İlan ve Reklamlar... 17.3.4. Resmi İlanların Aylara Göre Dağılımı... 17.3.5. Resmi İlanların Şubelere Göre Dağılımı... 17.3.6. İstanbul daki Gazetelere Dağıtılan Resmi İlanlar... 17.3.7. İst. Büyükşehir Sınırları İçindeki İlçelerde Dağıtılan Resmi İlanlar 18. Gazetelerin Baskı Sayıları... 18.1. İstanbul Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008)... 18.2. Ankara Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008)... 18.3. İzmir Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008)... 18.4. Adana Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008)... 18.5. Bursa Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008)... 18.6. Konya Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008)... 18.7. Gaziantep Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008)... 18.8. Kayseri Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008)...

18.9. Antalya Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008)... 18.10. Trabzon Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008)... 18.11. Eskişehir Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008)... 18.12. Kocaeli Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008)... 18.13. BİK Şubesi Bulunan İllerin İlçelerinde Yayımlanan ve Resmi İlan Alan Gazetelerin Baskı Sayıları (Aralık 2008)... 18.13.1. İstanbul İli... 18.13.1.1. Büyükçekmece İlçesi Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008) 18.13.1.2. Silivri İlçesi Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008) 18.13.2. İzmir İli... 18.13.2.1. Aliağa İlçesi Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008) 18.13.2.2. Menemen İlçesi Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008) 18.13.2.3. Torbalı İlçesi Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008) 18.13.3. Kocaeli İli... 18.13.3.1. Derince İlçesi Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008) 18.13.3.2. Gebze İlçesi Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008) 18.13.3.3. Gölcük İlçesi Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008) 18.13.3.4. Karamürsel İlçesi Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008) 18.13.3.5. Körfez İlçesi Gazeteleri Baskı Sayıları (Aralık 2008) 19- Reklam Verilebilecek Süreli Yayınlar... 19.1. Günlük... 19.2. Haftalık... 19.3. Onbeş Günlük... 19.4. Aylık... 19.5. İki Aylık... 19.6. Üç Aylık... 19.7. Dört Aylık... YARARLANILAN KAYNAKLAR GİRİŞ Türkiye de Yerel Gazetecilik olgusu incelenirken ele alınan ilk konu Osmanlı Basını olmuştur. Bu çerçevede, Osmanlı da ilk gazetelerin ortaya çıkışı ve gelişmesi konuları üzerinde durulmuş; daha sonra da yerel basının, (Anadolu basını, taşra basını, mahalli basın) öncüleri vilayet gazeteleri incelenmiştir. Tarihi süreç içinde Devlet in amaçlarına uygun bir araç olarak çıkartılan ve resmi basın özelliğini taşıyan ilk Osmanlı gazetelerinden sonra bu kez bazı kişiler, doğrudan ya da dolaylı desteklenerek yarı resmi basın yayımlattırılmıştır. Bir sonraki aşamada bağımsız! gazeteler görülünce, hakim-i mutlak, önce iradelerle, sonra nizamnamelerle, daha sonra kararnamelerle en sonunda da kanunnamelerle, basına sınırlamalar ve yasaklar getirmiştir. Önceleri İstanbul basınına uygulanan bu yöntem, 1876 yılındaki, Sansür Hakkında Ali Kararname ile Anadolu basını için de geçerli sayılmıştır. 1889 yılında da bir genelge yayımlanarak, Vilayet gazetelerinde,

İstanbul gazetelerinde yer alan haberlerin içeriğinin dışına çıkılmaması istenmiştir. Özetle yöneticiler, ister ulusal, ister yaygın, ister yöresel, ister yerel olsun daima resmi basın, uysal basın, sorun yaratmayan basın hatta yandaş basın arayışı içinde olmuşlardır. Dolayısıyla Osmanlı ve Türk Basın Tarihi, özgür yayın girişimleriyle bunu engellemek için konulan sınırlamalar ve yasaklar manzumesidir. Bu gerçek, Meşrutiyet, Mütareke, Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet in İlk Yılları, Tek Partili Dönem, Çok Partili Dönem ve sonraları için de değişmemiştir. Yerel gazetecilik çoğu ülkede, yaygın basından daha etkin bir konuma ve işleve sahiptir. Türkiye de ise yerel basın, onca yıllık mazisine, 1961 yılından bu yana Devlet tarafından resmi bir biçimde, madden desteklenmesine rağmen gerekli etkinliğe kavuşamamıştır. Ülke yetkili ve etkililerinin yanı sıra halkın da yerel basının yararlarını hala farkına varamamış bulunması, sorunun bir başka boyutudur. Türkiye de 2008 yılı sonunda, Basın İlan Kurumu ndan ilan ve reklam alan resmi tescilli gazete sayısı 1500 e yaklaşmıştır. Bu gazetelerin 1000 e yakın bölümünün, her türlü gazetecilik kaygısından uzak bir biçimde, yalnızca 100 milyar YTL ye ulaşmış bulunan resmi ilan pastasından pay almak için yayımlanıyor olması, Avrupa Birliği yolundaki bir ülke için üzücü bir gerçektir. Prof. Dr. Atilla Girgin İstanbul, Ocak 2009 1. BASIMEVİ ve GAZETE İletişim, kişinin en önemli toplumsal etkinliklerinden biridir. Yaşamsal süreçte, bireyin bireyle, bireyin toplumla ve sonuçta bir toplumun öteki toplumlarla ilişki kurmasındaki en önemli eylem iletişim etkinliği dir. İnsanoğlu, tarih öncesi çağlardan başlayarak günümüze kadar, çevresiyle doğrudan iletişim kurma çabalarını hep sürdürmüştür. Bunun en canlı göstergesi, ilkel insanların mağaraların duvarlarına çizdikleri duvar resimleridir. Bu resimleri yalnızca bir sanatsal yapıt olarak değerlendirmek konuyu yanlış olmasa da eksik bırakacak bir yaklaşım biçimi olacaktır.[1] Aslında mağara duvarlarına resim yapan insanın çabası, çevresine ve kendinden sonra gelen kuşaklara

varlığını kanıtlamak, belki de tarihe bir iz bırakarak ölümsüzlüğe ulaşmaktır. Bu çerçevede, basımevinin icadı, kitap basımı ve sonraları gazetecilik, insanoğlunun iletişim çabalarının temelinde yatan var olmak içgüdüsünün en belirgin örnekleridir. 1.1. İlk Basımevleri Boya ya da mürekkep sürülmüş bir kalıbın, kağıt, kumaş gibi bir maddeye bastırılması yoluyla yazı ve resimlerin çoğaltılmasına basım (tab-matbaa) denilmektedir Basımın en ilkel örneği sayılabilecek uygulama, günümüzden 2.800 yıl kadar önce Sümerler de ve Mezopotamya kentlerinde görülmüştür. Söz konusu toplumların bireyleri, silindir biçimindeki bir kalıbı balmumu ya da kil üzerinde yuvarlayarak, kalıptaki yazı ya da biçimin örneğini çıkarmayı başarmışlardır.[2] Matbaanın ilk kez kullanılması Uzakdoğu da başlamıştır. Modern baskı tekniğine en yakın, bilinen ilk baskı, 8. Yüzyıl da Japonya da yapılmıştır. İmparatoriçe Shotoko Budizm in kutsal metinlerini Sanskrit dilinde Çin alfabesiyle bastırmıştır. İlk kez, ayrı ayrı harfler dökerek basma yapmayı, 1041 de Pi Sheng adlı bir Çinli denemiştir. Pi Sheng porselenden harfler kullanarak, matbaanın gelişimine hız kazandırmıştır. Matbaa Çinliler den Uygurlar a geçmiştir. Uygurlar ın 9. Yüzyıl dan itibaren baskı yaptığı bilinmektedir. (Tun-Huang mağarasındaki buluntular) Buna karşın tipografi Doğu da yaygın uygulamaya dönüşememiştir. Uygulama açısından tipografiyi benimseyen kişiler, basım işini gerçekleştirirken en azından 5 bin farklı Çin harfiyle uğraşmak zorunda kalıyorlardı ki bu güçlük, tipografinin Doğu da yaygınlaşmasını önleyen etkenlerin kaynağıydı.[3] 1.2. Avrupa da Basımevi Avrupa da matbaacılık özellikle 15. Yüzyıl da gelişme göstermiştir. Söz konusu kıtada matbaacılığın üssü Hollanda olmuştur. Buradaki ilk basım uygulamaları tahta kalıplarla yapılmıştır. Hattatlarca yazılan tahta kalıplar, hakkaklar tarafından kazınarak basılacak hale getirilmiştir. Harlem kentinde ilk kez tek tek harflerle baskı denemelerini 1430 yılında Lourens Janszoon Coster in yaptığı sanılmaktadır. Bugünkü anlamıyla, oynar maden harflerle dizginin yapılması ve baskı makinesinin icadı onuru, 1400 de basım sanatının merkezi olarak kabul edilen Almanya nın Mainz kentinde doğan ve modern basımın temelini atmış Alman Johann Gutenberg e aittir.[4] Her harf için ayrı metal kalıp hazırlayan Gutenberg, bu kalıplara sıcak sıvı maden dolduruyor ve harflerin madeni örneklerini çıkartıyordu. Böylece basımcı harfleri istediği gibi dizebiliyor; basımdan sonra saklayarak yeniden kullanabiliyordu. Gutenberg in matbaacılığa yaptığı özgün katkılar ise basıma uygun olmaları için yüzeyleri prizma şekline getirilen harfler, üzüm cenderesinden esinli baskı makinesi ve ressamların kullandığı yağlıboyadan geliştirerek yağ esaslı matbaa mürekkebini kullanması olmuştur.[5] Bu yöntemler uygulanarak ilk kitap 1444 de basılmış; 1455 te ise Gutenberg Kutsal Kitabı, Kırk İki Satırlı Kutsal Kitap ya da Mazarin Kutsal Kitabı diye üç değişik adla anılan, İncil in ilk matbaa basımı gerçekleştirilmiştir.[6] 1500 lü yılların başında matbaalar Avrupa da 250 den fazla yerde kurulmuştur. (İtalya da 80, Almanya da 52, Fransa da 43) Bu matbaalar yaklaşık 27.000 kitap üretmişlerdir. Her bir baskının yaklaşık 500 olduğu düşünülürse 13 milyon dolayında kitap, Avrupa daki 100 milyon kişiye ulaştırılmıştır. Bu kitapların 2 milyonu yalnızca Venedik te üretilmiştir.[7] Kitap basma ve okuma alanlarındaki gelişmeler öylesine hızlı ve köklü olmuştur ki, ünlü Fransız yazar François Rabelais şunları söylemekten kendini alamamıştır: Artık okumayan kalmadı. Hırsızlar, cellatlar, meyhaneciler, seyisler ve halkın aşağı tabakası bile eskinin doktor ve alimlerinden daha bilgili. Kadınlar ve çocuklar bile okuyor. [8] Kitabın yaygınlaşması, bilimsel çalışmaların artmasına ve bilginin daha geniş kesimlere ulaşmasına yardımcı olmuştur. Bu nedenle Gutenberg in bulduğu basım yöntemi (tipo baskı), bilimlerin gelişmesini etkileyen ve Reform u hazırlayan önemli aşamalardan biri olarak kabul edilmektedir.

1.3. Avrupa da Gazete Fransa da, 30 Mayıs 1631 de, asıl mesleği doktorluk olan Théophraste Renaudot tarafından, ilk gazete sayılan La Gazette yayımlanmıştır. Düzenli bir biçimde haftada bir yayımlanan La Gazette, önceleri 4 sayfa, daha sonra 8 sayfa olarak çıkmıştır.[9] Cumartesi günleri yayımlanan gazetenin ilk 5 sayısına, sıra numarası yerine A dan E ye kadar harfler konulmuştur. Bu gazetenin 6. sayısı, 4 Temmuz 1631 de basılmıştır. Gazetenin ilk bölümünde dış, ikinci bölümünde ise iç haberler yer almıştır. Renaudot gazetesini yayımlarken, gerçeğin aranmasında kimseye baş eğmemeyi, temel ilke olarak benimsediğini duyurmuştur. Güney de, Floransa 1636 da, Roma 1640 ta, Madrid 1661 de ilk haftalık gazetelerine kavuşmuşlardır. Büyük Petro, 1703 te St. Petersburg da kendi gazetesini çıkarmıştır.[10] Bilinen en eski dergi ise 1665 yılının başında, Paris te çıkarılan Journal des Savants dır. Bu dergiyi, yine aynı yıl Londra da yayımlanan Philosophical Transactions (Acta Philosophica) izlemiştir. Bu iki öncü dergiden sonra 1668 yılında, Roma da Giornale di Letterati ve 1682 yılında Acta Eruditorum yayımlanmıştır. Amerika da* ise Avrupa dan 100 yıllık bir gecikmeyle 1741 de, American Magazine ve General Magazine adlı iki dergi çıkmıştır.[11] Yazılı kültürde temel özellik, aktarılan fikir ya da bilgilerin sağlıklı korunması, istendiğinde doğruluklarının kolaylıkla araştırılmasıdır. Bu çerçevede basımevi ve basın ilk 300 yılında, etkilediği Avrupa toplumlarında birçok değişime yol açmış; bazı dinamikleri harekete geçirmiş; günümüzde de aşılamamış olan modern (Rönesans) insanı ortaya çıkarmıştır. Bu değişim ve dinamikler şöyle özetlenebilir: Kendi düşünüp değerlendiren insanın oluşması: akılcılığın ve hümanizmanın yerleşmesi. Her şeyi bilen yerine uzmanlığın pekiştirilmesi. Bilgi akımında süreklilik ve kesinlik sağlama. Bilginin kolay ve ucuz yayılıp hızlı aktarılması. Soylu ve din sınıfı sultasını kırıp burjuva aracılığıyla kitleye açılma. Dilde sadeleşme ve dile dayalı ulusçuluğu pekiştirme. Uluslar üstü burjuva kültürünü yaygınlaştırma. Laiklik eğilimini güçlendirme. Kamuoyu oluşturmada yeni bir forum. Açık toplum için savaşım. İktidar sırlarının ortadan kalkması. Tüketim eğilimini kitleye yaymak. Yeni mesleki iş alanları açmak. Özgürce yazma isteği. Güdümleme çabaları. Çıkarcı eğilimler. Sansür ve kısıtlama girişimleri. Baskılara karşı özgürlük savaşı. [12] * Sömürge Gazeteleri Amerikan sömürge gazeteciliğinin kökeninde, Britanya basınının biçim ve içeriği yatmaktadır. Matbaa, Avrupa dan yaklaşık yirmi yıl sonra, İngiltere de 1476 yılında William Caxton tarafından kullanılmaya başlanmıştır. İngiliz kralları her ne kadar basının erken gelişimini destekleseler de o dönemlerde matbaacıların özel izin almaları gerekmekteydi. 15. Yüzyıl Avrupa sında entelektüel yaşam yeni teknolojik icatlarla köklü bir değişikliğe uğramıştır. Özellikle İngiliz hanedanlarından Tüdorlar ve Stuartlar ın, maceraperest ruhlu matbaacılar ve yazarlara karşı uyguladıkları ön sansür ve yayım sonrası ağır cezalar, 16. Yüzyıl başlarında adeta bir alışkanlık haline gelmiştir. Bu yüzden, ilk günlerce, Amsterdam daki matbaacılar, İngiltere de güvenli olarak basılamayan, İngilizce dilinde bazı broşür ve kitapların basımını gerçekleştirdiler. Bu kaçak yayımların başını, 1620 yılının Aralık ayının başlarında, İngilizce haberlerden oluşan Coranto adlı bir yayın çekiyordu. Coranto nun yerel uyarlaması sayılabilecek ilk günlük haber broşürü, 1641 yılında Parlamento daki görüşmeleri içermekteydi. Tek sayfalık Coranto formatının bir yıl içinde, haber broşürlerine ve kitaplara yer vermesini, 1665 yılında haftada iki kez çıkan Oxford ve daha sonra London Gazette adlı ilk olgunlaşmış gazetelerin sahneye çıkışı izlemiştir.[13]

2. OSMANLI DA BATILILAŞMA Osmanlı İmparatorluğu, Batı Uygarlığı adı verilen kültür bütünüyle hiçbir zaman ilişkisini kesmemiştir. Ne var ki İmparatorluğun yükselme döneminde, Osmanlılar kendi uygarlıklarını Batı nınkinden üstün saymışlar; Batı nın model alınıp izlenmesi bir sorun olarak ortaya çıkmamıştır. İmparatorluğun gerilemeye başlamasıyla, niçin gerilediği sorusu, önce devlet yönetiminin bozulduğu ileri sürülerek, daha sonra belki de yüzeyleşen bir tutumla, Batı nın askeri üstünlüğü gösterilerek cevaplandırılmıştır. Böylece daha 18. Yüzyıl başlarında, Batı nın askeri kurumlarının ve silah gücünün ülkeye nasıl getirilebileceği önemli bir devlet sorunu olmuştur.[14] Başka bir deyişle Osmanlı İmparatorluğu nda Batılılaşma, temelde savaşçı bir toplumun, karşısındaki asker rakiplerinin teknik üstünlüğünün bilincine varmasının bir sonucudur. Bu bakış açısı, sorunu daraltarak ele almayı zorunlu kılmış; askeri alandaki teknik üstünlüğün, ekonomik, politik ve kültürel nedenleri, uzun süre Osmanlı düşüncesini zorlamamıştır. İstenen yalnızca, Batı ile aynı teknik düzeye yükselerek, askeri üstünlüğü yeniden ele almaktır.[15] Bu nedenle Osmanlı İmparatorluğu nda Batı ya yönelme, 18. Yüzyıl da, orduların yenilgilere uğramasıyla başlamıştır. Buna karşın askeri kaygıların ağır bastığı bu dönemden önce de Batı, bir yaşam biçimi olarak, toplumun belirli bir kesimini etkilemekteydi. Osmanlı Batılılaşmaya pragmatik bir yaklaşımla girmiştir. Osmanlı nın Batılı olmaya teorik planda hazırlanamayışının en önemli kanıtı, tarih, felsefe ve edebiyat alanlarındaki yavaş değişmedir.

Fransız idare hukuku sistemini uygulamakta tereddüt etmeyen, pratik gerekçelerle Fransız Medeni Kanunu nu bile adapte etmeyi düşünenlerin, çağdaş Fransız tarih metoduna, Avrupa felsefesine aynı yoğun ilgi ve yaklaşımı göstermedikleri görülmüştür. İmparatorluğun yönetiminde, belediye ve zabıta kanununa kadar Avrupa taklit edilmiş; ancak parlamentarizm için aynı eğilimde olunmamıştır. Bu nedenlerle Osmanlı Batılılaşması, Batı yı hayranlıkla tercihin değil, zorunluluğun sonucudur.[16] Aslında Batılılaşma hareketinin asıl itici gücünü, Osmanlı egemen güçleriyle, Batı kapitalizminin kendisi oluşturmuştur. Başta sivil-asker bürokrasi, artık üründen aldıkları paylarla biriktirilen servetlerini ve canlarını güven altına almak istemişlerdir. Batılaşmanın ilk ve en ateşli savunucuları bunlar olmuştur. İkinci aşamada, temel üretim aracı olan toprağın yeni sahipleri, eşraf, ayan ve derebeyleri, fiilen el koydukları toprağın, hukuksal olarak da mülkiyetini istemişlerdir. Batı nın özel mülkiyete ilişkin hukuk kuralları, kendilerine bunu sağlayacaktır. Üçüncü olarak, ticaret ve finans kesimlerine egemen işbirlikçi azınlıklarla (levantenler), yabancı uyruklu tacirler, toplumda, liberal ekonominin tüm gereklerinin yerine getirilmesini istemekte ve Batılılaşmadan bunu anlamaktaydılar. Batılılaşmanın diğer bir büyük desteği de Batı nın kendisi olmuştur. Çünkü o yıllarda sanayi kapitalizmini bütün temelleriyle kurmuş Batı, bir yandan sınai ürünlerini satabilecek, öte yandan da sınai üretim için ucuz hammadde sağlayacak dış pazarlara gereksinim duymaktadır. Bu nedenle gümrük duvarlarının kaldırılması, ticaret ve mülkiyet haklarının yabancı uyruklulara da tanınması ve yabancıların can ve mala ilişkin haklarının güvence altına alınmasında, Batı nın çıkarları bulunmaktadır. Böylece Osmanlı toplumunda, artık üretimi ele geçiren kesimle, Batı nın istekleri bu dönemde birbirine uygun düşmüştür. Öyle olunca da tam bir liberal uygulama ya geçilmiş ve Batı kurumlarını topluma aktarmalar, reform adı altında halka sunulmuştur.[17] 2.1. Osmanlı da Basımevi Gutenberg in olağanüstü buluşu baskı makinesi, Sekizinci Padişah Sultan II. Bayezid (22 Mayıs 1481 24 Nisan 1512) döneminde Osmanlı ülkesine girmiştir. Çeşitli kaynaklarda belirtildiğine göre, Museviler 1491 yılında, İspanya dan uzaklaştırıldıktan sonra Türkiye ye gelirken getirdikleri basımevini, 1493 yılında İstanbul da kurmuşlardır. Bazı kaynaklarda İstanbul da ilk kitabın, 1488 yılında basılmış Leçons des Enfants (Çocuk Dersleri) adlı İbranice bir sözlük olduğu bildirilmektedir.[18] Başka kaynaklara göre de Basımcı David ve Samuel Nahmes adlı Musevi kardeşler, Hazreti Musa nın Beş Kitap adlı kutsal kitabını, 1494 yılında İstanbul da basmışlardır. Aynı kaynaklarda, 1496 yılında Museviler tarafından Selanik te de bir matbaa kurulduğu ve İstanbul daki Musevi basımevlerinin sayısının 3 e çıktığı kaydedilmektedir. 1511 yılında Venedik te başlayan Ermeni matbaacılığı, 1564-1567 yılları arasında, Osmanlı topraklarına göçenler tarafından İstanbul a taşınmıştır. İlk Ermeni matbaası, Tokatlı Abgar Tıbir tarafından Surp Nigoğos Kilisesi nde kurulmuştur. Osmanlı topraklarında ilk Rum basımevi ise Rahip Nicodimus Metaxes tarafından 1627 de İstanbul da kurulmuştur. Bu matbaada basılan ilk kitap, Court Traité Contre Les Juifs dir (Museviler Aleyhine Bir Risale).[19] 1494-1729 yılları arasında, azınlıklar ve yabancı misyonluklarca Osmanlı topraklarında kurulan basımevleri sayısının 37 yi bulduğu sanılmaktadır. Ancak bu dönemde, hiçbir basımevinde Türkçe baskı yapılmamıştır. İslam dünyasında matbaaya direnç, erken modern dönem boyunca güçlü kalmıştır. Gerçekten de Müslüman ülkeler, matbaanın Çin den Batı ya geçişinde bir engel görevi görmüştür. 16. Yüzyıl ın ortasında, İstanbul daki bir Osmanlı yetkilisine göre, Türkler dinsel kitapların basılmasının günah olduğunu düşünmüşler; matbaanın ve Batılı düşüncenin İslam düşüncesine zarar verebileceğinden kaygı duymuşlardır.[20]

Osmanlılar a göre, kitap, halı gibi elle üretilmesi gereken lüks bir eşya sayılıyordu. Ancak varlıklı insanlar ona sahip olabilirlerdi. Kitabın, matbaada basılıp herkesin ulaşabileceği sıradan bir şey olması arzu edilmiyordu; böyle bir talep yoktu. Eğitim büyük ölçüde kitapsız yürütülüyordu.[21] Bunların yanı sıra Türkçe kitap basımını engelleyen en önemli etkenin, Osmanlı ülkesinde yaşamını yazıcılık la kazanan 10 binlerce kişinin direnişi olduğu öne sürülür. Yazıcılar dinî metinler de yazmakta olduklarından, şeyhülislâmlık makamı ve medreselerce korunmaktaydılar. Öte yandan, basım hakkında ilk düşüncelere, Peçevî Tarihi nde rastlanmaktadır. Tarihçi Peçevî İbrahim Efendi eserinde, basımın yararlarına ve Osmanlı ülkesinde uygulanması konularına değinmiştir (1574-1649). 2.2. Padişah 3. Ahmet Osmanlı da matbaa, 3. Ahmet in (31 Aralık 1673-1 Temmuz 1736) Padişahlığı sırasında (1703-1730), Lale Devri nde (1718-1730) kurulmuştur. 3. Ahmet, yaklaşık yarım yüzyıl Edirne de süregelen saray ve saltanat düzenini İstanbul a taşıyan (Eylül 1703) Padişah tır.[22] Sultan 3. Ahmet in 27 yıllık saltanatının ilk evresinde önemli bir başarıdan söz edilemez. Buna karşılık 1718 i izleyen 12 yıl, özellikle İstanbul için bir aydınlanma ve açılış dönemi olarak adlandırılmıştır. Bu süreçte, kentin geniş çapta imarı gerçekleştirilmiş; Haliç ile Boğaziçi kıyı ve sırtları iskana açılmıştır. Bu dönemde ayrıca, bir tercüme heyeti kurulmuş; biri Topkapı Sarayı içinde olmak üzere, üç kütüphane ve bir Nakkaşhane açılmış; Levni gibi usta bir ressam, Seyid Vehbi ve Nedim gibi iki büyük şair yetişmiş; yabancı ülkelerle ilişkilere girişilmiştir. Bir barış adamı olan 3. Ahmet, Pasarofça Antlaşması ndan* sonra başlayan uzun barış döneminde, Batılılaşma ve reform yönünde ciddi girişimlerde bulunma olanağına kavuşmuştur. Hoşgörülü, Batı ile Doğu nun uygarlıklarının birleştirilmesini bilen, gelişen modern dünyayı anlayan, uygar bir monark olan 3. Ahmet zamanında lale, dönemin edebiyatının, öteki güzel sanatların ve Batılılaşma hareketlerinin simgesi durumuna gelmiştir. Daha sonra Lale Devri diye anılan yıllar, yeni bir dünyevilik, yeni bir aydınlanma, akılcı araştırma duygusu ve liberal reform dönemini de açmıştır. Bu dönemde, İslamcı Doğu nun geleneksel dinsel değerlerine laik bir karşıt ağırlık sağlamak üzere, yeni bilimsel gelişmeleri, ekonomik refahı ve askeri gücüyle esin kaynağı olarak Batı ya bakılmıştır. Dolayısıyla lale, Batı uygarlığının etkisi altında yeni doğmaya başlayan Osmanlı Rönesansı nın simgesi olarak değerlendirilmelidir.[23] Aynı zamanda bir su tutkunu olan 3. Ahmet, su bentleri, çeşme, sebil ve park çağlayanları yaptırmıştır. Döneminin ünlü hattatlarından olan 3. Ahmet, celi sülüs ve ta lik yazılarda üstattı. Bazı levha ve kitabeleri günümüze ulaşmıştır. Üsküdar Yeni Cami deki levhalarıyla Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesi kapısındaki Besmele si bunlardandır. Topkapı Sarayı Bab-ı Hümayun u önünde ve Üsküdar İskele Meydanı nda yaptırdığı iki anıt çeşmenin celi sülüs kitabeleri de 3. Ahmet in eseridir. Aynı zamanda yazar ve şair de olan 3. Ahmet, şiirlerinde Necib ve Ahmed Han mahlaslarını kullanmıştır. 3. Ahmet sanatkarları korumuş; Neo-Klasik Osmanlı Sanatı nın doğup gelişmesine hizmet etmiştir. Osmanoğulları nın son dört kuşağındaki 13 Padişah tan 11 inin atasıdır. * Pasarofça Antlaşması Pasarofça Antlaşması, Osmanlı-Avusturya-Venedik Harbi ne son veren, yukarı Sırbistan, Belgrad ve Banat yaylasının Avusturya ya; Dalmaçya, Bosna ve Arnavutluk kıyılarının Venedik e verilmesi, Mora Yarımadası nın Osmanlılar da kalması gibi maddeleri içeren 21 Temmuz 1718 de imzalanan antlaşmadır. 2.3. Lale Devri Lale Devri (1718-1730) denilen dönemde, 17. Yüzyıl Avrupası nda baş gösteren aşırı lale sevgisi, yüzyıl sonra ülkeyi sarmıştır. Bu tutum, Batı gibi yaşamaya özenme, yani Batılı nın dış dünyasına öykünme olduğundan, sağlam bir içerikten yoksundur.[24] Buna rağmen Osmanlı Devleti, 18. Yüzyıl ın başından itibaren duyduğu yenileşme gereksinimini, Lale Devri nden başlayarak çeşitli reformlarla karşılamaya çalışmıştır.

Ancak bu reform hareketleri, 1730 da Patrona Halil İsyanı, 1807 de Kabakçı Mustafa Ayaklanması gibi olaylarla engellenmeye çalışılmıştır.[25] Öte yandan, Batı Devletleri nin büyüyen gücü ve artan baskıları, sürüp giden askeri yenilgiler, çözüm bulunamayan iç düzensizlikler, Devlet in geleneksel yapısındaki eskime, toprak düzenindeki bozulma, üretim ve ticaretteki gerileme gibi nedenler, yenilik arayışlarının planlı ve köklü olarak gerçekleştirilmesine uzun süre olanak vermemiştir. Çünkü bu arayışlar, bireysel, yukarıdan aşağıya, kısmi ve ikici olmuşlardır. Çoğu zaman bunlar, Padişah ya da devletin ileri gelenlerinin, kişisel güçlerine dayanarak yaptıkları, uzmanlaşmış kadrolardan yoksun, reformcunun yaşamı boyunca devam etmiş; sonra da yozlaşmış girişimlerdir. Reformlar için kitle tabanı bulunamamış; bunları anlayan ve destekleyen bir kamuoyu oluşturulamamıştır. Bu durumda da yenilik girişimleri, Padişah ın (sarayın) mutlak iktidarıyla, tutucu bir kitleye karşı giriştiği hareketler olarak değerlendirilmiştir. Böylece her yenilik, merkeziyetçi bir nitelik taşımış; Osmanlı halkı, kendi isteğiyle bireysel haklar sağlayamamıştır.[26] 2.4. Mehmet Çelebi nin* Raporu Ekim 1720 de Osmanlı hükümeti, 15. Louis nin sarayına Yirmisekiz Mehmet Çelebi adında özel bir elçi göndermiştir. Çelebi nin resmi görevi Fransa ile yakınlaşma sağlamak, ilk diplomatik ilişkileri başlatmaktır. Ancak Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından, Çelebi den, Fransız fabrikalarını, kalelerini ve öteki gelişmeleri görüp, bir rapor biçiminde İstanbul a sunması da istenmiştir. Paris te ilk Osmanlı elçiliğini kurarak kurumsallaştıran Mehmet Çelebi, Fransa Sefaretnamesi adlı raporu sunuş yazısında Müslümanlar ın basiretsizlik uykusundan uyandırılmaları gerektiğini belirterek şunları söylemektedir: Geçmişte, Müslümanlar ile karşılaştırıldığında o kadar zayıf olan Hıristiyanlar, şimdi neden bu kadar çok ülkeyi ellerine geçirmişlerdir ve hatta bir zamanların muzaffer Osmanlı ordularını yenmektedirler? Müslümanlar düşmanlarının durumları hakkında bilgi sahibi olmalıdırlar. İleri görüşlü davranmalılar ve yeni Avrupa yöntemleri, örgütleri, stratejileri, taktikleri ve savaş sanatı konularıyla yakından ilgilenmelidirler. Mehmet Çelebi sonuç olarak, Türkler in hukuk ve yeni düzeni kabul etme konusunda öteki halkları geride bıraktıklarını kaydederek; yeni askeri bilim ve teknikleri öğrenip uyguladıkları takdirde, Osmanlı Devleti ne karşı kimsenin duramayacağını söylemektedir. Askeri konulara verdiği ağırlıktan dolayı Mehmet Çelebi nin raporu, eksik de olsa, Lale Devri nde sağlanan uyanışı yansıtması ve 19. Yüzyıl da Osmanlı yöneticilerinin askeri alanda gerçekleştirmeye çalıştıkları reformlara yol gösterici niteliğiyle gerçekten, gelecek yeniliklerin çıkış noktasıdır.[27] Bu raporun etkisiyle, Şeyhülislam dan Kuran ve öteki kutsal kitaplar dışındaki bilimsel yapıtların bastırılması fetvası da alınmıştır. * Yirmisekiz Mehmet Çelebi Yirmisekiz Mehmet Çelebi, Patrona Halil İsyanı (28-30 Eylül 1730) sırasında canını zor kurtarır. Ancak Saray ın ve Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa nın has adam ı olduğu gerekçesiyle Kıbrıs a sürgüne gönderilir. Osmanlı tarihinin bu ünlü ve bilge diplomatı Mehmet Çelebi, yaşamının son iki yılını çilelerle boğuşarak geçirmek üzere, kendini Kıbrıs taki Osmanlı otoritesine emanet eder. 2.5. İbrahim Müteferrika Basım sanatının Osmanlı ülkesinde uygulanması onuru İbrahim Müteferrika ya aittir (1674-1745). Aslen Macar ve Kalvinist olan (bazı kaynaklara göre Unitarist) ve papaz yetiştirilmek üzere, anayurdu Macaristan da, Protestan papazlar tarafından eğitilen İbrahim, 18 yaşındayken Osmanlı akıncılarının eline esir düşmüş ve İstanbul a getirilerek esir pazarında satılmıştır (1692). İbrahim, Müslüman olarak esirlikten kurtulmuş; çağının İslâm bilgilerini ve Türkçe yi öğrenerek devlet hizmetine girmiştir.[28]

İbrahim Ağa, Müslüman dinini övmek için 1711 de, Risale-i İslamiye adlı bir broşür (risale) yazmış ve bu sayede Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa nın ilgisini çekerek yakını olmuştur. Hayatını kazanmak için klişeciliği kendisine sanat olarak seçen İbrahim Ağa, şimşir ağacından klişeler yapmaya başlamıştır. İbrahim Ağa, ileride bir basımevi kurma düşüncesiyle, 1719 da şimşir üzerine oyma bir Marmara haritası klişesi hazırlamıştır. Sadrazam İbrahim Paşa ya sunulmak üzere hazırlanan ve halen İstanbul daki Millî Eğitim Bakanlığı Basımevi nde saklanan bu klişenin üzerinde, Benim devletlü efendim, eğer fermanınız olursa daha büyükleri yapılır. Sene 1132 (1719) ibaresi yazılıdır. Bu sanatından dolayı, o dönemlerde kendisine Basmacı İbrahim Ağa denilmiştir.[29] 2.6. Yirmisekiz Çelebizade Sait Efendi Basımevi konusunda İbrahim Ağa yı destekleyen aydın kişi, Yirmisekiz Çelebizade Sait Efendi dir. Sait Efendi, Osmanlı tarihinde Paris elçiliği ile ün yapmış Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi nin oğludur. 1720 de babasının, Fransa Kralı 15. Louis nezdinde elçi atanması üzerine, Sait Efendi de divan efendisi sıfatıyla Paris e gitmiş; Batı medeniyetinin ilerleyişini ve bu arada basımın yararlarını, yerinde görmek ve incelemek olanağını bulmuştur. Sait Efendi Fransa da kaldığı dört yıl içinde, ülkenin siyasal düzeni ve toplumsal yaşamını, bilimsel, teknik ve kültürel kuruluşlarını incelemiş; ayrıca kitap yayımcılığının tekniğiyle yakından ilgilenmiştir. Sait Efendi, 1724 te İstanbul a dönünce, basımevi kurmak için girişimde bulunmuş ve daha önceden tanıdığı, baskıcılık sanatındaki yeteneğini bildiği, Dergah-ı Ali müteferrikalarından tercüman İbrahim Efendi yi kendine ortak ve yardımcı seçmiştir.[30] 2.7. Vesiletü t-tıbaa İbrahim Müteferrika, İstanbul da Türkçe eserler basımı için bir matbaa kurulmasıyla ilgili düşüncelerini Vesiletü t-tıbaa adlı bir risalede toplamış ve bu risaleyi, 1726 da Sait Efendi aracılığıyla Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ya sunmuştur. Risalede, basılmış eserin önemi, gereği, yararları ayrıntılı bir biçimde anlatılmakta, basım sanat ve tekniği 10 maddede özetlenerek, Tefsir, Hadis, Fıkıh ve Kelam gibi İslâm diniyle ilgili konular dışında kalan sözlük, tarih, tıp, astronomi ve öteki bilimlerle ilgili kitapların, Osmanlı ülkesinde basılması için sadrazamdan izin istenmektedir. Risaleye ayrıca, basılması düşünülen Vankulu Sözlüğü nün birkaç sayfasına ait dizgi provası örnek olarak eklenmiş ve bu kitabın çok aranan bir eser olduğu belirtilerek, öncelikle 500 nüsha basılması önerilmiştir. İbrahim Müteferrika, bu risalenin basılışından sonra 1726 da, ayrı bir dilekçeyle sadrazama başvurmuştur. Müteferrika, o dönemin uyanık ve ileri fikirli bilginlerine, Vesiletü t-tıbaa adlı risaleye, basımevi kurulması için önsözler de yazdırmıştır.[31] 2.8. Dar üt-tıba at-ül-amire (Basmahane) Sadrazamın olumlu karşılaması ve Sait Efendi nin çabaları sonucu, zamanın Şeyhülislam ı Mevlana Abdullah Efendi, Basımevi kurulmasında din açısından sakınca bulunmadığı yolunda fetva vermiştir. Bu fetva üzerine, Padişah 3. Ahmet de 1726 Temmuz ayında, din kitapları basmamak koşuluyla izin verdiğini belirten fermanını çıkartmıştır. Resmi adı Dar üt-tıba at-ül-amire olan, fakat halk tarafından Basmahane diye adlandırılan ilk Türk Basımevi, İbrahim Müteferrika nın Sultan Selim semtindeki evinin alt katında kurulmuştur. (14-16 Aralık 1727) Öte yandan, basımevinde yayımlanacak eserlerin fermana uygun olduğunu denetlemek üzere, bazı atamalar da yapılmıştır. Basımevinin düzeltmenliğine, İstanbul eski kadısı İshak Efendi, Selanik eski kadısı Pirizade Sahip Efendi, Galata eski kadısı Yanyalı Esat Efendi, Kasımpaşa Şeyhi Musa Efendi getirilmişler; İbrahim Efendi nin unvanı da Dergâh-ı Mualla Müteferrikası olarak belirlenmiştir.[32] İlk kitap dizgisine, 16 Aralık 1727 tarihinde başlanmış, iki yıllık bir çalışmadan sonra Sait Efendi ile

İbrahim Müteferrika, ilk kitaplarını basıp yayınlamayı başarmışlardır. (31 Ocak 1729). Bu kitabın baş tarafına, Padişah ın fermanı ile Şeyhülislam ın fetvasının yanı sıra İstanbul un ünlü bilginlerinin, basımı öven yazıları da eklenmiştir. İbrahim Müteferrika, basımevini kurarken nasıl sabırla ve dikkatle davranmışsa, basacağı eserleri seçerken de benzer titizliği göstermiştir. Ayrıca işi, bilim bakımından da ciddi tutmuş; basıla cak eserlerin yanlışsız olması için, zamanın bilginlerinin de basımevinde çalışmalarını sağlamıştır. O zamanlar İstanbul un en usta baskıcısı sayılan İona Eskenazi Usta basımevinde görevlendirilmiş; ayrıca Hollanda dan, Viyana dan, Almanya dan harf kalıpları getirilmiş ve harf dökümü İstanbul da yapılmıştır. İlk Osmanlı harfleri, 16 puntodan biraz daha kalınca, 18 puntoya yakın bir ölçüde hazırlanmıştır. [33] 2.9. Kitab-ı Lügat-ı Vankulu İlk Türk Basımevi Dar üt-tıba at-ül-amire de, ilk olarak Kitab-ı Lügat-ı Vankulu (Vankulu Sözlüğü), 31 Ocak 1729 tarihinde basılmıştır. Bu eser, 1002 yılında ölen İmam Ebu Nasr İsmail Cevheri nin, Sihah-ül Arabiyye adlı kitabının çevirisidir. Arapça dan Türkçe ye çeviri yapmaya yarayan bir sözlük olan Sihah ül-arabiyye, Vankulu lakabıyla tanınan Mehmet Efendi tarafından derlenmiştir. Bin nüsha olarak 2 yılda basılabilen bu eserin ilk cildi 666, ikinci cildi 756 sayfadır. Sait Efendi ile İbrahim Müteferrika nın başvurusu üzerine İstanbul kadısına yazılan hatt-ı hümayunda adı geçen lugatın çoğaltılmasından asıl maksat talebe-i ulumun (medrese öğrencilerinin) bu kitabı ucuz fiyatla satın alması olduğundan 35 kuruşa alınıp satılması iki tarafın da zararına yol açmayacağı denilmiştir.[34] 2.10. Basılan Öteki Kitaplar İbrahim Müteferrika yaşamı boyunca, Vankulu Sözlüğü nün yanı sıra 16 kitap daha basmıştır. Dar üt Tıba at-ül-amire de basılan öteki kitaplar şunlardır: Tuhfe tül Kibar fi Esfar ül-bihar (1729). (Katip Çelebi nin [Deniz Savaşları Hakkında Büyüklere Armağan] adlı, içinde 5 harita bulunan kitabı.) Tarih-i Seyyah (1730). (Polonyalı papaz Judas Thaddeus Krusinsky tarafından Latince yazılan, İbrahim Müteferrika tarafından Türkçe ye çevrilmiş, [Afgan-İran Savaşları] konulu kitap.) Kitab-ı İklim-i Cedid (Tarih-i Hind-i Garbi) (1730). (Mehmed bin Emir Hasan el-suudi nin yeni keşfedilen Amerika kıtasını anlatan kitabı. İbrahim Müteferrika bu kitaba resimler, haritalar eklediğinden, bu kitap [Resimli İlk Türkçe Kitap] sayılmaktadır.)[35] Tarih-i Timur Gürgan (1730). (Muhammed İbni Arapşah tarafından yazılan, Nazmizade Hüseyin Murteza tarafından Türkçe ye çevrilen, [Timurlenk in Hayatı] konulu kitap.) Tarih-i Misr al-kadim ve Misr al-cadid (1730). (Mısır divan katiplerinden Süheyli tarafından çevrilerek hazırlanan ve o tarihe kadar Mısır a gönderilen yöneticilerin adlarını içeren kitap.) Grammaire Turque (1730). (Rahip Holderman tarafından yazılmış, [Türkçe-Fransızca Dilbilgisi ve Konuşma Kitabı] Kitabın baş tarafına, [Cardinal de Fleury]ye ithaf edildiği yazılmıştır. O dönemlerde, Doğu ülkeleriyle kumaş ticareti yapan Fransız tüccarların, Türkçe öğrenmeleri için yazılan 220 sayfalık kitap, 1000 adet basılmıştır. Basımda kullanılan Latin harflerin Paris ten getirildiği kitaba, Türkçe kelimelerin ve cümlelerin, Latin harfleriyle okunuşları da eklenmiştir.) Gülşen-i Hulefa (1731). (Nazmizade Hüseyin Murteza Efendi tarafından yazılan ve 8.-18. Yüzyıllar arasında, özellikle İslam ülkelerinde gelişen olayları konu alan kitap.) Usul ül-hikem fi Nizam il-ümem (1732). (İbrahim Müteferrika nın, okuduğu Latince kitaplardaki ilginç bilgilerden derlediği kitap. İbrahim Müteferrika bu kitapta, Osmanlı ülkesinin Batı ülkelerinden geri kalma nedenlerini incelerken, söz konusu ülkelerin kısa tarihçesi, askeri teşkilatları, savaş yöntemleri, devlet düzenleri konularında bilgiler vermiştir.)[36]

Füyuzat-ı Miknatisiye (1732). (İbrahim Müteferrika nın Latince den Türkçe ye çevirdiği, [Mıknatısın Özellikleri] kitabı.) Kitab-ı Cihan Nüma (1732). (Katip Çelebi tarafından 1648 yılında hazırlanan coğrafya kitabı. İbrahim Müteferrika, Kitab-ı Cihan Nüma nın, Orta Anadolu, İzmir, İzmit, Üsküdar ve Boğaziçi ni anlatan 698 sayfalık ilk bölümünü yayımlamış; İstanbul ve çevresini konu alan ikinci bölümü, hazırladığı halde basamamıştır. Basılan ilk bölümde 27 harita bulunmaktadır.) Takvim-üt Tevarih (1734). (Katip Çelebi nin ünlü tarih kitabı. Kitapta, tarihin başlangıcından 1734 yılına kadar meydana gelen olaylara yer verilmiştir. Ancak 1648 yılına kadarki olaylar, Katip Çelebi tarafından yazılmış; bu tarihten sonrası Emir Buhari Şeyhi Mehmet Efendi nin eserinden aktarılmış; son iki yılın olayları da İbrahim Müteferrika tarafından eklenmiştir.) Tarih-i Naima (1735). (Vak a-nüvis Mustafa Naima nın, 1592-1659 yıllarını kapsayan, 2 ciltlik [Osmanlı Tarihi Kitabı]. Bu kitap halen, Osmanlı tarihinin anılan bölümleri için başvurulan ana kaynaktır.) Tarih-i Raşit (1740). (Vak a Nüvis Mehmet Raşit Efendi nin, 1661-1722 yıllarını kapsayan, 3 ciltlik [Osmanlı Tarihi] kitabı. Sait Efendi nin babası Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi nin ünlü Seyahatnamesi de bu kitabın içinde yayımlanmıştır.) Asım Tarihi (1741). (Tarih-i Çelebizade denilen bu eserin yazarı Çelebizade İsmail Asım Efendi dir. İlk Türk basımevinin açılışı hakkında ayrıntılı bilgilerin de bulunduğu kitap, Naima üslubunda yazılmış ve olayların sıralanışı açısından [Raşit Tarihi]ne benzetilmiştir.) Ahval-i Gazevat-ı Diyar-ı Bosna (1741). (Türkler in Bosna topraklarında, 1736-1739 yılları arasında, Avusturyalılar a karşı giriştikleri savaşlar ile iç isyanların anlatıldığı kitap, Salta da kadılık yapmış olan Bosnalı Ömer Efendi tarafından yazılmıştır.) Ferheng-i Şuuri (Neval ül-fudala ve Lisan ül-acem) (1742). (Halepli Hasan Şuuri Efendi tarafından yazılan 2 ciltlik, 22.500 kelimelik Farsça-Türkçe sözlük. Kitabın 1. cildi 454, 2. cildi 451 çift sayfadan oluşmaktadır.)[37] İbrahim Müteferrika, 1727-1745 yılları arasındaki 17 yıllık sürede, 23 baskıda 12.500 adet kitap yayımlamıştır.[38] 2.11. Matbaa-i Amire İkinci basımevi, 1796 yılında, 3. Selim in emriyle kurulmuştur. Bu basımevi Hasköy de, Mühendishane-i Berri-i Hümayun ile Mühendishane-i Bahri-i Hümayun un bulunduğu yeni binada, çağın bilginlerinden geometri öğretmeni Abdurrahman Efendi nin gözetimi altında çalışmaya başlamıştır. Bu basımevinin en büyük özelliği, kitaplarda resim ve şekillere yer verilmesi olmuştur. Öğrencilerin ders kitaplarını basmak üzere kurulan bu matbaanın adı, basılan kitaplarda, Dar üt Tıba at-ül-mamuretü s- Sultaniye ya da Dar üt Tıba at-ül-mamure olarak geçmiştir. 1797 yılında, bu basımevinde basılan ilk eser, Ayıntabi Ahmet Asım ın çevirdiği Burhan-ı Katı adlı Farsça-Türkçe sözlüktür. Bu eser, ilk kez iki renkli olarak basılmıştır.[39] Mühendishane basımevinde çalışmalar sürdürülürken, 1802 de, devlet tarafından Üsküdar da bir basımevi daha kurulmuş; bunun başına da Müderris Abdurrahman Efendi getirilmiştir. 1831 yılına kadar Üsküdar da çalışan basımevi, 2. Mahmut un emriyle, Beyazıt ta Takvimhane Caddesi nde Kaptan İbrahim Paşa Hamamı na taşınmıştır. Buranın bitişiğindeki bir konakta da ilk gazete Takvim-i Vakayi i basmak üzere, Takvimhane-i Amire adıyla dördüncü basımevi kurulmuştur. 1864 te bu iki basımevi birleştirilerek Matbaa-i Amire adını almıştır. Vakanüvis Lutfi nin yeni matbaanın hizmete girişi dolayısıyla yazdığı tarih dörtlüğü şöyledir: Huda tahtında daim eylesin Abdülaziz Han ı Bu darü t-tab ı ol hakan-ı Zişan eyledi te sis O şahın himmeti neşr-i uluma olmada masruf Ulum ü san ata kıldı ahali sınıfın te sis [40] Cumhuriyet döneminde basımevinin adı, Milli Matbaa ya dönüştürülmüş; 1939 da da Milli Eğitim Bakanlığı Basımevi haline getirilmiştir.

2.12. Bulak Basımevi İbrahim Müteferrika Basımevi nden sonra açılan ilk basımevleri arasında, 1822 de Mısır da Kavalalı Mehmet Ali Paşa* tarafından, hem Vakayi-i Mısriye adlı gazeteyi çıkarmak hem de bilimsel yayınlar yapmak üzere kurulmuş bulunan Bulak Basımevi ni de özellikle belirtmek gerekir. Bulak Basımevi, İstanbul dan giden Aziz Efendi yönetiminde, tarihi ve edebi eserleri talik harflerle basarak, Osmanlı kültürüne hizmet yolunda uzun yıllar, Matbaa-ı Amire ile yarışmıştır. 1822-1842 yılları arasında, Bulak Basımevi nde 125 i Türkçe, 112 si Arapça, 6 sı da Farsça olmak üzere 243 kitap basılmış; bunların 56 sı 1830 yılına kadar yayımlanmıştır.[41] * Kavalalı Mehmet Ali Paşa Padişah II. Mahmut, Yanya Ayanı Tepedelenli Ali Paşa nın isyanını bastırmaya uğraşırken, 1821 yılında Mora Rumlar ı ayaklanıp bağımsızlık mücadelesine başladılar. Mora daki Müslüman halk isyancılar tarafından kılıçtan geçirilirken Padişah II. Mahmut, Ali Paşa ya karşı mücadeleden vazgeçmedi. Yanya düştükten sonra Osmanlı ordusu güneye yöneldiğinde, hem Mora hem de Atina gibi yerler ihtilalcilerin eline geçmiş bulunuyordu. Yeniçeriler 3 yıl boyunca ne Atina ya ne de Mora ya girebildiler. Bunun üzerine II. Mahmut Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa dan yardım istedi (1824). Paşa, oğlu İbrahim komutasında bir ordu gönderdi ve kısa zamanda ihtilal bastırıldı. İngiltere, Fransa ve Rusya donanma göndererek Osmanlı-Mısır Donanması nı Navarin de yaktıkları için bu başarı bir işe yaramadı. 1828 de çıkan Osmanlı-Rus Savaşı nın sonunda imzalanan Edirne Antlaşması (14 Eylül 1829) ile Yunanistan, Sırbistan ve Memleketeyn in (Romanya) özerkliği kabul ettirildi. 1830 da Yunanistan ın bağımsızlığı ilan edildi.[42] Bu gelişmeler Yeniçeri Ocağı nın sonunu getirdi. Yeni bir talimli ordu kurma girişimi başlatıldı. Yeniçeriler tekrar isyan edince buna hazırlıklı olan hükümet, öteki askerlerin ve halkın katıldığı kanlı bir harekatla Yeniçeri Ocağı nı ortadan kaldırdı (Vaka-i Hayriye-16 Haziran 1826) yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye adlı talimli bir ordu kuruldu. Vaka-i Hayriye ile Osmanlı da yeni bir ıslahat dönemi başlatılmış oldu. Bu konuda Mısır daki ıslahat uygulamaları örnek alındı.[43] * Cezayir de Fransız İşgali Cezayir, Kanuni Sultan Süleyman döneminde, büyük Türk denizcisi Barbaros Hayrettin Paşa tarafından İspanyollar dan alınmış ve Osmanlı sınırları içine katılmıştı Trablusgarp ın ele geçirilmesinden sonra kuzey Afrika daki bu ülkelere Garp Ocakları adı verilmişti. 1529 yılından beri Osmanlı egemenliği altında bulunan Cezayir, 300 yıllık bir süreden sonra Fransa tarafından işgal edildi. Fransa da uyguladığı ekonomik politikanın başarısızlığını örtmek, baskı yönetimine karşı ayaklanmalardan dikkati dışarıya çekmek ve Batı Akdeniz de, Fransa nın üstünlüğünü sağlamak isteyen Kral 10. Charles, Cezayir deki Osmanlı Valileri nin (dayı) Akdeniz de korsanlık yapmalarını bahane ederek 1830 yılında ülkeyi işgal etti. Navarin de donanmasını yitiren ve böylece eli kolu bağlı bulunan Osmanlı Devleti de olayı protesto etmekten başka bir şey yapamadı.[44] * Kütahya Antlaşması (Mayıs 1833) Mora olayları sırasında Mehmet Ali Paşa dan istenen yardıma karşılık Girit ve Suriye valilikleri sözü verilmişti. Paşa nın isyan tam bastırılmadan askerlerini geri çekmesine kızan Padişah II. Mahmut, Mehmet Ali Paşa ya yalnızca Girit Valiliği ni vermiştir.[45] Bunun üzerine Mehmet Ali Paşa da 1831 sonlarında oğlu İbrahim Paşa yı Suriye üzerine göndererek yöreyi kısa sürede ele geçirmiştir. Mısır Ordusu üzerine gönderilen Osmanlı askerleri, önce Antakya ile İskenderun arasındaki Belek te, (Temmuz 1832) sonra da Konya da (Aralık 1832) iki kez yenildiler. Bu gelişmeler çerçevesinde, önüne İstanbul yolu açılan Mehmet Ali Paşa karşısında her kimden olursa