Ekonomik Kriz Belirtisi Olarak Cari Açık-Büyüme İlişkisi



Benzer belgeler
Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti

Kıvanç Duru 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Programı Değerlendirmesi

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı.

KÜRESEL EKONOMİ VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDE BEKLENTİLER

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

Büyüme Değerlendirmesi: Çeyrek

Büyüme Değerlendirmesi: Çeyrek

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2014, No: 83

Türkiye ekonomisi 2012 yılında net ihracatın ve kamu sektörünün katkısıyla %2.2 büyüdü.

Büyüme Değerlendirmesi: Çeyrek

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

2015 HAZİRAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

Berlin Ekonomi Müşavirliği Verilerle Türkiye-Almanya Ekonomik İlişkiler Notu VERİLERLE TÜRKİYE-ALMANYA EKONOMİK İLİŞKİLERİ BİLGİ NOTU

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Büyüme Değerlendirmesi : Çeyrek

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ağustos 2012, No: 38

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 20

2010 OCAK HAZİRAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Kasım 2013, No: 77

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 56

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR

MAKROEKONOMİK TAHMİN ÇALIŞMA SONUÇLARI

OCAK 2019-BÜLTEN 12 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2015 NİSAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Cari açık ve finansmanı

Grafik-4.1: Cari Açığın GSYH ye Oranı (%)

tepav PETROL FİYATLARINDAKİ DÜŞÜŞÜN ÖTEKİ YÜZÜ Ocak2015 N DEĞERLENDİRMENOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

Yurtdışına kâr transferi 8 yılda 54 milyar doları aştı

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER

Politika Notu Nisan ve 2008 Krizlerinin Karşılaştırması. Müge Adalet Sumru Altuğ

GRAFİKLERLE FEDERAL ALMANYA EKONOMİSİNİN GÖRÜNÜMÜ

Sokaktaki insan için cari işlemler hesabı rehberi

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mayıs 2012, No: 33

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE YAŞANAN GELİŞMELER VE 2011 YILI EKONOMİK BEKLENTİLERİ. Dr.Süleyman Yaşar. 17 Nisan 2011

ALTINORDU BELEDİYE BAŞKANLIĞI 2016 YILI KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Aralık 2011, No:16

Turkey Data Monitor. 1 Nisan Grafikte Büyüme Rakamları

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2018

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

CARİ AÇIK NEREYE KADAR?

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Aralık 2013

GSYH büyümesi 3. çeyrekte %1.6 ile beklentilerin altında kaldı

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR

MAKROEKONOMİK GELİŞMELER 2011

Yıllık açık 100 milyar doları aşacak... DIŞ TİCARET ALARM VERİYOR!

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

Makro Veri. Cari açık yeni rekorda. Tablo 1: Cari Denge (milyon $) -month,

Büyüme Değerlendirmesi : Çeyrek

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Döneminde Türk Bankacılık Sektörü

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

çeyrek verilerine göre, Türk Yapı Sektörü %12,7 büyüdü. Aynı dönemde AB27 için büyüme %1,5 olarak gerçekleşti.

1929 BUHRANI SONRASINDA ABD BAŞKANLARI Hacı Dede Hakan KARAGÖZ

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

MAKROEKONOMİK TAHMİN ÇALIŞMA SONUÇLARI

tepav Mart2011 N POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

İTKİB Genel Sekreterliği AR&GE ve Mevzuat Şubesi

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Kasım 2013, No: 76

Kur artışının ekonomiye olumlu ve olumsuz etkileri var

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

AB Ülkelerinin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Aday Ülkeler

TARIM DIŞI İŞSİZLİK ARTIŞTA (Temmuz Ağustos - Eylül)

Azerbaycan Enerji Görünümü GÖRÜNÜMÜ. Hazar Strateji Enstitüsü Enerji ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi.

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ DEVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ

GÖSTERGELERİ > > TÜRKİYE NİN HABER

Araştırma Notu 13/156

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

TÜRKİYE'NİN GSYH PERFORMANSI TARİHSEL GELİŞİM ( )

-2.98% -7.3% 19.7% 13.5% % Şubat 19 Ocak 19 Şubat 19 Mart 19

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

TÜRKİYE NİN CARİ AÇIK SORUNU VE CARİ AÇIĞIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ SEDA AKSÜMER

AB Ülkelerinin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Aday Ülkeler

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş PARA PİYASASI LİKİT EMEKLİLİK YATIRIM FONU(KAMU) YILLIK RAPOR

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Lojistik. Lojistik Sektörü

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Ekonomi Bülteni. 20 Şubat 2017, Sayı: 8. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2015 EKİM ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

TEKSTİL VE HAMMADDELERİ SEKTÖRÜ 2015 YILI ŞUBAT AYI İHRACAT PERFORMANSI. Genel ve Sanayi İhracatında Tekstil ve Hammaddeleri Sektörünün Payı

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Rakamlarla 2011'de Türkiye Ekonomisi


Transkript:

2008 ŞUBAT -EKONOMİ Ekonomik Kriz Belirtisi Olarak Cari Açık-Büyüme İlişkisi Dr. Orkun ÖZBEK Dünya ekonomisinde son yıllarda yaşanan ve görülme sıklığı giderek artan krizlerin nedenlerine bakıldığında, diğer göstergelerle olan ilgisi ve krizlerin tetikleyici ana unsuru olması nedeniyle cari açık, küresel ekonomide en önemli parametrelerden biri haline gelmiştir. Çünkü küreselleşmenin hız kazanmasıyla birlikte sermayenin dolaşımı giderek ön plana çıkmaya başladı. Dolayısıyla, gerek ülkelerin birbirleriyle, gerekse uluslararası mali kuruluşların ülkelerle olan ilişkilerinde egemen olan anlayış, bu sürece paralel olarak ağırlıkla bir borç/alacak ilişkisi haline geldi. Bir başka ifadeyle, borç para verenler, ürettiğinden fazla tüketen ülkelere belli bir sınırın üzerine çıkılması halinde tolerans göstermiyor. Bankalar, kredi müşterisi şirketlere nasıl bakıyorsa, ülkelere de artık benzer ölçülerle bakmaya başladı. Bu tür ürettiğinden fazla harcayan ülkelere yeni borç vermedikleri gibi, verdikleri borçları da geri çağırıyorlar. Bu nedenle cari hesaplardaki açıklar sürdürülemiyor. Türkiye ekonomisi de cari açık sorunu nedeniyle özellikle 2001 yılından sonra sürekli kriz tehdidini yaşamaktadır. İktidardaki hükümetler her ne kadar cari açığın büyütülecek kadar olmadığını söyleyip bir süre sonra kabul etmek zorunda kalsalar da, cari açık yıllardır sürekli artan miktarıyla ekonomideki kısa vadede büyük sorun yaşatabilecek birinci tehlike halindedir. Bu konuda yeterince belirti olmasına karşın, uygulanan ekonomi politikalarına bakıldığında herhangi bir önlem alınmadığı ortadadır. Bunun sonucu, cari açıkların giderek artması gibi büyük tehdidin yaratacağı kriz tehlikesi gün geçtikçe büyümektedir. Ekonomiye yön verenler eski günleri çabuk unutmuşa benziyor. Çünkü, 1994 ve 2001 yılı krizleri yüksek cari açığa önlem alınmaması sonucu çıktı. Türkiye'yi 1994 krizine sokan cari açıktı. 1993 yılında, 6,4 milyar dolar olan cari açık nedeniyle ülke ekonomisinin ödeme sıkıntısına gireceği düşünüldü. 2001 krizinin sorumlusu olan cari açık miktarı 2000 yılında yaklaşık 10 milyar dolardı. Benzer şekilde yine, Türkiye bunu finanse edemez diyerek tedirginlik duyuldu ve bunun sonucunda dolar kuru çok yükseldi. 5

2002'de cari açık 1,5 milyar Dolara indi. 2003-2007 yılı arasındaki 5 yılda her yıl sürekli artarak 115 milyar Dolara ulaştı. Son 5 senede 115 milyar Dolar Benzer eğilim 2008 yılının ilk günlerinde de devam ediyor. Hem de artarak 1994 ve 2001 yıllarındaki krizin baş sorumlusu olarak nitelendirilebilecek cari açık miktarı ve açığın gayri safi milli hasılaya oranına bakacak olursak krizin, istihdam ve üretime yönelik bir büyüme anlayışına geçilmedikten sonra er ya da geç kapımızı çalacağını söylemek gerek. Üstelik dünya ekonomisindeki gelişmeler, ABD ekonomisindeki mortgage krizi devam ettiği sürece, bu sürenin kısalacağını, beklenmedik bir anda olacağını söylemek abartı olmaz. ABD deki krizin Avrupa piyasalarına da yansıması, tüm dünyadaki fonların çıktıkları ülkeye geri çağırılacağı bir ortamda umudunu sıcak paraya bağlamış Türkiye nin krizden en çok etkilenecek ülkeler arasında olacağı da kesin gibi. Özellikle 2002 yılından başlayarak sürekli artan cari açık miktarından daha ürkütücü olan cari açığın milli gelire oranının da sürekli yükselmesidir. Üstelik Türkiye nin büyüme temposunun da görece yüksek olduğu bu yıllardaki oranın giderek artması, büyüme hızında düşmenin öngörüldüğü 2008 ve özelleştirme gelirlerinin ve doğrudan yabancı yatırımların da giderek azalacağının söz konusu olabileceği daha sonraki yıllar için alarma geçmenin gerekliliğini göstermektedir. Tablo 1: 2002-2006 Yılları Arası Cari Açık-Büyüme İlişkisi Yıllar Büyüme (%) Cari Açık/GSMH (%) 2002 7,9-0,8 2003 5,9-3,4 2004 9,9-5,2 2005 7,6-6,3 2006 6,0-7,8 2007* 4,0-8,5-9 Kaynak: DPT *Tahmin Türkiye ekonomisi için daha da kötü olan eğilim, cari açığın büyümeyle olan ilişkisinde yatıyor. Geçmiş yıllarla kıyaslandığında çok açık görülen bu durum, ekonominin büyüme hızının yüksek olduğu yıllar göz önüne alındığında daha açık bir şekilde izlenebilmektedir. Karşılaştırmayı yüksek büyüme hızının gerçekleştiği iki dönem arası yıllarda, cari açık/gsmh oranına bakarak yaptığımızda giderek artan bir tehlikenin varlığı yadsınamaz. 6

Tablo 2: Büyüme Oranlarına ve Yıllarına Göre Cari Açık-Büyüme İlişkisi Yıllar Büyüme Cari Açık/GSMH 1990 9,4-1,7 1997 8,3-1,4 1984-1999 5,5-0,4 1990-1999 4,1-0,8 2000-2006 4,9-5,9 Kaynak: DPT Yukarıdaki tablolara karşılaştırmalı bakıldığında, son yıllarda Türkiye ekonomisinde büyüme-cari açık ilişkisinin geçmiş yıllara oranla hayli bozulduğu dikkat çekmektedir. 1990 lı yıllar boyunca Türkiye bugünküne göre çok daha düşük miktarda cari açıklar veren bir ekonomiye sahipti. Bu dış açıklar hızlı büyüme yıllarında da devam etti. 1990 ve 1997 yılında sırasıyla 9,4 ve 8,3 oranlarında olan büyüme hızı yıllarında, cari açık/gasyri safi milli hasıla oranı yalnızca -1,7 ve -1,4 ile sınırlı kalmıştı. Aynı karşılaştırmayı 2004 ve 2005 yıllarına bakarak yaptığımızda aradaki fark açıkça görülmektedir. Yine yüksek büyüme hızlarına ulaşılan bu yıllarda cari açık/gsmh oranı ise oldukça yüksek olarak -5,2 ve -6,3 olarak gerçekleşmişti. 2008 ve izleyen yıllarda ise cari açığın olası bir krize yol açması geçmişe göre daha yüksek bir ihtimal dahilinde. Çünkü 2007 yılının cari açık rakamı büyük bir olasılıkla tarihsel rekoru kırarak 37 milyar dolar civarında gerçekleşecek. Aynı yılın büyüme oranının ise %4 civarında olması beklenmekte. Bu durumda 2007 yılının cari açık/gsmh oranının %8,5 civarında olacağını, hatta bir ihtimal %9 a çok yakın olarak gerçekleşebileceğini söyleyebiliriz. Geçmişe baktığımızda cari açıklarla karşılaşıldığını ancak sorunun kriz tehlikesi yaratacak boyutlarda olmadığını görüyoruz. 1987-90 yıllarında, sermaye hareketleri serbest değilken, yine cari açıklarla karşılaşılıyordu ancak o zaman cari açığın GSYH ya oranı ortalama olarak %2 nin biraz altında gerçekleşiyordu. Ancak kriz yılı olan 2001 dışında, sürekli artan ve gayri safi milli hasılaya oranı %9 lara ulaşan cari açık oranına şahit oluyoruz. Cari açık tehlikesinin altında yatan en önemli neden Türkiye nin dış ticaret açığı. Türkiye de sermaye hareketlerindeki kısıtlamanın kaldırıldığı 1990 yılından sonra yani hem sermaye hareketinin hem de dış ticaretin tamamen serbest olduğu yıllarda dış ticaret dengesi de, kriz yılları hariç eskisine nazaran giderek yüksek oranlarda gerçekleşmeye başladı. Sermaye hareketlerinin serbest olmadığı dönemde dış ticaret açığı, milli gelirin %4 ü civarındaydı. 7

Aynı dönemde cari açığımız o yıllarda %2 nin altında, dış ticaret açığımız %4 ün üstünde gerçekleşiyordu. Bunun anlamı o dönemde de, ithalatı karşılayacak kadar ihracat yapılamıyordu ve dolayısıyla dış ticaret açığımızın büyüklüğü cari açığın üstünde gerçekleşiyordu. Bu açıdan, bugünkü yapıyla benzerlik gösteriyor. Grafik 1: Cari Açık ve Dış Ticaret Açıklarındaki Artış Dış ticaretin cari açık üzerindeki etkisi, ihracatın ithalatı karşılama oranından kaynaklanıyor. Dış ticaret dengesini olumsuz etkilemesi nedeniyle özellikle ihracatın ithalata olan bağımlılığı aynı zamanda Türkiye nin büyüme politikasıyla da yakından ilgilidir. Tablo 3: Dış Ticaretin Görünümü Yıllar İhracat İthalat Dış Ticaret Hacmi Dış Ticaret Açığı İhracat/ İthalat (%) GSMH (Milyon $) 2000 27.775 54.503 82.278-26.728 51,0 125.596 2001 31.334 41.399 72.733-10.065 75,7 145.693 2002 36.059 51.554 87.613-15.495 69,9 180.892 2003 47.253 69.340 116.593-22.087 68,1 239.235 2004 63.167 97.540 160.707-34.373 64,8 299.475 2005 73.476 116.774 190.251-43.298 62,9 360.876 2006 85.535 139.576 225.111-54.041 61,3 399.673 2007 107.154 169.987 277.141-62.833 63,0 Kaynak: DPT ve DTM Görüldüğü gibi, ihracatın ithalatı karşılama oranı 2001 yılından başlayarak sürekli düşüyor. 2007 yılındaki hafif artma bu yüzden pek bir önem kazanamıyor. 8

Tablo 4: Büyüme Oranı ve Sermaye Girişleri Yıllar GSMH (%) Sermaye Girişi (net) (milyon $) Faiz ve Kar Transferi (milyon $) 2000 6,3 9.584 6.838 2001-9,5-14.557 7.753 2002 7,9 1.191 7.040 2003 5,9 7.193 7.803 2004 9,9 17.752 8.286 2005 7,6 43.623 9.484 2006 6,0 45.740 11.062 Kaynak: TCMB ve DPT Ekonominin sürekli büyüdüğüne bakarsak bu dönemin en önemli özelliklerinden birisinin büyümenin sıcak para eksenli dış kaynak girişi ile gerçekleşmesi ve yine GSMH artışının dış ticaretin büyümesi ile paralel seyretmesi olduğu görürüz. 2000 de 9,5 milyar Dolar civarında gerçekleşen dış kaynak girişi sayesinde ekonomi % 6,3 oranında büyüdü. Ancak bu büyüme aynı zamanda % 4,9 luk cari açığa neden olunca sermaye girişi yerini sermaye kaçışına bıraktı ve 2001 de 14,5 milyar Doları bulan sermaye çıkışı gerçekleşti. Bu kadar büyük oranda sermaye çıkışı 2001 deki % 935 oranında küçülmeyi beraberinde getirdi. 1994 yılından bugüne kadar 13 yılın 3 ünde hatırı sayılır biçimde kriz yaşayan Türkiye de, oran olarak en büyük küçülme 2001 yılında yaşandı. %9,5 lik küçülme ve yaşanan krizin en büyük tetikleyicisi bir önceki yılın cari açığı ve cari açığın asal finansman şekli olan sıcak paranın ülkeden çıkışıydı. Aynı eğilimin günümüzde de sürdüğünü görmek bu bakımdan yeterince ders verici olmalıdır. 2003 ten itibaren hızlanan sıcak para girişine 2005 ve 2006 daki özelleştirmeler ve yabancıya banka satışları ile artan doğrudan yabancı sermaye girişi eklendi. Böylece dış kaynak girişi yıllık 43-45 milyar dolar düzeyine çıktı. Gerek yabancı yatırım gerekse sıcak para olarak gelen bu dış kaynak, ülke içinde yatırımlarının karşılığını gördükçe yani yeterli karı elde ettikçe faiz ve kar transferleri olarak tekrar yurt dışına çıkıyor. Bunların da 2000 yılından sonra her yıl artarak 6,8 milyar Dolardan 2006 yılında 11 milyar Dolara kadar çıktığı görülmektedir. Bu durumda Türkiye ekonomisinin büyümeyle ilgili genel görünümü; dış kaynak girişiyle büyüyen, dış kaynak çıkışı ile küçülen bir ekonomi şeklindedir. Böyle bir orantının dış ticaret hacmini de büyüttüğü görülmektedir. 2006 yılında 228 milyar Dolar olarak gerçekleşen dış ticaret hacminin 400 milyar Dolarlık milli gelir içindeki payı % 57 ye ulaşmıştır. Böylece Türkiye cari açıkla ilgili bir kısır döngü içine girmiş görülmektedir. 9

Dış ticaret büyüdükçe dış açık büyümekte, büyüyen dış açık da cari açığı büyütmektedir. Cari açığın finansmanı ise sürekli olarak sıcak para ve/veya doğrudan yabancı sermaye girişiyle sağlanmaktadır. Böylece ekonomi uzun süredir bağımlı, riskli ve kırılgan bir yapı özelliği göstermektedir. Dünya ekonomisi ile entegrasyonu artıran dış ticaret hacminin sadece 2000-2006 döneminde %174 artarak yaklaşık 82 milyar Dolardan 228 milyar Dolara çıktığı görülmektedir. Bu, dış ticaret hacminin dolar bazında yıllık %25 dolayında büyümesi demektir. 2000 yılında milli gelirin %41 i kadar bir dış ticaret hacmi söz konusu iken 2006 ya gelindiğinde, bunun %57 ye çıktığı görülmektedir. Türkiye, bu dönem içinde dış dünya ile daha çok ticaret yapan, bu anlamda dünya ekonomisine daha çok entegre olan bir ülke görünümü vermiştir. Ancak bu entegrasyonun ardında yatan, dış ticaret açıkları, cari açıklar, istikrarsız büyüme yılları ve krize açık kırılgan yapı gibi unsurları gördüğümüzde, dünya ekonomisiyle çok da sağlıklı ve sağlam biçimde entegre olunamadığını görmekteyiz. Öte yandan artan dış ticaret hacminin içerde işçi ücretlerinin baskılanarak, ithalata bağımlı bir ihracat yapısıyla sağlandığını da eklemek gerekir. Türkiye ekonomisi 1994, 1999 ve 2001 yıllarında yaşadığı küçülmenin nedenlerini bu dönemde de sürdürmektedir, riskli unsurlardan kurtulamamıştır. 2001 sonrası sağlanan büyümenin ağırlıklı olarak sıcak para, son yıllardaysa buna ek olarak artan yabancı sermayeye dayanmış olması çürük bir zemin üzerinde oturulduğunu göstermektedir. Sağlanan dış girdilerin sürekliliğinin sağlanması karşılığında yüksek faizler verilmekte, yabancıların en verimli şirketleri alması özendirilmekte, gayrimenkul satışına dayanan gelir elde etme yöntemi ön plana çıkarılmaktadır. Buna karşın büyüme temposundaki düşmenin önüne geçilemeyeceği kesin gibidir. 2007 yılında büyümenin %4 lerde kalacağı öngörülmektedir. Buna dış dünyadaki gelişmeler, ABD deki çalkantıların durdurulamaması, hatta giderek çoğu ülkeyi etkileyeceği tahminleri eklendiğinde 2008 yılı büyüme oranı için umutlu olmak mümkün değildir. Bu nedenle geçmiş dönemlerdeki krize açık yapının çok değişmediğini akıldan çıkarmadan, büyüme politikasında köklü sayılabilecek değişikliğe gidilmesi zorunluluğu kendini dayatmaktadır. Çünkü ekonominin olası olumsuz dış konjonktürün de etkisiyle yeni bir krize girmesi, olasılık dışı değildir. Böyle bir durumda Türkiye ekonomisinin 14 yılda 4. bir krizi kaldıracak gücü bulunmayabilir. 10

Kaynakça: Bağımsız Sosyal Bilimciler; 2007 İlkyazında Dünya ve Türkiye Ekonomisine Bakış Sönmez, Mustafa; Türkiye nin Büyüyen Cari Açığında İmalat Sanayiinin Yeri ve AB nin Konumu: 2000-2006 Sönmez, Mustafa; 2007 Türkiye Ekonomisi ve AKP nin Açmazları, Bianet, 31.12.2007 Ersel, Hasan; Cari Açık ve Tasarruf Meselesi, Açık Radyo, 18.10.2006 Devlet Planlama Teşkilatı verileri Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası verileri Dış Ticaret Müsteşarlığı verileri 11