Değerli 4-C li Arkadaşım; Türkiye Kamu-Sen olarak yıllardır 4-C li çalışanlarımızın dramını dile getiriyor, sorunlarını her platformda gündeme taşıyoruz. Nitekim 11 Ocak 2013 günü Ankara Kızılay da 4-C mağdurlarıyla birlikte yaptığımız yürüyüş ve basın açıklamasıyla başlattığımız 4-C Çalıştay ı da kamuoyunda büyük ses getirdi. Yaptığımız eylem ve Çalıştay, mutlaka birilerinin kulaklarını çınlattı, bir yerlere ulaştı. Sayın Başbakan, Maliye Bakanı ya da Çalışma Bakanı nın açıklamalarına baktığımızda çalışma hayatı güllük gülistanlık gibi görünüyor. Ancak ne yazık ki gerçekler öyle değil. 21. Yüzyılda hala haklarını alamayan, insan yerine konulmayanlar var. Eğer Türkiye sosyal bir devletse gereğini yapmalı ve hak edene hak ettiğini vermelidir. Çalışanlarını insan onuruna yaraşmayan şartlara mahkûm eden bu sistem derhal kaldırılmalıdır. Artık tüm çalışanlar için bir görev tanımı yapılmalı ve öncelikle 4-C lilerin görevi tanımlanmalıdır. Devlet işe aldığı kişiye seni şurada şu şekilde çalıştıracağım demeli ki; bunu özel sektör bile yapmaktadır. 4-C li personeli-
4-C İnsanlık Ayıbıdır! miz görev tanımı olmayan, her türlü angaryanın yüklendiği bir kölelik düzeni ile çalıştırılmaktadır. Güvencesiz, esnek, kısmi zamanlı ve geçici personel çalıştırma, bir anlamda çalışanı köle gibi gören bir anlayışın günümüzdeki tezahürleridir. Sayın Başbakan her yerde Şeyh Edebali nin insanı yaşat ki devlet yaşasın sözünü hatırlatmaktadır. Bizler de bu söze katılıyoruz ama bu ülkede birçok insan ne yazık ki hak ettiği ücreti alamıyor, hak ettiği standartlarda yaşayamıyor. Bugüne kadar 4-C li 19 arkadaşımız yaşadıkları sıkıntılardan dolayı intihar etmiştir. Bu intiharlara bakınca yaşanan ızdırabı ve acıyı önlemek adına harekete geçilmesinin bir zorunluluk olduğunu görüyoruz. Elbette hiç kimse yaşadığı sıkıntılar karşısında hayatına son verme yolunu seçmemeli; mücadele edip hak arama yoluna düşmelidir. Türkiye Kamu-Sen olarak 4-C li çalışanlarımızın sorunlarını her platformda gündemde tutuyoruz. Çözüm mücadele ile olacak, belki zaman alacak ama bunu başaracağız. Nitekim,
Türkiye Kamu-Sen 4-C Çalıştayı Sonuç Raporu düzenlediğimiz Çalıştay ın ana gayesi de hak mücadelesidir. Hiçbir çalışanımız güçlükler karşısında yılgınlığa uğramamalı, umutsuzluğa kapılmamalı, mücadele azmini yitirmemelidir. Başarıya giden yol, kararlı, ilkeli, dirençli ve örgütlü mücadeleden geçmektedir. Biz Türkiye Kamu-Sen ailesi olarak, 4-C li personelimizin hakları için yumruk gibi sımsıkı kenetleneceğiz ve başaracağız. Bu yolda tüm 4-C li çalışanlarımızı yanımızda görmek istiyoruz. Hak gaspına göz yuman, yalan ve iftiralarla sendikal mücadelemizi baltalamak isteyen oluşumlara karşı dikkatli olunması gerekmektedir. Türkiye Kamu-Sen, 420 bin kişilik büyük bir ailedir. Şundan eminiz ki, 4-C li çalışanlarımız da bu ailenin sıcak ortamında yeni haklara kavuşacaklardır. Bu kitapçık bir anlamda, Türkiye nin 81 ilinden gelen 4-C li personel temsilcileri ile gerçekleştirdiğimiz Çalıştay da haykırılan insanlık dramının, yazıya dökülmüş halidir. Biz her zaman siz değerli 4-C li çalışanlarımızla beraberiz; varımızı yoğumuzu sizlerle paylaşmaya hazırız. Türkiye Kamu-Sen samimi insanların oluşturduğu bir sendikadır. Her zaman sizlerin yanında ve en büyük destekçinizdir. Bilinmelidir ki, Türkiye Kamu-Sen bütün yetkili kurum, kuruluş ve yetkililerle irtibata geçerek 4-C sorununu çözmek için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da var gücüyle mücadele edecek ve sonunda mutlaka ama mutlaka başaracaktır.
4-C İnsanlık Ayıbıdır! 4-C ÇALIŞTAYI SONUÇ RAPORU: 4-C İNSANLIK DRAMIDIR! Ülkemizde, hem kamu hizmetinden faydalananların hem de bu hizmeti sunanların durumdan hoşnut olduğunu söylemek güçtür. Kabul edilmelidir ki hizmet alanların aldığı hizmetten memnun kalabilmesi, hizmet verenin çalışma memnuniyetiyle doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle kamu yönetimi alanında yaşanan aksaklıkların büyük çoğunluğunda kamu hizmeti sunanların yaşadığı sorunlar etkilidir. Tüm sektörlerde, çalışan ve hizmet, iç içe geçmiş iki önemli unsurdur. Kamu yönetiminde hizmetleri düzenlerken, bu hizmeti sunan kamu görevlilerinin sorunlarını görmezden gelmek akılcı bir yaklaşım olmasa gerektir. Kısacası bugün ülkemizde kamu hizmetinin yetersizliği ve toplumun ihtiyaçlarını karşılayamadığı yolundaki düşüncelerin temelinde kamu çalışanlarının sorunlarının gerçek anlamda çözülememesi yatmaktadır. Ülkemizde kamu yönetimindeki çarpıklık, özellikle personel sistemi içinde kendisini göstermektedir. Devlet kurumlarında, 657 sayılı Kanunun 4-a, 4-b, 4-c, 4-d maddeleri, 1309 sayılı Kanun, 2547 sayılı Kanun, 3056 sayılı Kanun, 4059 sayılı Kanun, 5258 sayılı Kanun, 209 sayılı Kanun, 5393 sayılı Kanun, 540 sayılı KHK, 399 sayılı KHK, 181 sayılı KHK ya göre çok çeşitli statülerde çalıştırılan personeller bulun-
Türkiye Kamu-Sen 4-C Çalıştayı Sonuç Raporu maktadır. Bu kadar farklı statülerin yer aldığı bir istihdam rejiminde görev yapan personelin hiçbiri bir diğeri ile aynı haklara sahip değildir. Devletin asli ve sürekli görevleri, iş güvencesi olmayan, yer değiştirme hakkı tanınmayan, nakil imkânı olmayan; annesi, babası, çocukları ve eşi ile işi arasında seçim yapmaya zorlanan, geçici sözleşmeli personel, hatta taşeron firma işçileri eliyle gördürülmeye başlanmıştır. Dolayısıyla bu durum, kamuda çok başlı ve karmaşık bir istihdam yapısını ortaya çıkarmaktadır. Aynı kurum içinde aynı işi yapan ancak tabi oldukları yasal mevzuatın farklı olması nedeniyle; maaşları, emeklilik hakları, iş güvenceleri, sosyal ve özlük hakları farklı olan kamu görevlileri bulunmaktadır. Kamu hizmeti sunan çalışanların, birçok farklı hukuki düzenlemelere tabi olması, kamudaki yeknesaklığa da olumsuz etki etmektedir. Bu nedenle aynı kurum içinde aynı işi yapan ancak bir tarafta nispeten yüksek maaş alan diğer tarafta ise insan onuruna yaraşmayan haklarla çalıştırılan kesim aynı anda bulunabilmektedir. Bu tür uygulamalar nedeniyle kamuda aynı işi yapan, aynı özelliklere sahip çalışanlar arasında ücret adaletini sağlamak da sosyal eşitliğe ulaşmak da mümkün olamamaktadır. Son yıllarda, memurların iş güvencesinin ortadan kaldırılarak idari sözleşmeli statüye geçirildiği, sendikal ve de-
4-C İnsanlık Ayıbıdır! mokratik haklarının verilmediği, işçilerin de çağrı usulüne göre, esnek, kısmi zamanlı çalışma şartlarına göre istihdam edildiği bir yapı oluşturma isteği ağırlık kazanmaya başlamıştır. Özellikle son 10 yılda kamuda istisnai olarak çalıştırılması planlanan sözleşmeli kamu çalışanlarının sayısının 40 binler düzeyinden 250 bin düzeyine çıkması, memurluk güvencesinin zayıflatılarak, devlet memuru kavramından, hükümet memuru kavramına geçişin ayak izlerini taşımaktadır. İstihdam sistemi bakımından; kamu kesiminde memurluk yerine idari sözleşmelilik, kadro gereği ücret yerine sözleşme gereği performans ücreti gibi eğilimler, kamu kesimi istihdam rejimini, özel kesim istihdam rejimi ile aynı seviyeye getirmeye yöneliktir. Özellikle iş güvencesinden yoksun 4-B ve insan haklarına aykırı bir biçimde hastalık, doğum, evlenme, ölüm gibi izinlerin, tayin, terfi gibi hakların kısıtlandığı, 4-C statüsünde istihdamın kamuda yaygın haline dönüşmesi son derece dikkat çekicidir. Kamuda çalışanlar arasında en kısıtlı haklara sahip olan kesim ise hiç şüphesiz ki; 657 sayılı Kanunun 4-C maddesi uyarınca
Türkiye Kamu-Sen 4-C Çalıştayı Sonuç Raporu çalıştırılan geçici personeldir. Bu kapsamda çalıştırılan personelin yıllık izin, iş güvencesi, sosyal yardım gibi hakları bulunmazken; maaşları da son derece düşüktür. Uzun soluklu ve zorlu mücadelelerin sonunda 4-C çalışanları bir takım haklara kavuşmuş olsa da özellikle mali ve sosyal haklar ve iş güvencesi konusunda var olan adaletsizlikler bütün olumsuzluklarıyla sürmektedir. 2013 yılının ilk yarısı itibarı ile ilköğretim mezunu bir 4-C li 975 TL; lise ve dengi okul mezunu 1080 TL; yüksek okul mezunu ise 1180 TL maaşa mahkûm edilmiştir. Bunun yanında görev tanımları olmayan, her türlü angarya işi yüklenen 4-C li personel, işyerlerinde ikinci sınıf çalışan muamelesi görmektedir. Kaldı ki, 2010 yılında gerçekleştirilen toplu görüşmelerde aile yardımının tüm sözleşmeli personele ödenmesi konusu karar altına alınmış olup, 2011 Genel Seçimleri öncesinde de Devlet Personel Başkanlığından sorumlu bakan olan Sayın Hayati Yazıcı, 19 Nisan 2011 de bir sendika ziyareti sırasında 4-C li personele aile yardımı ve çocuk yardımı ödenmesi için Bakanlar Kurulu Kararı hazırlandığını açıklamıştır. Bu açıklamanın üzerinden neredeyse 2 yıl geçmiş olmasına rağmen hala aile yardımı ödeneği için Bakanlar Kurulu Kararı çıkmamıştır. 2012 yılında yapılan mevzuat değişikliği ile birlikte tüm sözleşmeli kamu personelinin aile yardımı ödeneği alması sağlanmışken yalnızca 4-C li personelin bu ödenekten mahrum bırakılması, eşitlik ve hakkaniyet ilkesiyle bağdaşmayan bir durum arz etmektedir. Anayasamızın eşitlik ilkesinin bir gereği olarak, ayrım yapılmaksızın tüm kamu personeli arasında hakkaniyete uygun
4-C İnsanlık Ayıbıdır! bir yapı oluşturulması, sosyal devlet ilkesinin aileyi ve çocukları koruma mantığının, istisnasız tüm çalışanlarımıza uygulanması, hükümet yetkililerinin 2 yıl önce verdiği aile yardım ödeneği sözünün hayata geçirilmesi istisnasız tüm 4-C li çalışanların beklentisidir. Kamu istihdamında yeknesaklığın ve adaletin sağlanabilmesinin yolu, kamudaki çok başlı yapıyı sonlandırmaktan ve tüm çalışanların iş güvencesi, sosyal haklar, toplu sözleşmeli ve grevli sendikal hak ve izin haklarını da içeren, insanca yaşayabileceği bir ücret aldığı, asli ve süreklilik arz eden bir statüye kavuşturulmasından geçmektedir. Bu doğrultuda, farklı hukuki statü çerçevesinde istihdam edilen personelin haklarının kadrolu memurlara yaklaştırılması ve mağduriyetlerin acilen giderilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Haziran 2011 de kamuda sözleşmeli olarak çalışmakta olan personelin kadroya geçirilmesi sağlanmışken, 4-C li personelin kapsam dışında tutulması, kamuda sözleşmeli olarak çalışan, kamu görevlileri sendikalarına üye olma hakkı bulunan ve dolayısıyla kamu görevlisi olarak kabul edilmesi gereken 4-C li personelin bir kez daha mağdur edilmesine neden
Türkiye Kamu-Sen 4-C Çalıştayı Sonuç Raporu olmuştur. Bu bakımdan Anayasanın eşitlik ilkesi adına 4-C li personelin de kadroya geçirilmesi uygun olacaktır. 657 sayılı Kanunun 4-C maddesi uyarınca geçici olarak çalıştırılan on binlerce personel ve aileleri, yapılacak düzenleme ve çıkarılacak Bakanlar Kurulu Kararı ile sorunlarının çözüme kavuşturulmasını umutla beklemektedir. Bütün bu gerçekler ışığında, Türkiye Kamu-Sen tarafından 12 Ocak 2013 tarihinde gerçekleştirilen Çalıştay da, 657 sayılı Kanunun 4-C maddesi uyarınca istihdam edilen geçici personelin durumlarının iyileştirilmesi için aşağıdaki fiil ve düzenlemelerin yapılmasının zorunlu olduğu vurgulanmıştır: 657 sayılı Kanunun 4-C maddesi kapsamında geçici statüde çalışanların; emeklilikte elde edecekleri hakları saklı kalmak kaydıyla, talepleri halinde, kadrolu statüye geçmelerine imkân veren mevzuat düzenlemesi yapılmalıdır. 4-C kapsamında geçici çalışanlara kadro hakkı sağlayan mevzuat düzenlemesi yapılıncaya kadar; mali, sosyal özlük haklarını geliştirmek, çalışma şartlarını adil ve hakkaniyet ölçülerinde düzenlemek üzere; 4-C statüsünde personel istihdamı sınırlanmalı, asli ve sürekli hizmetlerde bulunan personel kadroya geçirilmelidir.
4-C İnsanlık Ayıbıdır! 4-C li personelin maaşları, emsali kadrolu personelin maaşları ile orantılı olarak belirlenmeli, tüm 4-C li personelin özlük hakları kurum farkı gözetilmeksizin eşitlenmelidir. 4-C personelinin de sosyal yardımlardan faydalanması sağlanmalıdır. 4-C statüsünde istihdam edilen personelin; eş durumu dolayısıyla yer değiştirmesi ve askerlik dönüşü göreve başlaması sağlanmalıdır. 4-C statüsünde istihdam edilen personel üzerinde yöneticiler ve amirler tarafından oluşturulan keyfi uygulamalara son verilmelidir. 4-C statüsünde istihdam edilen kamu görevlilerinin, görev tanımları yapılmalı, sicil ve taltif uygulamaları gibi konularda yasal mevzuat çalışmaları yapılmalıdır. Sözleşmelerden damga vergisi ödemesi zorunluluğu kaldırılmalı, 6111 sayılı Torba Kanunla
Türkiye Kamu-Sen 4-C Çalıştayı Sonuç Raporu diğer sözleşmeli personel için getirilen bu hakkın 4-C li personel için de geçerli olabilmesi amacıyla düzenleme yapılmalıdır. Hizmet sözleşmeleri; yargı kararları ve mevzuatta gerçekleşen değişikliklere uygun olarak yeniden düzenlenmelidir. Hizmet sözleşmelerinin, her yıl çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararı beklenmeksizin yenilenmesini düzenleyen mevzuat değişikliği yapılmalıdır. 4-C statüsü hakkında kazanılan bireysel ve genel davaların, sonuçlanan hukuki girişimlerin paylaşılabileceği bir yapı oluşturulmalıdır. Geçici personele kurumlar arası geçiş yapabilme imkânı veren düzenlemeler hayata geçirilmelidir. İller arası yer değiştirmelerde özür ve mazeret durumları dikkate alınmalıdır. Emekliliğe hak kazanmış ancak yaş engeline takılan 4-C kapsamındaki geçici personele yaş haddi beklemeksizin, istemleri halinde emekli olabilme hakkı tanınmalıdır. 4-C statüsünde yer alan geçici personelin sorunları ve çözüm önerileri hususunda çalışanlar ve kurumları yayın yolu ile bilgilendirecek faaliyetlerde bulunulmalıdır.
4-C İnsanlık Ayıbıdır! Toplu sözleşmelerde 4-C kapsamında geçici çalışanların sorunları hakkında kamuoyu oluşturmak, kamuoyunu bilgilendirmek ve kamuoyunun dikkatini çekmek üzere, her ilden katılımın sağlanacağı eylemler organize edilmelidir. İşyerlerinde 4-C kapsamında geçici çalışanlara ayrımcılık ve baskı yapılmasına engel olacak (tehdit, sendikal ayrım, çalışanlar arasında ayrım, mobbing vs) mevzuat düzenlemesi hayata geçirilmelidir. 4-C kapsamındaki personel, işinin niteliğine uygun yerlerde çalıştırılmalıdır. Bu kapsamda teknik olarak görev yapanlar sadece teknik işlerde görevlendirilmelidir. Teknik işlerde çalışanların iş güvenliği mutlaka sağlanmalıdır. 657 Sayılı Kanunda yer alan izinlerden 4-C kapsamındaki geçici personelin de yararlandırılması konusunda düzenleme yapılmalıdır. Memurlara tanınan hastalık izni ve rapor hakkından 4-C kapsamındaki geçici personelin de yararlanması sağlanmalıdır.
Türkiye Kamu-Sen 4-C Çalıştayı Sonuç Raporu Yıllık izinler iş günü olarak düzenlenmeli ve yıl içinde oluşan ve kullanılamayan izinler, bir sonraki yılda oluşan izinlere dâhil edilmelidir. 4-C kapsamındaki geçici personelin çalışma saatleri süreklilik arz edecek şekilde belirlenmeli, idarelerin bu konudaki keyfi uygulamalarına son verilmelidir. 4-C kapsamındaki geçici personele de kamu hiyerarşisi içerisinde yükselme ve unvan değiştirme imkânı sağlanmalıdır. Bu amaçla kurumlarda açılan görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarına 4-C li personelin de katılabilmesi için gerekli düzenleme yapılmalıdır. Ulaşım hizmetinin verilemediği yerlerde çalışan 4-C kapsamındaki personele ulaşım yardımı verilmelidir. Yemek hizmetinin verilemediği yerlerde görev yapan 4-C kapsamındaki personele nakdi yemek yardımı verilmelidir. 4-C kapsamındaki personele ödenen iş sonu tazminatından gelir vergisi kesintisi yapılmamalıdır. 4-C kapsamındaki geçici personelin de ek ödeme alabilmesi için gerekli mevzuat değişikliği yapılmalıdır. Döner sermaye uygulaması bulunan kurumlarda çalışan 4-C kapsamındaki personele de döner sermayeden pay verilmelidir.
Sayı : TKSGM.2013.10/ 25.02.2013 Konu : Sözleşmeli Personelin Kadroya Geçirilmesi hk. T.C. ÇALIŞMA ve SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI NA 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değiştirilmesi yönünde yapılan çalışmalar tüm kamuoyunun malumudur. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik in müteakip defalar dile getirdiği, kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan bütün sözleşmeli personelin kadroya geçirileceği ve kamuda tek tip istihdam modeli uygulanacağı, kamu kurumlarında sayıları yüzbinleri bulan 657 sayılı Kanun un 4. maddesinin b ve c bentleri, 5393; 309; 2547; 4059; 5258; 209 sayılı kanun; 399; 540 ve 181 sayılı KHK lar gibi çeşitli mevzuatlar uyarınca sözleşmeli ve geçici olarak çalışan personeli büyük bir beklenti içine sokmuştur. Ancak son günlerde basın-yayın organlarında 657 sayılı Kanun da yapılacak değişiklikler çerçevesinde yalnızca 4/B li ve 5393 sayılı Kanun a göre çalışan sözleşmeli personelin kadroya geçirileceği haberleri sıkça yer almaktadır. Başta 657 sayılı Kanun un 4. maddesinin c bendi uyarınca çalıştırılan geçici personel olmak üzere, birçok sözleşmeli personeli hayal kırıklığına uğratacak olan bu tarz bir uygulamanın kamu kurumlarında ciddi sıkıntılara yol açacağı aşikârdır. 4/B li çalışanların kadroya geçirilmesi ile ilgili açıklamalar, yıllardır ortaya koyduğumuz talebin kısmen uygulamaya konulacak olması sebebiyle sevindiricidir ancak 4/C li personelin durumu ile ilgili olarak bir belirsizlik hasıl olmuştur. 4/C li personelin kadroya geçirilmemesi gibi bir ihtimal asla kabul edilemez. Yapılacak çalışmalarda kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan sözleşmeli personelin istisnasız tamamının kadroya geçirilmesinin bir zorunluluk olduğu genel kabul gören bir durum ve adalet ilkesinin bir gereğidir. Türkiye Kamu-Sen olarak başta 4/B li ve 4/C li personel olmak üzere sözleşmeli personelin tamamının kadroya geçirilmesi gerektiğinden hareketle bunun dışındaki girişimlerin tarafımızca asla kabul görmeyeceğinin ve Konfederasyonumuzun bu tür bir ayrımcılığa karşı eylemlilik süreci başlatacağının bilinmesi ve gereğinin yapılması hususunu arz ederiz. İsmail KONCUK Genel Başkan