KAHRAMANMARAŞ ŞEMS HATUN (HATUNİYE) KÜLLİYESİ

Benzer belgeler
ADANA SEYHAN - ULU CAMİ MEDRESESİ ULU CAMİ MEDRESESİ

Muhteşem Pullu

PERVARİ İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

Abd-i Kethüda (Cücük) Camisi

Ahşap İşçiliğinin 700 Yıllık Şaheseri: Eşrefoğlu Camii [Beyşehir/KONYA]

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ

CAMÝÝ VE MESCÝTLER. Nevþehirli Damat Ýbrahim Paþa Camisi (Kurþunlu Cami) (Merkez)

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

Üç Şerefeli Camii. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

BAYKAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

görülen sanat görülmektedir? dallarını belirtiniz.

NİĞDE DE DÖRT MİMARİ ESER FOUR ARCHITECTURAL WORKS IN NİĞDE

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA

ERUH İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

T.C. ŞIRNAK VALİLİĞİ 1990 ULUDERE

ULU CAMİ BATTALGAZİ - MALATYA

Tarihi Yarımada yı İnci Gibi Süsleyen Camiler

KİTAP TANITIMI / BOOK REVIEW. Şakir Çakmak, Erken Dönem Osmanlı Mimarisinde Taçkapılar (I ), Ankara 200 ı.

ŞEYHÜLİSLÂMLIKTAKİ BİNALARIN MİMARÎ ÖZELLİKLERİ

İZMİR, TİRE, YAVUKLUOĞLU (YOĞURTLUOĞLU) KÜLLİYESİ

EDİRNE DEKÎ ESKÎ ESER ONARIM ÇALIŞMALARI

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

OSMANLI DÖNEMİ BİR GRUP HAMAM YAPISINDA MALZEME KULLANIMI

Cilt-III. Doç. Dr. Yıldıray ÖZBEK Yrd. Doç. Dr. Celil ARSLAN

ERKEN OSMANLI SANATI. (Başlangıcından Fatih Dönemi Sonuna Kadar) Yıldız Demiriz

Kurşunlu Camii. Kayseri deki Sinan. Kurşunlu Camii, klasik dönem Osmanlı mimarisinin Kayseri deki özgün eserlerinden biridir. 16.

T.C. ŞIRNAK VALİLİĞİ 1990 SİLOPİ

SİVEREK'TE TARİHİ ESERLER VE CAMİLER

TİLLO İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

Ramazanoğlu Medresesi: 1540 yılında yapılmış klasik Osmanlı medresesidir.

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

ELBİSTAN ALAUDDEVLE BEY CAMİİ (CAMİİ KEBİR, ULU CAMİ)

Van Gölü'nün güneydoğusunda

Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi Journal of Book Notices, Reviews and Translations

KSÜ. İlahiyat Fakültesi Dergisi 6 (2005) s Elbistan da Günümüze Gelmeyen Türk Mimarî Eserleri Prof. Dr. Mehmet ÖZKARCI

KOCAELİ GEBZE - ÇOBAN MUSTAFA PAŞA KÜLLİYESİ

ERZURUM ŞEYHLER KÜLLİYESİ Şeyhler Compleks Buildings of Erzurum

Yrd. Doç. Dr. Şahabettin OZTURK' - Yrd. Doç. Dr. Mehmet TOP** HAKKÂRİ MEYDAN MEDRESESİ

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 775 DULKADIRLI CAMİİ MİNARELERİ

ESERİN ADI : BÜYÜK BÜRÜNGÜZ ALAÜDDEVLE CAMİSİ

Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ)

Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıf Medeniyeti 2011 Takvimi

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ. Selçuklu Dönemi Yapıları ile Bahçe ve Peyzaj Sanatı

Osmanlı nın ilk hastanesi:

BİRECİK ULU CAMİİ NİN MİMARİ OLARAK İNCELENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ *

Zeitschrift für die Welt der Türken Journal of World of Turks NEVŞEHİR DERİNKUYU İLÇESİNDE TÜRK-İSLAM DÖNEMİNE AİT İSLAMİ ANIT ÖRNEKLERİ ( )

HÜDAVENDİGAR KÜLLİYESİ

ÜNİTE İSLAM SANAT TARİHİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER ERKEN OSMANLI DÖNEMİ MİMARİSİ

MENEMEN, KARAKADI (ALTI KARDEŞLER) HAMAMI VE ERKEKLER KISMI CEHENNEMLİĞİNDE YAPILAN ÇALIŞMALAR

ZEMİN KAT: 1. NORMAL KAT: 2. NORMAL KAT: ÇATI KATI: ÇATI ARASI KATI: 230 ADA 22 PARSEL :

Evlerin sokağa açılan kapıları düz atkılı ya da kemerli dikdörtgendir. Tek kanatlıdır ve ahşap ya da demirdendir.

ÖZET THE FACADE ARRANGEMENT OF THE MOSQUES IN NIZIP ABSTRACT. Yerleşimi tarih öncesi çağlara kadar uzanan Nizip ve çevresi Hititler den

ERZURUM GÜMRÜK HAMAMI NIN ÖNCESİ VE SONRASI

Bâlî Paþa Camii. Âbideler Þehri Ýstanbul

Seyitgazi Külliyesi, 13. yüzyılın başında

ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar.

SELÇUKLU MİMARİSİ BAHAR YARIYILI YRD.DOÇ.DR. BANU ÇELEBİOĞLU

KONYA İL MERKEZİ TAŞINMAZ KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARI ENVANTERİ DÜKKÂNLAR

T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI İZMİR 1 NUMARALI KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULU KARAR

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 2/1, Haziran 2014, s

"MİMARİ ÖZELLİKLERİ VE SÜSLEMELERİ AÇISINDAN ADANADAKİ ESKİ CAMİLER VE GÜNÜMÜZDEKİ DURUMLARI"

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

KUZEYDOĞU ANADOLU KÜLTÜR ÇEVRESİNDE CAMİLER

Sonuç. Beylikler dönemi, Anadolu'da Türk kültür ve medeniyetinin gelişmesi

3. AHMET ÇEŞMESİ (İSTANBUL - SULTANAHMET MEYDANI)

BİLDİRİLER I (SALON-A/B)

Adres: Atatürk Mah. 75.Yıl Kültür Merkezi ERZİNCAN Tlf: ERZİNCAN KEMALİYE OCAK KÖYÜ ÖZEL MÜZESİ

URFA ULU CAMĠĠ. Batı cephesinde, avlu giriş kapısı üzerinde yer alan, H.1096/M.1684 tarihli Osmanlıca kitabede (Fot. 22 );

ANİ DE İSLAMİ TESİRLER ALTINDA YAPILMIŞ YAPILAR. Muhammet ARSLAN

MİMAR SİNAN'IN KÜÇÜK AMA

İZMİR CAMİLERİ ALSANCAK HOCAZADE CAMİİ (ALSANCAK)

KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ

KONYA DAKİ XIII. YY MİNARELİ MAHALLE MESCİTLERİ 1 THIRTEENTH-CENTURY COMMUNITY MASJIDS WITH MINARETS IN KONYA

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ BAHÇELERİ

ANADOLU SELÇUKLU MİMARİSİ

CAMİ MİMARİSİ EMEVİLER EMEVİLER DEVRİ EMEVİLER DEVRİ EMEVİLER DEVRİ ENDÜLÜS EMEVİ DEVLETİ OSMANLI MİMARLIĞI

İstanbul-Aksaray daki meydanı süsleyen, eklektik üslubun PERTEVNİYAL VALİDE SULTAN CAMİİ İBADETE AÇILDI. restorasy n

SELANİK HAMZA BEY CAMİSİ

Haçlı Seferlerinin hızının azaldığı 13. yüzyılın ilk yarısı Anadolu Selçukluları için bir yayılma ve yerleşme dönemi olmuşken, İlhanlı vesayeti

12. Hafta : Klasik Dönem Osmanlı Sanatı. Klasik Dönem Osmanlı Sanatı. Yıldız Demiriz

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 3 FATIMİLER-GAZNELİLER

İSKENDERUN YENİ HAMAM (BAKİZADE HAMAMI)

SivaS. Koruduğumuz her değerin, geleceğe açılan birer kapı olması temennisi ile MUTLU YILLAR DİLERİZ.

Sunuş. Kayseri Kültür Yolu Gezi Rehberi

Edirne Hanları - Kervansarayları. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI

KONYA İL MERKEZİ TAŞINMAZ KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARI ENVANTERİ OTEL

Katalog No : 38 Evin veya sahibinin adı ve inşa tarihi Adresi İnceleme Tarihi Fotoğrafl ar ve çizimler Kat adedi Bahçede bulunan elemanlar Tanımı

BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM

BALIKLI TEKKESİNİN ÖN ARAŞTIRMASI

Cihat Yılmaz / Dizayner Vakıflar İstanbul I.Bölge Müdürlüğü

KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ MESKUN VE GELİŞME KIRSAL KONUT ALAN YERLEŞİMLERİ TASARIM REHBERİ

ZEYREK 2419 ADA 13 PARSEL RÖLÖVE ANALİZ RAPORU 1. YAPININ YERİ VE TANIMI 2. YAPININ MEVCUT DURUMU VE BOZULMALAR 3. SONUÇ

RESTORASYON RAPORU SEDES MİMARLIK

371» ege üniversitesi arkeoloji kazıları

SUNULLAH EFENDİ TÜRBESİ

SELANİK AYASOFYA CAMİSİ

ZONGULDAK SAFRANBOLU VAKIF ESERLER VE CİNCİ HANI

BOR CAMİLERİ. Dr. Mesut DÜNDAR

Transkript:

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 797 KAHRAMANMARAŞ ŞEMS HATUN (HATUNİYE) KÜLLİYESİ Prof. Dr. Mehmet Özkarcı Kahramanmaraş'ta yer alan ve Dulkadir Beyliği döneminde inşâ edilen Şems Hatun Külliyesi; cami, medrese, türbe, hamam ve çeşmeden oluşur. Cami avlusuna girişi sağlayan kapının sağ (güney) dış tarafında yer alan çeşme onarımlar sırasında ortadan kaldırılmış, medrese ise yıkılmış olup sadece taçkapısı mevcuttur. Külliyeyi oluşturan yapılardan cami, medrese, türbe ve çeşme bir arada Kurtuluş (Hatuniye) Mahallesi'ndeki 1 Gediz Sokak'ta inşâ edilmiştir. Hamam ise, yine Kurtuluş Mahallesi'ndeki Hamam Sokağı'nda yer almakta ve Ulu Camii'nin yaklaşık 50 m. kadar güney tarafına yapılmıştır. Dulkadir Beyliği hükümdarı Alâüddevle Bey'in Muharrem 906 H./ Temmuz 1500 M. tarihli vakfiyesinde "Hatuniye Hamamı" ismiyle geçen yapı, Alâüddevle Bey tarafından merhum olan hanımı Şems Hatun adına yaptırılıp, Şems Hatun Medresesi'ne vakfedildiği için hamamı da külliyenin bir elemanı olarak değerlendirdik 2. Dulkadir Beyliği'nin kudretli hükümdarlarından Alâüddevle Bey (1480-1515), Maraş'ta birçok mimarî eser inşâ ettirerek şehrin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Bununla beraber Alâüddevle Bey, 1500 yılında vefat ettiği anlaşılan hanımı Şems Hatun adına da cami, medrese, türbe, hamam ve çeşmeden oluşan Şems Hatun Külliyesi'ni yaptırmıştır; Şems Hatun, Alâüddevle Bey'in amcası Rüstem Bey'in de kızıdır. Alâüddevle Bey'in Muharrem 906 H./ Temmuz 1500 M. tarihli vakfiyesine göre medrese, türbe ve hamamın 1500 yılı civarında yapıldığı anlaşılıyor. Cami ise bugün tahrip olan inşâ kitabesine göre, 915 H./ 1509-10 M. yılında yapılmış ve günümüze gelmeyen çeşmenin de camiyle beraber inşâ edildiği anlaşılmaktadır. Akdeniz Bölgesi'nde yer alan Kahramanmaraş, Ahır Dağı'nın güney eteklerinde ovaya hâkim meyilli bir arazi üzerine kurulmuştur. Kahramanmaraş, Anadolu ve Mezopotamya uygarlıklarının birbirleriyle karşılaştıkları bölgede bulunur. Şehrin tarihi Paleolotik Dönem'e (40.000-10.000) kadar uzanmaktadır. Üç kıtayı birbirine bağlayan Anadolu yarımadasının güney kapısını oluşturan Kahramanmaraş, tarih boyunca önemli bir uygarlık ve kültür merkezi olmuştur. Maraş, Mezopotamya ve Kuzey Suriye'yi Akdeniz, İç Anadolu ve Doğu Anadolu'ya bağlayan kervan yolunun üzerinde bulunmasından dolayı, Orta Tunç Çağı'ndan başlayarak XIX. yüzyıla kadar önemini korumuştur 3. Maraş ve çevresi 1085 yılında Türklerin idaresine geçmiş, fetihten sonra Anadolu Selçuklu Devleti'ne bağlanmıştır 4. XIV. yüzyılın ilk yarısında bu bölge, Oğuzlar'ın Bozok koluna mensup Dulkadirli Türkmen hanedanının eline geçmiştir. Aşiret reisi Zeyneddin Karaca Bey, Maraş ve Elbistan çevresinde 1337 yılında Dulkadir Beyliği'ni kurmuştur. Beylik, bazen Osmanlılara, bezen Memlûklere bağlı kalmak suretiyle varlıklarını 1337-1522 yılları arasında devam ettirmişlerdir 5. Yavuz Sultan Selim, 1515 yılında Sinan Paşa komutasındaki orduyu Dulkadir Beyliği hükümdarı Alâüddevle Bey'in üzerine gönderdi. Bu savaşta Alâüddevle Bey yenildi ve idam edildi. Yavuz Sultan Selim beyliğin idaresini Dulkadiroğullarından Şehsuvaroğlu Ali Bey'e verdi. 1522'de Ali Bey'in idamından sonra Maraş ve çevresi tamamen Osmanlı topraklarına katılarak, bu bölgede "Zülkadiriye Eyaleti" kuruldu 6.

798 KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU Cami Mimarî ve Süsleme Özellikleri: a) Mimarî: Cami, avlu kapısının sağ (güney) tarafında yer alan ve bugün tahrip olan inşâ kitabesine göre, 915 H./1509-10 M. yılında 7 Alâüddevle Bey (1480-1515) tarafından hanımı Şems Hatun adına inşâ ettirilmiştir 8. Eğimli bir arazi üzerine inşâ edilen yapı, birçok onarım gördüğü için orijinal özelliğini kısmen yitirmiştir (Resim: 1). Cami XX. yüzyılın başlarında yangın geçirmiş ve avlu kapısının üzerinde önceden 1324 H./1906 M. tarihli tamir kitabesi bulunmaktaymış 9. Yapı yakın zamanlarda da tamir edilerek, duvarlar içten ve dıştan sıvanarak badana edilmiş, kırma kiremit çatılı ahşap tavan yenilenmiş, kuzey tarafta yer alan avluya betonarme olarak hela ve abdest muslukları ile cami görevlisi için lojman yapılmıştır. Ahşap tavanlı camiler grubuna giren yapı; dıştan yaklaşık 8.20 x 24.00 m. ölçülerindeki harim ile kuzey tarafına yerleştirilen 3.50 x 15.70 m. ölçülerinde dört gözlü son cemaat yeri ve tek şerefeli minareden oluşur. Minare, cümle kapısı ve mihrapta sarımtrak renkte ince yonu taş, duvarlarda kaba yonu ve moloz taş, örtü sisteminde ahşap malzeme kullanılmıştır. Caminin güney, kuzey ve batı duvarlarında pencereler açılarak cephelerin mashiiği giderilmeye çalışılmıştır. Son cemaat yeri ile harimin orijinalinde ahşap kirişlemeli toprak dam ile örtüldüğünü sanmaktayız. Sonradan bu hacimler alttan düz ahşap tavan, üstten de kırma kiremit çatıyla kapatılmıştır. Cami avlusuna batı cephede açılan 1.65 x 1.75 m. ölçülerinde basık kemerli ve söveli kapıdan girilir (Resim: 2). Harimin kuzeyine yerleştirilen dört gözlü son cemaat yerinin örtü sistemi güneyde duvara, kuzeyde sekizgen kesitli dört ahşap direk ile taş payeye istinad etmektedir (Çizim: 1). Ahşap direkler, zeminden 0.65 m. yükseklikte duvarın üzerine yerleştirilen taş kaidelerin üzerine oturmaktadır. Son cemaat yeri avlu zemininden bir basamak yüksekte tutularak, batı tarafı yarı yüksekliğe kadar duvar örülerek kapatılmıştır. Bu mekân doğu tarafta türbenin merdiven sahanlığına kadar uzanır. Cami eğimli bir arazi üzerine inşâ edildiği için arsanın kot farkından dolayı, son cemaat yerinin zemini, türbenin merdiven sahanlığından 0.95 m. alçakta kalmaktadır (Resim: 3). Harim kısmına, kuzey duvarına yerleştirilen ve mihrabın ekseninden 0.40 m. batı tarafa kaydırılan 1.05 x 1.90 m. ölçülerinde basık kemerli ve söveli cümle kapısından girilir (Resim: 3). Hafif çarpık plânlı ve yaklaşık 6.20 x 22.00 m. ölçülerinde olan enine dikdörtgen plânlı iç mekân, yanlarda duvarlara istinad eden düz ahşap tavanla örtülmüştür. Tavanın zeminden yüksekliği 5.00 m.dir. Zemini tahta ile kaplanan iç mekân, son cemaat yerinden bir basamak yüksekte tutulmuştur (Resim: 4). Harimin doğu tarafının alt kısmında, dıştan altı basamaklı merdivenle inilen türbe bulunmaktadır. Türbeden dolayı, harimin doğu tarafının yaklaşık 7.30 m.lik kısmı, iç mekânın zeminden 1.40 m. yükseklikte ve dört basamaklı merdivenle çıkılan seki şeklinde düzenlenmiştir. Teravih namazlarında kadınlar mahfili olarak da kullanılan bu bölüme hem iç mekândan çıkılmakta, hem de son cemaat yerinin doğusunda yer alan eyvan türü taçkapıdan geçilerek "L" biçiminde dar bir koridordan ulaşılmaktadır (Çizim: l;resim: 4-5). Betonarme olan koridorun onarımlar sırasında yapıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda bahsettiğimiz taçkapı medreseye ait olup, bu yapı 1920'li yıllarda fonksiyonunu sürdürmüştür 10. Daha sonra medrese yıkılınca onarımlar sırasında taçkapı bu şekilde düzenlenmiştir. Ayrıca türbenin üst kısmını oluşturan sekinin kuzey duvarında açılan pencere, bezemeleriyle caminin diğer pencerelerinden ayrılmaktadır. Burada görülen taş süslemeler, medresenin taçkapı sındaki bezemelerin aynısıdır. Ayrıca yaşlıların anlattıklarına göre türbenin üst kısmını oluşturan seki dershane olarak kullanılmaktaymış. Bu

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 799 sebeplerden dolayı medrese ve türbenin birlikte yapılarak, caminin daha sonra inşâ edildiği ve medrese yıkılınca camide böyle bir düzenlemeye gidildiği anlaşılmaktadır. Harim kısmının aydınlığı alttan; batı ve kuzey duvarlarında üçer üstten; kuzey ve batı duvarında ikişer, güney duvarında beş adet olmak üzere toplam onbeş (15) pencereyle sağlanmıştır. Boyutları 0.78 x 1.35 m. ilâ 1.25 x 1.70 m. arasında değişen pencereler dikdörtgen kesitli, basık kemerli ve kaş kemerli yapılmıştır (Resim: 3-4). Sadece güney duvarının üst kısmındaki pencereler mazgaldır. Onarımlar sırasında bazı pencereler aslî durumunu kaybetmiştir. Güney duvarında cümle kapısının ekseninden 0.40 m. kadar doğu tarafa yerleştirilen 2.50 x 3.35 m. ölçülerindeki taş mihrabın nişi duvar kalınlığı içinde kaldığından dolayı dışa taşıntı yapmaz. Mihrap çerçevesi iç mekâna doğru 0.18 m. çıkıntı yapar. Mihrap nişi, yarım daire plânlı ve hafif sivri kemerli olup 0.75 x 0.95 x 2.05 m. boyutlarındadır. Mihrap dıştan düz silmeyle kuşatılmış ve nişin iki yanma simetrik olarak dilimli gövdeye sahip sütunceler yerleştirilerek, başlık kısımları kandillik olarak düzenlenmiştir. Mihrap onarımlar sırasında sıvanarak badana edilmiş ve üst kısmına üçgen alınlık yapılmıştır (Resim: 6). Harimin güneybatı tarafına basit ahşap minber, cümle kapısının üst kısmına da ahşaptan müezzin mahfili yapılmıştır (Resim: 4, 6). Tamamen kesme taştan yapılan minare, son cemaat yerinin kuzeydoğu tarafına yapıdan 1.05 m. uzaklıkta çapraz biçimde yerleştirilmiştir. Cami eğimli bir arazi üzerine inşâ edildiğinden dolayı minare, son cemaat yerinin zemininden altı basamak yüksekte kalmaktadır (Çizim: l;resim: 7). Selçuklu geleneğine bağlı ve mahallî özelliklere uygun yapılan minare, Memlûk sanatına ait bazı özellikleri de bünyesinde taşımaktadır. Dikdörtgen kesitli kapı kaidenin kuzeybatı kenarına açılmıştır. Minare yetmişbeş (75) basamaklı olup, zeminden petek kısmının külahına kadar olan yüksekliği 21.30 m. dir. Kare kesitli kaidenin üst köşeleri pahlanarak sekizgen plânlı pabuçluk kısmına, buradan da profilli silmelerle gövdeye geçilir. Gövde kısmı, alttan yukarıya doğru kademeli bir şekilde hafifçe incelen üç bölünmden oluşur. Alt ve üst kısımlar silindirik, orta bölüm ise sekizgen plânlı yapılarak, farklı bir form elde edilmeye çalışılmıştır. Bölümler arasındaki geçiş profilli silmelerle sağlanmıştır (Resim: 7). Türk sanatında bu tip minare gövde formuyla pek karşılaşmıyoruz. Şerefe altı iki sıra mukarnasla hareketlendirilmiş ve şerefe kısmı ahşap korkulukla çevrelenmiştir. Petek kısa ve biraz kalın yapılarak, ahşap direkler üzerine oturan geniş saçaklı iki kademeli sac ile örtülmüştür. Üstteki kısa saçaklı örtü, konik bir külahla nihayetlenmektedir. Minarede görülen bu tür uygulama yöresel bir özellik olup, bölgenin ikliminden kaynaklanmaktadır. Merdiven boşluğu gövde kısmında yer alan dikdörtgen kesitli sekiz (8) küçük pencereyle aydınlatılmıştır (Resim: 8). b) Süsleme: Oldukça sade inşâ edilen camide dikkâti çeken taş bezemeler; harimin doğu tarafındaki sekinin kuzey duvarında açılan pencere ile minare ve avlu kapısının sağ dış yüzüne yerleştirilen kitabede görülür. Harimin kuzey duvarındaki dikdörtgen kesitli pencere; alttan ve yanlardan bordürlerle, üstten de içleri istiridye motifleriyle unsurlanan tek sıra iri mukarnaslardan oluşan bir çerçeve içerisine alınmıştır. Çerçeveyi oluşturan yan bölümler üçer sıra bordürie kuşatılmıştır. Dıştan birinci ince bordur mukarnaslarla, ikinci bordur kıvrık dallarla birbirine bağlanan realist üslûpta işlenen papatya motifleriyle, üçüncü ana bordur ise simetrik rumîlerin içine yerleştirilen palmet desenleriyle bezenmiştir. Pencere kanadının alt çerçevesini oluşturan ince bordur de mukarnaslarla dekore edilmiştir (Resim: 9-10). Pencerede görülen bitkisel bezemelerin aynısına, hemen bitişiğinde yer alan medresenin taçkapısında da yer verilmiştir (Resim: 9-10). Üstten mukarnaslı frizle nihayetlenen pencere formu daha çok güneyli özellikler olup, Memlûk sanatının etkilerini yansıtmaktadır. Minare sahip olduğu form itibariyle Türk sanatının önemli örneklerinden biridir. Kapının

800 KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU üzerine rastlayan bölüme, ortası kabaralı, oniki kollu bir yıldız motifi işlenmiştir. Gövdenin sekizgen planlı kısmının ortalarına dikdörtgen kesitli dört pencere ile dört yüzeysel niş yapılarak eser monotonluktan kurtarılmaya çalışılmıştır. Dikkâti çeken önemli bezeme, gövdenin üst kısmını oluşturan silindirik kısımda görülür. Gövdenin yaklaşık 1.00 m. alt kısmında, değişik geometrik motiflerle süslü sekiz kabaraya yer verilmiştir. Gövdenin nihayetlendiği bölüm ise tersii-düzlü yerleştirilen palmetlerden ibaret bordürle sınırlandırılmıştır. Bitkisel bordürün alt kısmında beyaz taştan bir kuşağa yer verilerek, farklı bir renk kontrastı oluşturulmaya çalışılmıştır. Şerefe altı biraz iri tutulan tek sıra mukarnasla hareketlendirilmiştir. Ayrıca petek kısmındaki sac saçağın uçları lambriken motifleriyle nihayetlenmektedir (Resim: 8). Avlu kapısının dış yüzünde yer alan dört satırlık taş kitabenin uçları simetrik olarak alttan palmet, üstten de realist üslûpta çiçek motifiyle dekore edilmiştir (Resim: 11). Kitabe: Avlu kapısının sağ (güney) dış yüzünde duvara yerleştirilmiş 0.40 x 1.30 m. ölçülerinde iki parça taştan oluşan dört satırlık bir kitabe bulunmaktadır. Kitabe okunamayacak kadar tahrip olmuştur. Fakat kitabenin bazı satırları Arifî Paşa ve Besim Atalay tarafından 1332 H./1914 M. yılında okunmuştur. Arifî Paşa, yangın esnasında bu kitabenin ilk iki satırının okunamayacak derecede bozulmuş olduğunu ifade ederek, son iki satırını kaydetmiştir 11. 1 2 3. Şems Hâtûn binti el-emîr, el kebîr, eş şehîd, es-sa'îd 4. Rüstem Zülkâdirî Allahümme eyyidhü ve'1-hümâ ve eyyid nasrehâ senete hamse ve 'ışrîn ve tis'a mi'e. Besim Atalay ise, kitabenin daha önce caminin içinde olduğunu ve tamir esnasında çeşmenin üstüne yerleştirildiğini ifade ederek, çok yerlerinin okunmadığını belirtmiştir 12. 1. Beııa hazihi'l-imareti Alâe'd-devleti ve'd-dîni etâlallâhu umrahu ve ebbede mü İken ıı 2. Bi-melekûtihi el-hâtûnu'1-muazzamatu Şemsî Hâtûn binti el-emîr, el-kebîr, essa'îd, eş-şehid, el emîr 3. Rüstem el-kâdirî Allahümme eyyid devletehümâ ve eyyid nasrahümâ fî târih hamse 'aşere ve tis'a mi'e... Kitabeye göre caminin Alâüddevle Bey tarafından, hanımı ve Rüstem Bey'in kızı Şems Hatun adına 915 H./1509-10 M. yılında inşâ ettirildiği anlaşılıyor. Medrese Mimarî: Taçkapının alınlığında yer alan inşâ kitabesi tahrip olduğu için yapım tarihini kesin olarak bilemiyoruz. Fakat Dulkadir Beyliği hükümdarı Alâüddevle Bey'in Muharrem 906 H./ Temmuz 1500 M. tarihli vakfiyesinde medresenin adı geçmektedir. Vakfiyeye göre medresenin, 1500 yılı civarında Alâüddevle Bey tarafından hanımı Şems Hatun adına inşâ ettirildiğini düşünmekteyiz 13. Hatuniye Külliyesi'nin bir elemanı olan medrese, caminin doğu tarafına yapılmıştır. Camiden önce inşâ edilen medrese, 1920'li yıllara kadar fonksiyonunu sürdürmüş, fakat daha sonra yıkılmış ve sadece taçkapısı günümüze gelmiştir 14. 1910'lu yıllarda yapının adı, "Gülşen-i Maarif Okulu" olarak geçmektedir 15. Ayrıca 1319 H./ 1901 M. tarihli Maarifi Salnamesi'nde, medresede elli (50) talebenin öğrenim gördüğü belirtilmektedir 16. Medresenin taçkapısı, sarımtrak renkte ince yonu taştan yapılmıştır.yapının mimarî durumu konusunda ana hatlarıyla kaynaklardan bilgi sahibi olmaktayız. Besim Atalay; 216 m 2 ebadındaki medresenin iki katlı yapılarak toplam sekiz (8) oda ile bir (1) dershaneden oluştuğunu belirtmektedir 17. Medresenin batı cephesine yerleştirilen eyvan türü taçkapı 2.70 m. genişliğinde olup, eyvanın

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 801 derinliği 1.08 m. dir. Girişin iki yanına simetrik olarak, profilli silmelerle nihayetlenen oturma sekileri yapılmıştır. Dikdörtgen kesitli esas giriş açıklığı, zeminden üç basamak yüksekte tutulmuştur. Taçkapı üç yandan iki sıra bordürle kuşatılmıştır. Dıştan birinci bordur, simetrik rumîlerin içerisine yerleştirilen palmetlerle dekore edilmiş ve bezemeler önemli ölçüde tahrip olmuştur. İkinci bordur sade tutulmuştur. Taçkapı sonradan sıvandığı için bezemlerin bir kısmı sıvanın altında kalmıştır. Esas giriş açıklığının üstüne yerleştirilen 0.35 x 1.10 m. ölçülerindeki iki satırlık taş kitabedeki yazıların çoğunluğu kırılmış, diğerleri de okunamayacak kadar tahrip olmuştur. Kitabe zencirek motifinden ibaret bir çerçeve içerisine alınarak, uç kısımları rumî ve palmet motifiyle dekore edilmiştir. Bu bezemeler de önemli ölçüde tahrip olmuştur. Türbe Mimarî: Türbenin inşâ kitabesi olmadığı için yapım tarihini bilemiyoruz. Fakat 1500 yılı civarında Alâüddevle Bey tarafından hanımı Şems Hatun adına inşâ ettirildiğini düşünmekteyiz 18. Günümüze bazı onarımlar görerek gelen yapı, orijinal dokusunu önemli ölçüde korumaktadır. Yakın zamanlarda yapılan tamirde iç duvarlar ve örtü sistemi sıvanarak badana edilmiş, zemin karo ile kaplanmıştır. Tek katlı türbeler grubuna giren yapının inşâsında sarımtrak renkte taş malzeme kullanılmıştır (Çizim: 2). Türbe, caminin iç mekânının doğu tarafındaki sekinin alt katında yer alır; bundan dolayı harimin doğu bölümünün yaklaşık 7.30 m.lik kısmı, iç mekânın zemininden 1.40 m. yükseklikte ve dört basamaklı merdivenle çıkılan seki şeklinde düzenlenmiştir. Türbeye, caminin son cemaat yerinin doğu tarafında ve minarenin karşısında yer alan altı taş basamaklı merdivenden inilir. Arazinin eğiminden oluşan kot farkından dolayı merdivenin sahanlığı, son cemaat yerinin zemininden 0.95 m. daha yüksektir. Türbeye kuzey duvarında açılan dikdörtgen kesitli kapı açıklığından girilir. Kuzey-güney doğrultusunda yerleştirilen ve beşik tonozla kapatılan iç mekân, 3.02 x 4.25 m. boyutlarındadır. Zeminden beşik tonozun kilit taşına kadar yükseklik 1.90 m.dir. İç mekânın zemini, kapı eşikliğinden bir basamak yüksek tutulmuştur. Türbenin içinden yan yana yerleştirilen yazısız basit iki tahta sanduka bulunmaktadır. Bunlardan birinin, Alâüddevle Bey'in Muharrem 906 H./ Temmuz 1500 M. tarihli vakfiyesine göre, Şems Hatun'a ait olduğu anlaşılmaktadır. Diğer sandukanın da Şems Hatun'un oğluna veya Kahramanmaraş'ın Kurtuluş Savaşı'nda şehit düşen bir gence ait olduğu ifade edilmektedir 19. Yapı sade bir şekilde inşâ edilmiştir. Hamam Mimarî: Hamamı inşâ kitabesi olmadığı için yapım tarihini bilemiyoruz. Fakat arşiv belgelerine göre, 1500 yılı civarında Alâüddevle Bey tarafından hanımı Şems Hatun adına inşâ ettirildiği anlaşılmaktadır 20. Şehrin ticarî bölgesinde yer alan yapı, hem dükkânlar tarafından, hem de üst katına sonradan otel ve iş yerleri yapıldığı için dıştan pek belli olmamaktadır. Fonksiyonunu sürdüren hamam, şahısların mülkiyetindedir. Günümüzde bu yapı "Pazar Hamamı" ismiyle bilinmektedir; "Marmara" ismi 1957 yılındaki tadilâttan sonra verilmiştir. Hamam 1957 yılında büyük bir tadilât geçirmiş ve orijinal dokusunu kısmen yitirmiştir. Bu onarımlarda soyunmalık kısmı tamamen yıkılarak betonarme olarak yeniden yapılmış kuzey,

802 KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU güney ve batı cephelerine dükkânlar yerleştirilmiştir. Ilıklık ve sıcaklık kısımlarındaki kubbeler etek kısımlarına kadar yıkılarak, örtü sistemleri düz betonla kapatılmıştır. Hamamın üst katına betonarme olarak otel ve işyerleri inşâ edilmiştir. Hamamın iç bölümünde de bazı değişiklikler yapılmıştır. Yapının ılıklık ve sıcaklık kısımları ile sıcak su deposu orijinal dokusunu önemli ölçüde korumaktadır. Onarımlar sırasında duvarlar ve örtü sistemleri içten sıvanarak badana edilmiş, ılıklık kısmının duvarları belli bir yüksekliğe kadar fayansla kaplanmıştır. Hamam, doğu-batı doğrultusunda eğimli bir arazi üzerine yapılmıştır. Dıştan yaklaşık 13.00 x 29.00 m. ölçülerindeki yapı; üç eyvanlı ve iki hücreli hamamlar grubuna girer. Hamam, aynı eksenler üzerinde sıralanan soyunmalık, ılıklık, sıcaklık ve sıcak su deposu ile külhandan oluşur. Rüzgârlık kısmı soyunmalığın kuzey tarafına alınmıştır Çizim: 3). Hamamın duvarlarında kaba yonu ve moloz taş, örtü sisteminde tuğla, zemin kaplamasında kesme taş malzemenin kullanılmıştır. İç mekândaki hacimlere geçişi sağlayan kapı açıklıkları, dikdörtgen kesitli ve hafif sivri kemerlidir. Yukarıda belirttiğimiz gibi, hamamın batı tarafında yer alan rüzgârlık ve soyunmalık kısımları, 1957 yılında yıkılarak betonarme olarak yeniden yapılmıştır. Günümüzde hamama, kuzey cephenin batı tarafında açılan dikdörtgen kesitli kapıdan iki bölümlü küçük "rüzgârlık" kısmına, buradan da iki katlı soyunmalık bölümüne geçilir. Hafif çarpık plânlı bu mekânın duvar kenarlarına kapı girişleri hariç soyunma sekileri, orta kısmına küçük bir şadırvan, güney tarafına da peştamal kurutma hacimleri yapılmıştır. Üst katta ise soyunma kabinleri bulunmaktadır. Orijinalinde yaklaşık 9.00 x 9.00 m. ölçülerinde olduğu anlaşılan soyunmalık kısmının, 1940 yılı civarında çekilen fotoğrafta, sekizgen kasnak üzerinde yükselen aydınlık fenerli kubbeyle kapatıldığı görülmektedir. Hamam sahiplerinden öğrendiğimize göre, bu bölümün iç düzenlemesi şehirdeki diğer hamamların soyunmalık kısımlarına benzemekteymiş. Bu bilgi ışığında pandantifi i kubbenin, iç mekânın duvarlarında kurulan dört sivri kemerin üzerine oturduğu anlaşılmaktadır. Aydınlık fenerinin altında da sekizgen kesitli şadırvan mevcutmuş. Soyunmalık kısmının batı duvarında açılan kapıdan ılıklık kısmına geçilir. Kuzey-güney doğrultusunda yerleştirilen ılıklık, 3.30 x 11.10 m. ölçülerinde üç bölümlü bir mekândır. Ortada iki sivri kemerle sınırlandırılarak oluşturulan kare plânlı hacim, pandantiflerle geçilen kubbeyle kapatılmıştır. Yanlardaki eyvan görünümlü bölümler ise çapraz tonozlarla örtülmüştür. Bu bölümün orijinalinde, örtü sistemlerinde açılan ışık gözleriyle aydınlatıldığı anlaşılmaktadır. Fakat 1957 yılındaki tadilatta hamamın üst katına otel yapılınca ılıklık kısmının ışık gözleri iptal edilerek, kuzey duvarının üst kısmında pencere açılmıştır. Bununla beraber kubbe de pandantifler haricinde tamamen yıkılarak beton tabla ile kapatılmış ve ortasına aydınlık feneri yapılmıştır. Bu onarımlar sırasında ılıklığın kuzey tarafına hela ve traşlık bölümleri yapılmıştır. Ayrıca güney taraftaki eyvan görünümlü hacmin kuzey tarafı duvarla örülerek kapı yerleştirilmiş, doğu duvarı da yıkılarak sadece bu kısım sıcaklık bölümüyle birleştirilmiştir. Orijinalinde sıcaklık kısmına, doğu duvarının hafif güney tarafına kaydırılan kapıdan girildiği anlaşılmaktadır. İçten 7.30 x 11.20 m. ölçülerinde olan bu bölüm, kubbeli merkezî bir mekân etrafında aksiyal olarak tertiplenmiş üç eyvan ile iki köşe halvetinden oluşmaktadır. Yıldız tonozlu eyvanlar sivri kemerlerle, biri pandantifli, diğeri üçer dilimli tromplu kubbeyle örtülen köşe halvetleri ise hafif sivri kemerli birer kapıyla orta mekâna açılırlar. Halvetlerde geçiş sistemlerinin arasında kalan duvar yüzeyleri, sağır sivri kemer ve dekoratif nişlerle hareketlendirilmiştir. Merkezî mekân, dört sivri kemerin üzerine oturan 4.70 m. çapında pandantifli kubbeyle örtülmüştür. Sıcaklığın ortasında göbek taşı bulunur. Onarımlar sırasında hamamın üst katına otel yapılınca, kubbeler etek kısımlarına kadar yıkılarak açıklık düz betonla kapatılmış ve duvarların üst kısımlarına pencereler açılmıştır. Orijinalinde iç mekânın aydınlığı, örtü sistemlerinde açılan ışık gözlerinden sağlanmaktaydı. Doğu taraftaki eyvanın doğu duvarında sıcak su deposuna açılan küçük pencere bulunmaktadır. Sıcaklık kısmının doğu tarafına, kuzey-güney yönünde boydan boya uzanan ve sivri beşik tonozla örtülen 2.30 x 11.20 m. ölçülerinde sıcak su deposu yerleştirilmiştir. İç mekânın aydınlığı

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 803 bir ışık gözüyle sağlanmıştır (Çizim: 3). Su deposunun doğu tarafında yer alan külhan kısmı, orijinal özelliğini yitirmiştir. Yapı oldukça sade inşâ edilmiştir. Vakfiye : Külliyenin banisi olan Alâüddevle Bey, Muharrem 906 H./ Temmuz 1500 M. tarihli vakfiyesinde; Maraş Çarşısı (S yakınında yer alan Hatuniye (Pazar-Marmara) Hamamı'nın yarısını, çarşıdaki 14 dükkânı, Taçduman Pınarı'nın yarısını, 2 arazi, 2 bağ, 1 bahçe, 1 değirmen, Elbez Köyü'nün yarısını ve Zillihan Köyü'nün 1/4'ünü Hatuniye (Şems Hatun) Medresesi'ne vakfettiğini belirtmektedir 2 '. Şems Hatun (Hatuniye) Camii'nin vakıf gelirleri genellikle, külliyenin elemanı olan medrese ile birlikte tahsis edilmiştir. 1563 tarihli Maraş Tahrir Defteri'nde vakıf gelirlerinden bazıları cami adına, bazıları medrese adına, bir kısmının da her ikisi adına kaydedildiği görülmektedir. Sadece cami adına Maraş'ın Tiyek Nahiyesi'ne bağlı köylerden Seyrek'in tamamı, Ekiz'in yarısı, Bolu ve Beşbincilü köylerinin de 1/4 gelirleri camiye vakfedilmiştir 22. 1563 tarihli Maraş Tahrir Defteri'nde; Maraş Çarşısı yanındaki Hatuniye Hamamı ile onaltı (16) dükkân, iki (2) değirmen ve iki (2) bahçenin cami ile medreseye vakfedildiği ve bu gayri menkûllerin toplam yıllık gelirinin 11.950 akçe olduğu kayıtlıdır 23. Alâüddevle Bey Muharrem 906 H./ Temmuz 1500 M. tarihli vakfiyesinde, vefat eden hanımı Şems Hatun'un ruhuna cüz okuyan kimseye de Ekiz Köyü'nün yarısını vakfettiğini belirtmektedir 24. 1563 tarihli Maraş Tahrir Defteri'nde ise, bu köyün vakıf hissesinin yıllık gelirinin 1024 akçe olduğu kayıtlıdır 25. Arşiv kayıtlarında hamamın 1525'de yıllık gelirinin 5.000 akçe 26, 1563 yılında ise 9.600 akçe olduğu görülmektedir 27. 1526 tarihli tahrir defterinde cami ve medresenin gelirleriyle ilgili bir kayıt bulunmamaktadır 28. Hacı Bayezid bin İskender'in Evâsıt-ı Zilhicce 1027 H./ Kasım 1618 M. tarihli vakfiyesinde; Maraş'ın Sûk-i Sultani'de (Saraçhane Çarşısı) bulunan dükkânlardan altısının (6) arsası Hatuniye Camii'nin vakfı olduğundan dolayı, her dükkân için senede altışar (6) dirhem paranın camiye verilmesi gerektiği belirtilmektedir 29. Arşiv kayıtlarında 1328 H./ 1910 M. yılında medresenin yıllık geliri 285 kuruş olarak geçmektedir 30. 29 Zilhicce 1125 H./ 17 Ocak 1714 M. tarihli arşiv belgesinde, Şems Hatun Medresesi'ne müderris olarak atanan Mehmet Efendi'nin yevmiyesinin 14 akçe olduğu kayıtlıdır 31. Ayrıca 1259 H./1843 M., 1262 H./1846 M. ve 1269 H./1853 M. tarihli arşiv belgelerinde cami görevlileri hakkında bilgiler bulunmaktadır 32. Değerlendirme Kahramanmaraş Şems Hatun (Hatuniye) Külliyesi'ni oluşturan cami, medrese, türbe, hamam ve çeşme, Dulkadir Beyliği hükümdarı Alâüddevle Bey tarafından merhum hanımı Şems Hatun adına inşâ ettirilmiştir. Medrese, türbe ve hamam 1500 yılı civarında, cami ile çeşme ise 1509-10 yılında yapılmıştır. Bu yapılardan çeşme günümüze gelmemiş, medrese ise yıkılmış olup sadece taçkapısı mevcuttur. Cami, medrese, türbe ve çeşmenin, arsanın yetersiz ve arazinin topografik yapısından dolayı bir arada organik bir bütünlük oluşturacak şekilde eğimli bir alan üzerine inşâ edildiği görülür. Caminin doğu tarafında medrese, harimin doğu tarafının alt kısmında türbe, caminin batı

804 KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU cephesine ise çeşme yerleştirilmiştir. Bu yapı topluluğu küçük bir külliye görünümü sergilemektedir. Hamam ise bu yapılardan ayrı olarak Ulu Camii'nin 50 m. kadar güney tarafında bulunur. Şems Hatun Camii, ahşap tavanlı camiler grubuna girer. Yapı enine dikdörtgen plânlı harim ile kuzey tarafına yerleştirilen dört gözlü son cemaat yeri ve tek şerefeli minareden oluşur. Ahşap malzeme Türk sanatında sevilerek bol miktarda kullanılmıştır. Türk mimarîsinde ahşap tavanlı camilerin bilinen en eski örnekleri Gazneli ve Karahanlı sanatında görülür 33. Anadolu'daki ahşap direkli ve ahşap tavanlı camilerin kaynağı Gazneli ve Karahanlı sanatına kadar uzanmaktadır. Anadolu'da ahşap camiler Selçuklulardan başlayarak, Osmanlılar'in son dönemine kadar yapılmıştır. Kösedağ Savaşı'ndan (1243) sonraki Moğol istilâsının sebep olduğu göçler ve değişen siyasî durum, Selçukluların ekonomik yapısı üzerinde de tesirlerini ağırlıklı olarak hissettirmiştir. Milletin ve devletin gittikçe fakirleşmesiyle önceki âbidevî yapıların yerini, temini ve kullanımı kolay olan ahşap malzemeli eserlerin aldığı görülür. Aynı şekilde XIV-XVI. yüzyıl Beylikler Devri cami ve mescitlerinde de ahşap tavanlı örnekler daha da bollaşır. Kahramanmaraş'ta tarihî özelliği hâiz otuzbir (31) camiden yirmialtısı (26) ahşap tavanlı inşâ edilmiştir. Şems Hatun (Hatuniye) Camii gibi ahşap tavanlı camiler Anadolu Beylikleri döneminde de sevilerek yapılmıştır. Bu tip yapılara örnek olarak; Safranbolu Gazi Süleyman Paşa Camii (1322 yılı civarı), Sinop Fetih Baba Mescidi (1353), Kastamonu II. İbrahim Bey Camii (1439-1443) 34 ve Niğde Hanım Camii'ni (1452) 35 verebiliriz. Kahramanmaraş Şems Hatun Camii'nin minaresi, Selçuklu geleneğine bağlı ve mahallî özelliklere uygun yapılmış olup, Memlûklu sanatına ait bazı özellikleri de bünyesinde taşımaktadır. Minarenin gövde kısmı, alttan yukarıya doğru kademeli bir şekilde hafifçe incelen üç bölümden oluşur. Alt ve üst kısımlar silindirik, orta bölüm ise silindirik yapılarak, farklı bir form elde edilmeye çalışılmıştır. Aynı şekilde Kahramanmaraş'taki Ulu Camii (1442-1454) ve Bayazıtlı Camii'nin (1618 yılı civarı) minarelerinde de gövdenin alt kısmı silindirik, üst kısmı onikigen plânlı yapılmıştır. Türk sanatında bu tip minare gövde formuyla pek karşılaşmıyoruz; daha çok yöresel bir özellik olarak görülmektedir. Şems Hatun Camii'nin minaresinde şerefe üstü ahşap konstrüksiyonlu köşk tipinde yapılmıştır. Kahramanmaraş'taki minarelerin şerefeleri genelinde bu tipte oldukları görülür. Minarelerde bu tarzdaki uygulama bölgesel bir özellik olup, müezzini yazın güneşin sıcağından, kışın da yağmurdan korumak amaç edinilmiştir.aynı şekilde Gaziantep ve Adana gibi güney illerinde de bu tip minareler inşâ edilmiştir. Kahramanmaraş Şems Hatun Türbesi, caminin doğu tarafının alt kısmında yer almakta ve buraya taş basamaklı merdivenle inilmektedir. Orijinalinde türbenin, medresenin dershane kısmının altında olduğu ve medrese yıkılınca dershanenin camiye dahil edildiği anlaşılmaktadır. Arsanın yetersiz olması sebebiyle böyle bir uygulamaya gidildiği anlaşılmaktadır. Türk mimarîsinde, bu şekilde camiyle organik bir bütünlük oluşturan türbeyle karşılaşmıyoruz. Fakat yine Dulkadir Beyliği dönemine ait olan Elbistan Ümmet Baba Türbesi (XVI. yüzyılın ilk çeyreği) ile Kahramanmaraş İklime Hatun Türbesi (1547), kuzey taraflarına yer alan camilerle beraber kompleks birer yapı olarak inşâ edilmişler ve camilerin güney duvarlarında türbelere geçişi sağlayan kapılara yer verilmiştir. İslâm geleneklerine aykırı olmasına rağmen cami ve mescitlerde türbe kısmının yer alması ilgi çekicidir. Bilindiği gibi İslâm ülkelerinde IX. yüzyıla kadar mezar yapımı gelişmemiştir. Ancak İslâmiyet öncesine ait olan inanışlar, İslâmiyetle birlikte hemen silinmemiş, bu inanış ve düşünce sistemi içinde yeni bir biçimlenmeye etkisini sürdürmüştür. Zaman içinde şeyhlerin, ünlü din ve devlet adamları ile evliya mezarlarının İslâm öncesi güçlü geleneklerin etkisiyle kutsal bir niteliğe bürünmüştür. Anadolu'da böyle bir geleneğin mescit ve camilerde de sürdürülmesi tabii bir gelişmeyi göstermektedir 36. Şems Hatun Türbesi, tek katlı ve dikdörtgen plânlı olup beşik tonozla kapatılmıştır. Yapı, Beylikler mimarîsinin bir Özelliği olarak tek katlı inşâ edilmiştir. Bu özellikte tek katlı yapılan

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 805 türbe formu Türk mimarîsinde fazla tercih edilmemiştir. Bu tip yapıya örnek olarak, Amasya Torumtay Türbesi'ni (1278-79) verebiliriz 37. Üzeri beşik tonozla örtülen dikdörtgen plânlı ve tek katlı türbe şemasına daha çok eyvan tipi türbelerde rastlamaktayız. Kahramanmaraş Şems Hatun (Hatuniye) Hamamı, üç eyvanlı ve iki hücreli hamamlar grubuna girer. Yapı, aynı eksen üzerinde sıralanan soyunmalık, ılıklık, sıcaklık ve sıcak su deposu ile külhan kısmından oluşur. Mahallî bir özellik gösteren rüzgârlık bölümü ise soyunmalığın kuzey tarafına alınmıştır. Aynı şekilde Elbistan Selçuk Hamamı (1239 yılı civarı), Sivrihisar Şeydiler Hamamı (XIV. Yüzyıl) ve Konya- Meram Hasbeyoğlu Hamamı'nın (XV. yüzyıl) sıcaklık kısımları da üç eyvanlı ve iki hücreli bir plâna sahiptir 38. Kahramanmaraş Şems Hatun (Hatuniye) Medresesi yıkılmış olup, sadece eyvan türü taçkapısı ile dershane kısmının penceresi günümüze gelmiştir. Kaynaklarda iki katlı olduğu belirtilen medresenin plân şeması konusunda bilgimiz yoktur. Kahramanmaraş Şems Hatun Camii'nin kuzey duvarında açılan dikdörtgen kesitli pencere, alttan ve yanlardan bordürlerle, üstten de içleri istiridye motifleriyle unsurlanan tek sıra mukarnaslardan oluşan bir çerçeve içerisine alınmıştır. Üstten mukarnaslı frizle nihayetlenen pencere formu daha çok güneyli özellikler olup, Memlûklu sanatının özelliklerini yansıtmaktadır. Anadolu'da bu tip pencereler; Afyon-Çay Ebû'l-Mücahid Yusuf Türbesi (1278-79), Selçuk İsa Bey Camii (1375), Kahramanmaraş Taş Medrese (XVI. yüzyılın başları) ve Adana Ulu Camii'nin (1513-1541) türbesinde de görülmektedir 39. Şems Hatun Camii'nin minare gövdesinin üst kısmında güneyli bir özellik olarak siyah ve sarımtrak renkteki taşların atlamalı olarak yerleştirilmesinden oluşan bir kuşağa yer verilerek, farklı bir renk kontrastı oluşturulmuştur. İki renkli taş daha çok Memlûklu sanatının etkilerini yansıtmaktadır. Dulkadir Beyliği, kuruluşundan yıkılışına kadar Memlûklu Devleti ile siyasî ilişkisini sürdürmüş ve bundan dolayı Memlûklu sanatından belli ölçüde etkilendiği anlaşılmaktadır. Yine iki renkli taş bezemeye, Memlûklu sanatının etkisi altında kalan Gaziantep, Adana ve Diyarbakır gibi Anadolu'nun güney bölgelerinde de bolca yer verilmiştir. Aynı özellikteki bezemelere; Kahramanmaraş'taki Ulu Camii (1442-1454), Boğazkesen Camii (1480-1515), Bayazıtlı Camii (1618 yılı civarı), Saraçhane Camii (1618 yılı civarı), Sarayaltı Camii (1816 yılı civarı) ve Acemli Camii'nin (1912-1914) minarelerinde de rastlamaktayız. Notlar: 1. Caminin bulunduğu mahalle; Alâüddevle Bey'in Muharrem 906 H./ Temmuz 1500 M. tarihli vakfiyesinde "Şems Hatun Mahallesi", Osmanlılar döneminde "Hatuniye Mahallesi" isimleriyle kaydedilmiştir. Günümüzde "Kurtuluş Mahallesi" adı verilmişse de, yaşlı insanlar bu semtten hâlâ "Hatuniye Mahallesi" olarak bahsederler. "Hatuniye" adı, bu mahallede yer alan külliyenin, Alâüddevle Bey tarafından hanımı Şems Hatun adına yaptırılmasından kaynaklanmaktadır. Bkz. V.G.M. Arş., Defter Nu.: 509, Sahife: 106, Sıra Nu.: 98; A. Doğan, XIX. Yüzyılın İkinci Yarısında Maraş, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Konya, 1999, s. 132. 2. V.G.M. Arş., Defter Nu.: 590, Sahife 106, Sıra Nu.: 98. 3. Katip Çelebi, Cihan-Nümâ, İstanbul, 1145/1732, s.629-630; Anonim, Osmanlı İmparatorluğu'nda Kollar, Ulak ve İaşe Menzilleri, Ankara, 1966, s. 11, 14, 17; F. İlter, Osmanlılara Kadar Anadolu Türk Köprüleri, Ankara, 1978, s. 22; H.Z. Ülken, "Anadolu'da Şehirlerin Gelişimi", Çev.: A. Yuvalı, Millî Kültür, 77 (1990), s. 10-12; Y. Halaçoğlu, "Anadolu (Ulaşım ve Yol Sistemi)", mad. T.D.V. İslâm Ansiklopedisi, III,

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU İstanbul, 1991, s. 127; B. Darkot, "Maraş" mad., İslâm Ansiklopedisi, VII, İstanbul, 1993, s. 310. Anonim, "Kahramanmaraş" mad., Yurt Ansiklopedisi, VIII, İstanbul, 1982-1983, s. 5654; R. Yinanç - M. Elibüyük, Maraş Tahrir Defteri (1563), I, Ankara, 1988, s. XI-XII; O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, Üçüncü Baskı, İstanbul, 1993, s. 68-71. İ.H. Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, Üçüncü Baskı, Ankara, 1984, s. 169-173; R. Yinanç, Dulkadir Beyliği, Ankara, 1989, s. 8 v.d.; M.H. Yinanç, "Dulkadırlılar" mad., İslâm Ansiklopedisi, III, İstanbul, 1993, s. 655; B. Darkot, "Maraş" mad., İslâm Ansiklopedisi, VII, İstanbul, 1993, s. 311. R. Yinanç, a.g.e., s. 99 v.d.; Solakzâde Mehmed Hademi Çelebi, Solak-Zade Tarihi, Haz.: V. Çabuk, I, Ankara, 1989, s. 37, 112; B. Darkot, a.g.m., s. 311. Bugün avlu girişinin sağ (güney) dış yüzünde okunamayacak kadar tahrip olmuş, iki parça taştan ibaret 0.40 x 1.30 m. ölçülerinde dört satırlık kitabe bulunmaktadır (Resim: 107). Kitabenin alt kısmında mevcut olan çeşme, onarımlar sırasında ortadan kaldırılmıştır. Arifi Paşa 1332 H./1914 M. yılında yayınladığı makalesinde, avlu girişinin bitişiğindeki çeşme üzerinde yer alan dört satırlık kitabenin yangın esnasında 1. ve 2. satırlarının okunamayacak derecede tahrip olduğunu ifade ederek, son iki satırını kaydetmiştir. Arifî Paşa, 915 H./ 1509-10 M. tarihli olduğunu belirttiği kitabenin çeşmeye ait olduğunu ve çeşmenin de Alâüddevle Bey tarafından hanımı Şems Hatun'un hayrına yaptırıldığını zikretmiştir. Besim Atalay ise 1332 H./ 1914 M. yılında hazırlayıp, 1339 H./ 1920-21 M. tarihinde yayınladığı kitabında, caminin inşâ kitabesinin daha önce caminin içinde olduğunu ve tamir esnasında çeşmenin üstüne yerleştirildiğini ifade ederek, kitabenin önemli bir kısmını okumuş ve 915 H./ 1509-10 M. tarihli olduğunu kaydetmiştir. B. Atalay'ın belirttiği gibi, bu kitabenin çeşme ile bir ilgisi olmayıp caminin inşâ kitabesi olduğu anlaşılmaktadır Bkz. Arifî Paşa, "Maraş ve Elbistan'daki Zülkadir (Dulkadir) Oğulları Hükümeti", T.O.E.M., Sene: 7, Cüz 38, 1332 s. 95; B. Atalay, Maraş Tarihi ve Coğrafyası, İstanbul, 1339, s. 54-55. Ayrıca Dulkadir Beyliği hükümdarı Alâüddevle Bey Muharrem 906 H./ Temmuz 1500 M. tarihli vakfiyesinde; Maraş Çarşısı'nın hemen yakınındaki Hatuniye (Pazar - Marmara) Hamamı'nın yarısı ile birçok gayri menkûlü Şems Hatun Mahallesi'ndeki medreseye, vefat eden hanımı Şems Hatun'un ruhuna Kur'ân-ı Kerim okuyan kimseye de bir köyün yarısını vakfettiğini ifade etmektedir. Vakfiyede, camiden bahsedilmemiştir. Bu durum caminin, medrese ve türbeden sonra inşâ edildiğini göstermektedir; caminin mimarî yapısı ve diğer yapılarla konumu da bunu doğrulamaktadır. Bkz. V.G.M. Arş., Defter Nu.: 590, Sahife: 106, Sıra Nu.: 98. Bütün bu bilgiler ışığında caminin, Dulkadir Beyliği hükümdarı Alâüddevle Bey (1480-1515) tarafından, vefat eden hanımı Şems Hatun adına 915 H./1509-10 M. yılında inşâ ettirildiği anlaşılmaktadır. H. Gündoğdu da, Arifî Paşa'yı kaynak göstererek, caminin 915 H./1509-10 M. yılında inşâ edildiğini kaydetmiştir. Bkz. H. Gündoğdu, Dulkadırlı Beyliği Mimarîsi, Ankara, 1986, s. 32. Fakat bazı kaynaklarda caminin; XIV. yüzyıl, XV. yüzyıl 906 H./1500 M. ve 925 H./ 1519 M. tarihlerinde inşâ edildiğini ileri sürülmüştür. Bkz. Anonim, Cumhuriyet'in 50. Yılında

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 807 Kahramanmaraş İl Yıllığı, Ankara, 1973, s. 156; M.Z. Bayburtluoğlu, "Kahramanmaraş'ta Bir Grup Dulkadiroğlu Yapısı", Vakıflar Dergisi, X (1973), s. 241, 243; Anonim, "Kahramanmaraş" mad., Yurt Ansiklopedisi, VIII, İstanbul, 1982-1983, s. 5736; R. Tekin, Zülkadir Beyliği ve Osmanlı Devleti Zamanında Maraş Vakıfları, Harran Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisins Tezi, Şanlıurfa, 1996, s. 75-76. Kahramanmaraş Müzesi'nin arşiv kayıtlarında ise, caminin Osmanlılar döneminde 907 H./1501-2 M. tarihinde inşâ edildiği belirtilmiştir. Bkz. Kahramanmaraş Müzesi Arş., Tescil Tarihi: 6.12.1985, Sayı: 1629. Ayrıca bu yapı; 1563 tarihli Maraş Tahrir Defteri'nde "Şems Hatun Camii" ismiyle kaydedilirken, Evliya Çelebi "Hatuniye Camii" adıyla bahsetmiştir. Bkz. Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Çev.: Z. Danışman, XIII, İstanbul, 1971, s. 198; R. Yinanç-M. Elibüyük, Maraş Tahrir Defteri (1563), I, Ankara, 1988, s. 38. 8. Bazı yayınlarda caminin, Dulkadir Beyliği hükümdarı Alaüddevle Bey'in (1480-1515) hanımı Şems Hatun tarafından yaptırıldığı ve bundan dolayı yapıya "Hatuniye" adının verildiği belirtilmiştir. Ayrıca R. Yinanç, caminin girişindeki çeşme üzerinde yer alan kitabeye göre, Şems Hatun'un 915 H./1509 M. yılında öldüğünü ifade etmiştir. Bkz. O. Aslanapa, Türk Sanatı, II, İstanbul, 1984, s. 234; H. Gündoğdu, Dulkadırlı Beyliği Mimarîsi, Ankara, 1986, s. 32; R. Yinanç, Dulkadir Beyliği, Ankara, 1989, s. 121. Fakat kaynaklardan Şems Hatun'un, Afşin Eshab-ı Kehf Külliyesi'nde Ramazan 905 H./Mart 1500 M. tarihinde bir mescid yaptırdığını öğreniyoruz; R. Yinanç tarafından yayınlanan yapının kitabesi günümüze gelmemiştir. Ayrıca Alaüddevle Bey 906 H./l500-1 M. tarihli vakfiyesinde, hanımı Şems Hatun'un vefat ettiğini ve ruhuna Kur'ân-ı Kerim okuyan kimseye de bir köyün yarısını vakfettiğini belirtmektedir. Bu belgelerden Şems Hatun'un Mart 1500 M. tarihinden kısa bir süre sonra vefat ettiği anlaşılmaktadır. Diğer tarafatan 1323 H./ 1905 M. tarihli Maraş Şer'iye Sicili'nde, caminin Evkaf Nezâreti'ne mülhak vakıflardan olduğu ve Şems Hatun adına inşâ edildiği kaydedilmiştir. Bu belgeler ile inşâ kitabesindeki ifadelerden caminin, Alaüddevle Bey tarafından hanımı Şems Hatun adına 915 H./ 1509-10 M. yılında inşâ ettirildiği anlaşılmaktadır. Şems Hatun aynı zamanda Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim'in (1512-1520) büyük annesidir. Bkz. V.G.M. Arş., Defter Nu.: 509, Sahife: 106, Sıra Nu.: 98; B. Atalay, a.g.e., s. 54-55; R. Yinanç, "Eshab-ı Kehf Vakıfları", Vakıflar Dergisi, XX (1988), s. 312; R. Tekin, a.g.t., s. 78. 9. Arifi Paşa, a.g.m., s. 95; M. Erdoğan, "Osmanlı Devrinde Anadolu Camilerinde Restorasyon Faaliyetleri", Vakıflar Dergisi, VII (1968), s. 162; Anonim, Cumhuriyet'in 50. Yıllığında Maraş İl Yıllığı, Ankara, 1973, s. 156; H. Gündoğdu, a.g.e., s. 32. 10. B. Atalay, a.g.e., s. 154; Anonim, Madalyalı Tek Şehir Kahramanmaraş Dergisi, III (1986), s. 61. 11. Arifî Paşa, a.g.m., s,95. Ayrıca Evliya Çelebi, caminin kitabesinin "Ammere hâze'l-câmi' mübarek Şemse Mah Hatun binti Rüşte m bin Nasraddin bin Zeynelâbidin sene..." şeklinde olduğunu belirtmiştir. Fakat Arifî Paşa ile Besim Atalay'ın daha doğru okuduğunu düşünmekteyiz. Bkz. Evliya Çelebi Seyahatnamesi, XIII, s. 198. 12. B. Atalay, a.g.e., s. 54-55. 13. V.G.M. Arş., Defter Nu.: 590, Sahife: 106, Sıra Nu.: 98.

808 KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 14. B. Atalay, Maraş Tarihi ve Coğrafyası, Hazırlayan: M. Yusuf Özbaş, İstanbul, 1973, s. 165. 15. Anonim, Madalyalı Tek Şehir Kahramanmaraş Dergisi, III (1986), s. 61. 16. 1319 Tarihli Maarif Salnamesi, s. 540-542. 17. B. Atalay, Maraş Tarihi ve Coğrafyası, İstanbul, 1339, s. 154. 18. Hatuniye (Şems Hatun) Külliyesi'nin elemanı olan türbe, caminin doğu tarafının alt kısmına inşâ edilmiştir. Daha önce de belirttiğimiz gibi türbe, camiden önce yapılmıştır. Türbede medfun olan Şems Hatun, Dulkadir Beyliği hükümdarı Alâüddevle Bey'in hanımıdır. Kaynaklara göre Şems Hatun'un, Afşin Eshab-ı Kehf Külliyesi'nde Ramazan 905 H./ Mart 1500 M. tarihinde bir mescid yaptırdığını öğreniyoruz. Maalesef bu yapının kitabesi günümüze gelmemiş, fakat R. Yinanç tarafından yayınlanmıştır. Alâüddevle Bey Muharrem 906 H./ Temmuz 1500 M. tarihli vakfiyesinde ise, vefat eden hanımı Şems Hatun'un ruhuna Kur'ân-ı Kerim okuyan kimseye de bir köyün yarısını vakfettiğini ifade etmektedir. Bu belgelere göre, Şems Hatun'un Mart 1500 tarihinden kısa bir süre sonra vefat ettiği ve türbenin de Alâüddevle Bey tarafından hanımı Şems Hatun adına 1500 yılında inşâ ettirildiği anlaşılmaktadır. Bkz. V.G.M. Arş., Defter Nu.: 590, Sahife: 106, Sıra Nu.: 98; R. Yinanç, "Eshab-ı Kehf Vakıfları", Vakıflar Dergisi, XX (1988), s. 312. H. Gündoğdu ise, türbenin cami ile beraber 915 H./ 1509 M. yılında inşâ edildiğini ileri sürmüştür. Fakat yukarıda da zikrettiğimiz gibi, Alâüddevle Bey Muharrem 906 H./ Temmuz 1500 M. tarihli vakfiyesinde; Maraş Çarşısı'nın hemen yakınındaki Hatuniye (Pazar-Marmara) Hamamı'nın yarısı ile birçok gayri menkûlü Şems Hatun Mahallesi'ndeki medreseye, vefat eden hanımı Şems Hatun'un ruhuna Kur'ân-ı Kerim okuyan kimseye de bir köyün yarısını vakfettiğini ifade ederek, camiden bahsedilmemiştir. Ayrıca camide harim kısmının doğu bölümü, alt katında yer alan türbeden dolayı iç mekândan 1.40 m. daha yüksek tutulmuştur. Bu bölüme hem iç mekândan dört basamaklı merdivenle çıkılmakta, hem de son cemaat yerinin doğusunda yer alan eyvan türü taçkapıdan geçilerek "L" biçiminde dar bir koridordan ulaşılmaktadır. Betonarme olan koridorun onarımlar sırasında yapıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda bahsettiğimiz taçkapı medreseye ait olup, bu yapı 1920'li yıllar kadar fonksiyonunu sürdürmüştür. Daha sonra medrese yıkılınca onarımlar sırasında taçkapı bu şekilde düzenlenmiştir. Diğer taraftan türbenin üst kısmını oluşturan sekinin kuzey duvarında açılan pencere, bezemeleriyle caminin öbür pencerelerinden ayrılmaktadır. Burada görülen taş süslemeler, medresenin taçkapısmdaki bezemelerin aynısıdır. Ayrıca yaşlı insanların anlattıklarına göre, türbenin üst kısmını oluşturan seki dershane olarak kullanılmaktaymış. Bu sebeplerden dolayı medrese ve türbenin birlikte yapılarak, 915 H./ 1509-10 M. tarihli caminin daha sonra inşâ edildiği ve medrese yıkılınca camide böyle bir düzenlemeye gidildiği anlaşılmaktadır. Bkz. V.G.M. Arş., Defter Nu.: 590, Sahife: 106, Sıra Nu.: 98; H. Gündoğdu, Dulkadırlı Beyliği Mimarîsi, Ankara, 1986, s. 60. 19. B. Atalay, Maraş Tarihi ve Coğrafyası, İstanbul, 1339, s. 55; M.Z. Bayburtluoğİu, "Kahramanmaraş'ta Bir Grup Dulkadiroğlu Yapısı", Vakıflar Dergisi, X (1973), s. 242; H. Gündoğdu, a.g.e., s. 60.

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 809 20. Hamamın inşâ kitabesi olmadığı için yapım tarihini bilemiyoruz. Maraş'a ilk defa 1058 H./1648 M. yılında gelen Evliya Çelebi, şehirde beş (5) hamam olduğunu zikrederek, bunlardan birinin "Çarşı Hamamı" olduğunu belirtmiştir. Evliya Çelebi'nin zikrettiği yapının, "Pazar Hamamı" olduğu anlaşılmakta ve 1648 yılından önce inşâ edildiği ortaya çıkmaktadır. Bkz. Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Çev.: Z.Danışman, XIII, İstanbul, 1971, s. 198. Ayrıca Dulkadir Beyliği hükümdarı Alâüddevle Bey Muharrem 906 H./ Temmuz 1500 M. tarihli vakfiyesinde; "Bazar-ı Maraş"ın (Maraş Çarşısı) hemen yakınındaki "Hatuniye Hamamı" nın yarısını ve hamama bitişik sekiz (8) dükkân ile çarşıdaki diğer (6) dükkânı Şems Hatun Mahallesi'ndeki medreseye vakfeylediğini belirtmektedir. Yine vakfiyede Alâüddevle Bey'in, vefat eden hanımı Şems Hatun'un ruhuna cüz okuyan kimseye de bir köyün yarısını vakfettiği kayıtlıdır. Bkz. V.G.M. Arş., Defter Nu.: 590, Sahife 106, Sıra Nu.: 98. 1563 tarihli Maraş Tahrir Defteri'nde ise; Maraş Bazarı yanındaki "Hatun Hamamı" ile hamamın yakınındaki ondört (14) dükkânın, Alâüddevle Bey'in hanımı Şems Hatun'un cami ve medresesinin vakfı olduğu ifade edilmektedir. Bkz. R. Yinanç-M. Elibüyük, Maraş Tahrir Defteri (1563), I, Ankara, 1988, s. 38. Arşiv belgelerinde zikredilen "Maraş Çarşısı", Ulu Camii'nin güneydoğu tarafından başlayan ve kuzey-güney doğrultusunda Çarşıbaşı'na kadar uzanan ve iki tarafına sıralanan dükkânlardan oluşan günümüzdeki "Belediye Çarşısı"dır. Bkz. M. Özkarcı, "Kahramanmaraş'ta Osmanlı Dönemi Ticaret Yapılarının Türk Mimarisindeki Yeri ve Önemi", XIII. Türk Tarih Kongresi, Kongreye Sunulan Bildiriler (Ankara, 4-8 Ekim 1999), III/2, Ankara, 2002, s. 1216-1217. Hamam, Maraş (Belediye) Çarşısı'nın 5.00 m. kadar batı tarafında yer almakta ve külhan kısmının doğu duvarına bitişik olarak yapılan dükkânlar çarşıya açılmaktadır. Birçok meslek grubunun bulunduğu geniş çarşı kompleksinde inşâ edilen hamam, Ulu Camii'nin de yaklaşık 50 m. kadar güney tarafında bulunmaktadır. Hamam, çarşıdaki esnaf ve müşterilerin ihtiyacını karşılamak için inşâ edilmiştir. Özellikle Beylikler döneminden itibaren Türk şehir merkezinin çekirdeğini "cami, bedesten ve hamam" üçgeni oluşturmaktadır. Vakfiye ve Tahrir Defteri'ndeki kayıtlarda zikredilen hamamın, bugünkü "Pazar (Marmara) Hamamı" olduğu anlaşılmaktadır. Alâüddevle Bey'in 906 H./1501 M. tarihli vakfiyesi ile 1563 tarihli Maraş Tahrir Defteri'nde "Hatuniye Hamamı" ismiyle geçen yapının, ticarî bölgede yer almasından dolayı, XVII. yüzyıldan itibaren "Pazar (Çarşı) Hamamı" adı ile anılmaya başladığı anlaşılmaktadır. Bkz. G.H. Andreasyon, Polonyalı Simeon'un Seyahatnamesi (1608-1619), İ.Ü.E.F. Yayınları, No: 1073, İstanbul, 1964, s. 157, dipnot: 1; Evliya Çelebi Seyahatnâlesi, XIII, s. 198. Bütün bu bilgiler çerçevesinde hamamın, Dulkadir Beyliği hükümdarı Alâüddevle Bey tarafından 1500 yılı civarında, vefat eden hanımı Şems Hatun adına inşâ ettirilerek, yapıya "Hatuniye Hamamı" isminin verildiği anlaşılmaktadır. Kahramanmaraş Müzesi'nin arşiv kayıtlarında ise hamamın, hiçbir belgeye dayanmadan, sadece Cumhuriyet Dönemi'nde yapıldığı belirtilmiştir. 21. V.G.M:Arş., Defter Nu.: 590, Sahife: 106, SıraNu.: 98.

810 KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 22. R. Yinanç-M. Elibüyük, Maraş Tahrir Defteri (1563), I, s. 354; R. Yinanç, Dulkadir Beyliği, s. 121. 23. R. Yinanç-M. Elibüyük, a.g.e., s. 38. 24. V.G.M. Arş., Defter Nu.: 590, Sahife: 106, Sıra Nu.: 98. 25. R.Yinanç-M.Elibüyük, a.g.e., s. 360. 26. R. Tekin, Zülkadir Beyliği ve Osmanlı Devleti Zamanında Maraş Vakıfları, Harran Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Şanlıurfa, 1996, s. 102. 27. R. Yinanç-M. Elibüyük, a.g.e., s. 38. 28. İ. Solak. XVI. Asırda Maraş Kazası, Selçuk Univ., Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Tezi, Konya, 2002, s. 162. 29. V.G.M. Arş., Defter Nu.: 600, Sahife: 194, Sıra Nu.: 240. 30. V. Şükrü, Tarih-i Evkaf-ı Ümem, III, s. 751 (İ.Ü.E.F. Kütüphanesi, Yazma Eser). 31.B.O.A., C.Ev.,Nu.:2470. 32. R. Tekin, a.g.t., s. 77. 33. K. Otto-Dorn, "Seldschukische Holzsaulenmoschen in Kleinasien", Aus der Welt des Islamischen Kunst, -Festschrift fiir Ernest Kühnel-, Berlin, 1959, s. 84-85; O. Aslanapa, Turkish Art and Architecture, London, 1971, s. 55-56. 34. M. Özkarcı, Candaroğulları Beyliği Mimarî Eserleri, I, Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Erzurum, 1992, s. 394. 35. M. Özkarcı, Niğde'de Türk Mimarîsi, Ankara, 2001, s. 81. 36. R. Özakın, "Konya'da Tek Kubbeli Selçuklu Mescitleri Tarihsel Gelişimi, Mimarî Özellikleri", VII. Millî Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Semineri (30 Nisan-2 Mayıs 1998 - Konya), Konya, 1998, s. 271. 37. H. Önkal, Anadolu Selçuklu Türbeleri, Ankara, 1996, s. 355. 38. Y. Önge, Anadolu'da XII-XIII. Yüzyıl Türk Hamamları, Ankara, 1995, s. 16, 30. M. Özkarcı, Afyon-Çay'da Ebû'l-Mücahid Yusuf Külliyesi, Ankara, 1996, s. 90.