Bu haftanın konu başlıkları;

Bu haftanın konu başlıkları; Bosch Türkiye, Ar-Ge gücüyle büyüyor Electrolux Küçük Ev Aletleri Red Dot 2014 tasarım ödüllerini topladı İnoksan, son beş yılda ihracatını %50 artırdı Arçelik, ultra HD TV'yi tasarladı LG nin pratik kapılı buzdolabı bu yılın en yenilikçi ürünleri arasında AB deki yükseliş çelik ihracatına ivme kazandırdı Bosch Termoteknik dünyaya teknoloji transfer ediyor Üniversitelerin Ar-Ge'leri yeniden yapılandırılıyor İSO, Türkiye'nin vasatlıktan çıkış yolunu İSO Kongresi nde açıkladı 3 İhracatçı Birliği nden tasarımcılara büyük destek Yerli boru üreticileri 'hammaddeye gümrük'e tepkili BOSCH TÜRKİYE, AR-GE GÜCÜYLE BÜYÜYOR Türkiye pazarının büyümesine paralel olarak; başta otomotiv ve sanayi teknolojileri olmak üzere faaliyet gösterdiği tüm alanlarda yeniliklere imza atan Bosch, inovasyon ve Ar-Ge gücüyle büyüyor. Dünyanın önde gelen teknoloji ve hizmet sağlayıcılarından biri olarak; otomotiv ve sanayi teknolojisi ile dayanıklı tüketim malları ve bina teknolojileri alanında faaliyet gösteren Bosch un Bursa da da otomotiv alanında üretim yapan dört üretim tesisi bulunuyor. Bursa tesislerinde dizel komponentlerinin üretimi ve geliştirilmesinin yanı sıra benzinli püskürtme sistemleri imalatı da yapan Bosch, 206 bin metrekare alanda yaklaşık 6 bin kişiye istihdam sağlıyor. Bosch Bursa fabrikaları Bosch Grubu nun dünyadaki en modern üretim tesislerinden biri olma özelliğini taşıyor. Yaşam İçin Teknoloji vizyonuyla üretimini sürdüren Bosch, inovasyon ve Ar-Ge ye büyük önem veriyor. Bursa daki Dizel ve Benzinli Sistemleri fabrikasında 30 dan fazla araç markası için üretim yapan Bosch, dünyadaki her beş dizel motorlu araçtan birinin enjektörünü Bursa dan gönderiyor. Bugün Türkiye den beş kıtada 40 tan fazla ülkeye ihracat yapan Bosch Türkiye, Türkiye nin toplam ihracatının yüzde 1.2 sine katkıda bulunuyor. 2003 yılında Avrupa Kalite Ödülü, 2008 yılında da EFQM ödülü alan Bosch Bursa Fabrikası, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından geçen yıl 40 ıncısı düzenlenen Ekonomiye Değer Katanlar-2013 ödüllerinde, en fazla yatırım öngören şirketler kategorisinde ilk sırada yer aldı. Bosch Fren Sistemleri son olarak Bursa da 5 inci fabrikasının da temelini attı. Üretim kapasitesini artıracak Yeni fabrikasıyla otomotiv sektöründe yaşanacak olası talep artışına paralel olarak kapasitesini ve üretim adedini artırmayı planlayan Bosch, 2015 te faaliyete girecek fabrikada mevcut üretim hattına ek olarak, 2016 yılında, ani frenlemede daha hızlı reaksiyon vererek güvenli durdurmayı sağlayan Tie-Rod 4 ürününü de üretecek. 2000 li yıllarda Bosch un Türkiye yatırımlarının hızlanmasıyla Bosch Automation ve Mannesmann Rexroth un global arenada birleşmesiyle kurulan Bosch Rexroth da Gebze ve Bursa daki fabrikalarında mobil uygulamaların yanı sıra, endüstriyel ve fabrika otomasyonunda kullanılan makineler konusunda da özel çözümler sunuyor. Türk sanayisinin iş ortağı Bosch Rexroth un Türkiye deki önemli projeleri arasında Galata Köprüsü, Deriner ve Sir Barajları gibi büyük yapılar yer alıyor. Bosch Rexroth, üretim hacminin yüzde 90 ından fazlasını Avrupa ve dünya pazarlarına ihraç ediyor. Bosch Türkiye Temsilcisi STEVEN YOUNG: Bursa Fabrikası, Bosch un en modern üretim tesislerinden biri Türkiye, global stratejimiz içinde yer alan önemli ülkelerden biri. Türkiye pazarının büyümesine paralel olarak; başta otomotiv ve sanayi teknolojileri olmak üzere faaliyet gösterdiğimiz tüm alanlarda önemli fırsatları gözlemliyor, gelişmeleri yakından takip ederek destekliyoruz. 30 dan BEYSAD 1

fazla araç markası için dizel ve benzinli enjeksiyon sistemleri üretilen Bursa fabrikamız, Bosch Grubu nun da dünyadaki en değerli, en modern üretim tesislerinden biri olma özelliğini taşıyor. ELECTROLUX KÜÇÜK EV ALETLERİ RED DOT 2014 TASARIM ÖDÜLLERİNİ TOPLADI Dünyanın lider beyaz eşya ve küçük ev aletleri üreticisi Electrolux ün yüksek ve yenilikçi teknolojiye sahip elektrikli süpürgelerinden Ergorapido, UltraCaptic, UltraOne ve Rapido, Red Dot 2014 tasarım ödüllerinde en iyi ürün ödüllerine layık görüldü. Red Dot Tasarım Ödülleri nin en üst kategorisi olan ve sadece alanında çığır açan tasarımlara verilen En İyi Ürün Tasarımı Ödülü nü Electrolux Ergorapido kazandı. Yılın en iyi ürün tasarımları arasından seçilerek belirlenen finalistler, tüm aday ürünlerin sadece %1 ini oluşturması ile best of the best ödülü olarak nitelendiriliyor. Dünyanın en büyük ve en prestijli yarışmalarından biri olan Red Dot Tasarım Ödülleri nde bu yıl 53 farklı ülkeden 1,816 ürün yarıştı. Ürünler dünyanın dört bir tarafından, alanında uzman 40 jüri üyesi tarafından yenilikçilik, işlevsellik, ergonomi ve yüksek performansta dayanıklılık özellikleri ön planda tutularak değerlendirildi. Ergorapido (Üçüncü Nesil) Temizlik alışkanlıklarını değiştiren üçüncü nesil yeni Ergorapido evin tasarımının bir parçası olması ve anında temizlik imkanı sunması ile kullanıcıların dikkatini çekiyor. Kordonsuz yapısı, pratik ve hızlı kullanımı, el ve yer süpürgesi özelliklerini 2 si 1 arada tasarımı ile sunan Ergorapido, 9 milyon kullanıcısı ile en çok satılan ürünler arasında yer alıyor. Etkileyici şık tasarımı ile yarışmada dikkat çeken Ergorapida, Red Dot jürisi tarafından sofistike detayları ve kullanım kolaylığı sunan pratik 2 si 1 arada yapısı ile ödüllendirildi. Ergorapido köşelerde kalan tozları anında gösteren LED ışığı ve güçlü çekiş gücü ile kullanıcıya arzu ettiği rahat ve pratik kullanımın yanında şık ve ince bir tasarım sunuyor. UltraCaptic UltraCaptic, torbasız elektrikli süpürgeler kategorisinde daha kolay boşaltma sistemi sunan yenilikçi tasarımı ile kullanıcıya daha verimli ve rahat bir kullanım sağlıyor. Üç kolay adımda tozu kontrollü şekilde boşaltma imkanı sunan torbasız yapısı ile havayı kirletmeden temizleyen UltraCaptic, uzman jüri üyelerine göre yenilikçi ve kompakt boşaltma sisteminin yanı sıra, dikkat çeken tasarımı ile kullanıcıyı ikna ediyor. UltraOne UltraOne ise elektrikli süpürgeler kategorisinde en üst test seviyesinde gösterdiği yüksek performans, üstün zemin tutuşu ve son derece sessiz olma özellikleri ile ödüle layık görüldü. Kolay kullanıma ve yüksek manevra kabiliyetine sahip UltraOne, yenilikçi teknolojisi, ergonomik tasarımı, farklı turuncu rengi ve optimum seviyede sunduğu işlevsellik özellikleri ile birçok ihtiyacı tek üründe karşılıyor. Rapido Hızlı ve anında temizlik için tasarlanmış, elde taşınabilir ilk şarjlı süpürge olma özelliğini taşıyan Electrolux Rapido mobilyaları ve zemini korurken zahmetsiz ve kolay bir temizlik imkanı sunuyor. Electrolux Rapido jüri üyelerini Red Dot Tasarım Ödülleri nde genişletilmiş çok yönlü temizlik fonksiyonları ve rahat tasarımı ile etkiledi. İNOKSAN, SON BEŞ YILDA İHRACATINI %50 ARTIRDI İnoksan, 2012 yılında aldığı Turquality marka desteği ile yönünü yurtdışına çevirirken, bugün beş kıtaya ihracat gerçekleştirir konuma geldi. Şirket, son beş yılda ihracat oranını yüzde 50 artırdı. BEYSAD 2

Türkiye de endüstriyel mutfak sektörüne yön veren İnoksan, 20 bin metrekare kapalı alana sahip tesisinde üretim gerçekleştiriyor. Türkiye genelinde altı büyükşehirde bölge müdürlüğü bulunan şirket, 700 ün üzerinde tedarikçi, 40 adet yetkili satıcı ve 80 in üzerinde yetkili servis ağı ile yurt içine ve dışına hizmet veriyor. 2012 yılında aldığı Turquality marka desteği ile yönünü yurtdışına çeviren İnoksan, endüstriyel mutfak malzemelerinin yanı sıra ithal ettiği çamaşırhane sistemlerinin de anahtar teslim olarak satışını yapıyor. Bugün beş kıtaya ihracat gerçekleştiren konuma gelen şirket, son beş yılda ihracat oranını yüzde 50 artırdı. 2013 yılında ihracat rakamı 20 milyon TL ye ulaştıran İnoksan, özellikle Azerbaycan ve Türkmenistan gibi ülkelerde pazarın lider firmalarından biri konumunda. Irak, Rusya, Almanya gibi pazarlarda da güçlü olan şirket, İtalyan ve Alman firmalarla da rekabet halinde. Dünyanın önde gelen 5 yıldızlı uluslararası otel zincirlerinin projelerini yapan, yurtdışında birçok lokal otel, restoran, hastane, üniversite ve kamp mutfaklarını da ürünleriyle donatan İnoksan, ayrıca sektörün ileri gelenlerinden Avrupalı bir firmaya yaklaşık 10 yıldır OEM üretimi yapıyor. Yine tanınmış bir Avrupa firması ile OEM fırın üretimi konusunda görüşmeleri devam eden şirket, ABD li bir firmaya kendi markaları ile OEM bulaşık yıkama makinesi üretmek için de çalışmalar yürütüyor. İnoksan, Japon Hoskizaki Group altında faaliyet gösteren ve yaklaşık 110 yıllık bir şirket olan Gram Commercial ile de ortak buzdolabı üretimine hazırlanıyor. 1980 yılında faaliyetlerine başlayan İnoksan, 1986 da Türkiye de bulaşık yıkama makinesi, kuzine ve pasta-börek fırınına ilk TSE belgesi alan firmalardan biri oldu. İnoksan, 25 inci yılında tüm cihazlarının Avrupa normlarına uygunluğunu belgeleyerek, uluslararası büyük anahtar teslimi projelerde adını duyurmaya başladı. 2007 de Avrupa için High Quality servis sistemleri üretimine başlayan şirket, bir yıl sonra 17 nci Ulusal Kalite Kongresi nde EFQM Mükemmellikte 5 Yıldız Belgesi ni aldı. Paletli bulaşık yıkama makinesi üretimini de aynı yıl yapan İnoksan, iki yıl önce de gazlı kombi fırın üretimi gerçekleştiren ilk firmalardan biri oldu. İnoksan Yönetim Kurulu Başkanı VEHBİ VARLIK; İhracatta başarımızın sırrı kaliteli ürün ve hızlı hizmettir İhracattaki başarı sırrımız kaliteli ürünün yanında kaliteli ve hızlı hizmetten kaynaklanıyor. Hedefimiz müşteri taleplerine en geç 24 saat içerisinde yanıt verebilmek. Dünyadaki en önemli sektör fuarlarına her yıl ciddi katılım sağlıyoruz. Zor pazarlara girerken genelde lokal bir partnerle showroom açarak ilk adımı atıyoruz. Bu adımı reklam ve fuar gibi faaliyetlerle de destekliyoruz. ARÇELİK, ULTRA HD TV'Yİ TASARLADI Arçelik'in son teknolojiyle tasarladığı Ultra HD televizyonu, görüntünün her karesinde fotoğraf keskinliğinden daha net görüntü imkanı sunuyor. Arçelik, televizyon izlerken yüksek görüntü kalitesinden ödün vermek istemeyenler için Ultra HD televizyonu A65-US-9498'i tasarladı. Arçelik açıklamasına göre, çerçevesiz full metalik ince özel tasarıma sahip olan Arçelik 4K televizyon, HD görüntüleri 8 milyon pixel ile Ultra HD olarak gösterebiliyor. Entegre Subwoofer teknolojisi ile ev sinema sistemi kalitesinde ultra sound performansı veren ürün, izle-kaydet özelliğini de barındırıyor. Dropbox uygulaması ile dosya transferine gerek olmadan resim ve videolara erişim imkanı sunan Arçelik televizyon, yeni arayüz tasarımı ve kolay kullanım menüsüyle dikkati çekiyor. 800 HZ resim işleme hızı olan üründe, saniye başına düşen görüntü sayısı daha yüksek olduğundan daha gerçekçi renklerle televizyon izlenebiliyor. Dual Core işlemciye sahip olan televizyonun, USB 3.0 özelliği sayesinde USB2.0'a göre 10 kat daha hızlı kayıt yapılabiliyor. Dual CI+ özelliği ile Digiturk seyrederken uydu yayınları da kolaylıkla BEYSAD 3

kayda alınabiliyor. EPG özelliği sayesinde televizyon rehberine uzaktan erişim sağlanabiliyor, hatırlatma kurulabiliyor. Touch & Watch özelliği, geniş bir film, dizi arşivinden faydalanıp programları istenilen zamanda izleme imkanı sunuyor. Tablet ve cep telefonlarından kablosuz bağlantı kurabilme imkanı sağlayan üründen, Facebook, Youtube, Twitter gibi birçok uygulamaya erişilebiliyor. Rahat izleme imkanı sağlayan Passive 3D özelliği için 6 adet gözlük ile gelen televizyonda 5 adet HDMI, 1 adet 3.0 USB ve 2 adet 2.0 USB girişi bulunuyor. Üründe yayından kaynaklanan gürültüler Noise Reduction özelliği ile giderilebildiği gibi geliştirilmiş Digital Luminance Transient Improvement (DLTI) özelliği ile görüntüdeki keskinlik de artırılabiliyor. LG NİN PRATİK KAPILI BUZDOLABI BU YILIN EN YENİLİKÇİ ÜRÜNLERİ ARASINDA LG Electronics'in Gardırop Tipi 4 Pratik Kapılı Buzdolabı, Better Homes and Gardens: Kitchen + Bath Ideas dergisinin seçtiği 2014 ün En Yenilikçi 30 Ürünü arasında yer aldı. LG nin bu buzdolabı Energy Star enerji verimliliği sertifikasına sahip olup Pratik Kapı özelliği sayesinde soğuk hava kaybını %47 ye kadar azaltmaktadır. Üründe ayrıca iki dondurucu rafı bulunmaktadır. Üstteki raf sık kullanılan yiyeceklere kolayca ulaşılabilmesini sağlarken alttaki raf daha büyük veya daha uzun süre tutulması gereken ürünleri korur. AB DEKİ YÜKSELİŞ ÇELİK İHRACATINA İVME KAZANDIRDI 4 aylık çelik ihracatı 4,7 milyar dolara ulaştı. 2013 yılının ikinci yarısından bu yana düşüş eğilimi gösteren çelik sektörü ihracatı, Nisan ayında yeniden toparlanma sinyalleri vermeye başladı. Çelik İhracatçıları Birliği verilerine göre, çelik mamulleri ihracatı Ocak-Nisan döneminde değer bazında 4,7 milyar dolar, miktar bazında 6,3 milyon ton olarak gerçekleşti. Önemli ihracat pazarlarından biri olan AB ülkelerinde yaşanan olumlu gelişmelerin de etkisiyle sektörün ihracatı Nisan ayında miktar bazında yüzde 3,7 artarak 1,6 milyon tona yükseldi. Çelik İhracatçıları Birliği tarafından açıklanan 2014 yılı Ocak-Nisan dönemi verilerine göre; Türkiye nin çelik ihracatı değer bazında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7,1 azalış ile 4,7 milyar dolar, miktar bazında ise yüzde 7,6 düşüş ile 6,3 milyon ton olarak gerçekleşti. Çelik sektörünün ihracatına, diğer birliklerin faaliyet alanına giren demir çelik ürünleri de eklendiğinde Türkiye nin Ocak-Nisan aylarındaki toplam çelik ihracatı; miktar bazında 6,6 milyon ton; değer bazında ise 5,5 milyar dolara ulaştı. Miktar bazında 2 milyon 280 bin ton ihracat ile Ortadoğu dört aylık dönemde de liderliğini sürdürürken, bu bölgeyi 1 milyon 226 bin tonla AB ülkeleri, 773 bin tonla Kuzey Afrika ve 600 bin tonla ABD ve Kanada dan oluşan Kuzey Amerika izledi. Çelik sektörünün 2014 yılının Ocak-Nisan döneminde en çok ihracat yaptığı üç ülke Irak, Birleşik Arap Emirlikleri ve ABD olarak sıralandı. Bu dönemde en fazla miktar artışı yaşanan ülkeler İngiltere, İsrail, Fas ve BAE olurken; en fazla azalış Suudi Arabistan, İtalya, Umman ve Irak ta gözlendi. İlk dört aylık dönemde ürün grupları incelendiğinde, 2 milyon 806 bin ton ile inşaat demiri ilk sırada yer alırken; inşaat demirini 647 bin tonla profil, 629 bin tonla boru ve 566 bin tonla yassı sıcak takip etti. BEYSAD 4

Çelik İhracatçıları Birliği verilerine göre; 2014 yılı Nisan ayı ihracatı geçen yılın aynı ayı ile kıyaslandığında değerde yüzde 0,9 azalış ile 1,2 milyar dolar oldu. Miktarda ise yüzde 3,7 artış kaydederek 1,7 milyon tona yükseldi. Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci; Türk çelik sektörü olarak Nisan ayı ihracatımızı miktar bazında yüzde 3,7 oranında bir artış ile kapattık. Söz konusu artış 2014 yılında geçen yılın kayıplarını bir nebze de olsa kapatacağımızın önemli bir göstergesi niteliğinde. İlk dört ayın toplamına baktığımızda da geçen yılın aynı dönemine göre miktar bazındaki gerilemenin yüzde 7,6 seviyelerinde olduğu görülüyor. Daha önceki rakamlara kıyasla Ocak-Nisan 2014 dönemindeki gerileme oranındaki azalma da ihracatımızdaki toparlanmanın sinyallerini veriyor dedi. Namık Ekinci, Yine dört aylık ihracat rakamlarımızı değerlendirdiğimizde Avrupa Birliği ülkelerine gerçekleştirdiğimiz ihracattaki artış dikkat çekiyor. Geçtiğimiz yıl Avrupa ülkelerinde yaşanan Euro krizi sektörümüzün bu bölgeye olan ihracatını olumsuz yönde etkilemişti. Ancak son dönemde bu bölgeyle olan dış ticaretimizdeki gelişmeler oldukça umut verici. Ocak-Nisan aylarında Avrupa Birliği ülkelerine geçen yıla göre miktar bazında yüzde 7,3 artış ile 1 milyon 226 bin ton ihracat gerçekleştirdik. Bu bölge sektörümüz için gerçekten önemli bir pazar ve bu pazarı tekrar kazanmak bizim için önemli bir gelişme diyerek sözlerini bitirdi. BOSCH TERMOTEKNİK DÜNYAYA TEKNOLOJİ TRANSFER EDİYOR Bosch Termoteknik, Manisa fabrikasında üretimin yanı sıra, tasarım ve ürün geliştirmeyle de öne çıkıyor. Bosch Termoteknik Türkiye, Ortadoğu ve Kafkasya Satış Genel Müdürü Zafer Polat, 2010 yılında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ndan onay alan Ar-Ge merkezinden dünyaya teknoloji transfer ediliyor. Son üç yılda 14.3 milyar euro luk Ar-Ge harcaması yapılan merkeze yatırımın, önümüzdeki iki yılda 10 milyon euro yu aşması bekleniyor dedi. Ar-Ge merkezlerinin Bosch sistemi içinde konvansiyonel tip kombi geliştirme yetkinlik merkezi ve geliştirme testleri yetkinlik merkezi olmasıyla öne çıktığını söyleyen Bosch Termoteknik Türkiye, Ortadoğu ve Kafkasya Satış Genel Müdürü Zafer Polat, Merkezin toplam 16 patent başvurusu bulunuyor. Türkiye deki Ar-Ge merkezimizde geliştirilen kombileri tüm Türkiye çapında ve Avrupa ülkelerinde kullanıcılarımızın beğenisine sunuluyor dedi. Polat, Türkiye de toplam ısıtma, soğutma ve havalandırma pazarının büyüklüğünün yaklaşık 2 milyar euro olduğunu tahmin ettiklerini belirterek, bunun 1 Milyar euro sunu soğutma ve havalandırma sistemlerinin, kalan 1 milyar euro luk bölümünü ise ısıtma ve sıcak su sistemlerinin oluşturduğunu kaydetti. Polat, sözlerini şöyle sürdürdü: 1 milyar euro luk Türkiye klima pazarının yaklaşık yarısı ev tipi split klima pazarı, diğer yarısı ise VRF, fan coil, Chiller, klima santrali gibi merkezi sistemlerden oluşuyor. Tüketicilerin bireysel ısıtma ürünlerinde tercihleri kombi cihazlarından yana. Özellikle yüksek enerji verimi sebebi ile tasarruf sağlayan yoğuşmalı kombilere talep her geçen sene artıyor. Bireysel klima sistemlerinde ise yüksek enerji verimine sahip, az elektrik tüketimi ile yüksek performans sağlayan inverter split klimalar tercih ediliyor. Sorumluluk alanımızda 17 ülke var 100 yılı aşkın süredir tüm iş kolları ile ürün geliştirmeden satış sonrası hizmetlere kadar faaliyet gösterdikleri Türkiye nin, Bosch un çok önemli bir pazarı ve uzmanlık merkezi konumunda olduğunu vurgulayan Polat, Bu yapının bir uzantısı bizim iş kolumuz olan ısıtma, soğutma ve havalandırma. Bosch Termoteknik; üretim, satış, pazarlama, Ar-Ge gibi tüm birimleriyle Türkiye de faaliyet gösteriyor. Türkiye nin yanı sıra Ortadoğu ve Kafkasya bölgesindeki 17 ülke de şirketimizin sorumluluk alanında bulunuyor diye konuştu. Manisa daki fabrikalarının 845 çalışanla kombi, ısı pompası ve komponent üretimi yaptığını bildiren Zafer Polat, Manisa fabrikamızda, konvansiyonel ve yoğuşmalı kombiler ile ısı pompalarını hem Türkiye pazarı hem de dünya pazarı BEYSAD 5

için üretiyoruz. Burada ayrıca, bakır, paslanmaz ve plakalı eşanjörlerle 2 bin çeşidin üzerinde barık boru üretiliyor. Bu noktada, fabrikaya son beş yılda 32 milyon euro luk yatırım yapıldığını da belirtmek isterim dedi. ÜNİVERSİTELERİN AR-GE'LERİ YENİDEN YAPILANDIRILIYOR Üniversitelerin Ar-Ge merkezlerinden beklenen ekonomik ve sosyal faydanın alınamaması, çalışmaların sonucunun yeterince ticarileştirilememesi üzerine hazırlanan Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine Dair Kanun Tasarısı'nın Meclis süreci başladı. Tasarıyla, sorunların giderilmesi için dört ayaklı bir çözüm mekanizması öngörülüyor. Tasarıyı gündemine alan Sanayi ve Ticaret Komisyonu'na Kalkınma Bakanlığı tarafından yapılan kapsamlı sunumda, üniversitelerin Ar-Ge merkezlerinde yaşanan sorunlar, yönetim, performans değerlendirme, finansman, insan kaynağı-istihdam ve işbirliği başlıkları altında toplandı. Yönetimde en önemli sorun olarak, YÖK mevzuatında büyüklük, işlev ve nitelik farklılıklarına bakılmaksızın tüm merkezlerin araştırma ve uygulama merkezi olarak aynı statüde ele alınması ve tüzel kişiliklerinin bulunmaması gösterildi. Araştırma altyapılarının kişilere bağımlı bulunması ve kendi kadrolarının olmaması, performans değerlendirme sisteminin ve altyapıların bütçelerinin bulunması ile kamu ihale kanunundan kaynaklanan sıkıntılar sistemin verimli işlemesine engel olan sorunlar arasında sıralandı. Sunuma göre yeni düzenlemenin dört ayrı başlıkta getirdiği yenilikler şöyle: Özerk ve esnek yönetim yapısı Sunuma göre 'yönetim performans' başlığı altında yapılacak yeni düzenlemelerle tüzel kişilik, esnek ve özerk yönetim yapısı sağlanacak. Yönetim ve işletimde özel sektör, diğer üniversiteler ve ilgili kamu kurumlarının yer aldığı bir yönetim kurulu oluşturulacak. Altyapı işletmesi özel sektöre devredilebilecek, performans izleme-değerlendirme sistemi getirilecek. Performansa dayalı yüksek ücret İnsan kaynağı noktasında teknik ve araştırmacı kadroların ihdası sağlanacak. Kamu kurumları ve üniversitelerden ihtiyaç duyulan geçici görevlendirme yapılabilecek, performansa dayalı yüksek ücretli personel çalıştırılabilecek, mesai saatlerinden bağımsız olarak personelin çalışabilmesi için altyapıların sürekli açık olması sağlanacak. Belirli süreli iş sözleşmesiyle görevlendirme yapılabilecek. Vergisel teşvikler sağlanacak Finansman noktasında güçlendirmeyi sağlamak amacıyla, altyapıların kendine ait gelirlerinin olması ve harcama yapabilmesine imkan sağlanacak. Performansa dayalı izleme ve değerlendirme sistemi oluşturularak, merkezi bütçeden finansman sağlanacak. Teknoloji Geliştirme Bölgelerinden sağlanan Ar-Ge personel teşviklerinden yararlanacak. Özel sektörle işbirliği Tasarıyla işbirliği imkanları da getiriliyor. Yapılan düzenlemelerle aynı alanda araştırma altyapılarının işbirliği platformları kurabilmesine imkan sağlanacak. Özel sektör-üniversite ortak araştırma altyapısı kurulabilecek. Kullanım kriterleri belirlenerek tüm kullanıcılara eşit şartlarda 7/24 kesintisiz hizmet sağlayacak. Özerk ve esnek yönetim yapısı ve performans sistemiyle teşvik edilecek. Özel sektörle ortak yatırım, stratejik işbirliği yapılabilecek. Teknoloji geliştirme bölgesi, OSB, endüstri bölgesi ve özel sektöre ait alanlarda araştırma altyapısı kurulabilecek. www.beysad.org.tr BEYSAD 6

İSO, TÜRKİYE'NİN VASATLIKTAN ÇIKIŞ YOLUNU İSO KONGRESİ NDE AÇIKLADI İSO'nun '21. Yüzyılla Büyük Yüzleşme' temasıyla gerçekleştirdiği 12. Sanayi Kongresi'nde konuşan Erdal Bahçıvan, bildirgede önerdikleri 'Bütünsel Kalkınma Modeli'nin takipçisi olacaklarını söyledi. İstanbul Sanayi Odası (İSO), Türkiye için tehdit oluşturan siyasi, ekonomik ve sosyal alandaki tüm vasatlıkları ortaya koymak ve ortak akılla bütünsel bir sanayi stratejisi geliştirerek sürdürülebilir küresel refaha ulaşmak amacıyla 12. Sanayi Kongresi'ne ev sahipliği yaptı. "21. Yüzyılla Büyük Yüzleşme" temasıyla Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda gerçekleştirilen kongrenin açılışında, önceki gün Soma'da hayatını kaybeden madenciler için saygı duruşunda bulunuldu, konuya ilişkin kısa bir film gösterildi. Kongrenin açılış konuşmasını yapan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, geçmişin gölgesi altında Türkiye'nin sorunlarına yönelik yapılan tartışmaların, toplumu yorgunluk ve ümitsizlikle bir kısır döngüye mahkum ettiğini belirterek, gelinen noktada kimsenin masum olmadığını söyledi. Bahçıvan, İSO olarak sahip oldukları birikim ve sorumluluk duygusuyla bu kısır döngüyü kırmaya yönelik adım attıklarına işaret ederek, "Bu doğrultuda ekonomi başta olmak üzere siyasal ve sosyal birçok alandaki gerçeklerle, gerçeklerimizle yüzleşmeliyiz. Çünkü yüzleşme cesaretini gösteremediğimiz için 20. yüzyılı kaybettik. Henüz başında olduğumuz 21. yüzyılı da aynı şekilde kaybetme lüksümüz yok" dedi. Vasatlık zincirinin 150 yıldan bu yana Türkiye'nin ayağına dolandığını ifade eden Bahçıvan, temel amaçlarının farkındalık yaratmak olduğunu ve bu doğrultuda çalışmalarına devam edeceklerini anlattı. "Türkiye kritik bir eşikte duruyor" Bahçıvan, Türkiye'nin kritik bir eşikte durduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Uygulana gelen, daha çok inşaatçılığa, tüketime ve ranta dayalı ve dış kaynaklara bağımlı büyüme modeli, potansiyelini büyük ölçüde yitirmiş bulunuyor. Ülke ekonomisi 'orta gelir tuzağına' hapsolmuş durumda. Demokratik gelişme, toplumun beklentilerinin gerisinde kalmaya devam ediyor. Yeni dünyada en güçlü dönüştürücü kuvvet, bilgidir. Yaygınlaşan belirsizlikleri aşmak ve vasatlıktan kurtulup refah ve esenliğe ulaşmak için yeni bir zihniyet ve yaklaşım gerekiyor. İSO olarak, 'bütünsel kalkınma' yaklaşımını öneriyoruz." Bahçıvan, bütünsel kalkınmanın bugünün koşullarında tek yolunun inovasyon olduğuna vurgu yaparak, bankacılık ve finans sisteminin de bütünsel kalkınmanın finansmanına katkı sağlaması gerektiğini anlattı. İnovasyona dayalı büyüme ile yerel ve mikro yatırımların finanse edilmesi gerektiğine işaret eden Bahçıvan, şunları kaydetti: "Finansman için kapsamlı bir vergi reformu zorunludur. Adil vergi reformunun öncelikleri rantların vergilendirilmesi ile kayıt dışılığın önlenmesi olmalıdır. Böylece Türkiye'nin tasarruf oranlarının artırılması sağlanacaktır. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliği sürecinin başarıyla tamamlanması ülkemizin güç ve olanaklarını artıracaktır. Ülkemizin 2015 yılı boyunca G-20 toplantılarına ev sahipliği yapacak olmasını sevinçle karşılıyoruz." "Tüm hukuk sistemi, siyasi partiler ve seçim kanunları yenilenmeli" Kuvvetler ayrımı ilkesine ve çoğulculuğa bağlı, insan hak ve özgürlükleri için güvence sunacak demokratik bir anayasanın yapılmasının önemini koruduğunu vurgulayan Bahçıvan, "Tüm hukuk sisteminin, siyasi partiler ve seçim kanunlarının yenilenmesi gerekiyor. Ekonomik ve toplumsal faaliyetlerin özgürlüğünü güvence altına alan, 'insan odaklı bir devlet' yapılanmasına duyulan ihtiyaç giderek artıyor " ifadesini kullandı. BEYSAD 7

Bahçıvan, 21. yüzyılı kazanabilmek için eğitimin kapsayıcı, çoğulcu, nitelikli ve eşitlikçi bakış açısına dayanması, üniversitelerin özerkleştirilmesi, akademik farklılaşma ve uzmanlaşmanın teşvik edilmesi gerektiğini söyledi. Şirketlerin büyük çoğunluğunun devleti ve siyasi güçleri etkilemeye çalışan bir iş kültürünün mirasçısı olduğunu anlatan Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ülkemizde patron şirketi anlayışı hakimdir, profesyonellere güven eksiktir, yatay yapı ve ilişkilerden çok dikey yapı ve ilişkiler belirleyici olmaktadır. Güven, şeffaflık ve küresel değişimlere duyarlılık gelişemiyor. Özel sektör ve kamuda girişimci bir anlayışın ülkemizde yerleşmesi sağlanmalıdır. Dijitalleşme ve sosyal medya iş birliği, paylaşma, uzlaşma eğilimlerine destek veriyor. Bu nedenlerle tüm karar alıcıları, kamu yöneticilerini, şirketlerimizi, üniversitelerimizi ve sivil toplum kuruluşlarımızı yeni kuşakları anlamaya, desteklemeye ve önlerini açmaya çağırıyoruz." Bahçıvan, daha nitelikli bir ekonomik ve sosyal gelişim için kadın istihdamının artırılmasının yanı sıra, girişimci, sanayici ve yönetici kadınların oranının hızla yükselmesi gerektiğinin altını çizerek, "Bugün kapsamlı bir Bütünsel Kalkınma Modeli öneriyoruz. İSO olarak bu modelin takipçisi olacağız. Burada gündeme getirdiğimiz yaklaşımlara katkıda bulunacak herkesle birlikte çalışacağız. Bu doğrultudaki her uygulamayı ön koşulsuz destekleyeceğiz" dedi. Okyay: Türkiye vasat bir ülke olmayı hak etmiyor İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, "Türkiye'nin orta gelir tuzağına takılmaması, sürdürülebilir büyüme için ihtiyaç olan kaynağı sağlamaya devam etmesi için iyi bir eğitim sistemine, yüksek teknolojik donanıma, cesarete ve kararlılığa ihtiyacı var" dedi. Türkiye'nin 820 milyar dolarlık ekonomi olduğu halde bütün dünyada tanınan markalar çıkaramadığı için vasat olduğunu ifade eden Okyay, "Türkiye ortalama geliri 30 bin doları aşkın 500 milyon insanın yaşadığı AB gibi pazar yanı başındayken ihracatının yüzde 3'ünün ileri teknoloji ürünlerinden oluştuğu ve az gelişmişlerin sert rekabetine maruz kaldığı için vasattır" dedi. Türkiye'nin vasat bir ülke olmayı hak edip etmediğine ilişkin soru soran Okyay, şunları aktardı: "Bu sorunun yanıtı çok net olarak hayır. Türk yöneticiler küresel şirketlerin başına geçebiliyorsa, Türkiye dünya müteahhitler ligine en çok şirketi giren ikinci ülke koltuğuna oturabiliyorsa, binlerce doktor ve akademisyenimiz tıp ve bilim dünyasının saygın isimleri arasında oluyorsa, sanatçılar ve edebiyatçılarımız Nobel alabiliyorsa, girişim becerisi yüksek dinamik bir nüfusumuz varsa ve dünyayı saran ekonomik krizlere rağmen son 12 yılda istikrarlı bir büyüme ve kalkınma hamlesi yürütebiliyorsak böyle bir ülkedeki insanların vasatlığı hak etmediğini düşünüyorum." Türkiye'nin orta gelir tuzağına takılmamak, sürdürülebilir büyüme için ihtiyaç olan kaynağı sağlamaya devam etmesi için iyi bir eğitim sistemi yüksek teknolojik donanıma cesarete ve kararlılığa ihtiyaç olduğunu belirten Okyay, "Rahmetli Özal'ın deyimiyle 'Türkiye'nin çağ atlamak için yapılan ve yapılmakta olan reformlarla çekim merkezi olmaya ihtiyacı var" diye konuştu. Hisarcıklıoğlu: Anam-babam usulü ile Edirne'den öteye geçemeyiz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, böyle bir zamanda, sanayi üzerine konuşmaya çalışmanın hiç kolay olmadığını söyledi. Henry Ford'un "Eğer sadece gözümün önündeki piyasayı takip etseydim, otomobil değil at arabası üretip satardım" sözünü anımsatan Hisarcıklıoğlu, zenginliğin kaynağının sanayi olduğunun dikkate alınması gerektiğini belirterek, "Üretim demek, sanayi demektir. Sanayi olmadan istihdamı, geliri, zenginleşmeyi arzu ettiğimiz seviyelere yükseltmek mümkün değil" dedi. Türkiye olarak, sanayileşme yolunda önemli kazanımlar ve başarılar elde ettiklerini belirten Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: "Türkiye'yi bir dünya devi yapmak istiyorsak, sanayicilerimizin sorularına hızla çözüm bulmak ve ileri teknoloji üretiminde atılım yapmak zorundayız. Yalnız burada biraz iğneyi de kendimize BEYSAD 8

batırmak istiyorum. Ben Türkiye'nin her tarafını geziyorum. Ortaklık kültürünü bir türlü başaramadık. Oysa kurumsallaşmanın yolu ortaklık kültüründen geçer. Eğer kurumsallaşamazsak, bin bir emekle kurduğumuz ve büyüttüğümüz işimiz, bir nesil sonraya kalmaz." Hisarcıklıoğlu, özel sektör olarak bu noktada kendilerine düşen görevin iş süreçlerini verimli hale getirebilmek olduğunu ifade ederek, "Anam-babam usulü çalışarak Edirne'den öteye geçemeyiz. Değişime, yeni fikirlere açık olmamız lazım. Devlet her türlü düzenlemeyi yapsa bile biz bu kültürü kendimizde oluşturamazsak, şikayet etmeye devam ederiz" diye konuştu. "Türkiye'nin sanayi haritasını çıkarmaya hazırız" Hisarcıklıoğlu, bölgesel ve ulusal üretim kapasitelerinin tespit edilmesine yönelik veri toplanması amacıyla sağlıklı bir sanayi envanterinin oluşturulmasına ihtiyaç olduğunu belirterek, "Uluslararası yatırımları Türkiye'ye çekebilmek amacıyla, sektöre özgü yatırım yerlerinin tespit edilmesi ve yatırım yeri envanterinin de çıkarılması gerekiyor. Biz TOBB olarak elimizi taşın altına koymaya ve Türkiye'nin sanayi haritasını çıkarmaya hazırız" dedi. Prof. Fukuyama: Türkiye'nin sürdürülebilir büyümesi, demokrasiye bağlı Stanford Üniversitesi Siyasal Bilimler Profesörü Francis Fukuyama da "Kalkınma Modelleri ve Jeopolitiğin Geri Dönüşü" başlıklı konuşmasında, dünyanın soğuk savaş sonrasında iki dönem bitirdiğini ve şu anda zorlu olan üçüncü bir döneme girmek üzere olduğunu belirtti. Yeni dönemde, gelişmekte olan piyasaların küresel ekonomide baskın olmasının sonuna gelindiğinin görüleceğini vurgulayan Fukuyama, gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan Türkiye'nin büyüme modelinin, yabancı yatırıma dayalı olduğu için birtakım sorunlar teşkil ettiğini dile getirdi. Türkiye'de tasarruf oranın oldukça düşük, insan sermayesine yatırımın da yeterince olmadığına işaret eden Fukuyama, Türkiye'nin ciddi bir dönüm noktasında olduğunu ifade etti. Fukuyama, Türkiye'nin orta gelir statüsünü başarıyla elde ettiğine vurgu yaparak, "Yüksek gelir statüsüne geçmek bir ülke için farklı gelişmeler gerektirir. Türkiye'de orta sınıf, oransal olarak Çin'den daha fazla. Siyasi sürdürülebilirlik, katılımı destekleyen bir niteliğe kavuşmalı. Türkiye, şimdiye kadar oluşturduğu herkese açık siyasi sistemi daha da geliştirecektir. Ekonomik büyüme, bu anlayışla mümkün olacak" dedi. Türkiye'de sürdürebilir ekonomik büyümenin, demokrasinin sürdürülebilirliğine bağlı olduğuna dikkati çeken Fukuyama, ekonomik rekabet için demokrasinin önemini vurguladı. Fukuyama, Twitter, Facebook gibi sosyal medya araçlarının belli kişilerin siyasi amaçlarına hizmet etmeyeceğini belirterek, "Günümüzde güç tamamen bilgiye dayalıdır. Bilgiyi elinde tutan, gücü de elinde tutar. Sosyal medya araçları da bilgiyi çok kişiye ve ucuz sunduğu için dünyada örgütlenmeyi sağlamaktadır. Türkiye'de kadınların işgücüne daha fazla katılması gerekir. Türkiye'nin beşeri sermayesini hızla geliştirmek için bütünsel bir stratejiye ihtiyacı vardır" değerlendirmesinde bulundu. 3 İHRACATÇI BİRLİĞİNDEN TASARIMCILARA BÜYÜK DESTEK İhracatçıların tasarıma desteği sürüyor. İMMİB Erkan Avcı Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi ile tasarım eğitimini meslek lisesi düzeyine taşıyan İKMİB, TET ve İDDMİB, İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) desteğiyle yeni fikirlerin ürüne dönüşme aşamalarında önemli bir rol üstlenen Hızlı Prototipleme Merkezi Projesini hayata geçirdi. Proje kapsamında yapılan workshop çalışmalarında sanayici, tasarımcı ve geleceğin tasarımcı adayları bir araya geldi. Seyahat için şarjlı tıraş makinası, kolay taşınabilen akıllı mini ütü, pişirme, hazırlama ve ikram alanı olarak üç bölümden oluşan kahve setine kadar birbirinden ilginç tasarımların prototipleri üretildi. Projede sona gelinirken Hızlı Prototipleme Merkezi bundan böyle geleceğin tasarımcısı gençlere emanet. BEYSAD 9

Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği nin (TET) koordinatörlüğünü yaptığı İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) ile İstanbul Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği nin (İDDMİB) ortak olduğu, İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) destekli Hızlı Prototipleme Merkezi Kurulumu projesi kapsamında tasarım ve mühendislik öğrencilerine yönelik 6 çalışma grubu gerçekleştirildi. Korkmaz, Arzum, Mete Plastik, Özge Plastik, Mehtap ve Avolux gibi firmaların yanı sıra her biri kendi alanında uzmanlaşmış profesyonel tasarımcılar Gamze Güven, Adlıhan Tartan, Aysun Altındağ ve Ümit Altun un katkılarıyla ambalaj, elektrikli aletler, aydınlatma ve mutfak aletleri alanlarında workshoplar düzenlendi. Çalışmalarda, tasarım eğitimi alan öğrencilerin yarattığı 13 ürünün prototipleri yapıldı. Geleceğin tasarımcı adayları, firma temsilcileri ve tasarımcılar eşliğinde yaptıkları çalışmalar sonunda yarattıkları tasarımlara Hızlı Prototipleme Merkezi nin imkânları sayesinde 3 boyutlu modelleme yaparak, gerçeğe en yakın şekilde görme şansını elde ettiler. Öğrencilerin eğitim imkânlarını geliştirmeyi ve sanayi ile öğrenciler arasında bağ kurulmasını hedefleyen merkez, çalışmalarına İMMİB Erkan Avcı Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi nde devam edecek. YERLİ BORU ÜRETİCİLERİ 'HAMMADDEYE GÜMRÜK'E TEPKİLİ Çelik Boru İmalatçıları Derneği (ÇEBİD) Genel Sekreteri Mehmet Zeren, üretici şirketlerin hammadde konusunda büyük sorunlar yaşadığına ilişkin bir açıklama yaptı. Zeren in açıklamasına göre, sektör hammadde ihtiyacının yüzde 60 tan fazlasını iç pazardan karşılıyor ancak son dönemde yassı çelik üreticilerinin taleplere zamanında cevap verememesi sebebiyle sektör çıkmaza girmiş durumda. Soruna ithalatla çözüm aramaya yöneldiklerinde bu sefer de gümrük vergisi engeliyle karşı karşıya kaldıklarını anlatan Zeren, Çelik boru ithalatı gümrük vergisinden muaf, hammaddesi yassı çelik ise yüzde 9 gümrüğe tabi. Bu uygulama anlaşılabilir değil dedi. Zeren in açıklamalarına göre, yerli yassı çelik üreticileri talepleri ancak 3-4 ay sonra karşılayabiliyor. Bu da üretim aksaklıklarına, duruşlara, siparişlerin yetişmemesine yol açıyor. Zeren, Uygun maliyetle hammadde temin etmekte zorlanıyoruz. Bazı üreticiler üretimi durdurma kararı alabilir. Şu anda hammaddemiz olan yassı çelik üretimi yaklaşık 9 milyon ton. Türkiye nin yassı çelik tüketimi ise 14 milyon ton. Önemli miktarda ihtiyacı ithalatla karşılama gerekliliği ortaya çıkıyor. Ancak hammadde ithalatında da yüksek vergi söz konusu. Avrupa Birliği ile aramızda Gümrük Birliği var. Onlar yassı çelik ithalatına yüzde 0 gümrük vergisi uyguluyor. Türkiye de yüzde 9-10 vergi alıyor diye konuştu. Zeren e göre bu vergi yerli demir çelik üreticilerinin lobisiyle uygulanıyor. Çelik üreticilerinin itirazı var Boru üreticisi şirketler de Zeren i destekleyen açıklamalar yaptı. Ancak demir çelik üreticileri aynı görüşte değil. Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, Bu makul bir talep değil dedi. Veysal Yayan sözlerini şöyle sürdürdü: 7.2 milyon ton yassı çelik ithalatı var. Neredeyse iç üretime eşit. Bunu daha da artırmak aşırı bir talep. Gümrükler kalkarsa olay ticari al sata döner. Entegre tesisler % 60 katma değer yaratıyor. Yüzde 10-15 katma değer yaratan boru üretimi için yerli kapasiteyi kullanmazsanız yabancı çelik üreticilerini beslersiniz. Avustralya da 10 bin ton ithalat için bile soruşturma açtılar. Türkiye yassı çelik ithalatının 3 milyon tonunu Avrupa dan zaten gümrüksüz getiriyor. STA olan ülkelerden yine gümrüksüz getiriyor. Şimdi istenen üçüncü ülkelerden de gümrüksüz gelsin. Hindistan bize gümrük uyguluyor ama biz onlara uygulamayalım deniliyor. Böyle uygulamalar Türkiye nin içini boşaltır. Bu zamanda gündeme getirilecek talep değil. Sık sık üretim durabiliyor Yücel Boru Genel Müdürü Kemal Saraç: Türkiye de üretimin çok üstünde ithalata mecbur. Sac üreten birkaç fabrika var; Erdemir, İsdemir, Çolakoğlu ve Tosyalı... İsdemir ve Erdemir BEYSAD 10

cevherden, diğerleri hurdadan üretiyor... Biz Erdemir ve İsdemir in 40 yıllık müşterisiyiz. Son zamanlarda ciddi üretim sıkışıklıkları var. Geçenlerde genel müdürü açıkladı, yüzde 98 kapasite kullanım oranı verdi. Onun da üzerinde aslında. 4 ay sonrasına gün alabiliyoruz. Daha yeni sipariş verdik, Ağustos sonu verebiliriz, yetişemiyoruz diyorlar. Biz aynı zamanda ihracatçıyız. Başka firmalar da var. Dışarıda Avrupa, ABD ve diğer ülkelerle mücadele ediyoruz, Rusya, Ukrayna ve Çin ile rekabetteyiz. Fiyat ön plandadır. Ereğli fiyatlarıyla rekabet yapamıyoruz. İşin bir tarafı bu. Diğer sıkıntı, boru imal ediyoruz, çelik boru girişinde dünyanın neresinden gelirse gelsin vergi sıfır... Boru halinde vergi yok. Boru hammaddesi sacın ithalatında yüzde 9-10 vergi var. Üreticileri korumak için yıllar önce konulmuş. Ama sektöre zarar veriyor. Erdemir zamanında veremeyince üretim duruyor. Biz de sık sık duruyoruz. İthalatta aşırı korumacı tedbirler, diğer ilgili sektörleri de olumsuz etkiliyor. 'Mayıs ayındayız, ağustosa gün veriliyor' Borusan Mannesman Genel Müdürü Zafer Atabey: İstikrar yok. Sürekli bakım duruşu oluyor. Şu anda mayıstayız ağustosa bile sipariş almak istemiyorlar. Üç ay sonraya gün verebiliyorlar. Bizim işimiz düzenlilik gerektiriyor. İthalata, sıkışınca başvurabiliyoruz. Olmazsa olmaz. Yerli yassı çelik üreticileri ihtiyaca yetişemiyor. Boru üreticilerinin ithal mala ihtiyacı var, orada da vergi oranları karşımıza çıkıyor. Sıkıntı oluyor. Bitmiş ürüne vergi yok, yassı çelikte var. Bu da ayrı bir absürd durum. Sistem boru ithalatını teşvik ediyor. Böyle bir duruma maruz kalan tek ülkeyiz. 'Doğru üretici cezalandırılmamalı' Tat Metal Genel Koordinatörü Asuman Gürsoy: Rekabet gücümüzü koruyacak fiyatlandırma halinde tercihimiz her zaman yerli üreticidir. Boru üreticilerinin sürdürülebilir büyüme için sürekli üretim maliyetlerini minimize edecek iyileştirmeleri yapmaları, kullanacakları hammaddeyi en iyi fiyatlarla, kesintisiz tedarik etmeleri gerekiyor. Hammadde tedariğinde yaşanabilecek aksaklıkların sebep olabileceği maddi ve manevi kayıpları tolere etme lükslerinin olmadığı piyasa şartlarında üreticiler, zorunlu olarak alternatif kaynaklar aramakta ve ithalata da yönelmekteler. Özellikle ihracatı teşvik edebilmek amacıyla alınan tedbirler içinde yer alan dahilde işleme izin belgesi kapsamında yapılan ithalatların devamlılığı önem arz ediyor. Bu konuda karşılaşılan istismarlar var ise tespit edilmeli ve gerekli yaptırımlar uygulanmalı. Ancak doğru uygulamalarla üretimini yapan ve ihracatını gerçekleştiren üreticiler de sıklıkla dile getirilen kısıtlamalar hayata geçirilerek cezalandırılmamalı. www.beysad.org.tr BEYSAD 11