TURĠST REHBERLĠĞĠ MESLEĞĠNĠN TARĠHÇESĠ Ġnsanların sürekli yaşadığı mekânlardan farklı yerlere gitme eylemleri, insanlığın varoluşuyla başlarken (Ahipaşaoğlu, 2001: 13), turist rehberliği, grup seyahat hareketleriyle birlikte tarihsel süreç içerisinde yerini almaya başlamıştır. Helenistik ve Roma Ġmparatorluğu dönemlerinde yapılan kitlesel turizm organizasyonlarının en önemli uygulamaları atletizm, spor ve savaş oyunlarıdır (Ahipaşaoğlu ve Arıkan, 2003: 8-9). Roma Ġmparatorluğu döneminde, turistik amaçlı seyahatlerde belirgin bir artış gözlenmiştir. Bu artışın nedenleri ticaretteki artış, genel refah seviyesinin yükselmesi, yol ağının gelişmesi ve güvenliğin artmasıdır. Roma Ġmparatorluğu döneminde yolculukların önemli boyutlara ve sayılara ulaşması seyahat acentacılığı hizmetini de yaratmıştır (Ahipaşaoğlu ve Arıkan, 2003: 6). Roma Ġmparatorluğu döneminde Anadolu kıyıları turizmden ciddi paylar alıyordu. Çamur kulübelerinin duvarsız kenti Truva, Ġmparatorluk çağında büyük bir turizm merkezi haline gelmişti. Truva hükümeti, kendisinin Truva lı kahraman Aeneas ın soyundan geldiğini varsayan Julius Sezar tarafından tanıtılıyordu. Julius Sezar Truva yı vergi bağışıklığı ile ödüllendirip ilave toprak vermiştir. Ġmparator Cladius ise Truva ya sanat ödülünün ilk örneği sayılabilecek bir ödül bağışlar. Romalı turistlerin Truva nın önemini kavrayabilmeleri için rehberli turlara katılmaları zorunlu kılınır. Truva da yer alan Paris in mağarasını, Kassandra nın taşa bağlandığı yeri ve Truva sahillerini anlatıp gezdirebilecek eğitimli rehberler bir yandan da Ġlyada destanından bölümler okuyarak turistlere bilgi veriyorlardı (Feifer, 1986: 21-22). Patara'da komşu kentlerin yeri ve uzaklıklarını gösteren M.S. VI. yüzyıla tarihlenen dikit, Anadolu'daki yoğun seyahat trafiğini gösteren bir belge niteliğindedir. Asurlular, Yunanlılar, Mısırlılar ve Romalılar dönemlerinde bu tarz seyahatlerin büyük ihtimalle olduğu düşünülmektedir. Tıpkı günümüzde olduğu gibi geçmişte de insanlar, efsanesini okuduğu, ünü kendi ülkesini de aşmış kent ve kente ait dönemine göre olağan üstü sayılan anıtsal yapıları görmek için seyahat ediyorlardı. Bu yerler hakkında yazılanları, anlatılanları merak edip okuyup bilgi ediniyorlardı. Roma Ġmparatorluğu nun ikiye ayrılmasından sonra, Bizans Ġmparatorluğu topraklarında kalan Anadolu ya ilgi ve seyahatler aynı şekilde devam etmiştir. Ancak Doğuda Bizans ın, Batıda Roma nın merkezi otoritelerinin giderek zayıflaması ile yolların güvenliği giderek azalmaya başlamıştır. M.Ö. 2. Yüzyıl ile M.S. 7. yüzyıllar arasında orta gelir düzeyine kadar inmiş olan turistik etkinliklere katılım olgusu yenden zenginlerin yapabildikleri bir etkinlik haline dönüşmeye başlamıştır. Bizans Ġmparatorluğu döneminde Hıristiyanlık devletin resmi dini olarak kabul edildiği için dini amaçlı Hac yolculukları büyük
önem kazanmaya başlamıştır. Haçlı seferleri, büyük kitlesel hareketler açısından geniş organizasyonlu yolculukların ilk örneğini oluşturmuştur. Turların Organizasyonu Venedikli Gemi Tüccarlarına aitti. Bu nedenle turların Avrupa dan çıkış noktası Venedik kentiydi. Gemi ile yapılan yolculuklarda Anadolu nun kutsal mekanları olarak adlandırılan Truva, Efes, Apollon Tapınağı, Demre, Tarsus, Antakya gibi St.John ve Meryem Ana nın kaldığı yerler ile St.Pavlus un dört yolculuğu sırasında Anadolu daki konakladığı ve yol güzergahı olarak kullandığı yerlerdi. Dünya da ilk organize tur 1841 yılında Thomas Cook tarafından düzenlenmiş ve günümüz seyahat acenteciliğinin ilk adımları olarak kabul edilmiştir. Thomas Cook organize ettiği bu turları kendisi yöneterek aynı zamanda çağdaş rehberliğin de öncülüğünü yapmıştır (Batman, Yıldırgan ve Demirtaş, 2001:1). Turizm sektörü Dünya da sanayi devrimi ile gelişme göstermiş ve turist rehberleri de bu sektörün vazgeçilmez parçası haline gelmiştir. XVI. yüzyıla gelindiğinde Ġngiltere den Avrupa kıtasına yapılan ve Büyük Tur (Grand Tour) olarak nitelendirilen seyahatlerdir. Soylu ve zengin aristokrat çocuklarının eğitimleri için Avrupa kıtasının önemli şehirlerine yaptıkları yolculukları kapsayan üç yıl süren bir gezidir. Bu dönemde genç centilmenlerin seyahatlerini anlatan rehber kitaplar, günlükler çoğaltılmıştır. Zengin genç ziyaretçiler Avrupa Kıtası nın antik kentleri, kültür merkezleri ve mimari yapıtları gezip bilgi edinme gereksinimleri turist rehberi ihtiyacını doğurmuştur (Polat, aktaran Tetik, 2006: 3). I. Dünya Savaşı ndan sonra motorlu araçların, II. Dünya Savaşı ndan sonra sivil hava taşımacılığının gelişimi, uluslararası turizm hareketlerinin artması ve paket turlara ilgi sonucu 1930 lardan sonra yerel rehber eğitimi önem kazanmaya başlamıştır (Çolakoğlu, Epik ve Efendi, 2010: 27 ). XX. yüzyıl başlarında Ġngiltere de Londra Kulesi ve Windsor Sarayı rehberli gezilere açılmış, bazı seyahat acenteleri rehber istihdam etmeye başlamışlardır. Turizmin gelişmesi ve kitle turizminin başlaması ile turist rehberliği hizmeti zorunluluğu doğmuştur (Polat, aktaran Tetik,2012:216). Turist Rehberliği mesleğinin Türkiye deki temelleri, Osmanlı Devleti nin Son dönemlerinde atılmıştır. Ġstanbul günümüzde olduğu gibi o zaman da yabancılar için çekim merkezi olma özelliğini koruyordu. Ġstanbul, Osmanlı ve Bizans imparatorluklarına başkentlik yapmış olması sebebi ile yabancı devlet adamları ile Hıristiyan ziyaretçilerin akınına uğramaktaydı. 1839 yılında Tanzimat Fermanı nın ilanı ile vatandaşlar ve yabancılar için hukukî ve malî güvenceler sağlanmış, eğitim, güzel sanatlar ve ticaret alanlarında Avrupa ile ilişkiler artmıştır. Bununla beraber ulaşım teknolojisindeki gelişmeler Osmanlı Devleti başkentine gelen giden ve hatta yerleşen yabancı sayısının artışına da neden olmuştur
(Gülersoy, aktaran Değirmencioğlu, 1998: 14). Müslüman Türk nüfusun yabancı dil konusundaki yetersizliği, Osmanlı döneminde rehberlik mesleğini azınlıkların yapmasına neden olmuştur. Hiçbir eğitimden geçmemiş, belli başlı eserleri okumamış, bilgileri kulaktan dolma ve kendi gezilerine dayalı bu ilk tercüman rehberlerin, Osmanlı Devleti nce haklarının korunmadığı yönündeki kişisel görüşlerini yabancı konuklarla paylaşmaları, ülkedeki azınlıkların ezildikleri yönünde bir kanının gelen ziyaretçilerde yaratılmasına yol açmıştır. Osmanlı döneminde 19. yüzyılın sonunda görülmeye başlanan turist rehberliği, ülkenin tanıtımı ve ulusal güvenlik açısından önemli bir konuma gelmiştir. 29 Ekim 1890 tarihinde yayımlanan190 sayılı Nizamname, turist rehberliği mesleğinin kurumsallaştırılma çabalarının ilk örneği olmuştur (Adana Turist Rehberleri Bölgesel Odası). Bu nizamname ile tercüman rehberler bir tüzüğe bağlanmış ve nizamnamenin yürütülmesinde zamanın Ġçişleri Bakanlığı ve Belediyelere görev verilmiştir. Ayrıca nizamname tercüman rehberleri bir disiplin altına almış ve mesleğin uygulanmasında iyi niyet ve ahlak kurallarını gözeterek iyi bir Türkçe ve yabancı dil bilgisinin yeterli olup olmadığının sınavla tespitini öngörmüştür. Osmanlı hükümetinin yürürlüğe koymuş olduğu nizamnamenin uygulanması ile neredeyse hiç ilgilenmemiş, tercüman rehberler başıboş bırakılmıştır (Çimrin, 1995: 11-12). 1923 yılında kurulan ve günümüzdeki adı Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu olan Türk Seyyahatin Cemiyeti bugünkü anlamda olmasa bile, tercüman rehber yetiştirmede önemli bir rol oynamıştır. Yabancı uyrukluların ve azınlıkların tekelinde olan bu mesleğe Türk gençlerini yönlendirme başarısını sağlamıştır (Değirmencioğlu, 1998: 16). Bu Cemiyet daha sonra Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu adını almıştır. Bu cemiyet ile birlikte devlet adına tüm tercüman rehberler bir kurstan geçirilerek, imtihana tabi tutulmuş ve böylelikle tercüman rehberler ilk defa bir lisansa sahip olmuştur (Ahipaşaoğlu, 2001: 18-19). Daha sonra 8 Kasım 1925 tarihinde çıkartılan 2730 sayılı Ecnebi Seyyahlara Tercümanlık ve Rehberlik Edecekler Hakkında Kararname ile mesleğe sıkı kurallar getirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti nin kurulmasından iki yıl sonra, 8 Kasım 1925 tarih ve 273 sayılı Ecnebi Seyyahlara Tercümanlık ve Rehberlik Edecekler Hakkında Kararname yayınlanarak cumhuriyet döneminin rehberlik mesleği ile ilgili ilk kuralları ortaya konmuş oldu. Mesleğe gireceklerin uymaları gereken esasları 11 madde ile ortaya koyan bu kararname mesleki eğitimi de ilk defa gündeme getirmiştir. Kararnamenin üzerinde durduğu en önemli konu tercüman rehberlerin eğitimiydi, ancak turistik faaliyetlerle ilgili bir kuruluş olmadığından rehberlerin yeterliklerinin saptanması konusundaki sınav koşulu kâğıt üzerinde kalmıştır (Çolakoğlu, Epik ve Efendi, 2010:133). Turizmin kamu yönetimi içindeki örgütlenmesi 1934 tarih ve 2450 sayılı "İktisat Vekâleti Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun" ile
başlamıştır. 1957 tarih ve 4951 sayılı Kanun ile ilk olarak "Basın, Yayın ve Turizm Vekâleti" kurulmuş ve turizm konusunda yeni politikalar oluşturmak amacı ile de 1963 tarih ve 265 sayılı Kanun kapsamında "Turizm ve Tanıtma Bakanlığı"na dönüştürülmüştür (http://teftis.kulturturizm.gov.tr,2015). 265 sayılı Kanunla Turizm Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı oluşturulmuş ve söz konusu Kanuna dayanılarak hazırlanan Turizm ve Tanıtma Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı Tüzüğü 10/09/1964 tarih ve 11803 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kararnamenin yoğunlaştığı konulardan birisi de tercüman rehberlerin eğitimiydi, fakat ülkede henüz bu faaliyetler ile ilgilenecek bir kuruluş olmadığından rehberlerin yeterliliklerinin saptanması konusundaki sınav koşulu kâğıt üzerinde kalmıştır (Ġstanbul Turist Rehberleri Odası). Dünyada yaşanan ekonomik kriz 1928 yılında turizm faaliyetlerini durma noktasına getirmiştir. Bu sebeple tercüman rehberlerin büyük bir kısmı mesleği terk etme noktasına gelmiş fakat 1928 in Aralık ayında Ġstanbul Ġktisat Müdürlüğü tarafından bir rehberlik kursunun açılacağı duyurulmuştur. Gazetelerde yer alan bu kurs ilanının önemi, geçici tercümanlar ile mesleğe yeni başlayanları kapsamış ve kursiyerlere mutlaka sınavdan geçme mecburiyeti getirmiştir. Ġlk kez bir sınavdan geçerek girme hakkı kazanılan kurstan mezun olan rehber sayısı ise 50 olmuştur (Çolakoğlu ve diğ.,2010:135). 20 Ağustos 1963 tarihinde kurulan Turizm ve Tanıtma Bakanlığı "Çalışma alanına giren konularda personel yetiştirmek üzere kurs ve uzman okullar açabilme" yetkisine sahip olmuş ve 1964-1968 yılları arasında rehberlik kursları düzenlemiştir. Bu kurslar, herhangi bir yönetmeliğe tabi olmamakla birlikte, 8 Kasım 1925 tarihinde 2730 sayılı kararnameye dayalı olarak hizmet içi talimat ve genelgelerle yürütülmüştür. O günün koşullarına göre düzenlenmeye çalışılan ilk yönetmelik olan 13945 sayılı "Tercüman Rehber Kursları ve Tercüman Rehber Yönetmeliği" 3 Eylül 1971 tarihinde yayımlanmıştır. Yönetmelik daha sonra 21 Mart 1974 tarihinde değiştirilerek "Profesyonel Turist Rehberliği Kursları ve Profesyonel Turist Rehberliği Yönetmeliği" adını almış ve yönetmelikle Turizm Bakanlığı dışındaki kişi ve kuruluşlara kurs açabilme yetkisi verilmiştir (Antalya Rehberler Odası). Bu yönetmelik daha sonra 1983, 1986, 1988, 1995 ve son olarak 2005 yıllarında çeşitli değişikliklere uğramıştır (Çolakoğlu, Epik ve Efendi, 2010: 137). 2005 yılında yapılan değişiklik ile yönetmelik Profesyonel Turist Rehberliği Yönetmeliği adını alarak 2012 yılına kadar yürürlükte kalmıştır (Acar, 2014: 6-7). 2005 yılında yapılan en önemli değişikliklerden biri Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen rehberlik kursları ile ilgili düzenlemedir. Bölgesel ve ülkesel olarak iki şekilde
düzenlenen kurslar yeni yönetmelikte sadece ülkesel olarak değiştirilmiş ve bölgesel rehberlik kavramı kaldırılmıştır. Ayrıca kurslara katılacak adaylarda aranan özellikler arasında lise ve dengi okul mezunu olma koşulu en az iki yıllık yüksekokul mezunu olma koşulu ile değiştirilmiştir (www.iro.org.tr,10 Kasım 2013). Yönetmelikte, devlet memuru rehberlerle ilgili hükümler getirilmiştir. 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu na tabi olarak çalışan ve rehberlik kimlik kartı bulunan rehberlerin, rehberlik yapmak istemeleri halinde memuriyet ile ilişiklerinin kesilmesi, aksi takdirde haklarında gerekli işlemler yapılmak üzere kurumlarına bildirilmesi şartı yönetmeliğe eklenmiştir. Bir diğer önemli değişim eski yönetmelikte yer almayan Rehberlikte Uzmanlaşma ve Eğitimi adı altında yeni bir maddenin eklenmesidir. Bu madde ile bu konuda eğitim vermeye yetkili kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, meslek kuruluşları ve özel kuruluşlar, Bakanlığın denetiminde eğitim faaliyetleri düzenleyebilme hakkı elde etmişlerdir. Daha sonra 7/6/2012 tarihli ve 6326 Sayılı Turist Rehberliği Meslek Kanunu ve nihayet 8 aylık bir aradan sonra 23 ġubat 2013 tarihli 28568 sayılı Profesyonel Turist Rehberliği Meslek Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir. Meslek Örgütlerinde görev yapan çok sayıda yönetici ve pek çok rehberin yıllar süren çabaları sonucu Turist Rehberliği Meslek Kanun Tasarısı, TBMM Bayındırlık, Ġmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu'nda kabul edilerek yasalaşmıştır. Bu yasanın, profesyonel turist rehberliğine, kanunlar ile sınırları çizilerek tam anlamıyla bir meslek haline gelme olanağı tanıdığını söylemek mümkündür. Yasa, rehberlik mesleğiyle ilgili yeni ifadeleri beraberinde getirmiştir. Bunlar arasında ÇALIŞMA KARTI, EYLEMLİ REHBER, EYLEMSİZ REHBER VE RUHSATNAME sayılabilir. Meslek Kanunu ile birlikte meydana gelen değişikliklerden bir diğeri de Turist Rehberleri Odaları sayılarındaki artıştır. 22 Haziran 2012 tarihinden önce Ġstanbul Rehberler Odası (ĠRO), Antalya Rehberler Odası (ARO) ve Ġzmir Rehberler Odası (ĠZRO) olmak üzere üç adet meslek odası bulunmaktaydı. 6326 Sayılı Turist Rehberliği Meslek Kanunu nun 8. MADDE sinin 2.FIKRA sı ile birçok ilde yeni rehber odaları kurulmaya başlamıştır (Acar, 2014: 6-7). Bununla birlikte meslek yeni bir yasal döneme girmiş ve beraberinde daha çok sayıda değişiklikleri getirmiştir. Tüm odalar Türkiye Turist Rehberleri Birliği (TUREB) çatısı altında toplanmıştır. TURĠZM REHBERLĠĞĠ EĞĠTĠMĠ Türkiye de Turist Rehberliği iş ya da işsizlik risk unsuru yüksek meslek gruplarından birini oluşturmaktadır. Bu nedenle de daha çok genç kuşak arasında geçici, biraz macera dolu bir iş olarak algılanmaktadır. Oysa turist rehberi, yetişmesi aşamasında ister kurslarda ya da
kullarda olsun; ister daha sonra çalışma yaşamında kendi özverili çabaları ile olsun, en az 24 farklı disiplinde asgari bilgi ve becerilerle donanmış bir kişidir. Ġyi bir rehberin yetişmesi son derece zordur (Ahipaşaoğlu,2002:222). Bilgisi, becerisi, kültürü, tutum ve davranışları ile Türkiye ve Türk insanını temsil edecek ve doğru tanıtacak, ziyaretçilerin memnun ve olumlu izlenimlerle ülkelerine geri dönmesini sağlayacak, nitelikli turist rehberlerinin eğitimi, hassas ve ciddi bir biçimde ele alınması gereken bir konu olarak ortaya çıkmaktadır (Kuşluvan ve Çeşmeci, 2002: 235). 1995 yılına kadar Turizm Bakanlığınca, üç ve altı aylık kurslar şeklinde düzenlenmiştir.1995 yılında yönetmeliğe getirilen ek madde ile eğitimin fakülte ve yüksekokullarca yürütülmesi hedeflenmiştir). 22 Haziran 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6326 sayılı Turist Rehberliği meslek kanunu öncesinde, Türkiye de turist rehberliği eğitimi konusunda 3 farklı yapı mevcuttur. Bu yapılar şunlardır: 1) Turist Rehberliği lisans programı mezunları 2) Turist Rehberliği ön lisans programı mezunları 3) Kültür ve Turizm Bakanlığı nın açmış olduğu 7 aylık kurs mezunları. Üç farklı eğitim sisteminden mezun olanlar aynı hak ve aynı unvana sahip olmaktadırlar (Temizkan ve diğ., 2013: 478). Profesyonel Turist Rehberliği Yönetmeliğinin 5. Maddesi: Bakanlık dışında hiçbir kurum ve kuruluş, herhangi bir isim altında turist rehberliği kursları açamaz ve rehberlik kimlik kartı veremez. Hangi illerde ve dillerde kurs açılacağına ve kursiyer sayısına Bakanlık tarafından karar verilir. Gerektiğinde il müdürlüklerinin, meslek kuruluşlarının ve üniversitelerin ilgili bölümlerinin görüşleri alınabilir denilmektedir.