SORUNLU BÖLGELERDE GÖÇ



Benzer belgeler
TÜRKİYE DE BULUNAN SURİYELİ MÜLTECİLER

Bosna Kurbanlarına Yardım - Bosna ve Kosova dan Gelen Mültecilere Destek

YÜKSEK ÖĞRETIM ALANINI GELIŞTIRMEK IÇIN IRAK VE TÜRKIYE ARASINDA DAHA ÇOK IŞBIRLIĞI YAPILMASINI UMUYORUZ.

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

Dünya Mültecileri Hakkında Anahtar İstatistikler

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

STRATEJİK VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE DE GÖÇ. Göç Veren Ülkeden Göç Alan Ülkeye Fırsat ve Risklerin Dönüşümü

3. Emek Piyasası. Grafik-3.1: İşsizlik Oranları (yüzde)

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

Türkiye de Uluslararası Koruma Arayan Kişiler için EĞİTİM HAKKI SORULAR & YANITLAR

Nitekim işsizlik, ülkemizin çözümlenemeyen sorunları arasında baş sırada yer alıyor.

Araştırma Notu 16/191

Bu sayıda: 2017 Aralık ayı İşgücü, İstihdam ve Sigortalı İstatistikleri ile Birleşmiş Milletler in 2018 Dünya Mutluluk Raporu sonuçları

15 Ekim 2014 Genel Merkez

Araştırma Notu 18/229

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

tepav Nisan2011 N DEĞERLENDİRMENOTU 2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

SURİYELİ KADIN ve KIZ ÇOCUKLARI İÇİN GÜVENLİ ALANLAR PROJESİ Merkezlerimize ve etkinliklerimize ilişkin bazı fotoğraflar

Geçici Koruma Kimlik Kartına Sahip Olanlar

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

ULUSLARARASI FİLİSTİN ZİRVESİ 2018

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

Özet Değerlendirme 1

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye de insan hakları ihlallerinin

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

GÖÇÜN GETİRDİĞİ SORUNLAR VE GÖÇ SONRASI TÜRKİYE

TRC2 BÖLGESİ NDE İŞSİZLİK ORANI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Suriye'den Mekke'ye: Suriyeli üç hacı adayının hikâyesi

Araştırma Notu 15/176

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72

ÇALIŞMA EKONOMİSİ II

AK PARTİ YURT DIŞINDAKİ

Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi. Doç.Dr.Tufan BAL

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

İLTİCA HAKKI NEDİR? 13 Ağustos 1993 tarihli Fransız Ana yasa mahkemesinin kararı uyarınca iltica hakkinin anayasal değeri su şekilde açıklanmıştır:

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

ANADİL AYRIMINDA İŞGÜCÜ PİYASASI KONUMLARI. Yönetici Özeti

LOJİSTİK SEKTÖRÜ BÜYÜME ORANLARI

Araştırma Notu 14/163

ÖSYS de İlk 100 e Yerleşen Adayların Analizi

Keçiören Göçmen Hizmetleri Merkezi Projesi Örnekliğinde Göçmen Bilgilendirmesinde Yerel Yönetimlerin Rolü

IMPR HUMANITARIAN DİYARBAKIR DAKİ EZİDİLER HAKKINDA RAPOR. Sığınmacıların Genel Durumu


EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

"AVUSTURYA'DAKİ BOSNALI VE TÜRK GÖÇMENLER" 1

Uluslararası Öğrencilerin Ülke ve Üniversite Seçimlerini Etkileyen Faktörler

2014 OCAK AYI İŞSİZLİK RAPORU

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

BURSA DA İLK 250 ŞİRKET VE İSTİHDAM

Türkiye de çocukların özgüvenli bireyler olarak yetişmeleri için reformlar yapılıyor

EFA 2009 Küresel İzleme Raporu. Eşitsizliklerin Üstesinden Gelmek: Yönetişim. EFA Hedeflerindeki İlerleme ve Önemli Noktalar

TARIMSAL İSTİHDAMA DAİR TEMEL VERİLER VE GÜNCEL EĞİLİMLER

Araştırma Notu 17/212

İKİ AYDA 500 BİN YENİ İŞSİZ Krizin Tahribatı

IFLA/UNESCO Çok Kültürlü Kütüphane Bildirisi

TARİHİ REKOR İŞSİZ SAYISI 7 MİLYONU AŞTI! HALKIN DERDİ BAŞKANLIK DEĞİL İŞSİZLİK!

İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU- EYLÜL 2018 İŞSİZLİK TIRMANIYOR. Gerçek İşsiz Sayısı 6 Milyon. İşsiz Sayısı Bir Yılda 192 Bin Arttı

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Suriyeli Mülteciler

EKONOMİK İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI Hacı Dede Hakan KARAGÖZ

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2011 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

SEL FELAKETİNE YÖNELİK ACİL YARDIM PROJESİ-AFGANİSTAN

KRİZ İŞSİZ BIRAKIYOR

Suriye Krizi ne Cevap Verebilmek için ABD den Yeni İnsani Yardım. Bilgi Notu. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcülüğü. Washington, D.C.

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

Ayakkabı Sektör Profili

Beyin Gücünden Beyin Göçüne...

YABANCILAR VE ULUSLARARASI KORUMA KANUNU

IKBY-Irak Merkezi Hükümeti Çekişmesi ve Türkmenlerin Durumu

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2018 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU ARALIK 2018 İTKİB GENEL SEKRETERLİĞİ HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON AR-GE ŞUBESİ

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı

DİKMEN BÖLGESİ STRETEJİK GELİŞİM PLANI

Türkiye de ilaç sanayisinde çalışanların yaklaşık %1 i eczacıdır. Akademisyen sayısı ise 900 civarındadır (6).

SAVAŞ, GÖÇ VE SAĞLIK. 18 Mayıs 2015 İstanbul Şeyhmus GÖKALP

: II. OTURUM GÖÇ KONULARINDA KAMU GÜVENİ İNŞA EDİLMESİ OTURUMU GENEL KONUŞMA NOTU

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

EFA 2008 Küresel İzleme Raporu e Kadar Başarabilecek miyiz? Önemli Noktalar

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 ŞUBAT AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

İŞSİZLİKTE TIRMANIŞ SÜRÜYOR!

4. İslam İşbirliği Teşkilatı ( İİT ) Ülkeleri Düşünce Kuruluşları Forumu

İSVEÇ ÇALIŞMA ZİYARETİ RAPORU

İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler...

KAMU DİPLOMASİSİ ARACI OLARAK ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMLARI VE TÜRKİYE UYGULAMALARI. M. Musa BUDAK 11 Mayıs 2014

EUROBAROMETRE 71 AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU

ULUSAL ÖLÇEKTE GELIŞME STRATEJISINDE TRC 2 BÖLGESI NASIL TANIMLANIYOR?

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

Irak Türkleri: Maruz Kaldıkları Dışlanma ve Asimilasyon Uygulamaları

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL


EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Transkript:

SORUNLU BÖLGELERDE GÖÇ

SORUNLU BÖLGELERDE GÖÇ Prof. Dr. Hisae Nakanishi Doç. Dr. İbrahim Sirkeci Hatem Cabbarlı

Sorunlu Bölgelerde Göç GLOBAL STRATEJİ ENSTİTÜSÜ Mithatpaşa Cad. No. : 46 / 3 4 Kızılay Ankara Tel.: (0312) 430 26 09 (0312) 435 72 66 Web: globalstrateji.org e-mail: info@globalstrateji.org ISBN : 978-975 - 8975-08 - 02 YAYIN NO. : 9 Çeviren: Nihal Tezel Yağcıbaşı Kapak Tasarım: Firnas Tahir Grafik ve Baskı: Kozan Ofset Büyük Sanayi 1 Cad. 95/11 İskitler/ANKARA Tel: 0.312. 384 20 03 www.kozanofset.com.tr BİRİNCİ BASKI Ocak - 2008 Bu kitap Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı nın Maddi Katkısıyla Yayınlanmıştır. 4

Sorunlu Bölgelerde Göç İÇİNDEKİLER Sunuş... 7 Önsöz... 9 Göç Halindeki Nüfusun Güvenliği... 13 Türkmen Göçü... 27 Dağlık Karabağ Savaşı... 43 5

Sorunlu Bölgelerde Göç 6

Sorunlu Bölgelerde Göç SUNUŞ Bu kitap Global Strateji Enstitüsü ile Nagoya Üniversitesinin (Japonya) 16 Ağustos 2006 tarihinde Ankara da müştereken düzenlediği Sorunlu Bölgelerde Göç adlı konferansta sunulan tebliğleri içermektedir. Tebliğ metinleri Türkmen, Azerbaycan Türk ü ve Afgan göçmenlerle Irak, İran, Türkiye ve Azerbaycan da yapılmış olan çalışmaların özetidir. Bu kitap farklı metotlarla incelenmiş yakın coğrafyalarda yaşanan göç ve göçmen sorununun ehemmiyetini ortaya koyarak çözümleri tartışmaya açmakta, bölgeler ve yöntemler arasında karşılaştırma yapma fırsatı vermektedir. Kitabın ön sözünün yazarı Prof. Dr. Aykut Toros; Hacettepe Üniversitesinde Nüfus Etütleri Enstitüsü başkanlığı yapmış, hâlen Beytepe Üniversitesinde Sosyal Bilimler Bölümü başkanıdır ve alanında Türkiye de sayılı isimler arasındadır. Sn. Toros aynı zamanda adı geçen konferansı mükemmel şekilde yönetmiştir. Prof. Dr. Hisae Nakanishi ise Nagoya Üniversitesinde Uluslararası Geliştirme Yüksek Okulunda çalışmakta ve göç konusunda dünyaca tanınmış uzmanlardan sayılmaktadır. Iraklı Türkmen göçmenler üzerine ilk bilimsel çalışmayı yapan Doç. Dr. İbrahim Sirkeci ise Londra da Avrupa İşletme Okulunda beşeri coğrafya uzmanı olarak çalışmaktadır. Azerbaycan Türk göçmenleri ile ilgili kapsamlı çalışmayı yapan Hatem Cabbarlı ise Azerbaycan Meclisinde Analiz Bölümü başkanıdır. Enstitü adına bu çalışmaya verdikleri emek için her birine teşekkür etmeyi bir borç biliriz. Uluslararası kuruluşların ve yabancı göç uzmanlarının da yararlanması için metinler İngilizce ve Türkçe olarak okurlara sunulmuştur. Global Strateji Enstitüsü Aralık - 2007 7

Sorunlu Bölgelerde Göç 8

Sorunlu Bölgelerde Göç ÖNSÖZ Stratejik pozisyon kazanmaya yönelik olarak göç, devlet yönetiminde, önemli bir mekanizma olarak kullanılmaktadır. Bu mekanizmaya, paleolitik dönemlerdeki mutlak totaliter yönetim biçimlerinden günümüzdeki, katılımcı, sivil toplum örgütçü, demokratik yönetim biçimlerine kadar her türlü yönetim biçiminde başvurulmuş ve bu mekanizma çalıştırılmıştır. Tarihsel süreç ve yönetim tarihi içinde hep var olan, nüfus konularının 1950 yılları öncesinde, toplumsal yönetim politikaları içinde belirginleşip, tanımlanıp, isimlerinin konulmasından sonra göç konusu ayrı bir inceleme alanı olarak dikkatleri üzerine çekmiştir. Elimizdeki çalışma, göç stratejisi ve insan hakları nı içeren konular üzerine odaklanmıştır. Göç konusu; kişilerin yaşamakta oldukları topraklardan, sahip oldukları ekonomik imkânlardan, yerleşmiş sosyal yapılarından, kültürlerinden ve toplumsal yaşamın daha nice unsurlarından koparak ya da kopartılarak yeni ortamlara yerleşmesi, bu ortamlarda yeni bir yaşam kurması demektir. Bu göçmenler için büyük bir değişimdir. Şüphesiz bu değişim, salt göçmenler ile sınırlı kalmamakta, benzer şekilde hem terk edilen toplumlar hem de yeni yerleşilen toplumlar üzerinde etkili olmaktadır. Göç hareketleri sebepleri ve nitelikleri açısından, farklı yaklaşımlarla farklı sınıflamalara ayrılabilmektedir. Bu sınıflamalarda göçün, isteğe bağlı olması veya zorunlu olması temel kriterlerden birisidir. Böylece temel olarak göçler, kişinin kendi arzu ve insiyatifine bağlı olanlar ile kişinin takdir hakkı olmadığı zorunlu göçler olarak ikiye ayrılmaktadır. Burada kişinin kendi arzusu ifadesi, siyasal mekanizmaların çalıştırılması ile destinasyonda ve nakil sürecindeki olumsuz şartlara rağmen kişinin yerinde kalma insiyatifinin olmaması olarak tanımlanabilir. 9

Sorunlu Bölgelerde Göç Zorunlu göçlerin üç temel sebepten kaynaklandığı görülmektedir. Bunlar: a. Çatışmalardan, b. Kalkınmışlık düzeyinin yeterli olmamasından, c. Doğal şartlardan ve afetlerden kaynaklanan göçlerdir. Bu bağlamda göç edenleri de kaçkınlar, siyasi sığınmacılar, yurt içi göçe zorlananlar, kalkınma projeleri (baraj inşaatı gibi) nedeniyle yerlerinden edilenler, doğal afetler veya olumsuzlaşan çevre koşulları yüzünden yerlerinden edilenler, istismar amaçlı (cinsel pazarlama gibi) göçmenler gibi pek çok sınıfa ayrıldığını görmekteyiz. Birleşmiş Milletler verilerine göre 2005 yılında 191 milyon kişi göçmen durumundadır. Bu da dünya toplam nüfusunun % 3 ü etmektedir. Aynı kaynak kaçkınların sayısının 2005 te 8.7 milyondan 2006 da 9.9 milyona çıktığını ifade etmektedir. Yine Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komisyonu bu rakamın 2007 yılında 12.5 milyona ulaştığını bildirmektedir. Yurt içinde yerinden edilmiş göçmenlerin sayısı ise 25 milyonu bulmuştur. Birleşmiş Milletlerin dışındaki farklı kaynaklar, bu rakamlara çok benzer rakamlar vermektedir. Hangi göç zorunlu, hangi göç isteğe bağlı (zorunlu olmayan) göçtür? Bu durumları siyahla ve beyaz gibi birbirinden ayırmak mümkün değildir. Kişiler, kendi topraklarında yaşamayı, hayatlarını burada sürdürmeyi yaşamlarının doğal bir olgusu olarak tercih ediyor olabilirler. Ancak içinde bulundukları şartlar- örneğin ekonomik şartlar- kötü olabilir. Göç bu duruma bir çare olabilir. Göç ederek söz konusu olumsuz ekonomik şartların kötü etkilerinden kurtulabilirler. Böyle bir tercih ile mevcut sorunlarına çözüm bulabilirler. Bu durumda yapılan göç isteğe bağlı bir göç müdür? Kişinin gerçek tercihi göç etmek midir yoksa kişi göç etmek zorunda mı bırakılmıştır? Bu duruma karşıt bir örnek de zorunlu mübadeleye tâbi tutulmuş göçmenlerdir. Bunlar, kendi şahsi tercih ve kararlarının dışında, siyasi karar mercilerinin aldıkları karar ve çalıştırdıkları mekanizmalar ile kendi topraklarından alınıp zorunlu olarak başka topraklara gönderilirler. İçinde bulundukları ortama kıyasla, bu zorunlu göçü tercih eden göçmenler olamaz mı? Görüldüğü gibi zorunlu göçün kökeninde istemli tercihler, istemli göçün kökeninde 10

Sorunlu Bölgelerde Göç de zorunlu şartlar olabilir. Çoğu kez de durumun böyle olduğu görülmektedir. Göçler ister istemli, ister zorunlu olsun, göçenlerin kendi üzerlerindeki etkilerden başka, ayrıldıkları toplumlar, yeni karıştıkları toplumlar ve tüm bunları çevreleyen diğer toplumlar üzerinde de ekonomik, sosyal ve kültürel etkilerinin olduğu görülmektedir. Bu etkilerden başka göçlerin bir de stratejik etkisi olmaktadır. Siyasi güçlerin belirli bir alanda kişileri göçe zorlaması, kendi pozisyonlarını, komşularına ve dış dünyaya karşı yeni bir pozisyon kazandırmaya yönelik stratejik bir karar ve eylem olmaktadır. Siyasal sistemler bu eylemlerle pozisyon kazanmayı amaçlamaktadır. Bu amaç uğruna kişilerin -yaşam hakkı dahil- tüm hakları (eğitim hakkı, sağlıklı yaşam hakkı, demokratik katılım hakkı, aile birlikteliğinde yaşama hakkı gibi.) göz ardı edilmektedir. Kişiler bu haklardan mahrum bırakılabilmektedir. Stratejik sonuçları olan ve bu sonuçları amaçlayan zorunlu göç olayını, insan haklarından bağımsız olarak ele almak mümkün değildir. Kimi durumlarda siyasal güçlerin, zorunlu göç ile söz konusu hakların iyileştirilmesini amaçladığını söylemek mümkün ise de bu diğerinin yanında çok önemsiz kalmaktadır. Kitapta anlatılan Dağlık Karabağ Kaçkınları, Afgan Göçü ve Türkmen Göçü, zorunlu göç ile ilgili bu tür sorunların ele alındığı üç örnek olaydır. Bu üç olayın ortak yanı, ülkelerin zorunlu göç yolu ile stratejik amaç gütmeleri ve uluslararası ortamda pozisyon kazanmaya çalışmalarıdır. Maalesef ülkelerin, bu çabaları ile mesafe katetmekte oldukları ve her türlü insan hakları konusunda savunmasız kitleler yarattıkları ve bunu umursamadıkları görülmektedir. (Ekonomik olumsuzluklar, sosyal sorunlar ve kültürel yoksunluklar bu kitlelerin ortak kaderidir.) Zorunlu göçler iç çatışmalara, iç çatışmalar da dış çatışmalara yol açmaktadır. Çatışma, çatışmayı doğurmaktadır. Bu zaviyeden bakılınca Yurtta Sulh Cihanda Sulh politikasının zorunlu göç ve insan hakları açısından ne kadar isabetli olduğu bir kere daha ortaya çıkmaktadır. Prof. Dr. Aykut Toros 11

Sorunlu Bölgelerde Göç 12

Sorunlu Bölgelerde Göç GÖÇ HALİNDEKİ NÜFUSUN GÜVENLİĞİ İran daki Afganlardan Türkiye deki Türkmenlere, Bir Konu İncelemesi Prof. Dr. Hisae Nakanishi Nagoya Üniversitesi-Japonya 13

Sorunlu Bölgelerde Göç Giriş İnsan güvenliği ve barışın inşası, gelişim çalışmalarının önemli ve iki temel kavramıdır. Savaş sonrası toplumlar üzerinde çalışan bilim insanları arasında da üzerinde çalışılan konulardır. Bu çalışmalardan özellikle İnsan Güvenliği kavramı ile ilgili olan; savaş nedeniyle iltica eden veya göçe zorlanan mültecilerin kurtarılması konusuna katkı sağlamıştır. İnsan Güvenliği Komisyonunca 2003 yılında yayınlanan İnsan Güvenliği, Şimdi! adlı kitabın Yollardaki İnsanlar bölümünde sığınmacıların uluslararası düzeyde korunmasının önemi çok güzel vurgulanmıştır. Yollardaki insanlar, bu yazıda da değinildiği gibi sığınmacıları, mültecileri ve savaş yüzünden göçe zorlanan insanları kapsamaktadır. Bu çalışma, İran daki Afgan sığınmacı ve mültecilerin durumunu, İnsan Güvenliği perspektifinden yaklaşarak ele almayı hedeflemektedir. Bunun yanı sıra, 2006 Temmuz ve Ağustos aylarında Irak ın kuzeyinden göçmeye zorlanmış olan Türkmenlerin Türkiye ye kaçışı da karşılaştırmalı bir bakış açısıyla ele alınmıştır. Bu şekilde sığınmacıların karşılaştıkları ortak sıkıntılar, göçmenlerin ve de göç alan ülkelerin politik yapıları ve diğer ülkelerin çıkarları uluslararası koruma rejimi çerçevesinde tartışılmış olacaktır. 1. İran daki Afganlar: Tarihî Bakış Kasım 2001 deki Afgan Savaşı sonrasında, pek çok Afgan mülteci özellikle 2002 den sonra evlerine dönmeye başlamıştır. Yaklaşık olarak 2,1 milyon civarında mültecinin 2002 ve 2003 te, BM İnsan Hakları Komisyonunun yardımıyla Pakistan ve İran dan ülkelerine geri döndüğü tahmin edilmektedir. Ancak İran dan dönenlerin %10 15 civarında olduğu söylenmektedir. Örnek vermek gerekirse Kasım 2001 - Ağustos 2002 arasında Pakistan dan 900,000 mülteci Afganistan a geri dönerken İran dan dönenlerin sayısı ancak 100,000 civarında olmuştur. 1 Elde güvenilir istatistiki bilgiler bulunmadığından, kayıt altına alınmamış olan Afgan mültecilerin sayısı net olarak bilinmemektedir. Ancak UNICEF in tahminlerine göre İran da 6 15 yaşları arasında 500,000 Afgan çocuk bulunmaktadır. İran daki Afgan mültecilerin sayısının 2 milyon 14

Sorunlu Bölgelerde Göç civarı olduğu tahmin edilmektedir; ancak bu rakam 2,5 milyon da olabilir. Bu astronomik rakamla İran İslam Cumhuriyeti, dünyada en fazla göçmene ev sahipliği yapan ülke ünvanına sahiptir. Afgan mültecilerin tarihi, Aralık 1979 daki Sovyet işgaline kadar gitmektedir. İran a Afgan akını, Sovyet Savaşı süresince 1980 1992 arasında artarak devam etmiştir. Mülteci akını 1994 2000 arasında Taliban tarafından ele geçirilen Kabil ve Kandahar dan başlayan ve tüm ülkede yayılan yeni bir akımla sürmüştür. 1994 2001 yılları arasında İran a kaç tane Afgan ın yerleştiği ve orada kalıp kalmadıkları kesin olarak bilinmemektedir. Tahran da BM Mülteciler Yüksek Komiserliğinde, Dışişleri ve İçişleri Bakanlıklarında ve Sivil Toplum Kuruşlarında yaptığım araştırmalar sonucunda, İran a sığınan Afganların sayısının 2000 yılında ciddi şekilde arttığını öğrendim. 2. İran ın İran da yaşayan Afganlara yönelik politikaları İran da yaşayan Afganların İran için ne ifade ettiği konusu, karmaşık bir konudur. İran Irak Savaşı süresince İran, ezilenlerin (Mostazafin) birlik olmasının önemini vurgulamış ve Afganları, özellikle de Şii Afganları (Hazara) kabul etmiştir. O dönemde İran, nüfusunun 35 milyon olmasından dolayı iş gücüne de ihtiyaç duymaktaydı bu yüzden çeşitli sektörlerde işçi olarak çalışacak ve orduda hizmet verecek olan Afganları memnuniyetle karşıladı. Ancak Afgan akınının devamı özellikle geçtiğimiz on yılda İran için ekonomik bir yük hâline geldi. 1979 daki devrimden sonra İran ın nüfusu iki katına çıktı ve işsizlik sorunu özellikle gençler arasında her geçen yıl daha da artmaya başladı. Tahminlere göre ülkedeki İranlı işsizlerin sayısı 2 milyon civarındadır. Bu nedenle Afgan işçiler yüzünden İranlılar arasında şikâyetler artmaya başladı. Ancak Afganlar, toplumda çalışkan işçiler olarak tanınmaktadır ve Afganlar genellikle İranlıların yapmak istemeyecekleri ağır, pis ve tehlikeli işlerde çalışmaktadırlar. Yukarıda belirtilen şartlardan dolayı İran hükümeti, 1993 1994 yıllarında Afganları tekrar Afganistan a dönmeleri konusunda cesaretlendirmeyi denedi. Raporlarda yaklaşık bir milyon Afgan ın Afganistan a döndüğü belirtilmektedir. İran hükümeti bir diğer programı 2000 yılında BMMYK ile birlikte başlattı. Ancak devam eden aşırı kuraklık ve Taliban ile Kuzey İttifakı arasındaki 15

Sorunlu Bölgelerde Göç düşmanlık, 2001 in ilk altı ayında İran ın Afganistan dan yeni ve büyük bir göç akını almasına neden oldu. Nisan 2001 de İran ın doğusu ve Afganistan ın batısında göçmenlere ayrılan merkezlerde 100,000 Afgan toplanmıştı ve Nisan ayı boyunca sınırdan İran a günde 1000 Afgan geçiyordu. 2001 deki Afgan Savaşı boyunca da Afganların sayısında ufak bir artış yaşandı. Söylendiğine göre Afgan mülteciler, geçici bir süre acil yardım desteği alabildiler ve İran sınırında ve kamplarda yaşayanların büyük kısmı daha sonra dağıldı. Burada dikkate alınması gereken nokta, Afgan sorununun sadece 2001 deki Afgan Savaşı ve Taliban ın ortaya çıkışı olmadığıdır. Bu sorunun geçmişi 20 yıl öncesine, 1979 a dayanmaktadır. Ayrıca söylendiğine göre Afganların büyük bir kısmı 2001 deki Amerikan çıkartmasından önce İran da büyük şehirlerde ve çevrelerinde yaşıyorlardı. 2 Afganların bazıları ailelerini geride bırakarak bazıları ise aileleriyle birlikte gelmişlerdi. Ancak sonuçlar, yalnız yaşayan Afganların aileleriyle gelenlere oranla İran da kalmaya daha meyilli olduklarını göstermiştir. Bu noktada sığınmacı ile mülteci arasındaki ayrımın da iyi yapılması gerekmektedir. 3. İran daki Afganların Yasal Statüleri Bugün, 1,8 milyon Afgan sığınmacı ve mülteci İran da yaşamaktadır. Tahran da UNESCO ile birlikte yaptığım çalışmalar sonunda İran daki Afganların 3 farklı yasal statüde bulunduklarını gördüm. 3 Bunlardan ilki Mavi Kart sahipleri ki bu statü 1992 den önce gelmiş olanlara veriliyor. Bu kişilerin oturma, eğitim ve sağlık gibi devlet hizmetlerinden faydalanma hakları vardır. Belirli sektörlerde çalışmalarına izin veriliyor (genellikle düşük maaşlı, tehlikeli işler). 2. grup Afganlar, 1992 1994 arasında gelenlerdir. Bunlara 1994 sonunda geçici kartlar verilmiştir. Kartlar geçerliliğini 1996 da kaybetmiş olsa da çoğunlukla yine de uzatılıyor. Bu kart sahiplerinin çoğu İran da kalmaya devam etmişlerdir. 3. kategori ise 1996 dan sonra kısa süreli izinle gelenler ve bunlara verilen herhangi bir belge yok. 1996 dan sonra İran a gelen Afganların çok az bir kısmı yasal izin alabilmiş, 1998 de Taliban ın Mezar-i Şerif i düşürmesiyle çok sayıda Afgan, Taliban baskısından kaçmıştır. Yine de kaçan Afganların çok az bir kısmı geçici kart sahibi olabilmişlerdir. Yukarıdaki sınıflandırmadan yola çıkarak aslında çok az sayıda Afgan ın mülteci olarak adlandırılabileceğini söyleyebiliriz. 16

Sorunlu Bölgelerde Göç Oysa ki uluslararası sivil toplum örgütleri ve bağış yapan kurumların çoğu İran daki Afganların tamamını mülteci olarak adlandırmaktadır. İran hükümetinin bakış açısından ve işin kanuni boyutundan bakmak gerekirse mavi kart sahipleri öyle ya da böyle mülteci kabul edilmekte ve İran da kalmalarına izin verilmektedir. Bu kart sahiplerinin evraklarında da durum açıkça belirtilmiştir. Burada asıl soru kimin mülteci olduğudur. 1998 den sonra gelip geçici kimlik alanlar hem Afgan hem de İranlıların gözünde mültecidir. Mart 2000 de başvuruda bulunan Afganların % 50 si İran da çeşitli illerde kurulan gözlem merkezlerinde statüleri belirlenerek altı aya kadar geçici izin alabilmişlerdir. İran da kayıt dışı bulunan Afganların sayısıyla ilgili olarak eski ya da yeni herhangi bir veri yoktur. Daha önce de belirtildiği gibi evrağı olan Afganlar, devletin sunduğu hizmetlerden yararlanabilme ve çalışma hakkına sahiptir. Evrağı olmayanların yasal olarak İran da bulunma izinleri yoktur, dolayısıyla belgeleri bulunmayan Afgan çocukların eğitim alma hakları da bulunmamaktadır. 4. İran daki Afganlara yönelik gönüllü geri dönüş programı ve BMMYK (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği) nin eğitim politikası İran da artan işsizlik ve İran hükümetinin Afgan politikasına yönelik artan şikâyetleri hükümeti, Afganları ülkelerine geri döndürme konusunda bir kampanya başlatmaya yöneltmiştir. İran hükümeti, Afganlı çocukları eğitime dâhil etmenin- 2001 de Afgan Savaşı nın çıkması sonrasında başlatılan- Afganları evlerine geri döndürme politikası yla ters düşeceğini düşünmektedir. BMMYK ile 2000 de kurulan İran Mülteci Bürosu arasında yürütülen uzun süreli müzakerelerin sonucunda Nisan 2002 de bir geri dönüş programı başlatılmıştır. BMMYK tarafından hazırlanan istatistikler, Nisan 2002 itibariyle geri dönenlerin sayısının 370,000 olduğunu göstermektedir. 2003 ün ilk yarısında ise geri dönenlerin sayısında ciddi bir azalma olmuş ve dönenle- 17

Sorunlu Bölgelerde Göç rin sayısı 80,000 ile sınırlı kalmıştır. Bunun üzerine İran hükümeti BMMYK ye programını hızlandırması konusunda baskı yapmaya başlamıştır. 4 Afganları geri dönmeye teşvik etmek amacıyla BMMYK Afganlara yönelik eğitim politikasını değiştirmiştir. 1990 larda mülteci çocukları için özel okulların açılmasına kaynak sağlanmış ve okullar açılmıştır. Bundan sonraki ilk politika değişikliği 1996 da yaşanmıştır. BMMYK, bu tarihte İran Eğitim Bakanlığına (İEB) İran devlet okullarında okutulan mülteci çocuk sayısı doğrultusunda bağışta bulunmaya karar vermiştir. BMMYK nin İEB nin masraflarını hafifletmeye yönelik bu politikası, İEB nin mevcut okulları desteklemesini ve öğretmenlerin Afganlı çocukların eğitimi konusunda yetiştirilmesini amaçlamaktaydı. Artık yeni değişiklikler beklenmektedir. BMMYK nin temel politikalarından biri, İran a Kasım 2001 den sonra gelenlerin mülteci olarak kabul edilmemesini öngörmektedir. Bu politikanın temelinde yatan mantık, güvenlik ortamı uygun olduğu müddetçe mümkün olduğu kadar fazla Afgan ın ülkelerine geri dönmesini desteklemektir. Bunun yanı sıra BMMYK nin Afgan çocukları için geri dönüş eğitimi adı altında yürüttüğü bir politikası vardır. 5 Bu politika sayesinde BMMYK ve İEB bu eğitim programı sayesinde, katılanların Afganistan a geri dönmesini sağlamaya çalışmaktadır. Örneğin İran Eğitim Bakanlığı, Afgan Üniversite öğrencilerine geri dönme sözü vermeleri hâlinde burs imkânı sağlamaktadır. Aynı durum Afganistan da öğretmen olmak için İEB nin eğitim programlarına katılanlar için de geçerlidir. Geri dönüş eğitimi, hem kayıtlı hem de kayıtsız Afgan çocukları için ilköğretim eğitimi alma şansı vermektedir. Ancak kayıtlı çocuklar için bile uygulanan bazı kısıtlamalar gittikçe ağırlaşmaktadır. Kayıtlı öğrenciler ve geçici kart sahipleri yaşadıkları bölge dışındaki bazı devlet okullarına devam edebilmek için seyahat izni talep etmişlerdir. Ancak 1998/99 yılından itibaren, okul kapasitelerinin İranlı öğrenciler için bile yetersiz kalması nedeniyle mavi kart sahiplerine bile Kum ve Tahran daki okullara devam etme izni verilmemiştir. Mavi kart sahiplerinin sadece kartlarının geçerliği olduğu bölgelere geçmelerine ve kendi bölgeleri içindeki okullara devamına izin verilmiştir. Elbette eğitim imkânlarının yetersizliğinden en fazla etkilenenler belgesi olmayan Afganlı çocuklar olmuşlardır. Bu 18

Sorunlu Bölgelerde Göç noktada ülkedeki belgesiz Afganların sayısının belgeli olanlardan fazla olduğunu da belirtmek gerekir. Daha önce de belirtildiği gibi 1996 dan sonra İran a gelen Afganlı çocukların çoğunun belgeleri bulunmamaktadır ve bu yüzden devlet okullarına devam edememektedirler. Hem Afganlar hem de uluslararası sivil toplum örgütleri belgeleri olmasa da Afganlı çocukların devlet okullarına devam edebilmesini talep etmektedirler. Ancak okul kapasitelerinin İranlı çocuklar için bile sınırlı olmasından dolayı İran hükümeti buna müsaade etmemiştir. İran Hükümeti, kayıtsız olarak Afganlı çocuklar üzerindeki kısıtlamasını sürdürmekte ve bu durum hükümetin Afgan politikasını yansıtmaktadır. Ancak hükümet, 2002 de belgesi olmayanların bile İran Eğitim Hareketi (İEO) okullarında ücretsiz eğitim alabilmelerine yönelik uygulama başlatmıştır. Bu okullardan mezun olanlar, devlet okullarından mezun olanlarla eşit sayılmaktadır. Mayıs 2004 te İran Hükümeti, belgelerin Eylül 2003 ten itibaren geçersiz olacağını açıklamıştır. Buna göre mavi kart sahipleri, kartlarını belirtilen tarihe kadar mülteci ofislerine teslim edecekler ve Afganistan a dönmek konusunda sıkıntı yaşayanlara geçici kartlar verilecekti. Eğer BAFIA nın bu uygulaması tamamen hayata geçirilirse İran Hükümetinin Afganlı çocuklara yönelik politikası tamamen değişecek ve büyük ihtimalle belgeli çocuklar bile eğitimden mahrum kalacaklardır. Elbette İEO nun belgesiz öğrencilere yönelik açılan sınıflarının da kapanacağını söylemeye bile gerek yoktur. Bu durumda Afganlı çocuklar için herkese temel eğitim programını kim yürütecektir? Gerçi belgesiz Afganlı çocukların eğitim gördüğü Afgan okulları da mevcuttur. BMMYK, Tahran da ve dışında böyle 40 tane okul olduğunu belirlemişti. Ancak bu okullar resmî olarak kabul edilmediğinden ve buradan mezun olanlara belge verilmediğinden bu okullar, resmî olmayan okullar olarak anılmaktaydı. 2002 de Başkan Karzai İran ı ziyaret ettiğinde Afgan geçici hükümetiyle İran Hükümeti arasında varılan anlaşmayla Afgan okulları da resmiyet kazanmıştır. 6 Bunun neticesinde bu okullardan mezun olan Afgan okulları mezunları da devlet ilköğretim okullarından mezun olanlarla aynı statüde sayılmaktadır. Buradan mezun olanların isimleri Afgan Büyükelçiliğine gönderilmekte ve burada belgeleri basılmaktadır. Bu öğrenciler zaman aşımına uğramadığı müddetçe ortaöğrenimlerine Afganistan da devam edebilmektedirler. Afgan okullarının sıkça karşılaştığı sorun- 19

Sorunlu Bölgelerde Göç lardan biri de fon eksikliğidir. Bunlar genellikle velilerden alınan minimum düzeydeki ücretlerle ayakta kalmaktadır. Öğretmenlerin aldığı ücretler de çok düşüktür. Daha da ötesinde bu okullar kendilerine ait sürekli bir bina edinemediklerinden genelde camilerden kiralanan küçük mekânlarda veya çadırlarda eğitim verilmektedir. 5. Geri dönme eğitimi politikasının eğitimde oluşturduğu kısırdöngü ve bu durumun belgesiz Afganlı öğrenciler üzerindeki etkileri Yukarıdaki çalışma sonuçları gösteriyor ki belgeli Afganlı çocukların geçerliliği resmî olarak kabul edilmiş İEO sınıflarına katılabilmesiyle belgesi olmayan çocukların da okula devam edebilme imkânları artmıştır. Ancak bunun da uzun süreceği düşünülmemektedir. Tam tersine Afganlı çocukların yakın gelecekte temel eğitim almakta daha da zorlanacağı düşünülmektedir. Zira mevcut geri dönüş eğitimi programlarının devamı gelecektir. Daha önce de bahsettiğimiz gibi mülteci kelimesini tanımlamak oldukça zordur. Kimlerin mülteci adı altında korumaya alınacağı ev sahibi ülke ile BM Mülteciler Yüksek Komiserliğinin işidir. Bu yüzden, BMMYK ve İran Hükümeti, kimlere temel eğitim verilip kimlere verilmeyeceği konusunda zor bir kararla karşı karşıya kalmış durumdadır. Afganistan daki mevcut huzursuzluk ortamı ve güvenliğin sağlanması konusundaki gelişmelerin yavaşlığı, yeniden yapılanma çalışmalarının tamamını aksatmaktadır. 7 Konuya UNICEF in çocuk haklarına yönelik bakış açısıyla yaklaşıldığında Herkese Temel Eğitim kavramı kapsamında Afganlı çocuklara yaşadıkları yere ve belgelerinin olup olmamasına bakılmaksızın eğitim hakkı verilmelidir. İran da kanun dışı şekilde kalıyor olsalar da ülkelerine geri dönme konusundaki sıkıntılar sürdükçe bu çocuklara eğitim hakkı sağlanmalıdır. BMMYK ve İran Hükümetinin gözünden bakıldığında Afganlı çocuklara temel eğitim hakkının verilmesi onların ailelerinin Afganistan a dönme eğilimlerini azaltacaktır. Tahran da BMMYK dan bir görevliyle yaptığım görüşme sırasında, İran daki Afganlar için ayrılan eğitim bütçesinin % 40 azaltılacağı ve bu paranın Afganistan daki Afgan öğrencilerin eğitimi için kullanılacağı belirtilmişti. Diğer yandan, İran da son yıllarda artan işsizlik nedeniyle İran ın bu yükü taşıması ekonomik anlamda zorlaşmaktadır. Afgan- 20

Sorunlu Bölgelerde Göç ların bazı sektörlerde istihdam edilmesi her ne kadar enflasyonun kontrol altında tutulmasını sağlıyor olsa da İran Hükümeti bu kadar Afgan ı mülteci olarak kabul etmesinden dolayı eleştirilmektedir. Bu yüzden İran Hükümeti, Afganları ülkelerine geri dönme konusunda zorlamaya mecbur kalmaktadır. Bu noktada bütün dünyada kabul edilen çocukların eğitim hakkı konusu ve kendi ekonomik sıkıntılarını çözmek adına İran ın Afganları geri göndermesi olarak ortaya çıkan bir çıkar çatışması yaşanmaktadır. Bunun da ötesinde mülteci ve sığınmacı tanımları ev sahibi ülke İran ve uluslararası donör BMMYK için politik sıkıntılara yol açmaktadır. Bu, her ikisi için de çözüm formülleri oluşturma açısından durumu zorlaştırmaktadır. İran, Afganlar için bir mülteci politikası oluşturmak zorundadır; ancak bu bir sığınmacı politikası olmamalıdır. İran ve Uluslararası İş Örgütü arasındaki görüşmeler devam etmektedir. Bunlar sonuçlandığı takdirde yasal olarak çalışma izni alacak Afganların sayısı artacaktır. 6. Türkiye deki Türkmenlere Dair Referanslarla Göç İnsanları Konusunda Karşılaştırmalı Bir Çalışma Irak ta süregelen iç savaş birçok Iraklıyı etkilemiştir. Bu savaşın en ciddi kurbanlarından biri de Irak taki etnik gruplardan biri olan Türkmenlerdir. Ankara Global Strateji Enstitüsü Akademik Danışmanı Dr. Mustafa Ziya nın yardımlarıyla 7 aile, 20 erkek ve 1 kadınla görüşülerek son 15 yıl içinde Irak ın kuzeyinden kaçan Türkmenler konusunda yoğun bir çalışma gerçekleştirilmiştir. 8 Görüşme yapılanların yarısı Ankara ya son bir ay içinde gelmiş insanlardır. Irak tan kaçanların bizlere anlattıkları; Kerkük ve çevresindeki Türkmenlerin yoğun bir zulüm yaşadıklarını açıkça göstermektedir. Söylediklerine göre Kerkük civarında Kürtleştirme politikası uygulanmaktadır. Türkmenler, Araplar ve Kürtler tarafından çeşitli şekillerde taciz edilmekte ve evlerini terk ederek başka bölgelere gitmeye zorlanmaktadır. 9 Bazıları KDP ye katılmaya zorlandıklarını söylemektedir. Kendileri farklı yerlerde yaşamaktayken (Irak ın kuzeyindeki farklı şehirlerde veya Türkiye de) toprakları Kürtler tarafından istimlak edilmiştir. Bazıları sadece Türkmen oldukları için işlerini kaybettiklerini söylemektedir. Bazıları Arap ve Kürt dükkân sahip- 21

Sorunlu Bölgelerde Göç lerinin kendilerine mal satmadığını söylemişlerdir. Sıkça anlatılan bir hikâye de 1991 de Saddam Hüseyin e bağlı özel birliklerin Türkmenleri taciz ederek topraklarını terk etmeye zorladıkları ve sonrasında ABD işgalinden sonra aynı zulmün Kürtler tarafından uygulandığıdır. Yazarın görüştüğü yeni gelen Türkmenler, bombalamaların sayısının arttığını ve Kerkük çevresinde savaşın yoğunlaştığını bildirmektedirler. İran daki Afganlar ile Türkiye deki Türkmenler arasındaki en önemli benzerlik, basına fazla yansıtılmamalarıdır. 10 ABD ile diplomatik ilişkilerin çökmesi ve BM tarafından uygulanan ambargoların neticesinde iç meselelerle ilgili olarak İran basınında çok fazla haber çıkmamaktadır. Ayrıca nükleer programı dolayısıyla İran şeytanlaştırılarak lanse edilmektedir. İran ın Afgan mültecileri kabulü, olumlu imaj yaratmaktadır. Türkiye ise ABD nin müttefikidir. Bu durum, Kürtlerin Türkmenlere karşı olan tavrını yansıtma konusunda medyayı zorlamaktadır. Saddam Hüseyin in düşürülmesi konusunda ABD nin Kürtlerle anlaştığı ve ABD nin bu nedenle özellikle petrol zengini Kerkük şehri konusunda Barzani ve Talabani ile arasını iyi tuttuğu düşünülmektedir. Bu nedenle Türkmenlere karşı Kürtler tarafından uygulanan zulüm, ABD destekli mevcut hükümet için fazlaca politik bir konudur. 11 Konunun politik hassasiyeti Türk medyasında nadiren yer almasına sebep olmaktadır. 2006 baharında yüzlerce Türkmen in Türkiye ye akınıyla sonuçlanan Telafer trajedisinin ardından ortam yeniden sessizleşmiş ve yazarın Türkiye de bulunduğu 2006 nın ilk yarısı Türkmenler sessiz kalmışlardır. İki grup arasındaki bir diğer benzerlik de hem Afganistan da hem de Irak ta çatışmaların ne zaman sona ereceğinin belli olmamasıdır. Bu da, her iki ülkeden komşu ülkelere mülteci ve sığınmacı olarak akınların devam etmesine neden olmaktadır. Bir başka dikkat çeken benzerlik, hem İran daki Afganların hem de Türkiye deki Türkmenlerin yaşamındaki bozuk döngüdür. Her iki grup da kendi ülkelerinde kötüleşen şartlar yüzünden ülkelerini bırakarak gidebildikleri yerlere kaçmaktadır. Ancak mültecilerle ilgili çeşitli uygulamalar, uluslararası anlaşmalar, Cenevre 22

Sorunlu Bölgelerde Göç Konvansiyonu ve protokoller yüzünden bu göç insanlarının hakları, gittikleri ülkelerde kanuni ve sosyal açıdan korunamamaktadır. Statü eksikliği, gittikleri ülkelerdeki sağlık sigortası, iş bulma ve eğitim gibi en basit sosyo-ekonomik hizmetlerden bile faydalanmalarını engellemektedir. Bu da gelecekleri hakkında bir fikirleri olmadan bir ülkeden bir ülkeye geçmelerine neden olmaktadır. Bu döngü mülteciler arasında çok sık rastlanan bir durumdur. Bu noktada Türkiye deki mülteci statüsüne de dikkat çekmek gerekir. BMMYK nin Ankara ofisinin kararı uyarınca Türkiye ye batıdan gelen sığınmacılar mülteci olarak kabul edilebilmekte; ancak doğudan gelenler kabul edilmemektedir. Bu durumda Türkmenler, Türkiye de yaşayan akrabaları olmadığı sürece en baştan mülteci olma hakkını kaybetmiş olmaktadırlar. Sonuç olarak, Türkiye ye gelen Türkmenlerin çoğunun mülteci olabilmeleri çok zordur ve bu insanlar genellikle sığınmacı olarak anılmaktadır. Geçici olarak, mülteci olmadıkları belgelenene kadar Türkiye de kalmalarına izin verilmektedir. BMMYK ye göre sorunun büyük kısmı ev sahibi ülke Türkiye nin resmî destek vermemesinden kaynaklanmaktadır. BMMYK nin kısıtlı bütçesi sürgündeki insanlara sosyal refah ortamı sağlayamamaktadır (Aynı şeyleri BMMYK Tahran bürosundan da duymuştuk). Sonuç Bu çalışma, insan güvenliği kavramının, göç halindeki insanlar konusunu incelemede önemli bir perspektif sağladığını göstermektedir. Anlaşıldığı üzere hem İran daki Afganların hem de Türkiye deki Türkmenlerin durumu oldukça politik bir konudur. Dahası, Afgan ve Türkmenlerin bulundukları ülkelerdeki konumları da politik bir hâl almıştır. İran daki Afganların değişen yasal ve ekonomik statüleri, hükümetin Afganlara olan ihtiyacının ve diğer pay sahiplerinin çıkarlarının yansımasıdır. Bu yansımalar, İran ın ve BMMYK nın değişen politikalarında görülmektedir. Afganlar, çoğu zaman İran ın kendilerine karşı uyguladığı değişken politikaları, hayatta kalma stratejisi olarak kullanmışlardır. Birçok Afgan, İran ve Afganistan arasında değişik statü ve izinlerle gelip gitmişlerdir. Çoğu Afgan İran a mülteci işçi olarak yerleşmiş ve İran da kendi ekonomik çıkarları için bunu kabul etmiştir. 23