UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ KARARLARI



Benzer belgeler
UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ KARARLARI

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

KIDEM ZAMMI ÜCRETE UYGULANAN AYRI ZAMDIR ÖNCE KIDEM ZAMMI UYGULANIR DAHA SONRA TOPLU SÖZLEŞMEDEKİ NISBİ ZAM UYGULANIR Y A R G I T A Y İ L A M I

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

SEKİZİNCİ DAİRE KARARLARI. Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : İzmir Defterdarlığı Milli Emlak Dairesi Başkanlığı

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire Esas No : 2010/8630 Karar No : 2013/4481 Anahtar Kelimeler : Haciz, Ödeme Emri, (BS) Formu Özeti : sayılı

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI :F.Y.

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /81

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire. Anahtar Kelimeler: Abonelik Sözleşmesi, Gecikme Faizi, Tahsil Edilince Beyanname Verilmesi

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş.K. /18-21 DAVACI YARARINA KAZANILMIŞ HAK

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2010/5785. Karar No : 2012/3582

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK. /Geç. 3.

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti

DANIŞTAYIN SÜRESİNDE AÇILMAYAN DAVAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

: Karabük Valiliği İl Defterdarlığı - KARABÜK

Ba ve Bs FORMLARININ VERİLMEMESİ NEDENİYLE ADİ ORTAKLIK ADINA KESİLEN CEZAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI YAYIMLANDI

T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 1995/97 KARAR NO : 1996/44

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

DANIŞTAYIN HAKSIZ ÇIKMA ZAMMIYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

İlgili Kanun / Madde 506 S.SSK. /80

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

Uzun Sok. Kolotoğlu İşhanı Kat: 3 No:75 - TRABZON Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : Karayolları Genel Müdürlüğü - ANKARA

VERGİ SORUMLUSUNUN İDARİ DAVA AÇMA HAKKININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ KARARLARI

T.C. DANIŞTAY Yedinci Daire. Anahtar Kelimeler : Katma Değer Vergisi, Müteselsil Sorumluluk, Ek Tahakkuk, İdari İşlemin İcrailiği

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

İDARÎ YARGILAMA USULÜ KANUNU NUN 4. MADDESİ VE DİLEKÇELERİN KAYDA GİRİŞ TARİHİ

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

Sirküler Rapor /70-1 ANAYASA MAHKEMESİNİN ÖZEL USULSUZLUK CEZASIYLA İLGİLİ BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /32,46

İlgili Kanun / Madde 5434 S.ESK/ S. SGK/101

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ S. BK/100

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /5,41

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI 7.DÖNEM 4.TOPLANTI YILI MART AYI TOPLANTILARININ 2.BİRLEŞİMİNE AİT M E C L İ S K A R A R I D I R

YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ E.2006/435 K.2007/7464 T YOLCU TAŞIMA. ZORUNLU KOLTUK SİGORTASI DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI

: Av.Tezcan ÇAKIR Meşrutiyet Cd. N:3/15 - ANKARA

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /112

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

Sirküler Rapor /108-1

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR ŞEHRİBAN COŞKUN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası:2014/11376)

İlgili Kanun / Madde 3201 S.YHBK./3

14. Daire 2012/679 E., 2014/2401 K. "İçtihat Metni"

İŞ GÜVENCESİ İŞVEREN VEKİLİ SIFATI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR NURAN CEYLAN ÖZBUDAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/2890)

İlgili Kanun / Madde 399 S.KHK/2

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

8. Daire 2010/7065 E., 2013/1488 K. "İçtihat Metni"

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGININ GÖREV ALANI

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

T.C. ERZURUM PALANDÖKEN İLÇE BELEDİYE ENCÜMEN KARARI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /6, S. İşK/14 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/1888 Karar No. 2015/6201 Tarihi:

Karar N0: KARAR-

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

T.C. ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ BELEDİYE MECLİSİ. Karar N0: KARAR

AVUKAT YASİN GİRGİN

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Yabancı İşler Dairesi Başkanlığı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK) : E BAŞVURU NO : 2018/2765 KARAR TARİHİ : 13/08/2018

Trabzon üçüncü noteri olan davalı ise, süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur.

İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/Ek-47

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2008/14944 Karar No. 2010/2311 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STK/25

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

YETKİLİ KİŞİ NEZDİNDE DÜZENLENMEYEN TUTANAĞA İSTİNADEN KESİLEN ÖZEL USULSUZLÜK CEZASININ KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

T.C. DANIŞTAY Sekizinci Daire Esas No : 1992/2271 Karar No : 1993/1754

GECİKME FAİZİ, GECİKME ZAMMI UYGULAMASI VE KARŞILAŞTIRMASI

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü. Sayı : [I

UZUN SÜRELİ ARAÇ KİRALAMA - FİNANSAL KİRALAMA

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGSK. /53

T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E. 2011/76 K. 2014/1397 T

Ek 2: Dava Dilekçesi. İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi. Sayın Başkanlığına. İstanbul 2. İdare Mahkemesi 2008/1445 E

ÖZET : 2247 sayılı Yasanın 14. T.C. maddesinde öngörülen koşulları UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ. taşımayan başvurunun reddi HUKUK BÖLÜMÜ. gerektiği hk.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

MALİYE BAKANLIĞI BAŞHUKUK MÜŞAVİRLİĞİ VE MUHAKEMAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İÇ GENELGELER

Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmelik/m.

ÜÇÜNCÜ KISIM Olağanüstü Kanun Yolları. BİRİNCİ BÖLÜM Karar Düzeltme ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının İtiraz Yetkisi

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile Tahsili Hakkında Kanun Kanun No Kabul Tarihi: 20/2/2008

TAHSİLAT GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 430)

ZAMANAŞIMI SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİ

: HÜSEYİN DARTAL İl Sağlık Müdürlüğü, Merkeı/ŞANLIURF A TÜRK MİLLETİ ADINA

İPTAL İSTEMİNDE BULUNAN DAVACI: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI MALATYA

Anahtar Kelimeler : Merciine Tevdi Kararı, Süre Aşımı Dava Açma Süresi

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/115,120

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

Karar NO: KARAR-

SİRKÜLER 2017/34. Söz konusu Yasada düzenlenen konular ana hatları itibariyle aşağıdaki gibidir:

Transkript:

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ KARARLARI I-2247 SAYILI KANUN UN 27. VE 29. MADDELERİ GEREĞİNCE VERİLEN (BAŞVURU RED) KARARLAR Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: 1-ESAS NO : 2015/111 KARAR NO : 2015/128 KARAR TR : 02.03.2015 (Hukuk Bölümü) ÖZET : İdari yargı yerinde açılan davanın öncesinde adli yargı yerince verilmiş kesin veya kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmadığı anlaşıldığından, 2247 sayılı Yasa nın 19. maddesinde belirtilen koşulların oluşmaması nedeniyle, aynı Yasa nın 27.maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİ gerektiği hk. K A R A R Davacılar : 1- A.B. 2- M.B. Vekili : Av. A.Y. Davalılar : 1- Ünseli Belediyesi 2- Muradiye Belediye Başkanlığı Vekili : Av. E.B. O L A Y : Davacılar vekili dava dilekçesinde; Müvekkillerim A.B. ve M.B. kardeş olup Muradiye'nin Ünseli beldesinde abdi mevkisinde bulunan 86 parsel numaralı arazinin müşterek malikidirler müvekkilim A.B. ise ünseli beldesi abdi mevkisinde bulunan 83 parsel numaralı arazinin sahibidir. Ünseli Belediyesi tarafından yapılan kanalizasyon çalışması müvekkillerimin tarlalarının tam ortasından geçip tarlalarında büyük zarar oluşturmuştur. Gerek bu çalışma yapılmadan önce gerekse de yapılması esnasında müvekkillerim bu durumdan haberdar edilmemiş. Belediye tarafından arazilerinde izinsiz çalışma yapılmıştır. 13.12.2012 tarihinde durumdan haberdar olan müvekkillerim bu oluşan zararlarının tazmini için belediyeye yazılı talepte bulunmuştur. Ancak üzerinden epey zaman geçmesine rağmen ve de ilkbaharın gelmesinden dolayı belediyenin herhangi bir çalışmada bulunmaması müvekkillerim tekrardan belediyeye zararın tazmini için başvurmuşlar ve belediye yetkilileri tarafından kendilerine herhangi bir yardımda bulunulmayacağı ifade edilmiştir. Bilindiği üzere bölge halkı geçimini tarım ve hayvancılık ile sağlamaktadır. Belediye tarafından izin alınmadan karşılığı ödenmeden müvekkillerimin tarlasından geçirilen bu kanalizasyon hattı tarım ve hayvancılık ile uğraşan müvekkillerimi ciddi anlamda mağdur etmiştir. Yaklaşık 30 dönüm arazisi belediyenin bu kazı çalışmasında zarara uğramış ve kullanılamaz hale gelmiştir. Daha sonra davalı idareye vermiş olduğumuz dilekçe ile, söz konusu yerin kamulaştırılması ve bedellerinin müvekkillerime ödenmesini talep etmemize rağmen bugüne kadar herhangi bir işlem ve ödeme yapılmamıştır. Bu sebeple müvekkillerim maliki bulundukları taşınmazların yasaya aykırı olarak el atılması nedeniyle zarara uğramışlardır. demek suretiyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 1.000,00 TL nin haksız fiilin vuku bulduğu tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır. Muradiye Asliye Hukuk Mahkemesi: 22.05.2014 gün ve E:2013/132, K:2014/141 sayılı kararı ile özetle; davada idari yargı yerinin görevli olduğunu belirterek davanın görev yönünden reddine karar vermiştir. İş bu kararın kesinleştiğine dair dosya kapsamında herhangi bir bilgi veya belge yer almamaktadır. Davacılar vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır. Van 2.İdare Mahkemesi: 07.01.2015 gün ve E:2014/726 sayı ile özetle; mülkiyeti davacılara ait taşınmazlara, kamulaştırma yapılmaksızın kanalizasyon hattı döşemek suretiyle fiilen el atıldığından bahisle meydana geldiği ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın haksız fiilden (kamulaştırmasız el atmadan) doğan bir tazminat davası sayılacağı ve özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. demek suretiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir. 1

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü nün, Serdar ÖZGÜLDÜR ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT un katılımlarıyla yapılan 2.3.2015 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK ın, başvurunun reddi yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL ın davada başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun un 19. maddesinde Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. (Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir. hükme bağlanmış, aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir. Dosya kapsamında yapılan incelemede; İdare Mahkemesince, Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilen idari yargı dosyası içerisinde Muradiye Asliye Hukuk Mahkemesi nin görevsizlik kararı bulunmakta ise de, bu kararın kesinleşip kesinleşmediği dosya kapsamından anlaşılamadığından Başkanlığımızın 04.02.2015 günlü yazısı ile, Muradiye Asliye Hukuk Mahkemesi nin 22.05.2014 gün ve E:2013/132, K:2014/141 sayılı görevsizlik kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneği istenilmiş; bunun üzerine anılan mahkemece, tarafların gerekçeli kararın tebliğine ilişkin herhangi bir müracaatta bulunmaması nedeniyle dosyanın henüz kesinleşmemiş olduğu belirtilmiştir. Olayda, Van 2.İdare Mahkemesince, görevli merciin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasanın 19.maddesi kapsamında Mahkememize başvurulmuş olmasına karşın, Muradiye Asliye Hukuk Mahkemesi nin görevsizlik kararı henüz kesinleşmediğinden, 2247 sayılı Yasanın 19. maddesinde öngörülen kesin ve kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine koşulu geçekleşmemiştir. Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasanın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan Van 2.İdare Mahkemesince yapılan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir. SONUÇ : 2247 sayılı Yasa nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan Van 2.İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN, aynı Yasa nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 2.3.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: 2-ESAS NO : 2015/117 KARAR NO : 2015/134 KARAR TR : 02.03.2015 (Hukuk Bölümü) * * * ÖZET : Adli ve idari yargı yerlerince, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan dava sebebiyle verilmiş ve kesinleşmiş iki ayrı görevsizlik kararının bulunmadığı, böylece 2247 sayılı Yasa nın 14. maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığının ve 19. maddesinde belirtilen koşulların da oluşmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİ gerektiği hk. K A R A R Davacı : 1-S.U. Seyahat Tic. Ltd. Şti., 2- S.D. Vekilleri : Av. H.K., Av. M.D., Av. H.K. Davalı : İstanbul Valiliği O L A Y : Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünce yapılan incelemede, 54 plaka sayılı aracın yasa dışı taşımacılık yaptığının tespit edildiğinden bahisle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu nun Ek 2/3. madde ve fıkrası uyarınca, sürücü belgesi sahibi A.A. adına 27.7.2012 gün ve GN-764208 seri-sıra, 2

davacı şirket adına 27.7.2012 gün ve GN-764221 seri-sıra numaralı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanakları düzenlenerek, ayrı ayrı 1.950,00 TL idari para cezası verilmiş, ayrıca bu tutanaklara istinaden düzenlenen 27.7.2012 gün ve 0183438 sayılı Araç Trafikten Men Tutanağı ile araç 60 gün süre ile trafikten men edilerek muhafaza altına alınmıştır. Davacı S.U. Seyahat Tic. Ltd. Şti. vekili, 27.7.2012 gün ve GN-764221 seri-sıra numaralı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ile verilen idari para cezası ile aracın 60 gün süre ile trafikten men edilmesine ilişkin kararın iptal edilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır. İSTANBUL 1. İDARE MAHKEMESİ: 22.10.2012 gün ve E:2012/1402, K:2012/1683 sayıyla; 2918 sayılı Kanun un 112. maddesinde, sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması hariç olmak üzere bu Kanundaki suçlarla ilgili davalara Trafik Mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde ise yetki verilen Sulh Ceza Mahkemelerinde bakılacağının düzenlenmesi karşısında, davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir. Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünce yapılan incelemede, 54... plaka sayılı aracın yasa dışı taşımacılık yaptığının tespit edildiğinden bahisle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu nun Ek 2/3 ve 32. madde ve fıkrası uyarınca, sürücü belgesi sahibi S.D. adına 17.1.2013 gün ve GT-207757 seri-sıra, davacı şirket adına 17.1.2013 gün ve GT-207758 seri-sıra numaralı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanakları düzenlenerek, sırasıyla 3.580,00 ve 3.503,00 TL idari para cezası verilmiş, ayrıca bu tutanaklara istinaden düzenlenen 17.1.2013 gün ve 0249891sayılı Araç Trafikten Men Tutanağı ile araç 60 gün süre ile trafikten men edilerek muhafaza altına alınmıştır. Davacılar vekilleri, davacı S.D. adına verilen idari para cezası ile aracın 60 gün süre ile trafikten men edilmesine ilişkin kararın iptal edilmesi istemiyle adli yargı yerine itirazda bulunmuşlardır. İSTANBUL ANADOLU 32. SULH CEZA MAHKEMESİ:12.9.2013 gün ve D.İş:2013/43 sayıyla; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu nun 27/8. maddesine göre idari para cezası yanında idari yargının görev alanına giren kararın da verilmiş olması nedeniyle ve Uyuşmazlık Mahkemesinin emsal kararlarına dayanarak, davanın çözümünün idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle itirazın görev yönünden reddine, ancak aynı konuda İstanbul 1. İdare Mahkemesi nin E:2012/1402, K:2012/1683 sayılı görevsizlik kararı bulunduğundan, dosyanın görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine de karar vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü nün, Serdar ÖZGÜLDÜR ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT un katılımlarıyla yapılan 2.3.2015 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN in, 2247 sayılı Yasa da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL ın davada başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ceza uyuşmazlıkları ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının hukuk uyuşmazlığı sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ceza davası olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği... açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur. Uyuşmazlık Mahkemesi nin görev ve yetkileri, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası nın 158. maddesi ile 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun un 1. maddesinde açıkça gösterilmiş, Mahkeme adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili kılınmıştır. 2247 sayılı Yasa nın 14. maddesinde, Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir, 19.maddesinde, Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin 3

veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. (Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir. Dosyanın incelenmesinden, davacılar vekillerinin, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu nun Ek 2/3 ve 32. madde ve fıkrası uyarınca, S.D. adına verilen idari para cezası ile aracın 60 gün süre ile trafikten men edilmesine ilişkin kararın iptal edilmesi istemiyle adli yargı yerine yaptıkları itiraz sonucunda, Mahkemece itirazın görev yönünden reddine karar verilmiş, ancak aynı konuda İstanbul 1. İdare Mahkemesi nin E:2012/1402, K:2012/1683 sayılı görevsizlik kararı bulunduğundan bahisle, görevli yargı yerinin belirtilmesi için dosyanın re sen Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine de karar verildiği, verilen kararın itiraz edilmeden kesinleştiği, her iki dava dosyasının Mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır. Uyuşmazlık Mahkemesi bu durumlarda, her ne kadar 2247 sayılı Yasada öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, mahkemelerce re sen yapılan başvuruların 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi kapsamında olduğunun kabul edilerek Uyuşmazlık Mahkemesinin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlıklarının çözüme kavuşturulmasının, gerek dava ekonomisine gerek Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluş amacına uygun olacağı düşüncesiyle görev uyuşmazlıklarının esasını inceleyerek esasa ilişkin karar vermektedir. Ancak, somut olayda, davacı S.U. Seyahat Tic. Ltd. Şti. vekilinin, 27.7.2012 gün ve GN-764221 seri-sıra numaralı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ile verilen idari para cezası ile bu tutanağa istinaden düzenlenen aracın 60 gün süre ile trafikten men edilmesine ilişkin kararın iptal edilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açtığı, İstanbul 1. İdare Mahkemesi nin 22.10.2012 gün ve E:2012/1402, K:2012/1683 sayılı kararı ile, davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verdiği ve kararın itiraz edilmeden kesinleştiği, bu işlem ile ilgili olarak davacı vekilinin adli yargı yerine dava açıp açmadığı konusunda bir bilgi olmadığı gibi, adli yargı yerince davacı S.U. Seyahat Tic. Ltd. Şti. hakkında bu işlem ile ilgili olarak verilmiş bir görevsizlik kararı da bulunmadığı, Mahkememize taraflarca yapılan bir başvurunun da bulunmadığı, davacılar vekillerinin, davacı S.D. adına 17.1.2013 gün ve GT-207757 seri-sıra numaralı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ile verilen idari para cezası ile bu tutanağa istinaden düzenlenen aracın 60 gün süre ile trafikten men edilmesine ilişkin kararın iptal edilmesi istemiyle adli yargı yerine itirazda bulundukları, İstanbul Anadolu 32. Sulh Ceza Mahkemesi nin, 12.9.2013 gün ve D.İş:2013/43 sayılı kararı ile, davanın çözümünün idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle itirazın görev yönünden reddine, ancak aynı konuda İstanbul 1. İdare Mahkemesi nin E:2012/1402, K:2012/1683 sayılı görevsizlik kararı bulunduğundan, dosyanın görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine de karar vererek, dosyanın Mahke-memize gönderildiği, bu işlem ile ilgili olarak davacının idari yargı yerine dava açıp açmadığı konusunda bir bilgi olmadığı gibi, idari yargı yerince davacı hakkında verilmiş bir görevsizlik kararı da bulunmadığı, Mahkememize taraflarca yapılan bir başvurunun da bulunmadığı, ancak İstanbul Anadolu 32. Sulh Ceza Mahkemesi nce, İstanbul 1. İdare Mahkemesi ile aralarında bahsedilen kararlar yönünden görev uyuşmazlığı meydana geldiğinden bahisle Mahkememize başvurulduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, adli ve idari yargı yerlerince, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan dava sebebiyle verilmiş iki ayrı görevsizlik kararı bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa nın 14. maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı oluşmadığı gibi, 19. maddede belirtilen koşulların da oluşmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ : 2247 sayılı Yasa nın 14.maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığının ve 19. maddesinde belirtilen koşulların da oluşmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE, 2.3.2015 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. * * * Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: 3-ESAS NO : 2015/127 4

KARAR NO : 2015/144 KARAR TR : 02.03.2015 (Hukuk Bölümü) ÖZET : Davacı vekili tarafından, Mahkememizin 13.10.2014 tarih ve 2014/18 Esas, 2014/888 Karar sayılı mevcut hüküm uyuşmazlığının yeni bir karar verilmek suretiyle giderilmesine dair kararının hüküm fıkrasında geçen Yasal Faiz ibaresi ile hüküm altına alınan faizden kastın 3095 sayılı Kanuni faiz ve Temerrüt faizine ilişkin Kanun dan kaynaklanan ticari işlerde uygulanan avans faizi mi, 5183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun dan kaynaklanan faiz mi olduğu konusunda Mahkememiz kararının açıklanması talep edilmekle; Mahkememiz kararı içeriği ile birlikte değerlendirildiğinde; açıklama talebine konu kararın, idarenin hukuka aykırı işlemi nedeni ile hizmet kusurundan kaynaklanan zararın iadesi niteliğinde olduğu, ticari bir işlem ya da sözleşmeden kaynaklanmadığı gibi, amme alacağı niteliği de taşımadığı, bu itibarla Mahkememiz kararında geçen Yasal faiz den kastın 3095 sayılı Kanun un 1.maddesi gereğince 6098 sayılı Borçlar Kanunu kapsamında kaldığı açık olmakla, 2247 sayılı Kanun un 24.maddesi atfı ile 2577 sayılı Yasa nın 29.maddesi koşulları gerçekleşmediğinden, davacı vekilinin tavzih talebinin REDDİ gerektiği hk. K A R A R Tavzih Talebinde Bulunan Vekili Davalı Vekili : C.Lojistik ve Tic.İle C.Hizmet İşletmeleri A.Ş. İş Ortaklığı adına 1-C. Lojistik ve Tic. A.Ş. 2-C. Hizmet İşletmeleri A.Ş. : Av. A. & A. Avukatlık Ortaklığı : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı : Av. A.T. İSTEM : Davacı vekili Mahkememize hitaben yazdığı 03.02.2015 havale tarihli dilekçisinde özetle; Uyuşmazlık Mahkemesi nin 13.10.2014 tarih ve 2014/18 Esas, 2014/888 Karar sayılı kararının hüküm fıkrasında "... Davacının ihtiyati kayıtla ödediği... toplam 306.627,44.-TL (...) davacıya iadesine söz konusu tutara idareye yatırılma tarihi olan 14.09.2009 tarihinden ödeme tarihine kadar yasal faiz işletilmesine" denildiğini, Türk Hukuk sisteminde faiz olgusunun ya yasadan kaynaklanmakta[yasal Faiz] ya da sözleşmeden [Sözleşmesel Faiz] kaynaklanmakta olduğunu, davacı ile davalı idare arasında faiz konusunda her hangi bir faiz anlaşması bulunmadığını; Türk Hukukunda yasal faizi düzenleyen birden fazla kaynak mevcut olduğunu, bu nedenle hüküm fıkrasında geçen yasal faiz ile hükmedilen faizin, hangi yasadan kaynaklanan yasal faize olduğu konusunda tereddüt yaşandığını belirterek; Mahkemenin 13.10.2014 tarihli kararının hüküm fıkrasında yer alan alacaklarının iadesinde uygulanacak yasal faizin 3095 sayılı yasadan kaynaklanan ve ticari işlerde kullanılan "avans faizi mi yoksa, Amme Alacaklarının Tahsili Hakkındaki Kanun'undan kaynaklanan "amme alacaklarına uygulanan yasal faiz mi olduğunun açıklanması istemi ile Uyuşmazlık Mahkemesi ne müracaat etmiştir. USULE İLİŞKİN İNCELEME 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi nin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında Kanun un 25. Maddesinde; Hukuk alanındaki hüküm uyuşmazlıklarında Danıştay Yargılama usulünün 2247 sayılı Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanması gerektiği belirtilmiştir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun 1. Maddesinde; Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümü, bu Kanunda gösterilen usullere tabidir./ Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinde yazılı yargılama usulü uygulanır ve inceleme evrak üzerinde yapılır. denilmek sureti ile Danıştay ın yargılama usulü yönünden 2577 sayılı Kanunla belirlenen düzenlemeler çerçevesinde hareket edeceği ortaya konulmuştur. 2577 sayılı Kanun un Açıklama başlıklı 29. Maddesinde; 1. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar yeterince açık değilse, yahut birbirine aykırı hüküm fıkralarını taşıyorsa, taraflardan her biri kararın açıklanmasını veya aykırılığın giderilmesini isteyebilir. 2. Açıklama dilekçeleri karşı taraf sayısından bir nüsha fazla verilir. 3. Kararı vermiş olan daire veya mahkeme işi inceler ve gerek görürse dilekçenin bir örneğini, belirleyeceği süre içinde cevap vermek üzere, karşı tarafa tebliğ eder, cevap iki nüsha olarak verilir. Bunlardan biri, açıklama veya aykırılığın kaldırılmasını isteyen tarafa gönderilir. 4. Görevli daire veya mahkemenin bu husustaki kararı, taraflara tebliğ olunur. 5

5.Açıklama veya aykırılığın kaldırılması, kararın yerine getirilmesine kadar istenebilir. şeklindeki düzenleme ile de, Danıştay kararının yeterince açık olmaması veya birbirine aykırı hüküm fıkraları taşıması halinde, ilgilisince kararın açıklanmasının istenebileceği belirtilmiştir. Davacının talebi de, 2577 sayılı Kanun un 29. Maddesi kapsamında bir açıklama istemi olarak nitelenmiş ve 2247 sayılı Kanun un 25. Maddesi ile yapılan atıf nedeni ile Mahkememiz yargılamasında da, hüküm uyuşmazlıkları ile sınırlı olarak uygulanabileceği sonucuna varılmıştır. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü nün, Serdar ÖZGÜLDÜR ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT un katılımlarıyla yapılan 2.3.2015 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT in, 2247 sayılı Yasa da öngörülen koşulları taşımayan talebin reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL ın davada talebin reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Talep, Mahkememizin 13.10.2014 tarih ve 2014/18 Esas, 2014/888 Karar sayılı mevcut hüküm uyuşmazlığının yeni bir karar verilmek suretiyle giderilmesine dair kararının hüküm fıkrasında geçen Yasal Faiz ibaresi ile hükmedilen faizin, 3095 sayılı Yasa dan kaynaklanan ticari işlerde uygulanan avans faizi mi yoksa 6183 sayılı Kanun dan kaynaklanan Amme Alacaklarının Tahsilinde öngörülen yasal faiz mi olduğu konusunda Mahkememizden açıklama yapılması istemine ilişkindir. Dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde; davacı ile davalı arasında, davacı şirkette çalıştırılmasına rağmen kuruma bildirilmediği iddia edilen işçiler ile ilgili olarak davacı şirketten haksız olarak tahsil edilen ek prim ve gecikme zammının davacıya iadesine karar verilmesi istemi ile Bakırköy 4. İş Mahkemesi ne açılan davanın kararı ile yine aynı olaya istinaden davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından tesis edilen idari para cezasına iptali istemi ile İstanbul 4. İdare Mahkemesi ne açılan davanın kararı arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğu gerekçesi ile 2247 sayılı Kanun un 24. Maddesi kapsamında Mahkememize müracaat ettiği anlaşılmıştır. Mahkememizce yapılan değerlendirme neticesinde de, 5510 sayılı Kanunun 101. ve 102. maddelerinin farklı yargı kollarını görevli kılan düzenlemesinden kaynaklanan ve gerçekte ortak paydası aynı olan bir hukuki sebebe (farazi noksan işçi çalıştırıldığı varsayımı ve buna dayalı idari para cezası tayini ve ek sigorta primi, gecikme zammı ve faiz tahakkuk ettirilmesi işlemleri) dayalı her iki SGK tasarrufunun birlikte ele alınması ve doğan ihtilafların her iki kararın kaldırılarak; mevcut hüküm uyuşmazlığının, 2247 sayılı Yasa nın 24.maddesi gereğince olayın esasına uygun şekilde yeni bir hüküm kurulması ve davacının fiilen eksik işçi çalıştırmadığı halde, eksik işçi çalıştırdığı gerekçesi ile davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından tesis edilen idari para cezası ve ek prim tahakkuku ile gecikme zammı işlemlerinin iptaline karar verilmesi suretiyle giderilmesi gerektiğine karar verilmiş ve bu işlemin iptali ile birlikte, davacı şirketten haksız olarak tahsil edilen ve davacının ihtirazi kayıtla ödediği anlaşılan toplam 306.627,44 TL nın ( üç yüz altı bin altı yüz yirmi yedi bin lira kırk dört kuruş) 14.9.2009 tarihinden ödeme tarihine kadar yasal faizi ile birlikte iadesine; yine Davalı SGK ca, 2006/8, 2007/7, 2008/1,2,3 üncü aylarında eksik sigortalı bildiriminde bulunulduğu gerekçesiyle 5510 sayılı Kanunun 102 inci maddesi uyarınca davacı şirket adına düzenlenen 22.631 TL (Yirmi iki bin altı yüz otuz bir lira) idari para cezasında hukuka uyarlık görülmediğinden, anılan idari para cezasının iptaline ve söz konusu meblağın davacı şirkete 15.09.2009 tarihinden ödeme tarihine kadar olan yasal faizi ile birlikte iadesine karar verilmiştir. 6183 sayılı Kanun un 1. Maddesinde; Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur. şeklindeki düzenleme ile kanunun düzenleme alanının kamu alacakları ile sınırlı olduğunun açıkça belirtildiği; Aynı Kanun un 2. Maddesinde; Muhtelif kanunlarda Tahsili Emval Kanununa göre tahsil edileceği bildirilen her çeşit alacaklar hakkında da bu kanun hükümleri tatbik olunur. şeklindeki düzenleme ile de, diğer kanunlarda atıf yapılan hallerde de 6183 sayılı Kanun un olaya uygulanabileceğinin açıkça düzenlendiği, Aynı Kanunun 51. Maddesinde; Amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı % 4 oranında gecikme zammı tatbik olunur. Ay kesirlerine isabet eden gecikme zammı günlük olarak hesap edilir. Gecikme zammı birmilyon liradan az olamaz. Gecikme zammı; 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre uygulanan vergi ziyaı cezalarında bu madde uyarınca belirlenen oranda, mahkemeler tarafından verilen ve ceza mahiyetinde olan amme alacaklarında ise bu oranın yarısı ölçüsünde uygulanır. Bunların dışındaki ceza mahiyetinde olan amme alacaklarına gecikme zammı tatbik edilmez. 6

Bakanlar Kurulu, gecikme zammı oranlarını aylar itibarıyla topluca veya her ay için ayrı ayrı, yüzde onuna kadar indirmeye, gecikme zammı oranı ile gecikme zammı asgari tutarını iki katına kadar artırmaya, ayrıca gecikme zammı oranını aylar itibarıyla farklı olarak belirlemeye ve gecikme zammını bileşik faiz usulüyle aylık, üç aylık, altı aylık veya yıllık olarak hesaplatmaya yetkilidir. şeklindeki düzenleme ile, gecikme zammı adı altında kamu alacaklarının ödenmesinde gecikme olması halinde uygulanacak faiz oranlarının ve usulünün belirlendiği görülmüştür. Görüldüğü üzere, 6183 sayılı Kanun un ve bu kanun kapsamında uygulanacak gecikme zammının kapsamı kanun ile açıkça çizilmiştir. Davaya konu alacağa 6183 sayılı Kanun un uygulanması gerektiğine ilişkin açık düzenleme ya da başka kanunda yapılan atfi bir düzenleme bulunmadığına göre, Mahkememiz kararında bahsi geçen yasal faiz den kastın 3095 sayılı Yasa ile öngörülen faiz olduğu açıktır. Bu nedenle davacının söz konusu talebi yönünden bir açıklama yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Ayrıca davacı vekilinin talep dilekçesinin İstek kısmından net bir şekilde anlaşılamamakla birlikte, talep içeriğinden, 3095 sayılı Kanun kapsamında hangi kanunun uygulanacağı konusunda da bir açıklama istendiği kanaatine ulaşılmıştır. Nitekim; 3095 sayılı Kanun un 1. Maddesinde ise; Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde, miktarı sözleşme ile tespit edilmemişse bu ödeme yıllık yüzde oniki oranı üzerinden yapılır./bakanlar Kurulu, bu oranı aylık olarak belirlemeye, yüzde onuna kadar indirmeye veya bir katına kadar artırmaya yetkilidir. şeklindeki düzenleme ile alacağa uygulanacak faiz konusunda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu na ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu na atıf yapılmıştır. Bu madde ve talebe konu Mahkememiz kararının içeriği birlikte değerlendirildiğinde; açıklama talebine konu kararın, idarenin hukuka aykırı işlemi nedeni ile hizmet kusurundan kaynaklanan zararın iadesi niteliğinde olduğu, ticari bir işlem ya da sözleşmeden kaynaklanmadığı görülmekle, hüküm fıkrasında yasal faiz ile kastedilen miktarın 3095 sayılı Kanun un 1. Maddesi gereğince 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açık olmakla, bu hususta da bir açıklama yapılmasına gerek görülmemiştir. Yukarıda belirtilen nedenlerle; Mahkememiz kararının yeterince açık olduğu, açıklamayı gerektirir bir durumun bulunmadığı ve 2247 sayılı Kanun un 24. Maddesi atfı ile 2577 sayılı Yasa nın 29. Maddesi koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmakla, davacı C. Lojistik ve Tic ile C. Hizmet İşletmeleri A.Ş.İş Ortaklığı vekilinin tavzih talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ : 2247 sayılı Kanun un 24. Maddesi atfı ile 2577 sayılı Yasa nın 29.Maddesi koşullarını taşımayan TAVZİH TALEBİNİN REDDİNE, 2.3.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. * * * Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: 4-ESAS NO : 2015/129 KARAR NO : 2015/146 KARAR TR : 02.03.2015 (Hukuk Bölümü) ÖZET : İdari yargı yerinde açılan davanın öncesinde adli yargı yerince verilmiş kesin veya kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmadığı anlaşıldığından, 2247 sayılı Yasa nın 19. maddesinde belirtilen koşulların oluşmaması nedeniyle, aynı Yasa nın 27.maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİ gerektiği hk. K A R A R Davacılar : 1- N.S. 2- T.S. 3- E.S. 4- M.S. Vekili : Av. B.P. Davalılar : 1- Orman Genel Müdürlüğüne izafeten Kanlıca Orman İşletme Müdürlüğü Vekili : Av. Z.Ç.E. 2- Milli Emlak Daire Başkanlığı Vekili : Av. S.Ç. O L A Y : Davacılar vekili dava dilekçesinde; İstanbul İli, Çekmeköy İlçesi, Alemdağ-Merkez Mahallesinde bulunan f22cl6d4a pafta, 157 ada, 11 parsel numaralı ve 6831 Sayılı Orman Kanunun 2/B maddesi uyarınca Orman sınırı dışına çıkartılarak hükmen Hazine adına tescil edilen 3.001,45 m²si üzerinde ETRAFI ÇEVRİLİ BAHÇE li taşınmaz, muris B.S. tarafından 29.01.1996 tarihinden beri hukuki ve fiili 7

halefiyetle hak sahibi ve fiili kullanıcı olarak nizasız, fasılasız ve aralıksız kullanılmaktadır. (B.S. 25.01.2010 tarihinde Vefat etmiştir. Müvekkillerim; N.S., E.S., M.S. ve T.S., muris B.S. ın mirasçılarıdır). 24.08.2010 tarihinde Çekmeköy Tapu Sicil Müdürlüğü nde yaptığımız incelemede; muris B.S. ın, hukuki ve fiili halefiyetle hak sahibi ve fiili kullanıcı olarak 29.01.1996 tarihinden beri kullandığı, İstanbul İli, Çekmeköy İlçesi, Alemdağ-Merkez Mahallesinde bulunan f22cl6d4a pafta, 157 ada, 11 parsel numaralı taşınmaz üzerindeki tasarruf/hak sahipliğinin sona erdirilmesine ilişkin Ümraniye Kadastro Müd.nün 08.03.2010 tarih 1058 sayılı yazıları ile muris B.S. ın, 157 ada 11 parseldeki tapunun beyanlar hanesindeki hak sahipliği kaydının TERKİN edildiğini ve (11) parsel in EYLEMLİ ORMAN alanı içinde kaldığından bahisle ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ lehine MİLLİ EMLAK DAİRESİ BAŞKANLIĞI nca TAHSİS edildiğini aynı gün (24.08.2010) itibariyle ıttıla kesp etmiş bulunmaktayız. Çekmeköy Tapu Sicil Müdürlüğünden 24.08.2010 tarihli dilekçemiz ekinde fotokopilerini aldığımız Ümraniye Kadastro Müd.nün 08.03.2010 tarih 1058 sayılı yazıları ve ekleri belgelerden; Dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu muhtelif parsellerin, eylemli orman olduğunun tespit edildiği ve Orman Bakanlığınca tahsisinin talep edildiğinden bahisle MİLLİ EMLAK DAİRESİ BAŞKANLIĞI nın 12.09.2002 tarihli OLUR ları ile ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ lehine TAHSİS edildiğini, Ümraniye Kadastro Müd.nün 08.12.2009 tarih 4579 sayılı yazılan ile; Çekmeköy İlçesi Alemdağ Merkez ve Alemdağ Çatalmeşe Mahallelindeki fiili kullanım durumlarına göre Maliye Hâzinesi adına tescili yapılmış 2/B alanlarının kullanıcı ve muhdesat bilgilerinin güncellendiğini, taşınmaz listeleri, ifraz beyannameleri ve eki belgelerin Kanlıca Orman İşletme Müdürlüğü ne gönderildiğini, Kanlıca Orman İşletme Müdürlüğü nün 14.12.2009 tarihli emirleri doğrultusunda Orm.Yük.Müh. Ali DERE tarafından hazırlanan 04.01.2010 tarihli İNCELEME RAPORU'nda; Dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu muhtelif parsellerin her ne kadar 2/B olarak orman dışına çıkarılmışsa da sonradan müfettiş raporları ile EYLEMLİ ORMAN olduğunun tespit edilerek Milli Emlak Müdürlüğü nden tekrar orman olarak yetiştirmek üzere tahsis edilerek teslim alınan yerlerden olduğu, bu parsellerin orman vasfında tapuya tescillerin yapılması gerekliliği, bu parsellerin tel örgüye alınarak orman ağaçları ile ağaçlandırıldığı şeklindeki hilafı hakikat beyanları, öğrenmiş bulunmaktayız. DAVA KONUSU TAŞINMAZIN HUKUKİ VE FİİLİ DURUMU İstanbul İli, Çekmeköy İlçesi, Alemdağ-Mefkez Mahallesinde bulunan f22cl6d4a pafta, 157 ada, 11 parsel numaralı ve 6831 Sayılı Orman Kanunun 2/B maddesi uyarınca Orman sınırı dışına çıkartılarak hükmen Hazine adına tescil edilen 3.001,45 m2 si üzerinde KONUT (157 Ada 2-3 Parsel üzerinde) - ETRAFI ÇEVRİLİ BAHÇE (157 Ada 11 Parsel) li taşınmaz, bir bütün olarak (2,3 ve 11 parselin etrafı 29.01.1996 tarihinden beri beton duvarla çevrili olup, 2 ve 3 parsel üzerinde konut/bahçe, 11 parsel üzerinde ise evin ihtiyacı nispetinde Meyve ağaçları ve Sebze/tarım uygulamaları mevcuttur) nizasız, fasılasız ve aralıksız muris B.S. tarafından 29.01.1996 tarihinden beri hukuki ve fiili halefıyetle hak sahibi ve fiili kullanıcı sıfatıyla kullanılmaktadır. Orman Bakanlığı Marmara Orman Bölge Müdürlüğüne bağlı ORKÖY Başmühendisliğince; 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca Orman Sınırları dışına çıkarılan yerlerin fiili kullanıcılarına satışı hususunda başlatılan çalışmalar neticesinde oluşturulan Alemdar Köyü Hak Sahipleri Tespit Komisyonunca yapılan tespit neticesinde işbu taşınmazın hak sahipliği tespiti, muris B.S. lehine yapılmıştır. Dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu Alemdağ Beldesindeki 2/B arazilerinin satışı işlemleri bu şekilde başlatılmış, hatta Şile, Ömerli, Çekmeköy bölgelerinde tapulama çalışmaları sonuçlandırılmış iken, 4706 Sayılı Hâzineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun un 3. Maddesinin Anayasa ya aykırı olduğuna ilişkin Anayasa Mahkemesi nin İptal Kararı üzerine, Alemdağ Beldesindeki 2/B arazilerinin satışı işlemleri Bakanlıkça durdurulmuş, askıya alınmıştır. DAVA KONUSU TAŞINMAZIN ORMAN VASFINA HAİZ OLAMAYACAĞINA DAİR KESİN HÜKÜM VARKEN İDARE NİN (MİLLİ EMLAK MÜDÜRLÜĞÜ) SÖZKONUSU KESİN HÜKÜM SONRASINDA ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ LEHİNE TESİS ETTİĞİ TAHSİS İŞLEMİ USUL VE YASAYA AYKIRIDIR. Orman Genel Müdürlüğü nün, Üsküdar Kadastro Mahkemesi nin 1998/118 E.sayılı dosyası tahtında Maliye Hazinesi aleyhine açtığı Kadastro Tespitine İtiraz davası neticesinde Bidayet Mahkemesi; Dava konusu taşınmazın (157 Ada 11 Parsel) 1943 yılında orman olarak sınırlandırıldığını, nitelik kaybı nedeniyle orman sınırları dışına çıkarıldığını, çıkarma işleminin 10.10.1989 tarihinde kesinleştiğini, harita ve koordinatların birbirine uygun bulunduğunu ve ölçüm hatası yapılmadığı yönündeki tespitleri sonucunda; Alemdağ - 157 Ada, 11 Parsel no.lu taşınmazın tespit gibi Hazine adına tapuya tesciline 1998/118 E., 2000/206 K., 19.09.2000 tarihli İlamı ile karar vermiş olup, işbu karar 05.02.2001 tarihi itibariyle kesinleşmiştir. 8

İşbu kararın kesinleşmesinden kısa bir süre sonra davalı İdare nin (Hazine) diğer davalı idare (Orman Genel Müdürlüğü) lehine, dava konusu taşınmazın EYLEMLİ ORMAN alanı içinde kaldığı gerekçesi ile 12.09.2002 tarihinde gerçekleştirdiği TAHSİS işlemi; Üsküdar Kadastro Mahkemesi nin 1998/118 E., 2000/206 K., 19.09.2000 tarihli İlamına, Usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir. EYLEMLİ ORMAN sahası; 2/B arazilerinin, yani orman vasfını kaybetmiş yerlerin kullanım yetersizliğinden dolayı ormanlaşma sürecine girmiş yerlerdir. Üsküdar Kadastro Mahkemesi nin 1998/118 E., 2000/206 K., 19.09.2000 tarihli İlamı ile 157 Ada 11 Parsel nolu taşınmazın Orman Vasfını tamamıyla kaybettiği tespitinden yaklaşık (1) yıl sonra taşınmazın kullanım yetersizliğinden dolayı Eylemli Orman Sahasına dönüşmesi fiilen ve fiziken mümkün değildir. Kaldı ki yukarıda da beyan ettiğimiz gibi 11 parsel no.lu taşınmaz 29.01.1996 tarihinden itibaren etrafı Beton duvarla çevrili olarak, parsel üzerinde meyve ağaçları ve sebze/tarım uygulamaları yapılarak fasılasız bir biçimde sürekli kullanılmış, parselde hiçbir zaman Orman Bitki örtüsü ile irtibatlandırılacak bir ağaçlandırmanın kendiliğinden oluştuğu gözlemlenmemiştir. Ek:5 olarak sayın mahkemenize ibraz ettiğimiz 04.01.2010 tarihli İnceleme Raporunda beyan edilen: Dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu muhtelif parsellerin her ne kadar 2/B olarak orman dışına çıkarılmışsa da sonradan müfettiş raporları ile EYLEMLİ ORMAN olduğunun tespit edilerek Milli Emlak Müdürlüğünden tekrar orman olarak yetiştirmek üzere tahsis edilerek teslim alınan yerlerden olduğu, bu parsellerin orman vasfında tapuya tescillerin yapılması gerekliliği, bu parsellerin tel örgüye alınarak orman ağaçları ile ağaçlandırıldığı şeklindeki hilafı hakikat beyanları gerçeği yansıtmamaktadır. 11 parsel ile ilgili olarak ne İdare (Orman Genel Müdürlüğü) tarafından orman ağaçları ile ağaçlandırma çalışması yapılmış, ne de 11 parsel üzerinde fiziken, kendiliğinden, orman ağacı olarak nitelendirebileceğimiz bir ağaçlanma oluşmamıştır. Kaldı ki TAHSİS in gerçekleştirildiği 12.09.2002 tarihinden bu güne değin, ne muris B.S. ve müvekkillerim mirasçıları, İdare/1er (Hazine/Orman Genel Müdürlüğü) tarafından TAHSİS konusunda bilgilendirilmemiş, ne de İdarelerin 11 Parsel üzerinde Tahsis konusu ile ilgili herhangi bir çalışması olmamıştır. Yukarıda açıkladığımız sebeplere binaen ; Dava konusu 157 Ada 11 Parsel no.lu taşınmaz ile ilgili, taşınmazın Orman Vasfına haiz olamayacağına dair Kesin Hüküm (Üsküdar Kadastro Mahkemesi nin 1998/118 E., 2000/206 K, 19.09.2000 tarihli İlamı) bulunması, İdarenin, dava konusu 157 Ada 11 Parsel no.lu taşınmazın EYLEMLİ ORMAN sahası içinde kaldığı yönündeki beyanlarının hilafı hakikat olması, sebeplerine binaen, Ümraniye Kadastro Müd. nün 08.03.2010 tarih 1058 sayılı yazıları ile muris B.S. ın, 157 ada 11 parseldeki tapunun beyanlar hanesindeki hak sahipliğinin usul ve yasaya aykırı olarak iptal edildiğinden, hak/tasarruf sahipliğinin yeniden muris B.S./dolayısıyla müvekkillerim mirasçıları lehine, tesisine ilişkin, TAPU KÜTÜĞÜNÜN TASHİHİ/ DÜZELTİLMESİ ni talep etme zarureti hasıl olmuştur. Dava konusu 157 Ada, 11 Parsel no.lu taşınmazın Orman Sınırı dışına çıkartılan, hak sahipliği tespiti yapılan yerlerden olduğu ve bu yerin/taşınmazın fiili kullanıcısı olduğumuz sabit bulunduğundan, taşınmazın Orman Vasfına haiz olamayacağına dair Kesin Hüküm (Üsküdar Kadastro Mahkemesi nin 1998/118 E., 2000/206 K., 19.09.2000 tarihli İlamı) bulunması, İdarenin, dava konusu 157 Ada 11 Parsel no.lu taşınmazın EYLEMLİ ORMAN sahası içinde kaldığı yönündeki beyanlarının hilafı hakikat olması, sebeplerine binaen, Ümraniye Kadastro Müd. nün 08.03.2010 tarih 1058 sayılı yazılan ile muris B.S. ın, 157 ada 11 parseldeki tapunun beyanlar hanesindeki hak sahipliğinin usul ve yasaya aykırı olarak iptal edildiğinden hak/tasarruf sahipliğinin yeniden muris B.S./dolayısıyla müvekkillerim mirasçıları lehine, tesisine ilişkin, TAPU KÜTÜĞÜNÜN TASHİHİ/DÜZELTİLMESİ ne karar verilmesi talep olunur. demek suretiyle adli yargı yerinde dava açmıştır. Ümraniye 2.Asliye Hukuk Mahkemesi: 09.02.2012 gün ve E:2010/662, K:2012/59 sayılı kararı ile özetle; dava konusu taşınmazın eylemli orman olmadığı, taşınmazı çevreleyen komşu taşınmazların 2/B vasfında olduğu, komşu taşınmazların 2/B vasfında olması ve taşınmazın eylemli orman niteliğinde bulunmayıp meyve bahçesi niteliği taşıdığı, yapılan keşif ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından dava konusu taşınmazın da 2/B vasfında olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Taşınmazın evveliyatında 2/B arazisi olup B.S. mirasçılarının kullanımında olduğunun tespit edilmiş olması ve durumun halen mevcudiyetini koruması nazara alındığında davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın kadastro tutanağındaki orman niteliğinin 2/B olarak tespiti ve tescili ile kullanıcısının davacılar olduğunun belirtilmesine karar verilmiştir. demek suretiyle davanın kabulüne karar vermiştir. İşbu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 20.Hukuk Dairesi 01.10.2013 gün ve E:2013/6416, K:2013/8576 sayılı ilamı ile özetle hükmün esastan bozulmasına karar vermiş, davacılar vekilinin süresi içerisinde karar düzeltme talebinde bulunması üzerine Yargıtay 20.Hukuk Dairesi 9

05.05.2014 gün ve E:2014/1065, K:2014/5137 sayılı ilamı ile özetle; davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar vermiştir. İstanbul Anadolu 13.Asliye Hukuk Mahkemesi: Yargıtay ın bozma ilamına uyduktan sonra 25.11.2014 gün ve E:2014/230, K:2014/491 sayılı kararı ile özetle; davada idari yargı yerinin görevli olduğunu belirterek davanın görev yönünden reddine karar vermiştir. İşbu kararın kesinleştiğine dair dosya kapsamında herhangi bir bilgi veya belge yer almamaktadır. Davacılar vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır. İstanbul 3.İdare Mahkemesi: 17.12.2014 gün ve E:2014/2321 sayı ile özetle; tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan taşınmazlara ilişkin olarak açılan davalar sonucunda mahkemelerce kişiler adına olan tapuları iptal edilerek; orman vasfıyla tapuda Hazine adına tescil edilen ve daha sonra Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan veya doğrudan Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu gerekçesiyle Hazine adına tapuya tescil edilenlerin yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde başvurulması şartıyla ilgililerine iade ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirlemelerinin terkin edileceği anlaşılmakta olup, yasa maddesinin 2/A veya 2/B belirtmelerinin terkini şeklindeki başlığından anlaşılacağı üzere gerek anılan terkinlerin, gerekse yasa kapsamındaki taşınmazların ilgililere iadesinin sonuç itibariyle tapu kayıtlarında değişiklik gerektirdiği ve verilecek bir iptal kararının uygulanmasının bu sonucu doğuracağı, dolayısıyla dava konusu uyuşmazlığın görüm ve çözümünün idari yargının değil, tapu kayıtlarında değişiklik meydana getirebilecek bir şekilde karar vermeye yetkili olan adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varılmıştır. demek suretiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü nün, Serdar ÖZGÜLDÜR ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT un katılımlarıyla yapılan 2.3.2015 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK ın, başvurunun reddi yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL ın davada başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun un 19. maddesinde Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. (Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir. hükme bağlanmış, aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir. Dosya kapsamında yapılan incelemede; İdare Mahkemesince, Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilen idari yargı dosyası içerisinde İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesi nin görevsizlik kararı bulunmakta ise de, bu kararın kesinleşip kesinleşmediği dosya kapsamından anlaşılamadığından Başkanlığımızın 11.02.2015 günlü yazısı ile, İstanbul Anadolu 13.Asliye Hukuk Mahkemesi nin 25.11.2014 gün ve E:2014/230, K:2014/491 sayılı görevsizlik kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneği istenilmiş; bunun üzerine anılan mahkemece, kararın henüz kesinleşmemiş olduğu belirtilmiştir. Olayda, İstanbul 3.İdare Mahkemesince, görevli merciin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasanın 19.maddesi kapsamında Mahkememize başvurulmuş olmasına karşın, İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesi nin görevsizlik kararı henüz kesinleşmediğinden, 2247 sayılı Yasanın 19. maddesinde öngörülen kesin ve kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine koşulu geçekleşmemiştir. Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasanın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan İstanbul 3.İdare Mahkemesince yapılan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir. SONUÇ : 2247 sayılı Yasa nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan İstanbul 3.İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN, aynı Yasa nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 2.3.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. 10

* * * Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: 5-ESAS NO : 2015/134 KARAR NO : 2015/151 KARAR TR : 02.03.2015 (Hukuk Bölümü) ÖZET : Adli ve idari yargı yerlerince, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan dava sebebiyle verilmiş ve kesinleşmiş iki ayrı görevsizlik kararının bulunmadığı, böylece 2247 sayılı Yasa nın 14. maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığının oluşmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİ gerektiği hk. K A R A R Davacı Davalı : M.A. : Erzurum Valiliği, Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğü O L A Y : Erzurum Valiliği, Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğünce, alkollü araç kullandığının tespit edildiğinden bahisle, davacı adına 25.9.2014 gün ve HH-877201 seri-sıra sayılı trafik suç tutanağı düzenlenerek, davacıya 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu nun 48/5. maddesi uyarınca 727 TL. idari para cezası verilmiş, aynı birim tarafından sürücü belgesi geri alma tutanağı düzenlenmiştir. Davacı, sürücü belgesinin iadesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır. ERZURUM 2. İDARE MAHKEMESİ: 2.10.2014 gün ve E:2014/1071, K:2014/815 sayı ile; 2918 sayılı Kanun un 112. maddesinde yapılan yeni düzenleme uyarınca ve Uyuşmazlık Mahkemesinin konu ile ilgili kararları emsal alınarak davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir. Davacı, bu kez idari para cezasının iptali istemiyle adli yargı yerine itirazda bulunmuştur. ERZURUM 2. SULH CEZA HAKİMLİĞİ; 20.11.2014 gün ve D.İş:2014/479 sayı ile; idari para cezası yanında davacının ehliyetinin geri alınması kararı da verildiği açıklanarak, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu nun 27/8. maddesine göre idari para cezası yanında idari yargının görev alanına giren kararın da verilmiş olması nedeniyle davanın çözümünün idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle itirazın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir. Davacının, Erzurum 2. İdare Mahkemesinin 2.10.2014 gün ve E:2014/1071, K:2014/815 sayılı kararı ile Erzurum 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 20.11.2014 gün ve D.İş:2014/479 sayılı kararı arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğunu ileri sürerek, uyuşmazlığın çözümlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi talebini içeren dilekçesi üzerine, dava dosyası Erzurum 2. Sulh Ceza Hakimliği nce idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü nün, Serdar ÖZGÜLDÜR ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT un katılımlarıyla yapılan 2.3.2015 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN in, 2247 sayılı Yasa da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL ın davada başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ceza uyuşmazlıkları ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının hukuk uyuşmazlığı sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ceza davası olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi 11

gerektiği... açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur. Uyuşmazlık Mahkemesi nin görev ve yetkileri, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası nın 158. maddesi ile 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun un 1. maddesinde açıkça gösterilmiş, Mahkeme adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili kılınmıştır. 2247 sayılı Yasa nın 14. maddesinde, Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir, 19.maddesinde, Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. (Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir. Dosyanın incelenmesinden, davacının, sürücü belgesi geri alma tutanağının iptal edilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açtığı, Erzurum 2. İdare Mahkemesi nin 2.10.2014 gün ve E:2014/1071, K:2014/815 sayılı kararı ile, davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verildiği ve kararın itiraz edilmeden kesinleştiği, bu işlem ile ilgili olarak davacının adli yargı yerine dava açıp açmadığı konusunda bir bilgi olmadığı gibi, adli yargı yerince davacı M.A. hakkında bu işlem ile ilgili olarak verilmiş bir görevsizlik kararı da bulunmadığı, davacının adına verilen idari para cezasının iptal edilmesi istemiyle adli yargı yerine itiraz ettiği, Erzurum 2. Sulh Ceza Hakimliği nin, 20.11.2014 gün ve D.İş:2014/479 sayılı kararı ile, davanın çözümünün idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle itirazın görev yönünden reddine karar verildiği ve kararın itiraz edilmeden kesinleştiği, bu işlem ile ilgili olarak davacının idari yargı yerine dava açıp açmadığı konusunda bir bilgi olmadığı gibi, idari yargı yerince davacı hakkında söz konusu idari para cezası ile ilgili olarak verilmiş bir görevsizlik kararı da bulunmadığı, ancak davacı Mithat Akpınar ın yukarıda bahsedilen kararlar yönünden görev uyuşmazlığı meydana geldiğinden bahisle, uyuşmazlığın çözümlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi talebini içeren dilekçesi üzerine, dava dosyasının Erzurum 2. Sulh Ceza Hakimliği nce idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, adli ve idari yargı yerlerince, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan dava sebebiyle verilmiş iki ayrı görevsizlik kararı bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa nın 14. maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığının bulunmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ : 2247 sayılı Yasa nın 14.maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığının bulunmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE, 2.3.2015 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: 6-ESAS NO : 2015/135 KARAR NO : 2015/152 KARAR TR : 02.03.2015 (Hukuk Bölümü) * * * ÖZET : Adli ve idari yargı yerlerince, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan dava sebebiyle verilmiş ve kesinleşmiş iki ayrı görevsizlik kararının bulunmadığı, böylece 2247 sayılı Yasa nın 14. maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığının oluşmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİ gerektiği hk. 12

K A R A R Davacı Davalı : H.Ç. : İstanbul Valiliği, Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü O L A Y : İstanbul Valiliği Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünce yapılan denetimler sırasında, 34.. plaka sayılı araç sürücüsü davacı adına, alkol cihazına üflemeyi kabul etmediğinden bahisle, 21.05.2014 gün ve HH-016905 seri-sıra sayılı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı düzenlenerek, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu nun 48/9. maddesi uyarınca 2.078,00 TL idari para cezası verilmiş, aynı birim tarafından sürücü belgesi geri alma tutanağı düzenlenmiştir. Davacı, idari para cezasının iptali istemiyle adli yargı yerine itirazda bulunmuştur. İSTANBUL 3. SULH CEZA MAHKEMESİ:9.6.2014 gün ve D.İş:2014/3241, K:2014/3241 sayı ile; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu nun 48/9. maddesini ihlal ettiği nedeniyle davacı hakkında sürücü belgesi geri alma tutanağı da düzenlendiğinden, 5326 sayılı Yasanın 27/8. maddesine göre idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararın da verilmiş olması nedeniyle yapılan başvuru konusunda karar verme görevinin idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir. Bu kez davacı, sürücü belgesinin iadesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır. İSTANBUL 8. İDARE MAHKEMESİ: 22.10.2014 gün ve E:2014/1119, K:1443 sayı ile; 2918 sayılı Kanun un 112. maddesinde yapılan yeni düzenleme uyarınca ve Uyuşmazlık Mahkemesinin konu ile ilgili kararları emsal alınarak davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir. Davacının, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 9.6.2014 gün ve D.İş:2014/3241, K:2014/3241 sayılı kararı ile İstanbul 8. İdare Mahkemesinin 22.10.2014 gün ve E:2014/1119, K:1443 sayılı kararı arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğunu ileri sürerek, uyuşmazlığın çözümlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi talebini içeren dilekçesi üzerine, dava dosyası İstanbul 8. İdare Mahkemesince adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü nün, Serdar ÖZGÜLDÜR ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT un katılımlarıyla yapılan 2.3.2015 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN in, 2247 sayılı Yasa da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL ın davada başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ceza uyuşmazlıkları ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının hukuk uyuşmazlığı sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ceza davası olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği... açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur. Uyuşmazlık Mahkemesi nin görev ve yetkileri, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası nın 158. maddesi ile 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun un 1. maddesinde açıkça gösterilmiş, Mahkeme adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili kılınmıştır. 2247 sayılı Yasa nın 14. maddesinde, Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir, 19.maddesinde, Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya 13

incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. (Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir. Dosyanın incelenmesinden, davacının, sürücü belgesi geri alma tutanağının iptal edilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açtığı, İstanbul 8. İdare Mahkemesi nin 22.10.2014 gün ve E:2014/1119, K:1443 sayılı kararı ile, davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verildiği ve kararın itiraz edilmeden kesinleştiği, bu işlem ile ilgili olarak davacının adli yargı yerine dava açıp açmadığı konusunda bir bilgi olmadığı gibi, adli yargı yerince davacı H.Ç. hakkında bu işlem ile ilgili olarak verilmiş bir görevsizlik kararı da bulunmadığı, davacının adına verilen idari para cezasının iptal edilmesi istemiyle adli yargı yerine itiraz ettiği, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi nin 9.6.2014 gün ve D.İş:2014/3241, K:2014/3241 sayılı kararı ile, davanın çözümünün idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği ve kararın itiraz edilmeden kesinleştiği, bu işlem ile ilgili olarak davacının idari yargı yerine dava açıp açmadığı konusunda bir bilgi olmadığı gibi, idari yargı yerince davacı hakkında söz konusu idari para cezası ile ilgili olarak verilmiş bir görevsizlik kararı da bulunmadığı, ancak davacı H.Ç. un yukarıda bahsedilen kararlar yönünden görev uyuşmazlığı meydana geldiğinden bahisle, uyuşmazlığın çözümlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi talebini içeren dilekçesi üzerine, dava dosyasının İstanbul 8. İdare Mahkemesince adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, adli ve idari yargı yerlerince, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan dava sebebiyle verilmiş iki ayrı görevsizlik kararı bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa nın 14. maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığının bulunmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ : 2247 sayılı Yasa nın 14.maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığının bulunmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE, 2.3.2015 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: 7-ESAS NO : 2015/143 KARAR NO : 2015/159 KARAR TR : 02.03.2015 (Hukuk Bölümü) * * * ÖZET : 1-Hukuk uyuşmazlıklarında, adli yargı yerince görevsizlik kararı verildikten sonra, dava dosyası gönderilmekle idari yargı yerinde dava açılmış sayılmayacağı; 2-2247 sayılı Yasada öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk. K A R A R Davacı : R.Akaryakıt ve Lpg Ürn. Nak. San. ve Tic. Ltd. Ştd. Vekili : Av. M.A. Davalılar : 1- Adalet Bakanlığı, 2-İçişleri Bakanlığı Vekilleri : Av. B.K. 3- Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Vekili : Av. P.Y. O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirkete ait işyerinde Susurluk Cumhuriyet Başsavcılığı nın 2012/461 sayılı soruşturması kapsamında, 14.04.2012 tarihinde EPDK adına hareket eden Balıkesir Emniyet Müdürlüğü KOM Şube de görevli personelce, tüm işyerinde satış pompalarından ve yasal tanklarından alınan numunelerin markerli ve geçerli çıktığını; söz konusu aramanın hiçbir mahkeme kararı olmaksızın gerçekleştirildiğini; usul ve yasaya aykırı yapılan aramanın durdurulması 14

için Susurluk Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi ne yapılan başvurunun reddedildiğini; arama ve kazı işlemlerinin 15.04.2012, 16.04.2012 ve 17.04.2012 tarihlerinde de haksız olarak devam ettiği gibi yine aynı şekilde Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi ne yapılan başvuruların da ret ile sonuçlandığını; bu ret kararlarına karşı Susurluk Asliye Ceza Mahkemesi ne yaptıkları itirazların da reddine karar verildiğini; davacının işyerinde yapılan arama ve kazılarda iddia edildiği gibi ne gizli yer altı tankı ve ne de herhangi bir petrol ürünü yakalanmadığını; davacı şirketin işyerinde 4 gün boyunca büyük kepçe ve başkaca bir kepçe marifetiyle beton kırma ve kazı çalışması yapılması nedeniyle boru hatlarının çoğunun koptuğunu, davacı şirketin ticari hayatının bitme noktasına geldiğini; arama ve kazı çalışmaları sırasında Cumhuriyet Savcısı bulunmadığı gibi o yer ihtiyar heyetinden de bir kişinin de bulunmadığını, aramanın ihbarı dayandığı beyan edilmesine rağmen ihbarın ne şekilde yapıldığının da belli olmadığını, usulsüz yapılan işlemler nedeniyle davacı şirketin maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek; 8.267 TL maddi ve 3.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemiyle adli yargıda dava açmıştır. SUSURLUK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 14.11.2012 gün ve E:2012/339 K.2012/545 sayılı kararında; 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK.nun 7. bölümünde "koruma tedbirleri nedeniyle tazminat" konusu düzenlenmiştir. Bu bölümdeki "Tazminat İstemi" başlıklı 141. maddede, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen kişilerin maddi ve manevi her türlü zararlarını devletten isteyebileceği özel olarak belirtilmiştir. Yani yargılama faaliyetinden dolayı Devletin tazminat sorumluluğu haksız fiil hükümlerinden ayrı olarak kabul edilmiştir. 5271 sayılı CMK.nun 142/2. maddesinde "istem zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka ağır ceza dairesi yoksa en yakın ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır" şeklinde düzenleme yapılmıştır. Böylece bu madde ile, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat isteminde hangi mahkemenin görevli ve yetkili olduğu belirlenmiştir. Ancak, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 6. maddesinde, CMK.nun 141 ila 144. maddeleri hükümlerinin 01/06/2005 tarihinden itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanacağı belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK.nun 114/1-c ve 115. maddeleri gereğince, görev dava şartlarından olup mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmalıdır. Dava konusu arama işlemi 14-15-16-17/04/2012 tarihinde yapılmıştır. Bu nedenle 5271 sayılı CMK.nun 142/2. maddesi gereğince davaya bakma görevi Balıkesir Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi ne ait olduğundan görevsizlik kararı vermek gerekmiştir şeklindeki gerekçe ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiş ve verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Davacı vekilinin talebi üzerine dava dosyası Balıkesir 2.Ağır Ceza Mahkemesi ne gönderilmiştir. BALIKESİR 2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ: 19.12.2013 gün ve E:2013/134 K:2013/224 sayılı kararında; dava konusu tazminata konu hususların idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan bir durumdan ibaret bulunduğu, Anayasa ile idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun hükme bağlandığı, yerleşik yargı içtihatlarına nazaran, hizmetin hiç işlememesi, geç işlemesi veya kötü işlemesinden dolayı meydana gelen zararların hizmet kusuru ilkesi çerçevesinde tazminin yasal zorunluluk olduğu, hizmet kusurundan kaynaklanan uyuşmazlıkların görüş ve çözüm yerinin idari yargı olduğu, emsal yargı kararlarının da bu doğrultuda olduğu, işbu davanın da İdari Yargılama Usulü Yasasının 2. maddesi gereğince adli mahkemelerin görev sınırları dışında kaldığı sonuç ve kanaatine varılarak CMK 4/1, 141-142 maddesi uyarınca Mahkememizin görevsizliğine, dosyanın Balıkesir İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir gerekçesiyle CMK 4/1, 141-142. maddeleri uyarınca görevsizlik kararı ile dosyanın görevli Balıkesir İdare Mahkemesi ne gönderilmesine karar vermiştir. Söz konusu kararın itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine dava dosyası Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi nce Balıkesir İdare Mahkemesi ne gönderilmiştir. BALIKESİR İDARE MAHKEMESİ: 06.03.2014 gün ve E:2014/117 K:2014/324 sayılı kararında; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan haliyle 141. maddesinde; "Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında; a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen, b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan, e) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan, d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen, e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlarına karar verilen, f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan, g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan, h) Yakalanmaları veya 15

tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen, i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen, j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde el konulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen, kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler. (2) Birinci fıkranın (e) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir." hükmüne ve 142. maddesinde de; "1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir. (2) istem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır." hükmüne yer verilmiştir. Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket tarafından 8.267,00-TL maddi ve 3.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tazmini istemiyle 23/05/2012 tarihinde Susurluk Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde dava açıldığı, anılan mahkemece verilen 14/11/2012 tarih ve E:2012/339, K:2012/245 sayılı dava dilekçesinin reddi ile görevsizlik kararı uyarınca dosyanın Balıkesir Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildiği, yapılan yargılama sonucunda Balıkesir Ağır Ceza Mahkemesi'nin 19/12/2013 tarih ve E:2013/134, K:2013/224 sayılı kararı ile görevsizlik kararı verildiği, bu kararın taraflarca temyiz edilmeyerek 15/01/2014 tarihinde" kesinleşmesi üzerine söz konusu dosyanın Mahkememize gönderildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, dosyada bulunan bilgi ve belgeler ile davacının iddiaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; uyuşmazlığa konu olan maddi ve manevi zararın suç soruşması esnasında ortaya çıktığı, bu nevi zararlara ilişkin açılacak tazminat davaları için Ceza Muhakemesi Kanunu'nda özel düzenleme getirildiği, yukarıda anılan kanun hükümleri uyarınca da uyuşmazlığı çözmeye görevli mahkemenin ağır ceza mahkemesi olduğu görüldüğünden, iş bu davada uyuşmazlığın esası hakkında bir karar vermenin olanaklı olmadığı sonucuna varılmıştır denilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu nun 15/1/a maddesi hükmü uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, görevsizlik kararına karşı davacı vekili itiraz etmiştir. BURSA BÖLGE İDARE MAHKEMESİ: 06.06.2014 gün ve E.2014/2149 K:2014/2147 sayılı kararında özetle; görevsizlik kararının usul ve hukuka uygun olduğunu belirtilerek görevsizlik kararı onamış ve davacı vekili tarafından istenen karar düzeltme talebi de aynı mahkemece 18.11.2014 gün E:2014/3699 K:2014/3987 sayılı karar ile reddedilmesinin ardından idari yargıda verilen görevsizlik kararı kesinleşmiştir. Davacı vekili bu karar üzerine yeniden adli yargıda dava açmıştır. BALIKESİR 2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ: 02.02.2015 gün ve E:2015/21 sayılı gönderme kararında 2247 Sayılı Kanun 19.maddesinde Adli, İdari, Askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik karan üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik karan veren merciinin görevli olduğu kanısına varırsa gerekçeli karar ile görevli merciinin belirtilmesi için uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesine uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. Şeklindeki düzenlenmesi karşısında dava konusu olaylara Mahkememizin 19/12/2013 tarihinde görevsizlik karan verdiği görülmekle, Balıkesir İdare Mahkemesinin 06/03/2014 tarihli kararında görev yönünden davanın reddinden önce 2247 sayılı kanunun 19.madde uyarınca işlem yapması gerekmekte iken bunu yapmadığı görülmekle, adli ve idari yargı arasında davaya bakmakla görevli yargı mercii hususunda uyuşmazlık çıktığından dava dosyaları ekte gönderilmiş olup, 2247 sayılı kanun 19.madde uyarınca görev uyuşmazlığının çözümü hususunda gereği arz olunur denilerek dosya Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü nün, Serdar ÖZGÜLDÜR ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT un katılımlarıyla yapılan 02.03.2015 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Filiz BUDAK ın, 2247 sayılı Yasa da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL ın 2247 sayılı Yasa da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun un 14. maddesinde, Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. 16

Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir, 19.maddesinde, Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. (Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir. Dosyanın incelenmesinden, davacı vekilince, davacı şirkete ait işyerinde yapılan aramadan doğan zarara ilişkin, maddi ve manevi tazminat istemiyle adli yargı yerinde dava açıldığı, Mahkemece görevsizlik kararı ile ayrıca dosyanın re sen Balıkesir İdare Mahkemesi ne gönderilmesine de karar verildiği ve İdare Mahkemesince davanın görev yönünden reddine dair verilen kararın kesinleşmesinin ardından yeniden adli yargıda açılan dava üzerine görevli yargı yerinin belirtilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi ne gönderilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Uyuşmazlık Mahkemesi bu durumlarda, her ne kadar 2247 sayılı Yasada öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, mahkemelerce re sen yapılan başvuruların 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi kapsamında olduğunun kabul edilerek Uyuşmazlık Mahkemesinin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlıklarının çözüme kavuşturulmasının, gerek dava ekonomisine gerek Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluş amacına uygun olacağı düşüncesiyle görev uyuşmazlıklarının esasını inceleyerek esasa ilişkin karar vermektedir. Öte yandan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemler başlıklı 20.maddesinin 1.fıkrasında; (1) Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. hükmüne yer verilmiş; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 'İdari davaların açılması' başlıklı 3. maddesinde; idari davaların, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılması öngörülmüş; aynı Kanunun 9. maddesinde; çözümlenmesi Danıştay ın idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemelerde dava açılabileceği hükme bağlanmış; Yasanın İlk inceleme üzerine verilecek karar başlıklı 15.maddesinin 1.fıkrasının (a) bendinde; 1. (Değişik bent: 05/04/1990-3622/6 md.) Danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince yukarıdaki maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hususlarda kanuna aykırılık görülürse, 14 üncü maddenin; a) 3/a bendine göre adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine; idari yargının görevli olduğu konularda ise görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine, ( ) karar verilir denilmiştir. Dosyanın, 2247 sayılı Yasa nın 27. maddesi uyarınca incelenmesinden: Hukuk uyuşmazlıklarında, görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesi, ancak aynı yargı düzeni içinde yer alan mahkemeler arasında olanaklı olup; bu hususa ilişkin 6100 sayılı H.M.K nın 20. (1086 sayılı H.U.M.K. nun 27.) maddesiyle 2577 sayılı İ.Y.U.K. nun 15. maddesinin 1. fıkrası (a) bendinin ikinci cümlesinde yer alan görev kuralları, aynı yargı düzeni içindeki mahkemelerin işbölümü esasına ilişkin düzenlemelerdir. Oysa yargı yolunu değiştiren görevsizlik kararı verilmesi durumunda, görevli olduğundan bahisle farklı bir yargı düzeninde yer alan mahkemeye dava dosyasının gönderilebilmesine olanak tanıyan bir düzenleme bulunmamaktadır. Göreve ilişkin kararın, işbölümü esasına göre veya yargı yolu bakımından verilmiş olması farklı sonuçlar doğurmaktadır. Şöyle ki; işbölümü esasına göre verilen görevsizlik kararı sonucu dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi durumunda, dava başvuru tarihi itibariyle görevli mahkemede açılmış sayılmaktadır. Yargı yolunu değiştiren görevsizlik kararı verilmesi durumunda ise, görevli olduğu işaret edilen yargı yerine, bu yargı yerinin uyguladığı usul kurallarına uygun olarak yeniden dava açılması zorunlu bulunmaktadır. Olayda, idare mahkemesine hitaben yazılmış dilekçeyle açılmış bir dava bulunmadan, dosyanın Balıkesir İdare Mahkemesi ne gönderilmesine karar veren Balıkesir Ağır Ceza Mahkemesin ce dava 17

dosyası Balıkesir İdare Mahkemesi ne gönderilmiş ve idari yargı yerince, kendisine gelen adli yargı yerine ait dava dosyası üzerinden inceleme yapılarak görevsizlik kararı verilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalara göre, İ.Y.U.K. nun 3. ve 9. maddelerinde öngörülen şekilde usulüne uygun olarak idari yargı yerine açılmış bir dava bulunduğundan söz etmek olanaksızdır. 2247 sayılı Yasa nın 19. maddesine göre, adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı merciince, davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, dava dosyalarının gerekçeli başvuru kararı ile birlikte görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi ve elindeki işin incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin ertelenmesine karar verilmesi gerekmektedir. Ancak, başvuru koşullarının incelenebilmesi için öncelikle, yargı yerinde usulüne göre açılmış bir dava bulunması gerektiği tartışmasızdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İkinci Dairesi nin 14.10.2008 tarihli Mesutoğlu Türkiye kararında (Başvuru No: 36533/04); asliye hukuk mahkemesine açılan tazminat davasında bu mahkemece davanın görev yönünden reddine, başvuranların kararın kesinleşmesinden itibaren 10 gün içinde dava açmaları halinde dava dosyasının yetkili idare mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, davacıların öngörülen sürede başvurmaları üzerine yine bu mahkemece dava dosyasının ilgili idare mahkemesine gönderildiği, İdare Mahkemesince de mahkemelerine İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine göre davacılar tarafından açılan bir davanın mevcut olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddedildiği, temyiz edilen bu kararın Danıştay ca onandığı, davacıların adil yargılanma haklarının ihlali iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM ne) başvurdukları, AİHM 2. Dairesince yapılan incelemede ise davanın somutunda İdari Yargılama Usulü Kanununun 9 uncu maddesinin uygulamasının çok katı biçimde ve aşırı şekilci gerçekleşmesi nedeniyle, başvuranların mahkemeye erişim haklarının ve dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi nin (AİHS) 6/1 nci maddesinin ihlal edildiği sonucuna varıldığı görülmektedir. Mahkememizce konuya ilişkin idari yargı içtihatları üzerinde yapılan araştırmada; Danıştay 6. Dairesi uygulamasında AİHM nin temas edilen kararına işaretle, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı sonrası davacının 30 günlük süre içerisinde başvurarak dosyanın görevli idare mahkemesine gönderilmesini talep etmesi halinde, Asliye Hukuk Mahkemesine yaptığı başvuru tarihinin görevli İdare Mahkemesine başvurma tarihi olarak kabulü gerektiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. (Dnş. 6. D.nin 27.9.2012 tarih ve E.2012/4525, K.2012/4622 sayılı kararı.) Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 31.5.2007 tarih ve E.2006/4713,K.2007/1302 sayılı kararında ise İlgililerin süresi içinde adli yargı yerine verdikleri ve dosyanın idari yargı merciine gönderilmesi istemini içeren dilekçelerin dilekçe reddi kararı verilerek dava dilekçesi durumuna getirilmek suretiyle işin esasının incelenmesine geçilmesi hukuken olanaklı ise de, adli yargı yerinin kendiliğinden dava dosyasını idari yargı yerine göndermesi halinde, dosya mahkemenin esasına kaydedilerek davanın incelenmesine geçilemeyecektir. Davada davacının yazılı bir istemi olmaksızın doğrudan idari yargı merciine dosyanın 2577 sayılı Yasanın 9/1. maddesi hükmü karşısında esasa kaydedilmeyerek veya esasa hataen kaydedilmiş ise dosya kaydının kapatılarak mahkemesine iadesi gerekmektedir denilmektedir. Davanın somutunda, Balıkesir 2.Ağır Ceza Mahkemesi nce verilen görevsizlik kararı, Mahkemece re sen Balıkesir İdare Mahkemesi ne gönderilmiş; ancak bu mahkemece usulü yönden bir karar (dilekçe reddi) verilmeyip, davada görevsiz olduğu düşüncesiyle öncelikle görev ret kararı verilmiştir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 3. ve 9. maddeleri uyarınca idari yargı yerlerinde bizzat dava açma, davacıların uymak zorunda olduğu emredici bir hüküm olduğu gibi, 492 sayılı Harçlar Kanununun ilgili hükümleri ve tarifeleri gereğince böyle bir davanın harca tabi olduğu izahtan varestedir. İlgili mevzuatında gerekli değişiklik yapılmadığı sürece, bu yasal yükümlülüklerin ihmali ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nin anılan kararının Mahkememizce doğrudan uygulanması suretiyle, benzer bütün davaların bu şekilde sonuçlandırılması mümkün görülmemiştir. Bu durumda, ortada idare mahkemesine hitaben yazılmış dilekçeyle açılmış bir dava bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa nın 19. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir. Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasada öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir. SONUÇ : 2247 sayılı Yasada öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 02.03.2015 gününde Üyeler Eyüp Sabri BAYDAR ile Nurdane TOPUZ un karşı oyları ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi. KARŞI OY 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 1. maddesinde, Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı 18

mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir ve 27. maddesinde, Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder denilmiştir. Öte yandan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 3. maddesinin birinci fıkrasında(değişik: 10/6/1994-4001/2 md.), İdari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır ve 9. maddesinin birinci fıkrasında(değişik: 5/4/1990-3622/2 md.), Çözümlenmesi Danıştayın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir hükmü yer almıştır. Olayda, adli yargı yerince idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dava dosyası idari yargı yerine gönderilmiş ve bu yargı yerince, adli yargı yerine ait dava dosyası üzerinde inceleme yapılarak davada adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş olup, İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 3 ve 9. maddelerinde öngörülen şekilde usulüne uygun olarak idari yargı yerinde açılmış bir dava bulunduğundan sözetmek mümkün değildir. Durum böyle olmakla birlikte, İdari Yargılama Usulü Kanunu'na göre yapılan usule aykırılığın 2247 sayılı Kanunun 27. maddesi kapsamında incelenemeyeceği, bu hususun Uyuşmazlık Mahkemesi nin görev ve yetkisi dışında kaldığı, Uyuşmazlık Mahkemesi nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının varlığı kabul edilerek çözüme kavuşturulmasının dava ekonomisine ve Uyuşmazlık Mahkemesi nin kuruluş amacına uygun düşeceği, bu nedenle görev uyuşmazlığının esası incelenerek görevli yargı yerinin belirlenmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz. Üye Eyüp Sabri BAYDAR Üye Nurdane TOPUZ * * * Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: 8-ESAS NO : 2015/154 KARAR NO : 2015/169 KARAR TR : 02.03.2015 (Hukuk Bölümü) ÖZET : Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının, davanın idareye karşı açılması gerektiğine ilişkin olması ve idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı mahiyetini taşımaması karşısında; 2247 sayılı Yasa nın 14. maddesinde öngörülen; adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmelerine ilişkin koşulu taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk. K A R A R Davacı : E.A. Vekili : Av. R.K. Adli Yargıda Davalı : H.K. Vekili : Av. M.S.Y. & Av. I.G. (Adli Yargıda) İdari Yargıda Davalı : Milli Eğitim Bakanlığı Vekili : Av. A.S.Ş. O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, 2009 yılında öğretmen olarak görev yaptığı okulun bahçesinde ve öğrencilerin önünde, müdür yardımcısı olan davalının hakaret ve tehditlerde bulunması üzerine davalı hakkında şikâyetçi olduğunu; Bursa 2. Sulh Ceza Mahkemesi nin 2009/836 esas sayılı dosyasıyla açılan kamu davası sonunda cezalandırıldığını; davalının davacıya hakaretinin Türk örf ve adetlerine göre ailevi mahremiyete, namus ve vicdan hürriyetine, kişilik haklarına ağır ve haksız saldırı niteliğinde olduğunu, bu olayın davacıyı çok üzdüğünü belirterek; 25.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır. 19

BURSA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 27.06.2011 tarih ve E:2010/554 K:2011/315 sayılı kararında; davacının öğrencilerinin önünde okul bahçesinde davalı tarafından hakaret ve tehdit edilmesi nedeniyle büyük üzüntü duyup ızdırap çektiği tartışmasızdır. Davacı yararına B.K.47-55 ve 22.6.1966 tarih 7/7 içtihadı birleştirme kararındaki yasal şartlar olmuştur. Tarafların mali ve içtimai durumları dikkate alınarak şeklindeki gerekçe ile davanın kısmen kabulüne, 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı Haşmet Keskin den tahsili ile davacı E.A. na ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermiştir. Davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ:16.10.2012 gün ve E:2011/11269 K:2012/15179 sayılı kararında; Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi ile kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır. (T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy.K.13, HGK 2011/4-592, E., 2012/25 K.) Bu konuda yasal düzenlemeler emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan sorumluluk hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünden önemli bir teminattır. Davaya konu edilen olayda, dava tarihinde okul müdür yardımcısı olan ve kamu görevlisi sıfatı taşıyan davalının, nöbetçi öğretmen olan davacıyla nöbet tutulması hususunda tartıştıkları, davalının görevi sırasında davacıya haksız fiilde bulunduğu belirtilerek manevi tazminat istendiğine, Anayasa nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası nın 13/1. maddesi gereğince memurları ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davalılarının, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabileceğine, kamu görevlisi hakkında adli yargı yerinde dava açılamayacağına göre; kamu görevlisi hakkında adli yargıda açılan tazminat davasında kast ve kusur aranmaksızın husumet nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekir. Yerel Mahkemece açıklanan yasal düzenlemeler gözetilerek, davalı hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddedilmesi gerekirken şeklindeki gerekçe ile ilamın bozulmasına karar vermiş, bozma ilamına karşı davacı vekilince istenen karar düzeltme talebi de Yargıtay 4. Hukuk Dairesi nin 20.03.2013 gün ve E:2013/2132 K:2013/5081 sayılı kararıyla reddedilmiştir. BURSA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 27.06.2013 gün ve E:2013/446 K:2013/620 sayılı kararı ile bozma ilamına uyarak ve bozma ilamındaki gerekçelerle davanın HMK 114 ve 115 maddeleri uyarınca husumet yönünden reddine karar vermiş ve verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Davacı vekili bu kez aynı gerekçelerle Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine 25.000,00 TL lik manevi tazminat istemiyle idari yargıda dava açmıştır. BURSA 2. İDARE MAHKEMESİ: 26.03.2014 gün ve E:2013/1088 K:2014/279 sayılı kararında; Olayda, tazminat davasının kamu görevlisi olan müdür yardımcısına rücu edilmek kaydıyla idare aleyhine açılabilmesi için, fiilin hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş bir davranış olması gerektiği ve öğretide; idare ajanlarının kin duyma, kötülük etme, zarar verme ve kasten hukuk kurallarını çiğneme gibi amaçlarla hareket etmeleri durumunda kişisel kusurun varlığının kabul edildiği, bu nedenle okul müdür yardımcısının hakaret ve tehdit içerikli fiillerinin, idareye atıf ve izafesi mümkün olmayan kişisel kusurundan kaynaklandığının kabulüyle bu fiillerin görevle ilgili sayılmasının olanaksız olduğu sonucuna varıldığından, iş bu davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır şeklindeki gerekçe ile davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiştir. Mahkemece verilen görevsizlik kararına karşı davacı vekili tarafından itiraz edilmiş; Bursa Bölge İdare Mahkemesi nin 26.06.2014 gün ve E:2014/1946 K:2014/2324 sayı ile kararın onanmasına karar vermiş ve davacı tarafından karar düzeltme talebinin de Bursa Bölge İdare Mahkemesince 14.11.2014 gün ve E:2014/3569 K:2014/3952 sayılı karar ile reddedilmesinin ardından idari yargıda verilen görevsizlik kararı kesinleşmiştir. Davacı vekilinin talebi üzerine dosya Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü nün, Serdar ÖZGÜLDÜR ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT un katılımlarıyla yapılan 02.03.2015 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Filiz BUDAK ın, 2247 sayılı Yasa da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL ın 2247 sayılı Yasa da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Anayasa nın 158. Maddesinde, Uyuşmazlık Mahkemesi nin adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili olduğu belirtilmiş; 2247 20