ORTODONTİK DİŞ HAREKETLERİNİ HIZLANDIRMA TEKNİKLERİ BİTİRME TEZİ

Benzer belgeler
ORTODONTİDE HIZLI DİŞ HAREKETİ UYGULAMALARI The Applications of Accelerated Orthodontic Tooth Movement. Hilal KARAMEHMETOĞLU 1, Gökmen KURT 2

MAKSİLLER ANTERİOR SEGMENTAL OSTEOTOMİ İLE KLAS II ANTERİOR OPEN-BİTE TEDAVİSİ. Orhan GÜVEN*, Ahmet KESKİN**, Adnan ÖZTÜRK*** ÖZET

Prof. Dr. Hatice GÖKALP Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı

Prof. Dr. Gökhan AKSOY

DERİN KAPANIŞ VAKALARINDA ORTODONTİK VE ORTOPEDİK TEDAVİ. Derin Örtülü Kapanışın Tanımı ve Etyolojisi

Sorumlu yazar: Gökhan Türker, Yardımcı Doçent, Mersin Üniversitesi Diş Hekimliği

Sınıf II Div 1 Anomaliler ve Tedavi Prensipleri

FLEP OPERASYONU ve YARA İYİLEŞMESİ. Prof.Dr.Yaşar Aykaç

Tooth Movement Acceleration Techniques

Sıklık oranlarına göre çenelerde gömülü kalma sıralaması

(2 olgu nedeniyle) Prof. Dr. Oktay ÜNER*, Doç. Dr. Sema YÜKSEL** Dt. Orhan MERAL***

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ

ÖNLEYİCİ ORTODONTİK TEDAVİ. Prof. Dr. Hatice Gökalp

ORTODONTİK DİŞ HAREKETİYLE KEMİK DOKUSUNUN ŞEKİLLENDİRİLMESİ

TDB AKADEMİ Oral İmplantoloji Programı Temel Eğitim (20 kişi) 1. Modül 29 Eylül 2017, Cuma

Biyolojik Biyomekanik İmplant Başarısızlığı İmplant Başarısızlığı Krestal Kemik Kaybı Protez Komplikasyonları Mekanik Süreçler

DÖNER ALETLERİN KANAL TEDAVİSİNDE KULLANIMI

Önce Sagital. Dr. Luis Carrière, İspanya

Periodontoloji nedir?

AÇIK KAPANIŞ VAKALARINDA ORTODONTİK VE ORTOPEDİK TEDAVİ

GÖMÜLÜ DİŞLER. Dişlerin gömülü kalma nedenleri

ERİŞKİN HASTADA RAPİD MAKSİLLER EKSPANSİYON (RME) OSTEOTOMİSİ : BİR OLGU BİLDİRİMİ. Mine CAMBAZOĞLU*, Selahattin OR**, Haluk İŞERİ***,

OKLÜZYON KUVVETLERİ DR. HÜSNÜ YAVUZYILMAZ

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl

BASAMAKLI DİŞ PREPARASYONU

ORTODONTİ. Dersin Kodu Dersin Adı Z/S T U K DOR 603 Ortodontik tanı yöntemleri, Fonksiyonel analiz,

DERLEME (Review Article)

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger

DENTAL TRAVMA & ORTODONTİ. Dr. Ayşe Tuba Altuğ

KEMİK VE DİŞ ETİ SORUNLARI İÇİN EN GÜVENİLİR VE EN ETKİLİ ÇÖZÜM

Diagnostik Görüntüleme ve Teknikleri

diastema varlığında tedavi alternatifleri

BİR PSEUDOPROGNATİ VAKASININ PROTETİK YOLLA TEDAVİSİ

Çekimli ve çekimsiz sabit ortodontik tedavi sonrasında anterior alveoler yapıların karşılaştırılması. *Elçin Esenlik, *Burak Büyüktürk

ÇİFT TARAFLI HORİZONTAL POZİSYONDA GÖMÜLÜ KANİN DİŞLERİN TEDAVİSİ: CERRAHİ VE ORTODONTİK MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM

BASİT ORTODONTİK HAREKETLİ APAREYLER VE KLİNİK UYGULAMALARI

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Y. Lisans Diş Hekimliği İstanbul Üniversitesi 1998 Doktora

FORAMEN APİKALE'NİN DİŞ KÖKLERİNİN ANATOMİK APEKSLERİYLE İLİŞKİSİ. Tayfun ALAÇAM*

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: HATİCE KÜBRA OLKUN. İletişim Bilgileri: Adres: Okan Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Akfırat-Tuzla / İSTANBUL

Maksiller Orta Hatta Diş Hareketi: Olgu Bildirimi

Yrd. Doç. Dr. Sibel Koçak

MİNİ VİDA KULLANILARAK YAPILAN KANİN DİSTALİZASYON VE KESER RETRAKSİYON YÖNTEMLERİ

Tedavide yeni başka seçenekler var mı? Doç. Dr. Özge Turhan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D.

FTR 205 Elektroterapi I. Temel Fizyolojik Cevaplar. ydr.doç.dr.emin ulaş erdem

PROF. DR. TÜLİN TANER

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl

Dişlerin Ark İçerisindeki ve Karşılıklı İlişkileri. Prof. Dr. Mutahhar Ulusoy

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: HATİCE KÜBRA OLKUN. İletişim Bilgileri: Adres: Okan Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Akfırat-Tuzla / İSTANBUL

Yrd. Doç. Dr. Koray HALICIOĞLU * Yrd. Doç. Dr. Ali KİKİ **

PALATİNAL KÖKÜNDE DİŞETİ ÇEKİLMESİ BULUNAN ÜST BİRİNCİ BÜYÜK AZI DİŞLERİNİN OKLUZAL TEMASLARININ İNCELENMESİ

ERİŞKİN DÖNEMDE İSKELETSEL SINIF III MALOKLUZYONUN ORTOGNATİK CERRAHİ VE OTOTRANSPLANTASYON İLE TEDAVİSİ: OLGU SUNUMU

Periodontoloji nedir?

MAKSİLLER ANESTEZİ TEKNKLERİ

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ PERİODONTOLOJİ ANABİLİM DALI

İNTRAORAL MOLAR DİSTALİZAZYONUNDA KEMİK İÇİ MİNİ VİDA DESTEKLİ YENİ BİR YAKLAŞIM: VAKA RAPORU

FONKSİYONEL OKLÜZAL MORFOLOJİ. Dr. Hüsnü YAVUZYILMAZ

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TIPTA UZMANLIK KURULU. Ortodonti Uzmanlık Eğitimi Müfredat Oluşturma ve Standart Belirleme Komisyonu

ORTODONTİ ANABİLİM DALI

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ ORTODONTİ ANABİLİM DALI ÇEKİMLİ OLGULARDA ZİGOMA ANKRAJININ KANİN RETRAKSİYONUNA ETKİLERİNİN İNCELENMESİ

ÖZGEÇMİŞ. Adres: İstanbul Okan Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Akfırat-Tuzla/

ÖZGEÇMİŞ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Y. Lisans Diş Hekimliği Fakültesi Hacettepe Üniversitesi 1992

ÖZGEÇMİŞ. Adres: İstanbul Okan Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Akfırat-Tuzla / İSTANBUL

Doç. Dr. ŞÜKRÜ ENHOŞ

İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL

Tanı ve Tedavi Planlaması. Prof.Dr. Kıvanç Kamburoğlu Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Ana Bilim Dalı

Ortodonti. İlk Muayene zamanı:

Kanser Hastalarında Dental Yaklaşım. Dr.Kıvanç Bektaş-Kayhan İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Cerrahisi Anabilim Dalı

PERİODONTAL HASTALIK VE TEDAVİSİNİN DİĞER DİŞ HEKİMLİĞİ ALANLARI İLE İLİŞKİSİ PERİODONTOLOLOJİ-PROTEZ

Ağız İçi Molar Distalizasyonunda Jones Jig Apereyinin Etkilerinin Değerlendirilmesi

(2 Vaka Nedeniyle) Doç. Dr. Sema YÜKSEL*, Dt. Orhan MERAL**, Dt. Tuba ÜÇEM**

KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK

DİŞ ÇEKİMİ. Pulpa Hastalığı: Endodontik tedavinin uygulanamadığı veya yetersiz olduğu durumlarda diş çekilir. Bu durumlar şöyle özetlenebilinir:

MODE DENTAL IMPLANT SYSTEM

Prof. Dr. Bilge Hakan Şen. E.Ü. Dişhekimliği Fakültesi, Endodonti Bilim Dalı

İSKELET YAPISI VE FONKSİYONLARI

LAMİNA DURA. Alveoler Kemik: Dişlerin hemen etrafında, onları kuşatan, dişin alveolünü sınırlayan kemiktir. İki kısımdan oluşur:

ERİŞKİN BİR HASTADA ÜST KANİN VE BİRİNCİ PREMOLAR TRANSPOZİSYONUNUN DÜZELTİLMESİ

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Diş Hekimliği Fakültesi Gazi Üniversitesi Y. Lisans Diş Hekimliği Fakültesi Gazi Üniversitesi

ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Ünvanı: Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl


Sabit Protezler BR.HLİ.011

Dört Model. Kısa / Short. Uzun / Long. Alçak / Low. Yüksek / High

Radyolüsent Görüntü Veren Odontojenik Tümörler Dr.Zuhal Tuğsel

İMPLANT VAKALARININ SINIFLANDIRILMASI

T.C BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ORTODONTİ ANABİLİM DALI

PANAROMİK RADYOGRAFİ TEKNİĞİ İLE ÜST ÇENE ÖN BÖLGEDE İKİNCİ SÜRNÜMERER BİR DİŞİN TEŞHİS BAŞARISIZLIĞI

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

MANDİBULA HAREKETLERİNİN OKLÜZAL MORFOLOJİYE ETKİLERİ

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: HATİCE KÜBRA OLKUN. İletişim Bilgileri:

DENTAL TRAVMA. Ortodontik tedavi için başvuran hastalarda yüksek oranlarda travma hikayesi görülmektedir.

KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK

MĐDPALATAL VE MANDĐBULER SĐMFĐZĐS DĐSTRAKSĐYONU ĐLE MALOKLÜZYON TEDAVĐSĐ: VAKA RAPORU


AYDINLATILMIŞ ONAM BELGESİ

OTOTRANSPLANTASYON ILE TRAVMATIK ÖN KESER DİŞ KAYIPLARININ TEDAVİSİ

Dr. Selin KALE * Prof.Dr. Ayhan ENACAR ** Doç.Dr. Bahad r G RAY ***

Dersin Kodu Dersin Adı Z/S T U K DPE 603 Fiziksel, psikolojik, sosyal gelişim ve davranış

SPRİNG KÖPRÜ (Vaka Raporu)* Yavuz BURGAZ** Hüsnü YAVUZ YILMAZ * **

KRANİYOFASİYAL YAPININ BÜTÜN OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof. Dr. Hatice Gökalp

MEME KANSERİ KÖK HÜCRELERİNİN GEN EKSPRESYON PROFİLİ

Transkript:

T.C. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı ORTODONTİK DİŞ HAREKETLERİNİ HIZLANDIRMA TEKNİKLERİ BİTİRME TEZİ Stj. Diş Hekimi Hande ÇALIŞKAN Danışman Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Aynur ARAS İZMİR 2015

ÖNSÖZ Ortodontik Diş Hareketlerini Hızlandırma Teknikleri adlı tezimin hazırlanmasında emeği geçen ve tüm öğrencilik hayatım boyunca daima yanımda olan Diş Hekimi Hasan Can AKGÜN e, tez hazırlama sürecinde büyük bir sabırla desteklerini hiç eksik etmeyen tez danışmanım Prof. Dr. Aynur ARAS a ve hayatım boyunca her zaman yanımda olan ve emeklerini hiç esirgemeyen aileme teşekkürü bir borç bilirim. İZMİR-2015 Stj. Diş Hekimi Hande ÇALIŞKAN

İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ VE AMAÇ...1 2. GENEL BİLGİLER 2 2.1. Diş Ve Destek Dokular. 2 2.1.1. Dişeti.....2 2.1.2. Periodontal Ligament. 2 2.1.3. Alveoler Kemik.4 2.1.4. Sement...4 2.2. Diş Hareket Tipleri...5 2.2.1. Fizyolojik Diş Hareketleri.5 2.2.1.1. Erüpsiyon....5 2.2.1.2. Migrasyon...5 2.2.2. Ortodontik Diş Hareketleri 6 2.2.2.1. Tipping....6 2.2.2.2. Paralel Hareket (Translasyon). 6

2.2.2.3. Rotasyon...6 2.2.2.4. Ekstrüzyon..7 2.2.2.5. İntrüzyon. 7 2.2.2.6. Tork (Kök Hareketi)...7 2.3. Diş Hareketi Teorileri...8 2.3.1. Biyolojik Teori...8 2.3.2. Basınç Gerilim Teorisi..8 3. ORTODONTİK DİŞ HAREKETLERİNİ HIZLANDIRMA TEKNİKLERİ 9 3.1. Cerrahi Destekli Teknikler...9 3.1.1. Hızlandırılmış Osteojenik Ortodonti Tekniği 9 3.1.2. Dental Distraksiyon Tekniği 14 3.1.3. Peri-Segmental Kortikotomi 17 3.2. Elektromanyetik Alan. 18 3.3. Lazer...20 3.4. Titreşim/Vibrasyon.21

3.5. Elektrik Akımı 21 3.6. İlaçlar..22 3.6.1. Osteokalsin..22 3.6.2. Prostoglandinler (PG)..22 3.6.3. Vitamin D3..23 3.6.4. Vazoaktif İlaçlar..23 3.6.5. Diazepam.24 3.6.6. Nitrik Oksit..24 3.6.7. Nikotin.24 4. ÖZET 26 5. KAYNAKLAR.27 6. ÖZGEÇMİŞ..39 1. GİRİŞ VE AMAÇ

Ortodontik tedavinin hedefi; bireyin dentofasiyal fonksiyonları ve estetiğini geliştirerek yaşam kalitesini arttırmaktır. Başarılı bir tedavinin kriterleri; en az histolojik hasar ve ağrı, hızlı diş hareketi, kısa tedavi süresi ve stabil sonuçlardır. Uzayan tedavi süresi hastanın sadece psikososyal durumunu etkilemekle kalmamakta, aynı zamanda periodontal hastalık, çürük ve rezorpsiyon riskini de arttırmaktadır. Bu nedenle diş hareketini hızlandırarak tedavi süresini kısaltmak amacıyla çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Bunlar; cerrahi destekli teknikler, elektromanyetik alan, lazer, titreşim, elektrik akımı ve çeşitli ilaçların kullanımıdır. Bu derlemenin amacı ortodontik diş hareketini hızlandırmak amacıyla geliştirilmiş yöntemler hakkında bilgi vermektir.

2. GENEL BİLGİLER 2.1. Diş ve Destek Dokular 2.1.1. Dişeti Çenelerin alveolar proseslerini örten ve dişleri kolelerinden saran oral mukoza parçasıdır. Dişeti, serbest ve yapışık dişeti olmak üzere iki kısımda incelenir(1). Dişeti bağ dokusu, yoğun şekilde kollajen ve retiküler fibrillerin yanısıra hücreler (fibroblastlar, mast hücreleri, enflamatuar hücreler, osteoblast ve osteoklastlar), vasküler elemanlar ve sinirleri de içerir(2). Dişeti fibrilleri temel olarak üç grupta incelenir: uzanırlar. Dentogingival fibriller: Sement ve birleşim epitelinin apikalinden serbest dişetine Sirküler fibriller: Dişin etrafında dişeti içerisinde dönen fibrillerdir. Transseptal fibriller: İnterproksimal alanda iki komşu diş arasında dişeti içinde uzanan fibrillerdir(1). 2.1.2 Periodontal Ligament Periodontal ligament, kökü çepeçevre saran ve kemiğe bağlayan hücreli bağ dokusu elemanıdır. Dişeti bağ dokusuyla devamlılık gösterir ve sementle alveol arasındaki dar boşluğu doldurur. Periodontal ligament (PDL) kalınlığı, yaşa, dişin sürme aşamasına ve fonksiyonel karakteristiğine göre 0.1-0.25 mm arasında değişir(1). 2

Yaşlı bireylerde ve antagonisti olmayan dişlerde daha ince, hiperfonksiyondaki dişlerde daha geniştir(2). Periodontal ligamentin hücreleri Periodontal ligamentte varolan hücreler; kolagen sentez ve yıkımından sorumlu fibroblastlar, sement depolanmasını sağlayan sementoblastlar, kemik yapımında görevli odontoblastlar, sement yıkım yapan sementoklastlar, kemik yıkımı hücresi olan odontoklastlar, hasara karşı cevapta, yara iyileşmesi ve tamirde rol alan defans hücreleridir (makrofaj, nötrofil, monosit, mast hücreleri)(1) Ayrıca Hertwig epitel kınından kaynak aldığı düşünülen malassez epitel artıkları da periodontal ligament hücrelerindendir. PDL deki görevleri anlaşılamamakla birlikte ortodontik diş hareketi sırasında proliferasyona uğramaları, remodelling aktivitesine katıldıklarının bir göstergesi olabilir(3). Periodontal ligamentin fibrilleri, sementten alveoler kemiğe olan doğrultularına ve lokalizasyonlarına göre şu şekilde gruplandırılırlar: 1-Alveoler kret grubu 2-Horizontal grup fibriller 3-Oblik grup fibriller 4-Apikal grup fibriller 5-İnterradikuler grup fibriller (2) (ŞEKİL 1) 3

ŞEKİL 1. Periodontal Ligament Fibrilleri 2.1.3. Alveolar Kemik Kök yüzeyini çevreleyen, periodontal ligament fibrillerinin (sharpey lifleri) gömüldüğü lamina dura (alveol) ve etrafındaki destek kemikten oluşur. Alveoler kemik, fonksiyonel gereksinimlere göre osteoblastlar ve osteoklastlar aracılığıyla oluşan yapım ve yıkım olaylarıyla mevcut duruma adaptasyon yeteneğine sahiptir(2). 2.1.4 Sement Anatomik kökün dış yüzeyini oluşturan kalsifiye, avasküler, mezenşimal dokudur. Dişin oklüzyona ulaşmasından önce oluşan aselüler sement ve oklüzyona ulaştıktan sonra oluşan, daha düzensiz bir yapı gösteren, sementositleri içeren selüler sement olmak üzere ikiye ayrılır. Sement dokusu, lokal ve sistemik faktörlerin etkisi altında (oklüzal travma, ortodontik diş hareketi, transplantasyon, uygun olmayan sürme yönüne sahip dişlerin basıncı, hipotiroidizm, antagonisti olmayan dişler) 4

rezorpsiyon ve tamir olaylarına açık bir dokudur. Ayrıca anormal tamir olaylarının bir sonucu olarak oluşan sement rezorpsionu, ankilozu beraberinde getirebilir. Ankiloz, sement ve alveoler kemiğin periodontal ligamentin obliterasyonu sonucunda birleşmesidir(1). 2.2 Diş Hareket Tipleri 2.2.1 Fizyolojik Diş Hareketleri 2.2.1.1. Erüpsiyon Erüpsiyon, dişin kemik içerisindeki nonfonksiyonel pozisyonundan arklar üzerindeki fonksiyonel konumuna geçişi sırasında oluşan multifaktöriyel bir büyüme prosesidir. Erüpsiyonun dişin basıncı ile oluştuğunu ifade eden eski teorilere cevaben, günümüzde pulpa, vaskülarizasyon, alveoler büyüme, kökün gelişimi, periodontal ligament ve dental folikül erüpsiyon mekanizmasını başlatan potansiyel faktörler olarak gösterilmektedir(4). 2.2.1.2. Migrasyon Migrasyon çenelerin differansiyel büyümesi, diş kayıpları ve travmanın olumsuz etkilerine karşı optimal çiğneme fonksiyonunu sağlamaya yönelik bir diş hareketidir. Fizyolojik migrasyon, fizyolojik kuvvetlere cevap olarak oluşan, oklüzyon düzleminin açısı doğrultusunda ve sadece periodontal ligamentin varlığında gerçekleşir(5). 5

2.2.2. Ortodontik Diş Hareketleri 2.2.2.1. Tipping KONTROLSÜZ TİPPİNG Kontrolsüz devrilme hareketi diş üzerinde gerçekleştirilebilecek en kolay hareket şeklidir. Bu hareket şeklinde diş, direnç merkezinin hemen apikalinde yer alan dönme merkezi etrafında hareket eder(6). KONTROLLÜ TİPPİNG Kontrollü devrilme hareketinde dönme merkezi, kontrolsüz devrilme hareketine göre daha apikaldedir. Böylece diş, daha geniş yarıçaplı bir daire çevresinde dönme hareketi yapar(6). 2.2.2.2. Paralel Hareket ( Translasyon ) Kuvvet, direnç merkezinin üzerinden uygulandığında ya da başka bir ifadeyle köke uygulanan kuvvet çiftine bağlı oluşan momentlerin birbirini dengelemesi durumunda dişin bütün noktalarının hareket yönü boyunca aynı yolu aldığı hareket tipidir(7). 2.2.2.3. Rotasyon Bir dişin herhangi bir eksen üzerinde belli bir sabit referans çerçevesine göre açı değiştirerek yaptığı harekettir. Diş, direnç merkezi çevresinde dönüyorsa buna saf rotasyon hareketi denir. Bu hareket için bir kuvvet çiftine ihtiyaç vardır(7). Teoride 6

dişin uzun aksı çevresinde rotasyon yapmak için gerekli kuvvetler diğer diş hareketlerini oluşturmak için gerekli olanlardan çok daha fazladır çünkü rotasyonda kuvvet dar bir vertikal banttan ziyade tüm PDL boyunca dağılmalıdır(8). 2.2.2.4 Ekstrüzyon Ekstrüziv hareketler periodontal ligamentte ideal olarak sıkışma yaratmayan, sadece gerilme yaratan vertikal hareketlerdir. Amaç alveolar kemiği dişle birlikte hareket ettirmektir, dolayısıyla saf gerilme içeren ekstrüzyon hareketinde ağır kuvvetler istenmez(8). 2.2.2.5. İntrüzyon Dişin çene kemiğine alveol ile birlikte gömülme hareketidir. İntrüzyon hareketi, ortodontide en zor elde edilen hareketlerden biridir. İntrüzyon için hafif kuvvetler gerekir çünkü kuvvet apekste küçük bir alanda lokalize olur(8). Bu nedenle intrüzyon hareketi, dişin rezorpsiyona yatkınlığını arttıran bir faktör olarak gösterilebilir(9). 2.2.2.6. Tork ( Kök Hareketi ) Tork hareketinde dişin rotasyon merkezi kronda yer alır ve uygulanan kuvvetler sonuucu labio-lingual yönde temel olarak kök hareketi, tersi yönde de bir miktar kron hareketi elde edilir. Tork hareketi sırasında oluşan kuvvet, dişten periodontal ligamente alveoler krestten apekse doğru artan şekilde yönlendirilir(10). 7

2.3. Diş Hareketi Teorileri 2.3.1. Biyolojik Teori Dişe bir ortodontik kuvvet uygulandığında, bu kuvvet uygulandığı bölgedeki tüm dokulara iletilir ve böylece elastisitesi yüksek olan alveoler kemikte bir esneme ya da bükülme meydana gelir. Kemikteki stres sonucu bir elektrik potansiyeli oluşur ve bu piezoelektrik akımı, hücre membranındaki spesifik bölgeleri uyarmakla görevli makromolekülleri ya da hücre zarındaki iyonları harekete geçirir. Alveoler kemikteki bükülmeyi takiben oluşan bu biyolojik olaylar, kemik yapımını, yıkımını, hücresel ve inorganik bölgelerin yenilenmesini içermektedir. Bu biyolojik süreç, alveoler kemik üzerindeki deformasyon kuvveti sürdüğü sürece devam eder(8). 2.3.2 Basınç Gerilim Teorisi Basınç-gerilim teorisi, hücresel farklılaşma ve diş hareketlerini kimyasal faktörlere bağlar. Alveolar kemiğin remodellingi ve ortodontik diş hareketinin temelinde periodontal ligamentteki basınca bağlı kan akımı farklılaşmasından kaynaklanan ve kimyasal haberci hücreler tarafından oluşturulan hücresel değişiklikler yer alır. Periodontal ligamentteki bu basınç, ligamentin bazı bölgelerinde sıkışma yaratırken diğer bölgelerinde gerilmeye sebep olur. Sıkışma alanlarında kan akımı azalır, gerilme alanlarında ise artar. Kan akımındaki bu değişiklikler sonucu bir takım kimyasal değişiklikler meydana gelir. Bu kimyasal değişiklikler de hücre farklılaşmasını ve aktivitesini stimüle eder. Periodontal dokuda meydana gelen bu olaya örnek olarak hipoksi verilebilir(8). Hücrelerde, hipoksiye yanıt olarak HIF-1 (hypoxia-inducible factor) ve heterodimeri olan HIF-1α ve HIF-1ß oluşur. Bu 8

moleküller anjiyogenezisi başlatmak, hücre proliferasyonunu stimüle etmek ve hücre ölümünü engellemenin yanısıra hipoksi kaynaklı mutasyona uğrayan hücrelerin apoptozundan sorumludur (11). 3. ORTODONTİK DİŞ HAREKETLERİNİ HIZLANDIRMA TEKNİKLERİ 3.1 Cerrahi Destekli Teknikler 3.1.1. Hızlandırılmış Osteojenik Ortodonti Tekniği Diş hareketini hızlandırmaya yönelik çeşitli cerrahi girişimler 100 yılı aşkın bir süredir uygulanmasına karşın, ilk kez 1959 yılında Heinrich Köle nin ortodontik kuvvetleri dekortikasyon yöntemiyle uygulamasıyla birlikte bu alanda yeni bir sayfa açılmıştır. Köle (12); diş hareketine en yüksek direncin, kortikal kemiğin kalınlığı ve devamlılığından kaynaklandığını ve alveolün cerrahi olarak hazırlanmasının diş hareketini hızlandırabileceğini öne sürmüştür. İlk kez Köle nin tanımladığı kemik blokları ; vestibül ve palatinalden vertikal olarak yapılan interradiküler kortikotomi kesileri ve bu kesileri vestibülo-palatin yönde birleştiren, 10 mm subapikal horizontal osteotomi kesileriyle oluşturulmuştur. Köle nin yaptığı çalışmalara göre; yüksek ortopedik kuvvetler, ayarlanabilir vidalı hareketli apareylerle uygulandığında majör aktif diş hareketlerinin 6-12 hafta içinde tamamlanabildiği gösterilmiştir(12). Köle nin cerrahi tekniğinin invaziv doğası, zaman içinde horizontal osteotomi kesisi yerine kortikotomi kesisinin tercih edilmesine neden olmuştur. 1975 yılında Duker (13), Köle nin temel cerrahi tekniğini kortikotomi kesileriyle uygulamış ve ortodontik hareket uygulanan dişlerde pulpal veya periodontal dokuların hasar görmediğini göstermiştir. Regional Acceleratory Phenomenon olarak bilinen ve kortikotomi 9

yapılan bölgelerde hızlanan metabolik aktivite için kullanılan terim 1983 yılında Frost (14) tarafından tanımlanmış ve Yaffe ve ark.(15) tarafından periodontal literatüre sokulmuştur. 1990 yılında Gantes ve ark. (16) kanin retraksiyonu yaptıkları çekimli vakaları, geleneksel tedaviyle 28,3 ayda, kortikotomi destekli tedavi uygulayarak 14,8 ayda tamamlayabileceklerini göstermiştir. 1991 yılında Suya (17), aynı tekniği kullanarak sabit tedavi uyguladığı 395 hastanın bir kısmında tedavinin 6 ayda, geri kalan kısmında ise 12 aydan kısa sürede tamamlandığını bildirmiştir. Tekniği geleneksel tedaviyle karşılaştırdığında; ağrı, kök rezorpsiyonu ve relaps açısından daha ideal sonuçlar elde edebildiğini savunmuş; ancak diş hareketlerini 3-4 ay içinde tamamlamak gerektiğini, bu süreden sonra kemik bloklarının kaynaşmaya başladığını belirtmiştir. Bu alanda en aydınlatıcı histolojik çalışma Sebaoun (18) tarafından 2008 yılında yapılmıştır. Bu çalışmanın sonuçlarına göre; 3 hafta içinde kortikotomi yapılan bölgelerde anabolik ve katabolik aktivite normalin 3 katına çıkmakta, medüller kemik 2 kat hızlı dekalsifiye olmakta ve periodontal ligament (PDL) alanı 2 katına çıkmaktadır. Sonuçta kortikotomi yapılan bölgede 3. haftada doku turn-over (tekrar oluşum) hızında ve diş hareketinde dramatik bir artış meydana gelmekte ve bu durum 11. hafta civarında normal hızına dönmektedir. Günümüzde en yaygın kabul gören ve Wilckodontics olarak da bilinen teknik Wilcko&Wilcko (19) tarafından tanıtılmıştır. Bu yeni teknikle dişlerin daha kısa sürede daha uzak mesafelere hareket ettirilebileceği ve geleneksel tedavi yöntemiyle başarılı bir şekilde düzeltilebilecek çapraşıklık miktarı 5 mm iken bu teknikle 10 ile 12 mm çapraşıklığın düzeltilebileceğini öne sürmüşlerdir. Araştırıcılara göre kortikotomi destekli ortodontik tedavide optimal diş hareketi elde edebilmek, hareket yönündeki kök yüzeylerinde 1,5 mm veya daha ince bir kemik tabakasının oluşturulmasıyla mümkündür. Kuvvet uygulandığında, demineralize olan bu tabakadan arta kalan yumuşak doku matriksi ve osteoid 10

adacıkları kökle birlikte hareket etmekte ve ortodontik hareket tamamlandığında remineralize olmaktadır. Böylece Köle (12) tarafından tanımlanan kemik bloklarının hareketi, yerini kemik matriks transportasyonu kavramına bırakmıştır. Bu yöntemde ilk adım ortodontist ve cerrah/periodontolog işbirliğiyle tedavi planının yapılmasıdır. Bu aşamada hangi dişlere kortikotomi yapılacağı, hangilerinin ankraj dişi olarak kullanılacağı ve hangilerinin çekileceğine karar verilir. İhtiyaca göre minivida veya plak uygulaması da planlanabilir. Ekip, hastanın tedavisini tüm açılardan değerlendirir, ortognatik cerrahi ve/veya protetik ihtiyaçları bu aşamada belirler. Braketleme periodontal cerrahiden 1 hafta önce yapılır; ancak kompleks mukogingival işlemler uygulanacaksa cerrahiden 1-2 hafta sonra da yapılabilir. Her iki durumda da kuvvet uygulaması 2 haftadan fazla ertelenmemeli, ideal olarak cerrahiden 1 hafta önce kuvvet uygulamasına başlanmalıdır. Tüm alt ve üst çenede kortikotomi yapılacaksa, uygulama 3-4 saat alacağından lokal anesteziye ilaveten intravenöz (IV) veya oral sedasyon yapılır. Labial ve lingual yüzeylerde tam kalınlık flep kaldırıldıktan sonra rond frez ve yüksek hızlı piyasemen ile kret seviyesinin 2-3 mm apikalinden başlayarak apekslerin 2 mm apikaline inecek şekilde vertikal kortikotomiler yapılır. Daha sonra vertikal kortikotomiler, medüller kemiğe inmeyen yarım ay şekilli horizontal kortikotomilerle birleştirilir. Kortikal kemik kalınlığı yeterliyse greft materyalinin kanlanmasını arttırmak amacıyla kortikotomilere ilaveten kemik yüzeyinde dairesel perforasyonlar oluşturulabilir; ancak kalınlığın 1-2 mm den az olduğu tahmin ediliyorsa köke zarar vermemek adına bu perforasyonlardan kaçınılmalıdır. Rezorbe olabilen kemik grefti, klindamisin fosfat/ bakteriostatik solüsyon veya plateletten zengin plazmayla ıslatılarak uygulanır. Bu işlem materyalin yerleştirilmesini de kolaylaştırır. Belirgin diş eti çekilmesi gösteren bölgeler varsa palatinal flepten 1-2 mm kalınlığında bağ dokusu grefti alınarak bu bölgelere 11

yerleştirilebilir. Son olarak flep kapatılır ve rezorbe olmayan bir materyalle sütür atılır (18) Post-operatif 4-5. günde fleplerin durumu kontrol edilir. Sütürler en az 2 hafta yerinde bırakılır. Sütürlerin erken alınması; flebin yer değiştirmesine, embraşürlerin açılmasına ve siyah üçgenlerin oluşumuna neden olabilir. Post-operatif dönemde; IV veya oral steroid, antibiyotik ve ağrı kesiciler hekimin tercihine göre verilebilir. Cerrahi kontrol ilk ay haftada bir, sonra ayda bir kere yapılır. Tedavinin aktif fazının en fazla 4-6 ayda tamamlanması gerektiğinden, ortodontik kontroller iki haftada bir yapılmalıdır; zira Sebaoun a (18) göre doku turn-over(tekrar oluşum) hızı 11. haftada normal seyrine dönmektedir. Tekniğinin Avantajları 1. Tedavi süresini, geleneksel tedavi süresinin 1/3 ile 1/4 üne düşürür (19). 2. Ortodontik tedavi için uygulanan diş çekimi, normal diş hareketinden 2-3 kat daha uzağa hareket edebilme olanağı sağladığından belli bir noktaya kadar ortagnatik cerrahi ihtiyacını azaltır. (19). 3. Kortikal kemiğin direnci azaltıldığından PDL de aşırı baskı meydana gelmez. Sonuçta hyalinizasyon ve bunu ortadan kaldırırken meydana gelen rezorpsiyon daha az görülür (20). Bu teknikte maksiller santrallerdeki rezorpsiyon miktarının geleneksel tedaviye göre 1.1 mm azaldığı gösterilmiştir (17). 4. Kemik greftlemesi, tedavi sonrasında daha fazla kemik desteğinin elde edilmesini, alveolün yeniden şekillendirilmesini ve genişletilmesini sağlar (19). Bu durum da stabiliteyi arttırır(19). 12

5. Kemik greftlemesi aynı zamanda mevcut veya oluşması muhtemel fenestrasyon ve dehisenslerin onarılmasını sağlar, diş eti çekilmelerini önler (19). 6. Kortikotomiler sonucu artan doku turnover hızı(tekrar oluşum) ve sulkuler insizyon esnasında komşu dişler arasındaki fibröz ve selüler bağlantının kesilmesi doku hafızasının kaybolmasını sağlar, bu da relaps oranını belirgin ölçüde azaltır (21,22). 7. Ekstra-oral apareylere ihtiyacı azaltır (19,24). 8. Yüz görünümüne estetik katkı sağlar (19,24). 9. Tedavi süresinin kısalması oral floradaki kommensal bakterilerin sitotoksik/ periodontopatik karakter kazanmasını önler, çürük riskini azaltır (19,24). 10.Diş eti çekilmesi olan bölgelere ek bir seansa gerek kalmadan bağ dokusu grefti uygulama olanağı sağlar (19,24). Tekniğin Dezavantajları (19,24) 1. Cerrahi aşama ek masraf oluşturur. 2. Tüm cerrahilerde olduğu gibi bu tekniğin de bazı riskleri vardır; kemik kaybı ve diş eti çekilmesi rapor edilen bazı istenmeyen sonuçlardır. 3. Ağrı ve şişlik görülmesi beklenmelidir, ayrıca bazı durumlarda enfeksiyon da meydana gelebilir. 13

4. Her vakada uygulanamaz, dikkatli vaka seçimi başarılı bir sonuç elde edilebilmesi için önemlidir. 3.1.2 Dental Distraksiyon Tekniği 1998 yılında Liou ve Huang tarafından geliştirilen bu teknik periodontal ligament distraksiyonu olarak da bilinmektedir. Vestibul sulkusta kanin ve premolar dişlerinin gingival kenarlarına paralel 2-2.5 mm uzunluğunda insizyon yapıldıktan sonra mukoperiosteal flep hazırlanır. Osteotomi hattının kanin kökünün orta kısmı seviyesinden başlayıp kök apeksinin en az 3-5 mm yukarısından geçmektedir. Kaninin distali ile 2. premoların mesiali arasında kalan bukkal kemik büyük rond frezler kullanılarak kaldırılır; palatal/lingual kortikal plak korunur. Son olarak kökün orta seviyesi yakınında osteotomi hattına yerleştirilen bir osteotom distal yönde kontrollü olarak yatırılarak segmentin hafifçe hareketlendirilmesiyle uygulanan. cerrahi işlem (33,34), distraksiyon osteogenezinde olduğu gibi kemik direncinin azaltılması ve reperatif kemik dokusunun gerilimine bağlı olarak yeni kemik oluşturulmasına dayanmaktadır. Geleneksel yöntemle kaninler ayda 1 mm retrakte edilerek çekim boşluğu ortalama 6-7 ayda kapatılırken bu yöntemle hareket miktarı haftada 1.2 mm ye çıkarılmış ve retraksiyon süresi 3 haftaya indirilmiştir (30). Kaninin çekim boşluğuna bu kadar hızlı retrakte edilebilmesi distalindeki kemiğin zayıflatılmış olması ve dişlerin, bu aşamada boşluğu dolduran fibröz doku içerisinde daha seri hareket edebilmelerine bağlanmıştır. Tekniğin en önemli avantajlarından biri posterior dişlerde ankraj kaybına neden olmamasıdır. Liou ve Huang (30) bu durumu kanin retraksiyonunun, kuvvet uygulanan dişlerde 2-3 hafta devam eden ve herhangi bir diş hareketinin görülmediği duraklama periyodunda tamamlanmasına bağlamıştır. Buna karşın retraksiyon süresinin 3 haftayı geçtiği durumlarda molarlarda ankraj kaybı 14

olduğunu söylemişlerdir. Yaptıkları çalışmanın sonuçlarına göre molarların %73 ünde ankraj kaybı görülmezken, %27 sinde 0.5 mm den az mesializasyon meydana geldiğini bildirmişlerdir. Tekniğin diğer önemli avantajı; kök rezorpsiyonu görülmemesi veya minimal düzeyde görülmesidir. Bunun nedeni ise kök rezorpsiyonunun kuvvet uygulamasını takip eden 2-3. haftada başlaması ve retraksiyonun bu esnada tamamlanmış olmasıdır. Kök rezorpsiyonu konusunda yapılan araştırmalar (31) kuvvet uygulama süresinin, uygulanan kuvvet miktarına göre daha kritik bir faktör olduğu göstermiştir. Tekniğin uygulanmasına hastaya özel hazırlanan molar ve kanin bantlarının yerleştirilmesiyle başlanır. 1. premolarların çekiminden hemen sonra, kaninin distalindeki interseptal kemik, vertikal olarak zayıflatılır ancak tamamen kaldırılmaz. Böylece kuvvet uygulandığında kemik boşluğa doğru eğilir ve dişi hareket yönünde izler. Cerrahi işlemler tamamlandıktan sonra distraktörler yerleştirilir ve günde 0.5 ile 1 mm olacak şekilde aktive edilir. İşleme, kaninler boşluğa oturana kadar devam edilir. Bu aşamada kanin ve molar dişler, rotasyonlarını önlemek amacıyla linguallerinden bağlanır. Hasta distraksiyon süresince haftada bir kez kontrol edilir (32). Elde edilen sonuçlar kaninlerin tippinge uğramadan kütlesel olarak hareket ettiğini ve distraksiyon sonunda kanin ve 2. premolar köklerinin paralel olduğunu göstermiştir. Ayrıca mandibula ve maksilla arasında retraksiyon hızı açısından belirgin bir fark bulunamamıştır. 3 haftalık retraksiyon sonunda kaninlerin büyük çoğunluğunda rezorpsiyon görülmezken, küçük bir kısmında apekste küntleşme görülmüş, periodontal ve endodontik açıdan herhangi bir komplikasyon yaşanmamıştır. Hasta konforu değerlendirildiğinde; ciddi bir ağrı şikayeti olmamış, bazı hastalar aktivasyondan sonra 10-15 saniye süren gerilme hissi olduğunu ifade etmiştir. Hastalardan sadece biri termal hassasiyetten şikayet etmiştir (32). Bu yeni konsept, şiddetli anterior çapraşıklığı olan ve protrüzyon gösteren 15

vakalarda etkili bir şekilde uygulanabilmektedir. Özellikle ankraj ihtiyacının kritik olduğu vakalarda çekim boşluğunun hemen hemen tümü anterior dişlerin sıralanması ve kanin retraksiyonu için kullanılabilmekte, böylece posterior ankraj ve ekstraoral kuvvet ihtiyacı azalmaktadır. Bilodeau (38,40) aynı tekniği kullanarak önce seviyelemeyi tamamlamış, çekim ve distraksiyonu bundan sonra yapmıştır. Kanin retraksiyonunu ortalama 3 haftada tamamlayarak benzer sonuçlar elde etmiştir. Kişnişçi ve İşeri (41) dental distraksiyon tekniğini kanin dişini taşıyan alveoler segmenti mobilize ederek uygulamışlardır. Cerrahiden hemen sonra distraktörler yerleştirilmiş, alveoler segmentin mobilize olduğundan emin olmak için distraktörler birkaç milimetre aktive edilmiş ve geri kapatılmıştır. Aktivasyona 3 gün sonra başlanmış ve günde 2 kez yapılmıştır. Bu teknikle kaninler günde 0.8 mm hareket ettirilerek toplamda 8-14 gün içinde retraksiyon tamamlanmıştır. Kaninler çekim boşluğuna yerleştirildikten sonra sabit tedaviye başlanmış, kaninler ve 1. molarlar ligatüre edilerek en az 3 ay bu şekilde idame edilmiştir. Bu teknikle literatürde bilinen en hızlı hareket elde edilmiştir. Molarlardaki ankraj kaybı minimal düzeyde gerçekleşmiş; ancak alınan tüm önlemlere karşın kaninlerde tipping meydana gelmiştir. Dental distraksiyon osteogenezisi, kemik prosesiyle eş zamanlı olarak yumuşak dokuların rejenerasyonu ve reperasyonunu sağlar, bu sebepten ankiloze dişlerin okluzal düzleme getirilmesinde umut verici bir yöntemdir. Diğer tedavi alternatifleriyle kıyaslandığında, distraksiyon osteogenezisinin en önemli avantajı, komşu dişlere göre klinik kron, kesici kenar ve dişeti sınırı hemen hemen kendi pozisyonlarına taşınır. Distraksiyon osteogenezisi ile ankiloze dişlerin yönetimi ortodontik-borne distraktörlerle, kemik destekli vida distraktörlerle ya da ark tellerle seviyeleme ile gerçekleştirilir (46). 16

3.1.3. Peri-Segmental Kortikotomi Chung ve ark. (44) tarafından geliştirilen bu yöntem, kortikotomi ve ortopedik kuvvet uygulanarak dentoalveoler segmentlerin seri hareketini esas alır. Araştırıcılar, bazal ve alveoler kemik arasındaki kortikal tabakanın devamlılığını bozarak, medüller kemiğin ağır ortopedik kuvvetler etkisiyle kolayca eğilebileceğini göstermiştir. Bu yöntemin özellikle bimaksiller protrüzyon, posterior dişlerin intrüzyonu, gömük kaninlerin sürdürülmesi, ankiloze santral kesici dişlerin tedavisi, maksiller anterior protrüzyon ve open-bite gösteren Sınıf 2 vakalarda oldukça etkili olduğu bildirilmiştir (44,35,36,37). Tekniğin uygulanmasına, lokal anestezi ve sedasyon altında 1. premolarların çekimi ile başlanır. Devamında öncelikle palatal kortikotomi, 2-3 hafta iyileşme ve revaskülarizasyon için beklendikten sonra da bukkal kortikotomi yapılır. Kortikotomilerin, kemik yüzeylerinin birbirine hemen kaynaşmasını önlemek ve kemik segmentinin posterior hareketine izin vermek amacıyla yeterli genişlikte yapılması önerilir. Palatal bölgede yapılan kesiler çekim boşluğundan vertikal olarak uzanan ve palatinalde horizontal olarak seyrederek orta hatta birleşen tarzdadır. Bukkal kortikotomi ise vertikal kesileri birleştiren ve apekslerin 3 mm apikalinden seyreden horizontal kesidir. Bu teknikte anterior segmentin hareketi, iskeletsel ankraj elemanlarından yararlanılarak gerçekleştirilir; ancak kullanılan kuvvetler ortopedik düzeyde (her bir taraf için 500-900 gr) olduğundan ankraj sağlayacak ünitenin de bu kuvvetlere dayanabilecek dizayna sahip olması beklenmektedir. Cerrahi aşamadan sonra 6 dişi tek bir ünite haline getiren özel bir lingual retraktör yerleştirilerek önce anterior segment retrakte edilir sonra da braketleme yapılarak tedavi tamamlanır (44). Maksillanın aksine mandibulada medüller kemiğin daha az ve korteksin daha kalın oluşu ve lingual retraktörün kompleks yapısı nedeniyle perisegmental kortikotomiyle hareket daha kısıtlıdır. Bu nedenle anterior segmental osteotomi tercih edilebilir (44). 17

Ankiloze dişlerde kortikotomi, ankiloze dişi ve komşu alveoler kemiği repoze etmek için küçük bir segmental osteotomi içerir. Kaynaşmış kemiğin lokalize osteoktomisi, etkilenen kemik dokusunun eksize edildiği bir yöntemdir. Bu yaklaşım sadece ankiloz krestal alandaysa işe yarar çünkü diğer yerler cerrahi için rahat ulaşılabilir değildir (45,37). 3.2. Elektromanyetik Alan İlk kez 1978 yılında Blechman ve Smiley(47) mıknatısların kullanımı gündeme getirmiştir. Yine Blechman (48), 1984 yılında manyetik molar distalize edici sistem ile yapılan molar distalizasyonunun, head-gear, coil-spring ve diğer geleneksel metodların başarısız olduğu durumlarda bile etkili olduğunu göstermiş, bu esnada kök rezorpsiyonu, ağrı, mobilite ve diğer yan etkilerin görülmediğini bildirmiştir. 1987 yılında Kawata ve arkadaşlarının (49) manyetik braketler kullanarak boşluk kapattıkları çalışmalarının sonuçlarına göre; manyetik kuvvet, ortodontik apareylerin neden olduğu stresi bir düzeye kadar azaltabilmekte, oluşan elektrik akımı alveoler kemiğin yeniden şekillenmesini sağlarken periodontal hastalık, kök rezorpsiyonu ve çürük oluşumunu azaltmakta ve bu esnada ağrı ve rahatsızlık hissine neden olmamaktadır. Yine 1987 yılında Stark ve Sinclair (50) elektromanyetik alan kullanılarak diş hareketinin hızlandırılabileceğini göstermişlerdir. Bu yöntemle osteogenezin stimülasyonunu sağlamış olsalar da hastanın başını uzun süre immobilize etmek gerektiğinden rutin klinik uygulamaya geçirememişlerdir. Bunu takiben 1989 yılında Graber (51) palatinalde gömülü bulunan kaninlerin manyetik kuvvetler kullanıldığında daha hızlı, kontrollü ve daha az mobiliteyle sürdürülürken, daha iyi bir gingival marjin elde edilebileceğini ve enfeksiyon riskinin daha az olacağını belirtmiştir. Itoh ve ark. (52) ise 1991 yılında yayınlanan çalışmalarında; molar 18

distalizasyonu için kullanılan mıknatısların hastalarda ağrıya neden olmadıklarını bildirmiştir. Bunu elektromanyetik alanın eritrositlerde incelme ve uzamaya neden olarak, periodontal membrandaki kapillerlerde sıkışma olsa bile kan akışının sorunsuz bir şekilde devam edebilmesine bağlamışlardır. 1995 yılında Darendeliler ve ark. (53) statik manyetik alanın diş hareketini hızlandırdığını, bunu da diş hareketinin görülmediği duraklama periyodunu kısaltarak sağladığını öne sürmüşlerdir. Elektromanyetik alanın diş hareketini nasıl hızlandırdığı, ağrı ve rahatsızlık hissini nasıl ortadan kaldırdığı ise biyokimya çerçevesinden açıklanmıştır. Elektromanyetik alan; hücre membranındaki sodyum kalsiyum değişim hızını değiştirerek intraselüler metabolizmanın düzenlenmesinden sorumlu bir grup enzimin düzeyini, bu şekilde hücresel proliferasyonu arttırmaktadır. Periodontal aralıkta artan hücresel faaliyet hem osteoklastik hem de osteoblastik aktiviteyi hızlandırmakta, böylece kuvvet uygulanan dişlerde istenen hareket daha kısa sürede gerçekleştirilirken, artan kemik yapımı sayesinde rezorpsiyon hızı dengelenerek dişlerdeki mobilite azaltılmakta ve çiğneme kuvvetlerine maruz kalan dişlerde ağrı görülmemektedir (50,51). Manyetik alan ortodonti pratiğinde molar distalizasyonu, kanin, premolar ve molar erüpsiyonu, premolar ve molar intrüzyonu, fonksiyonel apareylerle alt çene protraksiyonu, maksiller ekspansiyon, tork uygulaması, çekim boşluklarının ve diastemaların kapatılması gibi birçok alanda kullanılmıştır. Günümüze kadar yapılan çalışmalar içinde sadece Darendeliler ve ark. (53) tarafından tekniğin yan etkilerine değinilmiştir. Bu yan etkiler serum kalsiyumunda düşüşle birlikte kan kimyasında minör değişimler meydana gelmesi şeklindedir. Bunun yanı sıra santral sinir sistemi üzerindeki muhtemel yan etkileri de tartışılmaktadır (51). 19

3.3 Lazer Bu alanda Ozawa ve arkadaşlarının (55) yaptığı çalışma lazerin hücresel proliferasyon ve diferansiyasyonu stimüle ederek osteoblastik ve osteoklastik aktiviteyi arttırdığını göstermiştir. Diş hareketinin hızlanmasına esas katkıyı sağlayan osteoklast sayısındaki artış ise RANKL ve M-CSF isimli, osteoklastogenezden sorumlu iki ana peptidin ekspresyonunun artmasıyla sağlanmaktadır (58). Saito ve Shimizu (56,57) ratlar üzerinde yaptıkları çalışmalarda lazer uygulanan hayvanlarda maksiller ekspansiyon sonrasında daha kaliteli kemik elde edildiğini göstermişlerdir. Kawasaki ve Shimizu (56) ise lazerin ratlardaki diş hareketini, lazer uygulanmayan hayvanlara göre %30 oranında arttırdığını bildirmişlerdir. 2004 yılında Cruz ve ark. (59) kanin retraksiyonu yapılması planlanan 11 hasta üzerinde yaptıkları çalışmada, arkın bir tarafında sadece mekanik aktivasyon yapmış, diğer tarafında ise mekanik aktivasyonla birlikte lazer uygulamışlardır. 780 nm dalga boyunda, Gallium Aluminum Arsenide (GaAlAr) yarı-iletken diod lazer kullanarak, kaninin bukkal ve palatinalinden kökün servikal, orta ve apikal üçlüsüne mukoza üzerinden, ayda 4 kere olacak şekilde uygulama yaptıklarında diş hareketini %34 oranında hızlandırabileceklerini göstermişlerdir. Tedavi sonunda alınan radyograflarda kökte, alveoler kemikte ve periodontal dokularda herhangi bir hasar meydana gelmediği de görülmüştür. Lazer terapisinin ilaç enjeksiyonu, elektrik stimülasyonu ve ultrason uygulaması gibi diş hareketini hızlandırmaya yönelik diğer yöntemlere göre hem daha kolay uygulanabilir olması, hem de ağrı ve rahatsızlık hissine neden olmaması, bu yöntem için tercih sebebidir. 20

3.4. Titreşim / Vibrasyon Diş hareketlerini hızlandırmaya yönelik vibrasyonel stimülasyon yöntemlerinden biri rezonanstır. Rezonans vibrasyon, RANKL isimli peptidin PDL deki ekspresyonunu arttırmaktadır (49). RANKL osteoklast formasyonu, fonksiyonu ve devamlılığı için gerekli olan en temel faktördür. Diğer bir vibrasyonel stimülasyon yöntemi ise ultrasonik vibrasyondur. Bu yöntem de aynı mekanizmayla diş hareketini hızlandırır; ancak oluşan ısının pulpada hasara neden olabildiği bilinmektedir (60). 3.5. Elektrik Akımı Bu alanda yapılan hayvan çalışmaları, 1520 mikroamper düzeyinde uygulanan doğru akımın biyoelektrik potansiyeli değiştirerek diş hareketini hızlandırdığını göstermiştir (61,63). Lokal olarak uygulanan elektrik akımı, diş hareketini hızlandırıcı ilaç ve hormon uygulamalarının aksine, sistemik etki göstermemekte ve uygulanan bölgede sınırlı kalmaktadır (63). Bu uygulamadaki temel problem elektrik kaynağının intraoral yerleşimindeki ve hastaların minyatür civa bataryalarını kabullenmelerindeki güçlüktür. Ayrıca elektrik akımının dokularda hasara neden olan iyonik reaksiyonlar ve kemik dokunun bağ dokuyla yer değiştirmesi gibi bazı komplikasyonlarının olabileceği rapor edilmiştir(64). 21

3.6. İlaçlar 3.6.1. Osteokalsin Osteokalsin; osteoblast ve odontoblastlardan sentezlenen, kalsifiye dokulara özgü bir matriks proteinidir. Osteoklastlar için kemotaksik özelliğe sahiptir ve hidroksiapatite bağlanarak kemik matriksinin mineralizasyonunda rol oynamaktadır (65). Kobayashi ve arkadaşlarının (69) yaptığı bir hayvan çalışmasında, sıçan kortikal kemiğinden elde edilen osteokalsin hareket ettirilen dişin furkasına enjekte edilmiştir. Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar osteokalsinin hareket yönünde olgun osteoklastların sayısında artış sağlayarak diş hareketini hızlandırdığı yönündedir. 3.6.2 Prostoglandinler (PG ) İlk kez 1970 yılında Klein ve Raisz (70) PG lerin osteoklastlar üzerinden diş hareketini hızlandırdığını rapor etmiştir. Bundan sonra PG lerin kemik dokusundaki etkileri üzerinde yapılan araştırmalar popülarite kazanmıştır. Yamasaki ve ark. (71) PGE1 ve PGE2 nin lokal enjeksiyonlarının sıçanlarda osteoklast sayısını arttırark diş hareketi süresini kısalttığını göstermişlerdir. Kawada ve Yamashita (72) PGF2α, oral mukozaya topikal olarak uygulandığında diş hareketinin hızlandığını ve ağrının azaldığını söylemişlerdir. 1990 yılında Lee (73), PGE1 i hem lokal hem de sistemik olarak verdiği sıçanları hiçbir medikasyon almayan deneklerle karşılaştırdığında, diş hareketinde bariz bir hızlanma olduğunu rapor etmiştir. Yaptığı çalışmada ayrıca sistemik uygulamanın daha etkili olduğunu da göstermiştir. 1995 yılında Leiker ve ark. (74) PGE2 enjekte ettikleri sıçanlarda, yine diş hareketinin hızlandığını bulmuş; 22

ancak tekrar eden ve yüksek konsantrasyonda verilen PGE2 nin kök rezorpsiyon riskini arttıracağını belirtmişlerdir. 3.6.3. Vitamin D3 Vitamin D nin en aktif formu olup, kalsiyum ve fosfatın bağırsaklar ve böbreklerden geri emiliminden sorumludur. Yapılan araştırmalar hedef hücredeki DNA ve RNA yı aktive ederek kemik rezorpsiyonunda rol oynayan protein ve enzimlerin sentezini sağladığını göstermiştir (75,76). Diğer bir fonksiyonu; osteoklast oluşumunu stimüle etmektir ve bunu da PG ler gibi diğer mediatörlerden çok daha düşük dozlarda gerçekleştirebilmektedir. Collins ve Sinclair (77) Vitamin D3 enjekte ettikleri kedilerde osteoklastların daha hızlı oluşarak hem duraklama fazını kısaltmaları hem de kemik duvarında daha fazla rezorpsiyona neden olmaları neticesinde diş hareketini hızlandırdığını göstermişlerdir. Ayrıca herhangi bir klinik, mikroskobik ve biyokimyasal yan etkiye rastlamadıklarını belirtmişlerdir. 3.6.4 Vazoaktif İlaçlar 2005 yılında Shimada ve ark. (78) adrenalin ve asetilkolinin erüpsiyon hızı üzerindeki etkilerini araştırmışlardır. Araştırma sonuçlarına göre; keser apekslerine vazoaktif madde enjekte edilen sıçanlardan adrenalin grubunda bulunanlarda vazokonstriksiyona bağlı olarak soketteki doku basıncı düşmüş ve erüpsiyon hızı yavaşlamıştır. Bunun aksine asetilkolin grubunda bulunanlarda ise vazodilatasyona bağlı olarak artan doku basıncı sonucu erüpsiyonun hızlandığı görülmüştür. Cheek ve arkadaşlarının (79) insanlar üzerinde yaptıkları çalışmalarında ise 2. premolarlara 23

benzer yöntemle enjekte edilen vazoaktif maddelerin diş erüpsiyon hızını değiştirdiğini kanıtlamıştır. 3.6.5 Diazepam Diazepam; antikonvülzan, sedatif, kas gevşetici ve anksiyolitik özelliği bulunan ve sıklıkla epilepsi tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Burrow ve ark. (80) hayvanlar üzerinde yaptıkları bir çalışmada diazepam enjeksiyonunun diş hareketini hızlandırdığını göstermiş; ancak bu konuda daha ileri araştırmalar yapılması gerektiğini bildirmişlerdir. 3.6.6. Nitrik Oksit Nitrik oksit, memelilerde fizyolojik ve patolojik birçok olayda rol oynayan önemli bir hücresel mesajcıdır. 2004 yılında Akın ve arkadaşlarının (81) yaptığı bir çalışmaya göre vücutta nitrik oksit sentezi arttırıldığında, osteoklastlar, Howship lakünaları ve kapiller vaskülarizasyonda belirgin bir artışla birlikte diş hareketinin de hızlandığını; ancak klinik uygulamaya geçilmeden önce daha detaylı değerlendirmeler yapılması gerektiğini bildirmişlerdir. 3.6.7. Nikotin Sıçanlar üzerinde yapılan bir çalışmada, nikotin enjekte edilen sıçanlarda diş hareketlerinin deneysel olarak hızlandırılabileceği gösterilmiştir (82). Bu durum, nikotinin osteoklastogenezde sorumlu bazı sitokinlerin salınımı arttırarak rezorptif faaliyeti hızlandırmasına bağlanmıştır. Bahsi geçen hormon ve ilaçların kullanımının 24

ortak bir yan etkisi; uygulanan bölgede sınırlı kalmamaları, sistemik etki göstererek vücuttaki diğer hedef hücreleri de etkilemeleridir. 25

4. ÖZET Diş hareketini hızlandırmak amacıyla geliştirilen teknikler; uygun endikasyonla kullanıldığında tedavi süresini belirgin ölçüde kısaltmaktadır. Böylece daha az doku hasarıyla daha ideal diş hareketleri sağlanırken elde edilen sonuçlar da daha stabil olmaktadır. Her tedavi yönteminde olduğu gibi diş hareketini hızlandırmayı hedefleyen uygulamaların da kullanımının kısıtlı olduğu alanlar ve komplikasyonları vardır; ancak dikkatli vaka seçimiyle başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir.bu sebeple hasta seçim kriterleri önemlidir. Bu nedenle; 1- Tedavi süresinin kısalmasını isteyen erişkinler ile 2- Uyum sorunu, 3- Kök şekil anomalisi, 4- Ankiloz dişi bulunan ve 5- Ankraj gereksinimi fazla olan hastalarda bu yöntemlerin kullanılması tercih edilebilir. 26

5. KAYNAKLAR 1. Yoshikawa DK. Biomechanical principles of tooth movement. Dent Clin North Am 1981, 25(1),19-26. 2. Ataoğlu T, Gürsel M. Periodontoloji, Ankara, 1999, 3.Baskı 3. Talic NF, Evans CA, Daniel JC, Zaki AE Proliferation of epithelial rests of Malassez during experimental tooth movement Am J Orthod Dentofacial Orthop. 2003, 123(5), 527-33. 4. Shroff B, Siegel S. Molecular Basis for Tooth Eruption and its Clinical Implications in Orthodontic Tooth Movement. Semin Orthod 2000,6,155-172. 5. Roberts W, Bone Physiology of Tooth Movement, Ankylosis, and Osseointegration Semin Orthod 2000,6,173-182 6. Tosun Y. Sabit Ortodontik Apareylerin Biyomekanik Prensipleri. Ege Üniversitesi Basımevi. 1999. 7. Ülgen M.Ortodontik Tedavi Prensipleri. Ankara Ünversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Yayınları 26. 2005. Ankara 8. Profitt WR, Fields HW, Sarver DM. Contemporary Orthodontics-Fourth Edition. Mosby Elsevier.2007 9. Sameshima GT, Sinclair PM. Predicting and preventing root resorption: Part II. Treatment factors. Am J Orthod Dentofacial Orthop. 2001,119(5),511-5. 27

10. Lindauer S, Britto AD, Biological Response to Biomechanical Signals: Orthodontic Mechanics to Control Tooth Movement. Semin Orthod. 2000,6,45-154. 11. Niklas A, Proff P, Gosau M, Römer P. The Role of Hypoxia in Orthodontic Tooth Movement. Int J Dent. 2013,2013,841840. 12. Köle H, Surgical operations of the alveolar ridge to correct occlusal abnormalities. Oral Surg Oral Med Oral Pathol 1959,12,515. 13. Duker J. Experimental animal research into segmental alveolar movement after corticotomy. J. Maxillofac. Surg. 1975,3,81 84. 14. Frost HM. The biology of fracture healing: an overview for clinicians Part I. Clin Orthop 1989,248,283-93. 15. Yaffe A, Fine N, Binderman I: Regional accelerated phenomenon in the mandible following mucoperiosteal flap surgery. J Periodontal 1994,65,79-83. 16. Gantes B, Rathbun E, Anholm M: Effects on the periodontium following corticotomy-facilitated orthodontics: case reports. J Periodontol 1990,61,234-238. 17. Suya H. Corticotomy in orthodontics. In: Hosl, E., Baldauf, A. (Eds.), Mechanical and Biological Basis in Orthodontic Therapy. Huthig Buch Verlag, Heidelberg, Germany, 1991,22,207 226. 18. Sebaoun JD, Ferguson DJ, Wilcko MT, et al. Corticotomie. Alvéolaire et traitements orthodontiques rapides. Orthod 2007,78,217-25. 28

19. Wilcko WM, Wilcko MT, Bouquot JE, Ferguson DJ. Accelerated orthodontics with alveolar reshaping. J. Ortho. Practice 2000,10, 63 70. 20. Wilcko WM, Wilcko MT, Bouquot JE, Ferguson DJ. Rapid orthodontics with alveolar reshaping: two case reports of decrowding. Int. J. Periodont. Restorat. Dent. 2001,21, 9 19. 21. Wilcko MW, Ferguson DJ, Bouquot JE, Wilcko MT. Rapid orthodontic decrowding with alveolar augmentation: case report. World J. Orthod 2003,4,197 205. 22. Wilcko MT, Wilcko WM, Bissada NF. An evidence-based analysis of periodontally accelerated orthodontic and osteogenic techniques: a synthesis of scientific perspective. Seminars Orthod. 2008,14,305 316. 23. Wilcko MT, Wilcko WM, Pulver JJ, Bissada NF, Bouquot JE. Accelerated osteogenic orthodontics technique: a 1-stage surgically facilitated rapid orthodontic technique with alveolar augmentation. J. Oral Maxillofac. Surg. 2009,67,2149-2159. 24. Murphy KG, Wilcko MT, Wilcko WM, Ferguson DJ. Periodontal accelerated osteogenic orthodontics: a description of the surgical technique. J. Oral Maxillofac. Surg. 200,67,2160-2166. 25. Fischer TJ. Orthodontic treatment acceleration with corticotomy-assisted exposure of palatally impacted canines. Angle Orthod.2007,77,417 420. 29

26. Nowzari H, Yorita FK, Chang HC. Periodontally accelerated osteogenic orthodontics combined with autogenous bone grafting. Compend. Contin. Educ. Dent. 2008,29,200 206, 207, 218. 27. Ferguson DJ, Wilcko WM, Wilcko MT. Selective alveolar decortication for rapid surgicalorthodontic resolution of skeletal malocclusion treatment, in Bell WE, Guerrero C (eds): Distraction Osteogenesis of the Facial Skeleton. Hamilton, BC, Decker, 200,199-203. 28. Machado IM, Ferguson DJ, Wilcko WM, et al: Reabsorcion radicular. Despues del tratamiento ortodoncico con o sin corticotomia alveolar. Rev Ven Ort 2002,19,647-653. 29. Binderman I, Gadban N, Bahar H, Hermand A, Yaffee A. Commentary on: periodontally accelerated osteogenic orthodontics (PAOO) a clinical dilemma. International Orthodontics 2010,8,268-277. 30. Liou E, Huang CS. Rapid canine retraction through distraction of the periodontal ligament. Am J Orthod Dentofacial Orthop. 1998,114,372-82. 31. Harry MR, Sims MR. Root resorption in bicuspid intrusion a scanning electron microscope study. Angle Orthod 1982,52,235-58. 32. Kvam E. Scanning electron microscopy of tissue changes on the pressure surface of human premolars following tooth movement. Scand J Dent Res 1972,80,357-68. 30

33. Kişnişçi R, İşeri H, Tüz H, Altuğ A. Dentoalveolar distraction osteogenesis for rapid orthodontic canine retraction. J Oral Maxillofac Surg. 2002,60,389-94. 34. Kurt G. Distraksiyon osteogenezi yöntemi ile uygulanan hızlı kanin distalizasyonu tekniğinin dentofasiyal yapılar üzerine etkilerinin incelenmesi. Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Ortodonti Anabilim Dalı, Ankara, 2005. 35. Akay MC, Aras A,Günbay T, Akyalçin S, Koyuncue BO.Enchanced effect of combined treatment with corticotomy and skeletal anchorage in open bite correction J Oral Maxillofacial Surg 2009,67(3),563-9. 36. Fischer TJ. Orthodontic treatment acceleration with corticotomy-assisted exposure of palatally impacted canines. Angle Orthod. 2007,77,417 20. 37. Chang HY, Chang YL, Chen HL. Treatment of a severely ankylosed central incisor and a missing lateral incisor by distraction osteogenesis and orthodontic treatment. Am J Orthod Dentofacial Orthop. 2010, 138(6),829-38. 38. Bilodeau JE. Dental distraction for an adult patient. Am J Orthod Dentofacial Orthop 2003,123,683-9. 39. Bilodeau JE. Traitement avec distraction dentaire d un cas de classe I adulte. A case report. Int Orthod.2003,1,193-205. 40. Bilodeau JE. Nonsurgical treatment with rapid mandibular canine retraction via periodontal ligament distraction in an adult with a Class III malocclusion. Am J Orthod Dentofacial Orthop 2005,128,388-96. 31

41. Kişnişçi R, İşeri H. Dentoalveolar transport osteodistraction and canine distalization. J Oral Maxillofac Surg 2011,69,763-770. 42. Kişnişçi R, İşeri H, Tüz H, Altuğ A. Dentoalveolar distraction osteogenesis for rapid orthodontic canine retraction. J Oral Maxillofac Surg 2002,60,389-94. 43. İşeri H, Kişnişçi R, Bzizi N, Tüz H. Rapid canine retraction and orthodontic treatment with dentoalveolar distraction osteogenesis. Am J Orthod Dentofacial Orthop 2005,127,533-41. 44. Chung KR, Kim SH, Kook YA. Speedy surgical orthodontic treatment with skeletal anchorage in adults, in Bell WH, Guerrero CA (eds). Distraction Osteogenesis of the Facial Bones.Toronto, Ontario, Canada, BC Decker, 2006. 45. Phelan MK, Moss RB, Powel RS, Womble BA. Orthodontic management of ankylosed teeth. J Clin Orthod 1990,6,375-388. 46. Epker BN, Paulus PJ,Surgical-Orthodontic correction of adult malocclussion:single-tooth dento-osseous osteotomies. Am J Orthod 1978, 74, 551-563. 47. Blechman AM, Smiley H. Magnetic force in orthodontics. Am J Orthod 1978,74,435-43. 48. Karanth HS, Shetty, K.S. Orthodontic tooth movement and bioelectricity. Indian J Dent Res. 2001,12,212-221. 32

49. Kawata T, Hirota K, Sumitani K, Umehara K, Yano K, Tzeng HJ, et al. A New orthodontic force system of magnetic brackets. Am J Orthod Dentofacial Orthop 1987,92,241-8. 50. Stark TM, Sinclair PM. Effect of pulsed electromagnetic fields on ortbdontic tooth movement. Am J Orthod Dentofacial Ortbop 1987,91,91-104. 51. Graber TM. Magnets and impacted canines. Northcroft Memorial Lecture. Britisb Society for the Study of Orthodontics, Manchester, UK. Sept. 4, 1989. 52. Itoh T, Tokuda T, Kiyosue S, Hirose T, Matsumoto M, Chaconas SJ. Molar distalization with repelling magnets. J Clin Orthod 1991,25,611-7. 53. Darendeliler MA, Sinclair PM, Kusy RP. The effects of samarium cobalt magnets and pulsed electromagnetic fields on tooth movement. Am J Orthod Dentofacial Orthop 1995,107,578-88. 54. Masureik C, Eriksson C. Preliminary clinical evaluation of the effect of small electrical currents on the healing of jaw fractures. Clin Orthop; 1977,124,84-91. 55. Ozawa Y, Shimizu N, Kariya G, Abiko Y. Lowenergy laser irradiation stimulates bone nodule formation at early stages of cell culture in rat calvarial cells. Bone 1998,22,347 54. 56. Kawasaki K, Shimizu N. Effects of low-energy laser irradiation on bone remodeling during experimental tooth movement in rats. Lasers Surg Med 2000,26,282 91. 33

57. Saito S, Shimizu N. Stimulatory effects of lowpower laser irradiation on bone regeneration in midpalatal suture during expansion in the rat. Am J Orthod Dentofacial Orthop 1997,111,525 32. 58. Udagawa N, Takahashi N, Jimi E, Matsuzaki K, Tsurukai T, Itoh K, et al. Osteoblasts/stromal cells stimulate osteoclast activation through expression of osteoclast differentiation factor/rankl but not macrophage colonystimulating factor: receptor activator of NFkappa B ligand. Bone 1999,25,517 23. 59. Cruz DR, Kohara EK, Ribeiro MS, Wetter NU. Effects of low intensity laser therapy on the orthodontic movement velocity of human teeth a preliminary study. Lasers Surg Med 2004,35,117 20. 60. Nishimura M, Chiba M, Ohashi T, Sato M, Shimizu Y, Igarashi K, Mitanig H. Periodontal tissue activation by vibration: intermittent stimulation by resonance vibration accelerates experimental tooth movement in rats. Am J Orthod Dentofacial Orthop 2008,133,572-83. 61. Davidovitch Z, Finkelson MD, Steigman S, Shanfeld JL, Montgomery PC, Korostoff E. Electric currents, bone remodeling, and orthodontic tooth movement. I. The effect of electric currents on periodontal cyclic nucleotides. Am J Orthod 1980,77,14 32. 62. Davidovitch Z, Finkelson MD, Steigman S, Shanfeld JL, Montgomery PC, Korostoff E. Electric currents, bone remodeling, and orthodontic tooth movement. II. Increase in rate of tooth movement and periodontal cyclic nucleotide levels by combined force and electric current. Am J Orthod 1980,77,33 47. 34

63. Kolahi J, Abrishami M, Davidovitch Z. Microfabricated biocatalytic fuel cells: a new approach to accelerating the orthodontic tooth movement. Medical Hypotheses 2009,73,340 341. 64. Bassett C. Pulsing electromagnetic tields, a new approach to surgical problems. In: Buchwald H, Vargo R. eds. Metabolic surgery. New York: Grune & Stratton 1978,5,255-306. 65. Ljunghall S, Lindh E: Assessment of bone turnover with biochemical markers. J Intern Med 1989,225,219. 66.. Roberts WE, Mozsary PG, Klingler E. Nuclear size as a cell-kinetic marker for osteoblast differentiation. Am J Anat 1982,165,373. 67. Malone JD, Teitelbaum SL, Griffin GL, et al. Recruitment of osteoclast precursors by purified bone matrix constituents. J Cell Biol 1982,92,227. 68. Mundy GR, Poser JW. Chemotactic activity of the gammacarboxyglutamic acid containing protein in bone. Calcif Tissue Int 1983,35,164. 69. Kobayashi Y, Takagi H, Sakai H, et al: Effects of local administration of osteocalcin on experimental tooth movement. Angle Orthod 1998,68,259. 70. Klein DC, Raisz LG. Prostaglandins: stimulation of bone resorption in tissue culture. Endocrinology 1970,86,1436-40. 71. Yamasakai K, Miura F, Suda T. Prostaglandin as a mediator of bone resorption induced by experimental tooth movement in rats. J Dent Res 1980,59,1635-42. 35