ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Benzer belgeler
Yerfıstığında Gübreleme

ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

EĞİRDİR (ISPARTA) KOŞULLARINDA ORGANİK ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİNİN UYGULANABİLİRLİĞİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA *

Antepfıstığında Gübreleme

BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

FARKLI GÜBRE KOMPOZİSYONLARININ ÇAYIN VERİM VE KALİTESİNE ETKİSİ. Dr. GÜLEN ÖZYAZICI Dr. OSMAN ÖZDEMİR Dr. MEHMET ARİF ÖZYAZICI PINAR ÖZER

YAPRAĞI YENEN SEBZELERDE GÜBRELEME

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME

Archived at

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ

ORGANİK SIVI GÜBRE GRUBU

ÖNEMLİ ZARARLILARI. Spodoptera spp. (Yaprak kurtları) yumurta

Nutrient Contents of Runner Plants of Some Strawberry Cultivars Grown Under Open Field and Protected Cultivation Conditions

No: 217 Menşe Adı BİRECİK BELEDİYE BAŞKANLIĞI

SOĞAN YETİŞTİRİCİLİĞİ GİRİŞ:

Kabak Çekirdeği Kabuğu ve Pirolizinin Buğday ın Gelişimi ve Bitki Besin Elementi. İçeriklerine Etkisi EMRE CAN KAYA

Soya Fasulyesi Yetiştiriciliğinde Gübreleme

Archived at

İNCİRİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

Archived at

Korunga Tarımı. Kaba yem açığının giderilmesinde, maliyetlerin düşürülmesinde etkili, kıraç topraklara ekilebilmesi ile üstün bir yem bitkisi.

Türk Tarımı nda verimi ve kaliteyi arttırmak için Yerli organik kaynaklardan üretilen Organomineral gübre Hexaferm in kullanımı

8. BÖLÜM: MİNERAL TOPRAKLARDAKİ BİTKİ BESİN MADDELERİ

Prof. Dr. Nuray Mücellâ Müftüoğlu ÇOMÜ, Ziraat Fakültesi, Toprak Bölümü Çanakkale. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü Rize

Gübreleme Zeytin ağacında gübreleme ağacın dikimi ile başlar bunu izleyen yıllarda devam eder. Zeytin ağaçlarının gereksinimi olan gübre miktarını

Tohum yatağının hazırlanması:

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ

Van Ekolojik Koşullarında Üretilen Çilek Fidelerinin Meyve Verim Özelliklerinin Belirlenmesi

Çiftçi Şartlarında Potasyumlu Gübrelemenin Verim ve Kaliteye Olan Etkisi

NPK GÜBRE SERİSİ. Formüller. Formüller. Formüller

zeytinist

EC FERTILIZER TOPRAĞINIZA DEĞER KATAN GÜBRE

Magnezyum Sülfat. Magnezyum Sülfat nedir?

Team Crew. Yeni Fikirler Üstün Ürünler. FORMÜLASYONLAR ME 18 0, ME 0,5 0,5 0,5 0,5 0,5 0,5 0,5 0,5 0,5 0,5 0,4

Prof. Dr. Nurgül TÜREMİŞ

FİĞ TARIMI Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM

Fındık Yetiştiriciliğinde Gübreleme

İÇİNDEKİLER I. BÖLÜM: GÜBRE VE GÜBRELEMENİN TEMEL İLKELERİ GÜBRE VE GÜBRELEMENİN TANIMI...3 KAYNAKÇA...6

Açıkta ve Isıtmasız Örtüaltı Koşullarında Muir ve Tudla Yediveren Çilek Çeşitlerinin Erken ve Geç Turfanda Dönemindeki Verimleri

YURTİÇİ DENEME RAPORU

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Çanakkale

GENEL BAKIŞ Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'

Soğuklamanın verim ve kalite üzerine olumlu etkisi vardır. Çileklerin soğuklama ihtiyacı saat olarak belirlenmiştir.

zeytinist

Eco new farmers. Modül 2- Toprak ve Besin Döngüsü. Bölüm 2- Bitki/Toprak sistemi

ULUDAĞ İHRACATÇI BİRLİKLERİ GENEL SEKRETERLİĞİ AR&GE ŞUBESİ

Organik Meyve Yetiştiriciliğinin Temel Esasları

organik gübre

Ceviz Fidanı-Ağacı İklim ve Toprak İstekleri

BAZI KÜLTÜR BİTKİLERİNDE KLASİK GÜBRELERE İLAVETEN ÖZEL GÜBRELERİN KULLANILMASI

ELMANIN GÜBRELENMESİ

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

ÇİLEĞİN GÜBRELENMESİ

BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ

Elma kış dinlenmesine ihtiyaç duyan meyve türü olup, soğuklama gereksinimi diğer meyvelere göre uzundur.

Sunan: Ahmet Börüban Makina Mühendisi, Şirket Müdürü

selenyum durumu Nuray Mücellâ M Cafer TürkmenT rgızistan Toprak Bilimi ve Bitki Besleme BölümüB Çanakkale

ŞEFTALİNİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

Nasıl Kullanılır? Garanti Edilen İçerik;

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ)

Organik. Ekstra Verimli. Bitki & Toprak Dostu

BACTOGEN ORGANİK GÜBRELER,

AÇIK TARLADA PATLICAN YETİŞTİRİCİLİĞİ

4. Organik Tarımda Türkiye nin Yeri

Macar Fiği Neden Önemlidir? Hangi Topraklarda Yetişir?

Patatesin Dünyadaki Açlığın ve Yoksulluğun Azaltılmasındaki Yeri ve Önemi

Ato Serisi. Atofer TOPRAKTAN UYGULAMA PREPARATI ŞELATLI DEMİR. Demirin Bitkilerdeki Fonksiyonu. Demirin Topraktaki Yarayışlılığı

ULUDAĞ İHRACATÇI BİRLİKLERİ GENEL SEKRETERLİĞİ AR&GE ŞUBESİ

Dünyada ve Türkiye de Organik Tarım

Yapraktan Potasyum, Bor ve Çinko Uygulamalarının Camarosa Çilek Çeşidinde Verim ve Kaliteye Etkisi

KUŞBABA TARIM-VERMISOL ORGANİK SOLUCAN GÜBRESİ DENEMESİ

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI

Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ

Archived at

Kalbimizden Toprağa... ÜRÜN TANITIM KATALOĞU.

I. KISIM: Temel Bilgiler ve Muhafaza

KAPLAN86 CEVİZİ. Kaplan 86 Cevizi

Ege Sahil Kuşağına Uygun Kavuzsuz Yulaf Çeşidinin Geliştirilmesi Beslenme Yaklaşımı

BİTKİ BESİN MADDELERİ (BBM)

Mantar Kompostu Kullanımının Örtüaltı Domates Yetiştiriciliğinde Bitkinin Potasyum ile Beslenmesi ve Verim Üzerine Etkisi

Umbelliferae. Daucus carota L. (HAVUÇ) Apium graveolens var. dulce (YAPRAK KEREVİZİ) Apium graveolens var. rapaceum (KÖK KEREVİZİ) Anethum graveolens

DOMATESİN GÜBRELENMESİ

ORGANİK GÜBRELER VE ÖNEMİ

Buğday ve Arpa Gübrelemesi

2014 YILINDA UYGULANACAK ÜCRET TARİFELERİ İÇİNDEKİLER

Yetiştirme Ortamlarında Besin Maddesi Durumunun Değerlendirilmesi

BÖRÜLCE YETĠġTĠRĠCĠLĠĞĠ Black Strong Ürünlerinin Börülce YetiĢtiriciliğinde Kullanımı Besin maddelerince zengin toprakları sever. Organik madde oranı

Determination of Production Possibilities of Strawberry Runner Plants in Van Ecological Conditions

BROKKOLİ (Brassica oleracea var. italica)

Seminerin Adı: GAP ta AntepfıstığıYetiştiriciliği Yer: Güneydoğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Diyarbakır Semineri Sunan: Mikdat

Taksonomi. Familya: Compositea Tür : Cichorium endive Çeşit : Cichorium intybus (witloof)

8ÇEVRE TANZİMİ ve AĞAÇLANDIRMA ÇALIŞMALARI

HAYVANSAL KAYNAKLI AMİNO ASİT İÇEREN ORGANİK GÜBRE. Çabamız topraklarımız için.

ÖZET. Yüksek Lisans Tezi. Đmge Đ. TOKBAY. Adnan Menderes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı

ELMANIN GÜBRELENMESİ

DOMATESİN GÜBRELENMESİ

ORGANİK TARIMDA TOPRAK İŞLEME. Prof. Dr. Ruhsar YANMAZ ANKARA

FARK NEREDE? Aynı koşullar içinde, verim neden farklıdır? Topraklar arasında farklılıklar nelerdir ve nasıl bulunur?

Transkript:

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ Lokman SEZER YÜKSEK LİSANS TEZİ MARDİN İLİ KIZILTEPE İLÇESİNDE ORGANİK ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİ OLANAKLARININ ARAŞTIRILMASI BAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MARDİN İLİ KIZILTEPE İLÇESINDE ORGANİK ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİ OLANAKLARININ ARAŞTIRILMASI Lokman SEZER YÜKSEK LİSANS TEZİ BAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI Bu Tez.././. Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği/Oyçokluğu ile Kabul Edilmiştir. İmza:... İmza:... İmza:... Prof. Dr. Nurgül TÜREMİŞ Prof. Dr.Ahsen Işık ÖZGÜVEN Prof. Zerrin ERGİNKAYA DANIŞMAN ÜYE ÜYE Bu Tez Enstitümüz Bahçe Bitkileri Anabilim Dalında Hazırlanmıştır. Kod No: Prof. Dr. İlhami YEĞİNGİL Enstitü Müdürü Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.

ÖZ YÜKSEK LİSANS TEZİ MARDİN İLİ KIZILTEPE İLÇESINDE ORGANİK ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİ OLANAKLARININ ARAŞTIRILMASI Lokman SEZER ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI Danışman : Prof. Dr. Nurgül TÜREMİŞ Yıl : 2010, Sayfa: 45 Jüri : Prof. Dr. Nurgül TÜREMİŞ Prof. Dr. Ahsen Işık ÖZGÜVEN Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA Bu çalışma, 2009-2010 yetiştirme döneminde Mardin ili Kızıltepe ilçesinde organik çilek yetiştiriciliği olanaklarının araştırılması amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada iki farklı çilek çeşidi (Camarosa, Albion) kullanılmıştır. Dikim öncesi yeşil gübre bitkileri olarak soya ve börülce kullanılmış, konvansiyonel yetiştiricilik yöntemi de Kontrol olarak izlenmiştir. Dikim kasımın 1 haftasında taze fide ile yapılmış olup uygulamaların etkisi fenolojik gözlemlerle belirlenmiş, verim ve pomolojik özellikleri incelenmiştir. Verim Camarosa (226.2 g/bitki) çeşidinde, Albion çeşidine (156.1g/bitki) göre daha yüksek olarak elde edilmiştir. Erkencilik açısından Albion çeşidi ön plana çıkmıştır. Camarosa çeşidinde, ortalama 17.8 g olurken, Albionda bu değer 16.4 g olmuştur. Albion çeşidi sçkm (% 10.25) açısından Camarosa dan (%10.07) daha tatlı meyveler oluşturmuş, çeşitlerin ph değeri 3,70 (Albion) ile 3,80 (Camarosa), TA değeri % 1.27 (Camarosa) ile % 1.37 arasında değişmiştir. Yeşil gübrelemelerden, börülce uygulaması genelde soya uygulamasına göre daha iyi sonuç vermiş, kontrol parsellerinden daha yüksek verim alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Çilek, organik yetiştiricilik, verim, pomolojik analiz, yeşil gübreleme I

ABSTRACT MSc THESIS YIELD AND QUALITY PARAMETERS OF TWO STRAWBERRY CULTIVARS WITH SUMMER PLANTING IN KIZILTEPE (MARDİN) CONDITIONS Lokman SEZER ÇUKUROVA UNIVERSITY DEPARTMENT OF HORTICULTURE INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES Supervisor Jury : Prof. Dr. Nurgül TÜREMİŞ Year: 2010, Pages: 45 : Prof. Dr. Nurgül TÜREMİŞ Prof. Dr. Ahsen Işık ÖZGÜVEN Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA This work during 2009-2010 breeding period, was done in Kızıltepe in Mardin, was done for searching possibilities of breeding organic strawberry. During work two types of strawberry was used. Camarosa and albion. Before planting as green fertilizer plant soya and pea was used. Conventional breeding system is followed as control. Planting was done in first week of november with fresh seedling. The effect of practice determined by fenologic method. The efficiency of camarosa is better than albion. From earlier albion is better. In camarosa approxtimaly 17.8 gr was taken. In albion this is 46.4 gr. albion type was given sweeter fruit than camarosa. ph degree in albio is 3,70, in camarosa is 3,80. ta degree camarasa: 1,27 albion: 1,37. in green fertilizer pee practice is better than soya practice. The more effıciency is taken. Key Words: Strawberry, organic farming, yield, pomologic analysis, green fertilization. II

TEŞEKKÜR Yüksek Lisans konusunu belirleyerek Mardin İli Kızıltepe İlçesinde Organik Çilek Yetiştiriciliği Olanaklarının Araştırılması isimli tez çalışmasını bana veren araştırılmaların yürütülmesi, değerlendirilmesi ve yazımında beni yönlendiren ve mesleki eğitimimde büyük emeği olan danışman ve fikir hocam sayın Prof. Dr. Nurgül TÜREMİŞ e sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Çalışmalarımın birçok aşamasında zaman ve çaba harcayıp, yakın destek ve ilgisini gördüğüm Zir. Müh. Vejdin TAYFAN, Beşir KARAOZAN, Can ERK, Kısmet ESERLİ, Hamdullah CEYHAN, İsmail TURGAY, Necim TAYFAN, Hamdullah DAMAR, Sedat TAYFAN, Selim DAMAR, Abdullah TAYFAN ve Vehap TAYFAN a ayrriyetten ismini yazamadığım manevi desteğini esirgemeyen tüm dostlarıma ve arkadaşlarıma büyük bir içtenlikle teşekkür ederim. Ayrıca manevi desteği ve yakın ilgileriyle her zaman yanımda olan annem Fatma SEZER, ağabeyim Lütfi SEZER ve ablam Süheyla CEYHAN a sonsuz teşekkürlerimi sunarım. III

İÇİNDEKİLER SAYFA ÖZ...I ABSTRACT...II TEŞEKKÜR... III İÇİNDEKİLER...IV ÇİZELGELER DİZİNİ...VI ŞEKİLLER DİZİNİ...VII KISALTMALAR... VIII 1. GİRİŞ... 1 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR... 7 2.1. Organik Tarım Konusunda Yapılan Çalışmalar... 7 2.2. Çilek Yetiştiriciliği ile İlgili Çalışmalar... 11 3. MATERYAL ve YÖNTEM... 17 3.1. Materyal... 17 3.2. Yöntem... 19 3.2.1. Fenolojik Gözlemler... 21 3.2.2. Verim ve Pomolojik Analizler... 21 3.2.2.1. Bitki Başına Verim (g)... 21 3.2.2.2. Ortalama Meyve Ağırlığı... 22 3.2.2.3. Meyvelerde Ortalama Suda Çözünebilir Toplam Kuru Madde Miktarı (% SÇKM)... 22 3.2.2.4. Meyve Suyunun ph Değeri... 22 3.2.2.5. Meyve Suyunun Titre Edilebilir Asit (%) Değeri... 22 3.3. İstatistiksel Analizler... 23 4. BULGULAR ve TARTIŞMA... 25 4.1. Fenolojik Gözlemler... 25 4.2. Verim ve Pomolojik Analizler... 26 4.2.1. Bitki Başına Aylık ve Toplam Verim... 26 4.2.2. Ortalama Meyve Ağırlığı... 28 IV

4.2.3. Meyvelerde Ortalama Suda Çözünebilir Toplam Kuru Madde Miktarı... 29 4.2.4. Meyve Suyunun ph Değeri... 31 4.2.5. Meyve Suyunun TA(%) Değeri... 33 5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER... 37 KAYNAKLAR... 39 ÖZGEÇMİŞ... 45 V

ÇİZELGELER DİZİNİ SAYFA Çizelge 2.1. Yeşil Gübre Bitkileri... 8 Çizelge 2.2. Baklagillerle Dekara Sağlanan Besin Maddeleri Miktarı.... 8 Çizelge 3.1. Yeşil Gübreleme Öncesi Deneme Alanına Ait Toprak Analiz Sonuçları... 20 Çizelge 3.2. Baklagillerle Dekara Sağlanan Besin Maddeleri Miktarı... 20 Çizelge 3.3. Denemede Kullanılan Çiftlik Gübrelerinin İçerikleri... 20 Çizelge 4.1. Fenolojik Gözlem Sonuçları... 25 Çizelge 4.2. Bitki Başına Toplam Verimlere Ait Varyans Analiz Tablosu... 27 Çizelge 4.3. Bitki Başına Toplam Verimlere Ait Ortalamalar ve Oluşan İstatistiksel Gruplamalar... 27 Çizelge 4.4. Meyve Ağırlığına Ait Varyans Analizi... 29 Çizelge 4.5. Meyve Eağırlığına Ait Ortalamalar ve Oluşan İstatistiksel Gruplar... 29 Çizelge 4.6. SÇKM Değerlerine Ait Varyans Analizi... 30 Çizelge 4.7. SÇKM Değerlerine Ait Ortalamalar ve Oluşan İstatistiksel Gruplar... 31 Çizelge 4.8. ph değerlerine Ait Varyans Analizi... 32 Çizelge 4.9. ph Değerlerine Ait Ortalamalar... 33 Çizelge 4.10. TA Değerlerine Ait Varyans Analizi... 34 Çizelge 4.11. TA Değerlerine Ait Ortalamalar ve Oluşan Gruplar... 34 VI

ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA Şekil 1.1. Soya bitkisinden bir görünüm... 5 Şekil 1.2. Börülce bitkisinden bir görünüm... 6 Şekil 3.1. Deneme serasından yeşil gübre bitkilerinden bir görünüm... 17 Şekil 3.2. Camarosa çilek çeşidinin meyveleri... 18 Şekil 3.3. Albion çilek çeşidinden bir görünüm... 19 Şekil 3.4. Dikim hazırlığı... 21 Şekil 4.1. Denemeye alınan çeşitlerde bitki başına aylık toplam verimler... 26 Şekil 4.2. Denemeye alınan çeşitlerde aylık meyve ağırlıkları... 28 Şekil 4.3. Denemeye alınan çeşitlerde uygulamalara göre SÇKM miktarları (%)... 30 Şekil 4.4. Deneme alanında yüksek ph dan kaynaklanan kloroz durumu... 31 Şekil 4.5. Denemeye alınan çeşitlerde uygulamalara göre ph değerleri... 32 Şekil 4.6. Denemeye Alınan Çeşitlerde Uygulamalara Göre TA Değerleri (%)... 34 Şekil 4.7. Deneme parsellerinden görünümler... 36 VII

KISALTMALAR ph : H + iyonlarının anti logaritması S.Ç.K.M. : Suda çözünebilir kuru madde miktarı T.A. : Titre edilebilir asit kg. : Kilogram gr. : Gram mg : Miligram Ö.D. : Önemli değil VIII

1. GİRİŞ Lokman SEZER 1. GİRİŞ Kültüre alınmış çilekler (Fragaria x ananassa) (Staudt, 1989) milyonlarca yıl önce insanın zevkle tükettiği üzümsü meyveler grubunun önemli üyelerinden biri olup, çok farklı ekolojilerde yetiştirilebilmektedir (Ağaoğlu, 1986). Dünya çilek üretiminin % 98 i kuzey yarım kürede üretilmektedir. Dünya üretiminin yaklaşık % 20 sini gerçekleştiren Amerika Birleşik Devletlerini, İspanya, Japonya, Polonya ve İtalya izlemektedir (Türemiş ve ark., 2000; Hancock, 1999). Ülkemizde çilek üretimi 261,078 ton dur (Anonymous, 2008). Organik üretim bakımından ise 2005 verilerine göre Ülkemizde 4. 610 ton organik çilek üretilmiştir (Anonymous, 2006a). Çilek, her yaştaki insanlar tarafından sevilerek tüketilebilen bir meyve olmakla birlikte, her mevsim değişik tüketim olanaklarına (reçel, pasta, marmelat, meyve suyu gibi) sahip olup, yatırımların kısa zamanda geriye dönmesi nedeniyle küçük aile işletmeciliğine de uygundur. Çilek yetiştiriciliğinin önem kazanmasında diğer bir etken ise, çileğin insan sağlığı ve beslenmesi açısından sağladığı yararlardır. Özellikle C vitamini bakımından zengin olan bu meyvenin 100 gramında 100 mg a kadar çıkabilen C vitamini bulunmaktadır (Türemiş ve ark., 2000). Çilek yetiştiriciliğinde üreticilerin, dikkat etmesi gereken en önemli noktalar;; yetiştirme koşulları ve ekonomik durumuna göre frigo ve tüplü fidelerle yaz dikimini veya yaylada yetişmiş taze fidelerle sonbahar dikimini seçmelidirler. Dikim üretim bahçelerinden sağlanan fidelerle yapılmamalıdır. Çünkü üretim parsellerinden alınan çilek fideleriyle yapılan dikimlerde, ilkbaharda çok az ve küçük meyveler alınmaktadır. Ayrıca, kırmızı örümcek, prodenia, yaprak biti, gövde kurdu vb. zararlılar aracılığıyla; solgunluk, gövde çürüklüğü, gri meyve çürüklüğü vb. hastalıkların taşınması da mümkündür Ülkemizde çilek dikimi, genelde taze fide ile kış dikimi, frigo fide ile yaz dikimi şeklinde yapılmaktadır (Türemiş ve Kaşka, 1997). Kaşka ve ark. (1986), Adana da 11 çilek çeşidiyle alçak ve yüksek tünel ile cam sera ortamlarında kış ve yaz dikim sistemlerinde 3 yıl süreyle adaptasyon denemeleri yapmışlar ve yetiştirme ortamlarının tümünde yaz dikimlerinin kış dikimlerine göre daha fazla ürün verdiğini tespit etmişlerdir. Araştırıcılar bunun 1

1. GİRİŞ Lokman SEZER nedenini; bitkilerin yaz ortalarından itibaren büyümeleri sırasında hızlı bir vegatatif gelişmeyle fazla miktarda depo maddesi biriktirmeleri ve sonuçta gövde sayılarını arttırmalarından kaynaklandığını belirtmişlerdir (Yılmaz ve Aşkın, 1999). Çileklerin çeşidine ya da dikimden sonra bitkilerin iyi bir gelişme göstermesi, köklenme ve kol gelişiminin iyi olması için 3,97-5,67 kg/da azot verilmesi tavsiye edilmektedir (Mahler ve Barney, 2000). Çilek, organik maddesi fazla olan topraklarda daha iyi yetiştirilebilmektedir. Bitki yetiştiriciliğinde dikimden önce ortalama saman katılması veya yeşil gübreleme yapılması tavsiye edilir. Gübre uygulamaları için meyveye yatmış bitki için derimden sonra, yeni teşhis için dikiminden önce toprağın test edilerek performansına bakılması önerilen çilekte dikim esnasında 3,4 4,5 kg N/da bir uygulamanın yeterli olabileceği gibi, eğer bölgede meyve küçük gelişiyorsa bu miktar 9 kg a kadar çıkarılabilir (Hart ve ark, 2000). Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsünde plastik serada yapılan bir çalışmada 7 çilek çeşidinin verim, kalite ve erkencilik durumlarını incelenmiş, en yüksek verim (734 g/bitki) Camarosa dan elde edilirken, bunu Pajaro (691 g/bitki) ve Seascape (671 g/bitki) takip etmiştir. Meyve iriliği bakımından ise, Camarosa ve Muir çeşitlerini en iri meyveli çeşitler olarak tesbit edilmiştir (Özdemir, 2003). Kepenek ve ark. (2002), Isparta koşullarında bazı çilek çeşitlerinin genel performanslarını belirlemek amacıyla taze fide kullanarak, ekim ayının ortasında dikim yapmışlardır. Araştırmacılar, birinci yıl bitki başına verimlerin çeşitlere göre 6,90 g ile 52,44 g arasında değiştiğini ve bu sonuçların oldukça düşük olduğunu, bitki başına verimin ikinci yıl arttığını (Chandler 437,47g, Dorit (216) 303,79g, Selva 262,72g, Camarosa 223,45g) belirtmişlerdir. Çalışmada, denemenin ikinci yılında bitki başına en fazla verimin Belrubi (547,54g) çeşidinden, en az verimin ise Delmarvel (72,33g) çeşidinden elde edildiği belirtilmiştir. Yapılan bu çalışmayla Eğirdir (Isparta) bölgesi için frigo fide ile yaz dikimi yapılan bazı çilek çeşitlerinin performansı belirlenmiş ve öne çıkan çeşitler önerilmiştir. Organik tarım; üretimde sentetik kimyasal girdi ve ilaç kullanmadan yönetmelikler çerçevesinde izin verilen girdilerin kullanımı ile yapılan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir. Organik 2

1. GİRİŞ Lokman SEZER tarımın amacı; toprak ve su kaynakları ile havayı kirletmeden, çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığını azami derecede korumaktır (Kirazlar, 2001). Organik tarım sistemleri tüm dünyada artarken, özellikle Avrupa ülkelerinde 1990 lı yıllardan sonra Avusturalya, Almanya, Lüksemburg ve İsviçre gibi ülkelerde daha hızlı gelişmiştir. Bu tarım sistemine geçişte etkili olan faktörler; Üreticilere sağlanan finansal imkanlar, Hızlı bilgi alışı, Ulusal sembolleri koruma ve Planlama dır. Almanya ve İngiltere de yapılan bir anket çalışmasında, tüketicilerin organik ürün talep etmelerinin nedenleri; kişisel sağlık ve çocuk sağlığına verilen önem, çevre, lezzet ile hayvan hakları ve sağlığı olduğu belirlenmiştir (Aksoy ve ark., 2002). Türkiye de 1992 yılında Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO) ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde Ekolojik Tarım Komitesinin (ETK) kurulması ve 1994 yılında Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerinin Ekolojik metotlarla üretilmesine ilişkin yönetmeliğin düzenlenmesiyle organik tarımda her açıdan bir artış kaydedilmiştir (Kirazlar, 2001). 1990 yılında ürün sayısı 8, üretim miktarı 2.476 ton iken (Onoğur, 1998), 2000 yılında ürün sayısı 95, üretim 237.210 tona yükselmiştir. (Taşbaşlı ve Zeytin, 2003) 2005 yılı verilerine göre yaklaşık 175 bin ha. alandan 298 bin ton organik ürün elde edilmiştir (Anonymous, 2006b). Türkiye de organik üretim bakımından çilek, üzümsü meyveler içerisinde en fazla üretimi yapılan tür olup, 760 üretici ve 532 ha alanda organik çilek yetiştiriciliği yapılmaktadır (Taşbaşlı ve Zeytin, 2003). Ülkemizde üretilen 4.610 ton organik çileğin 2.537 tonunu üreten Konya, ilk sırayı alırken bunu Bursa 2051 ton ile takip etmektedir. Bu iki il toplam organik çilek üretimin yaklaşık % 99 nu karşılamaktadır (Anonymous, 2006c). Ekolojik yetiştiricilikte, üretimle ilgili tüm faktörler bir bütün olarak ele alınmakta ve bu tekniği kullanarak üretim yapan tarım işletmelerinin kendine yeterliliği esas alınmaktadır. Bunun için toprak, bitki, hayvan ve insan arasındaki doğal döngünün, doğal kökenli ham maddeler kullanılarak, mümkün olduğunca 3

1. GİRİŞ Lokman SEZER işletmenin kendi içinden veya yakın çevresinden sağlanması ilke edinilmektedir. Böylece kullanılan girdilerin, çevreyi tehdit eden her türlü etkisi azaltılmakta veya bunlardan tamamen kaçınılmaktadır. Bu bağlamda, toprağın iyileştirilmesi ve içindeki organizmaların korunması sağlanmakta, toprak sömürülmemekte, ekim nöbeti ve organik gübreleme yapılarak toprağın doğal verimliliği arttırılmaktadır. Örneğin; çiftlik gübresi, organik atıklar, kaya unları, alg ürünleri ve diğer organik kökenli maddeler kullanılarak, ayrıca yeşil gübreleme yapılarak, topraktaki biyolojik olaylar uyarılarak, bazı bitki besinleri dolaylı yoldan hareketli hale getirilmekte, böylece bitkinin sağlıklı ve dengeli büyümesine uygun ortam sağlanmaktadır (Aksoy ve Altındişli, 1998). Dünyada organik ürün satışlarının değeri, 2004 yılında 27,8 milyar $ a ulaşmıştır (Willer ve Yussefi, 2006). Organik ürün satışlarında ülkelere göre yıllık % 10-40 artış görülmekte ve Avrupa, ABD ve Japonya gelişen pazarlar olarak ilk sırada yer almaktadır (Aksoy ve ark, 2002). 2002 yılında Batı Avrupa daki gıda satışı 10,5 milyar $ a ulaşırken ABD de ise 11 milyar $ a ulaşmıştır (Aksoy ve ark., 2005). Şekil 1.1 de Dünya organik gıda satışları görülmektedir. 2004 yılına gelindiğinde Avrupa ülkeleri veamerika dünya organik ürünler pazarları içinde en büyük pazar konumunda olmakla birlikte, gelişmekte olan ülkelerdeki organik pazar artışı da dikkat çekmektedir (Willer ve Yussefi, 2006). Yapılan ıslah çalışmaları sayesinde, pek çok bölgeye ve şartlara adapte olan çilek alternatif ürün olarak giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Organik tarımda önemli yer tutan yeşil gübreler bu denemenin içinde yer alacaktır. Denememizde yeşil gübrelemede kullanılan soya baklagiller familyasından, dikine boylanabilen yetişme şartlarına bağlı olarak uzunluğu 1-1.5 m arasında değişebilen, çok dallı, az çok sarılıcı ve otsu, kazık köklü, yazlık bir baklagil bitkisidir. Soya köklerinde toprağın serbest azotunu bağlayabilen Rhizobium japonicum bakterisi bulunması sebebiyle hem kendi besin ihtiyacını karşılamakta hem de toprağı bir sonraki ürün için hazır hale getirerek tarımsal açıdan büyük fayda sağlamaktadır. (Şekil 3.4.) Soya bitkisi yeşil gübre olarak kullanıldığında yaklaşık olarak dekara 5 7 kg azot kazandırmaktadır (Anonymous, 2010f). 4

1. GİRİŞ Lokman SEZER Şekil 1.1. Soya bitkisinden bir görünüm Denemenin yeşil gübre materyalini oluşturan diğer bitki börülcenin anavatanı Anadolu değildir ve bu nedenle normal koşullarında topraklarımızda börülcede etkili doğal Rhizobium bakterisi yoktur. Bu nedenle börülce yetiştiriciliğinde tohumlar uygun bakteri türünün taze kültürleriyle ekimden önce aşılanmalıdır. Börülcede etkili bakteri türü, özel grup olan Cowpea Rhizobium bakterileridir. Tüm baklagil bitkilerinde olduğu gibi börülcede de nodüllerin azot bağlama kapasitesini artırmak için uygun bitki geliştirme ortamının hazırlanması ve devam ettirilmesi gerekir (Şekil 3.5). Nodulasyon yeterli olduğu taktirde börülce azot gereksinimini simbiyotik yolla karşılayabilir ve bakteri aşılaması verimi artırır (Şekil 1.2.) Börülce yüksek sıcaklıklarda yetişebilen bir bitkidir, fakat sıcaklığın 40 C ye doğru yükselmesiyle nodul sayısı ve bağlanan azot miktarı azalır. Yüksek sıcaklarda bitki azot bağlama işlemini gündüz değil de gece sürdürür. Börülcenin simbiyotik yolla bağladığı azot miktarı 7.3-35.4 kg/da/yıl'dır. Azotlu bileşikler generatif döneme kadar yapraklarda depolanır, daha sonra tohumlara taşınır. Tohum ürünü dışında kalan kök, sap, yaprak artıkları toprağa karıştırılırsa toprağın azot kapsamı artırılır ve bir sonraki ürüne azotça zengin toprak bırakılmış olur (Anonymous, 2010g). 5

1. GİRİŞ Lokman SEZER Şekil 1.2. Börülce bitkisinden bir görünüm Bu çalışmanın amacı, Mardin ili Kızıltepe İlçesinde organik çilek yetiştiriciliğinin olanaklarının araştırılmasıyla bölgede mevcut bulunan ve herhangi bir kimyasal gübreleme veya ilaçlarla müdahale edilmemiş onbinlerce hektarlık toprakların organik tarıma geçiş olanaklarını araştırmak ve sözkonusu toprakların organik çilek üretimine uygunluğunu belirlemektir. 6

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 2.1. Organik Tarım Konusunda Yapılan Çalışmalar Sanayinin gelişmesiyle birlikte bitkisel üretimi artırmak ve bitki sağlığını korumak amacıyla kültür bitkisi yetiştiriciliğinde, aşırı miktarda sentetik kimyasalların kullanılmaya başlamasının insan, hayvan ve çevre sağlığı bakımından büyük sorunları beraberinde getirmiştir. Bu sorunları beraberinde getiren konvensiyonel tarımın zararlı etkilerini bertaraf etmek amacıyla, zararlı hiçbir sentetik kimyasalın kullanılmadığı, doğa dostu bir yetiştiricilik olan organik tarım gündeme gelmiştir. Organik tarım, tarımsal üretimde yanlış uygulamalar sonucu bozulan doğal dengeyi korumayı amaçlayan alternatif bir üretim yöntemidir. Bu yöntemde, sentetik gübre, ilaç, büyüme maddeleri ve genetik yapısı modifiye edilmiş organizmalar kullanılmadan, verim ve kalitenin sürekliliği sağlanmaktadır (Anonymous, 2010a). Organik tarım uygulamaları, temelde doğa ile uyumlu bir üretim sistemini hedeflemekte ve olası bir yapılanmada doğal unsurların bütünlüğü esas alınmaktadır (Mamder ve ark 1999). Organik tarımda besin elementlerini karşılamak için çeşitli kaynaklarda faydalanılmaktadır. Bunların başında da yeşil gübreler gelmektedir. Bu konuda yapılan bazı çalışmalar bu konunun önemini açıkça ortaya koymaktadır. Yeşil gübre esas olarak, toprakta gerekli organik maddeyi sağlamak amacıyla yetiştirilen bitkilerin, gelişmelerinin belli bir devresinde ve henüz yeşil halde iken sürülerek toprak altına getirilmesidir. Yeşil gübre bitkisi olarak çok çeşitli bitkiler yetiştirilirse de baklagil bitkileri daima baklagil olmayan bitkilere tercih edilmekte ve bunlar en iyi yeşil gübre bitkileri olarak kabul edilmektedir (Atilla, 1999).Çizelge 2.1 ve Çizelge 2.2 de bu bitkiler ve toprağa sağladıkları azot miktarları verilmektedir. 7

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER Çizelge 2.1. Yeşil Gübre Bitkileri (Kacar ve Katkat, 1999). Baklagil bitkileri Yonca Çayır üçgülü Taş yoncası Soya fasulyesi Kanada yem bezelyesi Yem börülcesi Kırmızı üçgül Japon üçgülü Yabani tüylü fiğ Avusturya bezelyesi Baklagil olmayan bitkiler Çavdar Yulaf Arpa Darı Karabuğday Buğday Çim Sudan otu Hardal Kolza Çizelge 2.2. Baklagillerle Dekara Sağlanan Besin Maddeleri Miktarı, kg (Atilla, 1999). Bitki, ot olarak Ürün, kg Azot Fosfor Potasyum Üst Kök Üst Kök Üst Kök Börülce 182,6 10,6 2,5 2,2 0,7 7,6 1,5 Soya fasulyesi 213,1 8,4 1,5 2,4 0,6 8,5 1,6 Soya fasulyesi 253,7 18,5 1,0 4,7 0,2 12,2 0,7 Bakla 194,3 19,2 3,6 3,4 0,7 17,1 2,2 Fiğ 243,5 17,1 3,0 4,1 0,8 18,3 2,5 Çayır üçgülü 253,7 15,5 4,9 3,6 1,5 17,0 3,6 Yeşil gübre bitkileri toprak yüzeyini çeşitli etkenlere ve özelikle erozyona karşı korurlar. Bir bitkinin amaca uygun yeşil gübre bitkisi olabilmesi için; Hızlı gelişmesi, bol miktarda vejetatif organ oluşturması ve yoksul topraklarda bile iyi yetişebilmesi gerekir (Atilla, 1999). Tarımdaki değişim, teknolojinin ve sanayinin gelişimi ile hız kazanmıştır. Özellikle hızlı nüfus artışı ile birlikte 1960-1970 li yıllarda tarımda yeşil devrim adı verilen değişim başlatılmıştır. Bu değişimde sadece verim artışı hedeflenmiş, sentetik kimyasal tarım ilaçları ve mineral gübrelerin kullanımı artmıştır. Bu girdilerin yarattığı olumsuz etkiler ilk önce keşfedildiği andan itibaren yoğun olarak kullanıldığı gelişmiş ülkelerde görülmüş buna bağlı olarak yüzyılımızın başlarında tarım yöntemine alternatif arayışları başlatılmıştır. Bu konudaki ilk çalışma İngiltere de 1910 lu yıllarda organik tarım görünüşünün oluşturulmasıdır. Bunu Albert Howard ın Tarımsal vasiyetnamesi nin 1940 yılında yayınlanması takip etmiştir (Anonymous, 2010b). Organik ürün üretimini, gelişmiş olan ülkelerde ihracattaki talep artışı yönlendirmiştir. Genelde gelişmekte olan ülkeler, üretimi arttırma ve dış satışa 8

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER sunma çabası içerisindeyken, gelişmiş ülkeler bir yandan dış alım ve bir yandan da iç üretimiyle iç pazar talebini karşılama eğilimi içerisindedirler. Avrupa da organik üre tarımda, Danimarka, İngiltere ve İsviçre öncülük eden ülkeler olmuşlardır (Sayın ve Özkan, 2001). Ekolojik ürünlerin diğer ürünlere göre tüketiciler tarafından daha çok tercih edilmelerindeki en önemli etkenlerin başında kişisel sağlığa ve özellikle çocukların sağlığına verdikleri önem gelmektedir. Örneğin, Almanya ve İngiltere de yapılan bir anket çalışmasında sağlık faktörünün, Almanya'da %70, İngiltere'de %46 ile ilk sırada olduğu belirlenmiştir. Almanya da; çevre % 10 30, lezzet %13-24 ile ikinci ve üçüncü sırada yer almıştır. İngiltere'de ise çevre %41, lezzet %40 ve hayvan hakları ile sağlığı %26 olarak izlenmiştir. Ekolojik hayvan üretiminde, hayvanlara açık havadar ve güneşli belirli bir alanın ayrılmasını öngörmesi nedeniyle, Avrupa'daki hayvanseverler arasında, tercihte ilk sıralara doğru yükselmektedir (Anonymous, 2010a). Ülkemizde organik tarım faaliyetleri, 1986 yılında Avrupa daki gelişmelerden farklı şekilde, ithalatçı firmaların istekleri doğrultusunda, ihracata yönelik olarak başlamıştır. Önceleri ithalatçı ülkelerin bu konudaki mevzuatına uygun olarak yapılan üretim ve ihracata, 1991 yılından sonra Avrupa Topluluğunun yönetmeliği doğrultusunda devam edilmiştir. Daha sonra 2092/91 sayılı yönetmeliğin 14 Ocak 1992 tarihinde yayımlanan 94/92 sayılı ekinde; Avrupa topluluğuna organik ürün ihraç edecek ülkelerin uymak zorunda olduğu hususlar ayrıntıları ile belirtilmiş ve ülkelerin kendi mevzuatlarını uygulamaya koymaları ve bu mevzuatında dahil olduğu çeşitli teknik ve idari konuları içeren bir dosya ile Avrupa topluluğuna başvurmaları zorunluluğu getirilmiştir (Kayahan, 1999). Oranik ürünler, taze meyvenin az olduğu bir dönemde olgunlaşması nedeniyle, yüksek fiyattan pazarlanabilmektedir. Ayrıca yatırımların kısa zamanda geri dönmesi nedeniyle, küçük aile işletmeciliğine de uygundur. Çilek yetiştiriciliğinde birim alandan elde edilen kazanç, diğer ürünlerin birçoğuna göre daha yüksektir (Ağaoğlu, 1986). Ülkemizde 2004 verilerine göre, 174 adet organik ürün üretilmektedir. Organik üretim yapan üreticilerinin tamamına yakını organik tarım konusunda 9

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER çalışan organizasyon kurumları ile sözleşmeli tarım yapmakta ve elde edilen organik ürünlerin çok büyük kısmı ihraç edilmektedir (Aksoy ve ark, 2005). İlk dönemde üretilen organik ürünler büyük oranda çiftliklerde veya yakın çevresindeki yöresel pazarlarda tüketilirken, sonraki yıllarda olay ticari boyut kazanmış ve 1980 li yıllardan sonra tüm dünyada giderek artan bir kabul görmüştür. Organik ürünlerin ticari olarak önem kazanmaları üretimden tüketiciye kadar uzanan zincirde bazı kuralların konulmasını zorunlu hale getirmiştir. Bu alanda halen lokomotif görevi gören Avrupa Topluluğu ülkeleri öncülük yaparak 1991 yılında 2092 sayılı bitkisel ürünlerin üretimini ve pazara sunulmasını düzenleyen ilk yönetmeliği yürürlüğe koymuşlardır (Aksoy ve ark., 2002). Danimarka'da 1980'li yılların ortalarında yeraltı sularında tehlikeli boyutlarda yüksek nitrat düzeylerine rastlanmıştır. Bunun başlıca nedeni olarak çiftlik gübresi ve sentetik gübrelerin yanlış kullanılması olduğu belirlenmiş ve bu durum çevre kirliliği ile ilgili tartışmaların giderek artmasına yol açmıştır. Bu arada organik tarımın çevreye olan olumlu etkilerinin ve yapılan anketlerde tüketicilerin organik üretilmiş ürünlere belirli bir fiyat farkı ödemeye hazır olduklarının belirlenmesi, haziran 1987'de Organik Tarım Yasasının parlamentodan büyük çoğunlukla geçmesini sağlamıştır (Aksoy ve ark., 2002). 1982'li yılların ortalarından itibaren yapılan pazar araştırmaları tüketicilerin organik ürünlere olan olumlu tavrını ortaya koymakla birlikte pazar payı, organik ürünlerin, gerçek olmasa da daha pahalı olduğu imajı ile oldukça yavaş artmıştır. 1990 lardan itibaren Avrupa'da çok hızlı bir gelişme göstererek, 1998 yılında Avrupa Topluluğu (AT) ve Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkelerinde 85.337 tarım işletmesinin organik üretim yapmaları ile 2 milyon hektara ulaşmıştır. Tarım alanlarını % 1.4'ü, tarım işletmelerinin ise % 1.1'i organik tarıma geçmiştir. Halen organik ürünlerdeki fiyat marjı üretim koşullarına bağlı olmakla birlikte, teknik uygulamaların geliştirilerek organik ve konvansiyonel ürünler arasındaki fiyat farkının %25 dolayında tutulması ve lüks tüketim ürünü olarak kabul edilmemesi yönünde görüşler vardır (Anonymous, 2005a). Organik tarım sistemi yasal olarak halen yürürlükte olan Organik Tarımın Esasları ve Uygulamasına İlişkin Yönetmelik te belirtilen kurallara uymak kaydıyla 10

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER tüm ülke düzeyinde uygulanmaktadır. Bu ülkelere göre, organik tarım faaliyetinde bulunmak isteyen müteşebbis, kontrol ve sertifikasyon kuruluşuna veya kontrol kuruluşuna başvurmaktadır. İstenilen bilgi ve belgelerin tamamlanmasını izleyen süreçte sözleşme imzalanmakta ve daha sonraki aşamada yetkilendirilmiş kuruluş bağlı bulunduğu Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Organik Tarım Komitesine ve organik tarımın yapılacağı İl Tarım Müdürlüğüne en geç bir ay içinde bildirmektedir. Komite ve İl Tarım Müdürlüğü, kendine bildirilen müteşebbisi Organik tarım uygulayan müteşebbis olarak kayıt altına alınmaktadır. Çevre kirliliğinden şüphe duyulan alanlarda organik tarım yapılıp yapılmayacağına, kontrol veya kontrol ve sertifikasyon kuruluşu tarafından karar verilmektedir (Anonymous, 2010c). 2.2. Çilek Yetiştiriciliği ile İlgili Çalışmalar Hemphill ve Martin (1992), olgun çilek meyvesinin yaklaşık % 90 ının su ve % 10 unun suda çözülebilir kuru madde miktarı ile insan sağlığı ve beslenmesinde önemli bir yer tutmakta olduğunu belirlemişlerdir. Aynı araştırmacılar taze çilek meyvesinde 70mg/g karbonhidrat (toplam), 6 mg/g protein, 4 mg/g yağ (toplam), 0,14 mg/g kalsiyum, 0.10 mg/g magnezyum, 19 g/mg fosfor, 1,66 potasyum bulunduğunu çinko, bakır ve mangan içeriğinin ise 5 mg/kg ın altında bulunduğunu bildirmiştir. Günümüzde modern çilek yetiştiriciliğinde meyve üretimi amacıyla kullanılan başlıca dikim sistemi yaz dikim sistemidir. Frigo fidelerle yapılan yaz dikim sisteminin en önemli üstünlüğü taze fide dikim sistemine göre daha fazla ürün vermesidir. Yaz dikiminin başarısı belirli bölgelere göre belirli çeşitlerin ve dikim zamanının doğru olarak saptanmasına bağlıdır. Kaşka ve ark. (1976), ülkemizin değişik bölgelerinde yürüttükleri bir çalışmada en uygun yaz dikim tarihini Adana da 1-15 Ağustos, Antalya da 1-15 Temmuz, Yalova ve Ankara da 1 Temmuz 15 Ağustos tarihleri arasında olabileceği saptanmıştır. Kaçar (1994), çilek yetiştiriciliğinde Akdeniz Bölgesi için önerilen azot dozunun 8-10 kg/da, fosfor dozunun ise, 5-7 kg/da olduğunu belirtmişlerdir. 11

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER Dünyada en fazla yetiştiriciliği yapılan çilek çeşidi Camarosa dır. Bu çeşit Kaliforniya Üniversitesi tarafından geliştirilmiştir. Kışı çok sert geçmeyen tüm iklimlerde (Florida, Güney Amerika, Avustralya, İtalya, Yeni Zelanda, Güney Afrika, Meksika ve İspanya) kolayca ve ekonomik olarak yetiştirilmektedir. Bu çeşidin özellikleri; erkenci, çok iri, meyve eti sert, verimli ve bitki habitusu kuvvetli olmasıdır (Hancock, 1999). Menemen koşullarında yüksek tünel ve açıkta yetiştirilen bazı çilek çeşitlerinin performansları incelenmiştir. Camarosa çeşidi için, her iki ortamda meyve ağırlıkları ikinci yıl ilk yıla göre daha düşük olmuş; yüksek tünelde ilk yıl 12,9 g, ikinci yıl ise 10,2 g elde edilmiştir. SÇKM oranları bakımından açıkta yetiştirilenlerin yüksek tünelde yetiştirilenlere göre daha yüksek değer (% 9,8) aldıkları görülmüştür (Önal, 2000). Çileklerin çeşidine ya da dikimden sonra bitkilerin iyi bir gelişme göstermesi, köklenme ve kol gelişiminin iyi olması için 3,97-5,67 kg/da azot verilmesi tavsiye edilmektedir (Mahler ve Barney, 2000). Çilek, organik maddesi fazla olan topraklarda daha iyi yetiştirilebilmektedir. Bitki yetiştiriciliğinde dikimden önce ortalama saman katılması veya yeşil gübreleme yapılması tavsiye edilir. Gübre uygulamaları için meyveye yatmış bitki için derimden sonra, yeni teşhis için dikiminden önce toprağın test edilerek performansına bakılması önerilen çilekte dikim esnasında 3,4 4,5 kg N/da bir uygulamanın yeterli olabileceği gibi, eğer bölgede meyve küçük gelişiyorsa bu miktar 9 kg a kadar çıkarılabilir (Hart ve ark, 2000). Kepenek ve ark. (2002), Isparta koşullarında yaptıkları çalışmada çeşitlerin genel olarak yarı dik gelişim eğiliminde olduklarını ve bitki boylarının 15,38 cm ile 22,37 cm arasında değiştiğini bildirmişlerdir. Aynı araştırmacılar, Camarosa çilek çeşidinin 2000 ve 2001 yıllarına göre ph değerinin 2,85-3,90 SÇKM değerinin % 8,28-8,40, titre edilebilir asitlik değerinin % 0,61-0,71 arasında değiştiğini bildirmişlerdir. Palomaki ve ark. (2002) tarafından yapılan çalışmada, serada Elsanta çilek çeşidinde organik tarım sistemi ile geleneksel tarım sistemi bitki gelişimi ve meyve kalite ve verimi açışından karşılaştırılmıştır. Çalışmada organik tarım sisteminde 3 farklı organik karışım; (A:Belli oranda torf, çiflik gübresi (20dm³/m³), B: Belli 12

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER oranda kireç/çiflik gübresi (10 dm³/m³), C: Sap, konvansiyonel sisteminde, (D) ise N:P:K oranı 4:2:3 olarak uygulanmıştır. Çalışma sonunda; organik tarım sisteminin A uygulamasında yaprak büyüklüğü ve meyve verimi düşük olurken, diğer uygulamalara göre şeker oranı önemli derecede artmıştır. Meyve verimliliği bakımından en iyi uygulama konvansiyonel sistemden elde edilmesine rağmen istatistiksel olarak fark bulunamamıştır. Kovach ve ark (2003), yaptıkları çalışmada, organik yetiştiricilikte farklı kompost uygulamaları ile sentetik gübreleme yapılan konvansiyonel yetiştiricilik arasında verim ve meyve ağırlıkları arasındaki fark istatistiksel açıdan önemli bulunmamıştır. Honeoye çeşidi ile yapılan çalışmada konvansiyonel yetiştiricilikteki verim 2,35 ton/da meyve ağırlığı 9,6 g olurken, sığır gübresi kullanılmış kompost uygulamasında verim 2,23 ton/da meyve ağırlığı ise 9,3 g olarak bulunmuştur. Araştırıcı, organik ve konvansiyonel olarak yetiştirilen çileklerde görünüm, tat ve koku bakımından farklılığın olup olamadığı belirlenmeye çalışılmıştır. Organik olarak yetiştirilen çileklerde çiftlik gübresi (sığır gübresi) kullanılırken konvansiyonel yetiştiricilikte sentetik gübre kullanılmıştır. Tüketicilere uygulanan testler sonucunda organik ve konvansiyonel olarak yetiştirilen çilekler arasında görünüm, tat ve koku bakımından fark belirlenememiştir. Özgüven ve Yılmaz (2003), Adana da yapmış oldukları 2 yıllık çilek adaptasyon çalışmasında meyve ağırlığının ve SÇKM oranının aylara göre değiştiğini belirtmişlerdir. Elde edilen verilere göre Camarosa çilek çeşidinin ortalama meyve ağırlığı 1998 yılında 14,89g 1999 yılında ise 14,62 g olarak tespit edilmiştir. SÇKM bakımından en yüksek değerler mayıs ayında (1998 yılında % 8,87, 1999 yılında 7,40) elde edilmiştir. Koşar ve ark (2004), yaptıkları çalışmada, insan sağlığı açısından anti kansorejen, anti mutajen ve kardiyovasküler hastalıklar açısından ellajik asitin önemli bir fenolojik bileşik olduğunu ve çileklerde fenolojik bileşikler içerisinde en fazla bulunanın ellajik asit olduğunu bildirmişlerdir. Hakhinen ve ark. (1998), çilekte yaptıkları çalışma ile toplam fenolik bileşiklerin % 51 inin ellajik asitten oluştuğunu tespit etmişlerdir. 13

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER Başka bir çalışmada ise, Camarosa çilek çeşidinde Eğirdir Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsünde 2004-2006 yılları arasında yürütülmüş ve bu çeşitte organik ve konvansiyonel tarım sistemleri karşılaştırılmıştır. Denemede konvansiyonel yetiştiricilik ile organik yetiştiricilikteki bazı besin uygulamalarının verim, kalite ve bitkisel özellikleri incelenmiştir. Yapraklarda ve meyvelerde makro ve mikro element analizleri yapılarak uygulamaların besin elementi alımına etkisi belirlenmiştir. Ayrıca ekonomik analiz yapılarak konvansiyonel yetiştiricilik ile organik yetiştiricilikteki uygulamalar arasında elde edilen karlılıklar karşılaştırılmıştır. Dikim frigo fide ile temmuz ayının üçüncü haftasında yapılmış olup, sulamada damla sulama yöntemi kullanılmıştır. Çalışma sonucunda uygulamalar bakımından bitki başına verim ve meyve ağırlığı arasında istatistiksel açıdan farklılık önemli bulunurken, ph, titre edilebilir asitlik, suda çözünebilir kuru madde miktarı, tat-aroma, sertlik, renklenme, askorbik asit (C vitamini) ve ellajik asit bakımından önemli bulunmamıştır. Kümülatif verim; konvansiyonel yetiştiricilikte 810,36 g/bitki, organik yetiştiricilikteki uygulamalarda ise, 526,32-776,34 g/bitki olarak tesbit edilirken, iki yılın ortalamasında meyve ağırlığı; konvansiyonel yetiştiricilikte 13,20 g, organik yetiştiricilikteki uygulamalarda 12,40-13,16 g olmuştur. Yapılan bu çalışma ile Eğirdir (Isparta) koşullarında organik çilek yetiştiriciliği için sırasıyla Çiftlik gübresi + Yeşil gübreleme + Klinoptilolit + Deniz yosunu (ÇG+YG+Kln+DY), Çiftlik gübresi + Klinoptilolit + Deniz yosunu (ÇG+Kln+DY) ve Çiftlik gübresi + Yeşil gübreleme + Deniz yosunu (ÇG+YG+DY) uygulamalarının üreticilere önerilebileceği belirlenmiştir (Atasay, 2006). Iğdırlı ve Türemiş (2006), Adana da yaptıkları bir çalışmada, bazı organik uygulamalar (çiftlik gübresi, tavuk gübresi, yeşil gübreleme ve bunların kombinasyonları) ile geleneksel uygulamanın çilek fidesi verim ve kalitesi üzerine etkileri araştırılmıştır. Deneme sonunda birim alandan elde edilen fideler sayılmış, kalite smıfına aynlmış, kök uzunluklan ve gövde çaplan ölçülmüş, kök ve gövdede depolanan kuru madde oranları hesaplanmıştır. Fide kalitesinde rol oynayan bu özellikler incelenmiş ve organik uygulamalarla geleneksel uygulama yöntemleriyle yetiştirilmiş fideler arasında karşılaştırnıa yapılmıştır. Deneme boyunca yapılan tüm uygulamaların tanığa göre fide verim ve kalitesinde artışlar meydana getirdiği 14

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER belirlenmiştir. Birim alandan en fazla sayıda fide (193 adet/metrekare) çiftlik gübresi+soya fasulyesi kombinasyonundan; en yüksek oranda 1. kalite fide (%26) ise yerfıstığı uygulamasndan elde edilmiştir. Fide kalitesinde rol oynayan gövde ve kök kuru madde oranlarının, kök uzunluğu ve gövde kalınlıklarının genelde soya fasulyesi uygulamasına ait fidelerde en yüksek olduğu saptanmıştır. Çukurova Bölgesinde satışa sunulan bazı reçellerin fiziksel ve kimyasal özellikleri ile Türk gıda kodeksine uygunluğu üzerine yapılan araştırmada arastırma materyali olarak kullanılan reçeller, Çukurova Bölgesi'ndeki (Adana, Tarsus, Mersin) marketlerde bulunabilen çilek, gül, kayısı ve visne reçellerini üreten on farklı firmadan temin edilmiştir. Analizleri yapılan toplam 40 reçel örnegini üreten firmalardan 5 tanesi ürünlerini ekstra geleneksel reçel, 2 tanesi geleneksel reçel, 3 tanesi ise reçel olarak ile satışa sunmuşlardır. Çilek, gül, kayısı ve vişne reçellerinde incelenen niteliklere ait ortalama degerler sırasıyla şöyledir: Çözünür katı madde % 72, 74, 73, 73; ph 3.28, 3.08, 3.44, 3.30; titrasyon asitligi % 0.48, 0.26, 0.53, 0.71; kuru madde % 78.4, 80.1, 79.2, 78.4; kül % 0.18, 0.03, 0.20, 0.21; pektin % 0.25, 0.28, 0.27, 0.14; invert seker % 42.04, 46.71, 41.24, 42.44; toplam seker % 51.62, 54.82, 50.74, 49.42; sakkaroz % 9.11, 7.71, 9.02, 6.63; hidroksimetilfurfural 27.2, 48.48, 28.62, 55.33 mg /kg. Uygulanan testler sonucunda bazı reçel örneklerinde yapay organik boya maddesi ve koruyucu madde kullanıldıgı görülmüstür (Kaplan ve Fenercioğlu, 2006). Polat ve Çelik (2008), tarafından yapılan bir çalışmada Ankara koşullarında organik çilek yetiştiriciliği araştırılmıştır. Çalışmada değişik organik uygulamalarının Camarosa ve Fern çilek çaşitlerinde verim ve bazı kalite kriterlerine etkileri incelenmiştir. Camarosa ve Fern çeşitlerine ait frigo fideler, temmuz ayında dikilmiştir. Farklı organik uygulamalar yapılan parsellerde yetiştirilen bitkilerin verim ve bazı kalite kriterleri belirlenmiştir. En yüksek verim değeri ise, yeşil gübre, çiftlik gübresi, humik asit ve yaprak gübresi uygulamasından elde edilmiştir. Organik çilek yetiştiriciliğinde yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanıma onay verilmek suretiyle iz element eksikliğinde 18.03.2004 tarihli 25406 sayılı resmi gazetede yayımlanan Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik in Ek-1 inde belirtilen gübreler kullanılabilir. Ayrıca yetkilendirilmiş kuruluş tarafından 15

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER kullanıma onay verilmek suretiyle mikrobiyal gübreler, elementer kükürt, doğal kaynaklı kalsiyum sülfat (Jips), doğal kaynaklı magnezyum ve kalsiyum karbonat, magnezyum tuzu içeren potasyum sülfat, ham potasyum tuzları (kainit, silvinit vb.) yumuşak kaya fosfatı, kimyasal işlem görmemiş ağaç kökü, kompostlaştırılmış veya fermente edilmiş sebze materyalleri karışımı, bitkisel kaynaklı ürünler ve yan ürünlerinden elde edilen gübreler, hayvansal kaynaklı ürünler ve yan ürünleri guano, solucan ve böceklerin kompostu, çiftlik gübresi ile yanmış çifcilik gübresi içeren kompostlaştırılmış materyaller kullanılabilir (Anonymous 2010d). 16

3. MATERYAL ve YÖNTEM Lokman SEZER 3. MATERYAL ve YÖNTEM Bu çalışma, Mardin ili Kızıltepe ilçesinde yürütülmüştür. Denemenin kurulduğu alanda 2 yıl öncesine kadar yetiştiricilik yapılmamıştır. 3.1. Materyal Denemede 2 farklı çilek çeşidi (Camarosa ve Albion) ile 2 farklı yeşil gübre bitkisi (soya ve börülce) kullanılmıştır. Deneme, 2.5 m yükseklikte plastik sera içerisinde kurulmuştur. Ancak plastik örtü mart ve nisan aylarında şiddetli rüzgarlardan zarar gördüğü için bu aylardan sonraki dönemde sadece üst aksamı örtülü kalmıştır (Şekil 3.1). Şekil 3.1. Deneme serasından yeşil gübre bitkilerinden bir görünüm Toprak hazırlığı için toprak yaklaşık olarak 25-30 cm derinliğinde pulluk ile sürülmüştür. Sürülen toprağın üzerine organik tarımda kullanım açısından sertifikalı organik çiftlik gübresi olan Ekoflora serpilmiştir. Bunu takiben, toprak diskaro aletiyle sürülüp gübrenin karışması sağlanmıştır. Ekoflora gübresi sadece yeşil gübreleme amacıyla kullanılan börülce ve soya ekilecek parsellere uygulanmıştır. Tanık parsellere ise, çevredeki çiftliklerden sağlanan çiftlik gübresi uygulanmıştır. 17

3. MATERYAL ve YÖNTEM Lokman SEZER Deneme çeşitlerinin özellikleri aşağıda verilmiştir. Camarosa; Kaliforniya orijinli olan bu çeşit, 1994 te melezleme ıslahı sonucu elde edilmiştir. Douglas x Cal 85.218-605 melezidir. Dünyada en fazla üretimi yapılan ve sofralık yetiştiriciliğe uygun olan bu çeşit, oldukça yüksek verimli olup, kaliteli meyvelere sahiptir. Meyve eti sert, çok iri ve aromalıdır. Taşımaya ve muhafazaya uygundur. Bitkileri çok kuvvetli büyür. Akdeniz Bölgesi çilek yetiştiriciliğine uygundur. Meyve bakımından Oso Grande çeşidine benzer. İri yapılı Oso Grande ve Chandler den daha verimli bir çeşittir. Meyveleri basık konik tipte, koyu kırmızı renkte ve orta büyüklüktedir (ortalama ağırlık 24.6 g). Tadı Oso Grande den daha dengeli olup, üzerinde belirgin lekeleri bulunmaktadır. Meyve eti koyu kırmızı renktedir ve mükemmel olarak değerlendirilmektedir. Chandler den çok daha tatlı ama daha az aromatiktir. Botrytis e dayanıklı, Antraknoz a hassastır. Chandler çilek çeşidinden daha erken zamanda meyve vermektedir (Şekil 3.2.). Şekil 3.2. Camarosa çilek çeşidinin meyveleri Son yıllarda ülkemizde çok çabuk yayılmış ve pazarlarda aranan bir çeşit olmuştur (Anonymous, 1996;2005). Albion; Kaliforniya üniversitesi tarafından çıkarılan yeni bir çeşit olup İngiltere piyasasında bulunan Everest ve Diamente çeşidine alternatif olarak çilek üreticilerine sunulmuştur. Albion çeşidi vertillicium solgunluğuna kısmi olarak 18

3. MATERYAL ve YÖNTEM Lokman SEZER dayanıklı olup Phytophthora cactorum a karşı da yüksek derecede toleranslıdır ve göreceli olarak Colletotrichum acutatum a dayanıklıdır. Uygun bir şekilde yetiştirildiği zaman Tetranychus urticae a karşı oldukça dayanıklıdır. Albion, Diamente yle aynı meyve şekline sahip olup verimi Diamente ye göre eşit veya daha fazladır. Ticari değeri diğer çilek çeşitlerine göre daha iyi ve kalitesi yüksektir. Albion meyvesi tipik olarak uzun, konik, ve çok simetriktir. (Şekil 3.3.) İç ve dış meyve rengi Diamente ye göre daha koyudur (Anonymous, 2010e). Şekil 3.3. Albion çilek çeşidinden bir görünüm 3.2. Yöntem Deneme alanına ait toprak analiz sonuçları Çizelge 3.1 de verilmiştir. Buna göre deneme alanı, deneme süresince yapılan yaprak analiz sonuçlarına göre organik tarımda kullanımına izin verilen preparatlarla organik parsellere, sentetik kimyasallarla tanık parsellere gübreleme yapılmıştır. Yeşil gübrelemede çilek bitkisinin yıllık azot gereksinimi dikkate alınmış ve bu amaçla daha önce bu konuda önerilen miktarlarda dekara 8 kg tohum kullanılmıştır (Çizelge 3.2). Yeşil gübre bitkilerinin tohumları seraya 5 Mayıs 2009 da ekilmiş ve yağmurlama sulama yapılmıştır. Ekim öncesi her bir uygulama için dekara 675 kg Ekoflora organik 19

3. MATERYAL ve YÖNTEM Lokman SEZER gübre, tanık parsellere ise 800 kg/da yanmış çiftlik gübresi uygulaması yapılmıştır. Tam çiçeklenme döneminde mineralizasyon için eylül ayının ilk haftası yeşil gübreler toprağa karıştırılmıştır. Tanık parsellere yeşil gübreleme yapılamadığı için dekara kg 10-20-20 oranında NPK içeren sentetik gübre uygulaması yapılmıştır. Deneme parsellerinde kullanılan çiftlik gübrelerinin içerikleri Çizelge 3.3 te verilmiştir. Çizelge 3.1. Yeşil Gübreleme Öncesi Deneme Alanına Ait Toprak Analiz Sonuçları Toprak özellikleri Birim Analiz sonucu Değerlendirme (0-30cm) ph % 7,7 Hafif Alkali Kireç % 6,9 Orta Kireçli Tuz % 0,200 Hafif Tuzlu Doygunluk % 58 Killi Tınlı Org.mad. % 2,2 Orta Toplam N % 0,115 İyi Alınabilir P (kg P2O5/da) 5,6 Az Alınabilir K (kg K2O/da) 184,2 Fazla Alınabilir Ca (kg CaO/da) 2987,6 Fazla Alınabilir Mg (kg MgO/da) 211,2 Fazla Alınabilir Fe (ppm) 3,19 Yeterli Alınabilir Mn (ppm) 6,89 Yeterli Alınabilir Zn (ppm) 0,40 Az Alınabilir Cu (ppm) 1,46 Yeterli Çizelge 3.2. Baklagillerle Dekara Sağlanan Besin Maddeleri Miktarı, kg (Atilla, 1999). Bitki, ot olarak Ürün, kg Azot Fosfor Potasyum Üst Kök Üst Kök Üst Kök Börülce 182,6 10,6 2,5 2,2 0,7 7,6 1,5 Soya fasulyesi 213,1 8,4 1,5 2,4 0,6 8,5 1,6 Soya fasulyesi 253,7 18,5 1,0 4,7 0,2 12,2 0,7 Bakla 194,3 19,2 3,6 3,4 0,7 17,1 2,2 Çizelge 3.3. Denemede Kullanılan Çiftlik Gübrelerinin İçerikleri Ekoflora (Org.) Çiftlik Gübresi (Konv.) Organik madde %40 %25 N %1.5 %1 PH 6-8 6-8 Deneme 1 dekarlık plastik serada tesadüf blokları deneme desenine göre kurulmuş olup, (Şekil 3.6.) 6 tekerrürlü ve her tekerrürde 40 bitki olarak dikilmiştir. Denemede sedde üzeri sıra arası ve sıra üzeri mesafeler 30x30cm olacak şekilde 20

3. MATERYAL ve YÖNTEM Lokman SEZER belirlenmiştir. Bitkiler kasım ayında taze fide olarak yerlerine dikilmiştir. 15 gün sonra tutmayanların yerine yedek olarak köklendirilen bitkiler şaşırtılmıştır. Şekil 3.4. Dikim hazırlığı 3.2.1. Fenolojik Gözlemler Denemeye alınan çeşitlerde ilk çiçeklenme, ilk derim ve son derim tarihleri uygulamalara göre belirlenmiştir. 3.2.2. Verim ve Pomolojik Analizler 3.2.2.1. Bitki Başına Verim (g) Yetiştiricilik döneminde derimi yapılan meyvelerin ağırlığının toplam bitki sayısına bölünmesiyle aylara göre hesaplanmıştır. Derimi yapılacak meyveler 0.1 grama duyarlı terazide tartılmıştır. Derim haftada 2 gün yapılmıştır. 21

3. MATERYAL ve YÖNTEM Lokman SEZER 3.2.2.2. Ortalama Meyve Ağırlığı Her bir parselden alınacak ürünün o parselden elde edilen toplam meyve sayısına bölünmesi ile ortalama meyve ağırlığı gram olarak hesaplanmıştır. 3.2.2.3. Meyvelerde Ortalama Suda Çözünebilir Toplam Kuru Madde Miktarı (% SÇKM) Deneme süresince tüm parsellerden meyve alındığı mayıs ayında bir kez yapılmıştır. Meyve suları çıkarılarak suda çözünebilir kuru madde içerikleri bir el refraktometresi kullanılarak 5 yinelemeli olarak saptanmıştır. Sonuçlar % SÇKM olarak değerlendirilmiştir. 3.2.2.4. Meyve Suyunun ph Değeri Deneme süresince tüm parsellerden meyve alındığı mayıs ayında bir kez yapılmıştır. Meyve suyunda ph metre yardımıyla saptanmıştır. 3.2.2.5. Meyve Suyunun Titre Edilebilir Asit (%) Değeri Deneme süresince tüm parsellerden meyve alındığı mayıs ayında bir kez yapılmıştır. Bu amaçla, her bir uygulamayı temsil edecek homojen çilek meyveleri seçilmiş ve bunların suları sıkılmak suretiyle çıkarılmıştır. Her bir çeşit için 1 ml meyve suyu alınmış ve üzerine 50 ml saf su eklenmiştir. Üzerine renk dönüşümünü sağlaması için 1-2 damla fenolfitaleyn damlatılmış, daha sonra meyve suyu örnekleri 0,1 N` lik NaOH ile ph 8.2 olana kadar titre edilerek harcanan sodyum hidroksit miktarı belirlenmiştir. Hesaplamalar sitrik asit cinsinden aşağıdaki formüle göre yapılmıştır (Dündar, 1988). % Asit = Sitrik Asit Sabiti (0.007) x Harcanan NaOH x NaOH Faktörü x 100 Kullanılan Meyve Suyu Miktarı 22

3. MATERYAL ve YÖNTEM Lokman SEZER 3.3. İstatistiksel Analizler Denemede elde edilen veriler, Costat paket programında değerlendirilerek, ortalamaların karşılaştırmaları %5 düzeyinde yapılarak gruplandırılmıştır. 23

3. MATERYAL ve YÖNTEM Lokman SEZER 24

4. BULGULAR ve TARTIŞMA Lokman SEZER 4. BULGULAR ve TARTIŞMA 4.1. Fenolojik Gözlemler Uygulamalara Göre çeşitlerin ilk çiçeklenme, ilk derim ve son derim tarihleri Çizelge 4.1 de verilmiştir. Çizelge 4.1. Fenolojik Gözlem Sonuçları Çeşitler Uygulama İlk Çiçeklenme İlk Derim Son Derim Camarosa Albion Soya 28-31/Mart 12-14/Nisan 8-11/Haziran Börülce 29-01/Nisan 13-17/Nisan 8-11/ Haziran Kontrol 23-27/Mart 5-6/Nisan 13-15/ Haziran Soya 19-23/Mart 30-31/ Mart 23-25/Mayıs Börülce 18-21/Mart 30-31/ Mart 23-25/ Mayıs Kontrol 13-16/ Mart 24-26/ Mart 23-25/Mayıs Fenolojik gözlem sonuçları değerlendirildiğinde, her iki çeşitte de ilk çiçeklenmelerin kontrol parsellerinde olduğu, bunu soya ve börülce parsellerinin izlediği görülmektedir. Çeşitler karşılaştırıldığında ise Albion çeşidi Camarosa ya göre daha erken çiçeklenmiş, her iki çeşitte de derim 2.5 ay civarında sürmüştür. Camarosa dan mart ayında meyve alınmazken Albion çeşidinde mart ayında başlayan derim mayıs sonunda bitmiş, Camarosa da derim haziranın ortalarına kadar sürmüştür. Benzer ekolojiye sahip Şanlıurfa Koruklu da Kaşka ve ark. nın 1993 yılında yaptıkları adaptasyon çalışmasında, derim süresinin 3 hafta olduğu, belirlenmiştir. Bu süre Akdeniz ve Ege Bölgelerinde 4-6 ay arasında iken (Önal, 2000), Doğu Bölgelerimize giren Erzurum, Van, gibi illerde 2 haftaya kadar inebilmektedir (Kılıçel, 2005). Mardin Kızıltepe İlçesinin iklim koşulları çok sert olmadığı için, derimin bu kadar sürmesi çilek yetiştiriciliğinin bu bölgede ekonomik olacağının da bir göstergesi olabilir. 25

4. BULGULAR ve TARTIŞMA Lokman SEZER 4.2. Verim ve Pomolojik Analizler 4.2.1. Bitki Başına Aylık ve Toplam Verim Bitki başına aylık verimler Şekil 4.1. de verilmiştir. Buna göre mart ayında en fazla meyvenin, Albion çeşidinin kontrol parsellerinden alındığı, bunu aynı çeşidin soya ve börülce parsellerinin izlediği görülmüştür. Bitki Başına Verim (gr/bitki) 120 100 80 60 40 20 0 C-Soya C-Börülce C-Kontrol A-Soya A-Börülce A-Kontrol Mart Nisan Mayıs Haziran Çeşitler Şekil 4.1. Denemeye alınan çeşitlerde bitki başına aylık toplam verimler Camarosa nın hiçbir uygulamasından mart ayında meyve alınmadığı görülmektedir. Bu durumun Camarosa nın orta geççi, Albion un ise erkenci bir çeşit olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir (Anonymous, 1996, 2005, 2010e). Nisan ayında en yüksek verim her iki çeşitte de kontrol parsellerinden alınmış, bunu çok az farkla sırasıyla börülce ve soya parselleri izlemiştir. Mayıs ayında, en yüksek verim Camarosa nın soya parselinden alınmış, bunu sırasıyla börülce ve kontrol parselleri izlemiştir. Kepenek ve ark. nın 2002 yılında, Isparta da yaptıkları adaptasyon çalışmasında, ekim ayında dikilen çilek çeşitlerinde birinci yıl verimin 6.90 ile 52.44 g arasında değiştiği saptanmıştır. Bu çalışmada bitki başına verimler bu değerlerle kıyaslandığında oldukça yüksektir. Bu durum, Mardin Kızıltepe nin vegetasyon süresinin Isparta koşullarına göre daha uzun olmasından kaynaklanabilir. Albion 26