İMAR PLANLARI VE JEOLOJİK SORUNLAR

Benzer belgeler
İMAR PLANINA ESAS JEOLOJİK-JEOTEKNİK ETÜT RAPORU

MEVZİİ İMAR PLANINA ESAS JEOLOJİK-JEOTEKNİK ETÜT RAPORU

JEOLOJİK-JEOTEKNİK BİLGİ SİSTEMİNE BİR ÖRNEK: AKSARAY İL MERKEZİ

Şekil 6. Kuzeydoğu Doğrultulu SON-B4 Sondaj Kuyusu Litolojisi

XIII- SONUÇ ve ÖNERİLER

Temel Kayaçları ESKİŞEHİR-ALPU KÖMÜR HAVZASININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ GİRİŞ ÇALIŞMA ALANININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ

HEYELANLAR HEYELANLARA NEDEN OLAN ETKENLER HEYELAN ÇEŞİTLERİ HEYELANLARIN ÖNLENMESİ HEYELANLARIN NEDENLERİ

EĞNER-AKÖREN (ADANA) CİVARI JEOLOJİSİ

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

Gemlik-Armutlu Karayolu nun bitişiğinden güneye doğru uzanmaktadır.

DOĞU KARADENĠZ BÖLGESĠNDE HEYELAN

Yeraltısuları. nedenleri ile tercih edilmektedir.

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

İNM 106 İnşaat Mühendisleri için Jeoloji

MANİSA İLİ ALAŞEHİR İLÇESİ KURTULUŞ MAHALLESİ ada 2 parsel- 10 ada 4, 5, 7 parsel -9 ada 12 parsel

Prof. Dr. Osman SİVRİKAYA Zemin Mekaniği I Ders Notu

Doğal Afetler ve Kent Planlama

HATAY İLİ NİN JEOLOJİSİ ve DEPREMSELLİĞİ KONFERANSI

1 ALAN TANIMI 1.1 PLANLAMA ALANI 1.2 PLANLAMA ALANI ULAŞIM SİSTEMİ

T.C. MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI

1 ALAN TANIMI 1.1 PLANLAMA ALANI 1.2 PLANLAMA ALANI ULAŞIM SİSTEMİ

KÖSBUCAĞI (MERSİN-ERDEMLİ) GÖLETİ SU KAÇAKLARININ İNCELENMESİ * The Investıgatıon Of Seepage In Kösbucağı (Mersin-Erdemli) Dam

DEÜ DESEM - Alsancak / İZMİR (75.Yıl Konferans Salonu)

HEYELAN ETÜT VE ARAZİ GÖZLEM FORMU

BALIKESİR İLİ ERDEK İLÇESİ ALAATTİN MAHALLESİ NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİKLİĞİ AÇIKLAMA RAPORU

MANİSA İLİ ALAŞEHİR İLÇESİ BEŞEYLÜL MAHALLESİ

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

SANCAKTEPE FATİH ve MEVLANA MAHALLELERİNDEKİ DUVAR YIKILMALARI HAKKINDA TEKNİK DEĞERLENDİRME RAPORU

KARADENİZ MÜHENDİSLİK

MANİSA İLİ SARUHANLI İLÇESİ

DOĞAL AFETLER VE BURSA

Ö:1/ /02/2015. Küçüksu Mah.Tekçam Cad.Söğütlü İş Mrk.No:4/7 ALTINOLUK TEL:

BURDUR-YASSIGÜME KÖYÜNÜN, FİZİKİ COĞRAFYA AÇISINDAN, ÇEVRE SORUNLARI

SIVILAŞMANIN TANIMI. Sıvılaşma için Fiziksel süreç. sıvılaşma olması için için SIVILAŞMA TÜRLERİ ZEMİNLERDE SIVILAŞMA ANALİZ VE İYİLEŞTİRME YÖNTEMLERİ

Akifer Özellikleri

Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi Laboratuarlar Şubesi

1. Temel zemini olarak. 2. İnşaat malzemesi olarak. Zeminlerin İnşaat Mühendisliğinde Kullanımı

Planlama Kademelenmesi II

25 NİSAN 2015 NEPAL-KATMANDU DEPREMİ (M=7.8)

Posta Adresi: Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, 54187, Adapazarı, Sakara

İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞI

jeolojik özelliklerin yýkýmlar üzerindeki etkisi van depreminde

ĐMAR PLANINA ESAS JEOLOJĐK-JEOTEKNĐK ETÜT RAPORU

2004 Üniversitesi Y. Lisans İnşaat Mühendisliği İzmir Yüksek 2008 Teknoloji Enstitüsü Doktora İnşaat Mühendisliği Ege Üniversitesi 2015

Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Projeleri. TÜBİTAK Projeleri

GİRİŞ. Faylar ve Kıvrımlar. Volkanlar

İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞI PLANLAMA ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ

Kırıkkale İli Bahçelievler ve Fabrikalar Mahallelerinin Sıvılaşma Potansiyelinin Coğrafi Bilgi Sistemlerinde Analizi

DELGİ KÜTÜĞÜ PROJE KURUMU İBB DEZİM - TÜBİTAK MAM

BİNA VE BİNA TÜRÜ YAPILAR (KATEGORİ 1) İÇİN PARSEL BAZINDA DÜZENLENECEK ZEMİN VE TEMEL ETÜDÜ (GEOTEKNİK) VERİ VE DEĞERLENDİRME RAPORU FORMATI

ZEMİN İNCELEMELERİ. Yetersiz Zemin İncelemesi Sonucu Ortaya Çıkabilecek Kayıplar. İçin Optimum Düzey. Araştırma ve Deney

GEOTEKNİK DEPREM MÜHENDİSLİĞİ KAYNAKLAR 1. Steven L. Kramer, Geotechnical Earthquake Engineering (Çeviri; Doç. Dr. Kamil Kayabalı) 2. Yılmaz, I.

DÜNYA YI ARAŞTIRMAYA HOŞGELDİNİZ

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

ZEMİNLERDE SU ZEMİN SUYU

Kaynak Yeri Tespiti ve İyileştirme Çalışmaları. Örnek Proje: Yeraltı Suyunda Kaynak Tespiti ve İyileştirme Çalışmaları

Bursa İl Sınırları İçerisinde Kalan Alanların Zemin Sınıflaması ve Sismik Değerlendirme Projesi

Bu revizyon çalışmaları kapsamında, Bağcılar İlçesi nin yerleşime uygunluk açısından incelenmesinde;

10. KONSOLİDASYON. Konsolidasyon. σ gerilmedeki artış zeminin boşluk oranında e azalma ve deformasyon yaratır (gözeneklerden su dışarı çıkar).

Tuzlu Sular (% 97,2) Tatlı Sular (% 2,7) Buzullar (% 77) Yer altı Suları (% 22) Nehirler, Göller (% 1)

80. YILINDA 1935 MARMARA

Geoteknik Mühendisliği

ve 20 Tekne Kapasiteli Yüzer İskele

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü

BURSA İLİ ( MERKEZ ) NİLÜFER İLÇESİ BEŞEVLER MAHALLESİ

MANİSA İLİ ALAŞEHİR İLÇESİ BEŞEYLÜL MAHALLESİ

ÇIĞLARIN OLUŞUM NEDENLERİ:

A) PLANLAMA ALANININ TANIMI

TÜRKİYE NİN YER ALTI SULARI ve KAYNAKLARI

ARTVİN-MERKEZ-SALKIMLI RESMİ KURUM ALANI

MANİSA İLİ SARUHANLI İLÇESİ

İzmir İli, Bayraklı İlçesi Manavkuyu İlçesi 30J-3D Pafta, 8474 Ada, 1 Parsele ait Başarı23 Apartmanı Ait Mikrotremor Çalışma Raporu

Sıvılaşma hangi ortamlarda gerçekleşir? Sıvılaşmaya etki eden faktörler nelerdir? Arazide tahkik; SPT, CPT, Vs çalışmaları

BALIKESİR İLİ, BURHANİYE İLÇESİ 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ PLAN AÇIKLAMA RAPORU

AKSARAY YÖRESĠNĠN JEOLOJĠK ĠNCELEMESĠ

2010 DARFIELD VE 2011 CHRISTCHURCH DEPREMLERİ VE SONUÇLARI

Konu: Askıdaki Plana İtiraz Tarih:

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞI PLANLAMA ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ

1 PLAN ÖNERİSİNİN KONUSU

II. DOĞAL AFETLER (NATURAL DISASTERS)

HİDROJEOLOJİ. Yeraltında suyun bulunuşu Akifer özellikleri_gözenekli ortam. 4.Hafta. Prof.Dr.N.Nur ÖZYURT

1/1000 ÖLÇEKLİ UYGULAMA İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ PLAN AÇIKLAMA RAPORU

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Sınırlarında Deprem Tehlike ve Riskinin Belirlenmesi

T.C. ESENLER BELEDİYESİ MECLİS BAŞKANLIĞINA

DEPREMLER - 2 İNM 102: İNŞAAT MÜHENDİSLERİ İÇİN JEOLOJİ. Deprem Nedir?

BİNA VE BİNA TÜRÜ YAPILAR (KATEGORİ 2 ve 3) İÇİN PARSEL BAZINDA DÜZENLENECEK ZEMİN VE TEMEL ETÜDÜ (GEOTEKNİK) DEĞERLENDİRME RAPORU FORMATI

HABER BÜLTENİ DOSYA. JEOLOJİ VE JEOTEKNİK ETÜT RAPORU VE EKLERİ İLE İLGİLİ ESASLAR'a göre yapılması genelgede

Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2.

Harita 12 - Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası

MAMAK İLÇESİ CENGİZHAN MAHALLESİNDEKİ HEYELAN OLAYININ İNCELENMESİ

Sarıçam (Adana, Güney Türkiye) Jeositi: İdeal Kaliş Profili. Meryem Yeşilot Kaplan, Muhsin Eren, Selahattin Kadir, Selim Kapur

Dr. Ayhan KOÇBAY Jeoteknik Hizmetler ve Yeraltısuları Dairesi Başkanlığı

BAŞLICA TOPRAK TİPLERİ

Muradiye (Rize) Belediyesi 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği Plan Açıklama Raporu

16.6 DEPREM ETKİSİ ALTINDAKİ ZEMİNLERDE SIVILAŞMA RİSKİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

BÖLÜM YEDİ DEPREM TÜRLERİ

20. ŞUBE ÇALIŞMA RAPOR ÖZETLERİ

İZMİR ATATÜRK ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ OTURMA VE DRENAJ SORUNLARI

Zeminlerin Sıkışması ve Konsolidasyon

Transkript:

ADANA KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU / 28 2008 BU BİR TMMOB YAYINIDIR TMMOB, bu makaledeki ifadelerden, fikirlerden, toplantıda çıkan sonuçlardan ve basım hatalarından sorumlu değildir. İMAR PLANLARI VE JEOLOJİK SORUNLAR Doç. Dr. Sedat TÜRKMEN Ç. Ü. Mühendislik Mimarlık Fak. Jeoloji Mühendisliği Bölümü 325

326

İMAR PLANLARI VE JEOLOJİK SORUNLAR ÖZET Yerleşim alanlarının planlanmasında karşılaşılan jeolojik sorunlar hiyerarşik planlama aşamasında ihmal edilen jeolojik çalışmalardan veya göz ardı edilen jeolojik özelliklerden kaynaklanmaktadır. İmar planlarına esas olmak üzere yapılan jeolojik çalışmalarla, ayrıntılı olarak inceleme ve değerlendirme yapıldığında başta deprem olmak üzere doğal afetler, afet olmaktan çıkıp sağlıklı çağdaş bir kent oluşturmak mümkün olmaktadır. Son yıllarda ülkemizde meydana gelen deprem, sel, heyelan ve diğer doğal afetlerin yerleşim alanlarının yanlış seçiminden kaynaklandığı birçok somut verilerle anlaşılmıştır. Bilimsel çalışmalar özellikle deprem sırasında hasarın önemli ölçüde zeminden kaynaklandığını göstermektedir. Buna yapı kalitesinin ve diğer ihmallerinde eklenmesi ile orta büyüklükte bir depremde dahi yıkım ve can kaybı oluşmaktadır. Adana nın imara açılan bazı bölgeleri için yapılan imar planlarına esas jeolojik çalışmalarda ve İller Bankasının raporlarında jeolojik özellikleri bakımından yerleşime kapatılan veya yerleşim açısından risk taşıdığı belirtilen alanlar konut alanı olarak imar planlarına dâhil edilmiş ve bunların yapılaşmasından sonra birçok kitle hareketi (heyelanlar) sonucu sorunlar ortaya çıkmıştır. Kuzey Adana da özellikle Seyhan Baraj gölü yamaçlarında yer alan ayrışma ürünü olarak kil içeren kil taşı kumtaşı birimlerinin heyelan potansiyeli taşıması, söz konusu alanların topografik eğimine de bağlı olarak stabilite (duraysızlık) sorunları yaratmış ve maddi hasarlar ortaya çıkmıştır. 100. Yıl Mahallesi batısı, Süleyman Demirel Bulvarının göle bakan yamaçları bu bakımdan halen sorunlu olan alanlardır. Deprem açısından alüvyon zeminler en riskli ve hasarın en fazla olduğu zeminlerdir. Zemin sıvılaşması yer altı su seviyesinin yüksek olduğu kumlu, siltli alanlarda meydana gelmektedir. Sıvılaşma alanlarında deprem sırasında taşıma gücü sıfır olmakta, yapılar ya zemine gömülmekte ya da devrilmektedir. Erzincan, Dinar, Adana Ceyhan, Marmara ve Afyon depremlerinde yıkılmaların büyük bir kısmı sıvılaşmaya bağlı olarak meydana gelmiştir. Güney Adana ve eski Adana olarak bilinen yerleşim yerleri deprem için büyük risk taşıyan alanlardır. Bu alanlar yerleşim için kısıtlanması gerekirken, yapılan imar tadilatları ile yoğunlukları arttırılmakta ve daha yüksek yapılara izin verilmektedir. Güney Yıldızı, Toki alanları ve kent merkezindeki yüksek iş merkezleri somut örneklerdir. Tarım alanlarının amaç dışı kullanımı doğal zenginliğimiz olan Çukurova nın verimli topraklarını yok etmekte, geriye dönülmez zararlar vermektedir. Devlet Su İşlerinin 1. sınıf tarım toprağı olduğu için, borulu sulama gibi pahalı yatırımlar yaptığı bu alanlar belediye meclisinin bir kararı ile yapılaşmaya açılmakta ve tarım alanları yok edilmektedir. 327

1. GİRİŞ Adana Akdeniz bölgesinde nüfus ve alan bakımından Türkiye nin 5. büyük kenti olmanın yanında topografik ve jeolojik özellikleri bakımından da çok önemli bir yapıya sahiptir. Kentin ortasından geçen Seyhan nehri ve kentin etrafında yoğunlaştığı Seyhan baraj gölü, ayrıca kente önemli bir özellik kazandırmaktadır. Verimli tarım toprakları ve coğrafik olarak Çukurova olarak adlandırılan bölge kentin tarım nüfusunun, zamanla sanayinin de gelişmesi ile kent nüfusunun artması ve köy ile kent yaşamının iç içe olmasını sonuçlandırmıştır. Bu durum verimli tarım topraklarının kontrolsüz bir şekilde iskâna açılmasına neden olmuştur. Son 25 yıldır özellikle 1985 sonrası yapılaşmanın arttığı dönem itibariyle kent her yönde genişlemiş, ancak yeni imar planlamaları bu genişlemeyi karşılayacak düzeyde olamamış, çağdaş planlamalar yapılamamış veya uygulanamamıştır. Bunun sonucunda sürekli imar tadilatları gündeme gelmiştir. 1985 yılında, 3194 sayılı İmar yasasının yürürlüğe girmesinden sonra belediyelere imar planı yapma yetkisi verilmesi, esas itibariyle yerel yönetimlerin çağdaş kent anlayışı ile plan yapmalarının yerini rant anlayışının öne çıktığı ve sürekli arsa rantı yaratan bir sistemin oluşmasına neden olmuştur. Çağdaş kent planlamasında jeolojik yapı birinci derecede dikkate alınması gereken unsurdur. Yapı ile ilgili her mühendislik projesinde mutlaka jeolojik çalışmalar ve kriterler bir altlık olarak baz alınır. Kent planlaması da yapılaşmaya yönelik bir proje olarak düşünüldüğünde mutlaka jeolojik uygunluk gözetilerek yapılması gereken, jeolojik olarak sınırlamalar getiren, güvenliği ön plana alarak doğal zenginlikleri gözeten hiyerarşik bir süreçtir. 1992 Erzincan, 1995 Dinar, 1998 Adana Ceyhan depremleri jeolojinin yerleşim alanlarında ne kadar önemli olduğunu göstermesine rağmen, gerek yasal mevzuatlarda gerekse kenti planlayan yerel yönetimlerde bu husus dikkate alınmamıştır. Ülkemizi sarsan 1999 Marmara depremi ile tam bir yıkım karşımıza çıkmıştır. Bu anlamda Marmara depremi bir milat olmuştur. Kent planlaması, jeolojik araştırmalar ve yapı kalitesinin kontrolü konusu Marmara depreminden sonra toplumun gündeminde öne çıkmıştır. Ancak yasal düzenlemeler konusunda bu kadar büyük kayıplara rağmen halen yeterli bir düzenleme yapılamamıştır. Bu düzenlemelerin yapılamamasının nedenleri incelendiğinde uygulanan neo-liberal politikaların ülkemizdeki yansımaları sonucu kentlerde arazi rantının ön plana çıkması ve yöneticilerin bu rant karşısında zayıf kalmaları gösterilebilir. Adana en fazla imar tadilatları yapılan kentlerden biridir. Bu anlamda bu tadilatların sorunlar yaratıp yaratmadığı da veya nelere yol açtığı günümüzde tartışma konusu olan esas konudur. 1.1. ADANA KENT ALANININ JEOLOJİSİ Adana kent merkezi ve yakın çevresinde, Adana baseni olarak adlandırılan Senozoyik birimlerin en üst seviyeleri yüzeylenmektedir. Bölgenin jeolojisi, kuzeyde Tersiyer birimleri güneye doğru güncel kaliçi ve alüvyon örtü ile temsil edilir. Temel kaya niteliğindeki sedimanter birimler üzerine Pliyo - Kuvaterner yaşlı Taraça-kaliçi birimleri ile Alüvyon birimleri gelir (Şekil 1). Yaşlıdan gence doğru Jeolojik birimler şöyle sıralanır. 328

Handere formasyonu; Kent merkezi kuzeyinde Seyhan baraj gölü çevresinde yüzeylenen beyazımsı, sarımsı, yeşilimsi, gri ve siyah renklerde olan Handere Formasyonu kil taşı marn silt taşı, fosilli oolitik kireçtaşı, alçıtaşı (jips) ve kumtaşı konglomera gibi birimlerden oluşmuştur. Birim Adana kent merkezinin kuzeyinde Seyhan baraj gölü kıyısında yüzeylenir. Kumtaşının egemen olduğu Kuzgun formasyonu ile geçişli bir dokanağa sahip olup üzeri taraça ve alüvyon örtü ile kaplıdır. Handere formasyonu Üst Miyosen Pliyosen yaşındadır (Yetiş ve Demirkol, 1986), Formasyon en iyi İmamoğluna bağlı Handeresi köyü ve civarında izlendiği için Handere formasyonu olarak adlandırılmıştır (Shimitd, 1961). Birim üzerinde yörede yaygın olarak yüzeyleyen Pliyo-Kuvaterner yaşlı taraça ve kaliçi birimleri yer alır. Taraça-Kaliçi;. Taraça, Adana ve çevresinde Seyhan nehrinin getirdiği eski alüvyonlardan oluşan kalın çakıl taşı düzeyleri şeklindedir. Yer yer çakıl taşı içerisinde kaliçi oluşumu izlenir. Çakıl taşı karbonat çimento ile tutturulmuş olup, Adana güneyinde alüvyon ve kolovial birikinti altında devam eder (Şekil 1). Nehir taraçaları (konglomera) 50 metre kalınlığa kadar yükselir. Tarsus, Çakıt, Ceyhan ve Seyhan nehirleri fazla miktarda malzeme biriktirerek geniş alanlara yayılan taraça yığınları oluşturmuştur. Taraçaların çoğu karbonat çimentoludur. Kaliçileşme konglomeralar içerisinde yaygın olarak gelişmiştir. Bu nedenle Yetiş, 1986 tarafından Taraçakaliçi birimi olarak tanımlanmıştır. Adana kent içinde kuzeyde geniş bir alanda yüzeyleyen Taraçalar güneye doğru banklar şeklinde alüvyonun altında kalmış ve güneye gidildikçe kademeli şekilde daha derin seviyelerde güncel alüvyonla örtülmüştür. Kentin güneyinde alüvyon altında 30-35 m derinliklerde izlenen taraça konglomeraları yer yer 20-30 kalınlığa ulaşmaktadır. Kaliçi; Akdeniz bölgesinde yaygın olarak bulunan kaliçi, çoğunlukla kırıntılı Handere Formasyonu üzerinde kimyasal yolla oluşmuştur (CaCO 3 ). Topografyaya paralel 2 4 m kalınlıkta beyaz, bej renkli ve yüzeyi sert taşlaşmıştır. Adana Bölgesinde, geniş yayılım sunan kaliçi, kurak mevsimlerde yeraltı sularının buharlaşması ve terleme yoluyla CaCO 3 ca zengin tuzların topografyanın yüzeyinde veya yüzeye yakın kısımlarında birikmesi sonucu oluşurlar. Kaliş Mersin in kuzeyinde, Adana nın kuzey ve kuzeydoğusunda, Misis dağlarının eteklerinde büyük bir saha kaplar. Alüvyon; Ovanın büyük bir bölümünde Seyhan nehrinin getirdiği alüvyon birikintileri Adana kent merkezi ve güneye doğru geniş bir alanda yüzeylenir. Çakıl, kum, silt ve kilden oluşan alüvyonun kalınlığı değişken olup, yer yer 30m yi aşmaktadır. Seyhan nehrinin getirdiği menderesli nehir birikintileri, taşkın ovası niteliğindedir. Alüvyon merceksi ve geçişli bir yapıda değişik boyuttaki çökellerin birikintisi şeklindedir. (Şekil 1. Adana Kenti Jeoloji Haritası ) 329

Şekil 1. Adana Kenti Jeoloji Haritası Tektonik: İnceleme alanını oluşturan alüvyon düzlüğünde herhangi bir tektonik deformasyon yer almamaktadır. Alüvyon altında yer alan Tersiyer birimleri ise alpin orojenezinin etkisinde kalmış ve kısmen eğimli bir yapı kazanmışlardır. Aktif tektonik kuşak bölge içerisinde Karataş-Yumurtalık fay zonu ile deprem üretmeye devam etmektedir. Ayrıca Kozan fayı İmamoğlu yakınından, Adana kuzeyinden geçerek Tarsus civarından denize ulaşmaktadır. Ecemiş fay zonu ise bölgeye yakın bir alanda Pozantı Gülek Mersin civarında yer almaktadır (şekil 2). 330

Şekil 2 Adana ve çevresinde meydana gelen 3 ve üzerindeki deprem odakları ve ilişkili Fay hatları (Üşümezsoy ve Aysal, 2001) 1.2. HİDROJEOLOJİ Adana havzasında su veren formasyonlar; Miyosen yaşlı Karaisalı kireçtaşı, Kumtaşının egemen olduğu Kuzgun formasyonu, ince kırıntılıların egemen olduğu Handere formasyonunun çakıllı seviyeleri ve esas olarak yaygın şekilde alüvyon birimlerdir. Adana il merkezi içerisinde taraça konglomeraları ve alüvyonun kumlu ve çakıllı seviyeleri çok iyi akiferdir. Ovanın güneyine doğru alüvyon kalınlaşır su veren tabakalar kil bantları ile ayrılan farklı seviyelerde ve farklı kalınlıklardaki kumlu ve çakıllı birimler olarak izlenir. Yer yer alüvyon içerisinde de basınçlı farklı akifer seviyelerine rastlanılır. 1.3. DEPREMSELLİK Deprem riski açısından çok hassas bir konumda bulunan inceleme alanı 6.3 büyüklüğündeki 1998 Ceyhan depremini yaşamıştır. Ayrıca Karataş - Yumurtalık ve Kozan tektonik açıdan aktif bir bölgeyi oluşturmaktadır. Bölgede birçok fay mevcut olup, kayıtlara göre Adana ve civarında tarihi zamanlarda oluşmuş büyük depremlerden bahsedilir. Adana ve çevresi yakın tarihlerde, uzağında ve civarında olan birçok depremlerden etkilenmiş ve hasar görmüştür. 1998 depreminde birçok ev yıkılmış ve birçok ölüm olayı gerçekleşmiştir. Yumurtalık fay zonu ve Misis Andırın fay zonları tamamen inceleme alanını kuşatan çok yakın aktif deprem kaynaklarıdır. Bakanlar Kurulunun 18 Nisan 1996 tarih ve 96/8109 sayılı kararıyla yürürlüğe 331

giren Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Türkiye Deprem Bölgeleri haritasına göre kentin bir kısmı 2. derece bir kısmı da 3. derece deprem bölgesi kuşağında yer almaktadır (Şekil 3) Bu durum fay hatları dikkate alınarak olasılık hesapları ile belirlenmiştir. Gerçekte zemin özellikleri deprem etkilerini farklı yansıtmaktadır. Bu durum, meydana gelen 27 Haziran 1998 Adana Ceyhan, 1999 Marmara ve daha sonra oluşan Afyon depremlerinde açıkça görülmüştür. Bu nedenle alüvyon, kaliçi, konglomera ve kumtaşı kil taşı birimleri için farklı deprem parametreleri kullanılması yapı hesaplamalarında daha güvenilir sonuçlar verecektir. Şekil. 3 Deprem Bölgelerine göre olası maksimum yer ivmesi değerleri (DAD,1996) 332

2. JEOLOJİK SORUNLAR Adana kenti için en önemli sorun doğal afet olarak adlandırılan depremdir. 27 Haziran 1998 Adana - Ceyhan depremi 6.3 büyüklüğünde gerçekleşmiş ve 145 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu deprem; alüvyon, yumuşak - suya doygun zeminlerde hasarın daha fazla olduğunu, buna karşılık sağlam, jeolojik olarak taşlaşmış ana kaya niteliğindeki diğer birimlerde daha az hasar oluştuğunu göstermiştir. Bilimsel olarak bilinen bu durum uzun yıllar hem plancılar hem de devletin yetkili teknik kurumlarınca göz ardı edilmiş, Adana da olduğu gibi birçok büyük kentte alüvyon ve ova olarak adlandırılan alanlara yapılaşma teşvik edilmiştir. Bu tip zeminlerde en önemli olay sıvılaşmadır. 2.1. YERALTISUYU SORUNU Adana kentinin büyük bir kısmı alüvyon zemin üzerindedir. Yeraltı suyu alüvyon zeminde serbest akifer özelliğinde olup, doygun haldedir. Uzun yıllar içme suyu alüvyonda açılan kuyular vasıtasıyla yeraltı suyundan sağlanmıştır. 2003 yılında Çatalan içme suyu projesiyle Çatalan barajından su alınmaya başlamış ve Belediyeye ait yaklaşık 140 su kuyusu durdurulmuştur. Yeraltından yılda 110 Milyon m 3 su çekiminin durdurulması, yeraltı suyunda yükselmelere neden olmuştur. Yağışlara bağlı olarak bu yükselim, daha önce kuyuların yoğunlukta olduğu bölgeler başta olmak üzere su seviyesinin bir kaç metre yükselmesi ile sonuçlanmıştır. Yeraltı suyunun seviyesinin yükselmesi deprem açısından tehlikeyi ve riski arttırmanın yanında inşaat kazılarında mühendislik sorunları yaratmış, daha önceki duruma göre yapılmış derin bodrumlu yapılarda su sızmasına neden olmuştur. Özellikle Metro inşaatında büyük sorun yaratan yeraltı suyu büyük maliyet artışları doğurmuştur. 2.2 ZEMİNLERDE SIVILAŞMA Suya doygun ve çoğunlukla ince taneli kum ve silt boyutlu tanelerden oluşan zeminlerin, tekrarlı yüklerin etkisi ile boşluk suyu basıncı (u) değerinin artması ve efektif gerilmenin sıfır olması sonucu zeminin bir sıvı gibi davranması olarak tanımlanabilir. Sıvılaşma ilk defa 1964 Nigata (Japonya) depremi ile öne çıkmış ve daha sonra bir çok depremde gözlenmiştir. Depremler sırasında sismik dalgalar (özellikle makaslama dalgaları) suya doygun granüler zeminler içinde yayılırken birbirine göre ters yönde etkiyen kuvvet çiftleri (makaslama kuvvetleri) yaratarak zemin tanelerinin yer değiştirmesine neden olurlar. Bu koşullar altında kohezyonsuz zemin tanecikleri birbirlerine yakınlaşma eğilimi gösterirler ve bu davranış sırasında tanelerin temas noktalarındaki gerilim, taneleri çevreleyen suya aktarılır. Ani ve çok kısa süreli deprem hareketleri taneler arasındaki suyun kaçması (drene olması) için gereken süreye olanak tanımamakta, dolayısıyla ortamdan uzaklaşamayan gözenek suyunun basıncını aniden arttırmaktadır. Gözenek suyundaki bu ani artış, zemin tanelerini bir arada tutan temas kuvvetlerini yok ederek taneleri birbirinden uzaklaştırır ve zemin dayanımını yitirir. Efektif gerilimin de yitime uğradığı (σ V =0) bu koşullar altında zemin, deprem öncesinde gösterdiği katı malzeme davranışı yerine, bir sıvı gibi davranarak, suyla birlikte yüzeye doğru hareket eder ve yüzeye çıkmaya başlar. Zeminin sergilemiş olduğu bu davranış biçimi sıvılaşma olarak tanımlanmaktadır (Şekil 4) (Ulusay, 2001). 333

Şekil 4. Sıvılaşma süreci sırasında zemin taneleri arasındaki temas kuvvetlerinin yitimi (Ulusay, 2001). Yeryüzünde sıvılaşma izleri, kum fışkırması, tek başına veya ard arda dizilmiş kum volkanları ve fisürler (yarıklar) boyunca kum birikmeleri şeklinde görülürler (Şekil 5) ve değişik boyutlara sahip olabilirler. Şekil 5 Sıvılaşma ile ilgili kum konilerinin ve dayklarının oluşumu ve tipik kum konileri (Ulusay, 2001). Sıvılaşmanın en önemli üç parametresi; deprem büyüklüğü ve süresi, yeraltısu seviyesi ve zemin tipidir. Kohezyonsuz zeminler sıvılaşmaya en duyarlı zeminleri oluştururlar. Depremler esnasında zemin sıvılaşması ince ve orta kum ile düşük plastisiteli ince taneler içeren kumlarda, zaman zaman da çakıllı zeminlerde oluştuğunu saptanmıştır (Day, 2003). 334

Adana kent merkezi alüvyonel akiferden oluşur. Yeraltısu seviyesi sığ olup, kalın kumlu düzeyler sıvılaşma potansiyeli açısından risk taşımaktadır (Şekil 1). 2.2.1 SIVILAŞMANIN SORUNU VE ADANA Yukarıdaki bilgiler ışığında Adana jeolojik özellikler bakımından kumlu alüvyonun eğemen olduğu kohezyonsuz zeminlerden oluşmaktadır (Şekil 3). Özellikle Demiryolu hattının güneyinde kalan geniş bir alan sıvılaşma açısından potansiyel alanlardır. Yapılan imar değişikliklerinde jeolojik özellikler hiç dikkate alınmamış ve daha önce 5 katla sınırlı alanlar 15 20 kat a kadar müsaade edilmiş ve yapı yoğunlukları arttırılmıştır. Bu durum kentsel dokunun bozulması, yeşil alanın azalması ve trafik sorunlarının yanında bir deprem anında çok büyük hasarların olma riskini de arttırmıştır. Halen kent merkezinde iş alanları olarak çok yüksek yapılara izin verilmekte, bu durum büyük can ve mal kayıplarının olma olasılığını arttırmaktadır. 2.3. HEYALAN SORUNLARI Kent planlamasında; tercih edilen kentin kuzeye sağlam zeminlere kaydırılması doğru olan bir karardır. Ancak özellikle Seyhan baraj gölü çevresinde ve Yüzüncüyıl Mahallesi civarındaki yamaçlarında yaygın olarak izlenen Handere formasyonunun kil taşı marn birimleri, dik yamaçlar oluşturmaktadır. Kil taşının ayrışması ile oluşan killer heyelana neden olan en tipik malzemeyi oluşturur. Bu alanlar daha önce İller bankası tarafından yapılan imar Planlarına Esas jeolojik araştırmalarda sakıncalı heyelana duyarlı alanlar olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla yeşil alan olarak değerlendirilmesi gereken bu bölgeler yapılaşmaya açılmış ve heyelan sorunları sık sık karşımıza çıkmıştır. Örnek olarak Yüzüncü yıl Mahallesi batısında 24 ev kayma nedeniyle boşaltılmış, Göl mahallesinde Süleyman Demirel Kuzeyinde yamaçlarda birçok yapıda, Güç Birliği okullarında, Seyhan Uygulama Hastanesinde heyelan sorunları yaşanmıştır. Halende bu sorunlar yaşanmaya devam etmektedir. 2.4. TARIM ALANLARININ İMARA AÇILMASI Kentin her yönde genişlemesi tarım alanlarının amaç dışı kullanımına neden olmuş ve imara açılmıştır. Özellikle Toplu konut alanlarının tarım alanlarına yapılması hem jeolojik açıdan çok önemli sorunlara neden olacak hem de günümüzde stratejik öneme sahip gıda üretiminin azalmasında önemli rol oynayacaktır. Bir cm kalınlığındaki toprak binlerce yılda meydana gelmektedir. TOKİ tarafından yapılan Yüreğir deki eski Sümerbank arazileri tarım alanları olup, alüvyon zemindir. Aynı şekilde Sarıhuğlu mevkii (Şakirpaşa kuzeyi, Real güneyi) yine alüvyon zemin olup tamamen narenciye tarımının yapıldığı alanlardır. Adana güneyindeki Güney Yıldızı evleri de tamamen alüvyon zemin üzerinde olup, bu kesimde yeraltı su seviyesi de çok sığdır. Bu durum bu binaların kaliteli yapılmış olsa dahi bu alanları cazip hale getirmekte yerleşim deprem açısından tehlikeli ve riskli alanlarda yoğunlaşmaktadır. Adana nın batısında iki sulama kanalının arasındaki Real civarı dünyanın en iyi toprağına sahip, narenciye için doğal drenaj sağlayan ve DSİ tarafından yeraltı sulama tesisi yapılmış 1. sınıf ender değerli tarım alanıdır. Nazım imar planında tarım alanı olarak belirlenen bu alanlar tüm bu değerler göz ardı edilerek imar planı değişikliği ile yapılaşmaya açılmıştır. Üstelik bu 335

değerleri koruması gereken en yetkili merciler kent içindeki tarım alanlarının iskâna açılmasını onaylamışlar ve savunmuşlardır. 3. SONUÇLAR Yerleşim alanlarının planlanmasında karşılaşılan jeolojik sorunlar hiyerarşik planlama aşamasında ihmal edilen jeolojik çalışmalardan veya göz ardı edilen jeolojik özelliklerden kaynaklanmaktadır. Adana kent alanında imar planına esas jeolojik çalışmaların yapılmaması veya yapılan jeolojik araştırmaların dikkate alınmaması sonucu bugün jeoloji ile ilgili birçok sorun yaşanmaktadır. Jeoloji kaynaklı sorunları iki gruba ayırmak mümkündür. Birincisi eski yerleşim alanlarında yapılan imar değişiklikleri ikincisi ise yeni imara açılan alanlardaki jeolojik sorunlar. Özellikle eski imar alanlarında jeolojik bir çalışma yapılmadan yoğunluk artırımı ve bina kat yüksekliklerinin arttırılması deprem açısından büyük risklerin alınmasına neden olmuştur. Ayrıca trafik sorunu, araç park alanı ve yeşil alanların azalması gibi diğer kent sorunları da bu imar değişiklikleri ile ortaya çıkmıştır. Zemin sıvılaşması deprem sırasında bina hasarlarında en önemli nedenlerdir. Alüvyon zeminlerde yapılaşmanın artması kamu kurumlarının bu alanlara toplu konut ve bina yapmaları bu alanların cazip hale gelmesine ve yapılaşmanın yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Bu durum olası bir depremde vahim sonuçlar doğuracaktır. Ülkemizde uygulanan neo liberal politikaların yansıması arazi rantını ön plana çıkartmıştır. Rant üzerine kurulu bir yerel yönetim anlayışı, imar planı yapma yetkisi olan belediyelerin bilimsel ve çağdaş kent planlaması yapmasını engelleyen önemli bir olgudur. Tarım alanlarının yağmalanarak yapılaşmaya açılması, önce bu alanların imarsız yapılaşmaya göz yumularak ardından da sözde imarlı hale getirme bahanesiyle yapılaşmaya açılmasıyla sağlanmaktadır. Seyhan da DSİ kanalları arasında kalan, Real ve çevresini de içine alan tarım alanları değişiklik yapılarak yapılaşmaya açılmıştır. Bu değişiklik tarım alanları için tam bir cinayet olmuştur. Birinci sınıf sulanabilir, verimli tarım alanları, dünyanın en değerli toprağına (Terrarosa, kırmızı Akdeniz Toprağı) ve doğal drenaja sahiptir. Ayrıca DSİ tarafından borulu sulama tesisi inşa edilmiştir. Seyhan baraj gölü yamaçlarında killi birimlerin egemen olduğu alanlar heyelan potansiyeline sahip alanlardır. Bu alanlar yeşil alan veya orman alanı olarak değerlendirilmesi gerekirken yapılaşmaya açılmış ve birçok heyelan sorunu ortaya çıkmıştır. Çatalan barajından içme suyu alınması ile yer altı su kuyuları kapatılmış ve yer altı suyu seviyesinde yer yer bir kaç metre yükselmeler ortaya çıkmıştır. Bu durum derin inşaat kazılarında ve önceden yapılmış derin bodrumlu binalarda su problemi yaşanmasına neden olmuştur. Çağdaş anlamda bir yapılaşma ve kent oluşturmanın yolu bilimsel verilere dayalı, jeolojik özellikler dikkate alınarak yapılan imar planları ile mümkündür. İmar planları gerçek anlamda doğal alanları koruyan, jeolojik bakımdan sınırlamalar getiren, yeşil alanı ormanı, tarım alanı ve diğer zenginlikleri gözeten alt ve üst yapısı ile sosyal ve kültürel bakımdan insanların yaşamını kolaylaştıran planlardır. 336

4. YARARLANILAN KAYNAKLAR Ateş, R. 2003 Adana Alüvyonel Akiferinin Hidrojeolojisi ve Nitrat Kirliliğinin İncelemesi. Mersin Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans. Tezi Mersin Day, R.W., 2002. Jeoteknik Deprem Mühendisliği El Kitabı. 600s, McGraw-Hill, New York, USA. Demirtaşlı, R. 1998, Adana- Ceyhan Depremi, Jeoloji Mühendisleri Odası Dergisi. Kozlu, H., 1987, Misis Andırın dolaylarının stratigrafisi ve yapısal evrimi, Türkiye 7. petrol kongresi, 104-117. Schmidt, G.C. (1961). Stratigraphic Nomenclature for the Adana Region Petroleum District VII. Petroleum Administration Bull.,6.pp 47-63, Ankara. Seed, H.B. and Idriss I.M. (1971). Simplifield procedure for evaluating soil liquefaction potential. Journal of the Soil Mechanic and foundation Divisions, ASCE, Vol.107, No.SM9, pp.1249-1274 Seed, H.B. and Idriss I.M. (1982). Ground Motions and Soil Liquefaction During Earthquakes. Earthquake Engineering Research Instıtute, Berkeley, California, 134 pp. Seed, H.B. and Idriss I.M.,and Arango, I. (1983). Evaluation of liquefaction potential Using Field Performance Data. Journal of Geotechnical Engineering, ASCE, vol.109, no 3, pp. 458-482.. Seed, R.B. (1991). Liquefaction Manual. Course Notes for ASCE 275:Geotechnical Earthquake Engineering, Collage of Engineering, University of California, Berkeley. Şenol, M., (1989). Adana-Balcalı/Çatalan Bölgesi Geç Tersiyer-Kuvaterner istifinin litopedolojik ve sedimantolojik incelemesi. Ç.Ü. Fen Bil. Ens., Toprak Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Adana. Türkmen, S. 1996. Adana ve Dolayının Jeolojik Çevre Sorunları. IX. Mühendislik Sempozyumu.Bildiri Kitabı sayfa 39-43. Isparta. Türkmen, S. 1998 Adana Kenti Mühendislik Jeolojisi İncelemesi. Kentleşme ve Jeoloji Sempozyumu.Bildiri Kitabı, sayfa 125-139. Avcılar/İstanbul. Türkmen, S. 1998 Adana- Ceyhan Depremi Hasar Dağılımında Jeolojik Birimlerin Etkisi, 1998 Adana-Ceyhan Depremi Sempozyumu, 17-18 Aralık,Adana. Ulusay, R., Aydan, Ö., Kumsar, H., Sönmez, H. (2000). Engineering geological characteristics of the 1998 Adana-Ceyhan earthquake with particular emphasis on the liquefaction phenomenon and the role of soil behaviour. Bulletin Engineering Geology and the Environment, 59(2), 99-118. Ulusay, R., (2001). Uygulamalı Jeoteknik Bilgiler. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayınları: 38, Ankara. Yetiş, C. ve Demirkol, C. (1986). Adana Baseni Batı Kesiminin Detay Jeoloji Etüdü M.T.A. Raporu. Rapor No:8037, 187 s. Ankara 337

338