2013/2 ENERJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Enerji ve Çevre Yönetimi Dairesi Başkanlığı Enerji ve İklim Haritası Uzm. Yrd. Çağrı SAĞLAM 22.07.2013 Redrawing The Energy Climate Map isimli kitabın çeviri özetidir. Bakanlığımızın görüşleri bulunmamaktadır.
İÇİNDEKİLER 1) Enerji Kaynaklı CO2 Emisyonlarının Güncel Durumu. 3 2) Tarihsel Emisyon Eğilimleri ve Göstergeleri... 5 3) Enerji Sektörü Eğilimleri... 8 2
Enerji Kaynaklı CO2 Emisyonlarının Güncel Durumu 2012 Yılında Enerji Talebi ve Emisyonlarının Durumu: İlk tahminlerimize göre; 2012 yılında fosil yakıt tüketiminden kaynaklanan emisyonlar yeniden arttı ve 31.6Gt gibi rekor bir seviyeye ulaştı. Bu durum 2011 yılında %1,4 oranında 0,4Gt emisyon artışı böyle devam ederse uzun vadede 3.6 C veya daha fazla miktarda bir ortalama sıcaklık artışına sebep olacaktır. Emisyonlardaki artış, küresel fosil yakıt tüketiminin artmasının bir sonucudur: Doğalgazda %2.7, petrolde %1.1, kömürde %0.6. Küresel eğilim önemli bölgesel farklılıkları da maskelemektedir. OECD üyesi olmayan ülkelerde emisyon yayımı %3,1 artmışken, OECD üyesi ülkelerde, yalnızca bir kısmında, %1,2 azalma meydana gelmiştir. 2012 Emisyon Dağılımı Çin in emisyon miktarı 2012 yılı için %3,8 oranında, 300Mt miktarında artmıştır. Bu artış son on yıl içerisindeki en düşük miktarlı artış olmakla beraber 2011 yılı artışının da yarısıdır, bu durum Çin in düşük karbonlu enerji üretim kapasitesini artırma ve enerji yoğunluğunu düşürme çabalarındaki başarısını göstermektedir. Kömür talebi %2,4 oranında arttı, talepteki en büyük artış sanayi sektöründen geldi. Elektrik üretimi %5,2 oranında artarken, elektrik üretiminde kömür kullanımı sadece %1,2 oranında arttı. Ek talebin çoğu ise hidroelektrik enerjisinden karşılanmıştır. 2012 yılında 18GW lik bir santral devreye alındı, bu artışta rüzgar ve güneş büyük rol oynadı. Elektrik sektöründe yapılan karbonsuzlaştırma çabaları on yıllık süre içerisinde birim üretim başına yayılan emisyon miktarında bir iyileşme ile sonuçlandı. 5 yıllık plan çerçevesinde, enerji yoğunluğu %3,8 oranında azaldı. 3
Çin deki birim üretim başına emisyon miktarı Ortadoğu da ise, enerji tüketimini düşürmekteki ısrar ve elektrik üretiminde doğalgaz kullanımının artmasının ışığında emisyonlar 55Mt CO2 eşdeğeri artmıştır. Hindistan ın emisyonları ise, kömür kullanımına bağlı olarak %2,5 oranında 45Mt civarında artmıştır. Bu şekil geçen seneye göre, daha düşük GSYH artışı ve kömürle alakalı konular sebebiyle daha düşük bir artışı ifade etmektedir. OECD ülkelerinde eğilimler çok farklıdır. Amerika Birleşik Devletleri nde CO2 yayımı, elektrik üretiminde kömür yerine doğalgazın tercih edilmesi sebebiyle yıllık bazda, 2012 yılında 200Mt miktarında, %3,8 oranında azaldı. HES dışı yenilenebilir kaynakların elektrik üretiminde kullanımının artması, düşük akaryakıt talebi ve kış sıcaklarının yüksek olmasıyla azalan ısı enerji enerjisi talebi gibi diğer faktörler ise düşüşün sağlanmasına yardımcı oldu. ABD NİN CO2 emisyonu son beş yılın dördünde 2010 yılı hariç olmak üzere düşmekteydi. ABD NİN 2012 seviyesi en son 90 ların ortalarında görülmüştü. ABD NİN Emisyon Miktarları 4
Avrupa Birliği nde ise 2012 yılı bazında CO2 emisyonları 50Mt civarında %1,4 oranında azalmıştır; ancak eğilimler ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir. Ekonominin daralması sebebiyle elektrik talebinin %0,3 azalmasıyla beraber, ucuz kömür ve karbon fiyatlarının düşüklüğü büyük yayıcılar için elektrik üretiminde doğalgazdan kömüre kısmen de olsa geçilmesi anlamını taşıyordu. Kömür talebi son on yıl ortalamasına göre %1,3 düşük kalırken bir önceki yıla göre %2,8 arttı. Buna rağmen eldeki veriler, Emisyon Ticareti Sisteminin üzerini örttüğü elektrik üretimi sektörü emisyonlarında %0,6 düşüş ve çimento, cam ve çelik gibi sanayi sektörleri emisyonlarında daha büyük bir düşüş olduğunu göstermektedir. HES dışı yenilenebilir enerjiden elektrik üretimi, destek politikaları sayesinde %18 oranında artmıştır. AB NİN en büyük ekonomisi olan Almanya nın emisyon miktarı 17Mt oranında artmıştır. Düşük kömür ve karbon fiyatları elektrik üretiminde kömür kullanımını %6 oranında arttırmıştır. İngiltere de ise, elektrik üretimi ve ısıtma için yüksek kömür kullanımı talebi nedeniyle emisyonlar 21Mt miktarında, %4,5 oranında artmıştır. İngiltere nin elektrik üretiminde kömür kullanımı %32 artarak doğalgazı yerinden etmiştir. Japonya nın emisyonları 2012 yılında %5,8 oranında yaklaşık 70Mt miktarında arttı. Benzer artış oranı en son yirmi yıl önce görülen bu artış oranının, Fukuşima nükleer kazasından sonra ülkenin elektrik enerjisi talebinin %90 ının LNG ve kömürle karşılanması sonucu ortaya çıkmıştır. Yakıt ithalat maliyetlerinin sonucunda Japonya nın dış ticaretinde yaklaşık 87 milyar dolarlık rekor bir açık meydana geldi. Tarihsel Emisyon Eğilimleri ve Göstergeleri 2012 yılı verilerinin daha uzun süreli bir bakış açısıyla ele alınması gerekir. 1900 yılından bu yana, emisyonların seviyesi ve coğrafi dağılımı önemli ölçüde değişmiş, 21. Yüzyılın ilk on yılından itibaren atmosferdeki CO2 seviyesinin bir önceki yüzyılın ilk on yılına göre on bir kat daha fazla birikim yaptığı görülebilir. Uluslararası depolar hariç olmak üzere, OECD ülkeleri 1900 lü yıllardaki emisyonların neredeyse tamamından sorumludur, şimdi ise OECD üyesi olmayan ülkeler emisyonların %60 ından sorumludur. OECD ülkeleri 2000 yılında enerji kaynaklı emisyonların %55 ini yaymışken, 2012 yılında %40 ını yaymıştır. Bu durum birincil enerji talebinin %40 ını, küresel GSYH NİN (satın alma paritesi açısından ) %55 iyle karşılaştırmak gereklidir. Çin in 2000 yılından bu yana yaydığı toplam emisyon seviyesi diğer BRICS ülkelerinin ( Brezilya, Rusya, Hindistan, Güney Afrika ) yaydığından daha fazladır. Hindistan 2012 yılında emisyonlarını artırarak dünyanın en büyük 3. emisyon yayıcısı konumunu güçlendirmiştir. Gelişmekte olan ülkeler ise, ürettikleri ürünlerde net ihracatçı olmak için emisyon artırma eğilimi göstermektedirler. Bu ülkelerin emisyonlardaki sorumlulukları ithalatçı ya da üretici olacağı ile ilgilidir 5
Dünya Emisyon Dağılımı 1900-2012 Enerjiden kaynaklı CO2 emisyonları, 1970 petrol krizinin ortaya çıkardığı ekonomik durgunluktan bu yana gözlemlenen birkaç düşüşle beraber küresel ekonomiyle yakın ilişki içinde olmaya devam etmektedirler. Ekonominin karbon yoğunluğu zaman içerisinde arttı (GSYH büyümesi CO2 büyümesine yol açtı ); fakat son on yıl içerisinde enerji talebi büyüme oranı arttı ve gelişmekte olan ülkelerdeki karbonsuzlaştırma oranı ise o ülkelerdeki fosil yakıt talebine bağlı olarak düştü. Dünya GSYH CO2 Emisyonları Artış Oranları OECD Avrupa veya ABD ile Çin veya Hindistan arasındaki GSYH ve CO2 eğilimlerinde yapılan basit bir karşılaştırma zaman içerisinde önemli bir farkı ortaya koymaktadır. OECD Avrupa veya ABD DE, GSYH son 40 yıl içerisinde iki ya da üç katına çıkarken emisyon oranları sırasıyla %2 ya da %18 artmıştır. Çin ve Hindistan da ise GSYH ile CO2 emisyonların birbirine yakın oranlarda artması, farklı ekonomik gelişimleri yansıtmaktadır. Bu durum, Çin in ABD NİN ekonomisinin üçte biri oranında olmasına rağmen 2006 yılında yaydığı emisyon bakımından ABD Yİ geçmesiyle sonuçlandı. 6
Belirli Ülkelerde GSYH ile Enerji Kaynaklı CO2 Emisyonları Küresel kişi başına düşen CO2 emisyonları, 1970 lerden 2000 li yılların başına kadar 3,7 ile 4 ton arasında bir artış göstermekteydi; son zamanlarda bu miktar şiddetle 4,5 ton civarına kadar arttı. Gelişmiş ülkeler, genellikle dünya ortalamasının çok üzerinde bir kişi başına emisyon miktarına sahiptirler; ancak bazı gelişmekte olan ülkeler de hızlı artışlar tecrübe etmektedirler. 1990 ve 2012 yılları arasında Çin de kişi başına düşen emisyon miktarı üç katına çıkıp Avrupa seviyesine ulaşırken, Hindistan ın kişi başına düşen emisyon oranı iki katından fazla artmasına rağmen hala dünya ortalamasının altındadır. Aynı dönemde, Rusya ve ABD DE kişi başına düşen emisyon miktarı büyük ölçüde düşmesine rağmen hala yüksek seviyelere yer almaktadır. Belirli Ülkelerde 1990 2012 Yılları Arası CO2 Emisyon Yoğunluğu 7
Enerji Sektörü Eğilimleri Elektrik ve ısı enerjisi üretimi sektörü tek başına en büyük CO2 emisyonu kaynağıdır. Bu sektör 2011 yılında 13 milyar tondan fazla ( 2000 yılı seviyesinden %40 daha yüksek ) CO2 emisyonu üretti. Bir ülkede kwh başına düşen CO2 miktarı o ülkedeki elektrik üretiminin doğasını yansıtmaktadır. Brezilya, Kanada, Norveç ve Fransa gibi büyük yenilenebilir ve nükleer portföyüne sahip ülkelerde bu oran en düşük seviyededir. Avrupa ülkeleri ve Rusya gibi ağırlıkla fosil yakıta dayalı, büyük oranda doğalgaz tüketen ülkelerin ise dünya seviyesinin altında oranlara sahiptirler. Birçok ülkede yenilenebilir enerjinin geliştirilmesi çabalarına rağmen, elektrik üretimi küresel seviyede hala kömüre bağımlı haldedir ve emisyonların yaklaşık dörtte üçü buradan kaynaklanmaktadır. Avustralya, Çin, Hindistan, Polonya ve Güney Afrika, elektrik üretiminde çok büyük oranda kömüre bağımlı ülkelere örnektir. En büyük son kullanıcı sektör kaynağı olarak, ulaşımdan kaynaklanan emisyon miktarı 2011 yılında 7 milyar ton seviyesi ile 2. sıradadır. Karayolu taşımacılığında petrolün hakim olduğu bu sektörün emisyon miktarı, 2000 yılından bu yana yıllık ortalama %1,7 artmaktadır; ancak farklı bölgesel eğilimlere göre farklılık göstermektedir. OECD ülkeleri ulaşım sektörü emisyon miktarı 3.3 milyar ton seviyesindedir. Küresel durgunluk sırasında 2000 yılı seviyesinin altına düşen ya da o günden bugüne kadar sabit seyreden ülkeler bulunmaktadır. Bazı ülkelerdeki piyasa doygunluğu ve artan verimlilik oranları ve emisyon standartları emisyonların artmasını yavaşlatıyor gibi görünmektedir. OECD harici ülkelerdeki ulaşım sektörü emisyon oranları ise 2000 yılından bu yana %60 artarak 2011 yılında 2.5 milyar ton seviyesine ulaşmıştır. Şimdiye kadar 50 den fazla ülke ulaşım sektöründe petrol kullanımını azaltmak için biyoyakıtların da harmanlamasını zorunlu hale getirdiler. Uluslararası havacılık ve deniz taşımacılığından kaynaklanan emisyonlar sürekli artmaktadır. Bu sektörden kaynaklanan emisyonlar 2000 yılında 0,8 milyar ton civarındayken 2011 yılında 1.1 milyar tona ulaştı. Sanayi sektöründen kaynaklanan emisyonlar ise, 1980 ler 1990 larda yaklaşık 4 milyar ton seviyesinde sabit kalmasına rağmen, 2000 li yılların başından itibaren %38 artarak 5.5 milyar tona ulaşmıştır. Bu artış OECD üyesi olmayan ülkelerden kaynaklanmaktadır. Çin ve Hindistan bu artış oranının %80 ini karşılamaktadır. Çin şu an sanayi sektöründe tüketilen toplam kömür miktarının %60 ını tüketmektedir. Sanayi sektörü toplam emisyon miktarının yaklaşık %30 u demir-çelik sektöründen oluşmaktadır. 8
Binalar sektöründeki CO2 emisyonları ise ( konut ve hizmetler dahil ), son yılın artış eğilimine uygun olarak, 2011 yılında 2,9 milyar tona ulaştı. Emisyonların en büyük kaynağı %50 lik oranla doğalgazdır ve bu emisyonun yaklaşık üçte ikisi OECD ülkelerinden (özellikle ABD ve Avrupa) kaynaklanmaktadır. OECD dışı ülkelerin petrol kaynaklı emisyonları 2011 yılında düşüş olmasına rağmen, OECD ülkelerini geçmiş durumdadır. Aydınlatmada, ısıtmada, mutfakta, soğutmada ve diğer ev aletlerinde elektrik talebinin artması, elektrik sektöründe değişiklikler meydana getirmiştir. 9