Kriz Ortamında Vergi Artırılması Yanlış



Benzer belgeler
Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

K R Ü E R SEL L K R K İ R Z SON O R N A R S A I TÜR Ü K R İ K YE E KO K N O O N M O İSİND N E D İKT K İSAT A P OL O İTİKA K L A AR A I

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ

TÜRK İŞGÜCÜ PİYASASI MESLEKİ EĞİTİM İSTİHDAM İLİŞKİSİ VE ORTAKLIK YAKLAŞIMI

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

YENİ HÜKÜMET PROGRAMI EKONOMİ VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ İÇİN DEĞERLENDİRME EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 30 KASIM 2015

Almanya da Zanaatkâr Kuruluşlarının Sistem ve Yapısı

İhracat azaldı, Merkez Bankası faiz indirdi

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Ekonomi Bülteni. 14 Aralık 2015, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

SAYIN BAKANIM SAYIN BAŞKAN OTOMOTİV SANAYİİ DERNEĞİ NİN SAYGIDEĞER TEMSİLCİLERİ DEĞERLİ MİSAFİRLER VE KIYMETLİ BASIN MENSUPLARI

YENİ EKONOMİ PROGRAMI YAPISAL DÖNÜŞÜM ADIMLARI 2019

Program Koordinatörü Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

Sayı: 2009/18 Tarih: Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı

TEB KOBİ AKADEMİ Tarım Buluşmaları. 13 Aralık 2012 İZMİR

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. Beyaz Eşya. İnşaat. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Ağustos

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 4 Ekim 2016

Dr. Mustafa KURUCA Isparta da Sosyal Güvenlik Reformunun Yansımaları ve Sosyal Güvenlikte Teşvik Uygulamaları konulu konferans verdi

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık


08 Kasım Ankara

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

15 Ekim 2014 Genel Merkez

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI. Dr. Süleyman BOLAT

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

KAMU ALIMLARI YOLUYLA TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YERLİ ÜRETİM PROGRAMI EYLEM PLANI

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Kasım 2015)

Enflasyon arttı, ihracat yavaşlıyor

tepav Nisan2011 N DEĞERLENDİRMENOTU 2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

- SOSYAL GÜVENLİK KURUMU NUN SAĞLIK ALANINDA ÜSTLENDİĞİ ÇOK ÖNEMLİ GÖREVLER BULUNMAKTADIR

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

Şeffaflık, Sürdürülebilirlik ve Hesap Verilebilirlikte Yeni Yaklaşımlar: Finansal Raporlama ve Denetim Penceresinden Yeni TTK

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

T.C ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI ÇALIŞMA VE İŞ KURUMU KIRIKKALE İL MÜDÜRLÜĞÜ

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Günümüzde, küreselleşme ve teknolojik gelişmeler, hızla gelişen ülkemizde nitelikli iş gücüne olan ihtiyacın her geçen gün artmasına neden olmuştur.

BELGESİ. YÜKSEK PLANLAMA KURULU KARARI Tarih: Sayı: 2009/21

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

FİNANSAL YÖNETİME İLİŞKİN GENEL İLKELER. Prof. Dr. Ramazan AKTAŞ

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Kredi AKTS TİCARET HUKUKU Yrd. Doç. Dr. Orhan Aldanmaz

TÜRK PERAKENDE SEKTÖRÜ VE BEKLENTİLERİMİZ

2017 OCAK-EYLÜL AYLARI TÜRKİYE VE MALATYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER. Doç. Dr. Ahmet UĞUR Malatya Ticaret Borsası Akademik Danışmanı

TÜRK-ARAP SERMAYE PİYASALARI FORUMU 2013 TÜRKİYE

ANKARA KALKINMA AJANSI.

RAKAMLARLA KONYA İSTİHDAMI FEYZULLAH ALTAY

Ocak 2015 HALI SEKTÖRÜ Ocak Aralık Dönemi İhracat Bilgi Notu. Tekstil, Deri ve Halı Şubesi İTKİB Genel Sekreterliği 01/2015 Page 1

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 58

ULUSLARARASI İŞGÜCÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ T.C. AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI

TÜRKİYE DE KOBİLERDE ENERJİ VERİMLİLİĞİ PROJESİ

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

2017 OCAK-TEMMUZ AYLARI TÜRKİYE VE MALATYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER. Doç. Dr. Ahmet UĞUR Malatya Ticaret Borsası Akademik Danışmanı

YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I

Tarımın Anayasası Çıktı

Hakan ATEŞ DenizBank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI. Sürdürülebilirlik vizyonumuz

Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi

GİRİŞİMCİNİN GÜNDEMİ

Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Yalın Altı Sigma Konferansı-5 / 7-8 Kasım 2014

1. Stratejik Yol Haritası Hazırlanarak Yararlanılabilecek Destekler

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

DIŞ TİCARET BEKLENTİ ANKETİ ÇEYREĞİNE İLİŞKİN BEKLENTİLER

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

ÖZGÜN FİKİRLERİNİZİ PROJELENDİRELİM

Toplam Erkek Kadin Ermenistan Azerbaycan Gürcistan Kazakistan Kırgızistan Moldova Cumhuriyeti. Rusya Federasyonu

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Dr. Vahdettin Ertaş. Finansal Erişim Konferansı. Açılış Konuşması. 3 Haziran 2014

Başkent Üniversitesi, 9. ÜSİMP Ulusal Kongresi 17 Mayıs Mart 2017, Ankara

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

SGK Başkanı, Naci Şahin Konferans Salonu Açılışını Yaptı

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Konuşmama ekonomik değerlendirmelerimle devam edeceğim.

T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI TÜRKİYE İŞ KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TUNCELİ İLİ 2008 YILI İŞGÜCÜ PİYASASI ARAŞTIRMASI SONUÇ RAPORU

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

TÜBİSAD Bilişim Çözümleri Platformu

Ekonomik Rapor 2011 KAYNAKLAR 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Mehmet TEZYETİŞ OSTİM Hizmet Merkezi Müdürü

Konuşmamda sizlere birkaç gün önce açıklanan İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı hakkında bilgi vereceğim.

PINAR ENTEGRE ET VE UN SANAYİİ A.Ş.

KALKINMA AJANSLARI ve

ÇORLU TİCARET VE SANAYİ ODASI DIŞ PAYDAŞ ANKET ANALİZ RAPORU

İSPANYA ÜLKE RAPORU AĞUSTOS 2017 ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat

Transkript:

T Ü R K İ Y E E S N A F v e S A N A T K A R L A R I K O N F E D E R A S Y O N U Yıl : 1 Sayı : 8 Aralık 2008 Kriz Ortamında Vergi Artırılması Yanlış Tüm dünyayı olumsuz yönde etkileyen ve ülkemizde de etkisini giderek daha da artıracağı belirtilen küresel krize karşı acilen tedbir alınması gerektiğini söyleyen TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Vergiler indirilemiyorsa, bari artırılmasın. Durgunluk içerisindeki piyasalar, bir vergi artışını kaldıramaz. dedi. sayfa 3 de

2 YERLİ MALININ ÖNEMİ HERKESE ANLATILMALI 2008 yılı verileri de, ülkemiz açısından 2009 un zor geçeceğini gösteriyor. Bizim çocukluğumuzda hararetle uygulanan Yerli Malı kullanma geleneği, özellikle bu ekonomik kriz döneminde hem daha büyük bir önem kazanıyor, hem de yeni yatırım gerektirmeyen bir çare olarak gözüküyor. Yerli malı Türk ün malı, her Türk onu kullanmalı Okullarımızda sıraların üstüne kendi yurdumuzda ve özellikle yöremizde yetişen yiyecek ve içecekleri sıralardık; fındık, fıstık, mandalina, portakal, evlerde analarımızın pişirdiği kurabiyeler, börekler, süt, ayran, meyve suları vs.. Şarkılarla, türkülerle yerli malı kullanmanın coşkusunu yaşıyor, daha bilinçli olmayı öğreniyorduk: Yerli malı, Türk ün malı Bu kriz döneminde hem bu geleneği hatırlatmak, hem de istihdamın garantisi olacağını vurgulamak istiyorum En azından denemekte fayda vardır. Cumhuriyetimizin ilk kuruluş yıllarından itibaren kutlanan Yerli Malı Haftası, aynı zamanda toplumsal dayanışmanın da somut örneklerindendir. Tüm dünyada küresel bir ekonomik oluşum yaşansa da, bize özgü bu Yerli Malı geleneğinin genç kuşaklara da anlatılıp aktarılması ve benimsetilmesi herkesin görevidir. Yeni kuşaklara göre eskimiş ve unutulmuş gibi gözüken geleneğin diriltilmesi, inanıyorum ki, o eski coşkuyu, heyecanı ve kendimize güveni yeniden su yüzüne çıkaracaktır. Bu sorumluluğu yerine getirmek ise herkese kıvanç verecektir. Eğer hemen harekete geçer ve bu geleneği diriltirsek, toplumun her kesimi duyarlı davranırsa, küresel krizin olumsuz etkileri en aza inebilir. Bana güvenin! Sizlere müjdeli bir haber daha vermek istiyorum. Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu olarak önemli bir adım atarak, tütün ve alkollü mamullerin Satış Belgesi işlemlerinin TESK ve TOBB a bağlı odalar tarafından verilmesini öngören protokol nihayet imzalanmıştır.tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme kurulu ile Devlet Bakanımız Sayın Murat Başeskioğlu nun katıldığı bir toplantıda bu konudaki beklentimiz gerçeğe dönüşmüş ve imzalar atılmıştır. Biliyorsunuz, 2003 yılından bugüne kadar satış belgesi düzenleme işlemleri Tekel Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü tarafından yapılıyordu..tesk ve TOBB ile imzalanan protokol sayesinde, 2009 yılından itibaren satış belgeleri artık kendi birliklerimiz ve odalarımız tarafından verilecektir. Aksaklık olmaması için her önlemi alarak, yetkili oda personelimizin eğitimleri de tamamlanmıştır. Bir kez daha yinelemek istiyorum; aldığımız sorumluluğu en iyi şekilde ve engin deneyiminizle yapacağınıza inancım tamdır Esnaf ve Sanatkarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Bitmekte olan 2008 yılını uğurlarken, 2009 un ülkemiz ve milletimiz için, sevgili esnaf ve sanatkar kardeşlerim için sağlık, mutluluk içinde geçmesini diliyorum. Allah hepinize hayırlı işler ve başarılar nasip etsin. Saygılarımla. İçindekiler Kısa Haberler 3 Esnaf ve Sanatkar İşletmelerine Yönelik 7 Danışmanlık Sistemi Genç İstihdamı - Esnaf-Sanatkarlar 9 ve Mesleki Eğitim Geçti Türkiye nin Pazarı Sür Hesabını 11 Brezilya ya Nasıl Bir Kooperatifçilik Anlayışı İstiyoruz? 13 2011 den İtibaren Tüm Yeni Araçlara Gündüz Otomatik 15 Yanan Farlar (Drl Sistemi ) Geliyor. Yaşasın Esnaf Spor! 16 Bendevi PALANDÖKEN TESK Genel Başkanı

3 Palandöken, Kriz Ortamında Vergi Artırılması Yanlış Tüm dünyayı olumsuz yönde etkileyen ve ülkemizde de etkisini giderek daha da artıracağı belirtilen küresel krize karşı acilen tedbir alınması gerektiğini ifade eden TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Vergiler indirilmiyorsa, bari artırılmasın. Durgunluk içerisindeki piyasalar, bu vergi artışını kaldıramaz. dedi. Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, küresel krizin tüm dünyayı olumsuz yönde etkilediğini belirterek, Krize karşı önlem olarak tüm dünyada keynesiyen politikalar uygulanarak harcamaların artırılması önerilirken, bizde bunun tamamıyla tersi bir yaklaşımla hükümetçe, vatandaşların harcamalarını kısıtlayıcı vergi yükümlülükleri öngörülmesi kabul edilemez. Bu bağlamda olmak üzere, vergi ve cezaların her yıl yeniden değerleme oranında otomatik olarak artırılmasını yanlış buluyoruz. 2009 yılının tüm vatandaşlarımız için sıkıntılı geçeceği beklentisi karşısında bu otomatik artış bu yıl uygulanmamalı diye konuştu. TESK Genel Başkanı Palandöken, Vergi Usul Kanunu ile diğer vergi kanunlarına eklenecek birer cümlelik geçici madde ile vergilerin artmasının önlenebileceğini söyledi. Palandöken, vergilerin enflasyon oranında artmasını yanlış bulmadıklarını, ancak 2009 yılının ekonomi yönünden çok zor geçeceğini, bu nedenle de yalnızca 2009 yılına mahsus olmak üzere vergi ve ceza oranlarının artırılmaması gerektiğini belirtti. Palandöken özetle şunları söyledi: 2009 yılının tüm vatandaşlarımız için zor bir yıl olacağı şimdiden belli oldu. Bu dönemde vergi oranlarının yüzde 12 oranında yükseltilmesi zaten durgunluk içerisindeki piyasalar üzerinde daha da daraltıcı etkiler yapacak, oluşacak psikolojik baskı da, bu olumsuzluğu arttıracaktır. Bu nedenle, vergilerin yeniden değerleme oranında arttırılması uygulamasından vazgeçilmelidir. Bu çok zor bir iş de değil. Vergi Usul Kanunu ile diğer vergi kanunlarına eklenecek birer cümlelik geçici madde ile bu sorun çözülebilir şeklinde konuştu. Palandöken ayrıca, vergi gelirlerinin vergi oranları yükseltilerek değil, ekonomideki canlanmayla artacağını, bunun için de hükümetin asıl yapması gerekenin vergi artışları değil, tüketimi canlı tutacak, harcamaları arttırıcı, önlemler olması gerektiğinin altını çizdi. Açılan Kapanan İşyeri İstatistikleri Yılın ilk 11 aylık döneminde açılan kapanan işyeri sayısının geçen yılın aynı dönemi ile karşılaştırılması: 2007 (11 Ay) 2008 (11 Ay) Değişim Açılan İşyeri Sayısı 159.338 157.466 % - 1,17 Kapanan İşyeri Sayısı 109.398 109.122 % - 0,25 Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Sicil Gazetesi verilerine göre, 2008 yılının ilk 11 ayında açılan işyeri sayısında, 2007 yılının aynı dönemine göre % 1,17 lük, kapanan işyeri sayısında ise % 0,25 lik bir azalma olmuştur. 2008 Kasım ayında açılan - kapanan işyeri sayısının geçen yılın aynı ayı ile karşılaştırılması 2007 (Kasım) 2008 (Kasım) Değişim Açılan İşyeri Sayısı 13.243 11.595 % -12,4 Kapanan İşyeri Sayısı 9.175 6.937 % -24,3 2008 yılı Kasım ayında, 2007 yılı Kasım ayına göre açılan işyeri sayısında % 12,4 lük, kapanan işyeri sayısında ise % 24,3 lük bir azalma gerçekleşmiştir.

4 KRİZSAVAR BAKKAL AMCA Ekonomik darboğaza düşen vatandaş, marketleri bıraktı bakkallara sarıldı. Yarınları net göremeyen tüketici kredi kartlarıyla alışverişten vazgeçince, hipermarket kasalarındaki kuyruklar kısalmaya, bakkaldaki veresiye defterleri kabarmaya başladı. Son yıllarda dev marketlerin gölgesinde kalan toplumsal yaşamın geleneksel bakkal ı dünyayı sarsan ekonomik krizle birlikte yeniden hatırlandı. Faiz yükü korkusuyla kredi kartı kullanmaktan imtina eden vatandaş, bakkalına dönmeye başladı. Veresiye defterleri de yeniden dolmaya başladı. PAZAR ESNAFINDAN ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE SATIŞ DERSİ Nevşehir'de üniversite öğrencileri, satış ve pazarlama konusunda pazar esnafının tecrübelerinden faydalanıyor. Nevşehir'in Ürgüp ilçesine bağlı Mustafapaşa beldesinde bulunan Özel Kapadokya Meslek Yüksekokulu Bankacılık ve Sigortacılık Bölümü öğrencileri, Satış ve Pazarlama Teknikleri derslerini okul yerine sebze ve meyve pazarında işliyor. Satış ve pazarlama konusunda derslerde öğrendikleri teorik bilgileri pratiğe dönüştürmek ve müşteri ilişkileri konusunda pazar esnafının tecrübelerinden faydalanmak için her hafta öğretmenleri nezaretinde Ürgüp Sebze ve Meyve Pazarı'na geliyorlar. Tezgahta sürekli olarak esnaftan halkla ilişkiler konusunda taktikler alan geleceğin bankacı ve sigortacıları, Pazarda satış yapmanın kendilerine çok şey öğrettiğini belirttiler. YUVADAKİ ÇOCUKLARIN YÜZÜNÜ MİNİBÜSÇÜLER ODASI GÜLDÜRDÜ. Sakarya'da minibüsçü esnafı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na (SHÇEK) bağlı Arifiye Çocuk Yuvası'nda kalan çocukları bayram öncesi giydirdi. Adapazarı Minibüsçüler Odası, Arifiye Çocuk Yuvası'nda kalan 7-13 yaş grubundaki 67 çocuğu, tepeden tırnağa giydirdi. Anneleri ile birlikte çocuk giyim mağazasında kendilerine kıyafet beğenen çocuklar, yeni kıyafetleriyle sevinçli bir şekilde yurda geri döndü. Minibüsçüler Odası yetkilileri minibüsçü esnafı olarak bayram öncesi yetiştirme yurdunda kalan çocukları sevindirmenin kendilerini mutlu ettiğini söylediler. ŞIRNAK ESOB'TAN ÖĞRENCİLERE KIRTASİYE YARDIMI Şırnak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (ESOB), öğrencilere kırtasiye yardımında bulundu. ESOB yöneticileri dün okulları dolaşarak okul müdürleri tarafından tespit edilen öğrencilere kırtasiye yardımında bulundu. ESOB yetkilileri Kırtasiye yardımını tespit ettiğimiz okullarda dağıtıyoruz. Şu anda birkaç okula kırtasiye yardımını dağıttık. Bundan sonrada geri kalan okullarımızda dağıtacağız.önümüzde günlerde de kışlık giyim yardımının gelmesini bekliyoruz şeklinde konuştular. Bin öğrenciye kırtasiye yardımında bulunan ESOB, daha önce de 600 öğrenciye kırtasiye yardımı yapmıştı. SAKIP SABANCI MÜZESİ'NDE TAKSİCİ GÜNÜ Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), İstanbul'un nabzını tutan taksicilerle bağını güçlendirmek amacıyla, her sergi döneminde düzenlediği Taksici Günü, bu kez Dalí sergisi için tekrarlandı. 3 Aralık Çarşamba günü, 10.00-22.00 saatleri arasında müzeye gelen taksiciler, "İstanbul'da bir Sürrealist: Salvador Dalí" sergisini ücretsiz gezdi. Etkinlik, İstanbul Otomobilciler Esnaf Odası aracılığıyla taksi şoförlerine iletilen "Müzeyi bulana giriş bedava!" mesajlı davetiyelerle duyuruldu. Ayrıca duraklara asılan "Giriş ve ikram bizden, gelmesi ve gezmesi sizden!" sloganlı afişlerle, şoförlerin haberdar olması sağlandı. ŞEHİT OLAN POLİS MEMURUNUN, KREDİ BORCUNU ESNAF ÖDEDİ Kars'ın Kağızman ilçesinde görevi başında kalp krizi geçirerek şehit olan polis memurunun kredi borcunu ödeyen 8 esnafa teşekkür belgesi verildi. Geçtiğimiz aylarda görevi başında kalp krizi geçirerek şehit olan polis memuru İhsan Kızıltan'ın 10 bin YTL'lik kredi borcunu görev arkadaşları ve 8 esnaf ödedi. Esnafa, duyarlı davranışlarından dolayı Kağızman Kaymakamı Çetin Çelik, tarafından teşekkür belgesi verildi. Düzenlenen teşekkür toplantısında konuşan Kaymakam Çetin Çelik, "Kağızman esnafı her zaman bizlerle dayanışma içerisindedirler. Emniyet Müdürlüğü'nün yaptığı faaliyetlerde de desteklerini esirgemeyerek yardımlarda bulundular. Ben buradan esnaflarımızı kutluyorum" diye konuştu.

5 GİRİŞİMCİ KURSUNA GİDEREK EĞİTİM ALAN 2 KADIN, EV YEMEKLERİNİN SATILDIĞI İŞYERİ AÇTILAR. Malatya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği'nin düzenlediği Kadın Girişimciliğini Destekleme Projesi kapsamındaki seminerlere katılarak eğitim alan 2 ev kadını, kentin ilk Mantı evini açarak, girişimci oldular. Malatya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği'nin Kadın Girişimciliğini Destekleme Projesi seminerlerine katılan Nihal Erciyas ve Halime Aktaş adlı kadınlar, Fuzuli Caddesi nde ev yemeklerinin satışa sunulduğu kendi işyerlerini açtılar. ESNAF KRİZE KAMPANYA İLE DİRENİYOR. Mersin'de bir et lokantası, ekonomik krize düzenlediği 'Bir dürüme 500 YTL' kampanyası ile direniyor. Dünyayı saran global ekonomik kriz her geçen gün etkisini arttırarak devam ederken, ülkemizde ise küçük esnaf krize karşı kendince çözümler üretiyor. Mersin merkez Toroslar ilçesindeki 'Ciğerci Doğan' adlı et lokantasının sahibi Doğan Özgişi, lokantasında krize karşı durabilmek için 'Bir dürüme 500 YTL' adı altında bir kampanya düzenledi. Kampanya kapsamında müşterilerin doldurduğu kuponların bir kutuda biriktirildiğini, her ayın 15'i ile 30'unda, yine müşterilerin huzurunda yapılan çekilişle talihlilerin belirlendiğini ifade eden Özgişi "Burada bir taraftan krize meydan okurken, bir taraftan da aktif bir program uyguluyoruz. Gerçekten bu kampanyanın faydasını da görüyoruz. İşlerimiz krizden çok fazla etkilenmeden devam ederken, bir yandan da asgari ücret tutarındaki hediyemizle müşterilerimizin ekonomisine katkı sağlıyoruz. Bu şartlarda diğer esnaf arkadaşlarımız da benim gibi düşünüp, benim gibi hareket ederlerse, krizin bizleri çok fazla etkilemeyeceğini düşünüyorum" diye konuştu. KAMYONET KASASINI DÜKKAN HALİNE GETİREN KÜTAHYALI GENÇ, KÖY KÖY DOLAŞARAK HALKIN BAKKALİYE İHTİYACINI KARŞILIYOR. Kütahya'da bir genç, kasasını bakkal dükkanı haline getirdiği kamyonetiyle köy köy dolaşarak satış yapıyor. Kamyonetin kasa kısmını kapattırıp içerisine 300'e yakın gıda maddesi koyan 27 yaşındaki Ali Şemin, köy köy dolaşarak halkın bakkaliye ihtiyacını karşılıyor. 6 yıldır seyyar satıcılık yaparak geçimini sağladığını belirten Şemin, "Askerden geldikten sonra bir iş bulamayınca kamyonetle seyyar satıcılığa başladım. Bir süre önce de kamyonetin kasa kısmını kapatıp içine raflar yaptırdım. Kamyonetin içerisine toptancılardan aldığım yaklaşık 300'e yakın gıda maddesini koyarak bakkalı olmayan köyleri tek tek geziyorum. Ürünlerin fiyatı marketlerle aynı. Bu şekilde bakkalı olmayan 100'e yakın köy sakininin gıda ihtiyacını ben karşılıyorum. Satılan tüm ürünlere fiş veya fatura kesiyorum" dedi. BERBERLERDEN HUZUREVİNE ZİYARET Antalya'da Huzurevi'ni ziyaret eden berberler, yaşlıları tek tek tıraş etti.antalya'da aralarında yüzme dalında çeşitli şampiyonalarda 18 madalyası bulunan Burak Altun'un da bulunduğu bir grup berber huzurevini ziyaret etti. Son 3 yıldır gelenek haline getirdikleri huzurevi ziyaretlerini bu yılda gerçekleştiren 45 berber, yaşlıların ellerini öperek gönüllerini aldı. Huzurevinde kalan yaşlıları tıraş eden berberler, amaçlarının toplumsal dayanışmayı arttırmak olduğunu söyledi. BAKKALLAR ODASINDAN ÜCRETSİZ SATIŞ VE PAZARLAMA TEKNİKLERİ KURSU Şanlıurfa Bakkallar ve Bayiler Esnaf Odası tarafından üyelerinin mesleki bilgi ve becerilerini arttırmak amacıyla Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü'nün katkılarıyla ücretsiz Satış ve Pazarlama Teknikleri Kursu" açıldı. Konu ile ilgili olarak bir basın açıklaması yapan Şanlıurfa Bakkallar ve Bayiler Esnaf Odası yetkilileri "Esnaflarımızın ve yanlarında çalışan elemanlarının mesleki bilgi, becerilerini geliştirmek, sertifikalandırmak, sahadaki verimliliğini arttırmak, müşteri ile ilişkilerini sağlamak ve iş yerinin kazancını arttırmak düşüncesi ile yönetim kurulumuzla birlikte bu kursu başlattık. 26 Kursiyerin katıldığı kursumuz çok yoğun ilgi gördü, yoğun talep üzerine 2. etap kursumuzun başlatılması için girişimlerde bulunduk. şeklinde konuştular. Kurs ücretsiz olarak veriliyor.

6 TEKNOLOJİK BERBER GÖRENLERİ ŞAŞKINA ÇEVİRİYOR. Konya'nın Beyşehir ilçesinde faaliyet gösteren bir berber salonu, müşterilerine sunduğu teknolojik imkanlarla görenleri şaşkına çeviriyor. İsmi "Teknolojik Berber"e çıkan kuaför salonu, müşterilere sunulan teknolojik imkanlar nedeniyle yoğun ilgi görüyor. Berber salonunun sahibi Yasin Sümbül, işyerinde birkaç yıl arayla yaptıkları değişimle Türkiye'de örnek gösterilebilecek bir kuaför salonu oluşturmaya çalıştıklarını belirterek, " İşyerimizde müşteri koltuğu karşısında bulunan aynalar üzerine yerleştirdiğimiz LCD monitörler vasıtasıyla müşteriler tıraş esnasında film ya da maç izleme imkanı bulabiliyor. Bu sayede müşteri tıraş olurken canı sıkılmamış oluyor" dedi. Sümbül ;"Müşterimiz eğer isterse tıraşın başlangıcından sonuna kadar bunu canlı olarak karşısındaki monitörden izleyebiliyor. Ense tıraşını görüp, ilave isteklerini buna göre şekillendirebiliyor. Eskiden müşterinin ense tıraşını, tıraş şeklini görmesi için hizmetten sonra ayna tutardık. Ama bu teknolojik imkan sayesinde bu uygulama işyerimizde tarihe karıştı. İnternet adresimize girip canlı yayın linkine tıklayan müşterilerimiz, çocuklarının tıraşını isterse evinden ya da bulunduğu adresten önündeki bilgisayarlar aracılığıyla izleyip bizlere e-mail atarak ya da MSN'den yararlanarak yönlendirmede bulunabiliyor. Yine müşterilerimiz, işyerimizdeki yoğunluğu sanal ortamda görüp ona göre telefon ya da MSN sistemi ile randevu alıp, sıra beklemeden tıraş olabiliyor." şeklinde konuştu HAL ESNAFINDAN BEREKET DUASI Antalya'da toptancı hali esnafı, sabah namazının ardından güne satışların artması için dua ederek başlıyor. Ekonomik kriz nedeniyle satışları olumsuz etkilenen ve Türkiye'nin yaş sebze ve meyve ambarı olarak bilinen Antalya'da, komisyoncular, üreticiler ve halde çalışanlar, yeni güne Hal Camii imamının yaptığı dua ile başlıyor. Yeni güne imamın okuduğu bereket duası ile başlayan hal esnafı, "Satışların artması için dua ediyoruz" dedi. Hal esnafı Dünya'yı sarsan küresel ekonomik krizden çok etkilendi. Bankalar kredi vermiyor. Esnaf çekini döndüremiyor. Hayırlısı diyerek satışların artması için dua etmeye devam edeceğiz" diyor. Halden sebze meyve almaya gelen pazarcı Adnan Uğurlu, "Türkiye şu an krizde fiyatlar durgun. Müşteri yok, alım satım yok bekliyoruz. Her sabah satışlarımızın artması için ellerimizi açarak ekonomik krizin bir an önce bitmesi için dua ediyoruz" diye konuştu.

7 ESNAF VE SANATKAR İŞLETMELERİNE YÖNELİK DANIŞMANLIK SİSTEMİ Zehra KAYA ARGE Müdür Vekili zehrakaya@tesk.org.tr Esnaf ve sanatkarlar meslek kuruluşlarının danışmanlık ve eğitim hizmetlerinin, bu konuda uzman diğer kurumlarla işbirliği içinde birlikte sunulması, hem TESK e ve esnaf ve sanatkarlara hem de bu konuda uzman ve görevli olan kurumlara hedef kitleye ulaşma anlamında yarar sağlayacaktır. Esnaf ve sanatkar meslek kuruluşlarının çalışma usul ve esaslarını düzenleyen 5362 sayılı Kanuna göre bu kuruluşların kurulma nedeni; öncelikle esnaf ve sanatkârlar ile bunların yanlarında çalışanların meslekî ve teknik ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlerine uygun olarak gelişmelerini ve meslekî eğitimlerini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak, meslek disiplini ve ahlâkını korumaktır. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere; esnaf ve sanatkarlar odaları, birlikleri, federasyonları ve TESK in asli görevi, üyeleri olan esnaf ve sanatkarlara mesleki eğitim ve danışmanlık hizmetlerini sunmalarıdır. Bu görev yasalarla TESK ve bağlı kuruluşlarına verilmiş olmasına karşın, çeşitli nedenlerle bu hizmetler yeterli düzeyde sunulamamaktadır. Bunun en önemli nedeni ise finansal problemlerdir. Esnaf ve sanatkarlar meslek kuruluşlarının danışmanlık ve eğitim hizmetlerinin, bu konuda uzman diğer kurumlarla işbirliği içinde birlikte sunulması, hem TESK e ve esnaf ve sanatkarlara hem de bu konuda uzman ve görevli olan kurumlara hedef kitleye ulaşma anlamında yarar sağlayacaktır. Mesleki eğitim çalışmaları açısından, aslında TESK ve bağlı kuruluşları çok önemli mesafeler kaydetmiş durumdadır. TESK, 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu ile meslek kuruluşlarına verilen görevleri kendi mevzuatına da yansıtan, işletmelerde yapılan mesleki eğitimle ilgili olarak düzenlemeler getiren, eğitim ve belgelendirme yapılmayan meslek dallarında Milli Eğitim Bakanlığının sistemini kendi organizasyonu içinde kuran ülkemizdeki tek meslek kuruluşudur. Özetle esnaf ve sanatkarlar meslek kuruluşlarında mesleki eğitim hizmet sunumu açısından alt yapının kurulduğu, ancak uygulamada birtakım sorunlar yaşandığı söylenebilir. Mesleki eğitim ve danışmanlık, meslek kuruluşlarının görev ve sorumlulukları alanları dikkate alındığında birbiri ile bütünleşmiş iki kavram olmasına karşın danışmanlık hizmetlerinde mesleki eğitimde olduğu kadar kurumsallaşma sağlanamamış, teşkilat birimlerinde bir örnek ve çalışma sınırları belirlenmiş yapılar kurulamamıştır. Elbette esnaf ve sanatkarlar odaları, birlikleri ve federasyonlarının bir çoğu üyelerine çok çeşitli alanlarda danışmanlık sunmakta, üyelerini yönlendirmekte, bazı durumlarda onlar adına işlerini takip etmekte ve onlar adına girişimlerde bulunmaktadır. Ancak bu hizmetlerin standart, ölçülebilir, kısa-orta ve uzun vadeli olarak planlanmış ve her teşkilat biriminde ihtiyaç odaklı olarak sunulabildiği söylenemez. Aşağıda, TESK ile teşkilat yapısı ve görev ve sorumlulukları açısından benzer olan 2 ülkenin meslek kuruluşlarının danışmanlık hizmetlerine değinilmektedir. Bu örnekler TESK in kendi bünyesinde geliştirebileceği danışmanlık sistemine model oluşturabileceği düşüncesi ile verilmiştir. ALMANYA MODELİ: Almanya da günümüzde 962.000 esnaf ve sanatkar işletmesi bulunmakta ve bu işletmeler yaklaşık 4.8 milyon kişiye istihdam imkanı sağlamaktadır. Esnaf ve sanatkarların rekabet gücünün arttırılması, finansmana erişimlerinin sağlanması, ürün geliştirme, ürün tasarımı gibi becerilerin geliştirilmesi, üretim ve yatırım planlamasının profesyonelleştirilmesi, kurumsal kapasitelerinin elde edilen bilgileri doğru değerlendirecek yetkinliğe ulaştırılması, Almanya da 1950 li yıllarda önem kazanmış ve danışmanlık hizmetlerinin önde gelen konularını oluşturmuştur.

8 İlk olarak 1954 yılında Federal Hükümet ve eyaletlerin finans kaynakları tahsis etmesi ile esnaf ve sanatkarlar odaları bazında işletme danışmanlığı merkezleri oluşturulmaya başlanmıştır. Bu merkezler özellikle piyasa şartlarında rekabet gücü olmayan işletmeleri desteklemeyi hedeflemektedir. Günümüzde Federal Hükümet, Sanayi ve Çalışma Bakanlığı (BMWA) aracılığı ile tüm ülkede 467 Danışmanlık Merkezini finanse etmektedir. Bu merkezlerin 337 si esnaf ve sanatkarlar odalarında, 130 u eyalet mesleki federasyonlarında kurulmuştur. Merkezlerde verilen danışmanlık hizmetlerine en yüksek talep %76 ile 1-9 kişi istihdam eden mikro işletmelerden gelmektedir. Bakanlık danışmanlık ücreti için odalara danışman başına ödenek tahsis etmekte (2008 yılında danışman başına 17.600 /yıl), eyalet hükümetleri ek ödenek ayırmakta, odalar giderlerin eksik kalan kısımlarını karşılamaktadır. Odalar bu hizmetlerin sunumu ile ilgili olarak genellikle kısıtlı bazı harcamalar dışında mali bir yük altına girmemektedir. Merkezlerde en fazla talep gören konular; işletme yönetimi, finansman/ yatırım, muhasebe, hukuki sorunlar ve sigorta, iş devri, pazarlama/satış, organizasyon, personel işlemleri, standartlar, iş güvenliği, iş planlaması olmaktadır. Almanya da zanaatkarlar odaları tarafından danışmanlık hizmetlerinden üyelerin memnuniyetini ölçen araştırmalarda, memnuniyet oranının %80 leri aştığı görülmektedir. FRANSA MODELİ: Fransa da zanaatkarlık sektöründe, 10 dan az işçi çalıştıran küçük işletme sayısı 880 bin civarındadır. Bu 880 bin işletmede yaklaşık 3 milyon kişi ücretli olarak çalışmaktadır. Fransa da zanaatkarlar odalarının verdiği danışmanlık hizmetleri iş kurma ve iş geliştirme olarak iki ana bölüme ayrılmıştır. İş kurma aşamasında işyeri açma ile ilgili değişik kurumlar nezdinde yapılacak bürokratik işlemler tek bir noktada ve tek bir form üzerinde birleştirilmiştir. İşyeri açacak zanaatkar odadan aldığı bir formu doldurup tekrar odaya teslim etmekte ve oda, bu formu diğer ilgili kurum ve kuruluşlara göndererek tüm kuruluş işlemlerini yapmaktadır. İşyeri açmak isteyen kişi bu süreçte oda tarafından verilen bir haftalık işyeri yönetme eğitimine katılmaktadır. İşyeri açabilmek için bu eğitime katılmak zorunlu tutulmuştur. Aynı zamanda odalar bünyesinde danışmanlık ve destek birimi adı altında birimler kurulmuştur. Bu birimler; vergi, kredi-finansman, teşvikler, sosyal güvenlik, adli sicil, fuarcılık, pazarlama, ihracat, yeni teknolojiler, bilişim teknolojileri, işyeri açmakapatma işlemleri, sektörel konular (gıda sektöründe hijyen ve sağlık gibi), vb. konularda işyeri sahibi olan ya da işyeri açmak isteyenlere danışmanlık hizmeti vermektedir. Birimlerde iş yoğunluğuna ve talebe bağlı olarak tam ve yarı zamanlı danışmanlar istihdam edilmektedir. Danışmanlık hizmetleri temel konularda ücretsizdir. Ancak karmaşık hukuki sorunlarla ilgili danışmanlık görevinde ücret alınmaktadır. Danışmanlık ücretleri Fransa da yüksek olduğu için, özellikle küçük ölçekli işletmeler bu hizmetlere ilgi göstermektedir. SONUÇ: Ülkemizde esnaf ve sanatkar işletmelerinin iş kurma ve işini geliştirme sürecinde, özellikle günümüzün acımasız rekabet ortamında danışmanlık hizmeti alması önemli bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmaktadır. Bu hizmetin kolay ulaşılabilir, esnaf ve sanatkarın ihtiyacı ile uyumlu ve en azından temel konularda ücretsiz olması gerekir. Esnaf ve sanatkarlar meslek kuruluşları bünyesinde danışmanlık merkezleri kurulması elbette en tercih edilen seçenek olacaktır. Ancak teşkilat birimlerinin bugünkü mali yapısı ve sahip oldukları gelir kaynakları ile bunun altından kendi başlarına kalkmaları çok gerçekçi görülmemektedir. Esnaf ve sanatkarlarla doğrudan ya da dolaylı faaliyetler yürüten çeşitli kamu kurumları ile TESK ve bağlı kuruluşları arasında işbirlikleri kurulması öncelikle değerlendirilmesi gereken bir yöntem olarak düşünülmelidir. Kurulacak işbirliği kapsamında; öncelikle esnaf ve sanatkarlar açısından yerel, bölgesel ve sektörel ihtiyaçlar belirlenmeli, bu ihtiyaçları karşılayacak danışmanlık desteği meslek kuruluşları ve ilgili kamu kurum ve kuruluşları ve elbette üniversiteler tarafından işbirliği içinde verilebilmelidir. Verilecek hizmetin finansmanını karşılamak konusunda ise, meslek kuruluşlarına Devlet desteği sağlanması hizmetin kalitesini ve sürdürülebilirliğini sağlamak yönlerinden en azından ilk aşamada zorunlu görülmektedir.

9 GENÇ İSTİHDAMI - ESNAF-SANATKARLAR VE MESLEKİ EĞİTİM Nuran SENAR Eğitim ve Planlama Müdürü egitimmd@tesk.org.tr Bilindiği gibi, ekonomi küreselleşmenin varlığını en çok hissettirdiği, hızlı değişimlerin yaşanmasına sebep olduğu alanların başında gelmektedir. Gerek gelişmiş ülkeler, gerekse gelişmekte olan ülkeler olsun, bu değişken yapı içerisinde ekonomilerini dinamik bir yapıya kavuşturmak için bir dizi önlemler almak durumundalar. Bu süreçte; arz talep dengelerindeki değişiklikler, bazı sektörlerin önemini yitirmesi, pazarda yaşanan daralma, üretimin azalması ve ekonomik küçülme öngörülüp önlem alınmadığı takdirde yaşanabilecek muhtemel riskler arasındadır. Gençlerin çalışma hayatına etkin bir şekilde girebilmesinin en etkin yoluysa eğitim süreci içinde özellikle mesleki eğitimle doğru alana yönlendirilmelerinin sağlanmasıdır. Bu sürecin doğru işleyebilmesi için eğitim istihdam ilişkisi doğru şekilde kurulmalıdır. Eğitim politikalarında istihdamın, istihdam politikalarında da eğitim faktörünün yerini alması gerekmektedir. Bu risklerin hemen hemen hepsi bir biriyle bağlantılı ve biri birinin tetikleyicisi durumundadır. İşsizlik de bu risklerin çıkacağı ortak kapıdır. İssizlik öncelikle gelişmekte olan ülkeler olmak üzere tüm ülkelerde sıkıntı yaratan bir sonuçtur. Ülkemizde de oldukça yüksek olan işsizlik oranının, gerekli önlemler alınmadığı takdirde her geçen gün artış göstereceği görülmektedir. İşsizlik oranındaki artış, işsizlik sorunu yaşayan her ülke gibi, bizde de işgücü kaybına ve yeterli istihdamın sağlanamamasına neden olmaktadır. Sağlam bir ekonomiye sahip olmanın en temel şartlarından birisi olan ve üretimin yeterince gerçekleşmemesine neden olan işgücü kaybı, ancak tutarlı istihdam ve ekonomi politikaları ile önlenebilmektedir. Son 30 yıldır artan nüfusumuzla birlikte istihdam yaratma bir zorunluluk haline gelmiştir. Son yıllarda istihdam için önemli olan iki faktörden; nüfus artış hızında belirli bir düşüş yaşanmasına ve ekonomik büyümenin sağlanmasına rağmen istihdam yaratılamaması hala bir sıkıntı olarak gündemdeki yerini korumaktadır. İstihdamı bir bütün olarak ele alıp uzun vadeli çözümler üretmenin yanı sıra kadın istihdamı, genç istihdamı, özürlü istihdamı gibi risk gruplarına yönelik olarak da çözüm arayışlarına girilmelidir. Bu kesimlerin ekonomi üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi sağlanmalıdır. Genç nüfus her alanda olduğu gibi ekonomide de ülkelerin en önemli kaynaklarındandır. Ülkemizde de genç nüfusun yoğun olmasına karşın, bu kaynağın olumlu yönde kullanılmaması bir çok sorunu beraberinde getirmektedir. Gençlerin istihdamının sağlanamaması sosyal hayattan dışlanma, güven kaybı, suça yönelme, aile ve çevreden kopma gibi sosyal etkiler ortaya çıkarabilmektedir. Gençlerin çalışma hayatına etkin bir şekilde girebilmesinin en etkin yoluysa eğitim süreci içinde özellikle mesleki eğitimle doğru alana yönlendirilmelerinin sağlanmasıdır. Bu sürecin doğru işleyebilmesi için eğitim istihdam ilişkisi doğru şekilde kurulmalıdır. Eğitim politikalarında istihdamın, istihdam politikalarında da eğitim faktörünün yerini alması gerekmektedir. Gençlere yönelik istihdam politikaları hazırlanırken, bu istihdamın büyük bir bölümünün özel kesimden karşılanacağı düşünülerek, genç istihdamına yönelik teşvikler de arttırılmalıdır. KOSGEB tarafından uygulanan Nitelikli Eleman Desteği gibi desteklerin arttırılmasıyla işletmelerin genç nüfustan yararlanması teşvik edilmelidir. Özellikle 1-9 kişi arasında çalışanı olan ve büyük bir bölümünü esnaf-sanatkarların oluşturduğu mikro işletmeler, Devlet teşvik ve desteklerinden en fazla payı alması gereken işletmelerdir. Türkiye İstatistik Kurumu 2008 Temmuz dönemi Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre, son bir yıl içerisinde istihdam edilen kişi sayısında 373 bin kişilik bir artış sağlanmış olup, bu sayının % 61,9 nun istihdamını 1-9 kişi arası çalışanı olan mikro işletmeler sağlamıştır.

10 Mikro işletmeler içinde kabul ettiğimiz esnaf-sanatkar işletmeleri sayılarının çokluğu ve ülke geneline yaygınlıkları nedeniyle ekonomi ve istihdamda oldukça önemli bir yere sahiptir. İşletme ölçeği büyüdükçe daha ileri teknolojiler kullanılmakta, ileri teknolojiler ise insan emeğine olan ihtiyacı azaltmaktadır. Bu nedenle, bir istihdam politikası olarak, pek çok gelişmiş ülke bugün girişimciliği ve mikro işletmeleri çok değişik teşvik yöntemiyle desteklemektedir. Avrupa Birliği 25 Haziran 2008 de yayımladığı Avrupa Küçük İşletmeler Yasası ile AB genelinde küçük işletmelerin teşvikini hedeflemektedir. AB yi bu noktaya getiren en büyük sebep de istihdamın arttırılması ve işsizliğin önlenmesi yönündeki çalışmalardır. AB bugün, KOBİ ler artık kırmızı kart görmeyecek, tam tersine onların ayaklarının altına kırmızı halı serilecek. ilkesinden hareket etmektedir. Ülkemizin de tüm işletmelerin yaklaşık %98 ini oluşturan esnaf-sanatkarlar ve mikro işletmelere yönelik özel teşvik ve destekler yaratması artık bir zorunluluktur. Genç istihdamının arttırılmasında en önemli etken onların uygun mesleklere yönlendirilmesi ve mesleki eğitimdir. Ne yazık ki uzun yıllardır eğitim sistemimiz mesleksiz gençler üretmektedir. Akademik eğitime olan aşırı ve gereksiz talep, üniversite önlerinde yığılmalara neden olmakta, herhangi bir üniversiteye yerleşemeyen pek çok mesleksiz genç iş piyasasına girmeye çalışmaktadır. Diğer taraftan iş yaşamı nitelikli eleman sıkıntısı çekmektedir. Hem esnaf-sanatkarlar, hem KOBİ ler, hem de büyük işletmeler aradıkları özellikler farklı da olsa yoğun olarak nitelikli işgücü talep ediyorlar. Bilindiği gibi, esnaf-sanatkarlar var olduklarından bu yana çıraklık eğitimi modeliyle meslek edinmişler ve yetiştirdikleri çırak ve kalfalara meslek edindirmişlerdir. Halen 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu çerçevesinde yürütülen çıraklık eğitimi modeli işletmelerimizde en fazla talep gören modeldir. Esnaf-sanatkar işletmelerinin çoğunda uygulanan çıraklık sistemi sayesinde gençler, hem meslek eğitimlerine devam etme, hem de mesleğini uygulama şansı bulmaktadır. İlerleyen yıllarda da bu gençlerin gene aynı işletmelerde çalışmaya devam ettiğini düşünürsek, esnaf-sanatkarların gençlere eğitim ve istihdam imkanlarını bir arada sunduğunu söyleyebiliriz. Yine bir çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de yeni açılan işyerlerinin büyük bir bölümü çıraklık eğitiminden geçen kişiler tarafından açılmaktadır. Yani çıraklık eğitimi modeli ayın zamanda bir girişimci yetiştirme modelidir. Mesleğini doğrudan iş yaşamının içinde öğrenen kişilerin en temel gayesi bir gün kendi işini kurmak olmaktadır. Dolayısıyla mikro ve küçük işletmeler tarafından talep gören çıraklık eğitimi modelinin güçlendirilerek, yaygınlaştırılması genç istihdamının arttırılması açısından önemli bir ilerleme sağlayacaktır. Sonuç olarak, işsizler içinde önemli bir bölümü oluşturan gençlerin, istihdama aktif olarak katılımını sağlayacak politika ve projeler ülke gerçekleri dikkate alınarak belirlenmeli, bu alanda kolaycılığa kaçan teşvikler yerine amaca ulaşan teşvikler uygulanmalıdır.

11 GEÇTİ TÜRKİYE NİN PAZARI SÜR HESABINI BREZİLYA YA S.Cüneyt YEŞİLKAYA Vergi Danışmanı cuneyt@tesk.org.tr Reel faizlerin düşmesinin olumlu yanı, ekonomideki büyümeyi teşvik edici olması, olumsuz yanı ise sıcak para girişini azaltıcı etki yapması. Türkiye de Merkez Bankasının faiz indirimine başlaması, bu iki konudaki tercihin büyümeden yana kullanıldığını gösteriyor Değerli okurlar, Son üç aydır toplumun hemen her kesiminde gündemin ilk maddesi küresel mali kriz. Ekonomistlerin küresel mali krizle ilgili yorumlarında en sık kullandıkları göstergeler, döviz kuru, faiz oranları, borsa endeksi, ithalat ihracat verileri, enflasyon oranı, cari açık, işsizlik oranı ve istihdam verileri ile açılan ve kapanan işyeri sayıları. Bu yazımda, konunun faiz oranları boyutuna ve faiz oranlarındaki değişimin ekonomiye etkisine değinmek istiyorum. Faiz oranları, ekonomi için son derece önemli olan iki konuda merkez bankalarının elindeki en büyük silahtır. Bunlardan biri ekonomik büyüme, diğeri de enflasyondur. Peki faiz oranları büyüme ve enflasyonu nasıl etkiliyor? Önce, büyümeden başlayalım. Ancak daha da önce, gazetelerin ekonomi sayfalarında sıkça okuduğumuz faiz oranı ile reel faiz oranı ifadelerinin arasındaki farka kısaca değinmekte fayda var. Aslında faiz oranının ne olduğunu anlatmaya gerek yok. Reel faiz oranı, faiz oranının enflasyondan arındırılmış halidir. Reel faiz oranı, teknik bir hesaplamayla bulunur, ancak en kaba anlatımıyla, faiz oranından enflasyon oranının çıkarılmasıyla elde edildiğini söyleyebiliriz. Örneğin enflasyon oranı yüzde 10, faiz oranı yüzde 15 ise, reel faiz oranı yüzde 5 dir. Reel faiz oranının yüksek olduğu bir ülkede, büyüme oranı düşükse, ekonomi yöneticileri, piyasalarda bir canlanmanın ve haliyle ekonomide büyüme hızının artması için faiz oranlarında bir indirim yapma yoluna giderler. Bunun nedeni şudur. Eğer paranızı bankaya yatırdığınızda banka size enflasyon oranının altında bir faiz verirse, paranız durduğu yerde değer kaybeder. Bu durumda iki seçeneğiniz vardır. Ya paranızı (muhtemelen riski daha yüksek) farklı bir yatırım aracına yatırırsınız. Ya da harcarsınız. Sizin para harcamanız, bir başkasının para kazanması anlamına gelir ve sonuçta tüketim arttıkça üretim de artar. Üretim artınca yatırımlar ve istihdam artar. Böylelikle ekonominin büyüme hızı yükselir. Peki faiz oranları enflasyonu nasıl etkiler? Aslında mantık aynı. Enflasyon, en yalın anlatımıyla talebin arzdan fazla olması durumunda fiyatların sürekli yükselmesidir. Bu tanımdan hareketle, enflasyonun düşürülebilmesi için talebi kısıcı önlemler alınır. Faiz oranları da bu önlemlerden biridir. Eğer faiz oranları, enflasyon oranından yüksekse, yani reel faiz oranı yüksekse, paranızı harcamak yerine bankada değerlendirmeyi tercih edersiniz. Böylelikle de talep yani tüketim azalmış olur ve fiyatlardaki artış da durmuş olur. Burada aklınıza hemen şu soru gelebilir. Eğer enflasyonu düşürmek için faiz oranları yükseltilirse, büyüme hızı da düşmez mi?

12 Haklısınız, genellikle düşer. Dolayısıyla büyüme hızının düşük, enflasyonun yüksek olduğu ekonomilerde, faiz oranlarındaki değişim konusunda karar mercileri bir tercih yapmak zorundadır. Ya büyüme hızının düşmesini ya da enflasyonun artmasını göze almak durumundadırlar. Örneğin, geçtiğimiz son birkaç yıl içinde Amerikan Merkez Bankası (FED), bizim için büyüme önemli diyerek yüzde 5 in üzerindeki faizleri, yüzde 0,25 e kadar indirirken, Avrupa Merkez Bankası ve T.C. Merkez Bankası, bizim için enflasyon daha önemli demiş ve faizleri yüksek tutmuşlardır. Reel faiz oranının yüksek olmasının bir başka sonucu daha vardır. Yukarıda, reel faiz oranı düşükse farklı bir yatırım aracına paranızı yatırırsınız demiştim. Buna bir alternatif daha var. Teknolojideki gelişmeye paralel olarak para transferinin kolaylaşması nedeniyle bulunduğunuz ülke sınırları dışındaki ülkelerdeki faiz oranlarına bakar ve sizinkinden daha yüksek bir reel faiz veren ülke varsa, paranızı o ülkedeki bir bankaya transfer edebilirsiniz. İşte bu nedenle, dünyadaki küresel kriz öncesindeki likidite bolluğunda Türkiye ye milyarlarca dolar sıcak para geldi. Çünkü dünyadaki en yüksek reel faiz Türkiye deydi. Reel faizin yüksek olduğu, aynı zamanda da oldukça hızlı büyüyen başka ülkeler de vardı ve bunların başında Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin geliyordu. Uluslar arası piyasalarda bu ülkelere (isimlerin baş harfleri birleştirilerek) BRIC ülkeleri deniliyordu. Küresel kriz patlak verince tüm dünyada büyüme hızının yeniden yükselebilmesi için faiz oranları indirilmeye başlandı. Bugünlerde Türkiye de bu akıma kapılmış görünüyor. Keza, T.C. Merkez Bankası gecelik borçlanma oranlarını yüzde 16,25 den, yüzde 15 e indirdi. Bunun anlamı, artık Türkiye ye sıcak para girişi daha da azalacak. Çünkü reel faiz oranı konusundaki rekoru Brezilya ya devrettik. Yukarıda bahsettiğim BRIC ülkeleri ile bazı gelişmiş ülkelerdeki faiz ve enflasyon oranları aşağıdaki tabloda verilmiştir. FAİZ ORANI ENFLASYON ORANI REEL FAİZ ORANI BREZİLYA 13,75 4,10 9,65 RUSYA 13,00 11,90 1,10 HİNDİSTAN 3,50 5,90-2,40 ÇİN 5,31 4,70 0,61 İNGİLTERE 2,00 4,10-2,10 AMERİKA 0,25 4,10-3,85 JAPONYA 0,10 1,60-1,50 AVRUPA 2,50 4,00-1,50 TÜRKİYE 15,00 10,76 4,24 Tablodan da fark edileceği gibi Türkiye de enflasyonun yükselmesi ve faiz oranlarının düşmesiyle reel faiz yüksekliğinde rekor Brezilya ya geçmiş durumda. Reel faizlerin düşmesinin olumlu yanı, ekonomideki büyümeyi teşvik edici olması, olumsuz yanı ise sıcak para girişini azaltıcı etki yapması. Türkiye de Merkez Bankasının faiz indirimine başlaması, bu iki konudaki tercihin büyümeden yana kullanıldığını gösteriyor. Bu durumda Merkez Bankası radikal bir karar almalıdır ve eğer önümüzdeki aylarda sıcak para girişini beklemiyorsa, ekonominin canlanması için faizleri daha da düşürmelidir.

13 NASIL BİR KOOPERATİFÇİLİK ANLAYIŞI İSTİYORUZ? Av. Yasemin ERTEKİN Hukuk Müşaviri yertekin@tesk.org.tr Son yıllarda dünyada ve ülkemizde ekonomik ve teknolojik şartların önemli ölçüde değişikliğe uğraması, işletmecilik ilkeleri, üretim, tedarik ve pazarlama teknikleri ile finansman konularında yenilikler ortaya çıkması, işletmelerin hukuki ve mali alt yapılarının yeni şartlara uygun hale getirilmesi gibi gelişmeler de yaşanmıştır. Bilindiği üzere, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu 1969 yılında yürürlüğe girmiş, birkaç defa sınırlı değişikliklere uğramış ve en son olarak 1988 yılında 3476 sayılı Kanunla kapsamlı bir değişiklik geçirmiştir. Kooperatifler siyasi bağımsızlığı tamamlayan ve ekonomik demokrasiyi sağlayan sivil toplumun ekonomik örgütüdür. Bu anlamda kooperatifler, çiftçinin, esnafın, işçinin ekonomik savunma aracıdır. Avrupa Birliğine üye ülkelerde rekabet ile kamu yararı arasında bir denge kurulması gerektiği kabul edilmekte ve başta kooperatifler olmak üzere sivil toplum örgütleri bu dengenin temel araçları olarak görülmektedir. Dünyada küreselleşme ile birlikte oldukça önemli ve hızlı gelişmeler yaşanmaktadır. Bu gelişmeler ve ortaya çıkan yenilikler karşısında büyük sermaye dışında esnaf ve sanatkarlarımız ile diğer kesimlerin ayakta kalabilmesi ve rekabet gücüne sahip olabilmeleri daha büyük bir önem arzetmektedir. Esnaf ve sanatkarların varlıklarını sürdürebilmesi ve büyük sermaye kuruluşları ile rekabet edebilmelerinin yolu örgütlenerek ortak üretim, tedarik ve dağıtım kanalları oluşturmaktan ve güçlerini birleştirmekten geçmektedir. Bunun yolu ise üyelerin ve bunların kurduğu meslek kuruluşlarının oluşturduğu kooperatif örgütlenmesidir. Son yıllarda dünyada ve ülkemizde ekonomik ve teknolojik şartların önemli ölçüde değişikliğe uğraması, işletmecilik ilkeleri, üretim, tedarik ve pazarlama teknikleri ile finansman konularında yenilikler ortaya çıkması, işletmelerin hukuki ve mali alt yapılarının yeni şartlara uygun hale getirilmesi gibi gelişmeler de yaşanmıştır.bu kapsamda kooperatiflere verilen uygulama desteği ile suistimallerin önlenerek bu kuruluşlara duyulan güvenin artırılabilmesi amacıyla 1163 sayılı Kanunda öngörülen teknik destek, eğitim ve denetim gibi düzenleyici hükümlerin de yenilenmesi ihtiyacı oluşmuştur. Dünyada ekonomik ve toplumsal kalkınmanın gerçekleştirilmesinde önemli bir potansiyele sahip olan kooperatifler, kamu ve özel sektörün yanı sıra diğer sivil toplum kuruluşları ile birlikte üçüncü sektörü oluşturmaktadırlar. Ülkemizde de ekonomik ve toplumsal kalkınmanın gerçekleştirilmesinde kooperatifçilik Cumhuriyetimizin ilk yıllarından beri bir araç olarak benimsenmiştir. Dünyadaki gelişmiş ülkelerde, diğer ekonomik faaliyetlerde olduğu gibi, kooperatif ortaklıklarda da devletin müdahalesi bulunmamaktadır. Ancak serbest piyasa ekonomisi içerisinde kooperatiflerin kendi güçleriyle faaliyetlerini sürdürebilmelerini sağlayacak biçimde kooperatiflerin yapılarını güçlendirmek için gerekli düzenlemeleri yapmak devletin görevidir. Esnaf kredi ve kefalet kooperatiflerinin yeniden yapılandırılarak esnafın hizmetine sunulması gerekmektedir. Bu bağlamda olmak üzere; ilk akla gelen bu kuruluşların kefalet fonksiyonlarının giderek geliştirilmesi ve bu sistemin yalnızca Türkiye Halk Bankası için değil, tüm banka sistemince kabul görecek bir standarda yükseltilmesidir. Daha açık söyleyişle; esnafın tüm bankalardan talep edecekleri krediler için esnaf kredi ve kefalet kooperatifleri kefil olabilmeli, bu kefalet bürokratik olmayan pratik yöntemlerle uygulanmalı ve tüm bankalarca kabul gören saygın bir müessese olarak oluşturulmalıdır. Esnaf kredi ve kefalet kooperatiflerinin yeniden yapılandırılması bağlamında önerilebilecek bir diğer husus da, bu kooperatiflerin yalnızca kefalet müesseseleri olarak değil, aynı zamanda birer banka gibi faaliyet gösterebilmeleridir.

14 Ülkemiz mevzuatında iki ana kanuna göre oluşmuş iki ayrı kooperatif kavramının mevcut bulunduğu söylenebilir. Bunlar, Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa tabi kooperatiflerdir. 2834 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu, 1935 yıllarında ekonomik politikasına hakim olan Devletçilik anlayışının tabii bir sonucu olarak, devletin oldukça yakın vesayeti altında bulunan bir kooperatif modeli oluşturmuştur. Buna karşılık, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu, 1969 yılının liberal yaklaşımına paralel bir biçimde, devlet ile ilişkileri oldukça sınırlı bir kooperatif kavramını model olarak benimsemiştir. Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri, devletin yakın denetim ve gözetimi altında çalışan kuruluşlar olmalarına karşılık, 1163 sayılı kanuna tabi kooperatifler, liberal anlamdaki kooperatifçiliğin ülkemizdeki uygulama biçiminin örnekleridir. Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri, 1964 yılından sonra devlet destekleme alımlarının daha kapsamlı olarak uygulamaya konulması üzerine, asıl fonksiyonlarını yitirmişler, kar ve zarar ortaklığından ayrı olmak üzere önemli ihraç ürünlerinin değerlendirilme görev ve sorumluluğundan saptırılarak belirli bir ücret karşılığında sadece destekleme alımlarını yürüten bir komisyoncu durumuna gelmişlerdir. Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin, üretici temsilcileri tarafından yönetilen kuruluşlar olması, bunların, birliğe ait alımlardan doğacak zararların ortaklara yansıtılacağı endişeyle göstermeye zorunluluk duyacakları özenin devlet destekleme alımları hususunda göstermemelerine neden olmuş, nasıl olsa zararların devletçe karşılanacağı düşüncesi yöneticilerin tutumlarında etkili rol oynamıştır. 1980 li yıllarda devlet destekleme görevinin bu kooperatiflerden alınması ve kapsamının da daraltılması yoluna gidilmiştir. Kooperatifçiliğin gelişmesi için devletin rolü müdahaleci değil, destekleyici olmalıdır. Bunun için devlet kooperatifçiliği desteklemek için birtakım vergi kolaylıkları getirerek bu alanın gelişmesine katkı sağlamalıdır. Kooperatiflerin işlem ve faaliyetlerinde güvenilirliği ve şeffaflığı arttıracak düzenlemeler yapılmalı, ayrıca ortakları bilgilendirme yükümlülüğü getirilmelidir. Kooperatiflerin mali ve kurumsal açıdan güçlü, özerk ve bağımsız olmaları yasal olarak temin edilmelidir. Kooperatiflerin iç denetim mekanizması güçlendirilmeli, daha etkin bir denetim yapılabilmesi bakımından kooperatiflerin bağımsız denetim kuruluşlarınca denetimine olanak sağlanmalıdır. Elbette, esnaf ve sanatkarların kooperatif şeklinde örgütlenmesi önerilirken, devletin onları piyasanın koşulları ve insafına bırakmadan bazı istisna ve muafiyetler tanıyarak Anayasamızın 173 üncü maddesinde ifadesini bulan koruyucu ve destekleyici tedbirleri alması, bunu da Kooperatifler Kanununda düzenleme yaparak gerçekleştirmesi uygun olacaktır. Öncelikle belirtilmelidir ki; kooperatiflerle ilgili olarak yasada yapılacak bir değişiklikte demokratik ilkeler güçlendirilmeli, serbest giriş, demokratik yönetim, sınırlı faiz verilmesi öncelik olarak düşünülmelidir.

15 Mustafa BEKTAŞ Dış İlişkiler Genel Koordinatörü mbektas@tesk.org.tr AB KOMİSYONUNUN 76/756/EEC NO LU YENİ DİREKTİFİNE GÖRE KARAYOLU YOL GÜVENLİĞİNİ ARTIRMAK İÇİN 2011 DEN İTİBAREN TÜM YENİ ARAÇLARA GÜNDÜZ OTO- MATİK YANAN FARLAR (DRL SİSTEMİ ) GELİYOR. AB Endüstri ve Girişimcilik Komiseri Günter Verheugen ın belirttiğine göre: Mevcut araştırmalara göre, Gündüz Yanan Farlar (GYF) yol güvenliği için önem taşımaktadır. Yolu kullanan yayalar dahil herkes, bisiklet sürücüleri, motorsiklet sürücüleri, (GYF) la donanımlı araçları daha erken ve daha iyi algılayıp fark edebilirler. Yol güvenliğini artırmak için; Avrupa Komisyonu bütün yeni tip motorlu araçlarda 2011 yılından başlayarak uygulanmaya konacak, Gündüz Yanan Farlar (GYF) başlıklı bir uygulamayı tanıtmaya karar verdi. Özel amaçlı gündüz yanan farlar, motor çalıştırıldığında otomatik olarak yanan özel lambalardır.bu lambalar halen motorlu araçlarda kullanılmakta olan diğer aydınlatıcılara oranla önemli derecede görünülürlüğü artıracak ve mevcut farlarla karşılaştırıldığında da daha düşük enerji tüketimine sahip olacaktır.hali hazırda DRL (Gündüz Yanan Işıklar) sistemini mecbur eden ülkelerde yol güvenliği alanındaki deneyimler oldukça olumludur. Mevcut araştırmalara göre, Gündüz Yanan Farlar (GYF) yol güvenliği için önem taşımaktadır.yolu kullanan yayalar dahil herkes, bisiklet sürücüleri,motorsiklet sürücüleri, (GYF) la donanımlı araçları daha erken ve daha iyi algılayıp fark edebilirler. (GYF) ın resmi tanıtımı, Komisyonun CARS 21 (21.yüzyıl için Rekabetçi Otomotiv Mevzuat Sistemi ) adlı kurulunda üye ülkelerin üst düzey yöneticileri,sanayi ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katılımı ile yapılmış ve oybirliği ile kabul edilmiştir. Kabul edilen direktifle 7 Şubat 2011 tarihinden itibaren bütün yeni tip binek araçları ve küçük kamyonetlerin (GYF) ile donatılması zorunlu olacaktır.kamyonlar ve otobüsler de 18 ay sonra 2012 Ağustos ayından itibaren bu uygulamaya zorunlu olarak geçeceklerdir. Gündüz yanan farlar ile donatılan araçlarda bu ışık motor çalıştırıldığında otomatik olarak yanacaktır. Hava karardığında ise sürücü normal sürüş farlarını manuel olarak açmak durumundadır.bu esnada (GYF) otomatik olarak kapanacaktır. Çevresel açıdan baktığımızda özel amaçlı gündüz yanan farlar, araçların görünülürlüklerini ve yolda göze çarpmalarını artırması bakımından etkili bir çözümdür. Bu farlar teknolojik olarak özellikle gündüz süresince kullanılmak üzere tasarlandığı için mevcut aydınlatma araçlarından çok daha etkin ve randımanlıdır. Enerji tüketimi normal sürüş farlarının %25-30 u kadardır. IYD (Işık yayan diyod /iki kutuplu lamba) teknolojisi, özel amaçlı gündüz yanan farlar için kullanıldığında,enerji tüketimi yalnızca %10 oranında azalmaktadır. Kasım 2007 de AB Komisyonu; Avrupa için BM Avrupa Ekonumik Konseyi (UNECE) nin Dünya Araç Mevzuatının Uyumlaştırılması Forumunda, Gündüz Yanan Farlar (GYF) ile ilgili olarak olumlu oy kullanmıştır. Avrupa vatandaşları ve sanayisinin ihtiyaçlarına kötü etki eden birbirinden farklı araç gereksinimlerinden kaçınmak için alınan bu karar 76/756/EEC nolu AB mevzuatının, UN/ECE in 48 numaralı düzenlemesi ile birleştirilmesiyle ilgili bir teklifidir.

16 YAŞASIN ESNAF SPOR! Fuat ELVAN Uzman Yrd. felvan@tesk.org.tr Maçın oynanacağı gün, hayatın durduğu, durgun olan gazete satışlarında patlamalar yaşanırken; maç günleri, dolup taşan kahvehaneler, kafeler, lokantalar, seyyar köfteciler, bayrakçılar, tekstilciler, stat çevresindeki yarım ekmek arası salam kaşar peyniri satan bakkallar, büfeler ve futbolun artık bir endüstri olduğunun farkına varan kulüp firmaları tarafından heyecanla beklenen günler haline gelmişlerdir. Uzun süredir hepimizin ağzından düşürmediği bir laf var: Türkiye de esnaflık öldü. Gerçekten de nerede o eski esnaflık, bugünlerde ağızdan ağza dolaşan bir laf oldu. Bu ölüm (aslında can çekişme de denilebilir) esnasında futbol adına büyük kayıplar da yaşanıyor. O da esnaflıkla birlikte yok olmaya başlayan esnaf spor gerçeği. Türkiye Futbol Federasyonu nun web sitesindeki kayıtlara göre altı tane esnaf spor takımı mevcut. Bir tane de esnaf sanayi spor takımı var ama bu takıma sanayi de karıştığından onları saymıyoruz. Bu altı esnaf spor dışında elbette yerel amatör kümelerde mücadele edenler de var ama maalesef sevgili Federasyon bunları database ine katacak kadar değerli görmüyor olsa gerek. Eğer esnaf spor ile ilk karşılaşmanız Dar Alanda Kısa Paslaşmalar filmi ile olduysa bilirsiniz ki bu takımlar esnafın futbol aşkıyla bir araya gelmesinden oluşur. Top peşinde koşamayanlar da doğal olarak bu takımları finanse etmekle yükümlüdürler. Eğer futbola at gözlükleri ile bakmayanlardansanız ve amatör küme maçlarının oynandığı toprak sahaların tozuna alışkınsanız sizin de çevrenizde bir ESNAF SPOR gerçeği vardır ve siz de esnaf spor gerçeğine yabancı değilsinizdir. Günümüzde futbol artık, sadece boş zamanları değerlendirmeye yönelik bir yarışma faaliyeti veya bedenin gelişimini sağlama gibi doğal var oluş nedenlerinin dışında, kazanç elde etme amacı güdülen ticari bir işkolu haline gelmiştir. Çağımızın en popüler spor dallarından birisi olan futbol, geniş kitleleri etkileyen özelliği ve çekiciliğiyle, bugün dünya genelinde üç milyar insana ulaşabilen, dev bir gösteri endüstrisine dönüşürken; amaç ve işlev olarak uğradığı bu niteliksel değişim ve gelişim, onu kendi içinde iktisadi, mali ve hukuki olarak da yeniden yapılanmaya mecbur bırakmıştır. Futbolun bugün endüstriyel anlamda ulaştığı en üst aşama olan profesyonellik, kendi iktisadi, mali ve hukuki değerlerini de yaratmıştır. Yaratılan katma değerin yüz milyar dolarlara ulaşması, futbolun üzerinde yükseldiği temel ekonomik ve mali dinamiklerin, hem ulusal hem de küresel anlamda, yazılı hukuk kurallarıyla düzenlenmesi gereksinimini de ortaya çıkartmıştır. Öte yandan futbol ile esnaflık birbiriyle etkileşim içinde bulunmaktadır. Bu anlamda son Avrupa Futbol Şampiyonası ndan bahsedelim. Milli takımımızın turnuvada yaptığı kötü başlangıç başta tüm futbolseverler olmak üzere hepimizde bir hayal kırıklığı ve inançsızlık yarattı. Bu hayal kırıklığı ve inançsızlık hepimizden birileri olan esnaflar da yansımasını buldu. Çünkü onlar için başarı demek aynı zamanda iş de demekti. Ancak milli takımımızın ikinci maçtan itibaren arka arkaya puanlar almasıyla birlikte ibre tersine döndü. Avrupa Şampiyonası, son birkaç aydır durgun geçen ekonomiyi canlandırdı. Bayrak, forma, televizyon ve uydu alıcısı satışları patladı. İç tüketimin de artmasıyla piyasada 350 milyon dolarlık bir canlanmanın oluştuğunu açıklayan futbol ekonomisti Tuğrul Akşar bu sayede artan ülke değerine de vurgu yapıyor ve bir üst tura çıkan ülkenin liginin de değer kazandığına işaret ediyor. Spor ekonomisi uzmanı Yard. Doç. Dr. Necati Cerrahoğlu da, millilerin çeyrek finale kalmasının ekonomiye etkisi ile ilgili olarak, "Bu başarıdan, önce sponsor firmalar etkilenecek. Galibiyet iş dünyasına pozitif bir sinerji katacak. Futbolla ilgili hizmet sektörü daha da canlanacak." şeklinde değerlendirmeler yaptı. Taraftara büyük sevinç yaşatan milliler sayesinde, son aylarda durgun geçen tekstil ve elektronik sektöründe canlanma görüldü. Ayda bin metre kumaş tüketirken haftada bin 500 metre kumaş tüketildi. Bunun etkisiyle tekstil piyasasının da büyük oranda canlandığını, kumaşçıların yüzünün güldüğünü söyleyebiliriz.

17 Ayrıca ülkemizde her yönüyle heyecanlı geçen Süper Lig de esnaflık için bir kazanç kaynağı haline gelmiştir. Derbi maçlarına haftalar kala gazete kupürlerini dolduran haberler, zamların açıklanması için bile hükümet tarafından beklenen olaylar haline gelmiştir. Maçın oynanacağı gün, hayatın durduğu, durgun olan gazete satışlarında patlamalar yaşanırken; maç günleri, dolup taşan kahvehaneler, kafeler, lokantalar, seyyar köfteciler, bayrakçılar, tekstilciler, stat çevresindeki yarım ekmek arası salam kaşar peyniri satan bakkallar, büfeler ve futbolun artık bir endüstri olduğunun farkına varan kulüp firmaları tarafından heyecanla beklenen günler haline gelmişlerdir. Futbolsever birisi olarak maçlar kadar ligimize heyecan ve renk katan bu saha dışı unsurların futbol ve esnaflığın iç içe olduğunun en büyük göstergesi olduğunu düşünüyorum. Yazımın son bölümünde ise 30.10.2008 tarihinde Hürriyet gazetesinde Şükrü KIZILOT tarafından kaleme alınan makaleden kısaca bahsetmek istiyorum. 06/06/2008 tarih 26898 Mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5766 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna göre borcu olan futbol takımlarının Birikmiş vergi ve sigorta primi borçlarını 10 yıl süre ile dondurulduğu ve teminata da gerek olmadan 120 ayda, yıllık yüzde 4 faiz ile ödeyin denildiği söylenmektedir. Yazar bu konuyla ilgili olarak son zamanlarda Türkiye nin dört bir yanından esnaf, sanatkar, tacir ve şirket yetkilileri tarafından aranıp Şimdi ne yapalım futbol takımı mı kuralım? diye sorularla karşılaştığından bahsediyor çünkü bunlar haliyle futbol takımlarına tanınan bu kolaylıktan yararlanmak istiyorlar. Türkiye genelinde, yüzbinlerce esnaf, sanatkar, tacir, serbest meslek erbabı ve şirketin, 20 milyar YTL yi aşan ödenmemiş vergi borçları var. Olay vergi borcu ile de bitmiyor; borcun 2-3 katı, bazılarında da 5-6 katı olan birikmiş gecikme zammı borçları da var. Bu borçlarını futbol takımı tarifesine göre ödemek istiyorlar. Maliye de Olmaz. 18 ayda, yıllık yüzde 3 faiz ile ödeyeceksiniz diyor. O zaman bizlere de daha güçlü bir sesle YAŞASIN ESNAF SPOR diye bağırmak düşüyor. TÜRKİYE ESNAF ve SANATKARLARI KONFEDERASYONU Yıl : 1 Sayı : 8 Aralık 2008 Her ay elektronik olarak yayınlanır ve dağıtılır. Tunus Caddesi No : 4 Bakanlıklar ANKARA Tel : 312-418 32 69 Faks : 312-425 75 26 E-posta : info@tesk.org.tr Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. TESK, Yöneticileri en alt birimden itibaren yargı gözetiminde yapılan demokratik seçimlerle işbaşına gelen bağımsız 13 Mesleki Federasyon, 82 Birlik, 3142 Oda, 491 Meslek dalıyla ülke düzeyinde yaklaşık 2 milyon üyeye sahip en büyük sivil toplum kuruluşudur.