9. 9. SINIF SINIF ÖĞRENME ÖĞRENME ALANLARI ALANLARI 1 İNANÇ 2 3 İBADET HZ. MUHAMMET 4 5 VAHİY VE AKIL AHLAK VE DEĞERLER 6 7 DİN VE LAİKLİK DİN, KÜLTÜR VE MEDENİYET
1. DİN BİREYİ ESAS ALIR 2. LAİKLİĞİ DOĞURAN NEDENLER 3. LAİK DEVLET 4. LAİKLİK DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GÜVENCESİDİR 5. ATATÜRK ÜN LAİKLİK ANLAYIŞI
SONUM NE OLACAK? BEN KİMİM? DİN İNSANIN MERAK ETTİĞİ PEK ÇOK SORUYA CEVAP VERİR NİÇİN YARATILDIM? NEREDEN GELDİM?
AYET De ki: Allah'a itaat edin; Peygambere de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, Peygamberin sorumluluğu kendisine yüklenen tebliğ görevini yapmak, sizin sorumluluğunuz da size yüklenen görevleri yerine getirmenizdir..."
1. DİN BİREYİ ESAS ALIR 2. LAİKLİĞİ DOĞURAN NEDENLER 3. LAİK DEVLET 4. LAİKLİK DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GÜVENCESİDİR 5. ATATÜRK ÜN LAİKLİK ANLAYIŞI
2. LAİKLİĞİ DOĞURAN NEDENLER Laiklik, ilk olarak Avrupa'da Hıristiyan din adamlarının anlayış ve uygulamalarına, devlet işlerine karışmalarına tepki olarak ortaya çıkmıştır. Laiklik ilkesinin tarihi, kral ve imparatorlar ile papalık makamı arasında meydana gelen mücadelelerin tarihidir.
2. LAİKLİĞİ DOĞURAN NEDENLER Batı dünyasında üstünlüğü kabul edilen merkezi bir kilise iktidarı vardı. Bu iktidarın başı papaydı. Papa hem dinî lider hem de siyasi iktidarın başıydı. Kilise yönetimi, dini temsil etmekte yetersiz olduğu gibi aynı zamanda halkına karşı baskı uyguluyordu. Bu uygulamalar tamamen menfaat hesaplarına dayanıyordu.
2. LAİKLİĞİ DOĞURAN NEDENLER Bu durum halkın kiliseye olan güven duygusunu sarsıyordu. Kilise din işlerini düzenleyen değil, korkulan bir müessese hâline gelmişti. Hıristiyan dünyasında kilise ve din adamlarının baskısı fikir hayatı üzerinde de etkisini göstermekteydi. Kilise eğitim kurumlarının tek hakimiydi. Kendi görüşleri dışında gelişen fikirlerehüseyin karşı SEYMEN amansız bir savaş içindeydi.
2. LAİKLİĞİ DOĞURAN NEDENLER Engizisyon mahkemesi bilim ve keşiflere de müdahale ediyor, bilim adamlarını cezalandırıyordu. Birçok bilim adamının baskılar gördüğüne dair örnekler vardır. Kilisenin bu mücadelede belli bir süre başarı göstermesinde, kendine bağlı dinî teşkilatların mali yönden çok güçlü olmasının önemli rolü olmuştur.
2. LAİKLİĞİ DOĞURAN NEDENLER Kilise otoritesine başkaldıran ilk kişi Martin Luther'dir. Avrupa'da güçlü siyasi iktidarların ortaya çıkması, değişen ve gelişen ticari ilişkiler, kentlerin zenginleşmesi, papalar ile imparatorlar arasında uzun seneler süren bir mücadeleyi başlattı. Bu mücadelelerin temelinde iktidar paylaşımı gibi çok önemli bir mesele vardır. Kilise-siyasi iktidar mücadelesi 15. yüzyıldan başlayıp 18. yüzyıla kadar devam etmiştir.
2. LAİKLİĞİ DOĞURAN NEDENLER Bu anlayış sahipleri, "Siyasi iktidar milletin oyuna dayanır ve ona karşı sorumludur." diyerek vicdan hürriyeti fikrini ileri sürmüşlerdir. 1789 Fransız Devrimiyle kilisenin otoritesi son bulmuştur. 1905 te Fransız Parlamentosunun kabul ettiği bir kanunla din ve devlet işleri resmen birbirinden ayrılmış ve laik devlet anlayışı her alanda kendini göstermiştir.
2. LAİKLİĞİ DOĞURAN NEDENLER Terim olarak laiklik, din ve devlet işlerinin birbirlerinden ayrılmış olarak yürütülmesidir. Laiklik ilkesinin benimsenmesinden sonra kilise birçok alanda etkisini kaybederek kendi alanına çekilmiştir. Laiklik kelimesi dilimize Fransızcadan geçmiş bir sözcüktür. Bu sözcük de Yunanca "Laikos" sözcüğünden gelmektedir. Laik kimse, halktan olan yani ruhban sınıfına mensup olmayan kimse demektir.
2. LAİKLİĞİ DOĞURAN NEDENLER Laiklik, Atatürk ilke ve inkılaplarının temelidir. Laikliğe bağlı olarak ülkemizde birçok karar alınmıştır. 1924'te halifelik kaldırılmıştır. 1937'de çıkan Anayasa'mızda Türkiye Cumhuriyeti'nin laik bir devlet olduğu belirtilmiştir. Laiklik ilkesinde akla ve bilime önem verilir. Atatürk bu konuda şöyle demektedir;
ATATÜRK DİYOR Kİ...Benim manevi mirasım, ilim ve akıldır. Benden sonrakiler,...akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir... Benden sonra beni benimsemek isteyenler bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevi mirasçılarım olurlar.
LAİKLİĞİN AMAÇLARI DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİ SAĞLAMAK TÜRKİYE Yİ İÇİNE DÜŞTÜĞÜ KÖTÜ ŞARTLARDAN KURTARMAK DİN İSTİSMARCILIĞINI ORTADAN KALDIRMAK RUHBANLIK ANLAYIŞINA MÜSAADE ETMEMEK HERKESİN KANUN VE YASALAR ÖNÜNDE EŞİTLİĞİNİ SAĞLAMAK HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ ESAS ALAN DEMOKRATİK BİR DEVLET KURMAK BİLİMSEL ESASLARIN VE İLERİ TEKNOLOJİNİN ETKİN BİR ŞEKİLDE KULLANILMASINI SAĞLAMAK
1. DİN BİREYİ ESAS ALIR 2. LAİKLİĞİ DOĞURAN NEDENLER 3. LAİK DEVLET 4. LAİKLİK DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GÜVENCESİDİR 5. ATATÜRK ÜN LAİKLİK ANLAYIŞI
3. LAİK DEVLET Laik bir devlet, din ve devlet işlerini birbirinden tamamen ayırarak vatandaşların dini inanç ve ibadetlerine hiçbir şekilde müdahale etmez. Laik bir devlette, dini kurallar ve kuruluşlar yönetime karıştırılmaz.
3. LAİK DEVLET Laik bir devlet, belli bir dini vatandaşlarına benimsetmek ve uygulatmak için çalışmaz. Laik bir devlet, din ve inanca karşı değildir. Din ve inançlar karşısında tamamen tarafsızdır.
3. LAİK DEVLET Laik bir devlet, din hürriyetine önem verir. Çünkü böyle bir devlet içinde kişiler hiçbir zorlama olmaksızın dinlerini seçebilirler. Laik bir devlette, din hürriyeti, belli bir dine inanma ve onun ibadetlerini yerine getirme hürriyetini ifade eder. Bir dini seçen kimselerin birbirlerini zorlamadan dinin gereklerini yerine getirmek HÜSEYİN SEYMEN istemeleri doğaldır.
3. LAİK DEVLET Laik bir devlette, her türlü inanç ve düşünce serbesttir. İslam dininde zorlamanın olmadığı, din ve vicdan özgürlüğünün olduğu birçok ayette belirtilmiştir. Bu ayetlerden birinde şöyle buyrulmuştur; "Dinde HÜSEYİN zorlama yoktur..." SEYMEN
3. LAİK DEVLET Laik bir devlet, dini müesseselerin, temel vazifelerini yapacak şekilde faaliyet göstermelerini düzenler. Laik bir devlette, çeşitli dinlerin mensuplarına kanun önünde ayırım yapılmaz, hepsine eşit davranılır.
3. LAİK DEVLET Laik bir devlette, yönetim, aklı ve bilimi esas alır. Laik devlet, toplumun her kesimine inanç ve davranış özgürlüğü tanınmıştır. Nitekim Atatürk, bu konuda HÜSEYİN SEYMEN şöyle demiştir;
ATATÜRK DİYOR Kİ Din ve mezhep herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiçbir kimse hiçbir kimseyi ne bir din ne de bir mezhebi kabul etmeye zorlayabilir. Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılmaz.
3. LAİK DEVLET Laik bir devlette, dini inanç ve görevlerin rahatça yapılmasına imkan sağlar. Laik devlet, Vatandaşlarına dini inançlarından dolayı farklı muamele yapmaz.
1. DİN BİREYİ ESAS ALIR 2. LAİKLİĞİ DOĞURAN NEDENLER 3. LAİK DEVLET 4. LAİKLİK DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GÜVENCESİDİR 5. ATATÜRK ÜN LAİKLİK ANLAYIŞI
4. LAİKLİK DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GÜVENCE Laiklik ilkesi, din hürriyetini, vicdan (inanç) hürriyetini ve ibadet hürriyetini kapsar. Atatürk din ve vicdan özgürlüğünü şu şekilde tanımlamaktadır;
ATATÜRK DİYOR Kİ Her birey istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre malik olmak, mensup olduğu bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine maliktir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz. Vicdan hürriyeti, mutlak ve taarruz edilemez ferdin tabii haklarının en mühimlerindendir.
ANAYASAMIZDA DİN HÜRRİYYET Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
4. LAİKLİK DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GÜVENCE Laikliğin benimsendiği ülkelerde bütün vatandaşlar her türlü hak ve özgürlüğe sahiptirler. Herkes istediği inancı ve dini benimseyip benimsememekte serbesttir.
4. LAİKLİK DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GÜVENCE Kişiler, inanç ve düşüncelerini özgürce ifade edebilirler. Nitekim ülkemizde laikliğin kabul edilmesiyle önemli gelişmeler olmuştur. Örneğin; vatandaşların din, vicdan ve ibadet özgürlükleri yasalarla güvence altına alınmıştır. Hukuk alanında çağdaş yapılmıştır. HÜSEYİNdüzenlemeler SEYMEN
4. LAİKLİK DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GÜVENCE Toplumda kadın ve erkek eşit haklara sahip olmuştur. Eğitim modernleştirilmiş, öğretim birliği gerçekleştirilmiş, kız ve erkek tüm Türk çocuklarına eğitim ve öğretim hakkı sağlanmıştır. Ülkemizde din ve vicdan özgürlüğü devlet tarafından güvence altına alındığı için toplumda huzur ve güven hakim olmuştur
4. LAİKLİK DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GÜVENCE Bunun gereği, her vatandaş, inancına göre rahatça ibadet edebilme hürriyetine kavuşmuş; halkımız arasında hoşgörü, saygı ve sevgi ortamı meydana getirmiştir. Atatürk, din ve vicdan hürriyetini Türk devletinin modern bir devlet olmasının koşulu kabul etmiştir. Bunun sonucu olarak devlet kurumları, kendi görevlerini, dini kurumlar da HÜSEYİN SEYMEN yasal çerçevede kendi görevlerini yerine getirirler.
4. LAİKLİK DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GÜVENCE İnsanların din ve vicdan özgürlüğüne sahip olmaları, toplumsal barışın sağlanmasının temel şartlarındandır. Bir toplumda farklı dinlere mensup kimselerin bulunması doğaldır. Bunlar aynı toplumun bireyleridir. Birlikte yaşamak HÜSEYİNdurumundadırlar. SEYMEN
4. LAİKLİK DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GÜVENCE Bu insanların birlik, beraberlik, barış ve huzur içinde yaşayabilmeleri için birbirlerinin hak ve özgürlüklerine saygı göstermeleri gerekir. Din ve vicdan özgürlüğü herkesin doğal hakkıdır, laikliğin de bir gereğidir.
1. DİN BİREYİ ESAS ALIR 2. LAİKLİĞİ DOĞURAN NEDENLER 3. LAİK DEVLET 4. LAİKLİK DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GÜVENCESİDİR 5. ATATÜRK ÜN LAİKLİK ANLAYIŞI
Atatürk'ün laiklik anlayışını şekillendiren, Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullar olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk'ün bütün hedefi, Türk ulusunu içine düştüğü kötü durumdan bir an önce kurtararak uygar dünyada hak ettiği yeri almasını sağlamaktır. Atatürk laikliği bir sözünde şöyle tanımlamıştır; ATATÜRK DİYOR Kİ 5. ATATÜRK ÜN LAİKLİK ANLAYIŞI "Laiklik sadece din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması demek değildir. Laiklik, tüm vatandaşların vicdan, ibadet ve din hürriyetini tekeffül etmek demektir." HÜSEYİN SEYMEN
Atatürk'ün laiklik anlayışının en önemli özelliği dinin aslından uzaklaştırılıp kötüye kullanılmasına karşı olmasıdır. Atatürk, Laiklik ile dinin, din duygusu ile inanç ve ibadet alanının asla zedelenmeyeceğini, tersine manevi bakımdan değer kazanacağını çok iyi biliyordu. Bundan dolayıdır ki o bir sözünde şöyle demiştir; ATATÜRK DİYOR Kİ 5. ATATÜRK ÜN LAİKLİK ANLAYIŞI "Laiklik prensibinde ısrar ediyoruz. Çünkü millî iradenin insanlığa mal olmuş değerlerin belki de en mukaddesi (kutsalı) olan din hürriyeti ancak laiklik prensibine bağlanmakla korunabilir."
Atatürk'ün laiklik anlayışı dine kesinlikle karşı değildir. Ona göre din bir vicdan işidir. Herkes vicdanına uyup uymamakta özgürdür. Atatürk, laikliği gerçek dindarlığın yaşanmasına ve gelişmesine zemin hazırlayan hatta onu teminat altına alan bir ilke olarak görür. Atatürk, din gerçeğini inkar etmez. Hatta dinin lüzumlu bir kurum olduğunu belirtir ve şöyle der; ATATÜRK DİYOR Kİ 5. ATATÜRK ÜN LAİKLİK ANLAYIŞI "Din lüzumlu bir müessesedir."
Atatürk, din kavramı üzerinde çok ciddi bir biçimde durmuştur ve şöyle demekle bu konu üzerinde ne kadar derin düşündüğünü göstermiştir; ATATÜRK DİYOR Kİ 5. ATATÜRK ÜN LAİKLİK ANLAYIŞI "Allah kavramı, insan beyninin çok güç kavrayacağı metafizik (fizik ötesi) bir meseledir."
Atatürk, İslam dini hakkında yaptığı konuşmalarının birinde şöyle demiştir; ATATÜRK DİYOR Kİ 5. ATATÜRK ÜN LAİKLİK ANLAYIŞI "İslam akla ve bilime en uygun, en mükemmel dindir, ancak ondan dolayı son din olmuştur."
Atatürk, din eğitimi verecek kişilerin iyi yetiştirilmelerini, sağlıklı ve çağa uygun bir eğitimden geçirilmelerinin gerekliliğine inanır. O, bir sözünde şöyle demiştir; ATATÜRK DİYOR Kİ 5. ATATÜRK ÜN LAİKLİK ANLAYIŞI "Nasıl her hususta yüksek meslek ve ihtisas sahipleri yetiştirmek gerekli ise dinimizin gerçek felsefesini inceleyerek araştıracak ilmi ve teknik olarak telkin kudretine sahip olacak, seçkin ve gerçek din ilim adamlarını yetiştirecek yüksek öğrenim sahip olmalıyız." HÜSEYİNkurumlarına SEYMEN
Böylece o, din eğitimi yapacak kimselerin, iyi bir şekilde eğitilmelerini ve Türk toplumuna millî ve manevi değerlerine uygun dini bilgiler vermelerini istemiştir. 5. ATATÜRK ÜN LAİKLİK ANLAYIŞI Atatürk, ülkemizde Diyanet İşleri Başkanlığını kurdurmuştur. Kuran ın anlaşılması için çalışmalar yaptırmış Türkçe Kuran tercümesi ve tefsiri yapılmasını sağlamıştır.