TÜRKİYE IV. DİNI YAYlNLAR KONGRESI



Benzer belgeler
Avrupa İslam Üniversitesi İSLAM ARAŞTIRMALARI. Journal of Islamic Research

Karakoçan TOBB Anadolu İmam Hatip Lisesi Prof. Dr. Fuat SEZGİN Bilim Tarihi Sohbetleri Kitap İncelemesi

WINTER. Template EL-HAREZMİ

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

Başlangıç Meridyeni ve Greenwıch - İstanbul

Türkiye de üniversiteye giremeyen öğrenciler Fas ta üç dil öğreniyor

Orta Çağ da İslam dünyasında haritacılık alanında çalışma yapan bilim insanları

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

Dünyanın en büyük sosyal dil öğrenme ağı busuu şimdi Türkiye de!

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

İSLÂM BİLİMLER TARİHİ ÜZERİNE KONFERANSLAR Fuat Sezgin. Bilim Tarihi Dizisi 4. Emine Eroğlu. Adem Koçal. Zeynep Berktaş Tuğçe İnceoğlu.

Erciyes Üniversitesi Yerleşkesinde Prof. Dr. Fuat Sezgin Caddesi İsim Verme Töreni

Darbeden sonra Fuat Sezgin neden Almanya ya gittiniz?

Avrupa İslam Üniversitesi İSLAM ARAŞTIRMALARI. Journal of Islamic Research

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

Atoller (mercan adaları) ve Resifler

Batı Toplumuna İlk Kez Rakip Çıkardık

İslam ın Bilimler Tarihindeki Yaratıcı Yerine Bir Bakış

Amerika nın Müslümanlar Tarafından Kristof Kolomb Öncesi Keşfi

KİTABIN REHBERLİK PLANLAMASI. Bölümler. Bölümlere Ait Konu Kavrama Testleri KONU KAVRAMA TESTİ DOĞA VE İNSAN 1 TEST - 1

İktisat Tarihi II. 13 Nisan 2018

HARİTA BİLGİSİ ETKİNLİK

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

LYS (LİSANS YERLEŞTİRME SINAVI)

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

F U A T S E Z G I N A M E R İ K A N I N M Ü S L Ü M A N L A R T A R A F I N D A N K R İ S T O F K O L O M B Ö N C E S İ K E Ş F İ

Türkiye-Yunanistan İş Forumu. İzmir, 8 Mart Ömer Cihad Vardan DEİK Başkanı

Bilimler Tarihçisi Fuat Sezgin. İstanbul Konuşan: Sefer Turan.

Orada Bir Müze Var, Gitmesek de Görmesek de!

27 MAYIS 2016 PROF. DR. FUAT SEZGİN KONFERANSI AMERİKA NIN KEŞFİNDE MÜSLÜMANLAR

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Kategori Alt kategori Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki

BİLİM TARİHİ VE JEOLOJİ 6

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere,

GÖZLÜK BİR İTALYAN BULUŞUDUR

-Matematik Bulmacası-

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim AKP

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı


Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2.

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ KİTAP

MÜSİAD Başarılı Öğrenciler Ödül Töreni KARADENİZ EREĞLİ 7 HAZİRAN 2018 Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Sn Rektörüm, Belediye Başkanlarım,

ATBÖ Sürecinde Ölçme-Değerlendirmeye Hazırlık: ATBÖ Yaklaşımı Nasıl Bir Ölçme Değerlendirme Anlayışını Öngörüyor?

kpss coğrafya tamam çözümlü mesut atalay - önder cengiz

I. ULUSLARARASI SOSYAL VE EKONOMİK ARAŞTIRMALAR ÖĞRENCİ KONGRESİ

KÂĞIDA İŞLENEN UYGARLIK- Kâğıdın Tarihi ve İslam Dünyasına Etkisi, Jonathan M. Bloom (trc. Zülal Kılıç), Kitap Yayınevi, İstanbul 2003, 336 s.

9. SINIF ÜNİTE DEĞERLENDİRME SINAVLARI LİSTESİ / TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

9. SINIF ÜNİTE DEĞERLENDİRME SINAVLARI LİSTESİ / DİL VE ANLATIM

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

çöz kazan kpss ÖSYM sorularına en yakın tek kitap tamamı çözümlü coğrafya 2014 kpss de 94 soru yakaladık soru bankası

Marie Curie. Thomson Cabir bin Hayyan. Henry Becquerel

YUSUF ATA ARIAK - TELKODER 10. OLAĞAN GENEL KURUL AÇILIŞ KONUŞMASI 29 KASIM 2018

Antarktika da bir bilim üssü kurulmasını arzulayan çok sayıda seçkin (konusunda yetkin anlamında!)

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

YASIYOR. MUYUZ. SASIYOR.. MUYUZ? Bismillahirrahmanirrahim MUHİDDİN YENİGÜN. (e-posta: yayınevi sertifika no: 14452

Şekil 2.22: Doğu Akdeniz, Ege Denizi, Balkan Yarımadası. Ölçek ~ 1: [2]

SAMSUN BÜYÜKŞEHIR BELEDİYE BAŞKANI YUSUF ZİYA YILMAZ & SAM-DER Avusturyada yaşayan Samsunlular Derneğinin

COĞRAFİ KONUM ÖZEL KONUM TÜRKİYE'NİN ÖZEL KONUMU VE SONUÇLARI

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

kpss ğrencinin D ers D efteri genel yetenek genel kültür COĞRAFYA Kolay oku Hızlı düşün Kalıcı öğren PEGEM AKADEMİ

MÜSİAD TEKİRDAĞ ŞUBESİ GENEL KURULU Sayın Valim, Kaymakamım, Büyükşehir Belediye Başkanım,

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

15 Ekim 2014 Genel Merkez

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος

PEYZAJ SANATI TARİHİ Ders İzlence Formu. Kodu: PEM 112 Dersin Adı: PEYZAJ SANATI TARİHİ Toplam Saat

PROF. DR. FUAT SEZGİN İN KEŞİFLERİ 1

NÜFUSUN GELİŞİMİ, DAĞILIŞI VE NİTELİKLERİ

5. SINIF DENEME SINAVLARI DAĞILIMI / TÜRKÇE

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

1. 7. c. Merağa c. Usturlap 2. a. Takiyuddin Mehmed d. İslam dünyasında usturlabın gelişmiş olmasının göstergesidir. 9. e. Duvar kadranı 4.

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

COĞRAFYA YEREL COĞRAFYA GENEL COĞRAFYA

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016

Türkiye ye Yönelik Beklentiler Olumsuz Olamaz

KİTAPLARINIZ VE GLOBAL PAZAR

Skolastik Dönem (8-14.yy)

4. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (22 Ekim-14 Aralık 2012)

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI

Nasıl? Fark etmez! Ne kadar? Sonsuza kadar! Niçin? Çünkü böyle mutlu olabilirsin!

MAKİNELERİN YÜKSELİŞİ: Avrupa, mobil işgücü seçeneklerini araştırmaya başlıyor

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

Tarihi ve bugünü ile. Her an Harran

Hilmi Hoca mızın Ardından

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

MANASTIR TIBBI (Monastic Medicine)

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

Transkript:

TÜRKİYE IV. DİNI YAYlNLAR KONGRESI -DİNİ KLASiKLER- TEBLİGLER - MÜZAKERELER (30-31 Ekim 2009/ ANKARA)

DiYANET işleri BAŞKANUGI YAYlNLARI - 839 ILMI ESERLER -135 13shih İsmail Derin Grafik & Tasanın Eınre Yll..DIZ Baskı Kalkan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. LBaskı, Ankara - 2011 Din İşleri Yüksek Kurulu Kararı: 25.08.2010/79 2011-06-Y-0003-839 ISBN: 978-975-19-5009-3 Serti.fıka No:12930 T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı İletişim Dini Yayınlar Gen~l Müdürlüğü Basılı Yayınlar Daire Başkanlığı Üniversiteler Malı. Dumlupınar Bulvan No:147/A 06800 Çankaya/ANKARA Tel: o 312 295 72 93-94 Faks: O 312 284 72 88 e-posta: diniyayinlar@diyanet.gov.tr

Aç ılış Kon u şma l a rı Müslümaniann Bilimler Tarihinde 800 Yıl Süren Kreatif Merhalesini Ne Kadar Tanıyoruz? Prof. Dr. Fuat Sezgin Konuşmacı Sayın Başkanım, sayın ve sevgili topluluk. Size öyle hitap ediyorum. Düşündüm nas ıl hitap edeyim diye. "Gençler" olmuyordu, gitmedi; "misafırler" olmadı çünkü ben ev sahibi değilim. Esasında size "sayın gençler" diye hitap etmem lazımdı, "sevgili gençler" diye. Hatta buna ben Sayın Başkarunu bile yaşımı itibara alarak, kendimi affettirerek söyleyebilirdim. Çünkü ben, memleketimi 35 Ben Almanya'yı yaşımdayken bıraktım, geçen hafta 85 yaşımı idrak ettim. Tam 50 yıl. ikinci bir vatanını olarak kabul ettim. Allah bana iyi de bir hanım nasip etti. Bu 50 sene, -o zaman 50 sene olacağını bilmiyordum- elime geçen fırsatı iyi kullanarak İslam medeniyeri için hizmetli bir insan olmaya karar verdim, çalıştım. Bazen memnuniyetle günde 17 saat çalışınama müsaade eden bir hayata, eşimle kavuşmuştum. Sayın Başkan bana bundan bir hafta ewel telefon etti. Beni buraya davet etmek şerefliliğini düşündüğünü ifade etti. İstirahatım münasebetiyle hiç kabul edecek halde değildim. Fakat onu kabul ettiğime şükrediyorum, sizleri gördüm. Size ne vereceğiini bilmiyorum, ama bu sevincin hakikaten samimiyeti derindir. Evet, Sayın Başkan bana telefon ettikten sonra size ne söyleyeceğiini düşündüm. Çünkü İslam bilimlerini araştırdığıruz zaman her taşın altında bir cevher buluyorsunuz. Bu mübalağa değil, yalnız bulmanın yolunu vereceksiniz. Bu SO yıl içerisinde o cevherler büyük bir çuval teşhir etti. O çuvalın içine elimi attım, bir avuç cevher çıkarmaya çalıştım. Onlan birbirine tercih etmeden, seçmeden bir konferans haline getirdim. Onu biraz size sunmaya çalışacağım. inanınız bu, çok düşünmeye vakit olmadan gelişi güzel seçilen o cevherlerin bir ifadesi olacaktır. Belki bana Sayın Başkanım başka bir fırsat daha verirse sizi gördüğüm için, sizin yüzünüzde sevinç ifadesi gördüğüm için size daha çok hazırlanmış olarak geleceğim. Şimdi tesadüfen o avucun size arzına geçiyorum. 23

IV. Dini Yayınlar Kongresi Bilim tarihçiliği tahminen 18. yüzyıldan itibaren Rönesans diye adlandınlan bir görüşün hakimiyeti altına girdi. Esasında bu görüşün tam olarak ne zaman ortaya çıktığı ve kim tarafından ortaya atıldığı biliruniyor. Bu önce 13SO ile 1600 yıllan arasında klasik antik kültür ve sanatının yeniden doğuşu manasma alınan görüş, bilim tarihçiliğinde Avrupa'da aynı çağda bilimler alanında görülen büyük gelişmenin onurlandırılması anlamına alındı. Bu arada politik ve iktisadi bakımdan çok zayıf bir manzara arz eden Arap İslam kültür dünyasının 800 yıl kadar süren yaratıcı bir bilim çağının Avrupa'daki bilim gelişmesinde bir etkisinin olabileceği düşüncesine yer kalmamıştır efendim. Bu etkisinin işin garip taraflarından ibiri şudur ki Arapça'dan Latince'ye 10. yüzyıldan is. yüzyıla kadar süren büyük tercüme dalgasının ıso yıl kadar duraklama ardından 17. yüzyılın ortalarında oryantalistler tarafından yeni bir tercümeler dalgası başlatılmıştır. Bu dalgada -o zamana kadar hep Arapça kitaplan tercüme edilirdi- bundan sonra Farsça ve Türkçe kitaplannın aldığı yer de küçük değildi. Bu son dalga tercümelerinin araştırmaları, onların Avrupa'daki bilim kalkınmasına etkisinin bazı alanlarda 19. yüzyıla kadar devam ettiğini gösteriyor. Bu 17. yüzyılın ortalannda başlayan dalga içinde Avrupa'ya ulaşan kitapların tercümesi, ya içeriklerinin öneminin tanınması yüzünden, yahut da tesadüfen ele geçtik Ieri için yapılıyordu. 18. yüzyılın birinci yarısında Arapça, Farsça ve Türkçe kitapların tercümeleri ve esas dildeki etütleri başladı. Bu etütler bu güne kadar devam ediyor. Hepsinin çok kıymetli, objektif, dost bakışı ile ele alındığı ve sonuçlandırıldığı tabiatıyla beklenemez ve iddia edilemez. Bunlaruı arasında teolojik açıdan ele alırup Müslümanlan incitebilecek olanlar da ~ar. Oryantalistik araştırma sonuçlan deyince ben objektif olanlarını, hayatlarının büyük bir kısmını İslam bilimlerinin etüdüne, kaynakların yayınlanmasına veren hümanist olanların katkılarını kastediyorum. Elli beş yıldan beri yazmakta olduğum İslam bilimleri tarihi sebebiyle her gün arıların eserleriyle karşılaşıyorurn. Biz bugün İslam kültür dünyasının bilimler tarihirıde çok büyük bir yeri olduğunu biliyorsak bu bilginin çok büyijk bir kısmını onlara borçluyuz. Bu konuşmamda sizlerde bu çok büyük yerden bir küçük intiba sağlamaya çalışacağım. İslam'ın ilk ortaya çıktığı yıllarda Arap Müslürnanlar, ancak parmalda veya kafada hesaplamayı biliyorlardı. Okuyup yazma bjlenlerin sayısı çok azdı. İslam ilk otuz veya \ kırk yıllarında o devrin meskfin yerlerinin büyük bir kısmını hükmü altına almış. bilim merkezlerini ele geçirmişti. Oradaki bilim temsilcilerine ister Müslüman olsurılar ister olrnasırılar büyük tolerans göstermiş, değer venniş, hocalıklarını kabul etmişti. B~'e ve öğrenmeye karşı çok kısa bir zamanda çok canlı bir atmosfer ve bir susama ortaya çıkmıştı. Daha İslam'ın ı. yüzyılında Yunanca'dan, Süryanice'den, Pehlevice'den tercümelere, aynı yüzyılda Arap dilinin gramerinin yazılmasına başlanmıştı. İkinci yüzyılın ortalarında Sanskritçe'den Hintlilerin çok hacimli matematik ve asıronomik kitabı Sidhanta Arapça'ya çevrilmişti. 24

Açılı.ş Konuşmaları Müslümanların daha bu ikinci yani Miladi 8. yüzyılda bilimlerin bazı alanlarında alma çağından yaratıcılığa geçmiş olmaları, bilimler tarihinin en şaşırtıcı fenomenlerinden birisidir. Misal olarak M. 8. yüzyılın ikinci yarısında matematik oranları esasına dayalı kimya biliminin kurulmasını anacağım. Kurucu cabir ibn Hayyan, bilimler tarihinde karşılaşılan en garip şahsiyetlerden birisidir. O bütün evrenin matematiksel oranlar esasına göre kurulduğunu, matematiksel oraniara dayarımayan herhangi bir şeyirı bilimin konusu olamayacağını söylüyordu. Allah'ın irısana evrenin bütün sır perdelerini yırtma kabiliyetini verdiği inancını savunuyor ve irisanın taş, bitki, hayvan hatta insan yaratabileceğini, bunun en azından teorik olarak mümkün bulunduğu tezini ileri sürüyor, bununla Allah'ın beşere ne yüksek bir kabiliyet verdiği esasından hareket ediyordu. Müslümanlar M. 9. yüzyılın ortalannda bilimlerin her alanında, yabancı kültür dünyalanndan, bahusus Yunanlardan alma ve özürnleme (resepsiyon, asimilasyon) safhasının ötesinde yaratıcılık merhalesine ulaşmış bulunuyordu. Bu merhale devamlı bir yükselişten sonra 15. yüzyılda hızını kaybetmeye başladı, 16. yüzyılın 17. yüzyıla dönüm sıralarında duraklama çağına girdi. Onların bu yaratıcılık sürecinde başardıkları büyük ve önemli işleri bu konferans ın dar çerçevesine sığdırmak irrıkansızlığı realitesi karşısında sadece bir alanı misal olarak, beni son yıllarda uğraştıran coğrafyayı seçip, ondaki bazı çalışma tarzlanna, başanianna işaret etmeğe çalışacağım. Ama daha önce şu genel çerçeveyi karakterize etmem gerekiyor. Müslümanlar diğer kültür dünyalanndan bahusus Yunarılılardan aldıkları bilimleri geliş tirdiler, yeni bilimler ortaya koydular ve gelecek kuşaklann kuracağı bazı bilimlerin yollarını döşediler. Bu süreçte onların Hıristiyan ve Yahudi vatandaşlarının katkısı az olmadı. ı o. yüzyılda bilimler jslam dünyasında bütün bir hızla gelişim yolunda olduklan bir süreçte -ki bu pek gerçeğe uymayan bir tarzda İslam bilimlerinin altın çağı diye vasıflandırılır- İspanya üzerinden Latince tercümelerle, aletlerin taklidi yoluyla Batı Avrupa'ya, oradan Orta Avrupa'ya ulaşınaya başladı. ll. yüzyılda Sicilya üzerinden İtalya'ya götüren bir yol gelişti. Üçüncü bir yol 14. yüzyılda Tebriz, Trabzon, İstanbul üzerinden İtalya ve Doğu Avrupa'ya ulaştırıyordu. Bizans'ın merkezinde Arapça kitapların Yunanca'ya tercümesine daha 10. yüzyılda başlanmıştı. Ama Bizanshlar İslam dünyasında o bilimlerin yeni bir yaratıcı safhasının başladığının farkında olmadan, onların eski Yunanların kitaplarının tercümeleri sanıyorlar, bazen onları bazı değişikliklerle Batlamyus gibi büyük Yunan bilginleri adı altında yayınlıyorlqrdı. İslam bilimlerinin Avrupa'ya alınma ve özürnleme (resepsiyon ve asimilasyon) süreci 500 yıldanfazla bir zaman aldı, 16. yüzyılın ikinci yarısında yaratıcılık çağına girildi. Şimdi vaat ettiğim üzere coğrafya alanına geçip kısa bir bakış iletıneye çalışacağım. 1954 yılırıda hazırlamaya başlayıp 1967'de birinci cildini yayıniayabildiğim İslam Bilimler Tarihi'nin coğrafya ile ilgili kısmını 1984'te ele aldım. Matematik coğrafya ve kartoğrafya 25

IV. Dini Yayınlar Kongresi ile ilgili 10, 11, 12 ve 13. cutler 2000 ila 2007 yıllannda yayımlandılar. Beşeri coğrafya'yı içeren 14. ve 15. ciltler, inşallah çok yakında basuna gönderilebilecekler. Matematik coğrafyanın gayesi yeryüzünü enlem ve boylam derecelerine göre kapsamak, kağıt veya başka ortama iletmek. Bu işin ilk basarnaklarını Müslümarılar Sasani İranlılanndan, Hintlilerden ve daha ziyade Batlarnyus'un coğrafyasından öğrendiler. Bu coğrafyadan onlara ölçümedayanan tek bir boylam derecesi, ı o dan fazla da enlem derecesi ulaşmıştı. Onlara Yunanlılardan ulaşan dünya haritası tasavvuruna göre Hint okyanusu ile Atlas okyanusu bir göl halindeydi. Büyük bir okyanus mefhumu yoktu. Karalar denizleri kuşatıyordu. 9. yüzyılın ilk çeyreğinde Matematik coğrafya ile baritacılık alanının İslam Kültür dünyasındaki ı7. yüzyıla kadar devarn edecek olan yaratıcılık safhası başlamıştı. Bu, bilimlerle bizzat meşgul olan Halife el Me'mun'un gayretlerine bağlıydı. O astronornik ve matematik ölçülere dayanan bir dünya haritası yapmaya karar verdi; bunun için 70 kadar bilgini vazifelendirdi. Onlar dünyanın birçok yerinde ölçümler yapıp gerekli bilgiyi toplarken, o bazdarını ekvatorun uzunluğunu ölçmekle vazifelendirdi. Irak ve Suriye ovalarında yaptırdığı meridyen derecesi ölçmeleriyle bulunan ekvatorun kırk bin kilometre civarındaki uzunluk sonucu yapılacak haritaya esas tanındı. Bu tamamıyla bilimsel esaslara dayanan ölçü sonucu günümüze kadar doğruluk değerini kaybetmedi. Halife el Me'mun'un bir dünya haritası yaptırdığı, coğrafya tarihçileri tarafından biliniyordu, ama değeri ve şekli hakkında hiçbir şey söylenemiyordu. Ancak 1984 yılında haritaya Topkapı sarayında bulunan bir ansiklopedi yazması içinde rastladun. Bu, enlem ve boylam ölçülerine dayanan en eski haritadır. Bunda karalar bir ada şeklinde bir okyanus rarafından kuşatılıyor. Bununla dünya haritası tarihinde yeni bir merhale başladı. Ayrıca o haritanın hazırlayıcılarından bize bir de enlem ve boylam derecelerinin cetveli ulaştı. Bununla baritarım tam bir rekonstrüksiyonunu sağlayabiliyoruz. Halife el Me'mun'dan soruakl M. ı O. yüzyılda ve devamında enlem ve boylam derecelerirıi bir ölçme gayreti, İslam dünyasının batısındaki İspanya'dan Hindistan'a kadar yayıldı. İspanya ile Bağdat arasındaki mesafede Batlıım.yus'a göre ı7.5 derece, ~1-Me'mun haritasına göre 7.5 derecelik bir kısaltınaya varıldı. Bu arada Akdeniz'in uzunluğu Batlamyus'a nispetle ı8 derece doğrularup 44 dereceye indirildi. Ortaya başlangıç meridyen dairesirıi Kanarya adalarından ı 7.5 derece Atlas okyarrusuna kaydırrna zarureti çıktı. Bu gerçeğin bilinmemesi günümüze kadar ulaşan yüzlerce haritayı anlaşılmaz hale getiriyor. İslfun: coğrafyaetiarı yeni enlem ve boylam metodu bulmaya çalışıyorlardı. ı O. yüzyılda ı o kadar yeni enlem derecesi metodu bulunmuştu. Çok zor olan boylam işi -ki o zamana kadai: ay tutulmalanna göre yapılıyordu, hatalı sonuçlara götürüyordu,- ı ı. yüzyılın başlangıcında Biruru'nin elinde yeni bir metoda kavuştu. Biruru'nin hocaları ı o. yüzyılda 26

Açıhş Konuşmaları sferik trigonometriyi bulmuşlardı. o boylam derecelerini ölçmede bu buluştan faydalanarak kurduğu yeni ölçme işini Gazne ile Bağdat arasında iki yıllık çalışmasıyla 5 ila 6 bin kilometre zikzak dolaşmalarıyla 60 yeni boylam derecelerini buldu. Onun bize bıraktığı sonuçların bazılarında ancak 18. ve 19. yüzyıllarda bazı çok küçük tashihler yapılabildi. O bunurıla gerçeğe yakın Asya haritasının temel taşlarını atmakla kalmadı, bundan daha çok önemli olarak, matematik coğrafyayı bir müstakil bilim olarak kurdu. Onun bu konuya tahsis ettiği kitaplardan sadece biri, ama en önemlisi bize kadar ulaştı, maalesef Fatih kütüphanesinde bulunan tek yazma 1933 yılına kadar bilim dünyasının bilgisine ulaşmadı. Boylam derecelerinin önemli diğer bir ölçme metodunu Biruni bize genç çağdaşı İbn Sina'dan bildiriyor. Diğer çok önemli bir metodu 13. yüzyılda yaşayan Abu'l-Hasan el Marrakusi'den öğreniyoruz. Ama bilimler tarihçiliği bu büyük icatlan öğrenmemiş görünüyor. Boylam dereceleri konusuna şunu eklemek isterim ki Müslümanların Matematik Coğrafya ve Kartoğrafya tarihinde başardıkları en büyük işlerden biri, Hint okyanusunda açlk denizde astronomik-trigonometrik esaslara dayanan mesafe, erılem, boylam ölçme metotlarıdır. 15. yüzyılda ve 16. yüzyılın başlarında Arap denizciler Hint okyanusu sahillerinin önemli noktalannın kartagrafik ölçürrılerini yapmışlardı. Orılar Doğu Afrika ile Sumatra arasındaki ekvator çizgisini bugünkü değerlere çokyakın bir şekilde hesaplayabiliyorlardı. Orıların boylam derecesi ölçüm metotları ve ulaştıkları hayrarılık verici sonuçlan 20. yüzyılın sonuna kadar bilim tarihçilerine meçhul kaldı. Müslümarıların okyanustaki güney-kuzey yani meridyen hattına paralel ve eğik mesafe ölçme metotlan 15. ve 16. yüzyıllarda İtalyanlar ve Portekizliler tarafından Avrupa'ya ulaştırıldı. Ama en önemlisi yani Ekvatora paralel mesafe metodunu arılayıp Avrupa'ya ulaştırmaya astronomik ve trigonometrik bilgileri yeterli değildi. İslam kültür dünyasında 9. ila 14. yüzyıl arasında kazanılan erılem ve boylam dereceleri ı ı. yüzyıldan 17. yüzyılın ortalarına kadar Avrupa'ya ulaştı. Ama Avrupalılar ne burılan ne de kendilerince bulunan birkaç erılem boylam derecelerini 17. yü.zyıldan önce harita yapmakta kullanabiliyorlardı. Bu yöndeki ilk çabayt Yohan Kepler gösterdi. Maalesef o karmakanşık bir erılem boylam derece cetveli ile Akdeniz'in İtalya'nın sağ ve solunda kalan kısımların oranlarını, -Arapça kaynaklardan ulaşan bir haberi yarılış arıladığından- çok bozan bir haritasını ortaya koydu. Şimdi biraı; da harita kısmına değineceğirn. Oryantalistler İslam coğrafyası tarihine dair muazzam çalışmaları arasında harita konusuna hemen hemen hiç dokunmadılar. Çünkü idrisi'nin dünya haritasından ve islam dünyasında 1 o. yüzyılda didaktik maksatla yapılmış klişe haritalardan başkasıru tarumıyorlar, hepsiniri bildiği erılem boylam derecelerine dayanan ve realiteyi yansıtan haritaların Avrupalıların eseri olduğunu sanıyorlardı. 27

IV. Dini Yayınlar Kongresi Ben de 25 yıl eweline kadar öyle sanıyor, kendi kendime: Müslümanlar matematikte, astronomide hatta coğrafyada o kadar ileri olduklan halde neden, enlem ve boylam derecelerine dayanan haritalar yapmaclılar sorusunu sorardım. Ama Coğrafya taribi ile uğraşmarnın ı O. veya ll. yıllannda Avrupalı ünlü kartograflann, mesela, G. Merkator'un 16. yüzyıldayaptıklan Sibirya haritalarnunyüksek karakterini, enlem ve boylam derecelerini görünce uyarunaya başladım. Hollanda'da veya İtalya'da yaşayan bir kimsenin bunlan yapamayacağı realitesine ulaştım. Bundan sonra benim için şafak başlamış, yollar aydınlanmış, ayağırndaki prangalar çözülmüştü. Şu inanca vardım: Bunlar ancak orada yaşayan insanlar tarafından, İslam baritacılık ve matematik coğrafya tradisyonu içinde yapılabilirdi. Bulduğum haritalada karşılaştırılması, enlem ve boylam derecelerinin araştırılması ve taşıdıklan eski Türkçe, Arapça kelimelerin yardımıyla bunları ispat edebildiğiine inanıyorum. Bu münasebetle bir harita göstereceğim: 13. veya 14. yüzyılda yapılmış bir Kuzey ve Orta Asya haritası. Bu harita 17. yüzyılda yaşayan Abu'l-Gazi Babadır Han'ın Türk Şecereleri Tarihi'nin içinde bulunuyordu. 18. yüzyılın başlannda Sibirya'nın Tobolsk şehrinde Ruslann eline esir düşen İsveçli subaylar tarafından Almanca, Fransızca ve Rusça'ya bir Özbek imarnın yardımıyla çevrilmişti. Bu harita 1726'da basılan Fransızca tercümedekalmış bulunuyor (GAS X, 378.896). Verilebilecek diğer birçok misallerden vazgeçerek ulaştığun şu sonucu ve inancı sizlere ileteceğim: Avrupalılann 18. yüzyıl başına kadar yaptıklan doğruya yakın haritalar, İslam kültür dünyasında yapılan haritalarm ya kopyalan, ya adaptasyonlan veya parça harita Iann bir araya getirilmiş halleridir. Bazı Müslümanlar, daha M. 7. yüzyılda Çin 'in canton şehrin e, 9. yüzyılda Madagaskar'a yerleşmişlerdi. 9. yüzyılın ikinci yansında Fas'ın Massa şehrinden, Afrika'nın güneyinden Basra civarında parçalan birbirlerine dikişli bağlanan gemilerle Çin'e ticaret eşyası götürüp getiriyorlardı. Müslümanlar büyük bir ihtimalle 10. yüzyılda Avustralya'yla karşılaşmışlardı. Zamanla bütün Hint Ol<yanusunu aynntılanyla haritalandırmışlardı. Lizbon'dan sonra da Batı Afrika'dan okyanus üzerinden Asya'ya ulaşınaya daha 10. yüzyılda tekrar tekrar teşebbüs etmişlerdi. Onların Hint Okyanusu'ndan hareketle Amerika'nın doğusuna 15. yüzyılın başlannda ulaştıklarını biliyoruz. Onlardan aslen Cava diliyle yazılı bir Brezilya haritası bize kadar uiaşmış bulunuyor. Kristof Colomb kendi tarihçesinin açıkladığı üzere elindeki bir harita ile Asya'ya ulaşınaya kalkışmıştı. Piri Reis haritasına gelince, onun Portekiz'e Floransa'dan 1474 yılında günderiimiş bir Arapça haritanın Portekizlilerin yaptığı ilaveleri taşıyan İtalyanca tercümesi olduğu inancındayım. Bu konu üzerindeki Almanca, İngilizce geniş, Türkçe ve Arapça kısalt:ılrr\iş yazılarımı internette bulabileceğinizi arz etmek isterim. Harita konusunda bir de Osmarılılann büyük katkısını dile getireceğim. Onlar, Araplar tarafından 13. yüzyıla kadar çokyüksek bir kaliteye ulaştırılan Akdeniz ve Karadeniz ha- 28

Açıhş Konuşmaları ritalarını 16., 17. yüzyıllarda Balkan Yarunadası ve Anadolu'nun haritalarını çok yüksek bir düzeye kavuşnırdular. Bu konuda son olarak şunu söylemeliyim ki Avrupa'da matematik coğrafya tarihi yazılmadı, daha doğrusu yazılamadı. Çünkü bu alanın yüzde sekseni Müslümanların katkılarıydı. Bu çabayı ben kitabımın 10., ı ı., 12. ve 13. cutlerinde göstermeye çalıştım. Beşeri coğrafyaya gelince, bu insanı doğa ile münasebeti açısından ele alan coğrafyadır. Bu yönlü coğrafyanın İslam kültür dünyasındaki gelişmesini Avrupalı Oryantalistler çok büyük bir ilgi ve fedakarlılda iki yüzyıldan beri işlediler, önemli coğrafya kitaplarını keşfedip yayınladılar. Onların bu emeklerini biz Frankfurt'taki Enstitümüzde 315 ciltte toplayıp okuyucunun hizmetine sunduk. Beşeri coğrafya, benim İslam Bilimler Tarihi kitabınun 14. ve ıs. cilderinde ele alınıyor. üzerinde durulmamış bir gerçek şudur ki Avrupalılar Arapça kitapların ı o. ile ıs. yüzyılda giriştikleri tercüme merhalesindeki coğrafya kitaplarına ilgi göstermediler. Astronorni kitapları aracılığı ile enlem ve boylam derece cetvellerini Latince'ye çevirmekle yetindiler. Ben bunun sebebini uzun uzadıya düşündüm. Son zamanlarda şu tahmine geldim. O da şudur ki Avrupa'da Ortaçağ'dan ı8. yüzyıla kadar coğrafya teolojinin yarduncı bir branşı görülüyordu, gayesinin Allah'ın varlığını ispat etme olduğu inancı taşınıyordu. İslam kültür dünyasında ise coğrafya bir doğal bilim idi. Nadiren coğrafyanın yeryüzündeki varlıkları tanıtma ile Allah'ın kudretinin büyüklüğünü gösterme vasfina işaret edilirdi. Arap, Fars ve Türkçe coğrafya kitaplarının Avrupa dillerine tercümesine ı6. yüzyıllarda başlandı; bunlar etkilerini ancak 18. ve 19. yüzyıllarda gösterebildiler. Coğrafyanın Avrupa'da diğer bilimiere göre geri kalmış olması karşısında 19. yüzyılın ikinci yarısında mesela Oscar Peschel henüz bir coğrafya bilimi yokken onun tarihi nasıl yazılabilir diyordu. Bu şahsın hükmü, Avrupa için geçerli olabilirdi, ama İslam kültür dünyasında ulaşılan yüksek düzeye karşı çok büyük haksızlıktı. Müslümanlar beşeri coğrafyaya çok mütevazı bir şekilde 8. yüzyılın ortalarında başladılar. Daha dokuzuncu yüzyılda sadece kaynaklardan alınaya değil şahsi müşahedeye dayanan oldukça gelişmiş bir insan coğrafyası ortaya çıkmaya başlamıştı. 10. yüzyılın ikinci yarısındaki düzeyi, bir coğrafya tarihçisi çok yüksek bir merhalenin en yüksek basamağı olarak görmek eğilimindedir. Ben şahsen gelişmenin durmadan 17. yüzyıla kadar sürdüğüne inanıyor, son büyük İslam coğrafyacısını da Evliya Çelebi'nin şahsında buluyorum. Beşeri coğrafyanın İslam dünyasındaki gelişmesini bugün tam bilmekten çok uzağız, ama bildiklerimiz bizde ona karşı bir hayranlık duygusu uyandınyor. Ben sadece şunu dile getirmekle yetineceğim: Bu gelişmede fiziki ve tarihi coğrafyanın devanu, iktisadi coğrafya, biütiler coğrafyası, kültür coğrafyası, şehir coğrafyası, iklim coğrafyası, istatistik coğrafya ve arkeolajik coğrafya gibi dalların ortaya çıkması. 1855 yıllarında Alman oryantalisti Alois Sprenger ı o. yüzyılda yaşayan Maqdisi'nin kitabının bir yazmasını Hindistan'da bulduktan sonra Avrupa'ya getirmiş, etüt etmişti. 29

IV. Dini Yayınlar Kongresi Ulaştığı sonucu bilim dünyasına, onu dünyanın en büyük coğrafyacısı olarak tarutıyordu, "Belki de hiç bir kimse bu kadar gezip, keskin müşahede etmemiş ve aynı zamanda, top- ' ladıklarıru o kadar planlı işlemeıniştir." diyordu. Ben uzun zaman, Maqdisi'nin değerlendirilmesine dayanarak, Müslümanların 10. yüzyılda beşeri coğrafya alanında AvrupaWarın 19. yüi;yı.ldaki düzeyinde bulunduklarıru düşünüyor, bununla ünlü coğrafyacı Karl Ritter'in daha okumarınş olduğum 21 ciltlik hacirnli kitabı hakkında verilen hükme tabi bulunuyordum. O genelde "modem bilimsel coğrafyanın kurucusu" sayılır. Son aylarda onun kitabının birkaç cildini okudum. Onu İslam coğrafyacılarının kitaplarının oryantalistlerin tercümelerinden en çok faydalanan kimse olarak tanıdım. Ama kendisine çok yüksek takdir duyduğum Karl Ritter'in, hakkındaki hükmün coğrafya biliminin İslam kültür dünyasında ulaştığı düzey tanınmadan verildiği düşüncesine geliyorum. Şimdi bu kısa misallerden sonra konferansıma unvan olarak seçtiğim sorunun direkt cevabına geçiyor, İslam bilimlerinin yaratıcı merhalesini oldukça az tanıdığırnıza inandığımı ifade etmek istiyorum. Oı:yantalistler, çok büyük işler yaptılar, ama inatçı Rönesans görüşünün günümüzün irısanı üzerindeki hakimiyetini değiştirmek açısından çok büyük bir başarı gösteremediler. Onlar çok zaman sadece gerçeği taruma sevinciyle yetindiler, Rönesans görüşüyle hesaplaşma işini üzerlerine almadılar veya alamadılar. Bunun esas sebeplerinden biri, onların alanlarında dayanabilecekleri İslam bilimleri tarihi yoktu. Onlar bize araştırmalarında ulaştıkları önemli sonuçların genel bilimler tarihindeki değerini göstermeye çok az yöneldiler, daha doğrusu genel bilimler tarihinin, yetersiz durumu bu tip teşebbüslere girişmeyi ve.rirrısiz kılıyordu. Objektif olan ve gerçekleri y~ıtabilen bilim tarihlerinirı yazılabilmesi içirı insanlığın daha uzun bir zaman beklernesi gerekiyor. Bunun için her şeyden çok, bilimlerin bugünkü yüksek düzeye ulaşmasında İslam kültür dünyasının büyük rolünü belirtmek ve kabul etmek gerekiyor. Bu hedefe ulaşılması ve süratle ulaşılması içirı araştırmalara İslam kültür dünyasının kendisirıirı geniş çapta ve yüksek düzeyde katılması ve bugünkü amatörsel uğraşmanın kalitesini yükseltınesi şarttır. 4 ', Bu yolda, benim bildiğiine göre bizim Türk Hükümeti bundan üç yıl ~ewel İstanbul'da bir bilimler tarihi merkezi kurma karamu aldı, kütüphanesinin kurulması içirı gerekli finansmanı sağladı. Şimdi kendisinden bu çok önemli kararın gerçekleştirilmesi bekleniyor. Aynı kararla ilgili olarak, Gülhane Parkı'nda kurulan ve 24 Mayıs 2008'de ziyaretçiye açılan İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi'ni Türklerirı, geçmişte çok büyük yerleri olduğu bilimler tarihi araştırmalarına fiilen yüksek düzeyde katılmış olmalan anlariuna ciııyorum. Ben şahsen o müzenirı milletim ve yabancılar üzerindeki derin etkisirıi görmek bahtiyarlığını duydum. Bilimler tarihinin milletim için bir lüks iş değil hayati bir 30

Açılış Konuşmalan önem taşıdığına inanan bir insan olarak, yetkililerden kararlaştırılan merkeze ve kazanılan müzeye karşı başlangıçta gösterdikleri ilginin canlılığını kaybetmemeterini ümit ve rica ediyorum. Sunucu: Evet sevgili misafırlerimiz, Sayın Prof. Dr. Fuat Sezgin bizlerle beraberdi. Kendilerine bir kez daha şükranlanmızı sunuyoruz ve coşkulu alkışlarınızla kendilerini uğurluyoruz. "Klasiği Farketmek" konulu ilk oturumumuzu Türk Thrih Kurumu başkanımız Sayın Prof. Dr. Ali Birinci yönetecektir efendim. Buyurun uz. 31