Bu doküman Sabancı Vakfı Hibe Programı nın mali katkısı ile hazırlanmıştır. Bu belgenin içeriğinden sadece TCYOV (Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük



Benzer belgeler
Sivil Yaşam Derneği. 4. Ulusal Gençlik Zirvesi Sonuç Bildirgesi

Birleşmiş Milletler Kadın Mahpuslar için. Bangkok Yasaları El Rehberi

Fark Ettikçe, Birlikte Güçleniyoruz...

Cezaevi Çalışmaları. Sohbet hakkı

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

Bekleyen Çocuk: Anne ya da Babası Cezaevinde Olan Çocuklar Üzerine Bir Proje. Yazarlar Doç. Dr. T. Aslı Akda Mitrani Yrd. Doç. Dr.

Projenin Adı: ERGOTERAPİ İÇİNDE HAYATIN RİTİMLERİNİ ÖĞRENMEK

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

OKUL SOSYAL HİZMETİ NİN OKUL ERKEN TERKİ ÜZERİNE POTANSİYEL ETKİSİ

ÇORLU MESLEK YÜKSEKOKULU GELENEKSEL EL SANATLARI PROGRAMI FAALİYET RAPORU

SABANCI VAKFI 14 Kasım 2016

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi

OCAK-MART AYLIK SOMA VE DURSUNBEY PSİKOSOSYAL DESTEK MERKEZLERİ FAALİYET RAPORU

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

Adli Psikoloji ve Denetimli Serbestlik Denetimli Serbestlik Psikologlar

T.C. ADALET BAKANLIĞI CEZA VE TEVKİFEVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ EYLEM PLANI ANKARA 2016 DENETİMLİ SERBESTLİK DAİRE BAŞKANLIĞI

Kadınların Çok Yönlü Güçlendirilmesi Projesi

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD

KADIN ve TOPLUMSAL CİNSİYET ÇALIŞMALARI BİRİMİ BİZ KİMİZ?

DANIŞMANLIK TEDBİRİ UYGULAMALARI ÇOCUK TANIMA FORMU

Araştırma Notu 16/202

ÇOCUK HAKLARI HAFTA 2

Dr. Oğuzhan Zahmacıoğlu Yeditepe Üni. Tıp Fak. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı

Prof. Dr. Aytuğ ATICI. CHP Mersin Milletvekili

ÇALIŞMA HAYATINDA DEZAVANTAJLI GRUPLAR. Şeref KAZANCI Çalışma Genel Müdür Yardımcısı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı MART,2017

AİLELERE ve GENÇLERE YÖNELİK MADDE BAĞIMLILIĞI ÖNLEME EĞİTİMLERİ UYMA! PROJESİ

Okul Psikolojik Danışmanlarına Yaygın Sorunlar İçin Yol Haritası

TÜRKİYE DE MAĞDUR ÇOCUKLAR

BAĞIMSIZ BİREY SAĞLIKLI TOPLUM STRATEJİK EYLEM PLANI

CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN DA BELİRLENEN İLKELER

VERITAS FOCUS. İş Yerinde Ruh Sağlığı Programları

T.C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ DANIŞMANLIĞI YÖNERGESİ

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

DR. BİRKAN SANCAK Bursa Halk Sağlığı Müdürlüğü

AİLE EĞİTİMİ KURS PROGRAMI (0-18 YAŞ) UYGULAMALARI İLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR VE CEVAPLARI

SOSYAL HİZMET UZMANI (SOSYAL ÇALIŞMACI)

Sosyal Medya ve Çocuk Alanında Koruyucu ve Önleyici Çalışmalar Dr. Olgun GÜNDÜZ

BİZ SİZ HEPİMİZ. Biz: Hakkımızda I Siz: Misyonumuz I Hepimiz: Vizyonumuz

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU DIŞ PAYDAŞ MEMNUNİYET ANKETİ SONUÇLARI

12. MĐSYON 13. VĐZYON

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

ENGELSİZ BİR ÜNİVERSİTE İÇİN TESPİT VE ÖNERİLER EL KİTABI

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

Teknoloji Bağımlılığı

Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisi 1 / 20

İNFAZ VE KORUMA MEMURU (GARDİYAN)

Sosyal Hizmet Uzmanlarının Çalıştığı Alana Dair Memnuniyet Araştırması

Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Mahpus Hasta Bölümü İnceleme Raporu

İş Yerinde Ruh Sağlığı

İstanbul Tıp Fakültesi Sosyal Sorumluluk Projeleri

GEÇMİŞTEN BUGÜNE DOĞUŞ

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

Türkiye, OECD üyesi ülkeler arasında çalışanların en az boş zamana sahip olduğu ülke!

MAHPUS SAYISI: 246 BİN 416!

Amaç MADDE 1 Kapsam MADDE 2

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği nin

KADIN DOSTU KENTLER - 2

Suriye İnsani Krizi Sürecinde Türk Kızılayı nın Mülteci Çocuklar için Adaptasyon Çalışmaları. İlhami YILDIRIM Türk Kızılayı İstanbul Şube Başkanı

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ ÖZÜRLÜ HİZMET BİRİMLERİ YÖNETMELİĞİ. Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: BİRİNCİ BÖLÜM

2013 / 2014 SAYI: 17. Haftanın Bazı Başlıkları

EZİNE ÇOK PROGRAMLI LİSESİ HAYDİ! HALİL İBRAHİM SOFRASINA

Erken çocukluk eğitim dalı; okul öncesi eğitim programı hazırlama, öz bakım becerileri, yetersizlik türleri ve kaynaştırma, oyunu gelişim alanları ve

Sivil Toplum Afet Platformu: Soma İçin Bilgi Paylaşımı Toplantısı

1- Adı Soyadı: Fulya Seda Giray Sözen 2- Doğum Tarihi: Unvanı: Yrd. Doç. Dr. 4- Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl.

ÖZGEÇMİŞ. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl

BELGESİ. YÜKSEK PLANLAMA KURULU KARARI Tarih: Sayı: 2009/21

1. Çocukları Tanıma Çocukların fiziksel özelliklerini tanıma Çocukların sosyo-ekonomik özelliklerini tanıma

SCA Davranış Kuralları

DAYANAK Tekirdağ ilindeki sınavsız öğrenci alan meslek Liseleri

AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI (AÇEV)

R E H B E R L İ K B Ü L T E N İ - 1

Eğitimde ve Toplumsal Katılımda Cinsiyet Eşitliğinin Sağlanması Projesi

trafikte bilinçli bir nesil için

KORKMADAN ÖĞRENMEK OKUL ve OKUL ÇEVRESİ GÜVENLİĞİ

Çocuklarınıza interneti yasaklamayın; yaptıklarını takip edin. 12 Ocak 2014 Pazar günü, İELEV Eğitim Kurumları Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisi

Sivil Toplum Geliştirme Merkezi KATILIMCI DEMOKRASİDE YEREL YÖNETİM-STK İŞBİRLİĞİ 1. TOPLANTI

hemşehri hukuku: Hemşehri hukuku: Herkes ikamet ettiği beldenin hemşehrisidir. Hemşehrilerin, belediye karar ve hizmetlerine katılma, belediye faaliye

ENGELLİ KADINLARIN HAK TEMELLİ MÜCADELE ADIMLARI PROJESİ

LGBTİ MAHKUMLARA HAPİSHANEDE İŞKENCE GİBİ TECRİT

ETKİNLİK RAPORU tarihli olağan Genel Kurulda bizlere bu derneği adımıza yaraşır bir biçimde yönetmek üzere görevlendirdiniz.

EĞİTİM MERKEZLERİNİN 2015 YILI EĞİTİM PLANI CEZA İNFAZ KURUMLARI VE TUTUKEVLERİ PERSONELİ ANKARA EĞİTİM MERKEZİ

Aile Danışmanları Derneği

18 KASIM PAZARTESİ İZMİR GÜNDEMİ. -Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı - Basın Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

Sayı: 2000/01 FAALİYET TEKNİK RAPORU

KOD 1 DAVRANIŞ MR (48-72 AY) xxxxxxx DAVRANIŞ VE UYUM RAPORU. "Sorun, sorun olmadan çözümlenmelidir."

SURİYELİ KADIN ve KIZ ÇOCUKLARI İÇİN GÜVENLİ ALANLAR PROJESİ Merkezlerimize ve etkinliklerimize ilişkin bazı fotoğraflar

SİVİL YAŞAM DERNEĞİ I. DÖNEM Stratejik Planı

AFETLERDE ERGOTERAPİ. Prof.Dr. Esra AKI H.Ü Sağlık Bilimleri Fakültesi Ergoterapi Bölümü

3. BÜLTEN SOSYAL BECERILER VE EBEVEYNLIK BECERILERI ATÖLYESI

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü Anka Çocuk Destek Programı Uygulama Yönergesi

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

Araştırma Notu 17/212

ÖZEL ANAKENT İLKOKULU EĞİTİM ve ÖĞRETİM DÖNEMİ DEĞERLER EĞİTİMİ PROJESİ OCAK ŞUBAT SAYFASI

ULUSAL KLİNİK ARAŞTIRMA ALTYAPI AĞI (TUCRIN) UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

ECE Hizmetleri Yoksullara Nasıl Yaygınlaştırılır ve Kadınlar için Güçlendirme Stratejisi Olarak Nasıl Kullanılır?

GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TAŞRA TEŞKİLATI KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. Resmi Gazete Tarihi: , Sayısı: 28821

HİBE VEREN KURUMLAR TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ

Kadınlar kimsenin namusu değildir

Transkript:

2

Bu doküman Sabancı Vakfı Hibe Programı nın mali katkısı ile hazırlanmıştır. Bu belgenin içeriğinden sadece TCYOV (Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı) sorumludur ve bu içerik herhangi bir şekilde Sabancı Vakfı nın görüş veya tutumunu yansıtmaz. 3

Türkiye de Kadın Cezaevlerine Genel Bakış: Sorunlar Ve Çözüm Önerileri Küçük Adımlarla Büyük Oyunlar Projesi kapsamında kadın hapishanelerine ilişkin bir savunu söylemi oluşturmak adına hazırlanan bu kitap, kadın hapishaneleri ile ilgili çalışan uzmanlara, akademisyenlere, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü personeline yöneliktir. Hazırlayanlar Fulya GİRAY Birgül HAZNEDAROĞLU Grafik Tasarım Ergin İSHAKOĞLU Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı Yayınları, Mayıs 2012:İstanbul TCYOV Rıhtım Cad. Yoğurtçu Şükrü Sok. No:19, Kadıköy- İstanbul- Türkiye Tel: +90 216 449 39 99 Fax:+90 216 414 90 78 tcyov@ttmail.com www.tcyov.org Tüm hakları saklıdır. Bu yayının hiçbir bölümü Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı nın (TCYOV) izni olmadan hiçbir elektronik veya mekanik formatta ve araçla (fotokopi, kayıt, bilgi depolama v.b) çoğaltılamaz. Proje Ekibi Fulya Giray Proje Koordinatörü Birgül Haznedaroğlu- Proje Asistanı Aslı Akdaş Mitrani- Proje Danışmanı Zafer Kıraç- Proje Danışmanı Olcay Vural Özer- Proje Eğitmeni Ayşe Yüksel Memiş- Proje Eğitmeni 4

ÖNSÖZ Kriminoloji alanında yapılan çalışmalar, çoğu suç olgusunda olduğu gibi, kadınların toplum içinde karşılaştıkları dezavantajlı durumlar ile onları suça iten etkenlerin paralel olduğunu söylüyor. Toplum içerisinde kadınların karşılaştığı hak ihlalleri çoğu kadını cezaevinde de bırakmıyor. Hapishanelerde hayat her yaştan her birey için zordur kuşkusuz. Ancak kadınsanız ve sizinle birlikte çocuğunuz da cezaevinde kalıyorsa, bir anne olarak yaşadıklarınızı tarif etmek çoğu zaman imkânsızlaşır. Hapishaneye girdiği için ailesi tarafından dışlanan ve reddedilen, eşleri tarafından terk edilen, çocuğuna bakacak kimsesi olmadığı için çocuğu ile hapishanede yaşamak zorunda kalan ve çocuğu 6 yaşını doldurduğunda ondan ayrılan, hiç okula gidememiş, hayatı boyunca aile içi şiddet mağduru olmuş ve tahliye sonrasında da aynı hayata geri dönmek zorunda kalan mahpus kadınlar, kadın cezaevlerinin çoğunluğunu oluşturuyor. 5

Bu çarpıcı tablodan hareket ederek çıktık biz de yola. Başlangıçta Küçük Adımlarla Büyük Oyunlar Projesi ekibi olarak amacımız, annelerinin yanında hapishanede kalan 0-6 yaş arası çocuklara odaklanmak, çocukların ihtiyaçlarını gözlemlemek ve bu ihtiyaçlara en uygun alternatif çözüm önerilerinin savunuculuğunu üstlenmekti. Ancak süreç içerisinde kadın hapishanelerinde dokunulması gereken bambaşka hayatlar olduğunu fark ettik.. Öyle ki kadın kurumlarında çalıştığımız her grup, kendi özelinde çok değerli ve bir o kadar da değişime açıktı. Hapishanelerdeki küçük misafirlerin neşe çığlıkları eşliğinde kimi zaman anne mahpuslarla cezaevinde anne olmanın zorlu yanlarını konuştuk, kimi zaman henüz çocuk yaşta suça karışmış genç kızların gelecek planlarına ortak olmaya çalıştık. Çoğu çalışmamızda tüm profesyonel ilkelerimize rağmen, kendimizi yoğun duyguların ortasında, insani dertlerin tam göbeğinde bulduk. Bazen çocukların elinden tutan infaz koruma memurların özverilerine hayran kaldık, bazen odasına her giren çocuğa şeker dağıtan babacan idarecilerin model olması gerektiğini düşündük. Cezaevlerinde çalışan personelin tükenmişliğini anlamaya çalışırken ise, kadın hapishanelerinin kadın odaklı bir bakıştan oldukça uzak, 6

maskülen bir sistem tarafından yönetildiğini, kadınların çoğu ihtiyacının sistem tarafından fark edilmediğini/karşılanmadığını gördük. Süreç boyunca çoğu zaman zorlandık, yorulduk, ama içeri her girişimizde mahpusların umutlarını gördükçe biz de umutlandık. Kısacası yola çıkarken çizdiğimiz resim, hazırladığımız çalışma planı ve diğer tüm kâğıt üzerindeki karalamanın süreç içerisinde, insanla temas ettikçe ne denli değişebileceğine tanıklık ettik. Kuşkusuz Küçük Adımlarla Büyük Oyunlar Projesi nin hayata geçmesine ve onca insana ışık saçmasına fırsat tanıyan çok önemli paydaşlarımız vardı. Başta bu projeye inanan, kadın hapishanelerinde oluşturmaya çalıştığımız kadın politikasında duyarlılığını ortaya koyan Sabancı Vakfı ve Sabancı Vakfı Toplumsal Gelişme Hibe Programları ekibine, projenin tüm zorluklarına rağmen desteklerini hiç esirgemedikleri ve projeyi kolaylaştırdıkları için sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Öte yandan, bu projenin uygulanabilirliğine olanak sağlayan ve çözüm odaklı yaklaşımı ile süreci hızlandıran Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ne, projenin bilimsel standartlarla ilerlemesine destek veren Doğuş Üniversitesi Psikoloji Bölümü 7

akademisyenleri ve öğrencileri ile Sabancı Üniversitesi Mor Sertifika ekibine, projenin iletişim ayağı kısmında ilişkilerin sağlıklı ilerlemesine büyük katkılar sağlayan Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği ne, Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı üye ve gönüllülerine, bu projeye inanarak katkı sağlayan tüm kadın cezaevleri çalışanları, projeye destek veren tüm eğitmen, sanatçı ve gönüllüler ile bize yüreklerini açan cezaevindeki mahpus kadınlara sonsuz teşekkürler. Nisan 2011- Nisan 2012 arasında kadın hapishanelerinde sürdürdüğümüz Küçük Adımlarla Büyük Oyunlar projesinde gözlemlerimizi toparlayarak bir savunu raporu haline getirdik. Bu raporda, Türkiye deki kadın hapishanelerinin genel bir profilini çizerek, ihtiyaçlarını değerlendirmeye çalıştık. Projede yer alan tüm eğitmenlerin, gönüllülerin, kurumlarda çalışılan personel ve mahpusların görüşlerinden yola çıkarak hazırlanan bu raporun, iyileştirme çalışmalarına kaynaklık etmesini diliyoruz. Uzm. Psk. / Sosyolog Fulya GİRAY Küçük Adımlarla Büyük Oyunlar Proje Koordinatörü 8

Sabancı Vakfı Hakkında 1974 yılında Sabancı Ailesi nin hayır işlerini kurumsallaştırmak amacıyla kurulan Sabancı Vakfı nın varolma nedeni Toplumsal potansiyelin gelişimini sağlamak ve toplumsal duyarlılık bilincini gelecek nesillere aktarmak için özgün, yenilikçi ve kalıcı değerler oluşturarak insanların hayatında fark yaratmak olarak benimsenmiştir. Sabancı Vakfı, Türkiye geneline dağılmış 78 yerleşim merkezinde, Sabancı Üniversitesi nin de aralarında bulunduğu, sayıları 120 den fazla kalıcı eseri toplumun hizmetine sunmuştur. Başarıları teşvik etmek amacıyla eğitim, spor, kültür ve sanat faaliyetlerinde ulusal ve uluslararası düzeyde başarı kazanan kişilere, bugüne kadar 900 ü aşkın ödül ve 36.000 in üzerinde burs vermiştir. Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali, Türkiye Halk Dansları Yarışması, Uluslararası Ankara Müzik Festivali, Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası, Mehtap Ar Çocuk Tiyatrosu ve Metropolis kazıları gibi çeşitli kültür ve sanat faaliyetlerini desteklemektedir. 2006 yılında başlattığı stratejik yapılanma çalışmaları sonucunda yeni yöntem ve 9

programlar geliştirme kararı alan Vakıf, bu vizyonun hayata geçirilmesi kapsamında çeşitli programlar yürütmektedir. Bu programlar arasında; Kadınlar, gençler ve engellilere eşit fırsatların yaratılmasını ve topluma aktif katılımlarını destekleyen ortamların geliştirilmesine katkıda bulunulmasını amaçlayan Hibe Programları, toplumsal gelişmeye katkıda bulunanların öykülerini gündeme getirerek, onları teşvik etmek ve topluma ilham vermek amacıyla Fark Yaratanlar Programı, Türkiye deki tüm Birleşmiş Milletler kuruluşları, İçişleri Bakanlığı, Sabancı Vakfı ve Sabancı Üniversitesi nin ortaklığı ile yürütülen Birleşmiş Milletler Kadınların ve Kız Çocuklarının İnsan Haklarının Korunması ve Geliştirilmesi Ortak Programı, sivil toplum sektörüne hem kapasite geliştirme olanağı hem de sosyal iletişim ağı oluşturma konularında ışık tutmak amacıyla Seminerler, farklı toplumsal ihtiyaçların karşılandığı Toplumsal Katkı bulunmaktadır. Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı tarafından yürütülen Küçük Adımlarla Büyük Oyunlar Projesi, Sabancı Vakfı Hibe Programları kapsamında desteklenmiştir. 10

Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı Hakkında Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı; suça sürüklenerek yasalarla sorun yaşayan çocuk ve gençlerin toplumsal yaşama aktif ve üretken bir biçimde katılmalarına destek olmak amacıyla kurulmuştur. Vakfın kurucusu aynı alanda çalışan Dostlar Dayanışma Derneği'dir (ddd- 1985). Dernek, bu alandaki çalışmaların etkinliğini arttırmak amacıyla 1992 yılında Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı'nı kurmuştur. Vakıf merkezi İstanbul / Kadıköy dedir. Mart 1995 de Ankara, Eylül 1996 da İzmir Şubeleri kurularak çalışmalar yaygınlaşarak sürdürülmektedir. Vakıf, suça itilmiş çocukların tutuksuz yargılanması, tutuklulukları ve hükümlülükleri sırasında ve sonrasında güven duygularının geliştirilmesi, toplum içinde yapıcı birey olma gibi sosyal yaşama katılabilmelerine yönelik destek sağlanması ve yeniden suça sürüklenmenin önlenebilmesi yönünde çalışmaktadır. Ayrıca çocuk suçluluğunu önlemeye yönelik üniversitelerle 11

birlikte sempozyum, paneller düzenleyerek toplumsal duyarlılık yaratılması ve politika geliştirilmesi Vakfın amaçları arasındadır. Vakıf son yıllarda özellikle hapishanelerdeki kadın mahpuslar ve çocuklarıyla kalan annelerle kadını güçlendirici çalışmalar yürütmeye başlamıştır. 12

İçindekiler Önsöz Yönetici Özeti Kadın ve Suç Hapishanede Kadın ve Anne Olmak Kadın Politikası Üretmenin Önemi & Gerekliliği Türkiye de Durum Sayılarla Türkiye deki Kadın Hapishaneleri Küçük Adımlarla Büyük Oyunlar Projesi Türkiye deki Kadın Hapishanelerine İlişkin Gözlemler Çözüm Önerileri Sonuç ve Tartışma Proje Görselleri Görüşler Kaynakça Sözlük 5 14 18 21 29 36 41 44 52 90 100 107 111 121 124 13

YÖNETİCİ ÖZETİ Proje Hakkında Sabancı Vakfı Toplumsal Gelişme Hibe Programı kapsamında desteklenen Küçük Adımlarla Büyük Oyunlar projesi, Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı tarafından Doğuş Üniversitesi ve Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği ortaklığında sürdürülmüştür. Türkiye deki 5 kadın ceza infaz kurumunu hedef alan proje sürecinde; çocuk, genç, yetişkin ve/veya anne olarak hapishanede kalan kadınların yanı sıra, kurum personeline yönelik çalışmalar da yürütülmüştür. Projeye kadın hapishanelerine ilişkin bir model önerisi sunma hedefi ile başlanmış; ancak süreç içerisinde kadınların ceza infaz sistemindeki görünmezliğini gidermek ve kadın mahpuslara yönelik öncelikli birçok başka sorunun çözümü adına bir kadın hapishaneleri profili nin ortaya konmasıyla çalışmalar sonlandırılmıştır. Proje kapsamında; 14

Bakırköy kadın hapishanesinde düzenlenen seminerlere katılan 250 kadın, sivil toplumun önemi, depresyon, hapiste anne olmak, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet konularında bilgilenmiştir. 65 ceza infaz koruma memuru, kadın cezaevlerinde kadın ve çocuklarla çalışmanın önemi, toplumsal cinsiyet ve sivil toplum konularında bilgi sahibi olmuştur. Psikososyal uyum eğitimleri sonucunda 60 genç kızda özgüven artışı olduğu, kızların tahliye sonrasına dair kaygılarının azaldığı ve kariyer planı yaptıkları gözlemlenmiştir. 43 anne etkin ebeveynlik becerisi geliştirme konusunda bilinçlenmiştir. 8 psikososyal servis uzmanı kadınlarla (genç ve/veya anne) çalışma becerisi kazanmıştır. 5 kurumdaki personel ve mahpus kadınlar hakkında veri toplanmıştır. Bu verilerin gelecekte hapishanelerle ilgili yapılacak olan çalışmalara yol göstermesi hedeflenmektedir. Psikososyal servise yönelik genç kız ve etkin annelik becerisi eğitici modülleri 15

oluşturulmuş ve projenin uygulandığı 5 hapishaneye bu modüllerin kılavuzları gönderilmiştir. Türkiye de kadın odaklı hapishane modelinin uygulanmasına yönelik bir basın ve kamuoyu toplantısı gerçekleştirilmiş, toplantı sonucu ortaya çıkan görüş ve öneriler bu kitaba eklenmiştir. Proje süresince yapılan gözlemler sonucunda kadın hapishanelerine yönelik temel öneriler aşağıdaki gibi olmuştur: Mahpus anneleriyle birlikte kalan çocuklara yönelik, çocuk dostu mekânlar oluşturulmalı ve bu çocukların sağlıklı bir gelişim süreci gösterebilmeleri adına gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Kadın hapishanelerinde kalan kız çocuklar ve genç kadınların tahliye sonrasına yönelik kaygıları üzerine çalışılmalı, bu grubun dışarı çıktıktan sonra hayata adaptasyonlarını 16

hızlandırmak adına eğitim ya da mesleki donanım kazanmaları sağlanmalıdır. Kadın hapishanelerinde bulunan birçok farklı mahpus grubunun güçlendirilmesi amacıyla, psiko- sosyal servis uzmanlarının mesleki becerilerinden faydalanılmalı, kurum idarecileri tarafından psiko- sosyal servisin yürütmek istediği iyileştirici faaliyetler önemsenmeli/teşvik edilmelidir. Kurum personeli ve infaz koruma memurlarına yönelik kapasite arttırıcı eğitim ve psiko- sosyal destek olanağı sağlanmalıdır. Kadın ceza infaz kurumu yönetiminde, kadın mahpusların özel bir grup olduğu hatırlanmalı, kadın hakları, aile içi şiddet ve toplumsal cinsiyet konularında kadınlar bilinçlendirilmelidir. Ceza infaz kurumlarında sivil toplum ve üniversitelerin desteği önemsenmeli, dış kurumlarla ilişkiler güçlendirilmelidir. 17

KADIN VE SUÇ Suç ve ceza insanlığın var oluşu kadar eski kavramlardır. Ancak toplumlardaki değişim, kültürel faktörler ve daha birçok dinamiğin etkisi ile suç; yaş, cinsiyet, medeni hal ve diğer demografik faktörlere bağlı olarak değişim gösterebilmektedir. Genelde suç ve suçlu kavramları erkeğe özgü özellikler gibi görülmekte, suç işleme özelliğinin getirdiği olumsuz atıflar maskülenite ile eşdeğer tutulmaktadır. Oysa ki kürselleşen dünyada son yıllarda kadın ve çocuk suçluluğunun da hızlı bir ivme kazanarak arttığı gözlenmiştir. Suç üzerine yapılan araştırmalar bu hızlı yükselişin nedenlerine odaklanmaya başlamıştır. Kentleşme ve sanayileşme ile birlikte değişen sosyal yapı ve aile dinamikleri, göç, nüfus artışı gibi etkenler şiddet kültürü ve bunun bir sonucu olarak suç kavramının giderek artmasını önceleyen faktörler olarak sıralanabilir. Kültürlerarası araştırmalar, kadınların sosyal hayatta daha aktif yer almalarıyla birlikte kadın- erkek suç oranları arasındaki uçurumun giderek kapandığını söylemektedir. Ancak her şartta ve dönemde erkek 18

suçluluğu kadın suçluluğundan yüksek olmuştur. Bazı çalışmalar bu farklılığı kadın- erkek fizyolojisinden kaynaklı sebeplere bağlasa da; bu farklılıkta eğitim, gelenek, toplumsal cinsiyet rolleri, kültür gibi sosyal nedenlerin gücü ve toplumun kadın- suç olgusunu yan yana göremeyişi gibi daha güçlü sebepler söz konusudur (İçli ve Öğün, 1988). Öte yandan yapılan son araştırmalar kadın suçluluğunda geçmiş döneme ait aile içi şiddet mağduriyetlerinin oldukça yüksek olduğunu söylemektedir. Kadınların işledikleri suçlar incelendiğinde onları kurtaracak ve hayatlarına bir çözüm sağlayacak suçlara yöneldikleri görülmektedir. Özellikle Amerika daki kadın suçluların işledikleri suçlar arasında uyuşturucu madde satmak ya da kullanmak, seks işçiliği ve dolandırıcılık ilk sıralarda gelmektedir (Women in Prison Project, 2002). Kadınların madde satma nedenleri arasında, para kazanmak, kendi bağımlılıkları için madde temin edebilmek, şiddet öykülü kötü giden ilişkilerini bastırmak ya da olumsuz koşullardaki hayatlarını insani standartlara yükseltmek gibi nedenlerin varlığı görülmektedir. 19

Kadınların şiddet içeren suç eylemlerine başvurmaları ise karşılaştıkları kötü muamele sonucu kendilerini korumak amacıyla adam öldürme ya da yaralama suçlarıyla ortaya çıkmaktadır (İçli, 1995; akt: Gürtuna 2009). Diğer yandan eski eş, partner ya da erkek arkadaşlarını öldüren mahkum kadınların % 93 ünün bu kişiler tarafından cinsel ya da fiziksel istismara maruz kaldıkları ve kendilerini savunmak için suça yöneldikleri gözlenmiştir (Women in Prison Project, 2002). Yürütülen bir diğer çalışma ise, hapisteki kadın ve genç kızların çocukluk çağı istismarlarına sıklıkla maruz kaldıklarını ve bu mağduriyetlerin ileride suçluluğa yol açabildiğini söylemektedir (Widom, 2000). Öte yandan kadın suçluluğu ile ilgili Amerika da yapılan araştırmalar suça karışmış kadınların çoğunlukla siyahi ve Hispanik- Latin kökenli olduklarını ve sosyo ekonomik- kültürel açıdan düşük gelir seviyesine sahip ve şiddetin yoğun görüldüğü bölgelerde yaşadıklarını vurgulamaktadır (Richie, 2000). 20

Hapishanede Kadın ve Anne Olmak Kadın suçluluğu olgusu toplumlarda henüz bir tehdit gibi algılanmasa da oranlar açısından erkek suçluluğuna göre çok daha hızlı bir ivme ile artış göstermektedir. Ancak yine de sayıca erkek suçluluğundan düşük olması ve kadınların işledikleri suç türlerine verilmeyen önem, aynı oranda kadınların kapatılma sürecindeki ihtiyaçlarının, suça itilme nedenlerine yönelik tedbirlerin ve yardımların ihmal edilmesine yol açmaktadır (Gürtuna, 2009). Kadın, erkekten farklı olarak yaşadığı hapishane sürecinin sosyal etiketinden ve erk egemen hapishane ortamından daha çok etkilenmektedir. Kadının özellikle aile bağlarına yakınlığı, annelik özelliği ve duygusallığı bu süreci psikolojik olarak daha zor geçirmesine yol açabilmektedir. Ülkemizde erkek hapishanelerine göre sayıca çok daha az kadın hapishane olması, kadınların çoğu zaman kendi yaşadıkları şehirlerin dışında cezalarını çekmelerine neden olmaktadır ki; bu durum, kadınların aileleri ile bağlarını güçleştirmekte, yakınları, çocukları ve 21

sevdikleri ile iletişimlerini büyük ölçüde zarara uğratarak onları dış dünyadan uzaklaştırmaktadır. Kadınların hapis ortamında baş etmekte güçlük çektikleri bir diğer konu çocuklarıyla ilişkilerinin kesintiye uğramasıdır. Hapisteki çoğu kadının anne olması, dışarıda annesini bekleyen ve bakıma ihtiyaç duyan çocukların varlığına işaret etmektedir. Ancak hapse giren kadın, erkekten farklı olarak kimi zaman ailelerinden dışlanmakta, çocuğu kendisinden uzaklaştırılmakta ya da ziyarete getirilmemektedir. Bu kısıtlamalar hem dışarıdaki çocuğun hem de hapishane ortamında özgürlüğünden yoksun kalmış kadının geçirdiği süreci daha da zorlaştırmaktadır. Bazı hallerde ise kadın hamile olarak hapse girmekte ya da dışarıda çocuğuna bakım sağlayacak herhangi bir yakını olmaması sebebiyle çocuğunu yanına almaktadır. Bu hassas durum ülkemizde 2006 yılında revize edilen Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 70.maddesinde şu şekilde belirtilmiştir: 22

Hükümlünün bakıma muhtaç çocuklarının barındırılması MADDE 70 (1) Anaları hükümlü olup da dışarıda korumasına bırakılacak kimsesi bulunmayan sıfır- altı yaş grubundaki çocuklar, analarının yanında kalabilirler. Bu çocuklar gündüzleri kurum bünyesindeki veya Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu veya diğer kurum ve kuruluşlara ait kreş ve gündüz bakımevlerinde barındırılırlar. (2) Analarının yanında kalan çocuklara, yaş ve durumlarına ve ihtiyaçlarına göre yiyecek ve içecek verilir. (3) Üç yaşını doldurmuş çocuklar, kurumda bulunan psiko- sosyal yardım ve sağlık servisinin önerisi, Cumhuriyet savcısının talebi ve hâkim kararıyla çocuk yuvalarına veya yetiştirme yurtlarına yerleştirilebilirler. Bu çocukların belirlenecek bir program ve usule göre zaman zaman analarıyla temasları sağlanır. (4) Altı yaşını doldurmuş çocukların menfaati de göz önünde tutularak kurum dışında barındırılacakları yerler, 23

ilgili mevzuat hükümlerine göre belirlenir. (Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, 2006). Mevcut yasal düzenlemeler bu şekilde söylese de; annelerinin yanında hapiste kalmak zorunda olan çocukların durumu oldukça sorunludur. Zira, suç olgusunun erkekle eşdeğer görüldüğü ve kadına özel hapishanelerin bile yeni yapılanmaya başladığı bir düzende, annelerinin yanında kalan 0-6 yaş arası çocuklar, sistemin görmediği bireylerdir. Yasal düzenleme, bu çocukların gündüzleri Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ya da eşdeğerdeki kreş ve yuvalara gönderileceğini, akşamları ise annelerinin yanına getirileceğini belirtse de bu ifade uygulamaya geçirilememektedir. Türkiye deki 5 kadın ceza infaz kurumundan sadece iki tanesinde kampüs içi kreş uygulaması mevcuttur ve bu kreşlere sadece 3-6 yaş arası çocuklar alınmakta, 0-3 yaş arası çocuklar bütün gün anneleri ile koğuşta vakit geçirmektedir. Yine mevcut yasal düzenleme, bu çocukların gelişimlerine uygun besin takviyeleri alacağından söz etse de; koşullar çocukların ancak annelerine düşen 24

yiyeceklerden faydalanmalarına olanak tanımaktadır 1. Ayrıca her kurumun kendi idaresi bu çocuklarla ilgili farklı bir tutum benimsemiş durumdadır. Örneğin, bazı kurumlar sadece 0-3 yaş arası çocukların anneleri ile kalmalarına izin verirken, bazı kurumlar 0-6 yaş arası tüm çocukların anneleri ile kalmalarına olanak tanımaktadır. Sistem tarafından görülmeyen bu çocuklarla ilgili yurtdışındaki uygulamaları bakıldığında ise, oldukça farklı bir yaklaşımdan söz etmek mümkün. 2005 yılında yayınlanan Birleşmiş Milletler Hapishanede Büyüyen Bebek ve Küçük Çocuklar Raporu hapishanelerdeki bebek ve çocukların durumunu ortaya koymaktadır. Rapor, konuyla ilgili uluslararası uygulamaları, sistem içinde çocukların görünmez durumunu ve diğer birçok sorunu gündeme getirmiştir (Brett, & Bastick, 2005). Raporda Almanya ve İspanya da çocukların 6 yaşına kadar ebeveynleri yanında hapiste kalmalarına izin verildiği ancak Norveç te hiç izin verilmediği belirtilmektedir. Finlandiya çocukların hapiste ebeveyn 1 28247 sayılı Resmi Gazete de yayınlandığı üzere hükümlü ve tutuklular ile ceza infaz kurumları personelinin iaşe yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmeliğe göre çocuk hükümlü ve tutuklular ile kurumda annesiyle birlikte kalan çocuklara, süt emziren anneler ve hamilelere durumlarına uygun ve Bakanlıkça belirlenen tutarda gıda verilmesine karar verilmıstir. 25

yanında kalmalarına izin veren ülkeler arasında gösterilmiştir. Finlandiya yasalarına göre, anne ve babaya çocuklarını yanlarına alma hakkı tanınmaktadır. Kesin yaş sınırlamaları olmasa da, tavsiye edilen prensiplere göre 2 yaş altı çocuklar kapalı kurumlarda, 3 yaş altı çocuklar ise açık kurumlarda kalabilmektedir. Anne- bebek üniteleri Finlandiya da 1881 yılından bu yana var olsa da, bu birimlerin çocuk hakları bağlamında irdelenmesi ancak 2000 li yıllarda başlamıştır (Pösö vd. 2010). Finlandiya bu konuda örnek uygulama yürüten birkaç ülkeden biridir. Ülkedeki kadın hapishanelerinin ayrı bir bölümü anne ve çocuklara ayrılmıştır. Modern yapılar olarak tanımlanabilecek anne- bebek ünitelerinde anne, çocuğun büyüme ve bakımından birincil sorumlu olan kişidir. Ancak bu ünitelerde anneyi sürekli olarak destekleyen hemşireler de mevcuttur. Anne, kapalı kurumda kalmakta ise 2 yaş, açık kurumda ise 3 yaşına kadar olan çocuğunu yanına alabilmekte; ancak çocuğun bakımı ile ilgilendiği için kurum içi eğitim, iş, rehabilitasyon çalışmaları ve benzeri etkinliklere katılamamaktadır (Pösö vd. 2010). 26

27

Çocukların hapishanede anneleriyle birlikte kalmalarına izin verilip verilmemesi halen tartışmaların sürdüğü, bilimsel olarak fikir birliğine varılamamış önemli konulardan biridir. Çocuk gelişiminin ilk yıllarında anne ile kurulan bağın ne denli önemli olduğu kanıtlanmıştır (Bowlby, 1969). Ancak anne ile sürdürülmesi gereken bu derinlikli ilişkiyi sağlamak adına, hapishane koşullarında çocuğun sağlıklı gelişim hakkı elinden alınmaktadır. Kurumlarda çocuğu ile birlikte kalan annelerin en büyük engeli, kendi özgürlüklerine ek olarak çocuklarının özgürlüklerini de kısıtlıyor olmalarından ötürü duydukları suçluluk duygusu ve pişmanlıktır. Bazı anneler bu duyguyla baş edemedikleri için çocuklarını yaşları dolmadan dışarıya gönderirken; bazıları kendilerine destek verdiğini söyleyerek çocuklarını yanlarında tutmaktadır. Karar vermesi oldukça güç olan bu konuda en doğru çözüm yolu çocuğun yararını gözetmek olacaktır. 28

KADIN POLİTİKASI ÜRETMENİN ÖNEMİ VE GEREKLİLİĞİ Hapishaneler mimariden güvenliğe, sağlık koşullarından çalışma, eğitim ve aile ziyaretlerine kadar genel olarak erkek mahpus nüfusa göre oluşturulmuş ve düzenlenmiş olup kadın mahpuslar görmezden gelinmiştir. Tüm dünyada erkek mahpusların sayısı oldukça fazla iken kadın mahpus sayısı ülkelerdeki tüm hapishane nüfusunun %2 ile %8 i arasında değişmektedir (Coyle, 2002). Ülkemizde bu oran, toplam mahpus sayısının % 4 üne denk gelmektedir. Erkeğe göre oluşturulmuş bu mekânlar kadınların ihtiyaçlarını karşılayamamakta; dolayısıyla kadın için mahpusluk daha örseleyici olmaktadır. Eril düzene ait bu kurumlarda kadın hakları ve saygınlığı büyük ölçüde ihlal edilmektedir. Son 10 yılda çoğu ülkede kadın suçluluğu oranındaki dramatik artış göze çarpmaktadır. 1994 ile 2004 yılları arasında hapisteki kadınların oranı Barbados, Kenya, Bolivya, Kolombiya, Avustralya, İngiltere ve Galler, Yeni Zelanda, ABD ve Kırgızistan gibi ülkelerde çok hızlı bir şekilde artış göstermiştir. 29

Örneğin cinsiyetler arası suç artışlarına ülke bazında bakıldığında Meksika da kadınlarda %235 artış olurken erkeklerde %134; Kenya da ise kadınlarda %100 iken erkeklerde %24 artış olmuştur. Bu oran Avustralya da (1984 2003 yılları arasında) erkekler için %75 iken; kadınlar için %209 şeklinde çok yüksek bir artış ile kendini göstermiştir (Bastick & Townhead, 2008). Kadınlardaki suç artış oranının erkeklerdeki artışla kıyaslandığında çok daha yüksek olduğu gözlenmektedir. Bunun nedeni de kadınların daha fazla suça karışması değil önceden hapis cezası verilmeyen suçlara (uyuşturucu ve şiddet içermeyen hırsızlık gibi) artık hapis cezasının verilmesi ile açıklanmaktadır. Dünyada kadın suçluluğu, yoksullukla yakından ilişkilendirilmektedir. Araştırmalar göstermiştir ki suça karışmış kadınlar genellikle ekonomik ve sosyal açıdan toplumun dezavantajlı kesimlerinden gelmekte; tipik olarak genç, işsiz, eğitim düzeyi düşük ve bakıma muhtaç çocuklara sahiptirler (Bastick & Townhead, 2008). Çoğunda alkol ve uyuşturucu geçmişine rastlanırken genelde fiziksel ve cinsel şiddet mağduru olabilmektedirler. 30

Kadın hapishanelerinde bulunan mahpusların profilleri incelendiğinde, ihtiyaçları birbirinden çok farklı gruplar dikkat çekmektedir. Bu gruplar hemen her ülkede olduğu gibi Türkiye de de; genç kızlar, fiziksel/zihinsel engelli ya da kronik bir rahatsızlığı olanlar, yabancı uyruklular, azınlıklar, anneler ve anneleriyle birlikte kalan 0-6 yaş arası çocuklardır (Townhead, 2006). Tüm dünyadaki kadın hapishaneleri incelendiğinde, kadınların durumlar ve ihtiyaçlarının erkeklerinkinden birçok açıdan farklılık gösterdiği söylenebilir: Kadın, çocuk bakımında birincil öneme sahip olup ailevi sorumlulukları vardır. Bu sorumlulukları hapishaneden yürütmek kadın için daha zorludur. Kadın, kapalı kurumlarda fiziksel ve cinsel istismara karşı daha fazla savunmasızdır. Sağlık ihtiyaçları (üreme ve cinsel açılardan) farklıdır. Bazı ülkelerde kadınlar hapishanelerde hamileliklerini geçirmekte ve orada doğum 31

yapmaktadırlar. Çocukların her türlü bakımını üstlenmektedirler. Erkeğe oranla kadının hapse girmiş olması daha büyük bir etiketlenmeye yol açmakta; kadın gerek aileden gerekse toplumdan dışlanmaktadır. Mahpus kadınlar duygusal açıdan daha fazla örselenmekte, hapishanede çeşitli psikolojik rahatsızlıklar yaşayabilmektedir (Women in Prison Project, 2002). Aşırı kalabalıklık, kötü hijyen koşulları, yetersiz ziyaretler vb. gibi etmenler, hem erkeği hem de kadını hapishane yaşamında kötü etkilemekle birlikte; bu faktörlerin kadın için daha zorlayıcı olduğu yadsınmaz bir gerçektir. Kadın mahpuslara yönelik uygun bir politikanın olmayışı, kadınların ihtiyaç duydukları programlara erişimini zorlaştırmakla beraber onları genelde ailelerinden, yaşadıkları bölgelerden uzaklaştırmaktadır. Aileyle temas kuramamak hem kadın için hem de aile için sarsıcı bir süreçtir. Özellikle küçük çocuklar üzerinde 32

olumsuz etki bırakan hapishanelerdeki bu görüşme zorluğu aile bağlarına da zarar vermektedir. Araştırmalar göstermiştir ki aile üyeleriyle özellikle çocuklarla kurulan temasın yetersiz oluşu kadın mahpsular için başlı başına bir kaygı kaynağıdır. Aile ilişkilerinin zedelenmesi, özellikle tahliye sonrasında kadının topluma adapte olmasını güçleştirmek gibi bir dolu olumsuz sonuca yol açmaktadır. Bu konuyla ilgili yapılan araştırmalara göre, hapiste bulunduğu sürede aile bağlarını koruyan ve ilişkilerini sürdüren kadınların hapiste bulundukları sürede daha az disiplin problemi yaşadıkları, fiziksel ve ruhsal olarak daha sağlıklı oldukları, tahliye sonrasında ise topluma karışma açısından daha başarılı olup daha az oranda yeniden suç işledikleri görülmektedir (Harrison, 1997; akt; Women in Prison Project, 2002). Sosyal destek yoksunluğu, suçun tahliye sonrası yeniden ortaya çıkması ile ilişkilendirilmiştir. Dolayısıyla tahliye sonrası için hapishanelerde destek programlarının varlığı çok önemlidir. Tahliye ile birlikte kadının aylarca ya da yıllarca alıştığı ortam birdenbire değişmekte ve kadın, aylar/ yıllar öncesinde hatırladığı dünyaya geri dönmektedir. Fiziki koşulların bile günler içinde değiştiği 33

içinde bulunulan şu hızlı çağda hayatının bir dönemini uzun ya da kısa hapishanede geçirmiş bir birey için tahliye sonrası dış dünya, sanıldığından daha fazla destek gerektirmektedir. Bazı ülkelerde kadınların suç işleyip hapse tekrar dönmeleri sayı ve zaman olarak erkeklere oranla çok daha fazla ve hızlı olabilmektedir. Bu da tahliye sonrası sosyal yaşamda kadın mahpusların daha büyük sıkıntı ve engellerle karşılaştığını göstermektedir. Kadınlar tahliye sonrası toplum tarafından etiketlenme ve kabul görmeme/ reddedilme hallerini sıkça yaşamaktadırlar. Tahliye sonrası çoğu kadının ruhsal sağlıklarında bozulma meydana gelir. Yeni tahliye olmuş bir kadın için kalacak sağlam ve güvenli bir yer bulmak çok kolay mümkün olmamaktadır. İngiltere de yapılan bir araştırmada tahliyesi yaklaşan annelerin yarısı önceki evlerine geri dönmeyi beklemediklerini; 10 undan 4 ü evlerini kaybettiklerini ve evsiz olarak bundan sonraki yaşamlarına devam etmeyi düşündüklerini belirtmişlerdir (Wedderburn, 2000). Topluma yeniden karışma açısından tahliye sonrasında güvenli bir ev mecburidir; aksi takdirde aileyi yeniden bir araya getirmek bu kadınlar için daha da 34

imkânsızlaşmaktadır. Etkili bir şekilde tahliye sonrası için destek görmek kadına, onu tekrar suça itecek yıkıcı ve zararlı ilişkilerden uzak durması için bir şans verecektir. 35