İKİNCİ DAİRE FOKAS / TÜRKİYE (Başvuru no. 31206/02) KARAR (Adil tazmin) STRAZBURG 1 Ekim 2013 İşbu karar, Sözleşme nin 44 2 maddesinde öngörülen koşullar çerçevesinde kesinleşecektir. Şekli düzeltmelere tâbi olabilir. T.C. Adalet Bakanlığı, 2014. Bu gayriresmi çeviri, Adalet Bakanlığı, Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, İnsan Hakları Daire Başkanlığı tarafından yapılmış olup, Mahkeme açısından bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Bu çeviri, davanın adının tam olarak belirtilmiş olması ve yukarıdaki telif hakkı bilgisiyle beraber olması koşulu ile Adalet Bakanlığı, Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, İnsan Hakları Daire Başkanlığına atıfta bulunmak suretiyle ticari olmayan amaçlarla alıntılanabilir.
Fokas / Türkiye davasında, Başkan Guido Raimondi, Yargıçlar Danutė Jočienė, Peer Lorenzen, Dragoljub Popović, Işıl Karakaş, Nebojsa Vucinic, PauloPinto de Albuquerque, ve Daire Yazı İşleri Müdürü Stanley Naismith in katılımıyla Daire şeklinde toplanan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (İkinci Daire); 10 Eylül 2013 tarihinde yapılan gizli müzakerelerin ardından,aynı tarihte kabul edilen aşağıdaki kararı almıştır: USUL 1. Dava, 6 Mart 2002 tarihinde Yunan vatandaşları Bay Ioannis Fokas ve Bay Evangelos Fokas ( başvuranlar ) tarafından, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına ilişkin Sözleşme nin ( Sözleşme ) 34. maddesi gereğince, AİHM e Türkiye Cumhuriyeti aleyhinde yapılan bir başvurudan (no. 31206/02) ibarettir. 2. AİHM, 29 Eylül 2009 tarihinde verdiği kararda ( esas karar ), başvuranların Sözleşme nin 1 No lu Ek Protokolü nün 1. maddesi kapsamındaki mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme haklarının ihlal edildiğine karar vermiştir (bk. Fokas / Türkiye, no. 31206/02, 45, 29 Eylül 2009). 3. Başvuranlar Sözleşme nin 41. maddesi uyarınca, Türk mahkemelerinin kendilerini, İstanbul daki gayrimenkuller hususunda, merhum Polikseni Pistika nın varisleri/yasal mirasçıları olarak tanımayı reddetmelerinden dolayı maruz kaldıkları zarar için adil tazmin talebinde bulunmuşlardır. 4. Sözleşme nin 41. maddesinin uygulanmasına ilişkin husus, karar açısından hazır olmadığından; AİHM bu hususta vereceği kararı saklı tutmuştur. Hükümet ve başvuranları üç ay içerisinde söz konusu husus hakkında yazılı görüş sunmaya ve özellikle Mahkeme yi varabilecekleri herhangi bir anlaşmadan haberdar etmeye davet etmiştir (bk. aynı kararda, s. 11, 55, ve hüküm bölümünün 4. maddesi).
5. Başvuranlar ve Hükümet, Mahkeme ye söz konusu davaya ilişkin görüşlerini sunmuştur. HUKUKİ DEĞERLENDİRME 6. Sözleşme nin 41. maddesi şunu öngörmektedir: Eğer Mahkeme bu Sözleşme ve Protokollerinin ihlal edildiğine karar verirse ve ilgili Yüksek Sözleşmeci Tarafın iç hukuku bu ihlalin sonuçlarını ancak kısmen ortadan kaldırabiliyorsa, Mahkeme, gerektiği takdirde, zarar gören taraf lehine adil bir tazmin verilmesine hükmeder. A. Tazminat 1. Tarafların beyanları (a) Başvuranlar 7. Başvuranlar, İstanbul un Beyoğlu ilçesinde bulunan ve kız kardeşlerinden kendilerine miras olarak kalması gereken üç gayrimenkulün, diğer deyişle üç bina ve arazinin, mülkiyet ve kullanımından mahrum bırakıldıklarını beyan etmişlerdir. 8. Başvuranlar, üç gayrimenkulün hukuka aykırı şekilde kamulaştırıldığını iddia ederek, kendilerine iade edilmesini talep etmişlerdir. İade işleminin gerçekleşmesi gerektiğini zira, birinci gayrimenkulün davalı Hükümet e ait olduğunu, ikinci gayrimenkulün kamulaştırılabileceğini ve kendilerine verilebileceğini ve üçüncü gayrimenkulün satılık olduğunu ve bu nedenle Hükümet in bunu satın alarak kendilerine verebileceğini ileri sürmüşlerdir. 9. AİHM in iadenin mümkün olmadığına karar vermesi durumunda, -ki başvuranlar bu duruma itiraz edecektir- kullanım kaybına ilişkin tazminatla birlikte, üç gayrimenkulün şimdiki piyasa değeri üzerinden başvuranlara ödeme yapılması gereklidir. 10. Bu bağlamda İstanbul daki bir emlak şirketinin hazırladığı değerleme raporu temelinde başvuranlar üç gayrimenkule aşağıdaki değerleri biçmişlerdir: - Sokak çocuklarının rehabilite edilmesi için Rotary Çocuk Kulübü tarafından kullanılan, 421 metre karelik arsada yer alan sekiz katlı, tuğladan yapılmış bir bina olan birinci gayrimenkul için 3,334,127 avro; - Giriş katı restoran, diğer katları ise mesken olarak kullanılan, 110 metre karelik arsada yer alan altı katlı, tuğladan yapılmış bir apartman olan ikinci gayrimenkul için 1,428,911 avro;
- Bodrum katı ve giriş katı kafe, diğer katları ise mesken veya ofis olarak kullanılan, 104 metre karelik arsada yer alan, dört katlı, tuğladan yapılmış bir bina olan üçüncü gayrimenkul için 404,858 avro. 11. Beyoğlu Belediyesi nin internet sitesinden alınan verilerin, 2009 da fiyatlarda büyük bir artış olduğunu göstermesi sebebiyle; başvuranlar, söz konusu miktarların asgari tutarlar olduğunu kaydetmişlerdir. Bu durum, İstanbul daki Yunan Baş Konsolosluğu tarafından hazırlanan bir raporla da desteklenmiştir. 12. Başvuranlar ayrıca, üç gayrimenkulün 1987 den Kasım 2012 ye kadar olan kullanım kaybına yönelik olarak 15,825,265 avro talep etmişlerdir. İstanbul daki emlak şirketinin hazırladığı değerleme raporunda, birinci binanın başvuranlara faiziyle birlikte kira getirisinin 8,053,417 avro olacağı, ikinci binanın getirisinin faiziyle birlikte 5,155,594 avro olacağı, üçüncü binanın getirisinin ise faiziyle birlikte 1,433,150 avro olacağı belirtilmiştir. 13. Son olarak, başvuranlardan her biri yaşadıkları stres ve sıkıntı için manevi tazminat olarak 100,000 avro talep etmişlerdir. Bu bağlamda Hükümet in, göstermiş olduğu duyarsızlık, dini ve etnik ayrımcılıktan sorumlu tutulması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. (b) Hükümet 14. Hükümet, başvuranlarca talep edilen miktarların nazari ve dayanaksız olduğunu beyan etmiştir. 15. Hükümet, gayrimenkullerin eski halinin iadesinin, somut davanın koşullarında imkânsız olduğunu kaydetmiştir. Hükümet, binaların özelliklerine ilişkin olarak, İstanbul un Tepebaşı ve Taksim semtlerinde 421, 110 ve 104 metrekarelik alanlara inşa edilmiş olan, tuğladan yapılmış üç bina olduğunu ifade etmiştir. Hükümet gayrimenkullere değer biçmek amacıyla, iki farklı merci - yerel bir emlak şirketi ve İstanbul Valiliği ne bağlı Milli Emlak Denetim Bürosu - tarafından hazırlanan değerleme raporlarını almıştır. 16. Yerel emlak şirketi, söz konusu binaların piyasa değerlerini araştırmış ve birinci bina için 1,850,000 Türk lirası (yaklaşık 790,000 avro), ikinci bina için 235,000 Türk lirası (yaklaşık 100,000 avro), üçüncü bina için ise 475,000 Türk lirası (yaklaşık 200,000 avro) değer biçmiştir. 17. Milli Emlak Denetim Bürosu ise birinci binaya 2,082,230 Türk lirası (yaklaşık 885,000 avro), ikinci binaya 1,488,217.50 Türk lirası (yaklaşık 635,000 avro) ve üçüncü binaya 270,585.10 Türk lirası (yaklaşık 115,000 avro) değer biçmiştir.
18. Bu nedenle Hükümet, başvuranlarca binalar için talep edilen miktarların aşırı olduğu sonucuna varmıştır. 19. Başvuranların gayrimenkullerin kullanım kaybına ilişkin talepleri hususunda Hükümet, bu taleplerin farazi hesaplamalara dayandığını ve gerekçeli olmadığını ileri sürmüştür. 20. Son olarak Hükümet, başvuranların manevi tazminat taleplerine ilişkin miktarın aşırı olduğunu ve somut davada ihlal tespit edilmesinin, yeterli bir adil tazmin teşkil ettiğini ileri sürmüştür. 2. AİHM in değerlendirmesi 21. AİHM ihlal tespit ettiği bir kararın, davalı Devlet e, ihlale son vermesine ve durumu mümkün olduğunca ihlalden önceki haline geri getirecek şekilde sonuçların tazmin edilmesine yönelik yasal bir yükümlülük yüklediğini yineler (bk. Brumarescu / Romanya (adil tazmin) [BD], no. 28342/95, 19, AİHM 2001-I). 22. Bir davaya taraf olan Sözleşmeci Devletler, ilke olarak, AİHM in ihlal tespit ettiği bir karara uyacakları yöntemi seçmekte özgürdürler. Kararın icra edilme yöntemine ilişkin bu takdir yetkisi, Sözleşmeci Devletlerin 1. madde kapsamında güvence altına alınan hak ve özgürlükleri korumaya ilişkin temel yükümlülüğüyle ilgili seçim yapma özürlüğünü yansıtır. İhlalin mahiyetinin eski halin iadesine izin vermesi durumunda, bunu uygulama yükümlülüğü davalı Devlet e aittir. Ancak, ulusal hukukun ihlalin sonuçlarına yönelik olarak tazminat hakkı tanımaması veya kısmen tanıması halinde; 41. madde AİHM e, zarar gören tarafa bu tür bir tazminatı uygun olacak şekilde sağlama yetkisini tanır (bk. Papamichalopoulos ve Diğerleri / Yunanistan (50.madde), 31 Ekim 1995, 34, Seri A no. 330-B). 23. AİHM bu durumun, ulusal makamların başvuranları, söz konusu gayrimenkullerden 1998 yılında mahrum bırakılan ve 2000 yılında vefat eden Polikseni Pistika nın varisleri/yasal mirasçları olarak kabul etmemeleriyle ilgili olan bir miras davası olduğunu kaydeder (bk. esas kararın 12-14 paragrafları). İlk kararda AİHM, ulusal mahkemelerin başvuranları varis/yasal mirasçı olarak tanımamasının, başvuranların mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkına müdahale teşkil ettiğini, bu tür bir müdahalenin hukuka uygunluk ilkeleriyle bağdaşmadığını ve bu nedenle 1 no. lu Protokol ün 1. maddesini ihlal ettiğini tespit etmiştir (bk. esas kararın 43 44. maddeleri). 24. Bu nedenle, başvuranların Polikseni Pistika nın varisleri/yasal mirasçıları olarak tanınması- ve söz konusu gayrimenkullere ilişkin olarak, başvuranların isimleriyle birlikte
hisselerinin Tapu Siciline tescil edilmesi - başvuranları Devlet in 1 no. lu Protokol ün 1.maddesine aykırı olarak merhumun mülklerini el atmamış olması halinde, içinde bulunabilecekleri duruma getirecektir. Ancak Hükümet in binaları ve araziyi başvuranlara geri vermediği görülmektedir. Bu koşullar altında, maddi zarara ilişkin olarak tazminata hükmedilmesi başvuranlar açısından en uygun adil tazmin olacaktır (bk. Nacaryan ve Deryan / Türkiye, no. 19558/02 ve 27904/02, 16-17, 8 Ocak 2008). AİHM hükmedilen tazminatın; başvuranların tazminat talebinde bulunabilecekleri bir sistemin mevcut olması halinde, mülkiyet kaybı için tazminat olarak almayı bekledikleri miktarla, ilke olarak, eşdeğer olduğu kanısındadır. 25. AİHM tazminat miktarının belirlenmesiyle ilgili olarak, tarafların söz konusu gayrimenkullerin değerlerine ilişkin bilirkişi raporları sunduklarını kaydeder. Bu raporları inceleyen Mahkeme, tarafların bilirkişilerinin sundukları rakamlar arasında büyük bir farklılık olduğunu gözlemlemiştir. AİHM bilirkişi değerleme raporlarının çekişmeli yargı süreci sonucunda alınmadığını göz önünde bulundurarak, yapacağı değerlendirmenin bu raporlarla sınırlı olmadığı kanısındadır (bk. gerekli değişikliklerle, Kozacıoğlu / Türkiye [BD], no. 2334/03, 85, 19 Şubat 2009). 26. Başvuranların gayrimenkullerin kullanım kaybına yönelik talepleri hususunda AİHM, başvuranlarca sunulan değerleme raporundaki rakamların, Polikseni Pistika ya kendisini evlat edinen ailesinden üç binanın miras kaldığı 1987 yılından bu yana, binaları geliştirme veya kiraya vermeye yönelik olarak başvuranların fırsatının bulunmayışına dayandığını kaydeder (bk. yukarıda paragraf 12). Bu nedenle emlak şirketi, binaların 1987 den bu yana başvuranlara kira getirisi olarak 15,825,265 avro kazandırabileceği tahmininde bulunmuştur. 27. Ancak AİHM, 1 no. lu Protokol ün 1. maddesinin ihlal edildiği tespitini, başvuranların varis/yasal mirasçı statülerinin kabul edilmemesinin bir sonucu olarak gayrimenkuller üzerindeki tüm kontrollerini, gayrimenkulleri kullanma ve onlardan faydalanma fırsatlarını kaybetmelerine dayandırmıştır(bk. esas karar, 43-44). Bu nedenle başvuranlar, Polikseni Pistika nın hayatını kaybettiği 24 Nisan 2000 tarihinden günümüze kadar olan ve haklarının ihlalinden kaynaklanan kayıplarına ilişkin olarak tazminat alma hakkına sahiplerdir. 28. Hükümet görüşlerini, başvuranların üç gayrimenkulün kullanım kaybına yönelik tazminat hakkına itiraz etmekle sınırlı tutmuştur. Söz konusu kullanım kaybının hesaplanma biçimine itiraz etmemiştir. Ancak AİHM, başvuranlarca biçilen değerleri sorgulamaksızın kabul etmemektedir.
29. AİHM, başvuranların bildirdiği kullanım kaybına yönelik değerlendirmenin tahmin ve varsayıma dayalı olduğunu gözlemlemektedir. Bu değerlendirme özellikle, başvuranların gayrimenkulleri sorunsuz bir şekilde ve daimi olarak kiraya verebileceklerini ve ortalama piyasa değerlerinin 1987 den bu yana sürekli arttığını varsaymaktadır. 30. Başvuranların manevi zarara ilişkin tazminat talebi hususunda AİHM, başvuranların gayrimenkullerinden faydalanamadıkları yıllar süresince yaşadıkları stres ve hayal kırıklığı açısından da tazminata hükmedilmesi gerektiği kanısındadır. 31. AİHM, yukarıda görüşler ışığında ve hesaplanan tazminatı artırma veya azaltma ihtimali bulunan çeşitli faktörleri ve başvuranların yaşadıkları kaybın gerçek miktarını hesaplarken ortaya çıkan belirsizlikleri göz önüne alarak; başvuranlara, maddi ve manevi tazminata ilişkin olarak, miktara yansıtılabilecek vergiler hariç olmak üzere, toplam 5,000,000 avro ödenmesinin makul ve adil olduğu kanaatindedir. B. Masraf ve harcamalar 32. Başvuranlar masraf ve harcamalara ilişkin olarak katma değer vergisi dahil toplam 61,063 avro talep etmişlerdir. Davanın ciddiyeti ve emsalsiz olması nedeniyle, yerel mahkemeler ve AİHM nezdindeki yargılamalar için Türk avukatından ve Yunan ve Kıbrıslı danışmanlardan hizmet alınması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Kıbrıslı avukata ödenen ücret 13,911.43 avrodur. Türk ve Yunan avukatlara ödenen ücretler ise toplam 30,333 avrodur. İşbu adil tazmin talebini hazırlamaları amacıyla üç Kıbrıslı avukata ödenen ekstra miktar 16,818.75 avrodur. Son olarak üç gayrimenkule ilişkin hazırlanan üç değerleme raporu için 3,000 avroluk masraf ortaya çıkmıştır. 33. Hükümet talep edilen miktarların dayanaksız ve aşırı olduğunu beyan etmiştir. 34. AİHM içtihatlarına göre; başvuranın masraf ve harcamalarını geri alabilmesi için, söz konusu masraf ve harcamaların fiilen ve gerekli olduğu için yapılmış olduğunun belgelenmesi ve makul miktarda olması gerekmektedir. 35. Somut davada başvuranlar, başvurunun Türk, Yunan ve Kıbrıslı avukatlar tarafından hazırlanması ve gönderilmesi için harcanan zamanı ve adil tazmin talebinin hazırlanması için ortaya çıkan masrafları gösteren faturalar sunmuşlardır. 36. AİHM, davanın gerçek ve belgeye dayalı kanıtların incelenmesiyle ilgili olduğunu ve büyük ölçüde araştırma ve hazırlık gerektirdiğini gözlemlemektedir. Özellikle, söz konusu ihlalin devamlı olması göz önüne alındığında, değerleme raporu hazırlanmasıyla ilgili
masraflar, AİHM in adil tazmin hususuna ilişkin bir karara varmasını sağlamak açısından gerekli olmuştur. 37. AİHM in kendi nezdindeki davaya ilişkin masraf ve harcamalara yönelik olarak talep edilen miktarın gerçekten ve gerekli şekilde ortaya çıktığına dair herhangi bir şüphesi bulunmamasına rağmen, başvuranların Mahkeme nezdindeki davalarına ilişkin talep ettikleri miktarın aşırı olduğu kanısındadır. AİHM özellikle, üç farklı ülkeden avukat tutmanın gerekliliği ve bu avukatlarca talep edilen miktarlar hakkında ikna olmamıştır. Bu nedenle toplam olarak 15,000 avro ödenmesine karar vermiştir. C. Gecikme faizi 38. AİHM gecikme faizi olarak Avrupa Merkez Bankası'nın kısa vadeli kredilere uyguladığı marjinal faiz oranına üç puan eklemek suretiyle elde edilecek oranın uygun olduğuna karar verir. İŞBU GEREKÇELERLE AİHM OY BİRLİĞİYLE, 1. (a) Davalı Devlet tarafından, başvuranlara, Sözleşme nin 44 2 maddesi uyarınca, kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içinde; ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden aşağıdaki miktarların ödenmesine: (i) maddi ve manevi tazminat olarak, ödenmesi gereken tüm vergiler hariç olmak üzere, 5,000,000 avro (beş milyon avro); (ii) masraf ve harcamalara ilişkin olarak, başvuranlara yansıtılabilecek vergiler hariç olmak üzere, 15,000 avro (on beş bin avro); (b) Yukarıda bahsi geçen üç aylık sürenin bittiği tarihten itibaren, ödeme gününe kadar, yukarıda bahsedilen Avrupa Merkez Bankası'nın kısa vadeli kredilere uyguladığı marjinal faiz oranına üç puan eklemek suretiyle elde edilecek oranda, yukarıda bahsedilen miktara basit faiz uygulanmasına karar verir; 2. Başvuranların adil tazmine ilişkin diğer taleplerini reddeder. İşbu karar, İngilizce olarak tanzim edilmiş ve Mahkeme İç Tüzüğü'nün 77 2 ve 3 maddesi uyarınca 23 Temmuz 2013 tarihinde yazılı olarak tebliğ edilmiştir. Stanley Naismith Yazı İşleri Müdürü Guido Raimondi Başkan
*Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü İnsan Hakları Daire Başkanlığı tarafından Türkçe' ye çevrilmiş olup, gayriresmi tercümedir.