M odernliğin anlamı ve modernizmin doğası üzerine



Benzer belgeler
Richard Long: Bir Yürüyüşün İma Ettikleri

TEKNİK GEZİ RAPORU. Ders: MİM 121 MİMARİ TASARIM I. Tarih: Gezi alanı: Antrepo 3 & 5

Fotoğrafta kompozisyon fotoğraf çerçevesinin içine yerleştireceğimiz nesneleri düzenleme anlamına gelir.

Çağdaş Sanat Akımları (SGT 224) Ders Detayları

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

DOĞAYI ŞEKİLLENDİREN SANAT: LAND ART

MimED 2014 JÜRİ RAPORU 6-7 Aralık 2014

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

Bitkilerle Alan Oluşturma -1

KAYNAK: Birol, K. Bülent "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ

Her güzelin bir kusuru var

BAKIŞ PORTRE FOTOĞRAFININ DEĞİŞEN YÜZÜ BANK OF AMERICA KOLEKSİYONUNDAN 3 EKİM OCAK 2013 SORULAR:

Prof. Şazi SİREL / 6

Bir hedef seçtiğiniz zaman o hedefe ulaşmanın getireceği bütün zorluklara katlanmanız gerekir. Her başarım bana ayrı bir heyecan, ayrı bir enerji

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI İLKOKULU 1/. SINIFI GÖRSEL SANATLAR YILLIK PLANI

Abidin Dino'nun İngiltere'deki Dünya Kupası'nda gerçekleştirdiği Gol! (Goal! World Cup 1966), Türkiye belgeselcilik tarihinde çığır açan bir yapını.

AŞKIN BULMACA BAROK KENT

Bahçe sanatındaki akım dönemleri Rönesans İtalyası ndan 17. yüzyılda Fransız Büyük Stil e, 18. yüzyılda ise Natüralizm ekolü ile İngiltere ye

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel;

Ders Adı : GÖRSEL SANATLAR EĞİTİMİ Ders No : Teorik : 2 Pratik : 2 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri.

SANATSAL DÜZENLEME ÖĞE VE İLKELERİ

çocukların çok ilgisini çekti. Turdan sonra çocuklar müzedeki atölyede

CUMHURİYET ORTAOKULU 8. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

1.Kameranın Toplumsal Tarihi. 2.Film ve Video Kameraları. 3.Video Sinyalinin Yapılandırılması. 4.Objektif. 5.Kamera Kulanım Özellikleri. 6.

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler

Projelerimden... Hacettepe. mutlu, üretken üniversite... Prof. Dr. A. Haluk ÖZEN Hacettepe Üniversitesi Rektör Adayı.

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (20 Ekim Aralık 2014 )

Form İnşa (GRT114 ) Ders Detayları

BULUNDUĞUMUZ MEKAN VE ZAMAN

KİŞİSEL "GÜÇ KİTABINIZ" Güçlenin!

III.Yarıyıl III RES 599 Yüksek Lisans Tezi Toplam

Değerler Ekim Page 2

BĠLĠŞSEL GELĠŞĠM. Jean Piaget ve Jerome Bruner. Dr. Halise Kader ZENGĠN

Modelaj ve Maket (SGT 222) Ders Detayları

İ ÇİNDEKİ LER 1. BÖLÜM

Dersin Amaçları Dersin İçeriği. Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Hafta Konu Ön Hazırlık Öğretme Metodu

Doğa, Çevre, Doğal Kaynak ve Biyolojik Çeşitlilik

BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

Aşk Her Yerde mi? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Bu dersin ön koşulu yada eş koşulu bulunmamaktadır.

GROVE ART ONLINE GAZİ ÜNİVERSİTESİ MERKEZ KÜTÜPHANESİ

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı.

BULUNDUĞUMUZ MEKAN VE ZAMAN

STREET ART/SOKAK SANATI

MÜZECİLİKTE DİJİTAL DÖNÜŞÜM DEĞİŞEN MÜZE TEKNOLOJİLERİ VE ULUSAL BİLGİ POLİTİKASI. Salih DOĞAN İBB KÜLTÜR AŞ Panorama 1453 Tarih Müzesi Müdürü

BAKA BULUŞMALARI -I-

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ. (11 Mayıs -19 Haziran 2015 )

GÖRSEL SANATLAR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI NIN GENEL AMAÇLARI

Müze eğitiminin amaçları nelerdir?

4. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (22 Ekim-14 Aralık 2012)

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

Fatma Özer & Hümeyra AKMAN

Bitkisel Tasarım Đlkeleri -2

GERİ DÖNÜŞÜM ve YENİLENEBİLİR ENERJİ

Yakın Tarihsel Teknolojik Gelişim Kronolojisi

PERSPEKTİF VE DERiNLiK

TED KDZ EREĞLİ KOLEJİ GÖRSEL SANATLAR DERSİ 5. SINIF YILLIK PLANI

TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI ŞEHİR VE BÖLGE PLANLAMA ÖĞRENCİLERİ BİTİRME PROJESİ YARIŞMASI

KENTSEL TASARIM ve KATILIM

T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ OYUNCULUK LİSANS PROGRAMI. Güz Yarıyılı

Dünyanın hareketlerinin yaşam üzerine etkisi vardır.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

-DERS PLANI- Görsel Sanatlar Dersi. 2 Ders Saati (40+40dk)

T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ OYUNCULUK LİSANS PROGRAMI. Güz Yarıyılı

İYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ

Işık Bayramı Hakkına:

Güncel Sanat ve Yorumu (SGT 440) Ders Detayları

Haritalama Atölyesi: Tepkiler ve Bakış Açıları Bettina, Laura ve Lara'nın katılımıyla

Muhammed ERKUŞ. Sefer Ekrem ÇELİKBİLEK

Çağdaş Sanatımızda Son Osmanlı OSMAN HAMDİ KAYA ÖZSEZGİN

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (27 Mart - 12 Mayıs 2017 )

Özgünbaskı (GRT 305) Ders Detayları

İNSANLIĞIN SAVAŞI YENDİĞİ YER; ÇANAKKALE SAVAŞ ALANLARI PROJESİ (TR R5)

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

DiJiTAL TÜRKÇE ANSiKLOPEDi

Brighton Ekolü. Film d'art (yapımevi)

AVM ve mağazalar için

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI TARİHİ BAHÇELERDE RÖLÖVE VE RESTORASYON

KURUMSAL RİSK YÖNETİMİ. Yrd. Doç. Dr. Tülay Korkusuz Polat 1/37

BİRLİKTE YAŞAMA(KASIM-ARALIK)

1.SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ. (30 Mart 15 Mayıs 2015 )

SANAT VE TASARIM Yüksek Lisans Programı (Tezli)

Bölümde gerçekleştirilen etkinlikler

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

GOBUSTAN KAYALIKLARI VE İLK SANATÇILAR

Sanat Alanında Teknolojinin Kullanımı ve Dijital Sanat Sanat teknoloji ilişkisi Dijital heykel Dijital enstalasyon Performans müzik ve ses sanatı

Ressam, heykeltıraş, tiyatro oyuncusu Mehmet Güleryüz ile sanatın çeşitli alanlarındaki yeteneğini neye borçlu olduğunu, bilgi ve deneyimini gençlere

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

ÇOCUK HEMŞİRELİĞİ EĞİTİMİNDE BİLİŞİM VE TEKNOLOJİNİN KULLANIMI

KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI. Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL

Mimarlık ve Sanat Tarihi III (ICM 321) Ders Detayları

SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE. Doç. Dr. Mutlu ERBAY

Nasıl bir dünyada yaşıyoruz? Politicon World

Klinik ve Araştırmada Etik. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

Avrupa'da Okullarda Sanat. ve Kültür Eğitimi

Transkript:

SANAT VE İZLEYİCİ İLİşKİsİNİN DEGİşEN GÖRÜNÜMÜ VE ZAMAN KAVRAMı BAGLAMıNDA LAND ART** Ayşe Sibel KEDİK* M odernliğin anlamı ve modernizmin doğası üzerine tartışmaların yoğunlaştığı, sanatın ne olduğu ya da ne olması gerektiği sorusunun yeniden gündeme geldiği i 960'11 yılların çalkantılı atmosferinin ardından müzelerin ve galerilerin dışına çıkıp mekan olarak adeta tüm dünyayı kullanan Land Art sanatçılarının çöllerde, taş ocaklarında, uçsuz bucaksız arazilerde, terkedilmiş madenierde, dağlık zirvelerde gerçekleştirdikleri çalışmalar, bir yandan sanatın tanımı ve uygulanışında artık tüm sınırların aşıiarak sanata yeni anlamlar yüklendiğini, bir yandan da mekan anlayışının giderek sonsuza açıldığını göstermektedir. Land Art'ın kökenlerini belki de geçmiş yüzyılların bahçe düzenlemesi, budama sanatına -ki, bunlar özellikle İngiliz bahçeleridirve hatta eski çağlarda büyük taşlarla yapılan yapılarla ya da ilkel insanın bıraktığı birtakım izlerle ilişkilendirmek yoluyla insanlık tarihinin uzak çağlarına kadar götürmek olasıdır. Ancak özellikle yakın geçmişe bakıldığında sanat dalları ve uzmanlık alanları arasındaki sınırların yıkıldığı, çeşitli araçların (teknoloji ürünü araçların ve özellikle iletişimin araçlarının) kullanılmasıyla çok yönlü sanatlar yaratacak şekilde yeni tarzda çalışmalara girişildiği bir dönemde mimarlık, resim, fotoğraf, sinema vb. sanat dallarının sınırlarındakendisen yer edinen Land Art'ın köken olarak 1950'lerin sonu ve 1960'ların başlarında Happening'e ve Pop Art'a dayandığı, sanatçılarının büyük bir çoğunluğunun Amerikan * Araştırma Grv., Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Heykel Bölümü. **Türkiye'de Sanat Dergisi, Mart/Nisan 1999. Sayı: 38'de yayınlanan yazının yeniden düzenlenmiş şeklidir. 99

Minimalizminden geldiği ya da benzer bir evrimi geçirdikleri gözlenmektedir. Genel hatlarıyla sanatçı tarafından gerçekleştirilenbir eylemin, bir olayın sözkonusu olduğu ve bir kez gerçekleştirildikten sonra kalıcılığı olmamasından dolayı ancak fotoğraflarlaya da çekilen filmlerle uetgeıeııeuüen Happening ile Larıd Art' ın bağlantısı tam da bu noktadır. Sanatın tarihsel sürecine genel bir bakış özellikle Land Art'rn gelişimi açısından oldukça önemli olan Happening'in birçok sanat hareketiyle bağlantılı bir olgu olduğunu ve aslında Rus-İtalyan Fütürizrnine, Dada ve Sürrealizm'e dayandığını gözler önüne sermektedir. Bu bağlamda gerek Marinetti ve meslektaşları tarafından organize edilen "Fütürist Akşamlar"da sergiledikleri temsiller ve bir takım eylamlerle İtalyan Fütüristlerin, gerekse Zürih 'te Cabaret Yoltarie'de Dadacıların avangart gösterilerinin ve daha sonraları halkın ilgisini çekmek için Sürrealistlerin düzenledikleri gösteriler ve bir takım eylemlerin köken olarak Happening'in kaynağını oluşturduğu ifade edilebilir. Aslında tüm bunların amacı, halkı irkiltmek, harekete geçirmek, insanların içinde bir kıpırtı yaratmak, şaşırtmak, diişündürrnek, sanata ve sanatçıya atfedilen o yüce değerler üzerine düşünülmesini sağlamakolmakla birlikte temelde vurgulanmak iletilrnek istenen sanatsal üretimin orijinalliğinin ve dahilik görüşünün yıkılarak sanatın topluma, insanlara yakın olması gerektiğidir. Dolayısıyla bu anlayış kapsamında sanatçı, doğuştan bir takım yeteneklerle donatılmış değil, herkes gibi bir insandır. Önemli olan düşünmek, karar vermek ve eylemde bulunmaktır. tavrı O halde sözkonusu eylemleri -olayı gerçekleştiren sanatçının geleneksel anlamda bir galeride sergilenrnek üzere yapıtlar üreten ve ardından bunu izleyicinin dışarıdan bakışına sunan bir sanatçının tavrından çok uzak olmalıdır. Bu ise, gerek sanatçı ile izleyici, gerekse sanat yapıtı ile izleyici arasındaki ilişkilerin temelden sarsılması ve sanatçı ile izleyici arasında yakın bir bağın kurulması anlamına gelmektedir. İşte bu noktada 1959'da Alan Kaprov'un gerçekleştirdiği 100

eylemlerle başlayan ve Amerika'da Pop Art'ın doğumu ile esas yükselişini gerçekleştiren,ardından başlı başına bir sanat biçimi olarak hızla yayılan Happening, izleyicinin gerçekleştirilen sanatsal eylem karşısındaki tavrının ya da rolünün değişmesine ve artık yalnızca dışarıdan izleyen bir kişi olmaktan çıkarak adeta bir tiyatro, bir oyun görünümü altında sunulan olaylara katılmasına olanak tanımaktadır. Dolayısıyla denilebilir ki, gerek iç mekanın yanısıra şehir-sokak mekanlarının da sanatçı için bir aksiyon mekanı haline gelmesi ve bir çeşit sokak oyunu ya da tiyatro gibi olayın doğrudan doğruya zaman içinde hareketle yaşanarak gerçekleştirilmesi, gerekse sanatın artık maddesel bir obje olarak değerlendirilmemesi yolunda Happening, i 950'lerin sonralarındaresim ve heykelin sınırlarının ötesine taşan, yeni serüvenler peşinde koşan Land Art sanatçıları için zengin bir kaynak olma özelliğine sahiptir. R. Smithson'un "Dünya benim için doğa değil müzedir"! şeklinde ifade ettiği gibi, genellikle insanların yaşamadığı, dünyanın ıssız bir bölgesinde gerçekleştirdikleri çalışmalarla galeri ve müzelerin dışına çıkarak adeta dünyayı bir galeri rnekanına dönüştüren Land Art sanatçılarının çalışmaları, tıpkı Happeninglerde olduğu gibi satın alınabilir bir niteliğe sahip değildir. Böylesi bir durum, kavram olarak sanatın ve sanatçının yeniden gündeme gelmesine olanak sağladığı gibi, aynı zamanda satılabilir ya da satın alınabilir bir nesne olarak sanat yapıtının sömürülmesine karşı da bir tepki niteliği taşımaktadır. Bu konuda Heizer'in şu sözleri oldukça anlamlıdır. "Ben onları çölde yaptım, çünkü hiç kimse onları istemez"ı Esasında "Kavramsal Sanat" kategorisi içinde sınıflandırılan "Land Art" hakkında 1962'de yazdığı bir yazısında Harold Rosenberg, i 960' ların sanatı ve belli Land Art sanatçıları için şöyle demektedir: "Bugün şans kendi başına estetik hafızalara karşı gelemez. Sanatta fikirler materyalleştirilmiştir ve materyaller sanki onlar anlammış gibi ustalıkla kullanılır. Bu metafizik gibi düşüncenin terkedilmiş ı TIBERGHIEN, Gilles A "Land Art", Grace Glueck "Press e1ipping Earthworks Exhibition 1968", Art Notes: Moveng Mother Earth" The New York Times (October 6, 1968). TUMULİ, Effigy-Michael Heizer, New York, 1990. 101

modalarına karşı sanatın entellektüel avantajıdır'<. H. Rosenberg'in bu sözleri aslında Land Art'ın neden "Kavramsal Sanat" kategorisi içinde sınıflandırıldığını açıklar niteliktedir. Ancak, diğer yandan fotoğraf ya da film aracılığıyla sistematik dökümanlarını elde etmek için sanatçıdan fiziksel bir bağlantıyı gereksinmesi Land Art çalışmalarının "Kavramsal Sanat"tan bir yönüyle ayrılmasına neden olmaktadır. Art sanatçıları Aslında denilebilir ki, Minimalizm ile karşılaşmak gelecek Land için ilk önemli şeydir. Minimalizmin herşeyi yadsıyan tavrıyla öncelikle kendisinin de bir parçası olduğu ve sanatçıların çoğu resim temelinden geldiği halde resme, resimin iki boyutuna- sınırlara karşı çıkışı, aslında resim ve heykeli, resimsel ve heykelsel kaygıları birleştirmek istemesinden kayanaklanmaktadır.bunu gerçekleştirmek için yapılan şey ise, gerçek mekanda biçimlerin çevresiyle olan ilişkisini sağlamak ve adeta tüm mekanı bir resim gibi düşünmektir. Tıpkı mekan düzenlemerinde ve çok daha özgürlükçü bir anlayışla sınırsız mekanda, doğada gerçekleştirilen çalışmalarla Land Art'ta olduğu gibi. Dolayısıyla artık mekan sınırsızdır, her yerdir, dünyadır ve mekan olarak dünyayı düşünen sanatçı düşüncelerini gerçekleştirebilmekiçin her türlü nesneyi, mekanı, hatta dünyayı, doğayı kullanabilmekte, böylece Greenberg'in deyimiyle "Yetenek alanının ötesine geçen,,4 çalışmalarla sanatın tanım ve uygulanışına farklı türden bir yaklaşım sunmaktadır. Bu anlamda Walter De Maria'nın "İnşa etmeyi düşündüğüm bir sanat avlusu hakkında düşünüyordum. Bir yerde bir tür çukur olabilir. Gerçekten de bu başlamaya değer bir çukur olmayabilir. Bu kazılmış da olabilir. Bu çukuru kazmak sanatın bir parçasıdır bence'p sözleri Land Art' ın temelinde yatan düşünceleri açıkalaması yönünden oldukça önemlidir. 3 4 5 TIBERGHIEN, Gilles A "Land Art", Harold Rosenberg, "The De-definition of Art" New York, 1995 ss.16-17. TIBERGHIEN, Gilles A "Land Art", New York, 1995 s. 14. TIBERGHIEN, Gilles A "Land ArC, 1995 s.50. 102

Herhangi bir bildirgesi ya da lideri olmayan ve Tiberghien'e göre Romantizmde olduğu gibi şüphe götürmez bir nostaljinin sözkonusu olduğu Land Art için bir anlamda doğanın başka bir biçimde keşfi ya da doğanın bizzat kenidisinin resimsel ya da heykelsel kılınmasıdır,denilebilir. Yeryüzünün dünyanın elemanlarını kullanmayı tercih eden, doğanın yaratıcı gücünü, doğada zaman içinde oluşumu konu alan -ifade eden ve adeta ilkel insanda olduğu gibi doğayla bilinçli bir ortaklık içerisinde olan sanatçıların doğaya, araziye doğrudan müdahale ederek sonsuz mekanda bir sınır oluşturma, bir iz bırakma çabasıdır. Doğa, tarih ve zaman aslında herşeyin üstündedir ve insan bunun karşısında ne yaparsa yapsın sözkonusu üçlü her zaman baskın durumdadır. Denilebilir ki, insansız çevredeki bu izler bir anlamda insanın, evrenin sonsuz mekanı karşısındaki durumunun birer simgeleridirler. Tarih, toprakta gizlidir. O halde (dinsel bir temel e dayanmamakla birlikte) herşeyin topraktan oluştuğu, topraktan geldiği yolundaki anlayışın, Land Art'In bir yönünü oluşturan en önemli özelliklerinden biri olduğu şeklindeki bir ifade pek de yanlış olmayacaktır. Çünkü insan, tarih hakkında, yaşam hakkında bilgileri ancak arkeolojik kazılar, topraktan çıkan buluntularla edinebilir. Yaşamı ve tarihi sarıp sarmalayan şey topraktır. O halde toprak herşeyin kaynağıdır. Yaşamda olduğu gibi sanatta da varoluşun başlangıcı ve sonu olan toprak, yaşamsal bir önem taşımaktadır. Özne-nesne ilişkisi bağlamındaele alındığında endüstrileşmenin de bir sonucu olarak doğanın bir nesneye dönüşmesi durumu sözkonusudur. Yani, hükmeden insan, hükmedilen ise doğadır. değiştiren, Doğayı müdahale eden endüstrileşmiş toplumlarda, değişen öznenesne ilişkisine bağlı olarak öznenin çözülmesi ve adeta bir nesne durumuna gelmesiyle birlikte doğaya yeniden bir dönüş (tıpkı ilkel insanda olduğu gibi) ve doğaya karşı mütevazi bir eylem sözkonusu olmaktadır. Ancak, böylesi bir durumun bütün çalışmalar için geçerli olduğu söylenemez. Bu noktada Amerika ve Avrupa'da gerçekleştirilen Land Art çalışmaları arasında bazı farklar gözelenmektedir. Özellikle 103

Amerika'da gerçekleştirilen daha anıtsal kimi çalışmalarda R. Smithson, Heizer'de olduğu gibi- insanın üstünlüğü adeta gizliden vurgulanmak istenir gibidir. Ancak buna rağmen yine de bu çalışmalarda çatışan ve tüm çatışmalara rağmen uyum içinde olan bir insan- doğa ilişkisi sözkonusudur. Özellikle İngiltere'de peyzaj resmi, bahçe ya da park tasarımı, şiirde doğaya ibadetin binlerce yıllık tarihi ile bir grup sanatçının, bunlar içinde de özellikle R. Long'un Amerikalı Smithson ve Heizer gibi kalıcılığı olan anıtsal ve pazarlanabilir ürünler yerine doğaya daha romantik, daha nazik, daha silik bir tavırla yaklaştığı ve doğayla sağladığı uyum içinde daha mütevazi çalışmalar gerçekleştirdiği görülmektedir. Ancak geçen zaman R. Long'un makina ve işçi kullanımının gerekli olduğu Smithson'un oldukça pahalı ve anıtsal projelerinden ya da buldozerleyen Heizer'den farklı olarak doğaya çok fazla müdahale etmeden yürüyüşler sırasında toprağa işaretler bırakarak, papatya tarlalarından çiçekler kopararak ya da taşlar, tahtalar, deniz kabukları gibi doğa nesnelerini tekrar düzenleyerek basit, temel biçimlerle gerçekleştirdiği, kalıcı olmayan çalışmalarını tıpkı ilk insanın açtığı patikalar ya da bıraktığı izler gibi silip götürebilir. Bu nedenle R. Long çalışmaları fotoğraflarla belgelemek yoluna gitmiştir. Dolayısıyla adeta gezgin, bir bahçıvan, bir derviş gibi hareket eden sanatçının daha ritüel bir davranışı sergilediği, tıpkı performans sanatının ritüelsi tavrında olduğu gibi adeta dünya için dini bir saygı gösterdiği ve ardından çalışmalarını fotoğraflarla desteklediği görülmektedir. İlk gerçek arazi çalışmasını i 97ü'ten itibaren gerçekleştiren ve grubun en spekülatif kişisi olan Smithson'da ise çalışmanın gerçekleştirildiği alanın herkesin kolaylıkla ulaşabileceği bir yerde olmaması, fotoğraf vb. dökümanlarla izleyicilere ulaşması çalışmanın kendisini bir efsane haline getirmektedir. Buna karşılık W.De Maria dökümantasyona karşıdır. O tıpkı Happeninglerde olduğu gibi izleyicinin bizzat gidip görmesi ve katılması gerektiğini savunmaktadır. Toprak üzerine inşa etmeyip bir anlamda resimler yapan Oppenheim'ın ise bedene-gövdeye olan ilgisinin aynı anda Body Art'ın başında gitmesine yol açtığı görülmektedir. 104

Land Art sanatçılarının uçsuz bucaksız alanlarla, teknolojinin girmediği, insan elinin değmediği yerlerde gerçekleştirdikleri çalışmalar çoğunlukla kaiıcılığı olmayan, zaman içinde doğa şartlarına bağlı olarak bozulan çalişmalardır. Dolayısıyla sözkonusu çalışmaların kahcılığı ancak çekilen fotoğraflar ya da video kaydı ile sağlanmakta, hakkında bilgi ancak bu yolla edinilmekte ve yorumlanmaktadır. İzleyicinin bu çalışmaları görebilmesi, bu yerleri ziyaret edebilmesi için öncelikle savaşması, belki de miller boyunca yolculuğu göze alması gerekmektedir. Gerek ulaşım zorluğu gerekse bölgesel söylevler, onlarla ilgili bilgilerin sözcükler ya da fotoğraflar aracılığıyla iletilmesine neden olmakla birlikte fotoğrafın ve sözcüklerin uzaklığı ve ulaşılmazlığı arttırıcı özelliğinin de etkisiyle zamanla sözkonusu çalışmaların birer efsane haline geldikleri görülmektedir. Böylesi bir durumun sanat yapıtı ile izleyici arasındaki ilişkiyi çok daha öte boyutlara taşıması ve artık sanat yapıtı ile izleyici arasında yalnızca görme gücünün yeterli olmadığı, aynı zamanda izleyicinin katılımının, hazır bulunmasınındeneyimlerinin ve hatta söylevlerinin de gerekli olduğu yeni türden bir ilişkiyi oluşturması kaçınılmazdır. Diğer yandan Land Art'la birlikte mekan anlayışının sonsuza açılması, araziyi biçimleyen ve ancak yüksekten kuşbakışı kavranabilecek bir sanat devrinin de başlangıcını haber vermektedir. Arazi bu durumda havadan üç boyutlu bir harita gibi görünmektedir. R. Smithson'a göre, "tanıdığımız evren gözle kavranamadığına göre sanat neden teleskopla seyredilmesint'v. Dolayısıyla "havasal sanat" da denilebilecek "seyircinin gözünden bir samanyolu kadar uzak" sanat, galaksiler arası mesafeleri yeryüzünde temsil eden bir zaman kavramı yaratabilir. Böylesi bir sanat ise uzayda bir noktayı, yani sınırsız evreni yansıtır. Bu aynı zamanda sözkonusu çalışmalardan bazılarının resimsel bir özellik kazanmasına da yol açmaktadır. Kimi sanatçıların yeryüzünü adeta bir resim yüzeyi gibi düşünerek, ancak havadan, kuşbakışı bakıldığında kavranabilecek şekilde bıraktığı izler işaretlerde olduğu gibi (R.Smithson'un Spiral Jetty'i buna örnek olarak gösterilebilir). 6 SMITHSON, Robert, Artforum, October ı 967. 105

ı. R. Smith son. S piral Jetty, Uta h. 1970. 2. 7'.I.H eizer. D oıı bl e Negative. 196<)-70. 106

.ı. R. Lung. 4. R. Long. Fraı l. S'1,. 19X6.. ıo7

Pembe, mavi, kahverengi renkleriyle kendi merkezine doğru dönen ve adeta resimsel bir özelliğe sahip olan bir doğa yapısı inşa etme yoluna giden Smithson'un ekleme yoluyla gerçekleştirdiği çalışmalara karşılık buldozerler yardımıyla çıkarma yöntemiyle çalışan ve izleyiciyi bir merkez bakış açısına ve çevreselliğe zorlayan devasa boyutlardaki çalışmalarıyla Heizer'in "bu tip bakir, huzurlu, dinsel bir yere sanatçılar her zaman işlerini yerleştirmeyi denemişlerdir''"önermesinden hareket ettiği görülmektedir. Land art sanatçılarının açık araziler dışında galerilerde, iç mekanlarda bir takım çalışmalar yaptıkları, sergiler düzenledikleri bilinmekle birlikte bu türden etkinlikler daha çok dış mekanda gerçekleştirilmiş çalışmaları iç mekana alan ya da dışarıda gerçekleştirilen çalışmaları iç mekanda yansıtan çalışmalar olarak görmek gerekmektedir. Dünyanınıssızbir yerinde değil de kentte, bir galeri mekanında gerçekleştirilen bu çalışmalar bir yanıyla kentin varlığına, kent mekanına karşı duyulan kuşkunun bir sonucu olarak kent ortamına meydan okuyan tavrıyla adeta ilkel insanın ayinlerini hatırlatacaknitelikte, makinalaşmış toplumda bir kültür ve zaman şoku yaratır niteliktedir. İç mekanda gerçekleştirilen çalışmalar her zaman gerçektir. İzleyicinin fotoğraf, söylence ya da film aracılığıyla değil de doğrudan karşısında bulduğu sözkonusu çalışmalar sözcükler ya da fotoğraflarla iletilen dış mekandaki çalışmaların bir anlamda "bellek" yönünü tamamlamaktadırlar.land Art sanatçıları içerisinde özellikle R. Long "bellek" yönüne önem veren bir sanatçı olarak dikkati çeker. Long'un çalışmalarındasözkonusu olan eylem, malzeme, yer ve zaman birliği aslında genelolarak tüm Land Art sanatçılarını ilgilendiren başlıca önemli sorunlarından biridir. Diğer yandan i 96ü'larda Minimalizmin deneysel eğiliminin geliştiği dönemlerde zaman ve sanatsal çalışmanın özü hakkında fikirlerin üretildiği, özellikle R. Morris, Walter De Maria, Heizer ve Smithson gibi sanatçıların çok ateşli bir şekilde sanat ve zaman arasındaki ilişkiyle ilgilendikleri görülmektedir. Özellikle i 964-66 yıllarında gerçekleştirdiğiçalışmalarda"boş 7 TLJMULİ, Effigy-Michael Heizer, New York, 1990. 108

aralıklar"ı tartışan ve sanatta nesnelerin yalnızca tamamlandığı zaman ilginç olabileceğini söyleyen Smithson'a göre sanat, "Zamansız" ya da "hiç bir zaman" ın ürünü olarak ele alınmalıdır. Smithson'un "çağlariçin değil, tam tersine çağlara karşı yapılmıştır" şeklinde ifade ettiği bu çalışmalar, uzun yüzyılları temsil etmekten ziyade, zamanı saniye parçalarına indirgeyen sistematik bir indirgeme içerirler. Geçmiş ve gelecek tarafsız bir bugüne yerleştirilmiştir. Dolayısıyla görülmektedir ki, bu dönemin perçok sanatçısında, genelde zamanın anlık boyutunu keşfetme, metodu, akışı ve geçişi, zamanın ters çevrilmezliğini, sürekliliğini, sanat ve zaman arasındaki ilişkiyi ve zamanın öteki yüzünü keşfetme arzusu sözkonusudur. Tiberghein'in belirttiği gibi, Aristocu bir yaklaşımla her "an" öteki "an" larla ne farklılık ne de özdeşlik arzeden bir limittir. "An" değişirse kendine eş bir başka "an" da da yok olur ki, bu kuramsal olarak imkansızdır. Dahası, geçişin, akışın mümkün olabilmesi için "an" sürekli aynı olamaz, değişmelidir. Zaman bir nesne olmadığından dolayı "an" kendisine özde Ş ya da kendisinden farklı olabilir. Böylesi bir zaman tasviri, algıladığımız şeylerin hareketine bağlıdır. Bu nedenle her bir hareketi noktalar ve değişen şeylerin her durumu bir "an" a denk gelir ki, bu şu "an" da sanatçının vücudunun durumuna denk gelmektedir. Mekanda ise, gerçeğin hakiki sürekliliğini sağlayan şey de işte o zamanın bu gelişimidir. Ancak, diğer yandan genelolarak bakıldığında, çalışmalarını fenomen koşullarda gören Morris, basit varoluşçu koşullarda gören Long ya bedeni faaliyete geçiren Oppenheim gibi sanatçılar için zaman ve sanat arasındaki ilişkinin keşfi önemli olmakla birlikte zaman kavramının her zaman orta derecede bir öneme sahip olduğu görülmektedir. Çünkü, bu sanatçılar aktivitelerini, kendilerini üretken modeller yapmaya iten kuramsal koşullarda düşünmüşlerdir. Kalıcılığı olmayan, fotoğraflarla dondurularak günümüze aktarılan ve varlığını ancak bu şekilde koruyabilen sözkonusu Land Art çalışmaları aslında, icrasından başka bir gerçekliğe sahip olmayan çalışmalardır. Tıpkı Long'da olduğu gibi. Bu açıdan bakıldığında, Long'un çalışmaları zamanın rafine edilmesinden, saflaştırılmasından 109

elde edilen "an"ın sanatıdır. Long, bir bakıma yürürken aynı zamanda çalışmanın da kendisi olmakta ve zamanın hesaplamasını adım adım kaydetmektedir. Yani, bir anlamda sanat, varalduğu "an"da yapılmaktadır. DolayısıylaLong'da insan vücudu adeta bir ölçüm aracı, zamanın ve mekanın kaydedicisi durumundadır. İnsan hareketlerinin kusursuz sembolü ise yürüme eylemidir. Diğer yandan film kayıtları Long'un çalışmalarındazaman kavramını vurgulamak, göstermek için kullanılan bir yöntem olarak dikkati çeker. Aynı şekilde Smithson da "Spiral Jetty"in yapılışını filme almış ve kendisiyle yapılan bir söyleşide, gerçek zaman ile sinernatografik zaman arasındaki ilişkiyi belirtmiştir. Smithson'a göre, sözkonusu çalışma ve iklim, doğa şartları arasında karşılıklı bir etkileşim mecuttur. Her türlü değişim sonuçta çalışmanın güzelliğini arttırma eğiliminde olacaktır. Aslında gerçekleştirilen çalışmalarıevrimden geçirme isteği ve orjinal yerinde deneylere olan ilgi, yalnızca Smithson'da değil, genel olarak tüm Land Art sanatçılarında görülen ortak bir özellik olarak dikkat çekmektedir. İklim şartlarının çalışmalarının bazılarını değiştirebileceğini kabul eden Heizer bu konuda şöyle demektedir: "Planlamadığım halde karşılaşırsam bu tür olasılıklara izin veririm. 60'ların sonlarında yaptığım pek çok negatif heykeli sel bastı. Çünkü onlar baharda ve kışın su baskınlarına uğrayan kuru göllerde yapı/mışlardı ya da bu çalışmaları rüzgar aşındırdı. Onlar benim tamamlanmışolarak bırakmamın ardından fiziksel ve düşünselolarak doğa tarafından geliştirildilcr't''. Tiberghien'e göre, böylesi bir durum doğrudan, bu kavramın Aristo mantığına ne kadar dayandığını kanıtlamaktadır. Dolayısıyla, doğanın sanatçıya yardımcı bir konumda bulunduğu düşünülerek plastik bir güç olarak tanımlanmıştır. Teknolojinin büyüsüne kapılmayan Land Art sanatçıları için teknolojinin en gözde ürünlerini beraberinde getiren ilerleme fikri her zaman yabancı bir kavram olarak kalmıştır. Diğer yandan zamanın geçişi kavramının bu sanatçı/arın süreklilik için "an"ın derinliklerinde 8 TLJMLJLİ, Effigy-Michael Heizer, New York, 1990. 110

araştırmalar yapmalarına yol açtığı görülmektedir. Aristo'ya göre zaman, hareket gibi silici bir güçtür. Bu sanatçıların kurguya başvurmasının da esasını oluşturur. Bu noktada kurgu, vücudun tecrübesi ve zamanın bir anlatımı olarak önemli olabilir. Aslında Land Art sanatçıları için biri Modernizmden miras kalan, diğeri ise ona karşı mücadele eden olmak üzere iki zaman kavramı görüşü vardır. Bunlardan ilki, "an" ın ve "şimdi" nin bünyesinde doğan, bilime ve kurguya dayalı olan, ikincisi ise sürekliliği araştıran ve sanat çalışmalarının yapılış, algılanış ve yokoluşları üzerinde duran görüşlerdir ki, bu görüş maddelerin dönüşümü ve mekanın, vücudun deneyimi üzerinde odaklanmıştır. Sözkonusu görüşler arasındaki farklılıklarise, aralarında bir diyaloğun kurulmasına ve tartışma ortamının yaratılmasına neden olmuştur. Ancak, görülmektedir ki, "zaman" hakkındaki birbirine zıt olarak kabul edilen her iki görüş de hala Land Art hareketinin pek çok çalışmasının doğasındamevcuttur. 111

KAYNAKÇA ARISTOTELES-. Zaman Kavramı, AUGUSTINUS-HEIDEGGER Çev.Saffet Babür, 1996 BEARDSLEY, John. CROW, Thomas. FINEBERG, Jonathan. KOSTELANETZ, Richart. LYNTON, Norbert NYRON, Robert. SMITH, Edward Lucie. TIBERGHIEN,GilIes A. TUMULI, Effigy Michael Heizer. WALDMAN, Diane. Earth Works and Beyond, New York-London-Paris, 1989 Die Kunst der Sechziger Jahre, Köln, 1997. Art Since, Singapore, L.King Publishing, 1995. Dictionary of the Avant Gardes, Chicago, 1993 Modern Sanatın Öyküsü, Çev.Prof.Cevat Çapan; Prof.Sadi Öziş, 1991. Modern Art in America, New York, 1971 Art Today, 1987. Land Art, New York, 1995. New York, 1990. Assemblage and the Found Object, "Assemblage and Pop Art", ss. 244-282, New York, 1992. 112