başkandan... MALİ POZİSYONLARIMIZA DİKKAT EDELİM Değerli Meslektaşlarım,



Benzer belgeler
Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

Aslında, benim perakende sektöründeki kariyerim bir anlamda 12 yaşında sahibi olduğumuz süpemarkette yaz tatillerinde çalışmamla başladı.

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mayıs 2012, No: 33

1995 TEN BUGÜNE STRATEJİK ORTAĞINIZ

Kahramanmaraş mutlaka devler liginde olacak

Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan İğnebekçili

2016 yılında Türkiye Döküm Sektörü

YİSAD Üyelerinden Çanakkale Şehitliği ne ziyaret Ağustos 2012 / Demir Çelik Store

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

ANADOLU NUN İKİNCİ 500 DE YILDIZI PARLADI ARAŞTIRMA

8. Türkiye Avrupa'nın en önemli ülkesi

ENDÜSTRİYEL REKLAMCILIK VE BASKI SEKTÖRÜ ÖLÇÜMLEME ÇALIŞMASI SORU FORMU

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72

Yurtdışına kâr transferi 8 yılda 54 milyar doları aştı

BODRUM MANDALİNASI ÜRÜNLERİ, ANTALYADA BEĞENİLDİ

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

"Hep birlikte ileriye..." sloganıyla firmamız 2015 yılında da yeni müşterileriyle büyümeyi hedeflemektedir.

Türk tekstil sektörünün en büyük üreticisi Kahramanmaraş, Milano da düzenlenen ITMA Fuarında 106 kişilik bir heyetle Türkiye yi temsil ediyor.

Kur artışının ekonomiye olumlu ve olumsuz etkileri var

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI

Eşsiz bir manzarada doyumsuz lezzetler

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

HAZİRAN 2016 Gebze Ticaret Odası Ticaret Bölümü

SAYIN BAKANIM SAYIN BAŞKAN OTOMOTİV SANAYİİ DERNEĞİ NİN SAYGIDEĞER TEMSİLCİLERİ DEĞERLİ MİSAFİRLER VE KIYMETLİ BASIN MENSUPLARI

"Kentsel Dönüşümün Anahtarı Kooperatiflerde"

MESLEK KOMİTELERİ ORTAK TOPLANTISI

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Murat Değirmenci: Çelik servis merkezlerine fason üretim yapacağız

ACP Yapı Elemanları Şirket Müdürü Erhan Karabağ

Değerli İhracatçılar, Değerli Basın Mensupları,

Küresel Eğilimler ve Türkiye

1930 DÜNYA BUHRANI DÂHİL, TÜRKİYE BU KADAR AĞIR KRİZ YAŞAMADI.

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

Makro Veri. Cari açık yeni rekorda. Tablo 1: Cari Denge (milyon $) -month,

Konuşmama ekonomik değerlendirmelerimle devam edeceğim.

Tüm Kurumsal İşlerinizde Profesyonel Çözümler

Sayın Uşak Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Üyelerimiz ve Meslek Komite Başkanlarımız;

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

KONYA OTOMOTİV YAN SANAYİ İŞ KÜMESİ

Türkiye, Avrupa nın en girişimci ülkesi

Sanayicilerden destek

Fakültemizden Üniversite & Sanayi İşbirliğinde bir faaliyet daha

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

2023 e Doğru Kentsel Dönüşüm, Ulusal Çevre Politikaları ve Sektörden Beklentiler. 23 Ocak 2015, İstanbul. Sayın Bakanım,

Yenilikçi Çözüm Ortağınız

Fon Bülteni Ocak Önce Sen

Enflasyon arttı, ihracat yavaşlıyor


Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır

TEKSTİL VE HAMMADDELERİ SEKTÖRÜ BASIN TOPLANTISI AĞUSTOS İSTANBUL

BÖLGESEL TİCARET TOPLANTISI İZMİR

CEZAYİR SEKTÖREL AÇILIM GEZİSİ

Sizin Seçiminiz HAKKIMIZDA. Bizim İşimiz. Neden Bizi Tercih Etmelisiniz? İşimizde Uzmanız. Kalite Politikamız. Yenilikçi ve Üretkeniz

YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI

2010 YILI HAZIR GĠYĠM SEKTÖRÜNDE GELĠġMELER VE SEKTÖRÜN 2023 YILI HEDEFLERĠ

Türkiye-Yunanistan İş Forumu. İzmir, 8 Mart Ömer Cihad Vardan DEİK Başkanı

Yahya Arıkan: Rekor kıran ihracatın şifresi; ithalat

TÜRKĐYE DE DÖKÜM SEKTÖRÜ

DÜNYADA VE TÜRKİYE DE BOYA SEKTÖRÜ

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Avrupa Bölgesel Sosyal Güvenlik Forumu -1ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK:

AR-GE VE İNOVASYONDA KOBİLERİN KATMA DEĞER ENDEKSİ

İstihdamın teşviki ayrı olacak

BURSA DAKİ 250 BÜYÜK FİRMA VERİLERİNİN GENEL BİR DEĞERLEMESİ

CİRO VE KARLAR AZALMIŞ, İHRACAT ARTMIŞTIR. Erol İyibozkurt Uludağ Üniversitesi İ.İ.B.F. ÖğretimÜyesi

1- Ulusal Kırmızı Et Konseyi Seferihisar da Toplanacak!

15 Ekim 2014 Genel Merkez

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

İHRACATIN ÖNÜNDEKİ ENGELLER SAHA ÇALIŞMASI

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

AKSARAY TİCARET VE SANAYİ ODASI

Basın Bülteni Release

SEDAŞ A SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK, GİRİŞİMCİLİK VE İNOVASYON ÖDÜLÜ

«Akıllı Boyalar ve Uygulamaları»

KRUVAZİYER TURİZMİNDE DÜNYA VE İZMİR, TÜRKİYE KRUVAZİYER PLATFORMU NUN ÇALIŞMALARI

MAHÇİÇEK TEN 2015 MÜJDELERİ

MÜSİAD Başarılı Öğrenciler Ödül Töreni KARADENİZ EREĞLİ 7 HAZİRAN 2018 Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Sn Rektörüm, Belediye Başkanlarım,

Basın bilgisi. Şirketin olumlu ekonomik durumunu geliştirme

plastik sanayi İKİNCİ 500 FİRMA İÇİNE GİREN PLASTİK FİRMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli

İNŞAAT MALZEMELERİ SANAYİ ENDEKSLERİ SAYI-46 EYLÜL 2018

BASIN BÜLTENİ. ESİS Enerji 10.Yılını Kutladı


Sosyal Medyanın Çocuklar Üzerine Etkisi 2014 / 2015 SAYI: 12. Haftanın Bazı Başlıkları

İÇİNDEKİLER RESMİ DOKUMANLAR

Şişecam, Yenişehir de dünya genelinde tek lokasyonda kurulu en büyük Cam Kompleksi nin yeni yatırımlarını açtı.

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Aralık 2012

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI

TÜRK-ARAP SERMAYE PİYASALARI FORUMU 2013 TÜRKİYE

inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ

YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I

Zirve Takvimi

TÜRKONFED KOBİ PERSPEKTİFİ MAYIS 2016

SOKAK TOPLAYICILARINA GENEL BAKIŞ. Yüksel YILMAZ İGEDDER BAŞKANI

... Ağustos 2009, İstanbul - MİKRON S, IFS ile DAHA DİNAMİK. Ekmeğini taştan çıkartan Mikron S, IFS in ERP Uygulamaları nı tercih etti

Bir hayaldi gerçek oldu...

Sektörün Beklenen Projesi 5 Litre Kombo Rotary Şişirme Dolum Kapatma Makinesi şişe/saat

Transkript:

başkandan... MALİ POZİSYONLARIMIZA DİKKAT EDELİM Değerli Meslektaşlarım, Geçen dergimizden bu güne, yaz dönemi, mübarek ramazan ayı ve şeker bayramı derken yaklaşık 3 ay geçti. Zaman çok hızlı akıyor. Türkdöküm dergimizin bu sayısında sizlere bir kere daha seslenebilmenin mutluluğunu yaşıyorum ama bu sefer biraz buruk bir mutluluk. Geçtiğimiz aylarda hepimizi üzüntüye boğan bir kaybımız oldu. Kıymetli meslektaşım, arkadaşım, Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği nin yönetim kurulunda bir dönem beraber görev yaptığım, Türk Sanayisine önemli katkılar vermiş olan dostum Kemal Çambol u zamansız kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum. Kendisine Allah tan rahmet, ailesine, yakınlarına ve Hisar Çelik çalışanlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun. Bu dönemin diğer bir üzücü olayı da geçtiğimiz günlerde sevgili kardeşimiz Ömer Albayrak ın, döküm kimyasalları ve reçine üretmek üzere yabancı ortakları ile beraber kurduğu tesiste meydana gelen patlama ve yangın oldu. Tek tesellimiz daha fazla can kaybının olmamasıydı. Hayatını kaybeden çalışanlara Allah tan rahmet, yakınlarına sabır, LMA Şirketine ve Ömer Albayrak a bu kazadan dolayı geçmiş olsun dileklerimi sunuyor, maddi ve manevi kayıplarının en kısa sürede sarılabilmesini temenni ediyorum. Bir önceki dergimizde sizlerle genel seçim öncesinde beraber olmuştuk. Seçimden çıkan tablo milli iradenin siyasi ve ekonomik istikrardan yana olduğunu bir kere daha gösterdi. 2011 Genel Seçimlerinde meslektaşımız Adana Sanayi Odası ve Özgümüş Döküm Şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ümit Özgümüş Adana dan, geçmiş dönemlerde komite ve dernek çalışmalarında daha sık yer alan Kutes Döküm ün yöneticilerinden Sayın Gülay Dalyan ise İstanbul dan milletvekili seçilerek parlamentoda yerlerini almışlardır. 24. Dönem parlamentomuza, 61. Hükümetimize ve her iki meslektaşımıza da milleti temsil görevlerinde başlarılar dilerim. Türkiye, 2008 in sonbaharında başlayan ve 2009 yılında etkisini şiddetle gösteren küresel ekonomik krizi takiben 2010 yılında gerçekleşen 8.9, genel seçimlere rağmen 2011 yılının ilk yarısında ise gerçekleşen 10.2 büyüme oranları ile küresel krizinin etkilerini en kısa sürede atlatan ülkelerden biri olmuştur. Bu yüksek büyüme oranlarının nedeni sanayi sektöründeki büyümedir. Bir tarafta bu güzel tablo diğer tarafta da dış ticaret açığından kaynaklanan ve çığ gibi büyüyen bir cari işlemler açığı. Kritik bir döngünün içinde çabalıyoruz. Ekonomistlerin koyduğu teşhisde tanımlandığı gibi, değerli TL nedeni ile enflasyon ve faizler düşük seyrediyor, kredi kullanımı ve harcamalar artıyor. İç taleplerdeki bu artış ithalatı körüklüyor ve dış ticaret makası açılıyor, cari açık artıyor. İthalat artışı dolaylı vergi gelirlerini arttırıyor. Bu gelir artışı nedeni ile bütçe açığı kapanıyor, ekonomi büyüyor. Ekonomik istikrar sıcak parayı çekiyor ve de sıcak para TL yi değerli kılıyor. Bu döngünün kırılma zamanının geldiği bütün ekonomi kurmaylarınca kabul ediliyor. Böyle bir büyüme yapısı içinde olan ekonomi ne kadar sürdürülebilir. Ekonomimizdeki bu yapısal sorun acilen çözülmelidir. Ancak paniklemeye de gerek yoktur, dış borç toplamımız 300 milyar dolardır ama bu borcun yaklaşık 80 milyar doları kısa vadeli borçtur. Türkiye ekonomisi bu borcu çevirecek, cari açığımızın da altından kalkacak güçtedir. Zaman geçirmeden yapısal tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bu arada Sayın Başbakanımızın cari açığı düşürmek için yerli ürünlerin kullanılmasını tavsiye etmesi bana eskiden hep bir ağızdan söylediğimiz bir sloganı hatırlatıyor yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı, bu tavsiyeyi Türk Sanayisinin korunması açısından çok olumlu buluyorum. Ekonomimizde bu değerlendirmeler yapılırken 2011 in 3. çeyreğinde hissedilen Avrupa daki

mali kriz ekonomiye yeni bir boyut getirmiştir. Bu mali kriz küresel ekonomide bir daralma ihtimalini ortaya çıkarmıştır. TCMB da cari açığı düşürücü tedbirler almakla uğraşırken bu sefer iç piyasada meydana gelebilecek bir durgunluğu önleyici ekonomik önlemler almaya başlamıştır. Bu değişim de döviz kurlarının yukarı çekilmesine neden olmuştur. İhracatımız için olumlu olan bu durum ithalatı da frenleyecektir. Bu artış olumlu görülmekle birlikte, devam etmesi halinde ekonomik dengelerin bozulacağı gerçeğini de göz ardı etmemek gerekir. TCMB Para Politikası Kurulunun 20.09.2011 tarihli kararında Küresel ekonomiye dair belirsizlikler dikkate alındığında, gelişmelerin yakından izlenmesinin ve gerekli politika tedbirlerinin gecikmeksizin alınmasının önemi artmıştır. Bu çerçevede Kurul, önümüzdeki dönemde küresel ekonomideki sorunların daha da derinleşmesi ve yurt içi iktisadi faaliyetteki yavaşlamanın belirginleşmesi halinde bütün politika araçlarının genişletici yönde kullanılmasının söz konusu olabileceğini tekrar vurgulamıştır. Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin, Kurul un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulanmalıdır. denmektedir. Merkez Bankamızın ve Ekonomi kurmaylarımızın bu kararlılıkları memnuniyet vericidir. Pek çok kriz deneyimi olan ülke ekonomimizin bu karışık ortamdan da fazla yara almadan çıkacağına inanıyorum. Tüm bu değerlendirmeler sonucu meslektaşlarıma dış siparişlerde olabilecek azalma ve iptallere karşı tedbirli olmalarını, döviz cinsinden borçlanmanın riskli olduğunu ve mali pozisyonlarında çok dikkatli davranmaları gerektiğini tavsiye etmek istiyorum. Nitekim S&P kredi değerlendirme kuruluşunun ülkemiz için yaptığı derecelendirmede, yerel para cinsinden kredi notunu BBB ye yükseltirken yabancı para cinsinden kredi notunda her hangi bir değişikliğe gitmemiştir. Bu da yabancı para cinsinden notumuzun hala yatırım yapılabilirlik seviyesinin altında olduğunu göstermektedir. Bu arada meslektaşlarımız, 2009 yılındaki üretim kayıplarını bu yıl telafi edebildiklerini ve 2007 üretim rakamlarına yaklaştıklarını belirtmekteler, bu durumu mutlulukla izlemekteyim. Bu dönemde Avrupalı üreticilerin de Uzakdoğu tedarikçilerinden vazgeçerek bölgenin döküm yıldızı olan Türkiye ye doğru yönelmeleri, kapasitelerimizi arttırma yönünde bizi zorlamaktadır. Geçtiğimiz aylarda katıldığımız GİFA fuarı tüm dünya dökümcüleri için olduğu kadar, Türk meslektaşlarımız için de oldukça önemli idi. Türk dökümhanelerinden gelen yetkililerin gelişen teknolojiler, verimlilik ve kapasite artışı ile ilgili yatırım yapma eğiliminde olduklarını gördük. Fuar sonrası bana ulaşan değerlendirmeler birçok yeni makine ve tesis sözleşmesinin imzalandığı doğrultusundadır. Bu yatırımların, 2023 ihracat hedeflerini yakalamamıza katkı sağlayacağına inanıyor, memleketimize ve sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum. GIFA fuarı ile birlikte yapılan Dünya Dökümcüler Birliği WFO nun Genel Kuruluna, yönetim kurulumuzdan Sayın Umur Denizci WFO yönetim kurulu üyesi olarak, Yönetim Kurulu Başkan Vekilimiz Sayın Uğur Kocaoğlu ve Yönetim Kurulu Üyemiz Sayın Adnan Aytekin de Derneğimizi temsilen delege olarak katılmışlardır. Kendilerine teşekkür ediyorum. Ukrayna gezisi ile ilgili olarak Ukrayna Dökümcüler Derneği ile temaslarımız devam ediyor. Sizlere söz verdiğimiz gibi bu geziyi gerçekleştirebilmek için çalışmalar yapıyoruz. Ekim ayının ortalarında İstanbul Fuar Merkezinde 2. Aluexpo fuarı gerçekleştirilecektir. Alüminyum endüstrisinin sergilendiği bu fuarda TÜDÖKSAD olarak yer alıp sizler adına sektördeki gelişimi yakından izleyeceğiz ve sizleri bilgilendireceğiz. Bu fuarda TÜDÖKSAD tarafından yayına hazırlanan ve sektördeki ilk yayın olan Alüminyum Döküm Teknolojisi adlı kitabın dağıtımına başlayacağız. Çalışanlara yol gösterici mahiyette teorik ve pratik bilgiler içeren bu kitabı sektörümüze kazandıran meslektaşımız Sayın Naci Onat a, içeriğinin düzenlenmesindeki katkılarından ötürü Prof. Dr. Cahit Ensari ve Yönetim Kurulu Üyemiz Sayın Aynur Ayhan a, kitabı yayına hazırlayan derneğimiz Genel Sekreteri Kubilay Dal a ve arkadaşlarına teşekkürlerimi baskı işleri için maddi destek sağlayan kuruluşlara minnetlerimi sunuyorum. Sağlık, mutluluk ve işlerinizde başarılar diliyorum. M. Niyazi Akdaş Yönetim Kurulu Başkanı Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği

SUNUŞ ÜSTATLARA SAYGI 1966 yılında İstanbul da bir döküm fabrikasının modelhanesinde çırak olarak işe başladım. Çekirdekten yetişme biriyim. Modelciliğe başladığım yerde çok özel bir çıraklık eğitimi aldım. 1972 yılında ise kendi modelhanemi kurup serbest çalışmaya başladım. 1975 yılında ise dökümhanemi kurdum. Kupol ocağıyla dökmeye başladım. Kupol ocağı yeterli gelmeyince, endüksiyon ocağı almaya karar verdim. Ancak o dönemler elektrik kısıtlaması vardı. Elektik olmayınca devvar dediğimiz döner ocakla bu durumu aşmaya karar verdim. Bu ocaklar mazotla çalışıyordu. Ama mazot bulmak da kolay değildi. Döner ocakla 8 yıl sfero döktüm. Geldiğimiz nokta, çok büyük mücadelelerin sonucudur. Kubilay Dal TÜDÖKSAD Genel Sekreteri 1974 Kıbrıs Barış Harekatı yapılmıştı. Harekattan bir zaman sonra o zamanki sanayi bakanı Oğuzhan Asiltürk Trabzon da bir toplantı yapmıştı. Ben de katılmıştım. Bakan, toplantıda Kıbrıs Harekatı nda yaşanan sıkıntıları anlattı. Ülkemizde, bir şey yapılmıyor, lütfen bir şeyler üretin dedi. Kıbrıs ta yaşanan sıkıntılar herkesi derinden etkilemişti. Toplantıdan sonra düşünmeye başladım ne yapabilirim diye. Dedim ki, biz bu porya yı tamir ediyoruz, niye bunun yenisini yapmıyoruz? Bakan ın konuşması da milli hislerimize hitap etmişti. Onun tesiriyle mutlaka bir şeyler üretmem gerektiğini düşündüm ve porya yı üreteceğim dedim. Burada dökümhane yoktu ve ben dökümle ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Sordum soruşturdum. Aldım elime bir tane porya Makine Kimya ya gittim bin bir zorlukla bir poryayı döktürdüm. Daha sonra kendi dökümhanemi kurmaya karar verdim. Metalurji ve Kimya mühendislerini istihdam etmeye başladık. O mühendislerin yanında talebe gibi çalıştım, hiç sakınmadan tüm dökümü öğrenmeye çalıştım. Bu benim için yeni bir çıraklık dönemiydi. Ama ben kendimi onlardan 5 kat daha geliştirdim. Çalışarak, çabalayarak dökümü öğrendim. Çok emek verdim. Çünkü döküm başka bir şeye benzemez, bilmeden yapılacak bir iş değil, bunun farkındaydım. Yukarıda iki alıntı yaptık. Bunlardan ilki Ardöksan kurucusu ve Karalar A.Ş. nin yönetim kurulu başkanı Sayın Sebahattin Karalar dan. Diğer alıntı ise Hekimoğlu Döküm ün kurucusu Sayın Celal Hekimoğlu ndan. Bugünü anlamlı kılmak için sanırım geçmişte yokluklar içinde verilen mücadeleleri hatırlamak gerekir. Sanayimizin, mesleğimizin bugününü yoktan var eden bu değerli üstatlarımıza borçluyuz. Türkdöküm dergisi, yıllarını mücadele ile geçirmiş bu üstatların başarı hikayelerine yer vererek burada önemli bir görevi üstleniyor. Türkdöküm ün ilerleyen sayfalarında bu değerli iki sanayicimizle yapılmış söyleşileri bulabilirsiniz. Keyifli okumalar

İÇİNDEKİLER EYLÜL / 2011 4 BAŞKANDAN 6 SUNUŞ 10 DERNEKTEN HABERLER Yeni Çevre Mevzuatı Mercek Altında Avrupa Kalite Teşkilatı Yeni Başkanını Seçti TÜDÖKSAD Üyeleri Boğaz Gezisinde Buluştu Ahde Vefa: Kemal Çambol ü Kaybettik 18 SEBAHATTİN KARALAR İLE EZBERDIŞI Sebahattin Karalar ile Metal Şehri idealini, Ardöksan ı, Arkumsan ı ve döküm dışı yatırımı Istıranca markasını konuştuk. 18 EZBERDIŞI Sebahattin Karalar ile Ezber Dışı 28 DÖKÜM VE SANAT Döküm Çapaklarından Sanatsal Ürünler Çıktı 2.Ankiros Dökümün Fotoğrafları Sergisi 30 ÜYELERDEN HABERLER Akdaş tan Yeni Bir Yatırım Daha Foseco nun GIFA Rekoru Ay Döküm Inductotherm i Tercih Etti Bosch dan Çelikel e Ödül 36 DOSYA Yanardağ Küllerinden Denizde Doğan Mineral: Bentonit 10 YENİ ÇEVRE MEVZUATI MERCEK ALTINDA 42 GÜNCEL Türkiye nin Birinci ve İkinci Sanayi Ligi İhracat Arttı, Karlılık Azaldı Fortune 500 de TÜDÖKSAD Üyeleri Elektrik Kaç Lira? KÜNYE TÜRKDÖKÜM / TURKCAST DERGİSİ İMTİYAZ SAHİBİ: Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği adına Yönetim Kurulu Başkanı M. NİYAZİ AKDAŞ SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ: KUBİLAY DAL (Genel Sekreter) YAYIN KURULU: UMUR DENİZCİ - MEHMET ATİK - UĞUR KOCAOĞLU - UĞUR DEMİRCİ - SEYFİ DEĞİRMENCİ DR. CAN AKBAŞOĞLU - PROF. DR. E. SABRİ KAYALI - M. ERHAN İŞKOL - CAN DEMİR - TEVFİK GÜNHAN YÖNETİM YERİ: Yasemin Sok. Birlik Apt. No: 7 / 3 34349 Gayrettepe - Tel: 0212 267 13 98 Faks: 0212 213 06 31 www.tudoksad.org.tr YAYINA HAZIRLAYAN: TEMATİK MEDYA Yayıncılık ve Ajans Hiz. Ltd. Şti. BASKI: Promat Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş Tel: 0212 622 63 63 YAYIN TÜRÜ: Yerel - Süreli / TÜRKDÖKÜM - TURKCAST dergisi 3 ayda bir yayınlanır. Dergimizdeki yazılar kaynak gösterilerek kısmen veya tamamen yayınlanabilir. KAPAK FOTOĞRAFI: Nürnberg Messe - Euroguss Fuarı ndan alınmıştır.

54 KONGRE/FUAR GIFA 12 den Vurdu Alüminyum Dünyasının Beklediği Fuar: Aluexpo 2011 Euroguss 36DOSYA: BENTONİT 63 NEDEN DÖKÜM? Neden Dökümü Tercih Etmeliyiz? 64 ENERJİ Döküm Fabrikalarına Özel Enerji Verimliliği Çözümü Geliyor 68 İÇİMİZDEN BİRİ Celal Hekimoğlu 76 HAMMADDE PİYASALARI TÜDÖKSAD Hammadde Fiyat Endeksi 72 KİTAP Alüminyum Döküm Teknolojisi 80 ÜYE REHBERİ 82 FUAR AJANDASI İNDEKS 42 İSO İLK VE İKİNCİ 500 AÇIKLANDI Türkiye sanayisinin birinci ve ikinci ligi olarak tabir edilen ilk 500 ve ikinci 500 büyük sanayi kuruluşu 2010 yılı çalışması tamamlandı. İstanbul Sanayi Odası, 28 Temmuz da ilk 500 ü, 24 Ağustos ta ise ikinci 500 ü açıkladı. AMCOL MİNERAL...25 ANKİROS...61 ATEM (EURO CNC)... 45 AVEKS...arka kapak içi BES MÜHENDİSLİK...7 EGES...30-31 EVREN...17 FERRO TRADE...53 FOSECO...17 HERAUS...3 INDUCTOTHERM...21 MARMARA METAL...arka kapak TOSÇELİK...ön kapak içi

DERNEKTEN Yeni Çevre Mevzuatı Mercek Altında Döküm sanayisini yakından ilgilendiren ve büyük yükümlülükler getiren Yeni Çevre Mevzuatı, Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDÖKSAD) tarafından düzenlenen iki günlük Döküm Sektörü Perspektifinden Çevre Mevzuatı başlıklı seminer programıyla mercek altına alındı. Dökümhanelerden ilgili kişilerinin katılım sağladığı eğitim semineri 2-3 Haziran tarihlerinde İstanbul Elite World Prestige Hotel de yapıldı. Diğer bir çok sanayi sektöründe olduğu gibi döküm sektörünü de yakından ilgilendiren Yeni Çevre Yönetmeliği nin yürürlülüğe girmesi bir çok tartışmayı da beraberinde getirdi. Özellikle dökümhane atıkları konusunda sektöre yükümlülükler getiren yeni mevzuatın altyapısının iyi hazırlanmadan çıkması, çevreye duyarlı sanayicileri bile zor durumda bırakıyor. Dökümhane atıklarını tespit eden yeni mevzuata göre, bu atıkların lisansı olan firmalara verilmesini zorunlu, ancak bu atıkları alabilecek lisanslı bir firmanın olmayışı, mevzuat çıkarılırken ilgili sanayi dallarının ne kadar çok araştırıldığı konusunu gündeme getiriyor. Bu durum dökümhaneleri yada ilgili sanayileri kendi başının çaresine bakmaya zorluyor. Kısacası şunu söylüyor senin atığını ben tespit ederim, senin atık sorunun var ama sorununu da kendin çözeceksin. Kuzey Çevre Teknolojileri Sanayi ve Danışmanlık firmasından, TÜDÖKSAD tarafından düzenlenen Döküm Sektörü Perspektifinden Çevre Mevzuatı seminerine eğitimci olarak katılan Çevre Mühendisi Songül Öztürk, yeni mevzuatın döküm sektöründe olduğu gibi diğer benzer sektörlerde de sanayicileri aynı sorunlarla baş başa bıraktığını söylüyor. En büyük problemin atıklarla ilgili olduğuna dikkat çekiyor. Sadece döküm sektöründe değil diğer sektörlerde de geçerli bir mevzuat. Ama diğer sektörlerde en azından atıkların bertarafı konusunda çözüm üreten firmalar var. Döküm sektöründe ise bu firmalar yok. Bu yönetmeliğin en büyük handikabı zaten altyapısı iyi hazırlanmadan çıkmış olması. Özellikle döküm sektörü için şunu söylüyor; senin atıkların çıkabilir. Bunlar; cüruf, tozlar, ocak tozları, filtre tozları olabilir. Yani bunlar çıkabilir ama senin bu atıkları da lisansı olan bir firmaya vermen gerekiyor diyor. Ancak bu atıkları verebilecek lisanlı firma yok. En büyük problem de zaten burada. Bakanlığın aslında mevzuata uygun olarak, sektörlerden kaynaklanan atıkların tespitini doğru yaptığını söyleyen Songül Öztürk, uygulamada ise çok önemli, hayati eksiklik olduğunu belirtiyor. Yönetmeliği çıkarıyorsun, atıkları belirliyorsun, lisanlı firma şartı koyuyorsun ama uygulamada lisanslı bir firma bulamıyorsun. Yönetmelik doğru ama alt yapısı hazırlanmadan yürürlüğe girdi diyor Songül Öztürk. Bakanlığın yönetmeliği uygulamaya koymadan önce, atıkları alacak olan firmalara lisans vermesi gerektiğini belirten Songül Öztürk, firmalar buna teşvik edilmeliydi. Devlet, belediyelerle iş birliği yaparak atık alanları tespit etmeliydi. Ama şuanda sanayiciyi sorunlarıyla baş başa bıraktı. Çünkü sanayiciye diyor ki senin atığın bu, ama sorununu da kendin çöz. Devlet bunu yapamaz, en azından bu konuda yol gösterir. Aslında be- 10 Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

DERNEKTEN lediyelerle birlikte çözebileceği bir sorun. Belediyelerle bunu daha kolay çözer. Ama sanayicinin bu sorunu çözmesi daha zordur. Sanayici sorunu kendisi çözüyor Sanayicilerimizin mevzuatın getirdiği bu sorunu aşmak için kendilerince çözüm üretmeye çalıştığını belirten Songül Öztürk, bazı üretim atıklarının yan ürünlerinin başka sektörlerde alternatif olabileceğinin farkında olan Sanayiciler bunun hammadde olarak kullanılması için çaba gösterdiğini söylüyor. Belki bununla ilgili geri kazanım tesisi kuruyor. Ama bunların hepsi sanayicinin kendi çabasıyla oluyor. Kendi atığının bertarafına kendisi çözüm bulmaya çalışıyor. Buda çok kolay bir şey değil. Hem zahmetli hem de ekonomik güç gerektiren bir durum. Tüm sektörlerde olduğu gibi döküm sektörünün de aslında kendi atığını tanıdığını ve bu atıkların bertarafının da nasıl olması gerektiğinin bilincinde olduğunu vurgulayan Songül Öztürk, sanayici atıklarının içinde ne tür tehlikeli yada tehlikesiz maddelerin olduğunu herkesten daha iyi biliyordur, ama herkes duymak istediği şeyi karşı taraftan söylenilmesini ister diyor. Burada sanayicinin yatırım maliyetlerini yada hesaplamalarını yaparken çevre maliyetini, örneğin atık bertarafı gibi kalemleri bütçesine koyması gerektiğini belirtiyor Songül Öztürk Bunu kendisine ekstra bir maliyet olarak görmemeli, Devlet ise sadece bir yönetmelik çıkararak işi halledemeyeceğini bilmeli. Sanayiciye çözüm yolları sunmalı ve bu yollara teşvik etmeli. Çözüm üretmeden sadece ceza vermesi her iki taraf için de büyük çıkmaz. Para cezaları gerçekten çok ağır. Örneğin bir tehlikeli atığın cezası 300 bin Türk Lirası na kadar çıkabiliyor. Sanayici de buna çözüm bulmak zorunda olduğunu düşünüyor ve yasalar dışına çıkabiliyor. Eskiden yasaların açıklarından yararlanarak çözüm bulabiliyordu ama artık İl Çevre Kurulları, Belediyeler, Bakanlık çalışanları bu konuda yeni yeni bilgili olmaya başladılar. Dolayısıyla denetimde de bu yönetmelikleri uygulamaya çalışıyorlar. Yani kamunun sıkıştırması ve para cezalarından dolayı sanayici de artık bu soruna yasal çözüm bulmaya çalışıyor diyor. Döküm sanayisindeki atıklar gerçekten tehlikeli mi? Döküm sektöründen çıkan atıkların geri dönüşümle birlikte başka yerlerde ana ürün olarak kullanılabildiğini belirten Songül Öztürk, Bazı atıkları gerçekten tehlikeli olduğuna dikkat çekiyor. Örneğin, sektör atık kum diyor. Dökümhaneler, kumu kullanabildikleri kadar, geri kazanımla tekrar tekrar üretimde kullanıyorlar. Ama kumun son olarak kullanılamaz hale gelen miktarı var. Bu da az bir miktar değil. Çünkü her seferinde sisteme en az yüzde 20-30 taze kum ilave etmesi gerekiyor. Bunların tehlikeli olup olmadığı tamamen içeriklerine bağlı. İçinde kullandığı reçine ve bağlayıcıların yani kimyasal maddelerin tehlikeli kimyasallar yönetmeliğine tabi olup olmadığı önemlidir. Eğer kullandığı kimyasallar tehlikeli kapsamında değilse zaten bir problem yok diyor. Ne yapmalı? Döküm sektöründe tehlikeli atık sorununa çözüm yöntemi olarak, bertaraf tesislerinden çok çevre dostu kimyasalların kullanımının artmasından geçtiğini söyleyen Songül Öztürk bunu şöyle açıklıyor: Bekli de döküm sektörü çalışanları bir süre sonra çevre dostu reçineler kullanmaya başlayacaklardır. Bu istekleri kimya sektörünü tetikleyecektir. Böylece kimya sektörü de bu sektörde kullanılan çevre dostu kimyasallar üretecektir. Bu bir zincir gibidir. Bu ürünler belki daha maliyetli olacak ama döküm sektörü sorun yaşamamak için onu tercih edecektir. Bazı sektörler bunu yapıyor. Örneğin tekstil sektörü çevre dostu kimyasal kullanmaya başladığını duyurdu. Aynı şey döküm sektöründe neden olmasın. Türkdöküm 11

DERNEKTEN Avrupa Kalite Teşkilatı Yeni Başkanını Seçti Kalite gelişimi ve yönetimi yönleriyle aynı zamanda kalite eğitimleriyle kilit etkiye sahip olan ve dünya çapında liderlik eden Avrupa Kalite Teşkilatı nın (EOQ) yeni yönetim kurulu başkanlığına TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Akdaş seçildi. Merkezi Brüksel de olan, özerk, kar amacı gütmeyen, 32 Avrupa ülkesinin üye olduğu ve 1956 yılında kurulmuş olan Avrupa Kalite Teşkilatı nın (EOQ) 116. Genel Kurulu 20 Haziran 2011 tarihinde Macaristan ın Budapeşte kentinde gerçekleştirildi. Bu toplantıda başkanlık görevi, Avusturya temsilcisi Viktor Seitcek ten EOQ da, 2002-2008 yılları arasında icra komitesi üyeliği, 2008-2011 yılları arasında da 1. Başkan vekilliği görevlerini yapan Niyazi Akdaş a devredildi. Kalite ve değişim yönetimi kavramlarının ve tekniklerinin en geniş anlamda uygulanmasıyla Avrupa da bireylerin gelişimine, dolayısıyla işletmelere ve kuruluşlara katkıda bulunan EOQ tam üye kuruluşları ile Avrupa da kalite yönetimi konusunun gelişimi için çaba sarf eden en önde gelen bir kuruluşların başında sayılıyor. Türkiye ise bu kuruluşa 1974 yılından buyana Türk Standartlar Enstitüsü tarafından tam üye olarak temsil ediliyor. EOQ Yeni yönetim kurulu başkanı Niyazi Akdaş ın teşkilattaki çalışmaları uzun yıllar öncesine dayanıyor. 1999-2002 yılları arasında TOBB u temsilen TSE de yönetim kurulu başkan vekilliği yaptığı dönemde EOQ nun icra komitesi üyeliğine seçilmişti. Niyazi Akdaş ayrıca, 2006 yılında teşkilata ve teşkilatın misyonuna yaptığı katkılardan dolayı George Borel madalyası ile ödüllendirilmişti. Başkanlık sürecinde, EOQ nun kalitenin en geniş anlamda yayılması konusunda çalışmaların durmadan devam edeceğini belirten Niyazi Akdaş, kalite konusunda Avrupalı bireylerin ve Avrupa toplumunun gelişimi ve ilerlemesi amacı doğrultusunda teşkilatın Avrupa da tanınırlığının arttırılması, yaygınlaşmış olan kalite bilincinin daha da geliştirilmesi, AB komisyonu ile işbirliği kurularak kalite odaklı projeleri geliştirilmesi, Avrupa da ve dünyadaki diğer kalite organizasyonları ile iyi ilişkiler içinde bulunarak EOQ yu Avrupa nın kalite konusunda lider kuruluşu haline gelmesi vizyonunu gerçekleştirme çabası içinde olacağını söyledi. Niyazi Akdaş, bunlarla birlikte, TSE de kurulacak bir EOQ Başkanlık Ofisi vasıtasıyla, Türkiye nin kalite alanında Avrupa daki imajını güçlendirecek yeni projelere imza atılmasını hedefliyor. Bu ofis Niyazi Akdaş a başkanlık sürecinde teknik destek de verecek. Kendisi gibi kar amacı gütmeyen ve önemli bir kısım faaliyetlerini milli, Avrupa ve uluslararası alanda kalitenin ilerlemesi için çaba sarf eden üyeleri ile kalite kuruluşları arasındaki bir ağın gelişmesine de katkı sağlayan EOQ, bugün 40 ülkeden 500 bin şirket ve 70 binin üzerinde sertifikalı uzmanı kapsayan bir ağa sahip. Değişik kültürlerin ve ekonomik geçmişlerin bütün Avrupalıların başarısı için bir fırsat olduğu inancıyla hareket eden EOQ, Avrupa da ekonomik durumunun daha iyi olmasının eğitimli bireylerle sağlanabilineceğine ve mükemmelliğe giden yolun personel yeterliliğinden geçtiğine inanıyor. Kuruluşundan bugüne kadar teşkilatın tam üyeleri 55 adet kalite kongresi ve 17 yaz kampı düzenledi. Bu kongrelerin 3 ü 2001, 2005 ve 2010 yıllarında ülkemizde sırasıyla İstanbul, Antalya ve İzmir şehirlerinde gerçekleştirilmişti. 2012 yılında Frankfurt ta, 2013 yılında Talin de, 2014 yılında ise Atina da yapılması planlanan EOQ kongreleri de Niyazi Akdaş ın başkanlığında gerçekleştirilmiş olacak. Bu kongrelerin, ülkemizin ve ülkemizdeki kalite bilincinin tanıtımında çok etkili olacağı düşünülüyor. 12 Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

DERNEKTEN TÜDÖKSAD Üyeleri Boğaz Gezisinde Buluştu Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği üyeleri Nisan ayında buluştukları bahar yemeğinden sonra Haziran ayında tekne gezisinde bir araya geldiler. Boğaz dan İstanbul un muhteşem görüntüsü eşliğinde yenilen akşam yemeği ve organizasyon üyelerden tam not aldı. TÜDÖKSAD ın geleneksel olarak organize ettiği bahar yemekleri geçen yıl olduğu gibi 2011 yılında da yine tekne gezisiyle taçlandırıldı. Genel seçimlerden önce 10 Haziran da bir araya gelen TÜDÖKSAD üyeleri İstanbul Boğazı nda güzel bir geceye tanıklık etti. İş yoğunluğundan biraz olsun uzaklaşmaya çalışan sektör üyeleri, TÜDÖKSAD ın yapmış olduğu yemekli toplantılarda bir araya gelerek stres atıyor. 2011 boğaz gezisi de stresli günlük iş yoğunluğunda üyelere nefes aldırdı. 14 Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

DERNEKTEN Türkdöküm 15

AHDE VEFA Kemal Çambol u Kaybettik TÜDÖKSAD üyesi, Hisar Çelik Döküm ve Peri Yacht Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Çambol hayatını kaybetti. Başta döküm ve denizcilik sektörleri olmak üzere çevresinde çok sevilen, Hisar Çelik Döküm ve Peri Yacht Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Kemal Çambol 20 Temmuz 2011 tarihinde hayata veda etti. Çalışma hayatında hep çok yoğun olarak tanıdığımız derneğimizin 173 nolu üyesi Kemal Çambol, 15. dönem (2006-2008) yönetim kurulumuzda da görev almıştı. 1964 yılında babası merhum Şevket Çambol tarafından kurulan, o dönemin en önemli sanayi yatırımları arasında kabul edilen Hisar Çelik Döküm Sanayi nin Yönetim Kurulu Başkanı olarak Türk sanayine hizmet ederken, çelik döküm ve hadde merdaneleri konusunda dünyanın tanınan kuruluşları arasına yerleştirdiği firmasının başarısının Kemal Çambol e yetmediğini hepimiz izliyorduk. 2004 yılında önce hobi olarak başladığı yat tasarımı ve üretimine gönül veren Kemal Çambol, Hisar Çelik e yerleştirdiği kurumsal yönetim düzeni ile ayırdığı zamanı yat üretimine de yönlendirmişti. Bizler de bu tutkusuna yakinen şahit olduk. Döküm ve gemicilik sektöründe sayısız başarılara imza atan Kemal Çambol, denizcilik hobisini üretime dönüştürerek kısa süre içinde Peri Yacht ı bir marka haline getirdi. Dünya yatçılık sektöründe ödüllü bir Türk olarak hafızalarda yer edinen Kemal Çambol 41 metrelik bir rüya yarattı. Antalya daki tersanesinde 29 metreden 41 metreye kadar yat üretimi yapan Peri Yatchs, 2008 yılında Uluslararası Cannes Yat Fuarı nda en iyi iç dizayn ödülü almıştı. Yakalandığı amansız hastalık bile Kemal Çambol u deniz ve yat merakından vazgeçirememişti. Dünyanın sayılı yat devleriyle Türk yatlarını yan yana görme gururunu yaşatan Kemal Çambol un üretimdeki titizliği, işçilikteki mükemmeliyetçiliği, Türkiye yi Yat üretiminde Doğu Akdeniz in bir numarası yapmıştı. Kemal Çambol, bir gazeteciye verdiği demeçte Yakında bütün Akdeniz de üretim Türkiye ye gelecek diyordu. Kemal Çambol un amacı yat turizminde Türkiye yi öne çıkararak İtalyanlarla bu alanda kıyasıya rekabet edebilecek noktaya gelmekti. Bunu da Türkiye yat sektörüne kazandırdığı eserlerle başarmıştı. Mütevazi yaşam tarzıyla çevresine her zaman örnek olan Kemal Çambol üretim aşığıydı. Türk mühendisliğini, Türk girişimciliğini, yat işçiliğini gurur verici bir noktaya getiren ve sayısız başarılar bırakarak aramızdan ayrılan Kemal Çambol, son nefesine kadar hep bir şeyler üretmeye çalıştı. Kemal Çambol un Türkiye döküm ve yat sektörlerine kazandırdıkları hiçbir zaman unutulmayacak. Onu meslektaşlarımız adına rahmetle ve şükranla anıyor, kederli ailesi, sevenleri ve sektörümüze başsağlığı ve sabır diliyoruz. 16 Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

BOYALAR FİLTRASYON BESLEYİCİ SİSTEMLERİ OCAK VE POTA ASTARLARI METAL TRETMANLARI REÇİNELER POTALAR THE POWER OF 2 Hayatın her alanında güzel bir ahenk vardır. Örneğin, yüksek kaliteli döküm parçalar elde edebilmeniz için bizim teknolojimiz ve sizin dökümhaneniz. Veya günlük hayatta kullandığımız mükemmel teknolojileri üreten mühendislerin elllerinde sizin döküm parçalarınız. Dökümhane uzmanlarımız dökümhane ihtiyaçlarınıza uygun yenilikçi çözümler geliştirmenize yardımcı olmak için her zaman hazırlar. Bizim ürünlerimiz, hizmetlerimiz ve uzmanlığımız ve sizin becerileriniz ve proses bilginizle dökümhane operasyonlarınızın gerçek potansiyelini ortaya çıkaralım. Sakat oranını azaltmak, döküm kalitesini yükseltmek, verimliliği artırmak veya maliyetlerinizi düşürmek isterseniz, Foseco ya güvenebilirsiniz. Her türlü dökümhane ihtiyaçlarınız için, bizimle irtibata geçin Sizin dökümhaneniz ve Foseco. Çözüm üreten ortaklık. Ş İ M D İ Y E R L İ Telefon: 0262 677 1050 Faks: 0262 677 1060 foseco.turkiye@foseco.com www.foseco.com.tr

SEBAHATTİN KARALAR Projenin adı Metal Şehri idi. İdealimiz Türkiye de bir metal şehri yapmaktı. Hem yurtdışında hem de ülkede metal denilince akıllara o bölgenin gelmesini istiyorduk. Metal şehriyle ilgili büyük hayallerimiz vardı. 1990 lı yıllarda TÜDÖKSAD tüm dökümhaneleri ve yan sanayilerini bir yerde toplamayı hedefliyordu. Yukarıdaki sözlerin sahibi Sebahattin Karalar, Metal Şehri projesinin gerçekleşmesi için çok çaba harcadı. Ancak proje gerçekleşmedi. 1972 yılında modelhane kurarak iş hayatına başladı. 1975 Ardöksan ı kurdu, yatırımlara devam etti. Arkumsan markası ile yapı kimyasalları, Istranca markası ile de süt ürünleri üretiyor. Bu sayımızın Ezber Dışı konuğu Sebahattin Karalar ile 40 yıllık iş hayatını konuştuk 18 Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

EZBER DIŞI Sebahattin Bey öncelikle sizi tanıyalım. Dökümcülüğe nasıl başladınız? İş hayatına makine modelciliğiyle başladım. 1966 yılında İstanbul da bir döküm fabrikasının modelhanesinde çırak olarak başladım. Çekirdekten yetişme biriyim. Modelciliğe başladığım yerde çok özel bir çıraklık eğitimi aldım. Çalıştığım dökümhanenin sahibi meslek lisesi sanat okulunda model hocasıydı. Dolayısıyla modelhaneye çok önem verirdi. Zaten bir dökümhane için model çok önemlidir. Modelhanesi güçlü olan dökümhane her zaman başarılı olur. Veya iyi modelcilerle çalışıyorsa da başarılıdır. Kaç yıl bu dökümhanede çalıştınız? 4 yıl çalıştım. Farkında değildik belki ama baktık ki iyi yetişmişiz. Türkiye de aranan modelciler arasına girmişiz. Yeni kurulan dökümhanelerden bir tanesi olan Emaş a bizi transfer ettiler. Bir süre burada modelciliğe devam ettim. 1972 yılında ise kendi modelhenemi kurup serbest çalışmaya başladım. 1975 yılında ise dökümhaneyi yani Ardöksan ı Habibler de kurdum. Siz de kupol ocağıyla mı başladınız? Ardöksan, kupol ocağıyla dökmeye başladı. O zamanlar endüksiyon ocağı almak yada alabilmek oldukça zordu. Ocağı alsanız bile onu çalıştıracak olan enerji bulunmuyordu. Türkiye de 1975-1980 yılları arasında günde 4 saat elektrik kısıtlaması vardı. Elektrikle kesintisiz çalışmak mümkün değildi. Dolayısıyla biz de 1980 yılına kadar kupol ocağıyla döktük. 1980 yılında ise artık kupol ocağıyla dökmeye devam edilemezdi. Çünkü kupol ocağıyla para kazanılmayacak duruma gelinmişti. 1980 yılında endüksiyon ocağı almaya karar verdim. Ocağı alacak para var ama bulunduğum yerde ocağı çalıştıracak elektrik yoktu. Bu durumu nasıl aştınız? Elektik olmayınca devvar dediğimiz döner ocakla bu durumu aşmaya karar verdik. Bu ocaklar mazotla çalışıyordu. Fakat o dönemde mazot bulmak da kolay değildi. Tabi 1980 li yıllarda mazot konusunda belirli rahatlamalar başlamıştı. Biz de mazotla çalışan döner ocak kurduk. Bu yöntem dökümde kullanılıyor muydu? Bu konuda ilklerdeniz. Dökyol diye bir firma vardı, onlar elektrik kısıtlama döneminde metali sıcak tutabilmek için bir ocak yapmışlardı. Fakat bunu kullanamadılar. Bizim ise o zaman başka çaremiz yoktu mutlaka yapıp başarılı olmamız gerekiyordu. İmkanlarımız çok kısıtlıydı. Biz bunu başardık. O zamanlar endüksiyon ocağı almak ya da alabilmek oldukça zordu. Ocağı alsanız bile onu çalıştıracak olan enerji bulunmuyordu. Türkiye de 1975-1980 yılları arasında günde 4 saat elektrik kısıtlaması vardı Kaç yıl döner ocakla çalıştınız? Döner ocakla 8 yıl sfero döktüm. Kupol ocakla ancak pik dökebiliyordunuz, sfero dökme imkanı yoktu. O yıllarda sfero döküm de Türkiye de yeniydi. Hammadde bulmak kolay değildi. Hammaddeyi temin edebileceğiniz tek yer o zaman Sorel Metal in temsilcisi Sayın Yılmaz Turhan ın firması Döküm İzabe ydi. O da isteyenlerin pikini ithal ederek bir araya getiriyordu. Yani depolarda sfero piki yoktu. Tüccarlardan alamıyordunuz, bizim ise ithal etme durumumuz yoktu. İlk sfero pikini İzmir de Ak Döküm den istedim, o zaman bir kamyon yani 20 ton sfero pik gönderdiler. Sektörde talep fazlalaşınca Döküm İzabe de piki depoya koyarak bizlere dağıtmaya başladı. Bu durum 8 yıl devam etti. Her şey kısıtlıydı. Döner ocağın başında alevin rengine bakarak içindeki metalin sıcaklığını tahmin ederek üretim yapıyordum. Şimdi beklentiler çok değişti, artık böyle bir şey mümkün değil. Ama o dönemin özelliği de kısıtlı olanaklarla başarı yakalamak değil miydi? Geldiğimiz nokta, çok büyük mücadelelerin sonucudur. Habibler deki yerimizi büyüttük, endüksiyon ocakları aldık. Ama o farikadaki olanaklar oldukça kısıtlıydı. Büyüme olanağı yoktu. Yönetimler de sanayinin oradan çıkması için her türlü şartları zorluyordu. Bu sadece bizim için geçerli bir durum değildi, tüm sanayi dalları ve sektörümüz için geçerliydi. Yer konusuna değinmişken sizin geçmişte bir kooperatif kurduğunuzu biliyoruz. Dökümhaneleri bir yerde toplama gibi düşünceniz vardı. Nasıl gelişti ve neden olmadı bu proje? O dönemde de TÜDÖKSAD yönetim kurulundaydım. Bu durumdan nasıl çıkarız diye dernekte de konuşuyorduk. O dönem şöyle bir fikir ortaklığı doğdu: Madem ki bir araya gelebiliyoruz, hem mevcut dökümhanesi olan hem de yeni yatırım yapmak isteyenleri aynı bölge ve yerde toplamaya çalışalım dedik. Bunun için de girişim başlatmaya karar verdik. Yatırım yapmak isteyen dökümcüleri, dökümcülerin yan sanayilerini ve makinecilerini bir araya getirerek bir anket yaptık. Yatırım yapacak olan toplam 252 adet firma ortaya çıktı. Bu sayı için en az 4 bin 500 dönüm bir alana ihtiyacımız olduğuna karar verdik. Altyapı için Türkdöküm 19

EZBER DIŞI tüm fizibiliteyi yaptık. Neye ihtiyacımız olacağını belirledik ve yer arayışına başladık. Sanayi Bakanlığı na başvurduk. Bakanlık, projemizi çok iyi karşıladı. Bakanlık zaten sanayicileri bir araya getirmeye çalışıyordu. Bir araya gelip başvuran bize her türlü kolaylığı sağlayacağını bildirdi. Bakanlık yer olarak bize Kastamonu, Gerede ve Kırklareli bölgelerini önerdi. Bunlardan birini seçmemizi söyledi. Ben de bakanlığa giden komisyonun başkanıydım ve aynı zamanda Kırklareliliyim. Herkes Kırklareli dedi. Zaten herkes bu üç yer içinde Trakya yı tercih etti. Çünkü lojistik olarak Kırklareli, Kastamonu ve Gerede den daha avantajlıydı. Kırklareli nde şuan Ardöksan ın bulunduğu yerde bin dönümlük bir arazi sanayi bölgesi olarak kağıt üzerinde ayrılmış ama başka bir şey yapılmamıştı. Yeri incelediğimizde bizim ihtiyacımız olan 4 bin 500 dönüm için de genişlemeye müsaitti. Devlet Planlama Teşkilatı da bu büyümeye onay verdi. Bölgedeki ilgili tüm yönetimlerle görüşmeler yaptık, kendi aramızda görüşmeler yaptık. Her şey yolundaydı, bir sıkıntı görülmüyordu. Fakat bir yanlış yaptığımızı sonradan anladım. Biz bu yeri yaparken bakanlıktan herhangi bir yardım talebinde bulunmadık, her şeyi kendi paramızla yapacaktık, hatta gösterilen yerin parasını bile verm e y e razıydık. Sanayi Bakanlığı ndaki müsteşar arkadaşlar bize siz her şeyi kendiniz yapacağınız için kurulacak olan sanayi bölgesinde yönetimde de çoğunlukta olmamızın faydalı olacağını söylediler. Burada ise yönetimde en büyük mülki amirlik olarak Valilik, Belediye, İl Özel İdaresi ve Sanayi odası vardı. Bizim girişimimizi çok olumlu buldular, her türlü desteği sağlayacaklarını belirttiler. Biz de yönetimde söz sahibi olacağımızı bildirince her şey tersine döndü. Halbuki biz haklıyız, mademki bu kadar yatırım yapacağız, yönetimde söz sahibi olmak isteğimiz de çok doğal. Fakat karşı taraf da kendisinin bir organize sanayisinin olduğunu ve yönetimi verdiklerinde kontrollerini kaybedeceklerini düşündü. Dolayısıyla birileri olsun birileri ise olmasın demeye başlandı, bu süreç bir buçuk yıl sürdü, 12 resmi toplantı yaptık. O dönem DYP-SHP koalisyonunun sanayi bakanı sayın Mehmet Dönen bu projenin olmasını istiyor ama bazı bürokratlar Kırklareli Organize Sanayi Yönetim Kurulunun isteksiz oluşundan etkilendi ve olmaması için bakanı etki altına aldılar. Sonunda sanayi bakanı da olmamasına kanaat getirdi ve böylece proje rafa kalktı. Kırklareli projesi olmayınca şimdiki TOKİ nin yerinde o zaman Arsa Ofisi vardı, oraya başvurduk. İşleri o zaman kurduğumuz kooperatif çatısı altında yürütüyorduk. Kırklareli olmayınca pes etmediniz yani, sektörü bir araya toplayacak olan projeye yer bulmaya devam ettiniz. Niye önemliydi bu proje? Projenin adı Metal Şehri idi. İdealimiz Türkiye de bir metal şehri yapmaktı. Hem yurtdışında hem de ülkede metal denilince akıllara o bölgenin gelmesini istiyorduk. Metal şehriyle ilgili büyük hayallerimiz vardı. Örneğin İstanbul dan müşterimizi helikopterle Metal Şehri ne getirip işlerini bitirdikten sonra tekrar uçağına götürmeyi planlıyorduk. Yani tüm her şeyi detaylandırmıştık. Dolayısıyla bu projeyi hayata geçirmek için uğraş verdik. Aslında projeyi anlattığımız herkes ilgi gösterdi. Arsa Ofisi ne Trakya bölgesinde yer istediğimizi söyledik. En uygun yerin Çerkezköy olduğunu söylediler. Gösterdikleri yer hazine arazisiydi. Bölge müdürlüğü ve diğer ilgili birimler her türlü kolaylığı sağlayacaklarını söylediler. Her şey olumluydu, biz de projeyi hayata geçirmek için canla başla çalışıyorduk. O dönem Arsa Ofisi talepler doğrultusunda hazineden yeri alıyor arsa durumuna getiriyor ve ihale usulüyle veriyor. Görüşmeler sonucu bize gösterilen yeri ihaleye hazırladılar. Söylediklerine göre yer bizim için hazırlan- Sebahattin Karalar, 13 yaşında modelciliğe başladı.

EZBER DIŞI mıştı. Bizim yönetim kurulumuz da bana ve rahmetli Okay Hekimoğlu na ihale için yetki verdi. İhaleye çıkılırken bize bu araziyi yekpare değil de şaibe olmasın diye 5-6 parçaya bölerek ihale edeceklerini söylediler. İhaleye gittiğimizde başkalarının da olduğunu gördük. Dolayısıyla biz sadece 3 parçayı alabildik. Böyle olunca ihalede kazandığımız yerlerin bize yetmeyeceğini de anladık. Yani projenin bütünlüğü bozulmuş oldu. Projede yer alan 252 firmadan ancak 32 firmaya yer verebilecek konuma geldik. Biz de bizim projeye göre ilk başvuranları sıraya koyarak ilk 32 firmaya yer verdik. Yeri aldıktan sonra diğer parçaları alanlarla birlikte ortak projelendirdik. Tam fabrikaları yapmaya başlayacaktık ki Çerkezköy Belediyesi nden bir belde belediyesi ayrıldı, bizim arazi de bu belde belediyesi sınırlarında kaldı. Bu belediye aslında köydü, küçük bir yerdi. Belediyenin çok beklentisi var tabi gözleri de bizim yapacağımız yatırımlarda. Çünkü en büyük arazi, en büyük sanayiciler biziz, dolayısıyla başka dikkatlerini çekecek bir şey yok. Ben 12 yıl kooperatifin başkanlığını sürdürdüm. Bu belediye bir çevre planlaması yaptı ve bizim arazinin tam ortasından bir yol ve yeşil alan geçirdiler. Halbuki biz tüm altyapıyı daha önce Çerkezköy belediyesine onaylatmışız ama belediyelerin değiştirme yetkileri de var. Böylece hiçbirimizin burada fabrika yapabilme imkanı kalmadı. Yaptığımız hiçbir görüşmeden sonuç alamadık. Nitekim biz buraya fabrika yapamayacağımızı anladık. Arazi de aslında değer kazandı, aldığımız fiyatları üçe katladı. Bizim yatırımcılarımızdan bazıları krizler yaşadı, el değiştirmeler oldu, bir çok tartışmanın sonunda burayı satmaya karar verdik. İyi bir zamanda iyi bir rakama sattık. Burada kimsenin bir ekonomik kaybı olmadı ama maalesef herkesi heyecanlandıran Metal Şehri projesi gerçekleşmemiş oldu. Proje gerçekleşseydi ne değişecekti? Çok şey değişecekti. Bildiğiniz gibi dökümcülük hem kirli bir iş hem de ağır sanayi olması nedeniyle zor bir sanayi dalıdır. Kirlilik derken yanlış anlaşılmasın, kömür tozuyla çalışıldığı için kirli görünümlü bir sanayi olarak biliniyor. Yoksa döküm çevre kirliliği yaratan bir sanayi değildir. Dökümde kullandığınız hammadde kumdur. O da doğadan çıkıyor. İçinde hiçbir yabancı madde yok. Bentonit kullanılıyor oda doğadan çıkan bir kil minerali, keza kömür tozu da öyledir. Bu üç hammaddeyi karıştırıp kalıp yaptığınızda ve dökümü döktüğünüzde bunun bir kısmı yanıp, incelip toz haline geldiğinde ve de kömür tozuyla birlikte siyaha dönüşünce kirli bir sanayiymiş gibi görülüyor. Ama siz fabrikanızın filtrelerini kontrol altına almışsanız, havalandırmanızda sorun yok ise, çevreye bir atık da bırakmıyorsanız sorun yok. Atık da zaten kumdur, bu da dolgu malzemesi ve çimento fabrikalarının silis ihtiyacı için Avrupa da kullanılıyor. Türkiye de şuan dolgu malzemesi bol olduğu için döküm kumu kullanılmıyor. Dolayısıyla döküm kirli bir iş değildir. Diğer avantajı yan sanayisi yanına gelecekti, işlemeci firmalar da içinde bulunacaktı, böylece şuan birçok dökümhane işleme yatırımlarını yapmak zorunda kalmayacaktı. Artık dökümhanelerde işleme tezgahları da olmak zorunda çünkü dışarıdan işleri kontrol etmek zorlaştı. Döküm alıcıları artık parçayı işlenmiş istiyor. Eğer proje gerçekleşseydi içinde işlemeciler de olacağı için dökümhaneler bunları rahatlıkla kontrol edebilecek işleme işlerini burada yaptırabileceklerdi. Dökümhaneler işleme atölyesi kurma ihtiyacı duymayacaklardı. Hem iletişim, hem stok hem de navlundan dolayı çıkan maliyetlerden kurtulmuş olacaklardı. Bizim projemiz ihtisas, entegre bir organize sanayiyi hedefliyordu. Örnek bir proje olacaktı ama maalesef bürokrasiyi aşamadık. Siz yine de Trakya yı tercih ettiniz!... Aslında burada yatırım yapmayı tercih etmiyordum bu babamın tavsiyesiydi. Ait olduğun bölgeye fabrika kurma diyordu. Uzun süre bu tavsiyeyi anlayamamıştım. İlerleyen zamanlarda yaşadıklarım babamın haklı olduğunu bana gösterdi. Bölgenizde yatırım yapıyorsanız sizin geçmişinizi bilen insanlar sizi kabullenemiyor. Elinden geldiğince zorluk çıkarıyor. Çünkü çekemiyor sizi. Habibler de yer olarak fabrikayı büyütemediğimiz için burayı tercih ettik. Habiblerde başka sıkıntılarda vardı. Dönemin Belediye başkanı Bedrettin Dalan Haliç in etrafını temizleyeceğim diye çevredeki sanayicilere baskı uyguluyordu, biz de bu yıldırma politikasından nasibimizi aldık. Ardöksan, o dönem artık ihracata başlamış, Avrupa ya çalışıyor, otomotiv sanayisi için önemli parçalar döküyordu. Yaptığımız önemli projeleri riske etmek de istemiyorduk. Dolayısıyla Habibler den çıkmak istedik. Metal Şehri projesinde sonradan zorluk çıkaran Kırklareli valisi de o dönem değişmişti. Sayın Kemal Önal Kırklareli ne 22 Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

EZBER DIŞI atanmıştı. Projeden haberdar olmuş, beni çağırdı ve yaşadığımız sorunlardan dolayı Kırklarelili olduğum için de buradan bir yer almamı istedi. Ben de istekli olmamama rağmen kırmamak için tamam dedim. Yeri görmeye bile gitmedim. Aynı dönemde belediyenin Habibler deki baskıları da devam ediyordu. Biz de kendimize sağlam bir alan yaratmak için şimdiki yere fabrika kurmaya karar verdik. Ardöksan bugün neler yapıyor? Daha doğrusu geçmişten bugüne ne değişti? Ne oldu da bu başarı sağlandı? Ardöksan, tüm imkansızlıklar ve sıfır sermayeden bugüne gelmesinin püf notası zor işleri yapmasıdır. Zor işleri tercih ettik, diğerlerinin yapmak istemediği işleri yaptık. Örneğin bu bizim hat ta uymaz, bunun sakatı çok olur, maçası çok olur, bu uğraştırır deyip birilerinin yapmak istemedikleri işleri Ardöksan tercih etti. Biz bunlara çözüm bulduk. Ardöksan, problemli işlerin getirildiği yer olarak anılmaya başlandı. Çünkü Ardöksan işi geri çevirmez. Adet olarak da biri de yapar, bini de yapar. Adöksan, markasını zor işleri yapmış olmasından dolayı oluşturmuştur. Bir de modelciliğin verdiği avantajı unutmamak lazım. Çünkü bahsettiğimiz bu zor işler modelcilik bilgisi ve becerisin avantajıyla başarıldı. Dışarıda model yaptırdığınızda modelci, dökümcünün yaşadıkları veya yaşayacaklarını bilemeyebilir. Hem modelci hem de dökümcü olmanın avantajı dökümde yaşayacağın sorunları modelde gideriyor olmaktır. Modelde halledildiği için dökümde bir başkasının yaşadığı problemler Ardöksan da yaşanmıyor. Modelcilik dökümde çok önemlidir. Bugün yine aynı zor işleri mi yapıyorsunuz? Özel işleri yapmaya özen gösteriyoruz ama günümüzde artık herkes her şeyi yapabiliyor. Eskisi gibi yapılamayan daha doğrusu becerilemeyen işlerin sayısı azaldı. Eğer sadece bunları yapacağız dersek butik, küçük bir dökümhane olarak kalırdık. Sürüm yapamazdık. Dolayısıyla biz hep büyümeye çalıştık. 1975 lerde 300 tonlarla başlayıp bugün 8 bin tona ulaştık. Zaten artık müşteri seni teşvik ediyor, seri ve ekonomik üretimle, maliyet analizleriyle devam etmek durumundasın. Biz de artık tüm ince hesapları yapıyoruz. Kulvarımızı belirledik, otomatik kalıplama hatlarımızın yanında elle kalıplamayı da sürdürüyoruz. Müşteriden gelen 1 veya 10 parçayı da döküyoruz, 100 bin adet parçayı da döküyoruz. Modelciliğimizin vermiş olduğu avantajla müşterilerimizin Ar- Ge çalışmalarını da yürütüyoruz. Müşterilerimiz prototip yaptıklarında ilk çalışmasını bizimle yürütüyor. Hatta seri dökümü başkasına da döktürecek olsa bile o Ar-Ge çalışmasını bizimle yapıyor. Biz datayla başlıyoruz. Örneğin uluslar arası bir firmanın dizayn departmanı bize bir data çizip gönderiyor, biz bunu döküm yönünden nasıl kolaylaştırırız diye bakıyoruz. Datanın üstünde tadilat yapıyoruz, karşılıklı görüş alışverişinden sonra en son ahşap bir model yapıyoruz. Ahşap modelle el kalıplamada parça elde ediyoruz, parça işleniyor, montaj hattında deneniyor eğer uygunsa seri modeli yapılıyor. Ahşap model olduğu için değişiklikleri de kolaylıkla yapabiliyoruz. Dökümcülük devam ederken başka sektörlerde de yatırım yaptınız. Neden böyle bir tercihte bulundunuz? Döküm dışındaki yatırımlar biraz geçmişe dayanarak gelişti. Dedem Selanik ten buraya göç etmiş. Ailemiz orada hayvancılık yapıyormuş. Gelmiş burada gösterdikleri yeri beğenmemiş, burada hayvancılık yapamam demiş ve Dereköy e Projenin adı Metal Şehri idi. İdealimiz Türkiye de bir metal şehri yapmaktı. Hem yurtdışında hem de ülkede metal denilince akıllara o bölgenin gelmesini istiyorduk. Metal şehriyle ilgili büyük hayallerimiz vardı yerleştirmişler. Orada hayvancılık yapmaya devam etmiş. Babam ve amcalarım da burada büyümüşler. Ben de 13 yaşına kadar Dereköy deydim. Hatırlıyorum ben de o yaşta eşek üzerinde mandıraya süt taşırdım. Dolayısıyla hayvancılık ve süt ile bir tanışıklık vardı. Ardöksan olarak bu bölgeye geldiğimizde baktım ki burada sanayiciler var ama bir araya gelip organize olamıyorlar. Ben burada Sanayi ve İş Adamları Derneği nin kurulmasına öncülük ettim. Faaliyetlerini anlamak için sık sık bu iş adamlarıyla bir araya geliyordum. Bir gün de süt işletmecileriyle bir toplantı yaptım. Dedim ki burada çok güzel beyaz peynir üretiyorsunuz ama örneğin bir tatil yöresine gittiğimizde yediğimiz beyaz peynir sıkıştırılmış lor oluyor. Buradaki Beyaz peyniri siz niye oralara satamıyorsunuz, diye sordum. Bizim peynirimiz kültürlü değil, klasik peynir olduğu için pahalı kalıyor ve satılamıyor cevabını aldım. Ancak bir yandan da hammadde kaynağında sıkıntılar olduğunu duyuyordum. Sütün hijyen kalitesinin de iyi olmadığı, inekten sağılırken mikrop ürettiğini söylediler. Bu sıkıntıları nasıl gideririz diye konuşmaya başladığımızda, zaten dedelerimizden kalan hayvancılığa yatkın bir genimiz var, madem ki bu bölgedeyiz hayvancılık yapmayı da düşünmeye başladık. Hobi de olsa bir taraftan hayvancılık da mı yapsak diye içimizde bir kı- Türkdöküm 23

EZBER DIŞI Karalar A.Ş. nin Istranca markasıyla Trakya nın her noktasında ürünleri bulunuyor. Türkiye genelinde Kipa marketler zincirinde bizim ürünlerimiz satılıyor. Fabrika satış mağazamız mevcut, İstanbul da 3 adet şarküteri mağazamız var pırtı oluştu. Buralarda da köy kooperatifleri oluşmuş. Köy-Kop diye bir üst kuruluş var, burada da üye kooperatiflerinin sütünü işlemek için kredi ile bir süt işletme tesisi kurmuşlar. Krediyi ödeme günü geldiğinde ödemeyeceklerini anlıyorlar ve burayı elden çıkarmak istiyorlar. Bu tesisi buradaki işletmeler alsın diye girişimde bulundum. Kurulmuş bir tesisi ortaklaşa almalarını tavsiye ettim. Fakat bu girişimde de başarılı olamadık, bir araya getirip o tesisi aldıramadık. Bu tesis icra yoluyla satılacaktı ve parçalanacaktı. Bizim düşüncemizde ise hayvancılıkla başlayıp daha sonra da süt işleme tesisi, et işleme tesisi ve yem üretme tesisi kurmak vardı. Bahsettiğim hazır süt işleme tesisini kimse almayınca biz almaya karar verdik. Aslında ilk önce havyacılık yaparak başlamak istiyorduk. Ama icra yoluyla parçalanmasın diye Istıranca markasıyla üretim yapan tesisi aldık. Bölgede böyle bir tesisin heba olmasını istemedik, hem de bölgede bu tür durumlar için öncülük yapmak istedik. Böylece hayvancılığa daha doğrusu süt işleme işine girmiş olduk. Türkiye de kaliteli süt sorunu hala devam ediyor. Son zamanlarda kurulan modern çiftlikler belki bu kaliteyi yakalıyor ama henüz genele yayılmış bir durum yok. iyi sütü Trakya dadır. Bakteri sorunu ise tamamen ilkel şartlardaki sağımla ilgilidir. Bizde süt işleme tesisimize kaliteli süt sağlamak için hayvan besiciliği yatırımımızı da yaptık. Nedir bu yatırımlar biraz daha açarsak? Süt işleme tesisinizin kapasitesi ne kadardır? Ne kadar hayvanınız var? Çünkü yaptığınız iş hobiden çıktı, artık bir sanayi yatırımı durumunda. Biz Köy-Kop tan tesisi aldığımızda 20 ton kapasitesi vardı ama sadece 2 ton süt işlenebiliyordu. Bu kapasiteler bizim için yeterli değildi biz de 50 ton kapasiteye çıkardık. Burada kapasite süt ile ilgilidir. Yani sütünüz yoksa kapasitenin olması çok önemli değil. Dökümde de durum böyledir eğer pikiniz yoksa kapasitenizin fazla olması bir şeyi değiştirmez. Hammaddeyi bulmak önemlidir. Konu süt olunca da hijyen hammadde bulmak önemlidir. Yani kapasiteyi süt tayin ediyor. Aldığımızda sadece yoğurt üreten bir tesis durumundaydı. Kapasiteyi de artırdıktan sonra bildiğiniz sütten elde edilen tüm ürünleri üretmeye başladık. Bugün Karalar A.Ş. nin Istranca markasıyla Trakya nın her noktasında ürünleri bulunuyor. Türkiye genelinde Kipa marketler zincirinde bizim ürünlerimiz satılıyor. Fabrika satış mağazamız mevcut, ayrıca İstanbul da 3 adet şarküteri mağazamız var. Bu sayıyı çoğaltmayı düşünüyor musunuz? İleriye dönük İstanbul da bu sayıyı 20 ye çıkarıp üretimimizin yüzde 50 sini kendi satış mağazalarımızda satmayı hedefliyoruz. Hayvancılık yatırımında da günlük 6 ton sütü kendi hayvanlarımızdan temin etmeyi planlıyoruz. Bu duruma da geldik aslında şuanda hayvanlarımızı da çoğaltıyoruz. Hayvan konusu da çok hassas bir nokta. Bizim 1500 hayvanımız olacak, burada önemli olan hayvan satın almak değil, sağlıklı hayvan almaktır. Hayvanlar çok hassastır, ithal ediyorsunuz belki ama geldiklerinde Niye iyi süt yok? Çünkü süt sağımı çok ilkel şartlarda gerçekleşiyor. Halbuki bu sağımın çok modern ve hijyen şartlarda olması gerekir. Elinde beş on hayvanı olan köylü böyle bir tesis kuramaz, yatırımı ağır, dolayısıyla bu kalitenin modern çiftliklerde olması lazım. Hayvanlar süt sağma merkezinde sağılmalı ve süt hava ile temas etmeden memeden soğutucu tanka kadar gitmesi, buradan da yine havayla temas etmeden süt işletmesine gitmesi lazım. Bu zinciri koparmazsanız hijyenik iyi bir süt elde edersiniz. Kalite ve iyi derken yanlış anlaşılma olmasın. Çünkü Trakya nın sütü Türkiye de en iyisidir. Ama kalite tamamen bakteri ile alakalıdır. Aroma olarak sütün içindeki yoğunluk bitki örtüsünden dolayı Türkiye nin en 24 Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011