SÖZCÜKTE ANLAM İÇİNDEKİLER Sözcük Nedir Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Eş Anlam Zıt Anlam Eş Sözlü Sözcükler Genel ve Özel Anlamlı Sözcükler Ad Aktarması (Mecazımürsel) Deyim Aktarması Yansıma Sözcükler İkilemeler Deyimler Atasözleri Özdeyşler (Vecizeler) Dolaylama Güzel Adlandırma BAYBURT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ HEDEFLER Türk Dili Okt. Kürşad KARA Bu ünitede amaçlanan kazımlar; Sözcük Bilgisini Kavrama Sözcüklerin Farklı Anlamlarını Öğrenme Cümle İçinde Sözcükleri Tanıma ÜNİTE 1
SÖZCÜK Sözcük, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan dilin, anlamlı en küçük parçasıdır. Sözcükler, temelde bir varlık, kavram ya da eylemi karşılar; zamanla anlam genişlemesine uğrayarak değişik anlamlar kazanabilir. Sözcükler tek başlarına anlamlı olabildikleri gibi cümlede içinde aralarında anlamdaşlık, sesteşlik gibi ilişkiler de barındırabilirler. Gözümde kanlanma meydana geldi. (organ) Şu fakir mahallede bir göz evim olsaydı (oda) Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. (bakış açısı) Asıl felaket bu pınara sırt çevirmek, bu pınarın gözlerine taş tıkamak değil de ne olurdu? (kaynak) Gözden düşmek. Göze girmek. (sevgi, gönül bağlantısı) 1. Sözcükte Anlam Özellikleri 1.1. Gerçek Anlam Sözcüğün akla ilk gelen anlamıdır. Yani bir sözcüğün söylendiği anda zihnimizde uyandırdığı ilk çağrışım gerçek anlamdır. Konuşurken elini ve kolunu biraz rahat bırak. Yemek yerken ağzı kapatmak bir görgü meselesidir. Onun çok güzel gözleri vardı. 1.2. Yan Anlam Bir sözcüğün gerçek anlama bağlı kalarak gelişen ikinci anlamıdır. Gerçek anlamla doğrudan bir bağlantısı, ilişkisi vardır. Genelde insandan doğaya aktarım şeklinde karşımıza çıkar. Ayrıca bir sözcüğün birden çok yan anlamı olabilir. Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 2
1.3. Mecaz Anlam Bir sözcüğün gerçek anlamından sıyrılarak yeni bir anlam kazanmasıdır. Mecaz anlamlı sözcük cümlede başka bir sözcük yerine kullanılır. Bu sebeple mecaz anlamlı sözcüğü çıkarıp yerine farklı bir kelime koyabilirsiniz. 1.4. Terim Anlam Kapının kolu kırıldığı için yenisini taktık. Yol ağzında inebilir miyim? Masanın gözü ağzına kadar doluydu. Bu davranışınla gözümden düştün. (itibarını kaybetmek) Beni görünce ağzı açık kaldı. (şaşırma) Onun bu işlerde kolu uzundur. (gücü yetme, sözü geçme) Sözcüğün bir bilim, bir sanat veya bir meslek dalıyla ilgili olarak kullanılmasına terim anlam denir. Bu sözcükler bilim sanat, spor, ya da çeşitli meslek dallarıyla ilgili özel kavramları karşılayan sözcüklerdir. Bu sözcüklerin bazıları sadece terim anlamda kullanılırken bazıları da kimi zaman terim anlamda kimi zaman gerçek, mecaz ve yan anlamda kullanılabilir. Kelimenin anlamlı en küçük birimine kök denir. (Dilbilgisi terimi) Güreşçimiz, finalde rakibini tuşla yendi.(spor terimi) Bugünkü dersimizde ışık konusunu işleyeceğiz. ( Bilim terimi) 2. Sözcükler Arası Anlam İlişkileri 2.1. Eş Anlamlı (Anlamdaş) Sözcükler Aynı kavramı karşılayan farklı sözcüklere eş anlamlı sözcükler denir. Bu sözcüklerin yazılışları farklı, anlamları aynıdır. Bu tür sözcükler birbirlerinin yerine kullanılabilir. Eş anlamlılık çoğunlukla Türkçe sözcüklerle dilimize yabancı dillerden girmiş sözcükler arasındadır. Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 3
dil lisan / bellek hafıza / uygarlık medeniyet / misafir konuk / fiil eylem edebiyat yazın, cümle tümce, kelime sözcük üzüntü - keder, öykü - hikaye, eser yapıt, 2.2. Zıt Anlamlı (Karşıt) Sözcükler Anlamca birbirinin karşıtı olan sözcüklerdir. Bir eylemin olumsuzu o eylemin karşıtı sayılmaz. İki kelimenin (kökeni ne olursa olsun) anlamdaş, yakın anlamlı veya zıt anlamlı olabilmesi için aynı anlam özelliğini taşımaları gerekir. Meselâ, siyah ile beyaz, ancak ikisi de gerçek (temel) anlamda oldukları zaman zıt anlamlı olurlar. Büyük-küçük, ileri-geri, aşağı-yukarı, acı-tatlı, sert-yumuşak, doğru-eğri, doğru-yanlış, büyüklük-küçüklük, üst-alt, iç-dış, varyok, açık-kapalı, açık-koyu, vb. 2.3. Eş Sesli (Sesteş) Sözcükler Yazılış ve okunuşları aynı olan; ama anlamları birbirinden farklı olan sözcüklere eş sesli (sesteş) sözcükler denir. Bunlar yalın hâlde olabildikleri gibi ek almış hâlde de olabilirler. Şiirde cinas olarak kullanılır ve cinaslı kafiye yapılır. Yılanı gören at birden şaha kalktı. Mutfaktaki pislikleri çöpe at. Kalem böyle çalınmıştır yazıma Yazım kışıma uymaz, kışım yazıma Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 4
2.4. Genel ve Özel Anlamlı Sözcükler Söylenişte tekil olmasına rağmen anlamca geniş kapsamlı olan sözcüklere genel anlamlı sözcükler; anlamca daha dar kapsamlı olan sözcüklere ise özel anlamlı sözcükler denir. 2.5. Somut ve Soyut Anlamlı Sözcükler Varlığını beş duyu organıyla algılayabildiğimiz kavramlar somut; beş duyu organımızdan hiçbiriyle algılayamadığımız, varlığını sadece akıl ve mantık yürütme yoluyla kabul ettiğimiz kavramlar soyuttur. çiçek, ağaç, ses, koku, hava, göl, ev, rüzgâr, ışık (somut) ruh, akıl, vicdan, akıl, acıma, üzüntü, aşk, inanç ( soyut ) 2.6. Ad Aktarması (Mecazımürsel) Benzetme ilgisi bulunmaksızın, neden sonuç gibi türlü ilişkilerle bir sözcüğün başka bir sözcük yerinde kullanılması sanatıdır. Benzerlik dışında bir ilgi ile kurulur. Birkaç farklı şekilde yapılır: mahalle, semt, ilçe, il, bölge, ülke (özelden genele doğru sıralama) bitki, ağaç, çam, iğne yapraklı çam (genelden özele sıralama) Ayaklarını çıkarmadan içeri girme sakın! (Çıkarılacak olan ayak değil ayakkabıdır. Burada ayak söylenerek ayakkabı kastediliyor. İç dış ilişkisi sebebiyle ad aktarması yani mecaz-ı mürsel vardır. ) Sanki iki göz bizi izliyor. (Göz derken insan kastediliyor. Parça - bütün ilişkisi) Tanpınar okumayı çok severim. (Tanpınar ın romanları kastediliyor. Sanatçı - eser ilişkisi) Ankara bu konuda çok karamsar düşünüyor. (Ankara daki meclis. Yer, Bölge İnsan ilişkisi) Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 5
2.7. Deyim Aktarması Bir sözcüğün benzetme amacı ile başka bir sözcük yerine kullanılmasına anlam (deyim) aktarması denir. Çeşitli şekilde yapılır: 2.7.3. İnsandan Doğaya Aktarma İnsana ait bir özelliğin tabiattaki varlıklara aktarılmasıdır. Kitap okunmamış yaprakları ile bana sesleniyordu adeta ( Seslenmek insana ait bir özelliktir. Kitaba bu özellik yüklenmiş ve insandan doğaya aktarma yapılmıştır). 2.7.4. Doğadan İnsana Aktarma Tabiata, canlı-cansız varlıklara ait bir özelliğin insana aktarılmasıdır. Sert bakışları ile beni sindireceğini zannediyor ama yanılıyor. (Sertlik tabiata ait bir özelliktir. Burada insana ait bir özellikmiş gibi kullanmıştır). 2.7.5. Doğadan Doğaya Aktarma Doğaya ait bir özelliğin yine doğadaki bir başka varlıkta kullanılmasıdır. Kargaburnu, köpek balığı, büyük ayı yıldızı, kuşburnu.(buradaki örneklere baktığımızda hepsinde tabiata ait iki varlığın özeliği bir arada kullanılmış). 2.7.6. Duyular Arası Aktarma İnsanın bir duyusuna ait özelliğin başka bir duyusuna aktarılmasıdır. Sokaktan acı bir fren sesi duyuldu. (Burada fren sesi derken duyma organı devreye girer. Ancak fren sesinin acı olması ile birlikte tatma duyusuna ait bir özelliğin işitme duyusuna aktarıldığını görebiliriz). 3. Söz Öbeklerinde Anlam 3.7. Yansıma Sözcükler Doğadaki varlıkların çıkarmış oldukları seslere denir. Türkçede isim soylu özellikte kullanılır. Aldıkları yapım ekleri ile de eylem olurlar. Hapşu, Horr, miyav, hav, mee şırıl, hışır, çatır pat, vın, zırr 3.8. İkilemeler Anlamı güçlendirmek amacıyla aynı kelimenin, yakın anlamlı kelimelerin veya zıt anlamlı kelimelerin tekrarıyla oluşan sözcük grubuna ikileme denir. Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 6
hızlı hızlı, yeşil yeşil (Aynı sözcüğün tekrarı ile) akıllı uslu, güçlü kuvvetli (Eş Anlamlı Sözcükler ile) ileri geri, az çok, büyük küçük (Zıt Anlamlı Sözcükler ile) eski püskü, eğri büğrü (Bir anlamlı bir anlamsız sözcükler ile) ıvır zıvır, abur cubur (Her ikisi de anlamsız sözcükler ile) şırır şırıl, horul horul (Yansımaların tekrarı ile) 3.9. Deyimler Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, kendine özgü bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeğidir. Deyim ile atasözü arasındaki en temel fark, deyimin bir yargı bildirmemesi atasözlerinin ise tam anlamıyla bir yargı bildirmesidir. Özellikleri: Deyimler kalıplaşmış sözcüklerdir ve genellikle mecaz anlamlıdır. Deyimler bir kavramı ya da bir durumu anlatmak için kullanılır. Deyimler sözcük grubu ya da cümle şeklinde bulunabilir. Ağzı kulaklarına varmak İçi içine sığmamak Hapı yutmak Sır saklamak Aç gözlü olmak Ağzından bal damlamak Tadı damağında kalmak Açık sözlü olmak 3.10. Atasözleri Uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş ve halka mal olmuş, öğüt verici nitelikte sözdür. Özellikleri: Atasözlerinin söyleyeni belli değildir, atasözleri halkın ortak malıdır. Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 7
Atasözleri kalıplaşmış sözlerdir. Bu yüzden atasözünü oluşturan sözcükler yerine başka sözcükler getirilemez, sözcüklerin sıralanışında da değişiklik yapılamaz. Atasözlerinin birçoğunda mecazlı bir söyleyiş vardır. 3.11. Özdeyiş Bir düşünceyi, bir duyguyu, bir ilkeyi kısa ve kesin bir biçimde anlatan, genellikle kim tarafından söylendiği bilinen özlü söz. Özellikleri: Öfkeyle kalkan zararla oturur. Çobansız koyunu kurt kapar. At ölür meydan (nalı) kalır, yiğit ölür şan (namı) kalır. Geniş gününde dar gezen, dar gününde geniş gezer. Cahile söz anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur. Dağ ne kadar yüce olsa yol (onun) üstünden aşar. Özdeyişlerin atasözlerinden farkı söyleyeninin ya da yazanının belli olmasıdır. Özdeyişler de tıpkı atasözleri gibi yaşanan olaylardan, gözlemlerden ve deneyimlerden çıkarılan sonuçlara, derslere dayanır. 3.12. Dolaylama Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabileceği kadardır. (Mevlâna) Adalet evrenin ruhudur. (Ömer Hayyam) Cesurun ayakları dayanmak, korkağın ayakları kaçmak için yaratılmıştır.(hz. Ali) Daima: 'Bilirim!'' mi diyor, gençtir; her şeye 'Olabilir!'' mi diyor ihtiyardır.(cenap Şahabettin) Düşüncelerinize katılmıyorum; ama söz özgürlüğünüzü sonuna kadar savunacağım.(voltaire) Söze etkileyicilik katmak için, tek sözcükle ifade edilebilen bir kavramı birden çok sözcükle ifade etmeye dolaylama denir. File bekçisi (Kaleci), ince hastalık (verem), bacasız sanayi(turizm) Kara kıta (Afrika), Yavru vatan (Kıbrıs) Sanat Güneşi (Zeki Müren), Minik Serçe (Sezen Aksu) Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 8
3.13. Güzel Adlandırma Olumsuz anlam ifade eden sözcükleri söylerken daha güzel bir deyişle söylemeye güzel adlandırma denir. Ölme eyleminin karşılığı olarak hayata gözlerini yummak Verem hastalığının yerine ince hastalık sözünün kullanılması Bireysel Etkinlik Okuduğunuz bir metindeki kelimelerin anlam özelliklerini söyleyiniz. Özet Sözcük duygu ve düşüncelerimizi anlatmaya yarayan anlamlı dil parçacıklarıdır. Sözcüklerin kendi içinde değişik anlamlara sahip olması konuşmamızı etkili kılar. Ne kadar değişik anlamda kelime bilirsek konuşmamızdaki kalite de o derece artar. Sözcükler bir araya gelerek daha güçlü söz öbekleri oluşturabilir. Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 9
DEĞERLENDİRME SORULARI 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük gerçek anlamıyla kullanılmıştır? a) O çocuğu senin çıkarlarına kurban etmem. b) Bu bizim için bir namus borcudur. c) Ben bu oyuna hiçbir zaman gelmem. d) Yeni bulgular olayın üzerindeki sis perdesini araladı. e) Rüzgâr önünde ne varsa; kâğıt, çöp, toprak her şeyi savuruyordu. 2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük mecazi anlamda kullanılmamıştır? a) Çocuk orada boş duruyor, bir iş verin de çalışsın. b) Onu bu kapıdan sorun, doyurucu bilgi verilecektir size. c) Sıcak bir karşılamaydı; bizi çok mutlu etti. d) Yandaki masa bakıyor sizin işe. e) Onun sesinin rengini pek beğenmedim. 3. Halk şiiri kapılarını hepimize açar, halk şiirinde karışık, belirsiz ulaşılamayacak ölçüler yoktur. Yukarıdaki cümlede kapılarını hepimize açar sözünün anlamı aşağıdaki cümlelerin hangisinde vardır? a) Onun kapısı açık, konuksever birisi olduğunu hepimiz biliriz. b) Kuralları belli, anlaşılır bir sanat eserine herkes ulaşabilir, anlayabilir. c) Halk şiiri anlaşılır bir dile yazılmıştır. d) Halk sanatı, halkın sıcaklığını, cömertliğini taşıyan bir sanattır. e) Bir eserde her zaman aynı tadı bulamazsınız. ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI 4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde deyim, başka bir deyimle açıklanmıştır? a) O, yazılarında etliye sütlüye karışmaz, yalnızca günlük sorunlardan bahseder. b) Onun da ipliğini pazara çıkardılar, tüm kirli çamaşırlarını gözler önüne serdiler. c) Ben öyle eli kolu bağlı duramam, hiçbir şey yapmadan nasıl beklerim? d) Böyle göz nuru dökülmüş, bin bir emekle yapılmış bir eseri küçümseyemezsin. e) Herkesin gözü yollarda kaldı, geleceğin günü özlemle bekliyoruz. Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 10
5. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde ikileme "neden" bildirmektedir? a) Zavallı çocuğun bağıra bağıra sesi kısıldı. b) Öğretmenini görünce koşa koşa yanına gitti. c) Gezdiği yerlerin güzelliğini anlata anlata bitiremiyor. d) İki arkadaş, konuşa konuşa iskeleye kadar yürüdüler. e) Kimseyle görüşmeyeceğini üstüne basa basa söyledi. 6. Aşağıdaki atasözlerinden hangisinde mecazlı bir söyleyiş yoktur? a) Kurt kocayınca köpeğin maskarası olur. b) Eskisi olmayanın yenisi olmaz. c) Dokuz at bir kazığa bağlanmaz. d) Et tırnaktan ayrılmaz. e) Kılıç kınını kesmez. 7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde çırpınmak sözcüğü Üniversite sınavını kazanmak için çok çırpındı; ama başarılı olamadı. cümlesindeki ile aynı anlamda kullanılmıştır? a) Dalgaların çırpınışı ta uzaktan duyuluyordu. b) Onu kurtarmak benim kardeşlik borcum, kurtarayım diye çok çırpındım; bir de bana yaptığına bak! c) Çocuk sabaha kadar çırpındı durdu, acısını dindiremedik. d) Bu onun son çırpınışıdır, ondan hayır gelmez artık. e) Oltaya takılan balık çırpındı, çırpındı ve can verdi. ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI 8. I. Ondan ayrı kalmanın acısı bir külçe gibi çöktü içime. II. Yoğun kar yağışı yüzünden toprak damlar çöktü. III. Hastalık onu iyice sarsmıştı, çökmüş zavallıcık. IV. Adam elindekileri arkadaşına verdi ve yanındaki sandalyeye çöktü. V. Köprü çökmüş, yol trafiğe kapanmıştı. Yukarıdaki cümlelerde çökmek sözcüğü kaç değişik anlamda kullanılmıştır? a) I b) II c) III d) IV e) V Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 11
9. dağılmak sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangisinde Kızını kaybettikten sonra dağıldı adam. cümlesindekiyle aynı anlamdadır? a) Para herkese eşit bir biçimde dağıldı. b) Dergi yasaklandıktan sonra topluluk dağıldı. c) Ufak bir olaydan sonra hemen dağılıyorsun, kendine gel biraz! d) Bu peynir çok lezzetliydi, ağzında hemen dağılıyor. e) Çocuklar geliyor, okul dağılmış olmalı. 10. damlamak sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangisinde mecaz anlamıyla kullanılmıştır? a) Musluk damlıyor; ama kimse de şikâyetçi değil. b) Masadaki örtülere yağ damlamış, yıkayın hemen. c) Toprak damlar suyu emiyor, sonra da odaya damlatıyor. d) Herkesten önce damladı, hâlbuki kimse davet etmemişti onu. e) Alnından damlayan terler onun sıkıntılı olduğunu gösteriyor. CEVAPLAR 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 E A B B A B B D C D Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 12
KAYNAKLAR ATAÇ, Nurullah (1998). Günce 1 (1953-1955). İstanbul: Can Yayınları. DEMİR, Nurettin & YILMAZ, Emine (2010). Türk Dili El Kitabı. Ankara: Grafiker yayınları. GÜLENSOY, Tuncer (1995). Türkçe El Kitabı. Kayseri: Bizim Gençlik Yayınları. GÖKER, Osman (2001). Uygulamalı Türkçe Bilgileri III. Ankara: Milli Eğitim Yayınları. KARAHAN, Leyla (2014). Türkçede Söz Dizimi. Ankara Akçağ Yayınları. TÜRK DİL KURUMU SÖZLÜĞÜ (2005). Ankara: Türk Dil Kurumu yayınları http://www.sorucenneti.net/cumlenin-ogeleri/cumlenin-ogeleri-test-2.html Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 13