Küreselden Yerele Türkiye Grubu Küreselden Yerele Türkiye Grubu RAPOR SON KÜRESEL KRİZ SÜRECİNDE DÜNYADA VE TÜRKİYE DE GELİR DAĞILIMI 1
Küresel ekonomi 2012 yılında yüzde 2,3 oranında büyüme kaydederek 71 Trilyon dolar olarak gerçekleştiği ve 2013 yılında yüzde 2,4 civarında büyüme sergileyeceği öngörülmektedir. Son küresel kriz sürecinde, dünya ekonomisinde yaşanan resesyon sebebiyle, Avrupa da ortalama işsizliğin %12 ye çıktığı, genç nufusta ise bu oranın %50 ye tekabül ettiği, uzak doğu ülkelerinden, Çin ve Hindistan dışındaki diğer Asya ülkelerinde gelir dağılımının bozulduğu, krizin şiddetli sirayet ettiği diğer dünya ülkelerinde ise sosyal baskılara karşı, hükümetler, genişletici maliye ve sosyal politikalar uygulamak suretiyle, gelir dağılımının dahada bozulmasını engelledikleri gözlemlenmektedir. Öte taraftan, bu kriz sürecinde, dünyada gelişmekte olan ekonomilerin, gelişmiş ekonomilerden 4 kat civarında daha fazla büyüme göstermeleri, küresel gelir dağılımın daha fazla bozulmasını engelleyen diğer bir faktör olduğu değerlendirilmektedir. Aşağıdaki tabloda yer verildiği üzere, Birleşmiş Milletlerin en son yayınladığı Gelir Dağılımı Eşitsizliği Raporuna göre, Türkiye % 40 lık Gini katsayısıyla, 124 Ülke arasıda en iyiden en kötüye doğru sıralama yapıldığında 70. sırada olduğu, en kötüden en iyiye doğru sıralama yapıldığında 54. sırada yer aldığı görülmektedir. Bir başka ifade ile Türkiye deki gelir dağılımı, dünyanın diğer 54 ülkesinden daha adil, 70 ülkesinden daha adaletsiz olduğu görülmektedir. Diğer yandan, AK Parti Hükümeti göreve geldiği 2002 yılında ise, Türkiye deki gelir dağılımı, dünyanın diğer 45 ülkesinden daha adil, 76 ülkesinden daha adaletsiz olduğu bilinmektedir. Bu itibarla, AK Parti hükümeti döneminde, her ne kadar düzelme trendi sergileyen gelir dağılımındaki iyileşmenin yeterli olmadığı, yeniden şekillenen dünya ekonomik sisteminde ülkemizde gelir dağılımının AB-27 ortalaması yüzde 30 Gini katsayısını yakalamasına yönelik olarak, yatırım ve üretimi etkilemeyecek bir şekilde maliye ve sosyal politikaların hayata geçirilmesi gerektiği değerlendirilmektedir. ÜLKE SIRALAMASI 1 2 3 4 5 14 25 34 37 48 52 76 89 106 117 120 121 122 123 124 70. ÜLKE Danimarka Japonya İsveç Belçika Çek Cumhuriyeti Almanya Rusya Fransa Kanada Yunanistan İngiltere ABD Çin Arjantin Brezilya Orta Afrika Sierra Leone Botsvana Lesoto Nambia TÜRKİYE Kaynak: BM Gelir Dağılımı Eşitsizliği Raporu GİNİ KAT SAYISI (%) 24.7 24.9 25 25 25,4 28.3 31.0 32.7 33.1 35.4 36 40.8 44.7 52.2 59.3 61.3 62 63 63.2 70.7 40 1 Gini katsayısı, Gelir dağılımı adaletini ölçmekte kullanılan ölçüdür. 0 ile 1 arasında değer alan Gini katsayısı, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımı daha adil olduğu, bire yaklaştıkça gelir dağılımının adaletsiz olduğu anlamına gelmektedir. 2
Kaynak: IMF BM Gelir Dağılımı Eşitsizliği Raporu na göre, Dünya nufusunun, 1/5 açlık sınırında olduğu, %80 ni, dünya gelirinin % 15 ile yetindiği, en zengin % 20 si ise dünya gelirinin %85 ini elde ettiği, Dünya genelindeki yoksul insanların yarısı dünyanın en büyük 20 ekonomisine sahip G20 ülkelerinde yaşadığı, (Brezilya, Çin, Hindistan v.b.) Son küresel kriz ortamından sonra, işsiszliğin en büyük sorun olduğu dönemde dünyadaki dolar milyarder sayısıının %9.4 artarak 2 bin 162 kişiye, toplam servetinde 514 artarak 6.2 Trilyon dolara ulaştığı, bu kriz sürecinde ise, Dünyada yaklaşık 170 Milyon çocuğun, yetersiz beslenme nedeniyle fiziksel gelişim sorunu yaşadığı ve 2.5 milyon çocuğun ise açlıktan yaşamını yitirdiği hususlarına yer verilmiştir Aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere, Milli gelirden en yüksek payı alan %20 lik grubun, AK Parti Hükümeti göreve geldiği 2002 yılında yüzde 50.1 olduğu ve bu yıldan itibaren düşüş trendi segileyen bu rasyo 2005 yılında yüzde yüzde 44.4 e düştüğü ve bu yıldan itibaren, ekonomik aktörlerce, faizlerin aşağı çekilmesi gerektiği beyan edilmesine rağmen, her nedense Merkez Banakası tarafından politika faizleri düşürümediği, diğer yandan, kamu borçlanma gereği kapsamında, tahvil ve bono gösterge faizleri yüksekte seyretmesi sebebiyle, yükseliş trendi gözlemlenen bu rasyo 2005 yılından itibaren kuresel kirizle birlikte bu güne kadar yükseliş trendine girdiği ve 2012 yılında yüzde 46,6 olduğu görülmektedir. Nüfusun Milli gelirden en düşük payı alan %20 lik kesimi ise, AK Parti Hükümeti göreve geldiği 2002 yılında yüzde 5.3 olduğu, 2003-2005 yılları arasında bu grubun, gelirden aldığı pay yüzde 6 nın üzerinde seyreden bu rasyo, kuresel kriz sürecinden fazla etkilenmeden 2012 yılı sonu itibarıyla yüzde 5,9 olarak gerçekleştiği gözlenmektedir. En zengin son yüzde 20 lik grupla en yoksul ilk yüzde 20 lik grup arasındaki 8 katlık gelir farkı değişmezken bunların sonucunda yoksulluğun düzeyini gösteren Gini katsayısı 4 ten, 2 ye indiği görülmektedir 3
AK PARTİ DÖNEMİNDE GELİR DAĞILIMI YÜZDELERİ VE GİNİ KATSAYISI Hane Halkı Yüzde 20 lik Gruplar 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 Birinci %20 İkinci %20 Üçüncü %20 Dördüncü %20 Beşinci %20 Gini Katsayısı 5.3 9.8 14.0 20.8 50.1 0.44 6.0 10.3 14.5 20.9 48.3 0.42 6.0 10.7 15.2 21.9 46.2 6,1 11,1 15,8 22,6 44,4 0,38 5,1 9,9 14,8 21,9 48,4 0,43 5,8 10,6 15,2 21,5 46,9 0,41 5,8 10,4 15,2 21,9 46,7 0,4 5,6 10,3 15,1 21,5 47,6 0,41 5,8 10,6 15,3 21,9 46,4 0,4 5,8 10,6 15,2 21,7 46,7 0,404 5,9 10,6 15,3 21,7 46,6 0,402 Kaynak: TUİK Yüzde(%) 20 lik Hane Halkı Dilimleri 1963 1968 1973 1978 1983 1986 1987 1994 Birinci %20 İkinci %20 Üçüncü %20 Dördüncü %20 Beşinci %20 Gini Katsayısı Kaynak: TUİK 4,5 8,5 11,5 18,5 57,0 0,55 3,0 7,0 10,0 20,0 60,0 0,56 3,5 8,0 12,5 19,5 56,5 0,51 2,9 7,4 13,0 22,1 54,7 0,51 2,7 7,0 12,6 21,9 55,8 0,52 3,9 8,4 12,6 19,2 55,9 0,50 5,2 9,6 14,1 21,2 49,9 0,43 4,9 8,6 12,6 19,0 54,9 0,49 Yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere, toplam nüfusun milli gelirden en yüksek payı alan %20 lik kesimi, 1963 te yaratılan milli gelirin yüzde 55 ni aldığı, 1968 de bu oranın yüzde 60 şa yükseldiği, Kıbrıs barış harekatı ve petrol krizi nedeniyle, 1973 yılında yüzde 56,5 e düştüğü ve bu yıldan itibaren düşüş eğilimi sergileyen bu rasyo, AK Parti Hükümeti göreve geldiği 2002 yılında yüzde 50 ye düştüğü gözlenmektedir. Öte taraftan, Nüfusun milli gelirden en düşük payı alan %20 lik kesiminin ise, 1963 yılında milli gelirin yüzde 4.5 ni aldığı, 1986 yılına kadar düşüş sergileyen bu oran 1987 yılından itibaren yükselişe geçtiği ve krizle birlikte 1994 yılında yüzde 4.9 yükselen bu oran, AK Parti Hükümeti göreve geldiği 2002 yılında yüzde 5.3 e yükseldiği izlenmektedir. Bu çerçevede, Gini katsayısı, 1963 yılında 0.55 seviyesinde olduğu, bu rasyonun 1986 yılına kadar 0.55-0.56 bandında yer değiştirdiği, bu yıldan itibaren aşağı yönlü trend sergileyan gini katsayısı 1994 te 0.49 a düştüğü, AK Parti Hükümeti göreve geldiği 2002 yılında 0.44 e düştüğü izlenmektedir. 4
Netice itibarıyla, 1986 yılına kadar 0.55-0.56 bandında yer değiştidiği gözlemlenen adil gelir dağılımını ifade eden Gini katsayısı, bu yıldan itibaren aşağı yönlü trende girdiği ve 1994 te 0.49 a düştüğü izlenmektedir. AK Parti Hükümeti göreve geldiği 2002 yılında 0.44 olan Gini katsayısı, 2005 yılında 0.38 e düştüğü, ve bu yıldan 2009 yılına kadar 0.43-0.42 bandında gerçekleştiği görülmektedir. Tarafımızca, Gelir dağılımı eşitsizlik ölçülerinden Gini katsayısı, AK parti iktidarının (2002-2005) döneminde gelir dağılımının istikrarlı biçimde düzelme eğilimine girdiği, ancak, çalışmamızın ilgili bölümlerinde yer verdiğimiz üzere, kamu borçlanma gereği çerçevesinde Merkez bankasının ısrarla yüksek faiz politikasını sürdürmesi neticesinde, gösterge faizlerinin yüksek oranlarda seyretmesi dolayısıyla, 2006 yılında gini katsayısı 0.43 e yükseldiği, 2007, 2008 yıllarında enflasyonun düşmesiyle birlikte bu rasyoda biraz düzelme eğilimine girdiği ve 2009 yılında Türkiye ye sirayet eden küresel krizle bu rasyo tekrar bozulma eğilimine girdiği, 2010 yılından itibaren düzelme trendi görülen Gini katsayısı 2012 yılına kadar lara düştüğü gözlemlenmektedir. Bir başka ifade ile, AK Parti göreve geldiği 2002 yılından 2005 yılına kadar Gni katsayısında iyileşme olduğu, ancak, 2007 yılında Cumhur başkanını seçtirmeme vakası 2009 yılından itibaren türkiye ye sirayet eden küresel krizle birlikte faizlerin yüksek seyretmesi sebebiyle, 2007, 2008 ve 2009 yılları arasında bu oranın bozulduğu düşünülmektedir. Son küresel kiriz sürecinde, Ülkemizin uyguladığı başka pazarlara açılma politikasında başarılı olması, ekonomik büyümeye katkı sağladığı, diğer yandan,dünyadaki faiz indirimine paralel olarak ülkemizde düşen faiz oranları neticesinde, 2012 yılında 2 gini katsayısı ile bir önceki dönemede 4 gini katsayısına göre iyileşme olduğu değerlendirilmektedir. Aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere, AK Parti göreve geldiği 2002 yılında %26 olan yoksulluk oranı, bu yıldan itibaren iniş trendi sergilemiş ve 2007 yılında % 9.9 a inmiş, ancak, bu yılda Cumhurbaşkanını seçtirmeme vakası ve 2008 de, mevcut hükümet partisine açılan kapatma davası ve akabinde küresel kriz sebebiyle yükseliş trendi sergileyen yoksulluk rasyosu, 2011 yılından itibaren iniş trendine girdi gözlemlenmektedir. Tarafımızca, bu yıldan sonra dünya ekonomilerinde düzelmeye paralel olarak, 2014 yılında 2 seçim ve 2015 yılında bir seçim olmak üzere toplam 3 seçimde mevcut hukümetin seçim bütçesi uygulamayacağı öngörüsü üzerine, Yoksulluk rasyosunda düşüş trendinin devam edeceği değerlendirilmektedir. 2007 26 Kaynak: TUİK 2008 9,9 Yoksulluk Oranı % 2009 10,1 İşsizlik ve yoksulluk birbirine bağlı olduğu, sektörlere göre bakıldığında en yüksek yoksulluk oranı %33 ile tarımda olduğu görülmektedir. Türkiye genelinde, 15 yaş altındaki nufusun %26 sı yoksulluk sınırının altında olduğu ve Kır yoksullarının artış eğilimine girdiği, Eğitim sevyesi düştükçe yoksulluğun dahada artığı gözlemlenmektedir. Öte taraftan, yoksulluk oranın en düşük olduğu bölge 2.6 lık oranla Doğu karadeniz olduğu, yoksulluk oranın yüzde 32.3 oranı ile en yüksek Güney Doğu Anadolu bölgesi olduğu görülmektedir. 2010 10,3 2011 10,1 2012 10(Tahmin) 5
Türkiyede 1990 lı yıllarda yüzde 8-10 bandında seyreden işsizlik, AK Parti göreve geldiği 2002 yılında işsizlik oranı, yüzde 10,3 (eksik istihdamla birlikte işsizlik oranı yüzde 14.5) düzeyinde ve 2 Milyon 452 kişi olduğu, 2013 yılı eylül ayı itibarı ile artan nufusa rağmen 2 milyon 800 bin kişi olduğu ve bu oranında %9.9 düştüğü görülmektedir. 2002 yılından itibaren, Türkiyedeki hızlı nufus artışı ve köyden kente göçün yoğun yaşanması ve bunlara ilaveten, 2007 yılında yaşanan cumhurbaşkanını seçtirmeme vakası, akabinde 2008 yılında AK Partiye açılan kapatma davası ve 2009 yılında tüm dünyaya sirayet eden küresel kriz gibi hususların istiham üzerinde olumsuz etkilediği gözlemlenmektedir. Gelirden en az pay alan yüzde 20 lik kesimin, (sosyal tabakanın açlık kesimi) gelirinde düzelmeyi sağlayacak en önemli gelişme, işsizlik oranının azaltılması olduğu, dolayısıyla, İşsizliğin, gelişmiş ekonomilerdeki gibi doğal işsizlik oranı yüzde 5 lerin altına indirilmediği sürece, sosyal tabakanın en fakir kesiminin gelirinde bir düzelme olmayacağı değerlendirilmektedir. Tarafımızca, İşsizlik sorunun çözümüne yönelik olarak, istihdam üzerindeki vergi ve sosyal güvenlik primlerininin özel sektörün önünü açacak bir MAKTUorana düşürmesi gerktiği, diğer yandan, istihdam strateji belgesi ihdas edilmek suretiyle, İstihdamın gözetim ve geliştirilmesine ilişkin özel bir Birimin yeniden tesis edilerek, bölgesel kalkınma planları çerçevesinde, ekonomik boyutu dışında sosyal yönü ağır basan istihdam konusunun çözümüne yönelik olarak kapsamlı bir çalışma yapılması gerektiği değerlendirilmektedir. Aşağıdaki tabloda AK Parti hükümeti göreve geldiği 2002 yılından itibaren Büyüme ile gelir dağılımı arasındaki ilişki analiz edilmektedir. 2002 yılında adil gelir dağılımını ifade eden Gini katsayısı 0.44 olduğu, 2004 ve 2005 yılllarındaki büyüme oranına paralel olarak düzelme eğilimine girdiği, ancak sonraki yıllarada büyümeye karşı bu rasyonun bozulduğu gözlemlenmektedir. Küresel krizin derinleştiği 2009 yılında ise negatif küçülmeye rağmen gelir dağılımının bozulmadığı görülmektedir. 2002-2012 yılları arasında ortalama Türki ye ekonomisi yüzde 5 büyüdüğü, bun karşın adil gelir dağılımını ifade eden Gini katsayısı, bu dönem arasında ortalama büyüme rakamı ile doğru orantılı olarak düzelmediği görülmektedir. Yıl 2002 6.2 0.44 2003 5.3 0.42 2004 9.4 2005 8.4 0.38 2006 6.9 0.43 2007 4.7 0.41 2008 0.7 2009-4.7 0.41 2010 9.2 2011 8.8 2012 2.2 2013-3. Çeyrek 4.4 BÜYÜME HIZI ( %) *GİNİ KATSAYISI 6 Kaynak: TUİK Netice itibarı ile AK Parti hükümeti döneminde, sabit fiyatlarla GSYH ortalam yüzde 5 civarında büyüdüğü, buna karşın gelir dağılımında adaleti ifade eden gini katsayısı 0.44 ten, a düştüğü, dolayısıyla, Milli Gelirin büyüklüğü, kısmen gelir dağılımını olumlu etkilediği, ancak toplumun değişik sosyal tabakaları arasında adil gelir dağılımı sorununu tamamen ortadan kaldırmadığı ve bu sorunun ancak maliye ve sosoyal politikalar ile istihdamın artırılması ile çözülebileceği değerlendirilmektedir. Sosyal tabakalar arasında adil gelir dağılımının sağlanmasına teminen, Milli Gelirin büyüklüğünden ziyade bir ülkede üretim sürecinde kullanılan üretim faktörlerinin, yaratılan gelirden aldığı pay önem arz etmektedir. Üretime, emeği ile katılanlar ücret geliri elde ederken, gayrimenkul sahipleri kira, parasal sermaye sahipleri faiz ve girişimciler ise kar elde etikleri bu Faktörel gelirlerin, birbirlerine ne kedar yakın olursa o kadar adil bir gelir dağılımı sağlanmış olacağı bilinmektedir. Bu itibarla uygulanacak maliye ve sosyal politikaların yukarda yer verdiğimiz faktörel gelirlerin bibirine yakınlaşmasına katkı sağlayacak şekilde hayata geçirilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir. Sonuç olarak, 2002 yılında göreve gelen AK Parti Hükümeti tarafından, maliye politikası olarak faiz dışı fazla ve para politikası olarak fiyat istikrarı temelinde oluşturduğu politikası neticesinde; Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ortak para birimine geçişin temel şartı olarak ifade edilen, Maastricht kriterlerinden, Kamu kesimi borç stoku ve Bütçe açığı oranın yakaladağı, Dünyanın 16 ıncı ve Avrupanın 6 ıncı büyük ekonomisi haline geldiği, 2002 yılında yüzde 26 olan yoksulluk oranını yeterli olmasa dahi yüzde 10.1 e düşürüldüğü ve Gini katsayısı ile ifade edilen gelir dağılımını, yüzde 44 lerden, daha adil gelir dağılımını gösteren yüzde 40 a düşürüldüğü, dolayısıyla, Ülkemizin, AB normları hedefine ulaşılaması açısından önemli mesafelerin alındığı gözlemlenmektedir. Ancak, Dünya ya ve ülkemize sirayet eden bu küresel krizin etkisiyle Gelir dağılımının daha da bozulacağı gerçeğinden hereketle, Ülkeyi yönetmeye talip siyasal iktidarların, bu krizi analiz edecek, tehdidi bertaraf edecek ve gelir dağılımını yeniden adil bir şekilde düzenleyecek maliye ve sosyal politikaları bir fırsat bilerek hayata geçirebilecek vizyona ve cesarete sahip olması gerektiği düşünülmektedir.
Abdusselam DEĞER ÖZ GEÇMİŞ 1973 yılında Mardinde doğan DEĞER, İlk, Orta ve Lise öğrenimini İskenderun da tamamladı. Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi nde Maliye dalında lisans, İstanbul Bilgi Üniversitesi nde MBA programı nda lisans üstü eğitim gördü. Halen Marmara Üniversitesi nde Maliye Teorisi alanında doktora çalışmasına devam etmektedir. 1999 yılında Borsa İstanbul ( BIST) Üye İşleri Müdürlüğü nde stajyer olarak iş hayatına başlayan DEĞER, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu na (TMSF) devrolan, Muhtelif bankalarda ve reel sektör firmalarında yönetici olarak görevini sürdürmektedir. Ayrica, Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi Üyesi ve Müşteri Şikayetleri Hakem Heyeti Temsilcisi görevini yürütmektedir. DEĞER in, Bankacılık sektörü, Türk Vergi sistemi ve ekonomi üzerine yayınlanmış çeşitli çalışmaları bulunmaktadır. İlim Yayma Vakfı Mezunlar Komitesi Üyesi, İngilizce ve Arapça bilmektedir. Evli ve bir çocuk sahibidir. 7
Küreselden Yerele Türkiye Grubu Küreselden Yerele Türkiye Grubu SON KÜRESEL KRİZ SÜRECİNDE DÜNYADA VE TÜRKİYE DE GELİR DAĞILIMI 8