1980 DÖNEMİ İLKOKUL ÖĞRENCİLERİNİN OKULLARDAKİ RESMİ TÖREN ALGILARI 1



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI VELİ BİLGİLENDİRME MEKTUBU NİSAN 2015

AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI (AÇEV)

MARMARA COĞRAFYA DERGİSİ SAYI: 19, OCAK , S İSTANBUL ISSN: Copyright

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

BURDUR İLİNDE SPORA KATILIMIN SOSYO EKONOMİK BOYUTUNUN ARAŞTIRILMASI

29 Ekim Cumhuriyet bayramı okulumuzun bahçesinde coşkuyla kutlandı.

SOSYAL BİLGİLER DERSİ ( SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı

BİLGİ TOPLUMU İSTATİSTİKLERİ 2010

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Dr. Vahdettin Ertaş. Finansal Erişim Konferansı. Açılış Konuşması. 3 Haziran 2014

BURCU ŞENTÜRK Bu Çamuru Beraber Çiğnedik

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Beden eğitimi öğretmen adaylarının okul deneyimi dersine yönelik tutumlarının incelenmesi

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim

Eğitim-Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni Sayı:2 Haziran 2016

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

DERS ÖĞRETİM PLANI. Türkiye Ekonomisi Yapısal Analizi. Dersin Adı Dersin Kodu Dersin Türü

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Biz yeni anayasa diyoruz

ULUSAL ÖLÇEKTE GELIŞME STRATEJISINDE TRC 2 BÖLGESI NASIL TANIMLANIYOR?

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim AKP

TARIMSAL İSTİHDAMA DAİR TEMEL VERİLER VE GÜNCEL EĞİLİMLER

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Zürih Kantonunda İlköğretim Okulu

Devlet okullarında İngilizce eğitiminde sorunlar British Council-TEPAV İhtiyaç Analizi Çalışması Sonuçları

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Bilmece ŞİPŞAK BİLMECELER DEYİM VE ATASÖZLERİ. 2. basım. Resimleyen: Ferit Avcı

Eğitim Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni. Sayı:1 Nisan 2015

EFA 2008 Küresel İzleme Raporu e Kadar Başarabilecek miyiz? Önemli Noktalar

ITTFA BELGRAD 2014 TURİZM FUARI SONUÇ RAPORU

Ekonomi II. 13.Bölüm:Makroekonomiye Genel Bir Bakış Doç.Dr.Tufan BAL

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

KARİYER GÜNLERİ ETKİNLİKLERİ

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ

Kayıtdışı İstihdama Dair Yanıtlanmayı Bekleyen Bazı Sorular

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

BİTİŞ TARİHLERİ EYLÜL EKİM KASIM 1/1

KRİZ ÖNCESİNİN TEK İYİ HABERİ

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

1. Hafta: Giriş ve İletişim, Teknoloji ve Toplum İlişkisine Dair Temel Yaklaşımlar

SAAT KONULAR KAZANIM BECERİLER AÇIKLAMA DEĞERLENDİRME

2. SINIFLAR EKİM BÜLTENİ

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı

Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Son Sınıf Öğrencilerinin Okuma Alışkanlıkları

BÜYÜK OLMAK BÜYÜK DAVRANMAKLA OLUR!

ÇANTA VE KIRTASİYELER ONİKİŞUBAT TAN

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

EFA 2009 Küresel İzleme Raporu. Eşitsizliklerin Üstesinden Gelmek: Yönetişim. EFA Hedeflerindeki İlerleme ve Önemli Noktalar

İÇİNDEKİLER. Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık 28

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

BASKETBOLCU AHMET İLKÖĞRETİM 1. SINIF. Gülşen DEMİR Porsuk İlkokulu /Odunpazarı /ESKİŞEHİR

Günümüzde en önemli rekabet gücü. Araştırma ve Geliştirme AR-GE. Günümüzde en önemli Ar-Ge Nedir? Yrd. Doç. Dr. M. Volkan Türker

Montessori Montessori Öğretmen Eğitimi. Başarılı Bir Ekol Başarılı İki Kurumun Çatısı Altında

KİTABININ GELİRİNİ, İHTİYACI OLAN KIZ ÇOCUKLARINA VERECEK

OKUMA ALIŞKANLIKLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA: ANKARA ÜNİVERSİTESİ KALECİK MESLEK YÜKSEKOKULU ÖRNEĞİ

Editörden. Editör Doç. Dr. Onur KÖKSAL

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI İLKOKUL BÜLTENİ

A N A L İ Z. 7 Haziran dan 1 Kasım a Seçim Beyannameleri: Metin Analizi. Furkan BEŞEL

TEKNOLOJİ VE TASARIM Dersine giriş

KASIM 2011 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

ÖZEL EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUEN GRUBU EKİM AYI BÜLTENİ

Türkiye Ekonomisi I (ECON 401T) Ders Detayları

Yrd.Doç.Dr. SEZAİ KOÇYİĞİT

Turaşlı K. N.. (2012), Intercultural Approach in Early Childhood Education, Journal Of Education And Future,, ıssue:1 p , ISSN

Arş. Gör. Togay Seçkin BİRBUDAK

Yrd.Doç.Dr. GÖZDE İNAL KIZILTEPE

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 35.VELİ BÜLTENİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SULUCA ORTAOKULU 6/B SINIFI 2. DÖNEM VELİ TOPLANTI TUTANAĞI

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2013 YILI İLK YARI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

Takımımız Namağlup Şampiyon

MAĞAZA İMAJI, MAĞAZA MEMNUNİYETİ VE MAĞAZA SADAKATİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN TÜKETİCİLER AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ ÖZET

Bireyler ve Toplumlar Öykü ve Öğretim

Petrol ve İthalat: İthalat Kuru Petrol Fiyatları mı?

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN BAŞARILARI ÜZERİNE ETKİ EDEN BAZI FAKTÖRLERİN ARAŞTIRILMASI (MUĞLA ÜNİVERSİTESİ İ.İ.B.F ÖRNEĞİ) ÖZET ABSTRACT

2000 li yıllardan itibaren teknolojinin hızlı gelişiminden belki de en büyük payı alan akıllı telefon ve tabletler gibi kablosuz iletişim olanağı

BÖLGE PLANI SÜRECİ. Bilecik Sosyal Yapı Özel İhtisas Komisyonu Çalışmaları Bilecik İl Genel Meclis Toplantı Salonu

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

AİLE İRŞAT VE REHBERLİK BÜROLARINDA YAPILAN DİNİ DANIŞMANLIK - ÇORUM ÖRNEĞİ -

CRAZY DESIGNED CLOTHES SHOW

Transkript:

Hakemli Makale 1980 DÖNEMİ İLKOKUL ÖĞRENCİLERİNİN OKULLARDAKİ RESMİ TÖREN ALGILARI 1 The Perceptions of 1980s Period Primary School Students Official Ceremony At Schools Mehmet Sağlam * Öz Bu çalışmanın amacı 1980 dönemi ilkokul öğrencilerinin okuldaki resmi törenlerle ilgili hatırlayabildiklerini ortaya koymaktır. Bu yapılırken, ilkokulu okudukları çevre, ailelerinin eğitim ve gelir düzeylerinin onların anlatılarının şekillenmesindeki payı da saptanmaya çalışılacaktır. Bildiğimiz her bir öğrenci tüm eğitim yaşamı boyunca bu törenlerde bulunma zorunluluğuna sahiptir ancak onların bu törenlere özgü yaşantılarını yazılı belgelerde bulma olanağımız neredeyse yoktur. Bulabileceğimiz ayrıntılar da daha çok bazı orta ve üst gelir grubuna ait aile çocuklarının günlük ve otobiyografileriyle sınırlıdır. Çocukların kendi ifadeleriyle anlam bulabilecek bu yaşantılara ulaşmanın en önemli yollarından birisi de sözlü tarih yöntemidir. Sosyoloji, tarih, antropoloji gibi pek çok sosyal bilim araştırmalarında kullanılan sözlü tarihine, son zamanlarda çocukların eğitim pratiklerini ortaya çıkarmada da başvurulmaktadır. Bu çalışma 1980lerde ilkokulu okumuş 2 si deneme amaçlı 15 kadın ve 17 erkek olmak üzere toplam 32 kişi ile yapılan orijinal görüşmeleri kapsamaktadır. 169 Anahtar Sözcükler: Resmi Törenler; İlkokul, Eğitim, Sözlü Tarih, Anlatı Abstract The aim of this study is to ferret out what the primary school students remember about the official ceremonies at schools in 1980s period. While fulfilling this, it is also tried to determine whether there is any effect of the milieu where they had their primary school education, that of their parents educational and economic level with the formation of their narratives. As we know each student has to take part in the official school ceremonies during all his/her educational life. However, we do not have any opportunities to reach their experiences about these ceremonies in the written documents. The details we find are more limited with the children s diaries, and autobiographies belonging to middle or upper income level families. Oral history methodology * Bozok Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Okul Öncesi Eğitimi ABD / Yrd. Doç. Dr., / mehmet.saglam@bozok. edu.tr Eğitim Bilim Toplum Dergisi / Cilt:12 Sayı:48 Güz: 2014 Sayfa: 169-191 Education Science Society Journal / Volume:12 Issue:48 Spring: 2014 Page: 169-191

1980 Dönemi İlkokul Öğrencilerinin Okullardaki Resmi Tören Algıları is one of the most important way to reach these experiences becoming meaningful with the childrens own words. Oral history that is used by a great many social sciencies like sociology, history and antropology has also been consulted to uncover the educational experiences of children recently. This study includes totally 32 interviews, two of which are for testing, including 15 women and 15 men who had their primary school education in 1980s. Key words: Official Ceremonies, Primary School, Education, Oral History, Narrative 170 GİRİŞ İlkokul öğrencilerinin eğitim deneyimlerini sözlü tarih yöntemiyle ortaya çıkarmak, çocukların hem eğitim pratiklerine hem de çocukluklarına özgü önemli ayrıntılara ulaşmamızı sağlamaktadır. Toplumun önemli bir kesimini oluşturan çocukların içerisinde yetişmiş oldukları dönemde meydana gelen gelişmeleri kendi durdukları noktadan değerlendirmeleri, onları tarihin nesnesi olmaktan çıkarıp öznesi konumuna getirmektedir. Bu noktadan hareketle onların tarih yapıcı konumlanışları toplumsal değişim ve sürekliliğin anlaşılmasında önemli işlev görecektir. Onların gerek tarihini gerekse eğitim pratiklerini yetişkinlerin ifadelerinden ya da onlar tarafından oluşturulan kaynaklardan araştırmaktan çok kendi toplumsal konumlarına dayanarak kurgulamak çocuğun yaratıcı ve dönüştürücü rolünü ortaya koyacaktır (Tan 2007: 10-11). Çocukların eğitimlerine özgü yazılı belgeler oldukça sınırlıdır. Bunlar daha çok okullardaki istatistiki resmi verileri kapsamaktadır. Ayrıca bu belgeler de çocukların dışındaki yetişkinler tarafından oluşmaktadır. Bunun dışında Onur a (2007: 19) göre ana babaların mektupları ve günlükleri yetişkinlerin bakış açısından kaleme alınmış kaynaklardır; doğrudan çocukların yazıp yarattığı yazılı malzeme çok azdır. Ayrıca, çocukların eğitim pratikleriyle, yaşantılarıyla ilgili bazı ayrıntıları daha sonraki yetişkinlerin anı kitaplarında ulaşabilmekteyiz. Fakat bu tür anı kitapları 2 da oldukça sınırlı ve de daha çok üst gelir grubu ailelerin çocukları konumundaki kişiler tarafından kayıt altına alınmaktadır. Altan Öymen in Bir Dönem Bir Çocuk (Öymen: 2002) ve Nihal Yeğinobalı nın Cumhuriyet Çocuğu (Yeğinobalı: 2005) adlı anı kitapları bunlara örnek verilebilir. Ancak ülkemizde 1990ların başından itibaren sözlü tarih yöntemiyle yapılan çalışmaların yaygınlaşmasıyla sözlü tarih yöntemiyle ilkokul öğrencilerinin eğitim deneyimlerine özgü çalışmalar ivme kazanmaya başladı (Ek 2000; Öztürkmen 2002). Özellikle Tan ın bu alanda önemli çalışmaları bulunmaktadır. Tan ın Cumhuriyet te Çocuktular, (Tan vd 2007) yine Mehmet Sağlam ın 1970-1975 Dönemi İlkokul Öğrencilerinin Eğitim Deneyimleri: Sözlü Tarih

Mehmet Sağlam Yöntemiyle Bir Çalışma (Sağlam 2010) adlı doktora tezi bu çalışmalara örnek niteliğindedir. Ayrıca Tuba Ciritli nin Çağdaş Eğitime Geçişin Tüm Aşamalarının Tanığı Hüseyin Hüsnü Ciritli nin Yaşam Anlatısı (Çameli 2005), Sağlam ın The Official School Ceremonies in the Narratives of Primary School Students in the 1970s Turkey (Sağlam 2012) adlı makaleleri bize öğrencilerin eğitim deneyimlerine ilişkin ayrıntıları sunmaktadır. Bu çalışmalarda bizler, çocukların içerisinde bulundukları dönemin siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik koşullarına bağlı olarak şekillenen belleklerinin ürünü olan anlatılarıyla ilkokul öğrencilerin eğitim deneyimleri ile ilgili dönemsel kopuş ve devamlılıklar gözlemleyebiliyoruz. Bu çalışmada, 1980 dönemi ilkokul öğrencileri resmi törenleri kendi ifadeleriyle gün yüzüne çıkarmaktadır. Bunun yanı sıra çocukların ailelerinin 3 ekonomik ve eğitim düzeylerinin onlarının anlatılarının benzeşme ve farklılaşmasında ne kadar etkili olduğu da ortaya konulmaya çalışılmaktadır. 1980 Dönemi Türkiye si Siyasi, Ekonomik Değerlendirmesi: Her şeyden önce 1980 dönemi pek çok açıdan Türkiye tarihi için önemli bir dönüm noktasıdır. Gerek 1980 öncesi gerekse 1980 sonrasında Türkiye de çok önemli toplumsal, ekonomik ve siyasi gelişmeler oldu. Bu gelişmeler göz ardı edilerek ne çocukların anlatıları ne de dönemin ilkokul eğitimini anlamlandırmak olanaklıdır. 1980 öncesindeki toplumsal (sağ-sol) çatışmaları sonrasında gerçekleşen askeri darbe ve darbe sonrasında toplumu yeniden şekillendirme çabaları bu sürecin anlaşılması için üzerinde durulması gereken bir durumdur. 171 Bu durum özetle şu şekilde cereyan etmiştir. 1980 öncesindeki toplumsal huzursuzluk sağ-sol çatışması adı altında doruğa ulaştı. İki büyük siyasi partinin gerektiği durumlarda işbirliğine yanaşmaması istikrarsız hükümetlerin kurulmasına ve bu hükümetlerin de kısa ömürlü olmasına neden oldu. En son 25 Kasım 1979 da Süleyman Demirel başbakanlığında kurulan azınlık hükümeti mecliste güvenoyu aldı. Ancak mevcut hükümet döneminde de bu çatışmalar tüm hızıyla devam etti ve 12 Eylül 1980 tarihinde generaller yönetime el koyduklarını ilan ettiler. Müdahaleye kadar yaşanmış olan acı olaylar bu askeri müdahalenin toplumun önemli bir kesimi tarafından olumlu karşılanmasına neden oldu (Ahmad 2006: 174-181). Darbe sonrasında Cumhurbaşkanı olan Kenan Evren yönetimindeki cunta yönetimi 1983 te siyasi parti kuruluşlarını serbest bıraktı ancak Anayasadaki yasaklar nedeniyle kapatılmış bulunan Adalet Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Milli Selamet Partisi nin genel başkan, yönetim kurulu üyeleri ve milletvekilleri yasaklı konuma getirildiler. Kenan Evren in

1980 Dönemi İlkokul Öğrencilerinin Okullardaki Resmi Tören Algıları başkanlığını yaptığı Konsey Milliyetçi Demokrasi Partisi (cunta yönetimi destekliyordu bu partiyi), Halkçı Parti (orta sol olarak tanımlanıyordu) ve Anavatan Partisi nin (kendisini milliyetçi muhafazakar olarak tanımlıyordu) kurulmasına izin verdi ve bu partiler Kasım 1983 seçimlerine katıldılar. Bu seçim sonuçlarına göre Anavatan Partisi 211, Halkçı Parti 117 ve Milliyetçi Demokrasi Partisi 71 milletvekili çıkarttı (Çavdar 2004: 271-276). 1980 öncesindeki özellikle ekonomik sorunların sonucunda patlayan toplumsal olaylar 12 Eylül darbesinin getirmiş olduğu yasaklarla bastırılmış oldu. Fakat ülkede egemen olan ekonomik sorunlar mevcudiyetini korumaya devam etti. Demirel in azınlık hükümeti döneminde Devlet Planlama Teşkilatı müsteşarı olan Turgut Özal istikrar programını 24 Ocak 1980 tarihinde ilan etti. 24 Ocak kararları Türkiye ekonomisinin uluslar arası piyasa ekonomisine eklemlenme sürecinin önemli köşe taşı niteliğindedir (Çavdar 2004: 259-260). Bu neo-liberal programın kararları 1980 ve sonraki yıllara damgasını vurmuştur (Boratav 2005: 147). 172 Gök e göre (Gök 2011: 286) hükümet kabul ettiği yapısal uyum politikaları ile kamu harcamalarını azaltmayı, ekonomi ve kamu hizmetlerinin özelleştirilmesini teşvik etmeyi amaçlamaktaydı. Ancak 24 Ocak kararlarının başlangıç uygulamaları 12 Eylül darbesiyle yönetime el koyan gelen askeri idare altında yapılmıştır (Ersel vd. 2005: 593). Bu süreçte Türk Lirası dış paralara karşı büyük ölçüde değer kaybetti ve bir dolar 47 TL den 70 TL ye yükselerek TL %32.9 oranında devalüe edilmiş oldu (Şahin 2000: 188). İthalat serbestleşmesi, ekonomide kamu kesiminin ağırlığının azaltılması, faizin yükseltilmesi ve denetimli bir şekilde serbest bırakılması, ücretlerin ve taban fiyatlarının enflasyonun altında kalacak şekilde arttırılması gibi değişiklikler bu kararlardan bazılarıdır (Çavdar 2004: 258). Türkiye nin 1978/9-1988 yıllarına özgü bazı ekonomik değerlerini belirtmek bize dönemin ekonomik koşullarının anlaşılmasında yardımcı olabilir. 1978/9 da enflasyon %58 iken, 1988 de bu rakam %70.5 e yükselmiştir. Bu arada yukarıda belirtilen zaman sürecinde enflasyon oranları sürekli değişkenlik göstermiştir. Örneğin, 1980 de bu oran %90.3ê kadar yükselmiş ancak ilerleyen yıllarda örneğin 1983 te % 30.5 e kadar gerilemiştir. İthalat 1978/9 da 4 milyar 834 milyon dolarken, 1988 de mevcut rakamın iki katını aşarak 13 milyar 545 milyon dolara ulaşmıştır. İhracat ise 1978/9 yılında 2 milyar 275 dolardan 11 milyar 662 milyon dolara yükselmiştir (Boratav 2005: 159). Kişi başına düşen gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) 1981 de 1598 dolardan, 1984 te 1238 dolara gerilemiş ancak 1987 de tekrar artarak 1658

Mehmet Sağlam dolara yükselmiştir (Şahin 2000: 191-198)., 1984 te Türkiye nin ekonomisi %5.9, 1985 de % 5.1 ve 1986 da %8.1 oranında büyümüştür. 1980lerin sonlarında ise büyüme oranı 1. 9 a kadar gerilemiştir (Tokgöz 2004: 212). 1980 de 14.2 milyar dolar olan toplam dış borç stoku 1983 sonunda 17 milyar dolara yükselmiştir (Kazgan 2009: 136). 1980 döneminde ilkokulu okuyanlar böyle bir ekonomik, sosyal ve siyasi atmosferde ilkokul eğitimlerini tamamladılar. 1980 Dönemi Eğitim Verileri: Bu dönemde Türkiye nin nüfusunun şehir ve köylere dağılımı ve buna bağlı olarak dönemin eğitimine ilişkin veriler dönemin eğitim boyutunu görmemizde bize yardımcı olacaktır. 1950li yıllardan itibaren tarımdaki makineleşmeye bağlı olarak Türkiye de köyden kente göç hız kazanmış ancak hala köy nüfusunun oranı kent nüfusuna göre daha yüksek bulunmaktadır (Keyder 2003: 64; Sağlam 2010: 25). Okuryazarlık oranları da yine kentlerden köylere ya da merkezden çevreye doğru düşüş göstermektedir. Her ne kadar ülkenin genel anlamda okuryazarlık oranları artmış olsa bile artan nüfusla beraber istenilen düzeye çıkamamıştır. Özellikle erkek nüfus ile kadın nüfus arasındaki okuryazarlık oranındaki fark kayda değerdir. 1980 yılında 44.736.957 olan Türkiye nüfusunun %50.7 si erkek ve %49.3 kadınlardan oluşmaktaydı. Bu nüfusun 19.645.007 si şehirde, 25.091.950 si köylerde yaşamaktaydı. Şehirde yaşayan nüfusun %52.3 ü erkeklerden oluşurken, %47.7 si kadınlardan oluşmaktaydı. Köyde yaşayan nüfusunun %49.5 u erkek, %50.5 i de kadındı. 1985 te ve ilerleyen yıllarda göçe bağlı olarak her ne kadar kent nüfusu köy nüfusuna oranla artmış olsa da, kentte ve köyde yaşayan erkek ve kadın nüfus oranlarında önemli bir farklılık görülmemektedir (TÜİK 2007). 173 24 Ocak 1980 kararları ve askeri müdahalesi eğitimin her kademesini de etkilemiştir. Genç bir nüfusa sahip Türkiye de eğitime ayrılan bütçe yetersiz kalmıştır. Bu dönemden sonra özel okul sayısı hızla artmaya başlamış ve gelir dağılımına bağlı eşitsizlik eğitimde yararlanma bakımından eşitsizliği de derinleştirmiştir (Gök 1999: 7). 1980-1981 yılında ilkokula devam eden öğrencilerin %45.4 ü kız, %54. 6 erkek, ortaokula devam eden öğrencilerin %34.3 ü kız, %65.7 si erkek, yükseköğretime devam eden öğrencilerin %26 sı kız, %74 ü erkek öğrencilerden oluşmaktaydı. Bu oranlar ilkokul, ortaokul ve liseye devam eden öğrencilerde 1990-1991 yılına kadar %2/3 oranında kızların lehine artmıştır. Asıl kızların lehine artış yükseköğretimde görülmüştür. Bu oran kızlarda % 33.6 ya kadar yükselmiş bulunmaktadır. 1980 Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre 22. 041. 595 kadından 11.105.977 sinin

1980 Dönemi İlkokul Öğrencilerinin Okullardaki Resmi Tören Algıları (%50), 22.695.362 erkekten de 7.296.074 ünün (%34) okur-yazar olmadığı ve herhangi bir okulu bitirmediği belirlenmiştir (Sakaoğlu 2003: 282-283; Gök 1999: 12). 1980 yılında 27.303.045 olan yetişkin (15 yaş ve üstü) nüfusun 17.907.901 i (%65.6) okur-yazarken 9.384.000 i (34.4) okur-yazar değil ve 11.134 kişinin durumu da bilinmemektedir. 1985 te is 31.654.320 kişinin 24.025.417 si (%76) okur-yazarken 7.597.059 si (%24) ise okur-yazar değildir ve 31.844 kişinin durumu bilinmemektedir. Altı yaş ve üstü erkek nüfusun 1980 de okur-yazar oranı %79.98 iken, kadın nüfusun okur-yazar oranı ise %54.67 dir. 1985 te bu oranlar önemli ölçüde farklılaşmıştır. Erkek nüfusun okur-yazar oranı %86.52 ye, kadın nüfusunun da okur-yazar oranı %68.16 ya yükselmiştir (TÜİK 2007). 174 YÖNTEM Bu çalışmanın yöntemi sözlü tarih yöntemidir. Bilindiği gibi sözlü tarih yöntemi toplumların önemli kesimlerini oluşturan ve toplumsal yapının yeniden üretimi ve kurulmasında 4 söz sahibi olan ve egemen tarih yazım çalışmalarının dışında kalan, özellikle kadınlar, çocuklar, suçlular, işçiler, toplum dışı kalanlar ve diğerlerinin (İlyasoğlu 2006: 16) tarihinin yazılmasında önemli bir işlev görmektedir. Bu yöntem aynı zamanda bu kitlelerin toplumsal ilişki ağlarının çözümlenmesinde de kapsamlı bir işlev görmektedir. Sözlü tarih yöntemi önemlidir çünkü bu yöntemle toplumun pek çok kesimi kendi yaşantılarının izlerini belleklerinde oluşturarak ve yeniden kurgulayarak, tarihlerinin yazılmasına kaynaklık etmekte ve böylece tarihin çeperini genişletebilmektedir. Toplumun hiçbir kesimi, toplumun bütünün anlaşılmasında araştırma alanının dışında tutularak sağlıklı bir şekilde anlaşılamaz (Aries 2000; Onur 2007: 19-20; Sağlam 2010: 169). Çocukluk toplumun bütününden izole edilmiş bir şekilde çalışılamayacağı gibi çocukların bulundukları çevreyle yakın bir ilişkisinin olduğu açıktır. Çocuklar toplumdan soyutlanarak incelenemez (Cunningham 1995: 3). Sözlü tarih yöntemi, uzun süreden beri sosyoloji, antropoloji, tarih ve eğitim alanlarında yapılan çalışmalarda kullanılmaktadır (Tunçay 1993: 1). Sözlü tarih eğitim camiası içerisinde olanlara zengin veri sunarak yarar sağlamaktadır. Aynı zamanda o bize standart enstrümanlarla elde edemeyeceğimiz anlayışlar ve daha önceden elde edilmiş test verilerinin geçerliliğini kontrol etmemize imkan tanıyor. Bunun dışında sözlü tarih, aynı sistem içerisinde çeşitli müfredat modellerinde öğrenci ve öğretmen arasındaki etkileşime dayalı çalışmalarda da yararlı olabilmektedir. Hem yetişkin hem de çocukların

Mehmet Sağlam görüşmeleri standart test tasarımlarında bulunmayan kayda değer bilgileri içerebilir. (McAdoo 1980: 420-421). Sözlü tarih, geçmişte yaşanan olayları yaşayanların belleğinden ve onların yaşamöyküleri çerçevesinde toplayarak kaydetmeye dayanır, yani insanların söylediklerini dinlemekten ve belleklerini kullanmaktan kaynaklanan bir tarih yapma biçimidir (Tan 1996). Bu yöntemin teorik öncüsü olan Paul Thompson a göre; Sözlü tarih öncelikle, her zaman için temelinde disiplinler arası bir yöntem olmuştur: sosyologlar, antropologlar, tarihçiler, ya da edebiyat ve kültür alanında çalışanlar ve diğerleri (eğitim vs) için bir kesişme alanıdır. Belirli disiplinlerin yeni araştırma modalarıyla nasıl dönüşebileceğini gördüm. Burada sözlü tarihin gücü ortaya çıkıyor. Bu güç, disiplinlerin sınırlarını aşan insanlar arası etkileşimin temel biçiminde dayanak bulmaktadır (Thompson 2006, 23). Disiplinler arası bir bağ kuran sözlü tarih yöntemi aynı zamanda toplumların farklı kesimlerini tarih yazımına eklemleyerek demokratik bir tarih yazımı ve anlayışının gelişmesine katkıda bulunmaktadır. Eleştirel 5, yenilikçi ve dönüştürücü işlevi ile sözlü tarih yöntemi, tarih çalışmalarında birey ve grupların yaşantı tarzlarını ve toplumsallaşma örüntülerini dikkate alarak insanların birbiriyle etkileşimiyle tarihin toplumsallaşmasına katkıda bulunmaktadır (Thompson 1998). Sözlü tarih tarihsel bilinç ve toplumsal farkındalığı teşvik eder (Thomson 1998: 595). Sözlü tarihin yaptığı, egemen tarih anlayışında eksik olan bireysel deneyimi öne çıkarması (Tan 1998) ve olaylardan çok onların anlamlarına önem vermesidir (Portelli 1998: 69). Sözlü tarihin en önemli bir özelliği de, kültürün ve bireyin karmaşık düşünce ve duygu bütününe ulaşabilecek kadar esnek olmasıdır. Çünkü sözlü tarih, toplumsal veya kültürel unsurların birbiriyle iç içe geçmişliğinin birey üzerindeki yansımalarını bireyin kendi penceresinde ele alır. Bir başka ifadeyle makro boyutta görülen olayların mikro ölçekte bireyler tarafından nasıl yaşandığına ışık tutar (Özbek ve Telliel: 2006). 175 Sözlü tarih 6 yönteminin eğitim açısından önemi öğrencilerin eğitim deneyimlerini ve çocukluklarına ilişkin anlatılarını ortaya çıkarmadaki özgünlüğüdür. Bu özgünlük eğitim sosyolojisi ve çocuk tarihi için yaşamsaldır. Çocukların gördükleri derslerden, oynadıkları oyunlara, öğretmenleriyle ilgili anılarından, çocukluklarına, okuldaki resmi törenlere kadar yazılı kaynaklarda bulamayacağımız pek çok eğitim pratiklerini sözlü tarih yöntemi aracılığıyla

1980 Dönemi İlkokul Öğrencilerinin Okullardaki Resmi Tören Algıları özgün bir şekilde gün ışığına çıkarılabilmekteyiz (Sağlam 2012: 818). Bu çalışmada 2 si deneme amaçlı, 15 i kadın ve 17 si erkek olmak üzere, Türkiye nin farklı kentlerinde ilkokulu okumuş toplam 32 kişi ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmeler, görüşülen kişilerin izini alınarak özgün bir şekilde metne dönüştürülmüştür. BULGULAR Bulgular iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısım, görüşme yapılan kişilerin nerede ilkokulu okudukları, ailelerinin eğitim ve gelir düzeyleri ile ilgili verileri, ikinci kısım da 1980 dönemi ilkokul öğrencilerinin resmi törenlere özgü anlatılarını kapsamaktadır. 176 1980 Dönemi İlkokul Öğrencilerinin Okula Gittikleri Yer, Ailelerinin ekonomik ve Eğitim Düzeyleri Çocukların resmi törenlere ilişkin anlatılarını sunarken ilkokula gittikleri dönemdeki sosyo-ekonomik koşullarıyla olan ilişkisinin ne olduğu ya da bu anlatıların şekillenmesinde bu koşulların etkisinin olup olmadığı da önemlidir. Ancak, sosyo-ekonomik koşullar denildiği zaman dönemin çocuklarına özgü pek çok değişkeni ortaya koymak gerekir ki böyle bir değerlendirme bu çalışmanın amacı ve boyutlarını aşar. Böyle bir iddia yerine, çocukların nerede ilkokula devam ettikleri, anne-babalarının eğitim ve gelir düzeylerinin onların anlatılarının şekillenmesinde etkisinin olup olmadığını ortaya koymak anlamlı olacaktır. Görüşme yaptığım kişilerden kadınların %73 il merkezlerinde, %7 si ilçelerde ve %20 si köylerde ilkokul eğitimlerini tamamlarken, erkeklerin %41 il merkezlerinde, %12 si ilçelerde ve %47 si de köylerde ilkokul eğitimlerini tamamlaşmışlardır (figür 1). Anne-babaların eğitim düzeylerine bakıldığında, annelerin %16 sı üniversite, %16 sı lise, %6 sı ilkokul mezunuyken, %9 u sadece okur-yazar, %19 u ise okur-yazar değildir. Babaların % 34 ü üniversite, %16 sı lise, %3 ü ortaokul ve %38 i ilkokul mezunuyken, %9 u da okur-yazar konumundadır ve babalardan okur-yazar olmayan yoktur (figür 2). Anne-babaların gelir düzeyine o günkü koşullar dikkate alınarak bakıldığında, anne ve babaların %24 ü üst gelir (anne babası hekim, mühendis ve büyük arazi sahibi olan ve düzenli geliri olan), %38 orta gelir (öğretmen ve düşük maaşlı memur ve maaşlı işçi) %38 (düşük ücretli işçi, düşük gelirli çiftçi ve vasıfsız) de alt gelir grubunda görünmektedir (figür 3).

Mehmet Sağlam Figür 1: Kadın-erkeklerin ilkokulu okudukları yer yüzdeleri 177 Figür 2: Anne-babaların eğitim düzey yüzdesi

1980 Dönemi İlkokul Öğrencilerinin Okullardaki Resmi Tören Algıları 178 Figür 3: Anne-baba (1980 ler) ve görüşülen kişilerin (bugün ki) gelir seviye yüzdeleri İlkokul Öğrencilerinin Anlatılarında Okuldaki Resmi Törenler 1980 döneminde ilkokulu okuyanlar okuldaki resmi törenlerle ilgili pek çok şeyi hatırlamaktadırlar. Anlatılarında öğrenciler, resmi törenler arasında en çok 23 Nisan Çocuk Bayramı nı hatırlamaktadırlar. Elbette 10 Kasım Atatürk ü anma, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerini de hatırladıklarını söyleyenler var ancak görüştüğüm kişilerin tamamı 23 Nisan Çocuk Bayramı nı hatırladığını belirtmektedir. Törenlerde görev almış olmaları ve törenlerin hazırlık süreçlerinde rol almaları, çocuk bayramı (kendi bayramları) olarak görmeleri, törenlerde giymiş oldukları yeni ve farklı kıyafetler, törenlerin milli duygularına hitap etmiş olması ve tören esnasında bazı ünlü birilerinin okullarını ziyaret etmeleri öğrencilerin 23 Nisan Bayramı ve diğer bazı törenleri hatırlamalarını sağlamaktadır. Törenlerin hatırlanmasında şehir veya köyde okumalarının, ailelerinin eğitim ve gelir düzeylerinin etkisinin ne olduğu çok açık değildir. Fakat törenlerde öğrencilerin görev almış oldukları oyunlarda, yarışmalarda ve törenler esnasında giymiş oldukları kıyafetlerde nerede ilkokulu okuduklarının ve ailelerinin gelir düzeyinin kısmen etkisini gözlemlemek mümkündür. Törenlerde Görev Alma: Hem kentlerde hem de köylerde ilkokulu okuyanlar 23 Nisan törenlerini hatırlarken törenler esnasında almış oldukları görevler ve

Mehmet Sağlam okumuş oldukları şiirlere vurgu yapmaktadırlar. Örneğin, ilkokulu şehirlerde okuyan ve 23 Nisan törenlerinde görev almış olan Derya Aksüt ve Turan Bölükçe bu törenleri şu şekilde anılaştırmaktadır. Derya Aksüt: Her 23 Nisan a muhakkak katılırdım ve gerçekten de böyle iyi bir rolde katılırdım. İşte mesela İtalyan kızı oldum bir tanesinde, bir tanesinde Polyana oldum. O yüzden de hepsinin fotoğrafları falan vardır, yani babam gelip çekerdi. Makyaj falan yapıyorduk falan, güzeldi yani 23 Nisan ları hiç unutmam. Turan Bölükçe: Hatırlıyorum çünkü hemen hemen ilkokul hayatım boyunca her 23 Nisan da ya da 10 Kasım da mutlaka benim bir görevim olurdu. Ailemde okulla çok ilişkili olduğu için ve biraz da göreceli olarak okulda başarılı bir öğrenci olduğum düşünüldüğü için mutlaka bir şiir okurdum ya da o günün anlamını anlatan bir yazı okurdum. Eğer öğrenci herhangi bir etkinlikte yer aldıysa bu o görevi anılaştırmasını kolaylaştırmaktadır. Köyde ilkokulu okuyan Aykut Mert Kuş ve Gülcan Boy un anlatıları bunu desteklemektedir. Aykut Mert Kuş: Okuldaki bayram ve tören kutlamalarından aklımda kalan kendim de görev aldığım için korodaydım, şarkı söylerdik. O yani sadece aklımda o kaldı başka. Gülcan Boy: 23 Nisan ı hatırlıyorum. 23 Nisan ı çok seviyordum. Çünkü öğretmen bizi görevlendiriyordu. 23 Nisan yani duygulanıyorsun, şiir okuyorsun. Öğretmen bize şiir okuyacaksın diyordu, hepimizi sıraya koyuyordu. Şiir veriyordu, şiirlerimiz okunuyordu. Köylüler 7 geliyordu, çocuklarını izliyordu, biz de orda şiir okurken yani orasını hatırlıyorum. Şehirde ilkokulu okuyan Özay Öztürk, Şeyda Ayhan ve Ayşe Zor Duran törenlerde katılımcı olmalarının törenleri anımsamalarındaki rolünü şu şekilde kurgulamaktadırlar. Özay Öztürk: En çok 23 Nisan etkilerdi çünkü onlarda katılımcı oluyorduk, etkinliklerimiz oluyordu. İşte mesela konuşmalar yapabiliyorduk, şiir okuyabiliyorduk veya oyunlarımız oluyordu. En çok onlar etkilerdi beni. Şeyda Ayhan: Bir önemi de benim için öğretmen bana hemen bütün şeylerde görev verirdi. Özel günlerde görev verirdi, ben şiir okurdum. Onun için önemliydi benim için. Ayşe Zor Duran: En net hatırladığım zannederim 29 Ekim ve 23 Nisan. Belki de en çok bunlarda aktif olduğumuz içindir. Bir kerede 23 Nisan da halen bazen yapılan Milli Eğitim Bakanlığı birimini ziyaret ettiğimizi hatırlıyorum sınıfça. 179 Törenlerde Milli Duygular: Anlatılarda, fazla olmamakla beraber birkaç öğrenci törenlerdeki milli 8 değerleri yansıtan oyun ve etkinliklerden etkilendiklerini ifade etmektedirler. Ayhan Sağ, Şeyda Ayhan ve Musa Erdoğan ın anlatıları bunlara örnek teşkil edebilir. Ayhan Sağ: En çok Cumhuriyet Bayramı törenleri etkilemiştir beni. Yani orda daha disipline ve

1980 Dönemi İlkokul Öğrencilerinin Okullardaki Resmi Tören Algıları ülkeyi ilgilendiren bir bayram olduğundandır herhalde ki Cumhuriyet Bayramı ve ondan sonra da Atatürk ün ölümünü. Şeyda Ayhan: Beni milli duygular çok etkiliyor, yani ülkemi çok seviyorum. Tabi ki çok önemliydi benim için o törenler. Musa Erdoğan: Bayrak çekme, bayrağı indirmek en büyük hayallerimizden birisiydi. Öğretmen keşke bana görev verse de tabi çok saygılı bir şekilde, sadece parmak kaldırırdık tabi de. Bayrağı gönlere çekme veya işte bayrağı indirme gibi törenlerde çok istekli olurduk. Çoğu zaman bayrak direğinin o makarası, hatırladıklarımdan bir tanesi, makarası takılırdı, bu iş için profesyonel tırmanıcı olan arkadaşlar vardı. Hemen onlar seve seve tırmanır ve o makaradan kayan ipi tekrar yerine oturturdu filan. Onları hatırlarım. 180 Ünlü Birilerinin Okul Ziyareti: Ünlü birilerinin okulu ziyaret etmeleri törenlerin hatırlanmasında etkili olabilmektedir. Dilek Öztürk ve Kaya Ordulu nun anlatıları bu duruma örnek verilebilir. Dilek Öztürk: Bayram kutlamaları ve törenleri bizim Aksaray da bir stat vardır, stat orda olurdu. Ben zaten bandodaydım, bando takımındaydım. Benim aklımda kalan tek bir şey, yani bizim okula çok önemli bir insan gelecekti, büyüklerden birisi ve ben çok alt sınıflarda olmama rağmen işte andımızı okutmam için öğretmen beni seçmişti. Onu hatırlıyorum çok net ama diğerleri genel işte bayram kutlamaları olurdu stadyumda. Kaya Ordulu: Yine önemli kimseler geldiğinde okul olarak toplanıp, seçilip, oraya götürüldüğümüzü hatırlıyorum bunlar tabi şey bayram vesilesi değil ama mesela Turgut Özal ın ziyaretiydi, şuydu buydu bu gibi durumlarda, bu kadar. 23 Nisan Çocuk Bayramı: Dönemin pek çok ilkokul öğrencisi 23 Nisan törenlerini kendi bayramları 9 olduğu için anımsadıklarını ve bu bayramlarda sınıflarını süslediklerini ve ailelerinin kendilerini izlemeye geldiklerini ve bu yüzden çok mutlu olduklarını belirtmektedirler. Köyde ilkokulu okuyan Gözde Öksüz ve şehirde ilkokulu okuyan Özgür Özkan, Kenan Coşkun ve Aliye Parmaksız 23 Nisan törenlerini kendi bayramları olduğu ve ailelerinin kendilerini törenler esnasında izledikleri için çok sevdiklerini söylemektedirler. Gözde Öksüz. 23 Nisan ı çok severdik. Heyecanla sınıfımızı süsleyelim, çiçekler götürürdük, değişik şeyler götürürdük, bayramlarda şiir okurduk, 23 Nisan ı çok severdik, çok mutlu olurduk. Çocuklarla ilgili olduğu için çocuk bayramı diyorduk, onun için iyi oluyordu. Sonay Yol: Valla çocukken evet 23 Nisan etkilerdi. O dönemde hani çocuktuk, bizim bayramımız diye algılanırdı o yüzden herhalde Özkan Özgür: 23 Nisan tabi bize ait olduğu için veya çocuklara yönelik olduğu için onun özel bir farkı vardı. Onlar

Mehmet Sağlam daha bir farklı işleniyordu bizde veya büyük, farklı bir gözle bekleniyordu. Yarışmalar yapılıyordu, şiir yarışması, belirli oyunlar oynanıyordu. O şekli aklımda kaldı. Kenan Coşkun: Tabi ki en çok o zaman 23 Nisan bizim için, çocuklar için olduğu için daha çok ağır basardı. Daha çok süsleme yapardık, işte resimler yapardık, kendimiz gramofon kağıtları alır işte süs yapardık. Hazır süsler çok azdı. Aliye Parmaksız: Bayram gibiydi, gerçekten çocuk bayramı gibi hissediyorduk. Aileler geliyordu, izliyordu, farklı bir şeydi onu iyi hatırlıyorum. Başka hani 19 Mayıs falan kutluyor muyduk hiç hatırlamıyorum da 23 Nisan ı net hatırlıyorum yani. 10 Kasım Atatürk ü Anma: 23 Nisan törenlerinden sonra en çok hatırlanan törenler 10 Kasım Atatürk ü anma 10 törenleridir. Bu törenleri hatırlayanlar daha çok o günkü hüzünlü atmosferden söz etmekte ve törenler esnasında çok fazla etkilendiklerini belirtmektedirler. Öğrenciler tören anlarını anılaştırırlarken duygularını gizleyememekteydiler. Törenler sisteme özgü değerleri 11 öğrencilere aktarmada (indoctrine) başarılı görünmektedir. Vildan Asur ve Ayhan Sağ, Seyhan Öztürk ve Aliye Parmaksız ın 10 Kasım törenleri ile ilgili anlatıları bu durumu gösteren anlatılardır. Vildan Asur: Törenleri hatırlıyorum işte 10 Kasım ı çok iyi hatırlarım. 10 Kasım da ağladığımı çok iyi hatırlıyorum ve her 10 Kasım da ağlardım yani Atatürk öldü diye. O zamanki öğretmenimiz de demek ki öyle bir aşılamış ki, onu çok severdim ben. Sanki birini tanıyorsun, hani seviyorsun ölüyor ya, öyle bir şeydi yani. Atatürk öldü falan dediği zaman içimiz titrerdi, bilmiyorum öyle yetişmiştik işte. Onu çok iyi hatırlıyorum. Ayhan Sağ 10 Kasım törenlerini şu şekilde hatıralaştırmaktadır. Atatürk ün ölümünü Kasım 10 Kasım Bayramı nda sirenler çalardı, çocuktuk çok etkilenirdik. Seyhan Öztürk: 10 Kasımlar biraz daha şey kaldı kafamda biraz daha neşesiz, daha çok anma töreni şeklinde yapılan, müdür ve birtakım arkadaşlarımızın okuduğu şiirlerle desteklenen törenlerdi. Aliye Parmaksız: İşte 10 Kasımlarda tabi bayrak iniyordu yarıya onu çok etkileniyorduk ondan, onu hatırlıyorum. 181 Bazen ilkokul öğrencileri 10 Kasım Atatürk ü anma törenleriyle diğer 23 Nisan gibi bayram törenleri arasındaki farkı görmekte zorlanabilmektedirler. Buna ilişkin yaşamış oldukları örnekler onların bu törenleri anımsamalarını kolaylaştırmaktadır. Bu farkı bilmedikleri için öğretmenleri tarafından cezalandırılan Aykut Ay o anki yaşadıklarını şu ifadelerle anılaştırmaktadır. Bir de o günlere ilişkin şöyle bir anım vardır. 10 Kasım da da diğer milli günlerde olduğu gibi şiir okurduk. Yani 10 Kasım ında o anlamda diğer Cumhuriyet Bayramı ya da 23 Nisan sonra gelen Çocuk Bayramı gibi bayramlardan öğrenciler arasında çok bir farkı yoktu. Herkes işte bir şiir

1980 Dönemi İlkokul Öğrencilerinin Okullardaki Resmi Tören Algıları ezberler, çıkar okurdu ve biz öğrenciler olarak dolayısıyla o günleri demek ki birbirinden çok ayırt edememişiz. 10 Kasım da öğretmenimiz 10 Kasım a ilişkin sorular sorduğunda biz o günü de bayram olduğunu zannetmiştik ve topluca dayak yemiştik böyle bir şeyi hatırlıyorum. 182 Törenlerde Sergilenen Oyunlar/Etkinlikler ve Giyilen Kıyafetlerde Farklılaşma: Her ne kadar dönemin ilkokul öğrencilerinin okumuş oldukları yerin şehir ya da köy olması, ailelerinin gelir ve eğitim düzeyleri törenleri hatırlamalarında belirleyici olmasalar da törenler esnasında görev almış oldukları oyunlar (özellikle piyes, gösteri yarış gibi bazı etkinliklerde) ve giymiş oldukları kıyafetlerle ilgili anlatıların farklılaşmasında kısmen belirleyici görünmektedirler. Öğrencilerin törenlerde göstermiş oldukları etkinlikler şehir ve köylerde ilkokulu okumalarına bağlı olarak değişmektedir. Aynı farklılık bazen çocukların törenlerde giymiş oldukları kıyafetlerde de görülebilmektedir. Gelir düzeyi düşük aile çocukları tarafından törenlerde giyilen kıyafetler daha çok mevcut olanaklar çerçevesinde (şalvar vs gibi) temin edilebilen kıyafetlerken, gelir düzeyi orta ve üst gruba ait olan çocukların giydiği kıyafetler aileler tarafından satın alınan etkinliklere uygun kıyafetlerden oluşmaktadır. Öğrencilerin, tören etkinliklerinde sergiledikleri oyunlar ve giymiş oldukları kıyafetler hem onların törenlere özgü hatıralarını zenginleştirmekte hem de ilkokulu köy ya da şehirde okumalarına bağlı olarak farklılaştırmaktadır. Köylerde ilkokulu okuyanlar törenler esnasında yumurta, yoğurt ve çuval içinde yürüyüş yarışı gibi oyunlar sergilerlerken şehirlerde okuyanlar daha fazla araç gereç gerektiren karmaşık oyun örneklerini sergilemektedirler. Köyde ilkokulu okuyan Aykut Mert Kuş, Mahir Özyurt ve Gülcan Boy törenlerde düzenlenen yarışmaları söyle vurgulamaktadır. Aykut Mert Kuş: 23 Nisan da özellikle değişik yarışmalar yapılırdı. Çuvalın içerisinde yürüyüş yarışması, kaşıkla yumurta kızlara yaptırırlardı yumurta taşımak, ondan sonra büyük bir leğenin içerisine şey yaparlardı, yoğurt doldurur, ayran yaparlardı ve içerisine parayı şey yaparlardı atarlardı, karıştırırlardı, kafanı sokarak parayı ağzınla bulma yarışması yapılırdı. Mahir Özyurt: Bu arda bir kısım oyunlar icra edilirdi. Tabağın içerisine yoğurt koyalardı, yoğurdun içerisine bir tane madeni para koyarlardı. Kim işte onu elleri arkada olarak böyle bulacak ilk önce? Tabi onu bulabilmesi için ağzını, burnunu yoğurda tabağına batırması lazım. Biraz da komik duruma da düşüyor. Bu oluyordu mesela hatırladığım oyunlarda. Mesela bisküvi yeme oyunu vardı. Nasıl oluyor bisküvi yeme? 20 tane bisküvi getiriyor ve yahut ta

Mehmet Sağlam 10 tane. Kim bunları hızlıca yiyip ıslık çalacak? İşte hızlıca yiyip hışşşt mesela sesini çıkarttığı zaman o yarışmayı kazanmış oluyordu. İşte çuval giyip, onunla böyle zıplayarak yürüme hatırlayabildiğim oyunlardan. Gülcan Boy: Yarışmalar düzenlerdik. Mesela iğne yarışması oluyordu, yumurta yarışması oluyordu. Şehirde ilkokulu okuyan Ercan Özçelik, Kaya Ordulu ve köyde okumasına rağmen ailesi üst gelir grubunda ait olan Musa Bıkmaz törenlerde almış oldukları görev ve giydikleri kıyafetlerin kendileri için önemini şöyle anılaştırmaktadır. 12 Ercan Özçelik: Ben örneğin 23 Nisan Bayramına yeniçeri kılığında girmiştim. Ailemle danışarak, işte alabilir miyiz, yapabilir miyiz? Çünkü dışarıdan elbise tedariki gerekiyordu orijinaline yakın. Ne bileyim aksesuar, okulun bazı şeyleri vardı, onları devamlı bir öğrencilere giydirilirdi. Kaya Ordulu: Çünkü o kıyafetler, bando kıyafetleri öğrencilerin tabi ki o yaşta çok hoşuna giderdi. Okulda toplanılırdı, sıraya girilirdi, marşlar çalınarak Çanakkale nin ana meydanına gidilir, geçit törenine katılırdı. Musa Bıkmaz: Örneğin, 23 Nisan için bize kıyafetler alınırdı. Şimdi alınıyor mu bilmiyorum. Okullar 23 Nisan törenler için çocuklara kıyafet alırdı insanlar, çoğunluk alırdı. O kıyafetlerimizi giyer giderdik, böyle kısa pantolonlar, güzel işte cicili kıyafetler ve hoşumuza giderdi. Yani oradaki herkes farklı farklı bir şey giyinmiş olurdu. 183 Ancak, şehirde okula giden ve ailelerinin gelir düzeyi düşük olan Vildan Asur ve Kader Yorulmaz 23 Nisan törenlerinde giymiş oldukları kıyafetin onların üzerindeki etkisi ve törenleri hatırlamalarındaki rolünü şöyle anılaştırmaktadırlar. 23 Nisan da özellikle kıyafet şeyi yoktu o zaman. Böyle hani herkes aynı kıyafeti giymezdi ve çocuklara anne, babalar yaptırırdı kıyafeti. En çok gelinlik giymek istemiştim. Gelinlik giymeydim. Annem bana şey yaptırmıştı, kırmızı şalvar yaptırmıştı. Hatta kardeşim küçüktü ama ona da yaptırdıydı. Ona sarı yaptırdı bana da kırmızı yaptırmıştı. Böyle kenarları simli, çok güzeldi ama o zaman o kadar güzel ki senin de kıyafetin var ya. Kıyafet çok önemliydi yani. Onunla böyle geçerdik işte valinin önünde geçiyorsunuz, sağ tarafa dönen. Siz öne dönün sağ taraftakiler valiye dönecek öyle bir kural vardı. Çocukluk ya bizim önemli olan üstümüze, başımıza bakmak. Yeni kıyafetler alınmış, çoraplar, ayakkabılar yeni en çok onu severdik yani. Vali, bayram, tören pek umurumuzda olmazdı açığı. Kader Yorulmaz: 23 Nisanlar bizleri çok etkilerdi. Çünkü o zaman özel yöresel kıyafetler falan giyiyorduk ya o yüzden dolayı. Kendimi de babaannem bana şalvar dikmişti, çok hoşuma giderdi. 23 Nisanları da çok severdim.

1980 Dönemi İlkokul Öğrencilerinin Okullardaki Resmi Tören Algıları Kısacası, öğrencilerin ailelerinin gelir düzeyi onlara törenler esnasında sağlanabilecek kıyafetlerin çeşitliliğinin sınırını da belirlemektedir. Ancak, törenlerde kendilerine yeni kıyafetler alınan çocuklar o törenleri daha heyecanlı bir şekilde anımsamakta ve aktarmaktadırlar. Gelir düzeyi düşük olan çocuklar kıyafetten çok performans göstermiş oldukları etkinlikleri vurgulamaktadırlar. 184 Okuldaki Törenleri Olumsuz Anılaştırma: Dönemin öğrencileri çoğunlukla bayramları olumlu ifadelerle anımsarlarken dört kişi bayram ve onun hazırlık sürecinin çocuklar için yorucu ve eziyete dönüştüğünü anımsamaktadır. İlçede ilkokulu okuyan Murat Gül onlardan birisidir. Okul bayramları, okullarda hazırlık oluyordu. Yürümeler falan, yürüyüşler aslında öğrenciyi bıktırıyordu. Bir hafta, iki hafta hazırlıklar yapılıyordu. Öğrenciler yollarda, sokakta, toprakta yürüyüş yaptırılıyordu, bayrama hazırlanılıyordu. Aslında sevilmiş gibi falan değil de öğrenciye bir eziyet oluyordu. Kaya ordulu törenlerde soğuk havalarda flüt çalmakta zorluk çektiğini anlatmaktadır. Yani 23 Nisan da da yapılırdı veya 29 Ekim de bunların hepsinde olurdu. Hatta şu yüzden biliyorum zaman, zaman havanın soğuk olduğu zamanlar vardı. O yüzden yılda bir kere katılan hani değil muhtemelen bütün milli bayramlarda bu gerçekleşiyordu. Hatta şey eğer sizin için önemli mi bilmiyorum ama dediğim gibi soğuk havalar bazen sıkıntı yaratırdı açıkçası. Neyse ki boğazlı bir iç, beyaz şeyimiz olduğunu da hatırlıyorum. Evet, ellerimizin üşüdüğünü, enstrümanları zorlandığımızı hatırlıyorum özellikle mesela flütçüler için. Nil Nazlı: 23 Nisan törenleri ilkokuldayken tabi çok özeldi. Günler öncesinden çalışırdık. Hatta bir tanesinde ben kendi arkadaşlarımı çalıştırarak, hazırlamıştım. Çok güzel günler olurdu ama hava bozuk olursa, işte bütün emeklerimizin boşa gittiği, hezimete uğradığımız olurdu. Gönül Özçelik: 23 Nisan da, 23 Nisanları hiç unutmuyorum. İki sefer ama hepsinde de yağmur yağmıştı. Bizim büyük bir alan vardı okul içinde her seferinde de oraya hücum ederdik. Yağmur yağdığı için bütün törenler orada yapılırdı. Özetlemek gerekirse, öncelikle törenlerde görev alma ve aktif bir şekilde tören hazırlama sürecinde bulunma törenlerin anılara dönüşmesinde önemli bir yere sahiptir. Törenlerde yer almanın yanı sıra 23 Nisan Çocuk Bayramı nın kendilerine ait olduğu, onlar için düzenlendiği bilincinin oluşması çocukların törenlere özgü belleklerini güçlendirmektedir. Genel anlamda çocukların törenleri anımsamalarında okudukları yer, ailelerinin eğitim ve gelir düzeylerinin belirleyiciliği pek gözlenmezken onların törenlerde sergiledikleri bir takım oyun, yarışma ve giymiş oldukları kıyafetlerde bu faktörlerinin etkisini kısmen de olsa görmek mümkündür. 23 Nisan törenlerinin yanı sıra

Mehmet Sağlam en çok hatırlanan törenlerin başında 10 Kasım Atatürk ü anma törenleridir. O törenlerde çocuklar tören atmosferinden kaynaklı hüzünlü ve mutsuz anılarını yeniden kurgulamaktadırlar. Törenleri milli duyguları canlandırdığı düşüncesiyle hem 10 Kasımlarda hem de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramlarında anımsayan öğrenciler de bulunmaktadır. Bu da bize eğitimin önemli bir parçası olan törenlerin (gizli müfredatın 13 gerçekleştirdiği gibi) onların milli duygularının oluşması ve yerleşmesi sürecinde önemli bir misyon üstlendiğini ortaya koymaktadır. SONUÇ Okuldaki resmi törenler ve dönem algısını 1980 döneminde ilkokulu okuyan çocukların anlatılarıyla sunmaya çalıştım. Bu anlatıların daha iyi anlaşılıp anlamlandırılabilmesi için dönemin istikrarsız ve karmaşık siyasi ve ekonomik durumu ve durumun sonucu olan eğitim-öğretim verilerini de kısaca vermeye çalıştım. Bilindiği gibi resmi belgelerde çocukların, ilkokuldaki törenlere özgü görüşlerine rastlamak neredeyse imkansızdır. Bu vesileyle çocukların penceresinden resmi törenlere ilişkin pratikleri belleklerinde ne şekilde yeniden kurguladıkları önemli olsa gerek. 1980 dönemi ilkokul öğrencileri, anlatılarıyla resmi törenlerle ilgili önemli veriler sunmaktadırlar. Bu veriler bize, tarihsel süreç içerisinde ilkokul öğrencilerinin eğitim pratiklerinin bir parçası olan resmi tören algılarındaki kopuş ve devamlılıkları sunmakta ve bu kopuş ve devamlılığı görmemizi sağlamaktadır. Bu kopuş ve devamlılığı çocukların kendi ifadelerinde gözlemleyebilmek, onları tarih ve eğitim çalışmalarının hem öznesi hem de kaynağı konumuna getirmektedir. 185 Anlatılardaki veriler çocukların ilkokula gittikleri yer, ailelerinin eğitim ve gelir düzeyi hesaba katılarak irdelendiğinde önemli bir takım çıkarımlarda bulunabilme imkanı doğmaktadır. Öncelikle çocukların törenleri anımsamalarında ne okudukları yer ne de ailelerinin eğitim ve gelir düzeyleri belirleyici görünmektedir. Görüşme yaptığım herkes törenleri hatırlamaktadır. Bunların başında da 23 Nisan ve kısmen de 10 Kasım törenleri gelmektedir. Törenlerde, özellikle 23 Nisan törenlerinde, görev alma ve hazırlık süreçlerinde rol alma, bu törenleri kendi bayramları olarak görme, törenlerde giymiş oldukları kıyafetler, törenlerin milli duygulara hitap etmesi ve bazı ünlülerin törenlerde okulları ziyaret etmeleri, törenlerin çocukların belleklerinde yer edinmesinde önemli bir yere sahiptir. Her ne kadar çocukların nerede ilkokula gittikleri ve ailelerin eğitim ve gelir düzeyleri törenlerin hatırlanmasında etkili görünmese de okula gitmiş oldukları yerin şehir ya da köy olması ve ailelerinin gelir ve eğitim düzeylerinin farklılığı

1980 Dönemi İlkokul Öğrencilerinin Okullardaki Resmi Tören Algıları onların törenler esnasındaki görevleri ve giymiş oldukları kıyafetlerinin farklılaşmasında etkili olmaktadır. 23 Nisan törenlerinde köylerdeki çocuklar yumurta ve yoğurt yarışı tarzı etkinliklerle yeteneklerini ortaya koyarlarken şehirlerdeki çocuklar tiyatro gibi daha fazla araç gereç gerektiren etkinlikleri sergilemektedirler. Aynı farklılığı kıyafetlerde görmekteyiz. Köy ve şehirlerdeki gelir düzeyi düşük olan ailelerin çocukları törenlerde ya mevcut kıyafetlerini ya da kendi annelerinin dikebildiği şalvar gibi kıyafetleri giymektedirler. Oysa özellikle şehirlerde gelir düzeyi orta ve üst olan ailelerin çocukları törenler için özel hazırlıklar yapabilmekte ve yeni kıyafetler satın alabilmektedirler. Kısacası burada ailelerin ikamet ettikleri yer ve gelir düzeyleri çocukların anlatılarını içerik açısından farklılaştırabilmektedir. DİPNOTLAR 1 Bu çalışma kısmen 13. Sosyal Bilimler Kongresi nde sunuldu. 186 2 Farklı kuşakların çocukluklarının hatırlayış biçimlerine ilişkin sorular öneren pek çok otobiyografi incelemesi de bulunmaktadır. Bkz. Sommerville, C. J. Bibliographic Note: Toward a History of Childhood and Youth, Journal of Interdisciplinary History, Vol. 3. No. 2: 441, 1972. 3 Her ne kadar anlatıların şekillenmesinde toplumsal ve ekonomik faktörlerin önemi yadsınamayacak düzeyde ise de bazen çocukların de ailelerinden bağımsız tecrübelerinin olabileceği ve bu tecrübeleri de öznesi oldukları bilinmektedir. Bkz. Semerci P. U. vd. Eşitsiz Bir Toplumda Çocukluk. Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2012. 4 Alison James ve Alan Prout a göre Çocuklar kendilerinin, etraflarındakilerinin ve içinde bulundukları toplumların yaşamlarının inşasında aktif bir şekilde yer alırlar. Bkz. Wall, J. Can Democracy Represent Children? Toward a Politics of Difference, Rutgers University, SAGE, USA. ss. 90. 2011. 5 Sözlü tarihin eleştirel yönü, eğitim sosyolojisi/eleştirel pedagoji gibi okulları hem tarihsel bağlamda hem de egemen toplumu karakterize eden toplumsal ve siyasi durumu ortaya koyar. Bkz. Mclaren, P. Life in Schools: An Introduction to Critical Pedagogy in the Foundations of Education. Newyork: 1994. 159 6 Öztürkmen e göre son yıllarda sözlü tarih çalışmalarında anlatı metnine daha çok yer ayrıldığı, ve metnin yorumlanmasının görece olarak daha

Mehmet Sağlam tutulduğu gözlemlenebilir. Diğer bir deyişle, hakim olan yaklaşım daha çok geçmişe ait sözlü anlatıları bugünkü okura yazıyla sunmak ve değerlendirmeyi okurun kendisine bırakmak şeklinde gelişmiştir. Bkz. Öztürkmen, A. Sözlü tarih: Yeni bir disiplinin cazibesi. Toplum ve Bilim, 91: 119-120. 2002. 7 Öğrenci velilerinin törenler esnasında görev alan çocuklarını izlemeleri çocukların törenlerle ilgili yaşadıklarını anımsamalarını kolaylaştırmaktadır. Eğer bu durum köylerde gerçekleşiyorsa hem veliler hem de çocuklar için daha fazla önem arz etmektedir. Çünkü bu törenler kırsalda bir tür orada gerçekleştirilen önemli bir sosyal ve kültürel etkinlik olarak ta belleklerde yer edinebilmektedir. Bkz. Sağlam, M. The Official School Ceremonies in the Narratives of the Primary School Students in the 1970s Turkey, Journal of Education and Future, Vol: 2, 2012, ss. 131. Bu bize resmi törenlerde ortaya konulan etkinliklerin öğrencilerin şehir veya köyde okumalarına bağlı olarak değişkenlik gösterdiğini ve bu durumun tarihsel süreç içerisinde devamlılık arz ettiğini göstermektedir. 8 Eğitimin ideolojik işlevi çoğu zaman dolaylı olarak karşımıza çıkar. Eğitim sisteminin kademeleri hiyerarşik toplumsal yapının ihtiyaç ve isteklerine uygun özelliklerin geliştirildiği, becerilerin kazandırıldığı bir alan olarak tasarlanır. Okullarda iyi vatandaş olmak için gereken uygun davranışların, tutumların, değerlerin kazandırılma süreci irdelendiğinde ideolojik aktarımın çok erken yaşlarda, daha çok ilkokul hatta okul öncesi eğitim döneminde başladığı görülebilir. Bazı dersler aracılığıyla böyle bir toplumsallaşma gerçekleştirilir. Örneğin Türkiye de ilkokulun ilk yıllarında özellikle hayat bilgisi, Türkçe, sosyal bilgiler, din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinin içeriğinde yoğun ideolojik vurgular bulunmaktadır. Bkz. Gök, F. 75 Yılda İnsan Yetiştirme Eğitim ve Devlet, Tarih Vakfı Yayınları, (1999), ss. 1-8. 187 9 Daha önceki çalışmalarda da çocukların 23 Nisan törenlerini kendi bayramları olarak görmeleri onların bu törenleri anımsamalarını kolaylaştırmaktadır. Bkz. Sağlam, M. The Official School Ceremonies in the Narratives of the Primary School Students in the 1970s Turkey, Journal of Education and Future, Vol: 2, 2012, pp. 130-131. 10 Daha önceki dönemlere özgü çalışmalar da göstermektedir ki 10 Kasım Atatürk ün ölüm yıl dönümü anma törenleri ilkokul okuyanlarını çok derinden etkilemektedir. Törenlerde gerçekleştirilen etkinlikler ve

1980 Dönemi İlkokul Öğrencilerinin Okullardaki Resmi Tören Algıları tören havası çocuklara çok yakın birilerini kaybettiklerini hissettirecek niteliktedir. Bu da okulun törenler aracılığıyla devletin ideolojik amaçlarını çocuklara aktarmada ne kadar etkili olduğunu göstermektedir. Bkz. Sağlam, M. The Official School Ceremonies in the Narratives of the Primary School Students in the 1970s Turkey, Journal of Education and Future, Vol: 2, 2012, pp. 125. 11 Bu çıkarımların dönemin egemen toplumsal değerleri, ideolojisi ve siyasi yapısıyla yakın bir ilişkisi vardır. Bu ilişkinin inşası ve meşruiyeti de okul aracılığıyla gerçekleşir. Öztan a göre ideal çocuk, vatanı kafası bilgilerle donanmış, yüreği coşkuyla çarpan, cumhuriyetçi erdemlere sahip bir vatanseverdir. Bkz. Öztan, G. G. Türkiye de Çocukluğun Politik İnşası, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2013. 188 12 1970 dönemi ilkokul öğrencileri de törenlerde giymiş oldukları yeni kıyafetlerin törenleri onlar için özel kıldığını belirtmektedirler. Bkz. Sağlam, M. The Official School Ceremonies in the Narratives of the Primary School Students in the 1970s Turkey, Journal of Education and Future, Vol: 2, 2012, pp. 126. 13 Eğitimde gizli müfredat (hidden curriculum) kültürel değerlerle, tutumların (otoriteye itaat etme, titizlik ve doyum geciktirme gibi) öğretim yapısı ve okul örgütlenmesi aracılığıyla aktarılma biçimi için kullanılan bir terimdir. Gizli müfredat, konuya dayalı açık ya da resmi müfredattan farklı bir olgudur. Bkz. Marshall, G. Sosyoloji Sözlüğü, Çev: Osman Akınhay ve Derya Kömürcü, Ankara: Bilim Sanat, 1999. ss, 171-172. Açık müfredatın eksik bıraktığı yerleri tamamlayan, bilgi ve değerleri ayrıntılı bir şekilde incelten, egemen sisteme toplumsallaşmayı derinleştiren resmi olmayan müfredattır. İnal, K. Eğitim ve İdeoloji, İstanbul: Kalkedon, 2008. ss, 129-130. KAYNAKÇA Ahmad, F. (2006). Bir Kimlik Peşinde Türkiye. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. Ariés, P. (2000). Education and the Concept of Childhood. In P. S. Fass ve M. A. Mason (Eds.), Childhood in America, New York, New York University Press. 283-285. Boratav, K. (2005). Türkiye İktisat Tarihi 1908-2002. Ankara: İmge Kitabevi.