ORUÇ KEFARETİNİN DAYANDlGI HADİSLERİN TAHLiLi



Benzer belgeler
Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI)

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

İÇİNDEKİLER. G r 17 I. YÖNTEM ve KONUNUN SINIRLANDIRILMASI 17 II. TERMİNOLOJİ 23

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

İÇİNDEKİLER KISALTMALAR...10 ÖNSÖZ...12 GİRİŞ...16 I- İSRÂ VE MİRAÇ KELİMELERİNİN MANALARI...16 II- TARİH BOYUNCA MİRAÇ TASAVVURLARI...18 A.

Türkçeye Tercüme Edilen Hadis Kitaplarında Geçen Zayıf Hadislerin Numaraları

Teravih Namazı - Gizli ilimler Sitesi

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? Muhammed Salih el-muneccid

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

Rahmet Ayı RAMAZAN Pazar, 07 Haziran :17

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

KADINA ARKADAN YANAŞMANIN HÜKMÜ

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Oruç Keffâreti. Bir Beşerî Teşrî Faaliyeti:

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Selamın Veriliş Şekli: Selam verildiği zaman daha güzeliyle veya aynısıyla karşılık vermek gerekmektedir. Allah

Spor (Asr-ı Saadette) Prof.Dr. Vecdi AKYÜZ

Abdest alırken kep ve şapka veya kufiyenin üzerini mesh etmenin hükmü. Muhammed Salih el-muneccid

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Günümüz Fıkıh Problemleri

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI

Hadis Istılahları. ADL: Râvînin hadîsi bozmadan rivâyet eden dürüst bir müslüman olması. AHZ: Bir şeyhden hadîs almak.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

3 Her çocuk Müslüman do ar.

ORUCU BOZUP HEM KAZA HEM DE KEFFÂRETİ GEREKTİREN ŞEYLER

Kadınların Dövülmesi. Konusuna Farklı Bir Bakış. (Nisa [4] 34)

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

HADİS DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI HADİS DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Üstadımızın mezkûr beyanında, Kur'an ın her ayetinin üç hükmü içine aldığı belirtilmiştir. Bu hükümler şunlardır:

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

Kadın ve Yönetim Hakkı

NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ. Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid. Terceme edenler. Muhammed Şahin. Tetkik edenler Ümmü Nebil

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir?

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

14. BÖLÜMÜN DİPNOTLARI

HADİS RİVAYETİNDE BİRLEŞİK YAPILAR: BİR RİVAYET DÖRT HADİS

Birinci İtiraz: Cevap:

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

لا حرج من قضاء رمضان ا صف ا اk من شعبان

İSLÂM DA CEZA SİSTEMİ HATA İLE ÖLDÜRME

Bir kesim kadın erkeğe imamlık yapabileceğini iddia ediyorlar ve buna da delil olarak:

İLH107 HADİS TARİHİ VE USULÜ (ARAPÇA)

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

EY İMAN EDENLER! Allah ın emrine uygun yaşayın

Hoşafçı, galiba aramızdaki ihtilafın, Allah tan başka hiç kimsenin adı önüne ya nida edatının konulmayacağıyla ilgili olduğunu zannetmektedir.

Zilhicce Ayının İlk On Günü Çarşamba, 11 Kasım :28

KUR AN ve SAHÂBE SEMPOZYUMU

6. SINIF DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÜNİTE:1 KONU: DEĞERLENDİRME SORU VE CEVAPLARI

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Terceme : Muhammed Şahin

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Ö zürsüz oruç tutmayan kimseye kaza gerekir mi? Muhammed b. Salih el-useymîn

FIKIH KÖŞESİ YAZILARI Zekât ve Fitre Müslümanlar zekât ve fitrelerini şahıslardan ziyade kuruluşa verebilir mi? Zekât ve Fitre ibadetleri, sosyal

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-2 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER KAYNUKAOĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

Yazar= Soner DUMAN. Soru:

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

Dînî yükümlülük bakımından orucun kısımları. Muhammed b. Salih el-useymîn

İşin Başı İslam, Direği Namaz, Zirvesi Cihaddır Perşembe, 17 Mayıs :08

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-4 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER NADİROĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

HADİS TARİHİ VE USULÜ

Abdestte başı mesh etmenin şekli

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Kadınların Savaş ve Sağlıkla İlgili Hizmetleri

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

CİHADA DENKTİR Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki hac ve umredir Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hac ve umredir.

İsimleri ilk önce Berre idi, Zatı saadetleri ile evlendikten sonra ismini değiştirip Meymune koydular.

Fıkıh Soruları Ramazan Bayramı Fitre ve zekâtlar bayram bittikten sonra da verilebilir mi?

Soru: Kimlerin fitre vermesi gerekir? Hangi ürünlerden verilebilir?

KAMU PERSONEL SEÇME SINAVI ÖĞRETMENLİK ALAN BİLGİSİ TESTİ DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ TG 6 ÖABT DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

ŞABAN'IN 30. GECESİ HİLAL GÖRÜLMEDİĞİ ZAMAN (NE YAPILIR?)

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Yard.Doç. Aralık 2000 İstanbul Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. Doktora Ekim 1998 M.Ü.S.B. E. Temel İslam Bilimleri Hadis Anabilim Dalı

02- Sevde binti Zem'a el-amiriye (Sevde binti Zama) Meydan Larousse C.11, s.22

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

Terceme : Muhammed Şahin

KAZA, KEFFARET, FİDYE, ISKAT-I SAVM 2 1) Kazaya kalan ramazan oruçları nasıl tutulmalıdır? ) Bozulan vacip ve nafile oruçların kazası gerekir

Faiz Parasıyla Yapılan Evde Namazın Hükmü

TARİHTE İSLAM BİLİM GELENEĞİ

Tesbih çekmenin faziletleri ve bunun kaynaklarını bana söyleyebilir misin? Hz. Resulullah'ın

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır.

HADİS ARAŞTIRMA METODU

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

Transkript:

EKEV AKADEMİ DERCİSİ Yıl: 9 Sayı: 23 (Bahar 2005)------ 35 ORUÇ KEFARETİNİN DAYANDlGI HADİSLERİN TAHLiLi Abdullah ÇOLAK(*) Özet Ramazan ayında oruç tutmak, şartlarını taşıyan her müslümana farzdır. Sünnet'te başlanmış bir Ramazan orucunu, hiçbir makul ve haklı bir sebep yokken, bilerek ve isteyerek bozmak ağır bir günah kabul edilmiştir. Böyle kimseler için oruç bovnanın kefareti; ya köle azat etmek, ya iki ay ara vermeden oruç tutmak veya altmış yoksulun doyuru/ması olarak belirlenmiştir. Oruç bozmanın müeyyidesi Sünnet'le sabittir. Konuyla ilgili hadfs/er, başta Buhiirt ve Müslim olmak üzere pek çok ni.uhaddis otorite tarafindan "nıerfu" ve "sahih" olarak; Hz. Aişe ve Ebu Hureyre'den rivayet edilmiştir. Bu hadisler, sınırlı sayıda tabiln alimi dışında, çoğunluk müçtehit/ere göre oruç kefaretine delil kabul edilmiştir. Konuya delil teşkil eden hadfsler, senet ve metin açısından değerlendirildiğinde, bu hadislerin sahih olup; zıhar kefaretine değil, oruç kefaretine delil oldukları anlaşılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Oruç, Oruç Kefareti, Ramazan, Kefaret, Hadis. Analysis of the Haditheson Which Fasting Atanement is Based Abstract Fasting in Ramadan is compu/sory (jardh)jor every Muslim who has required qualifications. Traditionally, quitting fasting wil/ingly and consciously in Ramadan without any reasonable justification is considered a major sin. For such people, the atanement (kejareh) is fixed as either freeing a slave or fasting for two months uninterruptedly or providing meal to sixty poor people. The sanctionjor quitting jasting is determined.in the Sımnalı. The haditheson this subject were report ed by a number oj hadith sc ho lar s including Bukhari and Muslim as "marfu" or "sahih" hadithes from Hz. Aisha and Abu Hurayreh. These hadithes were considered as evidence for the atanement for fasting by most Islamic law scholars exceptfor ajew tabiin scholars. When these hadithes were examined in terms oftheir reporting chains (sened) and texts, they are authentic (sahih), and provide evidence for fasting atonement, not zihar atonement. Key Words: Fasting, Fasting atonement, Ramadan, Atonement, Hadith *) Dr., İnönü Ü. İlahiyat Fak. İslam Hukuku Anabilim Dalı. (e-posta: acolak@inonu.edu.tr)

36 Dr. Abdullah ÇOLAK-------EKEV AKADEMİ DERCİSİ Giriş Dinin belirli emir ve yasaklarını ihlal eden kimsenin, hem cezalandınlması hem de Allah 'tan bağışlanma yı dilemesi maksadıyla, yükümlü tutulduğu köle azat etme, oruç tutma, fakiri doyurma ve giydirme gibi ceza özelliği bulunan, mail veya bedeni nitelikli ibadetlere kefaret denir. Günah ve hataları kapatan, onları adeta işlenınemiş hale getiren, kusurlu davranışı telafi eden kefaretl, dini bir kuralın çiğnenmesinin, toplum ve kul hakkına ilişkin sonuçlarıni değil; Allah hakkına ilişkin uhrevl sonuçlarını telafi ye, işlenen günahın Allah tarafından affedilmesini talebe yönelik bir imkan ve yükümlülüktür2. Bu itibarla kefaret, kölelerin hürriyetlerine kavuşturulması ve sosyal dayanışmanın gerçekleştirilmesi gibi çok maksatlı bir ibadet olma özelliğine sahip, uhrevi yönü ağır basan bedeni ve mali bir mükellefiyettir. İlahi Hukuka mahsus bir müeyyide olan kefaretten sadece mürninler sorumludur3. Kefareti gerektiren sebeplecin suç olmasından hareketle buna; "ibadet ile ceza arası bir fıildir." de denmişti.j4. Kefaretlerin, diğer cezalarda olduğu gibi hakimler tarafından i cra edilmemesi, yapılması gerekenin mahkeme denetiminde olmayıp şahsın kendisine bırakılması, onun cezadan çok teabbudl bir müeyyide olduğunu ortaya koymaktadır. Kef'aretlerin hukuki temeli naslardır. Fakilılerin bu konuya olan katkısı delil teşkil eden mevcut metin ve rivayetlerin değerlendirilmesi ve yorumlanması tarzında olmuştur5. Kur'an'da, bilerek yapılan yeminin bozulması6, zıhar yemini7, hataen adam öldürme8 ve ihramlının avianınası veya tıraş olması9 şeklinde dört ihlal için kefaret öngörülürken, Sünnet'te, başlanmış bir Ramazan orucunu bilerek ve mazeretsiz bozulması da kefaret sebebi olarak belirlenmiştirio. ) Rağıb el-isfaharu, Huseyn b. Muhammed, el-müfrediit fi Garlbi'/-Kur'iin, İst, 986, s.655; İbn Manzur, Ebu'l-Fadl Cemalüddin Muhammed b. Mükerrem, Lisiinü'l-Arab, Beyrut, 968. V,l48-49. 2) Yaran, Rahmi, "Kefiiret", DİA, Ankara 2002, XXV, 80. 3) Buhan,Alaudd"ınAbdülaziz b. Ahmed b. Muhammed, Keşfu'l-Esriir an Usul-i Fahri'/-İslanı el-bezdevi, Beyrut, 997, IV, 254-256; Bardakaği u, Ali, "Ceza", DİA, VII,474; Zühayli, Muhammed, en Nazariyyatiı'/- Fıkhiyye, Dımaşk, 993, s.70. 4) Buhan, Keşfu'l-Esrar, II,648, IV,254-255; Ayni, Bedruddin Ebu Muhammed Mahmud b. Ahmed, el Biniiyefi Şerhi'/-Hid/iye, b.y., 980-98, III, 326; Bilmen, Ö.Nasuhl, Hukukı İsliinıiyye ve lstılahat-ı Fıkhiyye Kanıusu, İst, 985, III, 9; Yazır, Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili, İst., ts., III, 802. 5) Yaran, XXV,80. 6) Milide 5/89. 7) Mücadele 58/2-4. 8) Nisa 4/92. Aynca bk. Cessas, Ebu Bekr Ahmed b. Ali er-razı, Ahkiimu'l-Kur'an, Beyrut 993, II, 346. 9) Bakara 2/96. 0) Semerkandi, Ebu Bekr Alaurldin Muhammed b. Ahmed, Tuhfetu'l-Fukahii, Beyrut 405, I, 34; Buhan, Keşfu'l-Esrar, Il,647-648.

ORUÇ KEFARETİNİN DAYANDlGI HADİSLERİN TAHLİLİ---- 37 İslam hukukunun ikinci kaynağı olan Sünnet, Kur'an'ın müphem ve mücmellerini açıklar, umumi hükümlerini tahsis eder. Kur'an'da asılları sabit olan konuların hükümlerini tamamlayıcı mahiyette açıklamalarda bulunduğu gibi, Kur'an'da olmayan bir kısım konularda da hükümler koyari ı. Bu son kısma vitir namazı ile Ramazan orucunu hozana keffiretin gerekeceği hükmünü örnek olarak verebiliriz. RamaZıında mazeretsiz şekilde bilerek öruç bozmak günahtır. Konuyla ilgili fıkıh kitaplarının hemen hepsinde, böyle bir günahı işleyen kimseye, kefaretin gerekeceği hususunda, tiibiin ve asrımız Mimlerinden birkaçı hariç, bütün müçtehitlerin ittifakından söz edilmektedir. Bu çalışmanın amacı, oruç kefareti hakkında ileri sürülen hadis(ler)i senet ve metin açısından değerlendirmek; özellikle bu tartışmaları günümüze taşıyan Musa Carullah Bigiyef (ö.l949) ve Hüseyin Atay'ın söz konusu hadisiere yöneltmiş olduğu eleştirileri analiz ederek bir sonuca ulaşmaktır. - I. Oruç Keiareti'nin Hukuki Dayanağı ve Bu Hnsnstaki İtirazlar Ramazan orucu eda edilirken, herhangi bir özür olmaksızın orucun kasten bozulması, karşılığında bütün sene oruçlu geçiriise bile sevap açısından telafisi mümkün olmayan bir günahtırl2. Böyle bir günahın dünyevi cezası hadisle sabittir. Orucu bozup hem kaza hem de kefareti gerektiren durumların başında, Ramazan günü oruçlu iken yapılan cinsel ilişki gelmektedir. Zaten Hz. Peygamber, oruç kefaretinin hükmünü, o zaman _ meydana gelen böyle bir cinsel ilişki olayı üzerine vermiştir. Oruç kefareti konusunda eldeki tek örnek ve delil de budur. Birçok hadis kitabında Ramazan ayında kasıtlı olarak bozulan orucnn kefilretine delil gösterilen hadis, merfu olarak Ebu Hureyre, Hz. Aişe ve -sened itibariyle tenkit edilmeklebirlikte-cabir b. Abdiilah'tan rivayet edilmiştir. Ayrıca mürsel senetle gelen rivayetler de mevcuttur. Daha sonra ayrı ayrı ele alınacak olan bu rivayetlerin değerlendirilmesine geçmeden önce, Carullah ve Hüseyin Atay'ın oruç kefaretini anlatan hadisle ilgili yaklaşımlarını ortaya koymakta yarar vardır. Carullah'ın konuyla ilgili görüşleri şöyledir: "Fakih, Hz.Peygamber'in söz ve davranışlarını değerlendirirken hasiret üzere olmak zorundadır. Zira ravller, bazen herhangi bir sebeple rivayetleri birbirine karıştırmiş olabilirler. Hz.Peygamber'e sonradan, geç bir dönemde gelip sahabi olduğu halde, en çok hadis rivayet etmekle bilinen Ebu Hureyre'nin bazı rivayetlerinde bu tür problemler mevcuttur. Mesela, Hz. Peygamber'in Ramazan ayında orucunu kasten bozan kimseye zıhar kefareti hükmettiği rivayet edilmiştir. Hadis sahihtir. Ancak ravi olayın ayrıntısını bilmemektedir. Zira Selerne b. Sahr'ın zıhar kefilreti ile sorumlu tutulması, orucu kasten bozduğu için değil, hanımına zıhar yaptığı içindir. Nitekim hadis kaynaklarımızda, zıhar yapmadığı halde-orucunu bozan ll) Şiifii, Muhammed b. İdris, er-risale, Beyrut, ts., s.26, 222-223, 23-233; Halliif,Abdülvelibab, llmu Usfili'l-Fıkh, b.y. ts. s.40. Aynca bk. A'riif7/57. 2) Konuyla ilgili hadisler için bk. Bubari, Savm 29; Ebil Davild, Savm 38; Tırınizt, Savm 27: İbn Mace;Sıyam 4; Darimi, Savm 8; Beyhaki, es-sünenü'l-kübra, Beyrut, 994, Sıyam 36, IV, 378.

38 Dr. Abdullah ÇOLAK-------EKEV AKADEMİ DERGİ~İ kimseye, böyle bir kefaret gerektiğini ifade eden bir hadis mevcut değildir. Aksine hadis kaynaklanmız açıkça, Hz.Peygamber'in zıhar ile birlikte omeunu bozandan da kefil.reti kaldırdığını nakletmişlerdir. Selerne b. Salır'a altmış fakire tasaddukta bulunması gerektiğini söylemiş, fakat hanımına herhangi bir şey hükmetmemiştir. Dört mezhep, kasten omeunu bozan kimsenin kefaret ödemesi gerektiğinde ittifak etmişseler de tabifinun büyüklerinden bir grup buna karşı çıkmıştır. Bana göre bu konu oldukça önemli bir konudur. Haftalarca beni meşgul etti ve gözüme uyku girmedi. Sonunda 90 yılında bu konuda bir eser kaleme aldım ve hala yazdıklarım konusunda kalbirn mutmaindir."l3 Carullah, gerek "Kitabü's-Sünne" gerekse "Uzun Günlerde Oruç" isimli eserlerinde, hadis kitaplannın oruç bölümlerinde nakledilen hadislerin de aslında zıhar kefaretini anlatan hadisler olduğunu iddia etmektedir. Ona göre zıhar kefil.retine delil gösterilen Seleme b. Salır hadisi ile oruç kefaretine delil gösterilen hadislerdeki ibare farklılıklarına rağmen anlatılan olay aynı olup; kefarete hükmedilmesi, Ramazan ayında gündüz orucun bozulmasından dolayı değil, zıhar sebebiyledir. Dolayısıyla Hz.Peygamber'in lisanı ile sabit olmuş kefareti, Mücadele sfiresinde anlatılan zıhar kefaretine hamietmenin zaruri olduğunu söyleyerek, ilgili hadisin oruç kefaretine delil olamayacağını iddia etmektedirl4. Hüseyin Atay'ın bu konuyla ilgili yaklaşımı ise şöyledir: "Oruç tutmamanın kefareti olmadığı gibi, oruç bozmanın da keffireti Kur'an'da ve sağlam hadlste yoktur. Yanlış bir kıyas ve benzetme ile zıhar hükmüne benzetmişlerdir. Alimlerin, fakibierin kasten orucu bozmaya kefaret cezası verınelerindeki "kasten" kelimesi, oruçlu olduğunu bilerek orucu bozmak manasında olmayıp, inadına, oruca aldırış etmeden, hakaret edercesine, onu küçük düşürürcesiııe omeunu bozmaktır ki, bu keffu-etle giderilemez, ancak tövbe ile affedilir. Tövbe, kef'aretten daha büyüktür. İnsanın, sebebi ne olursa olsun, küçük veya büyük bir mazeretten dolayı omeunu bozması kefareti asla gerektirmez, yalnız gününe gün tutar."l5 Atay, oruç kefaretine delil gösterilen hadisin sahih olmadığını, dolayısıyla kefaret için delil olmayacağını; kasıtlı oruç hozana, kefaretten daha büyük bir ceza olan tövbenin gerektiğini söylemektedir. Yapılan bu itirazlardan her birini değerlendirebilmek için öncelikle bu hususta delil olarak rivayet edilen hadisleri senet ve metin açısından incelemek gerekir. A. Oruç Keffiretine Delil Gösterilen Hadisler Önce, Ramazan ayında kasıtlı olarak bozulan orucun kefaretini anlatan, sonra da mukayese açısından zıhar kefaretini anlatan hadisin senet ve metinlerini vereceğiz. Kaynaklarda bulabildiğirniz kadarıyla ilgili hadislerin metin ve senetleri şöyledir: 3) Bigiyef, Musa Cfuııllah, Kitiibu's-Sünne, (çev.: Mehmet Görmez),Aİıkara 998, s.ll4-5. Yazann sözünü ettiği eser Yusuf Uralgiray'ın dilimize çevirdiği "Uzun Günlerde Oruç" (Ankara 975) isimli eseridir. 4) Ayrıntı için bk. Mücadele 58/2-4; Bigiyef, Uzun Günlerde Oruç, s.23-27; arnlf. Kitiibu's-Sünne, s.ll4-ll5. 5) Atay, Hüseyin, Kur'an'a Göre Araştırmalar, Ankara 993, I, 27-28.

ORUÇ KEFARETİNİN DAYANDlGI HADİSLERİN TAHLİLİ---- 39. Ebô Hureyre'den Rivayet Edilen. Hadisler "Biz bir defa Nebi (s.a.v.)'in huzurunda otururken bir adam geldil6 ve "Ey Allah'ın Elçisi, helak oldum"l7 diye halinden yakındı. Peygamber (s.a.v.) "Seni helak eden nedir?" dedi. O kimse, "Ramazanda oruçlu iken eşirne yaklaştım"l8 dedi. Bunun üzerine Hz. Peyg&nıber, "Bir köle azat edebilir misin?" buyurdu. Adam "Hayır'' dedi. "İki ay ara vermeden oruç tutabilir misin?" sorusuna "Hayır'' dedi. Hz. Peygamber, "O halde, altmış yoksulu dayurabilir misin?" dedi. "Buna da güç yetiremem ya Rasfilallah!" karşılığını verdi. Bu arada Hz. Peygamber'e içerisinde hurm~ dolu büyük bir sepet getirildi. Rasfilullah "o mesele soran nerede?" buyurdu. O zat, "Benim" (diyerek ayağa kalktı). Rasfilullah; "Al bunu tasadduk et." buyurdu. O kişi "Benden daha fakirine mi? Seni hakikat üzere gönderen Allah' a yemin ederim ki, siyah taşlı şu Medine şehrinin içinde benden/benim ailemden daha muhtaç kimse yoktur'; dedi. Rasfilullah (s.a.v.) yan dişleril9 görülünceye kadar güldü ve "Haydi bunu al ve ailene yedir." buyurdu. a- Ebu Hureyre (58)~ Humeyd b. Abdurrahman b. Avf (95)20~ İbn Şihab ez-zühri (24)~ Şuayb (62~ Ebu'I-Yeman (222)~ Buhfui (256)2 6) Ebu Hureyre' den yapılan rivayetlerin çoğunda durumunu arz ı;tmeye gelen şalustan, "N ebi (s.a. v)'e bir adaıiı gelerek... " ifadesi kullanılırken, Ahmed b.hanbel'in Müsned'i (Il, 56) ile Ali b. Ömer ed-darekutni'nin Sünen (Beyrut 986, Il, 90)'inde merfil olarak, Mlilik'in, Said b. Müseyyeb'den (Muvattii, Sıyam 29) mürsel olarak yapnuş olduğu rivayette ise "Bir bedevi... geldi" ifadesi kullanılmaktadır. 7) Bu ibare, Buhan (Savm 29) de, "o yanmıştır"; Müslim (Sıyam 85) ve Beyhaki (es-sünenü'l-kübr(l, IV,378)' de "yandım "; Mlilik, Sıyam 29 ve İbn Hanbel, Il, 56' de "yüzilne vuruyor, saçını başını yoluyordu" şeklindeki ifadelerle nakledilmiştir. Darekutni'nin (Sünen, Il, 209) rivayetinde ise "He/ak oldum ve he/ak ettim" şeklinde rivayet edilmektedir ki, Ebu Sevr bu şekildeki rivayetindı;ı tek kalmıştır. 8) "Ramazanda oruçlu iken eşime yaklaştım" ifadesi, Buhfui (Savm 29), Müslim (Sıyam 8), EbU Davıd (Sıyam 37), Darimi (Sıyam 9), Tirmizi (Sıyam 28), İbn Hanbel (Il, 28, 56), Humeydi (Abdullah b. ez-zübeyr Ebu Bekr, Müsned, Beyrut, ts., II, 44) ve İbn Ebi Şeybe (Ebu Bekir Abdullah b. Muhammed, Kitiibü'l-Musannefji'l-Ehiidisi ve'l-asiir, Riyad, 409, VII, 29)'de "vaka'tü ala imraeti fi ramadan" şeklinde, Buhfui (Savm, 30) ve Beyhaki'nin, es-sünenü'l-kübra (IV, 378)'sında "vaka'tü /esabtü ala imraeti ve ene saimun: Oruçlu iken eşimle beraber oldum", İbn Hıbban (Ebu Hatim Muhammed b. Hıbban, Sahihu lbn Hıbban, Beyrut, 993, VIII, 289), Taberlini (Ebu'I-Kasım Süleyman b. Ahmed, el-mu' ce mü '-Evsat, Kahire, 45, Il, 364-365), Ebu Ya'Hi. el-mevsıli (Ahmed b. Ali b. el-müsenna et-teıniıni, Müsnedü Eb'i Ya'lii, Dımaşk 984, XI, 28) ve Beyhaki (es-sünenü'l-kübra, IV,379)'de "vaka'tü /esabtü ala imraeti ve ene saimun fi ramadan: Ramazanda oruçlu iken eşimle beraber oldum" şeklinde geçmektedir. Aynı hadisi Buhfui (et-tiirihu'i-keb'ir, Kahire, 977, I, 56), Müslim (Sıyam 84),Alımed b. Hanbel (ll, 24), Ebu Davıd (Sıyam 37), N esai (es-sünenü'l-kübrii, Il, 2), lbn Hıbban, (Sahih, VIII, 289) ve Beyhaki, (es-sünenü'l-kübrii, IV, 380-38) merfu, Malik (Sıyam, 29) ise mürsel bir tarikle orucun nasıl bozulduğuna değinmeden "Adamın birisi Ramazanda orucunu bovnuştu.. " şeklinde mutlak bir ifade ile nakl etmektedir. 9) İlgili hadislerde Hz. Peygamber'in gülüş şekli (senaylilıu enyabuhı/ nevacizuhu) kelimeleri ile ifade edildiği için böyle çevirmeyi uygun bulduk. 20) Humeyd b. Abdurrahman, çok hadis bilen, sika bir ravi olup, Medine'de H.95 yılında 73 yaşında vefat etmiştir. Bk. İbn Sad, Muhanımed, Tabakiitü'l-Kübrii, Beyrut, ts. IV, 54-2) Buhan, Savm 30-3, Nafakat 3, Edeb 68, 95, Kefiiret, 2-4, Hibe 20; Buhfui, et-tarihu'l-keb'ir, l, 56~Buhfui, et-tar'ihu's-sağ'ir,,290.

40 Dr. Abdullah ÇOLAK-------EKEV AKADEMİ DERGİBİ b- Ebil Hureyre(- Humeyd(- Zühr (-Süfyan b. Uyeyne (98)(- Yahya b. Yahya (234) İbn Ebi Şeybe (235) (- Müslim (26)22 c- Ebil Hureyre (- Humeyd (- Zühr (-Süfyan b. Uyeyne (-Tirmizi (279)23 d- Ebil Hureyre (- Humeyd (- Zühri (- Süfyan b. Uyeyne (- İbn Ebi Şeybe (235)24 (- İbn Mace (275)25 e- Ebil Hureyre (-Humeyd (- Zühri (- Miilik (79)26 f- Ebil Hureyre (- Humeyd (- Zühri (- Ma'mer b. Riişid (52)(- Abdürrezziik (2)(- Ahmed b. Hanbel (24)27 g- Ebil Hureyre (- Humeyd (- Zühri (- Hişam b. Sa'd (60) (-İbn Ebi Fudeyk (200) (-Cafer b. Müsafır (254) (- Ebil Davild (275)28 h- Ebil Hureyre (- Humeyd (- Zühr (-İbrahim b. Sa' d(- Süleyman b. Davild (- Darimi (255)29 Görüldüğü üzere hadis, Nesru hariç Kütüb-i Sitte müelliflerinin hepsi, aynca Şafı (204/89), İbn Ebi Şeybe (235/849), İbn Hıbban (354/965), Taberaru (360/970) ve Beyhill (458/066)30 gibi müellifler tarafından da Zühri -7 Humeyd -7 EbU Hureyre senedi yle rivayet edilmiştir. Söz konusu hadis hakkında, Tirmizi "hasen sahih", Darekutni' (385/995) "isnadı sahih" derken, pek çok alim ise "müttefekun aleyh" olarak değerlendirmektedir3. 2. Hz. Aişe'den Rivayet Edilen Hadisler "Peygamber' e bir adam geldi32 de kendini kastederek: "O yanmıştır" dedi. Rasiilulah (s.a.v.) ona, "Senin neyin var?" diye sordu. O zat: "Ramazan'da gündüz33 eşimle cin- 22) Müslim, Sıyilın 8-82. 23) Tirmizi, Sıyam 28. 24) İbn Ebi Şeybe, MusanneJ, VII, 29. 25) İbn Mace, Sıyilın 4. 26) Miilik, Muvattii, Sıyilın 28. 27) İbn Hanbel, II, 208, 242, 28,56. 28) EbU Davud, Sıyilın 38. 29) Diirim, Sıyilın 9. 30) Bk. Şiifii, Muhammed b. İdris, Müsned, Beyrut, ts. s.l05; a.mlf. es-sünenü'l-me'sura, Beyrut, 406, I, 299-300; İbn Ebi Şeybe, MusanneJ, III, ll O; İbn Hıbban, es-sahih, VIII, 293-298; Taberii!"il el-mu'cemü'l-evsat, II, 365; Ebu Ya'lii, Müsned, XI, 28; Beyhak, es-sünenü'l-kübrii, IV,374. Ibn Hacer, Ahmed b. Ali el-askaliini, "Bu hadis Ebu Hureyre'den farklı senetlerle kırktan fazla kimse tarafından rivayet edilmiştir." der [Fethu'l-Biirl bi Şerh-i Sahihi'l-Buhiirl, Beyrut, 379, IV, 63]. 3 ) B k. Tirmizi, Sıyam 28; Diirekutni, S üne n, II, 90; İbn Ku dilme, Ebu Muhammed Abdullah, el-muğnl, Riyad 98, III, 2; Behutl, Mansur b. Yunus, Keşşii.fo'l-Kına' an Metni'l-İknii', Beyrut 982, II, 324. 32) Buhiiri, et-tiirihu'l-keblr, (I, 54-55) ve et-tarihu's-sağ'ir'inde (,289), "... Beyaza oğullarından bir adam geldi..." diyerek bu şahsın Beyaza oğullarından olduğunu ifade etmiştir. 33) Bubiiri (Savm 30; Tiirihu'l-Keblr, I, 55), Ebu Davild, Sıyam 37; Diirirn, Sıyam 9; Müslim, Sıyam 85; Nesiii, (es-sünenü'l-kübrii, II, 20) ve Beyhak, (es-sünenü'l-kübrii, IV, 379)'nin rivayetinde

ORUÇ KEFARETİNİN DAYANDlGI HADİSLERİN TAHLİLİ---- 4 sel ilişkide bulundum" dedi. Peygamber (s.a.v.), "Öyleyse sadaka ver" buyurdu. Adam; "Vallahi benim hiçbir şeyim yok ve ona gücüm yetmez", dedi. Peygamber (s.a.v.) "O halde otur'' buyurdu. Bu arada Peygamber'e arak denilen büyük bir sepetle hurma getirildi34. Rasfilullah (s.a.v.); "Biraz evvelki yandım diyen nerede?" buyurdu. Adam ayağa kalktı. Peygamber (s.a.v.), "Bunu sadaka olarak dağıt" buyurdu. Adam, "Bizden başkasına mı? Ya Rasiilallah! Valiahi biz açız, hiçbir şeyimiz yok!.." dedi. Peygamber (s.a.v.), "Haydi onu siz yiyiniz" buyurdu35. a- Aişe (58) ~ Abbad b. Abdiilah b. ez-zübeyr (26)~ Abdurrahman b. Kasım (26) ~ Yahya b. Said (43) ~ Yezid b. Harun (204) ~Abdullah b. Münir (?) ~ Buhari (256) b- Aişe~ Alıbad ~Muhammed b. Cafer ez-zübeyr~ Abdurrahman~ Leys ve Yahya b. Said~ Muhammed b. Rumh ~ Müslim (26) c- Aişe ~ Abbad ~ Muhammed b. Cafer ~Abdurrahman ~ Anır b. ei-haris (49) ~ İbn Vehb ~ Süleyman b. Davud ei:mehri (253) ~ EbU Davfid (275) d- Aişe~ Alıbad b. Abdiilah b. ez-zübeyr~ Abdurrahman b. Kasım~ Yahya b. Said~ Yezid b. Harun ~Ahmed b.. Hanbel (24) e- Aişe ~ Alıbad ~Muhammed b. Cafer~ Abdurrahman ~Yahya b. Said ~ Yezid b. Harun ~ Darimi (255). 3. Cabir b. Abdillah'dan Rivayet Edilen Hadis "Hz. Peygamber, Ramazan ayında mukim iken orucunu bozan kimsenin bir deve (bedene) tasadduk etmesini; bunu bularnazsa 30 sa' hurmayı, fakiriere yedirmesini emretti." Osman b. Ahmed ed-dakkak ~ Ahmed b. Halid b. Ama ei-hasmi (veya Husamı'"?) ~ Babam ~ ei-haris b. Ubeyde ei-ig!ai ~ Mukatil b. Süleyman~ Ata b. Ebi Rebah ~ Cabir b. Abdillah. Darekutıll, bu hadisin metnini verdikten sonra rivayetin senedindeki Haris b. Ubeyde ve Mukô.til'in zayıf raviler olduğunu ifade etmektedir36. 4. Oruç Kelareti ile İlgili Mürsel Olarak Rivayet Edilen Hadisler - Malik --7 Ata b. Abdilialı el-horasaru --7 Said b. el-müseyyeb, "Hz. Peygamber' e bir bedevi geldi. Adam, "Mahvoldum." diyerek, başına vurarak, saçını başını yoluyordu. Hz. Peygamber kendisine, "Bu ne hal?" diye sordu. Adam, "Ramazan'da oruçlu iken hanımımla beraber oldum." dedi. Hz. Peygamber, "Bir köle azat edebilir misin?" dedi. Adam, "Hayır!" dedi. Rasaiullah ''Bir deve fidye verebilir misin?" buyurdu. O, "Hayır." "vaka'tü /esabtü ala imraeti ve ene srumun fi ramadane neharan : Ramazanda oruçlu iken gündüzleyin eşiınle beraber oldum" şeklindedir.. 34) Ebu Davud, Sıyam 37, "Adam oturdu. O öylece beklerken, üzerinde yiyecek olan eşeğini süren bir adam çıkageldi" şeklinde, Müslim (Sıyam 85) ve Beyhaki, (es-sünenü'l-kiibrô., IV, 379) ise "İki sepet hurma getirildi" şeklinde rivayet ederler. 35) Bubari, Savm 30; et-tô.rihu'l-keb'ir, I, 54; et-tarihu's-sağ'ir, I, 288-289; Müslim, Sıyam 85; Ebu Davud, Sıyam 37; Darimi, Sıyam 9; İbn Hanbel, VI, 276. Aynca bk. Nesa!, es-sünenü'l-kübrô., Il, 20; İbn Hıbban, es-sah'ih, VIII, 297; Beyhaki, es-sünenü'l-kübrô., IV, 379. 36) Darekutni, Sünen,,9.

zti: &dk ı 42 Dr. Abdullah ÇOLAK-------EKEV AKADEMİ DERGİSİ dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber adama; "Öyleyse otur." buyurdu. Rasfilullah'a bir sele hunna getirildi. "AI bunu tasadduk et." dedi. Adam, "Benden daha muhtaç kimse yok." deyince, Rasfilullah "Öyleyse, onu sen kendin ye, eşinle beraber olduğun günün orucu yerine bir gün kaza et." buyurdu37. 2- Darekutnl'nin,... Ebu Nuaym --7 Mündel b. Ali --7 EbU Haşim --7 Abdülvaris --7 Enes b. Malik'den yaptığı rivayette, Rasfilullah (s.a.v.), "Özürsüz olarak ramazanda bir gün orucunu bozan kimsenin bir ay oruç tutması gerekir" dedi. Darekutnl, hadisin senedindeki Mündel b. Ali'nin zayıf bir rav! olduğunu söylemektedir38. 3- Hüşeym --7 İsmail b. Salim --7 Mücahid --7 EbU Hureyre'den: Hz. Peygamber'in, Ramazan ayında başladığı bir orucu hozana, zıhar kefaretini emrettiği nakl edilmektedir. Hüşeym'in bu senetle yapmış olduğu rivayetseneditibariyle de kuvvetli değildir3 9 Mürsel olarak rivayet edilen hadislerin bir kısmının nakleden muhaddis tarafından, senet açısından tenkit edildiği dikkat çekmektedir. B. Zıhar Kelaretine Delil Gösterilen Selerne b. Sahr Hadisi Biz burada, zıhar kefaretini anlatan ayet ve bu ayetin indiriliş sebebi olan Havle bt. Sa'lebe hadlsesini40 zikretıneyeceğiz. Mukayese açısından sadece Selerne b. Sahr hadlsini vennekle yetineceğiz. Aşağıda değişik senetleri verilecek olan hadisi, Selerne b. Sahı-4 şöyle anlatmaktadır: "Cinsel bakımdan başka bir kimseye verilmeyen bir kuvvet ve kudret sahibi bir kişiydim. Ramazan ayı girince, gece eşime yaklaşır ve gün üzerime doğuncaya kadar bu işi devam ettiririm de kendimi çekmeye muktedir olarnam korkusuyla, Ramazan çıkineaya kadar karımazıhar yaptım. Nihayet bir gece bana hizmet ederken/benimle konuşurken42 bedeninden bir yer açılıp göründü. Ben de dayanamadım, hemen üzerine atıldım 37) Malik, Muvatta, Sıyam, 29. 38) Darekutni, Sünen, Il,9. Aynca bk. İbn Ebi Şeybe, Musannef, ll, 347. 39) Darekutni, Sünen, Il,9l. Beyhaki, (es-sünenü'l-kübra, IV, 379) Said b. Müseyyeb'den mürsel olarak rivayet ettiği hadiste "Bir bedevi saçlannı yolarak geldi ve 'Ey Allah'ın Elçisi Ramazan'da eşinıle beraber oldum' dedi. Bunun üzerine Rasfilullah ona zıhar kefaretini emretti" denilmektedir. Bu hadis hakkında Zeylai', [Cemal üddiıı Ebu Muhammed Abdullah b. Yunus, N as bu 'r-riiye fl Tahrlci Ehlidlsi'l-Hidaye, I-IV, Beyrut, 987, II, 449-450] "garib" değerlendirmesinde bulunur. Hemen bütün klasik dönem Hanefi fıkıh kitaplarmda zikredilen (Örnek olarak bk. Semerkandi, Tuhfetu'l Fuko.hli, I, 34; Kasiini, Alauddin Ebu Bekir b. Mes'ud, Bediiiu's-Saniii'fl Tertibi'-Şeriii', Beyrut 974, II, 98; Mevsıli, Abdullah b. Mahmud b. Mevdud, el-ihtiyar li Ta'lili'l-Muhtiir, İst., ts., I,3] bu hadis mürseldir. 40) Mücadele 58/2-4. Müfessirler, Selerne b. Sahr olayını, Havle bt. Sa'lebe hadisesinden sonra meydana gelmiş olmalı ki zılıar ayetinin nüzül sebebi olarak zikretmezler. Geniş bilgi için bk. Taberi, Ebu Cafer Muhemmed b. Cerir, Ciimiu'l-Beyiin fl Te'vili'l-Kur'an, Beyrut 992, XII, 8; Viihidi, Ebu'I-Hasen Ali b. Ahmed en-neysabflri, Esblibü'n-Nüzul, Beyrut 997, s.334-337; Razi, Fahreddin, et-teftiru'l-kebir, Beyrut 997,X, 477. 4) Selerne b. Sahr, Hz. Peygamber'le Tebuk Gazvesine biniti olmadığı için katılamayan ve bu sebeple gözyaşı döken ve haklarmda (Tövbe 9/92) ayet nazil olan yedi sahabeden biridir. Bk. Miras, Kamil, Sahih-i Buhliri Muktasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, Ankara 98, X, 43. 42) Çoğu rivayetlerde "Bir gece bana hizmet ederken" ifadesi ile nakledilirken, İbn Mace (Taliik 25) "Bir gece kanm benimle konuşurken" şeklinde rivayet etmiştir. l

ORUÇ KEFARETİNİN DAYANDlGI HADİSLERİN TAHLİLİ---- 43 ve beraber oldum. Sabah olunca da allerne koştum. Durumu onlara anlattım ve beni Peygamber'e götürün, olup biteni anlatayım dedim. Hepsi de bana, "Yemin ederiz ki, biz seni götürmeyiz. Hakkımızda Kur'an (ayet) inmesinden veya Peygamber (s.a.v.)'in hakkımızda, bizi utandıracak bir söz söylemesinden korkarız. Fakat sen git ve münasip gördüğünü yap" dediler. Bunun üzerine (yanlarından) çıktım ve Peygamber (s.a.v.)'e gelerek durumu aıilattım. Bana, "Bunu sen mi yaptın?" sorusunu üç kez tekrarladı ve ben her defasında "Evet, bunu ben yaptım." işte huzurunuzdayım, hakkımdaallah 'ın hükmünü uygula. Buna muhakkak surette katlanacağım" dedim. Rasiilullah (s.a.v.), bana "Bir köle azat et." dedi. Ben de elimle boynuma vurdum ve "Hayır (azat edemem), seni hak üzere gönderen Allah' a yemin ederim ki benim şu boynurndan başka mülküm olmadan sabahladım." Peygamber (s.a.v.), "O halde, iki ay oruç tut!" dedi. Ben de "Ya RasO.lallah! başıma gelen şu oruçtan dolayı gelmedi mi?"dedim. Peygamber (s.a.v.), "O halde, altmış yoksulu doyur!" dedi. Cevaben, "Allah'a yemin ederim akşam yemeğimiz olmadığı halde bu geceyi aç geçirdik." dedim. Peygamber (s.a.v.), "O halde Beni Zürayk (kabilesinin) zekat memuruna git de ona, zekatını sana ödemesini söyle. Sen de bundan altmış yoksula bir vesk (hurma) yedir, kalanını da kendine, çoluk çocuğuna yedir" buyurdu. Bunun üzerine kavmime döndüm ve onlara, "Ben sizde dar görüşlülük ve anlayışsızlık, RasUlullah (s.a.v)'da ise hoşgörü ve anlayış buldum. Bana sadakalarınızı vermenizi emretti. Haydi zekatlarınızı bana veriniz" dedim. Onlar da zekatlarını bana verdiler." Anlam bütünlüğünü bozmayacak nitelikte bazı ibare farklılıkları varsa da özü bundan ibaret olan hadisin senetleri ise şöyledir: -Seleme b. Sahr ez-zürka ei-ensfui- Süleyman b. Yesar- Muhammed b. Amr b. Ata- Muhammed b. İshak- Yezid b. Harun- Ahmed b. Hanbei43 2-Seleme b. Sahr ei-beyaza- Süleyman b. Yesar- Muhammed b. Amr b. Ata- Muhammed b. İshak- Abdullah b. İdris -Zekeriyya b. Adi - Dfuimi44 3- Selerne b. Sahr el-beyazı- Süleyman b. Yesar- Muhammed b. Amr b. Ata- Muhammed b. İshak- Abdullah b. Nümeyr -İbn Ebi Şey be - İbn Mace45 4- Selerne b. Sahr ez-zürka ei-ensfui - Süleyman b. Yesar- Muhammed b. Amr b. Ata - Muhammed b. İshak- Ebfi Davfid46 5- Selerne b. Sahr ez-zürkli el-ensfui- Süleyman b. Yesar- Muhammed b. Amr b. Ata- Muhammed b. İshak- Yezid b. Harun- Tirınizı-47 43) Hanbel, IV, 37, V, 436. 44) Dfuimi, Talak 9. 45) İbn Mace, Talak 25. 46) Ebfi Davfid, Talak 7, Tefsir 58. 47) Tirmizi, Tefsir 58. Aynı müellifin bu ri vayeti ile Selerne b. Sahr [ki Tirmizi bu sahabi ye Selman b. Sahr da denildiğini ifade etmektedir.]-ebfi Selerne ve Muhammed b. Abdurrahman b. Sevban- Ali b. el-mübarek-harun b. İsmail- İshak b. Mansur senediyle rivayet etmiş olduğu hadis (Talak, 20) aslında aynı olayı aniatmasına rağmen farklı şekilde rivayet edilıniştir. Hadisin metni şu şekildedir: "Selman b. Sahr kansına 'sen bana anarnın sırtı gibisin'diyerek zıhar yaptı. Ramazan ayının yansı geçınişti ki bir gece kansıyla birlikte oldu. Hz. Peyganıber'e gelip durumunu anlatan Selman b. Sahr'a, Nebi (s.av.) 'Köle azat et' buyurdu. 'Buna gücüm yetmez' demesi üzerine, 'İki ay aralıksız

44 Dr. Abdullah ÇOLAK-------EKEV AKADEMi DERCİSİ 6- Selerne b. Sahr ez-zürka ei-ensfui - Süleyman b. Yesar - Muhammed b. Amr b. Ata - Muhammed b. İshak- Yezid b. Harun -Ahmed b. Halil- Muhammed b Yahya-İbnHuzeyme (3)48 7- Selerne b. Sahr ez-zürka ei-ensfui- Süleyman b. Yesar- Muhammed b. Amr b. Ata- Muhammed b. İshak- Yezid b. Harun- Muhammed b. Yaya- İbnü'l-Carud (307)49 Yukanda senet ve metni verilen hadis hakkında Tirmizi: "hasen sahih"50, İbn Huzeyme, İbnü'l-Carud ve İbn Kesi:r gibi alimler ise hadisin senedinin sahih olduğunu ifade etmişlerdir. Hakim'in "Müslim'in sıhhat şartlarına göre sahihtir" dediği bu hadi:sle ilgili olarak Zeheb (748/347)gibi bazı alimler, "Süleyman b. Yesar'ın sika bir ra vi ve bir çok sahabiden hadis rivayet etmiş olmakla birlikte Selerne'ye yetişmediğinden ondan hadis rivayet etmiş olamaz" diyerek "inkıta /irsalden" söz etmişlerdir5i. Müslim ise "Seleme b. Sahr'dan sadece Süleyman b. Yesar hadis rivayet etmiştir." 52 diyerek inkıtaı reddetmektedir. II. Hadislerin Değerlendirilmesi A. Hadislerin Senet ve Metin Açısından Değerlendirilmesi Oruç ve zıhar kefareti ile ilgili hadisleri, senet ve metin açısından karşılaştırdığırnızda, oruç kefareti ile ilgili hadislerin sıhhatini ve Musa Camilah'ın iddia ettiği gibi, aslında zıhar kefaretini anlatıp anlatmadığını tespit mümkün olacaktır. - Hadis kitaplannın "oruç" bölümünde, oruç kefaretine delil olarak zikredilen hadislerle, zıhar kefaretine delil olarak gösterilen hadisiere senet açısından bakıldığında, oruç tut' buyurdu. O, 'Buna da güç yetiremem.' dedi. Bunun üzerine 'O halde altmış yoksulu doyur' buyurdu. O, 'Bunu karşılayacak mali gücüm yok' dedi. Hz. Peygamber, Ferve b. Amr'a, "Ona şu sepetteki (5-6 sa'lık hurmayı) ver" buyurdu." Bu hadiste diğer rivayetlerde zikredilen bazı ayrıntılara ya yer verilmemiş veya farklı bir ifade ile anlatılmıştır. Örneğin, Selerne bu hadiste kendi kişisel özelliğinden söz etmemekte, "İki ay fasılasız oruç tutabilir misin?" denilince "Başıma ne geldiyse oruçtan gelmedi mi!" şeklindeki bir i tirazda bulunmamaktadır. Aynca ketaret olarak önerilen üç alternatifin hiç birine güç yetiremediğini söylemesi üzerine diğer rivayetlerde Hz. Peygamber, kendisini Züreyk oğullannın zekat memuruna, zekatlannı ona ödemeleri için gönderirken bu rivayette kendi yarundald hurmayı sadaka olarak dağıtması için ona vermektedir. Aynı olayı muhtasar olarak benzer metinler! e ve mürsel senetle Ebu Davud da (Talak, 7) rivayet etmiştir. 48) İbn Huzeyme, Ebu Bekr Muhammed b. İshak en-nisaburi, es-sahlh, Beyrut 970, IV, 73. 49) İbnü'l-Carud, Ebu Muhammed Abdullalı b. Ali el-carud en-nisaburi, el-müntekii mine's-süneni'l Müsnede, Beyrut 988, II,63. Aynca bk. Şeybaru, Ahmed b. Amr, e/-ahtul ve'l-mesanl, Riyad 99, IV, 202. 50) Tirmizi, Talak 20. 5) Tırmizi,Tefsir 58; Hakim en-nisaburi, EbU Abdiiialı Muhammed b. Abdiiialı b. Muhammed, el Müstedrek ale's-sahihayn, Beyrut 990, II,22; Mübarek:ffiri, Ebu'I-Ali, Muhammed Abdurralıman b. Abdürralılm, Tuhfetü'l-Ahvezl bi Şerhi Camii't-Tırmizl, Beyrut, ts. IV, 32; EbU Talib el-kadi,!lelü't-tırmizi, Beyrut 409, s.l75; İbn Keslr, Ebu'l-Fıda İsmail b. Ömer, Tuhfetü't-Talib bi Ma'rifeti Ehii.disi Muhtasari lbni'i-hacib, Mekke 406, s.263; Zehebi, Muhammed b. Ahmed, Siyeru A'lami'n-Nübela, Beyrut 996, IV,444-445; San'aru, Muhammed b. İsmail, Sübülü's-Seliim şerhu Buluği'l-Merilm min Cem'i Edilleti'I-Ahkiim, Beyrut, 379, III, 87; Şevkaru, Muhammed b. Ali Muhammed, Neylü'I-Evtar şerhu Münteka'-Ahbiir min ehtulis-i Seyyidi'l-Ahyfır; Kahire, ts., VI, 259, VII,5. 52) Müslim, Ebu'I-Hüseyin b. Haccac en-neysaburi, el-münferidiit ve'l-vuhdiin, Beyrut 988, s. 62.

ORUÇ KEFARETİNİN DAYANDlGI HADİSLERİN TAHLİLİ---- 45 hadislerin farklı senetlerle rivayet edilmiş olduklan dikkat çekınektedir. Hadis kaynaklannın "Talak" ve "Tefsir" bölümlerinde zikredilen ve zıhar kefaretinin Sünnet'ten delili olarak sunulan hadisin hemen bütün rivayetlerinde Hz.Peygamber'e durumunu arz etmek üzere gelen sahabinin Selerne b. Sahr olduğu rivayetin senedinde açıkça görülmektedir. Baş\,a İbn Ebi Şeybe (235/849), Tirmizi (279/892), İbnu'l-Carud (307/99-920) ve Beyhill ( 458/066) olmak üzere, pek çok muhaddis ve şanhin, bu şahsın Selerne b. S alır olduğu hususunda ittifakı vardır53. Oysa oruç k efaretine delil gösterilen hadislerin hiçbirinde söz konusu Selerne zikredilmez. Bu hadisler "merfu" ve "sahih" olarak, Ebu Hureyre ve Hz. Aişe'den rivayet edilmiştir. Bu rivayetlerde Hz. Peygamber' e durumunu arz etmeye gelen şahıstan "bir adam veya bedevi" şeklinde söz edilmekte, sadece Buhari, et Tarilıu's-Sagir'inde isim vermemekle birlikte, "Beyaza oğullanndan bir adam geldi."54 diyerek, gelen şahsın mensup olduğu kabileyi zikretmiştir. Beyaza, Medine'deki Beni Züreyk'in bir boyudur55. İbn Hacer (852447), hadislerde gelen kimsenin ismine rastlamadığını, sadece, Abdulğani (409/08) el-mübhemiit'ında56 gelen kimsenin kesinlikle Selman veya Selerne b. Sahr el-beyazi' olduğunu haber vermek'tedir der57. İbn Beşkuval (578/82), EbU Hureyre'den rivayet edilen yukandaki hadisi naklettikten sonra, "Ramazan ayında, orucunu bozan kimse Selerne b. Sahr el-beyazi' dir. Bu konuda delilimiz Süleyman b. Yesar'ın Selerne b. Sahr'dan rivayet etmiş olduğu hadistir."58 diyerek, isim tespiti ile ilgili zıhar kefaretine delil gösterilen hadise atıfta bulunmaktadır. Bazı alimler, Hz. Peygamber' e gelen kişinin ensardan olduğunu söylerken, Darekutnl'nin Said b. Müseyyeb'den mürsel olarak rivayet ettiği hadiste, gelen şahsın "Sakifkabilesinden" olduğu ifade edilmiştir59. Görüldüğü gibi oruç kefaretine delil gösterilen hadiste, Peygamber' e durumunu arz etmeye gelen kimsenin ismi ve mensup olduğu kabile konusunda ittifak yoktur. Buna 53) Bk. 'Iinnizi, Talak 20; Hibban, Muhammed b. Ahmed ei-büsti, es-sikat, Daru'I-Fikr,975, III,66; Bey haki, es-sünenü 'l-kübr/, IV,377, İbn Abdiiber en-nemeri, et-temhtd lim/ fi 'l-muvatt/ mine '-Me/lni ve 'l~es/lnid, Ma~rib 387, VII, 74; İbn Abdilber, el-lstl/lb ft Ma 'rifeti' -Ash/lb, Beyrut 42,,643; lbnü'i-esir, lzzeddin Ebu'I-Hasen Ali b. Muhammed el-cezeri, Usdu'l-G/lbe ft Ma'rifeti's-Sah/lbe, b.y., 970, Il, 46,430-43; İbn Hacer Ahmed b. Ali el-askalaru, el-ls/lbe ft Temyizi's-Sah/lbe, Beyrut 992, III, 40; Ayni, Bedruddin EbU Muhammed Mahmud b. Ahmed, Umdetü'l-K/lr'i Şerhu Sah'ihi'l-Buh/lr'i, b.y. ts. IX,86; Zürkani, Muhammed, Şerhu'z-Zürkô.nt altı Muvattai'l-lmam M/llik, Beyrut 4, II, 229. 54) Buhan, et-t/lr'ihu's-sağ'ir,,289. 55) Ebu Davıd, Sünen, Il, 663, (Talak 7). 56) Kit/lbü'l-Gavamiz ve'l-mübhem/lt,abdulğani ei-ezdi'nin hadislerin sened ve metinlerinde kendilerinden "racül, ibnü ililan veya bintti ffilan" şeklinde kapalı bir ifadeyle balısedilen ravilerin kiıı,ıler olduğunu ortaya koymaya çalışan eseridir. Bk. Koçyigit Talat, "Abdulğan'i el-ezd'i", DlA, lst., 988,,205. 57) İbn Hacer, Fethu'l-B/lr'i, IV,64; Şevkani, Neylü'I-Evt/lr, IV, 25. 58) İbn Beşkuvaı, Ebu'I-Kasım Halef b. Abdülmelik, Gav/lmidu'/-Esm/li'l- Mübheme el-v/lkıaft Mütuni'I-Eh/ld'isi'l-Müsnede, Beyrut 407,,2-23. Aynca bk. Şevkani, Neylü'I-Evt/lr, IV,25; Mübarekfılri, Tulıfetü'l-Ahvez'i,lll, 342; San'aru, Sübülü's-Sel/lm, II, 63. 59) Zürkani, Şerhu'z-Zürkô.n'i ll, 230.

ı 46 Dr. Abdullah ÇOLAK-------EKEV AKADEMi DERCİSİ göre, gelen şahıs Beyaza oğullanndan Selerne b. Sahr olabileceği gibi aynı kabileden veya farklı bir kabileden bir başkası da olabilir. Üçüncü bir ihtimal ise bu iki olayın farklı zamanlarda aynı şahsın başına gelmiş olmasıdır. Musa Carullah, "Hadis kitaplannda, zıhar ve oruç kefaretine şer'i dayanak olarak nakledilen hadisenin her ikisinin de aslında zıhar kefilretini anlattığı halde Ebfi Hureyre, olayın aynntısından habersiz olduğu için Selerne b. Sahr hadisinde anlatılan olayın sadece son kısmını rivayet etmiş ve Hz. Peygamber'in kefarete hükmetınesini Ramazan oru c unu bozmasından dolayı olduğunu zannetmiştir", der. Musa Camilah bu yorumuyla, söz konusu hadisi sadece Ebfi Hureyre rivayet etmiş ~ibi göstermektedir. Oysa muhteva itibariyle aynı olan bu hadis, merfu bir senetle, Hz. Aişe'den de rivayet edilmektedir. Hz. Aişe, Ebfi Hureyre'nin de aralannda bulunduğu bir çok sahabi'nin rivayetinde nakledilen halliste gördüğü eksikliği tamamlayan, ortada bir yanlış anlama varsa doğrusu ile düzelten bir sahabi olarak bilini.f60. Onun, Ebfi Hureyre'nin bu ri vayeti ile ilgili herhangi bir eleştiride bulunmamış olması, üstelik aynı hadisi daha da açıklığa kavuşturucu şekilde kendisinin rivayet etmesi, Musa Caruliah'ın, Ebu Hureyre'nin bu rivayeti hakkındaki yaklaşımını zayıflatmaktadır. Musa Camilah oruç kefareti ile ilgili hadisin sahih olduğunu kabul ederken Atay, "... Oruç bozmanın kefareti Kur'an'da ve sağlam hadlste yoktur" diyerek bu konudaki hadisin sahih olmadığını söylemektedir. Ancak o, hadisi sahih kabul etmeyişinin makul gerekçelerini söylememektedir. Bu konudaki mürsel rivayetlerin bir kısmı, sıhhat açısından tenkit edilıniş olmakla birlikte, özellikle Ebfi Hureyre ve Hz. Aişe'den gelen rivayetlerin sıhhat açısından tenkidine rastlamıyoruz. Aynca bir haber-i vfihid hakkında oluşan icma onu kuvvetlendirerek, zannl delillikten kat'i delilliğe yükseltif6. O halde, Atay'ın gerekçe zikretmeksizin konumuzia ilgili sahih hadisler için "sağlam hadis yoktur" tarzında bir değerlendirme yapması bilimsel olmaktan uzaktır. 2- Hadisler, metin açısından değerlendirmeye tabi tutulduğunda zıhar ve oruç kefaretinin delili olduğu ifade edilen metinler arasında benzerlikler olmakla birlikte bu hadislerin; tamamen aynı konudan bahsetmediği görülür. Peygamber tarafından önerilen kefaret ve bu kefarete muhatap olan kimsenin, bunlan yerine getirebilecek bedelli ve mali güçten yoksun olması; erkeğe kefaret önerilirken kadına kefaretten söz edilmemesi, aynca her iki hadisenin de Ramazan ayında gerçekleşmiş olması her iki hadisenin ortak yanlandır. Konuyla ilgili rivayetleri nakleden Bey haki, İbn Hacer ve Ayni (855/45) gibi pek çok muhaddis ve şanh her iki hadisenin farklı konulan anlattığını söyleı:-62. Farklı olan yönler ise, zıhara delil olarak zikredilen hadiste Selerne b. Sahr'ın "Ramazan ayı girince gece eşim/e birlikte olurum ve gün üzerime doğuncaya kadar bu işi devam etti- 60) Bk. Zerkeşi, Bedruddin, Hz. Aişe'nin Sahabeye Yönelttiği Eleştiriler, yayma hazırlayan: B ünyamin Erul, Ankara 2000, s.l6-7, 4-42; Karaman, Hayreddin, İslam Hukuk Tarihi, İst., 989, s.57. 6) Ebu Zehra, Muhammed, e/-cerime, Daru'l-Fıkr, ts., s.237,239. 62) Beyhaki, es-sünenü'l-kübra, IV, 377; İbn Hacer, Fethu '/-Bari, IV,64;Ayni, Umdetü'l-Kari, IX,86; Suyilti, Celıiluddin Abdurrahman, Tenviru'l-Haviilik şerhu Muvattii-ı Malik, Mısır 969, I, 28. t i l ı i ( \ r l ' ı '

ORUÇ KEFARETİNİN DAYANDlGI HADİSLERİN TAHLİLİ---- 47 ririm korkusuyla, Ramazan çıkıncaya kadar eşime zıhar yaptım. Nihayet eşim bir gece bana hizmet ederken/benimle konuşurken bedeninden bir yer açılıp göründü. Ben de dayanamadım, hemen üzerine atıldım ve beraber oldum. Sabah olunca da aiterne koştum... " ifadesinden, hadisenin açıkça gece gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu rivayetlerde Selerne'nin oruçlu olduğundan veya orucunu bozduğundan hiç söz etmemiş olması, bu rivayetlerje oruç kefaretini anlatan rivayetlerin sonuçta benzer cezalar öngörülmüş oisa da, içerik olarak tamamen aynı olmadığını gösterir. O, sadece kefaretini ödemeden, zıharda bulunduğu karısıyla birlikte olmanın cezasını sorup öğrenmeye gelmiştir. Oruç kefaretine delil gösterilen hadiste, Hz.Peygamber'e gelen sahabi "Helak oldum Ya Rasfilallah!" demiş; Hz.Peygamber'in sebebini sorması üzerine, daha önce ifade edildiği gibi rivayet farklılıklarıyla birlikte; "Ramazanda oruçlu iken gündüz eşirnle beraber oldum" cevabını vermiştir. Bu ifadelerden hadisenin Ramazan ayında oruçlu iken ve gündüz meydana geldiği anlaşılmaktadır. Ramazan ayının gecesinde bir kimsenin eşiyle beraber olması, Kur'an'm mübah kıldığı bir durum olup63, böyle bir şey oruca engel de değildir. Peygamber' e geliş sebebi karısına yapmış olduğu zıharın kefaretini ödemeden onunla birlikte olduğunu haber vermek olsaydı, "Ramazan ayında, gündüz oruçlu iken eşirnle beraber oldum" gibi bir ifadeye gerek duymaz, "Eşirnle beraber oldum." de- mesi yeterli olurdu. Bu kimsenin Hz. Peygamber'e eşiyle gece beraber olduğu için, "Helak oldum!" diyerek gelmiş olması da pek mümkün gözük.."'llemektedir. Süleyman b. Yesar'ın Selerne b. Sahr'dan rivayet etmiş olduğu zıhar hadisinde, Seleme'ye, Hz. Peygamber tarafından, "Ara vermeden iki ay oruç tutabilir misin?" denilince "Ya Rasfilallah! Başıma gelen, şu oruçtan dolayı gelmedi mi?" karşılığını vermiştir. Çünkü eğer kefareti oruçla ödeyecekse bu orucun tamarnını tutmadan, geceleri de dahil eşiyle beraber olması yasaktır. Oysa oruç kefaretine delil olarak rivayet edilen hadiste, gelen şahıs, iki aylık oruca dayanamayacağını söylemekle birlikte, yukarıdaki gibi bir tepkide bulunmamıştır. Aynca, oruç kefaretine delil gösterilen hadiste, Hz. Peygamber' e gelen şahıs, kefaret olarak kendisine önerilen her üç alternatifi de yerine getirebilecek durumda olmadığını söyleyince Hz. Peygamber, kendisine getirilen hurmayı vererek bunu (kefaret olarak) tasadduk etmesini istemiştif64. Zıharla ilgili hadisteki şahsı ise, Zürayk oğullarının zekat memuruna göndererek, zekatlarını kendisine vermelerini ve kefareti bununla ödemesini söylemiştir. Bu da her iki rivayerin farklı konularda olduğunun bir başka kanıtıdır. Buhari'nin, el-cami'u's-sahih'inde bizzat müellif tarafından konulan "bab" başlıkları "Fıklıu'l-Buhari fi terncirnihi" fehvasınca, onun görüşlerini yansıtması bakımından 63) Bk. Bakara, 2/87. 64) Tirmizi'nin Tefsir 58'deki rivayetide diihil genelde rivayetler yukanda bahsedildiği şekildedir. Sadece Tirmizi'nin Talak 20'deki hadisin metninde "Ya RasOlallah! Başıma gelen şu oruçtan dolayı gelmedi mi?" kaydı mevcut değildir. Aynca Hz. Peygamber' in, gelen şahsa, kendisine getirilen hurmayı vererek bunu (keraret olarak) tasadduk etmesini söylediği nakledilmektedir. Dolayısıyla Tırroizi'nin aynı konudaki iki rivayeti arasında ibare farklılıklan vardır. Tirmizi'nin Tefsir 58'deki rivayeti diğer muhaddislerce yapılan rivayetlerle de desteldendiği için bu ri vayeti esas alarak yukandaki değerlendirmeyi yaptık.

--- ı-~/; 48 Dr. Abdullah ÇOLAK-------EKEV AKADEMİ DERGİBİ ayn bir öneme sahiptir. Bu yönüyle bilinen Buhii.ri, oruç kefilretiyle ilgili rivayet ettiği hadisler için "Ramazanda eşiyle beraber olup, kefilret olarak tasadduk edecek hiçbir şeyi olmayan kimse" başlığını koyarken; Ebu Davud, Dariml, Beyhill gibi muhaddislerin eserlerinde "Ramazan'da gündüz eşiyle beraber olan kimsenin kefilreti" başlığıyla verilmektedir. Onlann, ilgili hadisleri rivayet etmeden önce böyle bir başlık kullanmış olmalan da aslında oruç kefilretini anlatan hadislerin zıhar kefilretini anlatan hadislerden farklı olduğunu göstermesi bakımından ayn bir öneme sahiptir. 3~ Hem zıhar hadisinde hem oruç kefilretini anlatan hadislerde, gelen şahıs veya şahıslann aynı kabileden olup aynı müeyyideye muhatap kılınınış olmalan her iki olayın ayııı kefilreti anlattığı anlamına gelmez65. Her iki hadiseyi anlatan hadlste, kadına da kefilretin gerektiğinden söz edilmemiş olması, ilk etapta her iki hadisenin de zıharla ilgili olabileceği ihtimalini akla getirmektedir. Çünkü, zıhar yemininde bulunan kocadır ve kefilretle o sorumludur. Meseleye Ramazan orucunun cinsel temasla bozulması açısından bakacak olursak, kadının orucu ertelemesi veya başladığı bir orucu bozmasını mübah kılan bir durum mevcut değilken, böyle bir ilişkiye kendi isteğiyle imkan verirse -bilginlerin çoğunluğuna göre- kadına da kefilret gerekir. Bununla birlikte, oruç kefilreti ile ilgili hadislerin hiç birinde kadına kefilretten söz edilmemiştir. Hadislerde kadının kefilretinden söz edilmemiş olması, onun durumunu itiraf etmemesinden dolayıdır. Kadının eşiyle birlikte olması, bu işe zorlanmış, oruçlu olduğunu unutmuş, hasta, yolcu, akıl hastası olması veya müslüman olmaması ( ehli kitap olması) gibi bir nedenden kaynaklanmış olabilir. Aynca kadın, oruçlu. olmayabilir veya o günün gündüzünde adeti sona ermiş olabilif66. Kadına kefilretten söz edilmemiş olması, kefilretin gerekmeyeceği unlamına gelmeyeceği gibi, emredilen kefiiretin zıhar kefilreti olmasını da gerektirmez. 4- Musa Carullah'ın, "Dört mezhep, kasten omeunu bozan kimsenin kefilret ödemesi gerektiğinde, ittifak etmişseler de tabiunun büyüklerinden bir grup buna karşı çıkmış- - tır." 6 7 sözüne gelince; Hattabi, "Ramazan orucunun edasını kasıtlı olarak bozan bir kimseye, tabiin alimlerinden sadece Said b. Cübeyr, İbrahim en-nehai ve Katade'ye göre kaza gerekir, kefilret gerekmez. Onlann bu fetvalannda, kendilerine Ebu Hureyre hadisi ulaşmamış olsa gerek."68 der. Tabiinden üç alime atfedilen bu kanaat, Katade (7/735) hakkında geçerli olmasa gerektir. Çünkü "Ramazan orucunun kazasının kasıtlı bozulması durumunda da kefilret gerekir. Zira bozulan oruç yine farz bir oruçtur."69 diyerek; Ra- 65) İbn Hacer, Fethu'l-Bfırl, IV, 64. Aynca bk. Ayni, Umdetü'l-Kfırl, IX,86; Suyfiti,I, 28; Zürkfuli, Şerhu'z-Ziirkfınl, Il, 229. 66) Hattiibi, Ebu Süleyman Hamd b. Muhammed, Mefılimü's-Siinen, Beyrut 98, II, 0; İbn Hacer, Fethu'l-Bfırl, IV, 70; Ayni, Umdetü'l-Kfırl, IX 89; Kurtubi, Ebu'I-Abbas Ahmed b. Ömer b. İbrahim, el-müjhim limfı Eşkele min Telhlsi Kitab-ı Müslim, D!Inaşk 996, III, 72. 67) Bigiyef, Kitfıbu's-Sünne, s.ll4-ll5. 68) Hattabi.Mefılimü 's-sünen, II, I 00. Aynca b k. İbn Hazrn, Ebu Muhammed Ali b. Ahmed, el-muhallfı bi'l-asfır, Beyrut, ts. IV, 38; Serahsi, Ebfi Bekr Muhammed b.ahmed, el-mebsut, Beyrut 986, III, 7; İbn Rüşd, Ebu'I-Velid Muhammed b. Ahmed el-hafid el-kurtubl, Bidfıyetü'l-Müctehid ve Nihayetii'I-Muktesid, İst., 985, I, 2Il; İbn Kudame, el-muğnl, III, 20. f ı i r ' ı

ORUÇ KEFARETİNİN DAYANDIGIHADİSLERİN TAHLİLİ---- 49 mazan orucunun kazasının mazeretsiz bozulmasında, kefilreti savunan Katil.de'nin, aynı orucun edasının bozulmasında kefilretin gerekmeyeceğini söylemiş olması düşünülemez. EbU Hureyre'den merfu olarak rivayet edilen "Kim Ramazanda özür; hastalık ve yolculuk gibi.bir mazereti olmaksızın orucunu bozarsa o senenin tamamını oruçlu geçirse yine onu karşılamaz. "70 hadisinden hareketle, Şa'bi, Nehai, Said b. Cübeyr, Zühri ve İbn Siıin'e göre, Ramazan ayında gündüz oruçlu iken eşiyle birlikte olan kimseye, sadece kaza gerekir, kefilret gerekmez7. Ebu Hureyre hadisinde sevap açısından bir karşılaştırma söz konusudur. Oysa kefilret sevap kazanmak için değil, günahtan kurtulmak için yerine getirilir. Dolayısıyla konuları farklıdır. Başta dört mezhebin imamları olmak üzere pek çok müçtehit, Ramazanda omeunu mazeretsiz olarak kasıtlı bozan kimseye kefilretin gerekeceğinde hemf"ıkir olmakla birlikte, kefilretin türü ve miktarı konusunda bazı farklı rivayetler de mevcuttur. Said b. Müseyyeb, Şa'bi ve Said b. Cübeyr'den, Ramazan'da kasıtlı oruç bozanın, bir ay oruç tutması ve Allah 'tan af dilemesi gerektiği yönünde rivayetler mevcuttur72. Hammad b. Ebi Süleyman, İbrahimen-Nehai'nin Ramazan'da kasıtlı omeunu bozan kimsenin üç bin gün oruç tutması gerekir73 dediğini nakletmektedir. Kefilret olarak köle azadı, oruç ve yoksulların doyurolması dışında sahih hadislerde bir başka kefilretten söz edilmemiştir74. B. Hadislerden Çıkarılan Hükümler Hadis külliyatının hemen tamamında yer alan bu hadis, kasten Ramazan omeunu bozmanın kefilreti konusunda referans alınan yegane kaynaktır. Burada farazi aynntılara girmeden doğrudan hadisten çıkarılan hükümleri şu şekilde tespit edebiliriz: 69) Bk. İbn Hazm, el-muhal/il, IV, 327; Baci, Ebu'I-Velid Süleyman b. Halefb. Sa'd el-endelüsi, el Münteka Şerhu'l-Muvatta', b.y., ts., II,56; İbn Kudfune, el-muğni, Ill,,25; Zürkaru, Şerhu'z-Zürkani, II, 234. 70) Buhan, Savm 29; Ebu Davıd, Sıyam 38; Tınnizi, Savm 27; İbn Mace, Sıyam 4. 7) Beyhaki, es-sünenü'l-kübril, IV, 374-375;Ayni, Umdetü'l-Kilri, IX, 85. Aynca Said b. Cübeyr"Ramazanda orucunu bozan kimseye kefilret gerekmez, çünkü hadisin sonunda Hz. Peygamber ona "Sen ve ailen yiyin." buyurmaktadır. Bu da keffiret hükmünün neshedildiğini gösterir." der. Bk. Seralısi, el-mebsiit, III, 7. Sünnetle ortaya konan bir hükmün, dalıa hiç uygulama alanı bulmadan ve aynı hadisin son kısmının önceki kısmını neshetmiş olduğunu söylemek pek makul gözükmemektedir. Çünkü hadiste gelen kimsenin, Hz.Peygamber'in köle azat edecek ve altmış yoksulu doyuracak mali gücü olmadığını söylemesi karşısında kendisine getirilen hurma dolıi sepeti ona uzatarak, "Al bunu tasadduk et" buyurması, keffiretin yinedesakıt olmayacağına delalet eder. Gelen şalısın tasadduk edeceği kimselerden bu hurmaya dalıa muhtaç olduğunu haber vermesi üzerine, Hz. Peygamber'in, "O halde al götür ve ailene yedir" buyurması, önceki keffiret şekillerinin geçersiz olduğu anlanuna gelmez. Zira tasadduk, bir kimsenin kendi zaruri ihtiyacının fazla olan kısmından yapılır. 72) İbn Ebi Şeybe, Musannef, Il, 347; İbnAbdilber, Temhid, VII, 7. İbn Hazm (el-muhallil, IV, 320) "Bu görüşün naslarda hiçbir dayanağı yoktur" diyerek itiraz etmektedir. 73) İbn Ebi Şeybe, Musannef, II, 347; İbn Abdilber, Temhid, VII,72; İbn Kudame, el-muğni, III, ll6. 74) Kurtubi el-müjlıim, III, 73-74. Aynca bkayni, Umdetü'l-Kilri, IX, 87.

ı r 50 Dr. Abdullah ÇOLAK-------EKEV AKADEMİ DERCİSİ. Hz. Peygamber'e işlemiş olduğu fıilin fetvasını sormaya gelen kimsenin, "Yandım!", "Helak oldum!" diyerek saçını başını yolması işlediği fıilin günah olduğunun bilincinde olduğunu ve günahın kasıtlı işlendiğini göstermektedir75. Dolayısıyla bu hadis, hata veya unutarak orucu bozan kimselere, kefaretin gerekmeyeceğini de gösterir. Çoğunluk müçtehitler bu görüştedir76. Atay'ın, "Alimlerin, kasten orucu bozmaya kefaret cezası vermelerindeki "kasten" kelimesi, oruçlu olduğunu bilerek orucu bozmak manasında olmayıp, inadına, oruca aldırış etmeden, hakaret edercesine, onu küçük düşürürcesine orucunu bozmaktır ki, bu kefaretle giderilemez; ancak tövbe ile affedilir." iddiası zorlama bir yorum olmalıdır. "Kasten" kelimesinin, gerek hadislerde gerekse müçtehitlerin ifadelerinde oruca hakaret, onu aşağılamak anlamında kullarulmayıp, aksine "oruçlu olduğunu bilerek ve isteyerek bozmak" manasında kullanıldığı açıkça görülmektedir. Değilse, her "kasten oruç bozanın" dinden çıkmış olmasını iddia etmek olur ki, bu doğru bir yaklaşım değildir. Hadiste geçen olayda da, oruçlu iken cinsel ilişkide bulunan şahsın, eylemin hemen sonrasında, pişmanlık duyarak gelip durumunu Peygamber' e arz etmesinden böyle bir niyetinin olmadığı anlaşılmaktadır. Hakareti çağrıştıracak bir tavırla orucu bozmak; orucu inkfu"ı gerektiren bir hareket olur77. 2- Oruç ibadetini yerine getirmekte zorlanan kimselere, birdizi kolaylık ve ruhsat getirilmiştir78. Bu ruhsat ve inikanlardan sonra, başladığı Ramazan omeunu hiçbir makul ve haklı bir sebep yokken bilerek ve isteyerek bozan kimsenin durumu, ağır bir kusur ve günah kabul edilmiş ve böyle kimselere Allah 'tan af dileyebilmeleri için biri, yine oruç cinsinden olmak üzere, üç tür ibadetten biri kefaret olarak öngörülmüştür. Hadiste anlatılan olaydan açıkça anlaşıldığı üzere, kefaretin sebebi, Ramazan ayının saygınlığını ihlaldir. Ramazanda oruç bozma, Ramazan ayına ve Ramazan orucuna yapılan bir hürmetsizlik olduğu için böyle yapan kimselere kefaret öngörülmüştür79. Bir kimseye kefaret orucunun gerekınesi için, müçtehitlerin çoğunluğuna göre, orucu bozmasını meşru kılacak her hangi bir mazeret olmaksızın, başlanılmış bir Ramazan orucunun edasını te'vile inıkan vermeyecek şekilde kasıtlı bozmuş olması gerekir&o. Bu sebeple, Ramazan oru- \ t ı, i 75) Nevevi, Zekeriyya Muhyiddin b. Şeref, el-minhac Şerhu Sahihi Müslim, Beyrut, 997, VII,226; İbn Hacer, Fethu'l-B/iri, IV, 64; Şevkfuıi, Neylü'l-Evtiir, IV, 25. 76) Serahsi, el-mebsilt, III, 65; Şevkani, Neylü'l-Evtiir, IV, 25. Hanbelilerde, hata ve unutma yoluyla cinsel temas dakefaret sebebidir. Bk. İbn Kudarne, el-muğni, III, 20-22; Behiiti, Keşş/ifü'l-Kına', ll, 324. 77) Bk. İbn Teymiye, Takıyyüddin Ahmed b. Abdulhalim, Mecmflu Fetiiv/i, b.y, ts., XXV, 265. 78) Oruç tutmamayı veya başlanmış bir orucu bozrnayı mübalı kılan sebepler için bk. İbn Rüşd, Bid/iye,I,205-2ll. 79) Serahsi, el-mebsilt, III,74; Desiiki, Muharnıned b. Ahmed, H/işiye 'al/i'ş-şerhi'l-keblr 'al/i Muhtasari '!-Imam Halil, Beyrut, ts., Il, 57. 80) Şeybarn, Muhammed b. Hasen, Kitabü'l-Asl (el-mebsiit), Beyrut 990, Il, 66; Mevsıli, el-lhtiy/ir, I, 3; İbn Cüzey Ebu 'I-Kasım Muharnıned b. Ahmed, Kav/ininü '-Ahkilmi 'ş-şer 'iyye ve M esiiili '- Fıkhiyye, Beyrut, ts., s.l06; Desfiki, Il,65. Hanefilerden İmam Züfer, Ramazan'da oruca niyetlenmeyen bir kimse günduz orucu bozan bir fıilde bulunsa-bu oruç niyetsiz de tutulacağı için- kefaret gerekir der. Bk. Kılsarn, Bedii'i,,0.

ORUÇ KEFARETİNİN DAYANDICI HADİSLERİN TAHLİLİ---- 5 cunun kazasının veya nafile ve nezir oruçlannın kasıtlı bozulması kef'areti gerektirmez8. Bütün müçtehitler, Ramazan günü oruçlu iken bilerek ve isteyerek cinsel ilişkide bulunmanın, hem kaza hem de kef'areti gerektireceği konusunda görüş birliği içindedirler82. Fakat bir şey yiyip içmenin kefareti gerektirip gerektirmediği konusu ise mezhepler arasında tartışmalıdır. Evzai, Şafii, Ahmed b. Hanbel ve zahiıilere göre, oruç kefareti konusunda delil olarak Ebu Hureyre ve Hz. Aişe'nin rivayet ettiği hadislerde kefarete sebep olarak "cinsel ilişki" zikredilmiştir. Kefilretler sınırlan naslarla belirlenen ve kıyasa mahal olmayan cezalar olduğu için sadece cinsel ilişkide kefilret gerekir. Bu iilimler hükmün illetini "Ramazanda cinsel ilişki" olarak görmelerinden dolayı, onlara göre bunun dışında yeme, içme veya bir başka yolla Ramazan oru c unu bozan kimseye kefilret gerekmez83. K efaret cinsel ilişki ile bozulan oruç için belirlenmiş, kıyasa aykırı bir hükümdür ve bu hüküm başkası için maklsun aleyh olamaz84. Hanefi ve Millikilere göre, Ramazan orucunun özürsüz olarak bir şey yemek veya içmekle bozulması durumunda da kefilret gerekir85. Onlar, oru c un bilerek ve isteyerek bozulmuş olmasını, Ramazan orucuna gösterilmesi gereken saygının ihlali ve kefaretin gerekmesi için yeterli görürler86. Bazı rivayetlerde orucun bozulma şeklinden söz edilmeksizin "Adamın biri Ramazanda orucunu bozmuştu"8 şeklinde mutlak ifadenin kullanılması, Hz. Ali'nin "Keftiret yeme, içme ve cinsel ilişkiden dolayıdır"88 sözü bu görüşü ~ destekleyen delillerdir. Özellikle Hanefıler, "Bedevi hadisinde, mücmel olarak verilen bilgi diğer rivayetlerle milfesser hale gelir. Kefaret, oruç bozma ile meydana gelen günahının ortadan kaldırılması içinaklen ve şer'an zorunludur. Biz bu hükme ilietlendirme veya kıyasla değil bizzat naslarla ulaşıyoruz89, çünkü kefaret, miktan nasla belirlen- f l ı SI) Şeybani, el-asl,,78; Ş!ifii, Ebu Abdiilah Muhammed b. İdris, el-ünım, Beyrut 993,,36; Serahsi, el-mebsut, III, 76; Kasaru, Bedli'i,,02; İbn Kudfune, el-muğni, III, ll, 25; Desuki, Hiişiye, Il, 58. 82) Şeybaru, el-as/, Il, 66; İbn Hazın, el-muhalla, IV, 34; İbn Rüşd, Bid!iye,,20; İbn Nüceym 'ZI!ynuddin b. İbrahim el-mısıi, el-eşblih ve'n-nezliir, Dımaşk 983 s.397; İbn Kudfune, el-muğni, III,l 5,20. 83) Ş!ifii, Ünım,,36; Müzeni, EbU İb~m İsmail b. Yahya, Muhıasaru'l-Müzeni, (Şafii'nin el- Unım'ü ile birlikte) Beyrut 993, IX,65; Ibn Hazın, el-muhallli, IV, 33-34; İbn Kudfune, el-muğni, III, ll5-ll 6. 84) Semerkandi, Tuhfetu'l-Fuktıhli, I, 36; Ayni, el-binliye,iii, 328. 85) Şeybaru, el-as/, Il, 77; Serahsi, el-mebsut, III, 73; İbn Rüşd, Bidliye, I, 2; İbn Cüzey, Kavlinin, s. los. 86) Serahsi, el-mebsut,iii, 73; Semerkandi, Tuhfetu'l-Fuktıhli, I, 362; İbn Rüşd, Bid!ıye, I,2ll-22. 87) Bu hadis, Buhan, et-tiirihu'l-kebir, I,56, Müslim, Sıylim 84, İbn Hanbel, Müsned ll, 24, Ebu Davild, Sıylim 37, Nesiii, es-sünenü'l-kübra, Il, 2ll; İbn Hıbban es-sahih, VIII,289 ve Beyhaki, es Sünenü'l-Kübrli, IV, 380-38 'de merfu, Malik'in Muvatta'ında (Sıylim, 29) ise mürsel bir senetle nakl etmektedir. 88) Serahsi, el-mebsut, III, 73. 89) Kasaru, Bedli'i, II,98-99.

5:! Dr. Abdullah ÇOLAK--------EKEV AKADEMİ DERCİSİ miş ıııüc:yyidderden olup bir başka şeye kıyasla tespiti mümkün değildir." 90 dedikten sonra ayrıca meselenin kıyas yönünü şöyle izah ederler: Kefaret, Ramazan orucunu bozmaktan insanları sakındırmak için konulmuştur. Cinsel ilişkide bulu,nan kimseye kefaret gerekirse; bir şey yiyerek veya içerek orucunu bozan kimseye öncelikle gerekir. Çünkü cinsel ilişki, nefsin bir arzusu olan şehvetten doğar. Yeme ve içme duygusu da nefsin bir arzusudur ve hatta diğerinden daha etkili bir arzudur. Zira aşın derecede susuz veya aç bir kimsenin şehveti azalır. Bu durumda asıl önlenmesi gereken oruçlunun yeme veya içmesidir. Öyleyse şari, oruçlu iken eşiyle beraber olan kimseye kefareti emretmiş olduğuna göre, yeme ve içme ile orucu bozana öncelikle emretmiş demektir9i. 3- Ramazan' da oruçlu iken meydana gelen bir cinsel ilişkiden dolayı hem failin hem de mefulun orucunun bozulmuş olacağına dair ittifak varken, hadiste kadına kefaretin gerekip gerekmeyeceğinden söz edilmemiş olması, müçtehitler arasında ihtilafa sebep olmuştur. Ramazan'da oruçlu iken koca, eşiyle onun da nzası ile beraber olmuşsa, Ebu Harılfe, Malik, Evzai ve Ebu Sevr'e göre kadına dakefaret gerekir. Bu hadiste, kadın hakkında ayrıca bir şer'i hüküm belertilmediği için, İmam Şiifıi gibi bir kısım müçtehitlere göre, kefaretin oruçla yerine getirilmesi durumunda her ikisi için yalnız bir kefareti yeterlidir92. Oysa dinde, erkekler hakkında sabit olan bir hüküm, erkeklere tahsisi gerektiren bir durum yoksa kadınlar için de aynen geçerlidir93. Şayet kadın, kocası tarafından cinsel ilişkiye zorlanmışsa, Ahmed b. Hanbel, Millik ve Hanetilere göre kadına sadece kaza gerekir94. Malik, "Oruç kefareti, iki ay ara vermeden oruç tutma olarak değil de, köle azad veya yoksulların dayurulması şeklinde yerine getiriliyorsa böyle bir durumda kadının kefareti de kocasına ait olur." der95. 4-Hadiste de açıkça ortaya konulduğu üzere, klasik fıkıh doktrinine göre oruç bozmanın kefareti, bir köle azat etmek, buna gücü yetmiyorsa ara vermeksizin iki ay oruç tutmak, buna da gücü yetmiyorsa altmış yoksulu sabahlı akşamlı bir gün doyurmaktır. Ebu Hanife ile Şafii'ye ve Ahmed b. Hanbel'den nakledilen iki görüşten tercih edilenine göre, kefaret ödeyecek kimsenin yukarıda sayılan sıraya riayet etmesi, bir öncekini yapma imkanı bulunmadığında bir sonrakine geçmesi gerekir. Çünkü cümleler, bir } l [ r \ 90) Cessas, Ebil Bekr Ahmed b. Ali er-razı, Usulü'l"Fıkh, b.y. 994, IV, 05. r 9) Serahsi, el-mebsut, III, 73; Semerkandi, Tuhfetu'l-Fukahô., l, 362; Kasaru, Bedil'i, Il, 99. 92) Şeybaru, el-asi, Il, 77; Sahniln, b. Said et-tennilhl, el-müdevvenetü'l-kübrii, Mısır, ts., I, 9; Müzeni, Muhtasaru'l-Miizent, IX, 65; Serahsi, el-mebsut, III, 72; Semerkandi, Tuhfetu'l-Fukahô.,, 36; İbn Rüşd, Biddye,,23; Mevsıli, el-ihtiyar,,3; İbn Hacer, Fethu'l-Biirt, IV,70; Dihlevi Şah Veliyyullah, el-musevvii Şerhu'l-Muvattii, Beyrut, 983;,298. Ahmed b.hanbel "Kadına da kefıiretin gerekeceği hususunda bir şey duymadık" der. Bk. İbn Kudfune, el-muğnt, III, 23. -: 93) Hattabi, Meiilimü's-Sünen,,0; İbn Hacer, Fethu'l-Biiri, IV,70; Azimabadi, Muhammed Eşref b. Emir es-sıddiki-ebil Tayyib Muhammed Şemsülhak, Avnu'l-Miibud Şerhu Süneni Ebt Diivud, Medine 968, VII, 8. 94) Şeybaru, el-asl,,77; Sahniin, el-müdevvene,,9; İbn Kudame, el-muğnt, III, 23-24. 95) Kurtubi, el-müfhim, III, 73; Nevevi, el-minhô.c, VII, 226-227; Dihlevi, el-musevvii,,298.

ORUÇ KEFARETİNİN DAYANDlGI HADİSLERİN TAHLİLİ---- 53 biri üzerine tertip ve takibe delalet eden "fe" edatı ile atfedilmişlerdir96. Millik ve İbn Hanbel'den yapılan bir diğer rivayete göre ise mükellef, bu üç seçenekten her hangi birini seçmede muhayyerdir97. Bunlar, Ebii Hureyre'den yapılan rivayetin98 bir varyantında kefilret seçeneklerinin muha:yjerliğe delalet eden "ev" edatı ile sıralanmış olmasını delil göstetifler. Aynca Maıik, bunlar arasında altmış yoksulu doyurmaya öncelik tanınmasının müstehap olduğunu söylerken99, bazı Milliki hukukçular, bu sıralamanın zamanın şartlarına göre değişebileceği kanaatindedirlerloo. Azat edilecek köle, konumuzia ilgili hadislerin hepsinde mutlak olarak zikredilmiştir. Bu sebeple Hanefiler ve ziihiriler, azat edilecek kölenin müslüman olmasını şart koşmamışlardır lo I. Millik ve Şafıi'nin de aralarında bulunduğu cumhur, azat edilecek kölenin, katil kefilretindeki kayda göre mürnin olmasını şart koşariarl02. Mutlakın mukayyede hamli hususunda müçtehitlerin yaklaşımı farklıdır. İki nassda hüküm bir, fakat her bir nassdaki hükmün dayandığı sebep farklı ise, Hanefilere göre mutlak mukayyede hamledilmez, her biri ile ayn ayn amel edilir. Kıyasla mutlakın kayıtlanmasını doğru bulmayan Hanefiler, bunu nassa ziyade olarak değerlendirirler ki bu da neshtir. Diğer İslam hukukçulanna göre sebep farklı olsa da hüküm aynı olduğu için mutlak mukayyede ham I edilir ı 03. İbn Ebi Leyla (83702) hariç, müçtehitlerin tamamı, hadisteki "şehrayni mütetiibi- \ :. ayn" ifadesinden hareketle, kefilret orucunun iki ay ara verilmeksizin tutıılması gerekti- ği kanaatindedirlerl04. İbn Ebi Leyla'ya göre kefilret orucunu iki ay ara vermeden tııtma zorunluluğu yokturıos. Oysa bu konudaki hadisin ibaresi, iki aylık orucun ara verilerek tııtulabileceği yönündeki içtihada imkan vermemektedir. Hadiste, ilk iki kefilret türüne güç yetiremeyen kimsenin, altmış yoksulu sabah akşam doyurması emredilmiştir. Peygamber' e durumunu arz etmeye gelen sahiibinin, "Bu- ~: i! i I 96) Serahsi, el-mebsut, III, 72; İbn Kudfu:ne, el-muğnl, III,27; İbn Abdisselam, İzzüddin Ebu Muhammed Abdülaziz, Kavaidü'l- Ahkiimfi Mesalihi'l-Enfim, Beyrut 998, I,79; Nevevi, el-min Mc, VII, 227. 97) İbn Rüşd, Bidilye, I,23; İbn Kudame, el-muğnl, III,27. 98) Bk. Müslim, Sıyam 84; İbn Hanbel, II, 24. 99) İbn Hıbban, es-sahlh, VIII, 290-29; İbnAbdilber, Temhld, VII, 62-64; İbn Rüşd, Bidilye, I,23. 00) İbn Hacer, Fethu'l-Barl, IV, 67. 0) İbn Hazm, el-muhall?., IV, 328; İbn Hacer, Fethu'l-Barl, IV, 65; Ayni, Umdetü'l-Kari, IX, 89. 02) Kurtubi, el-müjhim, III, 70; Ayni, Umdetü'l-Kari, IX, 89. 03) Cessas, Ebil Bekr Ahmed b. Ali er-riizi, el-fusulji'l-usul, Kuveyt 405. I, 232-235; Şevkfuıi, Muhammed Ali b. Muhammed, lrşfidü'l-fuhul ila Tahkiki llmi'l-usul, Beyrut, 992, s.279; Koca, Ferhat, Islam Hukuk Metoda/ojisinde Tahsis, İst, 996, s.30. 04) Baci, el-müntekfi, II,54; Kurtubi, el-miifhim, III, 70; Ayni, Umdetü'l-Kari, IX,89. 05) EbU Yusuf Yakub b. İbrahim ei-ensiiri, lhtilô.fu Ebi Hanife ve'bni Ebi Leyla, Mısır 357, s.24. İmamiye göre, oruç tutacak kimse ilk bir ayı tam olarak tutup ikinci aydan da birinci ayın hemen arkasından bir gün tutarsa kefilret orucunun ara vermeden iki ay tutulması prensibi yerine getirilmiş olur. Geriye kalanı ara vererek tutması da caizdir. Bk. Muhammed Cevad Muğniye, el-fıkh ale'l-mezô.hibi'l-hamse, b.y., 982, s.59.

54 Dr. Abdullah ÇOLAK-------EKEV AKADEMİ DERCİSİ nu yapmaya (ekonomik) gücüm yetmez." demesi üzerine, Hz. Peygamber, kendisine getirilen bir sepet (arak) hurmayı vererek; "Al bunu ve tasadduk et." buyurmuştur. "Arak", "miktel" demek olup, çoğunluğun kabulüne göre 5 sa' miktarı hurma alacak büyüklükte bir sepet olduğu ravilerce açıklanmıştırl06. Bir müd, bir sa'ın dörtte birine eşittirl07. Buna göre on beş sa' altmış müd etmektedir. Milik, Şafii, Ahmed b. Hanbel ve Evza gibi müçtehitler de her bir yoksula bir müd verilmesi gerektiğini bu hesaptan hareketle ortaya koymuşlardırl08. Sevri, Ebu Hanife _ve öğrencilerine göre ise, her bir yoksula Peygamber'in müddü ile iki müd (=yanm sa') verilmelidir. Çünkü, Müslim'in rivayetinde iki arak getirildi denilmektedir ve bu da 30 sa' eder ki her bir yoksula yanm sa' düşer. Bey hill, tek arak görüşünü tercih eder ve "Muhtemelen hayvanda taşınabilmesi için ikiye bölünmüş olan miktar daha sonra tek bir arakta birleştirilip, Hz. Peygamber' e verilmişti. İki arak diyenler birleştirilmeden önceki hali kastediyor olmalılar, yoksa aynı olay birden fazla tekrarlanmış değildir" derl09. Diğerlerinin görüşü nassa daha uygundurllo. Altmış fakiri dayurma meselesine gelince, İbn Dakikıl'id (702/302)"it'am: yedirme" kelimesi "altmış yoksul" kelimesine muzaf kılınmıştır. Bu sebeple mutlaka altmış fakirin doyurolması gerekir. Bunun yerine altı fakir on gün doyurolsa "altmış fakirin doyurulması" emri yerine getirilmiş olmaz. Cumhur da bu görüştedirlll. Hanefi ve Hanbeliler bir yoksulun.altmış gün doyurolmasını dakefaret için yeterli görürler2. Hanefilere göre asıl maksat, yiyeceğin fakire bizzat yedirilmesi değil, karnını doyurması için gerekli miktarın kendisine takdim edilmiş olmasıdırll3. 5- Hadiste önerilen, üç kefaret türünden hiçbirine güç yetiremeyen kimseden, kefaretin sakıt mı olacağı, yoksa zimmetinde devam mı edeceği fakihler arasında tartışmalıdır. Çoğunluk müçtehitlere göre, böyle bir durumda kefilret düşmez; kefareti yerine getirme imkanına sahip olacağı zamana kadar zimmetinde borç olarak kalır. Hz. Peygamber'in, Ramazan'da, omeunu bilerek bozan kimseye önerdiği alternatiflerden hiç birisi- 06) Bk. Buhaı:i, Savm 29-30; Beyhaki, Sıyam 3, 4/375-378; İbn Abdilber, Temhid, VII, 74. Tirmizi, arakla ilgili (Taliik 28) "Arak, miktel demektir ki, 5 ila 6 sa' miktan hurma alabilen büyük bir sepettir." derken, İbn Hacer, [Fethu'l-Biirl, IV, 69] ve Zürkfuıi, [Şerhu'z-Zürkiinl, II,234] "Hz. Peygamber'e getirilen arak 5 sa'idi ki I sa' 4 müd'e denktir" der. Malik, (Muvatta,Sıyam 29) Said b. Müseyyeb'e "bir selede ne kadar hurma vardır?" şeklindeki bir soruya 5 ila 20 sa' hurma vardır" dediğini nakleder. 07) I sa'=2036 gr. I müd=l/4 sa'=509 gr. I arak =5 sa'=30540 gr.= 30,540 kg. etmektedir. Kürdi, M. Necmüddin, Şer't Ölçü Birimleri ve Fıkht Hükümleri, (tre.: İbralıim Tüfekçi), İst., 996, s.53,56,28. I 08) Şafii, Ümm, II, 34; Salın On, el-müdevvene,, 9; Müzeni, Muhtasaru'l-Müzenl, IX, 65; İbn Abdilber, Temhtd, VII,l74; İbn Kudame, el-muğnt, III,l2; Kurtubi, el-müjhim,,70; İbn Hacer, Fethu'l-Biirt, IV, 79; Ayni, Umdetü'l-Kiirt, IX,87; Az!mabadi, Avnu'l-Ma'bud, VII, 8. 09) Hattabi, Meiilimü's-Sünen,,00; İbn Hacer, Fethu'l-Biiri, IV, 69;Ayni, Umdetü'l-Kiirt, IX, 88. ll O) İbn Abdilber, Temhld, VII,l74 lll) İbn Hazm, el-muhallii, IV, 328; İbn Hacer, Fethu'l-Biirt, IV, 66. ll2) İbn Kayyim el Cevziyye, Şemsüddin Muhammed b. Ebi Bekr, Zôdü'l-Meiidfi Hedyi Hayri'llbad, Beyrut 987, V, 340;Ayni, Umdetü'l-Kiiri, IX,93; Şevkilni, Neylü'l-Evtiir, IV, 25. 3) İbn Hacer, Fethu'l-Biirl, IV, 66; Ayni, Umdetü'l-Kiirt, IX,93.