AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE HACISALİHOĞLU - TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no: 343/04) (EK PROTOKOL 1. MADDE VE AİHS-35. MAD.



Benzer belgeler
EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. ZEYTİNLİ/TÜRKİYE (Başvuru no /04) KARAR STRAZBURG. 26 Ocak 2010

CONSEIL DE L'EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARAMAN VE BEYAZIT - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 73739/01) KARAR STRAZBURG

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRE ŞENOL ULUSLARARASI NAKLİYAT, İHRACAT VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:75834/01)

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE MEHMET SELÇUK - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 13090/04 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG.

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

COU N CI L OF KONSEYĐ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE GÜNGİL TÜRKİYE. (Başvuru no /03 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG. 10 Mart 2009

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

A V R U P A K O N S E Y Đ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE ERHUN -TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru numaraları: 4818/03 ve 53842/07) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. GEÇGEL ve ÇELİK/TÜRKİYE (Başvuru no. 8747/02 ve 34509/03) KARAR STRAZBURG.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. YER VE GÜNGÖR/TÜRKİYE (Başvuru no /06 ve 48581/07) KARAR STRAZBURG.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR NURAN CEYLAN ÖZBUDAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/2890)

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. ZÖHRE AKYOL/TÜRKİYE (Başvuru no /03) KARAR STRAZBURG. 4 Kasım 2008

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE TOK VE DİĞERLERİ - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:37054/03, 37082/03, 37231/03 ve 37238/03 )

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Kamulaştırma, Mülkiyet Hakkının Korunması, Ek Protokol - 1

CONSEIL DE L EUROPE AVRUPA KONSEYĐ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ ĐKĐNCĐ DAĐRE ADNAN ÖZDEMĐR -TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no:4574/06)

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ MEHMET ÖZEL ve diğerleri - TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no: 50913/99) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRASBOURG.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

CON S EI L D E KONSEYĐ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE YAPILMIŞ BAZI BAŞVURULARIN TAZMİNAT ÖDENMEK SURETİYLE ÇÖZÜMÜNE DAİR KANUN YAYIMLANDI

İKİNCİ DAİRE BİL BELGİN İNŞAAT ŞTİ / TÜRKİYE. (Başvuru no /03) KARAR STRAZBURG. 1 Ekim 2013

ĐKĐNCĐ DAĐRE. (Başvuru no: 3869/04) STRAZBURG. 27 Ekim 2009

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KAHRAMAN KORKMAZ VE DİĞERLERİ - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:47354/99 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG.

(Başvuru no: 3197/05) KARARIN ÖZET ÇEVĐRĐSĐ STRAZBURG. 20 Ekim 2009

ĐKĐNCĐ DAĐRE. (Başvuru No /07) KARAR STRAZBURG. 24 Eylül 2013

ĐKĐNCĐ DAĐRE. (Başvuru no. 7971/07) KARAR STRAZBURG. 28 Mayıs 2013

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ APOSTOLİDİ VE DİĞERLERİ- TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:45628/99) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ (ADİL TATMİN) STRAZBURG

COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ ĐKĐNCĐ DAĐRE ÇATAK TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no: 26718/05) KARAR STRAZBURG.

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI :F.Y.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. MEHMET YILDIZ vd.-türkiye DAVASI (Basvuru no:14155/02) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ DÖRDÜNCÜ DAİRE NACARYAN VE DERYAN - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:19558/02 ve 27904/02 )

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE NİN SARAR / TÜRKİYE KARARI * ** (Başvuru no. 1947/09, Karar Tarihi: 27 Mart 2012)

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. YAVUZ ve diğerleri -TÜRKİYE DAVASI

ĐKĐNCĐ DAĐRE EYÜP KAYA TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no: 17582/04) STRAZBURG. 23 Eylül 2008

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ. MEHMET MÜBAREK KÜÇÜK - TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no:7035/02) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRASBOURG.

A V R U P A K O N S E Y Đ

T.C İZMİR BÖLGE İDARE MAHKEMESİ ESAS NO : 2012/4000 KARAR NO : 2012/4285 YARGILANMANIN YENİLENMESİNİ İSTEYEN (DAVACI) :

CONSEIL DE L'EUROPE AVRUPA KONSEYĐ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ KANĐOĞLU VE DĐĞERLERĐ - TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no:44766/98, 44771/98 VE 44772/98)

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. ERTÜRK/TÜRKİYE (Başvuru no /02) KARAR STRAZBURG. 12 Nisan 2005

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

A V R U P A K O N S E Y Đ OF EUROPE AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ ÜÇÜNCÜ DAĐRE. Remzi BALCI/TÜRKĐYE (Başvuru no /01)

A V R U P A K O N S E Y Đ OF EUROPE AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ DÖRDÜNCÜ DAĐRE. (Başvuru no /99) KARAR STRAZBURG.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE MENEMEN MİNİBÜSÇÜLER ODASI -TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 44088/04) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG

A V R U P A K O N S E Y Đ

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

İKİNCİ DAİRE KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ DÖRDÜNCÜ DAİRE. Gümüşten -Türkiye Davası (Başvuru no: 47116/99)

ORMAN VE ARAZİ MÜLKİYETİ UYUŞMAZLIKLARI

A V R U P A K O N S E Y Đ

CONSEIL DE L EUROPE AVRUPA KONSEYĐ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ ĐKĐNCĐ DAĐRE EDĐP USLU -TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no:43/02) KARARIN ÖZET ÇEVĐRĐSĐ

CONSEIL DE L'EUROPE AVRUPA KONSEYĐ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ KADRĐYE YILDIZ VE DĐĞERLERĐ- TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no: 73016/01)

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE S.S. BALIKLIÇEŞME BELDESİ TARIM KALKINMA KOOPERATİFİ VE DİĞERLERİ - TÜRKİYE DAVASI

ĐKĐNCĐ DAĐRE FETHULLAH AKPULAT - TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no: 22077/03) KARAR STRAZBURG. 15 Şubat 2011

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

CON S EI L D E KONSEYĐ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ UYGULAMA TALİMATI 1 ADİL TAZMİN TALEPLERİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRE. TACİROĞLU - TÜRKİYE (Başvuru no /02) KARAR STRAZBURG. 2 Şubat 2006

CONSEIL DE L EUROPE AVRUPA KONSEYĐ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ ĐKĐNCĐ DAĐRE BEK -TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no:23522/05) KARARIN ÖZET ÇEVĐRĐSĐ

İçindekiler İkinci Baskıya Önsöz 7 Kısaltmalar Cetveli 19 Giriş 21 Birinci Bölüm AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİNDE MÜLKİYET HAKKI I.

CONSEIL DE L EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ. İKİNCİ DAİRE KANAT ve BOZAN -TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:13799/04)

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI)

ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR S. R. BAŞVURUSU

Sirküler No: 049 İstanbul, 17 Haziran 2016

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE ABDURRAHİM DEMİR - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 41213/02) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU MÜRACAAT SÜRECİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR:

CONSEIL DE L EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE MALHAS VE DİĞERLERİ - TÜRKİYE DAVASI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. YILDIZ YILMAZ/TÜRKİYE (Başvuru no /01) KARAR STRAZBURG. 11 Ekim 2005

CON S EI L D E KONSEYĐ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE PARSIL/TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 39465/98) KARAR STRAZBURG. 26 Nisan 2005

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM DÜRRÜ MAZHAR ÇEVİK VE ASUMAN MÜNİRE ÇEVİK DAĞDELEN / TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru No. 2705/05) KARAR (esas)

Nurcan YILMAZ ÖZEL ADİL YARGILANMA HAKKI KRİTERLERİNİN TÜRK İDARİ YARGILAMA HUKUKU AÇISINDAN MUHTEMEL VE GERÇEKLEŞEN ETKİLERİ

İÇİNDEKİLER GİRİŞ KONUYLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR.1) KONUNUN TAKDİMİ, ÖNEMİ

COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRE CANPOLAT TÜRKİYE. (Başvuru no /00) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG

Sirküler Rapor /70-1 ANAYASA MAHKEMESİNİN ÖZEL USULSUZLUK CEZASIYLA İLGİLİ BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE EYÜP AKDENİZ -TÜRKİYE DAVASI

ANAYASA MAHKEMESİNDEN KATMA DEĞER KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR. Başvuru Numarası: 2013/8492. Karar Tarihi: 8/9/2014 İKİNCİ BÖLÜM KARAR

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ ĠKĠNCĠ BÖLÜM MELDA AKPINAR VE DĠĞERLERĠ / TÜRKĠYE DAVASI. (Başvuru No /06) KARAR STRAZBURG.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ N.A. VE DİĞERLERİ- TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:37451/97) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG 11 EKİM 2005

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ DÖRDÜNCÜ DAİRE ÖZDEN - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 11841/02) KARAR STRAZBURG

2- Dâvanın, her biri hakkında aynı sebepten neşet etmesi. hükmü öngörülmüş. iken,

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

İKİNCİ DAİRE BAYAR / TÜRKİYE (NO.5) KARAR STRAZBURG. 25 Mart 2014

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI

Transkript:

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE HACISALİHOĞLU - TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no: 343/04) (EK PROTOKOL 1. MADDE VE AİHS-35. MAD.İNCELEMESİ ) Hikmet KANIK BURSA Hakimi A.GİRİŞ 12-14 Şubat 2013 tarihinde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun gerçekleştirdiği Hâkim ve Savcıların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları Hakkındaki Farkındalıklarının Arttırılması Projesi kapsamında gerçekleştirilen çalışma ziyareti sonucunda,aihs 35. maddesindeki Başvuru süresi ile Ek Protokol 1. maddesinde yer alan mülkiyet hakkının ihlaline ilişkin Türkiye aleyhine aşağıda özeti bulunan HACISALİHOĞLU-TÜRKİYE Davasında verilen karar maddeleri ve uygulanma koşullarının davanın konusu çerçevesinde incelenmiştir. 4 Kasım 1950 tarihinde Roma'da Avrupa İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Koruma Sözleşmesi, 20 Mart 1952 tarihinde ise Paris'de "İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Koruma Sözleşmesine Ek Protokol Hükümetimizce imzalanmış ve TBMM tarafından 6366 sayılı İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Koruma Sözleşmesi ve buna Ek Protokolün tasdiki hakkında kanunla kabul edilerek 19.03.1954 tarihli 8662 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak ulusal mevzuata dahil edilmiştir. Bu incelemede bu çalışmanın amacı iç hukukumuz bakımından 6366 sayılı kanunla kabul edilerek doğrudan bağlayıcı hale gelen ve Anayasamızın 90/5. maddesi Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 07/05/2004-5170 S.K./7.mad) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır şeklindeki düzenleme ile ülkemizdeki idari ve yargısal faaliyetlerin üst norm olarak kabul edilen AHİS e uygunluğunun denetlenmesi koşullarının konu ile sınırlı olarak açıklanmasıdır. Bu çalışma aynı zamanda güncel olup bakılan benzer dava konuları bakımından değerlendirilmesi gereken emsal kararlardan olmakla HSYK nun Farkındalığın Artırılması Projesi kapsamında yapılan Strazburg AİHM ziyaretlerinin geri bildirimidir. B. HACISALİHOĞLU - TÜRKİYE DAVASI 1.İç Hukuktaki Davanın Özeti Davacı İstanbul da ikamet etmekte olup 1948 yılında, Kocaeli (Gebze) Duraklı köyünde bulunan 3.801 m2 lik tarım arazisi orman arazisi dahilinde tespit edilmiş,kadastro tespit çalışmaları ertesinde, 21 Mayıs 1970 tarihinde Kadir Tiryaki, yasayla öngörülen hak kazandırıcı süre olan yirmi yıl zilyetinde bulundurduğu söz konusu taşınmazın maliki olmuş,adı geçen 791 parsel numarası ile taşınmazı kendi adına kaydettirmiş, Orman idaresi 10 Eylül 1971 tarihinde bu tescile itiraz etmiştir. Orman idaresi kadastro tespitince öngörülen süre içinde kadastro mahkemesinde dava açmadığından Kadir Tiryaki nin tapu senedi kesinleşmiştir. 1999 yılında yapılan yeni bir kadastro çalışması sonucunda söz konusu arazinin orman vasfının ortadan kalktığı tespit edilmiş ve Hazine lehine orman arazisi dışına çıkarılmış, 8 Şubat 2002 tarihinde tapu kaydına şerh düşülmüştür. Başvuran / Davacı 7 Mart 2002 tarihinde 2.000.000.000 TL (1.700 Euro) karşılığında bu taşınmazı Kadir Tiryaki den satın almış ve tapuda kendi adına kaydettirmiştir.

7 Mayıs 2002 tarihinde Orman Bakanlığı ve Hazine, arazinin mülkiyetinin Devlete ait olması nedeniyle başvuranın tapusunun iptali, ile Hazine adına tescil edilmesi amacıyla Gebze Asliye Hukuk Mahkemesi nde (Mahkeme) dava açmıştır. 12 Temmuz 2002 tarihinde mahkemece iki bilirkişi raporuna dayalı olarak sözü edilen taşınmazın evveliyatında orman alanı sınırları içinde yer alması ve bilahare Hazine lehine orman arazisi dışına çıkarılması dolayısıyla bu talebi yerinde bulmuş başvuranın tapu senedini iptal ederek taşınmazın Hazine adına tescil edilmesine karar vermiş, başvuran 8 Ocak 2003 tarihinde temyize gitmiş 2 Nisan 2003 tarihinde Yargıtay, orman alanı vasfındaki bir taşınmazın özel mülkiyet konusunu teşkil edemeyeceği gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararının bütün hükümlerini onamış Yargıtay ın bu kararı 8 Mayıs 2003 te başvurana tebliğ edilmiş olup başvuru konusu bu taşınmaza ilişkindir. 2.AHİM deki Başvurunun konusu 3.AİHS NİN 6/1 MADDESİNİN İHLAL EDİLDİĞİ İDDİASI HAKKINDA ; 4. Sözleşmenin Metni Madde 6 - Adil yargılanma hakkı 1. Her şahıs gerek medeni hak ve vecibeleriyle ilgili nizalar gerek cezai sahada kendisine karşı serdedilen bir isnadın esası hakkında karar verecek olan, kanuni, müstakil ve tarafsız bir mahkeme tarafından dâvasının mâkul bir süre içinde hakkaniyete uygun ve aleni surette dinlenmesini istemek hakkını haizdir. Hüküm aleni olarak verilir, şu kadar ki demokratik bir toplulukta âmme intizamının veya millî güvenliğin veya ahlâkın yararına veya küçüğün menfaati veya dâvaya taraf olanların korunması veya adaletin selâmetine zarar verebileceği bazı hususi hallerde, mahkemece zaruri görülecek ölçüde, aleniyet dâvanın devamınca tamamen veya kısmen Basın mensupları ve halk hakkında tahdid edilebilir. d) İddia şahitlerini sorguya çekmek, veya çektirmek, müdafaa şahitlerinin de iddia şahitleriyle aynı şartlar altında davet edilmesini ve dinlenmesinin sağlanmasını istemek, haklarına sahiptir. Başvuran öncelikle mahkeme tarafından yapılan yargılamaya ilişkin olarak hakkaniyete uygun bir yargılama olmadığından ve ulusal mahkemelerin yürürlükteki yasaya aykırı olarak taraflı bir tutum sergilediklerinden şikayetçi olmuş bu bağlamda AİHS nin 6. maddesine atıfta bulunarak ulusal mahkemenin kanıtları değerlendirme yöntemlerinden şikayetçi olmuştur. 5.AİHM DEĞERLENDİRMESİ ; AİHM bu bağlamda ulusal mahkemenin keyfi bir tutum sergilediklerini gösterir hiçbir unsurun yer almadığını, Gebze Asliye Hukuk Mahkemesi nin bilirkişi raporları ışığında kararını verdiğini ayrıca Yargıtay ın başvuranın şikayetini incelediğini ve ilk derece mahkemesinin kararını ulusal mevzuata ve objektif unsurlara dayanarak verdiğine kanaat getirerek başvuranın mevcut başvuruda, her halükarda ulusal mahkemenin almış olduğu kararların özüne karşı çıktığını, AİHM nin kendini, bir mahkemeyi şu değil de bu kararı almaya iten dava koşullarını değerlendirmeye yetkili görmediğini, aksi takdirde kendini üçüncü veya dördüncü derece yargı makamı haline getireceğini hatırlatmış ve Ulusal mahkemelerin hakkaniyete uygun karar vermedikleri ve tarafsız olmadıkları yönünde yapılan bu şikayeti temelden yoksun bularak AİHS nin 35. maddesinin 3. ve 4.paragrafları gereğince kabul edilemez ilan etmiştir. C. AİHS YE EK 1 NO LU PROTOKOL ÜN 1. MADDESİNİN İHLAL EDİLDİĞİ İDDİASI HAKKINDA; 1. Kabul edilebilirlik hakkında a. Sözleşmenin Metni Madde 35 - Kabul edilebilirlik koşulları

1. Devletler Hukukunun genel olarak kabul edilen prensiplerine göre; ancak iç hukuk yollarının tüketilmesinden sonra ve kesin karardan itibaren altı aylık bir sure içinde Mahkemeye başvurulabilir. b) Hükümet Görüşü ; Hükümet altı ay kuralına uyulmadığı ön itirazını yapmış bu sürenin başvuranın ilk mektup gönderdiği tarih olan 13 Ekim 2003 değil, başvuru formunun ve kanıtlayıcı belgelerin gönderildiği 11 Ekim 2004 tarihi itibariyle hesaplanması gerektiğini savunarak AİHM yi AİHS nin 35. maddesine uygun olarak bu başvuruyu kabul edilemez ilan etmeye çağırmıştır. c) AİHM Değerlendirmesi ; Başvuran ilk mektup gönderdiği tarih olan 13 Ekim 2003 Tarihinde herhangi bir tazminat ödemeksizin mahkeme kararı ile Hazine lehine mülkiyetinden yoksun bırakıldığını ileri sürmüş, başvuru formunun ve kanıtlayıcı belgeleri ise 11 Ekim 2004 Tarihinde göndermiş ise de başvuran dava dosyasının ilk derece mahkemesinin arşivine kaldırılmış olması dolayısıyla dosyaya ulaşıp gerekli belgelerin fotokopisinin çekilmesinde yaşanan zorluklar nedeniyle başvuru formunun ve gerekli belgelerin gecikmeli gönderildiğini ileri sürdüğünden AİHM başvuranın mahkemeyle ilk kez 13 Ekim 2003 tarihinde irtibata geçtiğini ve. AİHM Sekretaryası tarafından 7 Ocak 2004 tarihli bir yazıyla Mahkeme katibi başvurandan başvuru formunu tamamlamasını istediğinden ve başvurusunun başvuru evrakının alınmasından sonra kaydedileceğinin bildirildiğinden başvuranın temsilcisinin 11 Ekim 2004 tarihinde başvuru evrakını AİHM ne ilettiği ve ilk başvuru ile başvuru evrakının gönderilmesi arasında geçen sürenin dava dosyasının arşive kaldırılmış olması dolayısıyla ulusal yetkililerden kaynaklandığını belirten bir açıklama gönderdiği,aihm Sözleşme Organları nezdinde pratikte bir başvuranın şikayet konusu ettiği olayları özetle belirttiğinden başvurunun incelenebilmesi için gerekli belgeleri göndermesinde ciddi bir gecikme yaşandığında başvurunun yapıldığı tarihi belirlemek için davanın özel koşullarının değerlendirilmesi ilk mektubunun başvuru tarihi olarak esas alınması gerektiği mevcut başvuruda, başvuranın dava olaylarının esasına ve şikayetlerin niteliğine ilişkin mektupla yaptığı ilk başvuru tarihi 13 Ekim 2003 olup Başvuru formu ve ilgili kanıtlayıcı belgeler 11 Ekim 2004 tarihinde iletilmiş ise de bu iki tarih arasında geçen süre başvuran tarafından geçerli şekilde izah edildiğinden aşırı olarak nitelendirilemeyeceğinden AİHS nin 35. maddesinin 3. paragrafı çerçevesinde şikayetin dayanaktan yoksun olmadığını kaydeden AİHM, ayrıca başka açılardan bakıldığında da kabul edilemezlik unsuru bulunmadığını tesbit ederek başvuruyu kabul edilebilir nitelikte bulmuştur. 2) Esasa dair ; a. Sözleşmenin Metni Madde 1 - Mülkiyetin korunması Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez. b- Hükümetin görüşü; Başvuranın ihtilaf konusu taşınmazın orman arazisi olduğunu ve bu arazinin sonrasında Hazineye devredileceğini bilerek satın aldığını belirterek Anayasa nın ilgili hükümlerine göre bu vasıftaki bir taşınmazın özel bir mülkiyeti teşkil edemeyeceğinin, dolayısıyla başvuranın tapu senedinin herhangi bir hukuki değerinin bulunmadığını başvuranın taşınmazı satın almasının yoklukla malul olduğunu bildirmiştir.

c. AİHM DEĞERLENDİRMESİ ; AİHM başvuranın adına olan tapunun iptali ile bedel ödenmeksizin hazine adına tescil kararı verilmesini mülkiyet hakkına yönelik bir müdahalenin olduğunu ve bunun Ek 1 no lu Protokol ün 1. maddesinin ilk bendinin ikinci cümlesi anlamında başvuranı mülkünden yoksun bıraktığı sonucuna varmış, başvuranın tapuya güven ilkesinden hareketle tapu kaydında malik Kadir Tiryaki adına tescilli taşınmazı kendi adına devralması ölçüsünde adı geçenin iyi niyetinin tereddüde mahal bırakmadığını,taşınmazın devri sırasında oluşan tapu masraflarını da ödediğini tapu senedi iptal edilip Hazine adına tescil edilinceye dek, başvuran bütün hukuki sonuçlarıyla birlikte taşınmazın maliki olduğunu, ayrıca, tapu sicilinde kayıtlı tapu belgesinin geçerliğine ilişkin hukuki güvenceden yararlandığını bu durumun mülkiyet hakkının tartışılmaz bir göstergesi olduğunu, Başvuranın yargı kararları ile taşınmazından yoksun bırakıldığını, başvuranın itirazlarına rağmen, ulusal mahkemelerin bu yöndeki yasal hükümleri uygulayarak tapu kaydını iptal ettiklerini, evveliyatında orman arazisi içinde yer alan taşınmazın bilahare Hazine lehine orman arazisi dışına çıkarıldığını, Ulusal mahkemelerin gerekçeleri incelendiğinde AİHM, başvurana dayatılan bu mahrumiyetin amacının, yani tabiat ve ormanların korunması konusunun 1 Nolu Ek Protokolün 1. maddesinin ilk paragrafının ikinci cümlesi anlamında kamu yararı kapsamına girdiği kanaatine varmıştır Bu konuda AİHM, AİHS hükümleri arasında münferiden çevreyi korumaya yönelik özel bir düzenleme bulunmamakta ise de bugünkü toplumların çevreyi eskisinden daha fazla koruma gayretinde olduklarını hatırlatmıştır. AİHM, çevrenin korunmasıyla ilgili çok sayıda davaya baktığını ve konunun büyük önem taşıdığını kaydetmiş,tabiat ve ormanların, daha genel anlamda çevrenin korunması kamu vicdanında ilgili makamların sürekli ilgi ve desteğini gerektiren bir değer olarak ortaya çıktığını,özellikle Devletin bu konuyla ilgili yasalar çıkarmış ise,ekonomik zorunluluklar ve mülkiyet hakkı gibi bazı temel haklar, çevrenin korunmasıyla ilgili değerlendirmeler karşısında öncelikli olmaması gerektiğini (Belçika aleyhine Hamer davası, no21861/03 (alıntılar)). Ancak bununla birlikte, mülkiyetten mahrum edilme durumunda, ihtilaflı müdahalenin istenilen doğru dengeyi sağlayıp sağlamadığının ve özellikle başvuran üzerinde orantısız bir yük oluşturup oluşturmadığını belirlemek için, iç hukukta öngörülen tazminat düzenlemelerinin dikkate almak gerektiğini mülkün gerçek değerine göre makul kabul edilebilecek bir tazminat ödemeden mülkiyetten mahrum bırakmanın 1 Nolu Ek Protokolün 1. maddesi bakımından aşırı zarar oluşturduğunu ve hiç tazminat ödenmeden mahrum bırakmanın ise ancak istisnai durumlarla haklı bulunabileceğini kaydetmiştir.. Mevcut davada, AİHM, Hükümetin hiçbir tazminat ödenmemesini haklı gösterecek herhangi bir istisnai duruma atıfta bulunmadığı halde başvuran mülkünün Devlet Hazinesine devredilmesine karşılık hiçbir tazminat almaması nedeniyle AİHM, başvurana hiçbir tazminat ödenmemesinin, kamu yararı ile temel insan haklarının korunması arasında oluşturulması gereken doğru dengeyi başvuran aleyhine bozduğundan 1 Nolu Ek Protokolün 1. maddesi ihlâl edilmiş olduğunu kaydetmiştir. D. AİHS NİN 41. MADDESİ NİN UYGULANMASINA İLİŞKİN ; 1. Sözleşmenin Metni Madde 41 - Hakkaniyete uygun bir tatmin Mahkeme işbu Sözleşme veya Protokollerin ihlal edildiğine karar verirse ve ilgili Yüksek Taraf Devletin iç hukuku bu ihlali ancak kısmen telafi edebiliyorsa, Mahkeme, gerektiği takdirde,hakkaniyete uygun bir surette zarar gören tarafın tatminine hükmeder. 2. AİHM DEĞERLENDİRMESİ ; a.başvuran ; taşınmazının geri verilmesini,bunun olmaması halinde gerçek değerine karşılık gelecek maddi tazminat olarak 38.010 Euro talep etmiş ve ayrıca manevi açıdan uğradığı zararın giderilmesini ve rakam telaffuz etmeksizin yargılama masraf ve giderlerinin ödenmesini talep etmiş,

b.hükümet ; bu taleplerin dayanaktan yoksun bulunduğundan reddini talep etmiştir. c.aihm tarafından yapılan değerlendirmede ; Maddi tazminat ile ilgili olarak, başvurandan taşınmazın satın alındığı tarihte kendisince ödenen miktar konusunda edinilen bilgileri dikkate alan AİHM hakkaniyete uygun olarak başvurana 2.050 Euro ödenmesine ve manevi tazminata ilişkin tespit edilen ihlal ışığında ve hakkaniyete uygun olarak başvurana manevi tazminat olarak 2.000 Euro ödenmesini, Yargılama masraf ve giderleri konusunda, AİHM nin yerleşik içtihadına göre bir başvuran gerçekliğini, gerekliğini kanıtladığı makul miktarlardaki yargı giderlerini elde edebilieceği bu başvuruda böyle bir durumun söz konusu olmadığından AİHM yargılama masraf giderleri başlığı altında bir ödeme yapılmasını gerekli görmemiş, Sonuç olarak ; AİHS ye Ek 1 no lu Protokol ün 1. maddesi hakkındaki şikayetin AİHS 35. maddesine göre kabuledilebilir, bunun dışında kalanların kabul edilemez olduğuna; AİHS ye Ek 1 no lu Protokol ün 1. maddesinin ihlal edildiğine; AİHS nin 44 / 2 maddesi gereğince kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içinde, ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden TL. ye çevrilmek ve her türlü vergiden muaf tutulmak üzere Hükümet tarafından başvurana 2.050 (iki bin elli) Euro maddi tazminat ve 2.000 (iki bin) Euro manevi tazminatın ödenmesine; Söz konusu sürenin bittiği tarihten itibaren ödemenin yapıldığı tarihe kadar Hükümet tarafından, Avrupa Merkez Bankası nın o dönem için geçerli olan faiz oranının üç puan fazlasına eşit oranda faiz uygulanmasına; Adil tatmine ilişkin diğer taleplerin reddine; 2 Haziran 2009 tarihinde KARAR VERMİŞTİR. E. AİHM nin AİHS 35. maddesini yorumu ; AİHM 35/1 maddesindeki kabul edilebilirlik koşulu olarak öngörülen iç hukuk yollarının tüketilmesinden sonra ve iç hukuktaki kesin karar tarihinden itibaren 6 aylık süre bakımından ilk mektup gönderme tarihini başvuru için yeterli görüp esas almış olup sonradan bu başvurudaki form ve belge eksikliklerinin tamamlanması tarihine sonuç bağlamayıp bu 6 aylık süreden sonra olmasını (gecikmenin sebebinin izah edildiğinde ) kabul edilebilirlik bakımından engel şart olarak görmemiştir. F. AİHM nin ek protokol 3. maddesini yorumu ; AİHM e göre Ek protokol 1. maddesi 3 ayrı kuralı içermektedir. Buna göre birinci durumdaki kural, genel nitelikte olup şahısların (gerçek-tüzel )sahibi oldukları mallar ve mülkler bakımından mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesi gerektiği ilkesini içermektedir. İkinci durumdaki kural ilk kuralın istisnası olarak mal ve mülk haklarından yoksun bırakmaya ilişkin olup bunu belli koşullara bağlar.bunu yaparken sadece mülkiyetin resmi şekilde alımının veya kamulaştırılmasının söz konusu olup olmadığının değerlendirilmesinin değil; aynı zamanda, görünüşün arkasındaki gerçeklerin tespit edilmesini yani olaya ilişkin olarak yalnızca hukuki görünüşün değil fiili gerçeğin örneğin bunun de facto (fiili el koyma şeklinde ) kamulaştırma olup olmadığının da tespitini gerektirmektedir. Üçüncü durumdaki kural ise Sözleşmeci Devletlere, diğer hususların yanı sıra, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenleme hakkını tanır. Ancak, bu üç duruma ilişkin kuralın ayrı olması birbirleriyle bağlantısız oldukları anlamına gelmemektedir.ikinci ve üçüncü kurallar, ilk kuralın istisnai hallerini oluşturmakta mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkına yapılan müdahalelere ilişkindir ve dolayısıyla birinci kuralın içerdiği genel ilke ışığında yorumlanmalıdırlar. 4.SONUÇ

AİHM,AİHS Ek protokolün 1.maddesinde yer alan gerçek veya tüzel kişilerin mal ve mülkiyet dokunulmazlıklarının korunmasını isteme hakları temel bir haktır. Ancak bu temel hakkın ihlal edilebileceği haller olarak Kamu yararının bulunması ile şekil, usul ve koşulları i yasalarda gösterilerek belirtilmesi halinde uluslar arası hukukun genel ilkelerine de uygun olması koşulu ile mal ve mülkiyet haklarına dokunulabilecektir. Bu saptamalar Medeni Kanunu (4. kitap birinci kısımda 683 vd. mad. de )ve Anayasal ( 1982 Anayasasının 35. maddesi Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz. ) şeklindeki düzenlememize de paraleldir. Ancak AHİM in yorum farkı bu mülkiyet hakkındaki kamu yararı ile sınırlamanın uygulanmasına ilişkin kriterlerden doğmaktadır. Adil denge kavramı bunu açıklamakta,sonuç adaletinin ifadesi olup orantısız yük kavramı ile de bu yükün yüklendiği mülkiyet hak sahibi olan tarafa tazminat ödenmesi yolu ile dengenin sağlanması amaçlanmaktadır. AHİM nin incelenen bu kararından AHİS nin kurallarının ve iç hukuk kurallarının yorumuna ilişkin olarak öncelikle başvuranın fiili ve hukuki konumu iç hukuk kurallarına göre saptanmaktadır. Örneğimizde başvuranın mülkiyet hakkına sahip olup olmadığı öncelikle Türk hukuk mevzuatına göre saptanmıştır.bu saptama yapılırken bireyin ve devletin karşılıklı yükümlülükleri ve hakları gözetilerek bireylere karşı daha güçlü konumda bulunan devletten yasal düzenlemelerde ve bunların uygulanmasında daha fazla özen gösterilmesinin beklendiği sonucuna varılabilir. Mahkeme yorumunda Devletin ek protokol 1. maddesinin 2. cümlesi kapsamında olarak tabiat ve ormanların korunması konusunun kamu yararı kapsamına girdiği kanaatine varmış, AİHS hükümleri arasında münferiden çevreyi korumaya yönelik özel bir düzenleme bulunmamakta ise de bugünkü toplumların çevreyi eskisinden daha fazla koruma gayretinde olduklarını, tabiat ve ormanların, daha genel anlamda çevrenin korunması kamu vicdanında ilgili makamların sürekli ilgi ve desteğini gerektiren bir değer olarak ortaya çıktığını,özellikle devletin bu konuyla ilgili yasalar çıkarmış ise,ekonomik zorunluluklar ve mülkiyet hakkı gibi bazı temel haklar, çevrenin korunmasıyla ilgili değerlendirmeler karşısında öncelikli olmaması gerektiğini ancak mülkiyetten mahrum edilme durumunda, ihtilaflı müdahalenin istenilen doğru dengeyi sağlayıp sağlamadığının ve özellikle başvuran-mülkiyet hakkı sahibi üzerinde orantısız bir yük oluşturup oluşturmadığını belirlemek için, iç hukukta öngörülen tazminat düzenlemelerinin dikkate almak gerektiğini mülkün gerçek değerine göre makul kabul edilebilecek bir tazminat ödemeden mülkiyetten mahrum bırakmanın 1 Nolu Ek Protokolün 1. maddesi bakımından aşırı zarar oluşturduğunu ve hiç tazminat ödenmeden mahrum bırakmanın ise ancak istisnai durumlarla haklı Bulunabilecekken mevcut davadaki durumda Hükümetin hiçbir tazminat ödenmemesinin haklı gösterecek herhangi bir istisnai durumun bulunmadığı, mahkeme kararı ile başvuran mülkünün Devlet Hazinesine devredilmesine karşılık hiçbir tazminat ödenmemesinin, kamu yararı ile temel insan haklarının korunması arasında oluşturulması gereken doğru dengeyi mülkiyet sahibi aleyhine bozduğu, tesbitini yapmaktadır. AHİM bu değerlendirmesiyle AİHS de çevrenin genel olarak korunmasının teminatını veren madde bulunmamasına karşın, ne olursa olsun, günümüz toplumunda böyle bir korumanın giderek artan derecede önemli bir husus olduğunu belirterek bu durumun kamu yararı kriteri çerçevesinde değerlendirilmesini istemektedir. Devletin, yasalarına kamu yararı çerçevesinde ve birey ve kamunun çıkarları arasında adil bir denge kurulması şartı ile çevrenin genel olarak korunmasını temin kamu yararı ile böyle bir müdahalesinin meşru olduğunu kabul etmektedir. Burada ihlale neden olan husus kamu yararı ile başvuranın mülkiyet hakkından mahrum edilirken adil bir

dengenin kurulması bakımından başvurana tazminat verilmesine ilişkin iç hukuk yolunun bulunmayışıdır. Bu karara göre orman kadastro sınırları içinde kalıpta sonradan genel arazi kadastrosu yapılıp kişisel mülkiyet tesis edilen veya daha önceden kişiler adına kaydedilen taşınmazların daha sonradan orman kadastrosu veya 2/B çalışması sonrasında orman sınırları içine alınması veya orman olup vasıf kaybettiğinden bahisle Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılması işlemi nedeni ile Hazine nin malike karşı açtığı tapu iptali ve tescil davalarında verilen tapu iptal tescil kararları ile kişilerin bu yerlerdeki mülkiyet hakkına devlet tarafından müdahale edilmesi nedeni ile kamu yararı ile kişisel mülkiyet arasındaki külfet dengesini sağlamak için makul bir miktarda kişisel mülkiyetine müdahale edilene tazminat yolunun açılması yahut bundan önce Hükümetin adil bir tazminat ödemesi açısından yasal düzenleme yaparak mağduriyetlerin giderilmesi gerekir. Devletlerin eylem ve işlemlerinde kamu yararı esas olmakla birlikte bu işlem ve eylemlerden yarar sağlayan toplum veya devlet ile bu durumlarda külfete katlanan birey arasında yarar-külfet arasında adil bir dengenin tesisi gerekmekte olup bu incelenen kararda bu dengenin bulunması gerekliliği bir kez daha vurgulanmış, bu ve buna benzer her olayın kendi koşulları içinde tabiî ki değerlendirilmesi, bireylerin mülkiyet haklarına kamu yararı ile devletlerce yapılacak müdahalelerde bireylere aşırı külfet oluşturacak şekilde uygulama yapılmayarak bireyin hak kayıplarının önlenmesine ilişkin mevzuatta düzenlemeler yapılarak öncelikle AİHS aykırılık oluşturacak hak kayıplarının olmaması, olduğunda da her müdahale bakımından bireylerin AİHM e kişisel başvuruya mecbur bırakılmadan iç hukukta bu ihlallerin çözüme kavuşturulması hukuk kurumlarının hedefi olmalıdır.