8. AYBASTI-KABATAŞ KURULTAYI



Benzer belgeler
Ceviz Fidanı-Ağacı İklim ve Toprak İstekleri

SİLAJ YEMLERİ Prof.Dr. M. KEMAL KÜÇÜKERSAN

1.Silo yeminin kimyasal kompozisyonu 2.Silo yemine oksijen girişi 3.Bakteriyel populasyonun aktivasyonu

KAPLAN86 CEVİZİ. Kaplan 86 Cevizi

GAP Bölgesinde Yetiştirilen Bitkilerin Sulama Proğramları

SAĞLIM İNEKLERİN BESLENMESİ

SİLO YEMLERİ SİLAJ. Dr. Sencer TÜMER

Sığır yetiştiriciliğinde Sıcaklık Stresi ve Alınabilecek Önlemler. Prof. Dr. Serap GÖNCÜ. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Meyva Bahçesi Tesisi

Kontrollü olarak aneorobik şartlarda fermente edilmiş yeşil ya da yeterli rutubeti olan yemlere silaj Yapılan işleme silolama Yapıldığı yere silo adı

T.C. Samsun Valiliği İl Tarım Müdürlüğü. Silajlık Mısır Tarımı ve Silaj Yapımı

Budama, seyreltme, gübreleme gibi bahçe işleri daha kolay ve ekonomik olarak yapılabilir.

SÜT SIĞIRCILIĞI ve YONCA

son hacim litre olacak şekilde sulandırılarak toprak yüzeyine püskürtülüp, cm toprak derinliğine karıştırarak uygulanabilir.

İNCİRİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

SİLAJ YAPIMI VE SİLAJLA BESLEME. Yrd. Doç. Dr. Hayrettin ÇAYIROĞLU

YULAF YETİŞTİRİCİLİĞİ

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ EDREMİT MESLEK YÜKSEKOKULU. Zeytincilik ve Zeytin İşleme Teknolojisi Programı

ANTEPFISTIĞI YETİŞTİRİCİLİĞİ. GAP TEYAP Kerem AKDOĞAN

Tohum Bahçeleri. Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER

TARIMSAL YAPILAR. Prof. Dr. Metin OLGUN. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü

TARIMSAL YAPILAR. Prof. Dr. Metin OLGUN. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü

Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM

TARIMSAL YAPILAR. Prof. Dr. Metin OLGUN. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü

Modern (Bodur) ve Geleneksel Meyve Yetiştiriciliği. 04 Şubat 2014 İzmir

Elma kış dinlenmesine ihtiyaç duyan meyve türü olup, soğuklama gereksinimi diğer meyvelere göre uzundur.

SOĞAN YETİŞTİRİCİLİĞİ GİRİŞ:

BADEM YETİŞTİRİCİLİĞİ

SİLAJLIK MISIR TARIMI

Antepfıstığında Gübreleme

Korunga Tarımı. Kaba yem açığının giderilmesinde, maliyetlerin düşürülmesinde etkili, kıraç topraklara ekilebilmesi ile üstün bir yem bitkisi.

Ruminant. Buzağıdan Süt Sığırına Bölüm ll: Sütten Kesimden Düveye Besleme ve Yönetim

İKLİM VE TOPRAK ÖZELLİKLERİ

FİĞ TARIMI Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ

İnek Rasyonları Pratik Çözümler

Tanımlar. Bölüm Çayırlar

kalkerli-kumlu, besin maddelerince zengin, PH sı 6-8

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar.

TÜRKİYE DE YEM BİTKİLERİ ÜRETİMİNİN DURUMU VE KABA YEM İHTİYACI

KAVAK VE HIZLI GELİŞEN TÜRLER

Ferragnes Badem Çeşidi ve Özellikleri. Badem Yetişriciliği İklim ve Toprak Özellikleri

2013 YILI DESTEKLEME BİRİM FİYATLARI

ÖDEMİŞ İLÇESİNDE PATATES ÜRETİMİ, KOŞULLAR ve SORUNLAR

Macar Fiği Neden Önemlidir? Hangi Topraklarda Yetişir?

2014 YILI TARIMSAL DESTEKLEMELER

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Gemlik Zeytini. Gemlik

Best BALMAK Makine Sanayi ve Dış Ticaret. tarım makinelerinde güvenilir ortağınız

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2012 YILI TARIMSAL DESTEKLER

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Tescil No : 177 Koruma Tarihi : Başvuru No : C2011/033 Coğrafi İşaretin Türü : Menşe Adı Başvuru Sahibi

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

AŞILI CEVİZ FİDANI SEKTÖRÜ

TARIMSAL YAPILAR. Prof. Dr. Metin OLGUN. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü

ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİ ERİK FİDANI VE AĞACI İKLİM İSTEKLERİ

BAĞLI DURAKLI AHIRLARIN PLANLANMASI

Sulama Ot Mücadelesi ve Çapalama Gübreleme ve Toprak Islahı Seyreltme Gölgeleme veya Siperleme Budama Yerinde Kök Kesimi

YAĞ HAMMADDELERİ VE YAĞLI TOHUMLARA DEĞER BİÇİLMESİ

HAYVANCILIKTA MEKANİZASYON. Prof. Dr. İbrahim ÇİLİNGİR

Prof. Dr. Zafer ULUTAŞ. Gaziosmanpaşa Üniversitesi

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ

2013 YILI TARIMSAL DESTEKLEMELER

PAMUK TARIMI TOHUM YATAĞI HAZIRLAMA

Ceviz Yetiştiriciliği

Türkiye'de Toprakların Kullanımı

SIĞIRLARDA KURU DÖNEM BESLEMESİ

4. Hafta Bahçe bitkilerinin ekolojik istekleri: İklim ve toprak faktörleri, yer ve yöney

Kullanım Yerleri. İnsan beslenmesinde kullanılır. Şekerin hammadesidir. Küspesi hayvan yemi olarak kullanılır. İspirto elde edilir

8ÇEVRE TANZİMİ ve AĞAÇLANDIRMA ÇALIŞMALARI

Bazı Ceviz (Juglans regia L.) Çeşitlerinin Çimlenme ve Çöğür (Anaçlık) Gelişme Performanslarının Belirlenmesi

ÜLKEMİZ CEVİZ YETİŞTİRİCİLİĞİNİN MEVCUT DURUMU,SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ. Yrd.Doç.Dr.Ersin GÜLSOY

creafix.net

YUMURTA TAVUĞU YETİŞTİRİCİLİĞİ

SÜT SIĞIRLARININDA LAKTASYON BESLENMESİ. Prof. Dr. Ahmet ALÇİÇEK EGE ÜNİVERSİTESİ

Arazi verimliliği artırılacak, Proje alanında yaşayan yöre halkının geçim şartları iyileştirilecek, Hane halkının geliri artırılacak, Tarımsal

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı

BAZI KÜLTÜR BİTKİLERİNDE KLASİK GÜBRELERE İLAVETEN ÖZEL GÜBRELERİN KULLANILMASI

Yağ Gülü Yetiştiriciliği

Tohum yatağının hazırlanması:

Buğday ve Arpa Gübrelemesi

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN BOLU

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Bölüm 8 Çayır-Mer alarda Sulama ve Gübreleme

Sığırlar İçin Rasyon Örnekleri

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1247

Sıcaklık. 40 dereceden daha yüksek sıcaklarda yanma görülür. Yıllık sıcaklık ortalaması 14 dereceden aşağı olmamalıdır.

Bir hayaldi gerçek oldu...

AHMET ALİ YAĞCI VETERİNER HEKİM

CEVİZ (JUGLANS) YETİŞTİRİCİLİĞİ

SÜT İNEKLERİNİN BESLENMESİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR. Süt ineklerinin beslenmesini başlıca 4 dönemde incelemek mümkündür.

BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ DERS PROGRAMI BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ-I SAAT PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA

1926

12. BÖLÜM: TOPRAK EROZYONU ve KORUNMA

BAHÇE BİTKİLERİNDE BUDAMA TEKNİKLERİ

Transkript:

1 2 Aybastı- Kabataş Kurultayı Yayınları No: 9 Editör Doç. Dr. Salim ŞENGEL 8. AYBASTI-KABATAŞ KURULTAYI Dün, Bugün ve Yarın Sürecinde Yörenin Ekolojik ve Endüstriyel Kalkınma Potansiyeli ve Stratejileri Editör Doç. Dr. Salim ŞENGEL Eskişehir, 2007 Kapak Tasarım Anadolu Üniversitesi Grafik Tasarım Ofisi Öğr. Gör Ebru BARANSELİ Aytaç ATEŞ Eskişehir, 2007 İsteme Adresi Bozüyük MYO Bozüyük/BİLECİK ssengel@anadolu.edu.tr Bu kitap, Selin Evleri sahibi İşadamı Sayın Şenel KAÇMAZ ın katkılarıyla basılmıştır. http://www.selinevleri.com/ satis@selinevleri.com, Tel: 0 212 852 32 52 ISBN: 978 9944 0272 0 5 BASKI HAZIRLIK DETAY ANATOLIA AKADEMİK YAYINCILIK LTD. ŞTİ. Adakale Sokak No: 14/1 Kızılay/ANKARA Tel : (0.312) 434 09 49 Faks: (0.312) 434 31 42 Web: www.detayyayin.com.tr e-posta: detayyay@ttmail.com

3 4 KURULTAY BİLİM KURULU (Alfabetik Sıraya Göre) Prof. Dr. Yaşar AKÇA Prof. Dr. Saim Zeki BOSTAN Prof. Dr. Bilal DİNDAR Prof. Dr. Ö.Hakan MUĞLALI Prof. Dr. Nadir SUĞUR Prof. Dr. Yılmaz ÜRPER Prof. Dr. Cemil YAPAR Prof. Dr. Bahaeddin YEDİYILDIZ Doç. Dr. Hüseyin ÇELİK Doç. Dr. Nazmi KOZAK Doç. Dr Salim ŞENGEL Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÖZDEMİR Yrd. Doç. Dr. Recep SIRALI (Gaziosmanpaşa Üniversitesi) (Ordu Üniversitesi) (Ondokuz Mayıs Üniversitesi) (Ondokuz Mayıs Üniversitesi) (Anadolu Üniversitesi) (Anadolu Üniversitesi) (Ordu Üniversitesi) (Hacettepe Üniversitesi) (Ondokuz Mayıs Üniversitesi) (Anadolu Üniversitesi) (Anadolu Üniversitesi) (Atatürk Üniversitesi) (Ordu Üniversitesi) KURULTAY DÜZENLEME KURULU Onursal Başkanlar Prof. Dr. Bahaeddin YEDİYILDIZ Av.İrfan AKYÜREK Başkan Doç. Dr. Salim ŞENGEL Başkan Yardımcısı Av.Sedat ÖZYURT Fehmi KÜPÇÜK R.Ali ACISU Kemal ÖZER Aydın SEÇGİN Mehmet ER Selehattin SUCU Celal DANIŞ Av. Sedat ÖZYURT Osman YAKIŞAN Öğr. Gör Murat YURDAKUL Arş.Gör. Güçlü AKYÜREK Arş.Gör. Mehmet YAKIŞAN Bilg.Müh. Ufuk ŞENGEL (Hacettepe Üniversitesi) (İstanbul) (Anadolu Üniversitesi) (İstanbul) (Aybastı Belediye Başkanı) (Kabataş Belediye Başkanı) (Alankent Belediye Başkanı) (Alacalar Belediye Başkanı) (Çakırlı Belediye Başkanı) (Pelitözü Belediye Başkanı) (Aybastılılar Derneği Başkanı) (Kabataşlılar Derneği Başkanı) (Kurultay Fransa Temsilcisi) (Anadolu Üniversitesi) (Galatasaray Üniversitesi) (Ondokuz Mayıs Üniversitesi) (İstanbul) Sekreterya Mustafa DOĞAN Veysel ÖZYURT (Aybastı) (Kabataş)

5 6 İÇİNDEKİLER SUNUŞ... vii I. ARICILIK, HAYVANCILIK VE MAVİ YEMİŞ... 1 Turan Karadeniz, Standart Ceviz Yetiştiriciliğinin Önemi ve Cevizin Ekonomisi... 3 Olarak Dağcılık ve Trekking: Aybastı Kabataş İlçeleri ve Perşembe Yaylası Potansiyeli Üzerinde Durumsal Bir Yaklaşım... 157 Hamdi YILMAZ, Arıcılığın İnsanlığa ve Doğaya Faydaları... 169 Yunus ŞILBIR, Silaj Yapım Teknikleri ve Hayvan Beslemesindeki Önemi... 13 Hüseyin Çelik, Aybastı Kabataş İçin Yeni ve Kârlı Bir Meyve, Maviyemiş... 27 Recep Sıralı, Türkiye Arıcılığının Ordu İli ve Çevresindeki Yansımaları... 49 II. FINDIK, PATATES VE SÜT... 67 Zeki Bostan, Fındıkta Budama ve Bahçe Yenileme... 69 Ö. Hakan Muğlalı, Gökhan İnat, Aybastı dan Dünyaya Süt... 85 Özbay Dede, Aybastı da Patates Üretimi ve Yumru Siğili (Synchytrium Endobioticum) Hastalığı... 89 Zekai Tarakçı, Temiz ve Üstün Kaliteli Süt ve Süt Ürünleri Nasıl Üretilir?... 99 III. ORMAN GÜLÜ VE AİLE... 109 H.Ferhan Odabaşı, Ahmet Naci Çoklar, Işıl Kabakçı, Yeni Dünya: İnternet Ailelerin Yeni Dünyadaki Sorumlulukları Nelerdir?... 111 Sevim Alan, Türkiye Orman Gülleri (Rhododendron L.) ve Botanik Özellikleri... 125 V. TURİZM... 173 Nazmi Kozak, Alternatif Turizm ve Perşembe Yaylası... 175 Dündar Denizer, Türk Mutfağının Turizm Açısından Önemi: Perşembe Yaylası Örneği... 181 Mustafa Özdemir, Aybastı Kabataş Yöresinin Doğa Turizmi Potansiyeli... 205 VI. SERBEST KÜRSÜ... 217 VII. KURULTAY SONUÇ BİLDİRGESİ... 233 VIII. KURULTAY RESİM SERGİSİ... 237 EKLER... 243 KURULTAY PROGRAMI... 244 BİLİM KURULU TOPLANTI RAPORU... 247 ÇALIŞMA GRUBU TOPLANTI RAPORLARI... 252 KURULTAYDAN GÖRÜNTÜLER... 274 IV. MARKALAMA, DAĞCILIK VE PAZARLAMA... 131 Metin Argan, Destinasyon İmajı ve Markalama: Aybastı Kabataş Bölgesi Üzerine Kuramsal Bir Tartışma... 133 İlker Yılmaz, Ali Onur Cerrah, Hayriye Çakır, Sportif Yaklaşım

7 8 SUNUŞ Yerel olarak sosyo ekonomik kalkınma açısından sosyal bir girişim olarak kurulan Aybastı Kabataş Kurultayı bu yıl 8. defa toplandı. Kurultay her yıl çalışmalarını belirli bir program çerçevesinde yürütüyor. Kurultay toplantıları 2 3 Temmuz 2007 tarihlerinde Perşembe Yaylasında yapılmış ve kurultay sonuç bildirisi yayınlanmıştır. Aynı zamanda 9. Kurultay çalışmaları ile ilgili çeşitli kararlar da alınmıştır. Esasında 8. Kurultay çalışmaları Ağustos 2006 Temmuz 2007 dönemini kapsamaktadır. Bu dönem içinde kurultay çalışma grupları toplanmış ve çeşitli konularda çalışmalar yapmıştır. Bu bağlamda kurultay çalışma grubu ilk toplantısını Eylül 2006 tarihinde Aybastı da yapmıştır. Bu toplantının ana konusu Aybastı Kabataş a meslek yüksekokulu açılmasıdır. Yerel yöneticilerin, bürokratların ve halkın katıldığı toplantıda yüksek okul açılması yönünde çalışmalar devam edilmesi ve gerekli hazırlıkların yapılması yönünde görüşler ortaya konulmuştur. Kurultay çalışma grubu 2. toplantısını 17 Aralık 2006 tarihinde İstanbul da Anadolu Üniversitesi Konukevi Toplantı Salonunda yapmıştır. Bu toplantıda alınan kararlar kitabın ekinde yer almaktadır. Kurultay çalışma grubu 3. Toplantısı Ankara da Türk Tarih Kurumu Toplantı Salonunda yapılmıştır. Toplantı ile ilgili alınan kararlar ekte verilmiştir. Yapılan bütün toplantılara çalışma grubunun konusuna göre ilgili kişiler davet edilmiştir. Yapılan davetlere katılımcıların yoğun bir ilgi gösterdikleri ve yüreklerinin Aybastı Kabataş a bir şeyler yapabilme heyecanı ile dolu olduğunu görebilmek, bunu hissetmek gerçekten üzerinde durulması gereken bir durum olarak değerlendirilmelidir. Uzun yıllardır Aybastı Kabataş tan uzak bir yerde yaşamalarına rağmen hale aidiyet duygularını kaybetmeden yöre için bir şeyler yapma adına çalışmalara coşkulu katılımlar takdire değer bir davranıştır. Bu coşku ve heyecan insanlarımızda olduktan sonra yöre için çok daha güzel çalışmalar yapılacağına inancımız yüksektir. Kurultay çalışmaları kapsamında yapılan çalışmalardan bir diğeri ise kurultay çalışmalarının duyurulabileceği bir web sitesinin hayata geçirilmesidir. Eylül 2006 tarihinde yayına başlayan web sitesine http://www.aybastikabataskurultayi.org adresinde ulaşılabilir. Diğer yandan Aybastı Kabataşlı üniversite öğrenciler ile iletişim kurabilmek için bir mail grubu oluşturulmuştur. Mail grubu adresi aybastikabataskurultayi@yahoogroups.com. Diğer yandan yörenin bir envanter çalışmasının yapılmadığı görülmektedir. Yapılacak çalışmalar açısından böyle bir envanterin olmaması büyük bir eksikliktir. Envanterin bilinmedi yerde doğru kararlarda alınamaz, iyi bir yönetimde sergilenemez. Bu bağlamda yörenin bir envanterinin yapılması yönünde çalışmalar başlatılmıştır. Bununla ilgili olarak ilk önce yörenin insan kaynakları envanterinin yapılması yönünde çalışma başlatılmıştır. 95 üniversite rektörlüğüne mektup yazılmış ve üniversitelerdeki Aybastı Kabataş nüfusuna kayıtlı öğretim elemanlarını iletişim bilgileri talep edilmiştir. Sevinerek belirtmeliyiz ki, mektup yazılan üniversite rektörlüklerinden cevaplar alınmış ve toplamda yörenin toplam 25 akademisyen kadrosunun olduğu belirlenmiştir. Bunların dağılımı ise 3 Profesör, 5 Doçent, 8 Yardımcı Doçent ve 9 Araştırma görevlisidir. Bu sayanın çok az olduğu şüphesizdir. Mutlaka bu yönde bir çalışma yapılması gereği ortadadır. Ayrıca Aybastı ve Kabataş kökenli 500 öğrenciye mektup yazılmıştır. Okudukları okulların öğrenci işleri aracılığıyla kendilerine ulaşılmış ve mektupta kendileri kurultay çalışmalarına davet edilmiş, mail grubuna üye olmaları istenmiştir. Ancak Aybastı ve Kabataşlı üniversite öğrencisinin yaklaşık 1000 civarında olduğu bilinmektedir. Ancak adresine ulaşılabilen öğrenci sayısı 500 olduğundan diğerlerine ne yazık ki mektup yazılamamıştır. Kurultay çalışmaları esasen bilimsel esaslara göre yürütülmektedir. Kurultay yedi defa toplanmış ve her defasında çalışmaların bilimsel esaslara göre yürütülmesi ve siyaset üstü bir duruş sergilemesine özen gösterilmiştir. Bu yıl çalışmalara bir yenilik getirilmiş ve kurultay bilim kurulu oluşturulmuştur. Altı farklı üniversiteden ve değişik alanlardan 13 bilim adamından oluşan bilim kurulu ilk toplantısını da Samsın 19 Mayıs Üniversitesi Kampusün de Tepe otelde 10 Mart 2007 de yapmıştır. Bilim kurulu toplantı sonucu ekte verilmiştir. Bilim kurulu toplantısında, Aybastı Kabataş yöresine bilimsel bir gezinin yapılmasının, bilimsel çalışmaların daha sağlıklı yürütülmesi açısından yararlı olacağı görüşüne varılmıştır. Bu bağlamda 12 13 Mayıs tarihlerinde 25 bilim elemanından oluşan bir bilimsel inceleme gezisi düzenlenmiştir. Gezi sonucu katılımcılardan bir rapor istenmiş ve bu raporlar bilimsel inceleme gezisi raporları kitap olarak basılmıştır.

9 10 Kurultay çalışmaları her yıl Aybastı veya Kabataş ta farklı mekanlarda toplanmakta idi. Kurultay çalışmalarını hem farklı bir mekanda yapmak hem de Perşembe yaylasının tanıtımını yapmak adına bir kurultay çadırı yapılması fikri ortaya çıkmış ve bu doğrultuda çalışmalar yapılmıştır. Yapılan çalışmalar sonucu sponsorların katkısı ile kurultay çadırı yaklaşık 50.000 YTL ye alınmış ve Perşembe yaylasına kurulmuştur. Kurultay çadırı bir kongre merkezi şeklinde tasarlanmıştır. Toplam kullanım alanı 1000 m² olan çadırda, 700 m² lik bir toplantı salonu, 200 m² lik bir sergi salonu, 50 m² lik bir yönetim odası ve 50 m² lik bir teknik oda bulunmaktadır. Kurultay bu yıl çadırda toplanmış ve sergi salonunda da Anadolu Üniversitesi Bozüyük Meslek Yüksekokulu ve Güzel Fakültesi öğretim elemanları ile Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Bölümü öğretim elemanlarının eserlerinden oluşan Resim Heykel Cam ve Seramik karma sergisi açılmıştır. Yaylalarda açılan ilk karma sergi olması açısından büyük önem taşımaktadır. Ayrıca çadır da yaylalarda kurulan ilk çadır kongre merkezi olma özelliğini taşımaktadır. Yaylalarda bu yıl bir çok ilk bir arada yaşanmıştır. Yaylada ve çadır da ilk defa olarak bilimsel esaslara göre bir kurultay çalışmaları yürütülmüştür. Sergiyi ise yaklaşık 2500 kişi gezmiştir. Bu yöre halkının ilk defa karşılaştıkları farklı şeylere karşı ilgisini göstermesi açısından önemlidir. Ayrıca halkın özellikle soyut eserlerle daha çok ilgilendiği vurgulanmalıdır. Yine yöremizin yaşadığı bir diğer yenilik ise Anadolu Üniversitesi televizyonu TVA nın yörede bir belgesel çekimi yapmasıdır. TVA jip şenliği ile yörede belgesel çekimleri yapmış ve bu yıl stüdyo çalışmaları tamamlanarak yayına girecek hale gelecektir. Bu belgeselin yörenin tanıtımı ve dolayısıyla sosyo ekonomik kalkınmaya katkısı çok büyük olacaktır. Eskişehir Anadolu Üniversitesi bu tür sosyal girişimlere yörenin uzaklığına bakılmaksızın topluma hizmet uygulamaları çerçevesinde büyük katkı vermektedir. Kurultay çalışmaları sırasında Anadolu Üniversitesi, Ordu Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi, Erzurum Atatürk Üniversitesi nden öğretim elemanları Perşembe yaylasında bildirilerini sunmuşlardır. Kurultay katılımcılarına, katkı verenlere ve sponsorlara birer kurultay tabağı verilmiştir. Kurultay çalışmaları sırasında, bir yıl boyunca Anadolu Üniversitesi büyük bir destek sağlamış olup verilen bu destekten dolayı teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Ayrıca yörenin bir üniversitesi olarak da Ordu Üniversitesi, 19 Mayıs Üniversitesi, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi çalışmalarımıza büyük katkı vermektedir. Verilen bu destek ve katkı için teşekkür ederim. Doç. Dr Salim ŞENGEL Eskişehir, 2007 BOŞ SAYFA

11 12 BOŞ SAYFA ARICILIK, HAYVANCILIK VE MAVİ YEMİŞ

13 14 STANDART CEVİZ YETİŞTİRİCİLİĞİNİN ÖNEMİ VE CEVİZİN EKONOMİSİ ÖZET Prof. Dr. Turan Karadeniz Ülkemiz cevizin anavatanı ve doğal yayılma alanları arasınadır. Bu topraklarda çok eskiden beri yapılan ceviz yetiştiricilği son 25 yıla kadar genellikle tohumla üretim şeklinde gerçekleşmiştir. Yapılan seleksiyon çalışmaları sonucunda üstün tiplerin bulunmasıyla ülkemizde ceviz standart üretim şekline dönüşmüş ve yetiştiricilerin cevize talebi günden güne artmaya başlamıştır. Karlı bir üretim kolu olan ceviz yetiştiriciliği hakkında üreticilerin bahçe tesisinden önce temel bilgilere sahip olmaları, ileride karşılaşılacak sorunların yaşanmamasına neden olacaktır. Anahtar Kelimeler: Ceviz, Yetiştiricilik, Aybastı, Kabataş ABSTRACT Importance of Standard Walnut Growing and Its Economy Our country it the mainland of walnut and also among its natural expanding areas. Walnut planting which has been carried out for many years in these lands had been activated through planting seeds until the last 25 years. At the end of selection experiments, by finding out of the superior species, walnut production has beer put into a Standard and the demand for walnut from growers has increased. About walnut growing, a beneficial production, acquiring basic knowledge will provide to solve the problems the producers will meet in the future. Key words: Walnut, Growing, Aybastı, Kabataş 1. GİRİŞ Türkiye 5.5 milyon ceviz ağacı ile dünyanın en güçlü ceviz varlığına sahip ülkesi durumundayken, ceviz üretimi bakımından 125 000 ton ile Çin, ABD, İran dan sonra dünyada 4. sırada yer almaktadır (Anonim, 2006).. Türkiye de 773 000 ton sert kabuklu meyve (fındık, ceviz, antepfıstığı, badem, kestane) üretilmekte ve toplam 13 milyon tonluk meyve üretiminin yaklaşık % 6 nı sert kabuklu meyveler karşılamaktadır. Ceviz ise sert kabuklu meyve türleri içinde %15.5 lik bir orana sahip olup, geleneksel ürünlerimizden olan fındıktan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Ordu Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Bölümü Karadeniz bölgesi ülkemiz ceviz üretiminin % 14.5 ni karşılamaktadır (Anonim, 2005). Türkiye de kişi başına ceviz tüketimi yılda yaklaşık 2 2.5 kg arasındadır. Anadolu insanının ceviz, kerestesinden meyvesine, kökünden yaprağına, gölgesinden yeşiline kadar her yönünden istifade ettiği, ekonomik ve kültürel hayatında önemli yeri olan bir meyve türüdür. Zira, cevizi Anadolu insanı manilerde dile getirirken, yer, semt ve bağlıklara da isim olarak vermekte, genç kızlarımızın çeyiz sandığında, birçok mobilyanın ana malzemesi olarak ya da kaplamalarında nakış nakış işlemektedir. Ceviz, ozanlarımızın bağlamasında ap ayrı bir eda ile ses vermektedir. İnsanımızın vazgeçemediği bu meyve türü, iyi bir çerez olarak tüketilmekte, tatlılara lezzet katmakta, içerdiği yağ, protein, vitaminler ve mineraller ile de sağlık üzerine olumlu etkiler yapmaktadır. Ceviz ekstrem yerlerin dışında ülkemizin hemen her yerinde yetişebilmekte ve adeta Anadolu bir ceviz bahçesi durumu sergilemektedir. Ancak, mevcut popülasyonun tamamına yakınını tohumdan yetişmiş, özellikleri belli olmayan çöğür ağaçları oluşturmaktadır. Aşısız, yani çöğür ağaçlarıyla yapılan böyle bir yetiştiricilikte, her ağacın meyvesi diğerinden farklı olması sonucu, standart bir üretimden söz edilememekte, üretilen meyvelerin de pazar değeri istenilen düzeyde olmamaktadır. Böyle bir yetiştiricilik sonucu, ülkemizde ağaç başına verim 34 37 kg arasında kalmaktadır. Oysaki bu değer, aşılı ceviz fidanlarıyla kurulacak olan bir bahçede en az % 100 oranında bir artış sağlayacaktır. Diğer yandan, aşısız ceviz ağaçları 7 10 yaşlarında meyveye yatarken, bu ağaçların 6 kg kabuklu meyvesinden en fazla 1.5 2 kg iç meyve alınabilmekte; aşılı fidanlar ise ikinci yıl meyveye yatarken, bunların 6 kg kabuklu meyvelerinden en az 3 kg iç ceviz elde edilebilmektedir. Aşısız ceviz ağaçlarıyla yapılan meyvecilik şekli modern yetiştiricilikten uzak, kısa vadeli, günlük olarak düşünülebilen bir üretim biçimidir. Dolayısıyla, halihazırda bu şekilde ürettiğimiz cevizin ancak %1 2 ni ihraç edebilmekteyiz. Bunun tek sebebi, yetiştirdiğimiz cevizlerin standart çeşitler olmamasıdır.

15 16 Diğer ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de çeşit seçimine yönelik olarak yürütülen en başarılı çalışma seleksiyon ıslahıdır (Paunovic, 1990; Pieklo ve Czynezyk, 1990; Revin, 1990; Tomas, 1990). Bunun sebebi ise, istenilen vasıfta, standart çeşit olabilecek tipler bu yöntemle daha kolay bulunabilmektedir. Dünyada önemli ölçüde yetiştirilen Franguette, Parisienne, Corne, Marbot, Sibişel ve Payne gibi ceviz çeşitleri seleksiyon çalışmaları sonucunda elde edilmişlerdir (Şen, 1986). Ceviz B ve D vitaminlerince çok zengin olup, A, C ve E vitaminlerini de belli oranlarda içermektedir. Cevizin bileşiminde % 59 74 yağ, % 14 24 protein, % 1.5 2.0 mineral maddeler, % 5.0 10.5 selüloz ve benzeri maddeler bulunmaktadır. 100 g iç ceviz 700 kalori sağlamaktadır ve bir yetişkinin günlük enerji ihtiyacı 400 g iç cevizle karşılanabilmektedir. 100 g cevizin sağladığı enerji 100 g fındıktan sağlanırken, bu enerji ancak 300 g ekmek, 200 g peynir ve 80 g tereyağı ile karşılanabilmektedir (Şen, 1986). 2. CEVİZ YETİŞTİRİCİLİĞİ 2.1. Yer Seçimi Uygun şartlarda ceviz ağacı 600 yıl yaşayabilmektedir. Kışları çok soğuk, yazları çok sıcak olmayan, rüzgâra açık, serin bölgeleri sever. Kış soğuklarının 25 ºC nin altına düştüğü ve uzunca bir süre bu sıcaklık derecesinde kalması durumunda, sadece ince dalları değil, 15 20 yıllık ana dalları dahi kuruyabilmektedir. Çok durgun yaz günlerinde sıcaklığın 38 ºC yi aşması durumunda ise güney ve batı yönlere bakan yaprakları güneş yanıklığı ile kavrulmaktadır. Ceviz yetiştirilecek bölgelerde, ilkbahar geç donlarının tehlikeli olması söz konusu ise, bahçeler imkânlar ölçüsünde kuzey yönlere kurulmalıdır. Böylece, ceviz ağaçlarının bir süre daha geç uyanması sağlanacak ve ilkbahar geç donlarından ağaçlar belli ölçüde korunabilecektir. Ceviz bahçelerinin kurulacağı araziler hava akımına açık olmalı, soğuk havanın birikip kalmasına imkân vermemelidir. Dört bir yanı tepelerle çevrili, kapalı havza durumunda olan araziler meyve yetiştiriciliğine, özellikle ceviz yetiştiriciliğine uygun olmayan yerlerdir. Soğuk havanın ağır olması sonucunda, çukur yerlerde soğuk hava birikir kalır. Zararlanma ise, bu hava kütlesi içinde kalan bitkinin uyanma durumuna göre belli oranlarda ortaya çıkar. Böyle bir hava kütlesi içinde kalan ve yeni uyanmaya başlayan bir ceviz ağacı 0 ºC civarındaki bir düşük sıcaklıktan kolaylıkla zarar görür. Yeşermiş filizler siyahlanır ve üzerinde taşıdığı meyvelerle beraber zararlanıp elden çıkarlar. Kapalı havza durumunda olan yörelerde ağacın taç kısmı soğuk havadan zarar görürken, bu gibi arazilerde genellikle taban suyu da yüksektir. Yüksek taban suyu, köklerin havasızlıktan çürümesine neden olmaktadır. Kış aylarında bu suyun en az 3 metre derinde olması ve böyle arazilerde taban suyundan kaynaklanan fazla suyun drenajla mutlaka uzaklaştırılması gerekmektedir. Yer seçiminin cevizin üşüme ihtiyacı ile de ilgisi vardır. Aşırı soğuklar, geç donlar ceviz ağaçları için zararlı olsa da, +7 ºC nin altına düştüğü belirli bir soğuk devresinin de bitkinin gelişme ve verimliliği üzerine olumlu etkisi bulunmaktadır. Cevizlerde bu süre genel olarak 700 1800 saattir. Zira, soğuklama süresi 114 saat olan İskenderun da, 330 saat olan Bodrum da ve 611 saat olan Kuşadası nda ceviz bahçesi kurmamız doğru olamayacaktır. Buna karşılık, soğuklama ihtiyacı 1100 saat olan Yalova 1 ceviz çeşidi, geç soğukların zarar verdiği yüksek rakımlı yerlerde, özellikle Doğu Karadeniz Bölgesinin geçit bölgelerinde bahçe tesisinde kullanılacak olursa, bu ceviz çeşidi üşüme ihtiyacını erkenden sağlayacak (Muhtemelen Şubat ortaları), fakat tomurcuklarını patlatması için havaların ısınmasını bekleyecektir. Mart ayında havaların ısınması sonucunda uyanıp süren filizler, Nisan ın ikinci yarısında vuku bulan geç donlardan etkilenerek, üzerinde taşıdığı meyvelerle beraber zararlanıp elden çıkacaklardır. Bu gibi yerlerde üşüme ihtiyaçları daha fazla olan ve daha geç uyanan çeşitlerin seçilmesi doğru bir uygulama olacaktır. Örneğin, Yavuz ve Şebin çeşitleri Yalova 1 çeşidinden yaklaşık bir hafta daha sonra uyanmaktadır (Çelebioğlu ve ark. 1993). 2.2. Toprak Seçimi Ceviz, dağ yamaçlarının dere vadilerine taşınması ile meydana gelen alüviyal toprakları çok sever. Bu topraklar su tutmaz ve su akış

17 18 halindedir. Kirece ve kireçli topraklara cevizin dayanıklığı fazladır. Toprak reaksiyonu olarak alkali toprakları sevse de, Karadeniz bölgesinin asit karakterli topraklarında da mükemmel bir gelişme göstermektedir. Ceviz hem meyve hem de kerestesi için ağaçlandırma materyali olarak; kök ve gövde yapısıyla da erozyonla mücadelede kullanılabilecek son derece ideal bir ağaçtır. 2.3. Bahçe Tesisi Ceviz bahçesi tesisinde en az iki çeşit kullanılmalıdır. Tek çeşitle kurulan bahçelerde verim düşük olmaktadır. Bu durum, cevizin çiçek yapısıyla ilgili bir özelliğidir. Cevizde dişi çiçekler o yılın yeni sürgünleri üzerinde açar. Erkek çiçekler ise bir yıl önceki dallar üzerinde teşekkül eder. Dolayısıyla, erkek ve dişi çiçekler ayrı ayrı yerler üzerinde bulunmaktadır. Yine, cevizde erkek ve dişi çiçekler aynı zamanda olgunlaşmazlar, genellikle erkek çiçekler daha önce olgunlaşır ve polenlerini dökerler. Dişi çiçekler daha sonra olgunlaşır. Dişi çiçeklerin olgunlaştığı bu devrede toz verebilen ikinci bir ceviz çeşidinin olması gerekir ki döllenme gerçekleşebilsin. Örneğin, Yalova yöresinde, Şen 2 çeşidinde dişi çiçekler 24 Nisan da toz kabul eder durumda iken, kendi erkek çiçekleri 2 Mayıs ta olgunlaşacağından, henüz toz vermemektedir. Oysa ki, Yalova 3 ceviz çeşidi 23 Nisanda toz saçmaya başlamakta ve Şen 2 çeşidini rahatlıkla tozlayabilmektedir. Buna karşılık, Yalova 3 çeşidinin dişi çiçekleri ancak 1 Mayısta toz kabul edebildiğinden, 2 Mayıs ta toz veren Şen 2 çeşidi tarafından tozlanacaktır (Çelebioğlu ve ark. 1993). İki çeşitle tesis edilecek bahçelerde, asıl çeşitle tozlayıcı çeşit arasındaki mesafe azami 70 100 m olmalıdır. Cevizler rüzgâr aracılığı ile tozlandığından bu mesafeye uyulmalıdır. 10 x 10 m mesafelerinde tesis edilmiş bahçelerde, 7 sıra asıl çeşit, 1 sıra da tozlayıcı çeşit dikilirse bu kurala uyulmuş olunur. Modern meyveciliğin kuralı ve gereği olarak, ceviz bahçesi de kapama bahçeler şeklinde tesis edilmelidir. Kapama bahçelerde kültürel uygulamalar daha düzenli, entegre mücadeleler daha sağlıklı olarak uygulama imkanı bulmaktadır. Örneğin, elma bahçelerinde daha yoğun ve sık rastlanan elma iç kurdu zararlısı, elma ağaçları ile yan yana yetiştirilen ceviz ağaçlarında da zarara yol açacaktır. Aynı bahçede yetiştirilen her iki türde bu zararlı ile mücadele farklı zamanlara rastlayacağından, etkin bir mücadele elde edilemeyecektir. Ceviz bahçeleri mutlaka kapama bahçeler şeklinde tanzim edilmeli, bahçe büyüklüğü en az 1 2 dekar olmalıdır. Cevizlikler, başka yerde aşılanmış fidanların getirilip dikilmesiyle tesis edilebildiği gibi, söküm olmadan, tohumlardan çıkan çöğürlerin aşılanmasıyla da tesis edilebilir. Bu amaçla, fidan dikimi için açılan çukurlara birkaç adet ceviz meyvesi dikilir. Çöğürler burada geliştirilip, aşılanır ve büyütülerek ağaç elde edilir. Bu fidanlar sökülmeyeceğinden, daha sağlıklı gelişecekler ve daha erkenden mahsule yatacaklardır. Aşılı fidanların, kışı sert geçmeyen yörelerde sonbaharda dikilmesi, ilkbaharda dikilmesine göre yaklaşık 1 yıl öncelik kazanır. 2.4. Hasat Yurdumuzda ceviz meyveleri genel olarak Eylül başlarında olgunlaşmaya başlamaktadır. Meyvenin olgunlaşması, kalinin yani yeşil kabuğun burundan itibaren çatlamaya başlaması ile belirlenir. Ağaç üzerindeki meyvelerin % 30 u bu duruma gelince hasada başlanır. Hasatta kesinlikle sırık kullanılmamalıdır. Alçak dallardaki meyveler ile ağaç içindeki meyveler elle toplanabilir. Yüksek dallar ise silkelemek suretiyle hasat gerçekleştirilebilir. Ayrıca, yurtdışında olduğu gibi, ağacı sarsarak meyvelerin yere dökülmesini sağlayan makinelerden yararlanılabilir. Bugün piyasaya hakim olan çöğür ağaçlarından toplanan ceviz meyveleridir. Özellikleri belli olmayan bu cevizler dahi bugün rahatlıkla alıcı bulmakta, elde kalmamaktadır. Yakın bir gelecekte, aşılı, özellikleri belli, albenisi yüksek olan ceviz çeşitleriyle yapılacak bir üretimde, üreticiler daha yüksek gelir elde ederken, tüketiciler de daha kaliteli ceviz tüketme imkânına kavuşacaklardır. 2.5. Cevizden Bir Ders Bir ceviz meyvesini yakından inceleyecek olursak; en dışında yeşil bir kabuk, sonra tahta bir yapı, daha sonra ince bir zar ve en içte de tartışmasız şekilde insan beynini hatırlatan beyaz bir yapı

19 20 bulunmaktadır. Ceviz, dışındaki yeşil kabuğu ile kafa derisine, sert kabuğu ile kafatasına, içindeki zarı ile beyin zarına, meyvesi ile de beyne benzeyen harika bir meyvedir. Beynimizin küçültülmüş bir modeli olan cevizin meyveler arasında gümüş iyonu ihtiva eden tek meyve olması ilgi çekicidir. Elektriki iletkenliğin gerçekleşmesi bakımından beyin gümüş iyonuna ihtiyaç duymaktadır ki, bu durum cevizin ne kadar değerli bir meyve olduğunu gözler önüne sermektedir. 3. ÇEŞİT SEÇİMİ Kaliteli ve iyi bir meyve elde etmek için seleksiyon yoluyla ıslah edilen ceviz çeşitleriyle bahçe kurulmalıdır. Çeşitlerin üstün özellikleri meyvesi dikilerek değil, bunlardan aşı gözü alınıp anaçlara aşılanmasıyla aktarılabilir. Cevizin çoğaltılmasında en geçerli metot aşı ile üretim şeklidir. Bazı standart çeşitlerimizi ülkemizin sahil (0 350 m), orta (350 700 m) ve yüksek (700. m) kuşağına aşağıdaki şekilde önerebiliriz. Sahil Kuşak Dişi çeşit: Yalova 3 Erkek çeşit: Yalova 1(Denize açık yer olmayacak) Dişi çeşit: Kaplan 86 Erkek çeşit: Şebin veya Yalova 1 Dişi çeşit: Yalova 4 Erkek çeşit: Yalova 1 veya Kaplan 86 Orta Kuşak Dişi çeşit: Şebin Erkek çeşit: Bilecik Dişi çeşit: Yalova 1 Erkek çeşit: Şebin Yüksek Kuşak Dişi çeşit: Şebin Erkek çeşit: Bilecik Dişi çeşit: Şen Erkek çeşit: Şebin Dişi çeşit: Tokat 1 Erkek çeşit: Şebin 3.1. Standart Çeşitlerin Özellikleri Ağacın tacı düzgün gelişmektedir, Soğuğa ve kurağa karşı dayanıklıdır, Üstün verimli ve kaliteli meyveler vermektedir, Erkenden meyveye yatmaktadır, Meyveleri ince kabukludur, İçi kabuktan kolay ayrılmaktadır, Meyve ağırlığı en az 10 g dır, Randımanı %50 civarında veya üzerindedir, Her yıl düzenli meyve vermektedir, Hastalık ve zararlılara karşı dayanıklıdır. 4. EKONOMİSİ Önerilen aşılı cevizlerle bahçe tesis edildiğinde; 5 yaşında bir ceviz ağacı 3 5 kg; 10 yaşında 10 15 kg; 15 yaşında 40 50 kg; 20 yaşında 100 150 kg arasında meyve verebilmektedir. Verim çağında (20 yaşında) her bir ceviz ağacı meyve açısından en az 4 adet, kesim çağına geldiğinde ise kütük açısından 15 adet Cumhuriyet altını demektir. Bir dönüm alana 10 adet ceviz fidanı dikildiğinde, meyve geliri olarak, her yıl 40 adet Cumhuriyet altını elde edilebilmektedir. 1 Cumhuriyet altını 250 YTL 40 Cumhuriyet altını X 250 YTL = 10 000 Y TL 1 dönüm ceviz bahçesinden elde edilecek gelir =10 000 YTL

21 22 5. SONUÇ VE ÖNERİLER Anadolu muzun belli bölgeleri ceviz açısından zengin birer gen kaynağı durumundadır. Kaynaklarımızın bir balta darbesiyle yok olup gitmesi önlenmelidir. Kütük tüccarları girmeden önce, seleksiyon çalışmalarıyla her bölgemiz tek tek taranarak, kaliteli tiplerin seçilmesi, bunların aşılanarak koruma altına alınması, üstün vasıflı tiplere standart çeşit özelliği kazandırılması, ülkemiz meyveciliği bakımından çok önemlidir. Ülkesel ceviz projesinin hayata geçirilmesi ve benzer çalışmaların Anadolu nun dört bir yanında yürütülmesi ile ülkemiz şüphesiz ki, dünya ceviz üretimi ve ticaretinde hak ettiği yeri alacaktır. Ceviz bahçeleri, cevizin isteğine uygun toprak ve iklim şartlarına sahip olan yerlerden seçilmelidir. Erkek ve dişi çiçekleri aynı zamanda olgunlaşan veya birbirini tozlayan en az iki çeşitle bahçe kurulmalıdır. Ülkesel ceviz projesinin hayata geçirilmesi ve benzer çalışmaların Anadolu nun dört bir yanında yürütülmesi ile, ülkemiz şüphesiz ki, dünya ceviz üretimi ve ticaretinde hak ettiği yeri alacaktır. Ceviz bahçeleri, cevizin isteğine uygun toprak ve iklim şartlarına sahip olan yerlerden seçilmelidir. Erkek ve dişi çiçekleri aynı zamanda olgunlaşan veya birbirini tozlayan en az iki çeşitle bahçe kurulmalıdır. Kurak bölgelerde, ceviz tohumu dikmek suretiyle elde edilecek çöğürlere yerinde aşı yapılabilir. Cevizin hasat zamanı çok iyi tespit edilmelidir. Olgunlaşan ceviz ağaç üzerinde bekletilmemelidir. Ceviz ağacı ve ağacın çevresi hasat için hazırlanmalıdır. Hasat günün sıcak saatlerinde değil, akşamüzeri veya sabahın erken saatlerinde yapılmalıdır. Hasat hiçbir şekilde sırıkla yapılmamalıdır. Cevizler toplanır toplanmaz yeşil kabuğundan bekletilmeden çıkartılmalı, cevizler gölgede ve havadar bir yerde kurutulmalıdır. Güneşte asla kurutulmamalıdır. Ceviz Ağacı Ne Zaman Kesilmeli? Ceviz ağacı yaşlılık ve hastalık nedeniyle meyve verme özelliğini tamamen kaybettiği, kuruduğu, ağacın doruk dalı kırıldığı, tabi afetler nedeniyle zarar gördüğü zaman kesilmelidir. Ceviz ağaçlarının kesim zamanı 15 Kasım 15 Mart tarihleri arasında, ağaçların dinlenmede olduğu zamandır. Kesilen bir ceviz ağacının yerine mutlaka aşılı bir ceviz fidanı dikelmelidir ki, en azından mevcut ceviz varlığımız korunabilsin. Cevizin kesimi için belge veren Tarım kuruluşları bu durumu zorunlu hale getirebilir. KAYNAKLAR Anonim, 2005.Tarımsal Yapı ve Üretim. DİE Yayınları, Ankara. Anonim, 2006. FAO. www.fao.org. Çelebioğlu, G., Y.Ferhatoğlu ve S.Ufuk, 1993. Yerli ve Yabancı Ceviz Çeşitleri seçim Pojesi. Bilimsel Araştırma ve İnceleme Yay. No: 15, Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü, Yalova. Paunovic, S.A., 1990. The Walnut Cultivars Selected From Indigenous Population Of Juglans regia L. In Sr Serbia, Sfr Yugoslavia. Acta Hort. 284: 135 142 Pieklo, A. and A. Czynezyk, 1990. Evaluation of Selected Types of Walnuts in Poland. Acta Hort. 284, 143 144 Revin, A.A., 1990. Selection of Walnut Varieties ın Crimea. Acta Hort. 284, 157 165 Şen, S.M., 1986. Ceviz Yetiştiriciliği. Eser Matbaası, Samsun, 230 s. Tomas, D.F., 1990. Selection Of Spanish Walnuts (Juglans regia L.). Acta Hort. 284: 111 12

23 24 SİLAJ YAPIM TEKNİKLERİ VE HAYVAN BESLEMESİNDEKİ ÖNEMİ Prof. Dr. Yunus ŞILBIR * 1. GİRİŞ Hayvanlarda bitkisel kökenli olmayan yemlerin kullanımı ile ortaya çıktığı düşünülen hastalıklar nedeniyle son yıllarda bitkisel kökenli yemlerin kullanımı artış göstermiştir. Bu durum özellikle iklimi kurutma için uygun olmayan rutubetli bölgelerde silajın önemini bir kat daha artırmaktadır. Değişik bitkilerden yapılan silajlar süt sığırlarının beslenmesinde yaygın olarak kullanılmaktadır. İyi kaliteli silajlar kullanıldığında, süt ineklerinden, sadece silaj verilerek bir laktasyon döneminde 5500 6000 litreye kadar süt üretmek mümkün olabilmektedir. Ancak, silajla beslemede hayvanın kuru madde tüketimi aynı otun yaş veya kurusuna göre daha az olmakta ve bu durum da özellikle yüksek verimli hayvanlarda bazı olumsuzluklara neden olabilmektedir. Silaj kısa tanımıyla, yeşil yemlerinin turşu olarak depolanmasıdır. Hayvanların yediği her türlü ot ve yem bitkilerinin hava ile ilişkisini keserek, besin değerlerini önemli ölçüde koruyarak, yeşil yemlerin bulunmadığı mevsimlerde kullanılmak üzere depolanmasına silolama, siloda saklanan yemlere de silaj denir. 2. SİLAJIN YARARLARI Silaj yapılacak materyal besin değeri fazla olduğu genç dönemde kullanılır. Materyal kısa süre içerisinde soldurulduğundan olumsuz hava şartlarından daha az etkilenir. Kurutma sorunu yoktur. İşi planlamak daha kolaydır. Yeşil yemlerin bulunmadığı dönemlerde, sindirimi kolay ve besin değeri yüksek sulu yem elde edilir. * Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Kurutma yöntemlerine göre daha az besin maddesi kaybı olur. Depolama için ayrılan yer azdır ve büyük yatırımlar gerektirmez. l ton kuru otun depolanması için 14 m 3, aynı miktar yaş silaj otunun silolanmasında ise 1.5 m 3ʹlük hacim yeterli olmaktadır. Silajlık bitkiler tarlayı erken boşaltırlar, diğer ürünlerin ekimi için uygun bir zaman kalır. Silo yemleri, açılmadıkça yıllarca bozulmadan kalabilir. Kuruduğu zaman sertleşerek hayvanın severek yiyemeyeceği birçok bitki silolandığı zaman hayvanlar tarafında iştahla yenir. Yeşil olarak yedirildiğinde, zararlı etkilere sahip olan bazı yemler, silaj haline getirildiğinde zararlı etkilerini yitirirler. Silaj yapılırken havasız ortam esas olduğundan, zararlı küfler çoğalamaz. Süt asidi bakterileri ise havasız ortamda kolayca çoğalırlar ve hayvanlar için yararlı ve temiz bir yem sağlanmış olur. Yabani ot tohumları, silo içerisinde ölür ve gübreyle tekrar tarlaya taşınıp zararlı olma özelliğini yitirirler. Silaj ile beslenen hayvanlar daha sağlıklı ve tüyleri parlak olur. Depolama sırasında kuru otta olduğu gibi yangın tehlikesi ve riski yoktur. Silajın laktasit etkisi olduğunda hayvanlarda kabızlık önlenmiş olur. Vitaminlerce zengin bir yem olup, sindirilme derecesi yüksektir. 3. SİLAJ YAPIMI Silaj, soldurulmuş veya soldurulmamış çayır otları ile bütün tahıl karışımları, mısır, pancar yaprakları vs. ile yapılabilir. İşi planlamak ve hasat edilen malzemeyi aynı gün silaj haline döndürmek mümkün olmayabilir. Bu durumda işletmedeki bütün işleri geri bırakarak 2 3 gün içerisinde silajı tamamlamak gerekir. Buna rağmen işlem devam ediyorsa silonun doldurulan kısmı iyice kapatılarak bekletilmeli, üstü hiçbir zaman açık bırakılmamalıdır. Yemin siloya dolumu esnasında materyalin durumuna göre belli aralıklarla katkı maddeleri kullanılabilir. Sıkıştırma işlemi alt tabakalardan başlatılmalı ve bitime kadar devam etmelidir.

25 26 Yemler silo tipine göre 20 60 cm lik tabakalar halinde doldurularak sıkıştırma yapılmalıdır. Doldurma işlemi biter bitmez üzeri plastik örtü ile sıkıca kapatılır ve örtü üzerine toprak vs gibi basınç sağlayan maddeler konularak hava alması önlenir. Silaj hava alırsa kızışma olur, bozulur ve küflenir. Üretimden beslemeye kadar silajın içerisine hava girmemelidir. 3. 1. Ot Silajı Çayırlar iyi bir botanik kompozisyona sahiptir (Çayır otu, yumak, ak üçgül ve kırmızı üçgül gibi). Optimal kuru madde % 30 40 olmalıdır. Otlar yaklaşık 30 cm boyunda iken 7 8 cm yükseklikten biçilmelidir. Ot parselleri biçilip namlu halinde veya sıkı balyalar haline getirilerek tarla üzerinde bırakılabilir. Balyalar en az % 27 28 kuru maddeye kadar soldurulur (yaklaşık 24 saat) 3. 2. Mısır Silajı Mısır, birim alandan çok fazla yeşil aksam elde edilmesi, beslenme değerinin yüksek ve tarımının kolay olması nedeni ile dünyada silaj yapımında en fazla tercih edilen bir bitkidir. Silajlık mısır uzun boylu ve bol yeşil aksamlı olmalıdır. Silaj için mısır %30 35 kuru madde olduğu zaman hasat edilir. Hasat edilen mısır iyi parçalanmalı parça uzunluğu 0,4 0,8 cm olmalıdır. 4. SİLAJLARIN BAZI ÖZELLİKLERİ Özellikle buğdaygil silajlarının protein içeriği baklagil silajlarından daha düşük, nişasta içerikleri ise daha yüksektir. Bu farklılıklar hayvan besleme açısından önemlidir. Buğdaygil silajlarının metabolik enerji değerleri baklagil silajlarından daha yüksektir. Mısır, arpa ve buğday gibi bitkilerden elde edilen silajlarda dane büyük bir kısmı oluşturmasına rağmen, çayır ve baklagil silajında yaprak ve sap oranı fazladır. Dane kısmının sindirim derecesi yaprak ve sap kısımdan daha yüksektir. Yaprakta bulunan karbonhidratların sindirim derecesi danede bulunan karbonhidratlardan daha düşüktür. Yem bitkisinin çeşidi, hasat zamanı ve silaj yapımı sırasında uygulanan metot ve silaj katkı maddeleri silaj kompozisyonu ve kalitesini etkiyen önemli faktörlerdir. Mısır, arpa ve buğday silajları, çayır ve baklagil silajlarından birçok açıdan farklılık arz etmektedir. Bu farklılıklar silajın sindirim derecesini etkileyebilir. Tablo 1. Bazı Silajların Besin Madde Kompozisyonu ( g / kg Kuru Madde) ve Metabolik Enerji (ME) İçerikleri Mısır Silajı Arpa Silajı Çayır otu Silajı Yonca Silajı Kuru madde 356 362 270 340 HP 79 80 151 194 Nişasta 239 223 7 4 Ph 3.8 4.2 3.8 4 Silajla yapılan beslemede hayvanların kuru madde tüketimi, aynı yemin yeşil veya kuru otuna göre her zaman daha azdır. Silajı yapılan herhangi bir yem ile beslemede kuru madde tüketimi ortalama % 30 (%1 60) azalmaktadır. Silajlık materyali soldurma genellikle yem tüketimini ve hayvanın performansını olumlu yönde etkilemektedir. Bu durum hayvana ilave yoğunlaştırılmış yemler verilmediği zamanlar daha etkili olmaktadır. Sınırlı olarak otlatılıp ilave olarak silaj verilen sığırlarda, soldurma kuru madde tüketimini ve süt verimini artırmaktadır. Su içeriği fazla olan materyalin silajının yapımı daha zordur. Silaj tüketimi, siloya konulan materyalin parça büyüklüğü ve toprak ile bulaşma derecesine göre değişmektedir. Doğranarak yapılmış silaj doğranmamış silaja göre % 50 daha fazla tüketilmektedir. Süt sığırları sadece silajla beslendikleri zaman 11 13 kg kuru madde tüketebilmektedir. Böylece laktasyon döneminde 4900 litre süt verimine ulaşabilmektedir.

27 28 Sığırların mısır silajı ile beslenmesinde düşük protein içeriği en büyük dezavantaj olarak karşımıza çıkmaktadır. Mısır silajı baklagillere göre daha az mineral madde özellikle Ca ve Mg ihtiva eder. Süt sığırların beslenmesinde mısır silajı tek başına kullanıldığında özellikle bu besinlerin ilave yemlerle verilmesi gerekir. %30 kuru madde içeren mısır silajına yapım aşamasında 4,5 kg/ton üre ve eşit miktarda susuz amonyak karıştırılması silajın ham protein değerinin % 7.8 den % 12 13 e çıkmasını sağlar. Süt sığırları rasyonundaki protein oranı % 14 ün altına düştüğünde mısır silajı ile beslemeye devam edilmesi süt verimini düşürmektedir. Rasyondaki protein seviyesinin artması hayvanların kuru madde alımını artırmakta ve buna bağlı olarak süt verimi artmaktadır. Yüksek verimli hayvanların protein ihtiyacını tek başına mısır silajı ile karşılamak mümkün değildir. Mısır silajına dayalı yapılan beslemede mutlaka bir protein yeminin rasyona katılması şarttır. Mısır silajı ile beslemede rasyona katılan protein kaynağının türü süt verimini etkilemektedir Protein açığını kuru yonca ile kapatmak süt verimi açısından daha iyi sonuç vermektedir. Mısır silajının enerji içeriği yüksek olmasına rağmen yüksek verimli hayvanların enerji ihtiyacını tek başına karşılaması, rumen kapasitesindeki sınırlamalardan dolayı mümkün değildir. Kurudaki ineklerin beslenmesinde silajlara (0.5 kg/gün ) protein ilavesi gelecek laktasyondaki süt üretimini % 11 oranında artırmaktadır. Silaja balık unu ilavesi, et sığırlarında canlı ağırlık kazancı sağlamaktadır. İyi silajlara ilave protein kaynağının etkisi az olmakla birlikte, 200 kg dan daha düşük canlı ağırlıktaki et sığırlarına 100 g balık unu verilmesi 106 g/gün canlı ağırlık kazancı sağlamaktadır. Genel olarak soya fasulyesi küspesi ile sağlanan artış balık unu ile sağlanan artışın % 80 i kadar olmaktadır. Silaj çukurunun ölçüsü hayvan sayısına göre değişmektedir. Yüksek verimli bir süt ineği yaklaşık olarak 20 günde 1 m 3 silaja ihtiyaç duymaktadır. Silaj yapımında birden fazla silo yapmak her zaman daha iyidir. Özellikle silo kenarlarında ot ile toprağın karıştırılmaması gerekir. İdeal olan silonun bir günde doldurulmasıdır. Doldurma zamanı geciktikçe iyi silaj olma özelliği azalmaktadır. Silaj çukuru yatay ve dikey olarak doldurulabilmelidir. İyi sıkıştırma son derece önemlidir. Konulan malzeme araya hava giremeyecek şekilde sıkıştırılmalıdır. En iyisi bu işi çift tekerlekli ağır bir traktör ile yapmaktır. Silonun ölçüsü bir hafta içerisinde iki metre uzunluğunda bir dilimi yedirilebilecek seviyede olmalıdır. Silaj çukuru doldurulduktan sonra duvarları ve üzeri plastik bir örtü ile sıkıca örtülür ve üzerine ağırlık yapacak kadar toprak atılır. 5. SİLAJ KALİTESİ Silo yeminin rengi yapıldığı bitkiye göre değişmekle birlikte açık yeşilden daha koyu tonlara kadar değişebilir. Silajın hoşa gidecek bir kokusu olmalı, istenmeyen tereyağı asidi ve küf gibi kötü kokular olmamalıdır. Bitkilerin yaprak ve sap kısımları bozulmadan kalmalı, yapışkan bir görünümde olmamalıdır. 6. SİLO YERİ VE ÇEVRESEL FAKTÖRLER Silo, ahıra yakın olmalı, yeminin kolayca boşaltılması ve kokusunun hâkim rüzgârlarla ahıra ve yerleşim yerlerine gelmeyecek şekilde yerleştirilmelidir. Yüksekliği bir traktörün rahatça çiğneme ve sıkıştırma yapabileceği şekilde 1 2 m olmalıdır. Uygun zemin özelliğine sahip alana 5 10 cm kalınlığında sapsaman serilmelidir. Silonun doldurulmasından sonra üzeri kolay yırtılmayan tek parça plastik örtü ile tamamen kaplanmalı, örtünün kenarları biraz daha uzatılarak üzeri 10 15 cm kalınlıkta toprak tabakasıyla kaplanır. Toprak tabakası silo üzerine örtülen toprak siloya basınç yaparak silo içindeki havanın dışarı çıkmasına yardımcı olur.

29 30 Ayrıca silaj ve plastik örtüyü dış etkenlerden korur. Silonun doldurulma işlemi tamamlandıktan sonra yağışlı günlerde silo tabanını sulardan korumak için silo etrafında 25 30 cm derinliğinde drenaj kanalı kazılmalıdır. Çukur veya hendeklerde yapılan silajın akıntısının toplanacağı rezervuarlar düzenlenmelidir. 100 m 3 silaj için 20 m 3 rezervuar olmalıdır. Çukurun tabanı geçirimsiz olmalı, beton veya asfalt ile kaplanmalıdır. Silaj çukurları su kaynakları üzerine inşa edilemez. Silaj çukurunun zemini öne ve kenarlara doğru meyilli olmalıdır. Çukurun önünde rezervuara bağlanan bir kanal olmalıdır. Silaj akıntı çukuru çürümeye dayanıklı bir materyal ile yapılmalıdır (Eksiz tek parça şeklinde). Silaj akıntıları gübre olarak ve tarla sulamasında kullanılabilir. Bu amaçla kullanım için en az 1:1 oranında sulandırılmalıdır ve dekara 5 m 3 den fazla kullanılmamalıdır. Toprak altı silolarında taban suyu seviyesi üst toprak seviyesinden en az 2 m derinde olmalı ve silo derinliği de buna göre ayarlanmalıdır. Ülkemizde toprak üstü plastik örtülü silolar ve yüzeysel beton, prefabrik beton veya taş örgülü silolar bulunmaktadır. Silo tiplerinin belirlenmesinde çiftçi imkânları, teknik bilgi, hayvan sayısı ve ekonomik düzey önemli olmaktadır. 6. 1. Yüzeysel Beton, Prefabrik Beton veya Taş Örgülü Silolar Yatırım maliyeti yüksek olmasına karşın silaj kalitesini artırması ve işçilik kolaylığı sağlayan zemin üstü beton silolar entansif süt sığırcılığı işletmeleri için idealdir. Silo zemini öne yanlara doğru % 1 2 meyilli olmalı, silo suları silo önünde yapılacak bir kanalla direk olarak sızıntı rezervuarına bağlanmalıdır. Silonun önünde su birikip çamur olmasına izin verilmemelidir. Silo tabanı ve duvarlar asitlere dayanıklı ve pürüzsüz yapıya sahip olmalıdır. Traktörün rahat çiğneme yapabilmesi için genişlik en az 3 5 m, uzunluk ise 10 20 m olabilir. Bir işletmede büyük silo yerine küçük boyutta bir kaç tane silo yapmak daha uygundur. 6. 2. Toprak Üstü Plastik Örtülü Silolar Basit ve düşük maliyetle yapılabilecek silo tipleridir. Yapımı için ahıra yakın, su tutmayan, düz ve sert bir zemin seçilir, Bu amaçla 4 5 m genişlikte ve depolanacak ürün miktarına uygun uzunlukta bir alan silo için yeterlidir. Yüksekliği bir traktörün rahatça çiğneme ve sıkıştırma yapabileceği şekilde 1 2 m olmalıdır. 6. 3. Kule Tipi Yüksek Silolar Prefabrik beton veya galvaniz metalden yapılabilir. Yükleme, boşaltma elektrik motoru veya traktör kuyruk milinden güç alan bir sistemle gerçekleşir. 300 2000 ton kapasitede olabilir. Ülkemizde sayıları çok az olup, tesis maliyeti oldukça yüksektir. Fakat çok büyük hacimli süt sığırcılığı yapan işletmeler için önerilebilir. 7. SİLONUN DOLDURULMASI Silaj yapılacak ürün önce temiz ve üstün nitelikte olması gerekir. Depolanacak ürünün temizliği fermantasyonu olumlu yönde etkiler. Materyalin parça büyüklüğü de silolamada önemlidir. Şekil 1. Silaj çukurunun yatay ve düşey olarak doldurulması

31 32 Silolamada materyalin sıkıştırılmasıyla bir yandan ortamdaki hava uzaklaştırılacağı gibi diğer yandan da süt asidi bakterilerinin etkinlikte bulunacağı 30 ºC lik bir ortam ısısının oluşmasının sağlanmalıdır. Sıkıştırılmada yemlerin topaklar oluşturmamasına dikkat edilmeli. Topaklaşan materyal kolay sıkışmayıp aralarında küf mantarları oluşumuna yol açabilmektedir. Silaj materyalinin sıkıştırılma durumu siloda oluşacak sıcaklık derecesini etkiler. Sıcaklık derecesi de fermantasyona besin madde kaybına ve silo yeminin yem değerine etkili olur. ancak bazı önemli durumlarda (zehirli madde içeren bitkilerin silolanmasında) büyük yarar sağlar. Bu silolamada elde edilen yemin rengi koyu kahverengi olup, kokusu oldukça hoştur ve hayvanlar tarafından sevilerek tüketilir. Soğuk Silolama: Soğuk silolamada silo içi sıcaklık 28 30 C nin üzerine çıkmamalıdır. Bunun sağlanması için sıkıştırmanın çok kısa sürede gerçekleştirilmesi gerekir. Doldurma işleminin bir gün içerisinde tamamlanmalıdır. Bunun için işletmede o gün her işin geriye bırakılarak bütün işgücünün silonun doldurulmasında kullanılması gerekir. Buna rağmen işlem devam ediyor ise silonun doldurulan kısmı iyice kapatılarak bekletmeli, üstü hiçbir zaman açık bırakılmamalı ve işlem 2 3 gün içerisinde bitirilmelidir. Yemin siloya dolumu esnasında yem materyalinin durumuna göre belli aralıklarla katkı maddeleri kullanılabilir. 8. HAYVANLARIN BESLENMESİNDE SİLAJ KULLANIMI Şekil 2. Plastik örtü ile silaj çukurunun üstü ve duvarlarının örtülmesi Siloda oluşacak sıcaklığa göre silolama; Sıcak Silolama: Bu tip silolamada mayalanma 35 50 C arasında oluşur. Bunun oluşumu için yem siloya yığın halinde alınır. Sıcaklık yem arasına rahatça girebilen hava nedeniyle istenilen dereceye ulaştığında silo sıkıştırılır ve kapatılır. Bundan sonra sıcaklık yavaş yavaş düşer fakat başlangıçtaki yüksek sıcaklık önemli ölçüde enerji kaybına neden olur. Özellikle proteinde sindirilebilirlik azalır. Çok Sıcak Silolama: Bu yöntemde sıcaklık 50 ºC yi belirgin bir şekilde aşar. Tüm besin maddelerinin sindirilebilirliğinde önemli kayıplara neden olduğundan çok sıcak silolama arzu edilmeyen bir yöntemdir; Silo yemleri yeşil, sulu ve hoş kokulu, hayvanların severek yedikleri bir yemdir, işletmede yeterli miktarda üretilebildiği takdirde bütün bir yıl boyunca başlıca kaba yem kaynağı olarak beslemede kullanılabilir. Silo yeminin kullanımı ilk olarak süt inekleri için düşünülmelidir. Bunun yanında besiye alınan sığır, buzağı ve danalar içinde silo yemi iyi bir yem kaynağıdır. Süt ineklerinin beslenmesinde yaygın olarak kullanılan silaj, bu hayvanların günlük kuru madde ihtiyaçlarının yaklaşık yarısını silo yeminden karşılanması mümkündür. Hayvan ırkına göre değişmekle birlikte süt ineklerine günlük 20 30 kg arasında silo yemi verilebilir. Silo yemleri kuru maddece düşük, suca zengin yemler olduğundan süt ve besi hayvanlarının rasyonlarında kuru madde ihtiyacının karşılanabilmesi için günlük 5 kg kadar kuru ot ile verim düzeyine göre ilave kesif yem verilmesi zorunludur. Süt ineklerinin silo yemi ile beslenmesinde dikkatli olunmalıdır. Sütün kokuya hassas olması nedeni ile silo yeminin sağımdan sonra ahıra getirilmesi gereklidir.

33 34 Ayrıca hayvanların önüne bırakılan yemler tamamen tüketilmemişse artan bu yemler gelecek yemleme zamanına kadar ahırda tutulmamalı veya altlık olarak kullanılmalıdır. Yemlemeden sonra ahır temizlenmeli ve havalandırılmalıdır. Yemlemede kullanılan elbise veya iş önlükleri de ahır dışındaki bölmelere asılmalıdır Silo yemlerini buzağı ve genç sığırların beslenmesinde de kullanmak mümkündür. Bu hayvanlar için fazla sulu silo yemleri ile pancar yaprağı silajı pek önerilmemektedir. Bununla birlikte buzağıların silo yemleri ile beslenmesine 4. aydan itibaren başlanmalıdır. Daha sonraki aylarda günde tüketebilecekleri silo yemi 5 kgʹa kadar çıkarılmalı, sadece silo yemine dayalı tek yönlü beslemeden kaçınmalıdır Koyunlar alıştırmak koşulu ile silo yemini severek tüketirler. Bu hayvanlar için silo yeminin erken biçilmiş yeşil ottan hazırlanmış olması önerilir. Böyle bir yemi koyunlar kuru otla karıştırmak suretiyle günde 1 1.5 kg, yalnız olarak da 6 kgʹa kadar tüketebilirler. Yavrulu koyunlara verilecek günlük miktarı, diğer yoğun yemlere de yer vermek amacıyla, 3 4 kgʹın üzerine çıkmamalıdır. Silo yemleri besin madde içeriklerine göre oldukça ucuza mal olan yemler olduğundan rasyonda artan oranda silo yemlerine yer verilmesi, üretim maliyetlerini azaltmaktadır. Mısır silajı kuzu beslemesi için yüksek enerji ve mayalanmış düşük proteinli uygun bir yemdir. Bununla birlikte bazı durumlarda dişi koyun ve erkek kuzularda uygun olmayan durumlarla karşılaşılabilir. Bu nedenle, mısır silajı ile kuzu beslemesinde aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir: Üst tabakada bulunan silaj ile beslemekten sakınılmalıdır. Küflenmiş ve bozulmuş silaj verilmemelidir. Silaja kademeli olarak başlamalı bir anda bütün kuzulara bir silodan yem verilmelidir. Koyunların yattığı yer fazla kalabalık ve ıslak olmamalıdır. Aşılar vaktinde yapılmalı ve hasta hayvanlar ile sıhhatli olanlar aynı yerde tutulmamalıdır. Mısır silajı düşük protein ve düşük kalsiyum içerir genellikle bütün hayvanlar için vitamin D ve E ilavelerine ihtiyaç duyar. Mısır silajı ekonomik bir yem olup iyi yapıldığı ve düzenli kullanıldığı durumlarda birçok fayda sağlamaktadır. Üniform, iyi imal edilmiş yüksek tane içerikli mısır silajı tercih edilir. Günlük iki veya 3 kez mısır silajı ile besleme besin alımını artırır. Kuzular teze besin isteği silaj ile sağlanır. Silajla beslenen kuzular tane ile beslenenlerden daha çok gübre üretirler, daha çok canlı ağırlık kazancı sağlar. 9. SİLAJ KATKI MADDELERİ Karbonhidrat içeriği bakımından zengin olan yemler daha kolay silolanmaktadır. Yemler silolanma yeteneklerine göre üç gruba ayrılabilir: Kolay silolanabilen yemler: Mısır, sorgum tür ve melezleri, Ayçiçeği, şekerpancarı yaprakları, hayvan pancarı, fiğ tahıl karışımları vb. Orta derecede silolanabilen yemler: Çavdar, arpa ve yulaf hasılları, bakla, baklagil karışımları, üçgül, çayır otları vb. Güç silolanabilen yemler: Üçgüller (Çiçeklenmeden önce hasat edilirse), yonca, fiğ, bezelye, kolza vb. Fermantasyon olaylarının oluşumunu garanti altına almak ve silo yeminin besin maddelerince zenginleşmesini sağlamak amacıyla çeşitli katkı maddeleri kullanılır. Katkı maddeleri; süt asidi oluşumunu hızlandıran maddeler şeklinde gruplandırılabilir. Ülkemizde genelde kullanılan katkı maddeleri melas, pancar posası, pancar talaşı, tahıl kırmaları ya da unlarıdır.

35 36 Güç silolanabilen yemlere % 2 3 melas, % 18 pancar posası, % 8 10 pancar talaşı, % 5 10 arpa veya yulaf kırması dahil edilebilir. Fermantasyona etkisi zayıf olmakla birlikte bakterisit etkiye sahip tuz % 1 3 kg oranında ilave edilebilir. Erken devrede biçilen bitkiler (özellikle baklagiller) için silolamayı kolaylaştırmak amacıyla mısır ve sorgum ilave ederek silolama yapmak da mümkündür. Bu iş için bitkilerin iyi doğranıp karıştırılması gerekir. Mısır silajının protein eksikliğini gidermek ve enerji protein dengesini sağlamak için, mısırın silolanması esnasında veya silo yeminin hayvana yedirilmesi aşamasında azotça zengin kaynaklarla takviye edilmesi yoluna gidilmektedir. Mısır silajına 5 kg/ton üre ilave edilebilir. Süt asidi bakterilerinin faaliyetini kolaylaştırmak ve Ph yı ayarlamak amacı ile 100 kg yeşil yem 450 g sülfürik asit, organik asitlerden 200 cm 3 formik asit 6 kat su ile sulandırılarak katılabilir. Production and Use. Animal Industries Workshop, Lincoln University, May June 1996. New Zealand. Karabulut, A., (1995). Yemler Bilgisi ve Yem Teknolojisi. Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi. Yay. No:67. Bursa, 258 s. Kung, L and Huber, J.T., (1983). Performance of High Producing Cows in Early Lactation Fed Protein of Varying Amounts, Sources and Degradability. Journal of Dairy Science, 66:227 234 Pond, W.G., Church, D. C and Pond, K.R., (1995). Basic Animal Nutrition and Feeding. John Wiley and Sons, New York. p.615 Thomas, C., (1996) Animal Response from Forages Conserved as Silages. Silages and Hay Production and Use, Animal Industries Workshop. Lincoln University, May June 1996, New Zealand. KAYNAKLAR Alderman, G., (1977). The Feeding of Lucerne and Maize Silage to Cattle. Maize Development Association Annual Conference, 1977. Bal, M.A, Coors, J.E. and Shaver, R. D., (1995). Impact of Maturity of Corn for Use as Silage in the Diets of Dairy Cows on Intake, Digestion and Milk Production. Journal of Dairy Science, 80:2497 2503 Bell. Brian., (1997). Agriculture and Rural Representative/OMAF Carruthers, V. R., (1985). In the Challenge: Efficient Dairy Production. Ed. T. I Phillips. Australian Society of Animal Production. p.120 Chamberlain A. T and J. M., (1996). Feeding Dairy Cow. p.216. Chalcombe Publication. Lincoln. UK. Donald L. B, Dickinson, F. N, Tucker H. A, Appeleman R. D., (1985) Dairy Cattle: Principles, practices, problems, profıts. Lea & Febiger, Philadelphia, p. 473 Holmes, C., (1996). Responses by Grazing Cattle and Sheep to Supplementary Feeding of Conserved Forages. Silages and Hay

37 38 AYBASTI KABATAŞ İÇİN YENİ VE KÂRLI BİR MEYVE, MAVİYEMİŞ ÖZET Doç. Dr. Hüseyin ÇELİK * Eski kitaplarda Yaban mersini olarak bilinen ancak Fundagiller familyasında yer alan yani Vaccinum cinsine giren bir çok tür bu isimle anılmasından dolayı ülkemizin Karadeniz Bölgesindeki asitli topraklarında kolayca yetişebilen bu yeni kültür meyvesi maviyemiş olarak Türkçeleştirilmiştir. Maviyemiş (Vaccinium corymbosum L.) üzümsü meyve olup Türkiye de yetiştiriciliğine ilk kez 2000 yılında Rize de başlanmıştır. Maviyemiş, bölgemizin doğal asitli topraklarında yabani olarak da yetişen ve gen merkezleri arasında kuzeydoğu Anadolu bölgemizin de olduğu üzümsü meyve türüdür. İkibinli yılların başlarına kadar ekonomik değeri olmayan bu üzümsü meyvenin kültür çeşitleri tarafımızdan Amerika dan getirilerek Rize de denemeye alınmış ve mükemmel sonuçlar elde edilmiştir. Karadeniz Bölgesi ndeki illerde (Artvin, Rize, Trabzon, Ordu, Giresun, Samsun, Adapazarı, İstanbul, Bursa) 700 dekara ulaşan maviyemiş bahçe miktarı hızla artmaktadır. Bölgenin asıl ürünleri olan çay ve fındığın yanında yerini almış, taze olarak, reçel, yaş pasta ve dondurulmuş ürünler sanayisinde kullanılmakta olan maviyemiş çok kısa süre sonra meyve suyu, kuru meyve, süt v süt ürünlerine de işlenmeye başlanacaktır. Geçirgen, en az %3 organik madde içeren asitli (ph = 4.2 5.5) topraklarda yetişebilen maviyemiş yüzlek köklü olduğu için sürekli neme gereksinim duymaktadır. Karadeniz Bölgesinde 40 42 Kuzey enlemleri arasında kalan ve genelde yüksek rakımlı alanlarda kolayca yetişebilen yararlı ve birim alandaki getirisi son derece yüksek olan maviyemiş, Doğu Karadeniz Bölgesi nde çay ve kivinin yanında ürün çeşitliliğine en önemli katkıyı sağlayacak olan üzümsü meyvedir. Ordu denilince ilk akla gelen fındığın yanında Aybastı Kabataş bölgesinde maviyemiş de kolayca üretilebilir. Bu çalışmada maviyemiş tanıtılmış, yetiştiriciliği hakkında kısa bilgiler verilmiş ve ekonomik yönden değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler : Maviyemiş, Vaccinium corymbosum, yetiştiricilik, Alternatif, Asbastı Kabataş, ABSTRACT Blueberry known as yaban mersini in old books translate into Turkish as maviyemiş after all. It is belogs to Ericaceae heath family and its native forms and types can grow naturally along side the uplands of Black Sea Region, Turkey. Cultivated blueberry is in berry fruit group in Turkey and their commercial northern highbush cultivars introduced to Rize, Black Sea Region in the beginning of 20 th century. Blueberry * Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Samsun, huscelik@omu.edu.tr cultivation can just thrive in low acidic soils and some local part of Black Sea Region has natural acidic soils. Southeastern part of Anatolia is the gene center of blueberry, bilberry and some vacciniums species like lingonberry. This group of vacciniums did not have economical importance till the year of 2000. And Mr. Huseyin CELIK introduced the American northern highbush blueberry cultivars into Turkey and established several adaptation research plots on several part of Black Sea Region where natural acidic and bog soils been in. After that, there are over than 70 ha blueberry orchards in Blac Sea Region (Artvin, Rize, Trabzon, Ordu, Giresun, Samsun, Adapazari Istanbul and Bursa provinces. The approach of growers to blueberry cultivation is getting higher and higher day by day. Blueberry took its part besides the hazelnut and tea plantation which are the main horticultural crops in south eastern part of Turkey. Cultivated blueberries begin to consume as fresh, jam, jelly, marmalade, pastry and in frozen berry industry in Turkey. It will be also use as fruit juice, yoghurt and ice cream and in dried fruits industry near future. Blueberry is deciduous, shallow rooted and acid lowing plant (ph = 4.2 5.5). It needs more water and humid soils with high organic materials (at least 3%). Blueberry can grow without acidifying the soils especially been in east Black Sea, uplands in middle and west Black Sea Region. The latitudes where blueberry can grow are between 40 42 north. A grower has to choose proper lands in between these latitudes where Black Sea climatic conditions arise. They also look for the native vacciniums, mixed orchards where a rhododendron, pines, laurels, daphnia and redwoods grows. Blueberry known as the berry fruit of the century, blue gold, healthy and advantageous, berry crops in today s world, is the best alternative berry fruits for Black Sea Region where acidic and organic material richest soils been in. This berry fruit kept its important role besides tea, hazelnut and kiwifruit in the region. Blueberry can easily be grown in Aybasti Kabataş, Ordu. In this paper, blueberry and its management are summarized. Key Words: Blueberry, Vaccinium corymbosum, growing, alternative, Asbastı Kabataş, 1. GİRİŞ Maviyemiş (yabanmersini likapa) asitli ve organik maddece zengin topraklara sahip ılıman iklim kuşağında yetişebilen bir üzümsü meyvedir. Türkiye de 40 42 Kuzey enlemleri arasında kalan ve büyük kısmını Karadeniz Bölgesi nin kapladığı alandaki nispeten yüksek rakımlı, asitli ve organik maddece zengin topraklarda yeni kapama bahçeler kurulmaktadır. Maviyemiş olarak Türkçe mize kazandırılmaya çalışılan, literatürde yabanmersini olarak geçen ancak yabani populasyonların olduğu yerlerde çok farklı isimlerle anılan maviyemiş, sağlık açısından çok yararlı olduğu kadar birim alandan oldukça yüksek gelir getirebilmektedir. Maviyemişin Türkiye deki serüveni 2000 yılında

39 40 Rize ilinde tarafımızdan başlatılmıştır. 1900 lü yılların başında Amerika kıtasında kültüre alınan maviyemiş 250 bin ton civarında üretilmektedir. Üretimi yapılan çeşitler Vaccinium corymbosum, Vaccinium ashei ve Vaccinium angustifolium türlerine girmektedir. Türkiye nin kuzey kesiminde yer alan Karadeniz Bölgesi için V. corymbosum (kuzeyli yüksek boylu maviyemiş) türüne giren çeşitlerin daha uygundur. Nitekim iki binli yılların başında Rize iline introduksiyonu yapılan Ivanhoe, Berkeley, Jersey, Rekord ve Northland çeşitleri ile başlatılan denemeler çok iyi sonuçlar vermiştir. Günümüzde 15 çeşit ile yeni çalışmalar sürdürülürken adaptasyon çalışmalarında iyi sonuç veren çeşitlerin yer aldığı kapama maviyemiş bahçeleri de hızla kurulmaya başlanmıştır (Çelik, 2005). Halen Artvin, Rize, Trabzon, Ordu, Giresun, Samsun, İstanbul, Sakarya ve Bursa illeri başta olmak üzere Kocaeli ve Sinop illerindeki düşük ph lı ve organik maddece zengin lokal alanlarda bir yandan yeni çeşitlerin adaptasyonu diğer yandan adaptasyonu iyi olan çeşitler ile yeni bahçelerin kurulumu devam etmektedir. Dünya da sadece 250 000 ton civarında üretilebilen maviyemiş çoğunlukla Amerika ve Kanada da yaygındır (Tablo 1). Türkiye de 2000 yılında başlayan maviyemiş serüveninde 2003 yılında Rize deki ilk bahçeden piyasaya sunulan maviyemiş meyvesi büyük ilgi görmüş ve yaklaşık olarak 4 dekar olan bahçeden son 4 yıl (2003 2006) içinde hasat edilen meyveler farklı şekillerde değerlendirilmiş ve yüksek gelir elde edilmiştir (Tablo 2). Dünyada 40 milyon insan maviyemiş bulup tüketebilmektedir (Strik, 2005). Çok lüks, çok yararlı ve çok kârlı bir ürün olan maviyemiş Karadeniz Bölgesindeki illerde (Artvin, Rize, Trabzon, Ordu, Giresun, Samsun, Sinop, Tokat Erbaa, Kastamonu Küre Dağları, Ardahan, Karabük, Bartın, Zonguldak, İstanbul Barajlar Bölgesi, Sakarya, Kocaeli, Kırklareli Karadeniz kıyısı, Bursa İznik Elbeyli ile Uludağ ve Çanakkale Bayramiç) çoğunlukla yüksek rakımlı ve lokal alanlarda yani Karadeniz iklim toprak özelliği gösteren yerlerdeki (Örneğin, Bursa İznik Elbeyli 800 m; Samsun Bafra Kolay 650 m) asitli topraklarında kolayca yetişebilmektedir. Türkiye için yeni ve harika bir meyve türü olan maviyemişin yabani formları Karadeniz Bölgesinin yüksek kesimlerindeki ormanlık alanlarda orman gülü, çam, kızılağaç, kayın (gürgen) veya defne ile birlikte yaygın olarak yetişmektedir. Ayrıca, Karadeniz Bölgesi ndeki yayla kuşağında özellikle kuzeye meyilli alanlarda sarı ormangülü ile birlikte bodur maviyemiş bol miktarda bulunmaktadır. Örneğin, Rize Anzer ve Handüzü yayları, Artvin in yüksek kesimleri, Ardahan ın yüksek kesimlerinde 30 cm boylanan ve toprakaltı organları ile yayılan maviyemişlere rastlamak mümkündür. Dünya da son istatistiklere göre 250.000 ton üretilebilen maviyemiş toprak ph değerinin 4,5 5,5 arasında olduğu organik maddece zengin alanlarda yetişebilmektedir. Türkiye de ise 700 dekara yaklaşan maviyemiş bahçesinde henüz meyve verenlerden 15 ton civarında ürün alınmaktadır. Gelecek 5 yıl içinde maviyemiş üretimimiz 300 tonu aşacaktır (Tablo 3). Maviyemiş için uygun alanlar yabani maviyemiş türlerinin bulunduğu alanlardır. Bu açıdan bölgemizde ürün çeşitliliği ve alternatif ürün olarak yararlı ve değerli olan maviyemiş yetiştirilerek birim alandan çok daha yüksek gelirler elde edilebilir (Davis, 1978; Ağaoğlu, 1986; Anonymous, 2003; Çelik, 2004a, b, c ve d; Çelik, 2005a; Çelik, 2006 a, b, c ve d; Çelik, 2007) yılı) Tablo 1. Ülkelere göre maviyemiş ekiliş alanları (ha) ve üretim (ton) (2005 Ülkeler Alan (ha) Üretim (ton) Kanada 26960 81900 Fransa - 940 İtalya 200 1350 Lituanya 600 2000 Meksika 200 570 Fas 10 50 Hollanda 1000 4000 Yeni Zelanda 400 2000 Polonya 3600 15000 Romanya 600 4000 İspanya - 700 İsveç 200 100 Ukrayna 1000 5000 Amerika 17000 123000 Özbekistan 100 500 TOPLAM 51870 241110