CUMHURİYET TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ



Benzer belgeler
Hacettepe Üniversitesi Atatürk ilkeleri ve inkllap Tarihi Enstitüsü. Tarihi Arastirmalari Dergisi

Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü CUMHURİYET TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

Hacettepe Üniversitesi Atatürk ilkeleri ve inkllap Tarihi Enstitüsü. Tarihi Arastirmalari Dergisi

Hacettepe Üniversitesi Atatürk ilkeleri ve inkilap Tarihi Enstitüsü. Tarihi Arastirmalari Dergisi

.. Hacettepe Universitesi Atatürk ilkeleri ve inkilap Tarihi Enstitüsü. Cumhuriyet Tarihi Arastirmalari

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ ENSTİTÜSÜ ÇAĞDAŞ TÜRKİYE TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ. Cilt: X Sayı: 22 Yıl: 2011/Bahar

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

CUMHURİYET TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

Yrd.Doç.Dr. AYTEN CAN

ÖZGEÇMİŞ Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014

16 EKİM CUMA. Salon B (Alt Salon) BİRİNCİ OTURUM( ) Salon A (Üst Salon) BİRİNCİ OTURUM( )

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Doç. Dr. Ahmet Özcan Çerkeş-ÇANKIRI da doğdu. İlkokulu Elazığ, ortaokulu Kars, lise öğrenimini Antakya da tamamladı. Ankara Üniversitesi Dil ve

ATATÜRK DERGİSİ (Journal of Atatürk)

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ ENSTİTÜSÜ ÇAĞDAŞ TÜRKİYE TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

ÇAĞDAŞ TÜRKİYE TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ ENSTİTÜSÜ

Sayı: 4 Yıl: 2016 I S S N ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ.

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

YRD.DOÇ.DR. M.ALİ GALİP ALÇITEPE T.C.C.B.Ü.FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ TARİH BÖLÜMÜ-T.C.TARİHİ ABD.ÖĞR.ÜYESİ MANİSA

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

(DEÜ Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü Anayasa Hukuku Anabilim Dalı)

İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ. Neslihan Erkan

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN

2011 ÖSYS LİSANS PROGRAMLARININ TABAN PUAN VE BAŞARI SIRALARI DİL-1.

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

İKİNCİ BİNYILIN MUHASEBESİ İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

JOURNAL OF ATATÜRK RESEARCH CENTER

1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER. Mustafa Serdar PALABIYIK

Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi. Y. Lisans Yeni Türk Edebiyatı Hacettepe Üniversitesi 2010-

T.C. MERSİN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik Yazı İşleri Şube Müdürlüğü DAĞITIM

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

En İyisi İçin. Cevap 1: "II. Meşrutiyet Dönemi"

MehMet Kaan Çalen, tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı yılında Trakya

Bu sayının Hakemleri

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος

UniversiteTuru FakulteYuksekOkulAdi ProgramAdi PuanTuru TabanPuanKontenjanOgretimTuruOgretimTuru BasariSirasi Ankara Üniversitesi Devlet Dil ve Tarih

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI NARLIDERE YATILI BÖLGE ORTAOKULU TC İNKILAP TARİHİ DERSİ AÇIK UÇLU DENEME SINAVI 1

MAKALE YAZIM KURALLARI

ISSN: ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

TABLO 7: TÜM ÜNİVERSİTELERİN GENEL PUAN TABLOSU

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE NİN DEMOKRATİKLEŞME SINAVINI DERİNLEMESİNE TARTIŞTI!

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ ENSTİTÜSÜ ÇAĞDAŞ TÜRKİYE TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

14 Kasım 2014 Cuma. 2. OTURUM Oturum Başkanı: Prof. Dr. İlyas DOĞAN. 3. OTURUM Oturum Başkanı: Prof. Dr. İlhan YILDIZ

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

Tablo 6. Toplam Akademik Performans Puan

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi II

2015BAŞARISIRALARIDEĞİŞİMİTAHMİNLERİ

MAKALE YAZIM KURALLARI

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

ÖZ GEÇMİŞ. Yüksek Lisans Tezi: Ahmet Vefik Paşa nın Çevirilerinde Osmanlılaşan Molière, Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü, Haziran 2004.

Sahibi. Afyon Kocatepe Üniversitesi adına Rektör Prof. Dr. Ali ALTUNTAŞ. Editörler Prof. Dr. A.İrfan AYPAY Doç. Dr. Mehmet KARAKAŞ

ÖZGEÇMİŞ. Yüksek Lisans Tezi: Ahmet Vefik Paşa nın Çevirilerinde Osmanlılaşan Molière, Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü, Haziran 2004.

2012 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

14 Kasım 2014 Cuma. 1. OTURUM Oturum Başkanı: Doç. Dr. Seyhan AKISKA. YÖK Denetleme Kurulu Başkanı

Abant Kültürel Araştırmalar Dergisi (AKAR) Abant Journal of Cultural Studies. Hakemli Elektronik Dergi

Metin Edebi Metin nedir?

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

. Uluslararası Akdeniz Karpaz Sempozyumu: Lefkoşa - KKTC

1 İSMAİL GASPIRALI HER YIL BİR BÜYÜK TÜRK BİLGİ ŞÖLENLERİ. Mehmet Saray

Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler

ALİ ARTUN Sanatın İktidarı

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. Doç. Dr. S. EKER

SCIMAGO VE ARWU 2012 DÜNYA SIRALAMALARINDA TÜRK ÜNİVERSİTELERİNİN DURUM RAPORU

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

Cilt: 3 Yıl: 2016 Sayı: 5 I S S N ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

4 DİL , Burslu) 2014-ÖSYS EK PUANLI BAŞARI SIRASI 2014-ÖSYS EN KÜÇÜK PUAN 2014-ÖSYS BAŞARI SIRASI GENEL KONT.

ATATÜRK DERGİSİ (Journal of Atatürk)

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Vefatının 100. Yılında Sultan II. Abdülhamid ve Dönemi Uluslararası Kongresi

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN

Tarih Öğretmenliği Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Etkinlikler T.C. İstanbul Aydın Üniversitesi. Adına Sahibi Dr. Mustafa AYDIN. (Mütevelli Heyet Başkanı) YAYIN KURULU YAYINA HAZIRLAYANALAR

TÜRKİYE'DEKİ MUHTARLAR ANITKABİR'DE BULUŞTU. hüseyin akdeniz tarafından yazıldı Pazar, 13 Şubat :49 - Son Güncelleme Pazar, 13 Şubat :06

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

SAÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ DERGİSİ THE JOURNAL OF SAU EDUCATION FACULTY. Sayı / Issue: 29 Haziran / Jun Sahibi / Owner. Editörler / Editors

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

FIRAT ÜNİVERSİTESİ HARPUT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Tarih Bölümü Ankara Üniversitesi 1997 Yüksek Lisans Tarih (Yakınçağ Tarihi) Ankara Üniversitesi 2000

3. Yazma Becerileri Sempozyumu

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

ANADOLU TOPRAKLARINDA MEHMETÇİĞİN İMZASI: SİPER HATLARI

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

Transkript:

Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü CUMHURİYET TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ Yıl 4. Sayı 7. Bahar 2008

YÖNETİM YERİ: Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Beytepe- ANKARA 06532 Tel: 0312 297 68 70 Faks: 0312 299 20 76 Web: www.ait.hacettepe.edu.tr E-posta: ctad.hacettepe@gmail.com Tel: 0312 297 68 70/123 CUMHURİYET TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ ISSN 1305-1458 Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü nce yılda iki kez yayınlanan yaygın süreli hakemli bir dergidir. Basıldığı Yer: Hacettepe Üniversitesi Basımevi Dergiye gönderilen yazı ve fotoğraflar iade edilmez. Bu dergide yayınlanan yazılardaki fikirler yazarlara aittir.

Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü CUMHURİYET TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ Yıl 4. Sayı 7. Bahar 2008 SAHİBİ Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü adına Prof. Dr. Mustafa YILMAZ SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Yrd. Doç. Dr. Saime Selenga GÖKGÖZ EDİTÖR Yrd.Doç.Dr. Saime Selenga GÖKGÖZ YAYIN KURULU Prof. Dr. Mustafa YILMAZ Prof. Dr. Adnan SOFUOĞLU Doç. Dr. Fatma ACUN Doç. Dr. Derviş KILINÇKAYA Doç. Dr. Ayten Sezer ARIĞ Yrd. Doç. Dr. Saime Selenga GÖKGÖZ Dr. Sadık ERDAŞ HAKEM KURULU AKBULUT, Dursun Ali, Prof. Dr., Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Samsun. AYTEPE, Oğuz Prof. Dr., Ankara Üniversitesi, Ankara. ÇETİNSAYA, Gökhan, Prof.Dr., İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul. DAYI, S. Esin, Prof. Dr., Atatürk Üniversitesi, Erzurum. ERTAN, Temuçin Faik, Prof.Dr., Ankara Üniversitesi, Ankara. GÜNEŞ, İhsan, Prof. Dr., Anadolu Üniversitesi, Eskişehir. KARAMUK, Gümeç, Doç. Dr., Hacettepe Üniversitesi, Ankara. KÖSTÜKLÜ, Nuri, Prof. Dr., Selçuk Üniversitesi, Konya. ÖZDEMİR, Hikmet, Prof. Dr., Türk Tarih Kurumu, Ankara. ÖZEL, Oktay, Dr., Bilkent Üniversitesi, Ankara. SARINAY, Yusuf, Doç. Dr., Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara. SEYİTDANLIOĞLU, Mehmet, Doç. Dr., Hacettepe Üniversitesi, Ankara. SOFUOĞLU, Adnan, Prof. Dr., Hacettepe Üniversitesi, Ankara. ŞAHİNGÖZ, Mehmet, Prof. Dr., Gazi Üniversitesi, Ankara. TÜRKEŞ, Mustafa, Prof. Dr., Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara. YEŞİLBURSA, Behçet Prof. Dr., Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Bolu. YILMAZ, Mustafa, Prof. Dr., Hacettepe Üniversitesi, Ankara.

BU SAYININ HAKEMLERİ ACUN, Fatma, Doç.Dr., Hacettepe Ü., Ankara. AYTEPE, Oğuz, Prof.Dr., Ankara Ü., Ankara. ATALAY, Bülent, Yrd.Doç.Dr., Trakya Ü., Edirne. EKREM, Erkin, Dr., Hacettepe Ü. Ankara. ELMACI, Mehmet Emin, Dr., Dokuz Eylül Ü., İzmir. ERDAŞ, Sadık, Dr., Hacettepe Ü., Ankara. ERTAN, Temuçin Faik, Prof.Dr., Ankara Ü., Ankara. GÖKGÖZ, Saime Selenga, Yrd.Doç.Dr., Hacettepe Ü., Ankara. GÜNGÖRMÜŞ, Naciye, Prof.Dr., Ankara Ü., Ankara. ÖZDEN, Mehmet, Doç.Dr. Hacettepe Ü. Ankara. KILINÇKAYA, M. Derviş, Doç. Dr., Hacettepe Ü., Ankara. KURNAZ, Şefika, Prof.Dr. Gazi Ü., Ankara. METİN, Celal, Yrd.Doç.Dr., Celal Bayar Ü., Manisa. SOFUOĞLU, Adnan, Prof. Dr., Hacettepe Üniversitesi, Ankara. ŞAHİNGÖZ, Mehmet, Prof.Dr., Gazi Ü., Ankara. TÜRKEŞ, Mustafa, Prof. Dr., Orta Doğu Teknik Ü., Ankara. YILMAZ, Mustafa, Prof. Dr., Hacettepe Ü., Ankara. Generated by Foxit PDF Creator Foxit Software

CUMHURİYET TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL 4. SAYI 7. BAHAR 2008 İçindekiler Saime Selenga GÖKGÖZ, Takdim 1 Makaleler Cezmi ERASLAN, II. Meşrutiyet Meclisinde Kanun ve Kuvvetler Anlayışı B. Bülent BAKAR, II. Meşrutiyet Döneminde Ayrılıkçı bir Rum Cemiyeti: Adelfiya Yüksel ÖZGEN, II. Meşrutiyet Meclis-i Mebusanında Dış Politika Tartışmaları, 1908-1912 Abdullah BAY, II. Meşrutiyet Döneminde Hürriyet Tartışmaları, 1908-1911 Murat KILIÇ, II. Meşrutiyet Döneminde Bir Osmanlı Musevi Aydını: Tekin Alp Murat KÜÇÜKUĞURLU-Ali Servet ÖNCÜ, Trabzon-Erzurum Demiryoluna Dair Unutulan Bir Kanun Ercan ÇELEBİ, Sovyet Büyükelçisi Suriç in Doğu Türkistan Hakkında İzahnâmesi ve Doğu Türkistan Millî Mücadelesi: Bir Değerlendirme Melek ÇOLAK, Atatürk ün Macar Bahçıvanı János Máthé nin Anılarında Ankara Şaduman HALICI, Cebel-i Bereket Mutasarrıfı Yüzellilik Mesut Fânî Bey in Beyannâmesi İbrahim ERDAL, Türkiye de Devletletçilik Uygulamaları ve Basında Liberal Muhalefet 1940-1945 CTAD Yayın İlkeleri Yazarlar 223 11 23 47 67 85 115 157 181 195 207 221

Takdim Karamazov Kardeşler, 1905, 1908: Ahvâl-i İhtilâliyye, İhtilâlci Gürûh ve Müfsid Muhalefet Üzerine Saime Selenga GÖKGÖZ Hacettepe Üniversitesi Edebiyatın rolünün ve görevinin güzelliği yaratmak ve bireyde çok özel bir heyecan uyandırmak olduğu yolundaki eski postulat artık kabul edilmemektedir; aslında, edebiyatın rolünün ne olduğunu kendi kendine sormak her güvenilir eleştirinin başlangıcı olan a posteriori bir çözümlemeyle edebî eserin sebebini açıklamak gerekmektedir. Cevabı da, edebiyatın dünya ile olan çifte anlamlı ilişkisinde, hem bireysel hem de kollektif olan insan bilincinin özel bir boyutunu oluşturduğudur. Yazar: İnsanların kendi aralarındaki ve diğer şeylerle olan ilişkilerini yine onların önüne götüren kişidir. Tanıklık ve sorumluluk olarak edebiyatı bu şekilde yeni eleştiri kuramına göre ele alan bir çalışmadan (Carlaui-Fillox 1985: 101) yapılan bu alıntının burada aktarılmasının birkaç nedeni var. Nedenlendirmeyi, Dergimizin bu yeni sayısının yerleştiği düzlemde, zihnimizi kurcalar mı diyerek cevaplarını bekleyen sorular üzerinden yapmak gerekir herhâlde. Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi dördüncü yılına bu yedinci sayısı ile girdi ve bu sayısını yüzyılı deviren ve Tunaya ya atıfla, Modern Türk Tarihinde-ve tabi bunun tarihyazıcılığında- bir geçit ve geçiş devri özelliğiyle Cumhuriyet in siyasî laboratuarı olarak içinde yapılan deneylerle ve faillerinin deneyimleriyle bıraktığı mirasla hâlâ anlaşılmayı ve anlamlandırılmayı, derinlikli incelenmeyi bekleyen 1908 Meşrutiyeti ne, bu bir devrimse Meşrutiyet devrimine ayırdı. Edebiyatın işlevini kendi zamanının Sorumlu Tanığı olarak ele alan yaklaşıma bağlı kalarak, nesnesinin de öznesinin de insan olduğu kesişme ve buluşmada, onun bireysel ve kollektif insanın bilincinin yine hem kendi zamanının hem de zamanını aşarak bildirdiği varlık sorunu Edebiyatı, durdurulamayan zamanı mekânda sınırlayarak ama mekânlarla faillerinin etkileşmelerini arayarak yazan Tarihin eşlikçisi kılar. Bir devri bilinç

hâlinde içerden sorumlu tanık olarak yazmak (laboratuarın düşünen-yapan-eden ve imzalı/imzasız yazan failleri, ve/ya sonradan yazan, tabi hiç yazmama tercihinde bulunan failleri), ve bu sorumlu tanıkları yeniden hâldeki belleğe taşıyan olarak Tarih. Bu noktada Dil ve Yazı ile belleğe taşınan Tarih için Barthes okumalarının bir parçası olmayı öneriyorum. Nitekim onun ilk yazım dediği Kriton un Kıyısında (1933), bu kurmacada, -intihar etmek yerine- dostları hapishanedeki Sokrates i kaçmaya ikna edecekler; hep birlikte bilgece ve mutlu yaşanacak bir dünya kurmak üzere kaçacaklardır. Kaçış özgürlüktür. Burada ancak özet geçilen öykü tam metin okurunu davet eder, yine de gülümsetir ve düşündürür.. Dostları hapishanede Sokrates e gelmişlerdi. Kriton kaçışı teklif edendi. Tanrıların yazılmamış yasalarını değil de yeryüzünün yasalarını çiğneyen mi suçludur üzerine sarsıcı söyleviyle Apollodoros un, ve ardından Alkibiades in, Kriton ve Phaidon un kaçışı acımasızca cazip kılan konuşmaları Sokrates i düşündürmüştü, ama hâlâ ikna olmamıştı. Kriton herşeyin kolay yanını çabucak buluveren bir insandı, kaçmaya karar verdirtmek için bir şey yetecek, iş bu şeyi iyi seçmekte idi. Gardiyanın kulağına bir şeyler söyledi. Tanrılardan çok ölümlüleri dinleyen Sokrates in önüne bir tepsi incir geldi. Onu etkilemediklerini söyleseler de dostları, ah o günışığının incirlere vuruşu, sarhoş eden ılık tadı.. Sokrates bir incir yiyecek olursa ricalarına boyun eğmiş olacaktı Aklın en usta saldırılarına karşı koyan kendisi bedenine mi yenik düşecekti? Yasalar gibi boş, yasalar gibi fazla saygı duyulmayan şeylere mi kendini kurban edecekti? Düşünmeyi bıraktı, gözlerini yumdu; Alkibiades in resmettiği kaçış, Epidauros a yolculuk, durup dinleniş ve bilimi bulacakları, pek bilinmeyen Argolis kenti Tyrinte deki küçük evi gördü, incirlerin, özgürlüğün canlı simgesi deniz yelinin tuzlu tadına karışmış tadını duyar gibi oldu. Elini uzattı ve bir incir yedi O günün akşamı kendilerini Epidauros a götüren geminin güvertesinde, Sokrates ve öğrencileri uzanmışlardı Bir an Kratylos usulca gülmeye başladı. Ne düşünüyorsun? diye sordu Kriton. Kratylos: Parlak yasa söylevini. dedi Biraz sonra, Phaidros:.Ya Tarih? dedi. Tarih mi, aldırma, Platon ayarlar o işi! dedi Sokrates (Barthes 1990: 13-17). Oğuz Demiralp in bir Barthes okuması olan Osirisboy yazısındaki bu öykü üzerine yorumu, onun Tarihe karşı haz ve keyifle kafiyeli doğallığı seçmiş olmasının bütün yazdıklarını belirleyen özgün bir izlek olduğudur. Kültür ve Tragedya: Kültür Üzerine Denemeler yazısını (1942) ise Kriton un Kıyısında kadar önemseyen Demiralp, anlamı Doğanın değil de Tarihin ürettiğini, bunu da dil yoluyla ürettiğini söyleyen Barthes ın 1977 de Foucault yu selamlayan fiyakalı Dil ne gericidir ne de ilerici, dil faşisttir sözünü açımlar. Barthes bu sözü

söylediğinde, artık çoktandır dil üzerinden değil de (dil) üzerine düşünmektedir. Batı nın Tarih dediği büyük anlatısını gerçeğe denk tuttuğu anadilinde bulur. Yine Demiralp, bu ilişkide Barthes hakkında, Dili, egemenlerin ideolojilerinin görünmez silahı hâline getiren doğallık ve hakikat yanılsamasını açığa vurduğu başka bir yorumu aktarır. Sokrates in ayarlama işini Platon a yüklediği Tarihle doğallık arasındaki karşıtlık ilişkisini bu iki yazısıyla ele alır Demiralp. Barthes henüz dil üzerinden düşündüğü çağda Tarihi kültür açısından ikiye ayırmıştır Kültür ve Tragedya da: tragedya ve drama çağları. Tragedya çağlarını üçe ayırırken ise; Atinalı beşinci yüzyıl, Elizabeth Yüzyılı, Fransız Onyedinci Yüzyılı sıralar. Tragedya çağları yüksek kültür dönemleridir. Tragedya bir halkın kültürünün en yetkin, en güç ifadesidir. Drama çağları ise yanlış bir kültürce yozlaştırılmış kitlelerin görüldüğü dönemlerdir. (Demiralp 2008: 94, 95) İşte tam da, Eco nun Gülün Adı na ad verirken dediği gibi bir romanın adının yorumsal bir anahtar ve romanın da yorumlar üreten bir makine sözüne uyup uymadığını bize de düşündüren (bir örnek Eco dan, Üç Silahşörler in esasta dördüncüsünü anlatması) Karamazov Kardeşler (1880) her türlü insanî duygu ve insanlık durumuna dair dehşetengiz yapısıyla durmakta. Rus un, Rusluğun (ve Batı nın büyük anlatısının ne yapsa kenarındaki) drama çağını sorumlu tanık olarak Dostoyevski, okurunun önüne koyan dı. Son romanıdır. Hamlet le ve Oedipus Rex le eş tutulur kimilerince. Ağabey Mitya (Dmitri), İvan, Aleksey (Alyoşa) adlarıyla baba Fyodor Karamazov un üç oğlundan ortancası olan İvan ı, küçük kardeşi rahip adayı Alyoşa ile buluşturduğu, Büyük Engizisyoncu başlığını taşıyan uzun sahneyi, bu kütlevî romanı okuyanlar ancak yeniden geri dönüp okurlarsa bütünde ve paradoksal Dostoyevski de ne ifade ettiğini canlandırabileceklerdir. Karamazovluk gücünü, Karamazov alçaklığını taşıyan (tanrıtanımaz) ağabey İvan ı, yazgısında hep Ekmek ve Özgürlük arasında seçime zorlanan insanın varoluşunun sırrı üzerine- varoluşun sırrı yalnızca yaşamakta değil yaşamanın nedenindedir - sayfalarca konuşturur yazar-anlatıcı; metin-içi metnin fail konuşuru ise Sevilla lıların gözü önünde binlerce din düşmanını yakan büyük engizisyoncu kardinaldir, O nu; insanları özgürlüğe kavuşturmak için gelen, kendisinden hep mucize bekleneni (:İsa:Tanrı) görendir: İnsanların arasına katılmak istiyorsan, hem de elin kolun boş Özgürlük sözcüğünü götürüyorsun onlara yalnızca, oysa onlar basit, doğuştan bayağı yaratıklar oldukları için bu sözcüğü anlayamayacaklardır. Korkacaklardır. Dehşete düşeceklerdir. Çünkü kişioğlu için özgürlük sözcüğünden daha anlamsız bir şey olamaz! Oysa şu kızgın çöldeki taşları görüyor musun? Onları ekmek yap, insanlar koyun sürüsü gibi gelirler peşinden. Elini çekeceksin, ekmekten onları yoksun edeceksin diye korkudan tir tir titreyerek uysal uysal geleceklerdir peşinden. Ama kişioğlunun özgürlüğünü elinden almayı istemedin sen, bu öneriyi reddettin. Onların bana

bağlılıklarını ekmekle satın alırsam özgürlük nerede kalır? Ama Toprak Ruhunun bu ekmek uğruna Sana başkaldıracağını, Seninle cenkleşeceğini, Seni yeneceğini yüzyılların geçeceğini insanların kendi akıllarıyla, bilim ağzıyla konuşmaya başlayacaklarını, dine karşı suç işlemek diye bir şeyin, dolayısıyla günahın olamayacağını, yalnızca açların bulunduğunu söyleyeceklerini biliyor musun? Sana karşı kaldırılan, senin tapınağını yıkacak olan sancakta İnsanı doyur, sonra erdem iste ondan! diye yazıyor. Tapınağının yerinde yeni bir yapı gene ürkünç bir Babil kulesi yükselecek. Eski doğal yasalar yerine yeni bir yasa getiren Sen kişioğlunun elindeki özgürlüğü alacağına daha çoğunu verdin ona. İyiyle kötüyü seçmekte özgür olmanın kişioğlu için huzurdan hatta ölümden daha istenmeyen bir şey olduğunu unuttun mu yoksa? Kişioğlunun vicdanını ve ekmeğini elinde bulundurandan başka kim hükmedebilir insanlara. Biz Sezar ın kılıcını da aldık, kılıcı ele geçirince Seni de inkâr edip, Onun peşinden gittik. Ama özgür akıl, bilim, yamyamlık rezaletinin sona ermesine daha yüzyıllar var (Dostoyevski 2001: 282, 283, 285, 288) 1905 in tanığı olarak, üç yılı içine alacak ölçekte bir 1905 Evrakı bırakarak ve Manastır da, Selânik te nihâyet payitahtta ilân-ı hürriyetin ardından Ağustos 1908 de Dersaadet e dönen, 1889-1908 arasında Osmanlı nın St.Petersburg sefir-i kebiri olan Hüseyin Hüsnü Paşa nın selefi, Berlin Andlaşması nın ardından tayin edilip, dönüşünden sonra Şark Islahatı ile görevlendirilen Ahmed Şakir Paşa dan (1878-1889) devraldığı Rusya ahvali ne dair devam eden mühim konular olacaktır: Romanov hanedanını, ve ona sadakatle hizmet eden Rus mülkî ve askerî bürokrasiyi, otokrata hizmetle bir ve eş tutmakla hedef bilerek, bu düzeni yıkmak için yeni bir meslek-i siyasîyi temsil eden Nihilistler. Fakat tek başına nihilistler de yoktur. Ahmed Şakir Paşa nın 1878-1880 arasını içine alan maruzatı, emperyal Rusya için bu şimdilik bireysel ve yalnızca hanedan mensuplarına yönelen terör yıllarını, II. Aleksandr a suikasd teşebbüsünü, nihâyet bu suikasdin gerçekleşmesi karşısında saray ve devlet ricâlinin, korku hâlinden bahseden notlardır. Bir başka taraftan bu durum diğer emperyal otokratların da derdiydi. Sefir Ahmet Şakir Paşa nın, devrin Avrupası nın da Rusya gibi siyasî polislerini alarma geçirecek olan, emperyal sınırlar arasında (sınırları delip geçmek hiç zor mudur?) karşılıklı sorunlar da yaratan ve artık 1905 lere doğru vâsî ve dehşetli sıfatlarını alan nihilistlerin siyasî fikirlerini sanki biraz küçümserken, Dostoyevski nin Cinler inden (1872), Karamazov Kardeşler den ya da ondan önce çağdaşı Turgenyev in Bazarov undan, (Babalar ve Oğullar, 1864) ve hâlâ devam eden yankısından haberi var mıydı? Şüphesiz bu emin olmama durumu bir tarafa, aynı Şakir Paşa, zamanının dar ve fakat tesirli özgürlükçü ve radikal genç (anla Osmanlı bağlamı Jön ve muhalif) Rus elitinin toplumsal ve siyasal evrilmesindeki düşünce çatallaşmasını, karşıtlıkları, slavofillerden batıcılara, tutucu ve özgürlükçülerden, bunların

ılımlılarını ve radikallerini Yıldız Mabeyn e verdiği maruzatında kendi çözdüğü bu Rusya ahvali ne dair resmî/resmî olmayan? (bu iktidar ideolojisine karşıt) Dilin üzerinden doğal olarak izlemiştir: Esasta (Sosyalist) Enternasyonal taraftarları ile meşrutiyet taraftarlarının varlığından ve bunların gizli cemiyetlerinden bahs ederken Serbestiyet taraftarları diyerek adlandırdığı bu muhalif unsurun güç kazanmasının işaretini de ahali meclisleri olarak nitelediği zemstvolarda maliye politakalarına karşı yükselen seslere; şikâyetlere bağlamıştır. Önceden şikâyete cüret edilemediğini ifade eden Paşa,-sonradan soyluluk verilen-zadegân arasındaki meşrutiyet taraftarlığının imparatoru rahatsız ettiğini de belirtir. Meşrutiyet istemiyle düzen değişikliğine gönderme yapılan İhtilâl sözcüğü, bir kere ve ebediyen bürokrata musallat olacak, tümü teke indirgeyici anlamsal kaymaları zamansal olarak içinde barındarak ve bu sözcüğün anlam gücüyle müfsid muhalefete [her iki sefirin jargon kullanımında fesâd la ihtilâl daima yanyana, çoğul kullanımda ise meselâ (nihilist) fesadât, müfsid ve (hârekekât-ı) müfsidkârane ise eyleyen i (nihilist ve tüm yıkıcı radikalizmi) niteleyen olarak yer verilir. Jargon kökte birleşir: Fesâd] karşı tedbirler alınmaya başlandığını da bildirmektedir. Fakat Ahmet Şakir Paşa tahriratında dikkati çeken nokta, Rusya da mutlak iktidara karşı bu gibi ihtilâl fesâd ları olur iken Rusya nın dış siyasetinde değişmenin olmadığına vurgu yapılmasıdır. Rusya, Panslavizm fikrinde ısrarlıdır. (Gökgöz 2008; Y.PRK.EŞA 24/30, 19 Nisan 1896) Peki bu serbestiyet taraftarları kimdir? Yine Alyoşa ya..varsın paralel doğrular kesişsin, ben de göreyim kesiştiğini, kesiştiler diyeyim diyen fakat Tanrı nın yarattığı dünyayı reddettiğini haykıran, başkaldıran İvan Karamazov da, ancak Euclide le kavrayan insan aklına, ona inanır olsa da Tanrı mı insanı, insan mı Tanrı yı yarattı? diye sordururken, aynı İvan, Tanrı ya inanmayanlarınsa sosyalizmden, anarşizminden, toplum düzenini değiştirmekten, yani ötekilerin tersi sorunlardan dem vurup, konuşup duran, bir sonuca varamayan, hep aynı önemli sorunlar etrafından dönüp duran günümüzün en sivri akıllı (Rus) genci ni bir çırpıda boşluğa bırakır. (Kendisini yozlaştıran yanlış kültür olarak) Avrupa nın çocuğu olan Rus (yerine Osmanlı- Müslüman-Türk?) öğrencisi ve profesörü de birdir. Osmanlı Sefiri Hüseyin Hüsnü Paşa nın ve ataşemiliter Mustafa Enver beyin Yıldız Mabeyn e, Rusya nın 1905 Meşrutiyet deneyiminin, ihtilâlin, ve tabi onu haber veren olay örgüsünün, Rus-Japon harbinin, Potemkin Zırhlısı isyanının, üniversite öğrenci boykotlarının, amele gürûhunun iş bırakmalarının, köylülerin çiftlikleri yağmalamalarının, bu ziraî ihtilâllerin, merkezden emperyal taşraya yağmaların, yangın, ateşe vermelerin, tren baskınlarının, eşkıyalığın, Yahudi pogromlarının, kıtlık ve açıklığın, kolera ve tifüsün, I. II. ve III. Duma açılırken, bir taraftan da, bombalamaların, intiharların, siyasîleri, mülkî temsilcileri ve askeri, doğrudan hükûmet temsiliyetini hedef alan politika cinayetlerinin,

Baltıklardan, Kafkaslara, Amur a kadar yayılan ahvâl-i ihtilâliyye nin tanıkları olduğunu, harekât-ı müfsidkarâneyi izlediklerini okumak çarpıcıdır. Sayıca 1900-1905 henüz tarafımdan tamamlanmasa da, 1905-1908 arasında yüze yakın varakta sefir yaver-i ekrem Hüseyin Hüsnü Paşa, Dersaadeti, metinsel olarak da ürettiği, bu ahvale karşılık gelen anlam-sözcüklerle bir bakıma, kendi evindeki yangını da bilen olarak uyarır bir koyu tonda, ve ayrıntıcı bir kalem olarak yazmıştır. Hüseyin Hüsnü Paşa neticede müstebid Abdülhamid in hariciye bürokratıdır.. Türkiye de, özellikle Abdülhamid devri incelemelerinin, ve Jöntürklüğün İttihatçılığa uzanan çizgisinde Osmanlı nın 1908 ini çalışan genç araştırmacılarca - bu sahanın ehillerini yeniden düşünmeleri içeren referans bilmelerle-, meşrutiyet rüzgârı ya da meşrutiyet romantizmi benzeri kalıp vurgulardan artık sıyrılıp, devrimler üzerine kendi düşünmelerimizi, ve Osmanlı nın merkeze yerleştiği düzlemde karşılaşmaları-karşılaştırmaları kurmak, Rus için işleyen bu dünya zamanını bilmek ve anlamak, aynı zamanın Müslüman Doğu için de işlediğini bildikte, mutlak bir gerekliliktir. Bu gereklilikte, müstakil bilmelerin yanında kesişme ve birbirini izler olarak bilme ve anlama şarttır: Rus, Türk ve İran bağlamı etkileşmelerini sistemli bilme ediminin öne geçirilmesi yeğlenir. Yine bu düzleme eklenmesi ihmale gelmeyecek içerikte emperyal çeşitliliklerin, aslî olanın dışında devrim failleri olarak rolü ve etkinlikleri, öznel bağlamları emperyal zemine yerleştirilerek incelenebilmelidir. Meselâ Rus Dumalarında (1906-1916) Müslüman mebusların faaliyetlerini yetkinlikle inceleyen Tatar tarihçi Dilara Usmanova nın (Usmanova 2005) ve yine Salavat İshakov un Rusya Müslümanlığını Bolşevik Devrimine yerleştiren eserleri (İshakov 2004) bu bağlamda kayda değerdir. Türkiye de önceden devreden sorunsallara yenileriyle beraber, yeni yaklaşımlarla, sorunsallaştırmalarla, neticede başta derinlikli okumalarla, kaynak dile hakimiyetle, arşivler arası ilgi mutlaka kurulup bilgi denetlemesi içeren incelemelerle müstakil ve dizgesi olması gereken Rusya bilgisi kurulmayı beklemektedir. Öyle ki koşut/karşıt düzlemler ve söylem-anlam alanları iki devrim için herhâlde bulunabilir. Gerçi Batı da bu türden ilişkiyi kuranlar, İran ı da dahil ederek vardır. Manastır ın derhal Hürriyet adı verilmiş meydanında Ya Kanunu Esasî ya Ölüm diye bağrılırken, Mekteb-i Harbiye Ders Nazırı Vehip Bey Hürriyeti ilân eden bu nutukta Tunaya nın belirttiği gibi Osmanlı vatandaşları nesillerin beklediği cevapları ilk olarak dinlemişlerdi. Osmanlı Meşrutiyetinde her ihtilâl belgesindeki içtimaî mukavele teğet geçilmemiştir Meydanda Kanunu Esâsî yi korumak için and içilmiştir (Tunaya 1959: 8, 9): Hürriyetin ilânı otuz bir senelik zulme son vermiştir. Uzun çabaların mahsülü olmuştur. Vatanın en namuskâr, en gayretli, en hamiyetli hürriyetseverlerini zindanlardan kurtarmıştır. Aynı zamanda İslâmın siyaset prensipleri gerçek değerlerini

kazanacaklardır. Adalet, meşveret, hürriyet ve uhuvvet bundan böyle gerçekleşme yoluna girmişlerdir Kanunî Sultan Süleyman devrinden beri Padişah la millet arasına çekilen kafes kırılmıştır. Geç dönem Yıldız Evrakında nadiren rastlansa da Moskof, ya da tercih ettiği gibi Rusyalı nın Kanlı Pazar ının (9 Ocak 1905) ardından Çar hazretlerine (Cellad) ve (Katil) namile yâd etme yalnızca Peterburg, Moskova sokaklarında görülmez, Osmanlı Paris Sefiri de yazar Yıldız Başkitâbete. Sefir, erbâb-ı kıyâm hakkında Paris ten, Marseilleise i bir millî marşa çeviren ve dillerinden düşürmeyen bu ihtilâlci güruha (Osmanlı hürriyetperveri de, yığınları da söylemeyecek mi?) hilkaten ve terbiyeten ve fikren ferd-i serbestî taraftarı olan ve her nerede ne sebebce olursa olsun bir hükûmet aleyhinde hürriyet nâmına hareket iden eşhası haklı ve haksız diyerek sahâbet ve himâyet eden Fransızların, bu hürriyet kalesinin vatandaşlarının teveccühünü aktararır. Osmanlı nın Avrupa emperyal başkentlerinden Rusya ahvali hakkında matbuat ve resmî mahfillerin görüşlerini dakik izleyip yansıttıklarını Yıldız Evrakı tanıklar. Burada aslında izlenen sürgün romantik olmaktan çıkan entellektüalizmin sürgünlükte teveccüh gördükleri seviyede, -1917 yi hazırlayan olarak 1905-devrim sonrası, diasporalarını da kurdukları bu ülkelerde, kendileri için serbestiyeti mümkün kılan (iç-dış) siyaset ortamını kullanma biçimleri, çocukları oldukları düşünce ve siyaset eyleyenlerini kendi davalarına nasıl katabildikleridir. Sefirin aktarımında, halk yığınları bir tarafa Fransız Meclisindeki fırka temsiliyetindeki iktidar dışı radikalizmi (Sosyalistler ve Sosyalist İhtilâlciler) vurguyla vermesinden bir anlam çıkar. Rusya nın Fransa ya istikraz meselesi taraflar arasındaki sorundur, Aksa-yi Şark meselesinden (Rus- Japon harbinde yenilen Rusya) dolayı ciddî yekûn tutan bu meblağı ödeyemeyeceğini de bildirmesidir (Y.PRK.EŞA 47/13, 28 Ocak 1905). İçerden dışarı taşarak artık, Rusya imparatorluğunun merkezden taşraya meydanlarında, sokaklarında ve kışlalarında ihtilâlcüyâne şarkılar söyleyen Rus çocuğu, herhâlde paralel doğruların kesişmesi için kıyamdadır.. Aşırılıklar çağına girilmiştir bir kere. Yığınlar kaderciliklerini yenmişler midir? Yığınlar taleplerinde aynılaşmakta mıdırlar? Ya da bırakınız bir talepleri var mıdır? Bu da Ekmek mi özgürlük müdür? Kendi yığınlarını galeyana getirecek Türk Jakobenleri İttihatçılar da, gündüzleri Adliye Nezareti avlusunda müstebit uşaklarına meydan dayağı atılması seyredilse de, ve nihayet müstebiti devirseler de en yüce fedakârlıkla, en hayal kırıcı aşırılıkları yan yana yürüten bir ihtilâlci kuşaktı. (Tunaya 1976: 76, 85) Peki bu kuşakta Efruz Beyler ve Aydemirler nerede durmakta? (Metin 2008) Yoksa gerçekten bu kuşak, inkılâbtan ihtilâli ayırmasını bilmekle (?) artık, hem metinsel hem de yaşam deneyiminde, yaşanan her yeni yi eski ya da gelenek dediğini bozmanın, alaşağı etmenin, yıkıp kırmanın, çizip buruşturup atarak gözünün önünden çıkarmanın-artkafada izi kalsa da-ezip geçmenin, diğerine yol vermek üzere ortalığı silip süpürmenin

hiç de o kadar birden, anî, ve basitçe olamayacağını doğal yaşam gerçeğini içeren eylemlilikle ve fakat tarihsel direnme odaklarını da doğurarak yerini diğerine bıraktı mı? Bıraktı. Öyle ki Meşrutiyet Türkçülerinin Türklerin Fâidesine Çalışır dergisi Türk Yurdu nda Akçuraoğlu Yusuf un herhâlde, derginin idaresi adına Birinci Meclis-i Mebûsân Encümen-i Mahsusu nun Mazbata Muharriri Ahmed Ferid bey e, 24 Mart 1328 tarihli Kanun-ı Esâsî-i Vilâyât üzerine yazmasını rica ettikleri makaleninin girişindeki kısa imzasız yazının içerik değeri tartışma götürmezdir, hatta Türk politik insanının varlığı noktasında zaman aşımına uğramamış gibidir: Türk Yurdu ndaki bazı yazarlı/imzalı/imzasız makalelere veya yazıların hemen öncesinde yazılan bu gibi kısa giriş yazılarının içerikleri bakımından kimin kaleminden çıktığı meselesi dahi önemlidir. Atıf yapılan bağlamda olduğu gibi, bu kanunun önemine yönelik kullanılan..memalik-i Osmaniye de halkı kendilerine en yakın ve en malum memleket işlerine karıştırarak ahali hazırlayan İdare-i Vilâyât Kanunu cümlesinde önemli kısım yazarın, kendi tırnak vurgusu da olan ahali dir: Bağlam, Ahali yi hazırlama meselesinin yönetenin gündemine kaçınılmaz olarak girmesini tahrik eden ve yaşanan devre adına veren düzen (idare-i meşruta, meşrutiyet fakat hangi nevi) değişikliğinin az, öz ve tam bir açıklıkla nasıl kavranıp yorumladığını anlamak açısından kayda değerdir. Sözcüğün Osmanlı hürriyetperveriinin idhal ettiği kök-ülkesininin diliyle, Fransızca karşılanması zarurîdir, çoğul/tekil farkı gözetildiğine işaretle, tekil kullanılmayarak hemen paranteze alınır: citoyens. Sözcüğün bu maksatlı karşılığıyla Türkçesinin yeni bir anlamda kullanıldığı beyân edilir; ahalinin her bir ferd i millet oluverir;..millet(in) yani efrâd-ı ahali(nin).., nihayet bağlamın sonunda (müstaid) halk tır. Hakimiyet-i milliye 1912 de metinsel olarak hükmeder. Fakat nasıl? Sürünün kendini yönetecek Çobanını seçip, kendisi de sürüyü (memleketin sahibi olarak sürü: kendilerinin ve memleketin idaresine az çok karışma) yönetme iradesine katılmak üzere seçilip kendisi içinartık hukuken taleb eden ve talebi karşılayan, amaç-araçları denetleyen de olması. Tabi artık sürü müdür? Bilinmez, zira bunun dahi ahali için merasimden öteye geçmeme ihtimali vardır. Nitekim Hazırlama fiilinde saklı güç bu ihtimali safdışı bırakmak için kullanılmış olsa gerektir. Bu durumda fiilin kipliği de önemlidir. Zorunluluk içeren kiplik toplumsal ile politik in denkleştiği vatandaşlık bilincinin inşasıdır; idare-i meşruta teessünü isteyenler (kim onlar?) herşeyden evvel ahali yani kendilerini ve memleketlerini idareye az çok müstaid bir halk hazırlamalıdırlar bunun için de yazarın diliyle efrad-ı ahalinin tamamen icra-yı hükûmete biraz karışabilmesi için bile seviye-i fikriye ve ilmiyesinin hayli yüksek bulunması elzemdir. Peki bu müstaid halk ın yokluğu ne anlama gelmektedir? Meşrutiyetin en kısa ve sade tarifi, Ahalinin memleket idaresine az çok karışması dır. Bu karışmanın derecesine göre meşrutiyetin de envaı olur. Bazı meşrutiyetlerde halkın ancak bir kısmı o da muayyen bazı meselelere iştirak edebilir. Fakat öyle meşrutiyetler vardır ki, memleketin bütün idaresi ahalinin eline geçmiştir. İşte bu

son nevide millet hakikaten hakimdir, hakimiyet-i milliye mevcuttur. Milletin yani efrad-ı ahalinin tamamen icra-yı hükûmete biraz karışabilmesi için bile, seviye-i fikriye ve ilmiyesinin hayli yüksek bulunması elzemdir. Yoksa falcılarla, müneccimlerle, rüyalarla hacı velilerin bayraklarıyla hakimiyet-i milliye iddiasına kalkışanların, Allah esirgesin, yabancılara mahkûm olmasından pek korkulur. Bir memlekette idare-i meşruta teessüsünü isteyenler, herşeyden evvel ahali (citoyens) yani kendilerini ve memleketlerini idareye az çok müstaid bir halk hazırlamalıdırlar. (Türk Yurdu, Yıl 1, Sayı 5, 31 Mayıs 1328/13 Haziran 1912: 254) Bu devri, 1905 ve 1908 i birer prologue olarak anlamak ve 1908 i çeşitli cepheleriyle yeniden düşünmek fırsatını bu sayıda ilk beş yazı ile yakalamak mümkün. Dosya dışında kalan yazılar ise, prologue sonrasını yine merak eden okurlaradır. Kaynaklar Ankara, 30 Ağustos 2008 BARTHES, Roland (1990) Kriton un Kıyısında, Yazı ve Yorum, Haz. ve Çev. Tahsin YÜCEL, Metis Yayınları, İstanbul. CARLAUI, J.C. -J.C.FILLOX (1985) Edebi Eleştiri, Çev. Ayşe Hümeyra ÇAKMAK, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara. DEMİRALP, Oğuz (2008) Osirisboy, Kitap-lık, Roland Barthes Yazma Arzusu (Dosya) 116, Mayıs: 92-99. DOSTOYEVSKİ, F. (2001) Karamazov Kardeşler, Rus.Çev. Ergin ALTAY, İletişim Yayınları, İstanbul. GÖKGÖZ, Saime Selenga (2008) II. Abdülhamid Devri Türk-Rus İlişkileri Araştırmalarına Yeni Perspektifler: Yıldız Tasnifi ve Osmanlı Hariciye Nezareti Belgeleri, International Conference Archival Branch of Oriental Studies, Moscow, June 23-25. İSHAKOV, Salavat (2004) Rossiyskie Musulmane i Revolutsiya 1917-1918, İzd. Sotsial no-politiçeskaya Mısıl, Moskova. METİN, Celal (2008) II. Meşrutiyette Türkçü Ütopya: Yeni Hayat, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, Cilt 5, Sayı 3, Eylül. USMANOVA, Dilara (2005) Musulmankie Predstaviteli v Rossiyskom Parlamente 1906-1916, İzd. Fen, Kazan. TUNAYA, Tarık Z. (1959) Hürriyetin İlânı, Baha Matbaası, İstanbul. TUNAYA, Tarık Z. (1976) II. Meşrutiyetin Siyasi Hayatımızdaki Yeri, Türk Parlamentoculuğunun İlk Yüz Yılı, Ankara. Türk Yurdu (1912), Yıl 1, Sayı 5, 31 Mayıs/12 Haziran.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi [BOA, İstanbul], Yıldız Tasnifi Perakende Evrakı Elçilik, Şehbenderlik ve Ataşemiliterlik Tahriratı [Y.PRK.EŞA], 24/30, 19 Nisan 1896; Y.PRK.EŞA 47/13, 28 Ocak 1905.