20 Ocak 2010 Çarþamba



Benzer belgeler
ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)


mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

Saðlýk çalýþanlarý GöREV'de

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

Gelir Vergisi Kesintisi


2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Fiskomar. Baþarý Hikayesi


07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

Kanguru Matematik Türkiye 2017

SSK Affý. Ýstanbul, 21 Temmuz 2008 Sirküler Numarasý : Elit /75. Sirküler

17 ÞUBAT kontrol

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF


GRUP TOPLU ÝÞ SÖZLEÞMESÝ GÖRÜÞMELERÝNDE UYUÞMAZLIK

ÝNSAN KAYNAKLARI VE EÐÝTÝM DAÝRE BAÞKANLIÐI

25 Mart 2007 Kol Toplantýsý

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

ünite1 Sosyal Bilgiler

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz Basýnda Odamýz eylül 2005/sayý 88 Aðustos 2005 Aðustos 2005 Aðustos



Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝ ÜYELERÝNÝN ÖDENEK, YOLLUK VE EMEKLÝLÝKLERÝNE DAÝR KANUN

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

ÝÞÇÝ SAÐLIÐI VE ÝÞ GÜVENLÝÐÝ PROJESÝ


Kanguru Matematik Türkiye 2017

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

01 EKİM 2009 ÇARŞAMBA FAİZ SAYI 1

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

Barodan Haberler. Edinilmiþ Mallara Katýlma Semineri (Akþehir) Anayasa Mahkemesine Bireysel Baþvuru Semineri. Türk Borçlar Kanunu Semineri

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

m3/saat AISI

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

Güvenliðe Açýlan Sosyal Pencere Projesi ODAK TOPLANTISI SONUÇ RAPORU

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

Kanguru Matematik Türkiye 2017

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz aralýk 2005/sayý 91 Kasým

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

Ücretlerin Bankalardan Ödenmesi Zorunlu Hale Getirilmiþtir

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

Cumhuriyet Halk Partisi



DENEME Bu testte 40 soru bulunmaktadýr. 2. Bu testteki sorular matematiksel iliþkilerden yararlanma gücünü ölçmeye yöneliktir.

Dar Mükellef Kurumlara Yapýlan Ödemelerdeki Kurumlar Vergisi Kesintisi

BÝRÝNCÝ BASAMAK SAÐLIK HÝZMETLERÝ: Sorun mu? Çözüm mü?

/2006 TR(TR) Kullanýcý için. Kullanma talimatý. ModuLink 250 RF - Modülasyonlu kalorifer Kablosuz Oda Kumandasý C 5. am pm 10:41.

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler 1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve


KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA


Faaliyet Raporu. Banvit Bandýrma Vitaminli Yem San. A.Þ. 01 Ocak - 30 Eylül 2010 Dönemi

DOÐALGAZ ÝÇ TESÝSAT MÜHENDÝS YETKÝLENDÝRME KURSU DÜZENLENDÝ

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

konularýnda servis hizmeti sunan Sosyal Hizmetler Dairesi bir devlet kuruluºu olup, bu kuruluº ülkede yaºayan herkese ücretsiz hizmet vermektedir.

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

DENEME Bu testte 40 soru bulunmaktadýr. 2. Bu testteki sorular matematiksel iliþkilerden yararlanma gücünü ölçmeye yöneliktir.

30 SORULUK DENEME TESTÝ Gönderen : abana - 10/11/ :26

Kanguru Matematik Türkiye 2015


ÖNSÖZ. Güzel bahar günlerini ve sýcacýk anlarý birlikte paylaþmak dileðiyle

Yat, Kotra Ve Her Türlü Motorlu Özel Tekneler Ýçin Geçerli Olan KDV Ve ÖTV Ora

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not

Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!

Simge Özer Pýnarbaþý

Kanguru Matematik Türkiye 2018

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek


Gelir Vergisi Kanununda Yer Alan Hadler

Kýsa Çalýþma ve Kýsa Çalýþma Ödeneði

SENDÝKAMIZDAN HABERLER

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

Kanguru Matematik Türkiye 2017

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

Geometriye Y olculuk. E Kare, Dikdörtgen ve Üçgen E Açýlar E Açýlarý Ölçme E E E E E. Çevremizdeki Geometri. Geometrik Þekilleri Ýnceleyelim

Transkript:

Baþta TEKEL iþçilerinin sorunlarý, Ýstanbul da itfaiye iþçilerinin eylemleri ve onlara yapýlan müdahaleler ile þeker fabrikalarýnýn özelleþtirilmesiyle ilgili olarak dün Ankara da "Ekmek, barýþ, özgürlük için demokrasi ve haklar" mitingi düzenlendi. Miting için tüm illerden on binlerce yurttaþ otobüslerle Ankara ya geldi. Mitinge sadece iþçiler deðil diðer meslek ve emek örgütleri temsilcileri de destek verdi. Mitinge KESK, TMMOB, DÝSK ve TTB nin yanýsýra ÖDP, TKP, EMEP, Halkevleri. çeþitli siyasi partiler ve emekten yana demokratik kitle örgütleri üyeleri, öðrenci gruplarý, kadýn dernekleri, gay ve lezbiyen topluluklarý katýldý. Böylelikle son yýllarýn en geniþ katýlýmlý mitingi gerçekleþti. Sýhhiye Meydaný nda 100 bine yakýn kiþi buluþtu. Dün Ekmek, Barýþ, Özgürlük için Demokrasi ve Haklar Mitingi için Ankara ya gelen on binlerce yurttaþ, sabah saatlerinde Tren Garýnýn önünde buluþtu. Burada kortejler oluþturan yurttaþlar ardýndan Sýhhiye Meydanýna yürüdü. 34 gündür Ankara da eylem yapan 3 gündür de oturma eyleminde bulunan ve talepleri yerine getirilmez ise ölüm orucuna baþlayacak olan TEKEL iþçileri ise Kýzýlay dan miting alanýna geçti. Miting günü Ankara da havanýn çok soðuk olmasý yoðun katýlýmý engellemedi. Ýþçiler miting alanýna girerken "Türk-Ýþ göreve genel greve", "Genel grev genel direniþ" sloganlarý attý. Ayrýca Salla Türk-Ýþ düþecekler, Gün gelecek devran dönecek AKP Halka hesap verecek sloganlarýyla hükümete mesajlarýný iletti. Katýlýmcýlar, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coðrafya Fakültesi önündeki polis noktasýnda üzerleri aranarak miting alaný olan Sýhhiye Meydaný na alýndý. Onur Akýn ýn konseri ile baþlayan mitingde, katýlýmcýlar "TÜRK-ÝÞ göreve genel greve" "Zafer direnen emekçinin olacak", "Bizi sataný biz de satarýz", "Ýþ, ekmek yoksa barýþ da yok" þeklinde sloganlar attý. 2 DE Yazý Dizisi 4 DE 2 DE 7 DE Hürriyet gazetesinden Aysel Alp'in haberine göre Yozgat ýn Sorgun Ýlçesi Esenli Belde Belediyesi'nde çalýþan 657 sayýlý devlet memurlarý bir yýldýr maaþ alamayýnca Cumhurbaþkaný, Baþbakan ve Ýçiþleri Bakanlýðý na þikayet maili gönderdiler. Bunun üzerine konu Yozgat Valiliði ne intikal etti. Valilik, belediyede çalýþan memurlara, fakir fukaraya yardým yapan Sosyal Yardýmlaþma ve Dayanýþma Vakfý na baþvurmalarýný isteyen bir yazý gönderdi. 2 bin 300 lira borç; 150 lira yardým! Ýtfaiye eri devlet memuru Ýsmail Ataman bu yazý üzerine, durumunu anlatan bir dilekçeyle vakfa baþvurdu. Baþvurusunda ikisi okuyan üç çocuðu bulunduðunu; babalarý ölen iki torunuyla birlikte 5 çocuðun geçimini üstlendiðini vurguladý. 7 DE 3 DE Ekmek maliyeti içinde yüzde 21 payý olan buðday fiyatlarý da düþüyor. 50 kilogramlýk çuval un fiyatlarý kasýmdaki 42.96 liradan 39.33 liraya kadar geriledi. Fýrýncýlar ise ekmekte yapýlmasý planlanan yüzde 10-15 arasýndaki zammýn fýrýnlarýn üretim kapasitelerinin düþük olmasý nedeniyle birim maliyetlerinin yükselmesinden kaynaklandýðý ileri sürdü. 6 DA Fatih Akýn ýn Ýstanbul Hatýrasý belgeselinde yer verdiði Siya Siyabend adlý müzik grubunun bir üyesi, sanatlarýný sokaklarda icra etmedeki ýsrarlarýný, sokaðýn insanlarý bir araya getirme gücüne baðlar. Sokaðýn hangi sýnýfsal temelden olurlarsa olsunlar birbirleriyle ilgili dertleri ve birbirlerine karþý söyleyecek sözleri olanlarý ayný hizaya getiren yegâne mekân olduðunu söylerken, bilerek ya da bilmeyerek sokaðýn politik boyutuna iþaret eder. Son zamanlarda Türkiye nin muhtelif yerlerinde tanýklýk ettiðimiz sokak savaþlarýnýn giderek tehlikeli bir hal almaya baþlýyor oluþu, bizim bu boyutu etraflýca düþünmemizi zorunlu kýlar. Ýþte egemenliði hareket imkanlarý ve sokak mücadeleleri ekseninde ele alan Paul Virilio, Hýz ve Politika nýn daha baþýnda, tam da bizim bu mesele temelinde yüzleþmemiz gereken (biri, diðerini tamamlayan) iki soru sorar: Asfalt bir siyaset alaný olabilir mi? Burjuva devleti ve bu devletin iktidarý sokak mýdýr ya da sokakta mýdýr? Hýzý politikayla iliþkilendirerek iktidar pratiklerini, hareketin kontrol altýna alýnmasý üzerinden okuyan, egemenliðinin ilk dönemlerinde burjuvazinin gücünü ticaret ve sanayiden ziyade sabit bir biçimde ikamet edebilme hakkýndan aldýðýný öne süren... 5 DE 8 DE 8 DE

2 Son yazýsýný okusaydý da mý, vururdu? Bunun cevabýný bilmiyoruz. Ancak azmettirenler kesinlikle okumuþtur, son yazýsýný. Katline azmettirmekten vaz geçmediklerine göre demek ki etkilenmemiþler, yazdýklarýndan. Kendisine demokrat diyen her yurttaþýn, her 19 Ocak ta içinin acýdýðý aþikardýr. Kendine demokratlarýn deðil ama. Acep kozmik odalarda yapýlan incelemelerden bir emare yakalanýr mý katline dair? Ummak istiyorum. Bir barýþ güvercinine sahip olamayan ülkemiz, bari katillerini bulmalý. Eðer samimiysek Hrant ýn katlini ne unutmalýyýz, ne de unutturmalýyýz. Öldürülmeden önce son yazdýðý Ruh Halimin Ürkek Güvercinliði baþlýklý ürkek yazýdan alýntýlar yapacaðým. Merak eden yazýnýn tümüne de ulaþýp okuyabilir internet sayfalarýndan. ( Ne diyordu Dýþiþleri Bakaný Abdullah Gül? Ne diyordu Adalet Bakaný Cemil Çiçek? Caným, 301 in bu kadar da abartýlacak bir yaný yok. Mahkum olmuþ hapse girmiþ biri var mý? Sanki bedel ödemek sadece hapse girmekmiþ gibi... Ýþte size bedel... Ýþte size bedel... Ýnsaný güvercin ürkekliðine hapsetmenin nasýl bir bedel olduðunu bilir misiniz siz ey Bakanlar..? Bilir misiniz..? Siz, hiç mi güvercin izlemezsiniz? Sonuçta yazdýðýma ve niyetime güveniyordum. Savcý, yazýmýn sadece bir baþýna hiç bir þey anlaþýlmayan o cümlesini deðil, yazýnýn bütününü deðerlendirdiðinde, benim Türklüðü aþaðýlamak gibi bir niyetimin bulunmadýðýný kolaylýkla anlayacaktý ve bu komedi de bitecekti. Soruþturma sonunda bir dava açýlmayacaðýna kesin gözüyle bakýyordum. Benim için asýl tehdit ve asýl dayanýlmaz olan, kendi kendime yaþadýðým psikolojik iþkence. Bu insanlar þimdi benim hakkýmda ne düþünüyor? sorusu asýl beynimi kemiren. Ne yazýk ki artýk eskisinden daha fazla tanýnýyorum ve insanlarýn A bak, bu o Ermeni deðil mi? diye bakýþ fýrlattýðýný daha fazla hissediyorum. Ve refleks olarak da baþlýyorum kendi kendime iþkenceye. Bu iþkencenin bir yaný merak, bir yaný tedirginlik. Bir yaný dikkat, bir yaný ürkeklik. Týpký bir güvercin gibiyim... Onun kadar saðýma soluma, önüme arkama göz takmýþ durumdayým. Baþým onunki kadar hareketli... Ve anýnda dönecek denli de süratli. Ýyi de, gidersek nereye gidecektik? Ermenistan a mý? Peki, benim gibi haksýzlýklara dayanamayan biri oradaki haksýzlýklara ne kadar katlanacaktý? Orada baþým daha büyük belalara girmeyecek miydi? Avrupa ülkelerine gidip yaþamak ise hiç harcým deðildi. Þunun þurasýnda üç gün Batý ya gitsem, dördüncü gün Artýk bitse de dönsem diye sýkýntýdan kývranan ve ülkesini özleyen biriyim, oralarda ne yapardým? Rahat bana batardý! Kaynayan cehennemler i býrakýp, Hazýr cennetler e kaçmak herþeyden önce benim yapýma uygun deðildi. Biz yaþadýðý cehennemi cennete çevirmeye talip insanlardandýk. Türkiye de kalýp yaþamak, hem bizim gerçek arzumuz, hem de Türkiye de demokrasi mücadelesi veren, bize destek çýkan, binlerce tanýdýk tanýmadýk dostumuza olan saygýmýzýn gereðiydi. Kalacaktýk ve direnecektik. Dilerim böylesi bir terk ediþi hiç ama hiç yaþamak mecburiyetinde kalmayýz. Yaþamamak için fazlasýyla umudumuz, fazlasýyla da nedenimiz var zaten. Þimdi artýk Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi ne baþvuruyorum. Bu dava kaç yýl sürer, bilemem. Bildiðim ve beni bir miktar rahatlatan gerçek þu ki, hiç olmazsa dava bitene kadar Türkiye de yaþamaya devam edeceðim. Mahkemeden lehime bir karar çýkarsa kuþkusuz çok daha sevineceðim ve bu da demektir ki artýk ülkemi hiç terk etmek zorunda kalmayacaðým. Muhtemelen 2007 benim açýmdan daha da zor bir yýl olacak. Yargýlanmalar sürecek, yeniler baþlayacak. Kimbilir daha ne gibi haksýzlýklarla karþý karþýya kalacaðým? Ama tüm bunlar olurken þu gerçeði de tek güvencem sayacaðým. Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliði içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalýklarýnda dahi yaþamlarýný sürdürürler. Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce. ) Cihan Eligüzel /ANKARA Baþta TEKEL iþçilerinin sorunlarý, Ýstanbul da itfaiye iþçilerinin eylemleri ve onlara yapýlan müdahaleler ile þeker fabrikalarýnýn özelleþtirilmesiyle ilgili olarak dün Ankara da "Ekmek, barýþ, özgürlük için demokrasi ve haklar" mitingi düzenlendi. Miting için tüm illerden on binlerce yurttaþ otobüslerle Ankara ya geldi. Mitinge sadece iþçiler deðil diðer meslek ve emek örgütleri temsilcileri de destek verdi. Mitinge KESK, TMMOB, DÝSK ve TTB nin yanýsýra ÖDP, TKP, EMEP, Halkevleri. çeþitli siyasi partiler ve emekten yana demokratik kitle örgütleri üyeleri, öðrenci gruplarý, kadýn dernekleri, gay ve lezbiyen topluluklarý katýldý. Böylelikle son yýllarýn en geniþ katýlýmlý mitingi gerçekleþti. Sýhhiye Meydaný nda 100 bine yakýn kiþi buluþtu. Dün Ekmek, Barýþ, Özgürlük için Demokrasi ve Haklar Mitingi için Ankara ya gelen on binlerce yurttaþ, sabah saatlerinde Tren Garýnýn önünde buluþtu. Burada kortejler oluþturan yurttaþlar ardýndan Sýhhiye Meydanýna yürüdü. 34 gündür Ankara da eylem yapan 3 gündür de oturma eyleminde bulunan ve talepleri yerine getirilmez ise ölüm orucuna baþlayacak olan TEKEL iþçileri ise Kýzýlay dan miting alanýna geçti. Miting günü Ankara da havanýn çok soðuk olmasý yoðun katýlýmý engellemedi. Ýþçiler miting alanýna girerken "Türk-Ýþ göreve genel greve", "Genel grev genel direniþ" sloganlarý attý. Ayrýca Salla Türk-Ýþ düþecekler, Gün gelecek devran dönecek AKP Halka hesap verecek sloganlarýyla hükümete mesajlarýný iletti. Katýlýmcýlar, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coðrafya Fakültesi önündeki polis noktasýnda üzerleri aranarak miting alaný olan Sýhhiye Meydaný na alýndý. Onur Akýn ýn konseri ile baþlayan mitingde, katýlýmcýlar "TÜRK-ÝÞ göreve genel greve" "Zafer direnen emekçinin olacak", "Bizi sataný biz de satarýz", "Ýþ, ekmek yoksa barýþ da yok" þeklinde sloganlar attý. Mesaj Ortak: Mücadeleye Devam! Miting alanýndaki kürsüden 3 iþçi yaklaþýk 100 bin kiþiye hitaben birer konuþma yaptý. TEKEL iþçileri adýna konuþan emekçi direniþlerini anlatýlarak, "Mücadeleye ve direniþe devam; ölmek var, dönmek yok" mesajý verdi. Ýtfaiye iþçileri adýna konuþan emekçi Liberaller, kulaklarý týkalý demokratlar neden taþeronlarda çalýþan iþçilerin, TEKEL iþçilerinin itfaiye iþçilerinin kötü çalýþma koþullarýný görmezlikten geliyorlar. Ýþçi sýnýfý kaybetmeyecek diyerek mücadelelerindeki kararlýlýðý ortaya koydu. Þeker iþçileri adýna konuþan iþçi Ýþsizlik ve iþsizlik anlamýna gelen özelleþtirmeler ülkenin geleceðini yok ediyor. Dün tütün fabrikalarýný bugün þeker fabrikalarýmýzý yok etmeye çalýþýyorlar. Özelleþtirmelerdeki israfla ülkemizi AB nin þeker pazarý haline getirecekler diyerek hükümete sitem etti. Türkiye Yangýn Yerine Döndü Ýþçilerden sonra kürsüye çýkan Türk- Ýþ Genel Baþkaný Mustafa Kumlu,"Bugün Türkiye bir yangýn yerine dönmüþtür. Emek büyük bir saldýrý altýndadýr" dedi. Kumlu, "Emeðin ürettikleri, bu yangýnda haramiler tarafýndan talan edilmektedir. Adaletsizlik her alanda hüküm sürerken, herkes bu adaletsizliðin karanlýðý içine çekilmek istenmektedir. Ama rüzgar eken, fýrtýna biçer" diye konuþtu. Halkýn Ýliði Sömürüldü, bu sesi duy IMF den onay almak uðruna yýllardýr halkýn iliðinin kemiðinin sömürüldüðünü ileri süren Kumlu, bu süreçte vatandaþýn daha da yoksullaþtýrýldýðýný, esnafýn iflas noktasýna getirildiðini ifade etti. Ekonomik krizin ülkeye teðet geçtiði" söylenirken, krizin bedelinin daha çok iþsizlik, daha çok yoksulluk olarak kendilerine ödetildiðini öne süren Kumlu, þöyle konuþtu: "Krizin panzehiri, sosyal devlet politikalarýna geri dönmektir dedik, dinlemediler. Þimdilerde IMF ile yeni bir anlaþmadan bahsediliyor. Sayýn Baþbakan, madem artýk IMF ye ihtiyacýmýz yok, hala niçin yeni anlaþmadan bahsediyorsun. Yerden göðe her þeyin satýldýðý, yetmedi mi? Yetmedi mi, saðlýk haklarýmýzýn, sigorta haklarýmýzýn budandýðý? Daha ne kaldý, ne? Artýk IMF yi def etme zamaný geldi. Çünkü marifet IMF den deðil, halktan onay almakta. Ýþçilerin, emeði ile geçinenlerin açlýðý, yoksulluðu hükümetin vebalidir. Hak arayan emekçilerin seslerine kulak týkamak, hükümetin vebalidir. Türkiye nin her yaný, Ankara nýn göbeði, ekmek, barýþ, özgürlük için yanýyor. Bu yangýný söndürmek hükümetin görevidir. Ey hükümet, sana sesleniyorum: TEKEL ve itfaiye iþçileri baþta olmak üzere çalýþanlarýn taleplerine kulak ver, iþsizliðin önle, kiralýk iþçilik düzenlemesinden vazgeç, kýdem tazminatý hakkýmýza el uzatma, 4/C ve benzeri uygulamalardan vazgeç, Ýþsizlik Sigortasý Fonu na el uzatma, vergi adaletsizliðini gider, saðlýk ve sigorta haklarýmýzdaki maðduriyeti gider, asgari ücreti sefalet ücreti olmaktan çýkar, iþ saðlýðý ve güvenliði alanýndaki aksaklýklarý gider, anti-demokratik yasalarý deðiþtir, örgütlenmenin önündeki engelleri kaldýr, taþeronlaþma ve kayýt dýþý ekonomiyi engelle, sosyal devleti uygula, özelleþtirmeleri durdur. Bu meydana, buraya kulak ver. Bu sesi duy." Miting sýrasýnda Ankara polisi baþta olmak üzere Ýstanbul dan gelen takviye ekiplerle birlikte yaklaþýk 5 bin polis görev yaptý. Yüksek binalarda keskin niþancýlar ve Özel Harekat a baðlý polisler, miting alanýný sürekli olarak gözaltýnda tuttu. Sýhhiye Meydaný na açýlan Mithatpaþa Caddesi, Necatibey Caddesi, Atatürk Bulvarý ve diðer ara sokak ve yollar, trafiðe kapatýldý. Genel grev ilan etmeyen Kumru ya tepki TÜRK-ÝÞ Baþkaný Kumlu dan genel grev açýklamasý bekleyen TEKEL iþçileri, bu beklentileri gerçekleþmeyince Kumlu nun konuþmasýnýn ardýndan konuþmalarýn yapýldýðý kürsünün önüne geldi. Ýþçiler, Kumlu nun geri dönerek genel grev ilan etmesini istedil. Ýþçiler tepkilerini dile getirmek için Kumlu istifa, Türk-Ýþ genel greve sloganlarý eþliðinde kürsüyü iþgal etti. Mikrofonu ele geçiren bir iþçi kitleye dönerek þunlarý söyledi: 34 gündür buradayýz. Genel grev için, haklarýmýz için. Duymak istediðimiz genel grevse Türkiye iþçi sýnýfý KESK i, DÝSK i, Kamu-Sen i ile bunu baþaracaktýr. Eyleme katýlan onbinlerce yurttaþta kürsüdeki Ýþçilere sloganlarla ve alkýþlarla destek verdi. BirGün

20 Ocak 2010 Çarþamba Topraðýn bol olsun Hýrant Dink bugün ölüm yýl dönümü. Vatandaþý olduðu Türkiye Cumhuriyetinde birileri ona üzerinde yaþayabileceði bir karýþ topraðý ve soluk alacaðý havayý çok gördü. Bastý tetiðe. Tetiðe basanlarýn büyük bir bölümü içinde verilen raporlarý aþaðý yukarý ayni Akli dengesi bozuk, asosyal, uyumsuz vs. Ve bu katiller daha katliamlar belleklerden silinmeden adeta birer kahraman gibi binlerce basýn ordusu eþliðinde haber sütunlarýnýn baþköþesinde. Nasýl meþhur oldular, bu meþhur olmanýn bedeli ne? Bu sorunun yanýtlarýný birlikte anýmsayalým; Maraþ Katliamý isimleri katliamýn anahtar noktasýnda olanlar çok geçmeden demokrasinin tek adresi olduðuna inandýðýmýz parlamentoya milletvekili olarak döndüler. Neyin karþýlýðýnda; ülkesinin vatandaþý olan 111 kiþinin katledilmesine isimleri karýþýnca. Sivas Katliamýnýn en önde gelen isimlerinde bir tanesi yine ayni biçimde TBMM, ülke vatandaþlarýnýn eþitlik, demokrasi ve eþit yurttaþlýk beklentisine ait kararlarýn çýkarýldýðýna inandýðý en önemli merkezde oda milletvekili olarak mermer koridorlarda, adeta bedava yemek ve bedava yaþamak gibi bir ikramiyeyle ödüllendirildi. Neyin karþýlýðýnda? Sivas ta dünyanýn gözleri önünde insanlar yakýlýrken kýlý kýpýrdamadan durmasý, itfaiyeye talimat vermemesi ve halka! zarar vermemesinin karþýlýðý. Ankara Bahçelievler de okuyup ülkesine yararlý olmak için Türkiye nin çeþitli yerlerinden gelerek bir evi paylaþan içlerinden biri arkadaþým olan 7 tane pýrýl pýrýl genç toplumun geleceði hepsi yaþdaþým, akraným, dünya görüþünü paylaþtýðým ve ideallerine inandýðým 7 kiþinin katledilmesi. Bu katliamýn gerçekleþtirilmesinde isimlerine en ön sýralarda rastladýðýmýz kiþiler bu katliamýn karþýlýðýnda kendilerinin yazdýðý tarih sayfalarýna birer kahraman olarak düþtüler. Geçmiþi hatýrladýðýmýzda; bu ülkede yaþadýðýmýzý zannettiðimiz bizlerin bir türlü çözme noktasýnda sona erdiremediðimiz bir labirent olan polis, ordu, mafya, kontrgerilla iliþkisinin ve bu iliþkinin þefleriyle baðý olan Bahçelievler sanýðý Haluk Kýrcý. Yakalansa da konuþmamasý gerektiðine karar verilmiþti. Günde iki defa hastane kontrolü olan, yaný baþýnda basýn bulunan, vatan için kurþun sýkýp uyuþturucu iþi yapan Kýrcý için Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican, Haluk Kýrcý nýn yakalanmasý için þartlarýn oluþtuðunu söylemiþti. Ve bu büyük vatan sever açlýk grevi ve susma hakkýný kullanan Kýrcý nýn lütfen ifadesi þöyleydi; (...) Çatlý arabayý terk etti ve Eskiþehir yoluna çýktýk. Araba süratle gidiyordu. O iki kiþiyi indirdik. Tümseðe yüzü koyun yatýrdýk. Her birinin kafasýna üçer mermi sýktýk. Tekrar eve geldik. Kalan beþ kiþinin baygýn vaziyette yattýðýný gördük. Mahmut, Kürþat ve Ercüment e boðarak öldürmenin doðru olacaðýný söyledim. Telden yapýlmýþ bir askýyý aldým ve birisini onunla boðmaya çalýþtým. Ancak boðamadým. (...) Diðerlerini bu þekilde öldürmenin zor olacaðýný, onlara gitmelerini, ayýldýklarýnda hepsinin kafasýna kurþun sýkarak öldürebileceðimi söyledim.(...) Tabanca mermisini hepsinin baþýna sýktým. Dýþarý çýkýp kaçmaya baþladým. Abdullah Çatlý yý bulup silahý ona verdim. diyen bu katilin ve bunun gibi katillerin toplumun gözü önünde adeta vataný kurtaran kiþiler listesi hazýrlanýp bu liste içinde hepsinin sýralanmasý. Ýþte bunlar yaþanan bütün katliamlarýn bir kaçýnýn karþýlýðýnda verilen ödüller. Böylesi katliamlarýn sorumlusu katillerin hepsinin ödüllendirildiði ortada. O dönemlerin yetkilileri ise o dönemlerde suskun. Bugün baktýðýmýzda emniyet müdürleri, bakanlar, yetkililer bir þeyler geveliyor aðýzlarýnýn içinden onu da söylerken seslerini yükseltemiyorlar. Bunun nedeni ise belki de bizim bilmediðimiz çeþitli mevzular. Belki de çeþitli biçimlerde onlarda ödüllendirilmiþ olabilirlermi? Susma karþýlýðý ödüllendirme olarak milletvekili, üst düzey bürokratmý oldular? O zaman sessizlik þimdi ise alçak sesle aðzýnýn içinden mýrýldanma nedeni acaba bu mu?. Bugün sevgili Hýrant Dink in katlediliþinin 3. yýlý. Ýstanbul da olamadým, cenaze törenindeki gibi belki Hepimiz Hýrant Dink iz diye baðýramayacaðým bugün ancak yüreðim Rachel Dink in söylediði sözleri yineleyerek unutmamak üzere tekrarlýyor. dünyaya birer masum çocuk olarak gelirken bu çocuklarý kim ve ne katil yapýyor bu katliamlarýn sonucunda isimlerinin önüne ilave edilen titrin ve makam, itibar,para ve pul bir insan yaþamýný sona erdirmeye deðermi? Evet katil Aðca neredeyse toplumun mazlum evladý ilan edildi. Onu misafir eden 5 yýldýzlý otel odasýnda baþka katliamlar kurgulandýmý acaba? Tekrar anýnlarýn yaþamýmýzda hep var olsun ben eðer bana ait bir karýþ toprak varsa ( Ben de vatandaþ sýralamasýnda dünya görüþüm, cinsiyetim, ekonomik koþullarým nedeniyle öyle bir hakkým olmadýðýný biliyorum ama) onu sen ve senin gibi dostlarla her zaman paylaþmaya hazýrým sevgili Hýrant Dink. Kim ne derse desin ben bugün Hýrant Dink im. 24 Ocak ta Uður Mumcu, 2 Temmuz da Metin Altýok, Koray, Menekþe Kaya olduðum gibi. 19.01.2010 Altyapýdaki yetersizlikler nedeniyle deprem bölgesindeki gýda maddesi ve su daðýtýmýnda büyük sorun yaþanýyor. Ulaþan yardým miktarý da ihtiyacý karþýlamýyor. PORT-AU-PRINCE - Haiti, geçen salý günkü 7 büyüklüðündeki depremin ardýndan, uluslararasý yardým zamanýnda gelmediði için kendi imkânlarýyla ayakta kalmaya çalýþýyor. Baþkent Port-au-Prince te on binlerce kiþi sokaklarda, aç, susuz yaþýyor, özellikle su daðýtým noktalarýnda uzun kuyruklar var. Birçok depremzede de kentten ayrýlma telaþýnda. Limanlara yanaþan gemilere binip ülkeyi terk eden depremzedeler Kanada, ABD ve Fransa ya gitmeye çalýþýyor. Uluslararasý yardýmlarýn havaalanýndan daðýtýmýnda sorunlar yaþanýrken, güvenlik kaygýlarý da giderek artýyor. Depremin hemen ertesi günü baþlayan yaðmalama olaylarýnda iþler çýðýrýndan çýktý, silahlar ve býçaklar konuþuyor. Depremde 30 bin kiþinin ölmüþ olabileceðini ancak resmi rakamlar hakkýnda konuþmak için erken olduðunu söyleyen ve ölü sayýsýnýn artabileceðini söyleyen yetkililer, sayýnýn 100 bini bulacaðýndan korkuyor. Atom bombasý düþmüþ gibi ABD nin Haiti Büyükelçisi Kenneth Merten, baþkenti atom bombasý düþmüþ bir kente benzetti. Merten, Amerikan CNN televizyon kanalýna Portau-Prince, 2. Dünya Savaþý ndan sonraki Tokyo gibi. Her þey dümdüz, atom bombasý patlamýþ gibi. Ýhtiyaçlar hâlâ kritik durumda. Bazý baþka kentler tamamen yerle bir, oradaki ihtiyaçlar çok daha fazla dedi. Merten, þiddet olaylarý sorusu üzerine de, Genel itibarýyla insanlar sakin. Sorunlar var ama Haiti polisi ve BM kuvvetlerinin bununla baþ edebiliyor yanýtýný verdi. Öte yandan, Uluslararasý Kýzýlhaç Teþkilatý, depremin ardýndan þiddet ve yaðmalama olaylarýnda artýþ kaydedildiðini belirtti. Açýklamada Halk hayatta kalma mücadelesi veriyor. Sinirler gergin, hayatta kalan ama aç ve susuz olanlar, kayýplarýnýn ne kadar büyük olduðunu anlýyor ifadesi kullanýldý. Ban Ki-Mun a tepki var BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun önceki gün Haiti ye ulaþtý. BM Barýþ Gücü Komutaný Edmond Mulet in karþýladýðý Ban, önce yýkýlan beþ katlý BM merkezini ziyaret etti. Uluslararasý yardýmýn kendisini çok etkilediðini belirterek, bir kuruþun bile israf edilmemesini isteyen Ban a Haiti halkýysa tepkiliydi. Geciken ve yetersiz olan yardýmlar için hesap soran depremzedeleri güvenlik görevlileri uzaklaþtýrdý. ABD, Haiti ye en yardýmcý ülke olma konusunda büyük çaba harcýyor. Haiti Devlet Baþkaný Rene Preval, 3 bin 500 Amerikan askerinin daha BM ve Haiti güvenlik güçlerine destek vereceðini söyledi. Haiti deki Amerikan askeri operasyon komutaný Korgeneral Ken Keen de, ülkede insani yardým için bulunduklarýný ancak güvenlik konusunun da büyük önem taþýdýðýný söyledi. Havaalaný denetimini de Amerikan askerlerinin yaptýðý ülkedeki ABD askeri gücü 5 bini aþmýþ durumda. Chavez: ABD iþgal ediyor! Bu açýklamalara ilk tepki Venezüella Devlet Baþkaný Hugo Chavez den geldi. ABD güçlerinin insani yardým bahanesiyle Haiti yi iþgal ettiðini öne süren Chavez, haftalýk konuþmasýnda, Denizciler savaþa gider gibi silahlý. Þu anda ihtiyaç duyulan þey silah deðil ki; doktor, ilaç, yakýt, sahra hastanesi göndermeleri gerek. Gizlice Haiti yi iþgal ediyorlar dedi. Chavez ayrýca ülkesinin Haiti ye ulaþým ve elektrik üretimi için yakýt göndereceðini de söyledi. Haitili atasýnýn evi Afrika ya dönsün Bu arada Senegal, Afrika ülkelerinin, kýtaya yeniden yerleþmelerine þans tanýmak için Haitili depremzedelere toprak önermeleri gerektiðini söyledi. Batý Afrika ülkesi Senegal in Devlet Baþkaný Abdülaye Wade, web sitesinde, Afrika, Haitililere evlerine dönme fýrsatýný vermeli. Bu onlarýn hakký. Bunun pazarlýk edilecek yaný yok dedi. Yerel basýnda çýkan haberlerde de, Wade in 53 üyeli Afrika Birliði ne, Haitililerin atalarýnýn ülkesi olan Afrika topraklarýnda kendi ülkelerini kurmalarý teklifinde bulunacaðý söylendi. Yardýmlar gelmeye devam ediyor Yeryüzü Doktorlarý, Haiti ye ihtiyaç tespit ekibi gönderdi. Dominik Cumhuriyeti üzerinden Haiti ye ulaþacak ekip, ihtiyaç duyulan hizmet ve maddelerin tespitinden elde edeceði sonuçlara göre yardým çaðrýsý yapacak. Doktorlar, çadýr kentlerde hizmet verecek. Öte yandan, BM nin baþlattýðý yardým kampanyasýnda yaklaþýk 560 milyon dolar baðýþ toplanýrken, bu kaynakla 3 milyon kiþiye altý ay süreyle yardým edilmesi hedefleniyor. BM bir yandan da yakýt sýkýntýsýyla karþý karþýya kalabilecekleri uyarýsýnda bulunuyor. BM yetkilisi Elizabeth Byrs, Yakýt kilit önemde, yardým götürebilmek ve yaralýlarý taþýyabilmek için yakýta ihtiyacýmýz var diyor. AB ise 422 milyon avro taahhüt etti. AB Konseyi Baþkaný Herman Van Rompuy, ekonomi gündemiyle 11 Þubat ta zirveye davet edilen AB devlet ve hükümet baþkanlarýnýn Haiti ye yardýmlarý da ele alacaðýný söyledi. Kameraman duydu Avustralyalý TV ekibinin bulduðu 18 aylýk kýzýn anne-babasý hayatýný kaybetti. Geçen cuma günü enkaz altýndan 18 aylýk bir kýz çocuðunu kurtaran Avustralyalý Nine Network adlý TV kanalý ekibi, ülkesinde kahraman ilan edildi. Avustralya basýnýnýn haberlerine göre, geçen cuma haber yaparken enkaz altýndan sesler duyan Robert Penfold adlý kameraman, kamerasýný býrakarak enkazý kazdý ve anne-babasýnýn cesetleri yanýnda sýkýþmýþ küçük kýzý gördü. Robert Penfold, The Australian gazetesine olayý anlatýrken, küçük kýzýn aðlamadýðýný, sanki dünyaya yeni gelmiþ gibi þaþkýn bir hali olduðunu söyledi. Küçük kýzýn kurtarýlma görüntüleri de Seven adlý bir TV kanalý tarafýndan çekildi. Bu görüntülerde Nine Network muhabiri Mike Amor kucaðýndaki kýza içecek verirken görülüyor. Kurtulma sevinci BM binasý enkazýndan çýkarýlan barýþ gücü askeri Kristensen tedavide. FOTOÐRAF: AFP Enkaz altýndan dün iki kiþi daha kurtarýldý. Türk kurtarma ekibi GEA nýn önceki sabah bir kadýnla bir erkeði enkaz altýndan çýkarmayý baþarmasýndan sonra, diðer kurtarma ekipleri önce bir kýz çocuðunu, sonra da bir BM barýþ gücü askerini sað buldu. BM barýþ gücüne ait binanýn enkazýndan çýkarýlan askerin Danimarkalý olduðu açýklandý. Jens Kristensen isimli asker, çýkarýlmasýnýn ardýndan objektiflere gülümsedi. Kristensen in ve bir süpermarket enkazýnýn altýndan çýkarýlan yedi yaþýndaki kýz çocuðunun durumunun iyi olduðu açýklandý. Özel eðitimli 161 köpek kullanan 1739 kiþilik yabancý kurtarma ekipleri, Port-au-Prince te þimdiye kadar toplam 70 kiþiyi kurtardý. (aa, bbc, afp)

GÖRÜÞLER Bu denemede Oðuzlarýn 10. yüzyýl baþlarýndaki dinleri ve bu dinin önceki ve sonraki yýllarda deðiþik coðrafyalarda uðradýðý bazý deðiþim ve dönüþümler üzerinde durulacaktýr. Konunun en büyük güçlüðü tekçi bir ideolojik, siyasal, dinsel toplum tasavvuruyla Türkmenler üzerine yazýlanlarýn çoðunda Türkmenlere ait kültür, inanç, dil, gelenek görenek kýsaca yaþam unsurlarýnýn pek yer almamasýdýr. Onlara ait özellikler yazýlý anlatýlarda yer aldýðýnda da Türk ve Ýslam baþlýðý altýnda belirsizleþtirilir. Baþka bir zorluk Türkmenlerin sözlü bir kültürel gelenekten geliþleridir. Bu yüzden onlarýn efsaneleri, hikayeleri, masallarý, aðýtlarý, destanlarý, türküleri sözlü aktarýmla sonraki kuþaklara devredilmiþtir. Bunlarýn bugün bilinenleri hakkýndaki yazýlý kaynaklar Türkmen olmayan kiþi ve kurumlar tarafýndan oluþturulmuþtur. Kaynaklar nesnel olarak onlarý düzenleyenler tarafýnda yer alýrlar. Zorluklardan baþka biri de zamanýn ve coðrafyanýn farklýlaþmasýyla anlatýlar da deðiþikliðe uðramýþtýr. Anlatýlar geçen zamanýn ve göçülen yerlerin etkisiyle katmanlaþmýþtýr. Bir de anlatýlarýn ötekiler tarafýndan yazýya geçiriliþinde dönemin dinsel, ideolojik ve siyasal eleðinden geçirilip sunuluþundaki kýrýlmalar, deðiþtirmeler vardýr. Türkmenler üzerine yazabilmenin sayýsýz zorluklarýn sonuncusu da Türk tarihi yazýcýlýðýna (Türkiyeli ya da baþka ülkeli) egemen olan devlet merkezci ve seçkinci, genellemeci yaklaþýmlarýn yapýlan yanlýþlarý gelenekselleþtirmesidir. Farklý bir ses daha en baþtan bilme/bildirme erklerini ellerinde tutanlarýn gelenekleri ve kurumlarý tarafýndan dýþlanmaktadýr. Bu gelenekçe tarih yapmak önceden genel kabule dikte ettirilmiþ ezeli ve ebedi cihan hakimiyeti mefkureleri nin çevresinde naralar atmakla eþdeðerdedir. Bu denemenin odaða alacaðý bakýþ en baþta tekçi deðerlendirmelerdeki belirsizlikleri, sözlü kültürel olgularýn yazýya geçiriliþindeki deðiþtirmeleri, anlatýlardaki katmanlarýn yanlýþ yorumlarýný ve genel kabule indirgenmiþ tezlerin bazýlarýný hedeflemektedir. Oðuzlarýn 10. yüzyýldaki yurtlarýna kýsa bir bakýþ Oðuzlarýn 10. yy.daki dinlerinden bahsetmeden önce onlarýn 900 lü yýllarýn baþlarýnda hangi coðrafyada bulunduklarý üzerinde durmamýz gerekiyor. Bu konuda bir tanýk yaygýn olarak biliniyor: Ýbn Fadlan. Kendisi Abbasi hükümdar/halifesinin Orta Volga Bulgarlarýna gönderdiði heyette yer alýyor. Fadlan ýn gerçekliði anlatmasý birçok dolayýmdan geçmek zorundadýr. Önce Abbasi devleti katipliði, sonra Hanefiliði, daha sonra da kendisinden önce yazýlýp halifelere, emirlere sunulmuþ o zamanlardaki seyahatname üsluplarýnýn varlýðý. Üsluplar konusu en az önceki dolayýmlar kadar önemlidir. Çünkü yüksek katlara bahþiþ koparma umusu nedeniyle yapýlan sunularýn ilginçlikleri, ilginç biçimlerde anlatmasý gerekir. Ýlginçlik anlatýlanýn duymadýðý, bilmediði, beklemediði olgu, olay ya da tevatürler kurulup aktarýlarak saðlanýr. Bulgar Haný nýn eþinin devletin beyleri ve elçilik heyetinin yanýnda hiç çekinmeden bacak arasýný kaþýmasý, hanýn onu kýskanmamasý, kadýnlarýn erkeklerden hiç kaçgöçe amaç çoktan sona ermiþ bir geçmiþi geri getirmek deðil, bu geçmiþin sahip olduðu deðerleri gelecek için yeni ufuklar açmasý adýna olumlayarak, yerel geleneklere herhangi bir deðer vermeyi reddeden hegemonyacý tarih anlayýþlarýna karþý gelmektir. (Arif Dirlik, Postkolonyal Aura, s.64) baþvurmamasý gibi (Seyahatname, Ýbn Fadlan). Fadlan metnini 922 yýlýnda yazdý. Kitap Almancaya A. V. Togan tarafýndan, Türkçeye R. Þeþen tarafýndan aktarýldý (Seyahatname, Ýbn Fadlan). Aslýnda bu aktarmalar da birer dolayýmdýr. Þeþen in çalýþmasý bir otorite sayýlan ve öncelik taþýyan Togan ýn çalýþmasý tarafýndan en azýndan etkilenmiþ olmalýdýr. Bu Þeþen in dipnotlarýndaki (bak. age. s. 41 de 61. dipnot) Togan a atýflardan tahmin edilebilir. Ayrýca Togan ile Þeþen in aidiyetleri de metnin gerçekleri için birer ek dolayýmdýr. Yanlýþ(?)mý aktardýlar? Bilerek yanlýþ aktaracaklarýna zerre ihtimal vermiyorum. Ýdeolojik gerçeklik ve bakýþ sorununu açýk etmek istiyorum sadece. Fadlan a göre Oðuzlar çok açýk olmasa da Seyhun ýrmaðýnýn aþaðý akarlarýndan (Aral a yakýn bucaðý) baþlamak üzere Aral ýn Doðusu, Güneydoðusu, Kuzeyi, Kuzeybatýsý, Kuzeydoðusunda yurt tutmuþlardý. Komþularý Batýda Hazar devleti, Kuzeyde Bulgarlar, Kuzeydoðuda Kýpçaklar, Doðu- Güneydoðuda Samanoðullarý emirliði, Güneydoðuda Karluklar bulunuyordu. Buna göre Peçeneklerin bu tarihten önce Karadeniz in Kuzey bozkýrlarýna göçtükleri tahmin edilebilir. Peçenekleden bir topluluðun da Oðuzlara katýldýðý ve efsanevi Reþideddin Oðuz boy þemasýndaki Beçenekler/Gök Hanoðullarý oba/oymaklarý(?) ný oluþturduklarý bellidir. Fadlan ýn anlatýmlarýndan o günkü sýnýrlarýn belirsizliðini çýkarabiliriz. Dünyada ulusal devletler ya da uluslar [Arapça: milletler] henüz ortaya çýkamadýðýndan belirli ve kesin sýnýrlara ihtiyaç da duyulmuyordu herhalde. Ayrýca küçük savaþlarda bile göçebeler yer deðiþtiriyor olmalýlar. Fadlan Ýslam düþmaný Hazar dan geçemediði için kafir Oðuz yurdu güzergahýný, ki herkese güvenilir geliyor olmalý idi, kat etmiþ. Bu sýnýrlar yaklaþýk olarak birçok kaynak tarafýndan tekrarlanýr. F. Sümer belki de diyerek esas Oðuz kitlesini Ceyhun ile Seyhun ýrmaklarý arasýnda tahmin eder. F. Köprülü Türk Tarihi Dinisi nde (1925) yaklaþýk olarak 10. yüzyýl için ayný yurttan bahseder. Z. V. Togan, Oðuzlarýn merkezi, Sýrýderya havzasýnýn orta ve aþaðý kýsýmlarý ile Balkaþ gölü etrafý, Uludað ve Kürtað mýntýkalarý olmuþtur (Oðuz Destaný, s.144) demektedir. Bu da 10. yüzyýl için belirlemeye çalýþtýðýmýz yurtla hemen hemen örtüþür; Balkaþ gölü çevresini dýþta tutarsak tabii ki. Divitçioðlu Doðu da Aral Gölü nden Sütkent e dek inen Sýr-Derya kýyýlarýyla Karaçuk daðlarý arasýnda kalan bölge (Türkmen ve Karluk la sýnýrdaþ); Güneyde, Sütkent ten baþlayarak Amu Deryayý Curcan ýn oldukça üstünden kesen, Maveraünnehir den Mangýþlak a kadar uzanan hattýn Kuzey bölgesi (Harzemle sýnýrdaþ); Batýda Hazar Denizi, Kuzeybatýda Çim Irmaðý (Hazar ve Peçenekle sýnýrdaþ); Kuzeyde Karakum un üstü (Kimekle sýnýrdaþ.) (Oðuz dan Selçuklu ya, s. 17) belirlemesini 10-12. yy.a kadar uzatýp Fadlan, Istahri, Idrisi ye dayandýrmaktadýr. Hudud al-alam dan Oðuzlarýn kasabalarý olmadýðýný aktaran Divitçioðlu, bunu Amu Derya bölgesiyle -Baratekin hariçsýnýrlandýrarak kabul eder. Oysa Hudud un yargýsý 10. yy.da Oðuz coðrafyasý için kuvvetli görünür. Kaynaklar Oðuzlarýn Hazar devletiyle savaþlarýný 965 yýlý olarak tarihlendirirler. 965 olaylarý ve sonrasýnda Selçuk boyunun Boybirliðinden uzaklaþtýrýlmasý Hazar ýn Kuzey/ Kuzeydoðusunda olur (editör: Sinör, Erken Ýç Asya Tarihi, s. 362). Oðuzlarýn Bulgarlarla savaþlarý 985 yýlýndadýr (age. s.371). Bu olgular yaklaþýk olarak Fadlan ýn aktardýðý Oðuz yurdunun 60 yýldan fazla bir zamanda ayný bölgede kaldýðýný iþaret etmektedir. 900 lü yýllarýn sonunda da Oðuzlarýn anakitlesi Necef in uygun adlandýrmasýyla Hazarötesinde yurtlanmýþtýr. Buna iliþkin sayýsýz tanýklýk vardýr. Oðuzlarýn 8. yy.da Ceyhun bölgesindeki hareketleri (ed. Sinör s. 365-371) gibi olaylar artýk kaynaklarda daha sýk yer alýr. Sanki Oðuzlar tarihe kesintisizce giriþ yapmaktadýrlar. Yine de Oðuzlar kimlerdir? sorusu bugün de açýkça çözülmemiþ olarak görülüyor. Dönemin Arap kaynaklarýnýn bütün Orta Asya ve Batý Asya halklarýna Türk diyerek baþlattýklarý gelenek bugün de yaygýn olarak sürmektedir. Sorunun varlýðýna iliþkin tartýþmalarý aktarmak uzun sürer. Sadece Grosse un þu uzun alýntýsýný sorunun belirtilmesi açýsýndan yararlý sayýyorum. Guz adý verilen diðer Türkler ise bugün Kýrgýz Kazaklarýnýn bulunduðu bölge olan Balkaþýn batýsý ve Aral ýn kuzeyi, Sarýsu, Turgay, Emba bozkýrlarýnda yaþýyorlardý. (Minorsky, Hudud al Alem: s.311 ve harita 307). Bu Guzlarýn Semireçye Dokuz Oðuzlarýnýn bir dalý olmalarý gerekmektedir, yine bu Guzlardan xý. asýrda güney Rusya nýn Uz larý (Uzoi) ayný asýrdaki Persin Selçuk Türkleri ve þimdiki [1939] Türkmenler çýkmýþtýr. Fakat kesinlikle bildiðimiz þeyler ancak bu kadardýr. (Bozkýr Ýmparatorluðu, R. Grosset, s. 56; italikler benim). Oðuzlarýn 10. yüzyýldaki inançlarý/dinleri hakkýnda bazýr rivayetler Fadlan dan öðrendiðimiz ilk þey Oðuzlarýn arasýna Ýslamiyetin henüz girememiþ olduðudur. Fadlan Oðuzlarýn arasýnda bulunduðu sürece onlara Ýslam tebliði ni iletir. Ama bu etkili olmaz. Oðuz begi biraz meyillidir. Müslüman olamayýþýnda birinci engel halktýr. Eðer beg müslüman olursa halk onu beylikten atmakla tehdit etmiþtir. Fadlan ýn tebliðindeki Ýslam ýn Allah ý begin kafasýný karýþtýrmýþ olmalý ki sorar: Rabbýnýzýn kaç karýsý var? (age. s.36). Fadlan Oðuzlarýn dinlerinden (dinsizler ya!) doðrudan bahsetmez. Ama toplumun töresine iliþkin verdiði örnekler bize onlarýn inançlarýný, doðaüstü tahayyüllerini kestirmemizde önemli ipuçlarý verir. Oðuzlar zina diye bir þey bilmezler. Oðlancýlýk yoktur. Ender olarak böyle bir olay çýkarsa, evin oðlunu zorla livataya zorlayan Harezmli tüccar da olduðu gibi, toplumun aðýr suç saydýðý bu eylemi yapana çenet ayýrma cezasý verilir. Kadýnlarý çok ahlaklýdýr, kocalarý onlara sýnýrsýz güvenirler. Bir kadýnýn kocasý ölürse onu ölenin yakýn akrabalarýndan biriyle evlendirirler leviratus-. Bunda sýnýr öz oðuldur(?). Suda yýkanmazlar, yýkanmak isteyenlere izin vermezler. Hastalarý topluluklardan ayrý bir yere yerleþtirirler. Ölülerine tören yaparlar. Onlarý gömerler. Koyunlarýn baþlarýna vurarak öldürürler. der. Erkeklerin sakallarýnýn olmadýðýný, saçlarýnýn ve býyýklarýnýn uzun olduðunu belirtir Fadlan. (age. s. 35-41.) Bunlar der Fadlan, meta[h]ýný satarken, yolunu þaþýrmýþ eþekler gibidirler. Bir dine inanmazlar. Ýþlerinde akýllarýna baþvururlar. Hiçbir þeye ibadet etmezler. Aksine büyüklerine Rabb derler. (age. Notlar, s. 161) Fadlan 921 yýlýnda Oðuzelinde Ýslam dininin yayýldýðýndan söz etmemektedir. Ama tarihçiler buðulu ve büyülü bir dille Arap vaka yazarlarýnýn hayallerini binlerce satýr arasýndan seçerek Ortaasya yý 10.yy.da Ýslamlaþtýrmakta, Türkleþtirmektedir. Ortaasya neresidir (bak. bu konudaki belirsizlikler hakkýnda Sinör ün Erken Ýç Asya Tarihi ndeki makalesineve karþýlaþtýr Divitçioðlu nun Orta Asya Türk Ýmparatorluðu ndaki Hazar dan Çin Seddi; Sibirya dan Tibet e sýnýrlamasý), Türkler kimlerdir sorularýnýn cevabý apaçýkmýþ gibi davranmakla sanki Ýslamýn ve Türklerin tarihinin sorunlarý çözülür. Böylece Orta Asya Türk þehirlerine nüfuz eden Ýslam dini oradan göçebe Türklere yöneldi (Kimlere, neredekilere?) ve kitleler halinde ihtidalar gözlendi. Taþkent ve Sayram arasýnda 10.000 kadar çadýr halkýnýn Müslüman olduðu bildirilmektedir. (O. Turan, Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi, s.225, 226, 231; aktaran: Günay, Güngör; Türklerin Dini Tarihi, s.297). Zaten bu 40-50 bin kiþi Türkçü-Ýslamcý tarih yazýcýlarýný kesmediði için Tarihçiler 960 yýlýnda 200.000 çadýrlýk bir Türk topluluðunun Müslüman olduðunu [Ýstahri?] bildirmektedirler. Birkaç milyon insanýn (Çadýr nüfusu konusunda 4-5 insan genel bir kabul deðil miydi? Biri bir de kaçý ne?) birden ihtida etmesi çok önemli bir olaydýr ve tarihi bir dönüm noktasýný teþkil etmektedir. Bu ihtida olayý Karahanlýlarýn hakimiyet bölgesinde vuku bulmuþtur ve buna göre Karluklara ait olmasý iktiza etmekte; ancak Yama, Çigil ve Tuhsýlarý da kapsadýðý anlaþýlmaktadýr. [Yetti mi?] Fakat, anlaþýlan bu dönemde Türk boylarý arasýnda benzeri ihtida olaylarý bir çok defalar vuku bulmuþtur. (Günay, Güngör 2007: 293-4. Ýtalikler benim.) Devam Edecek

Fatih Akýn ýn Ýstanbul Hatýrasý belgeselinde yer verdiði Siya Siyabend adlý müzik grubunun bir üyesi, sanatlarýný sokaklarda icra etmedeki ýsrarlarýný, sokaðýn insanlarý bir araya getirme gücüne baðlar. Sokaðýn hangi sýnýfsal temelden olurlarsa olsunlar birbirleriyle ilgili dertleri ve birbirlerine karþý söyleyecek sözleri olanlarý ayný hizaya getiren yegâne mekân olduðunu söylerken, bilerek ya da bilmeyerek sokaðýn politik boyutuna iþaret eder. Son zamanlarda Türkiye nin muhtelif yerlerinde tanýklýk ettiðimiz sokak savaþlarýnýn giderek tehlikeli bir hal almaya baþlýyor oluþu, bizim bu boyutu etraflýca düþünmemizi zorunlu kýlar. Ýþte egemenliði hareket imkanlarý ve sokak mücadeleleri ekseninde ele alan Paul Virilio, Hýz ve Politika nýn daha baþýnda, tam da bizim bu mesele temelinde yüzleþmemiz gereken (biri, diðerini tamamlayan) iki soru sorar: Asfalt bir siyaset alaný olabilir mi? Burjuva devleti ve bu devletin iktidarý sokak mýdýr ya da sokakta mýdýr? Hýzý politikayla iliþkilendirerek iktidar pratiklerini, hareketin kontrol altýna alýnmasý üzerinden okuyan, egemenliðinin ilk dönemlerinde burjuvazinin gücünü ticaret ve sanayiden ziyade sabit bir biçimde ikamet edebilme hakkýndan aldýðýný öne süren Virilio nun bu sorulara olumlu yönde yanýt verdiðini tahmin etmek zor olmayacaktýr. Virilio için mevzu bahis devletin politik iktidarýysa, esas olan kamu düzeninin saðlanmasý ve yollarýn tanzim edilmesidir. Burjuva devriminden bu yana kentsel mekânýn, dolaþýmýn ve hareketin denetimine göre yeniden örgütlenmesi, egemenin kendini alana yaymasýndan baþka bir þey deðildir, haliyle egemenin yanýnda ve karþýsýnda olanlarýn sokaðý tutmak üzerine yürüttükleri mücadele, siyaset sahnesinin yeni Kampfplatz ýný meydana getirir. Geride býraktýðýmýz yüzyýlýn sonlarýnda doðan ve yeni toplumsal hareketler içerisinde tasnif edilebilecek Ýngiltere kökenli Sokaklarý Geri Al (Reclaim the Streets) eylemlerinin asýl gayesi de bu zemin üzerinden okunabilir. Zira önceden belirlenmiþ bir sokaðýn, caddenin veya otobanýn barikatlarla kapatýlmasý, egemenin dolaþým düzeninin sekteye uðratýlmasýndan baþka bir þey deðildir. Sokaklarýn ele geçirilmesi hedefiyle yürütülen mücadelelerin Türkiye deki tezahürlerine bakýldýðýnda meselenin boyutlarý elbette ki bir ölçüde deðiþecektir. Egemenlik kendisini yine sokak üzerinden kuracaktýr kurmasýna, ancak egemen ideolojinin sokaklardaki tahakkümünü pekiþtirme iþi, sokak sakinlerinin de sorumluluðundadýr artýk. Hiç þüphe yok ki 6-7 Eylül olaylarýndan bu yana, mekâný farklý düþünme ve yaþam biçimlerine kapatma görevinin doðrudan sivil inisiyatifçe üstlenildiði birçok olay sýralanabilir. Ancak þu son birkaç yýlda olup bitenler de söylediklerimizi doðrulamaya fazlasýyla yetecektir. 2005 Nisanýný hatýrlayacak olursak, Trabzon da F tipi cezaevlerini protesto etmek için bildiri daðýtmak isteyen dört kiþi, kendilerine engel olmak isteyen polisle tartýþmýþ bunun üzerine yaklaþýk iki bin kiþilik bir grubun toplanmasýyla olay toplumsal bir linç halini almýþtý. Baþbakan ýn olaylara getirdiði yorumsa, egemenle sokaðý tutanlarýn ilkece birbirlerini nasýl tamamladýklarýný gözler önüne sermiþti: Trabzon da olan olaylarda, tabii ki halkýmýzýn hassasiyeti çok ama çok önemli. Halkýmýzýn bu hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak herkes kendi tavrýný belirlemelidir ve halkýmýzýn bu milli hassasiyetlerine dokunulduðu zaman, þüphesiz ki bunun tepkisi farklý olacaktýr. 2008 Kasýmýndaysa Ýstanbul da DTP lilerin eylemlerine Hacý Hüsrev Mahallesi sakin leri müdahale etmiþ, pompalý tüfekle havaya ateþ açarken görüntülenen Hacý Hüsrevli Mustafa B. ye sahip çýkan yine Tayyip Erdoðan olmuþtu: Vatandaþlarýma özellikle sabýr tavsiye ederim. Fakat bu sabýr nereye kadar olacak bunun da endiþesi içindeyim. Eðer siz vatandaþýn maðazasýnýn camlarýný indirirseniz, vatandaþýn hayatýna kastederseniz, hayatýna kastettiðiniz vatandaþ kalkýp da eðer elinde böyle bir tedbir, böyle imkâný varsa kendisini savunma yoluna gidecektir. Yine geçtiðimiz ay Muþ un Bulanýk ilçesinde iki kiþinin ölümü, sekiz kiþinin de yaralanmasýyla sonuçlanan olaylarda kalaþnikofuyla kalabalýða rasgele ateþ açan þahýs, Baþbakan ýn gözünde kepenk kapatma eylemine direnen bir esnaf tý sadece. Biz Kalýyorun Bir tartýþmayla kývýlcýmlanýp iki kiþinin ölümü ve altý kiþinin yaralanmasýyla devam eden, sonrasýndaysa Kürt ailelerinin evlerinin taþlandýðý Balýkesir olaylarýndan, basit bir park etme meselesiyle baþlayýp yaklaþýk bin beþ yüz kiþinin, beþ kiþiyi Kürt olduklarý gerekçesiyle linç etmeye kalkmasýyla neticelenen Seferihisar olaylarýna ve yine geçtiðimiz günlerde Halk Cephelilerin býrakýn mahalleyi, semti, Edirne sýnýrlarý içerisine dahi alýnmayýþýna (Halk Cepheliler girmeyi baþardýlar ama kapýdan içeri buyur edildiklerinde onlarý karþýlayanlar yine linç nöbeti tutanlar oldu) kadar daha birçok linç vakasý sýralanabilir. Ancak geçtiðimiz günlerde cereyan eden Selendi hadisesi, egemenin sokakla olan iliþkisini baþka bir boyutta daha düþünmemiz gerektiðini gösterdi. Yýlbaþý gecesi Manisa nýn Selendi Ýlçesinde bir kahvehane kavgasý, linç makinesini yeniden harekete geçirdi, toplanan güruhun dinmeyen öfkesi yüzünden Romanlar, yerlerinden yurtlarýndan edildi, 15 i çocuk, 20 si kadýn 74 kiþi Selendi den Gördes ilçesine sürüldü. Þimdi görüyoruz ki, terör, kamu malýna zarar gibi bahanelerin Selendi olaylarýnda kendilerine bulabilecekleri bir yerleri yok. Devlet Bakaný Faruk Çelik in, olayýn ardýnda bir birikimin ve tahrikin olabileceðine yönelik mýrýldanmalarý kaybolup gittiðinde, Selendi halkýnýn hassasiyet lerinin, egemenin söylemi üzerinden öyle kolayca haklý çýkarýlamayacaðý, Türkiye de sokaðý tutma sorununun özünde bir hijyen sorununu da barýndýrdýðý aþikar hale geldi. Bugün biliyoruz ki, þimdiye kadar Türkiye de farklý yaþama, düþünme ve duyumsama biçimlerinin kesiþtiði birçok yerde þu ya da bu nedenle, eskiler in, sokaðýn farklý, haliyle de tehlikeli ve zararlý olandan arýndýrýlmasý yönünde sarf ettikleri çabalarýn önüne geçilmesi bir yana bu çabalar, egemenin mahalle üzerindeki tahakkümünü giderek daha fazla pekiþtirdiðinden devlet eþrafýnca kimi zaman alttan alta kimi zaman da alenen destek görüyor. Çünkü taþeronluðunu mahalle sakinlerinin üstlenmesi, egemenin fazlasýyla iþine geliyor. Bu tabloda sokaklarda iyiden iyiye olaðanlaþmaya baþlayan bu linç kültürünü aþýndýracak bir reçete sunmak pek mümkün görünmüyor. Yine de kendisine bir kez daha kulak verecek olursak Virilio nun söyleyeceklerinin bize bir yardýmý dokunabilir. Virilio, Engels in 1848 isyancýlarýný ya ekmek ve iþ ya ölüm diyen umutsuz kitleler olarak görmesinin onlarýn asýl talebinin hasýraltý edilmesine yol açtýðýný düþünür: Gerçekte, zorla taþraya sürülecek ya da askere alýnacak olan bu iþçi taburlarý nýn parolasý, KALACAÐIZ! idi. Ýþte bugünün Türkiye sinde sokaklarý sterilize etmeye giriþen linç rejiminin her türden Gideceksiniz! buyruðuna verilecek bir Kalacaðýz yanýtý, suç ortaklarýyla birlikte egemenin ideal kimlik yaratma teþebbüslerini boþa çýkarmasý bakýmýndan, sokaklarý tutmaya yönelik mücadelenin koþullarýný yeniden belirleyebilir. BirGün

Yapýlan son deðerlendirmelere göre; ülkemizin büyük bir bölümünde görülecek olan yaðýþlarýn; öðle saatlerinden sonra Doðu Akdeniz (Adana, Mersin, Hatay, K.Maraþ, Osmaniye),Ýç Anadolu'nun doðusu (Yozgat, Sivas, Kayseri, Nevþehir, Aksaray, Niðde, Karaman), Güneydoðu Anadolu ile Malatya, Elazýð, Bingöl, Bitlis, Muþ, Þýrnak ve Hakkari çevrelerinde kuvvetli olacaðý tahmin ediliyor. Devlet Meteoroloji Ýþleri Genel Müdürlüðü'nden alýnan tahminlere göre, hava sýcaklýðýnda önemli bir deðiþiklik beklenmiyor. Ýç Anadolu kapalý ve yaðýþ var, Sivas ta genelde kar þeklinde. Yarýn ise Niðde- Kayseri-Yozgat hattýnda yaðýþ kuvvetlenecek, Nevþehir ilinde ise Perþembe günü kar yaðýþý bekleniyor. Nevþehir ili ve çevresinde hava durumu 18 Ocak 2010 Pazartesi: Yaðmurlu; En Yüksek Sýcaklýk 10, En Düþük Sýcaklýk 5 derece 19 Ocak 2010 Salý: Yaðmurlu; En Yüksek Sýcaklýk 9 En Düþük Sýcaklýk 5 derece 20 Ocak 2010 Çarþamba: Yaðmurlu; En Yüksek Sýcaklýk 8, En Düþük Sýcaklýk 0 derece 21 Ocak 2010 Perþembe: Kar Yaðýþlý; En Yüksek Sýcaklýk 5, En Düþük Sýcaklýk -1 derece Haber 50 Sulucakarahöyük/ KAYSERÝ Kemal Sunal, Metin Akpýnar ve Halit Akçatepe'nin baþrollerini üstlendiði 1974 yapýmý 'Salak Milyoner' isimli komedi filmi, Kayseri'de gerçek oldu. Örenþehir köyünde bir kiþi, evinin altýnda define aradý. Ýncesu ilçesi Örenþehir köyünde yaþayan Bülent Yalman (30), hazine olduðunu düþünerek evinin altýný kazdý. Yaklaþýk 6 ay boyunca kazýya devam eden Yalman'ýn komþularý, evden sürekli toprak çýktýðýný görünce durumu jandarma ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen jandarma ekipleri, Roma dönemine ait sütun baþlýðýný bulunca Yalman'ý gözaltýna aldý. Yalman ifadesinin ardýndan serbest býrakýlýrken, Roma dönemine ait sütun jandarma ekiplerince Müze Müdürlüðü'ne teslim edildi. ÝHA muhabirine konuþan Yalman, "Ben doðmadan önce babam þu an oturduðumuz evin inþaatýna baþlamýþ ve inþaat sýrasýnda iþçiler tarafýndan Roma dönemine ait sütun bulmuþ. Aradan yýllar geçtikten sonra Kayseri'den iþsiz kalmam nedeniyle köyüme geri döndüm. Daha sonra hazine olacaðý umuduyla evin altýný 8 metre uzunluðunda 3 ayrý tünel haline kazdým. Bu sýrada olayý duyan jandarma ekipleri beni gözaltýna aldý" ifadelerini kullandý. Yaþanan olay, 1974 yýlýnda çekilen 'Salak Milyoner' isimli filmi anýmsatýyor. Filmde Kayseri'den Ýstanbul'a gitmek için yola çýkan kardeþler, altýnda hazine olduðunu öðrenince Mehmet Çavuþ'un evini kazmaya baþlar. Kent Haber Sivas Atatürk Lisesi'nde Alevi bir kýz öðrencinin Tarih öðretmeni tarafýndan "namaz kýlar mýsýn?" ve "sen abdest de almazsýn!" diye sorgulandýktan sonra saçlarýndan sürüklenerek dövülmesi bireysel veya münferit bir olay deðildir. Daha önce Amasya'da, Erzincan'da, Ýstanbul'da yaþanan benzeri olaylar Türkiye'de baþta Aleviler olmak üzere, dini, inancý, dili, ýrký, etnik kökeni, cinsiyeti ve cinsel yönelimi farklý olan tüm yurttaþlara karþý sistemli olarak sürdürülen ayrýmcýlýk politika ve uygulamalarýnýn sürekli bir tezahürüdür. Ancak, Hükümet ve devletin tüm ilgili ve yetkili kiþi ve kurumlarý bilmelidir ki, baþta Vakfýmýzýn Sivas þubeleri olmak üzere tüm Vakfýmýz örgütlülüðü bu olayýn da peþini býrakmayacak ve Alevi kýzýmýza sahip çýkacaktýr. Ýnancýný açýklamaya zorlanan, inancýndan dolayý aþaðýlanan, þiddete maruz kalan ve onuru incitilen bu ülkenin yurttaþý ve kýzýmýz olan Eda yalnýz deðildir. Yurttaþ Eda'nýn ihlal edilen hak ve özgürlüðü için Vakýf olarak her türlü giriþimde bulunacaðýz. Bu nedenle Hükümete, Milli Eðitim Bakanlýðý'na ve devletin ilgili tüm kiþi ve kurumlara ayrýmcýlýða, yurttaþlarýn hak ve özgürlüklerini sürekli ihlaline yol açan politika ve uygulamalarýný gözden geçirmeleri için çaðrý yapýyoruz. Sonuç olarak, kýzýmýz Eda'ya karþý insan haklarý suçu iþlemiþ olan söz konusu tarih öðretmeninin görevden alýnmasý ve hak ettiði cezayý almasý için ilgili kurumlara ve mercilere yönelik gerekli giriþimlerde bulunacaðýmýzý basýnýn ve kamuoyunun bilgisine sunarýz. Saygýlarýmýzla. Ercan GEÇMEZ Genel Baþkan Hacý Bektaþ Veli Anadolu Kültür Vakfý Genel Merkezi Sokullu Mehmet Paþa Cad. Ýðde Sok. No:24 Dikmen/Ankara Tel : 0 312 478 22 60-61 Faks: 0 312 480 89 59 www.hacibektasvakfi.org e-mail:hbvakv.gen.mer@gmail.com Ekmek maliyeti içinde yüzde 21 payý olan buðday fiyatlarý da düþüyor. 50 kilogramlýk çuval un fiyatlarý kasýmdaki 42.96 liradan 39.33 liraya kadar geriledi. Fýrýncýlar ise ekmekte yapýlmasý planlanan yüzde 10-15 arasýndaki zammýn fýrýnlarýn üretim kapasitelerinin düþük olmasý nedeniyle birim maliyetlerinin yükselmesinden kaynaklandýðý ileri sürdü. 20 Bin Ruhsatlý Fýrýn var Fýrýncýlar Federasyonu rakamlarýna göre, Türkiye de ruhsatlý 20 bin civarýnda fýrýn ekmek üretimi yapýyor. Bu rakamýn yaklaþýk yüzde 20 si civarýnda iþletme, merdiven altý üretimle sektörde haksýz rekabet yaratýyor. Bursa Fýrýncýlar Odasý Baþkaný Talip Andiç, Bursa da ruhsatlý 400 fýrýnýn yüzde 25-30 kapasite ile çalýþtýðýný belirterek, Kapasite düþük kalýnca fiyatlar yüksek oluyor. Yüzde 70 ve üzerinde kapasite ile çalýþsak fiyatlar yüzde 10 ucuzlar. Maliyet yüksek ancak bu yýl zam yapmayý planlamýyoruz dedi. Birçok belediyenin bünyesinde açýlan fýrýnlar yüksek kapasiteli üretim yapýyor. Bu yüksek kapasitedeki üretim, ekmekteki birim maliyeti normal fýrýnlara göre daha aþaðýda tutuyor. Kaynak : Gazeteport

7 Gittim, gördüm. Gördüklerimi belki baþka bir yazýda aktarýrým. Nasýl döndüðümü anlatmam gerek önce; yoðun yaðýþ altýnda, Sütlüce diyarlarýndan dönüþ bir felaket. Ýstanbul a iki damla yaðmur yaðýnca zaten olanlar olur. O uzak diyarlara Haliç Kongre Merkezi açýlmýþ. Olabilir, ille de seçkinler için ve seçkin muhitlerde kültür þeyi açmak gerekmez. Binlerce insanýn yüzlerce araba ile geleceði hiç öngörülmemiþ, trafik bitik. Olaðan trafik bir yana, çeþit çeþit bayraklý, flamalý, yanar döner ýþýklý diplomat ve polis arabalarý, yüksek zevat arabalarý baþlý baþýna bir kýyamet. Denir ki, her zaman böyle açýlýþ yapýlmýyor, bu kadar olur. Hayýr olmaz! Ýþin içine kültür girdiyse, kent kültürü, yol kültürü, ulaþým kültürü, yönetim kültürü... Hepsi eþgüdümlü olacak. Böyle bir mekânda, salt topraðýn o parçasýna o binayý kondurmak deðil marifet. Çevresini de, yaklaþýmýný, ulaþýmýný da hesaplamak, buna uygun yapýsal ve çevresel çözümü oluþturmak gerekir. Bu yapýlýrsa iþte o zaman Kütür Baþkenti bir ünvan, boþ bir paye olmaktan gerçekliðe dönüþür... Bu tür külliyelerin bir iþlevi de budur zaten; böyle büyük açýlýþlarýn sorunsuz ve insani ölçekte gerçekleþmesi! Ben o Kültür Þeyi açýlýþýnýn trafik cehenneminden kurtuldum. Kalanlar ne oldu bilmiyorum. Beni kurtaran Cebeci ye giden belediye otobüsü. Allahtan kýyak takým elbisemin cebine, kapýdaki X-ray aygýtýndan geçerken avam görünme tehlikesine aldýrmadan akbilimi koymuþum. Seyrantepe ve Alibeyköy minibüsleri, cama popo dayama doluluðuyla geçtiði için, uzaktaki duraða yürüyüp, Cebeci Mahallesi otobüsüne kendimi attým. Cebesi Mahallesi nin yerini bilmiyorum, otobüsün nereye gittiðini de. Ama nereye giderse gitsin, buradan iyidir ve gittiðim yerde baþka bir taþýt bulabilirim dedim, atladým. Ýçerisi dopdoluydu. Kimsenin Kültür þeyi ile ilgisi ve haberi yok... Çoðu iþten, fazla mesaiden çýkmýþ evlerine dönen yorgun insanlar. Açýlýþla ilgili tek temas noktalarý açýlýþýn neden olduðu sýkýþýklýktan ileri gelen sýkýntý ve kýzgýnlýk. Bir yolcu ortaya, sýkýþýklýðýn nedenini sordu, bir yanýt veren çýkmadý. Adam gene sordu; elimdeki çantada açýlýþa iliþkin ipuçlarý var. Baþkent logosu vesaire. Kültür Baþkenti, diyecektim. Kültür dedim de baþkentini getiremedim. Söven hatta ve bir döven çýkar diye, Kültür þeyi var ya dedim. Millet az çok anladý. Gerisini sormadý. Neredeyiz dedim, ortaya. Sünnet Köprüsü dedi birisi. Ýlk durakta atladým. Topuðuma kadar suya bastým. Olsun. Memleket suyu kirletmez: Kabalýk, nobranlýk, kültürsüzlük ve had bilmezlik kirletir... Gelelim döndüðüm yere: Açýlýþ için Yekta Kara, farklý ve yoðun içerikli gösteri yaratmýþ; Ýstanbul Büyüsü. Orkestra, müzik, dans, þarký, türkü ve þiirle örülmüþ tematik görsel bir yapýt. Gösteri bitti. Bu iþin kültürü gereði, doðal olarak Yekta Kara sahneye davet edildi. Sanatçý sahneye çýktý. Selamlama bekliyordum. Olmadý. Hemen politik zevat sahneye çaðrýlmaya baþlandý. Politik zevat çaðrýlýnca, Yekta Kara, orkestra þefinin yanýna kadar geri çekildi. Ancak, sahneye çaðrýlan zevat önde sýralanmaya baþlayýnca, arkada kalan Sayýn Kara biraz yana geçti. Önü gene kapandý, biraz daha yana... böyle, böyle sürdü. Vali, Belediye Baþkaný, bakanlar, Baþbakan, Cumhurbaþkaný, hepsi sýralandý. Aný fotoðrafý çekilecek. Politikacýlar sanatçýlarýn önüne geçti. Bu arada koro sahnede. Orkestra ve þef sahnede. Yekta Kara sahnede. Sahnesi, rolü bitmiþ olanlar ise sahne gerisinde beklemede. Gösteri bitmemiþ çünkü. Final yapýlmamýþ. Çünkü, final selamdýr. Daha bir sanatçý bile selam vermemiþ. Bunun böyle olduðunu yöneticiler unutmuþ olabilirler. Diyelim onlar yoðunluktan farkýna varmadýlar. Peki, hiç mi danýþmanlarý yok? Sayýn efendim, sahne, týrnak içinde, kutsaldýr. Sahne, týrnak içinde, dokunulmazdýr. Dokunulmazlýk sadece politikacýlara özgü deðildir. Destursuz çýkýlmaz demez mi? Önde korsan bir fotoðraf çekimi. Sonra zevat indi. Bekleyen sanatçýlar ile, þef ile bir göz temasý bile kurmadan... Sonra, sunucular gösterinin bittiðini, Haliç kýyýsýnda havai fiþek gösterisine geçileceðini duyurdu. Hadi diyelim sunucular yanlýþ yaptý. Ama Kültür Baþkenti nin belediye baþkaný, valisi, bakaný, baþkabakaný ve cumhurbaþkaný, bir bütün olan gösterinin finalinin selamla bittiðini bilmelidirler. Bu ayrýntýlar kültüre dahildir. Kültür, dýþavurulan deðil, içselleþtirilmiþ olandýr aslolarak. Yanlýþý en arka sýrada oturan ben deðil, öndekiler düzeltmeli... Törenin bittiði duyurusu ile birlikte halk temaþaya koþtu. Kültür, sanat ve Ýstanbul dostlarýnýn dörtte üçü dýþarýya aktý. Oysa gösteri bitmemiþti. Bu arada, sanatçýlar sahneye gelip selam vermeye baþladýlar. Kim mi? Gösterinin sanat yönetmeni Yekta Kara, Orkestra Þefi... 300 dolayýnda sanatçý! Çýkýþ kapýsýnda birikenler ile, dýþarýya çýkmak için yerlerinden kalkmýþ olanlar, sanatçýlarý ayakta alkýþladý. Ezici çoðunluk çoktan temaþa alanýna ulaþmýþtý. Kültür üretenler, kültürü yönetenler tarafýndan ezildi... Haftanýn dizesi; Yýkýcýlar geldiler/ Düþtü gürültüyle yüzü köhne evin (Metin Altýok, Seçme Þiirler, Can Y.) BirGün Hürriyet gazetesinden Aysel Alp'in haberine göre Yozgat ýn Sorgun Ýlçesi Esenli Belde Belediyesi'nde çalýþan 657 sayýlý devlet memurlarý bir yýldýr maaþ alamayýnca Cumhurbaþkaný, Baþbakan ve Ýçiþleri Bakanlýðý na þikayet maili gönderdiler. Bunun üzerine konu Yozgat Valiliði ne intikal etti. Valilik, belediyede çalýþan memurlara, fakir fukaraya yardým yapan Sosyal Yardýmlaþma ve Dayanýþma Vakfý na baþvurmalarýný isteyen bir yazý gönderdi. 2 bin 300 lira borç; 150 lira yardým! Ýtfaiye eri devlet memuru Ýsmail Ataman bu yazý üzerine, durumunu anlatan bir dilekçeyle vakfa baþvurdu. Baþvurusunda ikisi okuyan üç çocuðu bulunduðunu; babalarý ölen iki torunuyla birlikte 5 çocuðun geçimini üstlendiðini vurguladý. Bir yýldýr maaþ alamadýðý için ödeyemediði kredi borcundan, eþya taksitlerinden, bakkala olan borcundan, kömür ihtiyacýndan söz etti. 2 bin 300 liralýk SES (Saðlýk Emekçileri Sendikasý) Kayseri Þubesi, Ankara Þube Yönetim Kurulu üyesi Seher Tümer in 8 aydýr süren tutsaklýðýný, dün Kayseri merkez postane önünde gerçekleþtirdiði basýn açýklamasýyla protesto etti. Açýklamayý SES Kayseri Þube Baþkaný Orhan Karakaya yaptý. Karakaya açýklamasýnda þunlarý söyledi: Bir taraftan demokratik açýlým edebiyatý yapýp diðer yandan muhalif olan herkesi yasadýþý örgüt üyesi ya da yasadýþý slogan kýlýfý ile susturmak ve sindirmek isteyenler, bütün bir toplumu korku duvarý ile kuþatmaya, duyarlýlýklarýný yok etmeye çalýþanlar, er geç bu duvarlarýn yýkýntýlarý altýnda kalacaklardýr. Baþta Seher Tümer olmak üzere tutuklu bulunan tüm KESK üyeleri serbest býrakýlmalýdýr. Basýn açýklamasýný ardýndan tutuklu KESK lilere topluca kart gönderildi. Eyleme 30 kiþi katýldý. BirGün ihtiyacý olduðunu yazdý. Bu dilekçeye raðmen vakfa baþvuran memurlara bir kereye mahsus olmak üzere 150 þer lira yardým yapýldý. Memurlar aylýk 1000 ile 1300 lira arasýnda deðiþen maaþlarýný, yaklaþýk bir yýldýr alamadýklarý için büyük sýkýntý yaþýyor. Kurbaný geri aldýlar! Bem-Bir-Sen Baþkaný Mürsel Turbay, Esenli de maaþýný alamayan memurlardan bir baþkasýnýn ise Kurban bayramýnda kesmek için aldýðý kurbanýn son anda elinden alýndýðýný anlattý. Turbay, Adam kurban kesme hazýrlýklarý yaparken satýcý gelip, sen bunu ödeyemezsin, diyerek geri almýþ dedi. 500 belediyede ayný sorun! Turbay, Türkiye genelinde yaklaþýk 500 belediyede çalýþan 2 bin 500 devlet memurunun maaþ alamadýðýný söyledi. Turbay, sýkýntýnýn büyük bölümünün adrese dayalý nüfus sayýmýndan kaynaklandýðýný belirterek, sayým sonrasý gerçek nüfusun ortaya çýkmasýyla belediye gelirlerinin yüzde 50 oranýnda azaldýðýna dikkat çekti. Memur ve iþçisine maaþ ödeyemeyen belediyelerin büyük bölümünü nüfusu 2 binin altýnda olan belde belediyelerinin oluþturduðunu belirtti. Bu belediyelerin Ýç Anadolu ve Güneydoðu Anadolu daki belde belediyeleri olduðunu ifade eden Turbay, sorunun çözümü için belediyelerin birleþtirilmesi gerektiðini söyledi. Bir baþka çözüm olarak da bu memurlarýn baþka kurumlara kaydýrýlmasýný önerdi. Atalay ýn memleketinde de ödenmiyor! Ýçiþleri Bakaný Beþir Atalay ýn memleketi Kýrýkkale nin Keskin ilçesinde de belediye baþkanýnýn çalýþanlarýn maaþlarýný ödemediðini belirten Turbay, sendika olarak konuyu yargýya taþýdýklarýný açýkladý. (Hürriyet)

Bu trajedi çok insaný harekete geçirdi. Ama çok azý Haiti nin neden bu kadar fakir olduðunu düþündü. Neden nüfusun yüzde 50 si yurtdýþýndan aile fertlerinin gönderdiði paraya baðýmlý yaþýyor? Niçin Haiti yi þimdiki duruma ve bu büyük acýya sürükleyen gerçekler incelenmiyor? Ýki gün önce, Küba saatiyle sabaha karþý altýda, televizyon kanallarý Port-au-Prince'i ciddi bir þekilde sarsan þiddetli depremi (Richter ölçeðiyle 7.3 büyüklüðünde) vermeye baþladýlar. Bu sismik fenomen, nüfusun yüzde 80'inin kerpiç ve çamurdan yapýlmýþ evlerde oturduðu Haiti baþkentinin 15 kilometre uzaklýðýnda denizdeki bir faydan kaynaklanýyordu. Haberler saatlerce hiç aralýksýz devam etti. Herhangi bir görüntü olmasa da birçok kamu binasýnýn, hastanelerin, okullarýn ve saðlam bir þekilde inþa edilmiþ birçok binanýn yýkýldýðý bildirildi. 7.3 þiddetinde bir depremin, 400 bin ton TNT patladýðýnda yayýlan enerjiye denk olduðunu okudum. Trajik tarifler dilden dile aktarýlýyordu. Sokakta yaralý insanlar týbbi yardým için aðlýyordu, etraflarý yakýnlarýnýn gömülü olduðu göçüklerle sarýlýydý. Ne var ki birkaç saat boyunca hiç kimse hiçbir görüntü yayýnlayamadý. Haberleri hepimiz þaþkýnlýkla karþýladýk. Çoðumuz Haiti'de gerçekleþen fýrtýnalarý ve ciddi sel baskýnlarýný zaman zaman duymuþtuk, ancak hiçbirimiz bu komþu ülkenin büyük bir deprem riskinde olduðundan haberdar deðildik. Bu olaydan sonra ortaya çýktý ki, bundan 200 yýl önce büyük bir deprem o zamanlar birkaç bin kiþinin yaþadýðý bu þehri benzer bir þekilde etkilemiþti. Gece yarýsý olduðunda kurbanlarýn tahmini sayýsý hâlâ açýklanmamýþtý. Yüksek rütbeli Birleþmiþ Milletler yetkilileri ve birkaç hükümet görevlisi yardým için acil durum ekipleri göndereceklerini açýkladýlar. MINUSTAH (Haiti Birleþmiþ Ýstikrar Görevi) ordularý bölgede konuþlanmýþ olduðundan, bazý savunma bakanlarý personelden olasý kayýplarýn olabileceðini konuþuyordu. Çarþamba sabahýndan itibaren çok büyük kayýplar olduðuna dair üzücü haberler gelmeye baþladý. BM gibi kurumlar bile ülkedeki bazý binalarýnýn yýkýldýðýný bildirdi. Saatler boyunca bu komþu ulusun durumuyla ilgili git gide daha travmatik haberler gelmeye devam etti. Ölen kurbanlarýn sayýsýnýn çeþitli kaynaklara göre 30 bin ile 100 bin arasýnda deðiþtiði söylendi. Bu felaketin dünya çapýnda yaygýn bir þekilde yayýnlandýðýna þüphe yok ve birçok devlet harekete geçti ve yardým etmek için çaba sarf ediyor. Bu trajedi çok fazla insaný harekete geçirdi. Ama belki de çok azý durup da Haiti'nin neden bu kadar fakir bir ülke olduðunu düþündü. Neden nüfusun yüzde 50'si yurtdýþýndan aile fertlerinin gönderdiði para havalelerine baðýmlý yaþýyor? Niçin Haiti'yi þimdiki duruma ve bu büyük acýya sürükleyen gerçekler incelenmiyor? Bu hikayenin en merak uyandýran yönü, Haiti'nin Avrupa tarafýndan köleleþtirilen 400bin Afrikalýnýn, þeker ve kahve ekimindeki 30 bin köle sahibine karþý ayaklandýðý, dolayýsýyla bulunduðumuz yarýmkürenin ilk büyük sosyal devrimini gerçekleþtiren ilk ülke olduðundan hiç kimsenin bahsetmemesi. Burada yenilemez bir þöhretin sayfalarý yazýldý. Napolyon'un en yüksek rütbeli generali burada yenilgiye uðratýldý. Haiti, sömürgecilik ve emperyalizmin, insan kaynaklarýnýn bir yüzyýldan fazladýr en zor iþlerde çalýþtýrýlmasýnýn, askeri darbelerin ve doðal kaynaklarýnýn tüketilmesinin, somut ürünü. Gezegenin sakinlerinin büyük çoðunluðunun sömürülmesinin ve talan edilmesinin sürdüðü bu dünyada, Haiti çaðýmýzýn kepazeliði olmasaydý eðer, bu tarihi gerçekliðin gözden kaçýrýlmasý bu kadar ciddi olmayacaktý. Latin Amerika, Afrika ve Asya'dan milyonlarca insan, Haiti vakasýndaki kadar olmasa da benzer yokluklar çekiyor. Buradaki gibi durumlar dünyanýn hiçbir yerinde olmamalý, ancak dayatýlan adaletsiz uluslararasý ekonomik ve siyasi düzenden dolayý dünyada on binlerce þehir ve kasabada benzer ve ya daha kötü koþullar var. Dünya nüfusu sadece doðal felaketlerden dolayý (Haiti'de olduðu gibi) tehlike altýnda deðil. Bu doðal felaketler, iklim deðiþikliði sonucunda gezegende neler olabileceðinin bir göstergesi, bu da Kopenhag'daki aldatmacanýn konusuydu. Haiti'deki felaketten dolayý yurttaþlarýný ve çalýþanlarýný kaybeden bütün ülkeler ve kurumlara sadece þunu söylemek doðru olur: hiç þüphemiz yok ki insanlarýn hayatýný kurtarmak ve uzun süredir acý çeken bu toplumun acýsýný hafifletmek için en büyük çaba gösterilecektir. Haiti'de uygulanan politikayý kabul etmesek de, onlarý gerçekleþen bu doðal felaketten dolayý suçlayamayýz. Ama þunu ifade etmeliyim ki þimdi bu kardeþ ulusun sorunlarýna gerçek ve kalýcý çözümler üretmenin tam zamanýdýr. Saðlýk hizmetleri ve diðer konularda Küba, Haiti halkýyla senelerdir iþbirliði yapýyor. 400'e yakýn doktor ve saðlýk görevlisi Haitililere ücretsiz hizmet sunuyor. Doktorlarýmýz ülkenin 337'i topluluðundan 227'sine her gün hizmet veriyor. Diðer taraftan, en az 400 Haitili genç ülkemizde týp eðitimi görüyor ve bu gençler dün Haiti'ye giden takviye ekipleriyle kritik durumdaki yaralýlarý iyileþtirmek için çalýþacaklar. Yani, özel bir çaba harcanmadan 1000'den fazla doktor ve saðlýk uzmaný bir anda seferber edilebiliyor ve hepsi de Haiti halkýna yardým etmek isteyen diðer devletlerle iþbirliði yapmaya hazýr. Bunun dýþýnda da önemli sayýda Haitili genç þu anda Küba'da týp okuyor. Biz Haiti halkýyla diðer alanlarda da elimizden geldiðince dayanýþýyoruz. Politika ve fikirler alanýnda birbirine zýt olarak tanýmlanan uluslarýn, -Haiti'deki gibiinsanlarýn acý çektiði trajedileri sonlandýrmak için iþbirliði yapmasýndan daha deðerli bir dayanýþma biçimi yoktur. Saðlýk ekibimi þefimiz, dün Port-au- Prince'e vardýktan birkaç saat sonra "durumun çok zor olduðunu, ancak þimdiden hayat kurtarmaya baþladýklarýný" rapor etti. O gece geç saatlerde, Kübalý doktorlarýn ve ELAM'ýn Haiti asýllý mezunlarýnýn ülkenin her yerine daðýldýklarýný öðrendik. Þimdiden Port-au-Prince'de binin üzerinde hasta baktýlar, yýkýlmayan hastane binalarýnda ameliyatlar yapýyorlar, gerekli yerlere seyyar hastaneler kullanýyorlar. Kübalý doktorlarýn ve Küba'da eðitim görmüþ genç Haitili doktorlarýn Haiti'deki kardeþlerimize hizmet sunarak gösterilen iþbirliðinden gurur duyuyoruz. (FC/ÇT/TK) * Eski Küba Devlet Baþkaný Fidel Castro'nun 13 Ocak tarihli yazýsýnýn Ýngilizcesi Znet'te yayýmlanan metnini, Çiçek Tahaoðlu bianet için Türkçeleþtirdi. Bia LONDRA - Ýngiliz fizikçi Isaac Newton ýn kafasýna düþen ve yerçekimi kanunun doðmasýna neden olan elmanýn hikâyesinin yazýlý olduðu, William Stukeley in 1752 de kaleme aldýðý biyografi internette tüm insanlýða açýldý. Þu ana dek bilim topluluðu Royal Society nin arþivinde duran elyazmasýna artýk www.royalsociety.org/turning-thepages adresinden ulaþýlabiliyor. Stukeley, Newton ýn düþüncelerinin nasýl evrildiðini, 1720 lerde kendisinden dinlemiþ. Stukeley, Stukeley in Sir Isaac Newton ýn Yaþamýndan Hatýralarý adlý yazýlarýnda o aný þu sözlerle anlatýyor: Yemekten sonra elma aðaçlarýnýn gölgesinde çay içtik. Yerçekimi kavramý Tayvanlý bilim adamlarýnýn 500 kiþinin katýlýmýyla yaptýðý araþtýrmada, günde en az bir fincan yeþil çayýn hem sigara tiryakisi olan, hem de sigara kullanmayan kiþilerin akciðer kanserine yakalanma olasýlýðýný önemli ölçüde azalttýðý gözlendi. Shan Týp Fakültesinde görevli doktor I-Hsin Lin in öncülüðünde yapýlan araþtýrmada, sigara içen ya da içmeyen ve günde bir fincan yeþil çay tüketenlerin, tüketmeyenlere oranla akciðer kanserine yakalanma olasýlýklarýnýn 5 kat az olduðu saptandý. Araþtýrma, yeþil çay içmeyen sigara tiryakilerinin günde en az bir fincan yeþil çay içen tiryakilere oranla akciðer kanserine yakalanma ihtimallerinin 12 kat fazla olduðunu ortaya koydu. Bilim adamlarýnýn ayrýca, araþtýrmaya aklýna geldiðinde ayný noktada olduðunu söyledi. Dalgýn bir halde otururken bir elma düþmüþ, o da elmanýn neden hep yere doðru düþüþe geçtiðini düþünmeye baþlamýþ. (The Daily Telegraph) katýlan kiþilerin DNA larýný inceledikleri ve bazý genlerin akciðer kanserine yakalanma olasýlýðýnýn düþük olmasýnda rol oynadýklarýnýn gözlendiði kaydedildi. Sigara tiryakisi olan ya da olmayan yeþil çay içicilerinden, IGF1 adlý genin belli türlerine sahip olanlarýn akciðer kanserine yakalanma ihtimallerinin, bu genin farklý türlerine sahip diðer yeþil çay içicilerinden çok daha az olduðu görüldü. Uzmanlar, bu bulgularýn sigarýnýn saðlýða zararlý olduðu gerçeðini deðiþtirmediðine iþaret ettiler. Ýngiltere deki Kanser Araþtýrma Merkezinden Yinka Ebo, sigaranýn, akciðerleri kansere yol açan 80 civarýnda kimyasalla doldurduðunu belirterek, yeþil çay içmenin bunu telafi etmeyeceðini kaydetti. (dýþ haberler)