ALTINDAĞ. 12 MART İSTİKLAL MARŞI NIN KABULÜ ve MEHMET AKİF ERSOY ÖZEL SAYISI



Benzer belgeler
VATAN ŞAİRİ MEHMET ÂKİF ERSOY

Mustafa Kemal ATATÜRK

İSTİKLÂL MARŞI. Mehmet Akif ERSOY

UETD Genelmerkez Gençlik Kolları Mart 2014 Faaliyet Raporu

T.C. BURDUR VALİLİĞİ İl Milli Eğitim Müdürlüğü...İİÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜNE...MÜDÜRLÜĞÜNE...BÖLÜMÜNE

İstiklal Marşının Kabulü

İSTİKLÂL MARŞI. Mehmet Akif Ersoy

KKTC MİLLİ EĞİTİM VE KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINIDIR

MEHMET AKİF ERSOY - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Bu kitapta neler var?

MateMito AKILLI MATEMATİK ATÖLYEM

T.C. İSTANBUL VALİLİĞİ İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

T.C KÖRFEZ KAYMAKAMLIĞI Körfez Anadolu Öğretmen Lisesi BRİFİNG DOSYASI

Kazanım: : Vatanımız için mücadele eden insanların fedakarlıklarını öğrenerek vatanseverlik duygusunu artırır.

Mehmet Akif Ersoy un Hayatı

Bu kitapta neler var?

AAA AYŞE HASAN TÜRKMEN ORTAOKULU MÜDÜRLÜĞÜ YILLIK FAALİYET PLANI

Bu kitapta neler var?

Selam size ey yüce şehitler, Yahya Çavuşlar, Koca seyitler. Uyuyan nice adsız yiğitler, Adınızı tarihe yazmaya geldim.

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

İSTİKLÂL MARŞI NA DİLBİLİMSEL BİR YAKLAŞIM

BAYRAĞIM. Atalarım, gökten yere İndirmişler ay yıldızı, Bir buluta sarmışlar ki Rengi şafaktan kırmızı

Dr. Kemal Akkan BATMAN

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

İSTİKLÂL MARŞI'MIZ. Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı.

Bu kitapta neler var?

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

Bu kitapta neler var?

SEİSO nun Antalya nın Korkuteli ilçesinde kurduğu tesiste, yıllık 10 milyon kwh elektrik üretilmektedir.

ETKİNLİKLERİN İLK HAFTASINDA AŞAĞIDA BELİRTİLEN ÇALIŞMALAR GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR.

Kiraz Öğretmen Evi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü YILLIK FAALİYET PLANI

Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

AYVALI ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ EĞTİM ÖĞRETİM YILI FAALİYET RAPORU

BAĞYURDU KAZIM DİRİK ORTAOKULU Müdürlüğü YILLIK FAALİYET PLANI

ÖZLÜCE. Bir ülkenin geleceği o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır. ÖZLÜCE İLKOKULU&ORTAOKULU E-DERGİSİ MART-2018 SAYI: 4.

EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN

PROTOKOL ÇELENK SUNMA SIRASI İSTİKLÂL MARŞI

Mehmet Âkif Ersoy un Hayatı ve İstiklâl Marşı

Bu kitapta neler var?

Bu kitapta neler var?

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

İS T İK L Â L MARŞI V E A N LA M I*

ÖĞRENCİ GÖZÜYLE 15 TEMMUZ

İNSANLIĞIN SAVAŞI YENDİĞİ YER; ÇANAKKALE SAVAŞ ALANLARI PROJESİ (TR R5)

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

BURDUR VE ISPARTA OSB LERİ İÇİN ATIKSU ARITMA TESİSİ YAPIMI İLK ADIM ATILDI

100. Yılında Çanakkale ye Develi den güzel bir ziyaret gerçekleştirildi. Fethinin 562. Yılı olması münasebetiyle gezinin ilk yarısı İstanbul a

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI.

Mehmet Akif Ersoy; Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın! Mısralarını şehitlerimize, gazilerimize, en

Refet Bele Anaokulu Müdürlüğü YILLIK FAALİYET PLANI

NECİP FAZIL KISAKÜREK

18 Martta Çanakkale Zaferinin yüzüncü yılını kutlayacağız. Tam bir asır önce dedelerimiz insanlık tarihinin en şanlı destanlarından birini yazmıştır.

Buse Akbulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu.

ilkokulu E-DERGi si 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda:

24 Kasım Öğretmenler Günü Beykoz'da Coşkuyla Kutlandı

STRATEJÝK PLANI

YAHYA KEMAL BEYATLI ( )

Dünyanın kaderi TAMLAYAN TAMLANAN

Karşıyaka İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü KARŞIYAKA ÖZEL EĞİTİM MESLEKİ EĞİTİM MERKEZİ (OKULU) YILLIK FAALİYET PLANI

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

TOBB İLKOKULU E-BÜLTEN. Mart TOBB ilkokulu SAYI 3. Telefon: 0 (464) Faks: 0 (464) E-posta: @meb.k12.

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

MİLLÎ MARŞ VE EDEBÎ METİN OLARAK İSTİKLÂL MARŞI

STRATEJİK PLANI

Bu kitapta neler var?

Bu kitapta neler var?

YAHŞİHAN HALK EĞİTİM MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ (Brifing Dosyası) T.C. YAHŞİHAN KAYMAKAMLIĞI HALK EĞİTİMİ MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ BRİFİNG DOSYASI

KURTULUŞUN 95. YILI COŞKUYLA KUTLANDI

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü

Mübariz İbrahimov tek başına 45 Ermeni asker ve subayı

Rafet ÖZTÜRK. Üniteye Hazırlık

ÇALIŞMALARIN DEĞERLENDİRİLECEĞİ FAALİYET ALANLARI. 10.Kurum Kültürünün Geliştirilmesi ile İlgili Çalışmalar

Haftalı NİSAN Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun!

Tokat Plevne İmam Hatip Ortaokulu Öğrencilerinin Sorularına cevaplarımız

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

temlerini işlediği şiirlerinden bazıları: Yol Düşüncesi, Sessiz Gemi, Rintlerin Akşamı, Ufuklar, Mehlika Sultan.

Herkesin Kalbi Çanakkale de Attı

BİR ÖMRÜN HİKÂYESİ. Erkek Öğrenci. Yıl 1881 Ilık rüzgarlar esiyordu Selanik ovalarında ; Dağ başka, sokaklar başka başka ;

Ortaokul Şiir Birincisi

23 NİSAN. Ferit Ragıp TUNCOR

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ YERLEŞKESİ OKULLARI EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8. VELİ BÜLTENİ

Yayın no: 133 ÇANAKKALE SAVAŞI. Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Özkan Öze Dizi editörü: Prof. Dr. Salim Aydüz

Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Dizeleriyle başladı.

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır?

-DERS PLANI- Görsel Sanatlar Dersi. Müze Bilinci (Atatürk Anıtları) 2 Ders Saati (40+40dk)

Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI

Konak Halk Eğitimi Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü YILLIK FAALİYET PLANI

Bayramın ikinci günü olan 26 Ekim Cuma günü, TAYAD lı Aileler bayramlaşmak için kahvaltıda bir araya geldiler.

AYLIK BÜLTEN MAYIS 2012 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM SINIFI

MECLİS: l (Öğretmen ve Öğrenciler ) DEKOR: (Bir sınıf. Duvarda Atatürk'ün ve Mehmet Akif'in resimleri ve bir bayrak.)

Transkript:

ALTINDAĞ 12 MART İSTİKLAL MARŞI NIN KABULÜ ve MEHMET AKİF ERSOY ÖZEL SAYISI Liseler Arası "İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy" Konulu Afiş Yarışması 1. Zeynep 1 İREM Zübeyde Hanım Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

ALTINDAĞ 12 Mart İstiklal Marşı'nın Kabulü ve M.Akif ERSOY Özel Sayısı SAHİBİ Altındağ İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Adına İlhan ERANIL Altındağ İlçe Milli Eğitim Müdürü YAYIN EKİBİ Cemil ALKIŞ Altındağ İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Z.Uğur YIKAN Altındağ İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Kültür Komisyonu Üyesi Osman ÖZER Altındağ İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Kültür Komisyonu Üyesi Aykut DURAK Altındağ İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Kültür Komisyonu Üyesi Esra ÇALHAN Altındağ İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Kültür Komisyonu Üyesi Nuray ÇEVİK Altındağ İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Kültür Komisyonu Üyesi Satı YÜCEL Altındağ İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Kültür Komisyonu Üyesi Zeynep BARAN MAHMUTOĞLU Altındağ İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Kültür Komisyonu Üyesi Seda ASLAN Altındağ İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Kültür Komisyonu 2 Üyesi

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 4 BAŞ YAZI ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ 6 İSTİKLAL MARŞI --------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 8 İSTİKLAL MARŞI (OSMANLICA) -------------------------------------------------------------------------------------------- 9 KİMDİR MEHMET AKİF? -------------------------------------------------------------------------------------------------- 10 MEHMET AKİF ERSOY'UN VEFAT HABERİ ---------------------------------------------------------------------------- 15 İSTİKLAL MARŞI (ORJİNAL) MECLİS TUTANAKLARI ---------------------------------------------------------------- 17 SON RÖPORTAJ ------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 24 DÜZENLENEN YARIŞMALAR --------------------------------------------------------------------------------------------- 27 3

ÖNSÖZ ALLAH BU MİLLETE BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN İstiklal Marşı, bağımsızlıktan başka hiçbir seçeneği olmayan, inanan, şehadet şerbetini içmek için can atan, tarihi boyunca zaferden zafere koşan bir milletin kahraman ordusuna ithaf olunan bir marştır. Bu marş, düşmana korku, dosta cesaret veren güçlü bir hitabet örneğidir. Yazıldığı dönemde vahim bir manzara vardır. Bütün orduları dağıtılmış, silahları ellerinden alınmış, kendi kaderine terk edilmiş bir topluluk Bu topluluk yokluk içinde var olma savaşı veriyor. Böyle bir atmosferde beş yüz lira ödülle İstiklal Marşı yazdırılmak isteniyor. İleri atılıp sellercesine Göğsünden vurulup tam ercesine, Bir gül bahçesine girercesine Şehadet şerbetini içen, O gün bin atlı çocuklar gibi şendik O gün bin atlı dev gibi bir orduyu yendik. diyen akıncıların torunlarına para ödüllü bağımsızlık marşı yazdırmak ecdadını tanımayanların fikri olsa gerek 4

Yanlıştan tez dönülür ve ödül kaldırılır. Eli kalem tutan, dili şiir söyleyen kim varsa bir şeyler yazmaya çalışır ama bir türlü istenen marş ortaya çıkmaz. Yüreği vatan aşkıyla yanan, gönlünde kıyametler kopan, içini kimselere dökemeyen sadece bülbül ile söyleşen ve Teselliden nasibim yok hazan ağlar baharımda. diyen Mehmet Akif, yüreğinde yaktığı mürekkebi gözyaşıyla ıslatıp ilmik ilmik işler Dergah-ı Taceddin in duvarlarına Bazen seslenir ay yıldıza, bazen de tutunur ecdadın sancağına. İman dolu göğüslerde huzur bulur. Bazen dalıverir cennet vatanın yeşilliklerine. Bazen haykırır gençlere. Bastığın toprağı tanı incitme atanı. diye. Seher vakti bad-ı saba vururken yaralı gönüllere umut dolu bir geleceğin müjdecisi, kendini hürriyete adamış, umudunu Âsım ın nesline bağlayan Mehmet Akif in dilinden şu mısralar dökülür: Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal: Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal. Mehmet Akif in gönlünde filizlenen bu dizeler Türk milletinin gönlünde gür bir ormana dönüşmüştür. Yokluk içinde var olma savaşı veren bu millet adeta yeniden doğmuş imanla yoğrulmuş vatan aşkıyla muzaffer olmuştur. Bize de Akif in duasını tekrarlamak düşüyor. Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın. Amin amin amin İlhan ERANIL Altındağ İlçe Milli Eğitim Müdürü 5

BAŞ YAZI İSTİKLAL MARŞI, HİÇBİR BABAYİĞİT TARAFINDAN BENZERİ YAZILAMAYAN ALEV GİBİ BİR ŞİİRDİR Milletler geleceğe tek başlarına yürüyemezler. Yetiştirdikleri büyük evlatlarıyla hem yol hem de soluk alırlar. Bu büyük evlatlar onlara yol gösterir, rehberlik eder, ufuk açar. İşte milletimize rehberlik edip ufuklar açan büyük şahsiyetlerden birisi de İstiklal Marşı mızın şairi Mehmet Akif Ersoy dur. Bilindiği üzere büyük insanların eserleri de kendileri gibi toplum için birer fenerdir. Büyük şairimizin yazdığı İstiklal Marşı, tarihimizin en önemli dönemeçlerinden biri olması hasebiyle toplumumuz için fener görevi görmektedir. İstiklal Marşı mız, tarihten silinmek istenen bir milletin milli ve manevi değerlere sarılarak Milli Mücadele yi kazandığının belgesidir. Tarihe sığmayan İstiklal mücadelemizin destanıdır, manevi tarihimizdir. Vatan bildiğimiz toprakları kendine yurt edinen, aziz şehitlerinin kanıyla vatan topraklarını sulayan milletimizin ortak mutabakat metnidir. Milletin duygularının tercümanı olan büyük şairimiz şöyle vurgular bu durumu: Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda Canı, cananı bütün varımı alsın da Hüda Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda Mehmet Akif i ve İstiklal Marşı nı anlamak, bu vatanı ve milleti anlamaktır. Bu değerlerimiz anlaşılmadan ne geçmişimizi ne de geleceğimizi tam olarak kavrayabiliriz. 6

Mısralarında bağımsızlığın Türk Milletinin hakkı olduğunu dile getiren Akif, cennet vatanımızın ne pahasına olursa olsun düşmana terk edilemeyeceğini anlattığı İstiklal Marşı ile tarih boyunca bağımsızlığa verdiğimiz önemi adeta bütün dünyaya ilan etmiştir. İstiklal Marşı nı anlayarak okuyan herkes bağımsızlığın ne demek olduğunu çok daha iyi kavrayacak, bu bağımsızlığın ne bedeller ödenerek elde tutulduğunu görecek ve şüphesiz ki ülkesini daha çok sevecektir. Asırlar boyu hiçbir devletin ya da topluluğun esareti altında yaşamamış olan Türk Milletinin, içindeki bağımsızlık ateşini sonsuza dek yakmaya devam edeceğini büyük şairin büyük eseri Safahat ı her okuyuşta bir kez daha ruhumuzun derinliklerinde hissediyoruz. Peyami Safa Akif in ölümünün ardından yazdığı bir yazıda büyük şair için şöyle der: Akif in en büyük meziyeti, her mısraını inanarak yazmış olmasındandır. Onun içindir ki İstiklal Marşı, hiçbir babayiğit tarafından benzeri yazılamayan alev gibi bir şiirdir Cemil ALKIŞ Altındağ İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü 7

İSTİKLAL MARŞI Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül! ne bu şiddet bu celal? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal, Hakkıdır, Hak'ka tapan, milletimin istiklal! Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım; Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım; Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar. "Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar? Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın! Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana vaadettiği günler Hak'kın; Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Bu eser 12 Mart 1921 tarihinde I.TBMM tarafından İstiklal Marşı olarak kabul edilmiştir. Bastığın yerleri "toprak" diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı; Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda! Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. Ruhumun senden ilahi, şudur ancak emeli; Değmesin mabedimin göğsüne na-mahrem eli! Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli, Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli O zaman vecdile bin secde eder varsa taşım; Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruh-i mücerret gibi yerden naşım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım! Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal; Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal! Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal. Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hak'ka tapan milletimin istiklal! MEHMET AKİF ERSOY 8

İSTİKLAL MARŞI (OSMANLICA) *İstiklal Marşı 12 Mart 1921'de kabul edilmeden önce 17 Şubat 1921'de Ankara'da Sebilürreşad dergisinin 468'inci sayısında ilk kez yayımlanmıştır. 9

KİMDİR MEHMET AKİF? DOĞUMU VE ÇOCUKLUK YILLARI Mehmet Âkif Ersoy, 1873 yılının Aralık ayında İstanbul'da, Fatih ilçesinin Karagümrük semtinde Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi. Kaynaklara göre baba tarafından Arnavut kökenlidir.nüfusa kaydı, babasının, onun doğumundan sonra imamlık yaptığı ve Âkif'in ilk çocukluk yıllarını geçirdiği Çanakkale'nin Bayramiç ilçesinde yapıldığı için nüfus kağıdında doğum yeri Bayramiç olarak görünür. Annesi Buhara'dan Anadolu'ya göç etmiş bir ailenin kızı olan Emine Şerif Hanım; babası ise Kosova'nın İpek kenti doğumlu, Fatih Camii medrese hocalarından Mehmet Tahir Efendi'dir. Mehmet Tahir Efendi, ona doğum tarihini belirten "Ragif" adını verdi. Babası vefatına kadar Ragif adını kullansa da bu isim yaygın olmadığı için arkadaşları ve annesi ona "Âkif" ismiyle seslendi, zamanla bu ismi benimsedi.çocukluğunun büyük bölümü annesinin Fatih, Sarıgüzel'deki evinde geçti. Kendisinden küçük, Nuriye adında bir de kız kardeşi vardır. ÖĞRENİM YILLARI İlköğrenimine Fatih'te Emir Buhari Mahalle Mektebi nde o zamanların adeti gereği 4 yıl, 4 ay, 4 günlük iken başladı. 2 yıl sonra iptidai (ilkokul) bölümüne geçti ve babasından Arapça öğrenmeye başladı. Ortaöğrenimine Fatih Merkez Rüştiyesi nde başladı (1882). Bir yandan da Fatih Camii'nde Farsça derslerini takip etti. Dil derslerine büyük ilgi duyan Mehmet Âkif, rüştiyedeki eğitimi boyunca Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızcada hep birinci oldu. Bu okulda onu en çok etkileyen kişi, dönemin "hürriyetperver" aydınlarından birisi olan Türkçe öğretmeni Hersekli Hoca Kadri Efendi idi. Rüştiyeyi bitirdikten sonra annesi medrese öğrenimi görmesini istiyordu ancak babasının desteği sonucu 1885'te dönemin gözde okullarından Mülkiye İdadisi ne kaydoldu. 1888 de okulun yüksek kısmına devam etmekte iken babasını kaybetmesi ve ertesi yıl büyük Fatih yangınında evlerinin yanması aileyi yoksulluğa düşürdü. Babasının öğrencisi Mustafa Sıtkı aynı arsa üzerine küçük bir ev yaptı, aile bu eve yerleşti. Artık bir an önce meslek sahibi olmak ve yatılı okulda okumak isteyen Mehmet Âkif, Mülkiye İdadisi ni bıraktı. O yıllarda yeni açılan ve ilk sivil veteriner yüksekokulu olan Ziraat ve Baytar Mektebi'ne (Tarım ve Veterinerlik Okulu) kaydoldu. Dört yıllık bir okul olan Baytar Mektebi'nde bakteriyoloji öğretmeni Rıfat Hüsamettin Paşa pozitif bilim sevgisi kazanmasında etkili oldu.okul yıllarında spora büyük ilgi gösterdi; mahalle arkadaşı Kıyıcı Osman Pehlivan'dan güreş öğrendi; başta güreş ve yüzücülük olmak üzere uzun yürüyüş, koşma ve gülle atma yarışlarına katıldı; şiire olan ilgisi okulun son iki yılında yoğunlaştı. Mektebin baytarlık bölümünü 1893 yılında birincilikle bitirdi. 10

Mezuniyetinden sonra Mehmet Âkif, Fransızcasını geliştirdi. 6 ay içinde Kur'an'ı ezberleyerek hâfız oldu. Hazine-i Fünun Dergisinde 1893 ve 1894 te birer gazeli, 1895 te ise Mektep Mecmuası nda "Kur'an'a Hitab", adlı şiiri yayınlandı, memuriyet hayatına başladı. MEMURLUK YILLARI Okulu bitirdikten hemen sonra Ziraat Bakanlığı nda (Orman ve Maadin ve Ziraat Nezareti) memur olan Mehmet Âkif, memuriyet hayatını 1893 1913 yılları arasında sürdürdü. Bakanlıktaki ilk görevi veteriner müfettiş yardımcılığı idi. Görev merkezi İstanbul idi ancak memuriyetinin ilk dört yılında teftiş için Rumeli, Anadolu, Arnavutluk ve Arabistan'da bulundu. Bu sayede halkla yakın temas halinde olma imkânı buldu. Bir seyahati sırasında babasının doğum yeri olan İpek Kasabası'na gidip amcalarıyla tanıştı. 1898 yılında Tophane-i Âmire veznedârı Mehmet Emin Beyin kızı İsmet Hanım la evlendi; bu evlilikten Cemile, Feride, Suadi, Emin, Tahir adlı çocukları dünyaya geldi. Mehmet Âkif, edebiyata olan ilgisini şiir yazarak ve edebiyat öğretmenliği yaparak sürdürdü. Resimli Gazete de Servet-i Fünun Dergisi'nde şiirleri ve yazıları yayımlandı. İstanbul da bulunduğu sırada bakanlıktaki görevinin yanı sıra önce Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi (1906)'nde kompozisyon (kitabet-i resmiye), sonra Çiftçilik Makinist Mektebi'nde (1907) Türkçe dersleri vermek üzere öğretmen olarak atandı. II.MEŞRUTİYETİN ETKİSİ II. Meşrutiyet ilan edildiğinde Mehmet Âkif, Umur-ı Baytariye Dairesi Müdür Muavini idi. II. Abdülhamid'in istibdat rejiminin şiddetli bir muhalifiydi, hatta II. Abdülhamid'in yüzünü gördüğünde bile midesinin bulandığını hatıralarında anlatır. Bunun etkisiyle, meşrutiyet'in ilanından 10 gün sonra arkadaşı rasathane müdürü Fatin Hoca'nın yönlendirmesiyle, on bir arkadaşı ile birlikte İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye oldu. Ancak Mehmet Âkif, üyeliğe girerken edilen yeminde yer alan "Cemiyetin bütün emirlerine, bilâkayd ü şart (kayıtsız şartsız) itaat edeceğim" cümlesinde geçen "kayıtsız şartsız" ifadesine karşı çıkmış, "sadece iyi ve doğru olanlarına'" şeklinde yemini değiştirtmişti. Cemiyetin Şehzadebaşı İlmiye Mahfelinde Arap Edebiyatı dersleri veren Âkif, Kasım 1908 de, Umur-i Baytariye Müdür Muavinliği görevini sürdürürken Darülfünun da Edebiyat-i Osmaniye dersleri vermeye başladı. II. Meşrutiyet in Âkif'in hayatında en büyük etkisi, meşrutiyetle birlikte yayın dünyasına adım atması olmuştu. Daha önce bazı şiirleri ve yazıları birkaç gazetede yayımladıysa da eser yayımlamaya uzun süredir ara vermişti. Meşrutiyetin ilanından sonra, arkadaşı Eşref Edip ve Ebül ula Mardin in çıkardığı ve ilk sayısı 27 Ağustos 1908'de yayımlanan Sırat-ı Müstakim dergisinin başyazarı oldu. İlk sayıda Fatih Camii şiiri yayımlandı. Ebül'ula Mardin ayrıldıktan sonra dergi, 8 Mart 1912'den itibaren Sebil'ür-Reşad adıyla çıkmaya devam etti. Âkif'in hemen hemen bütün şiir ve yazıları bu iki dergide yayımlandı. Gerek dergilerdeki yazılarında, gerekse İstanbul camilerinde verdiği vaazlarda Mısırlı bilgin Muhammed Abduh'un etkisiyle benimsediği İslam Birliği görüşünü yaymaya çalıştı. 1910 yılında gerçekleşen Arnavutluk İsyanı onu çok üzmüş ve arkasından gelecek kötü olayları sezmişti. Balkanlar'da artan düşmanlık duygularını ve doğabilecek isyanları önlemek için bir şeyler 11

yapma arzusu duydu ancak Balkan Savaşı ile hüsrana uğradı. 1914 ün başında iki aylık bir seyahate çıkarak Mısır ve Medine'de bulundu. Mısır seyahati hatıralarını "El Uksur'da" adlı şiirinde anlattı. 1913 te kurulan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti'nin halkı edebiyat yoluyla aydınlatma amacı güden neşriyat şubesinde Recaizade Ekrem, Abdülhak Hamid, Süleyman Nazif, Cenap Şahabettin ile beraber çalıştı. 2 Şubat 1913 günü Bayezid Camisi kürsüsünde, 7 Şubat 1913 günü Fatih Camisi kürsüsünde konuşarak halkı vatanı savunmaya çağırdı. TEŞKİLAT-I MAHSUSA'YA GİRMESİ Balkan Savaşı'ndan sonra, ilk olarak Umur-i Baytariye görevinden (1913), sonra yayınlarının hükümetle uygun düşmemesi nedeniyle aldığı ikaz üzerine Darülfünun müderrisliği görevinden (1914) ayrıldı. Yalnızca Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi'ndeki görevine devam etti. Harbiye Nezareti ne bağlı Teşkilat-ı Mahsusa'dan gelen teklif üzerine İslam birliği kurma gayesi güden Almanya ya (Berlin e ) Tunuslu Şeyh Salih Şerif ile birlikte gitti. (1914). İngilizlerle birlikte Osmanlı'ya karşı savaşırken Almanlar'a esir düşmüş Müslümanların kamplarında incelemelerde bulundu ve farkında olmadan Osmanlı ya karşı savaşan bu Müslüman esirleri aydınlatmaya çalıştı. Fransız ordusundaki Müslümanlara yönelik yazdığı Arapça beyannameler cephelere uçaklardan atıldı. Almanya da iken yazdığı Berlin Hatıraları adlı şiirini dönünce Sebilürreşad da yayınladı. İstanbul'a döndükten sonra 1916 başlarında Teşkilat-ı Mahsusa tarafından Arabistan'a gönderildi. Görevi, bu topraklardaki Arapları Osmanlı'ya karşı kışkırtan İngiliz propogandası ile mücadele etmek için "karşı propaganda" yapmaktı. Mehmet Âkif, Berlin'deyken heyecanla Çanakkale Savaşı ile ilgili haberleri takip etmişti. On dört ay süren savaşın zaferle sonuçlandığı haberini Arabistan'da iken aldı. Bu haber karşısında büyük coşku duydu ve Çanakkale Destanı'nı kaleme aldı. Arabistan dönüşünde iki ay Lübnan'da kalan Mehmet Âkif, "Necid Çölleri'nden Medine'ye" şiirinde bu seyahatini anlattı. İSTİKLAL SAVAŞI'NA KATILIŞI İstanbul'da rahat hareket etme olanağı kalmayan Mehmet Âkif, görevinden azledilmeden az önce oğlu Emin'i yanına alarak Anadolu ya geçti. Sebil'ür-Reşad ı Ankara da çıkarması için Mustafa Kemâl Paşa'dan davet gelmişti. TBMM'nin açılışının ertesi günü olan 24 Nisan 1920 günü Ankara'ya vardı. Millî mücadeleye şair, hatip, seyyah, gazeteci, siyasetçi olarak katıldı. Ankara'ya varışından bir süre sonra ailesini de yanına aldırdı. Ankara ya geldiği günlerde, Mustafa Kemâl Paşa Konya vali vekiline telgraf göndererek Âkif in Burdur milletvekili seçilmesini sağlamasını istemişti. Haziran ayında Burdur dan, Temmuz ayında ise Biga dan mebus seçildiği haberi meclise ulaştı. Âkif, Burdur mebusluğunu tercih etti. Böylece 1920-1923 yılları arasında vekil olarak I. TBMM de yer aldı. Meclis kayıtlarında adı "Burdur milletvekili ve İslam şairi" olarak geçmektedir. Ankara'ya varır varmaz ona verilen ilk görev, Konya Ayaklanması nı önlemek için halka öğütler vermek üzere Konya ya gitmekti, büyük gayretine rağmen Konya da kesin bir sonuca ulaşamadı ve Kastamonu ya geçti. Halkı düşmana direnişe teşvik için 1920 yılının Kasım ayında Kastamonu daki Nasrullah Camisi'nde verdiği ateşli vaaz, Diyarbakır da basıldı ve tüm vilayetlere ve cephelere dağıtıldı. Âkif, Anadolu'ya geçerken Eşref Edip'e de arkasından gelmesini söylemişti. Eşref Edip, Sebil'ür- Reşad Dergisi'nin klişesini de alıp İstanbul'dan ayrıldı. Son olarak 6 Mayıs 1921 günü derginin 463. sayısını yayımlamışlardı. Âkif derginin 464-466. sayılarını Eşref Ediple beraber Kastamonu'da yayımladı, 464. sayı o kadar ilgi gördü ki birkaç kere basılıp Anadolu'ya ve askere dağıtıldı. 467. 12

sayıdan itibaren yayıma Ankara'da devam ettiler. Derginin etkisi o kadar büyüktü ki, yaydığı yoğun duyguların hâkimiyetindeki Türk halkları etkilenmesinden korkan Rusya, gazetenin ülkeye girişini yasakladı. 1921'de Ankara'da Taceddin Dergahı'na yerleşen Mehmet Âkif, Burdur milletvekili olarak meclisteki görevine devam etmekteydi. O dönemde Yunanların Ankara'ya ilerleyişi karşısında meclisi Kayseri'ye taşımak için hazırlık vardı. Bunun bir dağılmaya yol açacağını düşünen Mehmet Âkif, Ankara'da kalınmasını, Sakarya'da yeni bir savunma hattı kurulmasını önerdi; teklifi tartışılıp kabul edildi. İSTİKLAL MARŞI'NI YAZMASI Aynı dönemde Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in ricası üzerine arkadaşı Hasan Basri Bey kendisini ulusal marş yarışmasına katılmaya ikna etti. Konulan 500 liralık ödül nedeniyle başlangıçta katılmayı reddettiği bu yarışmaya, o güne kadar gönderilen şiirlerin hiçbiri yeterli bulunmamıştı ve en güzel şiiri Mehmet Âkif'in yazacağı kanısı mecliste hâkimdi. Mehmet Âkif'in yarışmaya katılmayı kabul etmesi üzerine kimi şairler şiirlerini yarışmadan çektiler. Şairin orduya ithaf ettiği İstiklâl Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hâkimiyet-i Milliye'de yayımlandı. Hamdullah Suphi Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921 Cumartesi günü saat 17.45'te ulusal marş olarak kabul edildi. Âkif, ödül olarak verilen 500 lirayı Hilal-i Ahmer bünyesinde, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Dar ül Mesai vakfına bağışladı. Mehmet Akif Ersoy Müze Evi, Mehmet Akif Ersoy'un Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara'da ikamet ettiği ve İstiklâl Marşı başta olmak üzere çok sayıda şiirini yazdığı müzeye dönüştürülmüş Ankara evidir. MISIR YILLARI İstiklâl Madalyası ile ödüllendirilen Mehmet Âkif, 1923 yılında Ankara'dan İstanbul'a döndü. Abbas Halim Paşa'nın daveti üzerine kışı geçirmek için Mısır'a gitti. Gitmeden önce Kur'an'ı Türkçeye tercüme etmek için Diyanet İşleri ile anlaşma imzaladı. Kendisine teklif edilen bu görevi başlangıçta reddetmişti çünkü kendi eserlerini yazmak, milli mücadele destanını yaratmak istiyordu ancak bu çeviriyi yapabilecek tek adam olarak görüldüğünden kabul etmesi için çok yoğun ısrar vardı ve kabul etmek zorunda kaldı. Birkaç sene yazları İstanbul'da, kışları Mısır'da geçirdi. 1926 kışından sonra Mısır dan dönmedi. Kahire yakınlarındaki Hilvan'a yerleşti. Burada adeta inzivaya çekilerek Kur'an tercümesi üzerinde çalışmayı sürdürdü ancak 6-7 sene üzerinde çalıştıktan sonra sonuçtan memnun kalmadı ve bu sorumluluktan kurtulmak istedi. Sonunda 1932 de mukaveleyi fesh etti. Diyanet İşleri Başkanlığı hem tercüme hem yorumlama işini Elmalılı Hamdi Efendi'ye verdi. Âkif, kendi yazdıklarını dostu Yozgatlı İhsan'a teslim etti ve ölür de gelmezse yakmasını nasihat etti. Mehmet Âkif, Mısır yıllarında Kuran çevirisinin yanı sıra Türkçe dersleri vermekle meşgul olmuştu. Kahire'deki Câmiat-ül Mısriyye" adlı üniversitede Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi (1925-1936). 13

TÜRKİYE'YE DÖNÜŞÜ VE VEFATI Siroz hastalığına tutulunca hava değişikliği iyi gelir düşüncesiyle önce Lübnan'a, sonra Antakya ya gitti fakat Mısır a hasta olarak döndü. 17 Haziran 1936 da tedavi için İstanbul a döndü. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul da, Beyoğlu'nda ki Mısır Apartmanında hayatını kaybetti. Edirnekapı Mezarlığı na gömüldü. Cenazesine resmi bir katılım olmadı ancak büyük bir üniversiteli genç topluluk katıldı. Mezarı iki yıl sonra, üniversiteli gençler tarafından yaptırıldı; 1960 ta yol inşaatı nedeniyle kabri Edirnekapı Şehitliği'ne nakledildi. Mezarı, Süleyman Nazif ve arkadaşı Ahmet Naim Bey'in mezarları arasındadır. Mehmet Akif'in ölümüyle ilgili bir gazete haberi (Cumhuriyet, 28 Aralık 1936) Mehmet Âkif'e 1 Haziran 1936 tarihi itibarı ile 478 lira 20 kuruş emekli maaşı bağlanmıştır. Bu maaş 1936 yılı Ekim ayından itibaren ödenmeye başlanmış, toplu olarak 2976 lira almıştır. Emekli cüzdanının son sayfasında ise 600 lira borç ibaresi yazılıdır. Bu borç düştükten sonra ise kalan kısım ailesine verilmiş ve Mehmet Âkif bundan iki ay sonra vefat etmiştir. * "http://tr.wikipedia.org/wiki/mehmet_%c3%82kif_ersoy" 14

MEHMET AKİF ERSOY'UN VEFAT HABERİ * 29 Birincikanun 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nin ilk sayfasındaki haber. 15

Mezar başında tabut açılmış; heykeltraş Ratib Aşir tarafından büyük şairin yüzünün alçı kalıbı alınmıştır. Bu kalıba göre Mehmet Akif'in bir büstü yapılacaktır." * 29 Birincikanun 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nin ikinci sayfasındaki haber. 16

İSTİKLAL MARŞI (ORJİNAL) MECLİS TUTANAKLARI (12 MART 1337) 17

"Bu İstiklal marşları tarafı alinizden tetkik edildikten sonra intihabınız hangi şiir üzerinde temerküz ederse ikinci bir muamele daha yapılacaktır." Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, bir hilâl uğruna yâ Rab, ne güneşler batıyor. M.Akif ERSOY 18

19

20

21

22

Milletin ruhuna tercüman olan işbu İstiklal Marşı nın ayakta okunmasını teklif ediyorum REFİK B. (Konya) 23

SON RÖPORTAJ Milli Edebiyatın En Kuvvetli Yazıcısı : M.AKİF Türk edebiyatına son devrin çok güzel şiirlerini hediye eden büyük şair Mehmet Akif vatandan on bir senelik bir ayrılıktan sonra tekrar aramıza kavuştu. Fakat İstiklal marşının milli his, milli heyecan ve milli şiir yaratan bu büyük şairi Akif yurda hasta döndü. Şimdi hastanede tedavi altındadır. Yedigün muharriri Akifle konuştu. Onun yurttan ayrı yaşadığı günlerdeki hatıralarını, intibalarını topladı. Günün birinde sessiz sedasız - Ya kavuşmanın sevinci? Yola revan olarak, vatan ufuklarını Başucundaki -Onu sorma oğlum...onu ben aşan şair Mehmet Akif tam on bir sandalyeye oturdum. Ak kendi kendime bile soramıyıl süren bu uzun seferin sonunda, kılların çerçevelediği bu yorum... Ancak ne yazık ki işte, bembeyaz bir hastane odasın, sapsarı yüze, bu vapurdan çıkar çıkmaz yabembeyaz bir yatağında solgun, gevşemiş, sarkmış tağa düştüm, hiç bir şey gömecalsiz ve bitap yatıyor. çizgilere, bu yorgun ve remedim. dalgın gözlere bakıyorum: Ve kendi kendine söylüyor: Başucundaki sandalyeye otur- Zaman denen şeyin -Cennet gibi yurdumdayım dum. Ak kılların çerçevelediği bu kudretini, hayat denen ya... Çok şükür. sapsarı yüze, bu gevşemiş, sark- efsanenin sırrını bilmek Hastalığı akla geliyor: mış çizgilere, bu yorgun ve dalgın istiyorum -Karaciğerim, dalağım şişmiş gözlere bakıyorum: Zaman denen geldik, yattık burada.müşaşeyin kudretini, hayat denen efsa- hade altına aldılar, bakalım nenin sırrını bilmek istiyorum, -Mısır'dan üç gecede geldim... ne olacak? sonra, yavaşça soruyorum : Bu üç gece, otuz asır kadar uzun Eski hatıralarını deşiyorum. sürdü...orada on bir yıl kaldım... Milli mücadelenin ilk günle- - Özledin mi bizi üstad? Fakat bir an oldu ki, on bir gün rinde Ankara istasyonunda Dudaklarını hiç kıpırdatmasaydı, daha kalsaydım, çıldırırdım... karşılaşışımızı hatırlıyorum. hiç ses çıkarmasaydı bile, bu zehir -Evet - diyor- İstanbuldan, gibi gülümsemesile her şeyi söyle- -Hasret... mücahede aleyhine fetva çık miş olurdu: Kupkuru dudaklarında kendi tığı gün ayrılmıştım. Üsküdar gibi solgun bir ses sızıyor: dan araba ile şimdi ismini - Özlemek mi oğlum... Özlemek mi? hatırlamadığım bir köye gittik Bu acının büyüklüğünü bir daha -...Çok acı... orada 'Cuma' yı tuttuk. O zakendi içinde görmek ister gibi gözleri- man Adapazarında karışıkni yumdu, sonra kesik kesik konuştu; lıklar vardı, kenarından geçtik 24

kah öküz arabalarile, kah bey- Ve bir lahza bırakıyor kendini nezaketini gösteriyor: girlerle Lefkeye geldik, ve tren- bu eşsiz sevincin koynuna... le Ankaraya ulaştık...ankara Dalıyor. -Mısırda nasıl vakit geçirdi- Yarabbi ne heyecanşı, hele- Ve, sesinin ta içten dudaklarına niz? canlı günler geçirmiştik... Ya dökülüşünü seziyorum: Sakarya günleri... Fakat bir -Kahirenin yirmi beş kilogün bile ümidimizi kaybetme- -Allahım ne muazzam zaferdi o! metre cenubunda Helvan vardik, asla yese düşmedik. Zaten Ortalık hercü merç oldu...beş al- dır.sakin, asude bir köşedir. başka türlü çalışabilir miydi? tı saat içinde bir başka dünya Orada oturdum.zaten, tab'an Ne topumuz vardı, ne tüfeğimiz doğdu... münzevi bir adamım.gürültü- Fakat imanımız büyüktü.' yü sevmem.istanbulda iken Yorgun, susuyor... Tekrar gözlerini yumuyor: de böyle idim.mısırda da -İstiklal marşını nasıl Darülfünün işi çıkınciya kadar yazdınız? Helvan'da yaşadım.son za- Yavaşça yatağından doğru- manlarda Kahireye indim. luyor, yastıklara yaslanıyor, sesi birden canlanıyor; -Sevdiniz mi Mısırı? -Doğacaktır,sana va dettiği -Var, güzel tarafları var... günler hakkın!... bilhassa kışın...hoş yazın da, Bu ümitle, imanla yazılır. O sıcak iklimlerde bulunduğum zaman düşünün...imanım için muztarip olmadım.orada olmasaydı yazabilir miydim. sıcak da sürekli değildir, evler Zaten ben, başka türlü onagöre yapılmıştır. En sıcak düşünüp, başka türlü günlerde odaların harareti yazanlardan değilim. Bu "Kim bilir belki yarın, belki yirmi sekiz, otuzdan fazlaya elimden gelmez.içimde ne yarından da yakın..." çıkmaz...fakat bir yaz günü varsa, bütün duygularım yazıla- İstanbul...Bu doğup büyüdürımdadır..şu var ki, İstiklal marşı- ğüm, bütün dostlarımın yaşanın şiir olmak üzere bir kıymeti -Ve biz mest olduk!... dıkları İstanbul, hele Boğaz yoktur. Ancak tarihi bir değeri gözlerimin önüne gelince... vardır. -O zaman bir şey yazmadınız mı? -Mısırda neler yazdınız? Ve, gözleri, yemyeşil Şişli sırtlarında, dilinde bir dua gibi ayni -Artık benim ne düşünecek, - Geçmişten adam hisse nağme titriyor. ne duyacak, ne yazacak hatta kaparmış... Ne masal şey! "Kim bilir belki yarın, belki ya- ne yaşıyacak takatim kalmıştı Beş bin senelik kıssa yarından da yakın..." Bizim dilimiz tutulmuştu.ordu rım hisse mi verdi? bizzat yazıyordu. "Tarih"i "tekerrür" diye -Ya büyük zafer üstadım...o tarif ediyorlar; anda ne duydunuz? Üstadı ziyarete gelenler, gö- Hiç ibret alınaydı, teker- Kalbi durmuş gibi sarsılıyor, rüşmemize ikide birde fasıla ve- rür mü ederdi? sonra bir anda yeniden canlan- riyorlardı.hastabakıcı hemşiremış gibi, nereden geldiği bilinmez nin getirdiği yemek tepsisini o- Ve üstadın Helvanda yazbir ışıkla gözlerinin içi gülerek; dayı bir parka boşaltıyor.şimdi, dığı "Firaunla yüz yüze" sino ağır ağır çorbasını içerken bir den şu son parçayı alıyorum: -Ah... Diyor: yandan da benimle konuşmak 25

Bileydim, ey koca Mısrın ilahi uryanı! -Eskidenberi yemekle başım hoş değildir...sigara Mezara, heykele ait bütün bu velvelerler da içmem...şimdi doktorlar zorla ye, deyip duru- Bekan için mi hakikat? Meramın oysa, heder: yorlar...zorla ne olur ki, yemek yenebilsin? Evet, bütün beşerin hakkıdır beka emeli Fakat bu hakkı ne taştan, ne leşten istemeli! Tekrar yatağına geçince, ben de vedaa hazırlanıyorum. Ve ayak üstünde soruyorum: -Kolay mı yazarsınız? Dudaklarına götürdüğü bardağı yana çeke- -Neler yazacaksınız? rek: -Biraz kendime gelirsem, yazacak şeylerim -Hayır...Diyor. hazırım... Elile birkaç defa başına vuruyor: Ve suyunu içtikten sonra, devam ediyor: -Var kafamda hazırlanmış mevzularım -Çok uğraşırım...epi çalışırım... Mevzuu uzun boylu kafamda işlerim... nihayet kağıt üzerine -Ya en son yazınız? naklederken de hayli yorulurum. -Mısırda geçen sene bir resmimi çekmişlerdi. Güneşli bir hava idi gölgem de upuzun, kumlarda -Zevklerinizi sorabilir miyim üstadım? duruyordu.bu resmin altına şöyle yazmıştım: Hafifçe gülümsüyor. Ve "zevk" diye dünyada bir şey var mı der gibi yüzüme bakıyor: Hepsi göçmüş, hani yoldaşlarının hiçbiri yok -Zevk mi?.. Benim zevklerim mi? Eğer sevdiği Sen mi kaldın yalnız, kafileden böyle uzak eserleri okumak, hoşlandığı mevzuları yazmak Postu sermekse meramın yola, serdirmezler için uğraşmak, nihayet düşünmek, yapayalnız Hadi, gölgenle beraber silinip gitmene bak bir köşeye çekilerek, sessiz sedasız düşünmek bir zevkse...eh benimde zevklerim var demektir. Ve kupkuru kaim dudaklar birbirine yapışıyor... Çorbasından başka bir şeye el sürmiyen şaire hastabakıcı hemşire, yalvaran bir sesle öteki yemekleri gösteriyor; -Siz yorulmayın... ben vereyim... -Yiyemeyeceğim.. -Bir parça sütlaç.. -Mümkün değil...rica ederim ısrar etmeyin... Ve bana dönüyor. * BU RÖPORTAJ YEDİGÜN DERGİSİ'NİN 1 TEMMUZ 1936 TARİHLİ 173 NUMARALI SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR.RÖPORTAJ KANDEMİR TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR.RÖPORTAJ AKTARILIRKEN YEDİGÜN DERGİSİNDEKİ İMLAYA BAĞLI KALINMIŞTIR. 26

DÜZENLENEN YARIŞMALAR M.AKİF ERSOY'UN YAZDIĞI "ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE" ŞİİRİNİ OKUMA YARIŞMASI Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen yarışmanın finalinde ilçemizi temsilen katılan Esenevler Anadolu Lisesi öğrencisi Ali DURAN yarışmada birinci olarak büyük bir başarıya imza attı. İlçemizde düzenlenen ön elemeden bir kare 27

İLKOKULLAR ARASI DÜZENLENEN "İSTİKLAL MARŞI" OKUMA YARIŞMASI İlçemizde bulunan 37 ilkokul öğrencisinin katılımı ile gerçekleşen yarışmamızın yarı finalinin sonucunda 8 öğrencimiz finale kalmaya hak kazandı.05.03.2015 tarihinde Muammer Şahin Ortaokulu'nda düzenlediğimiz finale İlçe Milli Eğitim Şube Müdürlerimiz Sayın Cemil ALKIŞ, Serkan KANTEMİR ve Mehmet RÜŞEN, okul müdürleri, veliler ve öğrenciler katıldı. Duygusal anların yaşandığı yarışmada öğrencilerimiz "İstiklal Marşı" nın anlamını bir kez daha bizlere gösterdiler. Yapılan puanlama sonucunda ; DERECE OKUL ADI ÖĞRENCİ ADI 1. Cumhuriyet İlkokulu Elif ÇAMDAL 2. Nazife Hatun İlkokulu Aysel GÖKGÖZ 3. Aydınlıkevler İlkokulu Ela SELİMOĞLU Yarışmayı 1. olarak tamamlayan Cumhuriyet İlkokulu öğrencisi Elif ÇAMDAL Yarışmayı 2. olarak tamamlayan Nazife Hatun İlkokulu öğrencisi Aysel GÖKGÖZ Yarışmayı 3. olarak tamamlayan Aydınlıkevler İlkokulu öğrencisi Ela SELİMOĞLU 28

O nasıl ki karşılıksız verdi İstiklal Marşı nı bu vatana, biz de hep bir ağızdan söyleyelim bu marşı coşkuyla Hasret AKSOY 4/A Altındağ Yıldırım Beyazıt İlkokulu Mehmet Akif Ersoy'u Anma Haftası kapsamında düzenlenen ilkokullar arası slogan yarışması Birincisi Destanımızı dillendirmeye gerek bir yürek, Akif ti vatan aşkının ateşini körükleyecek Elif ÖZMEN 6/B Hacı Bayram İmam Hatip Ortaokulu Mehmet Akif Ersoy'u Anma Haftası kapsamında düzenlenen ortaokullar arası slogan yarışması Birincisi Yakışmaz Mehmet Akif lere ölüm. Gök kubbede hep aynı ses Ya İstiklal ya ölüm Gökçe SARAÇ 10/B(AND) Yıldırım Beyazıt Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Mehmet Akif Ersoy'u Anma Haftası kapsamında düzenlenen liseler arası slogan yarışması Birincisi 29

Okan KAYRETLİ / 7-B Çağdaş Özel Eğitim Okulu ve İş Eğitim Merkezi Ortaokullar Arası "Bağımsızlık Destanının Şairi Mehmet Akif Ersoy" Konulu Portre Resim Yarışması Birincisi 30

BİR DİRİLİŞ DESTANI Bağımsızlığın yaşattığı onur, binlerce kalple buluşunca tek yürek olur millet. Binlerce beden, tek bir kalp olur da atar ya hani! Öyle bir günde okundu İstiklâl Marşı. Koca yürekli bir şair, o şairin kalemini kağıdıyla buluşturan kelimeler ve bir o kadar da vatan aşkı. Damarlara azim, cesaret ve güven aşılayan bir marş ve o marş ile hiç dinmeyen duygulara mimar olan aziz şair Mehmet Akif Ersoy. Türk milletinde cesaretin ve tahammülün imzalarını atıyor Korkma sözü ile. Öyle bir gün ki bağımsızlığın kaderi, milletin kaderiyle bütünleşiyor. Anaların Hadi yavrum, cepheye diyerek yaşlı gözlerle gönderdiği ve o yürek burkan sahneleriyle milletin geleceğinin yazıldığı günler. Bayrak şereftir, bayrak güneştir en tepede parlayan. Bayrak namustur bu ecdadın evlatlarına. O bayrağı göklerde dalgalandırmak için binlerce kan döküldü topraklara. Bir bayrağın gülmesi için dökülen kanların helal olduğu bağımsızlığa aşık bir Türk toplumunun ilk temellerinin atıldığını yazdı o aziz şair her hecesinde. Özgürlük aşkıyla yanan ve o özgürlüğün ufacık bir kısmını bile yitirmek istemeyen bir millet. İstila içinde olan bir vatanın kurtuluş hikayesi yazılırken Türk milleti her türlü zorluğa göğüs germiştir. Öyle ki damarlarından oluk oluk akan değildir bu defa. Kararlılığın, dünyalara değişilmeyen bir vatanın, her karış toprağının verdiği güçtür. Düşman çelik zırhla korurken kendini Mehmetçik iman dolu göğsüyle galip gelmiştir ehemmiyetli bir savaştan. Akın akın gelen düşman duramazken bir gücün karşısında, bu vatanın kutsallığı bir toprak parçasından ibaret değildir asla. Toprak şehit kanıyla sulandıkça daha bir ana olmuştur evlatlarını kucaklayan. Bir kaderin yazılış hikayesini bu kadar derin anlatan bir şiir, bu denli içten hisseden bir şair, ne güzel bir şairdir. Onun içindeki manevi duygular kendini maddiyatla takas etmedi. Bir gaz lambası aydınlığında yazdığı kelimeler, koca bir güneş gibi doğdu tepemizden. Küçük bir kıvılcım alev aldı, sardı dört bir yanını yurdumun. İçimizi kasıp kavuran diriliş destanımız, gecelerini gündüzüne katan ; ama bir o kadar da kısa sürede inşasını tamamlayan bir şairin asra hediyesidir. Zafer günü yakın. dedi. Vatan dedi, bayrak dedi. Türk milletinin ona sahip çıkmasını istedi. Oysa başka kim görebilirdi bu kaçınılmaz gerçeği. Dili, kalemi, yüreği sağlam bir şair. Onun milyonlara hitap eden marşı. Bize bıraktığı bu anlamlı hediyenin etkisindeyiz hep. Bir milletin duygularını harmanlayıp dizelere döken, her sözüyle insanların en ulaşılmaz duygularına dokunan insan. Gücün simgesi, güçsüzlüğün yıkıcısı olan şiir. Bir şiirden fazlası hatta! Ulusa sesleniş, duygulara dokunuş, yıldız gibi en tepede parlayış, bayrağa hayat veriş. 31

Mehmet Akif savaşın hep uzağında olmayı istedi. Sonundaki karmaşanın ürkütücülüğüydü belki onu gerisin geri iten. Gariptir ki her zerresini yaşamışçasına anlatır ve o anları kalemiyle yaşatır bizlere. Benim kelimesini İstiklâl Marşı üzerinde hiçbir zaman kullanmamış ve o milletimindir. sözüyle derinlerde bırakmıştır adını. Bize armağan etmiş olduğu bu şiirin, bu kutsal marşın, her okunuşunda bize aşıladığı bağımsızlığa sevdalıyız gönülden. Koca bir milletin nikahı bayrağadır kalben. Vatan aşkı öyle bir dolanıyor ki damarlarımızda İstiklâl Marşı her düştüğünde yüreğimize şiddeti hiç dinmeyen bir gururun denizinde buluyoruz kendimizi yıllardır. Her karış toprağı bir destan olan vatanım, Mehmetçiğin kanıyla sulanmış olarak hediye edildi milletime. Esaret zincirlerine mahkum edilen vatanım bir kez daha şahlandı. Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk a tapan milletimin İstiklal diyerek son noktayı koydu. Yeniden dirilişin hikayesi usta şair Mehmet Akif in dizelerinde en anlamlı şekilde can buldu. Hiç batmayacak olan bir güneş doğdu karanlığımıza. Aydınlık oldu, vazgeçilmeyiş oldu adı. Toprak adeta hayat buldu dirilişin izlerinde. Allah, Allah diyerek cepheye koşan Mehmetçiklerin ve aziz şair Mehmet Akif Ersoy un ruhu şâd olsun. Yüce Allah, Türk milletine bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın. Burcu EKİNCİ İnönü Anadolu Lisesi "12 Mart İstiklal Marşı'nın Kabulu" Konusunda Düzenlenen Ankara Geneli Kompozisyon Yarışması İl BİRİNCİSİ 32

Liseler Arası "İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy" Konulu Afiş Yarışması 3. Seda CİHAN Zübeyde Hanım Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 33

Liseler Arası "İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy" Konulu Afiş Yarışması 2. Tuğçenur ÇALIŞKAN Atatürk Mesleki ve Teknik 34 Anadolu Lisesi