EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mayıs 2014, No: 91
i Bu sayıda; 2014 Nisan ayı Enflasyon Verileri değerlendirilmiştir. i
1 2014 ün ilk dört ayında enflasyonda rekor artış... Nisan da tüketici enflasyonu piyasa beklentilerini (% 0,9) oldukça aşarak % 1,34 oldu. Böylece, 2014 ün ilk dört ayında enflasyon, tüm yıl için enflasyon hedefi olan % 5,3 e yaklaştı. Yılın ilk dört ayında kaydedilen % 5 enflasyon, mevcut fiyat serilerinde, bir rekor. 12 aylık enflasyon ise Nisan da % 9,4 le son iki yılın en yüksek seviyesine çıktı. Nisan da yurtiçi üretici fiyatları aylık bazda sınırlı bir artış (% 0,09) gösterse de; 12 aylık üretici enflasyonu % 13 ile son 28 ayın en yüksek seviyesine çıktı. 15.00 Enflasyon (12 Aylık, %) 13.00 11.00 9.00 7.00 5.00 3.00 1.00 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 10 11 11 12 12 1 2 3 4 2013 2014 ÜFE 1.88 1.84 2.30 1.70 2.17 5.23 6.61 6.38 6.23 6.77 5.67 6.97 10.72 12.40 12.31 12.98 TÜFE 7.31 7.03 7.29 6.13 6.51 8.30 8.88 8.17 7.88 7.71 7.32 7.40 7.75 7.89 8.39 9.38 Kaynak: TÜİK Son iki ayda TL nin kur sepeti karşısında yeniden değer kazanmasıyla döviz kurunun üretici enflasyonu üzerindeki etkisinin zayıfladığı görülüyor. Kaynak: TÜİK
2 Nisan daki % 1,34 lük enflasyonun % 64 ü giyim ve ayakkabı grubundan gelirken; bunu % 24 ile gıda ve alkolsüz içecekler grubu takip ediyor. Mal ve hizmet gruplarının tüketici enflasyonuna yaptığı katkılara bakıldığında; tüm alt gruplara yayılmış bir fiyat artışının olmadığı anlaşılıyor. Dolayısıyla kurdan tüketici enflasyonuna geçişin belirli mal gruplarıyla sınırlı kaldığı ve henüz yaygınlaşmadığı görülüyor. Özellikle seçimler nedeniyle ötelenen enerji zamları kurdan enflasyona geçişi geciktiriyor. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasına ötelenen enerji zamlarının yapılmasıyla gerek üretici fiyatlarında, gerekse tüketici fiyatlarında kayda değer artışlar sürebilir. Çekirdek enflasyon göstergelerindeki gelişmeler de dikkat çekici. Merkez Bankası nın para politikasını belirlerken, dolayısıyla faiz kararlarını alırken, dikkate aldığı H ve I çekirdek fiyat endeksleri 1 Nisan da sırasıyla % 1,92 ve % 2,12 arttı. Bu H çekirdek enflasyonunda son 70 ayın; I çekirdek enflasyonunda ise son 54 ayın en yüksek artışı. 12 aylık olarak bakıldığında da H çekirdek endeksinde % 10,05 ile son 66 ayın en yüksek artışı gerçekleşirken; I çekirdek endeksinde % 9,74 ile son 85 ayın en yüksek artışı gerçekleşti. 11.00 10.00 9.00 8.00 7.00 6.00 5.00 12 Aylık Çekirdek Enflasyon Göstergeleri (%) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 1 2 3 4 2013 2014 H Enflasyonu I I Enflasyonu Kaynak: TÜİK 1 H Çekirdek Enflasyonu: TÜFE den İşlenmemiş Gıda, Enerji, Alkollü İçkiler, Tütün ürünleri ve altının dışlanması ile bulunan endeksteki artış; I Çekirdek Enflasyonu: TÜFE den Enerji, Gıda ve Alkolsüz içecekler, Alkollü içkiler ile Tütün ürünlerinin ve Altının dışlandığı endeksteki artış.
3 Enflasyon baskısı yaratabilecek diğer bir gelişme ise hava koşulları. Son yağışlara rağmen Türkiye de yaşanan kuraklık ve yine pek çok bölgede dolu afeti nedeniyle bu sene meyve ve işlenmemiş gıda ürünlerinin fiyatlarına ilave baskı gelebilir. Nitekim Nisan da Yurtiçi üretici fiyatları endeksinin alt gruplarındaki fiyat gelişmelerine bakıldığında, en yüksek fiyat artışının meyve ve sebzeler, işlenmiş ve korunmuş gıda grubunda gerçekleştiği görülüyor. Bu grubun üretici fiyatları % 17,2 arttı. Bu, meyve sebze fiyatlarında son 110 ayda kaydedilen (2005 Şubat ayından bu yana) en yüksek artış. Dolayısıyla hava koşulları nedeniyle önümüzdeki aylarda da tüketicilerin yüksek gıda enflasyonu ile karşılaşmaya devam edebileceği görülüyor. Enflasyonun ilerleyen aylardaki seyrini olumsuz etkileyecek bir diğer gelişme ise enflasyon beklentilerindeki bozulma. TCMB yılsonu enflasyon tahminini % 6,6 dan % 7,6 ya henüz yükseltmişken; Nisan da beklentilerin üzerinde gelen enflasyon piyasada şaşkınlık yarattı. Piyasa analistleri 2014 enflasyon tahminlerini % 8 in üzerine çekmiş durumda. TCMB nin beklenti anketinde de yılsonu enflasyon tahmini % 8 in üzerinde. Nisan verisinden sonra bu beklentilerin daha da bozulması kaçınılmaz. TCMB Beklen Anke nde 2014 Yılsonu TÜFE Enflasyon Beklen si (%) 8.2 8.0 7.8 7.6 7.4 7.2 7.0 8.1 7.9 8.0 7.4 Ocak Şubat Mart Nisan Kaynak: TCMB Enflasyonun görünümü bozulurken, Hükümetten bizim için kur ve faizin değeri enflasyondan daha önemli, faiz enflasyonun bir sonucu değil, sebebidir gibi iktisat teorisi çerçevesinde izahı zor olan sözler daha sık duyulmaya başladı. Her şeyden önce dar gelirli vatandaş için enflasyonun ne kadar önemli olduğunu bu ekonomi yönetimi anlayamamış görünüyor. Siyasi sorumlular, geliri enflasyon
4 kadar art(a)mayan vatandaşlarımızın satın alma gücünün, yüksek enflasyonda güneş görmüş kar gibi eridiğinin, ceplerde yangın çıkardığının farkında değil. Nitekim bu yılın ilk altı ayı için emekli maaşına % 3,3 zam yapılmasına karşın yılın ilk dört ayında enflasyonun % 5 olması emekli aylıklarının satın alma gücünü Aralık ayına göre durumunu kötüleştirdi. Yine net asgari ücrete bu yılın ilk altı ayı için verilen % 5,3 lük zam ilk dört ayda erimiş durumda. Ancak bu sene enflasyondan en çok etkilenecek kesim memurlar olacak. Kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarını düzenleyen 2014-15 yıllarına ait toplu sözleşme yetkili sendika Memur-Sen ile Hükümet arasında geçtiğimiz yılın Ağustos ayında imzalandı. Söz konusu sözleşme ile memurlara 2014 ün tamamı için seyyanen brüt 175 TL (net 125-130 TL civarında) zam verilirken; enflasyon farkı da sözleşmede ön görülmedi. Dolayısıyla memur maaşı enflasyon karşısında korumasız kaldı. Memura verilen bu zam ile 2013 sonunda 2036 TL olan ortalama memur maaşı 2014 için 2167 TL ye çıktı. Yani ortalama memur maaşına % 6,4 zam yapıldı. TCMB nin yıl sonu enflasyon tahmininin % 7,6, piyasanın enflasyon beklentisinin % 8-8,5 olduğu 2014 de memur maaşının reel olarak erimesi kaçınılmaz. Bu tablo karşısında Memur-Sen in yaklaşık 3 milyon memura dönüp böyle bir sözleşmeye nasıl imza attığını açıklaması gerekiyor. Hükümet de mutlak surette gerekli düzenlemeleri yaparak memura enflasyon farkını vermeli. Yüksek enflasyon sadece sabit gelirli vatandaşlarımızı ezmekle kalmıyor aynı zamanda Türkiye nin rekabet gücüne de zarar veriyor. Türkiye nin rekabet gücünü korumak adına cari dolar kurunun 2,10 TL nin altına düşmemesi gerektiğini söyleyen siyasi sorumlular; rekabet gücü açısından asıl önemli olanın yurtiçi ve yurtdışı enflasyon farkından arınmış yani reel döviz kuru olduğunun farkında değil. Küresel piyasalarda rakibimiz olan ülkelerin enflasyonunu aşan her enflasyon rakamı, cari kur 2,10 seviyesinde kalsa dahi, bu ülkelerde üretilen ürünlerin fiyatlarının, Türk ürünleri karşısında ucuzlaması demek. Yani rakiplerimizin enflasyonu üzerinde gelen her enflasyon rakamı, TL nin değer kaybıyla telafi edilmedikçe, yani TL reel olarak değerlendikçe ithalatı özendirilecek, buna karşın ihracat cezalandırılacaktır.
5 Bu çerçevede IMF nin Merkez, Doğu ve Güneydoğu Avrupa Ekonomileri için yayımladığı son bölgesel gelişmeler raporu, Türkiye nin de içinde bulunduğu bu bölgede, bize benzeyen 22 ekonomi içinde, Belarus tan sonra en yüksek enflasyona sahip ülkenin Türkiye olduğunu gösteriyor. Kaynak: IMF Son dönemde yavaşlayan büyüme sürecinden çıkabilmek için, TL nin reel değerinde yaşanan düzeltmenin belirli bir süre korunarak, üretimimizin ve ihracatımızın ithalata bağımlılığını hafifletecek reformlar ve verimlilik artışları için manevra alanı yaratılması gerekiyor. Dolayısıyla enflasyonla mücadele aynı zamanda rekabet gücümüz açısından da önemli. Diğer taraftan enflasyon parasal bir olgu olsa da enflasyonla mücadelenin sorumluluğunun yalnızca merkez bankalarına ciro edilemeyeceği açık. Enflasyonla mücadele topyekûn ele alınması gereken, disiplin ve eşgüdüm gerektiren bir süreçtir. Bu süreç, maliye politikası, sanayi politikası, dış ticaret politikası, işgücüistihdam politikası gibi pek çok alanı yakından ilgilendirir. Örneğin hizmet sektörü başta olmak üzere ekonominin alt sektörlerindeki fiyat katılıklarıyla merkez bankaları tek başına mücadele edemez. Bunun için başka düzenleyici-denetleyici kurumların devreye girmesi gerekir. Türkiye de Rekabet Kurumu ve diğer sektörel düzenleyici-denetleyici kurumlar bunun için vardır. Yine kamu kesimi ihalelerde şeffaflığı ve rekabetçi bir ortamı sağlayacak mevzuata sahip değilse, kamu ihalelerinde fiyatlar siyasi müdahalelerle daha yukarıda oluşuyorsa para politikasının buna yapabileceği bir şey yoktur.
6 Yine bir ülkede özel sektörün borcuna kamu kesimi örtülü garantiler veriyorsa ve özel kesime ait bu borçlar ödenemediğinde kamunun sırtına yüklenecekse para politikasının enflasyona karşı duruşu tek başına bir anlam ifade etmez. Sonuçta kamunun sırtına kalacak borçlar sadece maliye politikasını değil, para ve döviz kuru politikasını da etkiler. Dolayısıyla ekonomide kural ve kurumlar, istikrarlı bir makroekonomik çerçeve ve rekabet gücü olan bir ekonomi için zaruridir. Nitekim 2001 kriziyle, buna sahip olmamanın yarattığı acılar Türkiye de tadılmış ve krizin ardından Türkiye de kurallı bir ekonominin alt yapısı büyük ölçüde oluşturulmuştur. Yine bu çerçevede piyasa mekanizması içinde etkinlik ve verimliliği artıracak pek çok kurum ve kuruluş da bu dönemde tesis edilmiştir. Ancak özellikle 2007 den sonra AKP iktidarı ekonomide kurallılık adına atılmış ne kadar adım varsa hepsini ortadan kaldırmaya, kurumsal kapasiteyi yok etmeye başlamıştır. 2001 krizinin ardından yürürlüğe giren Kamu İhale Kanununda 33 kez değişikliğe gidilmiş, ekonomi yönetimindeki düzenleyici ve denetleyici kurumlar siyasetin oyun alanına çekilmiş, yürütme üzerinde TBMM denetimi engellenmiş, yargı kararları dinlenmez hale gelmiş, Merkez Bankasının araç bağımsızlığı yok sayılarak bankanın faiz kararlarına açıkça müdahale edilmiştir. Dolayısıyla ekonomiden sorumlu siyasilerin bizim için enflasyon önemli değildir açıklaması göz ardı edilecek masum bir açıklama değildir. Bu açıklama 2007 den sonra ekonomide işlenen günahlara yenilerinin ekleneceği anlamına gelmektedir. Türkiye ekonomide kalıcı bir istikrarı tesis etmek ve rekabet gücünü tahkim etmek için en başta hukukun üstünlüğü, kurallar ve kurumlar ile sorunu olan ve her geçen gün daha güvenilmez hale gelen bu iktidarı değiştirmek zorundadır.