Sayı Editörü: Sercan Semih AKUTAY. Haber Birimleri Sorumluları: Asya Pasifik/Amerika: Yasin AVCI



Benzer belgeler
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

NATO Zirvesi'nde Gündem Suriye ve Rusya

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

Türkiye ve Avrupa Birliği

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

Araştırma Notu 15/179

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

OCAK-EYLÜL 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

Çarşamba İzmir Basın Gündemi

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

2017 YILI TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T

OCAK-EKİM 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ

Orta Asya daki satranç hamleleri

OCAK-KASIM 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ

ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

GÜMÜŞHANE TİCARET VE SANAYİ ODASI

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

AVİM Yorum No: 2014 / 79 Ekim 2014

Doğu Akdeniz de Enerji Savaşları

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

Amerikan Stratejik Yazımından...

"Türkiye, Gürcistan'a ilham kaynağı olabilir"

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

Türk araçlarının taşıma yaptığı ülkelere göre yoğunlukları gösterilmektedir. Siyah: ilk 15 ülke

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

OCAK-AĞUSTOS 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ

EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

facebook.com/salthukuk twitter.com/salt_hukuk 1 İçindekiler Milletlerarası Hukuk Çift-İ.Ö. 2. Dönem - Part 5 Pratik

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Çepeçevre Karadeniz Devam Eden Sorunlar, Muhtemel Ortakl klar - Güney Kafkasya ve Gürcistan aç s ndan

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

European Gas Conference 2015 Viyana

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

JENS STOLTENBERG İLE SÖYLEŞİ: NATO-RUSYA İLİŞKİLERİ VE BÖLGESEL İSTİKRARSIZLIK

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

MART 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

ABD'den NATO ülkelerine ültimatom: Savunma harcamalarını arttırın

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

GÜNLÜK BÜLTEN 23 Mayıs 2014

AZERBAYCAN MİLLİ GÜVENLİK STRATEJİSİ BELGESİ

TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

NATO'yu nasıl bir gelecek bekliyor?

HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. AB Liderleri Jean-Claude Juncker in AB Komisyonu Başkanı Olması İçin Uzlaştı

Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi

Türkiye-Rusya ilişkilerinin son 16 yılı

ABD'nin Baltık politikası Rus işgaline kapı açıyor

PİYASALARDA FOMC BEKLENTİSİ

İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina nın Ortaklık başvurularını kabul etti.

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

d-italya nın Akdeniz de hakimiyet kurma isteği

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

AĞUSTOS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü

Engin Erkiner: Orta Asya ve Kafkasya daki doğal gazı Avrupa ülkelerine taşıması beklenen Nabucco boru hattı projesiyle ilgili imzalar törenle atıldı.

KASIM AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. Türkiye nin AB ye üyelik müzakereleri çerçevesinde 22 Nolu fasıl müzakereye açıldı.

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Tanrı Zar Atmaz Ya FED?

Devrim Öncesinde Yemen

Eslen: Stratejik İnisiyatif Ayrılıkçılarda

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

Afganistan şimdi Trump'ın savaşı haline geldi

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

TOPLAM 30 TOPLAM 30 TOPLAM 30

TÜRKİYE - GANA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2014 MART İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı

Transkript:

Beynelmilel 1

Yayın Kurulu Doç.Dr. Davut ATEŞ Doç.Dr. Murat ÇEMREK Doç.Dr Metin AKSOY Doç.Dr.Nezir AKYEŞİLMEN Yrd.Doç.Dr Arif Behiç ÖZCAN Yrd.Doç.Dr Erdem ÖZLÜK Öğr.Gör.Dr. Demet Şefika MANGIR Arş. Gör. Cihan DABAN Arş.Gör. Duygu ÖZLÜK Arş.Gör. Engin KILIÇARSLAN Arş.Gör. Fazlı DOĞAN Arş.Gör. Kürşat KAN Arş.Gör. Muhammed Mustafa KULU Arş.Gör. Sercan Semih AKUTAY Arş.Gör. İbrahim KURNAZ Arş.Gör. Kısmet METKİN Arş.Gör. Yusuf ÇINAR Arş.Gör. Yasin AVCI Sahibi: Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü adına Doç.Dr. Metin Aksoy Editör: Nezir AKYEŞİLMEN Sayı Editörü: Sercan Semih AKUTAY Haber Birimleri Sorumluları: Ortadoğu: Sercan Semih AKUTAY Avrupa: Oğuz ÖZDAŞ Güneydoğu Asya: Duygu ÖZLÜK Avrasya: Kısmet METKİN Afrika: Yusuf ÇINAR/Cihan DABAN Asya Pasifik/Amerika: Yasin AVCI Kapak Tasarım: M.Mustafa KULU/ Yusuf ÇINAR/Cihan DABAN Sayfa Tasarımı: Yusuf ÇINAR/Cihan DABAN Yıl: 2 Sayı: 3 Ocak-Mart/2014 / 3 Yayın Türü Online Yerel Süreli Adres Selçuk Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Alaeddin Keykubat Kampüsü Selçuklu-KONYA Web-adresi: www.ui.selcuk.edu.tr. e-mail: beynelmilel.dergisi@gmail.com. Beynelmilel de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Beynelmilel 2

ĠÇĠNDEKĠLER CHAMBERLAIN SĠYASETĠ VE PUTĠN ĠN LEBENSRAUM ARAYIġI: RUSYA NE ĠSTĠYOR?...6 YATIġTIRMA SĠYASETĠ...7 SURĠYE KRĠZĠ.8 RUSYA'NIN YAYILMA ARAYIġI 9 UKRAYNA KRĠZĠ ÜZERĠNDEN RUSYA-BATI SAVAġI MI?...10 SARI ÖKÜZÜ (2008'DE GÜRCĠSTAN'I) VERMEYECEKLERDĠ.11 HĠNTERLANDI KORUMAK...11 KIRIM TARĠHĠ ÜZERĠNE...13 UKRAYNA KRĠZĠ VE ULUSLAR ARASI SĠSTEM.14 UKRAYNA KRĠZĠ VE AVRUPA BĠRLĠĞĠ...16 KIRIM KRĠZĠ.22 ORTADOĞU NUN KANAYAN YARASI SURĠYE KRĠZĠ; NEDENLERĠ VE SONUÇLARI..26 SURĠYE KRĠZĠ ÜZERĠNDEN TÜRK DIġ POLĠTĠKASININ DEĞERLENDĠRĠLMESĠ..31 TÜRKĠYE-SURĠYE ĠLĠġKĠLERĠ VE SURĠYE SORUNU ÜZERĠNE...35 SURĠYELĠ SIĞINMACILAR KONUSUNDA TÜRKĠYE NĠN POLĠTĠKASI 39 Türkiye ye Sığınan Suriyelilerin Hukuki Statüsü...40 Beynelmilel 3

Mülteci Statüsü...40 Geçici Koruma Rejimi...40 ÇÖZÜMSÜZLÜK SARMALINDA SURĠYE KRĠZĠ...46 AFRĠKA HABER ANALĠZ (Ocak-Mart 2014)...51 ORTADOĞU HABER ANALĠZ (Ocak-Mart 2014)...53 GÜNEYDOĞU ASYA HABER ANALĠZ (Ocak-Mart 2014).59 AVRUPA HABER ANALĠZ (Ocak-Mart 2014)..61 AVRASYA HABER ANALĠZ (Ocak-Mart 2014)...65 ASYA-PASĠFĠK HABER ANALĠZ (Ocak-Mart 2014)..71 ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLERE GĠRĠġ TARĠH, TEORĠ, KAVRAM VE KONULAR.76 Beynelmilel 4

EDĠTORYAL Devrik Cumhurbaşkanı Yanukoviç tarafından Ukrayna nın AB ile Ortaklık Antlaşması imzalaması ile ilintili olarak kurulan hazırlık komisyonunun çalışmalarının dondurulduğunun deklare edilmesi, her biri uluslararası gündemi derinden sarsan gelişmeleri beraberinde getirmiştir. Öyle ki; Ukrayna da patlak veren AB yanlısı gösteriler, protestolar akabinde yaşanan yönetim değişikliği ve tüm bu gelişmeler karşısında Rusya nın Kırım kartını kullanması birçok analize göre yeni bir soğuk savaşın başlangıcını teşkil etmektedir. Bu varsayımı öne sürenlere göre de Ukrayna yeni soğuk savaş sürecinin bölünmüşlüğünün tezahürüdür. Bu çerçevede Rusya Federasyonu Başbakan Yardımcısı Dimitriy Rogozin in Kırım ve Sivastopol ün Rusya ile birleşmesini tek kutuplu uluslararası sistemin sonu olarak nitelendirmesi oldukça dikkat çekicidir. Bununla birlikte; her ne kadar Ukrayna krizinin tüm aşamalarında -krizin sistemik etkilerde bulunma kapasitesini arttıracak düzeyde- krize küresel güçlerin iştiraki söz konusu ise de yerel bazı parametrelerin de dikkatle irdelenmesi gerekmektedir. Zira krize küresel güçlerin müdahilliğini teşvik eden unsurlar büyük ölçüde Ukrayna nın bölünmüş sosyoekonomik yapısı ve kimliğinden kaynaklanmaktadır. Bir başka deyişle, Ukrayna yı ya Rusya ya da Avrupa ikilemine sokan şartlar var olduğu sürece Ukrayna krizi mevcut seyrinde devam edecektir. Doç Dr. Metin AKSOY Selçuk Üniversitesi/Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı krize küresel güçlerin müdahilliğini teşvik eden unsurlar büyük ölçüde Ukrayna nın bölünmüş sosyo-ekonomik yapısı ve kimliğinden kaynaklanmaktadır. Bir başka deyişle, Ukrayna yı ya Rusya ya da Avrupa ikilemine sokan şartlar var olduğu sürece Ukrayna krizi mevcut seyrinde devam edecektir.. Özetle; Ukrayna da Kasım 2013 te yerel nitelikli olarak başlayan kriz Rusya nın Kırım ı ilhak etmesiyle uluslararası bir nitelik kazanmış ve ülkedeki iç dinamikler üzerinden yürütülen vekaleten savaş artık gün yüzüne çıkmıştır: Bir yanda ABD-AB diğer yanda ise Rusya ve Çin. Bununla birlikte kriz küresel güçlerin iştiraki oranında sistemik düzeye taşınmış ve sistemik düzeye taşındığı ölçüde de sistem dışına itilmiştir. Bir başka deyişle krizin tarafları tarafından meseleye sıfır toplamlı oyun çerçevesinden bakılması tıpkı Suriye krizinde olduğu gibi- krizin sürüncemede kalmasına sebep olmuştur. Beynelmilel 5

Tüm bu noktalardan hareketle; küresel ilişkilerin takip ve tahlili noktasında okuyucularına yardımcı olma gayesi güden Beynelmilel dergisinin üçüncü sayısı yeni bir soğuk savaşı tetiklediği iddia edilen Ukrayna Krizi ne ayrılmıştır. Meselesinin tüm yönlerinden ele alınmaya çalışıldığı sayımızın hâlihazırda var olan tartışmalara katkı sağlamasını ummaktayız. CHAMBERLAIN SĠYASETĠ VE PUTĠN ĠN LEBENSRAUM ARAYIġI: RUSYA NE ĠSTĠYOR? Batılı devletlerin bugüne kadar uygulamaya koydukları yatıştırma politikası Ukrayna ve Kırım'da yaşanan gelişmelerde Rusya'ya Hitlerin elde ettiği gibi yaşam alanını genişletme imkânı sunmaktadır. Chamberlain'in Hitler'e gösterdiği tolerans bugün itibariyle NATO ve AB tarafından Putin'e gösterilmektedir. Bu nedenle, eğer kısa sürede Rusya'nın yayılma arayışı önlenemezse daha derin krizlerin yaşanması kaçınılmazdır. Bilindiği üzere Neville Chamberlain (1869-1940), iki savaş arası dönemde İngiltere başbakanlığı görevini (1937-1940) yürüten siyasetçidir. Bu dönem; İngiltere'nin hem Milletler Cemiyeti'nin (MC) hem de diğer Avrupa ülkelerinin liderliğini üstlendiği bir dönem olarak da anılmaktadır. Zira aynı dönemde İngiltere'nin uyguladığı veya uygulayacağı dış politika perspektifi hem Avrupa için hem de dünya için ayrı bir önem arz etmiştir. Bununla birlikte Chamberlain'in başbakanlık görevini üstlendiği dönem Almanya'da Hitler iktidarının konsolide olduğu döneme tekabül etmesi hasebiyle ayrı bir öneme sahiptir. Doç. Dr. Metin AKSOY Chamberlain'in Hitler'e gösterdiği tolerans bugün itibariyle NATO ve AB tarafından Putin'e gösterilmektedir. Bu nedenle, eğer kısa sürede Rusya'nın yayılma arayışı önlenemezse daha derin krizlerin yaşanması kaçınılmazdır. Bilindiği üzere Neville Chamberlain (1869-1940), iki savaş arası dönemde İngiltere başbakanlığı görevini (1937-1940) yürüten siyasetçidi. Bu dönem; İngiltere'nin hem Milletler Cemiyeti'nin (MC) hem de diğer Avrupa ülkelerinin liderliğini üstlendiği bir dönem olarak da anılmaktadır. Dolayısıyla Chamberlain iktidarına yönelik tüm beklentiler Hitler ile ilintili olmuştur. Çünkü Hitler'in 'tek devlet tek ulus', 'Alman ordusunun yeniden güçlendirilmesi' ve 'Savaş tazminatların kaldırılması' gibi konuları ısrarla gündeme getirmesi ve adım adım bahsi geçen Beynelmilel 6

konular çerçevesinde somut adımlar atması Fransa ve Polonya gibi Avrupa ülkelerinde büyük tedirginlik yaratmıştır. Özetle yeniden güçlü bir orduya sahip olan Almanya -Birinci Dünya Savaşı öncesinde olduğu gibi- yeni bir tehdit unsuru olarak ortaya çıkmaya başlamıştır. Ancak kendisine yönelik beklentilerin aksine Chamberlain, Hitler'in dünya barışını tehlikeye sokan adımlarını engellemek bir yana; gerek Almanya'yı Sovyetlere karşı kullanmak saikiyle gerekse de Sırbistan'a biraz daha müsamahakâr ve imtiyazlı olunması gerektiğini düşündüğü için Hitler ile olan ilişkilerinde tolere eden taraf olmuştur. Zira Chamberlain'in uygulanma çalıştığı politikanın temel motivasyon kaynağı, onun krizin tarafları arasındaki tolere etme eşiğinin düşük olması hasebiyle daha da tırmandığına yönelik inancıydı ve taraflar bu eşiği yükseltebilirler ise bir kriz Balkan menşeli krizin Birinci Dünya Savaşı'na sebep olması gibipekala savaşa dönüşmeyebilirdi. Bu noktadan hareketle Chamberlain Hitler'in politikalarına karşı daha ılımlı olmaya ve özellikle Hitler'in politikalarının merkezinde yer alan Lebensraum (hayat sahası) politikasına karşı daha 'yatıştırmacı'' tutum sergilemeye dikkat etti. Bir başka deyişle Chamberlain, Hitler'in yayılma arayışlarını diplomatik yollarla kontrol etmenin ve onun Almanların yaşadığı şehirleri almasına bir ölçüde göz yummanın gerekliliğine inanıyordu. YATIġTIRMA SĠYASETĠ Chamberlain'in yatıştırmaya çalıştığı Hitler ise bu politikanın kendisine sağladığı avantajı da arkasına alarak 11 Mart 1938'de Avusturya'yı işgal etti. Bu duruma Batılı ve devletlerin tepkisizliği Hitler'i daha da cesaretlendirdi ve yatıştırma politikası sarmalına dolaşarak krize müdahil olma fırsatını elinden kaçıran Avrupalı devletlerin kabulüyle -29 Eylül 1938 Münih Konferansı neticesinde- Çekoslovakya toprağı olan ve nüfusunun çoğunluğu Alman olan Südetler bölgesi Almanlara verildi. Neticede Chamberlain şunu fark etti: Hitler beklenmedik oranda güçlenmiş, topraklarını genişletmiş ve Avrupa'nın göbeğinde önemli bir güç haline dönüşmüştü. Yatıştırma politikasının Hitler'e sağladığı avantaj onun önünün alınması da engelledi ve Hitler Polonya denetiminde olan Danzing bölgesini talep etti. Nihayetinde sonucunu hepimizin bildiği İkinci Dünya Savaşı patlak verdi. Özetle Chamberlain yatıştırma politikasını uygularken, yatıştırma politikasının yöneltildiği ülkenin kendisine tehdit oluşturacak kadar güçlendiğini fark edemedi ve bu tarihi bir hataya sebebiyet verdi. Beynelmilel 7

Chamberlin yukarıda özetlenen yatıştırma siyasetini izlemek noktasındaki zorunlulukları ve başka bir seçeneğinin olup olmadığı meselesi tartışmaya açılabilecek bir konu iken en azından bahsi geçen tarihi süreçten ders almak gerekmektedir. Zira 1949-1963 arasında Almanya Şansölyesi olan Konrad Adenauer'in dediği gibi 'dış politika tarihten bağımsız sürdürülemez'. Her ne kadar bahsi geçen söz, tek bir ulus için dillendirilmiş olsa da uluslararası toplumun da küresel çapta sonuçlar doğuran meselelerden gereken dersi alması gerekmektedir. Özetle tarihin yanlıca ''mış''ların ve ''miş''lerin irdelendiği bir platform olmadığı göz önüne alınarak geçmişte yaşananların muğlak geleceğin aydınlatılmasında kullanılması gerekmektedir. Tarihten alınan derslerin hatırlanması gerektiği üzerine bu kadar vurgu yapılmasına gelince; Rusya'nın Ukrayna konusundaki tavrı bizlere Chamberlain yatıştırma politikasının sonuçlarını hatırlatmaya başladı. Çünkü Rusya, Sovyetlerin dağılmasından sonra ilk olarak Çeçen sorununu nihayete erdirdi daha sonra da petrol ve doğal gazın getirdiği kazançla ekonomisini belirli seviyeye çıkardı. Balkanlarda Çarlık Rusya'sının Slav ırkını destekleme politikasına döndü, Kafkasya bölgesinde Bağımsız Devletler Topluluğunun (BDT) dağılmasını -'yeni Avrasyacılık' stratejisini temel alarak- varlığına yöneltilebilecek en büyük tehdit olarak belirledi. Zaten Rusya'nın algıladığı bu tehdide yönelik politikalarının Ukrayna özelinde tezahür ettiğini görüyoruz. SURĠYE KRĠZĠ Bu noktada bize yatıştırma politikasını anımsatan ilk gelişme Rusya-Gürcistan kriziydi. 2008'deki Güney Osetya Savaşı'nda Rusyanun sert güce başvurması, (08.08.08 savaşı) Rusya'nın hem belirli kazanımlar elde etmesini sağladı hem de belki de bundan daha da önemlisi kendisine olan güvenini tazeledi. Zira Osetya ve Abhazya bölgesinin bağımsızlığını tanıyan ve bu bölgelerin bir nevi kendisine bağlı hale gelmesini sağlayan Rusya'ya karşı, Chamberlain siyaseti yürüten NATO ve AB üyeleri yatıştırma politikasını yöneltmekten başka bir şey yapamadılar. Dolayısıyla tarih; ahmakların kendisinden ders almaması sebebiyle tekerrür etti: Geçmişte Hitler'in kendisinde bulduğu cesareti Gürcistan krizi vasıtasıyla Putin iliklerine kadar hissetti ve yeni Avrasyacılık politikasının uygulanabilirliğini kanıtladı. Yine Arap Baharı olarak adlandırılan süreçte de kazançlı çıkan ülke Rusya oldu. Öyle ki Rusya, tarihi emelleri arasında yer alan sıcak denizlere inme siyasetinden, Suriye krizine rağmen geri adım atmadı ve Lazkiye Limanı üzerinden elde ettiği ayrıcalıklığı tehlikeye atmadı. Chamberlain'in geçmişte yatıştırma politikasının, Nazi Almanya'sının önünü Beynelmilel 8

alamaması gibi Batı da bugün, kimyasal silah kullanarak savaş suçu işleyen Esad yönetimine Rus desteğini kesmek adına bir girişimde bulunmadı. Nihayetinde Batı'nın Chamberlain siyasetini iyi kullanan Putin bahsi geçen kazanımlarını da arkasına alarak Ukrayna konusunda daha sert tavır takındı. Bir başka deyişle tıpkı Hitler gibi Putin de Rus ordusunun caydırıcılığını ve Batının yatıştırma politikasını Ukrayna sorununda da kullanma yolunu denedi. Çünkü elde ettiği kazanımlar ve tecrübeler batılı devletlerin tepkisizliğini test etmiş durumdaydı. Ne zaman ki kriz Avrupa Birliği'ni (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri'ni rahatsız edecek bir boyut kazandı işte o zaman batılı devletler Putin'i engelleme ve Kırım konusunda kararlı adım atma yoluna girdiler. Ancak yatıştırma politikasının sağladığı tüm avantajları arkasına alan Putin Üsküdar'ı geçti bile Bununla birlikte Batı'nın yatıştırmacı tutumu yine Batı'nın kararlılığını da bize sorgulatmaktadır. RUSYA'NIN YAYILMA ARAYIġI Her minvalde geri adım atan bir Batının varlığı bugüne kadar Rusya'yı daha çok cesaretlendirmiştir. Chamberlain'in yatıştırma politikasıyla bugüne kadar Avrupa'nın Rusya'ya karşı uygulamaya çalıştığı yumuşak güç politikasının pek de bir farkı yoktur. Yumuşak güç eğer istenileni vermiyorsa daha sert adımlar atmayı içerir fakat bu güne kadar Batılı devletler içi boş yumuşak güçten farklı olarak herhangi bir adım atamamıştır. Suriye, konusunda Türkiye'nin dış politika yaklaşımının doğru olduğu Batılı devletler tarafından da tescil edildiği halde, Rusya ve Çin çekincesiyle bir türlü Esad'a karşı adım atılamamış olması Batılı devletlerin yumuşak güç algısının yatıştırma politikasına dönüştüğünü bizlere göstermektedir. Yatıştırma Politikası yumuşak gücün gerisinde bir yaklaşımdır. Yumuşak güç istediğini ekonomik, siyasi ya da fiili müdahale içermeden yaptırma iken, yatıştırma siyaseti istemediği durumlara pasif yöntemlerle barışçıl bir çözüm getirmektir. Batılı devletlerin bugüne kadar uygulamaya koydukları yatıştırma politikası Ukrayna ve Kırım'da yaşanan gelişmelerde Rusya'ya Hitlerin elde ettiği gibi yaşam alanını genişletme imkânı sunmaktadır. Chamberlain'in Hitler'e gösterdiği tolerans bugün itibariyle NATO ve AB tarafından Putin'e gösterilmektedir. Bu nedenle, eğer kısa sürede Rusya'nın yayılma arayışı önlenemezse daha derin krizlerin yaşanması kaçınılmazdır. Beynelmilel 9

UKRAYNA KRĠZĠ ÜZERĠNDEN RUSYA-BATI SAVAġI MI? Doç. Dr. Nezir AKYEġĠLMEN Rusya gelişen ekonomisi, artan siyasi gücü ve yükselen uluslararası prestiji ile tek süper güç olan ABD hegemonyasına ve müttefiki olan Avrupa'ya meydan okuyor. Küresel olmasa bile bölgesinde patron (bölgesel güç) olduğunu, hinterlandını korumak istediğini ve bölgesinde paralel bir otoriteye izin vermeyeceğini dünyaya göstermek istiyor.ukrayna'da meydana gelen barışçıl protestoların şiddete evrilmesi, hükümetin düşmesi ve Kırım olayları, bir iç siyasi kriz olmasının ötesinde bir bölgesel hatta küresel hegemonya savaş sahasına dönüşmüş durumdadır. Bu durum belki yeni bir Soğuk Savaş değil, fakat Rusya ve Batı arasında ciddi bir güç mücadelesi olduğu apaçıktır. Rusya, hinterlandı olarak gördüğü Ukrayna'da söz sahibi olmak istiyor ve bu konuda gerekirse Batı ile her türlü bilek güreşine hazır olduğunu Parlamento'dan asker gönderme tezkeresi çıkararak dünyaya ilan ediyor. Daha ziyade Rusya'nın siyasi ve ekonomik baskısı sonucu, AB ile ortaklık anlaşması imzalamak istemeyen Rusya yanlısı Ukrayna lideri Yanukoviç, yaklaşık üç ay süren protestolar sonucu 2004'te olduğu gibi yine devrildi. 2004 yılında Rusya bu olayı sineye çekti, belki de çekmek zorunda kalmıştı. Zira o günkü Rusya ile bugünkü Rusya arasında çok büyük farklar var. 2004 yılında Rusya'da kişi Rusya'nın siyasi ve ekonomik baskısı sonucu, AB ile ortaklık anlaşması imzalamak istemeyen Rusya yanlısı Ukrayna lideri Yanukoviç, yaklaşık üç ay süren protestolar sonucu 2004'te olduğu gibi yine devrildi. 2004 yılında Rusya bu olayı sineye çekti, belki de çekmek zorunda kalmıştı. Zira o günkü Rusya ile bugünkü Rusya arasında çok büyük farklar var. 2004 yılında Rusya'da kişi başı gelir 3000 dolar iken bugün tam 18.000 dolar (CIA tarafından hazırlanan World Factbook rakamları). 2000 yılında kişibaşı geliri 2000 dolar düzeyine inen Rusya petrol ve doğalgazdan gelen paralarla kısa sürede zenginleşti ve Beynelmilel 10

başı gelir 3000 dolar iken bugün tam 18.000 dolar (CIA tarafından hazırlanan World Factbook rakamları). 2000 yılında kişibaşı geliri 2000 dolar düzeyine inen Rusya petrol ve doğalgazdan gelen paralarla kısa sürede zenginleşti ve 2011 yılında 12.000 dolara yaklaştı. 2009 küresel kriziyle çok ciddi zarar gören Rusya ekonomisi (kişi başı gelir %25 düştü) kısa sürede toparlanmayı başaran nadir ekonomilerden biri oldu. Avrupa ülkeleri krizden perişan olurken, Rusya ekonomisini büyütmeye devam ediyor. Ukrayna'nın ihtiyacı olan mali destek Avrupa'dan değil Rusya'dan geliyor. Doğal olarak parayı veren düdüğü de çalmak istiyor. Tabii ki tek neden ekonomi değil. SARI ÖKÜZÜ (2008'DE GÜRCĠSTAN'I) VERMEYECEKLERDĠ Herkesin en çok merak ettiği soru: Bundan sonra ne olacak? Rusya yanlısı iktidarın devrilmesi ve yönetimin Batı yanlısı güçlere geçmesiyle Rusya Yanukoviç gibi Ukrayna'dan kaçmadı. Aksine ABD'nin tehdidine rağmen Ukrayna'ya girme kararı aldı. Neden? Nedeni 2008'de gizli Bugünkü güçlü ekonomi önemli bir faktör fakat burada Rusya'yı siyaseten güçlendiren faktör 2008 yılında Gürcistan savaşında Batı'nın Rusya'nın müdahalesine ciddi tepki vermemesi, daha da önemlisi savaştan sonra Rusya ile yapılan pazarlıklar sonucu üyelik aşamasına gelmiş olan Gürcistan ve Ukrayna'yı NATO'ya almayacaklarını duyurmalarıdır. Rusya 2008 yılında resmen NATO'dan tapusunu aldığı bölgeleri renkli devrimlerle Batı'ya teslim etmek istemez. Kiev'de, muhalefet yönetimi ele geçirdiyse çoğunluğu etnik olarak Rus olan Kırım üzerinden bölgeye müdahale etmek istiyor. Rusya bu hamle ile birincisi, Ukraynalıları bölünme ile korkutuyor. İkincisi, Batı'ya bölgesinden uzak olması gerektiğini söylüyor ve üçüncüsü son çare olarak gerekirse Kiev'e de gireceğini dünyaya deklare etmiş oluyor. HĠNTERLANDI KORUMAK Ekonomi ve siyasi anlamda Avrupa'dan avantajlı konumda olan Rusya, ABD'yi de dinlemek istemiyor. Zira (Irak'tan zar zor ve Afganistan'dan hala çıkamayan) ABD'nin 2008 yılında Beynelmilel 11

vazgeçtiği bölge için bir maceraya girmeyeceğini tahmin ediyor ki büyük oranda yanılmadığı yakında görülecektir. Özetle Rusya gelişen ekonomisi, artan siyasi gücü ve yükselen uluslararası prestiji ile tek süper güç olan ABD hegemonyasına ve müttefiki olan Avrupa'ya meydan okuyor. Küresel olmasa bile bölgesinde patron (bölgesel güç) olduğunu, hinterlandını korumak istediğini ve bölgesinde paralel bir otoriteye izin vermeyeceğini dünyaya göstermek istiyor. 2008'de bunu başarmıştı, bugün de konumunu pekiştirmek istiyor. Bu yazının konusu değil belki, fakat bunun Türkiye'yi de kapsayan derin bölgesel etkileri de olacaktır. Bu yeni durum (aslında statükonun devamı olacak) bir yeni Soğuk Savaş değil, zira Rusya bir süper güç değil, fakat bunların ileride olmayacağı garantisini kimse veremez. Beynelmilel 12

Kırım Tarihi Üzerine Yrd. Doç. Dr. Arif Behiç ÖZCAN Kırım, siyasi tarih açısından yaklaşık 700 yıllık bir geçmişe sahiptir. Bu coğrafya da, dünyanın herhangi başka bir bölgesindeki coğrafyalar gibi insanlığın ortak tarihinin şekillenmesinde kendisine düşen rolü oynamıştır, oynamaya devam etmektedir. Bu metinde Kırım ın tarih içerisindeki rolünü değerlendirirken kronolojik olarak olayları art arda sıralamayacağız. Bunun yerine, bu rolü belirleyen ve / veya dönüştüren bazı olgu ve olaylardan bahsetmekle yetineceğiz. Kırım, başta Altın Ordulular ve Cenevizliler, sonrasında ise Osmanlılar, Çarlık Rusyası, SSCB, Avrupa Birliği ve ABD gibi büyük güçlerce her zaman önemli bir stratejik bölge olarak değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme tarzlarına uygun olarak bölge neredeyse bilinen bütün tarihsel mücadelelerde kilit bir bölge olarak var olmuştur. Ancak bu güçlerin bölgeye nasıl baktıkları, Kırım ı hangi açılardan değerli buldukları meselesi incelendiğinde aslında hepsi için farklı bir boyutun öne çıktığını görmek mümkündür. Mesela Altın Ordu devleti için bir anavatan olarak değerlendirilen Kırım, Cenevizliler için bir ticaret limanı, Osmanlılar için cihanşümul tefekkürün hem fikir kaynağı hem de bu fikirlerin icra sahalarından biri, Çarlık Rusyası için sıcak denizlerin kontrolü için vazgeçilmez bir üs, 20. ve 21. yüzyıl aktörleri için ise daha çok enerji hatlarının bir bağlantı noktası olarak değerlendirilmiştir. Kırım, başta Altın Ordulular ve Cenevizliler, sonrasında ise Osmanlılar, Çarlık Rusyası, SSCB, Avrupa Birliği ve ABD gibi büyük güçlerce her zaman önemli bir stratejik bölge olarak değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme tarzlarına uygun olarak bölge neredeyse bilinen bütün tarihsel mücadelelerde kilit bir bölge olarak var olmuştur. Ancak bu güçlerin bölgeye nasıl baktıkları, Kırım ı hangi açılardan değerli buldukları meselesi incelendiğinde aslında hepsi için farklı bir boyutun öne çıktığını görmek mümkündür Beynelmilel 13

Kırım, bu hassas önemi nedeniyle dünya politikasının her zaman gündeminde olmuş bir coğrafyadır. Gerçekten de bulunduğu coğrafi konum itibariyle yukarıda sıralanan özellikleri haiz olduğunu açıkça görmek mümkündür. Durum böyle olunca, bütün bu mücadeleler açısından bölge insanının da kaderi ona göre şekillenmiş ve Kırım, ilginç bir şekilde kendi isminin de çağrıştırdığı gibi, bölge insanlarının çoğu zaman kırıma uğradığı bir coğrafya olarak var olagelmiştir. Altın Ordu Devleti nin barış içinde yaşadığı dönemlerle Osmanlı hâkimiyetinin var olduğu dönemler ve Bolşevik Devrim in hemen sonrasındaki kısa bir sürelik barış dönemi dışında savaşlar, sürgünler ve asimilasyon politikaları da dâhil olmak üzere bu insanlar, şiddetin bütün boyutlarına tarih boyunca muhatap olagelmişlerdir. Bu olayların en çok dikkat çekenlerini şöyle özetlemek mümkündür. Altın Ordu Devleti ne yönelik Moğol saldırıları, Korkunç İvan, I. Petro ve II. Katerina dönemlerindeki Rus işgalleri ve Stalin in sürgün politikaları. Kırım ın Buna ek olarak ne yazık ki II. Viyana Kuşatması gibi çok tartışmalı bir başarısızlığının faturası bile bazı tarihçilerce Kırımlılara çıkartılacaktır. Kırım Balkanlar coğrafyasının Osmanlılardan daha önce İslam dini ile tanışmasını sağlayan aktördür. Kırım Osmanlı millet sisteminin en önemli parçalarından biri olmuştur. Kırım Karadeniz in hâkimiyetinin uzunca bir dönem Osmanlılarda olmasını sağlayan bir kale görevi yapmıştır. Kırım çökmekte olan koskoca bir imparatorluğun, Osmanlıların bu çöküşüne çare arayan Gaspıralı İsmail gibi büyük fikir adamları çıkarmış bir coğrafyadır. Kırım, hâlen hayatta olan Halil İnalcık gibi büyük tarihçilerin memleketidir. Kırım Kırım 1475 te Gedik Ahmet Paşa tarafından Osmanlılara katılmıştır. 1774 te Küçük Kaynarca Antlaşması ile ki bu antlaşma bir Osmanlı-Rus savaşı neticesinde imzalanmıştır, Osmalıların elinden kayıp gitmiş bir coğrafyadır. Kırım için asıl felaketler silsilesi bu tarihten sonra başlayacaktır. Neredeyse bütün 19. yüzyıl boyunca devam eden Osmanlı-Rus savaşlarının temel mücadele alanlarından biri olmuştur Kırım. Her ne kadar Rus Çarlığına karşı çoğu zaman kendi başına, zaman zaman da yanındaki müttefikleriyle mücadele eden Osmanlılar burayı artık tekrar elde edemeyecekler ve Kırım makûs talihi ile baş başa kalacaktır. Özellikle Stalin döneminde Ruslaştırma politikaları, din değiştirmeye zorlamalar, Asya daki diğer Rus topraklarına sürgünler yaşayacaklardır Kırımlılar. Bu açıdan bakıldığında Osmanlılar açısından Kırım sadece stratejik olarak yitirilen bir bölge olmayacaktır. Aynı zamanda bir zamanlar hamisi oldukları Kırımlı Müslüman kitleler de kaderleriyle baş başa bırakılmış olacaklardır. Nitekim çok zaman sonra, 1954 yılında Kruşçev Kırım ı Ukrayna Cumhuriyeti ne bağladığında eski vatanlarına dönmeye başlayan ve bugün bölgedeki nüfusun sadece %13 üne tekabül edecek kadar buralara geri dönebilen bir kitleden bahsediyoruz. Şimdilerde yaşanan krizle hatırladığımız Kırım da televizyonlarda Beynelmilel 14

izlediğimiz ve Türkçe konuştuklarını gördüğümüz bu insanlar bütün sürgün ve asimilasyon politikalarına karşı varlığını koruyabilmiş insanların çocukları ve torunlarıdır. 1991 de bağımsızlığını kazanan Ukrayna ya bağlı bir bölge olarak kalan ve şimdilerde bir Rusya toprağı haline geldiği iddia edilen Kırım, tarihin bize gösterdiği gibi, bugün ve gelecekte de büyük politikaların bir test sahası olarak varlığını devam ettirmektedir ve ettirecektir. Beynelmilel 15

Ukrayna Krizi ve Uluslararası Sistem Gülizar Samur GÖKMEN Ukrayna, son derece önem atfedilen bir kıtada, oldukça önemli coğrafi bir konuma sahiptir. Kuzeyinde Beyaz Rusya, Batısında Polonya, Romanya, Moldova, Macaristan ve Slovakya, doğusunda ise Rusya ile komşudur ve Karadeniz e kıyısı bulunan bir Doğu Avrupa ülkesidir. Tarım bakımından Avrupa nın en büyüklerinden biri sayılan Ukrayna, Avrupa ve Rusya nın buğday ambarı olarak dile getirilmektedir. Yaklaşık 45 milyonluk nüfusu ve yüzölçümüyle Avrupa nın en büyük ikincisi ülkesi olan Ukrayna, Avrupa ya doğalgaz taşıyan boru hatlarının bir kısmını da barındırması sebebiyle, bu denli karmaşık günler geçirmekte ve gerilimlere sahne olmaktadır. 2013 yılının Kasım ayının son günlerinde Ukrayna nın başkenti Kiev ve diğer bazı şehir meydanlarında gösterilerin başlamasıyla hafızalar tazelenmiş ve on yıl önceki Turuncu Devrim i zihinlere getirmiştir. Bugün gelinen nokta, Ukrayna halkının bir kısmının Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç in AB ile işbirliği anlaşmasını - Rusya ile daha sıkı ekonomik bağlar lehinde hareket ederek - askıya almasını protesto etmesiyle başladı. Bu karar Ukrayna açısından ele alındığında uzun zamandan beri devam eden görüşmelerde AB den daha fazla imtiyaz elde etmek için pazarlık yapabilmek olarak değerlendirilebilir. Ancak AB ile ilişkiler Rusya ile olduğu kadar ilerletilememiştir. Özellikle Batı basını bu askıya almayı Moskova ya bağlamıştır. Bu durum Soğuk Savaş tan bu yana Rusya ve Batı Çin in büyüyen gücüyle ve Doğu Asya daki mevcut düzene karşı meydan okumaya olan isteklilik ile birleşmektedir. Bu arada, ABD ise küresel bir şerif rolünü oynamaktan bıkkın ve isteksiz bir çizgide yer almaktadır. AB ise fonksiyonel bir pasifizm eğilimi sergilemektedir. Dolayısıyla sonuç olarak, yeni bir Soğuk Savaş ihtimalinden ziyade, eski bir uluslararası sistemin, çok kutuplu güç dengesinin, yeniden dirilişi daha muhtemel görülmektedir. arasında belirginleşen en ciddi gerilimdir. Rusya nın Kırım a yönelik müdahalesi, Kırım yarımadasındaki hayati çıkarlarını risk altına sokmama kaygısından kaynaklanmıştır. Rusya Ukrayna doğrultusunda hedeflerinden vazgeçmemiş görünmektedir. Zbigniew Brzezinski nin dediği gibi, Ukraynasız bir Rusya bir Asya İmparatorluğu olarak varlığını sürdürür; fakat Ukrayna ile birlikte Rusya bir Avrasya İmparatorluğu olma imkânına sahiptir. Zbigniew Brzezinski, Büyük Satranç Tahtası şeklinde adlandırdığı tezinde, ABD nin küresel güç Beynelmilel 16

pozisyonunu sürdürebilmesi için oynaması gereken en verimli oyun alanı olarak Avrasya yı tanımlar. Ukrayna da bu bölgenin en önemli ülkesi kabul edilir. Doğudan yaklaşacak bir güç için hem Doğu Avrupa nın hem Balkanlar ın kapısı ve kilidi; batıdan ilerleyecek bir güç için ise hem Karadeniz-Hazar Havzası nın ve Kafkasların hem de Rus steplerinin kilididir. Rusya ve AB arasındaki güç dengesi Ukrayna üzerinde düğümlenmektedir. Bunun sebebi ise Ukrayna'da oluşması muhtemel yönelimin bütün Doğu Avrupa yı da peşinden sürükleme ihtimalidir. Bugünkü haliyle modern Ukrayna, Yugoslavya gibi, 1945 Yalta Konferansı ve II. Dünya Savaşı sonrası düzenin yarattığı yapay bir olgudur. Maalesef yaşanan son istikrarsızlık artık jeolojik konumdan ve doğal gaz rezervlerinden ayrı düşünülemez hale gelmiştir. Doğal gaz boru hatları haritasına bakıldığında Putin in perspektifinden bölme stratejisinin rasyonel amaçları görülebilmektedir. Rusya en azından Doğu Ukrayna nın kontrolünü elinde bulundurmayı hedeflemektedir. Sivil savaştan ziyade yaşanacak bir de facto bölünme tarafların çıkarları doğrultusunda gibi görünse de, bu durumda istikrar ve uzun vadeli bir kontrolün sağlanması mümkün olmayacaktır. Özellikle Kırım krizi ABD nin uzun dönem planlarına nokta koyacak niteliktedir. Rusya nın Ukrayna da yaşananların başından beri takip ettiği yol, değişen bir global düzene işaret etmektedir. Ulusal güvenlik uzmanları yeni bir Soğuk Savaş ihtimalini tartışıyor olsa da, olup biten farklı bir bakış açısıyla ele alınabilir. Rusya nın artan agresif ve askeri yaklaşımı; yenilenmiş Japon milliyetçiliği ve girişkenliğiyle, Hindistan ın ekonomik ve askeri yükselişiyle, Çin in büyüyen gücüyle ve Doğu Asya daki mevcut düzene karşı meydan okumaya olan isteklilik ile birleşmektedir. Bu arada, ABD ise küresel bir şerif rolünü oynamaktan bıkkın ve isteksiz bir çizgide yer almaktadır. AB ise fonksiyonel bir pasifizm eğilimi sergilemektedir. Dolayısıyla sonuç olarak, yeni bir Soğuk Savaş ihtimalinden ziyade, eski bir uluslararası sistemin, çok kutuplu güç dengesinin, yeniden dirilişi daha muhtemel görülmektedir. Beynelmilel 17

Ukrayna Krizi ve Avrupa Birliği Ġlyas Ferhat DEMĠRBAġ Kırım krizi, algı ve refleks farklılıkları arasında beklenmedik şekilde gelişen ve sonuçlanan bir paradigma halini aldı. Devletlerin ve uluslararası/uluslarüstü unsurların sorunu ele alış biçimleri içinde derin kırılmaları barındırıyor. Rusya, krizi 19. yüzyıl mantığında kavrıyor ve tepkilerini o doğrultuda veriyor. 18. yüzyılın sonlarından itibaren hak sahibi olduğu bölgeyle ilgili kararları alırken Putin, Çar Petro dan veya Çariçe Katherina dan farklı düşünmüyor. Hatta açıklamalarını bile Kremlin'in parlak zaferlerinin kutlandığını salonlarında yapmaktan geri durmuyor. Rusya, Kosova için desteklenen kendi kaderini tayin hakkını Ukrayna içinde gerçekleştiriyor. Atlantik birliği ise konuyu tamamen 20. yüzyıl mantığına bağlı kalarak değerlendiriyor. 21. Yüzyıl beklentilerinin göz ardı edilmiş olması durumu bir belirsizliğe sevk ediyor. Ukrayna ve Avrupa Birliği 1998 yılında yürürlüğe giren Ortaklık ve İşbirliği Anlaşması ile Ukrayna AB nin Komşuluk Politikası ile Doğu Ortaklığı programlarının orak üyesi oldu. Bu anlaşma, Ukrayna ve AB arasındaki bütün temel reform alanları için kapsamlı bir çerçeve sunmaktaydı. 2008 yılındaki Paris Zirvesi nde yeni bir Ortaklık Anlaşması nın 1998 yılındaki anlaşmanın yerini alması kararlaştırıldı. Ayrıca Derin ve Kapsamlı Serbest Ticaret Anlaşması nın da çalışmalarına başlandı. Görüşmelerin tamamlanmasının ardından Ortaklık Anlaşması 2012 yılında paraf edildi. İlişkiler bu şekilde devam ederken 2012 yılının son Avrupa Konseyi başkanlık sonuç bildirisinde Ukrayna ya özel bir bölüm ayrıldı. Ukrayna için Konsey Kararları adlı bu bölümde Ukrayna nın yükümlülüklerini ivedilikle yerine getirmesi kaydıyla AB nin Ortaklık Anlaşmasının ekleriyle birlikte Avrupa Birliği İstihbarat Analiz Birimi- Intcen, haftalar öncesinden Yanukovych in anlaşmayı imzalayamayacağına dair bir istihbarat raporu hazırlamıştı. Fakat AB çevreleri Ukrayna nın Doğu ortaklığı progamına ciddi bir zorlukla karşılaşmadan dahil edilebileceğine dair iyimser havanın varlığı raporun göz ardı edilmesine neden oldu. Başka bir ifadeyle, AB nin hantal bürokrasisi olası bir krizi önlemede yine geç kaldı. Beynelmilel 18

imzalama kararlılığında olduğu vurgulandı. Anlaşmanın 2014 Aralık ayı başında Litvanya'da toplanacak 3. Doğu Ortaklığı zirvesinde imzalanması beklenirken, Ukrayna Bakanlar Kurulu 21 Kasım 2013 te Ortaklık Anlamasının askıya alınması yönünde bir karar aldı. Bu kararın hemen ardından Ukrayna Parlamentosu cezaevindeki eski başbakan Yuliya Timoşenko nun yurt dışına çıkmasına olanak sağlayan bir tasarıyı da veto etti. Bu gelişmeler üzerine ülkede küçük çaplı protesto gösterileri başladı. Olaylar kısa sürede yüz binlerin katıldığı geniş çaplı eylemlere dönüştü. Göstericilere yönelik sert müdahaleler uluslararası kamuoyunun tepkisini çekti. Yaşanan hükümet karşıtı gösterilerinin başladığı günlerde Avrupa Komisyonu başkanı J. M. Barroso protestocuları sonuna kadar desteklediğini açıklamıştı. Aradan geçen dört ayın sonunda Ukrayna da Batı yanlısı bir geçici hükümet kurulmuş durumda. Ukrayna bu değişimi çok ağır bir bedelle ödemek zorunda kaldı. Kırım özerk bölgesi kısa sürede referandumla Ukrayna dan ayrılarak Rusya ya bağlandı. Bununla beraber ülkenin geri kalan bölümlerine de genel bir huzursuzluk havası hakim olmuş durumda. Bölgede ve dünya genelinde gergin bekleyiş sürüyor. AB nin Tutumu Anlaşmanın geri çevrilmiş olması her ne kadar dünya için sürpriz olarak değerlendirilse de durum AB için çok da beklenmedik bir durum değil. Avrupa Birliği İstihbarat Analiz Birimi-Intcen, haftalar öncesinden Yanukovych in anlaşmayı imzalayamayacağına dair bir istihbarat raporu hazırlamıştı. Fakat AB çevreleri Ukrayna nın Doğu ortaklığı progamına ciddi bir zorlukla karşılaşmadan dahil edilebileceğine dair iyimser havanın varlığı raporun göz ardı edilmesine neden oldu. Başka bir ifadeyle, AB nin hantal bürokrasisi olası bir krizi önlemede yine geç kaldı. AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle nin kasım ayı ortalarında Ukrayna ya gerçekleştirdiği resmi ziyarette Devlet Başkanı Yanukovych Vilnius ta imzalanması beklenen anlaşmayla ilgili çekincelerini Füle ye aktarmıştı. Füle nin resmi açıklamasına bir sorun olarak yansımasa da AB çevrelerini Ukrayna nın tavrı hakkında bilgilendirmişti. AB değerlerinin ve serbest ticaretin doğuya doğru genişletmek amacıyla 2008 yılında başlatılan ve Ukrayna, Belarus, Moldova, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan ın dahil olduğu Doğu Ortaklığı programı başlangıçtaki iddialı hedeflerinden zamanla uzaklaştı. Ukrayna kriziyle beraber programın başarısı tartışılmaya başlandı. Programın öncüsü olan İsveç dışişleri bakanı Carl Bildt yaptığı açıklamada; bu işe başlarken Rusya ile bazı anlaşmazlıklar yaşanacağını tahmin ettiklerini ama özellikle son bir yılda bambaşka bir Rusya Beynelmilel 19

ile karşı karşıya olduklarını söyledi. Bildt, bu konuda iki hata yaptıklarını bunlardan birincisinin Rusya nın Rusya dışında yaşayan Rusların haklarını korumakla mükellef olduğunu açıklamasını göz ardı etmelerini, ikincisinin ise Rusya nın 2013 yılında Ukrayna dan yapılan ithalatı durdurması ve AB ile yapılan görüşmelerin durdurulmaması halinde daha büyük sorunların çıkabileceği yönündeki tehdidi dikkate almamaları olduğunu belirtti. AB nin Ukrayna politikasında siyasi gerçekleri göz ardı ederek, ciddi bir zorlukla karşılaşmadan yürüyeceğini hesaplaması kendisi ciddi bir yanılgıya sürüklemiştir. Aslında AB olayların bu yönde ilerleyeceğini tahmin etmesinin güç olduğu, zira Ukrayna nın Rusya dan gelen baskıdan AB yi haberdar etmediği anlaşılmaktadır. Moskova nın uyguladığı ithalat yasağı Ukrayna sanayinde % 40 oranında bir kayba yol açmış olduğu ancak Füle nin kasım ayında ziyarette anlaşılmıştı. Beşinci genişleme öncesinde Doğu Avrupa Ülkeleri ile imzalanan Avrupa Anlaşmalarında imzalar atıldıktan sonra süreç 10 yıl içinde tamamlanmış ve bu ülkeler AB üyesi olmuşlardı. Bu durumu değerlendiren Rusya bu kez bu yönde bir hareket başlamadan önünü kesmek istedi. AB üyesi olan Doğu Avrupa Ülkerinin aynı zamanda NATO üyesi olmaları Rusya yı bu kez erken davranmaya itti. Her ne kadar durum bu şekilde değerlendirilse de Ukrayna sorunu kendine özgü bazı yönleri de içinde barındırıyor. AB bugüne kadar somut bir yol haritası, daha doğru bir ifadeyle gerçekleştirilebilir bir üyelik perspektifi sunmadı. NATO üyelik görüşmelerinin 2008 yılında askıya alınması AB yi Rusya nın olası tepkisi konusunda rahatlatmış, Rusya da AB nin Doğu ortaklığı girişimlerine sessiz kalmıştı. Bu olumlu hava Putin in 2012 yılında Kremlin e geri dönmesiyle bir anda dağıldı. Putin, özellikle Avrasya Birliği önerisinden sonra bölge ülkelerinin Avrupa ile yakın temas kurmalarını daha sert biçimde eleştirmeye başladı. Yaşanan bu gelişmeler ışığında AB Doğu Ortaklığı programından ayrılmaları sürpriz olmayacaktır. Ukrayna da göreve gelen geçici yönetim işbirliği anlaşmasını imzalamak istediğini bildirmiş olsa da, Avrupa Birliği mayıs ayındaki seçimlerden önce bunun mümkün olmadığını açıkladı. Birlik bunun yerine sadece siyasi işbirliğini içeren geçici bir anlaşma imzalanmasını önerdi ve bu anlaşma 21 Mart ta imzalandı. Yaptırımlar ve Beklentiler Avrupa Birliği nin Kırım krizi sonrasında Rusya ya karşı elindeki en güçlü kozun ekonomik, ticari ve finansal yaptırımlar olduğu söyleniyor. Fakat bu kozların ne derece etkili olabileceğini tartışmadan önce AB nin genel görünümüne bir göz atmakta fayda var. AB Beynelmilel 20

üyesi birçok devlet uzun süren ekonomik krizlerle halen mücadele ediyor. Fransa ve Hollanda da yakın zamanda yapılan yerel seçimlerde milliyetçi partilerin yüksek oylar alması toplumun bu durumdan rahatsız olduğunun bir göstergesi. Bu koşullar altında AB liderleri önümüzdeki Pazartesi günü Lahey de bir araya gelecekler. Toplantı nükleer güvenlikle ilgili olsa da Rusya ya karşı alınabilecek ek yaptırımlar da gündeme gelecek. Toplantı öncesinde NATO müttefik kuvvetler komutanının yaptığı Ukrayna sınırına akın bölgelerde kalabalık Rus birliklerinin mevzilendiği ve savaşmaya hazır oldukları açıklaması da tansiyonu artırdı. ABD Avrupalıları yaptırımlar konusunda zayıf kalmakla suçlasa da AB liderleri Rusya nın askeri bir hareketliliğe kalkışması durumunda yaptırımları ağırlaştıracaklarını açıkladılar. Kuşkusuz AB bu şekilde Rusya ya zarar verebilir, ama kendisinin de zarar göreceğinin farkında. 33 kişinin mal varlıklarının dondurulmasının kuvvetli bir mesaj olduğunu söylediler. Ukrayna ise aynı görüşte değil. Ukrayna nın Londra büyükelçisi Khandogiy AB nin Ukrayna ya yeterince yardım etmediğini, ABD nin söz ve eylemlerinde daha kararlı olduğunu açıkladı. ABD, Rusya nın güçlü bankalarından Bank Rossiya ya karşı harekete geçti. AB ise Rusya ile yapılan zirveleri askıya alma, G8 in Rusyasız G7 olarak yola devam edeceğini beyan etmekle yetindi bu önlemlerin ne kadar etkisiz olduğu kısa sürede ortaya çıktı. Burada AB yi daha sert önlemler almaktan alıkoyan sebeplerin ne olduğu üzerine durmak gerekiyor. Öncelikle belirtmek gerekir ki ambargo kararlarının etkili olabilmesi için tam bir birliktelik gerekiyor. Oysa AB ülkelerinin önemli bir bölümü enerji ithalatlarının neredeyse tamamını Rusya dan yapıyorlar. Fransa Rusya ya teslim etmek üzere iki yüksek teknolojili savaş gemisi ihalesi aldı ve bunları iptal etmek istemiyor. Putin e yakın oligarklarının birikimlerini değerlendirdikleri İngiltere deki finansal çevreleri olası yaptırımlara karşı olduklarını en başından beri Avrupa Birliği bugüne kadar AB-Ukrayna ilişkilerinin Rusya için bir tehdit oluşturmayacağı mesajını vermeye çalıştı. Ama anlaşılan o ki Putin bu konuda Avrupa Birliği ile aynı fikirde değil. AB nin yaklaşımı son gelişmelerle çökmüş durumda ve şimdi yeni bir pozisyon oluşturması gerekiyor. Bununla ilgili olarak uzun ve zorlu bir Sovyet tecrübesi olan Litvanya nın dışişleri bakanı Linus Linkevicius un ilginç bir tespiti var: Futbol oynarken oyunun kuralları vardır. Fakat rakip güreşle karışık rugby oynamaya başladı. Beynelmilel 21

ifade ettiler. Dolayısıyla üye ülkelerin AB çatısı altında ortak bir karar almaları çatışan çıkarlar nedeniyle son derece güç görünüyor. Kırım ın Rusya ya katılmasının ardından Avrupa Birliği üyesi devletlerin liderleri 6 Mart ta Brüksel de bir araya gelerek Rusya nın Ukrayna da girişebileceği yeni maceraları önlemek için alınabilecek tedbirleri görüştüler. Bu görüşme neticesinde bazı Rus yöneticiler ve Rusya yanlısı kimi Ukraynalı yetkililerin mal varlıklarını dondurma ve söz konusu kişilere AB ye seyahat yasağı getirilmesi kararı çıktı. Konu Rusya olduğunda siyasi ve ekonomik çıkarları birbirleriyle çatışmaya başlayan AB ülkelerinin bu zafiyeti, alınan yaptırım kararının da son derece zayıf olmasına yol açtı. Kırım ın Rusya ya bağlanması üzerine AB ülkeleri yaptırım kararlarının arkasında durarak ekonomik, ticari ve finansal ek önlemler alınabileceğini açıkladılar. Avrupa Birliği bugüne kadar AB-Ukrayna ilişkilerinin Rusya için bir tehdit oluşturmayacağı mesajını vermeye çalıştı. Ama anlaşılan o ki Putin bu konuda Avrupa Birliği ile aynı fikirde değil. AB nin yaklaşımı son gelişmelerle çökmüş durumda ve şimdi yeni bir pozisyon oluşturması gerekiyor. Bununla ilgili olarak uzun ve zorlu bir Sovyet tecrübesi olan Litvanya nın dışişleri bakanı Linus Linkevicius un ilginç bir tespiti var: Futbol oynarken oyunun kuralları vardır. Fakat rakip güreşle karışık rugby oynamaya başladı. Her şeyden önce bir hukuk düzeni olan ve belli kurallarla yönetilen AB bu krize en beklemediği anda yakalandı. Hem Ukrayna daki gelişmelerin akıbetini öngöremedi hem de Rusya dan böylesine bir Çarlık çıkışı beklemiyordu. Olumsuz tabloya rağmen Ukrayna krizi, batılı devletlere aynı zamanda bazı fırsatlar sunuyor. Öncelikle uzun zamandır ABD ile AB nin tek bir ağızdan konuştuğu görülmemişti. Putin in kırım hamlesi ABD ile AB yi yakınlaştırdığı hatta plan dahilinde olan Serbest Ticaret Anlaşmasına (Transatlantik Yatırım ve Ticaret Anlaşması) ivme kazandırabileceği öngörülüyor. Cumhuriyetçi Milletvekili Charles Dent bile sürecin avantaja dönüşmesini Bence bu süreci serbest ticaret anlaşması müzakerelerinde yol alınması ve aynı çizgiye gelebilmemiz için etkin bir biçimde kullanmalıyız. Bu kritik dönemde, ekonomik ittifakımızı güçlendirmek çok önemli. Daha yakın bir ekonomik bağlılık, güvenlik stratejimize katkı sağlayarak Putin'i izole edebilir" şeklinde açıklıyor. Ticaret Anlaşmasına yönelik AB içinden çatlak sesler çıksa da Almanya'nın ABD Büyükelçisi Peter Ammon, serbest ticaret anlaşmasının Ukrayna krizinden dolayı daha da önem kazandığını belirterek Bence transatlantik bir bağ kurulmasının önemi, mevcut koşullar altında daha da öne çıkıyor diyor. ABD, bu süreçte enerji konusunda da AB yi Rusya ya bağımlık olmaktan kurtarmak istiyor. Kolay gözükmese de Amerikan doğalgazının AB ye ihraç edilmesi konusunda Beynelmilel 22

görüşler dillendiriliyor. Fakat NSA skandalının etkilerinin henüz silinmediği bir ortamda bu işbirliği niyetinin ne yönde ilerleyeceğini de tam olarak kestirmek mümkün görünmüyor. Bu beklenmedik krizin Türkiye ye de bazı fırsatlar sunduğu aşikâr. Rusya nın agresif politikası NATO nun Soğuk Savaş sonrası gevşemiş olan ortak güvenlik anlayışını canlandırdığı söylenebilir. Soğuk Savaş sonrası, Türkiye nin jeostratejik öneminin kalmadığına dair tahminleri boşa çıkardığı değerlendirilebilir. Ayrıca, özellikle Avrupa nın ihtiyaç duyduğu enerji argümanlarının Türkiye üzerinden sağlanması konusunda batılıları cesaretlendirebilir. Rusya dışındaki Azeri, İran, Türkmen ve K. Irak enerji bölgelerinin ve bu hayati koridorun varlığının önemini bir kez daha gözler önüne sermiş oldu. Beynelmilel 23

Kırım Krizi Muhammet Cemal ġahinoğlu Geçen yılın Kasım ayında Rus yanlısı Yanukoviç yönetimindeki Ukrayna hükümetinin Avrupa Birliği ile Ortaklık ve Serbest Ticaret anlaşmasını imzalamak yerine Rusya ile yakınlaşmayı tercih etmesi, ülkede protesto gösterilerine neden oldu. Gösterilerin şiddetlenmesi üzerine hükümetin protestolara son vermek için uygulamaya koyduğu yeni yasa, gerilimi daha fazla tırmandırdı. Polisin göstericilere müdahalesinde şiddetin dozajını arttırması sonucunda onlarca kişinin yaralanması ve hatta ölümlerin olması, Devlet Başkanı Yanukoviç e olan öfkeyi iyice arttırdı. Yanukoviç in muhaliflerle 21 Şubat tarihli uzlaşısı krizin büyümesini engelleyemedi. Parlamentoda çoğunluğa sahip muhaliflerin yönetimi ele geçirmesiyle Devlet Başkanı Yanukoviç Rusya ya kaçarak ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Rusya, Yanukoviç in azledilerek - ki Yanukoviç demokratik seçimle gelmişti- yerine Turiçinov un devlet başkan vekili ilan edilmesini tanımadı. Rusya için Ukrayna da olanlar AB ve ABD destekli- bir hükümet darbesiydi. Yanukoviç in Kiev den ayrılması beklenilenin aksine krizi sonlandırmadı. Hatta bu durum mevcut krizi sonlandırmak yerine meseleyi uluslararası bir boyuta taşıdı. Rusya nın bu duruma cevabı gecikmedi ve Ukrayna sınırındaki askeri güçlerini teyakkuza geçirdi. Aynı zamanda Kırım da etnik olarak Rus kökenli silahlı gruplar Kırım parlamentosunu ve hükümet binalarını işgal etti. Sonrasında bu silahlı gruplar Kırım parlamentosuna Rus bayrağı astılar. Rusya-Ukrayna arasındaki başlayan kriz, işgal altındaki Kırım parlamentosunun Rusya ya bağlanmak için 16 Mart ta referandum yapılmasına karar verdiğini deklare etmesiyle çok karmaşık bir boyut kazandı. 12 Mart ta Kırım parlamentosu bağımsızlık kararı aldı. 16 Mart tarihinde yapılan uluslararası gözlemcilerin olmadığı- referandumda (%95 evet kararı çıktı) Kırım parlamentosu Rusya ya bağlanmayı kabul etti. Kırım, Rusya için stratejik açıdan çok önemlidir. Tarihsel açıdan da Rusya nın sıcak denizlere inmek için hayati öneme sahip olan bölge, aynı zamanda Rusya nın Karadeniz filosuna da ev sahipliği yapmaktadır. Buradaki üs aynı zamanda hem büyük bir deniz gücünü barındırma kapasitesine sahip hem de Rusya nın Akdeniz ve ötesine kolayca erişim imkânı sağlaması açısından oldukça önemlidir. Beynelmilel 24

Rusya, bu durumu kararı hukuken onaylaması gerekiyordu- koz olarak kullanabileceği yönündeki iddialara karşı hiç şakasının olmadığını 21 Mart ta Kırım ın resmen ilhakını kabul etmesiyle cevap verdi. Bu sadece Batı/ABD ye değil aynı zamanda tıpkı 2008 yılında Gürcistan da olduğu gibi eski Sovyet coğrafyasına da bir mesajdı. Her ne kadar Batılı ülkeler ve ABD referandumu kabul etmediklerini deklare etse de şu ana kadar bir tek Kazakistan referandumu tanımıştır- Kırım artık Rusya topraklarına aittir. Fakat birkaç gün önce ABD Başkanı Barack Obama nın, Kırım konusunda Rusya ya karşı güç kullanılmayacağını ve Kırım ın Rusya nın kontrolünde kalmaya devam edeceğini açıkça ifade etmesi, ABD tarafından da ilhakın fiili olarak kabullenildiği anlamına gelmektedir. Ancak ABD Başkanı Obama, Rusya nın Ukrayna ya yönelik saldırgan müdahalelerden kaçınmasını gerektiğini ifade etmiştir. Böyle bir müdahalenin olması durumunda Rusya ya karşı sert yaptırımların olabileceğini de sözlerine eklemiştir. Dört aylık süreçte yaşanan krizin özeti bu şekildedir. Rusya nın Dönüşü - ABD nin Düşüşü Ukrayna/Kırım krizi Kırım ın ilhakı- Batı nın bir türlü yüzleşmek istemediği aynı zamanda da korktuğu gerçeğin, yeni Rusya nın gün yüzüne çıkmış halidir. ABD ve Batı ya rağmen Kırım ın ilhak edilmesi, Rusya nın kendi bölgesindeki meydan okumalara izin vermeyeceğinin kanıtıdır. Kırım, Rusya için stratejik açıdan çok önemlidir. Tarihsel açıdan da Rusya nın sıcak denizlere inmek için hayati öneme sahip olan bölge, aynı zamanda Rusya nın Karadeniz filosuna da ev sahipliği yapmaktadır. Buradaki üs aynı zamanda hem büyük bir deniz gücünü barındırma kapasitesine sahip hem de Rusya nın Akdeniz ve ötesine kolayca erişim imkânı sağlaması açısından oldukça önemlidir. Kırım ın ilhakını sadece stratejik çıkarlar ya da bölgesel güç dengeleri açısından görmemek gerekmektedir. Bu durum, küresel güç dengelerinin değişiminin Gürcistan da olduğu gibi Kırım da da artık eski Rusya olmadığını göstermiş oldu. Böylece kendi sınırlarında herhangi bir oluşuma izin vermeyeceğini açıkça ortaya koyarak gerek Ukrayna ya gerekse de Avrupa ve ABD ye haddinizi bilin demiştir. Kırım ın Rusya ya katılımını onaylayan resmi antlaşmanın imzalanması esnasında yaptığı konuşmada Putin, Gürcistan ve Ukrayna nın NATO ya katılımının kırmızıçizgileri olduğunu ifade ederek bu ülkelerin kendi hinterlandında olduğunu açıkça deklare etmiştir. Beynelmilel 25

habercisidir. Kimi uzmanlara göre bu yeni bir soğuk savaşın habercisiyken, kimileri için de ABD hegemonyasındaki yenidünya düzeninin sona erdiğinin kanıtı. Bu durumu yeni bir soğuk savaş olarak okumak için erken. Çünkü Rusya henüz küresel süper güç değil. Fakat artan ekonomik ve siyasi gücüyle bölgesel güçtür. Ve kendi coğrafyasında başka bir yapılanmaya izin vermeyeceğini Kırım ile kanıtlamıştır. Önceki yılların aksine ABD ve NATO ile karşı karşıya kaldığında geri adım atmak zorunda kalmış olan Rusya, 2008 yılında Gürcistan da olduğu gibi Kırım da da artık eski Rusya olmadığını göstermiş oldu. Böylece kendi sınırlarında herhangi bir oluşuma izin vermeyeceğini açıkça ortaya koyarak gerek Ukrayna ya gerekse de Avrupa ve ABD ye haddinizi bilin demiştir. Kırım ın Rusya ya katılımını onaylayan resmi antlaşmanın imzalanması esnasında yaptığı konuşmada Putin, Gürcistan ve Ukrayna nın NATO ya katılımının kırmızıçizgileri olduğunu ifade ederek bu ülkelerin kendi hinterlandında olduğunu açıkça deklare etmiştir. Soğuk Savaş ın sona ermesiyle dünyada rakipsiz kalan ABD, küresel sistemi kendi belirlediği şekilde yönetti. 11 Eylül olayları sonrası Ortadoğu da başlatmış olduğu terörle küresel savaş ABD yi oldukça yıprattı. Suriye de geri adım atması ve İran ile de nükleer müzakerelere başlaması birçok uzman tarafından ABD nin görece düşüşünün resmi olarak yorumlanmıştı. Aynı ABD, Ukrayna/Kırım konusunda da kınamalardan ve yaptırımlardan öteye gidememiştir. Elbette ABD hala dünyanın tek küresel gücüdür. Ukrayna da yaşananlar belki de Moskova nın Suriye ye yönelik adımına, karşı bir adım olarak da görülebilir. Fakat ortaya çıkan resim şudur: Batı/ABD ne kadar güvenilir bir müttefiktir? Her ne kadar Kırım krizinin sorumlusu olarak Avrupa ve Ukrayna Putin i görmüş olsa da, Avrupa nın Ukrayna konusunda attığı yanlış adımlar ve anlamsız ısrarları krizin bu hale gelmesine neden olmuştur. Batı kendi çıkarları için Ukrayna yı ateşe atmaktan çekinmemiştir. Bu saatten sonra Ukrayna Batı ya ne kadar güvenmelidir? Rusya ya karşı ABD ve Batı için şimdilik bir koz bulunmamaktadır. Gerek AB ülkelerinin yaptırım konusundaki isteksizlikleri gerek ABD tarafından yapılan açıklamalar bu durumu doğrular niteliktedir. Fakat Rusya isterse Ukrayna yı işgal edebilir ve/ya ekonomisini felç edebilir. İran ve Suriye nin ABD/Batı ile yaptığı işbirliklerini baltalayabilir. Hatta bu ülkeler üzerinden Ortadoğu nun daha fazla karışmasına neden olabilir. Avrupa nın önemli ölçüde Rus enerjisine bağlı olduğu dikkate alınırsa Rusya, AB ülkelerine bile sorun yaratabilir. Ukrayna/Kırım krizi elbette çok boyutlu bir meseledir. Putin, Kırım ın ilhakını onayladığı konuşmasında da bunu açıkça ifade etmiştir. Ukrayna nın NATO ya dâhil olmasını kırmızıçizgi olarak görürken, Kırım bölgesine de tarihsel kökler üzerinden atıf yaparak Ukrayna/Kırım ın Rus siyasetinde nereye oturduğunu belirtmiştir. Beynelmilel 26