ETKİNLİK 6 ÇİN İN İKİ BİLGESİ KaynaK 1: Konfüçyüsçülük Konfüçyüsçülüğün epey tutucu olan fakat yumuşak sözcüklerle dile getirilen dindarlığı, Çin toplumuna zamanımıza kadar silinmeden gelen bir damga vurmuştur. Konfüçyüsçülüğün böyle bir ürün vereceği Konfüçyüs ün yaşadığı tarihlerde (MÖ 551-479) açıkça ortaya çıkmış değildi. Gerçekte hiçbir zaman toplumu yönetmeye çağrılmadığı için, Konfüçyüs kendisini başarıya ulaşmamış saydı. Çünkü eğitim görmüş bir insanın erdemini, ancak iktidar sahibi olup sorumluluk üstlenmesiyle tam olarak ortaya koyabileceğine inanıyordu. Konfüçyüs ancak öldükten sonra öğrencileri aracılığıyla Çin i yönetmiştir. Konfüçyüs yaşasaydı ve kendisine, düşüncelerinin sonunda başarıya ulaştığı söylenseydi, eskilerin bilgeliğine hiçbir şey eklemediğine inandığı için bu sözleri saçma bulurdu. Siyasal karışıklıkların olduğu bir dönemde yaşamış olan Konfüçyüs, kötü bir dünyada yaşadığına inanmıştı. O, iyi bir insan kötü bir dünyada nasıl yaşayabilir, iyi bir bilge bu durumda ne yapar sorusunun yanıtını arıyordu. Konfüçyüs e göre iyi bir adam, yaşamın tüm sıradan koşulları ve beklenmedik olayları karşısında erdemin yolunu izlemelidir. Olanak bulduğu her durumda eski dinsel törenleri öğrenmeli ve yerine getirmelidir. Olanak bulduğu her durumda iyi, akıllı, yürekli olmalıdır. Üstlerine saygı göstermeli, astlarından kendisine saygı göstermelerini beklemelidir. Görev kendisine verildiği zaman akıllı ve iyi bir yönetim gösterebilmek için kendini hazırlamalıdır. Ama, iktidarı uygun olmayan yöntemlerle ele geçirmeye kalkıp Konfüçyüs ün tanımladığı ve kişiliğinde örneğini verdiği beyefendilik kurallarından ayrılarak kendini küçültmemelidir. Çünkü böyle bir yolla edinilmiş kudret, erdemle uyuşmaz. Erdem ise, Konfüçyüs e göre her zaman için insan yaşamının en yüce amacıdır. Konfüçyüs, soyluluğun her zaman soydan geldiğine inanmadı. Tersine, uygun bir eğitimin, soyluluğa yatkın bir genci, babası aşağı tabakadan olsa bile, bir beyefendi yapabileceğini düşündü. Doğal yetenek temelleri üzerine kurulan bir eğitim, tutkulu ve yetenekli insanların toplumsal merdivenin tepesine doğru yükselmeyi umabilecekleri yolu açacaktı. Bu görüş, ilk Zhoular (Çoular) döneminin babadan oğula geçen aristokrasisinden bir kopuş olup gelenekçi Konfüçyüsçü Çin in çok belirgin ve önemli bir yönünü oluşturacaktır. Konfüçyüs ruhlar dünyası hakkında düşünceler geliştirmekten açıkça kaçındı. Onların varlıkları ve güçleri hakkında hiçbir zaman kuşkuya düşmedi, ama insanların yaşamının böylesine kargaşa ve düzensizlik içinde olduğu bir dönemde, Gök ün ve ata ruhlarının gizemleri gibi incelenmeye elverişli olmayan konuları bir yana bırakıp, dikkatini olayların insanlarla ilgili yönlerine yöneltmeyi yeğledi. Tanrıların nitelikleri ve güçleri üzerine boş yere düşünceler kurmaktansa, geçmişin iyi insanlarının Gök le ve atalarla ilişki kurdukları geleneksel törenleri öğrenmek daha iyiydi. Konfüçyüs ün öğrencileri onun sözlerini yazdılar ve bu yazıları, saygıdeğer üstatlarının bilgeliği olarak sonraki çağlara geçirdiler. İçlerinde, Konfüçyüs ün deyişlerinin derlendiği Seçmeler gibi yapıtların da bulunduğu sınırlı sayıda metin üzerinde yapılan yoğun çalışmalar, sonraki kuşak Çinlilere ortak bir öz sağladı. (McNeill, William H., Dünya Tarihi, Kaynak Yayınları, 1985; s. 99-102 den kısaltılarak alınmıştır.) 125 DKIH I-uygarliklar tarihi.indd 125 03.11.2014 12:01:42
Konfüçyüsçülük: Konfüçyüs (Kongzi), Zhou (Çou) Hanedanı döneminde yaşayan bir bilge ve filozoftu. Yaşadığı dönem Bahar ve Güz Dönemi olarak da bilinir. Tıpkı çağdaşı Sokrates gibi Konfüçyüs ün de hiçbir yazılı eseri günümüze ulaşmamış, görüşleri ölümünden sonra yazılan bir metinle çağımıza kadar gelmiştir. Konfüçyüs e atfedilen özdeyişler ile bilge ve öğrenciler arasındaki diyalogları içeren Analektler isimli kitaptır bu İçinden Konfüçyüs der ki yazılı küçük kâğıtların çıktığı Çin kurabiyelerinin kökeni bu özdeyişlerdir... Konfüçyüs ün fikirleri Han Hanedanı zamanında resmi ideolojinin çekirdeğini oluşturmaya başladı. O zaman bile Konfüçyüsçülük,Taoculuk ve Yin-Yang gibi düşünce okullarından alınan unsurları taşımaktaydı. UYGARLIKLAR TARİHİ-I DİLARA KAHYAOĞLU 126 Analektlerden Seçmeler Erdemli yönetimi Kuzey Yıldızı yla kıyaslayalım: sayısız yıldızlar onu beklerken yerinden ayrılmaz. (Analektler II, 1) İnsanları idari konularda uyararak onlara önder ol ve onları ceza hukukuyla hizaya getir. İnsanlar cezadan sakınmak isteyecek, fakat utanç nedir bilmeyecektir. İnsanlara mükemmel bir örnek olarak önder ol ve onları toplumsal roller ve dinsel törenlerle hizaya getir. Böylece utanç duygusunu geliştirmenin yanında harmonik bir şekilde düzene gireceklerdir. (Analektler II, 3) Eğer doğru prensipler bütün imparatorluğa hâkim olsaydı durumunu değiştirmeye çalışmak için sebep olmazdı. (Analektler XVIII, 6) Eğitimde sınıf ayrımı olmamalıdır. (Analektler XV, 39) (http://tr.wikipedia.org/wiki/konf%c3%bc%c3%a7y%c3%bcs%c3%a7%c3%bcl%c3%bck; erişim tarihi 20.07.2014) ÇALIŞMA SORULARI (1) 1. Konfüçyüs neden kötü bir dünyada yaşadığına inanmıştı? Araştırarak sorunun yanıtını bulmaya çalışın. İpucu: Çin in Bahar ve Güz Dönemi diye bilinen dönemine bakınız. (Wasserstrom, Jeffrey N., 21. Yüzyılda Çin, İletişim Yayıncılık, 2011, s. 25 ve 33) 2. Konfüçyüs, İyi bir insan kötü bir dünyada nasıl yaşayabilir, iyi bir bilge bu durumda ne yapar, sorusunu sorup yanıtını veriyor. Metinden yararlanarak bu soruya nasıl cevaplar verdiğini sıralayınız. Aynı soruyu günümüz dünyasında yaşayan kendiniz için sorun ve yanıtlayın. Elbette kötü bir dünyada yaşadığınız fikrini kabul etmeyebilirsiniz... Eğer öyleyse, düşüncenizi gerekçelendirerek açıklayın. Ayrıca şunları da tartışılabilirsiniz: İyi bir insan nedir? İyi bir dünya nedir? Yanıtlarınızı yan sayfadaki çizelgeye yazınız. DKIH I-uygarliklar tarihi.indd 126 03.11.2014 12:01:42
Konfüçyüs der ki: (metinden yazınız). (MÖ 6. ve 5. yüzyılda yaşayan Konfüçyüs soruyor: İyi bir insan kötü bir dünyada nasıl yaşayabilir, iyi bir bilge bu durumda ne yapar? 21. yüzyılda yaşayan sen soruyorsun: (adınız) der ki: İyi bir insan kötü bir dünyada nasıl yaşayabilir, iyi bir İNSAN bu durumda ne yapar? Kötü bir dünyada yaşamıyorum ÇÜNKÜ 3. Konfüçyüsçülük ün din ya da başka bir fenomen olduğu sorusu, her şeyden önce bir tanım problemidir. Eğer din için kullanılan tanım, tabiatüstü varlıklara ibadetse bu soruya verilecek cevap herhalde Hayır olacaktır. Diğer taraftan din, (mesela) ahlâkî tutumu olan, günlük hayat için yol gösterici, insanlığın kâinattaki yeri hakkında sistematik görüşleri olan vb. bir fenomen olarak tanımlanırsa, Konfüçyüsçülük kesinlikle dindir, görüşünü tartışınız. 4. Bütün metinlerde yer alan görüşleri ve araştırmalarınızda bulduklarınızı da dikkate alarak Konfüçyüsçülük teki hangi fikirler size yakın geldi, hangilerini beğenmediniz? Düşüncelerinizi açıklayan bir deneme yazınız. 127 DKIH I-uygarliklar tarihi.indd 127 03.11.2014 12:01:42
KaynaK 2: UYGARLIKLAR TARİHİ-I DİLARA KAHYAOĞLU 128 Taoculuk Konfüçyüs ün, yalnızca görgü kurallarına uygun davranmaya ve insanın kendini denetlemesine önem veren görüşü herkesi doyuramazdı. Pek çok şey dışarda bırakılmıştı. İyi düzenlenmiş Konfüçyüsçü dünyada, insanın duygu dünyasının derinliklerine ve doğanın gizemlerine eğilmesine yer verilmemişti. Yaşamın bu yönlerini ele alan öteki düşünce okulları, Çin de hayli geniş kitlelerin ilgisini çekti. Bu okulların en önemlisi Taoculuktu. Taoculuk, az çok gizli birtakım bilgiler çevresinde kurulmuş, ama sınırları iyi çizilememiş bir gelenekti. Taocular sağlık ve uzun ömür verdiğini düşündükleri tılsımlı muskalara ve törenlere önem verdiler, bunların insanlara ve doğaya görülmedik güçler kazandıracağını, örneğin havada uçma yeteneği verebileceğini sandılar. Bir sonraki dönemde ve bir dereceye kadar Budacılığın itkisiyle, Taoculuk bir öğreti belirginliğine yaklaştı. Fakat Konfüçyüs çağında Taocuların, ilk Yunan filozoflarından ya da Hindistan ın kutsal adamlarından çok, Sibiryalı şamanlara ya da Amerika nın Yerli kabilelerinin büyücü-hekimlerine benzer durumda olmaları daha olası görünüyor. Lao-Tzu (Lao-Tse ya da Laozi) Bununla birlikte, Taocu üstatların varlığı eski Çin dünya görüşüne yalnızca Konfüçyüsçülüğün sağlayamayacağı bir denge kazandırdı. Güç ve yarını belirsiz günlerde yaşayan insanların dalgalanmalar gösteren duygularını dile getirmeye, ılımlılığın ve kendini denetlemenin eksik bıraktığı alanları dolduracak gizem ve tılsım bütünleyicilerine gereksinimi vardı. Birbirlerini bütünleyerek, birinin eksik bıraktığı şeyi öteki karşılayarak, Konfüçyüsçülük ile Taoculuk, daha sonra birçok değişikliklere uğradıkları ve zenginleştikleri halde, Konfüçyüs ün yaşadığı çağlardan, 20. yüzyıla kadar önemli bir kesintiye uğramaksızın, benzeri görülmemiş ölçüde kararlı düşünce biçimleri olarak varlıklarını sürdürdü. Başka hiçbir kültürel gelenek böylesine uzun ömürlü olmadı ve böylesine çok sayıda insanın yaşamını yönetmedi. Çin in öteki yüksek kültürlerden bir dereceye kadar yalıtılmış olması, bu kararlılığın sağlanmasında yardımcı oldu. Fakat bu uzun ve parlak başarısının asıl nedeni, Çin yaşam biçiminin içinde saklı olan sağduyu ile inceliği birleştiren çekiciliğidir. (McNeill, William H., Dünya Tarihi, Kaynak Yayınları, 1985; s. 99-102 den kısaltılarak alınmıştır.) Taoculuk MÖ 6. yüzyılda yaşadığı sanılan, ama yaşamı üzerine bilgi bulunmayan ve kimilerince yaşadığından şüphe edilen Lao Tzu tarafından kurulmuştur. Dişi ile erkek, olumlu ile olumsuz, doğru ile yanlış karşıt ilkelerini dile getiren Yi ve Yang, Taoculuğa göre Tao da (düzen) gerçekliğe kavuşur, karşıtlığını yitirir. Lao-Tzu ya göre insan iz bırakmadan yaşamalıdır. Kendinden iz bırakan kişi gerçekte büyük değildir. Çin halkı arasında oluşturulan efsaneye göre Lao-Tzu ve Konfüçyüs karşılaşmışlar. Lao-Tzu, Konfüçyüs e ne ve niçin okuduğunu sormuş. O da okuduğu kitabın adını vererek, insanlık ve adaleti öğrenmek için okuduğunu söylemiş. Lao-Tzu şöyle demiş: Güvercin tüylerini aklamak için yıkanmaz, tüyleri doğuştan aktır çünkü. (Hançerlioğlu, Orhan, Felsefe Ansiklopedisi, Remzi Kitabevi, 1985, C. 6, s. 232) DKIH I-uygarliklar tarihi.indd 128 03.11.2014 12:01:42
Yüce Aklın Erdemi nden (Tao Te Ching ya da Daodejing) Seçmeler Lao-Tzu nun öğrencilerinin çalışmasıyla meydana getirilmiştir. Taocuların kutsal kitabı olarak kabul edilir. * İnsan, kapısından dışarıya çıkmadan evreni bilir. Penceresinden dışarıya bakmadan göğün yolunu görür. İnsan ne denli uzağa giderse, o denli az tanır. Eren kişi yolculuk etmeden bilir, bakmadan anlar, bir şey yapmadan tamamlar. * Dünyaya biçim vermeye çalışan gördüm. Bunu başaramayacak. Dünya ruhsal kap olduğundan, biçim verilemez. Biçim veren onu yıkar. Dünyayı elde eden onu elden kaçırır. * Erkeği tanı, kadını benimse; Akı tanı, karayı benimse; ünü tanı, gözden düşüşü benimse. * İnsanların efendisi olarak Tao ya gönül bağlayan, silahlarla dünyayı boyunduruğu altına almaz. Çünkü bu davranış karşı saldırıyı doğurur. * Halk ölüme meydan okuyor, çünkü yaşamı çok ağır. Bu ise onun ölüme meydan okumasını yaratıyor. * Adını bilmediğimden ona Tao diyorum. Ona yücelik adını vermeye çalışıyorum. Tao ya bakılır, ama bu onu görmeye yetmez. Tao kendi bir şey yapmaz, ama yine de her şey onunla olur. * Çalışmayı bırakmak tasalardan kurtulmak demektir. (Lao-Tzu, Yüce Aklın Erdemi, Ruh ve Madde Yayıncılık, 1985) ÇALIŞMA SORULARI (2) 1. Taoculuk ile Konfüçyüsçülüğü aşağıdaki tabloyu kullanarak karşılaştırınız. FARKLILIKLAR Konfüçyüsçülük Taoculuk Kurucuları açısından İnananları açısından Ortaya çıkış nedeni/gereksinim açısından Belli başlı görüşleri açısından (metinlerden çıkartabildiklerinizi dikkate alınız) BENZERLİKLER 2. Taoculuğu eleştiren bir yazı yazınız: Hangi fikirler size yakın geldi, hangilerini beğenmediniz? Düşüncelerinizi örnekler vererek açıklayınız. 129 DKIH I-uygarliklar tarihi.indd 129 03.11.2014 12:01:42