Prof. Dr. C. Sencer İMER Doç. Dr. Zeliha SEÇKİN Prof. Dr. Yavuz DEMİREL

Benzer belgeler
ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 1 Sorumluluk-Ahlak-Etik-Etik Teorileri

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

Günümüz Sorunları Karşısında Kant Etiği. Dr. Harun TEPE

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik

SCA Davranış Kuralları

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 3 Etik ve İlişkili Kavramlar

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

Sekreterlik ve Büro Hizmetleri. Ders-8 Bürolarda İş Etiği

İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 11.Hafta ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ) Dr.

Çalışma Hayatında Psikolojik Sorunlar. Doç. Dr. Ersin KAVİ

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-4

ÜNİTE:1 Sorumluluk Kavramları ve İşletmelerin Sosyal Sorumlulukları. ÜNİTE:2 İş Ahlakı ve Önemi. ÜNİTE:3 İş Ahlakı ve Etik Yaklaşımlar

KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI

Kohlberg e Göre Ahlak Gelişimi Kohlberg ahlak gelişiminin gelenek öncesi, geleneksel ve gelenek sonrası olmak üzere üç düzey içinde gerçekleştiğini

MBA 507 (3) TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ

Güncel Liderlik Yaklaşımları: Hizmetkar ve Vizyoner Liderlik. Spor Bilimleri Anabilim Dalı

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

Öğretmen Liderliği ÖĞRETMEN LİDERLİĞİ

Ahlak Gelişimi. Prof. Dr. İbrahim YILDIRIM

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ ve OKUL YÖNETİMİ. 8. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

Lisans. Deskriptif Önermeler

DERS: EĞİTİM YÖNETİMİ

KARİYER YÖNETİMİ. Kariyer teorisi iki nokta üzerinde odaklanmaktadır. Öğr. Grv.. M. Volkan TÜRKER

GRP406 MESLEK ETİĞİ VE YASAL KONULAR. Doç. Dr. İlhan YALÇIN

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 12.Hafta ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ) Dr.

İYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ

MÜHENDİSLİK ETİĞİ Emin Direkçi

Performans ve Kariyer Yönetimi

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

İlköğretim Fen ve Teknoloji Öğretim Programı. Fen ve Teknoloji Program ve Planlama Dersi

T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İNSAN HAKLARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI Bahar Yarıyılı

MAĞAZA İMAJI, MAĞAZA MEMNUNİYETİ VE MAĞAZA SADAKATİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN TÜKETİCİLER AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ ÖZET

Modern Mantık Açısından Ahlâk Çıkarımı. Moral Inference from the Point of Modern Logic

ETİK.

İŞL 203U YENİLİK YÖNETİMİ

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

DAVACILARIN VARLIKLI OLMALARI DESTEK TAZMİNATI İSTEMELERİNE ENGEL DEĞİLDİR.

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir.

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

penceremi ışığa açıyorum PARMAKLIKLAR ARKASINDAKİ YÜREKLERİ IŞIKLA BULUŞTURUYORUZ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

MESLEK KAVRAMI. Dr. Tolgay Kara, Fen Bilimleri Enstitüsü Bilimsel Etik Ders Yansıları, Güz /17/2016

Eğitimde Program Geliştirme Süreci

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 2 İş Ahlakı-İş Ahlakının Tarihçesi

Türkiye Milli Eğitim Sisteminin Yasal Dayanakları. 2. Eğitim ve Öğretimi Düzenleyen Yasalar. 3. Milli Eğitim Şuraları. 4.

MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI. Programın Temel Yapısı

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

Not. Aşağıdaki Kant la ilgili notlar Taylan Altuğ un Kant Estetiği (Payel Yayınları, 1989) başlıklı çalışması kullanılarak oluşturulmuştur.

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ YÖNETİM ANLAYIŞINDAKİ GELİŞMELER

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

9. HAFTA PFS102 SINIF YÖNETİMİ. Yrd. Doç. Dr. Ali Çağatay KILINÇ.

ESKİŞEHİR ATATÜRK MESLEK LİSESİ 2. DÖNEM 1. YAZILI YOKLAMA SORULAR.

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I

a) Ahlaksal Eylemin Amacı Nedir?

Çağdaş Siyaset Kuramları (KAM 401) Ders Detayları

SAĞLIK HİZMETLERİ YÖNETİMİ

Bilişim Etiği ve Hukuku

SPORDA STRATEJİK YÖNETİM

İÇİNDEKİLER. Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık 28

GİRİŞ. Novo Nordisk Way, kim olduğumuzu, nereye ulaşmak istediğimizi ve şirketimizi oluşturan değerleri açıklamaktadır.

ÜNİTE 1: Pazarlamanın Konusu, Kapsamı, Gelişimi ve. Değer Kavramı. ÜNİTE 2: Pazarlama Çevresi ve Bilgi Sistem ÜNİTE 3: Pazarlar ve Davranışlar

İçindekiler. Değişim. Toplumsal Değişim. Değişim Eğitim ilişkisi. Çok kültürlülük. Çok kültürlü eğitim. Çok kültürlü eğitim ilkeleri

HAK VE ADALET Ali Osman Gündoğan

Sizin değerleriniz neler ve neden bu değerlerin önemli olduklarını düşünüyorsunuz? Neyin önemli olduğuna inanıyorsunuz?

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FELSEFEYE GİRİŞ DKB

ONKOLOJİ HEMŞİRELİĞİ VE ETİK. Prof. Dr. Nermin Ersoy Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı

1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları. 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri. 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: LİDERLİK Doç. Dr. Cevat ELMA

Sağlığın Korunması, Yükseltilmesi ve Sağlık Politikaları

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı HATA BİLDİRİM FORMU (Usulsüzlük, Yolsuzluk, Etik Kural İhlali)

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

Bu doküman, yazılı izin alınmaksızın, hangi amaç için olursa olsun elektronik ortamda ya da başka biçimlerde kısmen veya tamamen ve herhangi bir

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

MBA 507 (7) ALGILAMA VE KARAR ALMA

Türk Yönetim Tarihi (KAM 315) Ders Detayları

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

Araştırma sonuçları, adresinden istenildiği takdirde tarafınızla paylaşılacaktır.

HUKUK FELSEFESİNİN TEMEL SORUNLARI

Sosyal psikoloji bakış açısıyla İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Kurallara Uyma Durumunun İncelenmesi. Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş

Matematik Öğretimi. Ne? 1

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ EYLEM ARAŞTIRMASI

HUKUK VE HUKUK BİLİMİ ÜZERİNE

Dikkat!... burada ilk ünite gösterilmektedir.tamamı için sipariş veriniz SATIŞ TEKNİKLERİ KISA ÖZET KOLAYAOF

ONTOLOJİK KANIT VE AHLAK KANITI İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI DİN FELSEFESİ. Prof. Dr. Metin YASA

Mantıklı Düşünme aktifken bilim ve matematik gündemdedir, yani ölçer, hesaplar, karşılaştırır, olasılıkları tahmin etmeye çalışırız.

Doç.Dr. Yavuz CABBAR Dr. Mustafa Kemal TOPCU

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ. Liderlik ve Liderlik Teorileri YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

AÇIK SİSTEM. Sistemler, çevrelerinden girdiler alarak ve çevrelerine çıktılar sunarak yaşamlarını sürdürürler. Bu durum, sisteme; özelliği kazandırır.

ÇOCUK HAKLARI HAFTA 2

Transkript:

Prof. Dr. C. Sencer İMER Doç. Dr. Zeliha SEÇKİN Prof. Dr. Yavuz DEMİREL

Neyin doğru neyin yanlış olduğu sorunu insan yaşamında her zaman ve her şartta önemini korumuştur. Bu arayış, iyi nin nasıl belirleneceği problemini de beraberinde getirmektedir. Bu anlamda ahlakı, bireyler arasındaki iyi ilişkilerin yürümesi ve gelişmesini sağlayan değer sistemi (Özgener, 2009: 7) olarak adlandıran anlayışın temelinde de neyin iyi neyin kötü olduğu sorunu yatmaktadır.

Bu sorun, filozofların olduğu kadar günümüz insanının da yoğun bir şekilde gündeminde yer almaktadır. Bu sorun, Kant için de temel bir konudur. Kant, iyinin ne olduğu sorusuna mutlak anlamda iyiyi kapsayacak bir cevap verme isteği ile hareket etmektedir.

Etik yaklaşım, sonuçsalcı (teleolojik) ve sonuçsalcı olmayan (deontolojik) şeklinde bir ayrimla ele alınmaktadır. Sonuçsalcılık açısından bir eylem kendi başına iyi veya kötü değildir. O eylemin iyi veya kötü oluşu eylemin sonucuna bağlıdır. Eylemin sonucu yarar sağlıyorsa iyi, sağlamıyorsa kötü dür. Immanuel Kant ile anılan deontoloji kuramı ise, ahlaki davranışın her koşul ve durumda ortaya konması gereken davranış olduğu kabulüne dayanmaktadır. Bir başka ifade ile bu kuram, eylemin sonucunu önemli görmemektedir (Tepe Küçükoğlu, 2012: 180).

Aristo, etiğe, bireyin günlük hayatında faydalı olacak davranışların keşfedilmesi şeklinde bir anlam yüklemektedir. Kant ise etiği, kendimizi nasıl mutlu edeceğimizi değil, mutluluğumuzu nasıl değerli kılacağımızı gösteren bir doktrin olarak tanımlamaktadır.

Kant, ahlaki algıda önemli olan şeyin neyi yapmamız gerektiği değil, neyi istememiz gerektiği ile ilgili olduğuna gönderme yapmaktadır.

Kant a göre bir davranışın ahlakiliğinin kriteri, onun her zaman bir kural, bir genel yasa olması na bağlı bulunmaktadır. Bu bağlamda ahlaksal iyilik, irademizin kurallar aracılığı ile yönetilmesidir. Eylemleri genel geçer kılan kuralların olması gerekir ve bu kurallar insanların ortak amaçlarından türetilir. Eylemlerimiz bunlarla uyum sağlamalıdır ve bunlar da ahlaksal kurallardır (Kant, 2007:20).

Kant ahlaklılığı istemeyle ilgili görmektedir. Ahlaklılık, belirli bir özellik taşıyan bir istemeye sahip olmaktır. Ahlaklılık iyiyi istemektir. Kant Neyi istemek iyidir? sorusuna cevap vermek için, önce istemeyi nelerin belirleyebildiğini araştırıyor. İstememizi, genellikle, mutluluk adı altında toplanabilecek öznel içerikli ilkeler belirliyor ve isteklerimizin gerçekleşmesi için eylemde bulunuyoruz. Kant, bu bağlamda istememizi, doğal nedensellik adını verdiği eğilimlerimizin, tutkularımızın ve çıkarlarımızın belirlediğini ifade etmektedir.

Kant a göre, isteme belirlenmeden eylemde bulunulamaz. O zaman, istemeyi ne belirlerse, neyi isteyerek eylemde bulunursak, ahlaklı eylemde bulunmuş oluruz? Ahlak yasasıyla Kant, öznel isteme ilkelerimiz için bir kriter getirmeyi amaçlamaktadır.

Kant a göre genel, değişmez ve zorunlu sayılması gereken ilkeler deneyimden değil, saf akıldan türetilebilirler. Ahlaksal her yasa kesin bir zorunluğu ifade etmektedir. Ahlaksal zorunluk varsayımsal değil, kesindir ve ahlaksal zorunluk özgür eylemin mutlak iyiliğinden kaynaklanır. Her eylem karar alındıktan sonra zorunludur, ama bu eylemi gerçekleştirmek için bir de hareket gereklidir.

Hareket baskıdan kaynaklanıyorsa eylemin zorunluğu hukuksaldır; ancak bu hareket eylemin manevi iyiliğinden çıkıyorsa o zaman eylemin zorunluğu etikseldir.

Bu bağlamda, örneğin, başkalarına iyilik etmenin faziletine inanan, bunu kendine maksim olarak benimseyen birey, sadece tanıdığı ve sevdiği insanlara iyilik edip, tanımadığı veya sevmediği insanlara kötülük ederse, bu davranış Kant a göre ahlaki bir davranış olmayacaktır. Bu eylemin ahlaki olabilmesi, bireyin davranışına temel oluşturan maksimin bütün insanlara yönelik olmasına bağlı bulunmaktadır (Kant, 2007: 66).

Kant a göre özgürlük, bireyin akla dayanan eylemlerinde gerçekleşme imkânı bulmaktadır. Gelişigüzellik içeren özgürlüğü dışlayan Kant, salt pratik aklın kendi kendisine yasa koyması manasında pozitif özgürlüğü önemser. Bu bağlamda Kant ın temel düşüncesi üç alana dayalı olarak biçimlenmektedir: 1. Fizik, 2. Mantık (logic) kuralları ve 3. Etik.

1. Alan (Fizik): Bütün tabii bilimler bu alanda yer alır ve biz bu kanunlara uymak zorundayız. 2. Alan (Mantık): Bu alan insanın nasıl düşündüğü ile ilgili, mantığın koyduğu ilkeleri kapsamaktadır. 3. Alan (Etik): Bu alan etik le ilgilidir. Nasıl davranalım ki, davranışımız doğru olsun? ve Nasıl davranalım ki, davranışımız iyi olsun sorularının cevabını arar.

Kant, bizim için iyi olan, bizi tatmin eden, bize faydalı olan doğrudur, iyidir çıkarımında bulunur. Bize faydalı olanın doğruluğu ve iyiliği, Kategorik Emir Prensibi (Golden Rule) çerçevesinde değer bulmaktadır. Bu kural, uyulmak zorunda olan, kayıtsız şartsız uymak zorunda olduğumuz şey anlamına gelmektedir. Buna göre;

Kural: Davranırken öyle davran ki, davranışına sebep olan maksimin bir tabiat kanunu olmasını hür iradenle isteyebilesin. Tabiat kanunu nasıl herkes için geçerliyse, bu kural da herkes için geçerli olsun (Kant, 2013: 38-40).

Örnek 1: Bir insan iyi durumda, bir diğeri ise zor durumda. İyi durumda olan, zor durumda olan insana yardım etmeli mi? İyi durumda olan insan, zor durumda olana yardım etmiyorsa, bunun böyle olmasını (tabiat kanunu olmasını) hür iradesi ile isteyebilir mi? Bu durumun tabiat kanunu olması mümkün. O zaman güçlü, zayıfı ezer, zayıf yok olur.

Örnek 2: Birisi geri vermemek üzere borç para alabilir öznel ilkesinin genel geçer olmasını isteyebilir miyiz? Bu genel geçer bir ilke olabilir mi? Herkes böyle yaparsa ne olur? Bu ilke ayakta kalabilir mi? Bu durumda borç alan kişi, karşısındaki kişiyi aldatmasının bir tabiat kanunu olmasını hür iradesi ile isteyebilir mi? Böyle bir durumu kendisi için isteyemeyecektir.

Örnek 3: İnsanların çeşitli yetenekleri, kabiliyetleri vardır. Acaba insan bu yeteneklerini ilgilenmeyerek, geliştirmeyerek sırt üstü yatsa, bu etik bir davranış mıdır? İnsan bunun bir tabiat kanunu olmasını hür iradesi ile isteyebilir mi? Kendisi, insanların geliştirdiği imkânlardan yararlanırken, kendisini geliştirmemesi gerektiği düşüncesinin tabiat kanunu olmasını hür iradesi ile isteyebilir mi?

Eğer bunun bir tabiat kanunu olmasını hür iradesi ile isterse, faydalandığı bütün imkânları kaybetmiş olacaktır. Bu da çalışma ahlakı açısından doğru değildir. Bu bağlamda bireylerin kendilerini geliştirmelerinin önünü açmaktan hem kendileri hem de yönetim sorumludur.

Örnek 4: Birtakım sıkıntılarla karşılaşan bir insan, intihara teşebbüs etse, bu davranışı etik midir? O zaman birtakım sıkıntılarla karşılaştığında insan, hayatına son verilmesi durumunu hür iradesi ile tabiat kanunu olmasını isteyebilir mi? Neticede bütün insanlar yaşamlarının çeşitli dönemlerinde güçlüklerle karşılaşabilirler.

Bu düşünce ile hareket eden birey, kendi varlığını ortadan kaldırmış olur ki, bu doğru bir durum değildir.

Kant ın etik alan ile ilgili düşüncesi birbirini tamamlayan üç faktöre sıkı sıkıya bağlı görünmektedir: Koşulsuz buyruk, özgür irade ve ödev ahlakı. 1. Koşulsuz Buyruk: Buyrukları koşullu ve koşulsuz olarak ele alan Kant, bir amaca ulaşmak için araç olmayan, nesnel zorunlu olarak ortaya çıkan koşulsuz buyruğu ahlak yasası olarak görmektedir (Ketenci ve Topuz, 2009: 6). 2. Özgür İrade/Özgürlük: İçgüdülerine tabi ve bunlara göre davranan bir insan hür değildir; içgüdülerine göre hareket eden birisidir. Buna göre insan etik davranmadığı ölçüde hür değildir. Kant, özgürlüğü ahlak yasasının koşulu olarak görmektedir (Kant, 2001: 24).

2. Özgür İrade/Özgürlük: İçgüdülerine tabi ve bunlara göre davranan bir insan hür değildir; içgüdülerine göre hareket eden birisidir. Buna göre insan etik davranmadığı ölçüde hür değildir. Kant, özgürlüğü ahlak yasasının koşulu olarak görmektedir (Kant, 2001: 24).

3. Ödev Ahlakı: İnsan akla sahip olmakla, olgular dünyasının üstüne çıkarak, bu dünyaya bir anlam kazandırır ve bu anlam kazandırmayı ahlak yasası ile yapar. Ahlak yasası da bireyden, ödevden çıkan, ödev kaynaklı eylemler yapmasını emreder.

Kant a göre, insan ahlaklı davranabildiği ölçüde özgürdür. Ancak, örgüt çalışanlarının örgüt içi politik davranışlar, kendini koruma içgüdüsü, duruma göre hareket et, rahat et anlayışı vb. gerekçelerle gönüllü veya bazen istemese de gönülsüz olarak etik davranışlardan taviz verdikleri durumlar söz konusu olabilmektedir.

Kant ise, herkesin her durumda kayıtsız şartsız uymak zorunda oldukları davranışların gerekçelerini sunmaktadır. Kayıtsız şartsız buyruk, etik davranışlardan taviz vermenin gerekçelerini de geçersiz kılacak bir yapı öngörmektedir.

Farklı disiplinlere konu olan örgütsel adalet kavramı Adams ın Adalet Teorisi ne dayandırılmaktadır. Adams teorisini, örgüt çalışanlarının kendi çalışmaları sonucunda elde ettikleri çıkarları, diğer örgüt çalışanlarının elde ettikleri çıkarlarla karşılaştırıp örgütsel adalet algılarını şekillendirecekleri varsayımına dayandırmaktadır. Bu karşılaştırma, çalışanın örgüte karşı geliştireceği tutumun da en önemli belirleyicisidir.

Örgütsel adalet ile ilgili yapılan çalışmalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; dağıtımsal, prosedürel (işlemsel) ve etkileşimsel adalet olarak üç alt boyutu ile ele alındığı görülmektedir. 1. Dağıtımsal Adalet: Örgütsel kararların sonuçlarına odaklı bir olguya işaret eden dağıtımsal adalet, kökenlerini sosyal eşitlik teorisinden almakta ve sosyal içerikli davranışların çıktıların dağıtımı üzerine inşa edildiğini varsaymaktadır.

2. Prosedürel (İşlemsel) Adalet : Örgütsel adalet bağlamında yapılan ilk çalışmalar, adaletin dağıtımsal boyutu üzerine yoğunlaşmış, 1980 lerden sonra ise prosedürel adalet ilgi odağı haline gelmeye başlamıştır.

Literatürde prosedürel adalet iki boyutta ele alınmaktadır. Birinci boyut, yönetimin temel fonksiyonları arasında yer alan karar alma süreci ile ilgili işlem ve uygulamaların yapısal özelliklerini temsil etmekte ve bu bağlamda biçimsel süreçle ilgili konuları içermektedir. İkinci boyut ise karar alma sürecinin aşamalarını veya karar alma süreci sırasında izlenmekte olan politika ve uygulamaların hayata geçiriliş biçimleri ile ilgilidir.

Prosedürel adalete ilişkin temel varsayım, çalışanların süreçler üzerinde kontrollerinin olduğunu algıladıkları zaman yapılan işlemleri adil olarak gördükleri temeline dayanmaktadır. Bu etki, adil süreç etkisi, diğer bir adlandırma ile söz hakkı etkisi olarak adlandırılmaktadır.

3. Etkileşimsel Adalet: Etkileşimsel adalet, bireyler arası ilişkilere yapılmış olan yatırımlar ile bu ilişkilerden elde edilmesi beklenen çıktılarla ilgili bir olgudur. Literatürde adaletin, nadir olarak, kişisel bir erdem olarak da ele alındığı görülmektedir. Örneğin bireyin içsel durumunu betimleyen bir karakter özelliği olarak, adaleti bir erdem olarak anlamak gerekmektedir. Bu bağlamda adalet, genellikle aşağıdaki üç şekilden biri olarak düşünülür:

1. Bir toplum özelliği olarak adalet 2. Belirli bir eylemin özelliği olarak adalet 3. Sosyal ya da yasal kuralların bir özelliği olarak adalet

Swenson (1998); Wakefield (1998) ve (Donaldson ve Mayer (2014); işletmelerde adaletin sosyal boyutuna dikkat çekmektedirler. Sosyal adalet, duygusal çöküntünün önlenmesinde ve azaltılmasında önemli rol oynamaktadır. İşletmelerde, sosyal adalet odaklı çalışmaların özellikleri arasında aşağıdaki hususlar yer almaktadır:

1. Hedef müşterilerin, güçlü yanları, içinde bulunduğu durum ve kaynaklarının en iyi şekilde değerlendirilmesi. 2. Müşterilerin yaşamlarını ve tecrübelerini nasıl tanımladıkları ve onlara nasıl anlam yüklediklerinin merkezinde ırk, cinsiyet, sınıf, yetenek, cinsel eğilim ve diğer farklılıkların yer aldığının farkına varılması.

3. Müşterilerle olan ilişkilerde ve örgütsel bağlamlarda müşteriler ve çalışanlar arasındaki güç dengesizliklerini düzeltmeye yönelik bilinçli çaba gösterilmesi.

Her birey tektir. Farklı fikirlere, düşüncelere, deneyimlere, tecrübelere ve fiziksel özelliklere sahip olan bireyler, bir aile, bir işletme veya bir toplumda barış ve huzur içinde yaşayabilmek için herkes tarafından kabul gören ve saygı gösterilen kural ve değerlere gereksinim duyarlar. Her birey, bir şeyi yapmaya veya yapmamaya karar vermekte ve doğal olarak da bu kararın sonuçlarına katlanmakta özgürdür. Bireyin bir şeyi kendi özgür iradesi ile yapmasıyla, zorunlu olduğunu düşündüğü için yapması arasında büyük fark vardır.

Bu zorunluluk/isteklilik ahlak ve etikle açıklanabilir. Ahlak söz konusu olduğunda, adaletin yeri, ahlakın pratik fayda sağlamasına gerekçe oluşturmasıdır. Bu bağlamda Kant ın ahlak yasasını kesin bir buyruk (kategorik imperatif) olarak tanımlaması, ahlak yasasına kesinlik ve her durumda geçerlilik kazandırmaktadır.

Kant ın kesin buyruktan kastı, bir insanı hiçbir zaman bir araç olarak görmeyip her zaman kendi başına bir amaç olarak görmeyi işaret etmektedir. Bu ön kabul, çalışanın, örgüt içerisindeki değeri ile ilgili konumunun da temelini oluşturmaktadır.

Bu bağlamda ahlak ile adalet arasındaki sarmal ilişki, uygulamada konuyu daha önemli hale getirmektedir. Literatür incelemesi yapıldığında etik ve adalet arasındaki ilişkiye yoğun bir ilgi gösterildiği görülmektedir (Cropanzano ve Stein 2009; Treviño ve Weaver, 2001; Schminke, Ambrose ve Noel, 1997).

Bu ilginin nedeni konusunda Cropanzano ve Stein (2009) in tespitleri dikkat çekicidir. Cropanzano ve Stein e göre, davranışsal etik çalışanlar benzerleri ile karşılaştırıldığında, örgütsel adalet araştırmacıları da şu temel soruya en az onlar kadar önem vermektedirler: İnsanlar için ahlaki meseleler neden önemlidir? İki alanın (tarafın) da bu soruya verdikleri cevaplar benzerlik arz etmektedir.

Bu bağlamda ahlak araştırmacıları, bireyler ve onların inançlarının örgüt algılarını nasıl etkilediğine odaklanırken, adalet araştırmaları durumlar ve içinde bulunulan durumun özellikleri, bireylerin örgütlerle ilgili algılarını nasıl etkilediğine odaklanmaktadır.

Ancak, Kant adaletli olabilmede işlenen fiile uygun olarak cezalandırmadan yana bir anlayışı benimser ve affediciliği adalete ters olacağı varsayımı ile reddeder. Kant'a göre, adalet, cezalandırılmayı gerektirir ve affedicilik bu göreve ters düşer.

Bir başka deyişle, affedicilik bir görev olarak düşünüldüğünde, genellikle insanın adalet algısının üstünde olan bir takım ilahi emirlere dayandırılır. Affetme bu şekilde ele alındığında pişmanlık ve düzeltme merkezli olmaktan bile ayrı düşünülebilir. Örneğin, birinin düşmanlarını sevmesi emri düşmanın kendini düzeltmesine ve pişman olmasına bağlı değildir (Fiala, A. 2012:495).

Bireyin kendisi ve başkaları için iyi yi, doğru yu istemesi, ahlaki açıdan önemli sonuçlara sahiptir. İyi ve doğru nun ne olduğu ve önemi yüzyıllardır tartışılmaktadır. İyi ve doğru ya kaynaklık edecek evrensel ilkeler oluşturabilme çabası da bu anlamda önemli hale gelmektedir.

Kant a göre herhangi bir eylem, evrensel yasaya uygun olmalıdır. Bu uygunluk, Davranırken öyle davran ki, davranışına sebep olan maksimin bir tabiat kanunu olmasını hür iradenle isteyebilesin. ifadesinde karşılık bulmaktadır. Bunun önkoşulu, insanın yapıp ettiklerini özgür iradesi ile yapmasına bağlı görünmektedir.

İnsanın ahlaklı olmasının ölçütü maksimin ahlak yasasına uygun veya bir doğa yasası olabilecek niteliğe sahip olmasıdır. Böyle bir anlayışa dayalı olarak gerçekleşen eylem, hem özünde hem de sonuçsal olarak adaleti de temsil edecektir.

İyi yi isteme; koşulsuz buyruk ve özgür iradeye dayalı olarak gerçekleştiğinde, eylemin adalete kaynaklık edeceği de söylenebilir. Bu bağlamda, adalete konu olan her eylem, karar ve sürecin ahlaki ilkelere dayalı olarak ortaya çıkması, eylemden etkilenenlerin kabullenmesini kolaylaştırabilir. Kant ın etik ilkelerine göre karar alan bir yönetici, adalet kaygısı ile hareket etmemiş olsa bile sonucun kendiliğinden adil olacağı söylenebilir.

Gerçekte, etik davranmak, adaleti de kapsayacak bir sonuç doğursa da, adaletli davranan birisi ahlaklı da davranmış olacaktır. Kant ı bu noktada diğer ahlakçı düşünürlerden farklı kılan şey ise, bireyin davranışa sebep olan maksimin bir tabiat kanunu olmasını hür iradesi ile istemesidir. Bir başka ifade ile, yapılan eylemi dış faktörlerden bağımsız olarak eylemin gerekliliğinden dolayı yapmayı istemektir.

TEŞEKKÜR EDERİZ