Diyanet flleri Baflkanl Ad na Sahibi ve Genel Yay n Yönetmeni Dr. Yüksel Salman Sorumlu Yaz flleri Müdürü Dr. Faruk Görgülü Mali fller ve Da t m Sorumlusu Mustafa Bayraktar (Döner Sermaye flletme Müdürü) Yay n Koordinatörleri Esma Güner - P nar Melike Demiralay Tashih: Said fian Kapak Resmi: S dd ka Tasa letiflim: Diyanet flleri Baflkanl Üniversiteler Mahallesi Dumlup nar Bulvar No:147/A 06800 Çankaya / Ankara Tel: (0312) 295 86 01/61 86 Faks: (0312) 295 61 92 e-posta: cocukdergisi@diyanet.gov.tr www.facebook.com/diyanetcocukdergisi https://twitter.com/diyanetcocuk Milli E itim Temel Kanunu (16.6.1983 gün ve 28442 say l Kanunu'nun 15'inci Madde ile De iflik 55'inci maddesinin ikinci f kras gere ince) Baflkanl m z yay nlar n n ö rencilere tavsiyesinde bir sak nca yoktur. Abone flleri Tel: (0312) 295 71 96-97 Faks: (0312) 285 18 54 e-posta: dosim@diyanet.gov.tr Abone fiartlar : Yurt içi y ll k: 42 TL Yurt d fl y ll k: ABD için 25 ABD Dolar, Avrupa Birli i ülkeleri için 24 Euro, Avustralya için 40 Avustralya Dolar, sveç ve Danimarka için 200 Kron, sviçre için 40 sviçre Frang. Abone kayd için, ücretin Döner Sermaye flletme Müdürlü ünün T.C. Ziraat Bankas Ankara Kamu Giriflimci fiubesindeki IBAN: TR 08 000 1 00 25 330 599 4308-5019 No'lu hesab na yat r lmas ve makbuzun fotokopisi ile aboneli in hangi say dan bafllayaca n bildirir bir mektubun, "Diyanet flleri Baflkanl - Döner Sermaye flletme Müdürlü ü, Üniversiteler Mahallesi Dumlup nar Bulvar No:147/A 06800 Çankaya / Ankara" adresine gönderilmesi gerekir. Yay n Türü: Ayl k, Yerel, Süreli Yay n Diyanet Çocuk Dergisi (Türkçe) Bas m Tarihi: 20.03.2015 Bas m Yeri: Ankara Sayfa Düzeni: Zet Tan t m Ltd. fiti. Bask : Korza Yay nc l k Bas m San. ve Tic. Ltd. fiti. Büyük Sanayi 1. Cadde No: 95/11 skitler ANKARA Tel: 0 312 342 22 08 Faks: 0 312 341 14 27 www.korzabasim.com.tr Bahar n geldi i, rengârenk çiçeklerin açt, a açlar n meyveye durdu u, k fl boyunca yuvas nda kalan canl lar n yavafl yavafl d flar ç kt ayd r Nisan. Bu mevsimde, yeniden canlanan tabiat, sanki kendisine çeker insan, göstermek ister Yarat c n n eserlerini. Tabiat n, bahar n gelifli ile uyand gibi, dünya da as rlar önce Peygamber Efendimizin (s.a.s.) gelifli ile karanl k günlerinden uyanm flt. Onun gelmesiyle, insanl n unutulmaya yüz tutmufl de erleri çiçek açt, meyveye durdu. nsanlar; zengin fakir, köle efendi fleklinde hiç kimseyi ay rmadan bir arada yaflamay ö rendi, bir arada yaflan nca ümmet olman n, insanca yaflaman n de erini anlad. Bu ay, Peygamber Efendimizin birlikte yaflama ahlak ndan yola ç karak, sizler için güzel bir say haz rlad k. Gül kokulu hat ralar, birbirinden güzel hikâyeler ve resimler dergimizde sizi bekliyor. Müminler birbirini sevmede, birbirine merhamet ve flefkat göstermede, t pk bir organ rahats zland nda di er organlar da uykusuzluk ve yüksek ateflle bu ac y paylaflan bir bedene benzer. buyuran Peygamber Efendimizin, bize rehber olan hayat n örnek al p birlikte yaflaman n güzelli ine varanlardan olmam z dile iyle. Dr. Faruk Görgülü
içindekiler 16 32 Kur an Hazinesini Keflfe Ç k yoruz 2 Peygamberimiz ve Küçük Ümmeti 4 Kutup Y ld z 6 Zehra 8 Gökkufla 10 Çocukça Düflünüyorum 12 Kalp Aynas 16 Renkli Dünyam n Sesi 18 Gülce 20 Ezan Duas 22 Burçin ile Burhan 24 Bu Ay Ne Olmufl? 28 Hazine Sand 30 Gülümseyin Bilimli-yorum 32 Allame Nine 34 Raptiye 36 Atölye 38 Bil-Bul-Çöz 40 Bulmaca 42 Nefleli Karikatürler 43 Çengel Bulmaca 44 Sizden Gelenler 46 Bulmacalar n Çözümleri 48 22 18 36
Kur ân hazinesini keşfe çıkıyoruz Fatma Bayraktar Karahan İyiliğin Neşesi yilikler, kötülükleri giderir. dedi Hüdhüd. Ad Hüdhüd dü kuflun, biliyordu Mehmet. Bahar serinli inde sabah namaz n n ard ndan bahçeye ç km fl, ezberini tekrar ediyordu. Havalar s nd nda bahçede Kur ân okumay ve ezberlerini tekrar etmeyi çok severdi. Güneflin do uflunu izler, temiz havay içine çeker, bazen uzaklara bazen de bahçede büyüyen çiçeklere, sebzelere bakarak okurdu ezberini. çinde hiçbir üzüntü, s k nt olmazd. Da lara, kufllara, a açlara bakmak mutlu ediyordu onu. Dedesinin dedi i gibi âyetlerin bir k sm Kur ân da, bir k sm tabiattayd çünkü. Ama bu sabah s k nt l yd. Onu bunaltan, akl n meflgul eden bir s k nt s vard. Hüdhüd onunla konuflmaya bafllad nda bir taraftan da önceki gün okulda arkadafl na kopya verirken yakalanmas n düflünüyordu. Çok utanm flt. Ö retmeni, senden beklemezdim dedi inde sanki dünya bafl na y k lm flt. Yard m etmek istemifltim diyemedi. Biliyordu, yanl flt yapt.
Hüdhüd bu kez tüm âyeti okudu: Gündüzün iki taraf nda ve gecenin gündüze yak n vakitlerinde namaz k l. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, ö üt almak isteyenlere bir hat rlatmad r. - Bu Hûd Sûresi 114. âyet, flimdi ezberledi im, diye cevap verdi Mehmet. - Herkes zaman zaman yanl fllar yapabilir, Mehmet. Ama düzeltmeye çal flmal s n piflman olduysan e er, dedi Hüdhüd. - Nas l ama? Nas l bir iyilikle bu yanl fl m düzeltebilirim ki? - Yalan söylemek, haks zl k yapmak, hak yemek düzeltilmesi en zor olanlard r, diye cevap verdi Hüdhüd. Bir kötülükten sonra onun zarar telafi edilemese de kötülü e al flmamak için hemen bir iyilik yapmal s n. Dürüstçe özür dilemeli ve bir daha ayn yanl fla düflmemelisin, dedi ve havaland Hüdhüd. Hüdhüd uzaklafl rken Mehmet yak nlarda ne yanl fllar yapt m diye düflündü. Okuldan can s kk n geldi inden dün annesini üzmüfltü. Sonra o k zg nl kla kardefline ba rm fl, tüm yalvarmas na ra men ödevi için ona yard m etmemiflti. Sanki bir kötülük yeni bir kötülü e götürüyor; insan n içindeki piflmanl k, iyili e dönüflmeyince k zg nl a ve yeni yanl fllara dönüflüyordu. Mehmet, aya a kalkt, âyetteki ö üdü anlad m diye düflündü. Heyecan ve sevinçle elinde Kur ân eve girdi. Annesi henüz ah rdan dönmemiflti. O gelmeden kahvalt masas n haz rlayacak, dünkü yanl fl n iyilikle giderecekti. Çaydanl n alt n açt ve kardefli Hüseyin in yata na yöneldi. Dün a latm flt ufakl. Aslan kardeflim, okul için uyansa da, ödevlerini kontrol etsem! dedi, yataktaki kardefline. Okula giderken Mehmet in içinde piflmanl ktan çok yeni iyilikler yapma coflkusu vard ve tarif edemedi i bir nefle. yilik yapman n neflesi
kutup yıldızı Musa Mert VEFA Peygamber Efendimiz küçücük bir bebek iken, onu sütannesi Halime ve sütbabas Haris yanlar na ald lar. Peygamber Efendimize çok iyi bakt lar. Kendi çocuklar ndan ay rmad lar. Büyük bir flefkat ve dikkatle yetifltirdiler. Peygamber Efendimiz, Sado ullar yurdunda, sütannesi Halime ve sütbabas Haris in yan nda kald dört y l boyunca onlar hiç üzmedi. Aksine onlar n huzur ve mutluluk kayna oldu. Halime ye Anneci im! diye seslenir, bir iste i olursa yerine getirirdi. fllerinde onlara yard mc olmaya çal fl r, küçük yafl na ra men sütkardefli Abdullah ile koyun güderdi. Sütkardeflleri Abdullah, fieyma ve Üneyse ile güzel güzel oynar, onlarla çok iyi anlafl rd. Sütanne babas ve sütkardeflleri küçük Muhammed i o kadar çok sevmifllerdi ki, ayr l k zaman geldi inde onu annesi Amine ye verirken çok zorland lar. Peygamber Efendimiz, kendisine iyili i dokunanlar asla unutmazd. Ne zaman karfl laflsa, onlara sayg yla, sevgiyle yaklafl rd. mkân ve f rsat buldukça ziyaretlerine giderdi. Gücü oran nda onlara maddi ve manevi destek olurdu. Nihayet Peygamber Efendimiz büyüdü, Hz. Hatice ile evlenip çoluk çocu a kar flt. Ancak, sütanne babas ile ba lar n koparmad.
Sütannesi Halime yi her gördü ünde Annem! Benim annem! der, kendisine candan sevgi ve sayg gösterirdi. Elbisesini alt na serip oturtur, bir dile i varsa hemen yerine getirirdi. Yanlar na geldi inde, efli Hz. Hatice ile birlikte sevgili sütannesini evinde konuk ederdi. Bir ara Sado ullar yurdunda kurakl k ve k tl k bafl göstermiflti. Orada yaflayan sütannesi Halime ve ailesi oldukça zor günler yafl yorlard. Peygamber Efendimizin ise maddi imkânlar n n iyi oldu u zamanlard. Onlar n bu s k nt l durumunu ö rendi inde çok üzüldü. Kendisi tok yaflarken sütanne babas n n zorluklar içinde yaflamas na gönlü nas l raz olabilirdi? Mutlaka bir fleyler yapmal yd. Hemen efli Hz. Hatice ile oturup konufltular. Ne yapabileceklerini düflündüler. K rk koyun, onlar n ihtiyaçlar n rahatl kla karfl layabilirdi. Binmeleri, yüklerini ve sular n tafl malar için bir de develeri olsa ne güzel olurdu. Hemen k rk koyun ve bir de deve haz rlad lar. Hz. Hatice de hiç vakit kaybetmeden, onlar Halime ye gönderdi. Mutluluklar na diyecek yoktu.
gökkuşağı Esma Güner GELD Y NE GÜL MEVS M Geldi yine gül mevsimi ilahisi tak ld dilime. Nedendir acaba? Bahar ay yla birlikte her yer cofluyor, Dereler fl r ld yor, Kuzular melemeye bafllad. Çiçekler binbir türlü renkleri ve kokular yla mutluluk ve nefle saç yor.
Ama esas sevinece imiz baflka bir fley geliyor bu baharla: Ay dünya etraf nda döndü, kâh 29 çekti kâh 30. Yine biz bir üç aylar mevsimine girdik. Bu gelen; Recep, fiaban, Ramazan aylar d r. Nisan n 20 si ile birlikte Recep ay na bafll yoruz. fierefelerin fl klar yanacak kandil gecelerinde, Herkes birbirini tebrik edecek, Camiler dolup taflacak, Kandil simitleri da t lacak, En sevdi imiz yeme i kandil gününe denk getirecek annemiz belki, sevinçten havalara uçaca z. Mahyalar n as laca Ramazan ay n haber veriyor Recep ay. Güzel geçmesi için Peygamber Efendimizin ö retti i flu duay yapmal y z: Allah m! Recep ve fiaban hakk m zda mübarek eyle, bizi Ramazan ay na kavufltur... Bahar ay na denk geldi üç aylar n bafllang c. K fl n da gelse hofl; yaz n da gelse hofl; sonbaharda da ilkbaharda da güzel. Bafl m z n üstünde yeri var bu aylar n. K saca bir bakal m üç aylara, neler var içinde, ne müjdelerle geliyor bize: Recep ay : lk cumas Regaib Gecesi. Allah n rahmetinin, ba fllamas n n üzerimize bol bol ya aca bir zaman dilimi. Miraç Kandili ni de unutmayal m: 27. gecesi. fiaban ay : fiaban ay n n tam ortas nda Berat Gecesi var. Ramazan ay : Biliyorsunuz, aylar n sultan. Bin aydan hay rl Kadir Gecesi var içinde. Üç aylar hilali görününce bir sevinç bafllayacak mümin gönüllerde. Miladi takvime göre 20 Nisan ayn zamanda Peygamber Efendimizin do du u güne denk geliyor. Her bahar güzeldir ama bu bahar bir baflka güzel! Recep ay n z mübarek olsun, hay rlar getirsin!
Yazan: Mutlu Do an Çizen: Özlem Yüce Kudüm, rebap, bendir, tambur ve ney, musiki ailesinin befl kardefliymifl. Her zaman güzel melodiler yayarken bugün aralar nda bir anlaflmazl k olacak ki seslerde ne ahenk var ne de uyum. Rebap bir telden çal yor tambur baflka bir telden. Kudüm Ben vurmal çalg y m, herkes bana göre hareket edecek! diye avaz ç kt kadar ba r yor. Bendir altta kal r m hiç, Sen vurmal çalg s n da ben de il miyim? diye kudüme karfl l k veriyordu. Ney ise yan k sesiyle arkadafllar n sakinlefltirmeye çal fl yordu.
Odaya aç lan tahta kap n n g c rt s yla bir an için sessizlik oldu. çeri giren, neyzen Hamza dededen baflkas de ildi. Hamza dede, mahcup bir flekilde kendisini dinleyen müzik aletlerine bir dünya gezisine ç kaca n ve dünyadaki bütün çocuklara ney i anlataca n söyledi. Bu uzun mu uzun, zor mu zor yolculuk esnas nda da lar, tepeler afl lacak denizler geçilecek bütün çocuklara ulafl lacakm fl. Çekik gözlü çocuklar, kuzeydeki so uk ülkelerin çocuklar S rayla her yere gidiyorlard. Çocuklar daha önce ad n hiç duymad klar neyin nas l bir müzik aleti oldu unu çok merak ediyorlard.
Hamza dede neyiyle onlara salavat üfledi: Allahümme salli ala seyyidina Muhammed Hamza dedeye, neyin sesi ne kadar da bizim melodilerimize benziyor, dediler. Hamza dede çocuklara Biliyor musunuz çocuklar, insan sesine en yak n müzik aleti neydir, o nedenle insanlar neyi kendilerine çok yak n bulurlar. dedi. Yola ç km flken çikolata renkli çocuklar ziyaret etmemek olmazd. Onlar n ney hasretini dindirmek için yola koyuldular. Günler geceler geçiyor, aydede ve güneflin oynad yakalamaca oyunu hiç bitmiyordu. Hamza dedenin can ne zaman s k lsa eline neyini al yor, içini döküyordu. Hamza dede neye üfledikçe nefesinin s cakl yla neyin rengi de kararmaya bafllam flt.
Afrikal çocuklar o güne kadar hayatlar nda hiç ney görmemifllerdi. Afrikal çocuklar Aaa! Bak n, bak n ne kadar da bize benziyor diyerek birbirlerine Hamza dedenin nefesinin s cakl yla rengi kararan neyi gösteriyorlard. Hamza dede ve ney Afrikal çocuklara Yunus Emre nin ilahisini söyledi: Ben gelmedim kavga için, Benim iflim sevgi için. Çocuklar neyden ç kan melodilerle büyülenmifllerdi âdeta. Eve dönüfl vakti gelince çocuklar Bizi unutmay n sak n. dediler. nsanlar ülkemize hep sevgi için gelsinler! diye dua ettiler. Hamza dede ve ney uzun bir yolculu un ard ndan evlerine döndüler. Tahta kap n n g c rt s ev sakinlerine Hamza dede ve neyin dönüflünü müjdeliyordu. Kap n n g c rt s n duyar duymaz kap ya koflan tambur büyük bir hayal k r kl yaflad. Tambur, rengi kararm fl neyi tan yamam fl, onu yabanc bir ney zannetmiflti. Tambur, kudüm, bendir ve rebap bafl bafla verdiler. Nereden ç kt bu yabanc ney flimdi. Huyunu suyunu bilmedi imiz bir neyi nas l aram za al r z! dediler. Hamza dede onlara farkl l klar n zenginli inden bahsetti: Bak n, tambur ve kudümün karakterleri farkl farkl ; rebap ile bendir ise birbirlerine hiç benzemiyor. Ama hepsi bir araya geldiklerinde ahenkli melodiler ortaya ç k yor. Hamza dedenin sözleri rebab n gönül tellerini titretmeye bafllad. Kudüm ise Vah vah biz ne kadar büyük bir hata yapt k! diye dizlerine vurmaya bafllad. Ritim kazanan notalarla birlikte boynu bükük neyin gönlünü kazanmak için Hakk gerçek sevenlere, cümle âlem kardefl gelir ilahisini okumaya bafllad lar.
kalp aynası Vildan Biçer Ya mur ya yordu Hava karanl k ve bulutlu, Sanki akflam and r yor. Toprak kokusu sarm fl her yeri, Buram buram. Solucanlar ç km fl, toprak üstüne, Ya mur sayesinde onlar da bak yor gökyüzüne
A açlar nefleyle, rüzgâra efllik ediyor. Dallar ahenk içinde, Solgun çiçekler kald rm fl yüzlerini, Onlar da gülmüfller, onlar da dönmüfller hayata Sanki yeni açan çiçekler gibi, Yeniden yeryüzüne merhaba demenin sevinci içinde, Gülmüfller sar lm fllar birbirlerine. El ele, kucak kuca a. O güzel kokular n saçm fllar, günler boyunca
renkli dünyamın sesi Yazan: Derya Yöney Çizen: lknur Salman Rengârenk çiçeklerin oldu u bir çiçek bahçesinde mutlu ar lar yafl yordu. Bir gün bu bahçeye, toplad çiçekleri satan bir adam geldi. Çiçeklerin baz lar n toplayarak onlardan rengârenk buketler yapt. Ama çiçekçinin toplamad çiçekler bu duruma çok üzüldü, be enilmediklerini düflündüler. Çiçeklerden biri: - Seni be enmedi i için buketine almad, dedi di erine. Bir baflkas : - Benim rengim daha güzel, diye seslendi. - Benim kokum daha güzel! - Hay r! Ben, diye sesler yükseldi çiçeklerin her birinden. Derken bir u ultu olufltu çiçek bahçesinde. Hepsi kendisi gibi olmayan be enmemeye ve d fllamaya bafllad. Çiçeklerin etraf nda uçuflan mutlu ar lar rahats z oldu bu tart flmalardan. En büyük ar hemen lafa girdi: - Siz neyin tart flmas n yap yorsunuz?
- Hangimiz daha güzeliz, hangimizin kokusu daha güzel ona karar vermeye çal fl yoruz, dedi çiçekler. - Ama bu çok anlams z bir yar fl! Siz birlikteyken güzelsiniz, rengârenk, c v l c v l ve misler gibisiniz! Hem bu kadar çeflitli olmasan z bizim çiçeklerden yapt m z ballar da bu kadar tatl olmazd! Düflünün bakal m bir bal pete inde kaç çeflit çiçe in pay var? Sizin farkl l n z ve güzelli iniz sayesinde insanlar için çok lezzetli, besleyici ve flifal bir g da yap yoruz. Çiçekler çok mutlu oldu ar n n söylediklerini duyunca. Do ru ya! Her bir çiçe in pay vard bir bal pete inde. Tart flmak anlams zd. Her birimiz farkl y z. Biz farkl l klar m zla güzel, Farkl yken özeliz...
Yazan ve Çizen: Hafsa Boynukal n
Büyük bir bahçe. Avuç içi gibi kocaman açm fl onlarca gül... Bu rengârenk güller o kadar hofltu ki bahçeye ad m atar atmaz, güzel kokular ve gülücüklerle karfl lan rd k. Dedem beni ve kardeflimi bahçesinde gezdirirken güllere nas l itina ile bakt n ince ince anlat rd. Elimize birer su kab vererek; Bana yard m etmeyecek misiniz yoksa? derdi. En çok pembe güller vard. May s gülleri, tarç n gülleri ve mis gülleri de. Kardeflim ve ben dedemde misafirdik. Her an m z de erlendirmek istiyorduk. Dedem akflamüstü bahar serinli i bas nca küçük mavi çinili sobay yakm flt. Küçücükken bana anlatt gibi kardeflime biricik Peygamberimizi anlat yordu. çimi bir sevinç kaplad. - Peygamberimiz insanlar n en cömerdiydi, en nezihi, en zarifi, en latifi, en nazik ve en ince ruhlusu idi. Peygamberimizden daha güzel ahlaka sahip hiç kimse yoktu. Ev halk na, sahabilerine selam verir, hal hat r sorar, gönüllerini al r, dertleriyle yak ndan ilgilenirdi. Hastalar ziyaret eder, yoksullar n ihtiyaçlar n giderir, kendisini ziyarete gelenlere ikramda bulunurdu. Çocuklara ise özel alaka gösterirdi. Medineli bir çocuk gelir, Peygamber Efendimizin elinden tutar, istedi i yere götürürdü. Peygamberimiz gitmem demezdi. Kardeflim tatl tatl Ne güzel, ne güzel! diyordu, dedemi dinlerken. O esnada minarelerden ezan sesleri yükselmeye bafllad. Sessizce dinledik. Bütün flehri tatl bir hava kaplad. O yafllar mda henüz ezan duas n okumay bilmiyordum. Dedem kardeflime ve bana ezan duas n okuyarak tekrar ettirdi. - Ezan sayg yla dinlemek laz m, dedi. - Ezan duas ile Allah tan neler istemifl oluruz? diye sordum. - Allah tan Peygamber Efendimizi k yamet gününde en üstün makam olan Makam- Mahmud a erifltirmesini diliyoruz. Makam- Mahmud k yamet gününde sadece Peygamber Efendimize has üstün mertebe ve makamd r. Sevgili Peygamberimiz, ezan iflitince bu duay edene flefaat edece ini buyurmufltur. Pembe, sar, kavuniçi güllerin kokular yla bezeli k sac k bahar misafirli imizden eve dönmeyi kardeflim ve ben hiç istemedik. Kim bilir dedemin tok sesindeki tatl nasihatleri bir daha ne vakit dinleyecektik. Evimize trenle döndük. Yol boyunca yaz tatili için ne hayaller kurduk. Dedem Bir dahaki geliflinizde sizi uçurtma flenli ine götürece im. demiflti. Her ziyaretimizde bir dahaki misafirli imiz için güzel, heyecanl bir vaatte bulunurdu; kardeflimle ben pek sevinirdik. Sözünü de mutlaka tutard. Dedem Ezan duas n ezberlemeyi unutmay n! demiflti, bizi tren gar ndan u urlarken.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 Selman Tuna Merhaba Arkadafllar çinde bulundu umuz nisan ay nda önemli olaylar yaflanm flt as rlar önce. stanbul un fethine giden yoldaki önemli haz rl klar, içinde bulundu umuz nisan ay nda gerçekleflmiflti. Biz de bugün hem tüm bu yaflananlar ö renece iz hem de sizin yafl n zda bir kardeflinizin bafl ndan geçenleri duymufl olaca z Mehmet daha on iki yafl ndayd. O zaman Osmanl Devleti nin baflkenti olan Edirne nin bir köyünde odunculuk yapan bir ailenin o luydu. Henüz stanbul kuflat lmadan önce baz haz rl klar yap ld ve zaman gelince odunculuk yapanlar n ça r laca duyulmufltu. Mehmet o gün babas yla gitmek istedi ini söyledi. Babas önce kabul etmemiflti ama nas l olsa savafl n içinde bir görevleri olmad ndan onu da yan na ald. Mehmet, babas yla haber verilen bölgeye ulaflt. Gece çad rda kald lar. Sabah uyand klar nda stanbul un surlar n ilk kez görmüfltü. Ne kadar büyüktü. Bulunduklar alan orman n içindeydi. Etrafta askerler ne yap laca n gelen odunculara anlatmaktayd lar.
Mehmet çok heyecanland. Ö rendi ine göre; haz rl klar önceden bafllam fl ve kad rga ad verilen Osmanl savafl gemileri, orman n içinden, Bizansl lar n alt n boynuz ad n verdikleri, art k Haliç ad n alan dar ve uzun iç limana indirilecekti. Ormanl k alan temizlenmeye, e imli olan yerler düzeltilmeye, çal lar sökülmeye, orman n içinde adeta gizli bir yol aç lmaya bafllanm flt. Binlerce insan ayn anda çal fl yordu. Mehmet önce bunun nas l olaca n anlayamad. Gemiler karadan nas l gidecekti? Ama gözlerinin önünde sanki bir mucize gerçeklefliyordu. Bir yandan dünyan n en büyük toplar n n stanbul un fethi için döküldü ünü duymufltu. Surlar infla edilmifl, kuleler yap lm flt. Demek ki stanbul mutlaka al nacakt. flte gemiler k zaklar üstüne oturtulmufl, öküzler taraf ndan çekiliyordu. Bir yandan da yüzlerce insan gemileri dengede tutmaya çal fl yor, gemileri sanki orman n içinde yüzdürüyorlard. Mehmet tüm bu mücadeleye en yak ndan flahit oluyordu. Herkes olanca gücünü ve tecrübesini ortaya koyuyordu. Kimsede en ufak bir tedirginlik ya da yorulma hissi görünmüyordu. Böyle zorlu geçen birkaç günün ard ndan gemiler suya indirilmiflti. Mehmet in babas n n da görevi sona ermiflti. Ordunun zafer kazanmas için dua ederek köylerine geri döndüler. Birkaç hafta sonra stanbul un fethedildi ini duyan Mehmet havalara uçtu. Arkadafllar yla konuflurken, o gemiler ormanda yüzmeseler, stanbul zor fethedilirdi diyerek yaflad klar n anlat r oldu. Haks z da say lmazd ; Fatih Sultan Mehmet in gemileri karadan Haliç e indirme fikri fethin h z n art rm fl ve stanbul u Osmanl Devleti nin baflkenti yapm flt. O gün orada çal flanlar ve canlar n feda edenler, hem fethin karfl s nda duranlar n bütün planlar n altüst etmifl hem de dünya ve Osmanl tarihinde önemli bir sayfa açm fllard. Önümüzdeki ayda yaflanan bir baflka tarihî olayda buluflmak üzere. Hoflçakal n
gülümseyin bilimli-yorum Vural Kaya Tabanca Karidesi, tabanca m kullan yor? Neden böyle demifller ona?
Önceleri s radan bir karides oldu u san lan Tabanca Karides kardeflin, me er ne hünerleri varm fl! Onun gizemi bilimsel araflt rmalar sonucunda ortaya ç km fl. Eskiden onun bu özelli i bilinmiyormufl. Bir zamanlar avlar n k skaçlar yla öldürdü ü san l rm fl. Denizlerin, okyanuslar n çok derin yerlerinde yaflayan bu karides kardefller, suyu düflman na ve av na karfl bir silah gibi kullanabiliyormufl. Müthifl bir fley bu. 4 bin derece s cakl k yaymak ne demek? Bunu uzun uzun düflünmeliyiz. Karfl n za Tabanca Karidesi ç karsa ona kötü davranmay n derim, 4 bin derece s cakl düflünün öncelikle... Denizlerin en derin yerlerinde, sakland kayal klar n alt ndan kendine yaklaflan av na t pk tabancayla atefl eder gibi mermiyi and ran bir gaz gönderiyor. Böylece av n an nda yok ediyormufl. Tabanca Karidesi su alt nda 94 km h zla gidebiliyormufl. fieffaf bir yap ya sahip olan bu inan lmaz deniz hayvan n n boyu ise 3-4 cm kadarm fl. Okyanuslarda planktonlar ile beslenirlermifl. nsan n akl duruyor adeta. 3-4 cm bir boyu olan bu deniz canl s n n 4 bin derecelik s cakl kla an nda düflman n yok edebilmesi mucizevi bir fley de il mi sizce de? Ona bu gücü, bu kudreti, bu bilgiyi, bu yetene i veren kim acaba? Düflünsek flöyle bir on dakika. Düflünsek akletsek... Düflünsek ve her fleyin yarat c s na flükretsek; daima flükretsek... Hadi bakal m bu iyili i yapal m kendimize. Düflünmekten ve flükretmekten bir an bile geri durmayal m... Nas l m? Tabanca Karidesin gücü k skaçlar ndan geliyormufl. K skac n o kadar h zl kapat yor ki suda bas nçla saatte 100 kilometre h za ulaflan hava kabarc olufluyormufl. Karidesin ortaya ç kard kabarc n s cakl ise 4 bin dereceyi buluyormufl. Bu yöntemle av n sersemletmekle kalm yor, kendisinden çok büyük deniz canl lar n bile rahatl kla avlayabiliyormufl...