Aşk, tutku düzeyinde sevme olayı. Olağan sevmeden kişinin duygularını yönetememesi durumu ile ayırt edilebilir.



Benzer belgeler
YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

11. SINIF KONU ANLATIMI 29 ENDOKRİN SİSTEM 4 BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER)

O Gelişim, organizmanın döllenmeden başlayarak bedensel, zihinsel, dil, duygusal ve sosyal yönden en son aşamaya ulaşıncaya kadar sürekli ilerleme

ENDOKRİN SİSTEM #4 SELİN HOCA

Psikofarmakolojiye giriş

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

Arka Beyin Medulla Omuriliğin beyne bağlandığı bölge kalp atışı, nefes, kan basıncı Serebellum (beyincik) Kan faaliyetleri, denge Pons (köprü)

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

YAŞLANMA /YAŞLANMA ÇEŞİTLERİ VE TEORİLERİ BEYZA KESKINKARDEŞLER

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

Su / Hasta Değil Susuzsunuz adlı kitapta suyun önemi anlatılıyor ve yazara göre vücudumuz tam 46 nedenle suya ihtiyaç duyuyor.

Web adresi. Psikolojiye Giriş. Bu Senin Beynin! Ders 2. Değerlendirme. Diğer şeyler. Bağlantıya geçme. Nasıl iyi yapılır. Arasınav (%30) Final (%35)

Birey ve Çevre (1-Genel)

DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler

Sinir sistemi organizmayı çevresinden haberdar eder ve uygun tepkileri vermesini sağlar.

Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi Aile Bülteni. Çocuk ve Cinsellik

DAVRANIŞ BİLİMLERİ STRES

Hipotalamus ve Hipofiz Hormon Denetim Süreçleri. Ders Öğretim Üyesi: Prof. Dr. T. Demiralp v1: 30 Nisan 2009

Klinik Psikoloji: Ruh Hali Rahatsızlıkları. Psikolojiye Giriş. Günümüz Kriterleri. Anormallik nedir?

Çocuklarınızın öfkelerini kontrol etmelerinde ve uygun yollarla ifade etmelerini sağlamakta aşağıdaki noktaları göz önünde bulundurabilirsiniz.

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Demans ve Alzheimer Nedir?

Ayrıca sinirler arasındaki iletişimi sağlayan beyindeki bazı kimyasal maddelerin üretimi de azalır.

Nedenleri tablo halinde sıralayacak olursak: 1. Eksojen şişmanlık (mutad şişmanlık) (Bütün şişmanların %90'ı) - Kalıtsal faktörler:

Bloomberg Businessweek. BASINDA GeniuSpy. Zihni Birleştirir, Zekâyı Geliştirir 1/6

DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER

1. Üretildikleri yerden hedef doku ve organlara kan ile taşınırlar. 2. Her hormonun etkilediği hücre, doku ve organ farklıdır.

Eğer metabolizmanızda bir sorun varsa, başta kilo kontrolünüz olmak üzere vücudunuzdaki pek çok şey problemli hale gelir.

DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER

ŞEKERSİZ DİYABET (DİYABET İNSİPİD) Seri No. 12

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

ENDOKRİN SİSTEM. Selin Hoca

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Santral (merkezi) sinir sistemi

ÇOCUĞUNUZUN İŞİTMESİ NORMAL Mİ?

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

Salgısını görev yerine bir salgı kanalıyla ulaştıran bezlerdir. Gözyaşı, tükrük, süt ve ter bezleri bu gruba girer.

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

PSİKOLOJİK BOZUKLUKLAR. PSİ154 - PSİ162 Doç.Dr. Hacer HARLAK

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...


UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK

Sunum planı. Hipofiz Epifiz Tiroid Paratiroid ve Pankreas hormonları

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

DUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler.

CEP TELEFONUNUN ZARARLARI VE ALINABİLECEK TEDBİRLER

DÖNEM II 4. DERS KURULU 10 Şubat 4 Nisan Prof.Dr. Mustafa SARSILMAZ

Nöron uyarı gönderdiğinde nörotransmitterleri barındıran keseciklerin sinaptik terminale göçü başlar.

STRES NEDİR? Organizmanın fiziksel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesi ve zorlanması ile ortaya çıkan psikolojik bir durumdur.

SINAV KAYGISI KİTAPÇIĞI

MENOPOZ. Menopoz nedir?

YAŞAMBOYU SPOR ve ANTRENMAN BİLGİSİ. HAZIRLAYAN Zekeriya BAŞEKEN Beden Eğitimi Öğretmeni 1

ADÖLESAN SAĞLIĞININ KORUNMASI VE GELİŞTİRİLMESİ. Prof. Dr. Ayfer TEZEL

Fizyoloji PSİ 123 Hafta Haft 8 a

Cinsiyet Hormonları ve Nörogelişimsel Bozukluklar

GÜDÜLENME. Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I

Bağımlılığın Fizyolojisi

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA

TIBBIN HAFIZASI KURTARILACAK

11. SINIF KONU ANLATIMI 25 İNSAN FİZYOLOJİSİ SİNİR SİSTEMİ-9 ÇEVRESEL (PERİFERİK) SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI

Tiroid problemleri kemik yoğunluğunda azalmaya sebep olabilir, kalsiyum ve D vitamini içeren bir diyet emilimi kolaylaştırır.

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD

10. SINIF KONU ANLATIMI. 16 ÜREME BÜYÜME GELİŞME Döllenme ve Aile Planlaması Soru Çözümü

SON NOKTA. Prof. Dr. Necmi GÜRSAKAL

BİREYLERE YÖNELİK HİZMETLER

DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü

OKULA HAZIRLANAN ÇOCUĞUN ÖNCE UYKUSUNU DÜZENLEYİN

O Dil; Çok geniş anlamıyla dil, düşünce, duygu ve güdüleri, doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracıdır.

ÜNIVERSITE BURSU VEREN KURUMLAR HANGILERIDIR? BURS SARTLARI NE...

TANI, TEDAVİ VE ARAŞTIRMA AÇISINDAN CİNSEL BOZUKLUKLAR VE DSM 5. Prof. Dr. Cem İncesu Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı

UYKU UYANIKLIK DÖNGÜSÜ. Dr.Ezgi Tuna Erdoğan İstanbul Tıp Fakültesi Fizyoloji A.D.

AMİGDALA ve. Albert Long Hall, Boğazi. aziçi Üniversitesi 4-55 Nisan Limbik Sistem ve Emosyonlarımız antısı ve ifade edilmesinde

2014

FİZYOLOJİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

Sağlık Psikolojisi-Ders 8 Stres

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

SİNİR SİSTEMİ VE BEYİN ANATOMİSİ 2

Medyada Riskler. Öğr. Gör. Dr. Deniz Sezgin Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi

NÖROMUSKÜLER HASTALIKLAR

Clayton P, Desmarais L, Winokur G. A study of normal bereavement. Am J Psychiatry 1968;125: Clayton PJ, Halikes JA, Maurice WL.

4. DERS KURULU Nörolojik Bilimler ve Sinir Sistemi. 15 Şubat Nisan HAFTA KURUL DERSLERİ TEORİK PRATİK TOPLAM AKTS

ALARM DURUMUNDA BEDENİMİZDE MEYDANA GELEN BAZI ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI AİLE İÇİ ŞİDDET

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

Zikir hareketleri, 1 li, 2 li, 3 lü ve 4 lü ritmlerden kuruludur. Bu ritmler, kendi içlerinde değişik hızlarda uygulanır.

Hizmetiçi Eğitimler.

Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri. Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi

SINAV KAYGISI: Sınav kaygısı nedir? Sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin genellikle kullandıkları ifadeler Sınav kaygısının etkileri


1 of 5 14/10/2010. Stresle Başa Çıkma

Transkript:

Aşk, tutku düzeyinde sevme olayı. Olağan sevmeden kişinin duygularını yönetememesi durumu ile ayırt edilebilir. Aşkın ve sevginin hormonlarla da ilgili olduğu kanıtlanmıştır. Örneğin, annenin çocuğuna duyduğu karşılıksız, sonsuz sevginin kaynağı doğum sonrası salgılanan hormonlardır. Bu hormonlar yalnız kadınlarda(ve memeli hayvanların dişilerinde) bulunur ve yalnız doğum sonrası salgılanmaya başlar. Ancak aşk olarak tanımlanan ve karşı cinse duyulan tutkulu sevgide farklı hormonlar görev yapar. "Aşk hormonu" olarak tanımlanabilen tek bir hormon henüz bulunamasa da yapılan çalışmalarda bir deneğe aşık olduğu kişi gösterilince kanında mutluluk hormonu, cinsel istek hormonu, stres hormonu ve adrenalinin arttığı tespit edilmiştir. Aşk olgusunda birden çok hormonun rol oynadığı ve bu hormonların görsel, işitsel veya psikolojik etkilerle salgılandığı öne sürülmüştür. Bazı deneysel çalışmalarda PET (Position Emission Tomography) ve MRI (Magnetic Resistant Imaging) yardımıyla beyindeki aktif bölgeler gösterilerek Aşkın beyindeki merkezi gösterilmeye çalışılmıştır. bulunan bazı verilerin olmasına karşılık hala tam olarak bir fikir bütünlüğüne varılamamıştır. Beynin belli bölümleri, aşkın başlatılması, ilerletilip, doyuma ulaştırılmasında farklı derecelerde rol almaktadır. Beyin korteksi ( dış yüzeyi) kişinin duygusal ve cinsel anlamda yaşadıklarından öğrendiklerini daha sonra kullanılmak üzere depolama işlevini görmektedir. Beynin frontal korteksi ( beynin ön bölgesini örten beyin dış yüzeyi) kişiler arası ilişkiler, duygusal ve cinsel seçimlerde ve kişisel eğilimlerde görev alacak öğrenme işini üstlenmiştir. Bazal ganglion olarak adlandırılan accumbens çekirdeği bir ilişkiyi ya da cinsel işlevi başlatmada ve zevk alma işlevinde uyarıcı görev üstlenmektedir. Gene buraya komşu striatum bölgesi karşı cinse olan duygusal ya da cinsel çekimi izleyen dönemde yapılacak hareketleri kolaylaştırma, ilgiyi aktif eyleme dönüştürme konusunda ön plandadır. Duygusal yaşantılamada en büyük rolü üstlenen limbik sistem görerek, işiterek, koklayarak ve dokunarak bir takım hislerin edinilmesinde ve duygusal çekim hissetmede önemlidir. Daha önce öğrenilen bilgiler ve yeni edinilen izlenimlerin birleştirilmesi gene bu alanda gerçekleştirilmektedir. Hipotalamus ön çekirdeklerinde erkeklerden beklenen duygusal ve cinsel davranışlar yönetilir.erkeklik hormonu testesteron ve dopamin adlı bir başka hormon bu sistemi aktive etmektedir. Hipotalamusun arka çekirdeklerinden kadına özgü cinsel ve duygusal yaşantılar yönlendirilmektedir.bu sistem de kadınlık hormonu olan östrojen ve serotonin dediğimiz başka bir hormonca aktive edilir. Son olarak hipofiz bezi de beyinden çıkan yapılması uygun bulunan davranışların, hissedişlerin vücudun gerekli organlarına iletilmesini sağlar. Testesteron, östrojen, melatonini uyaran hormon, tiroid bezi hormonları,progesteron ve prolaktin düzeylerinin artışı cinsel çekim ve eylemleri kuvvetlendirirken; serotonin, dopamin ve GABA denilen hormonların düzeylerindeki artışlar bu durumu azaltmaktadır. 1 / 8

İçinde büyüdüğümüz ailenin bize etkileri ve oluşan alışkanlıklarımız yanında toplum içinde karşılaştığımız bazı olumsuz, örseleyici durumlar da aşkın hissedilişi ve yaşantılanmasına yön vermektedir. Bunlar arasında ailenin aşırı baskıcı ve kısıtlayıcı yapısı, ailede kişinin kendi cinsiyetinden olan ebeveyni ile ilişkileri, onu örnek alabilme durumu, karşıt cinsiyetteki ebeveynin kişiye ve aynı cinsiyetteki ebeveyne olan yaklaşımı, daha önceleri yaşanılan çeşitli boyutlardaki fiziksel, duygusal ve en çok cinsel tacizler sayılabilir. Bu durumlarda kişilerde travma sonrası stres bozuklukları, dissosiyatif bozukluklar, depresyonlar ve kaygı bozuklukları oluşturup, sinir sistemimize ait hormonel dengeleri bozarak insanlarla etkileşimi dolayısı ile aşkın kimyasını olumsuz etkilemektedirler. Yaşanılan bazı vücutsal sorunlar ve hastalıklar da kişilerle ilişkileri ve karşı cinsle ilişkileri olumsuz etkilemektedir. Kişide yaşın ilerlemesi eğer yetersizlik, pişmanlık ve değersizlik duygularını oluşturursa, kişi zamanında sağlam dostluklar, doyum sağlayıcı işler yapmışsa, kendisiyle barışık olduğundan ileri yaşlarda bile aşkı gençlik yıllarındaki kadar kuvvetli yaşayabilir. Mevsimlerin etkisi de aşkın yaşanmasında önemlidir. Özellikle bahar ve yaz aylarında güneş ışınlarının insan hormonel sistemine etkileri aşkın daha yoğun hissedilmesine yol açar. Bahar ve yaz ayları tüm doğanın canlanıp,uyanmasına yol açtığı gibi duygusal bakış açımızı da zenginleştirip, cesaretlendirir. Melanosit denen vücuda renk veren hücreler, bu aylarda artar, bu da daha çok bu aylarda gerçekleşmektedir. [1] ABD'li doktorların son araştırmaları gösteriyor ki aşk kimyasal bir durum ve dopamin, feniletilamin, oxytosin ve norepinephrine içeren bir hapla aşk hali yaratılması mümkün. 1999'dan beri aşkın kimyasını çözmek için uğraşan Emory Üniversitesi, aşkın kimyasını şöyle açıklıyor: "Dopamin, amfetaminin kimyasal bir kuzeni ve kendimizi iyi hissetmemizi sağlıyor". Norepinephrine, adrenalin üretimini arttırarak ayaklarımızı yerden kesip kalp çarpıntısına neden oluyor. Beynin hipotalamus bölgesinde üretilen oxytosin ise bir insana şefkat duymamızı, onunla ilgilenmemizi sağlıyor. Bütün bunların sonunda da aşk hali ortaya çıkıyor. Monash Üniversitesi uzmanları ise aşk ilacını ilk kez ortaya atanlardan. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Bölümü'nden Dr. Ali Yağız Üresin ise, "Dopamin coşku durumunda artar ama en çok da şizofrenide yükselir. Aşk ilacı yaratırken şizofreniye de neden olabilirsiniz" diyor. Dopamin, vücutta doğal olarak üretilen bir kimyasaldır. Beyinde, dopamin reseptörlerini aktive ederek nörotransmiter olarak görev yapar. Dopamin, ayrıca, hipotalamustan da salgılanır ve kana karışarak nörohormon görevi yapar. Nörohormon olarak görevi hipofizin ön lobundan prolaktin salgılanmasını baskılamaktır. 2 / 8

Sempatik sinir sistemindeki etkileri dolayısıyla ilaç olarak; kalp atışlarını hızlandırmak ve kan basıncını yükseltmek için kullanılır. Kan-beyin omurilik sıvısı bariyerini geçemediği için merkezi sinir sitemini doğrudan etkileyemez. Parkinson hastalarında ve Dopa-Duyarlı distoni hastalarında, beyindeki dopamin miktarını artırmak için, dopamin sentezinde öncü molekül görevi üstlenebilen L-DOPA molekülü kullanılır, zira L-DOPA kan-beyin bariyerini aşabililir. [2] Aşık olduğumuzda Vücudumuzda Neler Oluyor? Çiçeği burnunda aşıkların çoğu zamanlarının yüzde 90'ını sevdikleri insanı düşünmekle geçiriyor. Bu onların kişisel beyanı. Beyinlerindeki milyarlarca sinir hücresinde kalp çarpıntıları uçuşuyor. Bu durumu Amerikalı antropolog Helen Fisher yaptığı bir klinik çalışmayla kanıtladı. Deneklerinin beyinlerindeki kan akışını gözlemleyen Fisher'in vardığı sonuç şu: Tutku ne kadar artarsa, beyinde heyecan ve keyif duygusunu salgılamaya yarayan hormonlar daha çok uyarılıyor ve aktif hale geliyor. Dopamin, noradrenalin ve phenylethylamin maddelerinin daha çok salgılanmasıyla ellerimiz daha çok terliyor, nefes alış-verişimiz hızlanıyor, tansiyonumuz ve nabzımız yükseliyor! Aşık olanların genellikle yemeden içmeden kesilmesi, uykusuzluk çekmesi gözden kaçmaz. İşte bütün bunların nedeni de aslında bu çok çalışan hormonlar. Onlar yüzünden hem hiperaktif hale geliyoruz, hem yemiyoruz içmiyoruz hem de uyku düzenimiz bozuluyor. İşte bu yüzden de ilişkimize daha bağımlı hale geliyoruz. Eğer söz konusu olan karşılıksız bir aşksa o zaman deyim yerindeyse 'junky'lere dönüyoruz. ''Buna hiç de şaşırmamak gerek'' diyor doktorlar. Çünkü halüsinasyona neden olan ilaçlar, beynimizde salgılanan 'phenylethylamin' maddesini de içeriyor! [3] Fizyolojik belirtiler Sevginin bir başka belirtisi ise meydana getirdiği fizyolojik değişmelerdir. Aslında bu fizyolojik değişmeler sevginin varlığı konusunda en temel göstergelerdir. Bunların fark edilmesi sevginin fark edilmesinden, tanılanmasından başka bir anlama gelmez. Nitekim İbni Sina'nın bu fizyolojik hareketleri saptayarak Horasan yöresindeki bir gencin kara sevdasını tanıladığı bilinmektedir. Ünlü hekim bu tanılamadan sonra hastanın iyileşmesi için sevdiği kızla evlenmesi gerektiğini öğütlemiştir. [4] Aşkın Bilimsel Yönü 3 / 8

Bir kadını erkeğe ya da bir erkeği kadına çeken nedir? Erkek kadının güzel gözlerinden, gülüşünden, kadın ise sempatik davranışlarından ya da kültüründen etkilenmiş olabilir. Tüm bu etkenler geçerli olmasına rağmen, erkekle kadın arasındaki çekimde DNA'nın rolünü unutmamak gerekiyor. Bern Üniversitesi'nden Claus Wedekind'in araştırmasının sonuçlarına göre kadın ya da erkek olsun karşı cinsin DNA'sının kokusundan etkilendiğinde bir çekim hissediyor. Wedekind araştırması sırasında, altı kişiden, her tür kokudan olabildiğince arınmış bir ortamda, üst üste iki gün aynı tişörtü giymelerini istedi. Daha sonra erkek ve kadınlardan oluşan 100 denek bu tişörtleri koklayarak tercihlerine göre sıraladı. Deneme sonunda, giysiyi taşıyanların bağışıklık sisteminden sorumlu bir grup geni (CMH) koklayanlarınkinden ne kadar farklı olursa, kokunun da o derece hoş bir etki yarattığı belirlendi. Kısacası, DNA kokusu, aşkı oluşturan "faktör kokteyli" içerisinde önemli bir yere sahip. Aşk ise evrimin, cinselliğimizin "bir işe yaramasını" sağlaması için yarattığı araçtan başka bir şey değil. Peki, seks neye yarıyor? Bebek yapmak için niçin bir kişi gerekiyor? Biyologlar bu soruya yanıt olarak, "seks genetik çeşitliliğin kaynağı olduğu için doğa tarafından yeğleniyor" diyorlar. Doğadaki türlerin %5'inden çoğunun üremek için seksi yeğlemesi, bu yöntemin önemli bir avantaj sunmasından kaynaklanıyor. Bu üretim mekanizması gerçekte, evrimin yaşamın ortaya çıkışından beri uygulamaya koyduğu "olasılıkların oyunu"nun temel ilkesine dayanıyor. Cinsellik, genetik kombinezonları sürekli yenileyerek, insanların değişen koşullara uyum sağlamasına katkıda bulunuyor. Kadın ya da erkek kendisinden yeterince farklı birisiyle çiftleşerek, daha çok çeşitliliğe dolayısıyla soyunun çevre koşullarında gelecekte meydana gelebilecek değişikliklere daha iyi uyum sağlamasına neden oluyor. Öte yandan, üreme sürecinde en büyük sorumluluk kadına düşüyor. Erkek yapı gereği, aile kurduktan sonra da "başka eşler" aramaya yatkın olduğu için kadın eşini ararken yalnızca iyi gen bulmak değil aynı zamanda kalıcı bir birlikteliği sağlamak için de çabalıyor. [5] Aşk, Bir Akıl Hastalığı mı? Uzmanlar, beyinde aşk kıvılcımını tutuşturan kimyasal maddeler kokteylinin uzun süreli bağlılıkları besleyen karışımdan tamamen farklı olduğunu keşfediyor. Peki aşk denilen şey gerçekte nedir? Bilimsel tanımıyla aşk... National Geographic Türkiye, Şubat sayısında insanlık tarihiyle yaşıt Aşk delilik mi? sorusuna cevap arıyor... Derginin kapak konusu olan aşk dosyasında, aşık olan kişilerin beynindeki kimyasal hareketliliğin, obsesif-kompülsif davranış bozukluğuyla benzerlik gösterdiğine dikkat çekiliyor ve önemli varsayımlar sıralanıyor. 4 / 8

NG Türkiye Şubat sayısı alışılmışın dışında iddialı bir kapak konusuyla çıktı: Aşk delilik mi?... Lauren Slater imzalı dosyada, aşkın beyindeki belirli merkezleri harekete geçirerek hiperaktivite, konsantrasyon bozukluğu ve aşırı heyecan gibi birtakım patolojik sonuçlara yol açtığı anlatılıyor. Aşıkların beyinlerindeki aktivite, obsesif-kompülsif davranış bozukluğu olan kişilerinkiyle benzeşiyor. Ayrıca beyinde aşk kıvılcımını tutuşturan kimyasal maddeler kokteyli, sadakate dayalı uzun süreli birliktelikleri besleyen karışımdan da tamamen farklı. National Geographic Türkiye, kapak konusunda aşkı bilimsel açıdan tanımlamaya çalışıyor.[6] Aşkın, beyinde muhakeme yeteneğini çalıştıran bölümü etkisiz hale getirdiği, beyindeki kimyasallardan serotoninin aşıklarda ve saplantılı kişilik bozukluğu olanlarda aynı seviyede olduğu belirlendi. İnsanoğlunun en güçlü ve coşkulu ruh hallerinden olan aşkın nörolojik temellerini araştıran nörologlar, bu sevgi ve arzunun yoğunluğunu ölçtüler. Londra Üniversitesi Nörobiyoloji profesörlerinden Semir Zeki, fonksiyonel MRI kullarak yaptığı araştırmada, 17 kişiye önce sevdiği kişinin, ardından da arkadaşlarının fotoğrafları gösterilerek, serebral kan akışları izlendi. Araştırmada insana müthiş mutluluk ve haz veren aşkın, kişilerdeki ''muhakeme yeteneğini yitirdiği'' ve ''saplantılı kişilik bozukluğuna'' neden olduğu ortaya çıktı. BEYİN KİMYASI DEĞİŞİYOR Araştırmaya göre, aşk, beyinde güven, inanç, haz duyma ve ödüllendirme fonksiyonlarını etkinleştiriyor. Aşık olanlarda oksitosin ve vazopressin maddeleri fazla salgılanıyor ve bu da karşıdaki kişiye olan bağlılığı artırıyor. Tek eşli kadın ya da erkeklerde daha çok oksitoksin salgılanıyor. Aşıkken depomin ve norepinefrin artıyor. Depomin motivasyon artışına, mutluluk, heyecan, uykusuzluk, kalp çarpıntısı ve nefes darlığına neden oluyor. Norepinefrin de heyecan ve enerji düzeyini artırırken, uyku ve iştahı kaçırıyor. ZİHİN YANILMASI Aşk, insan beyninde muhakeme ve yargılama yapan bölümleri de etkisiz hale getiriyor. Aşık olan kişiler, sevdiklerine karşı muhakeme yeteneğini kaybediyor. ''Aşıkken tamamen kör oluyor'' ve aşık olunan kişinin olumsuzlukları beynin bu bölgelerinin çalışmaması nedeniyle görülemiyor. 5 / 8

Beynin 'zihin teorisi' olarak adlandırılan ve başkalarıyla farklılıklarını ortaya koyan mekanizması da aşık olunca devreden çıkıyor. Bu nedenle kişiler aşık olduklarıyla aralarında bir ayrım yapmıyor ve onu kendisi gibi görüyor. TAKINTILI SEVGİ Araştırma, aşkın, insanları nasıl saplantılı hale getirdiğini de açık şekilde ortaya koyuyor. İnsanların beynindeki kimyasallardan serotonin seviyesi aşık olanlar da, saplantılı (obsesif kompülsif bozukluğu) kişilerinkiyle aynı seviyede bulunuyor. Aşk bir yandan kişiye huzur ve güven verirken, diğer yandan ayaklarını yerden kesiyor. Beyindeki 'medial insula' bölümü aşkla aktive oluyor. Agresif davranışlarla ilgili bu bölüm aşık kişilerde çalışıyor ve anlaşmazlıkların üstesinden gelmeye yarıyor. Aşk, duygulanım, dikkat, motivasyon ve hafıza ile ilgili beyin alanlarını aktif hale getiriyor. Bu yapıların aktifleşmesi, stresin azalmasına neden oluyor. AŞKIN ÖMRÜ 3 YIL MI? Sinir hücreleri arasında hedeflere uygun bağlantıları etkileyen uyarı maddelerinden sinir büyüme faktörü de (NGF) aşkın süresini biçiyor. Ellerin terlemesine ve heyecanın yükselmesine de neden olan NGF değeri tutkulu aşkın ilk zamanlarında yükseliyor. Araştırmada insanın doğası itibarıyla bu tutkuyu sürdüremediği ortaya çıkıyor ve arzunun şiddetiyle doğru orantılı artan NGF değeri en fazla 3 yıl sonra azalıyor. ZENGİN KIZ İLE FAKİR GENCİN AŞKI Araştırmayı yapan Prof. Dr. Semir Zeki, AA muhabirine ''nöropotik aşkı'' anlattı. Aşkın, beynin ortaya çıkardığı bir ürün olduğunu belirten Zeki, ''Aşık olan kişinin beyninin depomin içinde yüzdüğünü'' ve bunun beyindeki motivasyon ve hedefe yönelik konsantrasyonu artırdığını söyledi. Aynı belirtileri bağımlıların da gösterdiğini dile getiren Zeki, ''Beyindeki bazı kısımların aktivasyonunu yitirmesine neden olan aşkın rasyonel olmadığını'' vurguladı. Zeki, 6 / 8

''Bu kadar rasyonellik dışı bir şeyi rasyonel şekilde izah etmeye çalışmaktan ziyade neden bu kadar rasyonellik dışı olduğunu anlamaya çalışmak lazım'' dedi. Aşık olan kişilerde 'özgür iradenin' yok olduğunu vurgulayan Zeki, zengin kızın fakir gence aşık olabildiğini belirterek, ''Böylesi durumlarda anne-babalar, arkadaşlar olarak biz rasyonel şekilde muamele etmeye çalışıyoruz. Bu durumda nasihat vermek çok saçma ve vakit kaybı. Bu duruma tahammül etmek gerek. Aşk rasyonel olmadığı için böylesi bir durumda bizim tepkimiz de rasyonellik dışı oluyor'' diye konuştu. Zeki, ''Aşk bir hastalık ama tedavi etmeye gerek yok. Hayatınız boyu devam etmesini istediğiniz bir hastalık. Arzu edilen bir felaket'' dedi. Kadınların, aşkta erkeklere göre daha itinalı ve çok daha verici olduğunu belirten Zeki, erkeklerin 'karşılıksız alma ve sürekli tüketme' derdinde olduğunu savundu. Kadınların psikolojik açıdan erkeklere oranla çok güçlü olduğunu ifade eden Zeki, kadınların aşkının daha uzun sürdüğünü, ancak vazgeçtikten sonra da daha kolay unuttuklarını söyledi. [7] Zıt Kutuplar Çeker Vücut kokusunun insanlardaki çekicilikle ve aşkla ne ilgisi var? Belki de çok. Bilimsel bir çalışma sonunda araştırmacılar Manfred Milinski ve Claus Wedekind, bağışıklık sistemindeki bir genin, kadınları erkek vücudu kokularına çekmede etkili olduğunu saptadı. Yazar Lauren Slater'ın makalesinde açıkladığı gibi, çalışma kapsamındaki kadınların, genleri kendilerininkinden çok farklı erkeklere karşı çekim duyduğu gözlendi. Milinski ve Wedekind, deneyin kapsamını genişletti ve aynı genotipi paylaşan insanların benzer parfüm tercihleri olduğunu gördü. Ayrıca, bu tercihlerin, eşlerinde bulunmasını istedikleri kokularla değil, aslında kendileri için seçtikleri kokularla ilgili olduğu saptandı. Milinski ve Wedekind insanın kendi kusursuz kokusunu, yani romantik bakımdan dayanılmaz hale gelmesini sağlayabilecek kokuyu bir büyük mağaza tezgâhında veya bir derginin reklam ekinde bulma çabasının büyük olasılıkla yararsız olacağını belirtiyor. Onlara göre, çözüm bir uzman parfümcünün ideal parfümü kişiye göre hazırlaması nda yatıyor. Parfümler her ne kadar insanları biraraya getiremezse de, bu uzmanların insan uygarlığının pis kokulu şamatası dediği şeyle başa çıkmak için doğal vücut kokularını güçlendirmede kullanılabilir. Roma'da Via del Corso'ya bakan bir kilisenin hemen dışında birbirine sarılmış çift için bu, bir amore belirtisi. "İtalyanlar sevgilerini göstermede çok pervasız, çok açık davranır," di yor fotoğrafçı Jodi Cobb. 7 / 8

"Her yaşta ve her yerde kol kola girer, birbirlerine dokunur, öpüşürler." [7] Kaynaklar [1] www.psikiyatrist.com/hafta6.htm [2] www.zekiturk.com/aşk-sevgi/8202-askin-bilimsel-tanimi.html [3] www.formsante.com.tr/cinsellik/01192/ [4] tr.wikipedia.org/wiki/aşk [5] www.turkcebilgi.net/kadin/aşk-sevgi-ve-evlilik/askin-bilimsel-yonu-4087.html [6] www.bilgipasaji.com/forum/baska-yere-sigmayanlar-222/1453-aşk-delilik-mi-uzmanlar-aski-bilim sel-olarak-inceledi.html [7] icimizdekikaranlik.ace.st/aak-sevgi-genel-f73/aakn-bilimsel-tanm-t724.htm 8 / 8