ARAPÇANIN 1NG1L1ZCE ETKİSİNDE AŞINMASINAB1R ÖRNEK (Oeveland'da Bir Lübnan Lehçesi:



Benzer belgeler
ARAPÇANIN İNGİLİZCE ETKİSİNDE AŞINMASINA BİR ÖRNEK (Cleveland da Bir Lübnan Lehçesi: İlerleme Sürecindeki Dil Erozyonu)

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Bundan sonra Sabahlatan da hayatın çeşitli alanlarına dair eğitim serileri bulunacak. Bunlara da bu İspanyolca eğitim makalesi ile başlıyoruz.

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İDV ÖZEL BİLKENT ORTAOKULU SINIFLARINA KONTENJAN DAHİLİNDE ÖĞRENCİ ALINACAKTIR.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS MESLEKİ İNGİLİZCE II İLH

Baleybelen Müfredatı

İspanyol Alfabesi 27 harf ve 2 digraf, yani tek ses veren ikili harf kombinasyonundan oluşur.

Lesson 33: Interrogative forms of be going to, be + verb~ing for expressing near future

İNGİLİZCE HAZIRLIK PROGRAMI SEVİYE 1 DERS MÜFREDATI

Dil Öğrenme ve yazım dili öğrenme

Lesson 35: Gerund 2 Ders 35: İsim-fiil 2


Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

O Dil; Çok geniş anlamıyla dil, düşünce, duygu ve güdüleri, doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracıdır.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Lesson 30: will, will not Ders 30: will, will not

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ERENLER ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ 10. SINIF ARAPÇA YETİŞTİRME KURSU YILLIK PLANI

Facebook. 1. Grup ve Sayfalar. Facebook ta birçok grup ve sayfa üzerinden İngilizce öğrenen kişilerle iletişime geçebilir ve

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Lesson 59: Negative yes-no Questions Ders 59: Olumsuz Evet-Hayır Soruları

Get kelimesinin temel anlamları

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ARAPÇA I DKB

Lesson 23: How. Ders 23: Nasıl

PENTRU DISCIPLINA LIMBA ŞI LITERATURA TURCĂ MATERNĂ

İNGİLİZCENİN SEVİYELERİ

AKTS (saat/hafta) (saat/hafta) (saat/hafta) Yabancı Dil I BES123 1.Güz 3-3 4

«Sık kullanılan slang ifadeleri»

Lesson 66: Indirect questions. Ders 66: Dolaylı sorular

Sosyolinguistik Görüşme. 1) İsim:.. Cinsiyet: Meslek:.. Doğum Tarihiniz:.. Yaşınız:. Milliyetiniz:.

O zaman gördü ki, küçük çocuk, memleketlisi, minimini yavru ağlıyor. Sessizce, titreye titreye ağlıyor.

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI. İLKOKULU 1. SINIF TÜRKÇE DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

İngilizce nasıl öğrenilir?

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS MESLEKİ Y.DİL DKB

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Lesson 53 : Passive Interrogative Form of Passive Voice

AÖF İLAHİYAT ÖNLİSANS PROGRAMI 1. KİTAP ÜNİTE 1. Okuma Parçası. Tercüme

25. İngilizce Geniş Zaman Konu Anlatımı (Simple Present) (

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

can herhangi bir şeyi yapabilmeye yetenekli olduğumuzu belirtmek için

YABANCI DİLLER BÖLÜM BAŞKANLIĞI DERS TANITIM BİLGİLERİ

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

Lesson 29: "It" in Various Usages. Ders 29: "It" Zamirinin Farklı Kullanımları

..OKULU ÖZEL EĞİTİM SINIF I. EĞİTİM-ÖĞRETİM YLILI HAFİF DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİLER; SINIFLAR TÜRKÇE DERSİ ÇERÇEVE PLANI

Example: 1 Shall I give the baby some tea? (Bebeğe biraz çay vereyim mi?)

Tarih:. Yer:. Katılımcı numarası:... Sosyolinguistik Görüşme 1) İsim:.. Cinsiyet: Meslek:.. Doğum tarihiniz:.. Yaşınız:.. Milliyetiniz:.

Lesson 19: What. Ders 19: Ne

DAO İLE SQL KOMUTLARI. Sql komutlarını artık veri tabanında kullanmaktan başka çaremiz yok arkadaşlar. Şimdi bu sql derslerimize başlayalım.

İNGİLİZCE 1 KISA ÖZET

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar


PERSONS in ENGLISH (İngilizcede Şahıslar)

Lesson 55 : imperative + and, or, otherwise Ders 55: Emir + ve, veya, aksi halde

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

PAMUK ŞEKERLER SINIFI HAFTALIK BÜLTENİ

Ders Adı Kodu Dönem T+U Saati AKTS. Almanca GER 101 Bahar 3+0 4

Lesson 22: Why. Ders 22: Neden

1. Superlative lerden sonra gelen fiil infinitive olur. ( the latest species to join the

Lesson 31: Interrogative form of Will. Ders 31: Will kalıbının soru biçimi

4. Aşağıda Arap alfabesi, yazılış istikameti gösterilerek verilmiştir. ÇUBUK MELİHA HASAN ALİ BOSTAN FEN LİSESİ

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

Değişen yeni müfredata göre hazırlamış olduğum 10. sınıf planları ile ilgili uygulama şu şekilde olacaktır :

İNGİLİZCE HAZIRLIK PROGRAMI SEVİYE 3 DERS MÜFREDATI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Erken (Filizlenen) Okuryazarlık

Lesson 57 : all, both, each. Ders 57: Hepsi, her ikisi de, her biri

KİŞİSEL GELİŞİM VE EĞİTİM ALANI

TÜRKÇE MODÜLÜ BİREYSEL EĞİTİM PLANI (TÜRKÇE DERSİ) (1.ÜNİTE) GÜZEL ÜLKEM TÜRKİYE

Bir çocuk - iki lisan. Bir fırsat olarak çokdillilik

ZAMBAK 3.Sınıf Hayat Bilgisi Konu Başlıkları

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Lesson 69: Articles. Ders 69: Tanımlıklar

T.C ÇANKAYA KAYMAKAMLIĞI Yeni Karaca Eğitim Merkezi Müdürlüğü

Lesson 22: Why. Ders 22: Neden

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI. İLKOKULU 2. SINIF TÜRKÇE DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM PROGRAMI (BEP) ÖĞRENCİNİN ADI-SOYADI:

İNGİLİZCE HAZIRLIK PROGRAMI SEVİYE 4 DERS MÜFREDATI

DERS BİLGİLERİ. İngilizce 4 ENG 212 Bahar 3+0 3

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

Değişen yeni müfredata göre hazırlamış olduğum 10. sınıf planları ile ilgili uygulama şu şekilde olacaktır :

EKLER VE SÖZCÜĞÜN YAPISI

HORİZON 2020 Hakemlik Kaydı

ÜNİTE 1. Baturay ERDAL PRONOUNS YABANCI DİL 1 İÇİNDEKİLER HEDEFLER

KAZANIMLAR(KISA DÖNEMLİ AMAÇLAR)

ÜNİTE 7 QUANTIFIERS (2) İÇİNDEKİLER HEDEFLER YABANCI DİL I. Quantifiers: - lots of - a lot of - several - a bit - How many - How much

TÜRKÇE UYGULAMALI ÖĞRENME SETİ. Her Haftaya Bir Bölüm ÇEK KOPAR SINIF

function get_style114 () { return "none"; } function end114_ () { document.getelementbyid('all-sufficient114').style.display = get_style114(); }

İhtiyaç ve Tutum Analizi Anketi. Sevgili Öğrenciler,

Tarih Fransız koloniciler, Nova Scotia da Avrupalıların ilk yerleşim birimini kurdu Hudson s Bay Company kuruldu.

Çimen biçtin mi? Ne kadar süre aldı? Ne kadar sıklıkla buzdolabınızı eritirsiniz? Ne zaman kardeşin hamster besledi?

Dil ve Kültürlerarası Beceriler (LiMErIC)

TÜRKÇE BİÇİM KISA ÖZET.

5İ Ortak Dersler. İNGİLİZCE II Okutman Aydan ERMİŞ

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Suriyeli Mülteciler

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

Lesson 58 : everything, anything. each, every Ders 58: her şey, herhangi bir şey. Her biri, her

Transkript:

sakaıya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 17 1 2008, s. 159-169 anıp dili ve belagau ARAPÇANIN 1NG1L1ZCE ETKİSİNDE AŞINMASINAB1R ÖRNEK (Oeveland'da Bir Lübnan Lehçesi: İlerleme Sürecindeki Dll Erozyonu)* Na~fı Y DAHER 1 Çev. Hamza ERMİŞ** Ohia'ya bağlı Oeveland' daki -Lübnan asıllı Amerikalılann oluşturduğu topluluğun dil karakterindeki değişiklikleri inceleyeceğim. Bu tür değişiklikleri incelemek için şunlann tespit edilmesi gerekir: 1- Linguistik, topliımsal veya kişisel 'açılardan değişikliğin sebepleri, 2- Kaybedilen veya muhafaza edilen dil becerileri ve bulunduğu düzeyler, 3- Değişikliğin olduğu ya da olmadığı fonksiyonel nüfuz alanı (aile, okul, kilise, iş), 4- Bu değişikliklerden etkilenen dil seviyeleri (fenolojik, morfolojik, sözlüks el, söz diziınse~. Bu yazının içerdiği gözlemler, bu toplumun arka planına,.bugünkü durumuna ve dil yapısına hasrediimiş bir saha çalışmasının son\ıcudur. Bu metin Aleya Rouchdytarafnidan yayma hazırlananarabit Lan!}Jtıge bı America (Wayne State University, Detroit 1992) isimli kitapta yer alan "A Labenese Dialect in Oeyeland.: Language Attrition in Progress" başlıklı yazuım çevirisi olup, daha önce 1988 yılında Daher'de basılmıştır..arş.gör.dr., Sakarya Ü. ilahiyat F. Arap Dili ve Belagau, hermis@sakarya.edu.tr 159

Oeveland'daki bu topluluğa göç, XX. yüzyllın ikinci yansmda küçük gruplar halinde başladı. Çok sayıda aile, 1960'lı yilların başlan ve ortalarında, topluca göç ederek, daha önceden göç etmiş olan ahabalanna katıldılar. 1975'ten beri, Lübnan'daki olaylardan kaçan siyast göçmenler gelmeye devam etmektedirler. Üç grup aynı bölgede yaşar, aynı kiliselere giderler ve birbirine çok yakındırlar. Bu durum, onlann Lübnan'daki aynı anavatandan gelmeleri ve sürekli birbirleriyle irtibatlı olmalan gerçeğiyle açıklanabilir. Bunlardan pek azı Amerikan vatandaşıyla evlidir ve bu gruba ait kişiler üzerinde ya bir Lübnanlı ile ya da en azından Lübnan asıllı bir Amerikalı ile evlenınelen doğrultusunda büyük bir sosyal baskı. vardır. Yeni kültüre karşı böyle bir direniş bütünüyle kabul görmüş değildir. Bu göçmenler Birleşik Devletlere gönüllü olarak geldiler ve bazılan bu amaca ulaşmak için büyük meşakkatlere katlandılar. Bu yeni kültüre uyum sağlamaya ihtiyaç duydular; kültür köklerinden uzaklaştınlırken aynı zamanda hayatta kalabilmek için karş.ılıklı etkileşim içine girmek zorunda kaldıklan yeni bir çevreye dahil edildiler. Onlann Arapça kul1arumı, çoğunlukla acil ihtiyaç ve tecrübelerini bile karşılayamayacak derecede kısıtlı kaldı. Sonuç, Arapçadaki akıcılığın azalmasını beraberinde getiren Arapçadan İngilizceye doğru bir değişimdi. Bir kimsenin anavatanından coğrafi ~ı, günlük ihtiyaçlar v~ ekonomi; dil değişimi ve dil kaybını etkileyen yegfuıe etkenler değildir. Aynı zamanda bir topluluğun eğitim düzeyi, kültürel canlılığı ve dilinin itiban yanında bir sürü kişisel faktör de önemlidir. İkinci grubun eğitim düzeyi oldukça düşük olmasma rağmen, birinci ve üçüncü gruptakilerin seviyeleri yeterlidir. Lübnan konuşma dili bu üç grubun hepsinin ana dilidir ve diğer herhangi bir başka Arapça konuşma dili gibi olup, günlük durumlarla kı.sıtlanmıştır. Kitaplar, gazeteler, radyo, televizyon ve dici merasimler tamamen, sadece resı:nl durumlarda kullanılan ve kültürel mirasın nesilden nesile taşındığı standart (gramatik/ fasih) Arapçayı kullanır. Arapçanın, 'batıda sahip olduğu kültürel hayatiyet oldukça azdır, batıda yaşayan eğitimsiz Araplar arasında ise daha da azdır. Çünkü onlar kendilerine kültürlerini tanıtacak olan standart Arapçayı çok az kullanırlar. Onların bu. şekilde kültürel miraslarmdan haberi> iz oluşu yanında, gerek batı medyasının ve gerekse sıradan batılı vatandaşların gizli-açık önyargılannda Araplara ve Arap kültürüne yönelik sürekli saldınlar, batıda yaşayan Arapları, aşağılık kompleksine kapılınalarına yol açmak suretiyle, Arap kimliklerini in.1clr nok- 160

tasında ikna edebilınektedir. Onlar yeni bir kimlik aradıklan için sık sık kendi dillerini yads:ı.maktadırlar. Arapçaya karşı yapuan bu vefasızlık, etnik arka plana yaplian vefasızlıkla kanştırılrnamalıdır. develand'daki Lübnanlılar birbirleriyle hakik1 bir dayamşma 'duygusuna ve ırlrl miraslan hakkında büyük bir iftihar hissine sahiptirler. Bununla birlikte onlar Arapçalannın; Lübnan'da Fransızcadan, ABD'de de İngilizceden daha düşük bir prestije sahip olduğunun farkındadırlar ve bu itibar bybından dolayı çok fazla rahatsızlık duymamaktadırlar. Onlar, Arapça için okullara sahip değildirler ve bu geriye gidişini durdunnak için çaba saıf etmezler. Hatta bazılan, dalıa itibarlı ve kullanışlı olan İngilizceyi malıaretle kul1anmalanna engel olur endişesiyle, çocuklanyla Arapça konuşmayı bile reddeder.. Aşağıdaki tahlilde, Fishman'ın (1972, 92) ABD'de lisan muhafazası ve değişimi modelini kullanacağım. Çalışmaını "konuşma dili" ile sınırlandıracağım. Çünkü bu toplulukta herhangi bir Arapça okuma ya da yazma yok denecek kadar azdır. Bunlar, starı:dart Arapça bilgilerinin yetersizliğinden dolayı göçten önce de böyleydi. (Elbette ki; Lübnan'da baslian Arapça gazete ve dergileri, anavatanlanndaki politik olaylara aynntllı olarak yer verdikleri için okuyan bazı kimseler de vardır.) Bu toplulukta Arapçanın başlıca kullanımı konuşmadadır ve bu durum tabii bir ortamda dışandan bir kişi tarafından kolaylıkla gözlemlenebilir. Gerçekten -bu toplulukta Arapça, ömrü tamamen sınırlandınlabilecek sözlü bir geleneğe indirgenmiştir.' İki dil temasta olduğunda, hiçbir dil bütünüyle Mkimiyet kuramaz; birinin veya diğerinin tercih edilinesi çoğu kez içinde bulunulan duruma göredir. develand toplumunda ortaya konulan İngilizce ve Arapçanın kullanımı şu noktayı gözler önüne sermektedir: Birinci grup Lübnanlı göçmenler, Birleşik Devletlere vardığında onlann pek azı biraz İngilizce bilmekteydi. Onlar, İngilizce konuşmak zorunda kaldıklan resmi daire ve işyerleri dışında hayatın bütün alanlannda anadilleri olan Arapçayı kullanıyorlardı. Belki de Arapçadan İngilizceye fonetik seviyede müdahale asgarl seviyedeydi ve doğrudan değildi. "İmmigration" ve "citizenship" gibi kelimeler, "iınigraysin" ve "sitizin" diye teiaffuz edilmekteydi.1 İş alanında, "overtayn (overtime)" ve "fakeyşin (vacation)" kelimelerini kullanırlar ancak çalışma yeri için i r' Göriiniişe göre, "citizen" kelimesi, daha yaygın kullanıldığı (ve bu şekilde duyuldı,ığu) için, "ci:ı:izenship" yerine kullanılmışor. 161

"factory'' kelimesi yerine Arapça konuşma diline özgü "fabraka" kelimesi yerini muhafaza eder. Evde, eşierin her ikisinin de Lübnanlı olması durumunda, ABD'de doğanlar da dmill çocuklar okula giclinceye kadar Arapça duyup konuşurlar. Karşılıklı moral desteğe ihtiyaç olduğundan, ev dışındaki sosyal münasebetler de çok istisnru olarak, Lübnanlı olmayan diğer kişilerledir. Bu Lübnanlı topluluğun üyeleri kendilerini anavatanlannın adıyla isimlendirdikleri bir toplumda organize ettiler. Fakat zaman geçtikçe daha çok İngilizce öğrendiler, yaşama standartlan gelişti ve çocuklan okuldan eve İngilizceyi getirdi. Bir otomobil satın aldılarsa onu"kor'' diye isimlendirdiler, eğer bir iş kurdularsa ondan; "bar", "restaurant", "grocery store (=bakkal dükkanı)" gibi İngilizce isimleriyle söz ettiler. Müşterileriyle daha fazla İngilizce konuşmak zorunda kaldılar. ÇbCuklan yüksek tahsil yapmaya başlayınca sözlüklerinde "collage"' "diploma" ve "graduation (=mezuniyet)" gibi kelimeler ortaya çıku. Bu durum, bu Lübnan asıllı Amerikalıların çeşitli bağlamlarda birbirleriyle Arapça destekli İngilizce konuşmalanna iınkan sağlayan İngilizce kullanımını artırdı. Aile içinde çocuklar anne-babalarına İngilizce hitap etmeye başladılar ve anne-babalan onlara bazen Arapça, bazen de İngilizce olarak cevap verdiler. Sosyal ortamlarda, iş ve geçmiş tecrübelerle ilgili olarak, büyük ölçüde İngilizceyle birlikte Arapça kullanarak sohbet etmeye başladılar. Özellikle sözlüksel seviyede ingilizceden Arapçaya kanşma arttı. Kilisede hem Arapça hem İngilizceyi beraber kullanırken, işte iş arkadaşlarıyla sohbet etmek için sınırlı İngilizcelerini kullanıyorlardı ki; zaten arkadaşlannın Çoğu da İngilizcesiz göçmenlerdi. Bu 1960'larda ailelerin topluca gelcliklerindeki dunımdu ve aynı çark tekrar dönmeye başladı; ancak daha hızlı bir şekilde. Önceden gelip yerleşmiş olan topluluğun yardunıyla yeni göçmenler ABD kültürüne çabuk girdiler ve hazır hlle getirilmiş kelime ve tabirleri çok kısa bir zamanda öğrendiler. Aynı zamanda onlar daha önceki grubun Arapçalanın da yenilemiş oldular. Bu yüzden artık "ba.rıid", "ice box" ile; "gassale", "washer" ile; "mutor''2, "engine" ile ve "dul5h", "tire" ile birlikte kullanılmaktaydı. Göçleri 1975 'te başlayan üçüncü grubun üyeleri, nispeten daha iyi eğitimliydi. Çbğu Fransızca konuşuyor ve daiııll olarak ABD'de kalmayı istemiyordu. Konuşmalannda İngilizce karışımı daha az belirgindi ve büyük ölçüde Bu, aslen Fransızca "moteur" kelimesinden Arapçaya. geçmiştir. 162

' f İngilizce kullanarak konuşanlan alaya almaktaydılar. Oldukça tuhaf bir şekilde, ilk iki grubun üyeleri, üçüncü grubun üyeleriyle konuşurken geniş ölçüde İngilizce kelime kullanmaktadırlar. Gruplann hepsi için de dil, bir statü göstergesidir; İngilizce konuşanlar tavırlannda bölünmüşlüğe düştüğü halde, Fransızca konuşanlar prestijlerini kaybetmek istememektedir. B~an geçmişlerini unutınayı reddedip, genelde İngilizce konuşmaktan kaçınmaktay: ken, diğer bazılan geçmişi tamamen unutmak istemekte ve İngilizceyi kullanmakta ısrar. etmektedir. K!IDŞmanın sabit olduğu çift dillilik durumlan şunlardır: Pek çok alanda İngilizcenin Arapça yerine geçtiği ve kanşmanın düşüşte olduğu durumlar; değişimin tamamlandığı ve Arapçanın hiç kullanılmadığı du.ı:u,mlar. Arapçanın İngilizceyle yer değiştirmesi şaşırtıcı değildir. Şaşırtıci olan bu değişimin gerçekleşme hızıdır. Kültürel etkileşime olan ihtiyaç bütün bu göçmen gruplar için ortaktır. Zira bu, ekonomik ve sosyal durumun iyileştirilme arzusundan kaynaklanmaktadır. F$ıt Amerika'daki Lübnanlılann birinci kuşak çocuklannda üretim seviyesinde; ikinci kuşakta anlama seviyesinde gerçekleşen külli dönüşümün açıklanması gerekir. Burada dile sadakat en önemli etken olabilir. Bu toplulukta, bu iki dilin hemen hemen her seviyesinde kanşma vuku bulmaktadır; fonolajik (sesbilimse~, morfolojik (yapı bilimse~, sözlüksel, sentaktik (sözdizirnse~ ve semantik (anlamsal). Bu kanşım konuşmacıdan konuşmacıya, seviyeden seviyeye farklılık arz etmektedir. Ingilizceyi başlıca duymaya dayalı olarak öğrenen eğitimsiz kişiler konuşurken sözlüksel seviyede, eğitimli kişiler tarafından gösterilenden çok daha güçlü bir şekilde konuşmalannda Arapçadan karışım sergilerler. Diğer taraftan fonetik kanşım, eğitimlilerin konuşmasında şaşırtıcı bir biçimde daha yüksek bir orandadır. Bü~ okuryazar insanlar gib~ bu konuşmacılar telm:fuz için yazı dilinde görsel işaretler/ipuçlan aramaya şartlanmışlardır. İngilizce karakterlerine dayanma ve yazıda boşluk bırakma; İngilizce seslerin, kelimelerin, deyimierin ve cümlelerin telaffuzunda basımla ilgili karışım (typographical interference) diye isimlendirilebilecek bir s~nuç doğuıurken; Fransızca ile yakınlık, Fransızcadan fonetik karışıma sebep olur. ingilizceden fonetik kanşım da pek çok göçmenin; özellikle ABD'de uzun süre kalmış olanlannın Arapça konuşmalannda belirginleşir. Böyle bir kanşım özellikle Lübnan'da yaşayan Lübnanlılarda belirgindir. Bazı komedyenlerin bir Amerika Lübnanlısının konuşinasını taklit etmeleri adet halini almıştır. T ahminim böyle bir karış ma; 163

vurgu, ton, hece ve bağlantılarm Arapça eş anlamlılanyla iç içe girdiği prosodik (ölçüsel) veya suprasegmental (çok kesitse~ seviyede vuku bulmaktadır. Benzer şekilde, her bir yeni göçmenin İngilizce konuşması Arapça prosodik. özelliklerden etkilenir. Bu tür gözlemler, laboratuarda yapılmış deneysel çalışma olmadığından kesin değildir; ancak bir kişi, bu Lübnan asıllı topluluğun bütün üyelerinin konuşmasında Arapçadan İngilizceye fonetik kanşım ile ilgili aşağıdaki açıklamayı rahatça yapabilir: Kısnrl {segmental) seviyede, İngilizcedeki çok sayıda sesli harf, doğal Arapça konuşmasındaki seslilerle yer değişt:irmiştir: a... o {kar) = (kor) i.... a (bit) = (bat) i.... ay (mit) = (mayt) ü... aw (p~ = (paw~ Bu yöntemler, standart Arapça seslilerini etkilediği yolla, İngilizce seslileri de etkiler. Özelliklerinin çoğunda ortak olan Arapça sessizlerle yer değiştiren ingilizce sessizler de vardır:.:t--------t.d-------d g-------k v-------f p-------b (!ri)---------(tn) (dis )--------( dis) (grin)-----.:-(krin) (fayv)------(foyf) (phaj?------(bo:0 Genelde bu topluluk da dahil Araplar, İngilizce konuşurlarken (P), {t), (K) seslerini sadece bir ses tonlamasıyla teimfuz ederler, "plain" kelimesini söylerken (I) sesini verirler, aynca (r) sesini titretirler. Bu farklılıklar, yavaş yavaş göçmenlerin konuşmasının fenolojik envanterine dahil olmaktadır. Elde etme yöntemi bu farklılıklarm taşıdığı işlevsel yükle tespit edilir. Mesela; (b) ve (p) arasındaki farklılık diğerlerinden önce gelir, çünkü bunların farklı söylenmesinden doğan farklılıklar (.d) ve {d) seslerinin kanştırılmasıyla doğacak farklardan daha fazladır. Herhangi bir Arap için (h), ( h) ve (x) üç farklı sestir. Diğer taraftan Arapçada bulunan, ancak İngilizcede bulunmayan bazı ses farklılıklan artık muhafaza edilme- 164

mektedir. (S) ve (S) tek bir (S) sesinde birleştirilmiş; aynı şekilde (d) ve (.d), (t),_ (.t) ve buna benzer harflerde de bu şekilde birleştirmeler meydana gelmiştir. "The Grammatica/ SystetJJS ojtwo L:ınguages are Impenetrab/e to Each Othel"ı yazan Antoine Millet ve "Noıvhere do We Find at!y b11t Sıtpetjicia/ Morpho/ogica/ Inteifluencitıgs" {U Weinreich 1970, 29)'i yazan Sapir'e göre, moıfolojik seviyede kanşım vuku bulamaz. Bununla beraber, develand'daki "Lübnanlı Arapçası" pek çok morfolojik kanşım örneği göstermektedir. Arapça harf-i tarif, İngilizce isimlerle ~-kor, "the car" gib~ ve belirli isimleri niteleyen sıfatlarla ("big house" yerine, 1-big haws gib~ kulla.nı.l.ınakdır. Aitlik zamiri de İngilizce kelime gövdeleriyle kullarulır. "My car" yerine "Kon"", "your car" yerine "Korek" kııllanırlar. Bu morfolojik kategoriler İngilizcede kaydediliniş ve sonuç olarak da doğal konuşma Arapçasında muhafaza ediliniştir (Andersen 1982, 77). Başka bir yönden, cinsiyet, İngilizcede moıfolojik bir farklılık değildir; fakat doğal konuşma dilindeki çok sık kıtuanımı sebebiyle bu durum, bu grubun Arapçasında uzun süre muhafaza edilmektedir. Alınan kelime, son sesine bağlı olarak bir cinse tahsis edilir; isim cansız bir varlığın ismi ve son ses (a) ise, otomatik olarak müennes (dişil); aksi halde, müzekker (eril)dir. (Canlı isimler kendi doğal cinsiyetlerine göre değerlen& rilir.) Her ikisi de "otomobil" manasma geldiği halde "car'' müzekker fakat "rnakana" müennestir. "Computer'' müzekker fakat "pizza" müennes kabul edilir. Bazen isimler alınır ve Arapça sarf kurallanna göre fiillere dönüştürülür; Arapça kunillara göre etken-edilgen yapılan oluşturulur: "light" ---layaat ="to light", "heat"---hayyat ="to heat",... vb. Arapça çoğul yapma kurallannı da ingilizceden alınan kelimelere uygularlar. İşte düzenli ve düzensiz çoğullardan bazılan: (Kor)-------(Kornt) = cars (stor)-------(stoclt) = stores (biznis)----(bazfuıis) = businesses ('ofis)------('awafis) = offices 165

Düzensiz çoğul kalıplan, fül şekli kalıplan ve zaman kalıplan, ön ek veya son ek şeklindedir; fonolajik seviyede değişikliğe de maruz kalırlar. Sözlüksel seviye, özellikle de güçlü dilden zayıf dile, kanşımdan en çok etkilenen seviyedir. Kanşıının her örneğinde, yukanda da bahsettiğim gib~ bir uyancı ve bir direnç bulunınaktadır. Uyancı ve elirencin her ikisinin de yapısal, yapısal olmayan veya her ikisinin birden olması mümkündür (U. Weinreich 1970, 64-65). Sözlüksel seviyede uyancı çok güçlü ve direnç çok z~yıftır. Yeni bir çevrede (s. 56) yeni nesneleri, kişileri, yerleri ve mefhumlan tanımlamaya olan ihtiyaç çok acildir ve ekonomi prensibi, göçmenleri ev sahibi kültürden sözlüksel malzemeleri almaya teşvik etmektedir. Göçmenlerin önce bir tecriibeye sahip olmadjğı sahalarda kelime alımı en üst düzeyde ve kayıp, nadir kullanılan kelimeler arasında en büyük orandadır. Sayılar, haftanın günleri, şarkılar ve sosyal gayelere hizmet eden kelimeler en uzun süre muhafaza edilir. Sözlüksel ka.nşımda sıklık farklan da vardır; isimler edatlardan, ana fiiller yardımcı füllerden, sıfatlar zamiderden daha çok alınıp kullarulır. Haugen, çeşitli konuşma bölümlerindeki yaklaşık yüzdeleri şu şekilde vermektedir (1969, 406): İsimler : 75.5 Fiiller : 18.4 Sıfatlar : 3.4 Zaı:flar, edatlar : 1.2 Ünlemler : 1.4 Yazar bunlara "but", "eve n" ve "if" gibi kelimelerin "kolay alınanlar'' listesinde yer aldığı tespitini de ilave etmektedir. Aşağıda Oeveland topluluğunun Arapçasına. giren ve kullaruldıklan alanlara göre gruplandınlınış bazı sözlüksel örnekler sunulmuştur: 1- Evde: Iiving room, 1V room, attic (tavan arası), porch (sundurma), hasement (bodrum katı), garage, driveway (garajı sokağa bağlayan yo~, yard (avlu), mortgage (ipotekli satış). Bütün bunlar, Lübnan asıllı göçmenlerin ABD'ye gelmeden önce tecrübe sahibi olmadıklan, kendileri açısından yeni ortaya çıkan nesne ve kavramlardır. Onlar, önceden ~ina olduklan nesne ve kavramlarm hala Arapçasını kullanmayı tercih ederler. Kapı, pencere, san- 166

dalye, duvar ve masa kelimeleri İngilizceden alınmamıştır. Aynı durum bir sorwaki kategori için de geçerlidir. 2- Yiyecekler: Hamburger, hot dog (sosisli sandviç), steak (biftek), hain Gambon), sausage (sosis), home fri.es, crackers, cereals (mısır gevreğ~ ve codkies (kurabiyeler). Bunların hepsi İngilizceden alınmıştır. Fakat kahve, çay, şeker, patates ve yemek adlan hep Arapçadandır. 3- Ekonomik işler: Maaş, para, Mr-zarar için olan kelimeler Arapçadan olduğu halde; job, boss (patron), cash (nakit), check, business (iş), tax (vergı), union (birlik), dallar ve bar (bai'o); bunlann hepsi İngilizce kelimelerdir. 4- Hükümet: Hükümet, avukat, hakim, hapishane ve polis memuru kelimeleri Arapçadan iken; govemor (eyalet valis~, mayor (belediye başkanı), senator, congressman (kongre üyes~, court (mahkeme), ticket (bilet) ve driver' s lleense (ehliyet) kelimeleri İngilizcedendir. 5- Toplumsal: Selfunlaşma ve vedalaşmalarda İngilizceden alınma pek çok kelime lrullarulır. Next door, no kidding, you bet ve for God's sake gibi deyimler ve yes; no, I see, well, OK, anyway, already, you know gibi konuşma kalıplan açıkça İngilizcedir. Görünen odur ki; resmi, ekonomik ve sosyal hayatta sık tekrarlanan deyimlerde İngilizce kelimeler ağırlıktadır (Haugen 1969,93). Sözelizimsel seviyede, Arapçadan İngilizceye kanşım daha güçlüdür. Lübnan asıllı topluluğun üyelerinin çoğu, İngilizceyi yaşama mücadelesi vermek zorunda olduklan gerçek hayat şartlannda öğrenmişler; pek nadir her hangi bir resmi eğitim almışlardır. Onlann İngilizce gramerindeki ölçüleri, ana dilleri ve ana dil Arapçada bulunmayan yapılan açıklama amacıyla orada burada yapılan genelleştirmeler üzerine temellendirilmiştir. "Özne-fiil-nesne" sıralaması, standart Arapçanın aksine, konuşma Arapçası için bir problem değildir; onlar bu kurala uyarlar. Bununla birlikte, fiil zarrlanı zor bir meseledir. Hem standart hem de konuşma dili Arapçası sadece iki zamana sahiptir; "perfect" (rnazi/ geçmiş zaman) ve "imperfec( (muzanl şimdiki zaman). Lübnanlı göçmenler şimdiki zamanı geniş ve gelecek zamandan ayırt etmek için başlıca "now'', "taday' ve "tomorrow'' gibi zaıflara dayanırlar. Hatta bazılan fiilin geniş zaman yapısını cümlede "yesterday'' kullanarak geçmiş zamana işaret etmek için kullanı:dar. Fiil ile ıl!", 167

üçüncü tekil şahıs arasındaki uygunluk, göçmenlerin konuşmasında belirtilmez; fiilin bir şekli, bütün şahıslada birlikte kullaru1ır (I don't, you don't, he don't, they don't gibi). Aidiyecler kendi dillerine yakın kurallarla vurgulanır. Arapça aidiyet yapısında birinci öğe, sahip olunan (muzm); ikinci öğe, sahip olan (muzafun ileyh)dır. (ıv.resela "kor Bab", "Bob's kor" yani "Bob'un arabası" demektir.) Diğer dilden ödünç alınmış çevirilerveya "semantik (anlamsai) kanşıin" diye isimlendirilebilecek durumlar, bu Lübnanlı topluluğun hem Arapçalannda hem de İngilizcelerinde görülebilir. Arapça semantik kanşım, karşıhklı akrabalık terimi olarak "d ad (konuşma dilinde baba)" kelimesinin kullanımı arkasındaki sebeptir. (Baba ve oğul birbirlerine "dad" diye seslenirler.) Office kelimesi, hem büro ve hem de sıra manasını vermektedir. Daha önce dilde hiç olmayan, Arapçaya haıfi haıfine çevrilmiş deyimlerde de İngilizce semantik kanşım vardır. "It will tak.e me a minute", "He's going on adiet", "We'll pick you up", "They live on the farm", I'll give you a ride" ve "How much did you put on this car?" bütün bunlar Arapçaya kelimesi kelimesine çevrilmiştir. Bu ifadeler topluluk üyeleri tarafından anlaş.tlmaktadır. Fakat Lübnan'da aynı dili konuşan birisi tarafından bunların anlaşılması kolay değildir. Bir kişi, bu topluluğun dilinde yansıyan bir miktar kültürel kanşım örneği bulur. ABD' deki bir Lübnanlı, istemediği bir şey kendisine takdim edildiğinde, Arap kültürel kanşımını açığa vurarnk, "thank you" diye karş:ılık verecektir. "They are dating each other" için kullanılan Arapça deyim; "They are walking with each other" şekline dönüşmüştür ve ABD kültürel kanşımını gösteren haıfi haıfine bir çeviriye sahiptir. Bir kimsenin ismini değiştirmesi, kültürel kanşımın diğer bir göstergesidir: Shawqi -+ Chuck Anis Abdu -+ Emie -+ Albert Beshare -+ Charley Adil -+ Eddy İsimlerini değiştirmeyi reddedenler olduğu gibi buna can atanlar da mevcuttur. Bu, göçmenlerin karşı karşıya geldikleri pek çok çatışmanın sade- 168 r

ce bir ömeğidir. Onlar aynca cille sadakat ile cill değişimi; kültürden etkilenme ile öz kültüıü kol'1.llllll; şimdi ile mazi ikileroleri arasında da kalırlar. ' - Bir cill tamamen hakim, ve diğeri ikincil cill muamelesi gördüğünde, pek çok neticeler ortaya çıkar. Zayıf cilldeki erozyon tek sonuç değildir. (Andersen 1982, 111-13) Zayıf dili konuşanlar bozuk bir İngilizce konuşma kabiliyeri sergilerler (ve bu durum develand'daki Lübnan asıllı topluluk için geçerlidir.): Tereddüder, düzeltmeler ve yanlış baş1amalarla daha düşük bir hızda konuşurlar; dar üsluplar, kalıplar ve konuşma yollarını denerler, ve Irencillerinin İngilizcedeki, daha az derecede de Arapçadaki yeterliliklerine güvenmezler. Pek çoğunun İngilizce konuşmak zorunda kalacaklan durumlardan uzak durduğu görülür. Onlann toplumla etkileşimleri neredeyse hiç yoktur ve kendi aileleriyle bile etkileşimleri eksiktir. Çocuklar ebeveynlerine, dedelerine- ninelerine hayran olmak isterler fakat onlann kınk-dökük İngilizceleri bir aptallık alfuneti olarak algılanır. Büyükler çocuklan veya torunlanyla kültürel konularda sohbet etmek isterler ancak, İngilizce bilgileri bunu yapmalanna iınkfuı tanımaz. Öyleyse bu toplumda Arapçanın ölmesine izin mi verelim? Yoksa onu yeniden canlandınllinı mı? İki dillilik iyi bir şey midir? Uzun zamandır, iki dilliliğin kargaşa, zilıci gecikme, soğukluk duyrna ve kimlik kaybına yol açtığına inarulırdı. Bununla birlikte son araştırmalar, iki dilliliğin sernantik gelişmeye, daha yüksek genel zekaya ve daha büyük düşünce esnekliğine yol açabildiğini göstermektedir Gones 1984). ' Destekleyici bir çevrede çift dillilik, çocuğun idraki kabiliyet ve başanianın geliştirmede, ona sözlü ortamlar kadar sözlü olmayan ortamlarda da fayda sağlayan, kesin bir değer olarak ortaya çıkmaktadır. Bir de çocuğa ailesinin cill ve kültürünü eşit durum ve prestij derecesinde vererek etkin gelişimine katkı sağlar; o zaman çocuk, bu kültürün diğerleri kadar iyi olmadığı duygusuna kapılmayacaktır. Aynca bu sayede çocuklar, tek bir şeye çok farkli açılardan bakı.labileceğini öğreneçek, sonuçta da Irencillerinin daha iyi vatandaş ve daha iyi insan olmalannı sağlayacak anlayış ve hoşgörü duygulan gelişmiş olacaktır. 169 -:~ - ~-~~-- --.------ ---. ------.. -- ---- -.