YIL:5 SAYI:988 1 ÞUBAT 2010 PAZARTESÝ. Yazý Dizisi 4 DE



Benzer belgeler
ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

Gelir Vergisi Kesintisi

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83


Fiskomar. Baþarý Hikayesi

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

GRUP TOPLU ÝÞ SÖZLEÞMESÝ GÖRÜÞMELERÝNDE UYUÞMAZLIK

ÝÞÇÝ SAÐLIÐI VE ÝÞ GÜVENLÝÐÝ PROJESÝ

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154

Simge Özer Pýnarbaþý

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum


Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

BÝMY 16 - TBD Kamu-BÝB XI Bütünleþik Etkinliði

Ücretlerin Bankalardan Ödenmesi Zorunlu Hale Getirilmiþtir

MALÝYE DERGÝSÝ ULAKBÝM ISSN


BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

KOBÝ'lere AB kapýsý. Export2Europe KOBÝ'lere yönelik eðitim, danýþmanlýk ve uluslararasý iþ geliþtirme projesi

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

Dar Mükellef Kurumlara Yapýlan Ödemelerdeki Kurumlar Vergisi Kesintisi

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

ÝNSAN KAYNAKLARI VE EÐÝTÝM DAÝRE BAÞKANLIÐI


Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

www. adana.smmmo.org.tr

Bolkar Daðlarý. AKD054 Acil Gerileme (-1)


STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler 1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

SENDÝKAMIZDAN HABERLER

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

ünite1 Sosyal Bilgiler


Ýstanbul hastanelerinde GREV!

TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝ ÜYELERÝNÝN ÖDENEK, YOLLUK VE EMEKLÝLÝKLERÝNE DAÝR KANUN

DONALD JOHNSTON OECD GENEL SEKRETERÝ INTERVIEW DONALD JOHNSTON OECD GENERAL SECRETARY


Saðlýk çalýþanlarý GöREV'de

Faaliyet Raporu. Banvit Bandýrma Vitaminli Yem San. A.Þ. 01 Ocak - 30 Eylül 2010 Dönemi

SENDÝKAMIZDAN HABERLER



TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme


25 Mart 2007 Kol Toplantýsý


Yat, Kotra Ve Her Türlü Motorlu Özel Tekneler Ýçin Geçerli Olan KDV Ve ÖTV Ora

O baþý baðlý milletvekili Merve Kavakçý veo refahlý iki meczup milletvekili þimdi nerededirler?

Güvenliðe Açýlan Sosyal Pencere Projesi ODAK TOPLANTISI SONUÇ RAPORU


TABLO-2'nin devamý. Sanayi ve Ticaret Bakanlýðý

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ KURUMSAL KÝMLÝK KILAVUZU ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ 2006

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

1. ÝTHÝB TEKNÝK TEKSTÝL PROJE YARIÞMASI

Corporate Stars, Türkiye nin en iyi markalarını bir araya getiren sosyal bir iş platformudur.

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI

m3/saat AISI

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.


mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz aralýk 2005/sayý 91 Kasým

2007/82 Nolu SGK GENELGESÝ(Fatura Bedellerinin Ödenmesinde Karþýlaþýlan Sorunlar) Cuma, 26 Ekim 2007

Sessizliktir Her Þeyin Ötesi. Hani, sýradan hayatlar vardýr; hüzünle astarlanmýþ ruhlarýn. sessizliðini akseder suretleri.

Genel Bakýþ 7 Proje nin ABC si 9 Proje Önerisi Nasýl Hazýrlanýr?

Programýmýz, Deneyimimiz, Çaðdaþ Demokrat Ekibimiz ve Çaða Uygun Vizyonumuz ile Yeniden

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

DOÐALGAZ ÝÇ TESÝSAT MÜHENDÝS YETKÝLENDÝRME KURSU DÜZENLENDÝ

Kamu Ýhalelerine Katýlacak Olan Mükelleflere Verilecek Vergi Borcu Olmadýðýna Dair Belge Ýle Ýlgili Cuma, 31 Aðustos 2007

ÇALIùMA HAYATINA øløùkøn ANAYASA DEöøùøKLøKLERø "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasýnýn Bazý Maddelerinin Deðiþtirilmesi Hakkýnda Kanun" Av.

Hac Organizasyonumuz; Turizm Bakanlýðý, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý ve Türsab Denetim ve Kontrolü Altýndadýr! KUTSAL YOLCULUK HAC...

DÜZENLEME KURULU YÜRÜTME KURULU. Sezai ONARAL Sami KAZICI Ünal AYDIN Tayfun BEÞE Nevzat BARAK Yaþar BASKIN Hasan AKTAÞ Abdi ÇALIÞIR


17 ÞUBAT kontrol

Barodan Haberler. Edinilmiþ Mallara Katýlma Semineri (Akþehir) Anayasa Mahkemesine Bireysel Baþvuru Semineri. Türk Borçlar Kanunu Semineri

DOÐA KOLEJÝ 2019 BURSLULUK SINAVI VELÝ BÝLGÝLENDÝRME KÝTAPÇIÐI

Kanguru Matematik Türkiye 2015


OKUL ÖNCESÝ EÐÝTÝM KURUMLARI YÖNETMELÝÐÝNDE DEÐÝÞÝKLÝK YAPILMASINA D YÖNETMELÝK Çarþamba, 10 Eylül 2008


Corporate Stars, Türkiye nin en iyi markalarını bir araya getiren sosyal bir iş platformudur.

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar



YAZI ÝÞLERÝ KARARLAR VE TUTANAKLAR DAÝRE BAÞKANLIÐI

Transkript:

YIL:5 SAYI:988 1 ÞUBAT 2010 PAZARTESÝ Maliye Bakaný Mehmet Þimþek, TEKEL iþçileriyle ilgili Baþbakan Erdoðan'ýn direktifleriyle yeni bir çalýþma baþlatýldýðýný ve çalýþmanýn pazartesi günü Baþbakan'a sunulacaðýný bildirdi. Þimþek ayrýca, medyada hükümetin TEKEL iþçilerine ciddi bir haksýzlýk yapýyormuþ görüntüsünün olduðunu söyleyerek þunlarý anlattý: 1950'li yýllarda 55 olan emeklilik yaþý 38'e indirilmiþ. Bütün dünyada kaynak sorunu olmayan en akýllý ülke biz miyiz? Olaylara akýlcý devlet, sosyal devlet olgusuyla bakmamýz lazým. Davet Edilmedik AKP Genel Baþkan Yardýmcýsý Hüseyin Çelik ise yaptýðý açýklamada, direniþteki TEKEL iþçilerine biber gazý sýkýlmasýnýn doðru olmadýðýný ve bu konuda özeleþtiri yaptýklarýný belirtti. Ancak Çelik, direniþe yüklenmeyi de ihmal etmedi ve Ancak þunu da belirtmeliyiz ki; TEKEL iþçileri konusu hükümet karþýtý eylemlerin odaðý haline getirildi. Hükümete muhalif veya hükümetten gayri memnun kim varsa TEKEL iþçilerini muhalefet platformu olarak kullanmaya ve görmeye baþladý diye konuþtu.»emek dünyasý yeri yerinden oynatmaya hazýrlanýyor Emek dünyasý 3 Þubat yeri yerinden oynatmaya hazýrlanýyor, Türk-Ýþ 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, ''Bütün emek dünyasý, her gün bir yenisi katýlarak geniþleyen cephesi ve bileþenleriyle 3 Þubat'taki genel eylem ve grevine hazýrlanmaktadýr'' dedi. 2 DE TÜRKMENLERÝN DÝNÝ baþlýklý yoðun ve uzun süreli bir araþtýrma sonucu siz deðerli okurlarýmýzýn bilgisine sunulan, Ahmet ATEÞ arkadaþýmýzýn köþe yazýsý; teknik bir hata ve dikkatsizlik sonucu eksik yayýmlandýðýndan anlaþýlmaz olmuþtur. Okurlarýmýz ve köþe yazarýmýz arkadaþýmýz Ahmet ATEÞ TEN özür diliyoruz. Bu önemli tarihe ýþýk tutan inceleme ve araþtýrma yazýyý yeniden yayýnlýyoruz. Yazý Dizisi 4 DE 2 DE 7 DE Yine vekâletle yönetilen Hacýbektaþ Lisesi ve Kýz Meslek ve Teknik Lisesi Müdürlüklerine baþvuru yapýlmadýðýndan bu okullarda görev deðiþikliði olmadý. Ýlçemizden sýnav kazanan öðretmenlerinde baþvurularda bulunmalarýna raðmen atanan isimler arasýnda olmamalarý dikkat çekti. 29 Ocak akþamý yapýlan atamalarýn puan üstünlüðüne göre yapýldýðý söylenmesine raðmen bazý duyumlar ve iddialar kafalarý karýþtýrdý. Halk Eðitim Müdürlüðünü yürüten öðretmenin orada daha fazla ekders ücreti almasýna raðmen, Atatürk Ýlköðretim Okulu Müdürlüðünü yönlendirme ve yöneticilerin baskýlarý sonucunda tercih ettiði, yine Cumhuriyet ilköðretim okulu müdürlüðüne atanan öðretmene atamalardan birkaç gün önce kaymakamlýk tarafýndan... 3 DE ÇÝNLÝ arkeologlar, kuþlarýn da dahil olduðu uzun soyaðacýnýn ilk atasý olan ve 160 milyon yýl önce yaþamýþ iki ayaklý bir etobur dinozorun fosillerini ortaya çýkardý. 6 DA AKP nin farklý baþlýklar altýnda yürüttüðü açýlým süreçleri, konunun gerçek muhattaplarý ya görmezden gelinerek ya da sürece dahil edilmeksizin iþliyor. Nasýl ki Kürtler olmaksýzýn Kürt açýlýmý devam ediyorsa, Alevi açýlýmý da benzer bir þekilde Alevi örgütlerinin görüþ, öneri ve talepleri dikkate alýnmaksýzýn hatta Alevi örgütlerinin katýlmadýðý bir ortamda yapýlýyor. 7 DE Siyasal yaþam söz konusu hezimetlerden ötürü istikrarsýz; toplumsal yaþamsa ziyadesiyle kasvetlidir. Nüfusu denetim altýnda tutan otorite, aslýnda ondan da önce toplumsal Birlik i tesis eden geleneksel millet sistemi politikasý, sancýlý bir biçimde çatýrdamaktadýr. Modernleþmenin kaçýnýlmazlýðý olarak uluslaþma süreci, askeri bozgunlarý toplumsal bünyede bir biri ardýna nükseden bölünmeler vasýtasýyla iyice derinleþtirir. Þöyle ki, Ýmparatorluk bünyesinde yer alan etnik unsurlar, hýzla uluslaþarak devletten kopmaya, baðýmsýzlýklarýný ilan etmeye baþlarlar. Topraklar, acý içinde kaybedilmektedir. Kafileler halinde hicretler yaþanýr. Osmanlý Ýmparatorluðu, trajik bir biçimde çözülüp daðýlmaktadýr. Bu süreçte Osmanlý açýsýndan asal sorun, anlaþýlacaðý üzere merkezi devlet iktidarýnýn bekasýdýr. Bu beka nasýl saðlanacaktýr? Murat Belge, Genesis: Büyük Ulusal Anlatý ve Türklerin Kökeni adlý kitabýnda toplumsal/siyasal yaþamda giderek yoðunlaþan kasvetli atmosferin zamanla dayanýlmaz bir kâbusa dönüþtüðünden söz eder. Dönemin siyasi aktör ve entelektüelleri Belge nin ifadesiyle kendilerini topun aðzýnda hissetmektedirler. Ýmparatorluk içindeki etnik unsurlarýn kopuþlarýný ihanetleriniönlemenin bir çaresi olarak Osmanlýlýk bir üst kimlik olarak yaratýlýp toplumsal/siyasal yaþamda dolaþýma sokulur. 5 DE Bedri Baykam ýn son bir yýlda Ýstanbul dýþýnda Monaco, Berkeley, Berlin ve Londra ve Paris te sergilenen 4-D yapýtlarýnýn, en yeni örnekleri Ýstanbul da 23 Ocak 28 Þubat 2010 tarihleri arasýnda, Piramid Sanat ta Zaman Köprüleri baþlýklý sergide izlenebilecek. 3 DE

2 Alevi örgütlerinin ana aksýnýn davet edilmediði Alevi Çalýþtaylarý dizisi, üç günlük final Çalýþtayý ile sona eriyor. Ýlk Çalýþtay çaðrýlýlarýnýn mutabýk kaldýklarý talepler manzumesine iliþkin adým atýlmamýþ olmasý bir yana, son Çalýþtay ýn çaðrýlýlarýnýn önemli bölümünün Alevi kökenli olmamasý da Çalýþtay ýn seyri hakkýnda bilgi veriyor. O kadar ki, AKP nin Aleviliði keþfetmesinin kapýsýný aralayan Reha Çamuroðlu bile, Alevisiz Alevilik niteliði taþýdýðý için bu Çalýþtaya katýlmayacaðýna açýklamýþ bulunuyor. Öncelikle AKP nin Alevilik kavramý üzerinden resmi çalýþmalar yapmasý bile baþlý baþýna bir ilerleme olduðunu söylemek lazým. Zira, býrakalým Belediye Baþkaný iken Cemevi nin kapýsýna yýkým dozerlerini gönderdiði günleri, Baþbakanlýðýnýn ilk etabýnda, Alevi talepleri dile getirildiðinde, ama Alevilik bir din deðil ki þeklinde itiraz eden Erdoðan ýn Baþbakanlýðý döneminde Alevi taleplerini konu edinen Çalýþtaylar yapýlmasý küçümsenemez. Üstelik bu partide, Alevilik ile Satanistliði eþ tutan milletvekilleri; Cemevi ne ibadethane dersem, suç iþlemiþ olurum diyen bakanlar bulunuyor. Hak teslimi ayrý; sorunun çözümü için benimsenen yöntemi eleþtirmek ayrý þeylerdir. Sorunun sahiplerinin taleplerini dikkate almak yerine, kendinden menkul çözümler üretmek, ülkenin enerjisini boþa harcamak anlamýna gelir. Ýlk Çalýþtay sonucunda, Madýmak Oteli'nin müze olmasý, Cemevleri nin yasal statüye kavuþturulmasý, zorunlu din derslerinin kaldýrýlmasý, Alevi köylerine cami yapýlma politikalarýndan vazgeçilmesi, baþta Hacý Bektaþ Dergâhý olmak üzere ellerinden alýnmýþ deðerlerin Alevilere iade edilmesi konusunda mutabýk kalýnmýþtý. Hatta ABF Genel Baþkaný Ali Balkýz, söz konusu mutabakatý, kamuoyuna, örgütlü Alevi gücünün baþarýsý olarak duyurmuþtu. Þimdi ise býrakalým, örgütlü güc ü, Alevilik ile AKP yi tanýþtýran Çamuroðlu nu bile dýþarýda býrakan bir final Çalýþtayý yapýlýyor. Çalýþtay öncesinde yapýlan basýn bilgilendirme toplantýsýndaysa Diyanet te daire baþkanlýðý statüsünde bir Alevilik birimi kurulacaðý açýklanmýþ bulunuyor. Bu nokta, Alevi Açýlýmý nýn meþruiyetini yitirdiðinin itirafý anlamýna da geliyor. Henüz Alevilik üzerine çok sözün söylenmediði Aralýk 2007 de, Radikal Ýki de, AKP Aleviliði keþfediyor baþlýklý yazýmda, herkesin inancýna uygun ibadet ve ritüelleri yerine getirmesi ve(ya) inançsýzlarýn inançsýzlýklarýna iliþkin güvence sahibi olmasý, çoðunluðun dini inancýndan farklý inançlarýn da nihayetinde bir inanç olduðunun kabulü laikliðin temelini oluþturuyor ifadesini kullanmýþtým. Gelinen noktada, Hükümet, ne yazýk ki, evrensel laiklik ilkelerini eksen almak yerine, etrafýndan dolaþmayý tercih etmiþ görünüyor. Sorun, Alevileri Diyanet in içine sýðdýrmakla sýnýrlý olsaydý; sonuç almak için bu kadar zahmete katlanýlmazdý. Alevilerin talepleri çok açýk. Bunu anlamak için kayýtsýz þartsýz Alevilerin söz sahibi olmasý lazým. Öncelikle Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý bu haliyle dururken, Türkiye nin laikliðinin tuhaf bir þekle sahip olduðu tartýþma götürmez. O halde, devleti dinden, dini devletten baðýmsýz hale getirmek ve devleti bütün inançlar için güvence haline dönüþtürmek çok mu zor? Bu çerçevede, kim nerede ibadet etmek istiyorsa orayý ibadethane kabul etmek; ibadethaneleri ve din adamlarýný devletten baðýmsýzlaþtýracak, Diyanet i bir çeþit baðýmsýz kurul haline dönüþtürebilecek; din derslerini zorunlu olmaktan çýkartacak ve elbette herkesin vicdanýný kanattýðý tartýþmasýz olan Madýmak ýn müze haline dönüþtürülmesini saðlayacak bir düzenleme yapýlmasý çok da zor deðil. Alevi Çalýþtaylarý sona ererken, gelinen nokta, Hükümetin durumunu, karanlýk kömürlükte kaybettiði yüzüðü sokak ortasýnda aramaya kalkýþan Hoca nýn durumuna benziyor. (*) Bu yazý, ayný zamanda, 29 Ocak 2010 tarihli Haberturk Gazetesi nin editoryal sayfasýnda yayýnlanmýþtýr. KAYNAK : Alevihaberajansi.com - 29 Ocak 2010 Zeynep Kuray- Baþak Turan Akýlcý Sosyal Devlet Maliye Bakaný Mehmet Þimþek, TEKEL iþçileriyle ilgili Baþbakan Erdoðan'ýn direktifleriyle yeni bir çalýþma baþlatýldýðýný ve çalýþmanýn pazartesi günü Baþbakan'a sunulacaðýný bildirdi. Þimþek ayrýca, medyada hükümetin TEKEL iþçilerine ciddi bir haksýzlýk yapýyormuþ görüntüsünün olduðunu söyleyerek þunlarý anlattý: 1950'li yýllarda 55 olan emeklilik yaþý 38'e indirilmiþ. Bütün dünyada kaynak sorunu olmayan en akýllý ülke biz miyiz? Olaylara akýlcý devlet, sosyal devlet olgusuyla bakmamýz lazým. Davet Edilmedik AKP Genel Baþkan Yardýmcýsý Hüseyin Çelik ise yaptýðý açýklamada, direniþteki TEKEL iþçilerine biber gazý sýkýlmasýnýn doðru olmadýðýný ve bu konuda özeleþtiri yaptýklarýný belirtti. Ancak Çelik, direniþe yüklenmeyi de ihmal etmedi ve Ancak þunu da belirtmeliyiz ki; TEKEL iþçileri konusu hükümet karþýtý eylemlerin odaðý haline getirildi. Hükümete muhalif veya hükümetten gayri memnun kim varsa TEKEL iþçilerini muhalefet platformu olarak kullanmaya ve görmeye baþladý diye konuþtu.»emek dünyasý yeri yerinden oynatmaya hazýrlanýyor Emek dünyasý 3 Þubat yeri yerinden oynatmaya hazýrlanýyor, Türk-Ýþ 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, ''Bütün emek dünyasý, her gün bir yenisi katýlarak geniþleyen cephesi ve bileþenleriyle 3 Þubat'taki genel eylem ve grevine hazýrlanmaktadýr'' dedi. Türk-Ýþ 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, DÝSK, KESK, Kamu- Sen, Ýstanbul Eczacýlar Odasý ve Ýstanbul Diþ Hekimleri Odasý'nýn temsilcileriyle birlikte düzenlediði basýn toplantýsýnda, TEKEL iþçilerinin içine düþtüðü durumun sorumlusunun, AKP hükümetinin uyguladýðý ekonomik politikalarý olduðunu kaydetti. Bu ekonomik politikanýn iþçiye, emekçiye, emekliye açlýðý, gençliðe iþsizliði, bütün emek dünyasýna yoksulluðu ve sendikasýzlýðý dayattýðýný belirten Büyükkucak, emekleriyle kazandýklarý emeklilik haklarýnýn, iþ güvencelerinin, sigorta ve sendika haklarýnýn bir bir ellerinden alýnmaya çalýþýldýðýný kaydetti. Oyalamaya Kalkmasýnlar TEKEL iþçisinin de TEKEL ile dayanýþma içinde olan kendilerinin de tek isteklerinin TEKEL iþçisini ve iþçi sýnýfýný ücretli köleliðe mahkum eden 4-C uygulamasýný ve taþeronlaþmaya son verilmesi olduðunu'' ifade eden Büyükkucak, þunlarý kaydetti: ''AKP hükümeti ve Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan, eðer iþçilerin ve konfederasyonlarýmýzýn taleplerini hafife alýp bizi oyalayýp aldatmaya kalkar ya da TEKEL iþçisine ilk günkü gibi müdahale etmeye kalkarsa ne olur? Ýþte dünyanýn yerinden oynayacaðý gün gelmiþ demektir. Bu nedenle bizler 6 konfederasyon ve onlara destek veren meslek odalarý, kararlý bir yanýt vermekten çekinmeyecektir. Bütün emek dünyasý, her gün bir yenisi katýlarak geniþleyen cephesi ve bileþenleriyle 3 Þubat'taki genel eylem ve grevine hazýrlanmaktadýr. Bütün emek dünyasýný 3 Þubat'taki eyleme ve greve çaðýrdýklarýný'' kaydeden Büyükkucak, ''Hükümet, TEKEL iþçilerinin onay vereceði bir çözümü hayata geçirmediði sürece bizler 3 Þubat günü iþ yerlerinden, mahallelerden saat 13.00'de Saraçhane parkýnda olacak þekilde yürüyüp geleceðiz. Haklarýmýzý aramak için 3 Þubat'ta genel eylem ve grevde olacaðýz'' dedi. Bir gazetecinin, ''Türk-Ýþ Baþkaný ile Türk-Ýþ'in tabaný, genel grev konusunda hem fikir mi?'' sorusu üzerine Büyükkucak, TEKEL ile ilgili gelinen nokta menfi olduðu takdirde genel grev kararýnýn zaten Türk-Ýþ Baþkanlar Kurulu kararý olduðunu söyledi. Görüþme umulduðu gibi olmadý Türk-Ýþ ile Hükümetin beklenen görüþmesi 45 gün sonra gerçekleþti fakat görüþmeden iþçilerin beklediði sonuçlar çýkmadý. Ýþçilerin þimdi gözü kulaðý Pazartesi yapýlacak açýklamada Türk-Ýþ Genel Baþkaný Mustafa Kumlu nun görüþme sonrasýnda yaptýðý açýklamadan iþçilerin öðrenebildiði tek þey Pazartesiye kadar beklemek zorunda olduklarý. Çalýþmanýn neleri kapsayacaðý ise bir sýr gibi saklanýyor. Ýþçiler genel olarak Hükümet ile bir görüþmenin baþlamýþ olmasýndan memnun olduklarýný dile getirmiþ olsalar da tabiri caizse dereyi görmeden paçalarý sývamayý düþünmüyorlar. Umutlanmak için erken olabilir diyen iþçiler Pazartesi günü yapýlacak açýklamayý bekliyor. Öte yandan Hayati Yazýcý Baþbakan'ýn kendilerine bir süre sýnýrý koymadýðýný ifade etti. Yazýcý, Konuyla ilgili çalýþma zaten devam ediyordu. Ama bitmesi konusunda bir zaman sýnýrlamasý yok. kimse pazartesiye odaklanmasýn. Daha önce de olabilir, sonrasýna da sarkabilir. 4/C statüsüne gelecek olanlarýn hepsini düþünmek zorundayýz dedi. Türk-Ýþ iyimser Türk-Ýþ cephesinden esen yel ise iyimserlik taþýyor. Türk-Ýþ Genel Eðitim Sekreteri ve Belediye-Ýþ Sendikasý Baþkaný Nihat Yurdakul da görüþmeye katýlan heyet arasýndaydý. Yurdakul NTV de yayýnlanan Canlý Gaste programýna yaptýðý açýklamada þunlarý kaydetti: Sorunlarýn sembolü oldu arkadaþlar. Baþbakan ile yaptýðýmýz görüþmeden daha önce maðdur edilen ve bundan sonra edilebilecek arkadaþlarýn konusu ele alýndý. Öncelik elbette TEKEL iþçileriydi. Bunlarý 2 saat konuþtuk. Baþbakan bu konuda çalýþma istedi; hukuki ve teknik olarak incelenecek konu. Bize ne sunacaklar bakacaðýz. Yurdakul görüþmenin direniþin baþlamasýndan 45 gün sonra gerçekleþmiþ olmasýný ise þu þekilde yorumladý: 45 gün mutlaka geç. Ama neden geç kaldýnýz diyecek durumda deðiliz. Yanlýþýn neresinden dönülse faydasý var. Sonuca ulaþalým yeter ki. Eksili derecelerde sokakta yatmanýn karþýlýðý alýnmalý. Bizim pozisyonumuzda bir deðiþiklik yok. Talebimiz belli. Ama 2 Bakana görev verilmesini olumlu bir geliþme olarak deðerlendiriyoruz. Bu sonuç deðil tabi ki. Bize ne sunacaklarýný biz de merak ediyoruz. Ýþçiler: Azýcýk Ümitlendik Tokat tan gelen kadýn iþçilere Baþbakanla yapýlan görüþme hakkýnda neler düþündüklerini sorduðumuzda bizi azýcýk ümitlendik diyerek cevapladýlar.kadýnlar bir görüþme yapýlmasýný bir geliþme olarak deðerlendiriyor ve ekliyorlar: Bizi daha yeni yeni ciddiye almaya baþladýlar. 45 gün beklemelerinden bunu anlýyoruz. Çalýþmaya da bu nedenle yeni baþlamýþ olabilirler. Süreçle ilgili olumsuz þeyler düþünmek istemediklerini söyleyen kadýnlar, Ankara da herkesten destek gördüklerini, Hükümetten de ayný olumlu tavrý beklediklerini iletiyorlar. 45 gün durup da geri dönmek olmaz diyen kadýnlar ailelerini, özellikle de çocuklarýný özlediklerini belirtiyorlar. Kadýnlardan biri oðlunu nasýl özlediðini þu sözlerle anlatýyor: 5 yaþýnda bir oðlum var. Bana küstü, uzun süre konuþmadý benimle. Þimdi kar hatýrýna konuþuyor. Tokat a kar yaðmamýþ, benden kar istiyor. kardan adam yap, getir diyor. Buradan oraya kar gelmez erir diyorum. Hastalanýrsa Hacettepe ye götürürsün diyor TEKEL iþçileri acýlarý da beraber paylaþýyor TEKEL iþçileri, 47 gündür sürdürdükleri eylemlerinde deðiþik duygularý da bir arada yaþýyor. Geçtiðimiz günlerde kýzýnýn acý haberini alan TEKEL iþçisi Hüseyin Aslan da kýzýný topraða verdikten kýsa bir süre sonra Ankara'ya, eylemdeki arkadaþlarýnýn yanýna döndü. Batman iþçilerinin konakladýðý çadýrda eyleme devam eden Aslan'a, çadýra taziyeye gelen diðer iþçiler baþsaðlýðý dileklerini iletti. 14 yaþýndaki kýzýný Akdeniz anemisi nedeniyle kaybeden Aslan'ýn, küçük oðlu Osman'ýn da ayný hastalýkla mücadele ettiði öðrenildi. Ýzmir'deki TEKEL iþ yerinde çalýþan Hüsniye Bayram ve Yasemin Çelenk kardeþler, kalp krizi geçiren babalarýnýn vefat haberini eylemlerine devam ederken öðrendi. Kýz kardeþleri, ilk olarak günlerdir birlikte eylem yaptýklarý, yemeklerini, giyeceklerini paylaþtýklarý arkadaþlarý teselli etti. Bakan popülizm yapmayacakmýþ! MALÝYE Bakaný Mehmet Þimþek, TEKEL iþçileriyle ilgili Baþbakan Erdoðan'ýn direktifleriyle yeni bir çalýþma baþlatýldýðýný ve çalýþmanýn pazartesi günü Baþbakan'a sunulacaðýný bildirdi. Þimþek, geçtiðimiz günlerde kullandýðý 'merhamet' sözcüðünün siyaseten kullanýlmamasý gerektiðini söyledi. Þimþek, "Ya popülizm yapacaksýnýz ya da rasyonel davranacaksýnýz. TEKEL iþçilerine haksýzlýk yapýlmýyor dedi. BirGün

Sulucakarahöyük/ HACIBEKTAÞ Yine vekâletle yönetilen Hacýbektaþ Lisesi ve Kýz Meslek ve Teknik Lisesi Müdürlüklerine baþvuru yapýlmadýðýndan bu okullarda görev deðiþikliði olmadý. Ýlçemizden sýnav kazanan öðretmenlerinde baþvurularda bulunmalarýna raðmen atanan isimler arasýnda olmamalarý dikkat çekti. 29 Ocak akþamý yapýlan atamalarýn puan üstünlüðüne göre yapýldýðý söylenmesine raðmen bazý duyumlar ve iddialar kafalarý karýþtýrdý. Halk Eðitim Müdürlüðünü yürüten öðretmenin orada daha fazla ekders ücreti almasýna raðmen, Atatürk Ýlköðretim Okulu Müdürlüðünü yönlendirme ve yöneticilerin baskýlarý sonucunda tercih ettiði, yine Cumhuriyet ilköðretim okulu müdürlüðüne atanan öðretmene atamalardan birkaç gün önce kaymakamlýk tarafýndan takdirname verildiði, sabancý öðretmen evine yapýlan atmada hem orada þu anda görev yapan müdür vekilinin hem de oraya baþvuracak olan öðretmenin bir þube müdürü tarafýndan bilerek, yanlýþ yönlendirildiði yönünde iddialar ortaya atýldý. Ýddialarý ortaya atanlar þu sorularýnda yöneticiler tarafýndan yanýtlanmasý ve þaibelerin ortadan kaldýrýlmasýný istediler. -Halk Eðitim Müdürlüðünü vekâleten yürüten öðretmene yöneticiler tarafýndan Atatürk ilköðretim okulunu tercih etmesi için yönlendirme veya baský yapýldý mý? -Cumhuriyet ilköðretim Okulu Müdürlüðüne atatan öðretmene atamalardan önce kaymakamlýk tarafýndan takdirname verildi mi? -Verildiyse kim tarafýndan teklif edildi? -Ve neden þimdi verildi? -Bir Þube Müdürü Öðretmenevi müdürlüðünü yürüten öðretmene, Piramid Sanat'ta 6 Þubat 28 Þubat 2010 Zaman Köprüleri Bedri Baykam ýn son bir yýlda Ýstanbul dýþýnda Monaco, Berkeley, Berlin ve Londra ve Paris te sergilenen 4-D yapýtlarýnýn, en yeni örnekleri Ýstanbul da 23 Ocak 28 Þubat 2010 tarihleri arasýnda, Piramid Sanat ta Zaman Köprüleri baþlýklý sergide izlenebilecek. Serginin, 23 Ocak Cumartesi günü yoðun kar yaðýþý yüzünden aksayan açýlýþý, arkadaþa söyle öðretmenevine baþvurmasýn, baþka baþvuru olmaz sen yerinde kalýrsýn dedi mi? - Bu öðretmen baþvuru yapmak isteyen öðretmenden baþvuru yapmamasý için ricada bulundu mu? -Þube müdürü bu sözleri söylemeden önce veya sonra öðretmenevi müdürlüðüne Gülþehir ilçesinden baþka bir baþvuru yapýldýðýný biliyor muydu? - Yöneticiler, Halk eðitim müdürlüðünü yürüten öðretmeni, Atatürk 6 Þubat Cumartesi saat 17.00-21.00 arasý yapýlacak. Sergilendiði her ülkede büyük ilgi gören 4-D ler hakkýnda California da yaþayan, Mauritius lu yazar ve fotoðrafçý Mamade Kadreebux þunlarý söylüyor: Yeni bir sayfa: Bedri nin sanatý geri dönülmez þekilde sanata bakýþ tarzýmýzý, yaþama bakýþ tarzýmýzý, dünyayý algýlayýþ tarzýmýzý deðiþtiriyor Yani ressam, þair, filozof, sanatýnda öyle bir noktaya ulaþmýþ ki, bundan böyle sanata hiçbir þekilde yýllardýr bakmaya alýþtýðýmýz þekilde ilköðretim okuluna baþvurmasý için yönlendirirken Halk Eðitim Müdürlüðüne Gülþehir ilçesinden baþka bir baþvurunun olacaðýný biliyorlar mýydý? - Bu durumda bir taþla iki kuþ mu vuruldu? -Bütün bu geliþmeler yöneticiler aracýlýðý ile yapýlan bir kadrolaþma hareketimidir? bakamayacaðýz Baykam, son 4-D yapýtlarýnda gerek kendi otobiyografisi, gerekse sanat tarihi üzerinde, zaman üzerinden yaþadýðý gelgitlerle 4. boyutta gerçeküstü göndermelerle sanatýn yüz yýlýna uzanan geçmiþini adeta yeniden inþa ediyor. Jackson Pollock tan Salvador Dali ye, Marcel Duchamp tan, Leonardo Da Vinci ye, Van Gogh tan Joseph Beuys e kadar, sanat tarihinin birçok ölümsüz ismi, bu yapýtlarda adeta canlanarak aramýza dönüþ yapýyor. Geçen yýl, California Berkeley (Alphonse Berber Gallery), Berlin (Akademie der Künste), Londra ve Paris te (Opera Gallery) çeþitli müze ve galerilerde sergilenen 4-D eserler, ilk çýktýklarý 2007 yýlýndan bu yana tüm sanat dünyasýnýn ilgi odaðý haline geldi ve birçok koleksiyona dahil oldu. Baykam ýn 4-D leri, 2010 yýlýnda da Ýstanbul dýþýnda, Paris ve Los Angeles ta sergilenecek. Zaman Köprüleri isimli sergi 28 Þubat 2010 Pazar gününe kadar Piramid Sanat ta izlenebilecek. Tarih: 6 Þubat 2010 Cumartesi Saat: 17:00 21:00 Yer: Feridiye Cad. No: 23 Taksim - Ýstanbul Bilgi Ýçin: Tuba Kurtulmuþ Tel: 0212 297 31 15-20-21 Faks: 0212 297 44 11 TEKEL iþçilerinin Ankara da yürüttüðü mücadele devam ederken, 6 konfederasyon 3 Þubat ta üretimden gelen gücü kullanacak. Önceki gün Baþbakan ile yapýlan görüþmede olumlu sonuç alamayan sendikalar, 3 Þubat ta tüm yurtta genel grevi örgütlemek için çalýþmalarýný baþlattý. Ýstanbul da Türk-Ýþ 1. Bölge Temsilciliði nde bir araya gelen Türk-Ýþ, DÝSK, KESK, Kamu-Sen, ÝTO, TMMOB, Ýstanbul Eczacýlar Odasý ve Ýstanbul Diþ Hekimleri Odasý temsilcileri, artýk tek tek eylemler çaðýnýn son bulduðunu, ortak grevler çaðýnýn baþladýðýný duyurdular. 3 Þubat günü grevde olacaklarýný duyuran emek ve meslek örgütleri, kazanýlmýþ haklarýn korunmasý ve kaybedilen haklarýn geri alýnmasý için baþlatýlan mücadelenin, önemli bir dönüm noktasýnda olduklarýný dile getirdiler. AKP Hükümeti ni bir kez daha uyaran emek ve meslek örgütleri, emekçilerin taleplerine kulak týkanmasý halinde eylemlerin sertleþerek devam edeceðini belirttiler. Emek ve meslek örgütleri adýna ortak açýklamayý okuyan Türk-Ýþ 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, Özelleþtirme, taþeronlaþtýrma ve iþten atmalar, iþçilerin ve emekçilerin günlük hayatýnýn bir parçasý haline getirilmiþtir. Bu gidiþe ne zaman ve nasýl dur diyeceðimizi tartýþýrken, TEKEL iþçisi Türkiye nin dört bir yanýndan Ankara ya gelerek son noktayý koymuþtur dedi. Hükümetin ekonomi politikasýnýn, emekçiden alýp patronlara veren çarpýk ve bir o kadar da gaddar olmasýna raðmen, maliye bakanýnýn merhametli olduklarýndan söz etmesini emekçilere hakaret olarak deðerlendirdiklerini söyleyen Büyükkucak, bu aymazlýða karþýlýk ortak eylemler yapacaklarýný dile getirdi. AKP Hükümeti ve Baþbakan ýn, iþçilerin ve konfederasyonlarýn taleplerini hafife almasý ve TEKEL iþçilerine yaptýðý gibi müdahale etmeye kalkmasý durumunda dünyayý yerinden oynatacaklarýný ileten Büyükkucak, 6 konfederasyon ve onlara destek veren saðlýk ve meslek odalarý, mimar mühendisler, demokratik kitle örgütleri, yani giderek büyüyen halk muhalefeti, kararlý bir yanýt vermekten çekinmeyecektir dedi. Ýstanbul da emek ve meslek örgütleri olarak 3 Þubat genel grevine bu duygularla hazýrlandýklarýný aktaran Büyükkucak, küçük büyük bütün iþyerlerinde yükseltecekleri çaðrýlarla, kadýný erkeði, genci emeklisi, iþçisi memuru ve iþsiziyle bütün emek dünyasýný 3 Þubat ta eyleme, greve çaðýrdýklarýný duyurdu. (Ýstanbul/EVRENSEL) GEREKLÝ TELEFONLAR Kaymakam 441 3009 Kaymakamlýk Yazý Ýþ. 441 34 10 Sos. Yar. ve Day. 441 39 77 Özel Ýdare 441 31 01 Nüfus 441 31 02 Belediye Baþkanlýðý 441 37 44 Milli Eðitim Müd. 441 30 16 Halk Eðitim Müd. 441 30 48 Askerlik Þubesi 441 30 10 Kapalý Spor Salonu 441 35 20 Devlet Hastanesi 441 30 15 Ýlçe Saðlýk Grup Bþk. 441 36 32 Tapu Sicil 441 32 49 C.Savcýlýðý 441 35 38 Adliye 441 30 18 Kütüphane 441 30 19 H.B.V Kültür Merkezi 441 33 94 Müze 441 30 22 Turizm Danýþma 441 36 87 Emniyet Amirliði 441 26 97 Karakol Amirliði 441 36 66 Jandarma 441 38 08 Ýlçe Tarým 441 30 20 Lise 441 37 74 Kýz Meslek Lisesi 441 31 08 Mal Müdürlüðü 441 30 56 Kadastro 441 35 37 Karaburna Belediye 453 51 30 Kýzýlaðýl Belediye 455 61 29 PTT. 441 35 55 T.M.O. 441 30 11 Türkiye Ýþ Bankasý 441 35 00 Ziraat Bankasý 441 33 26 Þoförler Cemiyeti 441 30 74 Esnaf Odasý 441 37 42 Tarým Kredi Koop. 441 32 76 TEDAÞ 441 31 42 Çiftci M.K.Baþkanlýðý 441 36 80 Rýfat Kartal Huzurevi 441 33 38 Sulucakarahöyük Gzts 441 39 47 Taþýyýcýlar koop 441 20 06 Nevþehir Seyahat 441 30 43 Þanal Seyahat 441 33 59 Mermerler Seyehat 441 21 73

GÖRÜÞLER TÜRKMENLERÝN DÝNÝ baþlýklý yoðun ve uzun süreli bir araþtýrma sonucu siz deðerli okurlarýmýzýn bilgisine sunulan, Ahmet ATEÞ arkadaþýmýzýn köþe yazýsý; teknik bir hata ve dikkatsizlik sonucu eksik yayýmlandýðýndan anlaþýlmaz olmuþtur. Okurlarýmýz ve köþe yazarýmýz arkadaþýmýz Ahmet ATEÞ TEN özür diliyoruz. Bu önemli tarihe ýþýk tutan inceleme ve araþtýrma yazýyý yeniden yayýnlýyoruz. Giriþ Bu denemede Oðuzlarýn 10. yüzyýl baþlarýndaki dinleri ve bu dinin önceki ve sonraki yýllarda deðiþik coðrafyalarda uðradýðý bazý deðiþim ve dönüþümler üzerinde durulacaktýr. Konunun en büyük güçlüðü tekçi bir ideolojik, siyasal, dinsel toplum tasavvuruyla Türkmenler üzerine yazýlanlarýn çoðunda Türkmenlere ait kültür, inanç, dil, gelenek görenek kýsaca yaþam unsurlarýnýn pek yer almamasýdýr. Onlara ait özellikler yazýlý anlatýlarda yer aldýðýnda da Türk ve Ýslam baþlýðý altýnda belirsizleþtirilir. Baþka bir zorluk Türkmenlerin sözlü bir kültürel gelenekten geliþleridir. Bu yüzden onlarýn efsaneleri, hikayeleri, masallarý, aðýtlarý, destanlarý, türküleri sözlü aktarýmla sonraki kuþaklara devredilmiþtir. Bunlarýn bugün bilinenleri hakkýndaki yazýlý kaynaklar Türkmen olmayan kiþi ve kurumlar tarafýndan oluþturulmuþtur. Kaynaklar nesnel olarak onlarý düzenleyenler tarafýnda yer alýrlar. Zorluklardan baþka biri de zamanýn ve coðrafyanýn farklýlaþmasýyla anlatýlar da deðiþikliðe uðramýþtýr. Anlatýlar geçen zamanýn ve göçülen yerlerin etkisiyle katmanlaþmýþtýr. Bir de anlatýlarýn ötekiler tarafýndan yazýya geçiriliþinde dönemin dinsel, ideolojik ve siyasal eleðinden geçirilip sunuluþundaki kýrýlmalar, deðiþtirmeler vardýr. Türkmenler üzerine yazabilmenin sayýsýz zorluklarýn sonuncusu da Türk tarihi yazýcýlýðýna (Türkiyeli ya da baþka ülkeli) egemen olan devlet merkezci ve seçkinci, genellemeci yaklaþýmlarýn yapýlan yanlýþlarý gelenekselleþtirmesidir. Farklý bir ses daha en baþtan bilme/bildirme erklerini ellerinde tutanlarýn gelenekleri ve kurumlarý tarafýndan dýþlanmaktadýr. Bu gelenekçe tarih yapmak önceden genel kabule dikte ettirilmiþ ezeli ve ebedi cihan hakimiyeti mefkureleri nin çevresinde naralar atmakla eþdeðerdedir. Bu denemenin odaða alacaðý bakýþ en baþta tekçi deðerlendirmelerdeki belirsizlikleri, sözlü kültürel olgularýn yazýya geçiriliþindeki deðiþtirmeleri, anlatýlardaki katmanlarýn yanlýþ yorumlarýný ve genel kabule indirgenmiþ tezlerin bazýlarýný hedeflemektedir. Oðuzlarýn 10. yüzyýldaki yurtlarýna kýsa bir bakýþ Oðuzlarýn 10. yy.daki dinlerinden bahsetmeden önce onlarýn 900 lü yýllarýn baþlarýnda hangi coðrafyada bulunduklarý üzerinde durmamýz gerekiyor. Bu konuda bir tanýk yaygýn olarak biliniyor: Ýbn Fadlan. Kendisi Abbasi hükümdar/halifesinin Orta Volga Bulgarlarýna gönderdiði heyette yer alýyor. Fadlan ýn gerçekliði anlatmasý birçok dolayýmdan geçmek zorundadýr. Önce Abbasi devleti katipliði, sonra Hanefiliði, daha sonra da kendisinden önce yazýlýp halifelere, emirlere sunulmuþ o zamanlardaki seyahatname üsluplarýnýn varlýðý. Üsluplar konusu en az önceki dolayýmlar kadar önemlidir. Çünkü yüksek katlara bahþiþ koparma umusu nedeniyle yapýlan sunularýn ilginçlikleri, ilginç biçimlerde anlatmasý gerekir. Ýlginçlik anlatýlanýn duymadýðý, bilmediði, beklemediði olgu, olay ya da tevatürler kurulup aktarýlarak saðlanýr. Bulgar Haný nýn eþinin devletin beyleri ve elçilik heyetinin yanýnda hiç çekinmeden bacak arasýný kaþýmasý, hanýn onu kýskanmamasý, kadýnlarýn erkeklerden hiç kaçgöçe baþvurmamasý gibi (Seyahatname, Ýbn Fadlan). Fadlan metnini 922 yýlýnda yazdý. Kitap Almancaya A. V. Togan tarafýndan, Türkçeye R. Þeþen tarafýndan aktarýldý (Seyahatname, Ýbn amaç çoktan sona ermiþ bir geçmiþi geri getirmek deðil, bu geçmiþin sahip olduðu deðerleri gelecek için yeni ufuklar açmasý adýna olumlayarak, yerel geleneklere herhangi bir deðer vermeyi reddeden hegemonyacý tarih anlayýþlarýna karþý gelmektir. (Arif Dirlik, Postkolonyal Aura, s.64) Fadlan). Aslýnda bu aktarmalar da birer dolayýmdýr. Þeþen in çalýþmasý bir otorite sayýlan ve öncelik taþýyan Togan ýn çalýþmasý tarafýndan en azýndan etkilenmiþ olmalýdýr. Bu Þeþen in dipnotlarýndaki (bak. age. s. 41 de 61. dipnot) Togan a atýflardan tahmin edilebilir. Ayrýca Togan ile Þeþen in aidiyetleri de metnin gerçekleri için birer ek dolayýmdýr. Yanlýþ(?)mý aktardýlar? Bilerek yanlýþ aktaracaklarýna zerre ihtimal vermiyorum. Ýdeolojik gerçeklik ve bakýþ sorununu açýk etmek istiyorum sadece. 1 Fadlan a göre Oðuzlar çok açýk olmasa da Seyhun ýrmaðýnýn aþaðý akarlarýndan (Aral a yakýn bucaðý) baþlamak üzere Aral ýn Doðusu, Güneydoðusu, Kuzeyi, Kuzeybatýsý, Kuzeydoðusunda yurt tutmuþlardý. Komþularý Batýda Hazar devleti, Kuzeyde Bulgarlar, Kuzeydoðuda Kýpçaklar, Doðu-Güneydoðuda Samanoðullarý emirliði, Güneydoðuda Karluklar bulunuyordu. Buna göre Peçeneklerin bu tarihten önce Karadeniz in Kuzey bozkýrlarýna göçtükleri tahmin edilebilir. Peçenekleden bir topluluðun da Oðuzlara katýldýðý ve efsanevi Reþideddin Oðuz boy þemasýndaki Beçenekler/Gök Hanoðullarý oba/oymaklarý(?) ný oluþturduklarý bellidir. Fadlan ýn anlatýmlarýndan o günkü sýnýrlarýn belirsizliðini çýkarabiliriz. Dünyada ulusal devletler ya da uluslar [Arapça: milletler] henüz ortaya çýkamadýðýndan belirli ve kesin sýnýrlara ihtiyaç da duyulmuyordu herhalde. Ayrýca küçük savaþlarda bile göçebeler yer deðiþtiriyor olmalýlar. Fadlan Ýslam düþmaný Hazar dan geçemediði için kafir Oðuz yurdu güzergahýný, ki herkese güvenilir geliyor olmalý idi, kat etmiþ. Bu sýnýrlar yaklaþýk olarak birçok kaynak tarafýndan tekrarlanýr. F. Sümer belki de diyerek esas Oðuz kitlesini Ceyhun ile Seyhun ýrmaklarý arasýnda tahmin eder. F. Köprülü Türk Tarihi Dinisi nde (1925) yaklaþýk olarak 10. yüzyýl için ayný yurttan bahseder. Z. V. Togan, Oðuzlarýn merkezi, Sýrýderya havzasýnýn orta ve aþaðý kýsýmlarý ile Balkaþ gölü etrafý, Uludað ve Kürtað mýntýkalarý olmuþtur (Oðuz Destaný, s.144) demektedir. Bu da 10. yüzyýl için belirlemeye çalýþtýðýmýz yurtla hemen hemen örtüþür; Balkaþ gölü çevresini dýþta tutarsak tabii ki. Divitçioðlu Doðu da Aral Gölü nden Sütkent e dek inen Sýr-Derya kýyýlarýyla Karaçuk daðlarý arasýnda kalan bölge (Türkmen ve Karluk la sýnýrdaþ); Güneyde, Sütkent ten baþlayarak Amu Deryayý Curcan ýn oldukça üstünden kesen, Maveraünnehir den Mangýþlak a kadar uzanan hattýn Kuzey bölgesi (Harzemle sýnýrdaþ); Batýda Hazar Denizi, Kuzeybatýda Çim Irmaðý (Hazar ve Peçenekle sýnýrdaþ); Kuzeyde Karakum un üstü (Kimekle sýnýrdaþ.) (Oðuz dan Selçuklu ya, s. 17) belirlemesini 10-12. yy.a kadar uzatýp Fadlan, Istahri, Idrisi ye dayandýrmaktadýr. Hudud al-alam dan Oðuzlarýn kasabalarý olmadýðýný aktaran Divitçioðlu, bunu Amu Derya bölgesiyle -Baratekin hariçsýnýrlandýrarak kabul eder. Oysa Hudud un yargýsý 10. yy.da Oðuz coðrafyasý için kuvvetli görünür. Kaynaklar Oðuzlarýn Hazar devletiyle savaþlarýný 965 yýlý olarak tarihlendirirler. 965 olaylarý ve sonrasýnda Selçuk boyunun Boybirliðinden uzaklaþtýrýlmasý Hazar ýn Kuzey/ Kuzeydoðusunda olur (editör: Sinör, Erken Ýç Asya Tarihi, s. 362). Oðuzlarýn Bulgarlarla savaþlarý 985 yýlýndadýr (age. s.371). Bu olgular yaklaþýk olarak Fadlan ýn aktardýðý Oðuz yurdunun 60 yýldan fazla bir zamanda ayný bölgede kaldýðýný iþaret etmektedir. 900 lü yýllarýn sonunda da Oðuzlarýn anakitlesi Necef in uygun adlandýrmasýyla Hazarötesinde yurtlanmýþtýr. Buna iliþkin sayýsýz tanýklýk vardýr. Oðuzlarýn 8. yy.da Ceyhun bölgesindeki hareketleri (ed. Sinör s. 365-371) gibi olaylar artýk kaynaklarda daha sýk yer alýr. Sanki Oðuzlar tarihe kesintisizce giriþ yapmaktadýrlar. Yine de Oðuzlar kimlerdir? sorusu bugün de açýkça çözülmemiþ olarak görülüyor. Dönemin Arap kaynaklarýnýn bütün Orta Asya ve Batý Asya halklarýna Türk diyerek baþlattýklarý gelenek bugün de yaygýn olarak sürmektedir. Sorunun varlýðýna iliþkin tartýþmalarý aktarmak uzun sürer. Sadece Grosse un þu uzun alýntýsýný sorunun belirtilmesi açýsýndan yararlý sayýyorum. Guz adý verilen diðer Türkler ise bugün Kýrgýz Kazaklarýnýn bulunduðu bölge olan Balkaþýn batýsý ve Aral ýn kuzeyi, Sarýsu, Turgay, Emba bozkýrlarýnda yaþýyorlardý. (Minorsky, Hudud al Alem: s.311 ve harita 307). Bu Guzlarýn Semireçye Dokuz Oðuzlarýnýn bir dalý olmalarý gerekmektedir, yine bu Guzlardan xý. asýrda güney Rusya nýn Uz larý (Uzoi) ayný asýrdaki Persin Selçuk Türkleri ve þimdiki [1939] Türkmenler çýkmýþtýr. Fakat kesinlikle bildiðimiz þeyler ancak bu kadardýr. (Bozkýr Ýmparatorluðu, R. Grosset, s. 56; italikler benim). Oðuzlarýn 10. yüzyýldaki inançlarý/dinleri hakkýnda bazýr rivayetler Fadlan dan öðrendiðimiz ilk þey Oðuzlarýn arasýna Ýslamiyetin henüz girememiþ olduðudur. Fadlan Oðuzlarýn arasýnda bulunduðu sürece onlara Ýslam tebliði ni iletir. Ama bu etkili olmaz. Oðuz begi biraz meyillidir. Müslüman olamayýþýnda birinci engel halktýr 2. Eðer beg müslüman olursa halk onu beylikten atmakla tehdit etmiþtir. Fadlan ýn tebliðindeki Ýslam ýn Allah ý begin kafasýný karýþtýrmýþ olmalý ki sorar: Rabbýnýzýn kaç karýsý var? 3 (age. s.36). Fadlan Oðuzlarýn dinlerinden (dinsizler ya!) doðrudan bahsetmez. Ama toplumun töresine iliþkin verdiði örnekler bize onlarýn inançlarýný, doðaüstü tahayyüllerini kestirmemizde önemli ipuçlarý verir. Oðuzlar zina diye bir þey bilmezler. Oðlancýlýk yoktur. Ender olarak böyle bir olay çýkarsa, evin oðlunu zorla livataya zorlayan Harezmli tüccar da olduðu gibi, toplumun aðýr suç saydýðý bu eylemi yapana çenet ayýrma cezasý verilir. Kadýnlarý çok ahlaklýdýr, kocalarý onlara sýnýrsýz güvenirler. Bir kadýnýn kocasý ölürse onu ölenin yakýn akrabalarýndan biriyle evlendirirler leviratus-. Bunda sýnýr öz oðuldur(?). Suda yýkanmazlar4, yýkanmak isteyenlere izin vermezler. Hastalarý topluluklardan ayrý bir yere yerleþtirirler. Ölülerine tören yaparlar. Onlarý gömerler. Koyunlarýn baþlarýna vurarak öldürürler. der. Erkeklerin sakallarýnýn olmadýðýný, saçlarýnýn ve býyýklarýnýn uzun olduðunu belirtir Fadlan. (age. s. 35-41.) Bunlar der Fadlan, meta[h]ýný satarken, yolunu þaþýrmýþ eþekler gibidirler. Bir dine inanmazlar. Ýþlerinde akýllarýna baþvururlar. Hiçbir þeye ibadet etmezler. Aksine büyüklerine Rabb derler. (age. Notlar, s. 161) Fadlan 921 yýlýnda Oðuzelinde Ýslam dininin yayýldýðýndan söz etmemektedir. Ama tarihçiler buðulu ve büyülü bir dille Arap vaka yazarlarýnýn hayallerini binlerce satýr arasýndan seçerek Ortaasya yý 10.yy.da Ýslamlaþtýrmakta, Türkleþtirmektedir. Ortaasya neresidir (bak. bu konudaki belirsizlikler hakkýnda Sinör ün Erken Ýç Asya Tarihi ndeki makalesineve karþýlaþtýr Divitçioðlu nun Orta Asya Türk Ýmparatorluðu ndaki Hazar dan Çin Seddi; Sibirya dan Tibet e sýnýrlamasý), Türkler kimlerdir sorularýnýn cevabý apaçýkmýþ gibi davranmakla sanki Ýslamýn ve Türklerin tarihinin sorunlarý çözülür. Böylece Orta Asya Türk þehirlerine nüfuz eden Ýslam dini oradan göçebe Türklere yöneldi (Kimlere, neredekilere?) ve kitleler halinde ihtidalar gözlendi. Taþkent ve Sayram arasýnda 10.000 kadar çadýr halkýnýn Müslüman olduðu bildirilmektedir. (O. Turan, Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi, s.225, 226, 231; aktaran: Günay, Güngör; Türklerin Dini Tarihi, s.297). Zaten bu 40-50 bin kiþi Türkçü-Ýslamcý tarih yazýcýlarýný kesmediði için Tarihçiler 960 yýlýnda 200.000 çadýrlýk bir Türk topluluðunun Müslüman olduðunu [Ýstahri?] bildirmektedirler. Birkaç milyon insanýn (Çadýr nüfusu konusunda 4-5 insan genel bir kabul deðil miydi? Biri bir de kaçý ne?) birden ihtida etmesi çok önemli bir olaydýr ve tarihi bir dönüm noktasýný teþkil etmektedir. Bu ihtida olayý Karahanlýlarýn hakimiyet bölgesinde vuku bulmuþtur ve buna göre Karluklara ait olmasý iktiza etmekte; ancak Yama, Çigil ve Tuhsýlarý da kapsadýðý anlaþýlmaktadýr. [Yetti mi?] Fakat, anlaþýlan bu dönemde Türk boylarý arasýnda benzeri ihtida olaylarý bir çok defalar vuku bulmuþtur. (Günay, Güngör 2007: 293-4. Ýtalikler benim.) Türk boylarý arasýnda 1.000 çadýrlýk bir ihtidanýn da 10. yy.ýn ilk çeyreðinde (yani 901 de de olabilir, 924 de de,) olduðunu Ýbn Havkal bildirir. Bu boylar Farab- Kence de ve Þaþ arasýnda yaþayan Oðuzlardan ve Karluklardandýr. Bu rivayet zaten Fadlan ýn anlattýðý coðrafyaya uygun düþmez. Oðuzlar deðil, Karahanlýlar ve 9 Oðuz(Uygur)lar hakkýnda bir rivayettir. 1 D. Avcoðlu Türklerin Tarihi nde (1999) Kadý Ahmed in yazdýðý O. Turan nakli- Tabduklu Türkmenlerinin cinsel konukseverlik lerinden bahsederken ideolojik gerçeklik i belirlemeye devam eder: topluca aþk törenlerini anlatýrlar. Mum Söndü bunun zamanýmýza kadar uzayan kalýntýlarýdýr. Cilt 1, s.227 [italikler benim.] Gerçekte mumsöndünün kaynaklarý geçmiþte var mýdýr, bu kaynaklar deðiþerek mumsöndüyü ne zaman yaratmýþtýr, mumsöndü bugün [1999] nerde vardýr bunlarý Avcýoðlu merak bile etmez. Mumsöndü onun ideolojik gerçeðidir Kadýlýktan baþka bir iþe yaramayan Ahmed lerin gerçeði olduðu gibi. 2 Türk tarihinde biliyoruz ki bütün yeni dinler ilkönce kaan soyu tarafýndan benimsenir. Sonra da devlet olanaklarý kullanýlarak yukarýdan aþaðýya zorlanarak yeni din yayýlýr. Türklerin girdiði Manicilik, Budacýlýk, Nesturilik, Mazdekçilik, Musevilik, Ýslamlýk bu yolu izlemiþtir. Oðuzlar bu toplumsal ve siyasal yapýdan baþkalýk mý arz ediyordu? Fadlan a göre evet, ediyordu. 3 Bu soru çokboyutludur. Çeþitli türlü kullanýlýþa uygundur. Bir kullanýmýný Fadlan yapar: kafir adam! Boyutlarýn biri de begin ihtiyacý olmayan bir nesnenin teklifi, bugünkü doðrudan pazarlama tekniklerinden biri karþýsýnda pazarlamacýyla dalga geçiþidir. Baþka bir olasýlýk kendi tekeþli dünyasýyla Rab býn üstdünyasýný kýyaslama tutkusudur. Fadlan der ya; Oðuzlar her iþlerinde akla baþvururlar. Ýtaat ve kayýtsýz teslimiyetin dünyasýyla sorgulayan bir dünyanýn karþýlaþmasýnda medineli Fadlan medine kuramamýþ bege üstten bakar: bilgisiz kafirler. Geriye bilgililerle dalga geçip konukseverliðin inceliðiyle Oðuzlarýn kibarlýðýyla ilgili onlarca tanýklýk var- çaktýrmadan onlarýn pazarlamacý aðýzlarýný sulandýrýp uðurlamaktýr. Ben müslümanlýðý isterim ya, þu halk denen bilgisizler yok mu!... Bütün bilgililer gibi ve bahþiþinin eserini sunduðu katlarda bollaþmasý için Fadlan durumu eksik kavrar ve çýkarý gereði eksik kavratmaya çalýþýr. 4 Bu haberde bir çeviri sorunu olduðunu düþünüyorum. Eðer sorunun kaynaðý Fadlan ýn yanlýþ anlamasý ya da tevatürü deðil ise, bu olguyu akan ya da durgun suda yýkanmama olarak onarmalýyýz. Biliyoruz ki Oðuz da su kaynaðý kutsaldýr. 1980 lere kadar Alevi Türkmen kültüründe su içerken çömelmek, oturmak ve bir eli baþa koymak görülebilir bir gelenekti. Bunun Kerbala kültü ile ilgisi yok. Suyun kutsal ve kutlu oluþu inancýndan dolayý böyle davranýlýr. Kutsallýk o denli baðlayýcýdýr ki su içene yýlan bile iliþmez. Bir el baþa konarak kutsala teslim olunur, kutun yeri onaylanýr Bugün de Türkmen kültüründe su kaynaðýna iþemek, sümkürmek gibi eylemler töredýþýdýr/inançdýþýdýr. Oðuzlar çimmeseler, giyesülerini yumasalar 150 yýl sonra baþka bir kültürçevresinde yazýlmýþ bir kitapta Er yundý (Oðuz lehçesi -?- (Kaþgarlý Mahmut, Divan, s.711; Erdi, Yurtsever 2005) yazýlamazdý. ( Devam edecek )

Siyasal yaþam söz konusu hezimetlerden ötürü istikrarsýz; toplumsal yaþamsa ziyadesiyle kasvetlidir. Nüfusu denetim altýnda tutan otorite, aslýnda ondan da önce toplumsal Birlik i tesis eden geleneksel millet sistemi politikasý, sancýlý bir biçimde çatýrdamaktadýr. Modernleþmenin kaçýnýlmazlýðý olarak uluslaþma süreci, askeri bozgunlarý toplumsal bünyede bir biri ardýna nükseden bölünmeler vasýtasýyla iyice derinleþtirir. Þöyle ki, Ýmparatorluk bünyesinde yer alan etnik unsurlar, hýzla uluslaþarak devletten kopmaya, baðýmsýzlýklarýný ilan etmeye baþlarlar. Topraklar, acý içinde kaybedilmektedir. Kafileler halinde hicretler yaþanýr. Osmanlý Ýmparatorluðu, trajik bir biçimde çözülüp daðýlmaktadýr. Bu süreçte Osmanlý açýsýndan asal sorun, anlaþýlacaðý üzere merkezi devlet iktidarýnýn bekasýdýr. Bu beka nasýl saðlanacaktýr? Murat Belge, Genesis: Büyük Ulusal Anlatý ve Türklerin Kökeni adlý kitabýnda toplumsal/siyasal yaþamda giderek yoðunlaþan kasvetli atmosferin zamanla dayanýlmaz bir kâbusa dönüþtüðünden söz eder. Dönemin siyasi aktör ve entelektüelleri Belge nin ifadesiyle kendilerini topun aðzýnda hissetmektedirler. Ýmparatorluk içindeki etnik unsurlarýn kopuþlarýný ihanetleriniönlemenin bir çaresi olarak Osmanlýlýk bir üst kimlik olarak yaratýlýp toplumsal/siyasal yaþamda dolaþýma sokulur. Etnik unsurlarýn söz konusu üst kimlik içinde eri(til)meleri arzu edilir. Ne var ki, süreç bambaþka saiklerle iþlemektedir. Erimeleri arzulanan unsurlar çoktan ulusal benliklerini inþa sürecine giriþmiþlerdir. Bu kesitte yapýlabilecek tek þey, bütün gecikmiþliðine raðmen Türk kimliði üzerine düþünmekten ibarettir. Bir baþka ifadeyle Osmanlýlýk kavramýndan Türklük kavramýna doðru vurgu kaymasý yaþanýr: Türklük icatedilir. Ýcat edilen Türklük, ulus kavramýný yürürlüðe sokar. Geleneksel olandan modern kopuþ, ulusun etrafýnda geliþen hukuksal, siyasal ve tarihsel algýlama biçimlerinden hareketle gerçekleþtirilecektir. Ulus kavramý modern anlamda bir biz kategorisidir. Türklük de bir biz kategorisi olarak, esasýnda 1839 Tanzimat Fermaný ndan beri Osmanlýlýk kimliðinin yaratýlmasýna paralel olarak alttan alta üretilmektedir. Namýk Kemal modern vatan mefhumunun yaratýlmasýna öncülük edenlerdendir. Ýcraatlarý bir bakýma Osmanlýlýk kimliði içinde Türk kimliðini dokumaktan ibarettir. Türk dilini, Arapça ve Farsçadan kurtarmaya çabalar. Söz konusu çaba 1912 de Genç Kalemler dergisi etrafýnda bir araya gelen Ö. Seyfettin, Ziya Gökalp gibi isimlerin çalýþmalarýyla doruðuna ulaþýr. Osmanlý-Türk modernleþmesinde süreç, Ulus Baker in de belirttiði üzere biz kategorisinden hareketle bizim edebiyatýmýz, bizim hukukumuz düzlemlerine doðru geniþler. Öyle ki, bundan böyle siyasal söylemlerden edebi/ahlaki anlatýlara, hukuksal düzenlemelerden kültürel oluþumlara deðin tüm bir yaþam hep bu biz mefhumunun içinden yükseltilecek, onu eksen alacaktýr. Ulusun inþasý dil, kültür, tarih gibi unsurlara yapýlan sürekli atýfla gerçekleþtirilecektir. Ne var ki, ulusal inþa süreçleri öteki kategorisini de kaçýnýlmaz olarak yaratýr. Bundan böyle ayrým biz ve ötekiler arasýndadýr. Biz in inþasý, öteki gözetilerek gerçekleþtirilebilir ancak. Osmanlý Ýmparatorluðu ndan Cumhuriyet rejimine geçiþte egemenlik, geleneksel dayanaklarýndan koparak ulusa devredilir. Türk ulusu ve vatandaþý bundan böyle egemenliðin esas taþýyýcýsý ve kurucu öðesidir. Ýttihad ve Terakki Fýrkasý nýn 1913 sonrasýndaki Türkü yükseltmek, Türkü yaþatmak, Türkü çoðaltmak temel düsturu, on yýl sonrasýnýn Cumhuriyet rejiminin esas siyasal söylemi haline gelecektir. Türklük, biz tasavvuru içinde kalýnarak çoðaltýlacak, yaþatýlacak ve yükseltilecektir; fakat öteki bir tehdit olarak eþiktedir. Öteki, ulusal söylemin inþasýndaki hesaplarý bozarak söylemi askýya alýr. Tanýl Bora nýn metinlerinde mütemadiyen kullandýðý bir metafora istinaden belirtmek gerekirse öteki, biz i eksen alarak iþleyen uluslaþma sürecinin þeytanýdýr. Kötü, ilkel ve çirkindir. Defedilmesi gerekir. Erken dönem Cumhuriyet rejiminin, Lozan da bir statü olarak tanýmlanacak olan azýnlýklara yönelik politikalarý da - metaforik anlamda- bir çeþit þeytan çýkarma pratiðidir. M. Çaðatay Okutan, Tek Parti Döneminde Azýnlýk Politikalarý adlý kitabýnda Ermeniler, Rumlar ve Yahudiler özelinde söz konusu þeytan çýkarma sürecinin dönemin arþivlerine dayalý ayrýntýlý bir dökümünü sunmaktadýr. Erken dönem azýnlýk politikalarý Kemalist ulus-devletleþme süreci, azýnlýklar açýsýndan bir hayli sancýlý olmuþtur. Bilhassa Ermeniler, Rumlar ve Yahudiler, Türk uluslaþma pratiklerinin önünde büyük bir engel teþkil etmektedirler. Bu nedenle sistematik olarak toplumsal/siyasal yaþamdan tecrit edileceklerdir. Azýnlýklarýn tecrit edilmeleri, zorunlu göç(tehcir) aracýlýðýyla zaten Osmanlý nýn son yýllarýnda gerçekleþtirilmiþtir. 1914 Rum ve 1915 Ermeni tehcirleri ile gayri-müslimler, Anadolu yu terk etmek zorunda kalmýþlardýr. Osmanlý nýn politikasýný Kemalist ulus-devlet devralmýþtýr. Kalan Rum unsurlar, 1923 Mübadelesi; Yahudiler ise 6-7 Eylül 1945 Olaylarý akabinde Anadolu yu terk ederler. Ne var ki, azýnlýklardan kurtulmanýn tek yolu tehcir deðildir. Zira tehcirlere raðmen ülkede hâlâ iç düþman imgesi ile anýlan çok sayýda yabancý bulunmaktadýr. Öyle ki, iç düþman Kazým Karabekir in ifadesi ile Türkün kanýný emmeye devam etmektedir. Yukarýdan örgütlenen Kemalist devlet aygýtý, bürokratik þebekesinden hukuksal prosedürlerine, iktisadi yeniden yapýlanmalarýndan kültürel oluþumlarýna deðin uzanan geniþ bir düzlemde, azýnlýklarý etkisizleþtirecek politikalar icra etmiþtir. Söz konusu politikalar Türk kimliði ve ulusal egemenlik anlayýþýndan hareketle yaratýlmýþlardýr. Fakat ulus nedir, kimlerden oluþur sorunsalý rejimi bir hayli meþgul etmiþtir. Cevaplar egemenliðin tesisi açýsýndan elzemdir. Çaðatay Okutan, yerinde bir tespitle Kemalist uluslaþma sürecinde siyasi öznelerinin ulus nedir? sorusundan ziyade Türk kimdir? sorusunu eksen aldýklarýný belirtir. Zira ulus nedir? sorusuna verilecek cevaplar, öteki olarak dýþlanmýþ olanlarýn da ulus olma potansiyelini ifþa edeceðinden makul bir soru deðildir. Ulus nedir? sorusu, Türk Kimdir? sorusundan hareketle tersinden cevaplanacaktýr. Vatandaþ Türkçe konuþ Türk kimdir? ekseninde sürdürülen tartýþmalarsa, azýnlýklarýn aþama aþama dýþlanmalarýna neden olacaktýr. Türk, her þeyden evvel Türkçe konuþandýr. Vatandaþ Türkçe Konuþ! kampanyasý ile bu gerçeklik azýnlýklara þiddetle hatýrlatýlýr. Cumhuriyet rejimi altýnda yaþamak istiyorlarsa Türkçe konuþmak zorundadýrlar. Dil ile iþleyen süreç tarih tasavvuru ile geniþler. 1930 lu yýllarýn Türk Tarih Tezi ve Güneþ Dil Teorisi gibi bilimsel uygulamalarýyla, Cumhuriyet rejiminin ulusal söyleminin harcý atýlýr. Toplumsal yaþamda dolaþýma sokulan Türklük söylemi, azýnlýklarýn tasfiyesinin apaçýk ilanýdýr. Azýnlýklar, Türk deðillerdir. Türk ile ayný tarihi paylaþmamaktadýrlar. Böylelikle azýnlýklarýn ötelenmesine giden süreç ivmelenir. Dil ve tarih düzlemlerinde gerçekleþen dýþlama pratikleri, askeri örgütlenmedeki yeniden düzenlemeler ile devam eder. Azýnlýklara mensup yurttaþlar, ordu kademelerine subay olarak alýnmazlar. Ordunun mensuplarý, öz Türk ýrkýndan olmalýdýrlar. Ordudan tasfiyeyi, kamusal hizmetlerden tasfiye süreci izler. 1930 larýn ortalarýnda azýnlýk üyesi memurlar, iþten atýlýrlar. Kamusal dýþlanma, siyasal katýlýmdaki engellenmiþlikle eþanlý olarak iþler. 1935 e deðin azýnlýklarýn siyasal katýlým yollarý kapatýlmýþtýr. Tüm bunlar gerçekleþirken azýnlýklarýn ekonomik alt yapýlarý, Varlýk Vergisi uygulamasýnda olduðu gibi çökertilerek tasfiye edilir. Ýþletmelere belli oranda Türk çalýþtýrýlmasý zorunluluðu getirilir. Hayatýn her alaný hýzla Türkleþtirilmekte, azýnlýklarýn yaþam alanlarýysa her geçen gün biraz daha daralmaktadýr. Lozan Antlaþmasý nda dile getirilen haklarýn hiçbirisi uygulanmaz. Bir bakýma rejimin üvey evlatlarýdýrlar. Toplumsal/siyasal yaþamdaki konumlarý sýðýnmacýlýktýr. Ya sadakat göstererek sýðýnacak ya da göç edeceklerdir. Þeytan çýkarma ayini, görüldüðü üzere Cumhuriyetin ilk yýllarýnda birçok cephede sistematik olarak gerçekleþtirilmiþtir. Ne Mutlu Türküm Diyene! ifadesinin çaðýran/davet eden sesine kulak kesilmeyen, bir baþka ifadeyle Türk kimliði içinde erimeye direnen kesimler, hýzla toplumsal yaþamdan defedilirler. Homojen bir Türk kimliðinin yaratýlmasý için etnik temizlik gerekmektedir. Ne de olsa azýnlýklara güvenilmez; iþbirlikçi, hain, düþman gibi sýfatlarla anýlýrlar. Bu anlamda azýnlýklar politikasý, Kemalist rejimin tahayyülünde pisliklerinden arýnma giriþimlerinden baþka bir þey deðildir. Hazindir ki, bu arýnma pratikleri etkileri bugünlere deðin süren travmalara yol açmýþtýr. BirGün Kitap

Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR Aileden Sorumlu Devlet Bakaný Selma Aliye Kavaf, televizyonlarda izlenen dizilerde çok eþlilik, kumalýk, aile içi þiddet ve istismar, töre cinayetleri, kötü alýþkanlýklar ve baðýmlýlýklar, aldatma, boþanma gibi konulara yer verildiðini belirterek, "Bugünlerde izlediðimiz bu dizilerde bu hoþ olmayan davranýþ biçimlerinin özendirici bir yaný olduðuna dair bir mesaj verildiði kaygýsýný taþýmaktayýz" dedi. Aileden Sorumlu Devlet Bakanlýðý tarafýndan Türk ailesinin karþýlaþtýðý sosyal sorunlarýn tespiti, çözüm yollarýnýn belirlenmesi ve aile bütünlüðünün korunup güçlendirilmesi alanýnda sosyal bir politikanýn oluþturulmasý amacýyla Nevþehir Kapadokya Dedeman Otel'de düzenlenen Aile Çalýþtayý, Aileden Sorumlu Devlet Bakaný Selma Aliye Kavaf baþkanlýðýnda gerçekleþti. Çalýþtaya Nevþehir'in yaný sýra Kayseri, Niðde, Sivas, Yozgat, Kýrýkkale, Aksaray ve Kýrþehir Valileri, sosyal hizmetlerden sorumlu vali yardýmcýlarý, emniyet müdürleri, belediye baþkanlarý, baro baþkanlarý ve aile mahkemeleri baþkan ve hakimleri, Ýl Sosyal Hizmet Müdürlüðü, il müftülerinin yaný sýra Milli Eðitim,Tarým ve Saðlýk Müdürleri ile üniversitelerin rektör veya yardýmcýlarý, Sosyal Bilimler ve Eðitim Bilimleri Fakülteleri'nin dekanlarý, Kadýn Araþtýrma Merkezi sorumlularý ve aile alanýnda çalýþma yapan sivil toplum kuruluþu yetkilileri katýldý. Toplantýnýn açýlýþýnda konuþan Devlet Bakaný Selma Aliye Kavaf, aileyi çok yönlü olarak düþünmek, incelemek ve anlamak, bunun sonucunda da aile yapýsýný, bireylerin kiþisel tercihleri doðrultusunda, hak temelli bir anlayýþ üzerine inþa etmek zorunda olunduðunu söyledi. Hükümetin baþýndan beri aile merkezli politikalara öncelik vereceðinin belirtildiðini ve bu alanda acil çözüm programlarýna olan ihtiyacý bir taahhüt haline getirdiðini belirten Kavaf, bu çerçevede bakanlýðýna baðlý Aile ve Sosyal Araþtýrmalar Genel Müdürlüðü'nün bu görevlerini yerine getirirken kamu kurum ve kuruluþlarý, üniversiteler, yerel yönetimler, sosyal amaçlý vakýf, dernek ve diðer sivil toplum kuruluþlarý ve özel sektör ile iþ birliði yapmak, sosyal alandaki çalýþmalarýna destek saðlamak, müþterek projeler gerçekleþtirmek ve uygulamakla yetkili ve görevli olduðunu vurguladý. Kavaf, "Zira aile kurumunun sorun çözme kabiliyetini geliþtirmek ve bu kurumu güçlendirmek için uygulanacak destekleyici program ve politikalarýn baþarýsýný belirleyecek olan, tüm kamu kurum ve kuruluþlarý ile sivil toplum örgütlerinin iþ birliði ve konsensüsüdür. Bu ortak akýl ve çözüm üretme hedefinden hareketle ülkemizde çeþitli alanlarda aile destek hizmetleri yürüten sivil toplum kuruluþlarý ile iþbirliði yapýlmasý, var olan iþ birliðinin geliþtirilmesi büyük önem taþýmaktadýr. Sizlerle burada olmamýzýn iki temel amacý vardýr: Birincisi aileye hizmet sunan ve sorun çözücü bir rol üstlenen siz sivil toplum kuruluþlarýnýn tecrübesinden ve bilgisinden hareketle ülkemizde aileye iliþkin sorunlarýn, ihtiyaçlarýn ve çözüm önerilerinin tartýþýlmasýdýr. Ýkincisi ise aile konusunda faaliyet gösteren kamu ve özel sektörün iþbirliði ve koordinasyon eksikliklerinin giderilmesidir. Kamuda aile konusunda bilgi üretenlerle özel sektörde pratik çözümler getiren ve faaliyet gösteren kuruluþlarýn iþ birliðinin aile sorunlarýnýn önlenmesinde önemli bir eksikliði gidereceðine inanmaktayýz. Aile çalýþtaylarý sonucunda farklý kurum ve kuruluþlar ile sivil toplum kuruluþlarýnýn katýlýmýyla Türkiye çapýnda 'aile sorunlarýna' yönelik bir harita çýkarýlmasý ve bir veri tabaný oluþturulmasý da planlarýmýz dahilindedir. Bu sayede, daha sonraki yýllarda yapýlacak benzer çalýþmalarla hangi sorun alanlarýnda deðiþim meydana geldiði daha kolay saptanabilecektir. Diðer yandan, toplanacak veriler, 2011 yýlýnda yapýlmasý planlanan 'Türk Aile Yapýsý' araþtýrmasýna da altyapý oluþturacaktýr" dedi. Bakan'dan Medyaya Eleþtiri Ýletiþim politikalarý çerçevesinde ailenin, medyada belirleyici konumdan çok belirlenen konumunda olduðunun görüldüðünü vurgulayan Bakan Selma Aliye Kavaf, bu konuda medyaya eleþtirilerde bulundu. Televizyonlarda izlenen dizilere bakýldýðýnda çok eþlilik, kumalýk, aile içi þiddet ve istismar, töre cinayetleri, kötü alýþkanlýklar ve baðýmlýlýklar, aldatma, boþanma gibi konulara yer verildiðini kaydeden Kavaf, "Bu konular daha önce de defalarca iþlenmiþti ama böyle iþlenmemiþlerdi. Bunlarýn toplumsal sorunlar olduðunun, hoþ karþýlanmadýðýnýn altý çizilerek gizli mesajlar içinde verilmiþti. Bugünlerde izlediðimiz bu dizilerde bu hoþ olmayan davranýþ biçimlerinin özendirici bir yaný olduðuna dair bir mesaj verildiði kaygýsýný taþýmaktayýz. Medya, toplumdaki güç iliþkilerini, deðer yapýlarýný ve yeni ahlaki olgularý yansýtýr ama ayný zamanda bunlarý yeniden üretir, deðiþtirir, baþka biçimlerde kurar. Bu noktada medyanýn ve televizyonda yer alan programlarýn insan hak ve özgürlükleri çerçevesinde bireysel tercih ve kabullerin korunmasý gerektiðini saklý tutarak "aile" kurumunu sarsacak uygulamalar konusunda hassasiyet göstermesi gerekmektedir. Mutluluk, sevgi, sadakat ve benzeri duygularýn yeþerdiði ve büyüdüðü aile kurumunun temel yapý taþlarýný zedeleyici program ve yayýnlardan kaçýnarak deðerlerin hakimiyetinin saðlayýcýsý ve aktarýcýsý bir kurum olarak medya, üzerine düþen sorumluluðu yerine getirmelidir.netice itibarýyla medya kamuoyunun beklenti ve taleplerine cevap verecek hareket kabiliyetini oluþturacak güçtedir. Medya, insanlýk onuruna yakýþmayan, halkýn vicdanýnda kabul görmeyen görüntüler hususunda ortak bir bilinç oluþturmalý. Olumlu mesajlarla da televizyonlar izlenebilir. Bunun örnekleri var" diye konuþtu. Bu konuda izleyicilere ve RTÜK'e de görevler düþtüðünün altýný çizen Devlet Bakaný Selma Aliye Kavaf, Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun kamuoyunun beklentilerini karþýlayacak yetkili kurumlarýn baþýnda geldiðini hatýrlattý. Kavaf sözlerini þöyle sürdürdü: "RTÜK'e ulaþan þikayetler herkes tarafýndan bilinmektedir. Bunlara kayýtsýz kalamayýz. Bu konuda uygulanabilecek tasarruflarla ilgili RTÜK ile görüþüyoruz. Ancak tüm bunlarýn yanýnda halkiunan ve sorun çözücü biýmýz da üzerine düþen birtakým sorumluluklarý yerine getirmeli. Þikayet konusu olan dizilerin izlenme oranlarý ortada. "Hem beðenmiyoruz hem izliyoruz." diyemeyiz. Halkýmýz, tepki verdiði dizi ve programlarla ilgili kamuoyu baskýsýný oluþturmalý. Þikayetlerini ilgili mercilere iletmeli." Kent Haber Sulucakarahöyük/ KAPADOKYA Kapadokya'da etkili olan kar yaðýþýna aldýrmayan Uzakdoðulu turistler, müze ve ören yerlerini gezmeye devam ediyor. Karlar altýndaki peribacalarýný büyük bir hayranlýkla izleyen turistler, bol bol fotoðraf çekiyor. Doðal kaya oluþumlarý ve peribacalarý ile ünlü Kapadokya bölgesinde son günlerde etkili olan kar yaðýþý, bölge turizmini etkilemedi. Kar yaðýþý ile birlikte gündüz hava sýcaklýðýnýn zaman zaman eksi 8 dereceye kadar düþtüðü bölgede, kýþ turizminin müdavimleri Japon ve Koreli turistler müze ve ören yerlerini gezmeye devam ediyor. Kapadokya'yý gezmek için Türkiye'ye kýþ aylarýnda gelmeyi tercih eden Uzakdoðulu turistler, karlar altýndaki peribacalarýný hayranlýkla izlerken bol bol fotoðraf çekiyor. Bölgeye gelmek için özellikle kýþ aylarýný beklediklerini belirten Koreli turistler, "Daha önce bölgeye gelen arkadaþlarýmýz özellikle kýþ aylarýnda peribacalarýný gezmemizi tavsiye etmiþlerdi. Gerçekten de karlar altýnda bölgeyi gezmek çok güzel. Burasý harika bir yer" diye konuþtu. Kent Haber ÇÝNLÝ arkeologlar, kuþlarýn da dahil olduðu uzun soyaðacýnýn ilk atasý olan ve 160 milyon yýl önce yaþamýþ iki ayaklý bir etobur dinozorun fosillerini ortaya çýkardý. Haplocheirus sollers cinsi dinozorun uzun ve dar bir iskeleti, çok sayýda küçük diþi ve önayaklarý olduðu, bu sayede ilkel kertenkeleleri ve küçük memelileri avlayabildiði belirtildi. Profesör Hu Hing, bulgunun, kuþlarýn soyaðacýný 60 milyon yýl geriye çektiðini ifade etti. BirGün

7 7. Alevi Çalýþtayý nýn ikinci günkü maddelerinden ilki Madýmak ne olmalý þeklindeydi. 2 Temmuz 1993 te Sivas ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Þenlikleri sýrasýnda davetlilerin kaldýðý Madýmak Oteli nde yaþanan olay, Alevilerin hassasiyet gösterdiði konularýn baþýnda yer alýyor. Madýmak imgesinin üzerinde taþýdýðý simgesel yüklerin çok çeþitli þekillerde analizi mümkün. Tekbir sesleriyle Madýmak Oteli ni yakan saldýrganlar, 37 insanýn yangýnýn dumanýndan zehirlenerek yaþamlarýný yitirmelerine neden olan bu olay, Türkiye nin kolektif toplumsal belleðinin en hassas parçalarýndan biri. Alevilerin bir kesimi, uzunca bir süreden beri, olaylarýn unutulmasýnýn engellenmesi için Madýmak Oteli nin, müzeye dönüþtürülmesini istiyor. Alevilerin bu isteðine toplumun diðer kesimlerinden de destek geliyor. Çalýþtay katýlýmcýlarý bu konuyu tartýþýrken, bir anlamda eski defterler açýldý ve bir yüzleþme tartýþmasý baþladý. *** Madýmak konusu açýldýðý zamanlarda aktardýðým bir anýmý tekrar etmek istiyorum: Dönemin Baþbakan Yardýmcýsý Erdal Ýnönü ye, bir görüþmemizde sekiz saat boyunca eylemcilere devlet güçleri neden müdahale etmediler sorusunu yöneltmiþtim. Kendisi benim bu sorumu þöyle cevaplamýþtý: Bu soruyu ben de bir MÝT yetkilisine sordum. Onun cevabý þöyleydi: Bazý hareketlerin gazýný almak için serbest býrakmak, eylem yapmalarýna göz yummak gerekir. 2 Temmuz katliamýnda ortaya çýkan bilgi ve bulgularýn ýþýðýnda ortaya çýkan gerçek; olayýn devlet içindeki güçlerin bir provokasyonu olduðu yönünde. Ancak bu provokasyona bazý Ýslami kesimler de alet oldular, suç iþlediler, kullanýldýlar. Dava, her zaman olduðu gibi tetikçilerle sýnýrlý kaldý ve derinlemesine bir araþtýrma yapýlmadý. Ýslami kesimler devletin bu konudaki sorumluluðuna dikkat çekerken, olaya alet olan, katliama katýlan, destek veren dindarlarý görmek noktasýnda çekingen bir tutum sergilediler. Madýmak Oteli nin müze yapýlmasýnýn ötesine geçen derinlikli bir yüzleþmeye ihtiyaç olduðu, tartýþmalar sýrasýnda netlik kazandý. Ýslami kimliðiyle tanýnan bazý isimler de bu konudaki üzüntülerini belirten açýklamalar yapýyorlar. Acýyý paylaþtýklarýný söylüyorlar. Ama iþ Sivas taki katliama alet olanlara, katýlanlara gelince, ama yý eklemeden duramýyorlar. Ama Aziz Nesin in kýþkýrtýcýlýðýný da unutmamak gerekiyor diyorlar. *** Aziz Nesin in o dönemde Þeytan Ayetleri kitabýný basacaðýný söylemiþ olmasýný, olaylarýn týrmanmasýnýn nedenlerinden biri olarak deðerlendirmek ayrý bir tartýþma konusu... Ama bu argüman Sivas ý açýklamak için elbette ki yeterli deðil. Sivas, dindar bir kitlenin siyasi amaçlarla intikamcý þekilde yönlendirilmesinin ürünü olarak deðerlendirilebilir. Büyük bir olasýlýkla, intikamcý zemini iyi saptayan derin devlet güçlerinin onlarý istedikleri þekilde yönlendirmiþ ve dindarlarý kullanmýþ olmalarý söz konusu. Sivas ýn acýsýnýn hatýrlanmasýnýn/hatýrlatýlmasýnýn, sorunun çözümüne yetmediði ortada. Ancak bugün yapýlabilecek þeylerin olduðu da bir gerçek. Bu noktada Çalýþtay da bir konsensüse ulaþýldýðýndan söz edilebilir. Katliamýn yapýldýðý yerde olayý anma amacýyla bir alanýn hazýrlanmasý yönünde bir konsensüs var. Bu alan müze olabilir, kültür merkezi olabilir, ya da Madýmak oteli ve yanýndaki bir bina daha yýkýlabilir, bir gül bahçesi oluþturulabilir, bir anýt dikilebilir. Bu þekilde üç farklý çözüm önerisi var... Üzerinde birleþilen noktalarýn en önemlisi þu oldu: Hangi türden bir anma mekâný yapýlýrsa yapýlsýn, bunun ortak bir inisiyatifle gerçekleþtirilmesi þart. Özellikle deðiþik eðilimdeki Sivaslýlarýn sürece katýlmasýnýn saðlanmasý çok önemli bulunuyor. Alevi olmayanlarýn da içinde yer aldýðý sivil inisiyatiflerin mekanýn hazýrlanmasýna katýlýmý gerekli görülüyor. Bu mekanýn; ayrýþma ve nefret duygularýný yansýtmaktan kaçýnan, kardeþliði ve barýþý simgeleyen bir þekilde oluþturulmasý öngörülüyor. Yani, Madýmak ýn bir kardeþlik simgesine dönüþtürülmesi isteniyor. Çalýþtay ýn ürünü olan bu saptamalar; Devlet Bakaný Faruk Çelik tarafýndan bakanlar kuruluna sunulacak. *** Zorunlu din dersi ne olacak sorusu da en kritik sorulardan biri. Ortada Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi nin verdiði bir karar duruyor: Din derslerinin içeriði insan haklarýna aykýrý bulunuyor. Çalýþtay da konuþulan bu konunun aslýnda þimdiye kadar hükümet tarafýndan çoktan çözülmüþ olmasý gerekiyordu. Bugünün de sonuna geldik. Alevi sorunu konusunda bu Çalýþtaylar önemli bir baþlangýç sayýlabilir. Köklü çözümler için zamana gerek olduðunu bir kez daha kavramýþ bulunuyoruz. Radikal AKP nin farklý baþlýklar altýnda yürüttüðü açýlým süreçleri, konunun gerçek muhattaplarý ya görmezden gelinerek ya da sürece dahil edilmeksizin iþliyor. Nasýl ki Kürtler olmaksýzýn Kürt açýlýmý devam ediyorsa, Alevi açýlýmý da benzer bir þekilde Alevi örgütlerinin görüþ, öneri ve talepleri dikkate alýnmaksýzýn hatta Alevi örgütlerinin katýlmadýðý bir ortamda yapýlýyor. Bugün Devlet Bakaný Faruk Çelik baþkanlýðýnda düzenlenen Alevi Çalýþtayý Alevi örgütleri olmaksýzýn gerçekleþtirilecek. Faruk Çelik'in Çalýþtay öncesi bazý unsurlar çözümsüzlükten yana diyerek suçladýðý Alevi örgütleri Çalýþtay a katýlmayacaklarýný duyurdular. Alevi Federasyonu tarafýndan yapýlan basýn açýklamasýnda AKP nin sahte Alevi Çalýþtayý na katýlmýyoruz denilerek Çalýþtay ýn AKP ve Cem Vakfý arasýnda geçen bir alýþ-veriþ olduðu belirtildi. 3-4 Haziran 2009 da düzenlenen Çalýþtay a katýldýklarýný ve burada 35 Alevi sözcüsütemsilcisinin taleplerini Bakan a sunduðu belirtilen basýn açýklamasýnda, gelinen noktada AKP nin ikiyüzlülüðüne ve MHP Genel Baþkaný Devlet Bahçeli'nin 'Erken seçim ülkeyi rahatlatýr' diyerek erken seçim çaðrýsý yapmasýna AKP Genel Baþkan Yardýmcýsý Hüseyin Çelik yanýt verdi. "Bir devlet krizi söz konusu deðildir" diyen Çelik þöyle konuþtu: "Kurum yetkilileri birbirleriyle düzenli þekilde görüþüyor. Birileri heralde krizin olmasýný temenni ediyor. Sayýn Bahçeli'nin MGK devreye girmelidir önerisi var. Hatýrlarsanýz baþka meselelerde Sayýn Cumhurbaþkaný Köþk'e davet etmiþti liderleri ama kendisi gitmemiþti. Bu nedenle kendisi samimiyetsizliði ne vurgu yapýlýyor. CHP ve MHP nin ise konuyu istismar etmeye çalýþmaktan baþka bir þey yapmadýðýný, sorunun Kim Alevileri daha çok seviyor? polemiðine dönüþtürülüðü belirtilen basýn açýklamasýnda; AKP nin ise süreci baþýndan itibaren, Kadýköy mitingi öncesi Bu mitinge katýlacaklar Aleviler deðil, Sivas ýn, Gazi nin provakatörleridir diyen Cem Vakfý Baþkaný ile yürütmeye çalýþtýðý söylendi. Alevi örgütlerinin talepleri açýk Taleplerinin açýk ve net olduðunu vurgulayan Alevi örgütleri, bu taleplerin hayata geçirilmesi için hiçbir engelin olmadýðý, bazý genelgeler yayýnlayarak ve yönetmeliklerde yapýlacak deðiþikliklerle sorunun çözümünde önemli yol alýnabileceðini belirtiyorlar. Ancak bu konuda AKP tam bir samimiyetsizlik örneði sergiliyor diyen Ali Balkýz AKP ye payanda olmayacaðýz dedi. Alevi örgütleri ise ortaklaþtýklarý talepleri þöyle sýraladýlar: - Cemevleri yasal statüye kavuþturulmalý; - Madýmak Otel i müze olmalýdýr; - Alevi köylerine cami yapma, Sünni imam atama politikalarýndan vazgeçilmeli, atanmýþ imamlar geri çekilmelidir; - Zorunlu din dersleri, içeriði de deðiþtirilerek seçmeli hale getirilmeli; - Baþta Hacýbektaþ Dergahý olmak üzere, el konulmuþ olan dergahlarýmýz biz Alevi- Bektaþiler e iade edilmeli. Sendika.Org açýsýndan bir tezatlýk söz konusu. "Sayýn Bahçeli 2002'de seçim için 3 Kasým'ý iþaret etmiþti ve o tarihte seçim yapýldý. O seçim kendi partisinin intiharý oldu, parlamento dýþýnda kaldýlar. "Sayýn Bahçeli seçime meraklý olabilir ama bir ülkeyi her yýl seçim atmosferine sokarsanýz orada istikrar söz konusu olamaz. Dolayýsýyla bir erken seçim söz konusu deðildir. Bunu gerektirecek bir durum da söz konusu deðildir." BirGün